Aylık arşivler: Aralık 2023

Dijital savunma sisteminizi yenileyin, yeni yıla güvenle girin

Siber güvenlik alanında dünya lideri olan ESET, tüketicilere yönelik yenilikçi ve modernleştirilmiş yeni ürünlerini piyasaya sundu.  Gelişen dijital dünyada basit antivirus programlarının yeterli olmadığını paylaşan ESET, yeni ürünleri ile birlikte yeni güvenlik ekosistemi olan ESET Home’u da tanıttı. ESET HOME  uygulaması ile kullanıcılar  yönetilmesi kolay hepsi bir arada korumaya erişiyor. 

ESET, kullanıcılarını  dijital yolculuklarında korumak için ürün portföyünü ESET HOME Security Essential ve ESET HOME Security Premium ile yeniledi. Yeni özellikler, kapsamlı bir güvenlik platformu haline gelen ESET Home üzerinden kolaylıkla yönetilebiliyor. Windows, macOS, Android ve iOS gibi tüm büyük işletim sistemlerinde kullanılabilen ESET HOME, ev ağları ve bağlı akıllı cihazlar için görünürlük içeriyor. Bu sürümde, cihazları yönetme, çevrimiçi satın alma yapma, abonelik etkinleştirme ve yenileme, güvenlik çözümlerini indirme, yükseltme Parola Yöneticisi gibi güçlü işlevleri etkinleştirmek kullanıcıların parmaklarının ucunda. 

Kullanıcı deneyimini geliştirmek ve platformun yönetimini basitleştirmek için ESET, kullanıcıların hanelerinin koruma düzeyini tek bir görünümde görebilmeleri için Genel Koruma Durumu’nun tanıtımı da dahil olmak üzere çeşitli arayüz değişiklikleri yaptı. Bu, hem bir kullanıcının aboneliklerinin geçerlilik durumunu hem de hesaba bağlı cihazların güvenlik durumunu üç kategoride birleştiriyor: Korumalı, Dikkat Gerekli ve Güvenlik Uyarısı.  Bu değişiklikler, ürünü kurmak için minimum etkileşim gerekirken, müşterilere son teknoloji koruma sağlamayı amaçlıyor. Aynı zamanda bu yeni ekosistem, onu kontrol etmek ve özelleştirmek isteyen proaktif kullanıcılar için anlamlı seçenekler ve işlevsellik sağlıyor. ESET HOME, kullanımı kolay bir web portalı ve hem iOS hem de Android için kullanılabilen bir mobil uygulamadır.

ESET HOME Security Essential, ESET HOME Security Premium Abonelik katmanları, giriş seviyesinden en üst seviyeye kadar hepsi bir arada koruma sağlayarak, bireylerin ve hanelerinin dijital yaşam gizliliği ve güvenliğine yönelik karmaşık ihtiyaçlarını karşılıyor. ESET HOME Security abonelikleri tüm büyük işletim sistemlerinde (Windows, macOS, Android ve iOS) kullanılabilir.

ESET HOME Security Essential, gelişmiş modern uç nokta güvenliği ve çok katmanlı gerçek zamanlı korumanın yanı sıra kullanıcının çeşitli tehditlere karşı koruma yeteneğini daha da geliştiren ek araçlar da dahil olmak üzere koruma özelliklerine sahip giriş seviyesi bir abonelik katmanıdır. Kullanıcıların hassas verilerini korumak için tasarlanan Güvenli Bankacılık ve Güvenli Tarama özellikleri ile kullanıcının yönlendiricisinin güvenliği hakkında bilgi veren ve ağa bağlı cihazları görüntüleyen bir tanılama aracı olan Ağ Denetçisi de bu özelliklere dahildir. Yeni geliştirilen tarayıcı uzantıları, Tarayıcı Gizliliği ve Güvenliği özelliğinin geliştirilmesini sağlar. Bunlar arasında çerezleri, geçmişi ve çok daha fazlasını tarayıcıdan düzenli olarak veya isteğe bağlı olarak temizleyen Tarayıcı Temizleme gibi temizleme araçları yer alıyor.

ESET HOME Security Premium, kullanıcıların parolalarını ve kişisel verilerini koruyan ve saklayan bir Parola Yöneticisi gibi diğer güvenlik işlevlerini ekleyerek özellik setini daha da genişletir. Buna, web formlarını doldururken kullanıcılara zaman kazandıran otomatik ve doğru form doldurma özelliği de dahil. Güvenli Veri işlevi, USB veya dizüstü bilgisayar kaybı durumunda veri hırsızlığını önleyerek ve güvenli işbirliği ve veri paylaşımı sağlayarak dosyaların ve çıkarılabilir medyanın güçlü şifrelenmesiyle gizliliklerini ve güvenliklerini artırır. ESET HOME Security Premium, daha önce hiç görülmemiş tehditleri azaltmak için özel olarak tasarlanmış bulut tabanlı koruma olan ESET LiveGuard aracını sunar. 

 

Dijital güvenliğinizden ödün vermeyin 

ESET, 30 yılı aşkın bir süredir müşterilerinin uç nokta ve sistemlerini hem bilinen hem de daha önce hiç görülmemiş tehditlere karşı koruyan birden fazla tescilli teknoloji katmanına devamlı olarak yatırımlar yapıyor. Yeni sürümler kullanıcılara gönül rahatlığı sağlarken aynı zamanda dijital yolculuklarında nerede olurlarsa olsunlar 7/24 güvende olmalarını sağlıyor. 

 

Basit antivirüs uygulamaları artık yeterli değil 

ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Erkan Tuğral, büyüyen dijital saldırılarla mücadele ederken artık basit antivirüs uygulamalarının yeterli olmadığının altını çizdi. 

Erkan Tuğral sözlerine şöyle devam etti: “ESET uzmanlığını yapay zeka, insan içgörüsü ve bulut korumasının güçlü bir karışımını oluşturmaya harcadı ve çok sayıda siber tehdide karşı son teknoloji bir savunma sağladı. Tüketiciler çevrimiçi ortamda daha fazla zaman geçirdikçe ve daha çok sayıda bağlı cihaza sahip oldukça kötü amaçlı aktörler için gitgide daha değerli hale geliyorlar. Bu durumla mücadele etmelerine yardımcı olmak için ESET olarak kullanıcılarımıza, dijital yolculuklarında nerede olursa olsunlar tüm cihazlarında kendilerini güvende tutacak eksiksiz bir dijital güvenlik çözümü sunuyoruz.

 

Dijital dünyanızı kolaylıkla yönetin  

ESET Türkiye Ürün ve Pazarlama Müdürü Can Erginkurban ESET’in önleme teknolojisinin alanının en yoğun çok katmanlı ve etkili teknolojisi olduğunu söyleyerek şu açıklamalarda bulundu: “Bireysel ürünlerimize getirdiğimiz yenilikler, tüm kullanıcıların  cihaz ve verilerini korumalarını kolaylaştıracak.Yeni ESET HOME Security abonelik katmanları çok katmanlı güvenlik sunuyor, gizliliği koruyor ve müşterilerimizin cihazlarını ve evlerini güvende tutuyor. ESET ile sadece korunmakla kalmıyorlar; güvenli bir şekilde keşfetme, bağlantı kurma ve gelişme konusunda güçleniyorlar” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Takma kirpiklerdeki bilinmeyen tehlike! Gözünüzü kaybedebilirsiniz

Göz alıcı bir görünüme ulaşmak isteyenler dikkat! Takma kirpik kullanımı doğru değilse göz sağlığınız için yüksek risk barındırabilir. Uygulama hataları ve yetersiz bakım, göz enfeksiyonlarından şişliklere kadar çeşitli sorunlara yol açabilir. Güzellik kaygısı ile sağlığınızı riske atmak gözlerinizi kaybetmenize neden olabilir Kaynak: ensonhaber

Türkiye evcil hayvan ürünleri pazarında

TÜRKİYE EVCİL HAYVAN ÜRÜNLERİ PAZARINDA 

2028’E KADAR 2 MİLYAR DOLARLIK
 EK İHRACAT BEKLENİYOR

 

Pandemi döneminde evcil dostların sağlığına yönelik artan hassasiyet, evcil hayvan ürünleri pazarının büyümesinde ciddi rol oynadı. Araştırmalara göre Türkiye’de 1,9 milyar dolar olan evcil hayvan ürünleri pazarında 2028’e kadar 2 milyar dolarlık ek ihracat fırsatı öngörülüyor.  Evcil dostların yaşam kalitesini artırmak için özel olarak formüle edilmiş gıda takviyeleri sunan Bonafel’in Kurucusu Uğur Peker, araştırmalara göre 4 yıl içinde Türkiye’deki evcil hayvan ürünleri pazarının globale oranla 3 kat daha hızlı büyüyeceğini ifade ediyor.

 

Evcil hayvan sahipleri, patili dostlarının sağlığı için giderek daha fazla bilinçlenmeye yöneliyor. Özellikle pandemi döneminin evcil hayvan sahiplenme oranını ve beraberinde ilgili sektöre olan talebi artırdığı bir gerçek. Dünya genelinde evcil hayvan ürünlerine ilişkin altyapının gelişmeye uygun olması, pazar dinamiklerini ciddi oranda etkiliyor. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de 1,9 milyar dolar olan evcil hayvan ürünleri pazarının 2028 yılına kadar 2 milyar dolarlık ek ihracat fırsatı yaratması bekleniyor. Evcil dostların yaşam kalitesini artırmak için özel olarak formüle edilmiş gıda takviyeleri sunan Bonafel’in Kurucusu Uğur Peker, yapılan araştırmaların Türkiye’deki evcil hayvan ürünleri pazarının dünyaya kıyasla 3 kat daha hızlı büyüyeceğine işaret ettiğini belirtiyor.

 

“Türkiye’de Evcil Hayvan Bakımı Pazarı Marjinal Bir Gelişme Kaydedecek”

 

Türkiye’nin, evcil hayvan bakımı pazarında marjinal bir gelişme kaydedeceğini ifade eden Bonafel’in Kurucusu Uğur Peker, “Patili dostlara yönelik mamalardan aksesuarlara kadar uzanan geniş bir yelpazeye sahip evcil hayvan ürünleri pazarı, pandeminin etkisiyle gözle görülür bir büyüme kaydetti. Giderek artan evcil hayvan evlat edinme oranı ve onların sağlığını koruma noktasında oluşan hassasiyetin de bölgesel pazar payını önemli ölçüde canlandıracağına inanıyorum. 2028 yılına kadar Türkiye’de istikrarla büyümesi beklenen evcil hayvan bakımı pazarının, yaklaşık 30 milyon dolardan oluşan %1,6’sını evcil hayvanlara yönelik gıda takviyeleri oluşturuyor. Artan farkındalıkla birlikte Türkiye’deki evcil hayvan ebeveynlerinin bu alana daha fazla yatırım yapması muhtemel. Bu sebeple pazarı, özel olarak formüle edilmiş inovatif ürünlerle desteklemenin, hayatımızı paylaştığımız evcil dostların sağlığı için atacağımız en doğru adımlardan biri olacağına inanıyorum.” açıklamalarında bulunuyor.

 

Türkiye, Evcil Hayvan Bakımı Pazarında Gelecek Vadediyor

 

Amerika başta olmak üzere gelişmekte olan birçok ülke, evcil hayvan sektörü pazarında önemli bir yere sahip. Bu bölgelerdeki evcil hayvan popülasyonu arttıkça evcil hayvan ürünlerine yönelik taleplerin de sürekli olarak yükselişe geçeceğine işaret ediliyor. Çeşitli araştırmalara göre Türkiye’deki yaklaşık 1,5 milyon hanede 7 milyon evcil hayvanın bulunması, ülkenin bu anlamda güçlü bir büyüme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Patili dostlara yönelik ürünlerin satın alınabileceği e-ticaret platformlarının yanında 14 bini aşkın satış noktası bulunan Türkiye, evcil hayvan bakımı pazarında gelecek vadediyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Enerjisa üretim ve microsoft'tan tüm emea bölgesinde inovasyon ve sürdürülebilirliği destekleyecek iş birliği

ENERJİSA ÜRETİM VE MICROSOFT’TAN TÜM EMEA BÖLGESİNDE İNOVASYON VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ DESTEKLEYECEK İŞ BİRLİĞİ

 

Türkiye’nin özel sektör lider elektrik üreticisi Enerjisa Üretim, teknoloji devi Microsoft ile Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da (EMEA) yenilenebilir enerji üretimine ilişkin inovasyon ve sürdürülebilirliği teşvik etmek amacıyla bir anlaşma imzaladı. Dubai, BAE’de düzenlenen 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP28) imzalanan anlaşma ile Enerjisa Üretim ve Microsoft, Yapay Zeka, GenAI, Copilot, Microsoft Sustainability Manager, Dynamics Assets Management, Managed IT ve OT Security gibi ileri teknolojilerin potansiyelinden yararlanmak için bir iş birliği gerçekleştirecek. Bu iş birliği aynı zamanda Senkron Energy Digital Services’in dijital ürün ve hizmetlerinin pazara sunulmasını da kapsıyor.

Anlaşma kapsamında Senkron Energy Digital Services, AI destekli yenilenebilir enerji üretimi için Microsoft ile ortaklık kuracak. Söz konusu ortaklık, yeni teknolojiler ve iş modellerini geliştirecek olmakla birlikte her iki tarafın da endüstri ve teknolojide birbirinin güçlü yönlerinden yararlanmalarını sağlayacak.

Portföyünü AI destekli verimlilik, bakım ve OT güvenliği de dahil olmak üzere dijital enerji santrali yönetimi ile yöneten Enerjisa Üretim, daha sürdürülebilir ve yeşil bir gelecek için bu ürünleri, hizmetleri ve bilgi birikimini Senkron Energy Digital Services aracılığıyla enerji şirketlerinin kullanımına sunacak. Senkron Energy, enerji sektörünün özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik küresel dönüşümünde aktif rol almak üzere Enerjisa Üretim bünyesinde kurulan ve merkezi Hollanda’da bulunan dijital odaklı bir şirket olarak hizmet veriyor.

İş birliği aynı zamanda, yenilenebilir enerji üretiminde verimliliği artırmak ve sektörün gelişimine katkı sağlamak amacıyla yeni bir Generative AI tabanlı “OnePact AI” uygulamasının enerji sektöründe yaygınlaştırılmasını da içeriyor.

“OnePact AI” uygulaması, Enerjisa Üretim’in 20’den fazla enerji santralinde operasyonel verimliliği önemli ölçüde artırmak amacıyla 40.000 veri noktasından toplanan, operasyonel verilerle birleştirilen ve ilişkilendirilen IoT verilerine erişmek ve bunları analiz etmek için Microsoft’un Azure OpenAI Hizmetini kullanıyor. “OnePact AI” ile kullanıcılar, operasyonel faaliyetleri için büyük veri ile doğrudan sohbet edebilmekte ve Microsoft Azure aracılığıyla enerji sektörüne yönelik özel çözümler sunmak için Senkron Energy’nin dijital becerilerinin yanı sıra Enerjisa Üretim’in sektör uzmanlığından yararlanmaktadır. “OnePact AI” ayrıca, talep ve arz yönetimi, dijital enerji santrali yönetimi ve bakımında verimliliği artırmaktadır.

Şirketler ayrıca emisyonlarını azaltmada veriye dayalı kararlar almalarını sağlamak ve AI destekli sürdürülebilir enerji üretimini ve karbon ticaretini daha da geliştirmek amacıyla bir Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) veri alanı oluşturmak için bir anlaşma imzaladı.

 

Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Kıvanç Zaimler iş birliğine ilişkin şunları söyledi: “Enerjisa Üretim olarak Microsoft ile uzun zamandır farklı alanlarda iş birliklerimiz ve ortak çalışmalarımız oldu. Dijital Enerjisa Üretim vizyonumuz ve teknolojinin tüketicisi yerine üreticisi olma konumumuz doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz bu stratejik iş birliği, enerji sektöründe yeni bir dönemin kapılarını aralıyor.”

 

Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl şunları ekledi: ”OnePact AI, GenAI destekli çözümlerle sürdürülebilir bir enerji geleceği inşa etme yolunda attığımız büyük bir adım olup, bizi dijital işimizde Türkiye sınırlarının ötesinde küresel bir oyuncu olarak konumlandırmaktadır. Enerji sektöründe operasyonel verimliliğin artırılması, enerji üretim modellerinin optimize edilmesi ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının yönetilmesi açısından büyük önem taşıyor. Enerji yönetimi, talep ve üretim tahmini, anomali tespiti ve bakım gibi konularda GenAI destekli çözümler, sektörün karşılaştığı zorlukların aşılmasında yenilikçi bir rol oynayacak. Senkron Energy Digital Services de enerji sektöründeki bilgi birikimini Microsoft Cloud üzerindeki teknik becerileriyle birleştirerek kısa sürede büyük işlere imza atmış oldu. Bu uygulama ve teknolojiler, sektördeki dijital dönüşümü hızlandıracak ve tüm paydaşlar için yeni iş birliklerinin ve fırsatların kapısını açacaktır.”

 

Microsoft EMEA Başkanı Ralph Haupter iş birliği ile ilgili yaptığı açıklamada: “İklim değişikliği, içinde bulunduğumuz dönemin en önemli sorunu ve üstesinden gelebilmek için hızlı, kolektif eylem ve teknik yenilik gerekiyor. Microsoft olarak, sürdürülebilirlik hedeflerimizi gerçekleştirmeye ve paydaşlarımıza da bu konuda destek olmaya yapay zeka destekli çözümler aracılığıyla ilerlemeyi hızlandırarak sürdürüyoruz. Enerjisa Üretim ile COP28’de duyurduğumuz bu ortaklık, sürdürülebilir yenilenebilir enerji üretimini teşvik etmek için yapay zekayı kullanmaya olan taahhüdümüzün bir göstergesi.’’ dedi.

 

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin ise şunları söyledi: “Bu doğrultuda Enerjisa Üretim ile iş birliğimizi güçlendirmekten, kendilerinin sürdürülebilirlik odaklı yeşil büyüme vizyonunu desteklemekten ve AI destekli yenilenebilir enerji çözümlerini gerek Türkiye’deki gerekse ülke dışındaki organizasyonlara sunmaktan ötürü gurur duyuyoruz. Bulut, AI, Microsoft Sustainability Manager’ın yanı sıra uçtan uca IT ve OT güvenliğinin gücünden yararlanan bu ortaklığın, enerji sektöründe en yüksek uygulama standartlarının belirlenmesinde önemli bir rol oynadığına inanıyorum. Microsoft Türkiye olarak gerek AI platformumuz gerekse hizmetlerimiz ile müşterilerimizi ve toplumu olumlu etkilemeye kendimizi gerçek anlamda adadık”.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

ÇATES'in Halka Arzına Yoğun Katılım Oldu

ÇATES’in Halka Arzına Yoğun Katılım Oldu 

 

 

Ülkemizin ilk ve tek yerli taş kömürü santrali Çatalağzı Termik Santrali’nin halka arzı kapsamında 30 Kasım-1 Aralık 2023 tarihlerinde gerçekleşen talep toplamaya, yoğun katılım sağlandı. 

 

Şirketin halka arzına, planlananın 3.7 katı talep gerçekleşti. 

 

 

Ürettiği kesintisiz elektrik ile Türkiye’nin artan enerji ihtiyacının karşılanmasına kritik bir katkı sunan ÇATES’in halka arzına, yoğun talep geldi. 

 

Yurt içi bireysel yatırımcılar tahsisat tutarının yaklaşık 2 katı, yurt içi kurumsal yatırımcılar tahsisat tutarının yaklaşık 10,5 katı, yurt dışı kurumsal yatırımcılar tahsisat tutarının 2,3 katı, Grup çalışanları tahsisat tutarının yaklaşık 1 katı olmak üzere toplamda, planlanandan 3,7 kat fazla talep geldi.

 

ÇATES halka arzında talep toplama işlemleri, 30 Kasım- 1 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilmişti. Talep toplama sonuçlarına göre; şirketin nominal payları 57,15 TL fiyattan halka arz edilerek; 33.050.000 TL nominal değerli payların satışı sonucunda, halka arz büyüklüğü 1.888.807.500 TL olarak gerçekleşti.

 

Halka arza, İnfo Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’nin liderliğinde kurulan konsorsiyum içinde 36 aracı kurum iştirak etti.

 

ÇATES’in halka arzından elde edilen tutar, şirketin öz kaynakları ile sermaye gücünün artırılması kapsamında kullanılacak. ÇATES, sağladığı sürdürülebilir gelir ile yatırımcısına da düzenli temettü geliri sağlamayı hedefliyor.

 

Şirket, Borsa İstanbul’da ‘CATES’ koduyla işlem görmeye başlayacak. 

 

Halka arz sonuçları ile ilgili değerlendirmede bulunan ÇATES Genel Müdürü Hamdi ALP, “ÇATES’in, ülkemiz için ürettiği değeri, halka arz sayesinde yatırımcılarımız ile paylaşacağımız için heyecanlı ve mutluyuz. ÇATES’e gelen bu yoğun talebin ardından, yatırımcılarımızdan aldığımız güç ve güvenle; bugüne kadar ülkemize ve sektörümüze sunduğumuz katkıları daha da ileriye taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle; başta şirketimizin bugününe ve geleceğine güvenen yatırımcılarımız olmak üzere tüm paydaşlarımıza, halka arza liderlik eden İnfo Yatırım ile birlikte görev alan aracı kurumlara ve tabii ki ÇATES’e gönül vererek, işine dört elle sarılan mesai arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Altın Kafes Atv’de başladı

Atv’nin yapımını Arc Film’in üstlendiği, senaryosu Rahşan Çiğdem İnan tarafından kaleme alınan, yönetmen koltuğunda ise Cem Akyoldaş’ın oturduğu yeni dizisi ‘Altın Kafes’ 3 Aralık Pazar akşamı ilk bölümüyle ekrana gelecek. ‘Altın Kafes’ ekibi, aşk ve entrika dolu hikayesiyle izleyicileri ekran başına kilitleyecek dizinin ilk bölümünü pasta keserek kutladı.

Aytaç Şaşmaz, Şifanur Gül, Ebru Cündübeyoğlu, Sacide Taşener ve yönetmen Cem Akyoldaş’ın bulunduğu kutlamada tüm ekip ilk bölüm heyecanını birlikte yaşayarak duygularını ifade etti. Başarılı bir işe imza attıklarının altını çizen ekip, izleyicileri ekran başına davet etti.

‘Onur’ ile ailenin okulunda öğretmenlik yapan idealist ‘Zeynep’in kesişen hayatlarını ekrana getirecek dizinin kadrosunda Aytaç Şaşmaz, Şifanur Gül, Ebru Cündübeyoğlu, Hayal Köseoğlu, Hilmi Cem İntepe, Murat Kılıç, Kaan Turgut, Sümeyra Koç, Eda Nur Gülbudak, Tarık Uğur Özenbaş, Ceren Arı, Buse Orcan, Gurur Çiçekoğlu, Cansu Mumcu, Ali Kayra Kul, Aksel Yılmaz ve Sacide Taşaner yer alıyor.

‘Altın Kafes’ 3 Aralık Pazar akşamı atv’de ilk bölümüyle izleyicisi ile buluştu.

“Lenfoma tedavisinde erken tanıyla yüz güldürücü sonuçlar almak mümkün"

“Lenfoma tedavisinde erken tanıyla yüz güldürücü sonuçlar almak mümkün” 

 

Adını duyan birçok kişinin korkmasına neden olan lenfomanın aslında yüz güldürücü sonuçlarla tedavi edilebildiğini söyleyen Hematoloji Uzm. Prof. Dr. Elif Birtaş Ateşoğlu,” Lenfoma tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tanı konulduğu sürece tedaviyle uzun süreli sağ kalım elde edebiliyoruz” dedi. Hastanın gece uyanıp çamaşır değiştirecek kadar terlemesi, 6 ayda kilosunun yaklaşık yüzde 10’undan fazlasını kaybetmesi, sebepsiz ateşlerinin olması ve dirençli kaşıntıların lenfoma açısından önemli bulgular olduğunu anlatan Prof. Dr. Ateşoğlu, bu bulgular ortaya çıktığı zaman ayrıntılı değerlendirme için hekime başvurulması gerektiğine dikkat çekti. 

 

Lenfomanın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve tedaviyle yüz güldürücü sonuçlar alınabileceğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Elif Birtaş Ateşoğlu, farklı hastalıklarla karıştırılma riskine karşın lenfomanın belirtilerinin çok iyi tanınması gerektiğine işaret etti. 

Yaygın olarak lenf kanseri olarak bilinen lenfomanın çok iyi tanınmadığı için korkulan bir hastalık olduğunu anlatan Prof. Dr. B. Ateşoğlu, bununla birlikte çoğunlukla yüz güldürücü ve iyi tedavi yanıtıyla sonuçlanan bir hastalık grubu olduğuna işaret etti.  Prof. Dr. B. Ateşoğlu, hastalığın belirtilerini ve tedavi yöntemlerini anlattı. 

TANI BİYOYSİ SONUCU KONULUR

Hastaların çoğunlukla vücudun farklı bölgelerindeki lenf bezlerindeki şişlik nedeniyle hekime başvurduğunu anlatan Prof. Dr. B. Ateşoğlu, “İlk yapılan değerlendirmeler sonrasında tanı biyopsi sonucunda konulur. Lenfomanın çok çeşitli alt tipleri olduğu için doğru tedavi uygulanmasında doğru tanı çok önemlidir. Tedavi sonrasında hastalığın nasıl seyredeceği tamamen bu patolojik tanıya bağlıdır” dedi. 

“GÖRÜLME YAŞI LENFOMANIN ALT TİPİNE GÖRE DEĞİŞİYOR”

Lenfomanın alt tipine göre görüldüğü yaş gruplarının değiştiğini söyleyen Prof. Dr. Ateşoğlu, “Lenfomanın Hodgkin ve Non-Hodgkin lenfoma olarak iki alt tipi bulunuyor.  Hodgkin lenfoma sıklığı genelde 30 yaş altı gençlerde ve 60 yaş üzerindeki kişilerde artış gösteriyor Non- hodgkin lenfoma ise; gençlerde görülen alt tipleri olmakla birlikte çoğunlukla ileri yaş hastalığıdır. Daha çok 60 yaş üzerindekilerde sıklık artar.” Diye konuştu. 

Non-hodgkin lenfoma bütün kanserlerin yaklaşık yüzde 4’ünü oluştururken, Hodgkin lenfoma, Non-hodgkin lenfomaya göre daha nadir görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. B. Ateşoğlu hastalığın ortaya çıkma nedenlerine ilişkin şu bilgileri verdi: “Lenfomanın neden oluştuğu net olarak bilinmese de bazı çevresel faktörlerin etken olduğu düşünülmektedir. Radyasyon maruziyeti ve bazı enfeksiyonlar lenfomaya neden oluşturabiliyor. Marjinal zon lenfoma dediğimiz alt-grupta bazı bakterilerle hastalığın ortaya çıkışı arasında bir ilişki olduğu biliyor. Bu tip lenfomayı antibiyotik tedavisiyle bile kontrol altına alabiliyoruz.” diye konuştu. 

“HASTALAR FARK ETMEDİKLERİ İÇİN ÇOĞUNLUKLA İLERİ EVREDE HEKİME BAŞVURUYOR”

Lenfomaların evre 1 ve evre 4 arasında evrelendiğini söyleyen Uzm. Dr. Ateşoğlu, “Erken evrelerde lenf bezi bölgelerine göre sınırlı bölgelerde ya da evre 3-4 dediğimiz yaygın bölgelerde tutulum görebiliyoruz. Bazı lenfoma alt tiplerinde büyük lenf bezleri erken evrede yakalanılabilirken bir kısım lenfomanın alt tiplerinde ileri evrede tanı koyuyoruz. 

Hasta fark etmedikçe yapılan rutin laboratuvur tetkiklerinden lenfomanın fark edilemeyebileceğine işaret eden Prof. Dr. Ateşoğlu, “Örneğin hastada gece terlemesi, kilo kaybı, ateş gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Lenfatik sistem bütün vücutta yaygın olduğu ve hastalık yayılımı hızlı olduğu için eğer hasta önceden fark edip hekime başvurmazsa hastaya tanı ancak ileri evrede konulabiliyor” diye konuştu. 

“EN KISA SÜREDE TEDAVİYE BAŞLANMALI” 

Zamanında tanı ve doğru tedavi ile lenfomanın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Ateşoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Kedi ve köpeklerden bulaşan Toksoplasma dediğimiz sorun ya da öpücük hastalığı olarak bilinen Epstein-Barr virüsü gibi enfeksiyonlar da yaygın olarak lenf nodu büyümesi yapabilir. Bu nedenle ayırıcı tanıda öncelikle bu hastalıkları dışlarız. Sonrasında ise biyopsi ile tanı ve tedavi protokolü belirlenir. Hastalarımızın hatırlaması gereken nokta ise lenfomanın tedavi yanıtı oldukça iyi olan bir kanser türü olduğudur. Doğru tanı ve doğru tedavi ile hastalar çok uzun süre sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürebilmektedir. Bu nedenle tanıyı koymak ve mümkün olan en kısa sürede tedaviye başlamak çok önemlidir.” 

“UZUN SÜRELİ HASTALIKSIZ BİR SAĞ KALIM ELDE EDİYORUZ” 

Lenfomanın bazı tiplerinin çok yavaş ilerlediğini söyleyen Prof. Dr. Ateşoğlu, “Yavaş ilerleyen tiplerde, hastalık hastaya zarar vermediği sürece sadece bekle gör dediğimiz yöntemle hastalar tedavisiz gözlem altında tutulabilmektedir. Ama hızlı ilerleyen tiplerde kemoterapiyle akıllı ilaçların beraber kullanıldığı tedavi yöntemleri söz konusudur. Bu konuda her gün yeni gelişmeler yaşanmaktadır. Erken dönemde, ilk basamakta kullanılmasa bile hastalık tekrarladığı dönemde artık kullanılabilecek çok sayıda alternatifimiz var. Bunun ötesinde, bazı lenfoma alt-tiplerinde, hastalık tekrarladığı zaman bu hastalarda lenfomayı tekrar tedavi edip sonrasında otolog kök hücre nakli nakli gerçekleştirmek gerekmektedir. Bu yöntemle de uzun süreli hastalıksız bir sağ kalım elde edebilmekteyiz.” diye konuştu. 

“GENETİK BİR HASTALIK DEĞİL” 

Lenfomanın ailesel geçiş gösteren bir kanser tipi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ateşoğlu, “O yüzden anne babada lenfoma olması çocuklara geçiş göstermiyor. Ancak ailede bir kanser vakasının olması diğer aile bireylerinde daha sık kanser riskine yol açıyor. Lenfoma hastalarında bazı genetik bozukluklar görülebiliyor. Hatta tanı koymak için de bunları kullanabiliyoruz ama genetik bozukluklar hastalıkla beraber ortaya çıkan bozukluklardır. Bu hastadan çocuğuna geçecek genetik bozukluklar değildir” şeklinde konuştu. 

LENFOMA İÇİN BU BELİRTİLERE DİKKAT”

Tüm kanser türlerinde olduğu gibi lenfomada da erken tanının tedavi başarısını ve sağ kalım oranlarını etkilediğinin altını çizen Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Elif Birtaş Ateşoğlu, lenfoma için dikkat edilmesi gereken işaretleri sıraladı: “Eğer bir kişi boyun, koltuk altı, kasık bölgeleri gibi yerlerde beze kıvamında büyüme hissediyorsa bu önemli bir bulgudur. Bu dönemde mutlaka bir hekime başvurmalıdır. Bu belirtiye sahip olan bir kişinin mutlaka lenfoma olacağı anlamına gelmemektedir. Ancak mutlaka araştırılması gerekir. Bunun dışında hastanın gece uyanıp çamaşır değiştirecek kadar terlemesi, 6 ayda kilosunun yaklaşık yüzde 10’undan fazlasını kaybetmesi, sebepsiz ateşlerinin olması ve dirençli kaşıntılar lenfoma açısından önemli bulgulardır. Bu bulgular varsa zaman kaybedilmemelidir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

D vitamini eksikliğinin nedeni araştırılmalı

D vitamini eksikliğinin nedeni araştırılmalı

Vücuttaki kalsiyumun emilimini sağlayan D vitamini, sinir kaslarının çalışmasına ve bağışıklık sistemine kadar önemli bir yere sahip. Baş dönmesi, kas güçsüzlüğü veya kemik ağrılarının D vitamini eksikliğinden kaynaklanabileceğini ve şikayetlerden kurtulmak için bir uzmana görünmenin ve tanı sonrası uygulanacak tedaviye uyum göstermenin çok önemli olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Eyyüp Kenan Özok, “Türkiye’de her 10 kişiden 9’unda D vitamini eksikliğine rastlanıyor. D vitamini eksikliği bazen bir hastalığın habercisi bazen de doğrudan bir nedeni olabiliyor. D vitamini eksikliğinde tedavi mutlaka bir uzman tarafından düzenlenmeli. Tedavide kullanılan D vitamini ilaçlarının ve takviyelerin gelişigüzel kullanılması doğru değil” açıklamasında bulundu.

Vücut D vitaminini sadece doğrudan güneş ışığına maruz kaldığında kendi üretebiliyor. Bu durumun bazı insanlar için yaz aylarında mümkün olabildiğini ancak daha karanlık kış aylarında bunun oldukça zor olduğunu hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Eyyüp Kenan Özok, “Çok fazla dışarı çıkmayan, koyu tenli veya hayvansal ürünler yemeyen kişilerde doğal olarak D vitamini eksikliği riski daha yüksek olabiliyor. Vegan beslenmeyi tercih edenlerde ve 50 yaş üstü olanlarda da D vitamini eksikliği sıkça görülüyor. Ayrıca yetersiz D vitamini bazı önemli sağlık sorunları için de risk faktörü. Örneğin çocuklarda raşitizme yol açarken yetişkinlerde kemik erimesine, kas güçsüzlüğüyle düşme riskinde artışa neden olabiliyor. Yaş ilerledikçe vücuttaki düzeyi azalan D vitaminini yerine koymak da hayati bir öneme sahip. D vitamini eksikliği yetişkinlerde kemik yumuşaması riskini de artırabiliyor” diye konuştu.

 

D vitamini eksikliği kanserle ilişkili olabilir

Son yıllarda yapılan bilimsel araştırma sonuçlarının D vitamini yetersizliğinin yaygın kanserler, kardiyovasküler hastalıklar, metabolik sendrom, enfeksiyöz ve bağışıklık sistemine dair bazı hastalıkların dahil olduğu çok sayıda kronik sorunla ilişkisi olduğunu gösterdiğini söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Eyyüp Kenan Özok, “Kalsiyum, fosfor metabolizması ve kemik mineralizasyonu üzerine olumlu etkileri olan D vitamininin vücutta eksik olması durumunda kemik ve kas ağrısı, kas güçsüzlüğü, baş dönmesi, yorgunluk, omurga ağrısı, proksimal kas güçsüzlüğü, miyopati, iskelet deformiteleri (pelvis, kaburga, bacak) ve kırıkları, dengesizlik, kalsiyum düşüklüğü ile ilişkili şikayetler, uyuşma, karıncalanma, kasılma, değişken ruh hali, uykusuzluk, sık sık hastalanma, kilo alma, tükenmişlik ve baş bölgesinde terleme belirtileri görülebilir” dedi.

 

En önemli D vitamini kaynağı güneş

Başlıca D vitamini kaynağının güneş olduğunu ve D vitamininin ayrıca bitkilerde bulunan ergokalsiferol (vitamin D2) ve hayvan dokularında bulunan kolekalsiferol (vitamin D3) ile alınabildiğini hatırlatan Dr. Eyyüp Kenan Özok, besinlerin ise daha az düzeyde D vitamini içerdiğini belirterek D vitamini açısından en zengin besinleri şöyle sıraladı:

 

• Yağlı balıklar (sardalye, alabalık, ton balığı, ringa balığı, somon, uskumru ve tütsülenmiş balık). 

• Yumurta sarısı, kırmızı et ve karaciğer.

• D vitamini ile takviye edilmiş (çoğu süt) et, balık sütü ve yumurta gibi hayvansal ürünler (D3).

• Yabani mantarlar.

• UV ışığı altında yetiştirilen ürünler (D2).

 

D vitamini tedavisi bir uzman tarafından oluşturulmalı

Tanı için muayenenin yanı sıra basit bir kan testiyle D vitamini düzeylerine bakılabildiğini ve eğer D vitamini eksikliği varsa hastanın yaşına, genel durumuna ve eksikliğin seviyesine göre en uygun dozlarla tedaviye başlanabildiğini paylaşan Dr. Eyyüp Kenan Özok, “Ağızdan ya da enjeksiyon ile uygulanan tedavilerde, tablet ilaç almak istemeyen hastalar, etki süresi 6 ayı bulan enjeksiyon tedavisini tercih edebiliyor. Ağızdan alınan ilaç tedavilerinin ise doktorun belirleyeceği doz ve sürelerde kullanılması önemli. Bunların dışında D vitamini takviyeleri de kullanılıyor. Ancak bu ürünlerin de yağ içeren yemekler eşliğinde alınması daha faydalı. Unutulmamalı ki, D vitamini tedavisi mutlaka bir uzman tarafından düzenlenmeli. D vitamini ilaçlarını ve takviye ürünleri gelişigüzel kullanmak doğru değil. Aşırı kullanımına bağlı olarak vücutta fazla birikmeye neden olur. Yağda eriyen bir vitamin olduğu için vücut fazla olan D vitaminini hemen atamaz. Hatta bu bazı durumlarda bir yıla kadar uzayarak kemiklerde kalsiyum yüksekliğine neden olabilir” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Borderline kişilik bozukluğunda tanı kadınlarda daha kolay konabiliyor

Kadınlarda kendine zarar verme, erkeklerde öfke kontrol sorunları olarak görülüyor

Borderline kişilik bozukluğunda tanı kadınlarda daha kolay konabiliyor

Kadınlar daha çok destek ve yardım arıyor

Borderline kişilik bozukluğunun, birçok farklı faktörün bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkabildiğini kaydeden uzmanlar, genetik yatkınlık, çocukluk dönemi travmaları, aile faktörleri ve beyin kimyasal dengesizlikleri gibi etkenlerin bu bozukluğun oluşumunda rol oynayabildiğini söylüyor. Araştırmalar kadınlarda daha sık görüldüğünü söylese de erkeklerde de azımsanmayacak kadar sık görüldüğünü ifade eden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Serdar Nurmedov, “Kadınlarda tanı daha kolay konabilir.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Serdar Nurmedov, son dönemde şarkıcı Zerrin Özer’in hastalığı olarak da anılan Borderline kişilik bozukluğu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Alkol kullanımı, rastgele cinsellik, uyuşturucu kullanımı görülüyor

Borderline kişilik bozukluğunun, duygusal ve davranışsal olarak istikrarsızlık, kimlik bütünlüğü eksikliği ve ilişkilerdeki zorluklar gibi temel özelliklere sahip bir tür kişilik patolojisi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Serdar Nurmedov, belirtilerini şöyle anlattı:

Duygusal istikrarsızlık; Ani duygusal iniş ve çıkışlar. Çok hızlı öfkelenebildiği gibi çok ani sakinleşebilir. Son derece çökkün iken hemen aşırı neşeli hal alabilir.

Kişilerarası ilişkilerde istikrarsızlık; ilişkilerde sürekli güven sorunu yaşar. Kendisinin sevilip sevilmediğini sürekli test eder. İlişkilerde de ani iniş çıkışlar yaşar. Görünürde hiçbir sebep yokken kendinden itebilir. Durup dururken aşırı bir biçimde ilan-ı aşkta bulunabilir.

Kimlik karmaşası; Kimliğini tam keşfedememiştir. Sürekli kimlik arayışı içindedir.

Dürtüsellik; Alkol kullanımı, rastgele cinsellik, uyuşturucu kullanımı, gereksiz alışveriş, düzensiz ve rastgele yeme alışkanlıkları ve yeme bozukluğu gibi üzerine düşünülmeden yapılan riskli davranışlarda bulunma eğilimi gösterebilir.

Kendine zarar verme; Duygusal acılarını hafifletmek için bedensel acılar verir kendine. İçinde bulunduğu boşluk hissini doldurmak için kendine zarar verici davranışlar sergilerler.”

Genetik yatkınlık tek başına neden değil!

Borderline kişilik bozukluğunun, birçok farklı faktörün bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkabildiğini dile getiren Doç. Dr. Serdar Nurmedov, “Genetik yatkınlık, çocukluk dönemi travmaları, aile faktörleri ve beyin kimyasal dengesizlikleri gibi etkenler bu bozukluğun oluşumunda rol oynayabilir.” dedi.

Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Serdar Nurmedov, Borderline kişilik bozukluğunun genetik geçişli bir hastalık olup olmadığına ilişkin de “Tek başına genetik yatkınlık bu kişilik bozukluğunun ortaya çıkması için yeterli değildir. Şu anki mevcut bilgilere göre Borderline kişilik bozukluğu multifaktöriyel nedene bağlıdır.” şeklinde konuştu.

Kadınlarda tanı daha kolay konuluyor

Doç. Dr. Serdar Nurmedov, her ne kadar yapılan araştırmalar kadınlarda daha sık görüldüğünü söylese de erkeklerde de azımsanmayacak kadar sık görüldüğünü ifade ederek, şöyle devam etti:

“Bununla birlikte bu bozukluğun cinsiyetle ilgili seyri hakkında bazı farklılıklar vardır. Kadınlarda tanı daha kolay konabilir. Erkeklerin sergilediğini kimi davranışlar bazen toplumun erkeklik stereotipleri nedeniyle farklı şekillerde ifade edilebilir. Semptom dışa vurumu erkeklerde daha çok içe dönük olur. Erkeklerde öfke patlamaları ve dışa vurumlar daha çok çaresizlik ile ilişkilidir.

Erkeklerde bağlanma sorunları daha fazla 

Oysa kadınlarda semptomlar genellikle daha belirgin ve açıkça ifade edilir. Duygusal dışavurum kadınlarda daha çok dalgalanma şeklinde iken, ya da kendine zarar verme ve ilişkilerde karmaşa şeklinde iken, erkeklerde daha çok öfke kontrol sorunları alkol-madde kullanım sorunları, bağlanma sorunları daha baskın görülmektedir. Kadınlar daha çok destek ve yardım ararken, erkekler bu konuda daha isteksizdirler.”

Hastalık tedavi edilmezse ileri evrede başka psikiyatrik hastalıklar da görülebileceğini kaydeden Doç. Dr. Serdar Nurmedov, özellikle depresyon, alkol-madde kullanımı ve intihar görülebileceğini anlattı.

Nasıl tedavi ediliyor?

Doç. Dr. Serdar Nurmedov, hastalığın tedavisi konusunda da şunları dile getirdi:

“Her hastaya yaklaşım bireysel olup, mevcut semptom ve ihtiyaç doğrultusunda düzenlenir. Psikoterapi, uzun soluklu psikoterapiler tedavinin olmazsa olmazları. Bunun için dialektik davranışçı terapisi, psikodinamik psikoterapi, bilişsel davranışçı terapiler örnek verilebilir. Kimi zaman ilaç tedavisi, hastane yatışları ve biyolojik tedavilere ihtiyaç olabilir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bursa derbisinin kazananı Nilüfer Belediye FSK

Bursa derbisinin kazananı Nilüfer Belediye FSK

Bölgesel Amatör Lig (BAL) 3 Grup’ta mücadele eden Nilüfer Belediye Futbol Spor Kulübü

(FSK), ligde oynadığı 8 maçın tamamını kazanarak, yoluna kayıpsız devam ediyor.

Bölgesel Amatör Lig 3 Grup’ta, Bursa derbisi oynandı. Teknik Direktör Pablo Martin

Batalla yönetiminde lige fırtına gibi başlangıç yapan Nilüfer Belediye FSK, ligin 8 haftasında

İbrahim Yazıcı Stadyumu’nda Görükle İpekspor’u ağırladı. İlk yarım saatte sahadaki

atmosferin yüksek olduğu maçta Nilüferli futbolcular, aradığı golü 34 dakikada Emre

Pehlivan’ın penaltıdan attığı golle buldu ve soyunma odasına 1-0 önde girdi.

İkinci yarıya etkili başlayan taraf Nilüfer Belediye FSK oldu. Mavi yeşil beyazlı

ekibin stoperi Vedat Çıkın, 48 dakikada topu ağlarla buluşturarak, takımını 2-0 öne geçirdi.

Golden sonra da baskısını sürdüren mavi yeşil beyazlı ekibin forvet hattı, yakaladığı fırsatları

gole çeviremeyince karşılaşma 2-0 sona erdi.

Oynadığı son 8 maçta kalesinde sadece 1 gol gören, rakip fileleri 27 kez havalandıran

Nilüfer Belediye FSK, bu galibiyetle puanını 24’e yükselterek en yakın rakibinin 4 puan

önünde yenilgisiz liderliğini sürdürdü.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı