Aylık arşivler: Haziran 2024

Sivas Kent Konseyi’nin yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda Tarihçi-Yazar Ahmet Necip Günaydın oy birliğiyle başkan olarak seçildi

Fidan Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Kent Konseyi Olağan Genel Kurulu’na; Sivas Belediye Başkanı Dr. Adem Uzun, Başkan Yardımcıları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, muhtarlar ve çok sayıda davetli katılım gösterdi.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından genel kurulda Divan Başkanlığına İsmail Timuçin, Başkan Yardımcılığına Aydın Deliktaş, Katip Üyeliğine ise Alper Ilıkçay seçildi.

Programda söz alan Belediye Başkanı Dr. Adem Uzun, Kent Konseyi Başkanı olarak seçilen tarihçi yazar Ahmet Necip Günaydın ve yönetimini tebrik ederek bundan sonraki süreçte Kent Konseyi’nin şehrin gelişmesi ve büyümesine katkı sunan çalışmalara imza atacağına olan inancını dile getirdi. 

Seçimlerin üzerinden 90 gün geçtiğini ifade eden Başkan Uzun, “Bu süre içerisinde elimizden geldiği kadar sahada şehrimizin sorunlarına dokunmaya çalıştık. Özellikle çalışmalarımızı yaparken istişareye açık, katılımcı, demokrasiyi önemseyen bir anlayışı ortaya koyduk. Ahmet Necip Günaydın hocamızla bir araya geldik. Yapılan çalışmalar sonrasında da bugün inşallah Kent Konseyi’nin Genel Kurulu’nu gerçekleştiriyoruz. Kent Konseyi’ni Belediye olarak çok önemsiyoruz. Hatta daha önce Abdi Ağa Konağı içerisinde küçük bir odada faaliyet gösteriyordu. Dedik ki burası uygun değil. Başka bir konağımızı Kent Konseyimize verdik. Hatta personel görevlendirmesine kadar gözden geçirdik. İstiyoruz ki bundan sonraki süre içerisinde Necip hocamızın başkanlığında şehrimizin önde gelenleri, sivil toplum kuruluşu başkanları, şehrimize yön verecek düşünce insanları ve kurumlarımızın temsilcileri hepsi bir araya gelsinler. Şehrimizin gelişimi için bizlere önerilerde bulunsunlar ve bizlere katkı sunsunlar. İnşallah önümüzdeki dönemlerde Necip hocamızın önderliğinde sizlerin katkılarıyla şehrimizi geliştirecek çalışmaları birlikte yapacağız. Şehrimizin hem tarihine, hem kültürüne uygun gerçekten de güzel bir genel kurul oluşturmuş. Aynı siyasi görüşte olmayabiliriz, aynı mezhepte olmaya biliriz ancak farklı düşüncelerle bu şehre ortak akıl ve istişareyle hizmet edeceğiz. Bu anlamda Türkiye’ye örnek teşkil edecek bir Kent Konseyi kurduğumuza inanıyoruz. Bir şehir hep birlikte nasıl daha ileriye taşınıyormuş, bunu tüm Türkiye’ye gösterecek ve örnek bir model oluşturacağız. Buna canı gönülden inanıyorum. Genel kurulumuzun hayırlı olmasını temenni ediyor başta Ahmet Necip Günaydın hocamız olmak üzere tüm yönetimine başarılar diliyorum” dedi.

Kent Konseyi Başkanı Ahmet Necip Günaydın ise “Bu görevi şahsıma ve yürütme kurulu üyesi arkadaşlarıma layık gördüğünüz için hepinize çok teşekkür ediyorum. Tüm birikimlerimizi, bilgimizi ve enerjimizi, görevimiz süresince şehrimiz için değerlendirmeye çalışacağız. Bundan emin olabilirsiniz. Daha önce görev yapan değerli arkadaşlarıma da huzurlarınızda teşekkürlerimi sunuyorum. Onların engin tecrübelerinden de yararlanacağız. Bu görev söz konusu olunca Türkiye çapındaki bütün kent konseylerinin çalışma tarzları ve işleyişlerine baktım. Çok değerli bir şehirde yaşıyoruz. İnşallah bizler de şehrimizin değerlerine sahip çıkarak yeni fikirler ve düşünceler ortaya koyacağız. Kent Konseyi’nin şöyle bir güzel özelliği var. Kentte yaşayan insanlarımızın bir paydaş olarak farklı düşünceleri olabilir ancak bu farklılıklarımızı tek bir çatı atında toplarayarak bir araya getirebilmek amacını taşıyoruz. Hep birlikte dostane, ortak aklı yakalayarak, demokratik katılım sağlayarak bunu gerçekleştirmek istiyoruz. Hedefimiz Sivas’ımızı yaşanabilir, yaşama sevinciyle dolu bir şehir haline getirebilmek. Özellikle Sivas’ımızı turizm açısından hakettiği noktalara getirmek istiyoruz. Her şey Sivas için sözüyle hareket ederek başarılmayacak hiçbir iş yoktur diye düşünüyorum. Aşılmayacak hiç bir engel yoktur diyorum” şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından yapılan seçimde, Tarihçi-Yazar Ahmet Necip Günaydın oy birliğiyle Sivas Kent Konseyi’nin yeni Başkanı olarak seçildi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Altay: “İpek Yolu, İki Bin Yıldır Medeniyetleri Birleştiren Bir Köprüdür”

Serginin açılışında konuşan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, “Çin’in eski başkentlerinden Xi’an şehrinden başlayarak Orta Asya, Anadolu ve Akdeniz aracılığı ile Avrupa’ya kadar uzanan Tarihi İpek Yolu, iki bin yıldır medeniyetleri, kültürleri birleştiren bir köprüdür. İki asır Selçuklu’ya başkentlik eden Konya’mız, İpek Yolu üzerinde yer alması sebebiyle bu kültürel etkileşimden fazlasıyla nasibini almış ve zengin bir mirası bünyesine kazandırmıştır. İpek Yolu’nu koruyarak geleceğe taşımak insanlık tarihine bırakacağımız müessir bir iz olacaktır” dedi. AK Parti Konya Milletvekili Latif Selvi, “Tarihi İpek Yolu; devletlerin inşası, siyasi güçlenmenin ve büyümenin de mirasını içinde taşımaktadır. Bunların hepsinin temelinde de bilgi ve bilgiyle yoğurulmuş bir birikim yatar” ifadelerini kullandı. 60 parça özgün eserden oluşan sergi, bir hafta boyunca Konya Büyükşehir Belediyesi Taş Bina Kültür Sanat’ta ziyarete açık olacak.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş’un katılımı ile geçtiğimiz ay İstanbul’da gerçekleştirilen “Zamanını Aşan Miras” İpek Yolu Sempozyumu ve Sergisi’ne bu kez Konya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliği yaptı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Konya Büyükşehir Belediyesi, Türk Dünyası Belediyeler Birliği, İnsan ve Medeniyet Hareketi iş birliğiyle hazırlanan “Zamanını Aşan Miras; İpek Yolu Sergi ve Sempozyumu” Taş Bina Kültür Sanat’ta gerçekleşti. 

Programda konuşan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Tarihi İpek Yolu’nun; inancın, umudun, sevincin, kısaca tüm tarihin insanlığa göz kırptığı bir ticaret yolu olmasının ötesinde; aynı zamanda kültürlerin, medeniyetlerin ve fikirlerin kesiştiği bir buluşma noktası olduğunu belirtti.

“TARİHİ İPEK YOLU, İKİ BİN YILDIR MEDENİYETLERİ, KÜLTÜRLERİ BİRLEŞTİREN BİR KÖPRÜDÜR”

İpek Yolu’nun öneminin, sadece ekonomik kazanımlarla sınırlı olmadığını ifade eden Başkan Altay, “Bu yol, aynı zamanda kültürel etkileşimlerin, bilimsel gelişmelerin ve teknolojik yeniliklerin de aktarıldığı bir damar olmuştur. Konya’mızın kardeş şehri olan, Çin’in eski başkentlerinden Xi’an şehrinden başlayarak Orta Asya, Anadolu ve Akdeniz aracılığı ile Avrupa’ya kadar uzanan Tarihi İpek Yolu, iki bin yıldır medeniyetleri, kültürleri birleştiren bir köprüdür. İki asır Selçuklu’ya başkentlik eden Konya’mız, İpek Yolu üzerinde yer alması sebebiyle bu kültürel etkileşimden fazlasıyla nasibini almış ve zengin bir mirası bünyesine kazandırmıştır. Bu miras, şehrimizin tarihi dokusunda, mimarisinde ve sosyal yapısında açıkça görülmektedir” dedi.

“İPEK YOLU’NU KORUYARAK GELECEĞE TAŞIMAK İNSANLIK TARİHİNE BIRAKACAĞIMIZ MÜESSİR BİR İZ OLACAKTIR”

Başkan Altay, İpek Yolu’nun, aynı zamanda bölgede bulunan Türk boylarını da bir birine bağladığını, ticari ilişkilerini geliştirdiğini, birlik ve beraberliklerini sağladığını belirterek, şunları kaydetti:

“Türklerin bu yola ne kadar önem verdiği bir Özbek atasözünde şöyle anlatılmaktadır: ‘Kainatta iki büyük yol vardır: Gökyüzünde Samanyolu, yer yüzünde İpek Yolu.’ Bu açıdan, geçmişten günümüze uzanan bir köprü, medeniyetlerin buluşma noktası ve insanlığın ortak mirası olan İpek Yolu’nu koruyarak geleceğe taşımak insanlık tarihine bırakacağımız müessir bir iz olacaktır. Bu doğrultuda hayata geçirdiğimiz ‘Zamanını Aşan Miras İpek Yolu Sempozyumu’ kapsamında 41 kıymetli sanatkârımız ve alanında uzman 36 bilim insanımız tarafından konuya özel olarak 60 parça özgün eserden oluşan sergiler ve sempozyumlar; katılımcılara eşsiz deneyimler sunacak. İstanbul ve Konya dışında, önümüzdeki aylarda; Özbekistan Semerkand, Taşkent ve Azerbaycan Bakü’de açılacak sergiler ile gerçekleştirilecek sempozyumlar, tarihi mirasımıza yeni bir pencere açacak.”

İpek Yolu’nun tarihsel önemini ve şehirlerin bu yol üzerindeki eşsiz yerini vurgulayan bu etkinliklerin, kültürel zenginlik ve uluslararası alandaki tanınırlığa önemli katkı sağlayacağını vurgulayan Başkan Altay, “Sempozyumda emeği geçen Kültür ve Turizm Bakanlığı’mıza, İnsan ve Medeniyet Hareketine, hocalarımıza, bilim insanlarımıza, sanatçılarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Tarihin derinliklerinden gelen kültürel mirasımızı yeniden hatırlamak ve bu mirası koruyarak geleceğe taşımak adına önemli bir adım olan bu etkinliklerin hayırlara vesile olmasını diliyorum” diye konuştu. 

“TOPLUMLARI BİRLEŞTİRMİŞTİR”

AK Parti Konya Milletvekili Latif Selvi de İpek Yolu’nun, tarihin en eski zamanlarından itibaren ticaretin en önemli yolu olduğunu vurgulayarak, ayrıca İpek Yolu’nun kültürlerin, toplumların kaynaşmasına ve iletişimini de vesile olduğunu belirtti.

Her dönemde birlikteliğin kaynaşmanın ve dayanışmanın izlerinin bulunduğuna dikkati çeken Selvi, “Bu yol aynı zamanda devletlerin inşası, siyasi güçlenmenin ve büyümenin de mirasını içinde taşımaktadır. Bunların hepsinin temelinde de bilgi ve bilgiyle yoğurulmuş bir birikim yatar. Eğer, arzu ettiğimiz ve hedeflediğimiz çerçevede doğru kullanabildiğimizde bu büyük birikim bize ışık tutar ve geleceğe taşır. Bu anlamda özellikle Büyükşehir Belediye Başkanımız, ilçe belediyelerimiz kütüphaneleşmek, kültürel faaliyetleri öne çıkarmak ve tarihi mirasımızla buluşarak o mirasın ışığında gelecek inşasında hep birlikte atacağımız adımlara odaklanmada önemli görevler ifa ediyorlar. Bundan dolayı kendilerini özellikle teşekkür ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.

SERGİ BİR HAFTA SÜREYLE ZİYARETE AÇIK OLACAK

Konuşmaların ardından protokol, 41 kıymetli sanatkâr ve 36 bilim insanı tarafından konuya özel olarak 60 özgün eserden oluşan sergiyi gezdi.

Programa, Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, İnsan ve Medeniyet Hareketi Sanat Birimi Başkanı ve Sergi Küratörü Meryem Güney, Medine Müdafii Fahreddin Paşa’nın Torunu Ömer Fahreddin Türkkan, akademisyenler ve sanatseverler katıldı.

“Zamanı Aşan Miras; İpekyolu Sergisi”, Büyükşehir Taş Bina Kültür Sanat’ta bir hafta süreyle ziyaret edilebilecek.

Uluslararası nitelikte hazırlanan proje kapsamında Özbekistan’ın Semerkand ve Taşkent şehirleri ile Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de de sergiler ve sempozyumlar gerçekleştirilecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden Harmandalı bölgesinde çıkan yangınla ilgili bilgilendirme

Açıklamada yangının tesis sınırları dışında otluk alanda henüz belirlenmeyen bir nedenden dolayı çıktığı belirtildi. Depolama alanına da sıçrayan yangın itfaiye ekiplerinin hızlı müdahalesi ile kontrol altına alındı. Bölgede soğutma çalışmaları sürüyor. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Harmandalı Düzenli Katı Atık Depolama Alanı’na yakın bölgede çıkan yangınla ilgili açıklama yaptı. Yangının tesiste çıktığı yönündeki bilgilerin gerçeği yansıtmadığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bugün 16.00 itibariyle Çiğli Cumhuriyet Mahallesi’nde kuru alanda henüz belirlenemeyen nedenden dolayı başlayan yangın rüzgârın da etkisiyle otluk ve makilik alana ardından da Harmandalı Katı Atık Depolama Alanı’na sıçramıştır. İzmir İtfaiyesi ve Orman İtfaiyesi’nin hızlı müdahalesi ile yangın kontrol altına alınmış olup soğutma çalışmaları devam etmektedir.  Tesiste insan ve çevre sağlığına zarar verecek herhangi bir olumsuz durum yaşanmamış, saha yangından zarar görmemiştir.” 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İhsan Taş

1980 yılında Batman’da Dünya’ya gelen (Senarist, yapımcı, yönetmen) İhsan Taş, 1997 yılında İstanbul’a yerleşti. 2002 yılında da sanat camiasına giriş yaptı.

İhsan Taş; 2014 yılında Atilla Saral ve Zeynep Gülmez’in yanı sıra bir çok başarılı oyuncuların yer aldığı “KAÇIŞ 1950” isimli ilk sinema filmini hayata geçirdi. 10 Nisan 2015 tarihinde vizyona giren film daha vizyona girmeden TRT tarafından satın alındı.  “KAÇIŞ 1950” vizyona girmeden TRT’nin aldığı ender projelerden bir tanesi. BAL-GÖÇ (Balkan Göçmenleri Derneği) kendi hikayelerini Beyaz Perdeye taşıdığı için İhsan Taş’a plaket verdi. Film Elazığ’da gerçekleşen “ÇAYDA ÇIRA” film festivalinden ve Gazetecilerden birer ödül alırken, en son olarak Frankfurt Türk film festivalinde, festivalin açılış filmi olarak gösterildi. İhsan Taş ekibi için düzenlediği bir Basın gecesinde gerek kamera önü, gerek kamera arkası, kısaca tüm ekibine plaket vererek Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi.

İhsan Taş ikinci projesi “Temel ile Dursun İstanbul’da” isimli bir sinema filminde, Wilma Elles, Alay Cihan, Tahsin Taşkın, Metin Yıldırım, Yakup Yavru, Özlem Savaş, Eşref Kolçak, Nuri Alço başta olmak üzere üç kuşak oyuncuyu bir araya getirerek bir ilke daha imza attı. Film 5 Şubat 2016 tarihinde vizyona girdikten sonra D-Smart ile Star Tv’ye verildi.

İhsan Taş 17 Ocak 2017’de Ersin Korkut, Afrikalı Ali, Alay Cihan, Gülsüm Alkan, Metin Yıldırım, Tahsin Taşkın, Metin Keçeci ve Yavuz Karakaş gibi bir çok başarılı oyuncuların yer aldığı “Parayı Bulduk” isimli 3. sinema filmini hayata geçirdi. Film 29 Aralık 2017’de “Yılın Son Komedi Filmi” ünvanıyla vizyona girdi.

İhsan Taş 2021 yılında; Halil Ergün, Erkan Petekkaya, Cem Kılıç, Ali Kürsat Uzun, Seda Tosun ve Turgay Tanülkü başta olmak üzere bir çok ünlü ismin yer aldığı bir dede ile lösemi hastası torununun hikâyesini anlatan Dedemin Gözyaşları isimli sinema filmini hayata geçirdi.

Dedemin Gözyaşları 2022 yılında Elazığ Çayda Çıra Film Festivalinde “Halk Jürisi; En iyi Film” seçildikten sonra, 2023 yılında 30. Adana Altın Koza Film Festivalinde özel gösterilerek, filmin yapımcılarına özel plaket takdim edildi.

İhsan Taş son olarak 2022 yılında Erkan Petekkaya, Levent Ülgen, Tolga Güleç, Çiçek Dilligil, Orçun Kaptan, Aslıhan Karalar ve Deniz Hamzaoğlu başta olmak üzere bir birinden başarılı bir çok ünlü ismi bir araya getiren “Filme Gel” isimli komedi filminin senarist ve yönetmenliğini üstlendi.

Ödüllü yönetmen şu sıralar uzun zamandır üzerinde büyük bir titizlikle çalıştığı çok güzel bir absürt komedinin çekimlerine hazırlık yapıyor.

 

 

Osmangazi yeni parkları ile daha güzel

Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Kükürtlü Mahallesi’ne kazandırılan Nasrettin Hoca Parkı’nı hizmete açarak, seçimden önce mahalle sakinlerine vermiş olduğu sözü gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadı.

31 Mart Yerel Seçimlerinden önce Osmangazi’yi karış karış gezerek yurttaşların istek ve taleplerini yerinde dinleyen Başkan Aydın, seçim döneminde söz verdiği projeleri bir bir yerine getiriyor. Kükürtlü Mahallesi’ne yaptığı ziyarette, mahalle sakinleri Başkan Aydın’dan Kükürtlü’ye bir park yapılması yönünde talepte bulundu. Vatandaşların istediği parkı seçimden sonra mahalleye kazandıracaklarının sözünü veren Başkan Aydın, seçimden kısa bir süre sonra sözünü yerine getirerek, Nasrettin Hoca Parkı’nı hizmete açtı. Osmangazi Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından yapımı tamamlanan Nasrettin Hoca Parkı’nda 108 metre kare oyun alanı, 128 metre kare sert zemin ve 304 metre kare yeşil alan bulunuyor. Toplamda 504 metre kare alanda kurulan parkın içinde ayrıca yurttaşlar için dinlenme alanları da mevcut. Nasrettin Hoca Parkı’nın açılış törenine Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, CHP Osmangazi İlçe Başkanı Cengiz Çelikten, Osmangazi Belediye Başkan Yardımcıları Mutlu Esendemir ve Sefa Yılmaz, belediye birim müdürleri ile mahalle sakinlerini katıldı. Başkan Aydın, açılış öncesi parkı gezerek salıncakta sallanan çocukları sallayarak mutluluklarına ortak oldu.

“Yurttaşlarımıza verdiğimiz sözü yerine getirdik”

Seçim öncesi verdikleri bir sözü daha yerine getirmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Bu parkı tekrardan çocuklara ve Kükürtlü sakinlerinin hizmetine açtık. Bu parkın daha önceden bir hikayesi vardı. Bu park kapatılmak istenmişti. Milletvekilliği dönemimizde de geldik. Bu alanın mahallelimizin yararına kullanılması gerektiğini savunduk. Bu parkı bugün tekrardan hizmete açmak bize nasip oldu hayırlı olsun” dedi.

Mahallerine park kazandırdığı için Başkan Aydın’a teşekkür eden Kükürtlü Mahalle Muhtarı Canan Akın Erdem, “Bu park hizmete açıldığı için çocuklarımız ve biz mahalle sakinleri çok mutluyuz. Erkan Aydın Başkanımıza çok teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Park açılışına katılan vatandaşlar da, seçimden önce kendilerine verdiği sözü yerine getirdiği için Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür etti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Humanist Kitap’tan Evren, Tarih ve Sen Raflarda

Mehmet Güzel’in ikinci kitabı Evren, Tarih ve Sen Humanist Kitap’tan çıktı.

Kitapta Mehmet Güzel, tarihte yaşanmış olaylarla bugünü birleştirmekte ve yaşama dair deneyimlerini ve
önerilerini aktarmaktadır. Evren, Tarih ve Sen doğanın ve evrenin işleyip prensiplerinin,
günümüzde farklı zaman ve mekânlarda da olsa benzerlik göstereceğinden hareketle; bugünü
anlamaya çalışmakta ve yorumlamaktadır. İnsanların, toplumların hatta iş dünyasının
ulaşılması istenen türlü hedeflere varmak için doğanın ve evrenin prensiplerini anlamakta ve
bir yol gösterici olarak işlemekte ve örneklerle rehberlik etmektedir.

Üst düzey yönetici ve yazar Mehmet Güzel’in Görünmeyeni Görebilmek adlı kitabından sonraki ikinci kitabı olan Evren, Tarih ve Sen kişisel gelişim ve yaşam kitapları içinde yerini almaktadır. Sade dille ve sürükleyici bir okuma serüvenine okurlarını davet etmektedir.

“Evrenin işleyişini sağlayan kanunlar, prensipler, kişisel yolculuğumuzda ve günlük hayatımızda da geçerlidir. Bir gezegenin Güneş’in etrafında dolaşma prensibi sizi hedefinizin yörüngesinde tutacak. Mimar Sinan’ın köprü inşa etmesini sağlayan akışkanlar mekaniği prensibi sizin yolunuzu açacak. Uzay araçlarına ivme kazandıran kütle çekimi yasası, size de enerji sağlayacak. Tesla’nı alternatif akım yaklaşımı sizi ve etrafınızı büyütecek, uçak kanadının tasarım prensibi sizi yükseltecek… 30.000 yıl öncesinden de 2 sene öncesinden de öğreneceğimiz, değer üreteceğimiz çok olay var. Atalarımızın mağaralara çizdiği resimler, sanayi devrimleri, bir Wimbledon Finali, Florence Nightingale’in Üsküdar’da gerçekleştirdiği hayati değişim, 2020 Tokyo Olimpiyatlarındaki çarpıcı olaylar, Mısırlıların bize bıraktığı hikâyeler… Bu tarihi olayların hepsinden ve daha fazlasından yapılacak çıkarımlar size yolculuğunuzda büyük destek olacak.

Başarı yolculuğu, doğru hedefi belirlemek kadar hedefi doğru belirlemekle de başlıyor. Her yolculuk öncesi yapıldığı gibi, başarı yolculuğu öncesi de hazırlık yapılmalıdır. Kendinizi hazırlamak, olası engelleri öngörmek, gerekli kaynakları hazır tutmak ve yol arkadaşlarınızı belirlemek, size iyi gelecek bir yolculuk için olmazsa olmaz hazırlıklardır. “Evren, Tarih ve Sen” size başarı yolculuğunuzda size eşlik edecek. Yolculuk sırasında karşınıza çıkan engellerle başa çıkmak, destek bulmak, ihtiyacınız olan enerjiyi bulmak ve verimli kullanmak için de size destek olacak.

Bu kitap size başarıya ulaşma yolunda yol arkadaşlığı yapacak.

Tabii ki en büyük referans sensin… Senin yaşadıkların, gerçekleştirdiklerin, başardıkların, öğrendiklerinle harmanlanacak bütün bu evrensel ve tarihsel kazanımlar senin başarmanı kolaylaştıracak…”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Yurt Dışı Örgütlenme İkinci Yüzyıl Vizyonu Çalıştayı’nda konuştu

CHP, sadece yurt içinde 86 milyon vatandaşımızın değil, eskiden ‘gurbet’ dediğimiz, şimdiki ikinci vatanlarındaki milyonlarca insanımızın da baba ocağıdır, baba evidir. ‘Türkiye İttifakı’, sadece yurt içinde kullandığımız bir söylem değil, yurt dışındaki seçmenlere de sıkça hatırlatmamız gereken ve onlarla kurmamız gereken çok önemli bir gönül bağıdır. Çünkü bu baba ocağının bir tane sahibi vardır; o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür” dedi. 

Konuşmasında parti içi rekabet konusuna değinen İmamoğlu da “Parti içi rekabetin her koşulda kardeşçe ve aynı zamanda demokratik bir biçimde olmasını sağlamanın şart olduğunu düşünüyorum. Bireysel, kişisel ve özellikle partimizi, bizleri yoran bütün yüklerden kurtulmakla mecbur olduğumuz bir dönemin içerisindeyiz sevgili yol arkadaşlarım. Rekabet, daha iyiye ulaşmanın yoludur. Parti içindeki rekabet, birbiri ile yan yana koşarken birbirini ayağına çelme takmak değil, daha hızlı koşma mücadelesidir; ayrışmanın değil, bütünleşmenin aracıdır” ifadelerini kullandı. 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 30 Haziran ve 1-2 Temmuz günlerini kapsayan “Yurt Dışı Örgütlenme İkinci Yüzyıl Vizyonu Çalıştayı” düzenledi. İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) Florya’daki yerleşkesinde düzenlenen ve 21 farklı ülkeden gelen temsilcilerin yer aldığı çalıştay; CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleştirldi. Çalıştayın açılış konuşmalarını, sırasıyla; CHP Yurt Dışı Örgütlenmeden Sorumlu Parti Meclis Üyesi Mehmet Tüm, Bakırköy Belediye Başkanı Ayşegül Ovalıoğlu, TBB ve İBB Başkanı İmamoğlu, CHP Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin ve CHP Genel Başkanı Özel yaptı.

“ÇOK ZOR BİR İŞ YAPILIYOR”

Çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür eden Özel, özetle şunları söyledi:

“Çok zor bir iş yapılıyor, çok emek yoğun bir iş yapılıyor. Yurt içinde örgütlenme çabaları dahi mesafelerle yolculukları, yorgunluklarıyla zor bir işken, bunu uluslararası düzeyde yapmak, 21 farklı ülkede, 56 farklı birlikle bu işin peşinden koşmak, gerçekten büyük özveridir. Bu anlamda öncelikle bu emekleri, bu gayretlere teşekkür ederek başlamak isterim. Biraz önce de vurgulandı. CHP, 47 yıl sonra birinci parti oldu. Bu, hepimiz için çok büyük bir gurur, çok büyük bir onur kaynağı. Bunu heyecanını yaşıyoruz. Her toplantımızda bunun heyecanını paylaşıyoruz. Tabii bir yandan da bunun bir yerel seçimi olduğu ve genel seçim boyutu olduğunda, yurt dışı oyların da devreye gireceği hep hatırlatılıyor. Burada bizim açımızdan yurt dışında, iktidar partisinin yarısı kadar oy aldığımız bir son seçim pratiğimiz var ve şöyle bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Cam tavanı yurt içinde olduğu gibi, yurt dışında da kırmak gibi bir sorumluluğumuz var.”

“74 SEÇİM ÇEVRESİNİN 40’INDA BİRİNCİ PARTİYİZ”

“Yurt dışı seçmenlerde oy kullanma oranının yüzde 50’lerde kalıyor olması hem de en üst düzey motivasyonunun yaşandığı yüzüncü yıldaki seçimde dahi yüzde 50 oranında kalması ve yapılan bütün analizlerde, sandığa gitmeyen seçmenin aslında Türkiye’deki iktidara yakın bakmayan, onun uygulamalarından memnun olmayan, sandık başına gittiği takdirde iktidardan yana oy kullanmayacak seçmen olduğuyla ilgili ortaklaşılan tespitler, aslında önümüzde ne büyük bir görev, ne büyük bir fırsat olduğunu da ortaya koyuyorlar. Biz ulaşamadıklarımıza ulaşmak, ikna edemediklerimizi ikna etmek ve onları sandığa çağırma noktasında ne kadar başarılı olursak, işte aradaki fark o kadar hızla kapanacak ve bu sefer biz, belki bir sonraki seçimden sonra hem yurt içinde hem yurt dışında birinci parti olabilmiş olmanın mutluluğunu birlikte paylaşacağız. Aslında rakamlara baktığımızda, hangi ülkelerde oy kullanıldı, biz bu ülkelerden kaçında birinci partiyiz diye bakarsanız; 74 seçim çevresinde yurt dışında oy kullanıldı, biz, bunlardan 40’ında birinci partiyiz. Ve katılım oranının düşük olduğu her yerde ikinci, üçüncü partiyiz. O yüzden esas yapmamız gerekenin ne olduğu ortada.”

“SİZLERE, SADECE YURT DIŞINDAN OYLARI, SEÇMENLERİ BULACAK, 

SANDIĞA TAŞIYACAK, OYLARI SAYACAK KİŞİLER OLARAK BAKARSAK…”

“Ama diğer taraftan da biraz önce değerli Ekrem Başkanımızın altını çizdiği bir husus var. Sizlere, sadece yurt dışından oyları, seçmenleri bulacak, sandığa taşıyacak, oyları sayacak kişiler olarak bakarsak, bu da büyük haksızlık ve indirgemeci bir tutum olur. Esas olarak sizler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinin şu anda Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında, dünyanın dört bir yanında temsil eden kişilerisiniz, oradaki yüzlerisiniz. Oradaki soydaşlarımızın, vatandaşlarımızın ya da Türk vatandaşı olmasa da Türkiye’den oraya geçmiş ve şu anda o ülkelerin sadece vatandaşı olan bizim soydaşlarımızın siz oralarda hem temsilcileri hem onların sorunlarını bize taşıyacak kişiler hem de dünyanın bugün için 21 farklı ülkesinde ama yarın dünyadaki 74 farklı seçim çevresinde hem partisini temsil eden hem oradaki siyaset pratiklerine tanıklık eden ve onları partisine aktaran, oradaki iyi uygulamaları, oradaki olumlu gelişmeleri ya da oradaki kötü tecrübeleri buraya aktaracak siyasi analizler yapacak, o ülkelerin nabzını tutacak ve buraya aktaracak temsilcilerimizsiniz. Biz sizleri hem emeğinizle hem entelektüel birikiminizle hem kendinizi ve örgütünüzü geliştirmeye yönelik kapasitenizle son derece önemsiyoruz. Ve bu noktada bizlerin ve sizlerin birinci görevi, bulunduğunuz bölgelerde elbette kanaat önderisiniz, elbette seçilmiş liderlersiniz ama insan kaynağı olarak, oradaki örgütümüzü nitelik vericilik açısından geliştirmek gibi bir sorumluluğunuz var ve biz bunu son derece önemsiyoruz.”

“BABA OCAĞININ BİR TANE SAHİBİ VARDIR; O DA GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TÜR”

“Yurt içinde olduğu gibi, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın da geri ve güçlü bağlar kurmak, eksiklerimizden ders çıkarmak ve bu alanda da güçlü bir sıçramayı gerçekleştirmek için, sizin bu 3 gün boyunca yapılacak çalışmalara yapacağınız katkılar ve devamında buradan alacağınız ödevlerle, bu etkileşimin bir süreklilik içinde devam etmesi son derece önemli. Ben, bir yanı Üsküp’te bir yanı Selanik’e dayanan bir Balkan Türkü olarak, Balkanlar başta olmak üzere, Avrupa’daki ve dünyanın dört bir yanındaki yurttaşlarımızın sorunlarına, daha çok eğilen, sosyal demokrat bir parti olmanın sorumluluğunu hisseden, yaşayan ve yaşatan bir çizgiyi hep birlikte tutturmamız gerektiğini düşünüyorum. 5-6 milyonu Avrupa’da olmak üzere, 7 milyondan fazla vatandaşımız yurt dışında yaşıyor. CHP, sadece yurt içinde 86 milyon vatandaşımızın değil, eskiden ‘gurbet’ dediğimiz, şimdiki ikinci vatanlarındaki milyonlarca insanımızın da baba ocağıdır, baba evidir. ‘Türkiye İttifakı’, sadece yurt içinde kullandığımız bir söylem değil, yurt dışındaki seçmenlere de sıkça hatırlatmamız gereken ve onlarla kurmamız gereken çok önemli bir gönül bağıdır. Çünkü bu baba ocağının bir tane sahibi vardır; o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.”

CEMAAT VE TARİKAT UYARISI

“Bir öz eleştiri yapmamız gerekiyorsa biz bu öz eleştiriyi bu üç günlük çalıştayda açık yüreklilikle, birbirimizin hukukuna saygı duyarak nezaket çerçevesini terk etmeden kararlılıkla dile getirmeliyiz. Eleştiriden ve öz eleştiriden güçleneceğimizi, hatalarımızı konuşmaktan çekinmememiz gerektiğini ve doğruları hep birlikte bulmamızın önemini bir kez daha altını çiziyorum. Biz sizlerin sorunlarına eğilmedikçe, sizlerin iyi gününde, kötü gününde yanında olmadıkça başka yapıların, başka oluşumların, başka örgütlerin bu boşluğu doldurduğunu bilmemiz lazım. Yurt dışında yaşayan Türklerin, Türkiye’yle bağı olan herkesin derdiyle dertlenmek, iyi kötü gününde onunla birlikte olmak ve sorununa temas etmek çok önemli. Aksi takdirde birtakım cemaat yapıları, birtakım tarikat yapılarının birtakım Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğiyle ilgili sizinle, bizimle ortak hayaller kurmayanların, Türkiye’yi Avrupa’nın bir parçası olarak değil de Türkiye’yi çok başka  coğrafyaların bir parçası haline getirmek isteyen demokratik bir örgütlenme yerine   bambaşka yapıların örgütlenmelerini   güçlendirmeye çalışanların alan bulduğunu görmemiz gerekiyor.”

“AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ ENDİŞE VERİCİ”

 

“Yurt dışındaki siyasi akrabalarımız ‘beklenen kadar kötü olmadığı, korktuğumuz kadar olmadı’ dese de Almanya ve Fransa Türkiye’nin yurt dışında en çok vatandaşının  yaşadığı iki ülke olması açısından yaşanan meselenin bize başka bir tansiyon hissettirdiğini görmek ve bu konuyu ciddi şekilde irdelemek gerekiyor. Neonazizm, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı gibi 80 yıl öncesinde geride bırakmamız gereken birtakım ideolojilerin, yönelimlerin güç kazanıyor olmasından son derece endişe duyuyoruz. Aşırı sağın ve yabancı karşıtlığının zemin kazanmaması için partimizin yurt dışındaki akraba partilerimizle birlikte kat etmesi gereken önemli mesafeler var. Ben kaygılarımı hızlı bir şekilde yurt dışında temas halinde olduğumuz Sosyalist Enternasyonal’in hem başkanlık hem başkanlar kuruluyla, yöneticileriyle paylaştık. Önümüzdeki günlerde Romanya’da yapılacak olan toplantıda da bir kez daha masaya yatırıp konuşacağız. Aşırı sağın hafife alınmaması, bu konuda bütünleşik bir mücadelenin hep birlikte verilmesi gerek.  Aşırı sağı besleyen faktörlerin başında gelir adaletsizliği, zenginler ve yoksullar arasındaki uçurum ve bunun ülkedeki göçmenlere mal edilmesi ve onların sorumlu tutularak onların üzerinden yürütülen, kurulan bir nefret dilinin aşırı sağı beslediğiyle ilgili tespiti burada bir kez daha ifade etmek gerekiyor. Ve bu yüzden de aşırı sağın hedefinde yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın olacağının, geçmişte çok büyük acılar bize yaşatan saldırılar, birtakım katliamlar noktasında da bizleri endişelendirdiğini ve bu tehlikeyi görmezden gelemeyeceğimizi ifade etmek gerekiyor.”

ERDOĞAN’A AB ELEŞTİRİSİ: “ÇOK DA CİDDİYE ALMIYORUZ”

“Otoriter popülist bir iktidarın hedefinin Avrupa Birliği olamayacağı açıktı. Türkiye bunu bir kez daha yaşadığı pratikle ortaya koydu. Her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi’nin önümüzdeki dönem Avrupa Birliği’ne tam üyelik noktasında ifade ettiği kararlılık, dış ilişkiler noktasında ortaya koyduğumuz yeni heyecan, enerji, vizyon, dünya liderlerinin partimizle birlikte ülkemize yeni bir bakış açısı kazanmış olmaları, onlarla kurduğumuz yakın ilişkiler, diyaloglar bugün iktidar partisini yeniden Avrupa Birliği hedefini hatırlama noktasına getirdi. Erdoğan’ın uzun süredir ağzına almadığı hatta her aldığında bir polemik alanı olarak iç politika malzemesi yaptığı Avrupa Birliği ilişkilerini yeniden hatırlamış olmasını önemsiyoruz. Ancak çok da ciddiye almıyoruz.”

“ACI ACI GÜLERLER”

“Çünkü güpegündüz havai fişekler atarak kutlanan bir başlangıç bir kilometre taşı günden sonra bugün savrulduğumuz nokta iktidarın bu konuda samimi olmadığını gösteriyor. Siz 75 yıl önce kurduğunuz Avrupa Konseyi’nde şimdi Strazburg’daki bir başka binadaki  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına ısrarla direnirseniz, Anayasanızda yazıyor olmasına rağmen uluslararası anlaşmaları uygulamazsanız, İstanbul Sözleşmesi’ne mecliste  tüm partilerin oy birliğiyle karar vermişken, bir gece yarısı birkaç sapkın oyun peşine düşerek bir imzayla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilirseniz, ülkemizin Anayasa Mahkemesinin kararlarına uymuyorsanız, mahkeme kararlarını  hiçe sayıyorsanız, demokrasinin ve kalkınmanın olmazsa olmaz ön şartı kuvvetler ayrılığının üzerinde tepiniyor, sadece yürütmedeki yetkilerinizle yetinmiyor yasamaya talimatlar veriyor, hatta onun yetkilerini, yetki aşılarıyla kararnamelerle kullanıyor, ve tüm yargı organları üzerinde bir vesayet kuruyorsanız; sizin Avrupa Birliği diye bir hayaliniz olamaz. Avrupa Birliği’yle bu yaptıklarınızı aynı cümle içinde andığınızda karşınızdakiler sizi dinlerler ancak sadece acı acı tebessüm ederler.”

“UTANÇ VERİCİ BİR KİLOMETRE TAŞIDIR”

“Ve maalesef karşınızdakiler sizi elverişli, pazarlık edilebilecek Suriyeli sığınmacılar için bir kampa dönüştürülebilecek, parasını verip kullandığınız, parasını verip susturdukları bir paydaş olarak görürler. Sizi asla ve asla gelecekte aynı parlamentoda temsil edilebilecek bir ortak, bir aday ülke olarak görmezler. Maalesef Angela Merkel’le Erdoğan’ın geçmişte yaptığı anlaşma, 6 milyon euro üzerinden sıkıştıkları el, Merkel için başarıdır. Erdoğan için başarıdır. Ama Türkiye ve Avrupa Birliği idealleri açısından utanç verici bir kilometre taşıdır. Para karşılığında 10 milyona varan sığınmacının Türkiye’de bulunması ve bunun karşılığında 6  milyon euro para alınması tabii anlaşmanın görünen yönü. Türkiye’deki hak ihlallerine karşı raporların yumuşak yumuşak yazılması, müeyyidelerin zamana yayılması ve bugün Avrupa değerlerinden kopmuş, demokratik standartları yenilemiş bir noktaya Türkiye’nin savunulması şaşırmayacak bir sonuçtur.”

GRİ LİSTE ELEŞTİRİSİ: “ÖVÜNÜLECEK DEĞİL UTANILACAK BİR DURUM”

“Neredeyse birileri çıkacak ve diyecek ki; ‘eskiler bilmez, gençler bilmez, eskiden biz gri listedeydik.’ Buradan hatırlatalım. Biz gri listeye 2021 yılında girdik. Biz gri listeye son günlerde hızla yapılan bazı kanunu düzenlemeler yapılmadığı için girdik. Biz gri listedeydik. Dün çıktık. Bu övünülecek değil, çok utanılacak bir durumun, çok utanılacak bir üç yılın , AK Parti’nin bu ülkeye son üç yılda yaşattığı gerçeğidir. Çıktığımız günü listede Burkina Faso var. Yemen var, Suriye var, Mali var, Kongo var. Yani bulunduğumuz yer zaten pek çok ülkenin bulunduğu bir yerdi de biz orada bir üst lige falan çıktı. Biz utanç verici bir yere düşmüştük. Çok gecikmeli olarak ve nihayet ittir kaktır, hatta bir gece önce ‘bakalım siyasi bir kararla bizi orada tutacaklar mı ‘ gibi tuhaf değerlendirmelerle yani öz güveni eksik bir şekilde yarım yamalak Burkina Faso’nun olduğu yerden kurtulduk. Ama üç yıldır bizi orada tutan ve Türkiye’yi bu utançla yüzleştiren bu iktidardan başkası değildi.”

“FUTBOL ŞAMPİYONASINA VİZE İLE GİDEN TEK ÜLKE TÜRKİYE”

“Bu ülkeyi 23 yıldır yöneten iktidar Türkiye’yi bir takım saplantılı bakış açılarıyla Erovizyon şarkı yarışmasına sokmadığı gibi, pek çok uluslararası alandaki temsiliyetimizi kaybettirdiği gibi, dünya 3’üncüsü olmuş bir milli takımdan Avrupa ve Dünya Şampiyonalarına katılamayan bir milli takım noktasına getirip bu dönem nihayet çok şükür Almanya’da temsil edildiğimiz noktada oraya giderken vize alan tek ülke biziz.Öğrencilerimiz, bilim insanlarımız, iş insanlarımız hastalarımız vize sorunu yüzünden büyük mağduriyetler yaşıyoruz. Schengen vizesi en çok reddedilen ülke maalesef Türkiye’dir.”

SON KAPTAN BENZETMESİ

“Çok kullanılan gemi metaforuna  dönecek olursak;  bu geminin birinci kaptanı bu geminin yönünü batıya çevirmiş. Sebebi bir hayranlık, bir düşkünlük falan değildi. Batıda bilim vardı, demokrasi vardı. Batıda kuvvetler ayrılığı vardı. Batıda insan hakları vardır ve belliydi ki Batı iyiye gidiyordu, zenginleşiyordu ve yükseliyordu. Bugün geminin son kaptanı rotayı doğuya çevirdi. İki tarafa bakalım. Ne tarafa gideceğimize hep birlikte karar verelim. Bir tarafta güçlü parlamentolar, kuvvetler ayrılığı, güçlü demokrasiler var. 45 bin dolarlık milli gelir var. ‘Hadi dönelim bu tarafa gidelim’ dedikleri Şagnay iş birliği örgütünde güçlü liderler, bu taraftakiler o kadar güçlü değil. Büyük saraylar, bu taraftakiler iş bilmezliklerinden apartman dairelerinde oturuyor. En pahalı araçlar uçan saraylar. Bu taraftakiler tarifeli uçuyor. En pahalı araçları üretiyor bu taraftakilere satıyor. Bu tarafta zengin yandaşlar, bu tarafta gelir daha doğru dağıtılıyor. Ve bu tarafta fakir halklar var. 4 bin 500 dolar milli gelir var. Bugün Erdoğan’ın Şangay İşbirliği Örgütü dediği, ‘oraya gidelim, oraya gidelim’ dediği yerin ortalaması 4 bin 500 dolar. O yüzden bakmayın siz Erdoğan’ın  ‘Avrupa Birliği hedeflerinden  ayrılmayacağız’ demesine. Hedefledikleri yerde bizi bekleyen akıbet de ortadadır. O yüzden bütün vatandaşlarımızı Erdoğan’ın bizi ne tarafa götürmeye çalıştığına, ama geminin ilk ve ebedi kaptanının gösterdiği yönün ne olduğuna dikkat kesilmeye bir kez daha davet ediyorum.”

SEÇİM MESAJI 

“Şimdi yurt dışının da oy kullanacağı 2. Yüzyılın ilk genel seçimlerde geliyoruz. 1970’te Bülent Ecevit dünyadaki rüzgarları doğru gören, doğru okuyan partisinin doğru konumlandıran Türkiye’de de partisine doğru bir had çizen ve bunu sadece liderlikle değil çok güçlü bir kadro hareketiyle yapan üçüncü genel başkanımızdı. Onun döneminde girdiğimiz iki genel, iki yerel seçimin dördünden de birinci parti çıkmıştık. Şimdi Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk genel seçiminden, partimizdeki değişimle sadece genel başkan değişikliğiyle değil 43 yaş ortalamasına sahip genç kadroların da içinde bulunduğu tecrübeli kadrolarla birlikte bir parti meclisiyle, yarısı kadın yarısı erkek olan bir gölge kabineyle merkez yönetim kuruluyla, hepsi yerelde kentlerini geçmiş dönemde iyi yönetip yeniden adaylaşan başta sayın Ekrem İmamoğlu ve  Mansur Yavaş olmak üzere tüm belediye başkanlarımızla Cumhuriyetin ikinci yüzyılın ilk yerel seçimlerinde büyük bir rüzgar yarattık, yakaladık ve büyük bir görevle karşı karşıyayız. Şimdi hem yerel yönetimleri doğru yöneterek, dürüst yöneterek, şeffaf yöneterek bu süreçleri israftan uzak…”

“BU HAVUZDA EKREM İMAMOĞLU YÜZMEYİ TERCİH EDEBİLİRDİ”

“İçinde bulunduğumuz mekanı buradan bilmeyenler için ben ifade edeyim. Bu havuzda Ekrem İmamoğlu yüzmeyi tercih edebilirdi. Çünkü içinde bulunduğunuz kampüsün tamamı Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında Bakırköylü olmasına rağmen dönemin Bakırköy Belediye Başkanımızın da haberi ve yeri olmayan AK Parti’nin İstanbul’daki belediye başkanlarının villalarının bulunduğu yerdi. 12 villada oturuyorlar. En büyüğünde de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oturuyordu. Burası da onların yüzme havuzuydu. Bu mekan yeniden kazanıldı ve şimdi bir bilgi havuzu olarak kullanılıyor.  Bizim belediye başkanlarımız  bu villalarda oturabilirlerdi. Bunu ellerinin tersiyle ittiler. Ve bu mekanı 16 milyon İstanbullunun geleceğini planlamak üzere bbir ajans yerleşkesine çevirdiler. Oyu Cumhuriyet Halk Partisi’ne verirseniz mekanlar halkın oluyor, boş alanlar orman oluyor. Keyif havuzları, bilgi havuzlarına dönüşüyor. Oy AK Parti’ye verildiğinde bu mekanlar ne oldu? O İstanbul’un güzelim ormanları ne oldu? O kente kazandırılabilecek dünya kadar arazi nasıl gökdelenler oldu? Bu kenti AK Parti yönetmeye başladığında 4 olan gökdelen sayısı nasıl 256 oldu, hep birlikte hatırlayalım. Ve sosyal demokrat belediyecilik dayanışma demek sosyal demokrat belediyesini paylaşma demek. İsraf yerine, hizmet demek ve varlıkları kendi lehlerine, yakınlarının lehine, yakın çevrelerinin lehine değil, tüm vatandaşların lehine kullanmak, onların hizmetine sunmak demek.”

İMAMOĞLU: “CHP’NİN BU ÜLKEYİ KURAN AZMİN VE İRADENİN PARTİSİ OLDUĞUNUN HEPİMİZ FARKINDAYIZ”

“Umut ederim ki bu buluşma, hep beraber birbirimizi daha iyi anladığımız, daha iyi önerilerle, daha iyi bir organizasyonla, güçlü bir örgütlenme modelinin yurt dışında da var olmasını sağlayacağımız bir şekilde sonuçlanır” diyen İmamoğlu da konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Partimizin hem ülkemiz için hatta evrensel değerler üzerinden hem de dünya için ne anlam ifade ettiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. CHP’nin bu ülkeyi kuran azmin ve iradenin partisi olduğunun hepimiz farkındayız. Elbette ki demokrasinin en önemli savunucusuyuz. Yenileşmenin, çağdaşlaşmanın en önemli temsilcisiyiz. Zira CHP’nin aynı zamanda bu ülkenin kurucusunun kurmuş olduğu bir parti olması, Cumhuriyetimizin kurucusu bir parti olması, hepimiz için büyük bir onur ve gurur kaynağıdır. Bu ülkenin bağımsızlığına, ulusallığına nasıl güçlü bir şekilde sahip çıkan bir parti olmuşsak, aynı zamanda modern ve evrensel değerlere de çok güçlü bir biçimde sahip çıkan bir partiyiz. Özgün ve gerçekten çok özel bir siyasi iradeye sahip partimizin bütün dünyaya ilham veren, yol gösteren bir pozisyonda olmasının da şart olduğunu bilmeliyiz.”

“STRATEJİK GÖREVLERİNİZ VAR”

“Bugün bizler, partimizin işte bütün bu özelliklerinden güç alarak, ülkemizin çok güçlü bir demokrasiye, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını gerçekten dünya ekseninde hak ettiği yere taşıma yine evrenselliğin, modernliğin rotasına oturması noktasında büyük emeği ortaya koymakla sorumlu olan insanlarız. Bu mücadele, inşallah vermiş olduğumuz mücadelenin sonucunda elde edeceğimiz başarıların, sadece ülkemiz için olmadığını, sınırlarını aştığını, belki de özellikle 31 Mart seçimlerinden hemen sonra en derin şekilde yaşayan ve hisseden insanlar sizlersiniz. Her birimiz tam da işte bu hedefe odaklanmak ve birlikte çalışmak zorundayız. Bundan da kuşkum yok. Tabii ki stratejik görevleriniz var. CHP’nin her örgüt üyesi ya da parti için mücadele eden insanın bulunduğu pozisyonu gereği, yaşadığı alan gereği elbette gözetmesi gereken ve mutlak dikkatini vermesi gereken hususlar var.”

“MAHARETLERİMİZİ ORTAYA KOYMALIYIZ”

“Ben, yurt dışı örgütlenmesi içerisinde bulunan siz kıymetli dostlarımızı, yurt dışından gelen oylar çerçevesinde elbette değerlendirmiyorum. Yurt dışı örgütlerimizin böyle değerlendirilmesi, güç ve potansiyellerine haksızlık etmiş olmak olur. O bakımdan yurt dışından gelen oylar elbette önemlidir, ama sizler gibi değerli insan kaynaklarından gelecek fikirler, bakış açıları, partimizin geleceği için daha önemlidir. Sizlerin farklı toplumsal ve kültürel çevrelerde edindiğiniz bilgi, deneyimler, ülkemize yansıtılma biçimi daha önemlidir. Tam da işte her alanda yerelle evrenselin sentezine ulaşmaya çalışan bizler, böylesi güçlü bir karma yapının, mutlak faydasına erişmeyi bilmeliyiz ve başarmalıyız. Siyasal bakımdan baktığınızda hem bireysel hem toplumsal hem ulusal pratiklerimiz, bu yönüyle değerlidir ve bunu dayanışma içerisinde, örgütlü bir modelle, iyi bir organizasyon bütünlüğü içerisinde nasıl sonuca evrileceği konusunda maharetlerimizi ortaya koymalıyız.”

“REKABET, DAHA İYİYE ULAŞMANIN YOLUDUR”

“Tabii bunları yapabilmek için, mutlaka CHP’nin özellikle Türkiye’nin dönüşüm yolculuğunda verdiğimiz mücadeledeki ilk görev, değişime önce kendimizden başlamak zorunda olduğumuzu hatırlamamız, eksiklerimizle, hatalarımızla yüzleşmek ve kendimize bu anlamda, tabiri caizse, çeki düzen vermek zorundayız. Parti içi rekabetin her koşulda kardeşçe ve aynı zamanda demokratik bir biçimde olmasını sağlamanın şart olduğunu düşünüyorum. Bireysel, kişisel ve özellikle partimizi, bizleri yoran bütün yüklerden kurtulmakla mecbur olduğumuz bir dönemin içerisindeyiz sevgili yol arkadaşlarım. Rekabet, daha iyiye ulaşmanın yoludur. Parti içindeki rekabet, birbiri ile yan yana koşarken birbirini ayağına çelme takmak değil, daha hızlı koşma mücadelesidir; ayrışmanın değil, bütünleşmenin aracıdır.”

“PARTİMİZE YAKIŞMAYAN TEK BİR UYGULAMAYA, TEK BİR SÖZE, TEK BİR BAKIŞA BİLE GEÇİT VERMEMELİYİZ”

“Çeşitli ülke ve şehirlerdeki CHP yurt dışı örgütlerinde, dönem dönem parti içi rekabetin yıpratıcı hal alabildiğini görüyoruz. Evet ülkemizde de bunu yaşıyoruz, yurt dışındaki örgütlerimizde de bunu yaşıyoruz. Ayrıştırıcı bir dilin hakim olabildiğini de görüyoruz. Bunları görerek, bunlara tedbir alarak yol yürümenin şart olduğunu da biliyoruz. Tabii son derece sınırlı sayıda örnekler olsa da çok hassas ve çok tarihi bir dönemden geçtiğimizin farkına vararak -her zaman her yerde söylüyorum- bazı bildiğimiz, gördüğümüz, dönem dönem yüksek seviyede kınadığımız bütün tavır ve davranışlardan uzak, bir arada konuşabilmeyi, müzakere edebilmeyi, doğru yolu bulabilmeyi, ortak aklın masamızdaki kesin pusula olmasını sağlayabilmeyi başarmak zorundayız. Partimize yakışmayan tek bir uygulamaya, tek bir söze, hatta partimize yakışmayan tek bir bakışa bile geçit vermemeliyiz. Bizler, insanlara ve birbirimize, aynen Atatürk’ün vatandaşa, o Tokat’ta çekilen fotoğraftaki baktığı gibi bakabilmeyi, aynı hassasiyeti de birbirimize bakarken gösterebilmeyi başarmak zorundayız.”

“BUNDA DA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN İMZASI VAR”

“Herkese ve birbirimize karşı iletişim ve müzakere kapılarının sonuna kadar açık olması gerektiğini unutmamalıyız. Bunu yapamayanların, örgütlenme içerisinde bu görevlere talip olma şansı yoktur. Sabır ve aynı zamanda son derece anlayış gerektiren ve bu anlayış doğrultusunda insanları ikna edebileceğini bilen insanların yapması gereken bir görev hassasiyeti içerir. Dolayısıyla, inşallah bu buluşma ve bu çalıştayın, İstanbul Planlama Ajansı’nın kurulduğu bu kampüsün, bu nezaketli ortamın, bu doğanın en güzel parçası haline gelmiş bu asil görünüşün… Ki bunda da Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası var. Buradaki ormanlaşmanın, ağaçlandırmanın mimarı da burayı çok seven, burada denize giren, Florya’da aşağıda deniz kıyısında köşkü olan, arka tarafta da böylesi büyük bir alanı ağaçlandırarak, elbette müstakil, birkaç kişiye hizmet etmesinin değil de toplumcu bir yapıya dönüşmesini arzu ettiğine inandığımız Ata’mızın bu emanetini halka açarak, bir planlama ajansı ve İstanbul’umuzun geleceğini tartıştığımız bir kuluçka merkezine, bir bilgi havuzuna dönüştürdüğümüz bu alanda, umut ediyorum sizlerin bu ortak paydalarının odaklanıldığı ve sonucunun da çok güçlü bir biçimde rapora dönüştüğü buluşmaya döner.”

“KENDİ İÇİMİZDE KURDUĞUMUZ İLETİŞİMİN NİTELİĞİ VE KALİTESİ…”

“Unutmayalım ki, kendi içimizde kurduğumuz iletişimin niteliği ve kalitesi, en çok nerede işe yarıyor biliyor musunuz? Bize oy vermeyen vatandaşlarımızın ikna olmasında işe yarıyor. Kendi aramızda kurduğumuz nitelikli ilişki, diyalog, saygı ve sevgi çerçevesini gördüğü takdirde, o insanların bize oy vermeye ikna olduklarını unutmayınız lütfen. Tabii bazen sürekli bize oy veren vatandaşlarımızın reflekslerinin, bizdeki tavır veya koşullar ne olursa olsun, bize geldiğini görüyoruz. Ama onun bize yetmediğini de biliyoruz. İşte bugün gururla 1977’den beri ilk kez partimizin birinci olduğu meselesini söylüyoruz ama bir yanıyla da çok derin düşünmemiz gereken bir sonuçtur bu, 1977 ve 2024 arasındaki uzun mesafe. Bu bakımdan, yurt dışı örgütlerimizin çok etkili model oluşturacak, öncü uygulamalar geliştirmesini diliyorum. Hatta bu gelişmelerin, burada çıkan belli sonuçların, o evrensel değerleri içeren kapasitelerinin yurt dışı örgütlenmede de işimize yarayacağına inanıyorum.”

“CHP’Lİ OLMANIN BENDEKİ EN ÖNEMLİ KAVRAMI…”

“Teknolojik imkanların dünyayı küçülttüğü ama yanlış siyasi anlayışlar yüzünden insanların arasındaki mesafelerin büyüdüğü bir dönemi yaşadığımız bu ortamda, ben, doğru siyasetin her şeyden önce duygusal mesafeleri azaltan, insanlar arasındaki gönül köprülerini en güçlü şekilde kuran siyaset olduğuna inanıyorum ve bu pozitif anlayışın, bu hümanist bakışın toplumlara verdiği fayda kadar, dünyaya verdiği faydayı önemsiyorum. Savaşları azaltan, barışı büyüten ve insanları birbiriyle kucaklaştıran bir süreç. Ben, bu yönüyle CHP anlayışını çok önemsiyorum. CHP’li olmanın bendeki en önemli kavramı, her şeyden önce iyi insan olma kavramıdır. İyi insan olduktan sonra her şeyi başarabiliriz. İnsanı sevmek, insana özen göstermek, doğayı sevmekle eşdeğerdir; hayatı, yaşamı, her şeyi sevmekle eş değerdir. Bu bizim bütün duygularımızla, bütün geleneklerimizle, bütün bakış açımızla aslında çok örtüşen bir bakış açısıdır. Bunu lafta değil, uygulamalarımızda, başta birbirimize göstererek, sonra da o sevgi halkasını, çemberini görev yaptığımız alanlara yayarak büyütmeliyiz.”

“BU İŞİN BAŞKA BİR YOLU YOK”

“Adalet, eşitlik, özgürlük, demokrasi, cumhuriyet, laiklik gibi savunduğumuz tüm değerlerin özünde, aslında herkesi kendimiz gibi görmenin yattığını unutmamalıyız. Empati duygusu ve karşındaki insanın yerine kendini koyma, onu hissetme, ona göre davranabilme duygusu. Bu duygunun, bu anlayışın Anadolu’nun her köşesine, dünyanın dört bir yanına yayıldığında, işte o zaman her şeyin çok güzel olacağına yürekten inanıyorum. Bu işin başka bir yolu yok. Bu güzel kampüs, başka bir boyutuyla sizi burada misafir etmenin gururunu yaşıyor. Bu güzel kampüste, aynı zamanda sizler gibi buradan yurt dışına göç eden iki bilim insanının da ismini taşıyor. Uğur Şahin’in ve Özlem Türeci’nin ismini taşıyor. Bu bakış açısıyla aslında ne kadar büyük başarılara imza atabildiğinizi görüyorum. O bakımdan ülkemizle bağınızın kopmamasını, bu şekilde örgütlü bir yapıyla Türkiye’mizi ikinci yüzyılına da en güçlü hatlarıyla talip olan partimizin iktidarına yol yürürken, sizlerin katkılarını önemsiyor, bu duygu ve düşüncelerle emeği geçen bütün dostlarımıza teşekkür ediyorum. Genel Başkanımızın önderliğinde en güçlü raporun buradan çıkmasını ve yurt dışında da bizi sevindiren sonuçları önümüzdeki genel seçimde hep birlikte alabilmeyi diliyorum.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Altay: “Selçuklu Dârülmülkü Konya Türkiye Yüzyılı’nın da En Önemli Şehirlerinden Biridir”

Alaeddin Camii Selçuklu Sultanları Türbesi’nde düzenlenen programda konuşan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, “Selçuklu Dârülmülkü unvanıyla müşerref olan ve asırlardır ay gibi parlayan Konya’mız, 200 yılı aşkın başşehirlik tecrübesiyle bugün de ülkemizin yarınlarının ve Türkiye Yüzyılı merhalemizin en önemli şehirlerinden biridir. Konya gibi, medeniyetler beşiği bir şehre hizmet etmek, bizler için büyük bir onur ve ayrıcalıktır. Bugün bizlere düşen görev, tarihimizin kadim değerleriyle yarınlarımızı inşa etmek ve bu eşsiz şehri daha da ileriye götürmektir” dedi. AK Parti Konya Milletvekili Mehmet Baykan, Konya’nın, Selçukluların en ihtişamlı zamanlarının yaşandığı, Osmanlı’ya ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolların açıldığı şehir olduğunu belirtti. Konya Valisi Vahdettin Özkan, “Selçuklu’nun Konya’mızda ilimle, irfanla, sanatla, zarafetle, bu kadar derinleşmesi, bütün nesiller üzerinde, tarih üzerinde çok müessir bir fonksiyon ifa ediyor” ifadelerini kullandı.

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Konya’nın Türkiye Selçuklu Devleti’ne başşehir oluşunun 927. Yılı kapsamında Darülmülk Kutlamaları ve anma programı düzenlendi.

Selçuklu Sultanları’nın metfun bulunduğu Alaeddin Camii avlusunda düzenlenen program Kur’an-ı Kerim tilaveti ve Selçuklu Gülbank Duası ile başladı. Ardından Konya Büyükşehir Belediyesi Türk Tasavvuf Musikisi ve Sema Topluluğu tarafından Selçuklu Nevbe Merasimi icra edildi. Programda Prof. Dr. Mustafa Demirci de günün anlam ve önemini anlatan bir sunum yaptı.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, programda yaptığı konuşmada Konya’nın başkent oluşunun 927. yılı vesilesiyle Selçuklu sultanlarına, kahraman askerlerine ve bu ülke için canını feda eden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diledi.

“KONYA’MIZ, KADİM MEDENİYETİMİZİN İNKİŞAFINA YÖN VEREN EN ÖNEMLİ ŞEHİRLERİN BAŞINDA GELMİŞTİR”

Anadolu’da yükselen kutlu medeniyetin kıvılcımının, Malazgirt Zaferi ile başladığını kaydeden Başkan Altay konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: 

“Kutlu fetihten 26 yıl sonra 1097 yılında başşehir olan Konya’mız, kadim medeniyetimizin inkişafına yön veren en önemli şehirlerin başında gelmiştir. Anadolu’nun kültürel ve siyasi şekillenmesinde kritik rol oynayan Konya, Selçuklu’nun kendine özgü mimarisiyle ihtişamlı bir çehreye bürünmüş, ilim ve irfan dünyamız Konya’da gelişmiş; sanatta, kültürde, ticarette ve birçok alanda bu topraklar benzersiz kazanımlara kavuşmuştur. Tüm bunların yanında Mevlana Celaleddin Rumi’nin hikmetli düşünceleriyle, Sultan Alaeddin Keykubad’ın bilge yönetimiyle tanışan Konya’mız, Şems-i Tebrizi, Sadreddin-i Konevi, Yunus Emre, Ahi Evran gibi ve daha nice münevver şahsiyetlerin bıraktığı izlerle benzeri olmayan bir şehir statüsü kazanmıştır.”

“KONYA’MIZ, BUGÜN DE TÜRKİYE YÜZYILI MERHALEMİZİN EN ÖNEMLİ ŞEHİRLERİNDEN BİRİDİR”

“Selçuklu Dârülmülkü unvanıyla müşerref olan ve asırlardır ay gibi parlayan Konya’mız, 200 yılı aşkın başşehirlik tecrübesiyle bugün de ülkemizin yarınlarının ve Türkiye Yüzyılı merhalemizin en önemli şehirlerinden biridir” diyen Başkan Altay, “Konya gibi, medeniyetler beşiği bir şehre hizmet etmek, bizler için büyük bir onur ve ayrıcalıktır. Bugün bizlere düşen görev, tarihimizin kadim değerleriyle yarınlarımızı inşa etmek ve bu eşsiz şehri daha da ileriye götürmektir. Konya Büyükşehir Belediyesi olarak şehrimizin tarihine ve kültürüne her daim sahip çıkıyoruz. Yaptığımız kentsel dönüşüm çalışmalarıyla Konya’mızın tarihi dokusunu yeniden gün yüzüne çıkarıyor; altyapıdan eğitime, ulaşımdan sağlığa, spordan sanata her alanda geçmişten kopmayan yenilikçi projeleri hayata geçiriyoruz. Yüce Allah’a, bizleri bu şehrin hizmetkârı eylediği için sonsuz hamd ediyorum” diye konuştu.

Başkan Altay konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Anadolu’yu bizlere miras bırakan kahraman ecdadımızı, onlara liderlik eden sultanlarımızı, geçmişten günümüze hikmet ve düşünceleriyle medeniyetimizi aydınlatan âlim ve ulemalarımızı, bu toprakları vatan kılmak için bir gül bahçesine düşer gibi toprağa düşerek şehadete eren tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.”

“NE MUTLU BİZDEN ÖNCEKİLERE, NE MUTLU BİZE, NE MUTLU BİZDEN SONRAKİLERE”

AK Parti Konya Milletvekili Mehmet Baykan, Konya’nın, Selçukluların en ihtişamlı zamanlarının yaşandığı, Osmanlı’ya ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolların açıldığı şehir olduğunu belirterek, “Allah’a hamd ediyorum ki bu güzel şehirde, bu mübarek şehirde, dünya tarihinde önemli bir yere sahip bir şehirde bizleri halk etmiş, bu şehre hizmet etme imkanını vermiş. Bu anlamda son yıllarda şehri yönetenlerin çok büyük gayretleri var. Bizden önce de bu şehre hizmet edenler oldu. Kıyamete kadar bizden sonra da mutlaka hizmet edenler olacak. Ne mutlu bizden öncekilere, ne mutlu bize, ne mutlu bizden sonrakilere” ifadelerini kullandı.

VALİ ÖZKAN: “ECDADIMIZIN MANEVİ HUZURUNDA TAZİMLE EĞİLİYORUZ”

Konya Valisi Vahdettin Özkan ise Konya denince akla; ilmin, irfanın, hikmetin cazibe merkezi bir şehrin geldiğini ve Konya’yı Konya yapan en önemli hususlardan birisinin de bu olduğunu söyledi. Yapılan fetihlerin sadece fiziksel olarak toprak alınması anlamı taşımadığını dile getiren Özkan, “İnsanların aklına, fikirlerine, vicdanlarına hitap edecek derin bir medeniyet oluşturuluyor. Selçuklu’nun Konya’mızda ilimle, irfanla, sanatla, zarafetle, bu kadar derinleşmesi, bütün nesiller üzerinde, tarih üzerinde çok müessir bir fonksiyon ifa ediyor. Bu vesileyle bu toprakları bize vatan kılan, milli değerlerimizi, manevi değerlerimizi, dünyaya, insanların aklına, zihnine nakşeden ecdadımızın Selçuklu sultanları başta olmak üzere manevi huzurunda tazimle eğiliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Programa; Konya İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Cemil Lütfi Özkul, Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, MHP Konya İl Başkanı Remzi Karaarslan ve davetliler katıldı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Lüleburgaz Belediyesi’nden buğday hasadı

Üretimin önemine dikkat çeken Lüleburgaz Belediye Başkanı Dr. Murat Gerenli; “Yaşadığımız bu ekonomik şartlarda toplumsal dayanışmanın artması, ihtiyaç sahibi komşularımıza kendi ürettiklerimizi ulaştırmamız bizim için çok anlamlı” dedi.

‘Üreten belediye’ anlayışıyla çalışmalarını sürdüren Lüleburgaz Belediyesi, tarlalarını işlemeye devam ediyor.

İhtiyaç sahibi vatandaşlar için ekilen buğdayların hasadı Lüleburgaz Belediye Başkanı Dr. Murat Gerenli’nin de katılımıyla gerçekleştirildi.

HALKIN TARLASINDAN HALKIN SOFRASINA

Hasadın ardından konuşan Lüleburgaz Belediye Başkanı Dr. Murat Gerenli; “Lüleburgaz Belediyesi olarak ‘tarladan sofraya’ anlayışıyla başlattığımız, Lüleburgaz Belediyesi’ne ait tarımsal vasıflı arazilerde yapmış olduğumuz üretime devam ediyoruz. Ekibimizle beraber ve halkın tarlalarından, halkın sofrasına yetiştirdiğimiz ürünleri una ve ayçiçek yağına dönüştürerek ihtiyaç sahibi komşularımıza ulaştırmaya devam ediyoruz. Dayanışmayı her alanda her planda sürdürmek istiyoruz. Bu bizim için çok önemli. Hele ki yaşadığımız bu ekonomik şartlarda toplumsal dayanışmanın artması, ihtiyaç sahibi komşularımıza kendi ürettiklerimizi ulaştırmamız bizim için çok anlamlı. Bununla da büyük bir gurur duyuyoruz” dedi.

“ÜRETMEK ZORUNDAYIZ”

Küresel ölçekte yaşanan iklim değişikliğine bağlı risklere dikkat çeken Gerenli; “Üretmek zorundayız. Gıda krizi, su krizinin yaşanmasının çok olası olduğu önümüzdeki dönemlere hazır olmak için her alanda üretmemiz lazım. Üretirken de bunu paylaşıp komşularımızla mutluluğumuzu daha da büyütmek istiyoruz. Bu konuda emek harcayan herkese çok teşekkür ediyorum. Üreten belediyecilik anlayışıyla, dayanışmacı sosyal belediyecilik anlayışıyla çalışmaya bundan sonra da aynı enerjimizle devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Hasat edilen buğdaylar, kısa süre içerisinde un haline getirilerek ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırılacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Karşıyakalı çocuklar bu yaz spora doyacak!

Yoğun ilgi gören kurslara kayıtların devam ettiğini söyleyen Belediye Başkanı Yıldız Ünsal “Karşıyakamızda sporla iç içe, sağlıklı nesiller yetiştirmek için çalışıyoruz” dedi.

 

Karşıyaka Belediyesi, çocuk ve gençlerin tatil dönemini sporla ve nitelikli aktiviteler ile değerlendirmesini sağlamak amacıyla ‘Yaz Spor Okulları’nı açtı. Belediye Spor İşleri Müdürlüğü koordinasyonunda 24 Haziran itibarıyla başlayan eğitimler kapsamında voleybol, atletizm, temel hareket eğitimi, masa tenisi, jimnastik, okçuluk, yüzme, kano, basketbol ve judo branşlarında kurslar veriliyor.

 

MODERN TESİSLER

Voleybol kursuna Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu; atletizme Semra Aksu Atletizm Pisti; temel hareket eğitimi, masa tenisi, jimnastik ve okçuluğa 1912 Zühtü Işıl Spor Salonu ev sahipliği yapıyor. Yüzme dersleri Karşıyaka Belediyesi Yüzme Havuzu’nda, kano dersleri ise Tahir Secder Akıncı Deniz Kanosu Eğitim Merkezi’nde veriliyor. Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde de jimnastik ve judo eğitimleri gerçekleşiyor.

 

NİTELİKLİ EĞİTİM

Sporla iç içe, sağlıklı nesiller yetiştirmek için çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal “Karşıyakamızda mutlu ve sağlıklı bireyler yetiştirmek için spora büyük önem veriyoruz. Bu anlayışla, çocuklarımızın yaz tatilinde hem bedensel, ruhsal ve fiziksel gelişimlerini desteklemek hem de boş zamanlarını nitelikli aktiviteler ile değerlendirmelerine katkıda bulunmak amacıyla Yaz Spor Okullarımızı başlattık. Gösterilen ilgi için teşekkür ediyor, tüm çocuk ve gençlerimizi kurslarımıza bekliyoruz” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı