Aylık arşivler: Kasım 2023

Aksigorta'dan 5,5 Milyon Ton Emisyon Tasarrufu

Aksigorta’dan 5,5 Milyon Ton Emisyon Tasarrufu

Sigortacılık sektörünün önemli oyuncularından Aksigorta, Sürdürülebilirlik Raporu’nun ikincisini yayınladı. Söz konusu rapor, 1 Ocak – 31 Aralık 2022 tarihleri arasındaki şirket faaliyetlerinden kaynaklı; sosyal, ekonomik ve çevresel etkilere yönelik, yönetimsel yaklaşım ve hedefleri kapsamasının yanı sıra, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na yönelik Aksigorta’nın katkısını da özetliyor.

 Yeni nesil sigortacılık anlayışıyla, odağına insanı ve dünyanın geleceğini alan Aksigorta, bu amaç doğrultusunda gerçekleştirdiği çalışmaları ikincisini yayınladığı Sürdürülebilirlik Raporu ile paylaştı. Global Reporting Initiative (GRI) standartları temel seçeneğine uyumlu olarak hazırlanan rapor, 1 Ocak – 31 Aralık 2022 tarihleri arasındaki faaliyetleri kapsıyor. Raporda, şirket faaliyetlerinden kaynaklanan sosyal, ekonomik ve çevresel etkilere yönelik yönetimsel yaklaşım ve hedefler ile birlikte, elde edilen performans sonuçları ve Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na yönelik Aksigorta’nın katkıları da yer alıyor. Raporda ayrıca, şirketin müşterilerini ve risklerini değerlendiren iklim ve sürdürülebilirlik kriterlerini sistematik olarak ele alması da dikkat çekiyor.

2030 hedefi yüzde 53 emisyon azaltımı

Aksigorta’nın sahip olduğu güçlü kapasiteyi ve 60 yılı aşkın köklü sigortacılık uzmanlığını karbonsuzlaştırma ve iklim değişikliğinin yavaşlatılmasının sağlanmasına katkı çalışmalarında kullandıklarını belirten Aksigorta İnsan Kaynakları ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı Burak Yüzgül, “Geliştirdiğimiz ürünlerde, hizmet ve operasyonlarımızda olumlu etkiye odaklanıyoruz. Sigortacılık sektöründe primler aracılığıyla yapılan yatırımların sürdürülebilirlik yaklaşımıyla değerlendirilmesinin kritik öneme sahip olduğunu biliyoruz. Bu sebeple, düşük karbonlu ve paydaşı odağa alan ekonomik büyümeyi desteklemek için olumlu etki yaratmaya aracı olacak ürün ve hizmetlere odaklanıyoruz. 2022 yılında Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile bağlantılı sürdürülebilir ürün ve hizmetlerimizde yazılan brüt primlere oranla Aksigorta’da %19 seviyesindeyiz. Paris İklim Anlaşması’nın 1,5 derece hedefine ile uyumlu olarak Kapsam 1 ve 2 emisyonlarımızı 2019-2030 arası Aksigorta’da %53 azaltacağız. Yatırım portföyümüz kaynaklı Kapsam 3 emisyonlarımızı bilime dayalı hedefle uyumlu hale getirmek için çalışmalara başladık.  Bu hedef ile uyumlu uygulama planı üzerinde çalışıyoruz ve en yakın zamanda Bilime Dayalı Hedefler Girişimi olan “SBTI” kuruluşuna taahhüt vermek için çalışmalarımıza başladık. Raporlama döneminde, hasar dosyalarına ilişkin değerlendirmelerin dijital kanallardan toplanması ile 1,1 milyon A4 kâğıt tasarrufu sağlayarak, 5,5 milyon ton emisyon tasarrufu sağladık. Kâğıttan sağladığımız tasarrufun yanı sıra Sabancı Topluluğunun doğal yaşam alanları ve ormanların korunması hedefi kapsamında 20 bin fidanı da doğaya kazandırdık’’ dedi.

İnsan ve toplum odaklı çalışmalar

Kurumun sürdürülebilirlik vizyonunu çalışanlarına da aktardığını ifade eden Burak Yüzgül, “Eğitim ve toplumsal cinsiyet eşitliği Aksigorta’da gündem başlıklarımızdan düşmeyen 2 önemli konu. Kurum içerisinde kadın erkek oranımızda sağladığımız eşitlik neticesinde, yapılan bağımsız bir denetim ile İş’te Eşit Kadın Sertifikasının sahibi olduk. Cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve iyileştirilmesi çalışmaları kapsamında Aksigorta’da kadın çalışan sayımızda %50’ye ulaştık. Aksigorta, deneyimli ve yetkin kadın çalışanların daha üst pozisyonlara doğru ilerleyerek Aksigorta’da ve iş hayatında yükselmelerine destek olur.  2022 yılında Aksigorta’da çalışanlarımıza 32.000 eğitim saatine ulaştık ve eğitim maliyetlerimizi bir önceki yıla göre %91 artırarak 4,9 milyon TL’ye çıkardık. Bunun yanında 2020 yılında hayata geçirdiğimiz sosyal sorumluluk projemiz Dijital Güvenlik Platformu ile siber risk farkındalığı eğitimlerinden faydalanan 2500 kişiye ulaştık. Tüm bunların da etkisiyle, 2023 yılı çalışan bağlılığında %78, çalışan memnuniyetinde ise oranımızı %87 olarak ölçümledik’’ diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

1 Aralık dünya aıds günü

1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ

 “Tedaviye erken başlamak ve düzenli olarak kullanmak, hastalığın ilerlemesini kontrol altına alırken bir yandan da bulaşma riskini azaltır.  Tedavi cinsel yolla bulaşın önlenmesinde %99, damardan ilaç kullanımı ile bulaşın önlenmesinde %74 etkilidir.” diyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. G. Dilek Arman; “HIV enfeksiyonu ile AIDS arasındaki fark nedir?” sorusunu cevaplarken, “Tek bir cinsel ilişkinin bile bulaşma ile sonuçlanabileceği akılda tutulmalıdır.” diye de ekledi.

 

HIV enfeksiyonu ile AIDS arasındaki fark nedir?

HIV enfeksiyonu, İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü’nün vücuda girmesiyle oluşan bir durumdur. Başlangıçta solunum yolu enfeksiyonu gibi bazen lenf bezlerinin şişmesi şeklinde kendini gösterir. Bazen de belirtiler 2-4 hafta içinde geriler ve sessiz yani belirtisiz uzun bir dönem şeklinde seyreder. Ancak bu süre zarfında da virüs yavaş da olsa vücutta çoğalmaya ve savunma hücrelerini azaltmaya devam eder.

AIDS ise bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zayıflamasına ve belirli enfeksiyonlara veya kanserlere karşı direncin azalmasına neden olan ileri bir aşamadır. Tedavi edilmeyen HIV enfeksiyonu 7-15 yıl içinde AIDS’e dönüşür, ancak erken teşhis ve tedavi ile HIV’in ilerlemesi önlenebilir.

HIV nasıl bulaşır?

HIV, vücut sıvıları aracılığıyla bulaşır. En yaygın bulaşma yolları şunlardır:

  • Cinsel yolla: Virüsü taşıyan bir partner ile korunmasız cinsel ilişki sırasında bulaşma tüm dünyada en yaygın bulaşma şeklidir. Kadına bulaşma erkeğe göre, homoseksüel ilişki ile bulaş heteroseksüel ilişkiye göre daha yüksektir. Tek bir cinsel ilişkinin bile bulaşma ile sonuçlanabileceği akılda tutulmalıdır.
  • Kan yoluyla: Virüs içeren kan nakli veya damar içi madde kullanımında olduğu gibi paylaşılan iğneler ile ulaşabilir.
  • Anneden bebeğe bulaş: Tedavi almayan anneden bebeğe geçiş doğum sırasında %10-30 oranında söz konusudur. Ayrıca emzirme sırasında da bebeğe bulaşma olabilmektedir

HIV; tükürük, ter veya hava yoluyla yayılmaz. Günlük sosyal ilişkiler ile tokalaşma, kucaklaşma ve öpüşme ile bulaşmaz. Bu nedenle virüsü taşıyan bireylerin toplumdan soyutlanması gerekmez.

HIV enfeksiyonu riskini arttıran durumlar nelerdir?

  • Çok eşlilik ve korunmasız cinsel ilişki: Özellikle yeni veya bilinmeyen bir partnerle korunmasız cinsel temas, yalnız HIV enfeksiyonu değil hepatit B, frengi, bel soğukluğu gibi pek çok cinsel yolla bulaşan hastalık için risk oluşturur.
  • Diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar: Özellikle cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonların varlığı, HIV enfeksiyonu riskini 3-5 kat arttırır.
  • Madde bağımlılığı ve ortak enjektör kullanımı: Hangi yolla olursa olsun uyuşturucu madde bağımlılığı cinsel kontrolü ortadan kaldıracağı ve çok eşlilik ve korunmasız cinsel ilişki olasılığını arttıracağı için risk oluşturur. Damardan madde bağımlılığı ise yine yalnız HIV değil kan yolu ile bulaşan hepatit C ve hepatit B gibi enfeksiyonlar için de risk oluşturur.
  • Kan transfüzyonu veya organ nakli: 1980’li yıllarda kan veya organ nakli yoluyla HIV bulaşı sık rastlanan bir durum ise de geliştirilen ileri testler ve bunların yaygın kullanımı ile bu yolla bulaş çok azaltılmıştır. Örneğin nakil için kan temini sağlayan Kızılay tarafından bulaştıktan sonra 5. gün gibi kısa sürede teşhise olanak sağlayan HIV virüsü RNA’sı bakılarak ürün hazırlanmaktadır. Böylece tanı konulamayan olgularda, bu yolla bulaşın önüne geçilmektedir.

HIV/AIDS ölümcül müdür?

Günümüzde HIV enfeksiyonu DSÖ’nün ölümcül listesinden çıkmış; yaşam boyu eşlik eden hastalıklar olarak tanımlanmıştır

Tedavi edilmeyen olgular 7-15 yıl gibi bir süre sonunda AIDS gelişerek ikincil enfeksiyonlar veya kanserler nedeni ile yaşamlarını kaybederken; günümüzde mevcut gelişmiş ve tek tablete sığdırılmış çoklu ilaç tedavileri sayesinde yaşamı kısaltmayan enfeksiyon haline gelmiştir.

HIV ile infekte bireyler günümüzde ve giderek daha fazla oranda HIV dışı nedenlerle yaşamlarını kaybetmektedirler. 

HIV/AIDS’den kurtulmak mümkün müdür?

Maalesef, şu ana kadar HIV enfeksiyonunu tamamen ortadan kaldıran bir tedavi veya yöntem bulunmamaktadır. Ancak, antiretroviral tedavi (ART) adı verilen ilaçlar, HIV’in çoğalmasını kontrol altına almakta ve bağışıklık sisteminin zayıflamasının önüne geçmektedir.  Bu tedavi, virüs yükünü azaltarak hastalığın ilerlemesini yavaşlatırken bireyin yaşam kalitesini de arttırır.

Tedaviye erken başlamak ve düzenli olarak kullanmak, hastalığın ilerlemesini kontrol altına alırken bir yandan da bulaşma riskini azaltır.  Tedavi cinsel yolla bulaşın önlenmesinde %99, damardan ilaç kullanımı ile bulaşın önlenmesinde %74 etkilidir.

Dünyada başka hastalıklar için yapılan kemik iliği/kök hücre transplantasyonu sonrası vücudu virüsten tamamen temizlenmiş 5 olgu (Berlin, Londra, New York, California ve Düsseldorf olguları) söz konusu ise de yöntemin riskleri nedeni ile bir tedavi yöntemi olarak benimsenmemiştir.

Düzenli sağlık kontrolü ve test: Cinsel yaşam başlangıcı ile birlikte en az yılda bir kez jinekolojik-ürolojik muayene ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından kontrol gereklidir.

Düzenli tedavi: Enfekte kişiye düşen sadece tedavisini çoğu zaman günde 1 tablet olmak üzere düzenli almak ve böylece kandaki virüs yükünü saptanamayacak düzeye düşürerek bulaştırıcılığı ortadan kaldırmak.

Ayrımcılığa hayır: Kişilerin toplumda damgalanacağı ve ayrımcılığa maruz kalacağı endişesi taşımadan özgürce test yaptırabilecekleri ve böylece etkin tedaviyi uygulayabilecekleri koşulları sağlayabilmeliyiz. Böylece bulaştırıcılığın azaltılmasına destek olabiliriz.

Editöre not
AIDS’in Türkiye ve Dünya’daki durumu nedir?

İlk kez 1981 yılında tanımlanan İnsan Edinsel İmmunyetmezlik Virusu (Human Immunodefficiency Virus; HIV) hızla tüm dünyada yayılarak pandemi halini almış ve 2000’li yıllarda doruğa ulaşmıştır. Başlangıçtan itibaren üzerinde en fazla araştırma yapılan konu olarak geliştirilen etkin tedaviler ve bu tedavilerin dünyadaki enfeksiyonun merkezi konumunda olan Afrika’ya da ulaştırılması ile artış hızı ve ölüm önemli ölçüde azaltılabilmiştir. 

Dünyada 2022 yılı içinde 1.3 milyon insana HIV bulaşmış; 630 bin kişi HIV ilişkili nedenlerle yaşamını kaybetmiştir. Önceki yıllarda dile getirdiğimiz rakamlara göre bu rakamlar daha iyimser olmamızı sağlamaktadır. 

Tüm dünyada pek çok bölgede 2020-2022 yılları arasında HIV enfeksiyonu %14-57 oranında azaltılabilmiştir. Ancak ülke olarak farkında olmamız gereken önemli nokta Latin Amerika’da bu sürede %8, Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde %49 ve ülkemizin de içinde olduğu Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde %51 artış gösterdiğidir. Türkiye’de de 2019 itibarı ile 2010’a göre 4 kat artış saptanmış sonraki yılda da artış devam etmiştir. 2020 ve 2021 yıllarında COVID ilişkili olduğu düşünülen azalma saptandı ise de henüz bilmediğimiz 2023 rakamları ile eski hızına ulaşacağı beklenmektedir. Geçen yılın resmi rakamlarına göre Türkiye’de 15 Kasım 2022 tarihine kadar 36.630 kişiye tanı konmuştur. Erkek cins ve 20-49 yaş arası kişiler çoğunluktadır. Heteroseksüel cinsel yolla bulaş %30, Homoseksüel/biseksüel ilişki ile bulaş %13’ünü oluşturmaktadır. Ancak maalesef %55 olguda bulaş yolu bilinmemektedir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çocuklarda orta kulak enfeksiyonu işitme kaybına neden olabilir!

           ÇOCUKLARDA ORTA KULAK ENFEKSİYONU 

                         İŞİTME KAYBINA NEDEN OLABİLİR!

 

Kış mevsiminde havaların soğumasıyla birlikte artan enfeksiyon hastalıkları çocuklarda kulak ağrısının en yaygın nedeni olan ve tıp dilinde ‘otitis media’ olarak adlandırılan orta kulak enfeksiyonunu tetikleyebiliyor. Hemen her yaş grubunda görülse de bu enfeksiyon en sık 3 ay ile 3 yaş arasındaki çocuklarda ortaya çıkıyor. Öyle ki 3 yaşındaki çocukların yüzde 50-85’i en az bir kez orta kulak enfeksiyonu geçirmiş oluyor. Bu yaş grubundaki çocuklarda daha yaygın görülmesinin nedeni ise östaki borusunun kısa ve yatay olması, tam gelişmemiş bağışıklık sistemi ile alerji oluyor. Çoğunlukla bakteri kaynaklı gelişen orta kulak enfeksiyonu çocuklarda kendiliğinden geçebileceği gibi kötü bir seyir de izleyerek şiddetli ağrılara ve ciddi tablolara neden olabiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Yayla Özker, çocuklarda orta kulak enfeksiyonlarında tedaviye mutlaka erken dönemde başlanması gerektiğine dikkat çekerek, “Zira enfeksiyon ilerlerse yol açtığı şiddetli kulak ağrısının yanı sıra kulak zarının delinmesi, işitme kaybı ile menenjite neden olabiliyor. Dolayısıyla çocuklarda kulak ağrısı, ateş, genel durum bozukluğu, kulak akıntısı gözlendiğinde hekime başvurmak çok önemlidir” diyor.

Kulağını sık sık çekiyorsa, dikkat!

Kulak zarının arkasında yer alan ve içinde seslerin duyulmasını sağlayan küçük kemiklerin titreştiği orta kulakta gelişen enfeksiyon, orta kulak enfeksiyonu olarak adlandırılıyor. Çocuklarda orta kulak enfeksiyonu genellikle soğuk algınlığı ve grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının ardından aniden başlayan kulak ağrısıyla kendini belli ediyor. Ayrıca hastalığın şiddetine göre; yüksek ateş, kulaktan ses gelmesi, kulakta tıkanıklık veya akıntı, kulakla sık sık oynama veya kulağı çekme, işitme azlığı, huzursuzluk, sürekli ağlama, dengesizlik, iştahsızlık ile uykuya dalmakta güçlük çekme gibi belirtiler gelişebiliyor.

Pek çok etken neden olabiliyor!

Orta kulak enfeksiyonu pek çok farklı nedenden dolayı gelişebiliyor. Kış aylarında en sık görülen nedenin üst solunum yolları enfeksiyonu olduğunu belirten Dr. Berna Yayla Özker, enfeksiyonu tetikleyen etkenleri de şöyle sıralıyor: “Alerji, anne sütüyle beslenmeme, genetik yatkınlık, geniz eti büyümesi, reflü, emzik kullanma, biberon ile beslenme ve sigara dumanı maruziyeti enfeksiyonu tetikleyen faktörlerdir.”

Kulağına asla soğan suyu damlatmayın!

Dr. Berna Yayla Özker, ebeveynlerin kulak ağrısında hekime başvuruncaya dek ağrı kesici şurup ya da ağrı kesici etkisi olan kulak damlaları kullanabileceklerini belirtiyor. Ancak toplumdaki yaygın inanışın aksine, kulağa soğan suyu veya zeytinyağı damlatılmasının kulak ağrısında fayda sağlamadığı uyarısında bulunan Dr. Berna Yayla Özker, “Soğan suyu, sirke ya da zeytinyağı gibi yabancı maddelerin damlatılmaları yararlı olmadığı gibi dış kulak yolunda ve kulak zarında tahribata yol açabiliyor. Özellikle kulak zarı tahribatı ile orta kulak ve iç kulağa ulaşan bu maddeler işitme kaybı ve denge kaybına neden olabiliyor. Dolayısıyla kulağa damlatılmalarını asla önermiyoruz“ diyor.

Antibiyotik tedavisi gerekebiliyor

Çocuklarda gelişen orta kulak enfeksiyonu genellikle hafif seyrediyor ve tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden geçiyor. Ancak yüksek ateş varsa veya belirtiler şiddetleniyorsa zaman kaybetmeden tedaviye başvurmak önem taşıyor. Dr. Berna Yayla Özker, orta kulak enfeksiyonunda, 6 aya kadar olan bebeklerde bağışıklık sistemi tam gelişmediği, aşılar tam tamamlanmadığı ve kafa kemikleri tam birleşmediği için enfeksiyonun beyine yayılma riski nedeniyle antibiyotik tedavisinin önerildiğine işaret ederek şöyle devam ediyor: “Ancak 6 ay ile 2 yaş arasındaki çocuklarda kesin tanı konulmamışsa veya ciddi bulgular yoksa, 2 yaşından büyük çocuklarda da kesin tanı olsa bile bulgular şiddetli değilse, antibiyotik tedavisi için bekliyoruz. Tüm yaş gruplarında 3 günü geçen kulak ağrısı, ateş, genel durum bozukluğunda ise antibiyotik tedavisi öneriyoruz”

 Enfeksiyon sık tekrarlıyorsa, dikkat!

Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Yayla Özker, çocuklarda orta kulak enfeksiyonu sık tekrarlıyorsa altta yatan etkenin mutlaka tespit edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. “Sık tekrarlayan enfeksiyonun nedeni, geniz eti büyümesi veya orta kulak ile burun boşluğu arasında bağlantı sağlayan östaki tüpünün yetersiz çalışması olabiliyor” diyen Dr. Berna Yayla Özker, bu tablolarda geniz eti ameliyatı ve kulaklara tüp uygulaması yöntemlerine başvurulduğunu belirtiyor.

 Ellerinizi sık sık yıkayın

Çocuklarda orta kulak enfeksiyonunu önlemek için hijyen kurallarına uyulması büyük öneme sahip. Bu nedenle hem çocukların hem de çocuklar ile temas eden kişilerin ellerinin sık sık yıkanması gerekiyor. Ayrıca çocuğun sigara dumanına maruziyetinin önlenmesi, hasta kişilerden uzak tutulması, pnömokok aşısının yaptırılması ve bebekleri biberon ile oturur pozisyonda beslemek orta kulak enfeksiyonu riskini azaltan diğer etkenler arasında yer alıyor

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Harran Üniversitesi Hastanesinde Çocuk Kalp Damar Cerrahi Bölümü Hizmete Girdi

Harran Üniversitesi Hastanesinde Çocuk Kalp Damar Cerrahi Bölümü Hizmete Girdi

Harran Üniversitesi Hastanesi, gelişen teknolojiyi takip ederek yeni cihazları ve bölgede

olmayan poliklinikleriyle vatandaşlarına hizmet etmeye devam ediyor.

Bölgenin sağlık üssü olma yolunda hızla ilerleyen Harran Üniversitesi Hastanesi’nde, bölgede

eksikliği hissedilen Çocuk Kalp Damar Cerrahi bölümü hizmete girdi.

Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Tahir Güllüoğlu’nun çabalarıyla ivme kazanan

bilimsel ve akademik çalışmalar meyvelerini vermeye başladı. Sağlık alanında ise Üniversite

Hastanesi’nde de değişim ve dönüşüm devam ediyor.

Hastaneye birçok doktorun kazandırılmasında emeği bulunan Rektör Güllüoğlu’nun

girişimleri sonucu bölgede bir ilk olan Çocuk Kalp Cerrahisi bölümü açıldı.

Yeni açılan bölüm ile açıklamalarda bulunan Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Abdussemet Hazar; “Ülkemizde yıllardır ciddi bir eksik olan ve bölgede tek olma

özelliği taşıyan bu bölümü Şanlıurfa’mıza ve hastanemize kazandıran Rektör hocamıza çok

teşekkür ediyoruz. Çocuk Kalp Damar Cerrahi Bölümümüz bu alanda ihtiyaç duyan herkese

kapısını açmıştır” dedi.

Bölgenin ihtiyaç duyulan bölümlerini Üniversite Hastanesine kazandırmaya devam

edeceklerini belirten Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Tahir Güllüoğlu;

“Hastanemizde, bölgenin ihtiyacı olan bölümleri açmak için çalışmalar başlatmıştık ve

meyvesini almaya başladık. Patoloji, Onkoloji, Plastik Cerrahi ve şimdi de Çocuk Kalp

Damar Cerrahisi bölümünü açarak vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Çalışmalarımız

devam ediyor. Son aylarda birçok son teknoloji cihazların alınması, yeni bölümlerin açılması

ve alanında uzman doktorların gelmesiyle Şanlıurfa’mız ve bölgemizde sağlık sektöründe

ihtiyaca cevap verecek duruma geldik. Amacımız il içi ve il dışından gelen hastalarımıza

kaliteli hizmet sunmaktır” diye konuştu.

Harran Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İdris Kırhan ise hastanede Çocuk Kalp

Cerrahisi bölümünün açılmasında emeği geçen Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet

Tahir Güllüoğlu’na teşekkür etti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

2. TSMST Derneği Uluslararası Tıp Teknolojileri Sempozyumunun gündemi Yapay Zekaydı

2. TSMST Derneği Uluslarası Tıp Teknolojileri Sempozyumu, ünlü araştırmacı ve bilim adamlarının katılımıyla gerçekleşti… 

Dünyanın konuştuğu “Yapay Zeka” sempozyumun ana gündem maddesiydi. Türk Medikal Şok Dalga Tedavi Derneği Başkanı Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Orhan Rodoplu’nun ev sahipliği yaptığı sempozyumda Türk Medikal Şok Dalga Tedavi Derneği Başkan Yardımcısı Burcu Rodoplu da yer aldı… 

Oldukça verimli geçen sempozyumda ayrıca Op. Dr. Bülent Şen, Op. Dr. Serdar Özkaya, Prof. Dr. Murat Aydos, Prof. Dr. Turan Uslu, Uzm. Dr. Aycan Güner Ekici ve Op.Dr. Tuğçe Yasak Par, Doç.Dr. Hülya Şirzai, Doç.Dr. Cenk Eray Yıldız, Prof.Dr. Matt Diduro, Prof. Dr. Wolfgang Schaden, Doç.Dr. Ercan Baş, Uzman. Dr. Orhan Akdeniz, Op.Dr. Gökalp Güzel de yer aldı.

Sempozyumun ev sahibi Op. Dr. Orhan Rodoplu, “Yapay Zeka Sonrası Tıbbın Geleceği ve Akıllı Tedavi Makinaları ve Cihazlarının Teşhis ve Tedavilerdeki Geleceği Başlığı İle Düzenlendiğimiz 2. TSMST Derneği Uluslarası Tıp Teknolojileri Sempozyumumuzu Dünya’nın Önemli Üniversitelerinden Alanında Dünyaca Ünlü Araştırmacı ve Bilim Adamlarının Katılımıyla Gerçekleştirdik. Yapay Zeka Ve Akıllı Teşhis Ve Tedavi Cihazlarının Çok Hızlı Bir Şekilde Geliştirildiği Günümüzde Türkiye olarak bu hızlı ve sıcak gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Ve Dünya’da Bu Yeni Akıllı Sistemlerin Araştırılma Ve Geliştirilmesinde Çalışan Bilim Adamları İle Yakın Temasta Çalışmalarda Bulunuyoruz. Yurtdışında Üniversitelerde Ziyaretlerde Bulunup, Bu Konuda Önemli Bilim İnsanlarını da Türkiye’ye Davet ediyoruz. Bu Toplantıları ve Sempozyumları Türkiye’de 2024 Yılında Daha Sık Gerçekleştirip Yapay Zeka ve Tıp Teknolojilerindeki Gelişmeleri Ülkemize Daha Hızlı Kazandırıp Bu Alandaki Bilimsel Araştırmalarımızı ve Çalışmalarımızı da Daha Çok Yoğunlaştıracağız.” Dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Borusan Kocabıyık Vakfı, Cumhuriyetin Yüzü sergisi için reklam filmi hazırladı

Borusan Kocabıyık Vakfı’nın, erken Cumhuriyet dönemindeki çok boyutlu toplumsal dönüşümün kültüre, sanata ve sosyal yaşama izdüşümlerine odaklanan “Cumhuriyetin Yüzü” sergisi için “Zamanın Ruhu” adında özel bir reklam filmi yayınlandı.

Borusan Kocabıyık Vakfı, reklam filmiyle serginin atmosferini ve öne çıkan eserlerini izleyicilere daha yakından tanıtıyor. Erken Cumhuriyet dönemindeki çok boyutlu toplumsal dönüşümün kültüre, sanata ve sosyal yaşama olan izdüşümlerine odaklanan “Cumhuriyetin Yüzü” sergisi, dönemin plastik sanatlar, müzik, edebiyat, grafik ve mimari tasarım, sahne sanatları, müzecilik, arkeoloji, sinema gibi kültürel disiplinlere bakışını, kapsamlı bir içerik ile günümüze taşıyor. Kurtuluş Savaşı’ndan başlayarak sanatsal yaratının esin kaynağı olan “kuruluş, kurtuluş” temalarına da sergi kapsamında özel bir vurgu yapılıyor. 

Sergi, Pazartesi hariç her gün 11.00-20.00 arası Galataport İstanbul O2 Blok’ta ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kıvanç Tatlıtuğ ve Beren Saat'i yıllar sonra Netflix'te buluşturan İstanbul İçin Son Çağrı, 76 ülkenin TOP 10 listesinde, 13 ülkede ise zirvede!

Başrollerini Kıvanç Tatlıtuğ ve Beren Saat’in paylaştığı, 24 Kasım’da sadece Netflix’te yayınlanan İstanbul İçin Son Çağrı, kısa sürede dünya genelinde zirvede yerini aldı. Film, 76 ülkede Top 10 listesinin üst sıralarında yer alırken, 13 ülkede ise 1 numara olmayı başardı.

Gönenç Uyanık‘ın yönetmen koltuğunda oturduğu ve senaryosunu Nuran Evren Şit’in kaleme aldığı OGM Pictures yapımı film; başta Arjantin, Almanya, Kanada, İsveç, Finlandiya, Hollanda, Meksika, Fransa, Belçika, Brezilya, Portekiz, İtalya ve İspanya olmak üzere 76 farklı ülkede seyircilerin ilgisini gördü. Ayrıca film,  ilk yayın haftasında 13 ülkede en çok izlenen film oldu. 

 

İstanbul İçin Son Çağrı Hakkında

New York, aşk ve ikinci şanslar hakkında bir hikaye… İstanbul’dan New York’a giderken havaalanında tesadüfen karşılaşan Serin ve Mehmet, New York’ta heyecan dolu, baştan çıkarıcı unutulmaz bir geceye sürüklenir. Serin ve Mehmet hayatlarının en güzel anlarını birlikte geçirirken ortada tek bir sorun vardır, ikisinin de evli olmaları. 

Yönetmen: Gönenç Uyanık

Senarist: Nuran Evren Şit

Yapımcı: Onur Güvenatam

Oyuncular: Kıvanç Tatlıtuğ, Beren Saat

Yapım Şirketi: OGM Pictures

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Düşler Resim Sergisi BAKSM'de

Beylikdüzü Belediyesi tarafından düzenlenen 8. Beylikdüzü Resim Çalıştayı’na katılan Ressam Eda Çığırlı’nın  “Düşler” adlı resim sergisi Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde açıldı. 14 Ocak 2024 tarihine kadar açık olan sergide sanatçının düşlerini temsil eden birbirinden özel eserler sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

Sanatın ve sanatçının her daim yanında olan Beylikdüzü Belediyesi bir sergiye daha ev sahipliği yapıyor.  Beylikdüzü Belediyesi tarafından düzenlenen 8. Beylikdüzü Resim Çalıştayı’na katılan ressam Eda Çığırlı’nın “Düşler” adlı resim sergisi Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi Galeri Bedri Rahmi Salonu’nda açıldı. Sergi açılışına Beylikdüzü Belediyesi Meclis Üyesi Handan Öztürk ile çok sayıda ziyaretçi katılım sağladı. 14 Ocak 2024 tarihine kadar ziyarete açık olacak sergide sanatçının düşlerini temsil eden birbirinden özel eserler sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sergi açılışının ardından Galeri Bedri Rahmi B Salon’unda Eda Çığırlı ile Psikoterapist Hülya Aydar ve Klinik Psikolog Işıl Ünal’ın konuk olduğu bir söyleşi de gerçekleşti.

 

Çığırlı: Hepinizi bir rüyanın içine dahil etmek istedim

Serginin açılışında konuşan Ressam Eda Çığırlı, ‘Düşler’ sergisinin kendisinin ikinci kişisel sergisi olduğuna vurgu yaparak, “Bu sergide sizleri, hepinizin dahil ve ait olduğu bir rüyanın içine çekmek istedim. Umarım sizlere ulaşabilirim. Burada olmaktan dolayı çok heyecanlıyım, ilgi gösterip katılan herkese çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Beylikdüzü Belediyesi Meclis Üyesi Handan Öztürk ise “Beylikdüzü, sanata ve sanatçıya kıymet veren, özen gösteren, sanatçıların düşleriyle, gençlerimizin hayalleriyle tasarlanan güzel bir kent. Sergiyi gezdiğim zaman çok keyif aldım. Düşleriniz bizlere ışık olsun, düşlemeye devam edin” şeklinde konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Microsoft Türkiye, “Microsoft Dynamics 365, Pazarlama & Satış, Copilot ile Etkin Müşteri Yönetimi" etkinliğinde pazarlama odaklı iş uygulamalarını tanıttı

Microsoft Türkiye, Microsoft Türkiye ofisinde düzenlediği “Microsoft Dynamics 365, Pazarlama & Satış, Copilot ile Etkin Müşteri Yönetimi” etkinliğinde pazarlama odaklı iş uygulamalarını müşterilerine tanıttı. Etkinlikte ağırlıkla pazarlama, satış ve servis alanlarında bilgiyi kişiselleştirmenin öneminden; Dynamics 365, Power Platform ve Copilot gibi Microsoft iş uygulamalarının performans artırıcı etkilerinden, pazarlama otomasyonundan ve modern dijital pazarlama anlayışının Microsoft’un müşteri etkileşimini nasıl dönüştürdüğünden bahsedildi. 

Microsoft Türkiye İşletme Satışlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hülya Güven ile Microsoft Güney Doğu Avrupa İş Uygulamalarından Sorumlu Satış Lideri Ayşegül Dedeoğlu’nun Pazarın Zorlukları & Fırsatları” başlıklı açılış konuşmasıyla başlayan Microsoft Dynamics 365, Pazarlama & Satış, Copilot ile Etkin Müşteri Yönetimi” etkinliği, Microsoft Güney Doğu Avrupa İş Uygulamaları Yöneticisi Sema Armağan’ın “Microsoft’un Modern Dijital Pazarlama Yoluyla Müşteri Etkileşimi Dönüşümü” başlıklı sunumuyla devam etti. 

Etkinlik kapsamında Microsoft Güney Doğu Avrupa İş Uygulamaları Teknik Uzmanı Kıvanç Akdeniz de “Dynamics 365 Copilot Demo ve Ürün Yeterlilikleri” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Etkinlik soru cevap seansının ardından sona erdi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Rönesans ChargeR sekiz ilde 13 noktada 50 şarj ünitesini işletmeye açtı

Rönesans ChargeR Türkiye’nin en yenilikçi istasyon ağı olma hedefiyle 50 şarj ünitesini hizmete açtı. Kullanıcılarının ilk şarj deneyimine özel yüzde 25 indirim kampanyası uygulayacak olan Rönesans ChargeR, kullanıcı dostu mobil uygulama ile AVM’ler, hastaneler, kamu kurumları, akaryakıt istasyonları, otoyollar ve devlet yollarının yanı sıra ticari ve bireysel kullanıcılar için de çözüm sunacak. 

Rönesans Holding grup şirketlerinden Rönesans Şarj İstasyon Enerji Yatırımları A.Ş., sekiz ilde 12 AVM’de ve bir otelde olmak üzere Rönesans ChargeR İstasyonları’nı işletmeye açtı. Türkiye genelinde AVM, şehir hastaneleri, oteller, otoyollardan oluşan şarj üniteleri ağı kurma amacıyla yola çıkan Rönesans ChargeR, Türkiye’nin en yenilikçi istasyon ağı olma hedefiyle Türkiye şarj istasyonu ağına katkının başlangıcı olarak, 1 Kasım itibarıyla Türkiye’nin 13 noktasında 50 şarj ünitesini hizmete açtı.

Rönesans Holding Yönetim Kurulu Üyesi Emre Hatem, Rönesans ChargeR’ın 49 yıllık Şarj Ağı İşletmecisi Lisansına sahip olduğunu hatırlatarak, gün geçtikçe hızla artan elektrikli araçlar ve şarj istasyonları talebine yönelik olarak 13 ayrı noktada araç şarj istasyonu ile hizmet vermeye başladıklarını söyledi. Rönesans ChargeR istasyonlarının sekiz ilde 12 AVM ve bir otel olmak üzere açıldığını hatırlatan Hatem, “Rönesans Holding olarak Türkiye’nin en geniş AVM portföyüne sahibiz. Grup şirketlerimizden Rönesans Gayrimenkul Yatırım çatısı altında şu anda 12 AVM bulunuyor. Biz de şarj istasyonlarımızla tüm bu AVM’lerdeki yerimizi alarak, bu sayede müşterilerimizin şarj ihtiyaçlarını kolaylaştıracağız. İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’da bulunan Optimum AVM’ler, İstanbul, Samsun, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş’taki Piazza AVM’ler, İstanbul’da Kozzy, Maltepe Park, Hilltown Küçükyalı, İzmir’de Hilltown Karşıyaka ve Bodrum’da istasyonlarımız bulunuyor” diye konuştu. 

 

KULLANICI DOSTU MOBİL UYGULAMA

Şu ana kadar 47 AC ve 3 DC olmak üzere toplam 50 şarj ünitesini hizmete açtıklarını ifade eden Emre Hatem, Rönesans ChargeR’ın AVM, sağlık kuruluşları, kamu kurumları, akaryakıt istasyonları, otoyollar ve devlet yollarının yanı sıra bireysel kullanım alanında da çözümler sunacağını söyledi. Ayrıca konutlara ve sitelere Rönesans ChargeR istasyonları kurmayı öngördüklerini ifade eden Hatem, organize sanayi bölgeleri, iş merkezleri, oteller, otoparkların farklı ihtiyaçlarına uygun çözümler sunacaklarını söyledi. Emre Hatem, kullanıcı dostu mobil uygulama ile ticari ve bireysel ihtiyaçlar için en uygun çözümü sunduklarını sözlerine ekledi. 

 

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VAATLERİMİZ İLE UYUMLU

Elektrikli şarj istasyonlarının Rönesans Holding’in sürdürülebilirlik hedefleri ile de uyumlu olduğunu ifade eden Emre Hatem, şunları söyledi:

“Rönesans Grubu olarak en büyük vaadimiz hep şu oldu: Sürdürülebilir geleceğin en büyük destekçisi olmak. Yaptığımız her işte her zaman daha iyisini hedefliyor ve daha iyi bir gelecek için çalışıyoruz. Rönesans Holding olarak daha iyi bir gelecek için sürdürülebilirliği tüm gücümüzle sahipleniyoruz ve tüm çalışmalarımıza 2040 yılında net sıfır emisyon hedefiyle devam ediyoruz. Bu hedef doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürürken 2030 yılı için ara bir hedef belirledik ve 2022 yılına göre emisyonlarımızı yüzde 55 azaltmayı taahhüt ettik. Bu vaat, tüm iş kollarımız ve iştiraklerimizin de çalışmalarının tam merkezinde yer alıyor.” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı