Aylık arşivler: Eylül 2024

Haftaya satış baskısıyla başlayan Bitcoin 64.000 doların üzerinde tutunmaya çalışıyor

Bitcoin 64.581 dolar, lider altcoin Ethereum 2.638 dolar seviyesinde işlem görüyor. Kripto para piyasasının toplam değeri 2,27 trilyon dolar. Bitcoin’in piyasa değeri 1,27 trilyon dolar, Ethereum’un piyasa değeri ise 317 milyar dolar. CoinTR Araştırma Departmanı tarafından hazırlanan bültende kripto para sektöründeki gelişmelere yer veriliyor.

ABD Spot Bitcoin ETF’leri Haziran’dan bu yana en yüksek günlük girişi kaydederken, BlackRock’un Spot Ethereum ETF’si ilk kez 1 milyar doları aştı

ABD merkezli spot Bitcoin ETF’leri üst üste yedi işlem günü boyunca kesintisiz girişler kaydederek büyümesini sürdürdü. Cuma günü gerçekleşen girişler, haziran ayından bu yana görülen en yüksek günlük giriş olarak dikkat çekti. Bu yükselişle birlikte fonların toplam varlık değeri 61,21 milyar dolara ulaşarak son iki ayın en yüksek seviyesini gördü. Cuma günü toplamda 494,27 milyon dolarlık net giriş gerçekleşti. Ark ve 21Shares’in ARKB fonu 203,1 milyon dolarlık girişle lider olurken, Fidelity’nin FBTC fonu 123,6 milyon dolar ve BlackRock’un IBIT fonu 110,8 milyon dolarlık giriş kaydetti. Diğer fonlar arasında Grayscale’in GBTC fonu 26,1 milyon dolar, Bitwise’in BITB fonu 12,9 milyon dolar, VanEck’in HODL fonu 11,1 milyon dolar, Invesco’nun BTCO fonu 3,3 milyon dolar ve Valkyrie’nin BRRR fonu 3,3 milyon dolar giriş gördü. Dört fon ise kayda değer bir hareket olmadı. Bu toplam giriş, 4 Haziran’da kaydedilen 886,75 milyon dolardan sonraki en yüksek seviyeye ulaştı. Benzer şekilde ABD merkezli spot Ethereum ETF’leri de Ağustos başından bu yana en yüksek haftalık girişlerini kaydetti. Altı hafta üst üste gerçekleşen çıkışlardan sonra spot ETH ETF’leri dönüm noktasına ulaştı. SoSoValue verilerine göre, cuma günü Ethereum ETF’lerine 58,7 milyon dolarlık giriş oldu ve haftalık toplam giriş 84,5 milyon dolara yükseldi. Bu altı haftalık çıkış serisinin ardından fonların ilk kez net pozitif giriş kaydettiği bir hafta oldu. Fidelity’nin FETH fonu 42,5 milyon dolarla en büyük girişe sahip olurken, BlackRock’un ETHA fonu 11,5 milyon dolarlık girişle onu takip etti. BlackRock’un fonu, bu girişlerin ardından toplamda 1 milyar dolarlık net varlık değerine ulaşarak bu başarıya imza atan ikinci Ethereum fonu oldu.

 

New York merkezli bir hedge fonuna göre ABD seçim sonuçları, Bitcoin’in dördüncü çeyrekteki yükselişini yavaşlatmayacak

ZX Squared Capital’in yatırım başkanı CK Zheng’e göre ABD’deki başkanlık seçimleri, kazanan kim olursa olsun, Bitcoin’in fiyatına olumlu etki yapacak. Zheng, hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat partilerin artan ABD borcu ve bütçe açıklarıyla ilgili gerekli adımları atmamasının seçim sonrasında Bitcoin için güçlü bir yükseliş anlamına geleceğini belirtti. Ayrıca, Nisan ayında gerçekleşecek Bitcoin yarılanmasının tarihsel olarak dördüncü çeyreklerde güçlü yükselişler getirdiğini ve önceki başkanlık seçimlerindeki belirsizlik dönemlerinin de Bitcoin’e yarar sağladığını hatırlattı. CoinGlass verilerine göre Bitcoin 2013’ten bu yana altı kez dördüncü çeyrekte %50’den fazla yükseldi ve yarılanma yıllarında bu kazançlar daha da arttı. Zheng, bu yılın dördüncü çeyreğinde ya da kısa süre sonra Bitcoin’in yeni bir zirveye ulaşmasını bekliyor. Web3 PR firması YAP’ın CEO’su Samantha Yap ise, Bitcoin fiyatındaki yükselişlerden ziyade bu tür dönemlerde artan perakende yatırımcı ilgisinin daha önemli olduğunu vurguladı. Medya ilgisinin de genellikle perakende ilgiyi takip ettiğini belirten Yap, bu süreçlerde kripto ve Web3 alanında daha fazla kullanıcının benimseyeceği, kullanışlı ve erişilebilir uygulamaların hazır olmasının kritik olduğuna dikkat çekti. Zheng, ayrıca ABD Merkez Bankası’nın 50 baz puanlık faiz indiriminin, özellikle ekonominin “yumuşak iniş” gerçekleştirmesi durumunda, Bitcoin ve riskli varlıklar için olumlu olacağını söyledi. Bu senaryoda Bitcoin’in fiyatının NASDAQ ile güçlü bir korelasyon göstermesini beklediğini belirtti. Cysic’in kurucusu Leo Fan ise piyasalara yeniden likidite akışının başladığını ve bunun önümüzdeki aylarda Bitcoin’de daha güçlü fiyat hareketleri için zemin hazırlayabileceğini ifade etti. Bitcoin’in “dijital altın” olarak görülen rolünün ve makroekonomik istikrarsızlıklara karşı bir güvence olmasının özellikle geleneksel piyasalar dalgalı seyrederken daha fazla kurumsal sermaye çekeceğini vurguladı.

 

Vitalik Buterin, ‘Ethereum uyumluluğunu’ ölçmek için kriterler öneriyor

Ethereum’un kurucu ortağı Vitalik Buterin, projelerin Ethereum’un değerlerine ne kadar “uyumlu” olduğunu ölçmek için bir dizi kriter önerdi. 28 Eylül tarihli blog yazısında Buterin, “Ethereum uyumluluğuna” ulaşmanın Ethereum ekosistemindeki en önemli sosyal zorluklardan biri olduğunu belirtti. Ancak bu birçok farklı ekip, geliştirici, araştırmacı ve topluluğun Ethereum’a kendi yollarıyla katkı sunmaya çalışması nedeniyle zor bir görev. Buterin, projelerin Ethereum ekosisteminin bir parçası olarak uyum içinde gelişmesi gerektiğini, aksi takdirde 138 farklı ve uyumsuz yapının ortaya çıkabileceğini söyledi. Uyum ölçütleri arasında, projelerin açık kaynak kodlu olup olmadığı, ne kadar birlikte çalışabilir oldukları ve ERC standartlarına uyum gibi faktörler bulunuyor. Ayrıca, merkeziyetsizlik ve güvenlik de değerlendirilebilir. Buterin, bir projenin ekibi veya sunucuları ortadan kalktığında uygulamanın hâlâ kullanılabilir olup olmadığının ve ekibin sistemi içeriden saldırıya uğratması durumunda ne kadar hasar verebileceğinin de önemli kriterler olduğunu belirtti. Buterin, Ethereum’un tarafsız kalmasının önemini vurgulayarak, uyumun “doğru arkadaşlara sahip olmak” anlamına gelmemesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, projelerin Ethereum topluluğuna ve insanlığa ne kadar olumlu katkı sunduğu, örneğin finansal kapsayıcılığı artırmak veya kamu fonlama mekanizmaları yaratmak gibi etkilerle de değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Son olarak Buterin’in Ethereum ekosistemindeki etkisine değinilerek Cardano’nun kurucusu Charles Hoskinson, Ethereum’un Buterin’e çok fazla bağımlı olabileceği konusunda uyardı. Eğer Buterin devreden çıkarılırsa, gelecekteki gelişmelerin nasıl ilerleyeceği belirsiz olabilir.

 

Teknik Analiz

BTCUSDT

Bitcoin, 63.762 dolar seviyesinden geçen 200 günlük hareketli ortalamayı (MA200) kırdıktan sonra, aralığın orta noktası olan 66.500 dolara kadar bir yükseliş gerçekleştirdi. Ancak bu seviyede karşılaşılan satış baskısı, fiyatın 64.200 dolara kadar geri çekilmesine yol açtı. Teknik analiz hazırlanırken Bitcoin 64.554 dolar civarında işlem görüyordu. Eğer MA200’ü kaybetmezse piyasa yeniden güç toplayarak 66.500 dolara doğru bir yükseliş yaşayabilir. Bu seviyede gerçekleşecek yüksek hacimli bir kırılım fiyatı 73.750 dolardaki zirveye doğru taşıyabilir. Öte yandan, Bitcoin MA200’ü kaybederse fiyatın 62.500 dolara kadar gerilemesi muhtemel. Bu destek bölgesinde tutunamazsa düşüş 60.500 dolara kadar sürebilir.

 

ETHUSDT

Ethereum, 2.550 dolardan aldığı destekle birlikte 2.738 dolara kadar bir yükseliş gösterdi. Ancak bu seviyede karşılaştığı satış baskısı, fiyatın 2.700 dolar üzerinde kalıcılık sağlayamamasına ve 2.600 dolara kadar geri çekilmesine neden oldu. Teknik analiz hazırlanırken Ethereum, 2.639 dolar seviyelerinde işlem görüyor. Bu seviyede tutunabilirse yeniden 2.700 doları kazanmak için bir yükseliş hareketi gerçekleştirebilir. Eğer bu seviyenin üzerinde kalıcı olmayı başarırsa sıradaki hedef 2.817 dolardaki direnç bölgesi olacaktır. Bu direnç bölgesinde güçlü bir hacimle gerçekleşecek bir kırılım fiyatı 3.119 dolardaki 200 günlük hareketli ortalamaya kadar taşıyabilir. Öte yandan Ethereum 2.600 dolar seviyesini kaybederse fiyatın yeniden 2.550 dolara kadar geri çekilme olasılığı yüksek. Eğer bu seviyede destek bulamazsa düşüşün derinleşerek 2.440 dolara kadar devam etme riski var.

 

SOLUSDT

Solana, 154 dolardaki direnç bölgesini aştıktan sonra 162 dolara kadar bir yükseliş gerçekleştirdi. Ancak bu seviyede karşılaşılan satış baskısı, fiyatın 154 dolardaki destek bölgesine geri çekilmesine neden oldu. Teknik analiz yapılırken, Solana’nın 157 dolar seviyesinde işlem gördüğü gözlemleniyor. Eğer Solana 163 doları yeniden kazanmayı başarırsa fiyatın 174 dolardaki direnç bölgesine kadar yükselme potansiyeli var. Bu seviyede gerçekleşecek güçlü bir hacimli kırılım ise yükselişi 188 dolara kadar sürdürebilir. Öte yandan Solana 154 dolar desteğini kaybederse fiyatın 140 dolara kadar gerilemesi muhtemel. Eğer bu seviyede de tutunamazsa düşüş daha da derinleşebilir ve 130 dolara kadar sürebilir.

 

Öne Çıkan Altcoinler:

Ethena (ENA): Fiyatı $0,406 son 24 saatte %12,96 ve 7 günde %44,44 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $699.053.538

Mina (MINA): Fiyatı $0,5998 son 24 saatte %11,52 ve 7 günde %21 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $697.346.035

Bittensor (TAO): Fiyatı $593 son 24 saatte %9,86 ve 7 günde %6,87 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $4.383.475.777

Arweave (AR): Fiyatı $23,65 son 24 saatte %9,18 ve 7 günde %13,70 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $1.552.510.319

SUI (SUI): Fiyatı $1,77 son 24 saatte %7,22 ve 7 günde %11,98 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $4.756.670.143

Conflux (CFX): Fiyatı $0,19 son 24 saatte %8,89 ve 7 günde %31,11 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $860.768.671

 

Yasal Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan ve hiçbir şekilde yönlendirici nitelikte olmayan içerik, yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Ulaşmış olduğunuz bu rapor kapsamındaki gerek sözel gerekse de görsel kripto para bilgileri, ulaşılabilen ilk kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil ve surette olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. CoinTR, her an hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu kripto para bilgilerini değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Genel anlamda bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olan işbu rapor kapsamındaki bilgilerde, CoinTR hiçbir şekil ve surette herhangi bir taahhüdünü içermediğinden, bu bilgilere istinaden her türlü özel ve/veya tüzel kişiler tarafından alınacak kararlar, varılacak sonuçlar ve oluşabilecek her türlü riskler bizatihi bu kişilere ait olacaktır. Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin gerek doğrudan gerek dolaylı olarak uğrayacağı maddi ve/veya manevi zararı, kâr mahrumiyeti, velhasıl her ne nam altında olursa olsun uğrayabileceği zararlardan hiçbir şekil ve surette CoinTR sorumlu tutulamayacaktır.

 

CoinTR Hakkında

2022 yılında İstanbul merkezli hizmet vermeye başlayan CoinTR borsası, tanınan borsalarda tecrübe elde etmiş üst kademe yöneticilerin ve ürün geliştiricilerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş, alanında uzman ekip üyeleri ile Türkiye’nin lider borsalarından biri olmaya hazırlanmaktadır. Yakın zamanda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan gelen yeni CEO’sunu ve resmi kurumlardan gelen diğer danışma kurulu üyelerini duyurarak sektöre güven veren bir giriş yapmıştır. Resmi mevzuatlara uygun hareket eden ve MASAK tarafından denetime tabi tutulan CoinTR, VakıfBank ve Ziraat Bankası gibi devlet bankalarıyla entegre çalışmasının yanı sıra global ölçekte yerli bir borsa olarak faaliyet göstermektedir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Acı Kahve Antalya’da yarışacak

Rodin Film yapımcılığında, Işık Sanat ve B.A. & Partners ortaklığında hayata geçen, senaryosunu ve yönetmenliğini Soner Sert’in üstlendiği “Acı Kahve” filmi, 8 Ekim’de ilk gösterimini Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yapacak.

Başrollerinde başarılı oyuncular Nazan Kesal, Buçe Buse Kahraman, Reha Özcan, Şerif Erol, Atay Yıldız, Benian Dönmez ve Name Önal’ın yer aldığı, tek mekânda ve tek bir gecede geçmesiyle dikkat çeken “Acı Kahve” filmi, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yarışmak için hazırlanıyor. Senaryosunu ve yönetmenliğini Soner Sert’in üstlendiği film, hikâyesi ve oyuncu kadrosunun yanı sıra çekimlerin omuz kamerası kullanılarak dinamik bir görüş açısı sunmasıyla da dikkat çekiyor.

Bir aylık titiz bir ön hazırlık sürecinin ardından İstanbul’un Kadıköy ilçesinde sete çıkan yapım ekibi çekimleri 4 haftada tamamladı. Acı Kahve filmi, izleyicisine toplumsal cinsiyet rollerine ve sosyal meselelere ışık tutan, düşündüren ve eğlendiren bir kara komedi sunuyor.

 

Acı Kahve Konusu:

Nişan töreni için kız tarafının evinde aileler bir araya toplanır. Kısa sürede gerginliklerini atan aileler rahat tavırlarla sohbet ederken damadın geçmiş yıllarda bir cinayet işlediği ortaya çıkar. Bu gelişme, toplumsal cinsiyet rollerinden sosyal meselelere değin bir dizi tartışmanın açılmasına neden olur. Maskelerin atıldığı bu gecede herkesin rolünü layıkıyla yerine getirmeye çalıştığı ortaya çıkar.

 

Künye

 Yapımcı: Rodin Film

Ortak Yapımcı: Işık Sanat ve B.A. & Partners

Yazan & Yöneten: Soner Sert

Genel Sanat Yönetmeni: Natali Yeres

Görüntü Yönetmeni: Hatip Karabudak

Yardımcı Yönetmen: Muhammed Doğan Ceylan

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Okula yeni başlayan çocuklar güvenliklerini nasıl sağlamalı? Çocukların, kendilerini korumaları gereken durumları anlamaları sağlanmalı

Çocuklara okul ortamında güvenli yetişkinlerin kimler olduğundan bahsetmek ve herhangi bir sorun yaşadıklarında bu kişilerle iletişim kurabileceklerini anlatmanın önemli olduğunu söyleyen Çocuk-Ergen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Tehlikede olduklarını düşündüklerinde neler yapabileceklerini de konuşmak gerekir. Çocuklara, kişilerin yaklaşımlarını nasıl değerlendirmeleri gerektiğini ve kendilerini korumaları gereken durumları anlamalarını öğretmek, onların güvenliği açısından büyük önem taşır.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Çocuk-Ergen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, okula yeni başlayan çocukların kendilerini rahat hissetmeleri ve kişisel sınırlarını koruyarak güvende kalabilmeleri için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

Okul ortamındaki güvenli yetişkinlerin kimler olduğu çocuğa anlatılmalı 

Okula yeni başlayan veya yeni bir ortama giren çocukların güvenliği ve mahremiyeti için, çocukların öncelikle yabancı ve tanımadığı kişilerle isim, adres, telefon numarası ya da aile bilgileri gibi kişisel bilgilerini paylaşmamaları gerektiğinin anlatılmasının önemine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Okul ortamında öğretmen, okul idarecileri gibi güvenli yetişkinlerin kimler olduğundan bahsetmek ve herhangi bir sorun yaşadıklarında bu kişilerle iletişim kurabileceklerini belirtmek önemlidir. Bunların yanı sıra tehlikede olduklarını düşündüklerinde neler yapabileceklerini de konuşmak gerekir.” dedi.

Çocuğun okula ve öğretmenlerine güvenebilmesi ve okulda rahat hissedebilmesi için kendisini kimin bırakacağı, kimin nereden alacağı gibi bilgileri ve bilmesi gereken kuralları ailenin anlatmasının önemli olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, belirsizlik ne kadar az olursa çocuğun kendisini o denli güvende hissedeceğini ve okula daha kolay uyum sağlayacağını söyledi. 

Aileler dikkatli bir gözlemci olup çocuğun davranışlarında meydana gelen ani değişimleri fark etmeli 

Anne babaların çocuğun okul ortamında hem fiziksel hem de duygusal olarak güvende olup olmadığını takip etmelerinin önemli olduğuna değinen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Ancak bunu yaparken çocukları kaygılandırmaktan uzak durmaya dikkat etmeliler.” uyarısında bulundu.

Ailelerin çocuğun bulunacağı fiziksel ortamın güvenliği ve temizliğinden emin olabilmek için okulu ve sınıfları ziyaret edebileceklerini dile getiren Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, şöyle devam etti:

“Ailelerin öğretmen ve okul yönetimiyle iletişimde olmaları, çocuğun okulda yaşadıkları, kendisiyle nasıl ilgilenildiği, sorunların nasıl ele alındığı gibi detaylar hakkında bilgi sahibi olabilmelerini sağlayacaktır. Aynı zamanda ailenin çocukla düzenli iletişimde olması, çocukla gün içinde yaşadıkları ve arkadaşlık ilişkileri hakkında sohbet etmesi, çocuğun sosyal ve duygusal durumunu takip edebilmek için oldukça önemlidir. Bunların yanı sıra çocuğun davranışlarında meydana gelen ani değişimlerde aileler dikkatli bir gözlemci olup, okul yönetimiyle durumu paylaşarak sorunların büyümesinin hızlıca önüne geçebilirler.”

“Çocuğun sınırlarını korumasında en önemli beceri ‘hayır’ demeyi öğrenebilmesidir”

“Çocuklara, kişilerin yaklaşımlarını nasıl değerlendirmeleri gerektiğini ve kendilerini korumaları gereken durumları anlamalarını öğretmek, onların güvenliği açısından büyük önem taşır.” diyen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, bunu yaparken çocuğun yaşına uygun ve anlaşılır bir dil kullanarak, korkutmadan farkındalık kazandırmak gerektiğine dikkat çekti.

Öncelikle çocuklara bedenlerinin kendilerine ait olduğunu ve onlar istemeden kimsenin dokunamayacağını basit bir dille anlatmak gerektiğine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bedenindeki mahrem bölgelerin nereler olduğunu açıkça konuşularak çocuğun sınırlarını anlamasına yardımcı olunmalıdır. Çocukların, kendi sınırlarını nasıl koruyacakları ve başkalarının sınırlarına nasıl saygı gösterecekleri hakkında bilinçlendirilmesi önemlidir. Sevgi dolu dokunuş ile rahatsız edici temasın farkı basit bir dille açıklanmalıdır ki çocuklar kötü dokunuşun farkına varabilsinler. Çocuğun sınırlarını korumasında en önemli beceri ‘hayır’ demeyi öğrenebilmesidir. Çocuk kendisini rahatsız hissettiğinde, herhangi istemediği bir durumla karşılaştığında ‘hayır’ deme hakkı olduğunu bilirse kendisini kolaylıkla koruyabilir.”

Kendisinden izin istenen çocuk beden sınırlarını kolaylıkla öğrenebilir…

İlkokula başlamış bir çocuğa mahremiyet kavramını öğretirken yaşına uygun, basit ve somut bir dil kullanılması gerektiğini aktaran Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Bunu yaparken somut örnekler ve günlük yaşamdan pratik uygulamalar kullanılabilir. Örneğin odasına girerken izin alınan çocuk, odasının kendi kişisel alanı olduğunu, kendisine sarılmadan ya da öpmeden önce izni istenen çocuk beden sınırlarını kolaylıkla öğrenebilir. Kendisine ait bir eşyayı kullanmadan önce izin isteyerek çocuğun izin alma ve izin vermeyi öğrenmesi sağlanabilir. Günlük durumlarda yapılan vurgular çocukların çok daha kolay ve hızlı farkındalık kazanmasını sağlar. Bu sebeple günlük yaşam içinde tuvalete girerken ya da giyinirken bu alanların özel olduğu ve yalnız olunması gerekliliği ve de vücudun özel bölgelerini belirterek mahremiyetin vurgulanması kalıcı bir öğrenme sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.

Sabah erken saatte servise binen çocuklara güvenli bir bekleme noktası öğretilmeli

Sabah erken saatlerde servislere binen çocukların güvenli bir şekilde okullarına ulaşabilmeleri için de önerilerde bulunan Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Öncelikle çocuklara servisi beklerken güvenli bir bekleme noktası öğretilmelidir ki çocuk yolun kenarında durmak gibi tehlikeli bir duruma düşmesin. Yolda oyun oynamamak, tanımadığı kişilerle konuşmamak, servise binerken servisin tam durması ve kapının açıldığından emin olmayı beklemek, servis hostesinin belirttiği servis kurallarına uymak gibi belirli konularda çocuğu bilgilendirmek önemlidir.” dedi.

Okulların seçtiği servis firmalarının güvenilir olduğuna inanmak istiyor olsak da gerekli izin belgeleri ve şoför bilgilerini edinmenin aileler için rahatlatıcı olacağını da söyleyen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Servis şoförü ve hostesiyle iletişimde olarak ya da servise binerken çocuğa eşlik ederek çocuğun servise güvenli bir şekilde bindiğinden emin olunmalıdır ki çocuğun güvenli ve stressiz bir şekilde okula gitmesi sağlansın.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Okula yeni başlayan çocuklar güvenliklerini nasıl sağlamalı? Çocukların, kendilerini korumaları gereken durumları anlamaları sağlanmalı

Çocuklara okul ortamında güvenli yetişkinlerin kimler olduğundan bahsetmek ve herhangi bir sorun yaşadıklarında bu kişilerle iletişim kurabileceklerini anlatmanın önemli olduğunu söyleyen Çocuk-Ergen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Tehlikede olduklarını düşündüklerinde neler yapabileceklerini de konuşmak gerekir. Çocuklara, kişilerin yaklaşımlarını nasıl değerlendirmeleri gerektiğini ve kendilerini korumaları gereken durumları anlamalarını öğretmek, onların güvenliği açısından büyük önem taşır.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Çocuk-Ergen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, okula yeni başlayan çocukların kendilerini rahat hissetmeleri ve kişisel sınırlarını koruyarak güvende kalabilmeleri için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

Okul ortamındaki güvenli yetişkinlerin kimler olduğu çocuğa anlatılmalı 

Okula yeni başlayan veya yeni bir ortama giren çocukların güvenliği ve mahremiyeti için, çocukların öncelikle yabancı ve tanımadığı kişilerle isim, adres, telefon numarası ya da aile bilgileri gibi kişisel bilgilerini paylaşmamaları gerektiğinin anlatılmasının önemine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Okul ortamında öğretmen, okul idarecileri gibi güvenli yetişkinlerin kimler olduğundan bahsetmek ve herhangi bir sorun yaşadıklarında bu kişilerle iletişim kurabileceklerini belirtmek önemlidir. Bunların yanı sıra tehlikede olduklarını düşündüklerinde neler yapabileceklerini de konuşmak gerekir.” dedi.

Çocuğun okula ve öğretmenlerine güvenebilmesi ve okulda rahat hissedebilmesi için kendisini kimin bırakacağı, kimin nereden alacağı gibi bilgileri ve bilmesi gereken kuralları ailenin anlatmasının önemli olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, belirsizlik ne kadar az olursa çocuğun kendisini o denli güvende hissedeceğini ve okula daha kolay uyum sağlayacağını söyledi. 

Aileler dikkatli bir gözlemci olup çocuğun davranışlarında meydana gelen ani değişimleri fark etmeli 

Anne babaların çocuğun okul ortamında hem fiziksel hem de duygusal olarak güvende olup olmadığını takip etmelerinin önemli olduğuna değinen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Ancak bunu yaparken çocukları kaygılandırmaktan uzak durmaya dikkat etmeliler.” uyarısında bulundu.

Ailelerin çocuğun bulunacağı fiziksel ortamın güvenliği ve temizliğinden emin olabilmek için okulu ve sınıfları ziyaret edebileceklerini dile getiren Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, şöyle devam etti:

“Ailelerin öğretmen ve okul yönetimiyle iletişimde olmaları, çocuğun okulda yaşadıkları, kendisiyle nasıl ilgilenildiği, sorunların nasıl ele alındığı gibi detaylar hakkında bilgi sahibi olabilmelerini sağlayacaktır. Aynı zamanda ailenin çocukla düzenli iletişimde olması, çocukla gün içinde yaşadıkları ve arkadaşlık ilişkileri hakkında sohbet etmesi, çocuğun sosyal ve duygusal durumunu takip edebilmek için oldukça önemlidir. Bunların yanı sıra çocuğun davranışlarında meydana gelen ani değişimlerde aileler dikkatli bir gözlemci olup, okul yönetimiyle durumu paylaşarak sorunların büyümesinin hızlıca önüne geçebilirler.”

“Çocuğun sınırlarını korumasında en önemli beceri ‘hayır’ demeyi öğrenebilmesidir”

“Çocuklara, kişilerin yaklaşımlarını nasıl değerlendirmeleri gerektiğini ve kendilerini korumaları gereken durumları anlamalarını öğretmek, onların güvenliği açısından büyük önem taşır.” diyen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, bunu yaparken çocuğun yaşına uygun ve anlaşılır bir dil kullanarak, korkutmadan farkındalık kazandırmak gerektiğine dikkat çekti.

Öncelikle çocuklara bedenlerinin kendilerine ait olduğunu ve onlar istemeden kimsenin dokunamayacağını basit bir dille anlatmak gerektiğine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bedenindeki mahrem bölgelerin nereler olduğunu açıkça konuşularak çocuğun sınırlarını anlamasına yardımcı olunmalıdır. Çocukların, kendi sınırlarını nasıl koruyacakları ve başkalarının sınırlarına nasıl saygı gösterecekleri hakkında bilinçlendirilmesi önemlidir. Sevgi dolu dokunuş ile rahatsız edici temasın farkı basit bir dille açıklanmalıdır ki çocuklar kötü dokunuşun farkına varabilsinler. Çocuğun sınırlarını korumasında en önemli beceri ‘hayır’ demeyi öğrenebilmesidir. Çocuk kendisini rahatsız hissettiğinde, herhangi istemediği bir durumla karşılaştığında ‘hayır’ deme hakkı olduğunu bilirse kendisini kolaylıkla koruyabilir.”

Kendisinden izin istenen çocuk beden sınırlarını kolaylıkla öğrenebilir…

İlkokula başlamış bir çocuğa mahremiyet kavramını öğretirken yaşına uygun, basit ve somut bir dil kullanılması gerektiğini aktaran Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Bunu yaparken somut örnekler ve günlük yaşamdan pratik uygulamalar kullanılabilir. Örneğin odasına girerken izin alınan çocuk, odasının kendi kişisel alanı olduğunu, kendisine sarılmadan ya da öpmeden önce izni istenen çocuk beden sınırlarını kolaylıkla öğrenebilir. Kendisine ait bir eşyayı kullanmadan önce izin isteyerek çocuğun izin alma ve izin vermeyi öğrenmesi sağlanabilir. Günlük durumlarda yapılan vurgular çocukların çok daha kolay ve hızlı farkındalık kazanmasını sağlar. Bu sebeple günlük yaşam içinde tuvalete girerken ya da giyinirken bu alanların özel olduğu ve yalnız olunması gerekliliği ve de vücudun özel bölgelerini belirterek mahremiyetin vurgulanması kalıcı bir öğrenme sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.

Sabah erken saatte servise binen çocuklara güvenli bir bekleme noktası öğretilmeli

Sabah erken saatlerde servislere binen çocukların güvenli bir şekilde okullarına ulaşabilmeleri için de önerilerde bulunan Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Öncelikle çocuklara servisi beklerken güvenli bir bekleme noktası öğretilmelidir ki çocuk yolun kenarında durmak gibi tehlikeli bir duruma düşmesin. Yolda oyun oynamamak, tanımadığı kişilerle konuşmamak, servise binerken servisin tam durması ve kapının açıldığından emin olmayı beklemek, servis hostesinin belirttiği servis kurallarına uymak gibi belirli konularda çocuğu bilgilendirmek önemlidir.” dedi.

Okulların seçtiği servis firmalarının güvenilir olduğuna inanmak istiyor olsak da gerekli izin belgeleri ve şoför bilgilerini edinmenin aileler için rahatlatıcı olacağını da söyleyen Uzman Klinik Psikolog Eda Ergür, “Servis şoförü ve hostesiyle iletişimde olarak ya da servise binerken çocuğa eşlik ederek çocuğun servise güvenli bir şekilde bindiğinden emin olunmalıdır ki çocuğun güvenli ve stressiz bir şekilde okula gitmesi sağlansın.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İnegöl’ün İlk Çocuk Kitaphanesinde ‘’Masal’’ Heyecanı

İnegöl Belediyesi tarafından hayata geçirilen ve her yaş grubu öğrencinin kullandığı Yeni Yaşam Alanı D Blok Nöbetçi Kitaphanesi’nde 4-6 yaş arasındaki çocuklara özel masal okuma etkinliği gerçekleştirildi.

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban’ın göreve gelmesiyle birlikte İnegöl’de adeta ‘’bilgi deposu’’ dönüşümü gerçekleşti. Ali Hatiopğlu Sokak üzerindeki konak tadilatı ile başlayan Nöbetçi Kitaphane dönüşümü, Gençlik Merkezi ve Huzur-Akhisar Mahallesi’ndeki irtibat noktasındaki alanın düzenlenmesi ile devam etti. Gelinen son süreçte ise Mesudiye Mahallesi Kanal İnegöl ve 5’incisi Yeni Yaşam Alanı içerisindeki belediye hizmet binasının D Blok bölümünde her yaş grubuna özel teknolojik kitaphanenin oluşumu, öğrencilere eğitim alanında önemli destekte bulunmaya devam ediyor.

İNEGÖL’ÜN İLK ÇOCUK KİTAPHANESİ

 

Yeni Yaşam Alanında oluşturulan D Blok Nöbetçi Kitaphanesi giriş katında 4-6 yaş arası çocukların kullanabileceği İnegöl’ün ilk çocuk kitaphanesinde hafta sonu “Bugünün Çocuklarına Öyküler” etkinliği gerçekleştirildi. Eğlenceli anların yaşandığı etkinliğe katılan İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, bir süre çocuklarla birlikte sohbet ederek hediyelerini iletti. Tüm yaş gruplarının rahatlıkla kullanabileceği kitaphanelere davette bulunan Başkan Alper Taban, ‘’Bu kitaphanede diğer kitaphanelerimizden farklı olarak Anaokulu (5-6 Yaş), ilkokul ve ortaokul öğrencileri için de bölümler tasarlandı. İlkokul bölümünde yıl içerisinde; hikaye ve masal anlatıcılığı, drama, çeşitli el becerileri atölyeleri, serbest okuma atölyeleri gibi çalışmaların yapılacağını duyurmuştuk. Bugün de bu etkinliklerden birini düzenliyoruz. 4-6 yaş arası çocuklarımıza yönelik yapılan masal anlatımı etkinliğimizi daha verimli ve faydalı geçmesi için 30 kişiyle sınırlı tuttuk. Hafta içi 5 gün boyunca etkinlik için kayıtlarımızı aldık. Bugün de Nöbetçi Kitaphane personelimizin anlatımlarıyla masal anlatımı etkinliğimiz gerçekleştiriliyor. Çocuklarını bu anlamlı organizasyona getiren velilerimize teşekkür ediyor, daha da çok kullanılmasının çocuklarımız için faydalı olacağını bildirmek istiyorum. Öğrencilerimize eğitim hayatlarında başarılar diliyorum.’’ dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

34. Akbank Caz Festivali’nin Tanıtım Filmleri Şehri Caz Etkisine Aldı

Caz müziğini Türkiye’de yaygınlaştırmak ve caz kültürünü zenginleştirmek için yola çıkan Akbank Caz Festivali, 34. yılında cazın ritimlerini sokakların ritmiyle buluşturan reklam kampanyasıyla şehri caz etkisine aldı. 

 

‘Şehir caz etkisinde’ mesajıyla TBWAIstanbul tarafından hazırlanan tanıtım filmleri, sokakların adeta melodisi haline gelen; aşina olduğumuz seslerini caz ile harmanlayarak İstanbul’un sokaklarını bir caz sahnesine dönüştürdü. Bu sahnenin dinamik atmosferini yansıtan overlokçular, patatesçiler ve pazarcılarla cazı şehrin sokaklarına taşıyan filmlerde, megafonlardan duymaya alıştığımız klasik anonslar yerini caz versiyonlarına bıraktı. Araçlar, İstanbul’un sokaklarında gezerek şehri caz etkisine aldı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Balparmak’tan İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar’a Baldaki Hileyi Tespit Etme Yöntemleri Üzerine Kapsamlı Brifing

İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar, Balparmak Kampüsü’nü ziyaret ederek, Balparmak AR-GE Merkezi’nde yürütülen bilimsel çalışmaları yerinde inceledi. Balparmak Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özgür Altıparmak’ın ev sahipliğinde gerçekleşen ziyarette, Parıldar’a balda taklit ve tağşişle mücadele kapsamında geliştirdikleri yenilikçi analiz yöntemleri ve bilimsel projeler hakkında kapsamlı bilgiler sunuldu. AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, Balparmak’ın bu alandaki dünya çapındaki önemli çalışmalarından bahsetti.

İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar, Balparmak Kampüsü’nü ziyareti sırasında, Balparmak Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özgür Altıparmak, Genel Müdür Ali Bozer, AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı ve Kurumsal İletişim ve Organizasyon Müdürü Neval Tunalı tarafından karşılandı. Ziyarette ayrıca İstanbul İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Turgut Şişman, Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürü Hatice Yağmur ve Çekmeköy İlçe Tarım Müdürü Ahmet Beşir İçin de hazır bulundu.

Balın, dünyada en kolay taklit ve tağşiş edilebilen gıda ürünlerinin arasında yer aldığını belirten Balparmak AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, “Ulusal ve uluslararası bal regülasyonlarında yer alan mevcut kriterler, doğal balın belirlenmesinde artık yeterli değil. Bu nedenle yenilikçi analiz metotlarına büyük ihtiyaç duyuyoruz. Balparmak olarak, tüketicilerimize doğal bal sunmak için bilimsel araştırmalar yaparak taklit ve tağşiş belirleme metotları geliştiriyoruz. Bu konuda dünya çapındaki çalışmaların ötesinde yenilikler ortaya koyuyoruz” dedi.

Balparmak AR-GE Merkezi’nde, sahte bal imalatçıları tarafından balı çoğaltma gayesiyle  haricen katılan şeker şuruplarını, boya maddelerini ve yabancı enzimleri tespit eden yenilikçi metotlar geliştirdiklerini anlatan Dr. Emel Damarlı, “Sofralara doğal bal sunmamızı sağlayan bu önemli başarı sayesinde, Balparmak AR-GE Merkezimiz, Uluslararası Bal İhtisas Komisyonu’nun doğal ballarda taklit ve tağşişin yanı sıra arı ürünlerinin kompozisyonunun belirlenmesi konusundaki çalışma grubunun liderliğini üstlendi. Artık Balparmak AR-GE Merkezi’ni tüm bilim dünyası tanıyor. Bu hem markamız hem de ülkemiz için gurur verici bir gelişme” dedi. 

İstanbul’un arıcılık için sahip olduğu potansiyeli vurgulayan Suat Parıldar, kentin bitki örtüsünün bu alanda önemli bir avantaj sunduğunu belirtti. Parıldar, arı ürünleri sektörünün geliştirilmesi için yapılabilecek çalışmalara dikkat çekerek, “Taklit ve tağşiş son derece önemli konular. Bu sorunların önlenmesine yönelik çalışmalarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. Yaptığınız bilimsel araştırmaları daha detaylı konuşmak için Balparmak Kampüsü’nü tekrar ziyaret edeceğim” dedi.

Balparmak Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özgür Altıparmak ise Suat Parıldar’ın nazik ziyaretinden dolayı teşekkür ederek, “Sektörün sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için kamu ve özel sektör iş birliği büyük önem taşıyor. Türkiye, bir arıcılık ülkesi ve balı hakkettiği değere ulaştırmak mümkün, bu nedenle haksız rekabetin önlenmesi konusunda somut adımlar atmalı” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kalp sağlığının sekiz altın kuralı Beylikdüzü’nde konuşuldu

Ünlü kardiyolog Hakan Karpuz, Dünya Kalp Günü dolayısıyla Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nin konuğu oldu. Beylikdüzü Belediyesi tarafından düzenlenen söyleşide Prof. Karpuz, kalp sağlığının sekiz altın kuralını anlattı. 

 

Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi (BAKSM) 29 Eylül Dünya Kalp Günü dolayısıyla, Cerrahpaşa Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Karpuz’u ağırladı. Türkiye’de kalp sağlığı uzmanı denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Hakan Karpuz, Beylikdüzü Belediyesi tarafından düzenlenen bir saati aşan söyleşide “Life Essential 8” olarak da bilinen ve sağlıklı hayatın vazgeçilmezi olan sekiz kuralı açıkladı. Karpuz, programın sonunda izleyicilerden gelen sorularını cevapladı.

Her gün 5 bin adım yeterli

“Günde 10 bin adım safsatadır, bilimsel değildir” diyen Prof. Karpuz, haftada bir saatlik tempolu yürüyüşün de yeterli olduğunu vurguladı. “Şeker hastasıysanız, kalp hastası sayılırsınız” diyen Karpuz, şunları anlattı: “Her 10 diyabetliden 8’i kardiyak nedeniyle ölür. Hiçbir şeker ilacı, kilo kontrolü ve düzenli egzersiz kadar önemli değildir. Bu kadar basit aslında. Buzdolabınızı doldurmayın, acıktığınızda yemezsiniz. Eskiden vücut kitle endeksine bakılırdı, artık belinize bakıyoruz. Bel ölçünüz, eğer kadınsanız 80, erkekseniz 94 cm. üzeri olmamalı. Aksi takdirde şişman sayılırsınız. Sigara kalp krizi riskini 10 kat arttırıyor. Azaltmanın faydası yok. Yavaş yavaş bırakmak işe yaramaz. Uyku da sigara kadar önemli. Günde 6 saatten az, 8 saatten fazla uyumamalısınız. 6 saatten az uyku kalp krizi, 5 saatten az uyku kanser riskinizi arttırır. Normal sınırlardaysanız haftada 1 kez, ilaç kullanıyorsanız üç günde bir tansiyonunuzu ölçtürmelisiniz. Günde 1 kaşıktan fazla tuz tüketmeyeceksiniz. Ve iki dilim ekmek yiyorsanız, bu miktarın yarısını alıyorsunuz zaten”. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

10 kalp hastasından 9’u küçük kesi ve robotik cerrahi ile iyileşebiliyor

*Türkiye robotik bypass ve kapak ameliyatlarında eğitim merkezi konumunda

 

Dünya genelinde 300 milyondan fazla kalp hastasının bulunduğu gerçeğiyle birlikte, kalp sağlığında inovasyon ve teknolojik gelişmelerin öneminin bir kez daha vurgulandığı “CARDIAC MEMORIAL 2024- Robotik/ Minimal İnvaziv Kalp Cerrahisi Zirvesi’” Ankara’da gerçekleşti. Memorial Sağlık Grubu tarafından organize edilen zirve, dünyaca ünlü kalp cerrahlarını Ankara’da buluşturdu.

 

Sempozyum, Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Serkan Durdu, Prof. Dr. Cengiz Bolcal ve Doç. Dr. Fatih Gümüş’ün liderliğinde gerçekleşti. Bu etkinlikte robotik ve minimal invaziv cerrahinin yanı sıra, multidisipliner yaklaşımlar ve yeni teknolojilerin cerrahideki rolü iki oturum ve 3 canlı vaka ile masaya yatırıldı. Yurtiçinden ve  yurtdışından gelen uzmanlar, en son gelişmeleri katılımcılarla paylaştı. Minimal invaziv cerrahinin dünyadaki öncüleri arasında gelen Oleksandr Babliak, Patrick Perier, Marco Solinas, Theo Kofidis, Antonios Pitsis bilgi ve tecrübelerini aktardılar.

 

Türkiye Minimal İnvaziv ve Robotik Cerrahide Öncü

 

Sempozyumda, robotik ve minimal invaziv cerrahi yöntemlerinin hastalara daha hızlı iyileşme süreci, daha az ağrı ve düşük komplikasyon riski sunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Serkan Durdu, Türkiye’nin bu alanda lider ülkelerden biri olduğunu belirtti. Durdu, “Türkiye, robotik cerrahi uygulamalarında Avrupa’dan daha ileri bir noktada. Artık her 10 kalp hastasından 9’u bu ileri cerrahi tekniklerle ameliyat edilebiliyor. Yurtdışından, özellikle Doğu Avrupa ve Körfez ülkelerinden çok sayıda hasta, bu tedavi için ülkemize başvuruyor” dedi.

Prof. Dr. Durdu ayrıca, robotik cerrahinin son yıllardaki gelişmeleriyle re-operasyonlar (yeniden kalp ameliyatı) ve kalpten çıkan ana damarın balonlaşması gibi karmaşık tabloların dahi minimal invaziv yöntemlerle tedavi edildiğini belirtti. Özellikle son 5 yılda bu alanda önemli ilerlemeler kaydedildiğini ifade eden Prof. Durdu, Türkiye’de bu yenilikçi cerrahi tekniklerin başarıyla uygulandığının altını çizdi.

 

Canlı Vakalar Üzerinden Güncel Cerrahi Yöntemler Tartışıldı

 

Sempozyum kapsamında, Memorial Ankara Hastanesi’nde canlı vakalar eşliğinde aort ve mitral kapak hastalıklarının güncel cerrahi yöntemleri ve minimal invaziv koroner bypass operasyonları katılımcılarla paylaşıldı. Robotik cerrahinin ulaştığı en ileri nokta olarak nitelendirilen bu ameliyatlar, hem genç kalp-damar cerrahlarına hem de uluslararası uzmanlara ışık tuttu.

 

Kalp Cerrahisinde Türkiye ve Rusya Ortak Projeler Yapıyor

 

Zirvede ayrıca, Türkiye’nin minimal invaziv cerrahide uluslararası işbirliklerine öncülük ettiği de vurgulandı. İtalya, Yunanistan ve Rusya gibi ülkelerle devam eden işbirlikleri, bu alandaki deneyimlerin paylaşılmasına ve Türkiye’nin eğitim cazibe merkezi haline gelmesine olanak tanıyor. Prof. Dr. Serkan Durdu, “Babliac Akademi kapsamında, uluslararası düzeyde minimal invaziv koroner bypass cerrahisi eğitimi veriyoruz. Bu doğrultuda Rusya Sağlık Bakanlığı’na bağlı AN Bakulev Ulusal Kalp ve Damar Cerrahisi Tıbbi Araştırma Merkezi ile ortak eğitim projeleri yürütüyoruz” diye ekledi.

 

Hedef: Total Endoskopik Koroner Bypass

 

Zirvenin en dikkat çeken konularından biri de robotik cerrahi ile total endoskopik koroner bypass ameliyatlarının gelecekte rutin hale getirilmesi oldu. Prof. Dr. Serkan Durdu, bu alanda Türkiye’nin öncü rolünü sürdüreceğini belirterek, “Hedefimiz, robotik cerrahi ile tüm hastalarımıza daha konforlu ve güvenli ameliyatlar sunmak. Ankara’da bu alanda tek merkeziz ve Türkiye genelinde sayılı birkaç merkezden biriyiz” dedi.

 

“Türkiye kalp damar cerrahisinde liderliğe oynayan ülkelerden”

 

Türkiye’nin kalp cerrahisi alanında çok başarılı bir noktada olduğunu ifade eden Memorial Sağlık Grubu CEO’su Bora Uludüz, “ Ülkemiz kalp damar cerrahisinde liderliğe oynayan ülkelerden bir tanesi. Biz de teknolojik yatırımlarımızla bunu daha da ileriye taşımaya çalışıyoruz. Kendi kurumumuzda 4 adet “da Vinci” robotumuzla; üroloji, ( karaciğer nakli (donör ameliyatı), kadın hastalıkları, genel cerrahi, göğüs cerrahisi, obezite cerrahisi, kalp ve damar cerrahisi branşlarında hizmet veriyoruz. Robotik cerrahi sayesinde hastalar için çok daha konforlu ve kaliteli girişimler yapılabiliyor. Bunun en büyük faydası ameliyat sonrasında hastaların iyileşme sürecinin çok daha rahat ve hızlı geçmesini sağlayan teknolojiler olması. Ortalama 8-9 gün olan bir yatış sürecini 3-5 güne indiren bir teknoloji söz konusu. Sağlık grubu olarak önümüzdeki dönemlerde de teknolojik yatırımlarımız devam edecek ve her geçen gün gelişen robotik sistemleri kullanarak hastalarımıza en iyi sağlık hizmetlerini sunmayı sürdüreceğiz.” açıklamasını yaptı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Prime Video, Çekimleri Devam Eden Yeni Yerli Orijinal Film Gizli Dolap’ın Setinden İlk Görseli Paylaştı

Prime Video, OGM Pictures yapımı yeni yerli Orijinal film Gizli Dolap’ın çekimlerine başladığını duyurdu. Beren Saat’in başrolünde oynadığı film, cesur ve başarılı bir gazeteci olan Rengin Alaz karakterinin hikayesine odaklanıyor. Yiğit Özşener, Gamze Karaduman, Furkan Andıç, Duygu Sarışın, Pınar Çağlar Gençtürk ve Derya Alabora’nın oyuncu kadrosunda yer aldığı Gizli Dolap, 2025’te üyelerine özel olarak sadece Prime Video’da yayınlanacak.

Herkes tarafından tanınan, popüler ve başarılı gazeteci Rengin Alaz (Beren Saat), ablasının eşinin bir uygulama aracılığıyla başka kadınlarla görüştüğünü öğrenir. Başta ablası olmak üzere, yakın çevresindeki herkesin bu uygulamalarda yayın yapan kadınlarla ilgili yargılarını fark eder. Toplumun yargılarıyla yüzleşmesi, Rengin’i buna yönelik bir yazı dizisi hazırlamaya iter ve Zeyno’ya (Gamze Karaduman) teklifte bulunur. Rengin’in teklifi Zeyno için hem hayatının fırsatı hem de riski olacaktır. Birbirinden siyahla beyaz kadar farklı iki kadın olan Rengin ve Zeyno, birlikte çıkacakları bu yolculukta bir madalyonun iki yüzünü temsil edeceklerdir. Kimliğini gizleyerek bu dünyaya adım atmaya karar veren Rengin, uygulama üzerindeki paylaşımlarıyla hızla popülerleşir ancak bu süreçte hem kendisini hem de arzularını sorgulamaya başlar. Bu tehlikeli yolculuk ise Rengin ve Zeyno’nun büyük bedeller ödemesine neden olacaktır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı