Aylık arşivler: Mart 2024

''Çizgi Ötesi'' Savaş Çevik Hat Sergisi Sanatseverlerle Üsküdar'da Buluştu

Sanatın her dalına ayrı önem veren Üsküdar Belediyesi İstanbullu sanatseverleri yepyeni bir sergiyle daha buluşturdu. Günümüz hat sanatının en önemli isimlerinden Savaş Çevik’in ‘’Çizgi Ötesi’’ hat sergisi 23 Mart Cumartesi günü saat Nevmekan Sahil Galeri’de açıldı. 

Hattat Savaş Çevik’in son dönem eserlerinden oluşan “Çizgi Ötesi” adlı hüsnühat sergisi sanatseverlerle buluştu. Nevmekan Sahil Galeri’deki serginin açılışına sanatseverler yoğun ilgi gösterdi.

Serginin açılışında konuşan Üsküdar Belediyesi Başkan Yardımcısı Zekeriya Şanlıer,   satın ve kültürün Üsküdar’da çok önemli bir yeri olduğunu söyledi. 

” Üsküdar’ın sanatsal ve akademik birikimi, sınırlarımız dahilindeki sanat atölyeleri, merkezler, geleneğe önem veren sivil kurumlar bizim en büyük talihimiz. Her gayretimiz onların desteği, heyecanı ve katılımıyla somut hale geliyor. Şehrimizden aldığımız ilhamlarla bu geleneği sürdürmek istiyoruz. Geleneksel kültürümüzün en önemli sanatlarından biri olan hat sanatı da bunlardan biridir. Üsküdar Belediyesi olarak bugüne kadar sanatseverlerimizi hat sanatının sayısız örnekleriyle buluşturma imkanına sahip olduk. Değerli sanatçımız Savaş Çevik beyefendinin çalışmaları da bu sanat alanının en güzel örneklerini oluşturuyor. Bu birbirinden değerli eserlerden oluşan serginin ramazan ayının bereketine katkı sunacağı düşüncesindeyiz. Bu birbirinden değerli eserlerimizin İzleyicisi bol olsun.”

Hat sanatçısı Savaş Çevik ise, hüsnühat sanatına 50 yıl önce başladığını belirterek, “24. kişisel hat sergimi açıyorum. Sergide 47 eserim var. Bu eserlerin içinde klasik olanlar da var.” dedi.

Hüsnühat sanatında hem klasik hem de yenilikçi eserler veren Çevik, şunları kaydetti

“Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nde yazı ve tipografi hocalığı yaptım. Daha sonra Haliç Üniversitesi’nde Grafik Tasarım Bölümü’nü kurdum. Orada da 17 yıl çalıştım. Dolayısıyla benim geçmişimde grafik ve tasarım hocalığı var. Kaligrafi ve tipografiyle hat sanatı birleştiği zaman ortaya çok özgün şeyler çıkabiliyor. Hat sanatında farklı kompozisyon biçimlerini ilk defa ben ortaya koydum. Farklı yazı formları geliştirdim. Benim geliştirdiğim çapraz müsenna yazı formu, yerli ve yabancı hattatlar tarafından kullanılıyor.”

Sergi, 11 Nisan’a kadar gezilebilecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Eğitimci Yazar Vakkasoğlu Ramazan Sohbetleri Programına Konuk Oldu

Nevşehir Belediyesi’nin ‘Kültür ve Sanat Günleri’ kapsamında Ramazan ayına özel hazırladığı Ramazan Sohbetleri programının bu haftaki konuğu Eğitimci-Yazar Vehbi Vakkasoğlu oldu.

Nevşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından Ramazan ayına özel hazırlanan Kültür ve Sanat Etkinlik Takvimi devam ediyor. Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen programın bu haftaki konuğu Eğitimci-Yazar Vehbi Vakkasoğlu oldu.

“Ramazan Medeniyeti” konulu söyleşide Vakkasoğlu, katılımcılara ramazan ayının toplumdaki önemini anlattı. Vakkasoğlu; “İyi insan olmak eşittir iyi Müslüman olmaktır. Son zamanlarda adının başında bir takım unvanları bulunan İlahiyatçı dostlarımız bile bunu yanlış anlatıyorlar. Ne diyorlar? ‘Din tabi önemlidir de önce insan olmak lazım. İnsan olamadıysan din bir işe yaramaz’ diyorlar. Bu manada konuşmalara sakın itibar etmeyin. Ya din ayrı insanlık ayrı mı? İkisi aynı değil mi? ‘Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim’ diyen peygamberimiz değil mi? İnsan olmak ayrı mı? Böyle bir şey olmaz. Dini anlamamaktır bu. Bütün ibadetlerin amacı bizi iyi insan yapmaktır. Maalesef bunu çarpıtıyoruz. Dinin tarifini yapanlar yapmış. Amarika’yı yeniden keşfetmeyelim. “ dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Biri Olmak” çok yakında GAİN’de – Türkiye Haber Merkezi

GAİN’in yeni dizisi “Dengeler: Biri Olmak”ın teaser’ı yayınlandı. Dizi çok yakında GAİN izleyicisiyle buluşacak…

GAİN’in uzun zamandır merakla beklenen yeni dizisi “Dengeler: Biri Olmak” için geri sayım başladı. Başrolünü Cihangir Ceyhan’ın üstlendiği, zengin kadrosuyla ve etkileyici hikâyesiyle dikkat çeken dizinin teaser’ı yayınlandı.

Aksiyon sahnelerindeki performansıyla dikkat çeken Cihangir Ceyhan, dizide yaşadıkları sonucunda gayrimeşru dünyaya çekilen Ferit Kamacı’ya hayat veriyor.

Çocukluğundan beri bambaşka bir hayatın hayaliyle yaşan Ferit, kendisini adım adım suç, şiddet, hırs ve intikam dolu bir dünyanın içinde bulur. Gerçekleşmemiş ihtimallerle birlikte çocuk ruhunu ve naifliğini de arkasında bırakmak zorunda kalan Ferit, “biri olma” yolunda çok şey feda eder.

Inter Yapım imzalı “Dengeler: Biri Olmak”, geniş oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Dizide Cihangir Ceyhan’ın yanı sıra Mazlum Çimen, Erol Babaoğlu, Sabahattin Yakut, Savaş Satış, Burak Şafak, Tanju Bilir, Ulvi Kahyaoğlu, Gurur Çiçekoğlu, Zamire Zeynep Özdemir, Mücahit Koçak, Canan Ürekil ve Ersin Olgaç gibi başarılı oyuncular yer alıyor. Yönetmen koltuğunda Süleyman Mert Özdemir’in oturduğu “Dengeler: Biri Olmak”ın senaryosunda ise Sarp Kalfaoğlu imzası bulunuyor.

Yeşil sahalardan setlere

Rol aldığı onlarca projede oyunculuğuyla ön plana çıkan Sertaç Akkaya, oyunculuk kariyerini seçmeden önce futbolcu olduğunu açıkladı.

5 yıldır Yasemin Yalçın tiyatrosunda rol alan ve Türkiye’nin birçok ilinde turnelere çıkan yakışıklı oyuncu Sertaç Akkaya, oyunculuk kariyerine tercih etmeden önce kaleci olduğunu ve işinde çok başarılı olduğunu söyledi. “Eğer oyuncu olmasaydım Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi kalecisi olabilirdim. Beşiktaş paf takımının kalecisiydim oradan genç millilere davet edilmiştim fakat oyunculuğu tercih ettim” dedi.

Sporun her daim hayatında olduğunun da altını çizen Akkaya, evine kurduğu spor salonda aralıksız çalıştığını söyledi. Eski futbolcular ve arkadaşlarıyla yaptıkları halı saha turnuvasından da bir anısın anlatan Akkaya, “Bir gün turnuva maçında Beşiktaş’ın efsane futbolcusu İbrahim Üzülmez’le aynı takıma denk geldik. Bana maç çıkışı sana birazcık idman yaptırırsam 2. lige satarım” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

5.Uluslararası Karikatür Yarışması Ödülleri Verildi

Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Doğal Afetler’ konusu ile düzenlenen, 5’inci Uluslararası Karikatür Yarışması ödül töreni Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün’ün katılımıyla yapıldı. 

Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen 5.Uluslararası Karikatür yarışmasına Türkiye’nin yanı sıra İngiltere, Amerika, Japonya, Fransa, İtalya, Venezuela, Suudi Arabistan, Polonya, İran, Hırvatistan, Myanmar, Belçika gibi 51 ülkeden 409 eser sahibi 1128 karikatür ile katıldı. Karikatür Yarışması ödül törenine Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Osman Gürün ile birlikte birincilik ödülünü kazanan İran’dan Ali Rastroo, üçüncülük ödülünü kazanan Ali Şur, 18 yaş altı ödülünü kazanan İran’dan Niliya Sadat Mirrezaei, 18 yaş altı ödülünü kazanan Elif Bilge Sağlam, Raşit Yakalı Özel Ödülünü kazanan Cemalettin Güzeloğlu, Mansiyon Ödülünü kazanan Mohammadali Khalaji ve Hüseyin Tanyeri, değerli jüri üyeleri Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Raşit Yakalı, Abdülkadir Uslu, Mehmet Selçuk, Sarkis Paçacı ve Savaş Ünlü katıldı. 

Karikatür Yarışması Birincisi Ali Rastroo; “Sanat sevgi ve inanç için yaratıcı ve güçlü bir yoldur”

5. Uluslararası Karikatür yarışmasının birincilik ödülünü kazanan Ali Rastroo ödül töreninde şunları söyledi; “Bugün benim doğum günüm. Burada olmaktan dolayı çok mutluyum. Karikatür sanatına verdiğiniz önem benim için çok değerli. Dünya’da Türkiye’nin ve Muğla’nın ilerlemesi, tanınması için çok önemli. Sanat sevgi ve inanç için yaratıcı ve güçlü bir yoldur. Geçen yıl Türkiye’nin yaşadığı depremi bizler de takip ettik ve çok üzüldük, acınızı paylaşıyoruz. Doğal afetler ve doğal olmayan savaş, adaletsizlik, ırkçılık, fakirlik gibi felaketleri de aşmanın en iyi çaresi sosyal olarak dayanışma ve işbirliğidir.”

18 Yaş Altı Ödülü Elif Bilge Sağlam’da ödül törenine Türkiye’nin kuzeyinden Sinop’tan geldiğini, karikatür çizmeye 2 yıl önce başladığını söyledi ve yarışmayı düzenleyen Büyükşehir Belediyesi’ne ve jüri üyelerine teşekkür etti.

Mehmet Selçuk; “Sanatla uğraşan hep gençtir, devrimcidir” 

Karikatür Yarışması koordinatörü Mehmet Selçuk’da uluslararası olarak beşincisi yapılan yarışmanın kendisini ilk günkü gibi heyecanlandırdığını söyledi ve bugüne kadar ki destekleri için Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün’e teşekkür etti. Mehmet Selçuk; “Yaklaşık 12-13 yıl önce başkanımızla ulusal olarak başlattığımız karikatür yarışması bugün dünya çapında bir yarışmaya dönüştü ve şimdi meyvelerini topluyoruz. Türkiye’nin en usta çizerleri bugün burada aramızda. Büyükşehir Belediye Başkanımızla da son kez burada olduğumuzu biliyorum. Bundan sonra da düzenlenecek yarışmalarda bizi yalnız bırakmayacağını biliyorum. Çünkü sanatla uğraşan hep gençtir ve devrimcidir.”

Başkan Gürün; “Sanat toplumların geleceğe emin adımlarla yürümesini sağlar”

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün yerel yönetimlerin sadece yol, su, bina değil sanat ve kültürle ilgili de çalışmalar yapması gerektiğini söyledi ve sanatın bir toplumun geleceğe emin adımlarla yürümesini sağladığını belirtti. 

Başkan Gürün; “2013 yılında il belediye başkanı iken karikatür yarışmasına başladık. 5 yıl ulusal, 5 yılda uluslararası olarak bu yarışmayı bugünlere getirdik. İşin başında bugüne kadar hep Mehmet Selçuk vardı. Kendisine huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Yerel yönetimler olarak sadece yol, kanalizasyon, bina yapmıyor aynı zamanda sanat ve kültürle hemşehrilerimizi buluşturuyoruz. Çünkü sanat toplumların geleceğe emin adımlarla yürümesini sağlar. Muğlamızda konservatuvarı kurduk, festivaller, çalıştaylar yaptık. Bunlardan en önemlisi bütün bilimlerin anası felsefe günlerini başlattık. Çünkü dünyaya eleştirel gözle bakabilen, yorumlayan, sonuçlar çıkaran insan topluluğu olmamız gerekiyor. Bu yarışma dünyada bilinen, uluslararası boyutta çok önemli bir seviyeye geldi. Bizden sonra da bu yarışmaların devam edeceğine inanıyorum. Sade vatandaş olarak da Muğlamıza katkı vermeye, hizmet etmeye devam edeceğim.” dedi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Modern tasarımı ile çeşitli mimarilere uygun Samsung 360 Kaset Klima ile estetik ve konfor bir arada

Sıcaklar gelmeden klima almak isteyenler için Samsung’un 360 Kaset tipi kliması, Booster Fan teknolojisi ve kanatsız yapısıyla geniş alanlara konforlu serinlik veriyor.

İnovatif dairesel tasarımı ile birçok mekana estetik bir uyum sağlarken kablosuz uzaktan kumanda ve LED ekranı kullanım kolaylığı sağlıyor. Etkileyici serinletme performansını şık bir tasarımla birleştiren model, iç mekanlar için ideal bir çözüm sunuyor.

Samsung Electronics, 360 Kaset tipi klimasıyla, iç mekan serinletme deneyimini yenilikçi teknolojilerle zenginleştiriyor. Bu model, fonksiyonellik ve tasarımı birleştirerek her türlü mekana uyum sağlayan modern bir çözüm sunuyor. Gelişmiş Booster Fan teknolojisi ile donatılmış 360 Kaset tipi klima, serin havayı geniş bir alana  dağıtarak, serinliği tavana paralel bir şekilde yayıyor. Kanatsız tasarımı sayesinde, soğuk rüzgar hissi olmadan serinlik sunuyor ve hava akışını engelleyen unsurların olmaması, serinliğin odanın her köşesine yayılmasını mümkün kılıyor. 

Booster Fan teknolojisi: Konforlu serinlik

Samsung’un 360 Kaset tipi kliması, Booster Fan teknolojisiyle geliştirildi. Rüzgar yönünü kontrol eden kanatların yerine geçen Booster Fan sayesinde, yatay hava akışı sağlanıyor. Bu da 360 Kaset tipi klimayı özel kılan yenilikçi bir özellik olarak dikkat çekiyork 360 Kaset tipi klima en sıcak yaz aylarında bile iç mekanların ferah ve konforlu kalmasını sağlıyor.

Kanatsız tasarım: Doğal rüzgarın nazik dokunuşu

Samsung’un 360 Kaset tipi kliması, inovatif teknolojisi ve tasarımı sayesinde soğuk rüzgar hissi oluşturmadan serinlik yaratıyor. Kanatsız yapısı sayesinde, serinliğin eşit bir şekilde yayılmasını sağlıyor. Hava akışını engelleyen herhangi bir unsur bulunmadığından, serin hava odaya nazikçe dağılıyor. Bu sayede, kullanıcılar soğuk hava akımlarının rahatsız edici etkisini hissetmeden, doğal ve konforlu bir serinlik deneyimi yaşayabiliyor. Kanatsız tasarım, aynı zamanda havanın uzağa yayılmasını ve düşük açılarda dahiyüksek hava çıkışı performansını mümkün kılıyor.

Mekana uyum sağlayan inovatif dairesel tasarım

360 Kaset tipi klimanın dairesel tasarımı, cihazın sağladığı rahatlatıcı atmosferin temelini oluşturuyor., Rüzgarın doğrudan  temasını engelleyerek ve ‘kör noktalar’ oluşturmadan havayı eşit bir şekilde yayarak konforlu bir deneyim sunuyor. Klimanın dairesel tasarımı, estetik ve işlevselliği bir araya getirerek, her türlü iç mekana uyum sağlıyor. Modern ve sofistike görünümü, dairesel şekli ile modern mimari tasarımlar arasında rağbet gören açık tavanlarda kullanıldığında şık bir tasarım öğesi olarak öne çıkıyor. 

İnovatif tasarımı, klimayı bir serinletme cihazı olmaktan çıkarıp, mekanın bir parçası haline getiriyor. Doğada görülen eğrilerden esinlenilen bu dairesel tasarım sayesinde, 360 Kaset tipi klima  birçok mekana uyum sağlıyor. Kullanıcılar, dairesel ön paneli kişiselleştirerek, ister ulusal bir bayrağı, ister bir marka logosunu, isterse çeşitli renkli ışıkları tercih ederek kendi istedikleri atmosferi yaratabiliyorlar.

Kablosuz uzaktan kumanda ve LED ekranla kullanıcı dostu deneyim

Samsung’un 360 Kaset tipi kliması, kullanım kolaylığı için dairesel LED ekran ve kablosuz uzaktan kumanda ile donatıldı. LED ekran, havanın anlık olarak hangi yöne üflendiğini gösteriyor. Böylece kullanıcılar tek bir bakışta havanın dağılım yönünü anlayabiliyor. Kablosuz uzaktan kumanda ise, kullanıcıların konforunu bozmadan klimanın her yönden kontrol edilmesini mümkün kılıyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüberküloz Dünya Genelinde Küresel Sağlığa Gölge Düşürmeye Devam Ediyor

Tüm dünyada tüberkülozun ortadan kaldırılmasına yönelik 2030 hedeflerine ulaşmak için çalışmalar sürdürülse de istenilen hedeflere ulaşılmış değil.  

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2015’ten 2025’e kadar yıllık yeni Tüberküloz vaka sayısını yüzde 50 oranında düşürme hedefine ulaşamadığını, aksine bazı ülkelerde halen artış görüldüğünü söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi, yaşanan pandemi nedeniyle hastalığın teşhis ve dolayısıyla tedavi edilememesinin de bu sonuçlarda etkili olduğunu söyledi. Ülkemizin tüberküloz konusunda DSÖ hedeflerine ulaştığını hatırlatan Prof. Dr. Salepçi, aslında ortadan kalkması gereken bir hastalık olmasına rağmen özellikle hastalığın yoğun olduğu ülkelerden göç alan ülkeler de riske giriyor. Özellikle de kontrolsüz göçler istenen sonuçlara ulaşmada önemli bir engel teşkil ediyor” diye konuştu. 

Halen dünyada pek çok ülkede belirgin derecede yaygın bir hastalık olan tüberküloz solunum yoluyla bulaşan bir hastalık. Özelikle hastalığın yaygın görüldüğü ülkelerde çocukluk çağında mikrobun bir şekilde alınmasına karşın herkesin hastalanmadığını söyleyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi bunun nedenini şöyle açıkladı: “Mikropla karşılaşan kişilerin yüzde 30-35’inde enfeksiyon gelişiyor. Enfeksiyon olanların hepsinde aktif hastalık olmuyor. Bu kişilerin %95’i sessiz bir şekilde o mikrobu almış ve ona karşı vücutta bağışıklık gelişmiş olarak ömürlerini sürdürürken %5’inde aktif hastalık gelişiyor ve aktif hastalık gelişenler de hastalığın bulaşmasından sorumlu oluyor.”

 “TÜBERKÜLOZ KONUSUNDA TÜRKİYE DSÖ HEDEFLERİNE ULAŞAN SAYILI ÜLKELER ARASINDA”

Tüberküloz sıklığının insidansa yani her yıl tespit edilen yeni vaka sayısına göre değerlendirildiği bilgisini veren Prof. Dr. Salepçi, buna göre tüm dünyada şu anda ortalama insidansın 100 binde 133 olduğunu söyledi. “Dünya Sağlık Örgütünün hedefinin ise 100 binde 15 olduğunu ve Türkiyenin o hedefe ulaşmış ülkelerden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Salepçi sözlerine şöyle devam etti: “2022 de Türkiye’deki insidans 100 binde 14 olarak tespit edilmiş. Bu anlamda çok şanslı olduğumuzu söyleyebilirim. Ancak, Türkiye’de tüberküloz ile savaşın çok iyi şekilde sürdürülmesinin bu sonucu getirdiğini söylemek gerekir. Ülkemizde doğrudan gözetim altında tedavi (DGT) politikası çok iyi şekilde yürütülüyor. Hasta olan kişiler tespit ediliyor ve onların etrafındakiler da kontrol ediliyor.”

PANDEMİ VAKA BİLDİRİMİNİ ENGELLEDİ

Dünya genelinde en yoğun Afrika ve güneydoğu Asya ülkelerinde tüberküloz görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Salepçi, “Şu anda Afrika ülkelerinde 100 binde 208, Güney Doğu Asya’da 100 binde 234 olan insidans Amerika’da 100 binde 31, Avrupa’da 100 binde 25 civarında. Yıllık ortalamalara bakıldığında her ne kadar 2020 yılında bir düşüklük saptansa da bu reel bir düşme değil. Buradaki temel etken pandemi nedeniyle vakaların bildirilmemesinden kaynaklanıyor” diye konuştu.  

HASTALIĞIN YAYGIN OLDUĞU BÖLGELERDEN GÖÇ ALAN ÜLKELER RİSK ALTINDA

Dünya Sağlık Örgütünün “2025 yılında yüzde 50” azalma hedefinin ne yazık ki gerçekleşmediğini söyleyen Prof. Dr. Salepçi tam aksine 2015’te 100 binde 83 olan yıllık insidansın maalesef 2022 yılında 100 binde 95’e çıktığını belirtti. “Bu durumun genel anlamda küresel sağlığa gölge düşürmeye devam ettiğini ve özellikle hastalığın yaygın olduğu bölgelerden göç alan ülkelerin risk altında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Salepçi, sözlerine şöyle devam etti: “Şu anda dünyada 2022 yılındaki tüm tüberküloz vakalarının 2/3’ünden fazlası Hindistan, Endonezya, Çin, Filipinler, Pakistan, Nijerya, Bangladeş ve Kongo’da tespit edilmiş. Dolayısıyla bu ülkelerden göç alan ülkelerde de risk giderek artıyor.”

BU BELİRTİLERE DİKKAT: ÖKSÜRÜK, ATEŞ, GECE TERLEMESİ, KİLO KAYBI…

Tüberkülozun birçok akciğer hastalığına benzer belirtiler gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Salepçi, “Hastalık solunum yoluyla alındığı için mikrop önce akciğerlere geliyor, oradan da kan yoluyla tüm organlara dağılabiliyor. Öncelikle akciğerlere ait öksürük, balgam, balgamda kan görülmesi gibi belirtilerin yanı sıra ateş, halsizlik, kilo kaybı, iştahsızlık ve gece terlemesi gibi genel belirtiler de eşlik ediyor. Özellikle bu belirtilerle gelen kişilerin etrafında tüberküloz hastası varsa mutlaka tüberkülozdan şüphelenilmeli.” dedi. 

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ BASKILANAN KİŞİLER DAHA RİSKLİ

“Tüberküloz mikrobu ile ilk karşılaşma genellikle çocukluk ve gençlik çağında oluyor. Mikropla karşılaşan ve primer enfeksiyon geçiren kişilerin sadece %5’inde mikrobu aldıktan sonraki 6 ay – 1 yıl içinde aktif hastalık gelişirken %95’inde aktif hastalık gelişmeden sessiz enfeksiyon olarak kalıyor. Bu kişilerin de %5’inde daha ileri yaşlarda bağışıklık sistemini baskılayan hastalık oluşması veya ilaçların kullanılması sonucu vücutta uyur durumda olan mikropların uyanması aktif tüberküloz hastalığına yol açıyor” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Salepçi, “Tüberküloz açısından en riskli grubu HIV pozitif hastalar oluşturuyor. Bunun yanında uzun süreli kortizon veya bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanmak zorunda olan romatoloji hastaları da bu grupta yer alıyor. Ayrıca, kanseri olan, diyabet gibi kronik hastalığı olan kişiler, organ nakli sürecinde olan ve nakili gerçekleşmiş hastalar da risk grubunda yer alıyor. Bu kişiler hem hastalığa daha kolay yakalanabiliyor hem de hastalığı daha ağır geçirebiliyor” dedi. Prof. Dr. Salepçi, covid ve tüberküloz birlikteliği ile ilgili de yayınların bulunduğunu ve buna göre de her iki hastalığın birbirinin riskini artırdığını sözlerine ekledi. 

“TÜBERKÜLOZ TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIK”

“Öncelikle etkeni yani aktif hastalığı olan hastanın teşhisini koyup tedaviye başladığımızda, direnç gelişmeksizin tedavi edebilirsek bulaştırıcılığı ortadan kaldırmış oluyoruz” diyen Prof. Dr. Salepçi tedavinin başarıya ulaşması için dikkat edilmesi gereken noktaları sıraladı: “Tüberkülozun yaklaşık altı aylık ilaç kullanım süresi var. Her ne kadar bu ilaçların kullanımı hasta açısından zor olsa da düzenli ilaç kullanımı şart. Bununla birlikte her vaka bu sürece uyum sağlayamayabiliyor. Ancak bu durum hasta açısından ciddi tehdit oluşturuyor. Çünkü bu durumda dirençli vaka haline geliyor ve ömür boyu tedavi sürüyor. Beraberinde dirençli vakanın bulaş riski de artıyor. 

“EN ÖNEMLİSİ BULAŞIN ÖNLENMESİ”

Tüberkülozdan korunmada aşılamanın çok önemli olduğunun altını çizen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Salepçi, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün dünyada halen insidansın düşük olduğu bazı Avrupa ve Amerika ülkelerinde aşılama yapılmıyor. Bizim ülkemizde insidans 100 binde 14 olmasına rağmen aşılama devam ediyor. Aşılama dışında periyodik kontrollerin yapılması, şüpheli bir vaka olduğunda bunun erken teşhis edilmesi ve bu vakanın etrafındaki kişilerin hemen kontrolden geçirilip bulaşın engellenmesi çok önemli. Tüberküloz zaten bildirimi zorunlu bir hastalık. Bu nedenle teşhis konulduğu anda bildirimi yapılıyor ve o hastayla yakın teması olan kişiler kontrolden geçiriliyor. Türkiye’de Tüberküloz kontrolü çok düzenli bir şekilde uygulanıyor.”

HİJYEN VE GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK SAĞLANABİLMELİ

Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan, iyi beslenemeyen, hijyeni iyi olmayan, kalabalık yaşayan gruplarda hastalık daha yaygın diyen Prof. Dr. Salepçi “Dolayısıyla, öncelikle hastalığa yakalanmamak için şartların, ortamın iyileştirilmesi gerekiyor. Tüberküloz mikrobunun önemli bir özelliği de maalesef iyi havalanmayan, ışık almayan ortamlarda 6 aya kadar canlı kalabilmesi. O yüzden tüberküloz geçirmiş birinin kaldığı oda iyi havalandırılmazsa ve iyi ışık almazsa daha sonradan o odaya giren kişiler bile bu süreç içinde tüberküloza yakalanabilir. Bu konuda bilgi ve bilinç artırılmalı” diye konuştu. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Uzmanı, ergenlerle sağlıklı iletişimin formülünü açıkladı! Başka bir yetişkine söyleyemeyeceğin cümleleri ergenlere de söyleme!

Aile içi iyi bir iletişim kurmanın olumsuzlukları azaltmaya fayda sağlayacağını ifade eden uzmanlar, iletişim içerisindeyken alışılan, düşünmeden sarf edilen kelimelerden, gençlerin kimliklerine, kişiliklerine yönelik olan yargılayıcı, kırıcı, eleştirici, tekrarlayan uzun süren nutuk cümlelerinden kaçınmak gerektiğini söylüyor.

“Başka bir yetişkine söyleyemeyeceğimiz cümleleri ergenlere de söylememeye dikkat etmek çok önemlidir.” diyen Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Eleştiri ve alay cümleleri onları değişime kapalı hale getirmekle birlikte savunmalarının artmasına neden oluyor.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, ergenlerle iletişim dili hakkında bilgi verdi. 

“Ergenler ve ebeveynler arasında fikir ayrılıklarının olması kaçınılmaz bir durum”

Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, ergenlik döneminin çocuklar için olduğu kadar anne babalar için de bir geçiş dönemi olduğunu kaydederek, “Ergenler ve ebeveynler arasında fikir ayrılıklarının olması kaçınılmaz bir durumdur. Ancak bu fikir ayrılıklarının çocuklarla olan ilişkiyi olumsuz olarak etkilemesi ebeveynler tarafından önlenebilir ya da en aza indirgenebilir.” dedi.

Ergenleri iğnelemekten ve küçümsemekten kaçının!

Aile içi iyi bir iletişim kurmanın olumsuzlukları azaltmaya fayda sağlayacağını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “İletişim içerisindeyken alışılan, düşünmeden sarf edilen kelimelerden, gençlerin kimliklerine, kişiliklerine yönelik olan yargılayıcı, kırıcı, eleştirici, tekrarlayan uzun süren nutuk cümlelerinden kaçınmak gerekir. Etiketleme, iğneleme veya küçümseme gibi cümleler de bu sınıfa girer. Başka bir yetişkine söyleyemeyeceğimiz cümleleri ergenlere de söylememeye dikkat etmek çok önemlidir.” diye konuştu. 

Gençlere uzun ve tekrarlayıcı öğütler vermeyin

Ebeveynlerin sıklıkla eleştirmezlerse gençlerin öğrenemeyeceğini düşündüğünü kaydeden Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Oysa ki eleştiri ve alay cümleleri onları değişime kapalı hale getirmekle birlikte savunmalarının artmasına neden oluyor. Bu kalıptaki cümleler aile içi iletişimi bozarken aynı zamanda gençlerin direncini ve kırgınlıklarını tetikleyerek özsaygılarının düşmesine neden olabiliyor. Bununla birlikte gençlere uzun, tekrarlayıcı nutuklar, öğütler vermemek gerekir. Çünkü bu ifadeleri gençler bir süre sonra duymazdan gelme eğilimi gösterirler. Bunun yerine ebeveyn olarak düşüncelerinizi tek bir kelime/cümle ile ifade etmek, kısa hatırlatmalar yapmak onların dikkatlerini çekme ve iş birliği yapma ihtimallerinin artmasını sağlar.” diye anlattı.

Dinleme esnasında sürekli sorular sorarak veya yorumlar yaparak araya girmeyin

Ebeveynlere önerilerde de bulunan Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, şöyle devam etti:

“Ergenle iletişim kurarken yaşadığınız durumla ilgili nasıl hissettiğinizi açıkça söyleyebilmek, ‘hayal kırıklığına uğradım’, ‘üzüldüm’ gibi kendi duygularınızı etiketlemek bir çözüm dayatmadığınız için onların savunmaya geçmesini engeller. Aynı zamanda duygularınızı anlamasına da fırsat tanır. Duyguları ifade edebildiğimiz kadar ergenle iletişimde dinlemenin de rolü oldukça büyüktür. 

Dinlemek etkin bir süreçtir. Tüm dikkatinizi vererek dinlemek karşınızdaki insana fikirlerine önem veriyorum mesajını içerir. Eğer o anda dinlemek için yeterli zamanınız yoksa ‘ne anlatacağını çok merak ediyorum ancak şu an acelem var. Yemekten sonra konuşmak, seni dinlemek istiyorum.’ gibi bir cümle ile onu gerçekten dinleyebileceğiniz başka bir zaman önerilebilirsiniz. Dinleme esnasında ise sürekli sorular sorarak veya yorumlar yaparak araya girmemek gerekir.” 

Ergenler anlayış istiyor…

Özellikle ergenlerin üzgün ve kırgın olduklarında tavsiye değil anlayış istediklerini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Bu nedenle konuşmasının bitmesini beklemek ve sonrasında kendinizi onun yerine koyarak duygularını paylaşmak iletişimi sürdürebilmek adına sağlıklı olacaktır. Bu her zaman aynı fikirde olacağınız anlamına gelmez ancak ilişki ve iletişimi güçlendirmeyi ve sürdürebilmeyi, paylaşmayı sağlayan sağlıklı bir yoldur.” dedi. 

Ergenle girilen çatışmada ergeni bastırmayın…

Çatışmaların yetişkinlerde olduğu gibi ergenler için de hayatın bir parçası olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Çatışmalar duyguları bastırmak yerine ifade etme olanağı tanır. Düşünmeye, değişime ve çözüm bulmaya yönlendirir. Başlangıçta ergenin bu çatışmaya niye girdiğini bir ebeveyn olarak anlayabilmek için ergenlik çağının özelliklerini göz önünde bulundurmak veya sorunu detaylı olarak öğrenmek bazı çatışmaları anlamlandırmanızı sağlayacaktır. Ergenle girilen çatışmada ergeni bastırmamak gerekir. Onların ihtiyaçlarını ve arzularını göz önünde bulundurmak ve karar alma süreçlerine katılmasını sağlamak işbirlikçi yollardandır. Yaşanan sorun ve problem üzerine birlikte beyin fırtınası yapmak, sorun üzerinde tüm aile bireyleri ortaklaşa çözüm yolu bulabilmek ve en iyi seçeneği birlikte belirlemek ergene yol göstermeye yardımcı olacaktır.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

3. Yaş Üniversiteli çınarlardan Karşıyaka'da coşkulu şenlik

Yaşlılara Saygı Haftası kapsamında bu yıl ilk kez Karşıyaka’da düzenlenen “İzmir 3. Yaş Üniversiteleri Şenliği” yoğun katılımla gerçekleştirildi.

İzmir’deki 3. Yaş Üniversitelerine devam eden 60 yaş ve üzeri öğrencilerin renkli gösteriler sunduğu şenlikte, sağlıklı ve aktif yaşlanmaya dair farkındalık yaratıldı.

Karşıyaka Belediyesi 3. Yaş Üniversitesi, Ege 3. Yaş Üniversitesi ve Karabağlar 3. Yaş Üniversitesi Yaşlılara Saygı Haftası kapsamında şenlikte buluştu. Üç okulun iş birliğinde düzenlenen “İzmir 3. Yaş Üniversiteleri Şenliği” 21 Mart’ta Karşıyaka Belediyesi’nin ev sahipliğinde Taypark’ta yapıldı.

RENKLİ ETKİNLİKLER
Renkli görüntülere sahne olan şenlik, ortak olarak sergilenen bendir dinletisi ile başladı. Ege 3. Yaş Üniversitesi Korosu’nun seslendirdiği şarkıların ardından Karabağlar 3. Yaş Üniversitesi Kuşaklararası Dayanışma Korosu sahne aldı. Ege 3. Yaş Üniversitesi öğrencilerinin sergilediği halk oyunlarının devamında Karşıyaka Belediyesi 3. Yaş Üniversitesi öğrencileri zumba gösterisi yaptı.

FRANSIZCA GÖSTERİ
Ayrıca Dünya Frankfoni Haftası’nın da (Fransız Dili Bayramı) Yaşlılara Saygı Haftası ile aynı tarihlere denk gelmesi nedeniyle, Karşıyaka Belediyesi 3. Yaş Üniversitesi Fransızca dersi öğrencileri müzikli bir gösteri sundu. Program, tüm katılımcılarla yapılan Calipso ile aerobik etkinliği ile son buldu.

Şenlikte söz alan Karşıyaka Belediyesi 3. Yaş Üniversitesi Sorumlusu Özge Güher Toksarı, Ege 3. Yaş Üniversitesi Öğrenci İşleri Sorumlusu Osman Nuri Tartılacı ve Karabağlar 3. Yaş Üniversitesi Sorumlusu Gülşen Salgar, azim ve özveriyle çalışarak birbirinden renkli gösteriler sunan çınarlara teşekkür etti; ileri yaşlı bireylerin daha başarılı ve sağlıklı bir yaşam sürmesini desteklemek için çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gölcük Belediyesi “Geleneksel Ramazan Ayı Çocuk Şenliği" etkinlikleri, Şirinköy'de çocuklar unutulmaz bir akşam yaşattı

Gölcük Belediyesi; “Geleneksel Ramazan Akşamları Çocuk Şenliği” etkinlikleri, Gölcüklü çocuklarla buluşmaya devam ediyor.

Etkinlikler kapsamında Şirinköy Kültür Merkezi’nde çocuklar Ramazan akşamları coşkusunu yaşadılar. Hacivat ile Karagöz, Nasrettin Hoca ile İbiş, Sihirbaz gösterisi ile çocuklar ve aileleri, geleneksel Ramazan akşamı atmosferinde eğlence dolu dakikalar geçirdiler.

Geleneksel Ramazan Akşamları Çocuk Şenliği, 26 Mart Salı akşamı, saat 20.30’da, Kongre Sarayı’nda devam edecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı