Aylık arşivler: Haziran 2024

Başkan Aydın: “Hayvanlar uyutulmasın, sahiplendirilsin”

Osmangazi Belediyesi, son dönemde yoğun tartışmalara neden olan Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki olası değişikliklerin gündemden düşmediği bu günlerde, başıboş sokak hayvanları konusunda gerçekleştirdiği kısırlaştırma, sahiplendirme ve rehabilitasyon çalışmaları ile hem toplum güvenliğini hem de can dostların hayatını koruma altına alıyor.

Başıboş sokak köpekleri meselesi, son dönemde ülke gündeminden düşmüyor. Çeşitli illerde yaşanan saldırı olaylarıyla birlikte, sosyal bir sorun halini alan başıboş sokak köpekleri konusunda hazırlanmakta olan yasa çalışmaları ise tartışmaları beraberinde getirdi. Yasa teklifinde, sokak köpeklerinin toplanıp barınaklara götürülmesi ve belirli bir süre için sahiplenilmemeleri durumunda uyutulmalarının öngörüldüğü öne sürülüyor. Önümüzdeki günlerde meclise gelmesi beklenen yasa teklifi, hayvan severlerin tepkisini çekti.

İnsanların güvenliği sağlanırken, can dostların yaşam hakkı korundu

Gerek sahipsiz köpek saldırı olayları, gerekse Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki değişikliklerin kabul edilmesi durumunda oluşacak vicdani rahatsızlık, Osmangazi Belediyesi’nin sokak hayvanları konusunda yürüttüğü çalışmaların önemini bir kez daha ortaya koydu. Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi’nde yıllardır yürütülen kısırlaştırma, sahiplendirme ve rehabilitasyon çalışmaları ile sokak hayvanlarının toplum için tehlikeli olmasını engelleyen Osmangazi Belediyesi, sahipsiz hayvanlara karşı yoğunluğu gittikçe artan tepkilerin de önüne geçerek, can dostların yaşam hakkını koruyor.

Saldırgan köpekler barınakta kontrol altında tutuluyor

Belediye ekipleri, yaşanan saldırı olayların ardından daha yoğun bir mesai ortaya koyuyor.  Sürekli olarak sokaklarda devriye gezerek saldırgan ırktaki köpekleri arayan ekipler, vatandaşlardan gelen ihbarları da değerlendiriyor. Sokaklarda başıboş olarak gezen köpekler sakinleştirici iğne kullanılarak yakalanıyor ve veteriner hekim tarafından ilk muayenesinin yapılmasının ardından Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi’ne götürülüyor. Hayatlarının geri kalanını barınakta geçiren köpekler, vatandaşlar için tehlike arz etmiyor.

1402 hayvan kısırlaştırıldı, 276 hayvan sahiplendirildi

Avrupa’nın en modern hayvan barınağı olan Osmangazi Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi’nde 2024 yılının ilk 5 ayında 1402 sokak hayvanı kısırlaştırıldı. 276 sokak hayvanı ise kısırlaştırılmış ve aşıları yapılmış olarak sahiplendirildi. 2 bin 646 sokak hayvanına da ameliyat ya da konservatif tedavi uygulandı. Can dostlar için mama desteği de veren Osmangazi Belediyesi, barınak içerisindeki ve sokaktaki hayvanların karınlarını doyurmak adına toplam 36 ton kuru mama tüketti.

“Hiçbir canımızın hayatını kaybetmesini istemeyiz”

Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, hayvanlara yönelik yeni kanuni düzenleme ilgili de şunları söyledi: “Benim de milletvekilliği yaptığım Ocak 2020 döneminde Hayvanları Koruma Kanunu, meclise geldi. Araştırma komisyonu kuruldu. 3 ay süreyle çalışıldı. Bunun sonunda taslak getirildi. Yasa çıkartıldı. Şimdi de bu yasa yeterli görünmüyor. Kamuoyunda tartışmaya açıldı. Hiç bir vatandaşımızın, çocuğumuzun, yaşlımızın bu tür başıboş köpekler tarafından hayatını kaybetmesini istemeyiz. Bununla da mücadele edilmesi gerekir. O dönemde ortaya konulan araştırma raporu sonucunda önemli tavsiyeler vardı. Hayvan haklarıyla mücadele edilmesi için fon kurulması teklif edilmişti. Belediyelerin aldığı emlak, çevre, temizlik vergilerinin yanı sıra şans oyunlarından gelecek gelirler ile bir fon kurulacak ve bu fonda toplanacak gelir, sokak hayvanlarının kısırlaştırılmasında kullanılacak. Kısırlaştırma yapılmayınca çok hızlı üreme oluyor. Sahiplendirme olmadığı durumlarda da hayvan barınaklarının kapasitesi yetersiz kalıyor”

“Hayvanlar uyutulmasın, kısırlaştırılıp sahiplendirilsin”

Hamitler’de 114 dönümlük arazi üzerine kurulu olan Osmangazi Belediyesi Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi’nde hem toplumun can güvenliği hem de sahipsiz hayvanların sağlığı için hizmeti verdiklerini ifade eden Başkan Aydın, “Osmangazi’nin çok büyük olmasının yanı sıra komşu ilçelerden hayvanların da ilçemize bırakılıyor olması sokak hayvanları ile mücadelemize zorluklar getiriyor. Uyutulmasını yanlış buluyoruz. Kısırlaştırılıp sahiplendirilmesini doğru buluyoruz. Her hayvan etkin kısırlaştırılırsa popülasyon azalıyor. Mecliste daha önce hazırlanan teklif hayata geçirilsin. Fon kurulsun. Belediyelerde kaynak yok ancak bu fonla kentin nüfusu oranında aktarım olursa mücadele rahatlıkla yapılır” diye konuştu.

“Sokak hayvanları yaşamımızın bir parçası”

Her canlı gibi sokak hayvanlarının da yaşamayı hak ettiğini ifade eden Başkan Aydın, “Can dostlarımız, yaşamlarımızı daha da güzelleştiren canlılardır. Dünyamızın, şehirlerimizin ve hayatlarımızın birer parçası olan sokak hayvanlarını uyutmak yerine,  bu canlıların yaşam koşullarını iyileştirmeyi, onlara daha iyi bir yaşam sağlamayı ve toplumda yaşanan sorunları azaltmayı amaçlamalıyız” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kaspersky, Otelleri Hedef Alan Yeni Dolandırıcılık Planını Ortaya Çıkardı

Eski veya olası misafirlerden gelen yazışmalar gibi görünen sahte e-postalar, kurbanları tuzağa düşürmek için konaklama sektörünün müşteri hizmetlerine verdiği önemden yararlanıyor.

Aldatmaya yönelik söz konusu e-postalar otelin genel e-posta adreslerine gönderilen, misafirlerden gelmiş gibi görünen veya Booking.com’daki ilgilenilmesi gereken kullanıcı yorumlarını ele almak için acil talep kılığına giren yasal soruları veya şikayetleri taklit ediyor. Ancak bu e-postalar esasında otel çalışanlarını kimlik bilgilerini ifşa etmeleri veya kötü amaçlı yazılım indirmeleri için kandırmayı amaçlayan saldırganlardan geliyor.

Dolandırıcılar, makul nedenlere dayanarak hazırladıkları e-postaları, otel personelinin dikkatini çekmek üzere gerçek müşteri talepleri veya şikayetleri şeklinde yazıyor. Konaklama sektöründe itibara verilen yüksek değer göz önüne alındığında, personel bu e-postalara hemen yanıt verme eğiliminde oluyor. Bu heves, kötü niyetli bağlantılara tıklama veya zararlı ekleri açma olasılığını artırıyor ve tuzağa düşmeye teşvik ediyor. Saldırganlar, sahte e-postalarını göndermek için misafirler tarafından yaygın olarak kullanılan Gmail gibi ücretsiz e-posta hizmetlerini kullanıyor. Bu durum, otel personelinin yasal mesajlar ile e-posta tehditleri içeren mesajları ayırt etmesini zorlaştırıyor.

Dolandırıcılık amaçlı e-postalar genellikle iki kategoriye ayrılıyor. Birincisi, eski misafirlerden gelen şikayetleri konu alıyor. Bu e-postalarda kaba personel veya temiz olmayan odalar gibi olumsuz deneyimler anlatılıyor ve bazen de fotoğraf veya videolara atıfta bulunuluyor. Amaç, personeli bağlantılara tıklamaya veya kötü amaçlı yazılım içeren ekleri açmaya teşvik etmek. İkinci kategori, potansiyel misafirlerden gelen soruları taklit eden e-postaları içeriyor. Bu e-postalarda olanaklar, fiyatlar veya müsaitlik hakkında sorular soruluyor ya da seyahat planlaması konusunda yardım isteniyor. Saldırının amacı, gelecekteki saldırı planlarında kullanmak veya darknet forumlarında satmak üzere kimlik bilgilerini toplamak şeklinde ortaya çıkıyor.

Kaspersky Spam Analisti Anna Lazaricheva, şunları söylüyor: “Saldırganlar hedeflerine ulaşmak için genellikle işletmelerin en savunmasız yönlerinden yararlanır. Konaklama sektöründe de müşteri hizmetlerinde mükemmellik için çabalayan otel hizmeti çalışanlarının bu konuya adanmışlığını avantaja çeviriyorlar. Misafirlerin sorularını veya şikayetlerini taklit ederek, personelin sorunları hızlı bir şekilde çözme konusundaki kararlılığını manipüle ediyorlar ve böylece dolandırıcılık planlarının kurbanı olma olasılığını artırıyorlar. Bu saldırılara karşı korunmak için işletmeler sağlam e-posta filtreleme sistemleri uygulamalı, çalışanlarına kötü niyetli girişimleri fark etme konusunda düzenli eğitim vermeli ve acil taleplere yanıt vermeden önce bunların gerçekliğini doğrulamak için protokoller oluşturmalıdır.” 

Kaspersky’nin yıllık spam ve kimlik avı raporuna göre, e-posta kimlik avı ve kötü amaçlı yazılımlar önemli siber tehditler ortaya koymaya devam ediyor. Geçen yıl Kaspersky’nin Mail Anti-Virus sistemi 135 milyon 980 bin 457 kötü amaçlı e-posta ekini engellerken, Anti-Phishing sistemi 709 milyon 590 bin 11 kimlik avı bağlantısına erişim girişimini önledi. Kimlik avına yönelik ve kötü amaçlı e-postalar, sıklıkla güvenilir kurumları taklit ediyor ve alıcıları hassas bilgileri ifşa etmeleri veya kötü amaçlı bağlantılarla etkileşime geçmeleri için kandırmak amacıyla gelişmiş sosyal mühendislik taktikleri kullanıyor.

Kaspersky Daily’de söz konusu e-posta saldırısı kampanyası hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Verilerinizi kimlik avı saldırılarından ve sızıntılardan korumak için Kaspersky uzmanları şunları öneriyor:

  • Personelinize temel siber güvenlik hijyen eğitimi verin. Çalışanlarınızın oltalama e-postalarını nasıl ayırt edeceklerini bildiklerinden emin olmak için simüle edilmiş bir oltalama saldırısı düzenleyin.

 

  • Kimlik avı e-postası yoluyla bulaşma olasılığını azaltmak için posta sunucularınızda kimlik avı önleme özelliklerine sahip koruma çözümleri kullanın. Kaspersky Security for Mail Server, çalışanlarınızın ve işletmenizin sosyal nitelikli tasarlanmış dolandırıcılıklar tarafından suistimal edilmesini önler.

 

  • Her büyüklükteki ve sektördeki kuruluşlar için gerçek zamanlı koruma, tehdit görünürlüğü, EDR ve XDR’nin araştırma ve yanıt yeteneklerini sağlayan Kaspersky Next gibi bir koruma çözümü kullanın.

 

  • Microsoft 365 bulut hizmetini kullanıyorsanız onu da koruma altına almayı unutmayın. Kaspersky Security for Microsoft Office 365, güvenli iş iletişimi için SharePoint, Teams ve OneDrive uygulamalarını korumanın yanı sıra özel bir spam ve kimlik avı önleme özelliğine sahiptir.

 

  • Kaspersky Small Office Security gibi hafif, kolay yönetilebilir ve etkili çözümler kullanın. Bunlar kimlik avı e-postaları veya kötü amaçlı ekler nedeniyle kendi bilgisayarınıza olan erişiminizi kaybetmeyi önlemeye yardımcı olur.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ege Üniversitesi Futbol Takımı Türkiye Şampiyonu Oldu

Ege Üniversitesi Futbol Takımı, İstanbul’da düzenlenen Üniversitelerarası Türkiye Futbol Şampiyonası’nda Türkiye şampiyonu oldu.

Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu’nun (TÜSF) 2023-2024 Sezonu Futbol Süper Lig Finali’nde Kütahya Dumlupınar Üniversitesini normal süresi 0-0 sona eren müsabakada penaltı atışları sonucunda 3-2 mağlup eden Ege Üniversitesi, şampiyonluğa ulaştı.

İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Kampüsü Futbol Sahası’nda oynanan final mücadelesinde Ege Üniversitesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesini penaltı atışları sonucunda 3-2 mağlup etti ve 2023-2024 sezonunu şampiyon olarak tamamladı.

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Ülkemizin saygın yükseköğretim kurumlarından birisi olan, tam akredite, öğrenci odaklı araştırma üniversitemiz; başta eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme olmak üzere kültür sanat faaliyetlerinin yanı sıra spor alanında da önemli başarılara imza atarak göğsümüzü kabartıyor. Bu başarıların altında bugüne kadar yaptığımız yapısal düzenlemeler ve hayata geçirdiğimiz projelerin katkısı bulunuyor. Şunu öncelikle belirtmek isterim ki Ege Üniversitesi olarak son 7 yılda spor alanına yönelik önemli yatırımlar yaptık, ulusal ve uluslararası başarılı köklü pek çok kurum ve kuruluşla iş birliği gerçekleştirdik. Uzun bir aradan sonra aktif hale getirdiğimiz Spor Kulübümüz; futbol, rugby, tenis, basketbol, voleybol, yüzme gibi birçok alanda sporcu yetiştirmeye başladı. Ülke sporuna hizmet misyonuyla yetiştirdiğimiz sporcularımız artık bayrağımızı ulusal ve uluslararası arenada gururla dalgalandırıyorlar. Üniversitemiz sporcuları farklı branşlarında hem bireysel hem de takım düzeyinde kürsüde yer alarak gurur kaynağımız oluyorlar. Bu başarılarımızdan birisi de futbol takımımızdan geldi. Üniversitemiz Futbol Takımı, İstanbul’da düzenlenen Üniversitelerarası Türkiye Futbol Şampiyonasında Türkiye şampiyonu oldu. Bizleri gururlandıran bu başarı dolayısıyla Öğr. Gör. Dr.Aykut Eren Canüzmez’i ve sporcu öğrencilerimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Decathlon MayFest’24, 9 bin sporsevere ev sahipliği yaptı

Yaklaşık 9 bin katılımcıya ev sahipliği yapan etkinlikte, gün boyu süren eğlenceli spor aktivitelerinin ardından, alternatif rock müziğin efsane grubu Adamlar ve Can Bonomo sahne aldı.  

Decathlon Türkiye’nin, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na ithafen, “Mayıs ayında spor yapmayan kalmasın” sloganıyla başlattığı ve bu yıl dördüncüsü düzenlenen Decathlon MayFest, Decathlon’un mayıs ayı boyunca devreye aldığı çeşitli indirim ve kampanyaları da içeren geniş kapsamlı bir festival olarak sporseverlerle buluştu. Her yaştan insanı yeni sporlar keşfetmeye davet eden Decathlon’un, ay boyu süren kampanyaları, eğlence ve müzikle dolu bir günle taçlandırmak amacıyla 25 Mayıs’ta düzenlediği Decathlon MayFest’24, Festival Park Kadıköy’de yaklaşık 9 bin sporseverin katılımıyla gerçekleşti. Etkinlik, gün boyu süren spor aktiviteleri, eğlenceli etkinlikler ve müzik şöleniyle her yaştan sporsevere unutulmaz anlar yaşattı. 

Saat 14.00’te çeşitli spor aktiviteleriyle başlayan etkinlikte, ziyaretçilere plaj voleybolu, basketbol, futbol, koşu, bisiklet ve mini golf gibi spor deneyim alanları, festival makyajı stantları, gün boyu hizmet veren yiyecek ve içecek stantları ile eğlence dolu bir festival deneyimi sunuldu. Ödüllü turnuvaların ve bilgi yarışmalarının da düzenlendiği etkinlikte katılımcılar; katlanır bisiklet, stand up paddle, kano, koşu saati gibi hediyeleri kazanmanın heyecanını paylaştı. 

Decathlon’un döngüsel ekonomi hizmetleri kapsamında etkinlik alanında yerini alan Decathlon 2.  Şans Reyonu ise festivalin en çok ilgi gören bölümlerinden biri oldu. 2. Şans Reyonu’nu ziyaret eden sporseverler, en sevilen Decathlon ürünlerini uygun fiyatlara satın alma fırsatı elde etti. Ayrıca, Kişiselleştirme Stüdyosu’nda katılımcılar, alanda aldıkları veya kendi getirdikleri ürünleri nakış ve lazer baskı hizmeti ile ücretsiz olarak özelleştirdi.

Eğlence ve sporla geçen günün akşam saatlerinde ise alternatif rock müziğin efsane grubu Adamlar sahne aldı ve katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı. Adamlar konserinin ardından ise Can Bonomo sahneye çıkarak müzikseverlere muhteşem bir performans sundu. Decathlon MayFest’24, sporun ve müziğin bir araya geldiği, eğlence ve coşkunun doruğa çıktığı bir etkinlik olarak hafızalarda yer etti. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yaz Meyvelerinde Şeker Tehlikesine Dikkat!

Rengarenk görüntüleri ve lezzetleriyle bizleri cezbeden meyveler sağlıklı besinler olsalar da tüketiminde aşırıya kaçıldığında zararlı olabiliyorlar. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, yaz meyvelerinin genel olarak glisemik indeksi yüksek, yani kan şekerini hızlı yükselten meyveler olduğuna dikkat çekerek, “Sıcak havalarda serinleme ihtiyacımız nedeniyle yaz meyvelerini fazla tüketebiliyoruz. Özellikle karpuz ve kavun gibi meyveleri masum görerek gereğinden fazla yemek kan şekerinin hızla yükselmesine ve bunun sonucunda vücutta yağlanmaya yol açabiliyor. Ayrıca yine bu meyvelerin özellikle akşam saatlerinde yoğun tüketilmeleri karaciğer yağlanması ve kan yağlarının yükselmesi gibi problemleri de tetikleyebiliyor” diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, yaz meyvelerini tüketirken dikkat edilmesi gereken kuralları anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

Meyve tabağı hazırlamayın, çünkü…

Meyveleri sağlıklı oldukları için bol miktarda tüketmek, örneğin meyve tabağı hazırlamak; karaciğer yağlanması, obezite ve diyabet gibi birçok sağlık problemine yol açabiliyor. Yaz aylarında özellikle karpuz ile kavun sulu olmaları nedeniyle az kalorili sanılarak bol miktarda yenebiliyor.  Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, sanılanın aksine bu meyvelerin yüksek oranda şeker içerdikleri uyarısında bulunarak, “Dolayısıyla sağlıklı yetişkinlerde kadınlar günde 2, erkekler de 2-3 porsiyon meyve tüketebilirler. Bir  porsiyon meyve bir yumruk büyüklüğünde meyveye denk gelmektedir.  Karpuz veya kavun için bir el içi kadar büyüklüğü bir porsiyon sayabiliriz ve günde 1-2 porsiyonu geçmemekte fayda var. Diyabeti veya karaciğer yağlanması olan kişilerin ise porsiyonlar konusunda mutlaka çok dikkatli olmaları, meyveleri daha kontrollü tüketmeleri büyük önem taşımaktadır” diyor. 

Bir bardak meyve suyu 3 porsiyon demek!  

Smoothie veya meyve suyu 2-3 porsiyon, hatta bazen daha fazla miktarda meyve ile yapılıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, “Suyu sıkılan veya blenderden geçirilen meyvelerin çoğunlukla posaları değil, sadece suları tüketildiğinde alınan meyve şekeri fruktozun kana karışma hızı artmaktadır. Tek seferde alınan fazlaca porsiyon meyve de kan şekerini hızla yükseltmektedir. Dolayısıyla rutin olarak meyve suyu veya smoothie formunda fazlaca porsiyon meyve tüketildiğinde obezite, karaciğer yağlanması ve diyabet riski artmaktadır” diye konuşuyor. 

Gün içerisinde tüketmeye çalışın

Meyveyi akşam saati yerine gün içerisinde, yani daha hareketli olduğunuz saatlerde yediğinizde hem meyveden gelen kalori çok daha kolay harcanıyor hem de şekerin vücutta kullanılması sayesinde kan şekeri  daha fazla dengede kalıyor. Akşam yemeğinden sonra, geç saatte fazla miktarda tüketilen meyve ise kilo almaya ve bununla birlikte çeşitli sağlık sorunlarına neden olabiliyor. 

Karbonhidrat kaynaklarını kısıtlayın

Meyve ana yemekle ya da yemeğin hemen üzerine tüketildiğinde kan şekerini daha yavaş yükseltiyor. “Ancak ana yemekte mutlaka salata, sebze gibi posa kaynakları ve et/tavuk/balık/yoğurt gibi protein kaynaklarına yer verildiğinden emin olunmalıdır” uyarısında bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, sözlerine şöyle devam  ediyor: “Posa ve protein meyveden gelen şekerin kana yavaş karışmasını, bu sayede kan şekerinin yavaş yükselmesini sağlamaktadır. Meyve kahvaltı veya diğer ana öğünle birlikte ya da üzerine yenilecekse bu öğünde karbonhidrat yoğunluğunu arttırmamak için  mutlaka patates, ekmek, pilav, makarna gibi karbonhidrat kaynaklarının kısıtlanması gerekmektedir”

Ara öğünde yanında protein kaynağı olsun

Meyve tek başına tüketildiğinde akabinde hızlı bir acıkmaya sebep olabiliyor. Bu nedenle meyveyi ara öğünde tercih ediyorsanız, daha uzun tokluk ve bir sonraki öğünde kontrollü bir besin tüketimi sağlamak için yanında kefir, yoğurt, ceviz veya badem gibi bir kaynak yemeye özen gösterin. 

Kabuğu varsa soymayın!

Kabuğu olan meyveleri soyarak tüketmemeye özen gösterin. Kabuğuyla tüketilebilecek olan meyveler daha uzun süre tokluk ve kan şekerinin daha yavaş yükselmesini sağlıyorlar. Ayrıca meyvelerin kabuk kısmında da kayda değer miktarda ve çeşitlilikte vitamin ile mineral yer alıyor. Yine meyveler kabuklarıyla yenildiklerinde günlük posa alımına katkıda bulunuyor, bu sayede bağırsak sağlığını iyileştirmeye ve kabızlık gibi sorunların önüne geçilmesine yardımcı oluyorlar.

Her renk meyve yiyin

Hiçbir besin ya da hiçbir meyve tek başına mucizevi olmuyor. Her meyvede farklı miktarda ve türde vitamin ile mineral bulunuyor. Dolayısıyla çeşitli meyveler tüketildiğinde hepsinden fayda sağlanabiliyor. Gün içerisinde 2 veya 3 porsiyon meyveyi geçmeyecek şekilde çeşitli meyveler tüketerek farklı vitamin ve minerallerden faydalanabilirsiniz.

Karpuz – peynir ikilisine dikkat! 

Günlük enerji ihtiyacımızın büyük oranını ana öğünlerde sağlıyoruz ve bu öğünlerde dengeli şekilde karbonhidrat, protein ve yağ gibi makro besin ögelerini bir arada almamız gerekiyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, meyve ile ana öğün yaptığımızda ise fark etmeden fazlaca karbonhidrat alabileceğimiz uyarısında bulunarak, “Örneğin aç başladığınız bir öğünü karpuz-peynirle geçirmek iyi bir fikir olmayabilir. Çünkü iştah anlamında dengeye gelene kadar, yani doyuncaya dek fazla karpuz tüketmiş, dolayısıyla fazla karbonhidrat almış olabiliriz. Bu durum da kan şekerimizi hızlı yükseltir, bunun sonucunda hem kilo artışı hem de buradaki yağlanmaya bağlı kronik hastalıkların riski artar.   Karpuz ana öğünde yenilecekse yine 1-2 el içini geçmeyecek kadar tüketilmeli ve doygunluk sağlamak için böyle bir öğün mutlaka sebze, salata veya et, tavuk, balık gibi diğer protein kaynaklarıyla desteklenmeli; karpuz ya da başka meyve miktarı kontrollü tutulmalıdır” diye konuşuyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Duygusal açlık doyum değil pişmanlık getiriyor

Can sıkıntısı, öfke, üzüntü, mutsuzluk veya yalnızlık hissedilen durumlarda insanların aç olmasa da yemeğe yönelebildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Dr. Ezgi Dokuzlu Tezel, “Olumsuz duygular, gerçek bir açlık olmamasına rağmen yemek yeme dürtüsünü gün yüzüne çıkartabilir. Kişi yaşadığı duygusal boşluğu veya çatışmaları yemekle doldurmaya çalışır. Özellikle sağlıksız bir yiyecek tercih etmişse yedikten sonra bir de pişmanlık ve suçluluk hisseder. Sonrasında bu suçluluk duygusunun oluşturduğu huzursuzluğu bastırmak için kişi yeniden yemek yemeye yönelir ve bu döngü belli bir süre sonra ciddi kilo artışına ve yeme bozukluklarına yol açar” açıklamasında bulundu.

Fiziksel açlık hissinin yavaş yavaş ilerlediğini ancak duygusal açlığın daha farklı geliştiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Dr. Ezgi Dokuzlu Tezel, “Duygusal açlıkta kişi yemekten haz duyacağı yiyeceklere yönelir ve anlık kararlarla seçim yapar. Fiziksel açlıkta kişi yerken gittikçe bir doygunluğa ulaşır, duygusal açlıkta ise ne kadar yerse yesin kolay kolay o doygunluğa ulaşamaz. Fiziksel açlık giderildiğinde suçluluk ve pişmanlık hissedilmez ancak duygusal açlık büyük suçluluk duygusunu beraberinde getirir. Yeme bozukluğuna sahip kişi sayısı dünya genelinde giderek artmaya devam ediyor ve bu durumun kontrol altına alınabilmesi için konu hakkındaki bilincin artması çok kıymetli” ifadelerini kullandı.

Uzman Klinik Psikolog Dr. Ezgi Dokuzlu Tezel, duygusal açlıkla başa çıkabilmek için 6 öneride bulundu:

  • Sağlıklı ve planlı yemek yeme rutinleri oluşturun.
  • Gerçekten aç olup olmadığınız hakkında kendinize dürüst olun.
  • Açlık hissinizi bastırmak için çeşitli egzersizler yapın ve bir rutin oluşturun.
  • Kolaylıkla ulaşabileceğiniz yerlerde atıştırmalıklar saklamayın.
  • Gerçekten aç olmadığınız halde bir şeyler yemek istediğinizi fark ettiğinizde 1 bardak su için.
  • Duygusal açlık genellikle aniden başlar ve kısa sürer. O sırada bir şeyler yeme isteğine karşı koymak çok zor olabilir. Bu his geçene kadar sevdiğimiz bir şeye yönelmek çoğunlukla işe yarar.
  • Sayılan tüm bu maddeler problemin kalıcı çözümü için yeterli olmaz. Önemli olan duygusal açlığa sebep olan sorunlara odaklanarak problemi kökünden çözüme kavuşturmaktır. Kendi çabanızla başarılı olamadığınızı düşünüyorsanız mutlaka bir uzmandan destek alın.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Toplam sera gazı emisyonu 2022 yılında 558,3 Mt CO2 eşdeğeri oldu

Sektörlere göre emisyon miktarında enerji sektörü ilk sırada yer aldı

Toplam sera gazı emisyonlarında 2022 yılında CO2 eşd. olarak en büyük payı %71,8 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken bunu sırasıyla %12,8 ile tarım, %12,5 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı ve %2,9 ile atık sektörü takip etti.

Enerji sektörü emisyonları 2022 yılında, 1990 yılına göre %179,8 artmakla beraber bir önceki yıla göre %1,4 azalarak 400,6 Mt CO2 eşd. olarak hesaplandı. Endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı emisyonları 1990 yılına göre %208,1 artmakla beraber bir önceki yıla göre %6,4 azalarak 69,9 Mt CO2 eşd. olarak hesaplandı.

Tarım sektörü emisyonları 2022 yılında, 1990 yılına göre %37,9 artmakla beraber bir önceki yıla göre %5,1 azalarak 71,5 Mt CO2 eşd. olarak hesaplandı. Atık sektörü emisyonları ise 1990 yılına göre %57,7 ve bir önceki yıla göre de %5,5 artarak 16,3 Mt COeşd. olarak hesaplandı.

CO2 emisyonlarındaki en büyük payı enerji kaynaklı emisyonlar oluşturdu

Toplam CO2 emisyonlarının 2022 yılında %32,6’sı elektrik ve ısı üretiminden olmak üzere %86,6’sı enerji sektöründen, %13,1’i endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen, %0,3’ü ise tarım ve atık sektörlerinden kaynaklandı.
 

CH4 emisyonlarının %60,5’i tarım, %19,9’u enerji, %19,6’sı atık ve %0,02’si endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen; N2O emisyonlarının ise %77,9’u tarım, %11,2’si enerji, %6,2’si atık ve %4,6’sı da endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı sektöründen kaynaklandı(1).

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

GAZİDEK’te yeni dönem kayıtları başladı

Gaziemir Belediyesi’nin öğrencilere ücretsiz eğitim hizmeti verdiği Gaziemir Belediyesi Destek Eğitim Kursu’nun yeni dönem kayıtları başladı. Öğrenciler, 15 Temmuz’a kadar kayıt yaptırabilecek.  

Eğitimde fırsat eşitliği sağlamak amacıyla hizmet veren Gaziemir Belediyesi Destek Eğitim Kursu’nda yeni dönem kayıtları başladı. Belediyenin, lise ve üniversite giriş sınavına hazırlanan öğrencilere ücretsiz eğitim verdiği kursun, 2024-2025 eğitim dönemi kayıtları 15 Temmuz’a kadar sürecek. GAZİDEK’teki kurslara 5, 6, 7, 8 ve12. sınıf öğrencileri kayıt yapabilecek. Kayıt yaptırmak isteyenler ikametgâh, bir fotoğraf, kimlik fotokopisi ve öğrenci belgesi gibi evrakları tamamladıktan sonra GAZİDEK’in Ana Kurs Merkezi’ni, Sarnıç Kurs Merkezi’ni ve Aktepe Kurs Merkezi’ni ziyaret ederek kayıt işlemlerini yapabilecek.

LGS ve YKS sınavlarına hazırlanan öğrencileri GAZİDEK’teki eğitimlere katılmaya davet eden Belediye Başkanı Ünal Işık, “Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, yurttaşlarımızın ekonomik zorluk çekmelerine neden oluyor. Eğitim giderleri de ailelerin bütçesini zorlayan kalemlerin başında geliyor. Biz de belediye olarak öğrencilerimize eğitimde fırsat eşitliği sağlamak ve ailelere destek olmak için Gaziemir Belediyesi Destek Eğitim Kursu’nda ücretsiz eğitim veriyoruz. GAZİDEK’te yeni eğitim dönemi kayıtları, 15 Temmuz’a kadar devam edecek. Kayıt işlemlerinizi yapmak için geç kalmayın” diye konuştu. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Sinema salonlarının sayısı 2 bin 618 oldu

 

Sinema Genel Müdürlüğü verilerine göre 2023 yılında 147’si yerli 224’ü yabancı film olmak üzere toplam 371 film vizyona girmiştir. 2023 yılında sinema salonu sayısı 2 bin 618 olurken, sinema salonlarındaki koltuk sayısı 286 bin 603 oldu.

Sinema seyirci sayısı 31 milyon 5 bin 844 kişi oldu

Sinema seyirci sayısı 2023 yılında 31 milyon 5 bin 844 kişi oldu. Yerli film seyirci sayısı 13 milyon 716 bin 5 kişi olurken, yabancı film seyirci sayısı 17 milyon 289 bin 839 kişi oldu.

Tiyatro salonu sayısı 808 oldu

Tiyatro salonu sayısı 2022/’23 sezonunda 808 olurken tiyatro salonu koltuk sayısı 326 bin 713 oldu.

Tiyatro seyirci sayısı %15,2 arttı
 

Tiyatro seyirci sayısı 2022/’23 sezonunda %15,2 artarak 6 milyon 279 bin 512 oldu. Tiyatro salonlarında oynanan eser sayısı geçen sezona göre %1,7 azalarak 8 bin 223 oldu. Tiyatroda çeviri eser seyirci sayısı %37,5 artarak 1 milyon 726 bin 3 olurken, telif eser seyirci sayısı geçen sezona göre %8,5 artarak 4 milyon 553 bin 509 oldu.

Tiyatro salonlarında oynanan çocuk eseri gösteri sayısı %20,2 arttı

2022/’23 sezonunda tiyatro salonlarında oynanan çocuk eseri gösteri sayısı %20,2 artarak 11 bin 551 olurken, yetişkin eseri gösteri sayısı %2,2 artarak 15 bin 848 oldu. Aynı sezonda çocuk eseri seyirci sayısı %25,1 artarken, yetişkin eseri seyirci sayısı ise %9,8 arttı.

Opera ve bale seyirci sayısı %30,2 arttı
 

Türkiye’de 2022/’23 sezonunda 6 ilde Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne bağlı salonlarda opera ve bale gösterisi yapıldı. Opera ve bale seyirci sayısı bir önceki sezona göre %30,2 artarken, gösteri sayısı %15,0 azaldı.

Orkestra, koro ve topluluk seyirci sayısı %47,1 arttı
 

Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı 6 orkestra, 11 koro ve 10 topluluk faaliyet gösterdi. Orkestra, koro ve topluluklarda seyirci sayısı %47,1 artarak 266 bin 23 oldu. Orkestra seyirci sayısı geçen sezona göre %62,3 artarken, koro seyirci sayısı %19,7 azaldı, topluluk seyirci sayısı ise %143,7 artarak 76 bin 479 oldu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çevreyi korumanın yollarından biri yapılaşmada çevreci yaklaşım

Çevre bilincinin artmasına karşın üretim teknolojilerinden tüketim bilincine kadar her aşamanın yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

Çevre dostu, nefes alan, hafif yapı malzemeleriyle Ytong, ülkemizde sağlıklı ve güvenli konutlar inşa edilmesine öncülük ediyor.

Türk Ytong Genel Müdürü Tolga Öztoprak, 05-11 Haziran tarihleri arasında kutlanan Çevre Koruma Haftasıkapsamında değerlendirmelerde bulunarak, “Üretimden tüketime kadar her aşamada çevremizi koruyarak geleceğimize sahip çıkabiliriz” dedi. İklim krizinin sonuçlarının daha fazla görülmeye başlandığı, suyun ve doğanın değerinin her geçen gün arttığı bir ortamda attığımız her adıma dikkat etmemiz gerektiğini vurguladı. Öztoprak, Türk Ytong’ un kuruluşundan bugüne bu sorumluluk bilinciyle üretim yaptığını ve sektörüne örnek olmaya çalıştığını belirtti.

61 yılda 10 milyar doları aşan döviz tasarrufu

Tolga Öztoprak nüfusun arttığı bir dönemde konut ihtiyacının da beraberinde geldiğini paylaşarak sürdürülebilir yapılaşmanın önemli adımlarından birinin de sürdürülebilir malzemelerin tercih edilmesi olduğunu belirtti ve şunları söyledi: “Yapılarda kullanılan malzemelerin çevreye olan etkileri üretim aşamasından  itibaren araştırılmalıdır. Çevre dostu, yapı ömrü sona erene kadar çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyecek sürdürülebilir yapı malzemeleri tercih edilmelidir. Yapılaşma kapsamında sadece konutları değil, iş yerlerini, üretim tesislerini, fabrikaları hatta organize sanayi bölgelerini de düşünmemiz gerekiyor. Hem yaşam hem de üretim alanlarını iyi planlamalı, doğru malzeme kullanarak çevreye uyumlu bir şekilde inşa etmeliyiz.” 

Türk Ytong olarak mineral hammaddelerden üretilen doğa dostu ürünlerimizle, içinde yaşayanlara artı değer sunan sağlıklı ve kaliteli çağdaş konutlar inşa edilmesine katkı sunuyoruz. Üretim tesisleri, fabrikalar için özel, pratik çözümler üretiyoruz. Ürünlerimizin ısı yalıtımı performansını artırmaya yönelik AR-GE çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmalar sonucunda daha konforlu, daha hafif ve enerji dostu binalar için Ytong 0,08 isimli ürünümüzü piyasaya sunduk. Bu ürün sağlamlıktan ödün vermeden standart bloklara göre %40 daha fazla ısı yalıtımı sağlıyor. 1965’ten bu yana Türkiye’de Ytong ile inşa edilen konutlardaki ısı yalıtımından elde edilen enerji tasarrufu, 10 milyar doları aşan döviz tasarrufu sağladı. Bu rakam yıldan yıla artacaktır. Ürünlerimize “Çevre Etiketi” (EPD) aldık ve bu konuda da  bir ilki gerçekleştirdik.  Türkiye’de sektör bağımsız EPD belgesi alan ilk markayız. Ytong olarak her zaman sürdürülebilir yapılaşmaya önem verdik. Ürünlerimizi ve üretim teknolojimizi çevreye zarar vermeyecek şekilde geliştirmeye özen gösterdik… Üretim süreçlerimizi tamamen kapalı döngü şeklinde hem düşük enerjiyle hem sıfıra yakın atıkla yürütüyoruz.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı