Aylık arşivler: Şubat 2024

Uzmanından uyarılar… Kilo verme süreçleri yaşam tarzına uygun olmalı!

Kilo almanın temelinde yetersiz ve dengesiz beslenme ile hormonal değişiklikler ve zamanın ilerlemesiyle beraber metabolizma hızının yavaşlamasının yer aldığını dile getiren uzmanlar, ihtiyacı olmadığı halde kilo verme sonunun ölüme kadar giden çok ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebildiğini söylüyor. Diyet kavramının çok yanlış empoze edildiğini vurgulayan Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Müge Arslan, “Beslenme süreci kişinin yaşam arkadaşıdır. Uygulanan beslenme listelerinin yaşam tarzına paralel olarak hazırlanıp yürütülmesi gerekiyor.” dedi.

Doç. Dr. Arslan: “Eğer gerçekten sağlıklı kilo vermek ve verilen kilo tekrardan geri alınmak istenmiyorsa diyetisyenlere gidilerek destek alınmalı.”

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Müge Arslan, sağlıklı beslenme ve diyet konusunu değerlendirdi.

“Kilo almanın temelinde yetersiz ve dengesiz beslenme ile hormonal değişiklikler yer alıyor”

Kilo almanın temelinde yetersiz ve dengesiz beslenme ile hormonal değişiklikler ve zamanın ilerlemesiyle beraber metabolizma hızının yavaşlamasının yer aldığını ifade eden Doç. Dr. Müge Arslan, “Nasıl ki yetersiz ve dengesiz beslenme paralelinde obezite sorununu getiriyorsa, ortoreksiya nevroza denilen sağlıklı beslenme takıntısı sorunuyla da karşıyayız. İdeal ağırlığında olmasına rağmen biraz daha, biraz daha, biraz daha ile gelip daha sonrasında çok ciddi bir sağlık problemine yol açan bir olay karşımıza çıkıyor. Bazı kişilerde vücut ağırlığı ideal olsa bile yine de biraz daha vermek istiyorum şeklinde yanlış düşünce oluyor. Beynin eğitilmesi denilen bir süreçten bahsediyoruz. Öncelikle vücut analizi yapılıp, kişinin gerçekten kilo vermeye ihtiyacı var mı, yok mu? Bunun çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Daha sonra bir uzman eşliğinde yeterli ve dengeli beslenme önemli. İhtiyacı olmadığı halde kilo verme süreçleri beraberinde hormonal değişikliklerden tutun, sonu ölüme kadar giden çok ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebiliyor.” dedi.

10 kilo verdiyse 20 kilo geri alıyorlar…

İnsanların doğru ya da yanlış birtakım yöntemler uygulayarak kilo verdiklerine dikkat çeken Doç. Dr. Müge Arslan, şunları dile getirdi:

“Zayıflıyorlar demiyorum, kilo veriyorlar. Fakat sonrasında 10 kilo verdiyse 20 kilo geri alıyor. 5 kilo verdiyse 10 kilo belki daha fazlasında geri alıyor. Yanlış uygulanan her metot, metabolizmaya bir çarpı koyuyor ve sonrasında daha fazla kilo olarak geliyor. ‘Hocam 3 ay boyunca sizin her dediğinizi yapacağız, egzersize çok fazla yoğunluk vereceğiz, aç kal deyin, aç kalacağız’ diyenler var. Temeldeki hata bu. Yetersiz ve dengesiz beslenme çözüldüğü zaman kilo alma gibi bir sorun olmuyor.” 

“Diyet kavramı çok yanlış empoze ediliyor”

Diyet kavramının çok yanlış empoze edildiğine de dikkat çeken Arslan, “Diyet denince insanlar yetersiz beslendiklerini, yalnızca tek bir besin grubuna yönelik ya da sadece protein ağırlıklı sebze, meyve ağırlıklı besleneceklerini, aç kalacaklarını düşünüyorlar. Beslenme süreci kişinin yaşam arkadaşıdır. Bu nedenden ötürü yaşam arkadaşınızla birlikte hareket edebilmek çok önemli. Uygulanan beslenme listelerinin yaşam tarzına paralel olarak hazırlanıp yürütülmesi gerekiyor.” diye anlattı.

Yıllarca makarna yiyen birine sen makarna yemeyeceksin demek gerçekçi değil! 

Yıllarca makarna yiyen bir insana ‘sen makarna yemeyeceksin’ demenin gerçekçi olmadığına işaret eden Doç. Dr. Müge Arslan, “Önemli olan makarnayı da yaşam tarzına adapte ederek sağlığını bozmayacak şekilde pişirilme yöntemleriyle beslenme sürecine dahil etmek.” dedi.

Popüler diyetlere de işaret eden Doç. Dr. Müge Arslan, “Çeşitli diyetler uygulanıyor. Atkins vardı, taş devri diyeti çıktı. Ketojenik diyet var. Glutensiz diyet bir ara çok modaydı. Fakat bunların tamamı Gastrointestinal (sindirim) sistemin mikrobiyotasını bozuyor ve çok ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor.” diye konuştu.

Kilo alma ya da verme sadece tartıdaki görülen rakam değil…

Doç. Dr. Müge Arslan, kilo verme sürecinin nasıl olduğuna vakıf olmak gerektiğini kaydederek, “Zaten bu oturduğu zaman, o vermesi gereken kiloyu verdikten sonra daha fazla kilo vermek istiyorum düşüncesi ortadan kalkıyor ve sağlıklı bir süreç geliyor. Nedir bu? Öncelikle ideal ağırlığın ne olduğunun analiz edilmesi lazım. Sadece beden kitle indeksini düşünerek ‘ben kiloluyum, obezim, şişmanım’ diye insanlar kendine komut veriyor. Fakat beden kitle indeksi boy ve kiloya endeks alarak ortaya çıkan bir ortalamadır. Yağı hesaba katmayan bir kriterdir. Bu nedenden ötürü insanlar kilo alma ya da verme eylemlerini sadece tartıdaki gördükleri rakamın düşüklüğü ya da yüksekliği olarak algılıyorlar. Bu nedenden ötürü kişinin beynine ideal ağırlığını, ideal vücut yağını ve buna göre nasıl bir yolda ilerleyeceğini söylemesi lazım.” şeklinde konuştu.

Yağ ideale gelmediği sürece o verilen kilo tekrardan geri geliyor…

 İnsanların çok hızlı bir şekilde ve kısa sürede kilo verme hedefi içerisinde olduklarını, bunun da çok yanlış bir süreç olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Müge Arslan, “Çünkü kilo verme süreci kişiye göre değişir. Morbid obez denilen aşırı derecede şişman olan bir birey, fazla miktarda vücut ağırlığı olduğu için daha hızlı kilo verirken, zayıf diye kategorize edilen vücut ağırlığının altında olan ya da ideal vücut ağırlığında olan kişiler çok daha yavaş kilo verebilirler. Nedir bunun ortalaması? Literatür, bunu haftada yarım kiloyla bir kilo arası der. Ama kişiye göre değişen bir süreçtir. Bir manken danışan haftada 300 gram veriyor. Bu onlar için iyi bir sayı. Fakat çok aşırı kilolu dediğimiz morbid obez danışan haftada 4 kilo 5 kilo verebiliyor. Bu su kaybı oluyor. Verilen kilonun geri alınması konusu da bu. Yani vücut ağırlığınız iniyor aşağıya. Siz kilo verdim diyorsunuz, ama yağ ideale gelmediği sürece o verilen kilo tekrardan geri geliyor.” dedi.

“Kilo alma ya da verme süreci sadece beslenmeyle alakalı değil”

Kilo alma ya da verme sürecinin sadece beslenmeyle alakalı olmadığını da belirten Doç. Dr. Müge Arslan, şöyle devam etti:

“Egzersiz de önemli bir yere sahip. Yani alınan enerji ve harcanan enerjinin dengesiyle alakalı bir süreçten bahsediyoruz. Yaşın, ciddi bir önemi var. Zamanın ilerlemesiyle beraber her 10 yılda bir bazal metabolizma yavaşlıyor. Spesifik süreçler var menopoz süreci gibi. Özel dönemler var hamilelik süreci gibi, emzirme süreci gibi. Bazı hastalıkların araya girdiği süreçler var hipotiroidi gibi haşimato gibi. Endokrinolojik birtakım hastalıklar gibi. Bunların hepsi aslında kilo alma sürecini tetikliyor. 

Fakat egzersiz olmayan bir hayat da oldukça önemli.  Bunun için insanlar çalışma hayatında çok aktif oldukları için özellikle masa başı çalışanlara, pratik önerilerde bulunuyoruz. Mesela arabalarını iş yerlerinden birazcık daha uzağa çekerek yürümek gibi, asansör kullanmamak gibi. Hafta sonları sahil kenarında ya da parkta, bahçede yürüyüş gibi… Bunlar hayatı hareketlendirebilecek küçük ip uçları. Beslenmenizi de düzelterek bunlara dikkat ettiğinizde kilo almanın önüne geçiyorsunuz.”

“Beslenme sadece tek besin grubuna yönelik bir şey değil”

Beslenme sürecinin pazar haline geldiğini, besin destekleri ve zayıflama pazarı denilen bir süreç haline geldiğini dile getiren Doç. Dr. Müge Arslan, şunları söyledi:

“Beslenme sadece tek besin grubuna yönelik bir şey değildir. Kişinin aldığı karbonhidrat, protein ve yağ miktarıdır. Kişi karbonhidrat da almalı, protein de almalı ve yağ da almalı. Bu denge o bireye özgü ayarlanmalı. Yapılan en büyük hatalardan bir tanesi bir kişinin zayıfladığı listeyi birçok kişinin uygulaması… Eğitimsiz insanların çok fazla basında göz önünde olması ve bunların beslenmeye yönelik tüyo vermesi. Yanlış ve yetersiz beslendiğinden dolayı yaşamını kaybeden çok fazla insan var. Sağlık sorununa neden olan çok fazla insan var. 

Eğer gerçekten sağlıklı kilo vermek ve verilen kilo tekrardan geri alınmak istenmiyorsa diyetisyenlere gidilerek destek alınması gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Beslenme uzmanı ve diyetisyenler tarafından vücut analizi yapılarak beslenme süreçlerinin ayarlanması oldukça önemli.”

Temeldeki sorun yaşam tarzına adapte edilmemiş diyet listeleri…

Doç. Dr. Müge Arslan, tek başına diyet ya da tek başına egzersizin etkili olamayacağını ifade ederek, “Bunların ikisi de bir bütün. Temeldeki sorun yaşam tarzına adapte edilmemiş diyet listeleri ve yaşam tarzını adapte edilmemiş egzersiz programları ile başka bir hayata bürünmek.” dedi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tedavi Edilmeyen Omuz Çıkığı Tekrarlayabiliyor

Omuz çıkığının gençlerde daha çok tekrarlandığını söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Burak Çağrı Aksu, “İstatistikler, 20 yaş altında omuz çıkığı yaşamış gençlerin risk altında olduğunu göstermektedir. 20 yaş altında omuzun ikinci defa çıkma olasılığı yüzde 90. Dolayısıyla bu yaş grubu önemlidir. 30 yaş üzerinde ise tekrarlanma riski ciddi anlamda düşer” diye konuştu.     

 

 Omuz çıkıkları ortopedik aciller arasında yer alıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Burak Çağrı Aksu, düşme, sportif aktivite sırasında travma ya da epilepsi nöbeti gibi bilinç kaybına neden olan hastalıklar nedeniyle her yaş grubunda omuz çıkığı yaşanabileceğini söyledi. Omuz çıkığının, öncelikle çıkan eklemin yerine oturtulması ve sonrasında da mutlaka tıbbi tedavi altına alınması gerektiğini anlatan Dr. Öğr. Ü. Aksu, aksi durumda çıkığın tekrarlayabildiğini söyledi. 

Omuzun çıkığında en tipik belirtinin şiddetli ağrı olduğunu anlatan Dr. Öğr. Ü. Aksu, her ne kadar bazen kolda ve elde karıncalanma hissi ve uyuşukluk yaşansa da ağrının şüpheye mahal vermeyecek kadar belirgin olduğunu anlattı. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Tolga Aksu, semptomlarla ilgili şu bilgileri verdi: “Omuz çıkığı ortaya çıktığı zaman hasta ivedilikle acil servislere başvurur. Hastalar, omuzun iki tarafını karşılaştırıldığında simetrisinde ciddi bir değişiklik olduğunu ve eklemin yerinde olmadığını fark eder. Ayrıca kolunu hareket ettirmekte zorlanır. Omuz çıkığında ilk tedavi omuz ekleminin yerine oturtulmasıdır. Bunu genellikle acil şartlarında anestezi vermeden belki biraz rahatlatıcı bir ilaç vererek yapabiliriz.”

“HASTA UZUN SÜRE BEKLETİLMEMELİ”   

Omuz çıkığının ilk tedavisinin acilde yapıldığını ve hastanın uzun saatler bekletilmemesi gerektiğini belirten Dr. Öğr. Ü. Aksu, uzun saatler bekletilen hastada omuz çıkığının çok şiddetli ağrı yapacağını, kemik dolaşımını ve sinir dokusunu etkileyebileceğini söyledi. Bu durumda ilk yapılması gereken tedavinin omuz ekleminin yerine oturtulması diyen Dr. Öğr. Ü. Aksu sözlerine şöyle devam etti: “Omuz çıkığında ilk müdahale yapıldıktan sonra takipler ve radyolojik tetkikler sonucunda fizik tedavi, cerrahi tedavi ya da bunların kombinasyonu şeklinde tedavi planlanır. Bunlara uyulmazsa omuz ekleminde instabilite, tekrar çıkık gelişmesi, kronik ağrılı omuz, hareket açıklığının azalması gibi problemlerle karşılaşabiliriz” dedi

“20 YAŞ ALTINDA OMUZUN İKİNCİ KEZ ÇIKMA OLASILIĞI YÜZDE 90 VE ÜZERİNDE”     

Omuz çıkığının tekrarlanmasında yaşın çok önemli bir faktör olduğunu aktaran Dr. Öğr. Ü. Aksu, “İstatistikler, 20 yaş altında omuz çıkığı yaşamış gençlerin riskli hasta olduğunu göstermektedir. Gençlerde daha çok spor yaralanması olarak bu durumu görüyoruz. 20 yaş altında omuzun ikinci kez çıkma olasılığı yüzde 90. Dolayısıyla bu yaş grubu önemlidir.  20 – 30 yaş arasında ise ilk çıkıkta direkt cerrahi düşünmeyiz. Hastaya özel fizyoterapi planlarız. Eğer ikinci çıkık gerçekleşirse bu grupta da tedavi olarak cerrahi ön planda olur. 30 yaş üzerinde tekrarlanma riski ciddi anlamda düşer. Tekrar gerçekleştiği zaman MR, tomografi gibi gerekli tetkiklerle bir cerrahi gerekip gerekmediğine ya da fizyoterapinin yeterli olup olmadığına karar veririz” şeklinde konuştu.      

 “İYİLEŞME SÜRECİNDE DAİMA FİZİK TEDAVİ GEREKİR”     

Günümüzde tedavinin yüzde 90 kapalı yani artroskopik cerrahi olduğunu belirten Dr. Öğr. Ü. Aksu, “Kapalı olarak yapılan ameliyat sonrasında hastaların yaşayabileceği komplikasyon oranı da daha düşüktür. Ancak bu iyileşme sürecinde hastanın dikkat etmesi gerekenler var. Öncelikle bu süreçte kesinlikle fizik tedavi alınması gerekir. Hastanın yeterliliğine göre çoğunlukla fizik tedaviyle devam etmeyi uygun görürüz. 4-6 haftalık süreç içinde de akut nekahat süresini bitirmiş oluruz” dedi.    

“SPORCULAR REHABİLİTASYON SÜRECİ SONRASINDA SPORTİF FAALİYETLERE DÖNER”   

Cerrahi tedavi amacının hastanın omuzunu stabilitesini uygun şekilde normal hayatına dönerek kullanabilmesi olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Ü. Aksu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle profesyonel sporcularda tekrar spora dönebilmek çok daha önem taşıyor. Rehabilitasyon süreci sonrasında, kişiye göre değişse de ortalama altı hafta gibi bir süreye ihtiyaç duyulur. Sonrasında sportif faaliyetlere dönüşü kademeli olarak yapılır. Yaralanma sonrası, kaldığı yerden devam etmesini bekleyemeyiz. 6’ncı haftadan sonra çalıştığı takımın fizyoterapistiyle görüşüp spora dönüş sağlar.”   

ÇIKAN OMUZU KENDİ KENDİNİZE YERİNE OTURTMAYA ÇALIŞMAYIN

Cerrahi uygulanmış hastalarda belli hareketlerin yapılması gerektiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Aksu, “Bu hareketleri yapamazsak dokunun iyileşme özelliğine bağlı olarak hareket kısıtlılıkları gelişebilir. Omuz çıkığı sonrası yapılan operasyonlarda fizik tedavi cerrahi kadar önemli bir yer tutar” dedi. 

Bazı kişilerin belki de filmlerin etkisiyle omuzunu kendisinin yerine oturtmaya çalıştığını ancak bunun son derece tehlikeli olduğunu anlatan Dr. Öğr. Ü. Aksu, sözlerini şöyle tamamladı: “Omuz çıktığında sadece yerine oturtmak değil sonrasında da mutlaka tedavinin devam etmesi gerekir. Kişinin kendi omuzunu yerleştirmeye çalışması acılı olmasının yanında tehlikeli de olabilir. Eklem sağlığını etkilediği gibi yaşamındaki bazı faaliyetleri kısıtlayıcı hale gelir. Daha da kötüsü kişi bunu psikolojik huy edinebilir. Bu durum gelişirse sonrasında yapılan cerrahilerin başarı şansı da azalır. Dolayısıyla işin hiçbir zaman bu noktaya gelmemesi gerekir.” 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Akbank Sanat'ta 5 Çağdaş Dans Gösterisi “Harekete Alan Aç"

Dansın birleştirici gücüne kapılarını açan Akbank Sanat, 27 Şubat Salı günü saat 20:00’de 5 farklı çağdaş dans performansına ev sahipliği yapacak.

Sanatseverlere güncel çağdaş dans yapıtlarını, yeni koreograflar ve dans yeteneklerini keşfetme imkanı veren “Harekete Alan Aç” gösterisinde “How Now Becomes Then”, “Way No Way”, “Kim Ki?”, “Sightless” ve “Avuçların İçinde” dans yapıtları sırasıyla genç yetenekler tarafından sahnelenecek. 

HAREKETE ALAN AÇ
Tarih: 27 Şubat 2024
Saat: 20:00

Performanslar:

  1. “HOW NOW BECOMES THEN”
     Koreografi, dans:
    Şiva Canbazoğlu, İlayda Evgin
    Müzik: We Parade!
    Süre: 10 dakika

     

  2. “WAY NO WAY”
     Koreografi:
    Elif Fırat
    Dansçı: Batuhan Daştan
    Müzik: Vivaldi-Winter
    Süre: 10 dakika

     

  3. “KİM Kİ?”
     Koreografi ve performans:
    Diren Ezgi Yıldızkan, Gizem Seçkin
    Müzik: Damla Topçu, Tülin Deniz Bayoğlu
    Süre: 11 dakika

     

  4. “SIGHTLESS”
     Koreografi ve Performans:
    Halil İbrahim Aygün
    Müzik: Danheim – Feigr
    Süre: 10 dakika

     

  5. “AVUÇLARIN İÇİNDE”
     Koreografi:
    Serhat Kural
    Dansçılar: Alya Dormen, Burcu Uçatenik, Ceren Sezgi Copur, Gizem Yalman, Göktuğ Gençkaya, Nazlı Deniz Mercan, Ay Çakır
    Müzik: Onur Seçki
    Süre: 10 dakika

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İnegöl Küçükbaş Hayvancılık Festivalinin Tarihleri Belli Oldu

İnegöl Belediyesi’nin bu yıl 4’üncüsünü düzenleyeceği Küçükbaş Hayvancılık Festivalinin tarihleri belli oldu. Yurt içi ve yurt dışından katılımcıları ağırlayan organizasyon 27-28-29 Eylül 2024 tarihlerinde yapılacak.

Güçlü sanayisinin yanında tarım ve hayvancılık alanında ortaya koyduğu başarıyla dikkat çeken İnegöl, 3 yıldır ülkenin en kapsamlı Küçükbaş Hayvancılık Festivaline ev sahipliği yapıyor. İnegöl Kıvırcığı adı ile bilinen bölgeye has kıvırcık koyun türünün ulusal ve uluslararası alanda tanıtımı ve küçükbaş hayvancılık sektörünün geliştirilmesi adına yapılan festival, ilk 3 yılda gösterdiği etkiyle yurt içi ve yurt dışında heyecanla beklenen organizasyonlardan biri haline geldi. 2024 yılı festival takvimi sektör temsilcileri tarafından heyecanla beklenirken, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban bu yıl da Küçükbaş Hayvancılık Festivalinin Eylül ayı sonunda gerçekleştireceğini duyurdu.

SEKTÖR İNEGÖL FESTİVALİNİ HEYECANLA BEKLİYOR

Başkan Alper Taban, küçükbaş hayvancılık sektörünün trendini belirleyen organizasyonun 27-28-29 Eylül 2024 tarihlerinde yine aynı yeri Alanyurt Pazar yerinde aynı konsept ile düzenleneceğini açıkladı. Festivalde her yıl olduğu gibi hayvancılık sektörüyle ilgili eğitim ve seminerler ile çeşitli yarışmalar yapılacağını duyuran Başkan Taban, “İnegöl’de ilk Küçükbaş Hayvancılık Festivalini düzenlediğimizde, belki bizler de işin bu kadar kısa sürede buraya geleceğini düşünmemiştik. Amacımız İnegöl’ümüzün kıvırcık koyununu ulusal ve uluslararası arenada tanıtmaktı. Aynı zamanda sektöre güç katacak, gelişime destek verecek bir festival tertip etmek niyetindeydik. Bugün geldiğimiz noktada henüz 2024 yılının başındayken, küçükbaş hayvancılık sektörünün Eylül’de yapılacak İnegöl festivalini heyecanla beklediğini görüyoruz. Bizler de bu bekleyişe cevap verecek bir organizasyon hazırlamak için çalışıyoruz. Eylül ayında yine küçükbaş hayvancılık sektörünün kalbi İnegöl’de atacak” dedi.

“İNEGÖL’Ü BU ALANDA DA EN İYİ ŞEKİLDE TEMSİL ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Küçükbaş Hayvancılık Festivalinin geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da yurt içi ve yurt dışından sektör temsilcilerini ağırlayacağını ifade eden Başkan Taban, “Hem İnegöl’deki üreticilerimize hem de ülkemizin diğer şehirlerinden gelen üreticilere ciddi katkılar sağlayacak bir organizasyon için çalışıyoruz. Burada açılan stantlarla üreticilerimiz bir nevi fuar havasında gelişen teknolojileri de görerek ekipman olarak da kendilerini geliştiriyorlar. İnegöl’ü bu alanda da en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Baselected seçkisi Trendyol Sanat'ta

Türkiye genelinde bağımsız sanatçıları sanat severlerle buluşturan Trendyol Sanat, zaman ve mekân sınırlarını kaldırarak, sanatı her an, herkes için ulaşılabilir kılmaya devam ediyor. Trendyol Sanat, bu ay BASE iş birliğiyle farklı disiplinlerden 7 genç ve yetenekli sanatçının işlerini BASELECTED seçkisiyle sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Sanatseverler, geleneksel Türk sanatlarından heykele uzanan geniş yelpazede özgün ve ilham veren işleri Trendyol Sanat üzerinden kolaylıkla satın alabilecekler.

Günlük 15 milyonun üzerinde ziyaretçiyle sahip olduğu etkiyi toplumsal faydaya dönüştürmek için sorumluluk üstlenen Trendyol, dijital sanat platformu Trendyol Sanat üzerinden geniş kitleleri sanatla buluşturmak amacıyla farklı iş birlikleri yapmaya devam ediyor. Profesyonel sanat hayatına adım atan genç sanatçılara verdiği destekle Türkiye’nin gelecek sanatçı nesline ışık tutan BASE iş birliği sayesinde, Trendyol Sanat’ta satışa sunulan seçkilere bir yenisi daha eklendi: BASELECTED.

BASELECTED, Türkiye’nin yeni mezun genç sanatçı adaylarını aynı çatı altında bir araya getiren BASE’in ilk 7 edisyonunda yer almış 7 sanatçının güncel üretimlerinden bir seçki sunuyor. Bu seçki, aynı zamanda sanat üretiminde sürekliliğin, motivasyonun, direncin, kararlılığın ve üretim arzusunun bir göstergesi.

Trendyol Sanat, farklı disiplinlerde üretimlerine devam eden BASE sanatçıları Emre Evcimen, Fatma Tuzluca , Funda Yalçın , Meslina Tut , Mustafa Mutlu , Seda Boy ve Veysel Daşçı’nın eserlerini BASELECTED seçkisinde sanatseverlerle buluşturuyor. Seçkide; geleneksel Türk sanatları, resim, seramik, dijital baskı, heykel ve nakış gibi farklı disiplinlerden eserler yer alıyor. 

Sanatçılar için eserlerini sergileyebilecekleri yeni bir alan yaratan Trendyol, sanatseverlerin de yeni sanatçıları keşfedilebilmelerine, eserleri yakından inceleyebilmelerine imkân tanıyor. Trendyol Sanat ile 150’den fazla sanatçının bine yakın eserine Trendyol mobil uygulamasından ve ve internet sitesinden ulaşılabiliyor. Trendyol Sanat, sanatçıların resim, baskı, gravür, fotoğraf, heykel, cam, seramik, illüstrasyon ve grafik alanlarında eserlerine ev sahipliği yapıyor.

 

Sanatçılar Hakkında

Veysel Daşçı – Nakış

1995 doğumlu Veysel Daşçı, Kahramanmaraş’ta resim öğretmeni olarak çalışıyor ve BASELECTED seçkisinde tuval üzerine nakış işleme eserleriyle yer alıyor. Daşçı’nın  nakış tekniği kullanarak ürettiği çağdaş işler, geleneksel formu yeniden canlandırıyor ve betimlemede malzemenin sınırlarını zorlayarak geçmiş ve gelecek arasında bağ kuruyor.  Yaşam, şehir ve tarımsal üretim gibi temel insani kaygılar, Daşçı’nın eserlerinde konu başlığı olarak göze çarpıyor. 

Seda Boy – Seramik

1991 doğumlu Seda Boy’un lisans eğitimi Seramik ve Cam Tasarımı üzerine. BASELECTED seçkisinde seramik kaset tasarımlarıyla yer alan Boy, bu kasetleri hafızanın izlerini taşıyan sanat eserlerine dönüştürüyor. Sanatçının “Hafıza Kasetleri”, geçmişin sesini ve görüntüsünü bugüne taşıyan kapılar olarak konumlanıyor ve seramik malzemenin aynı anda hem kırılgan hem de sağlam yapısına referansla hafızanın hem hassaslığını hem de gücünü temsil ediyor. Eserler, izleyiciye hafızanın derinliklerine yolculuk etme ve insanlığın kolektif anılarını keşfetme fırsatı sunuyor.

Mustafa Mutlu – Dijital Baskı

1993 doğumlu Mustafa Mutlu, resim öğretmenliği bölümünde lisansını tamamladıktan sonra grafik alanında uzmanlaşmaya yöneldi ve dijital sanat konulu teziyle yüksek lisans derecesi aldı. BASELECTED seçkisine dijital baskı eserleriyle katılan Mutlu, ulusal ve uluslararası yarışmalarda kazandığı ödüllerle dikkatleri üzerine çekiyor. Sanatçının eserleri, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı da dahil olmak üzere pek çok özel koleksiyonda kendilerine yer buluyor. 

Meslina Tut – Seramik

1998 yılında dünyaya gelen Meslina Tut, disiplinler arası bir sanat anlayışına sahip. Malzemenin öğreticiliğine ve sanatın diline güvenen Tut, lisansını seramik alanında tamamladı. Henüz 2021 yılında mezun olan genç sanatçı, BASELECTED seçkisine kadın bedenini konu alan seramik figürleriyle dahil oluyor. 

Funda Yalçın – Resim

1993’te dünyaya gelen Funda Yalçın, lisansını resim bölümünde tamamladıktan sonra aynı bölümden yüksek lisans derecesi aldı. BASELECTED seçkisinde figürsüz mekânları betimleyen işleriyle yer alan Yalçın, kendi ifade biçimiyle bir araya getirdiği kurgusal mekânları aidiyet/aidiyetsizlik kavramları çerçevesinde resmediyor. Yalçın, ulusal ve uluslararası düzeyde pek çok serginin favori ressamlarından biri olarak dikkat çekiyor.

Fatma Tuzluca – Geleneksel Türk Sanatları

1996 doğumlu Fatma Tuzluca, Geleneksel Türk Sanatları alanında aldığı lisans eğitimini tekstil sanatına yönelterek çalışmalarına bu yönde devam etti. Bir tasarımcı-sanatçı olarak daima yeni ifade ve anlatım biçimleri bulmaya açık olan Tuzluca, BASELECTED seçkisinde “tuft dokuma” tekniğiyle üretilmiş işleriyle yer alıyor.

Emre Evcimen – Heykel

1994 doğumlu Emre Evcimen, lisansını heykel bölümünde tamamladı. Çalışmalarında dış koşulların gerçekliği ile beklentilerimiz arasındaki uyumsuzluğu araştıran Evcimen, BASELECTED’a özel eserinde bu uyumsuzluğu doğrudan ortaya koyan yalın bir ifade biçimini hayata geçiriyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Kürek Milli Takımı, Yunanistan'da Yarışacak.

Türkyie Kürek Milli Takımı, 24-25 Şubat tarihlerinde Yunanistan’da düzenlenecek olan 1. Uluslararası Yunanistan Yarışlar’ında mücadele edecek.

Geçtiğimiz senenin U23 Dünya Şampiyonu Milli kürekçi Elis Özbay ve U23 Dünya Üçüncüsü Ebru Akınal’dan oluşan Kürek Milli Takımı, 24-25 Şubat tarihlerinde Yunanistan’ın Schinias kentinde düzenlenecek olan 1. Uluslararası Yunanistan Yarışları’nda suya inecek. Kürek Milli Takımının 2024 yılında kendini test edeceği ilk yarışlarda Elis Özbay ve Ebru Akınal, hem tek çifte kategorilerinde bireysel hem de iki çifte kategorisinde birlikte katılacağı toplamda 3 farklı kategoride yarışlara katılacak.

 Yunanistan’da yarışacak Milli Takımın katılacağı yarışlar ise şu şekilde yer alacak:

TEK ÇİFTE
Elis Özbay

HAFİF KİLO TEK ÇİFTE
Ebru Akınal

İKİ ÇİFTE
Elis Özbay – Ebru Akınal

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

AYŞEGÜL ASAR’IN YENİ FİLMİYLE İDDİALI GELİYOR – Türkiye Haber Merkezi

 

Daha önce “Mahallenin Muhtarları” dizisinde canlandırdığı İrem karakteri ile sevenlerinin gönlünde taht kuran güzel oyuncu Ayşegül Asar, 16 Şubat’ta vizyona giren “Hatıran Yeter” isimli sinema filmi ile yeniden gündemde.

Aytaç Şaşmaz, Sümeyye Aydoğan, Belçim Bilgin, Ferit Aktuğ ve Burak Sevinç başta olmak üzere bir çok ünlü isimlerin yer aldığı filmde Nevin karakterini başarıyla canlandıran güzel oyuncu Ayşegül Asar, sergilediği başarılı oyunculuğuyla olduğuyla olduğu kadar, büyülü güzelliğiyle de dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.

Çok güzel bir film ortaya çıktığını belirten güzel oyuncu Ayşegül Asar “Bu filmi izleyen herkes kendinden bir şeyler bulabilecek” diyerek filmle ilgili düşüncelerini şöyle dile getirdi, “Çok büyük emeklerle çekildi filmimiz, Berton Medya ailesi olarak herkes üstüne düşeni fazlasıyla yaptı. Şimdiden bol gişeler diliyorum.” diye konuştu.

Riot Games, yeni dövüş oyunu 2XKOTM'i duyurdu

Riot Games, bugüne kadar “Project L” olarak bilinen sır gibi gizlediği yeni oyununu duyurdu.

League of Legends’in Runeterra dünyasında geçen yeni dövüş oyunun adı, 2XKOTM olarak açıklandı. İkonik şampiyonların yer aldığı 2XKOTM, benzersiz dövüş mekanikleri, her yaştan oyuncunun rahatça kavrayabileceği kontroller ve LoL evreni için yeni bir topluluk sunuyor.

2XKOTM, PlayStation 5, Xbox Series 5, Xbox Series S ve PC platformlarında ücretsiz bir şekilde oynanabilir olacak.

Ana Özellikler:

İkili Oyun: Oyuncuların 2’ye 2 kooperatif maçlarda takım kurmasına olanak tanır.

League’in Runeterra’sı: League of Legends evreninin modern bir yorumunda, ikonik şampiyonların yeniden tasarlandığı bir ortamda geçiyor.

Kontroller: 2XKOTM, her türden oyuncunun rahatça kavrayabileceği kontrollere sahip. Ancak oyun basitleştirilmiş kontrol sistemine sahip olsa da oyuncular zaman içerisinde kendi tarzlarıyla ustalaşma fırsatı da yakalıyor.-*-

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Kocaman, “İşte benim kızım”

Kartepe Belediye Başkanı Av.M.Mustafa Kocaman, Gürcistan’da gerçekleşen Avrupa U21 Karate Şampiyonası’nda 3’ncü olan Aysima Hatice Kurt’u tebrik etti.

Kartepe Belediye Başkanı Av.M.Mustafa Kocaman, AK Parti İlçe Kadın Kolları Başkanı Elif Durmuş Gürcistan’da gerçekleşen Avrupa U21 Karate Şampiyonası’nda 3’ncü olan Aysima Hatice Kurt’u tebrik ettiler.

BİN 160 SPORCU KATILDI

09-11 Şubat tarihleri arasında Gürcistan’ın Tiflis kentinde düzenlenen Avrupa Ümit, Genç, U21 Karate Şampiyonası’nda 21 yaş altı kadın kategorisinde 55 kg da yarışan Kartepe Belediyesi sporcusu Aysima Hatice Kurt, 3’ncü olarak bronz madalya kazandı. 3 gün süren müsabakalara 9 ülkeden 1.160 sporcu katıldı.

KOCAMAN TEBRİK ETTİ

Kartepe Belediye Başkanı Av.M.Mustafa Kocaman, “İşte benim kızım! Gürcistan’da gerçekleşen Avrupa U21 Karate Şampiyonasında elde ettiği 3üncülük ile bizleri yeniden gururlandıran Aysima’yı ve ailesini gönülden tebrik diyorum. Aysima kızımın başarılarının devamını diliyorum” açıklamasında bulundu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

HONOR Göz İzleme Teknolojisiyle Araçları Hareket Ettirebiliyor!

HONOR ‘un son geliştirdiği yapay zeka destekli göz izleme özelliği, aracın içine girmeden gözlerinizle hareket ettirmeyi mümkün kılıyor.

 

Otomotiv mühendislerinin gerçekleştirdiği deneyler eşliğinde; kullanıcısının göz hareketlerini takip edebilen HONOR Magic6 Pro’nun yapay zekâ tarafından desteklenen göz izleme özelliğiyle kullanıcılar arabalarını kontrol etmek için artık sadece göz hareketlerini kullanıyor.

Videoda, HONOR Magic6 Pro ile yapılan göz kontrolüyle motorun açılması, kapatılması, ileri ve geri hareket etmesi gibi bir araç için olan dört temel işlev gösteriliyor. Belirli bir noktaya 2-3 saniye baktıktan sonra ilgili işlev aktifleştiriliyor ve araç komutları gerçekleştiriyor.

Bu heyecan verici demo, HONOR’un geliştirdiği yapay zekanın gelecekte insan ve cihaz arasındaki iletişimi daha da kuvvetlendireceğine harika bir örnek oluşturuyor.

Daha fazla bilgi için 25 Şubat’taki HONOR MWC Lansman Etkinliğini takipte kalın!  

HONOR, 26 Şubat 17:00’de (CET) MWC özelinde düzenlediği Yapay Zeka Paneli’nde sektörün büyük isimlerinden Qualcomm ortaklığıyla Yapay Zeka’nın geleceğine dair yapacağı heyecan verici açıklamalar yapacak. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı