Aylık arşivler: Nisan 2024

Ailenin sakin ve telaşsız tutumuyla hasta kendini rahat hissediyor

Kronik seyirli bir beyin hastalığı olan şizofreninin tüm toplumda görülme sıklığının yüzde 1 olduğunu belirten İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, hastalığın sıklıkla 15-35 yaş arasında başlamaya eğimli olduğunu söyledi.

Şizofreninin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirten Bolluk, aile ve yakın çevrenin tutumlarının önemine işaret ederek “Hasta sosyal ortamlara katılmaya teşvik edilmeli, hastanın, diğer insanlarla iletişim içinde olmasına izin verilmelidir. İlgili olmak iyidir ancak müdahalecilik, abartılı duygusal ilgi, eleştirel tutumlardan kaçınılmalıdır” uyarısında bulundu.

İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, 11 Nisan Dünya Şizofreni ile Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada şizofrenide aile ve yakın çevrenin etkilerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Genç yaşlarda görülmeye başlanıyor

Şizofreninin kronik seyirli bir beyin hastalığı olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Şizofreni, genellikle genç yaşlarda başlayan, kişinin dış dünyadan uzaklaşarak içine kapandığı; duygu, düşünce ve davranışlarında önemli bozuklukların ortaya çıktığı, beynin yapı ve işleyişinde değişiklerin saptandığı, kronik seyirli psikiyatrik bir beyin hastalığıdır” dedi.

Erkeklerde daha erken yaşlarda ortaya çıkabiliyor

Tüm toplumda görülme sıklığı yüzde 1 olan şizofreninin kadın ve erkekte eşit oranda görüldüğünü ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Erkeklerde daha erken yaşlarda başlangıç dikkati çeker. Sıklıkla 15-35 yaş arası başlamaya eğilimlidir” dedi.

Genetik, en önemli risk faktörü  

Şizofrenide en önemli risk faktörünün genetik olduğunu kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Hastaların birinci derece akrabalarında hastalığa yakalanma riski yüzde 3-7 oranındadır. Gebeliğin 2. trimesterinde geçirilen viral enfeksiyonların riski artırdığı yönünde çalışmalar vardır. Beyinde bazı yolaklarda dopamin hormonu ile ilgili düzensizlikler mevcuttur” dedi.

Toplumdan uzaklaşma ve ifadelerde azalma görülebiliyor

Şizofreni belirtilerinin diğer ruhsal bozukluklarla benzerlik gösterebildiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Bu hastalarda gerçek dışı algılar ve düşünceler, toplumdan uzaklaşma, öz bakımda, düşünce üretiminde, soyut düşünme becerisinde ve duygusal ifadelerde azalma, irade ve ilgi kaybı, zihinsel işlevlerde yavaşlama, amaca yönelik davranışları sürdürmede bozukluklar sık görülen belirtilerdir. Şizofreni, diğer psikotik bozukluklar, duygudurum bozuklukları ve alkol-maddeye bağlı bozukluklarla karışabilir” diye konuştu.

Tedavi sürecinde intihar riskine dikkat!

Şizofreninin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “19. Yüzyılın başlarından itibaren tıpta araştırma yöntemlerinin gelişmesiyle hastalığın nedenlerine, seyrine ve tedavisine yönelik araştırmalar artmış ve 1950’li yıllarda antipsikotik ilaçların keşfiyle tedavi edilebilir bir hale gelmiştir. Tedavide akut dönemde temel hedef, psikotik belirtileri yatıştırmaktır. İlaç tedavisi ve eğer dirençli ise EKT (elektroşok tedavisi) uygulanır. Bu dönemde depresyon gelişimi ve intihar riskine dikkat edilmelidir. Daha sonra stabilizasyon dönemi ile kazanımlar korunmaya çalışılır. Sürdürüm döneminde ise amaç, nüksün önlenmesi ve hastanın işlevselliğinin arttırılmasıdır. Bireysel psikoterapiler, aile terapileri, grup terapileri, metakognitif terapiler şizofrenide uygulanabilen terapi yöntemlerinin başında gelir” dedi.

Ailenin sakin ve telaşsız tutumu hastaya rahat hissettirir

Şizofrenide hastanın ailesine ve yakın çevresine tavsiyelerde bulunan Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, şunları söyledi: “Ailenin sakin ve telaşsız davranabildiği durumlarda hasta kendini daha rahat hisseder. Hastanın savundukları mantıklı olmasa da gerçekten savunduklarına inanıyor olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Şizofreni hastasını yapmak istemediği şeyler konusunda zorlamamak onun güvenini artırır. Şizofreni hastaları da işe veya okula gitmek ya da daha önceden keyif aldığı aktivitelere katılmak istemeyebilirler. Böyle durumlarda hastanın üzerine gitmeden bunun nedenlerini araştırmak yararlı olacaktır. Hasta sosyal ortamlara katılmaya teşvik edilmeli, hastanın, diğer insanlarla iletişim içinde olmasına izin verilmelidir. İlgili olmak iyidir ancak müdahalecilik, abartılı duygusal ilgi, eleştirel tutumlardan kaçınılmalıdır. Aile içinde iş bölümü yapılmalı ve hastaya çok da ağır olmayan sorumluluklar verilmelidir.”

Tedavi sürecinde hastanın yanında olmak önemli

Hastayı tedavisi konusunda desteklemek ve bu süreçte onun yanında olmanın önemli olduğunu vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “İlaçlarını düzenli alması ve randevularına gitmesi konusunda hastaya hatırlatmalarda bulunulması gerekir. Şizofreninin varlığıyla yaşamak hem hasta hem de hasta yakını için çok kolay değildir. Ancak bazı noktalara dikkat ederek, hastalık yok sayılmayarak, hastanın hakları gözetilerek ve profesyonel yardım almaktan çekinilmeyerek bu süreç kolaylaştırılabilir” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

LÜFER MEVSİMİ RAFLARDA

Özlem Çadırcı yeni öykü kitabı Lüfer Mevsimi ile benzer açmazlar içinde patinaj çeken kahramanların anlam arayışını yontuyor…

Özlem Çadırcı yeni öykü kitabı Lüfer Mevsimi ile okuyucunun karşısına çıktı. On beş öykünün yer aldığı Lüfer Mevsimi farklı hayatlar süren kahramanların benzer açmazlardan kurtulma çabalarını duru ve mütevazi bir dille anlatmakta.

Kabuk tutmuş yaraların, özenle saklanan sırların, gerçekleşmesi imkansız hayallerin, ertelenen hayatların içinde patinaj çeken kahramanların öykülerinden oluşan Lüfer Mevsimi, okuru yaşamın dipnotlarına bakmaya davet ediyor. Kımıldamadan duran geçmişle, baş döndüren hızla geçen zamanın arasında sıkışıp kalanların hayatlarındaki dönüm noktalarına şahitlik eden öykülerin üslubu, kurgusu, kendine has argosu da ayrıca dikkat çekmekte.

İlk kitabı Birtakım Fısıltılar Tara Kitap etiketiyle çıkan Özlem Çadırcı’nın kaleme aldığı yeni kitabı Lüfer Mevsimi’ nin editörlüğü Samet Altıntaş’a kapak fotoğrafıysa İ. Kerem Öztürk’e ait.

 

Özlem Çadırcı

İstanbul doğumlu olan Özlem Çadırcı, TED Zonguldak Koleji’nden mezun olduktan sonra, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne devam etmiştir. Senaristlik de yapan Çadırcı’ nın ilk öykü kitabı Birtakım Fısıltılar, 2021 yılında Tara Kitap tarafından yayınlanmıştır.

Narenciye sektörü KKTC'de görülen yeşillenme hastalığının Türkiye'ye sıçramaması için topyekûn mücadele istiyor

Yıllık 4,7 milyon tonluk üretimde dünya sekizincisi olan, 2023 yılında 1 milyar 112 milyon dolarlık ihracatla dünyaya şifa dağıtan Türk narenciye sektörü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki narenciye bahçelerinde ve enginar tarlalarında görülen Psyllidi (Yeşillenme) hastalığının Türkiye’ye sıçramaması için kolları sıvadı.

Türk narenciye sektörü, KKTC’deki narenciye bahçelerinde yeşillenme hastalığının ortadan kaldırılması için Tarım ve Orman Bakanlığı, Turunçgil Konseyi, ziraat odaları, ihracatçı birlikleri başta olmak üzere sektörün tüm paydaşlarının katılımıyla ortak mücadele çağrısında bulundu.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Türkiye’deki narenciye üretiminin riske edilmemesi için KKTC’deki narenciye bahçelerinde ve enginar üretim alanlarında biyolojik mücadelenin zaman geçirmeden başlatılması gerektiğini savundu.

KKTC’nin ada olması avantaj ortak hareket ederek bir sezonda hastalığın kökünü kurutabiliriz

Türkiye’nin yıllık 4,7 milyon ton turunçgiller üretimiyle dünyanın 8. büyük üretici ülkesi olduğunu paylaşan Uçak, “KKTC’nin narenciye üretimi 100 bin ton seviyesinde. KKTC’deki narenciye alanları da Türkiye ile kıyaslandığında, Türkiye’deki narenciye alanlarının yüzde 2’si seviyesinde. KKTC’nin ada olması mücadelenin hızlı sonuç vermesini kolaylaştıracak konumda. Tarım ve Orman Bakanlığı, ziraat odaları, ihracatçı birlikleri başta olmak üzere sektörün tüm paydaşları ortak hareket ederek KKTC’deki narenciye bahçelerinde görülen yeşillenme hastalığını bir sezonda ortadan kaldırabiliriz. Tarım ve Orman Bakanlığımızın bilgi birikimi ve teknik altyapısı bu hastalıkla mücadele için yeterli. Bu iradeyi ortaya koymazsak bu hastalık Türkiye’ye sıçrarsa o zaman Türk narenciye üreticileri ve ihracatçıları büyük darbe alır. Bu hastalık önceki yıllarda ABD’de Florida ve California turunçgil üretimine büyük hasarlar vermişti. Acil aksiyon alınmalı, Amerika’daki hataya biz düşmemeliyiz” diye konuştu.

Faydalı böcek kullanarak hastalığı taşıyan böcekle mücadele etmeliyiz

“Hastalıktan etkilenmiş ağaçlar, sürekli meyve döküyor, geriye doğru kuruyor, bodurlaşıyor ve meyveleri yeşil renkte kalarak gerçek rengini alamıyor” bilgisini veren Uçak sözlerini şöyle sürdürdü; “KKTC’de görülen yeşillenme hastalığı ile mücadele için faydalı böcek kullanılarak hastalığı taşıyan böcekle mücadele edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde narenciye bahçelerinde görülen Akdeniz Meyve Sineği’nin önlenmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda sürdürdüğümüz biyoteknik mücadeleyi, yeşillenme hastalığı içinde yapmalıyız.

Ege İhracatçı Birlikleri olarak, Akdeniz Meyve Sineği’yle mücadele eylem planı çerçevesinde üreticilere biyoteknik mücadele kapsamında tuzak dağıtımı yaptıklarını hatırlatan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “2023 yılında İzmir, Aydın ve Muğla illerinde toplam 17 bin 500 adet tuzağın üreticilere dağıtımı yaptık. Tarım ve Orman Bakanlığı İl Müdürlükleriyle çok koordineli hareket ediyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.

Mandalina rekoltede ve ihracatta aslan payını alıyor

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’de 2022 yılında 4,7 milyon ton turunçgiller üretimi gerçekleşti. Türkiye, bu üretim ile dünya turunçgiller üretiminde 8’inci sırada yer alıyor. Ülkemizde 2022 yılında üretilen turunçgillerin yüzde 39,6’sını mandalina, yüzde 28,1’ini portakal, yüzde 28,1’ini limon, yüzde 4,2’sini greyfurt üretimi oluşturuyor.

Türkiye’nin 2023 yılındaki narenciye ürünleri ihracatında mandalina 577 milyon dolarlık tutarla narenciye ürünleri arasında ihracat liderliğini sürdürürken, Limon ihracatımız yüzde 30’luk artışla 272 milyon dolardan 355 milyon dolara yükseldi. Portakal ihracatımız yüzde 15’lik ilerlemeyle 98 milyon dolardan 112 milyon dolara çıkarken, Greyfurt ihracatımız ise; 68 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.

Rusya, Irak ve Ukrayna ihracatımızda ilk üç ülke

Türkiye’nin narenciye ihracatında ilk sırada 428 milyon dolarla Rusya yer alırken, Irak’a yaptığımız narenciye ürünleri ihracatı yüzde 165’lik rekor artışla 68 milyon dolardan 181, 5 milyon dolara yükseldi ve ikinci basamağa yerleşti. Ukrayna’ya ihracatımız yüzde 20’lik artışla 84 milyon dolardan 101 milyon dolara çıktı. İlk üç ülkeyi 57 milyon dolarla Polonya, 49 milyon dolarla Romanya, 30 milyon dolarla Sırbistan, 26 milyon dolarla Bulgaristan, 19 milyon dolarla Suudi Arabistan, 15 milyon dolarla Beyaz Rusya ve 14 milyon dolarla Moldavya izledi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

The Idea Of You 2 Mayıs'ta Prime Video'da

Aynı isimli kitaptan uyarlanan The Idea of You (Sen İhtimali), August Moon grubunun solisti olan 24 yaşındaki Hayes Campbell (Nicholas Galitzine) ile 40 yaşında bekar bir anne olan Solène’in (Anne Hathaway) aşk hikayesini konu alıyor.

Eski kocası son anda sözünden cayınca Solène, Coachella Müzik Festivali’ne gidecek olan kızına eşlik etmek durumunda kalır. Beklenmedik bir anda tanışmalarıyla beraber başlayan ilişkileri, Hayes’in süperstar statüsüyle birlikte gittikçe karmaşık bir hal almaya başlar.

Solène, spot ışıkları altında yaşamak durumunda kaldığı ilişkisinin, hayalleriyle uyuşmadığı gerçeğiyle yüzleşir. Prime Video, Amazon Prime üyeliğinin bir parçasıdır. Prime üyeleri, ayda sadece 39 TL’ye tek bir üyelikte tasarruf, kolaylık ve eğlencenin tadını çıkarıyor.

Yönetmen: Michael Showalter

Senaryo: Michael Showalter ve Jennifer Westfeldt (Robinne Lee’nin kitabından uyarlanmıştır)

Yapımcılar: Cathy Schulman, Gabrielle Union, Anne Hathaway, Robinne Lee, Eric Hayes, Michael Showalter, Jordana Mollick

Yönetici Yapımcılar: Douglas S. Jones, Jason Babiszewski, Jennifer Westfeldt, Kian Gass

Oyuncular: Anne Hathaway, Nicholas Galitzine, Ella Rubin, Annie Mumolo, Reid Scott, Perry Mattfeld, Jordan Aaron Hall, Mathilda Gianopoulos, Raymond Cham Jr., Jaiden Anthony, Viktor White, Dakota Adan

Tür: Romantik, Drama

Süre: 115 Dakika

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Cihangir Ceyhan'ın başrolünde olduğu “Dengeler: Biri Olmak" 19 Nisan'da GAİN'de

Cihangir Ceyhan’ın başrolünü üstlendiği “Dengeler: Biri Olmak” dizisinin fragmanı yayınlandı. Geniş kadrosuyla dikkat çeken dizi, 19 Nisan’da GAİN izleyicileriyle buluşacak.

Cihangir Ceyhan’ın başrolünü üstlendiği “Dengeler: Biri Olmak” dizisinin yayın tarihi duyuruldu. GAİN’in merakla beklenen yeni dizisi 19 Nisan’da izleyiciyle buluşacak. 

Geniş oyuncu kadrosuyla öne çıkan dizide Cihangir Ceyhan, yaşadıkları sonucunda gayrimeşru dünyaya çekilen Ferit Kamacı karakterini canlandırıyor. Çocukluğundan beri bambaşka bir hayatın hayaliyle yaşan Ferit, kendisini adım adım suç, şiddet, hırs ve intikam dolu bir dünyanın içinde bulur. Gerçekleşmemiş ihtimallerle birlikte çocuk ruhunu ve naifliğini arkasında bırakmak zorunda kalan Ferit, “biri olma” yolunda çok şey feda edecektir.

Inter Yapım imzalı “Dengeler: Biri Olmak” dizisinde Cihangir Ceyhan’a Mazlum Çimen, Erol Babaoğlu, Sabahattin Yakut, Savaş Satış, Burak Şafak, Tanju Bilir, Ulvi Kahyaoğlu, Gurur Çiçekoğlu, Zamire Zeynep Özdemir, Mücahit Koçak, Canan Ürekil ve Ersin Olgaç gibi başarılı oyuncular eşlik ediyor. Yönetmen koltuğunda Süleyman Mert Özdemir’in oturduğu “Dengeler: Biri Olmak” dizisinin senaryosu ise Sarp Kalfaoğlu’na ait.

“Dengeler: Biri Olmak”, 19 Nisan’da sadece GAİN’de…

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sanatçısı Senan Kara Tutumluer, Savaş Dinçel Tiyatro Ödülleri'nden En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'ne layık görüldü

Baba sahnede bu yıl onbeşincisi düzenlenen ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi öğrencileri tarafından belirlenen Savaş Dinçel Tiyatro Ödülleri verildi.

Oyuncu ve sunucu İlker Ayrık’ın sunuculuğunu üstlendiği programda Hakan Tabakan “En İyi Yazar”, Volkan Sarıöz “En İyi Yönetmen”, Senan Kara Tutumluer “En İyi Kadın Oyuncu”, Serkan Keskin “En İyi Erkek Oyuncu” ödülüne değer görüldü.

Törene katılan sanatçı Senan Kara Tutumluer, konuşmasında Dinçel ile aynı sahneyi paylaşma imkânı bulduğunu ve bunun kendisi için çok kıymetli olduğunu söyledi.
Ödül alan sanatçımıza İBB Şehir Tiyatroları adına teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çocuklar nisan ayında Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu'yla hem gülecek hem bilinçlenecek

2008 yılından bu yana çocuklara tiyatronun gücüyle ulaşan Bosch Ev Aletleri, Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu ile çevre bilinci ve doğa sevgisini küçük yaşlarda aşılamaya devam ediyor. Aralık 2023’te  prömiyerini yaptığı yeni oyunu “Dünya Bizim Evimiz”  ile çocuklarla buluşmaya devam eden Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu, 6,7, 20, 21, 23, 27, 28 Nisan günlerinde Kadıköy,  Küçükçekmece, Kartal ve Sarıyer ilçe belediyelerine bağlı kültür merkezlerinde çocuklarla buluşacak.

Çolpan İlhan & Sadri Alışık Kültür Merkezi iş birliği ile hayata geçen, 16 yıl boyunca Türkiye’yi beş kez dolaşan, 600’ün üzerinde temsille yaklaşık 200 bin çocuğa ücretsiz olarak ulaşan tiyatro, “Dünya Bizim Evimiz” oyunuyla çocuklara doğayla iç içe yaşamanın ve evrensel sorumlulukların değerini öğretiyor. Yiğit Pakmen tarafından yazılan ve yönetilen “Dünya Bizim Evimiz”, Çolpan İlhan & Sadri Alışık Kültür Merkezi oyuncuları tarafından sahneleniyor. 

Oyunun kahramanları Eylül, Toprak, Mirket, Kurt, Karga ve Papağan doğa tahribatının izini sürmek üzere Hindistan’dan Kutuplara uzanan yolculukları sırasında,   çevre sorunlarına dikkat çekerek izleyicilere önemli mesajlar veriyor. Kahramanlar, dünyanın dört bir yanından gelen yardım çağrılarına kulak vererek ana sorunları keşfediyor ve insanları doğaya verilen zararlar konusunda bilinçlendirme kararı alıyor. Tüm dünya çocukları ve hayvanlar bir araya gelerek yetişkinlerin bu yardım çağrısını duyup duymayacağını görmek için birleşiyor. Usta oyuncu Kerem Alışık’ın ana karakter Ulu Çınar’ı seslendirdiği oyun, bugünden gerekli önlemler alınmadığı takdirde dünyamızın yaşayacağı olumsuzlukların altını çizerek çocuklara hem derin hem de renkli bir dünya sunuyor. 

 

Yazan ve Yöneten: Yiğit Pakmen

Dekor: Merve Yörük

Kostüm: Gül Şağer

Koreografi: Arda Ergül

Müzik: Gürkan Çakıcı

Genel Sanat Yönetmeni: Kerem Alışık

 

Ulu çınar (Kerem Alışık)

Eylül (Aslı Çalı)

Keçi-Hintli çocuk (Çisil Ertürk)

Kutup ayısı (Doğa Kılıncçı)

Mirket(Sena Mollaahmetoğlu)

Toprak(Abdülarda Can)

Kurt(Aral Çolak)

Dişi kurt (Miraç Çelen)

Karga( Numan Direkçi)

Kanguru (Ömür Kurşun)

Hintli çocuk (Ömer Taha Göktaş)

Papağan (Tolgahan Kocaman)

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Avrupa'da kış bahçelerine Volkan Karagülle imzası

Avrupa’nın en başarılı genç Türk iş insanlarından biri olan Volkan Karagülle, EG Veranda markasıyla başarıdan başarıya koşuyor. 

“Avrupa’nın Enleri” ödül töreninde “Yılın genç ve başarılı girişimcisi” ödülünü alan Volkan Karagülle, kış bahçesi, teras ve veranda alanında hizmet veren markasıyla Avrupa’nın bir çok ülkesinde bayilikler vererek adından söz ettirmeye devam ediyor. 

Avrupa’da kış bahçesi dizaynına şekil veren bir markası olmasıyla gurur duyduğunu dile getiren Volkan Karagülle insanların yaşamlarına kalite katmanın mutluluğunu yaşadığını dile getirdi. 

Volkan Karagülle ekonomik olarak da markalarını büyütmeye kararlı olduklarını dile getirirken, “Bu yıl, yönetim kurulumuzun aldığı kararlar doğrultusunda EG Veranda ve EG Aluminium’un global pazardaki payını artırmak için kararlı adımlar atıyoruz. Belçika ve Avusturya fuarlarında elde ettiğimiz yeni kazanımlarla birlikte, 2024 yılında en az 5 farklı ülkede 6 fuara katılma hedefimize emin adımlarla ilerliyoruz. İlk çeyrekte belirlediğimiz hedefimizi şimdiden başarıyla gerçekleştirdik ve yeni franchise modelimizi bu yıl tanıtma fırsatını yakaladık. Bu yeni franchise modeliyle global pazardaki payımızı daha da genişleterek hedeflerimize ulaşma kararlılığımızı sürdürüyoruz.” dedi

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyük şehirlere yakın tatil destinasyonları

Türkiye’nin lider seyahat platformu ENUYGUN, 9 güne uzayan Ramazan Bayramı tatil dönemini şehirde geçirenler için araç kiralayarak günübirlik ya da kısa süreyle konaklayarak seyahat edilebilecek en yakın ve güzel rotaları derledi.

 

9 günlük bayram tatili, şehir dışına ve yurt dışına seyahati artırsa da bayramı şehirde geçirenler için de çok sayıda tatil seçeneği bulunuyor. 6-14 Nisan tarihleri arasındaki tatil dönemini şehirde geçiren sehayat severler, bu dönemde yakın rotalara kısa süreli geziler planlayabilir.

Türkiye’nin lider seyahat platformu ENUYGUN, güzelliklerle dolu ülkemizin metropollerinde yer alan yakın gezi rotalarını derledi. Araç kiralayarak birkaç saat içinde ulaşabileceğiniz, isterseniz günübirlik isterseniz 1-2 gece konaklayarak planlayabileceğiniz gezilerle şehir hayatına kısa bir mola verebilirsiniz.

İstanbullular için: Polenezköy-Şile-Ağva

ENUYGUN’un İstanbul için ilk önerisi, popülerliğini koruyan Ağva. Yeşilliği, dere kıyısına kurulmuş restoranları, sevimli bungalovları ile araçla bir saatte ulaşılabilecek eski bir köy yerleşimi olan Ağva’da doğanın canlanışına tanık olabilirsiniz.

Ağva’ya yolculuğunuzu ara duraklarla zenginleştirmek isterseniz, başlangıcı Polonezköy’le yapabilirsiniz. İstanbul içinde bir Polonya köyü atmosferini koruyan Polonezköy’ü keşfettikten sonra Şile kalesinden eşsiz manzarayı seyredebilir ve Ağva’da güzel bir akşam yemeğine doğru yol alabilirsiniz.

İzmir’in sakin şehri Seferihisar

İzmir’in uzun kıyı şeridinde şehrin her noktasından hızlı ulaşılabilecek harika bir sahil rotası var: Sakin şehir Seferihisar. Kültürel dokusunu ve mimarisini koruyan Seferihisar’da yerel pazarlardan alışveriş yapabilir, Teos Antik Kenti ve Dionyzos Tapınağı’nı gezebilirsiniz. Aracınızın yönünü Seferihisar’a 6 kilometre uzaklıktaki Sığacık’a doğrultursanız sizi camlarından çiçekler sarkan şirin evler karşılayacak. Burada büyülü sokaklarda gezebilir, sonrasında Sıcağık Kalesi’nde harika manzara fotoğrafları çekebilirsiniz. Ayrıca Seferihisar gezinizde özgün bir lezzet olan Armola peynirini de mutlaka denemelisiniz.

Ankara’nın gölleri ve kaplıcaları

ENUYGUN’un bayramı şehirde geçiren Ankaralılar için bu yıl her zamankinden erken gelen baharda çok daha güzel görünen üç rota önerisi var: İlki Eymir Gölü. Kızılay Meydanı’ndan yarım saat içinde ulaşılan Eymir Gölü ODTÜ ormanı içinde yer alıyor. Göl çevresinde 45 kilometrekarelik alanda doğa içinde keyifli vakit geçirmek için her ayrıntı düşünülmüş. 

Doğa harikaları Mavi Göl ve Tuz Gölü de, kendi aracınızla ya da araç kiralama hizmetinden yararlanarak gidebileceğiniz eşsiz yerler. 

Ankara’nın popüler rotalarından Kızılcahamam, bayramda sağlığı için vakit ayırmak isteyen Ankaralılar için en uygun seçim olacak. Merkeze 1 saat uzaklıkta yer alan ve kaplıcalarıyla ünlü olan Kızılcahamam, doğal dokunun korunduğu termal tesislere sahip. 

Antalya’nın antik kentleri

Türkiye’nin turizm başkenti Antalya’da, bayramı şehirde geçirecekler için yaz sıcakları başlamadan antik kentleri gezmek uygun bir seçenek olabilir. Deniz turizmi ile tüm dünyada popüler olan Antalya, Likya uygarlığını aktaran pek çok tarihi esere de ev sahipliği yapıyor. Merkeze 12 km uzaklıkta Roma döneminde inşa edilen  Perge Antik Kenti yer alıyor. 2 bin yıl önce 15 bin kişilik tiyatroya sahip olan büyük bir kentten kalanları görebileceğiniz şaşırtıcı bir deneyim sunuyor. 

Gezinize Antalya’ya 80 km uzaklıkta Manavgat yakınlarında kalan Side Antik Kenti ile devam edebilirsiniz.  400 metre genişliğinde bir yarımada üzerinde kurulan antik kentten kalan dev sütunlar hala görkemini koruyor.

Bir diğer antik kent Patara ise Kaş ile Kalkan arasında yer alıyor.  Antik bir liman olan Patara, zamanla kumla dolmuş ve işlevini yitirmiş. Süren kazılarla deniz kıyısındaki antik kent açığa çıkarılmaya devam ediyor. 

 Adana: Doğaya kaçış

Adana’da ailecek bir arada olmak için ideal noktalardan biri merkeze araçla yarım saat mesafedeki Yerköprü Mesire alanı. Piknik alanı olarak düzenlenmiş yemyeşil alan içinde bir dere ve balık çiftlikleri bulunuyor. Ayrıca balık da avlanabiliyor. Kazları ve ördekleri izleyebileceğiniz, dilerseniz mesire alanı içindeki tesislerden yemek hizmeti alabileceğiniz Yerköprü Mesire Alanı’nda dopdolu bir gün geçirebilirsiniz.

Farklı bir deneyim için ise komşu şehir Mersin’de Tarsus Doğa Parkı ve Hayvanat Bahçesi’ni seçebilirsiniz. 69 farklı türe evsahipliği yapan; zebra, kurt, arslan, lama, ceylanları görebileceğiz  hayvanat bahçesi, flamingo ve leyleklerin de barındığı doğal bir park konumunda. Adana merkezden aracınızla 45 dakika içinde ulaşabileceğiniz park, çocuklarınızla harika bir gün geçirmenizi sağlayacak. 

Gazianteplilere öneri: Nemrut Harabeleri

Gaziantep deyince bir de bayramsa ilk akla gelen baklava olur. Dünyanın gastronomi rotalarından birinde yaşayan, özel günleri ve misafirperverlikleriyle bilinen Gaziantepliler için şehirleri başlı başına bir mutluluk kaynağıdır. Yine de biraz hava değişimi ve keşif için çevrede çok güzel yerleşimler olduğunu hatırlatalım. Bunların başında Adıyaman-Nemrut geliyor. Milli Park statüsündeki Nemrut Dağı ve çevresi, etkileyici arkeolojik kalıntılara ev sahipliği yapıyor. Araçla Gaziantep’ten 3 saatte ulaşabileceğiniz Nemrut dağı geziniz sonrasında Adıyaman’ın meşhur lezzetlerini tatmak için bir mola verebilir; her ne kadar bütün Güneydoğu’da yaygın bir lezzet olsa da Adıyaman’la özdeşleşmiş çiğköfteyi deneyebilirsiniz. Tirşik, dövmeç, kavurmalı hıtap, yarpuzlu köfte, tevenk sarması ile burma tatlısı da bu gezide favori lezzetleriniz olabilir.

Şehir dışına çıkmayıp Gaziantep sınırları içinde bir geziye çıkmak isteyenler için ise ENUYGUN’un önerisi Birecik Baraj Gölü. Şehre bir saat mesafede, mesire yeri olarak düzenlenmiş göl kıyısında dinlenebilirsiniz. Dilerseniz aracınızı Urfa Halfeti’ye yöneltip her yıl tüm dünyadan binlerce gezgini ağırlayan açık hava müzesi konumundaki yerleşimi görebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

VakıfBank, bayramın “en"lerini seçiyor

70 yıldır emanetçisi olduğu değerleri koruyarak ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkı sunan VakıfBank, tüm Türkiye’nin bayramını eğlenceli bir filmle kutluyor.

Bayramın enleri değişse de paylaşılan güzel anların bizdeki yansımasının hep aynı kaldığına vurgu yapılan filmde, sevdiklerimizle olan bağlarımızı güçlendiren bayramların ne denli kıymetli olduğunun altı çiziliyor.

VakıfBank’ın bayramı kutladığı yeni reklam filmi yayına girdi. Üç küçük çocuğun bayram ziyaretlerinin olmazsa olmazlarını puanladığı eğlenceli film, dinamik bir tempoda ilerlerken izleyenlere keyifli anlar yaşatıyor.

Nostaljik detaylara sahip sıcak bir aile ortamında geçen filmin başrolünde yer alan çocuk oyuncular, filmin ruhuna uygun olacak şekilde titizlikle belirlendi ve ortaya izlemesi eğlenceli bir film çıktı.

VakıfBank’ın reklam yüzü Tolga Sarıtaş’ın da yer aldığı reklam filmi, “bayramın enleri değişse de en büyük mutluluğunun hep aynı kaldığı; çünkü onda sevdiklerimizle paylaşılan güzel anların yer aldığı” mesajıyla bize bayramların değerini hatırlatıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı