Aylık arşivler: Ekim 2024

Boyun ağrısı migreni tetikleyebiliyor!

Boyun kaslarının veya boyundaki sinirlerin gerilmesi ya da sıkışması sonucu ağrı oluştuğunu bu ağrının da migreni tetikleyebileceğine dikkat çeken Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Kemal Paksoy, “Duruş bozuklukları ve stres gibi boyunda ağrıya neden olabilen durumların migreni tetiklemesi, yayılmasına neden olması veya şiddetlendirmesi mümkün.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Kemal Paksoy, boyun ağrısı ve migren arasındaki ilişkiye değindi ve birbirlerini nasıl tetiklediklerini açıkladı.

Boyun ağrısı ile migren arasında karmaşık bir ilişki var

Boyun ağrısı ve migren arasındaki ilişkinin karmaşık olabileceğini dile getiren Op. Dr. Kemal Paksoy, “Bu iki durum birbirini çeşitli şekillerde tetikleyebilir ve etkileyebilir.” dedi.

Boyundaki sinir kökleri veya sinirlerin, gerilme veya sıkışma sonucu irritasyona uğrayabileceğini söyleyen Op. Dr. Kemal Paksoy, “Bu durum, başın arkasındaki veya yanındaki ağrıya yol açarak migreni tetikleyebilir. Boyundaki kasların aşırı gerilmesi veya spazmı, baş ağrısına neden olabilir. Bu tür bir ağrı, başa yayılan ağrıyı tetikleyerek migren benzeri belirtileri artırabilir.” şeklinde konuştu.

Duruş bozuklukları migren ağrısını şiddetlendirebiliyor 

Bilgisayar başında uzun süre oturmak gibi uzun süreli kötü duruş alışkanlıklarının boyun ağrısına ve kas gerginliğine yol açabileceğine dikkat çeken Op. Dr. Kemal Paksoy, “Bu durum, migren ataklarını tetikleyebilir. Boyundaki kaslar ve damarlar üzerindeki baskı, beyne giden kan akışını etkileyebilir. Bu durum, migrenin tetiklenmesine veya şiddetinin artmasına neden olabilir.” dedi.

Duruş bozukluklarının kas gerginliği, omurga dengesizliği ve kas zayıflığı gibi sorunlara neden olabileceğini ve boyun kaslarında ağrı ortaya çıkması veya var olan ağrının kötüleşmesiyle sonuçlanabileceğini ifade eden Op. Dr. Kemal Paksoy, kas gerginliği ve sinir sıkışmalarının migreni tetiklemesi, yayılmasına neden olması veya şiddetlendirmesinin mümkün olduğunu aktardı.

Stres, kasları gerginleştirdiğinden migreni de tetikliyor!

Stres ve anksiyetenin, hem boyun ağrısını hem de migreni tetikleyebileceğinin de altını çizen Op. Dr. Kemal Paksoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Stres, boyun kaslarının gerginleşmesine ve spazmına neden olabilir. Stres altındaki kişiler, kaslarını farkında olmadan sıkarlar, bu da boyun ağrısına ve sertliğine yol açabilir. Stres, kötü duruş alışkanlıklarını da artırabilir. Özellikle stresli durumlarda veya endişe anlarında insanlar sıklıkla omuzlarını yukarı kaldırır veya başlarını öne eğer, bu da boyun ağrısına neden olabilir. Uzun süreli stres, kaslarda sürekli gerilime yol açabilir. Bu da boyun ağrısını kronikleştirebilir ve tedavi edilmezse ağrının sürekli hale gelmesine neden olabilir.

Stres, gerilim tipi baş ağrılarına neden olabilir ve bu tür baş ağrıları migreni tetikleyebilir. Gerilim baş ağrıları, migreni daha da kötüleştirebilir. Kişilerin ağrı eşiğini düşürebilir, bu da migren ataklarını daha sık ve şiddetli hale getirebilir. Stres, hormon düzeylerinde değişikliklere neden olabilir. Bu değişiklikler, migren ataklarının sıklığını ve şiddetini etkileyebilir.”

Stres yönetimi, fiziksel aktivite ve duruş düzenlemeleri önemli… 

Boyun ağrısı kaynaklı migren ağrılarını önlemek için stres yönetiminin yapılması gerektiğine vurgu yapan Op. Dr. Kemal Paksoy, “Gevşeme tekniklerinin yanında, fiziksel aktiviteye de önem verilmesi gerekir.” dedi.

Boyun ağrısı ve neden olduğu migreni önlemek için duruş düzenlemeleri de yapılması gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Kemal Paksoy, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bilgisayar, masa ve sandalye gibi çalışma alanlarının ergonomik olarak düzenlenmesi, kötü duruşun önlenmesine yardımcı olabilir. Bilgisayar ekranının göz hizasında olması ve sandalyenin sırt desteği olması önemlidir. Boyun ve sırt kaslarını güçlendiren ve esneten egzersizler yapmak, duruşu iyileştirebilir ve ağrıyı azaltabilir. Günlük yaşamda doğru duruş alışkanlıklarının benimsenmesi ve kötü duruş alışkanlıklarının düzeltilmesi, boyun ağrısını ve migreni önleyebilir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

CarrefourSA 500 Bayiye Ulaştı

500’üncü bayisi İstanbul’da açılan CarrefourSA, girişimcilerle büyümeyi sürdürüyor ve Türkiye’nin farklı illerinde ‘Yeni Nesil Market’ anlayışını yaygınlaştırmaya devam ediyor.

Organize gıda perakende sektöründe oyun kurucu ve öncü konumunu sürdürmeye devam eden CarrefourSA, Türkiye’de 67 ilde 1200’e ulaşan mağazası, 15 bin çalışanıyla müşterilerine doğru ürünü, doğru üreticiden doğru fiyata ulaştırırken; 2020 yılında hayata geçirdiği bayilik sisteminde esnaf ve girişimcilerle büyümeye devam ediyor. 

Yerli girişimciye yatırım imkanı  

Küçük ve orta ölçekte esnaf ve girişimcilere, CarrefourSA güvencesiyle ticaret yapma imkânı sunduğu bayilik sisteminde CarrefourSA’nın 500. bayisi İstanbul’da açıldı. Açılışta konuşan CarrefourSA CEO’su Kutay Kartallıoğlu, “CarrefourSA olarak 30 yıllık deneyim ve tecrübemizle organize perakende sektöründe değişim ve dönüşüm ile gelişime öncülük ediyor, perakendenin bugününü olduğu kadar geleceğini de kurgulamaya devam ediyoruz. Yeni mağaza açılışlarımızı gerçekleştirirken aynı zamanda küçük esnaf ve girişimciyi oyuna dahil ettiğimiz bayilik sistemimizle de büyümeye devam ediyoruz. CarrefourSA’da tüm paydaşları besleyebildiğimiz, birlikte büyüyebildiğimiz bir sistem kurgusu var.

Bayilik sistemi hem organize gıda perakende sektörü hem de Türkiye ekonomisi için önemli. Bayilik sistemini organize gıda perakende sektöründe bu şekilde ilk biz hayata geçirdik. Bu sistemle tüketicilerimizin CarrefourSA kalitesi ve deneyimine erişimini kolaylaştırırken, yerli girişimciye karlı bir yatırım imkânı, bulundukları bölgeye ise istihdam fırsatı sağlıyoruz. Sektörümüzün geleceği ve sürdürülebilirliği için öncülük yaptığımız bayilik sisteminin en büyük avantajı ise esnaf ve girişimcinin hem uluslararası Carrefour hem de Sabancı markasının gücünü arkasında hissetmesi.

“Yeni mağaza yatırımlarıyla birlikte, küçük esnaf ve girişimciyi de oyuna dahil ettiğimiz bayilik sistemimizle büyümeye devam ediyoruz.” diyen Kartallıoğlu şöyle devam etti: “2020 yılında hayata geçirdiğimiz bu sisteme toplumsal cinsiyet eşitliği bakışımızı da yansıtıyoruz. CarrefourSA olarak ülkemizde kadınların ekonomik hayata katılımını ve güçlenmesini önceliklerimiz arasında görüyoruz. Şu anda bayilik sistemimizde bulunan kadın bayi sayımız 60. Önümüzdeki dönemde de bu sayının artması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Sahip olduğumuz güçlü marka imajını, modern ve doğru ticaretin nasıl yapılması gerektiğine dair bilgi birikimimizi, çalıştığımız binlerce tedarikçimizden kaynaklanan gücümüzü, yıllardır yatırım yaptığımız tedarik zinciri ve dijital altyapımızı tüm esnafımızın hizmetine sunmaya devam edeceğiz” dedi.

Yeni nesil esnafların sayısı artıyor

2020 yılından bu yana CarrefourSA olarak hizmet verdikleri 67 ilin 65’inde bayilik sisteminin büyüdüğünü ve bugün 500 bayiye ulaşmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyleyen CarrefourSA İcra Kurulu Üyesi Bulut Batum ise şunları söyledi“Bilgi birikimimiz, lojistik ağımız, pazarlama ve dijital teknoloji altyapımızla esnafımız CarrefourSA markası altında ailemizin bir parçası oluyor. Dijitalleşmeyle birlikte yeni nesil esnaflar için önemli bir seçenek sunuyoruz. Ürün ve stok yönetimi, IT alt yapısı, lojistik, tasarım ve muhasebe dahil tüm konularda esnafımıza destek vererek, bulunduğu bölgede doğru ürünü, CarrefourSA kalite ve güvencesiyle tüketiciye sunmasını sağlıyoruz. Bunun yanı sıra CarrefourSA olarak sahip olduğumuz güçlü satın alma yapımız sayesinde, bayilerimiz ürün tedariğini çok daha uygun fiyatlarla sağlayabiliyor.

CarrefourSA olarak büyüme planlarımızı bayilik sistemi üzerine kuruyoruz. Sistemi daha da büyütmek için Bayilik Buluşmaları ile Türkiye’nin farklı illerindeki potansiyel bayi adaylarımızla bir araya geliyoruz. Bakkal ya da küçük marketlerde artık yönetim ikinci neslin eline geçiyor. İkinci nesil, dijitalleşme ve trendleri yakalama konusunda oldukça hevesli. Aynı zamanda sıfırdan girişimle bayi olmak isteyenler de CarrefourSA markasını tercih ediyor. Bayilik sistemini hayata geçirdiğimiz her bölgede çok dikkatli davranıyoruz. Ölçüm kriterlerimiz doğrultusunda uzman ekiplerimiz saha araştırması gerçekleştiriyor ve yatırımcının önerdiği lokasyonun uygunluğuna karar veriyor, bayilik kriterlerimize uygun bulunan talepleri sisteme dahil ediyoruz. Bu çalışmalarla bayilerimizin kazancını da koruyor, kazan-kazan sistemiyle bayilerimizle birlikte büyüyoruz” dedi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sık görülen tiroid hastalıklarına dikkat!

Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Gülçin Türkmen Sarıyıldız, sık görülen tiroid hastalıkları ve tedavi süreçleri hakkında merak edilenleri anlattı.

Tiroid hastalıkları, metabolizma, vücut ısısı ve bağışıklık sistemini etkileyen kritik hormonları üreten tiroid bezinde meydana gelir. Hipotiroidi ve hipertiroidi gibi hormon dengesizlikleri genellikle ilaç tedavisiyle kontrol altına alınsa da, bazı durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Doç. Dr. Türkmen Sarıyıldız, tiroid hastalıklarının cerrahi tedavi sürecini ve dikkat edilmesi gereken noktaları detaylandırdı.

Tiroid bezinin sağlık üzerindeki önemi nedir?

Tiroid, boynun ön kısmında yer alan kelebek şeklinde bir bez olup, vücudun metabolizmasını düzenleyen tiroksin (T4) ve triiyodotironin (T3) hormonlarını üretir. Bu hormonlar enerji üretimi, vücut ısısının düzenlenmesi, büyüme ve gelişme gibi birçok önemli süreçte rol oynar. Aynı zamanda ruh hali ve psikolojik denge üzerinde de etkisi vardır. Tiroid bezinin düzgün çalışmaması hipotiroidi veya hipertiroidi gibi sorunlara yol açarak kalp hastalıkları, obezite, depresyon gibi ciddi sağlık problemlerine zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, tiroid bezinin sağlığı genel vücut dengesi için kritik önemdedir.

Doç. Dr. Türkmen Sarıyıldız, tiroid hastalıklarının iki ana grupta incelendiğini belirtiyor: Nodüler guatr ve difüz guatr. 

Doç. Dr. Türkmen Sarıyıldız, “Nodüler guatr, tiroid bezinde tek veya çok sayıda nodül oluşmasıyla karakterizedir. Tek nodül genellikle iyi huylu olsa da, bazen kanser riski taşıyabilir. Bu durumda, ince iğne aspirasyon biyopsisi ile patolojik tanı konulması ve cerrahi tedavinin planlanması gerekir,” diyor. Difüz guatr ise genellikle cerrahiye ihtiyaç duymayan, yaygın tiroid büyümesi ile karakterize bir durumdur.

Cerrahi müdahale ne zaman gerekir?

Tiroid hastalıkları genellikle endokrinologlar tarafından ilaçla tedavi edilir. Ancak, ilaç tedavisine yanıt alınamayan ya da tiroid bezinin büyümesi nedeniyle soluk borusu veya ses telleri üzerinde baskı oluştuğunda cerrahi müdahale gündeme gelir. Doç. Dr. Türkmen Sarıyıldız, bu tür durumlarda bilateral total tiroidektomi operasyonu ile kesin ve kalıcı tedavi sağlanabileceğini ifade ediyor. Bu operasyon, her iki tiroid bezinin tamamen çıkarılmasını içerir.

Tiroid kanseri: Türleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri

Papiller tiroid kanseri, tüm tiroid kanserleri arasında en yaygın görülen türdür ve tiroid kanserlerinin yüzde 80-85’ini oluşturur. Bu kanser türü genellikle yavaş ilerler ve erken dönemde teşhis edildiğinde tedaviye iyi yanıt verir. Doç. Dr. Türkmen Sarıyıldız, papiller tiroid kanserinin genellikle lenf nodlarına yayılma eğiliminde olduğunu ve bu nedenle boyunda şişlik ya da ele gelen kitle ile kendini gösterebileceğini belirtiyor. Tanıda ultrasonografi ve ince iğne aspirasyon biyopsisi önemli rol oynar. Papiller tiroid kanserinin tedavisinde ilk seçenek cerrahi müdahale olup, gerekli durumlarda radyoaktif iyot tedavisi uygulanabilir.

Tiroid kanserleri içinde daha nadir görülen bir tür olan medüller tiroid kanseri, yüzde 5 ila 10 oranında rastlanır. Doç. Dr. Türkmen Sarıyıldız, medüller tiroid kanserinin parafoliküler C hücrelerinden köken aldığını ve bu hücrelerin salgıladığı kalsitonin hormonunun tanı koymada kritik bir rol oynadığını vurguluyor. “Kalsitonin seviyeleri 500’ün üzerine çıktığında, hastada mutlaka diğer organlara yayılma riski araştırılmalıdır,” diye ekliyor. Medüller tiroid kanserinde tedavi genellikle cerrahi müdahale ile yapılır, ancak hastalığın yayılımına göre ek tedavi yöntemleri de gerekebilir.

Foliküler tiroid kanseri, tiroid dokusunun invazyonu ile karakterize bir kanser türüdür. Doç. Dr. Türkmen Sarıyıldız, foliküler tiroid kanserinin genellikle vücudun uzak bölgelerine, özellikle de kemiklere ve akciğere metastaz yapma riski taşıdığını belirtiyor. Tedavi sürecinde cerrahi müdahale ilk adımdır; tümörün çapı ve yayılımına bağlı olarak ameliyat sonrası radyoaktif iyot tedavisi de uygulanabilir.

Tiroid hastalıklarının belirtileri nelerdir?

Tiroid hastalıkları, hormonların az veya çok salgılanmasına bağlı olarak farklı belirtiler gösterir. Hipertiroidi ellerde titreme, aşırı terleme, sinirlilik ve saç dökülmesi gibi belirtilerle kendini gösterirken, hipotiroidi kabızlık, hareketlerde yavaşlama, ödem, saç kırılması ve ses kalınlaşması gibi semptomlara yol açar.

Kronik ve akut tiroiditler

Tiroidit, tiroid bezinin iltihaplanması sonucu oluşur. Doç. Dr. Türkmen Sarıyıldız, akut tiroiditlerin genellikle boyunda ağrı ve viral enfeksiyon sonrası gelişen şikayetlerle ortaya çıktığını, kronik tiroiditlerin ise otoimmün bir hastalık olarak karşımıza çıktığını belirtiyor. “Kronik tiroiditli hastalar, endokrinoloji doktorları tarafından takip edilmelidir,” diye ekliyor.

Sonuç olarak, tiroid hastalıklarının tedavisinde cerrahi müdahale, özellikle ilaç tedavisine yanıt vermeyen durumlarda devreye giriyor. Cerrahi operasyonlar, hastaların yaşam kalitesini artırarak tiroid kaynaklı sorunları kalıcı olarak çözmeyi hedefliyor. Doç. Dr. Türkmen Sarıyıldız, bu süreçte doğru tanı ve tedavi planlamasının önemine vurgu yapıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Genç piyanist Ali Keskin yeteneğiyle alkışları topladı

Genç yetenek Ali Keskin, Nilüfer Belediyesi’nin “MEM Genç Sahne” programı kapsamında düzenlediği konserde, olağanüstü performansıyla izleyicilerden tam not aldı.

Nilüfer Belediyesi Dr. Hüseyin Parkan Sanlıkol Müzik Enstrümanları Müzesi (MEM), genç yetenekleri desteklemek amacıyla başlattığı “MEM Genç Sahne” konser serisiyle katılımcılara unutulmaz anlar yaşatmaya devam ediyor. 

Bu sezonun ilk konserinde 11 yaşındaki piyanist Ali Keskin, sahne aldı. Müzik eğitimine 4 yaşında Piyanist Elena Çekiç ile başlayan Keskin, Bach’tan Debussy’e uzanan zengin bir repertuvar sundu. İlk resitalinde izleyenlere keyifli bir akşam yaşatan Keskin, katılımcıların beğenisini topladı.  

Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Emre Karagöz, konser sonunda Keskin’i tebrik ederek, gençlerin müziğe olan tutkularını sürdürmelerini temenni ettiğini belirtti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Equinix, Avrupa ve Asya Arasında Önemli Bir Ara Bağlantı Merkezi Kurarak Türkiye’deki Yeni Veri Merkezini Açtı

Dünyanın dijital altyapı şirketi Equinix (Nasdaq: EQIX), Türkiye’deki ikinci International Business Exchange (IBX) veri merkezini İstanbul’da açtığını duyurdu. IL4 olarak adlandırılan yeni tesis, bilgi işlemin artan yüksek yoğunluklu taleplerini karşılamak için benzersiz bir şekilde tasarlandı ve Equinix’in, Türkiye’de yapay zekâ çözümlerini keşfetmekte olan işletmeleri destekleme konusundaki kararlılığını ortaya koydu.

Avrupa ile Asya arasında stratejik bir konumda bulunan İstanbul hem karasal hem de denizaltı bağlantıları için kritik bir merkez olarak öne çıkıyor. Hızla büyüyen bilgi teknolojileri (BT) hizmetleri pazarına sahip olan Türkiye, İstanbul’u da işletmelerin temel altyapılarını kurmaları için ideal bir yer haline getiriyor.

IL2 ve IL4 dahil olmak üzere Equinix İstanbul kampüsü toplamda 7.500 m²’nin üzerinde ortak yerleşim alanı sunacak ve IL4’e 1.125 kabin eklenecek. Bulut, ağ, içerik ve dijital medya hizmetlerine doğrudan erişim sağlayan tesis zengin bir dijital ekosistem sunuyor. Ayrıca, yüksek yoğunluklu kullanımlar için sıvı soğutmayı destekleyecek özelliklerle tasarlandı.

Equinix Türkiye Genel Müdürü Aslıhan Güreşcier konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “İstanbul’da Türkiye’deki ikinci veri merkezimizin açılışını duyurmaktan gurur duyuyoruz. En gelişmiş teknolojiye sahip yeni IL4 tesisimizin açılışıyla birlikte dünyanın stratejik öneme sahip bu bölgesinde yapay zekâ ve yüksek yoğunluklu bilgi işlem çözümlerini benimseyen işletmeleri destekleme kararlılığımızı açık bir şekilde ortaya koyduğumuza inanıyoruz.  İstanbul’un Avrupa ve Asya arasında bir bağlantı merkezi olarak kilit öneme sahip konumu ile hızla büyüyen BT hizmetleri pazarı, bu bölgeyi işletmelerin büyümesi ve bağlanabilirlik hedeflerine ulaşması için ideal bir yer haline getiriyor.”

Akdeniz’de Yeni Denizaltı Bağlantısı

Equinix; Barselona, Bordo ve Cenova’daki stratejik denizaltı merkezleriyle Akdeniz’deki bağlantılarını artırıyor ve İstanbul’daki yeni IL4 tesisiyle konumunu güçlendirerek doğu, batı ve orta doğu arasında dijital bir koridor oluşturuyor. Bu büyüme, Türkiye’deki ilk bulut bağlantı noktasının kurulmasını da kapsıyor ve ülkeyi daha geniş alandaki denizaltı bağlantıları açısından kritik bir konuma getiriyor. 

Veri Merkezi Özellikleri

IL4 IBX Veri Merkezi’nde

– 3.044m²’lik ortak yerleşim alanı

– 1.125 kabin

– %100 Yenilenebilir enerji sertifikası ile belgelendirme

Sürdürülebilirlik Taahhüdü

Equinix, 30’dan fazla ülkede 70’ten fazla metropolde 260’tan fazla veri merkeziyle küresel ayak izini genişletmeye devam ediyor ve 2030 yılına kadar portföyünde %100 temiz ve yenilenebilir enerjiye ulaşmayı taahhüt ediyor. Son 25 yılı aşkın süredir enerji verimliliğine önemli yatırımlar yapan Equinix, müşterilerini veri merkezi karbon emisyonlarını azaltma konusunda da destekliyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tarihe Yolculuk Söyleşilerinin İlki Zeytinburnu Kültür Sanat’ta Gerçekleşti!

Zeytinburnu Kültür Sanat’ın yeni sezonunda Doğan Mert Demir moderatörlüğünde; her ay tarihin başka bir noktasına temas ediliyor. Alanında uzman konuklarla yapılan bu keşif yolculuğunda geçmiş ile günümüz arasında bir köprü kuruluyor. Doğan Mert Demir’in ekim ayındaki konuğu Priscilla Mary Işın oldu. 30 Ekim Çarşamba akşamı gerçekleşen söyleşide Osmanlı Mutfağı Tarihi ele alındı.

 

Zeytinburnu Kültür Sanat’ın yeni sezonunda Doğan Mert Demir; kendi alanının öne çıkan isimleriyle tarihi meseleler hakkında konuşacak. İlki gerçekleştirilen “Tarihe Yolculuk” söyleşilerinde, yemek kültürü ve tarihi üzerine çalışan Priscilla Mary Işın konuk edildi. Hem kendi serüvenini anlatan hem de yemek tarihine dair ilginç anekdotlardan söz eden Işın, Osmanlı Mutfağı Tarihi hakkında bilgiler verdi.

 

“Türk mutfağını her zaman çok beğeniyordum.”

Türk mutfağına olan ilgisinin ağız tadı nedeniyle olduğunu ifade eden Priscilla Mary Işın, 70’lerden bu yana Türk mutfağını çok sevdiğini dinleyicilere aktardı:

“Türk mutfağına olan ilgim ağız tadıyla başladı. Çok beğeniyordum. 70’lerde bir defterim vardı. Eşimin ailesinden tarifler alıyordum. Bizim İngiltere’de mutfağımız çok zayıf. Dedim onlar da bir kitaptan faydalansınlar. Bir kitap nasıl olur, giriş lazım. Tarih aklıma geldi. Ama ben öğrenciyken tarih dersinden hoşlanmazdım, sıkılırdım. Tarihle alakam yoktu ama öyle bir ilham geldi. Ankara’da kimse yol gösteremedi o dönem. Zaten yemek tarihi bütün dünyada yeni bir konuydu. Çok az konuşulan, çok az değer verilen, tarihçilerin küçümsediği bir konuydu.”

 

“Osmanlı mutfağında hep bir denge var.”

Osmanlı mutfağı tarihine dair ilginç anekdotlar aktaran Işın, Osmanlı mutfağında her zaman bir denge gözetildiğini söyledi:

“III. Selim de helva sohbetlerini çok seviyor. Lahanaya bir şiir yazıyor. Lahanacım, canım lahana diyor o şiirinde. Orada helva sohbetlerinden bahsediyor. Başka kaynaklara bakınca olayı anladım. Helva çok tatlı ya. Osmanlı mutfağında hep bir denge var. Helvanın yanında da turşu yiyorsun bu yüzden. III. Selim’in en sevdiği turşu lahana turşusu olduğu için lahanayı öven bir şiir yazmış.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

YEO Teknoloji, Vodafone İşbirliğiyle 100 Milyon Dolarlık Yap-İşlet-Devret GES Yatırımı Yapacak

 YEO Teknoloji tarafından yaklaşık 100 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirilecek proje, Türkiye’de ESCO (Yap-İşlet-Devret) iş modeliyle gerçekleştirilen en büyük proje olacak. İç Anadolu, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde yaklaşık 1,5 milyon metrekare üzerine kurulacak santrallerle, Vodafone Türkiye’nin mevcut yıllık enerji ihtiyacının %35’i karşılanacak.

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, sektörün ve ülkenin geleceğine duyduğu güvenle faaliyetlerini sürdürüyor. Halihazırda 30’u aşkın ülkede enerji ve endüstriyel çözümler sunan YEO Teknoloji ile ESCO (Yap-İşlet-Devret) modeline dayalı güneş enerjisi santrali kurulumu sözleşmesi imzalayan Vodafone, İç Anadolu, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde yaklaşık 1,5 milyon metrekare üzerine kurulacak santrallerle mevcut yıllık enerji ihtiyacının %35’ini karşılayacak. YEO Teknoloji tarafından yaklaşık 100 milyon dolarlık yatırım yapılması hedeflenen proje, Türkiye’nin en büyük ESCO projesi olacak. İşletme ve bakım süresi 15 yıl olarak belirlenen projeyle, toplam 3.000 GWh elektrik üretilmesi hedefleniyor. YEO Teknoloji tarafından inşa edilecek bu tesislerde üretilen enerjinin tümü 15 yıl boyunca sadece Vodafone Türkiye tarafından kullanılacak.

 

Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy şunları söyledi: 

 

“Vodafone olarak, sürdürülebilirlik vizyonumuz doğrultusunda, çevresel etkimizi azaltmak ve enerji verimliliğimizi artırmak amacıyla uzun yıllardır yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapıyoruz. Ayrıca, Türkiye genelinde 11 teknoloji   merkezi, 15 ofis binası ve 25 binden fazla baz istasyonunda tüketilen yıllık toplam 558 Gigawatt saat elektriğin %100’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlıyoruz. YEO Teknoloji ile imzaladığımız yeni sözleşmeyle sürdürülebilirlik çalışmalarımızı bir adım ileri taşıyoruz. Yap-İşlet-Devret modeli üzerine kurulu bu sözleşme kapsamında, YEO Teknoloji mevcut yıllık enerji ihtiyacımızın %35’ini karşılayacak güneş enerjisi tesisleri kuracak. Ayrıca, arazi geliştirme, kapasite tahsisi, tesislerin kurulumu ve 15 yıllık işletimini üstlenerek yenilenebilir enerjiye geçişimizin önemli bir parçası olacak. Bu işbirliği, sürdürülebilirlik vizyonumuz doğrultusunda çevresel etkilerimizi azaltma ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme kararlılığımızı pekiştiriyor. Vodafone olarak, ülkemizin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamaya devam edeceğiz.”

 

Söz konusu projenin Türkiye’deki yenilenebilir enerji yatırımları açısından öncü bir adım niteliği taşıdığını belirten YEO Teknoloji CEO’su Tolunay Yıldız ise şöyle konuştu: 

 

“YEO Teknoloji olarak 3 kıtada 30’dan fazla ülkede 400’den fazla projeyi başarıyla tamamlarken Türkiye’nin ve dünyanın enerji dönüşümüne de katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Geçmişte kendi enerjisini üretmek isteyen çeşitli markalarla benzer projeler gerçekleştirmiştik; ancak, bu alandaki en büyük işbirliğini Vodafone Türkiye ile hayata geçiriyoruz. Bu proje, yalnızca çevresel etkiyi azaltmakla kalmayıp, ülkemiz için örnek teşkil eden bir model olacak. 3D olarak tanımladığımız dekarbonizasyon, desantralizasyon ve dijitalizasyon odaklı çalışmalarımızla daha yaşanabilir bir dünya için ‘Bizce mümkün’ sloganıyla çalışmaya devam edeceğiz.”

 

Yap-İşlet-Devret modeli uygulanacak

 

Yeni sözleşme kapsamında YEO Teknoloji, Vodafone’un elektrik tüketimini karşılamak üzere proje geliştirme, anahtar teslimi kurulum, işletme ve finansman gibi süreçleri üstlenecek. Buna göre, YEO Teknoloji’nin, sorumlulukları arasında tesislerin inşa edileceği arazilerin bulunması, kullanım haklarının alınması, çağrı mektuplarının alınması, ÇED raporlarının hazırlanması, imar süreçlerinin takibi, yapı ruhsatlarının alınması, izin ve ruhsatlarının alınması, güneş santralinin inşası, yüksek gerilim trafo merkezi ve enerji iletim hatlarının yapımı işleri, finansmanının sağlanması ve tesislerin işletmesi bulunacak.

 

Sektörde öncü çözümlere imza atıyor

 

Vodafone, artan enerji ihtiyacını ve maliyetlerini yönetmenin yanı sıra sürdürülebilirlik öncelikleri çerçevesinde operasyonlarını enerji verimliliği bilinciyle yürütüyor. Şirket, son yıllarda veri merkezi ve ofis binaları için geliştirdiği güneş enerjisi projeleriyle sektörde öncü çözümleri hayata geçirmiş bulunuyor.

 

Türkiye’nin genel sıfır karbon hedefine katkı

 

Vodafone Grubu, 2040 yılına kadar Kapsam 3 emisyonları da dahil olmak üzere tüm değer zincirinde karbon ayak izinde net sıfıra ulaşmayı hedefliyor. Bu doğrultuda, enerji verimliliğini artırmak, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmak ve kalan emisyonları karbon dengelemeyle nötralize etmek üzere çalışmalarına devam ediyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektriği kullanarak operasyonlarını daha sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlayan Vodafone’un bu alandaki çalışmaları, Türkiye’nin net sıfır karbon hedefine katkıda bulunan önemli bir adım olarak öne çıkıyor. YEO Teknoloji ile hayata geçirilecek proje de Vodafone’un faaliyetlerini karbonsuzlaştırmaya yardımcı olacak. Projeyle, Vodafone’un elektrik tüketiminin daha büyük bir bölümü yenilenebilir enerjiden karşılanmış olacak. Ayrıca, YEO Teknoloji ile birlikte, Vodafone’un yatırımı, Türkiye’de enerji sektörünün büyümesine yardımcı olacak; enerji alanında daha sürdürülebilir ve temiz bir geleceğe geçişi hızlandıracak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sonbaharın Tadını Çıkarmak İsteyenlere Özel Vizesiz Rotalar

Kosova, Bosna Hersek, Arnavutluk, Makedonya, Karadağ, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Gürcistan’ın yer aldığı listede, tarihi yapılardan doğal güzelliklere kadar keşfedilecek birçok cazip nokta bulunuyor. ENUYGUN’un vizesiz sonbahar rota önerilerini keşfederek tatilinizi planlayabilirsiniz. 

Balkanların kalbi: Kosova 

Balkan ülkeleri arasında vizesiz gidilen Kosova, benzersiz tarihinin yanı sıra sonbaharda muhteşem manzaralara da sahip. Kosova, özellikle tarihe yolculuk yapmak isteyenlere unutulmaz anlar yaşatıyor. Doğu ve batıdan izler taşıyan başkent Priştine’de şehrin simgesi haline gelen Ulusal Kütüphane, Skanderbeg Heykeli ve Aziz Nikola Ortodoks Kilisesi, Fatih Sultan Mehmet Camii, Gracanica Manastırı, Zahir Pajaziti Meydanı gibi gezilecek ünlü yerlerin yanında birçok kilise, müze, meydan ve sokak bulunuyor. Başkent Priştine, canlı kültürel etkinlikleri ve hareketli gece hayatıyla dikkat çekerken, tarihi şehir Prizren, Osmanlı döneminden kalma mimarisi ve dar sokaklarıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Ayrıca, doğaseverler için Rugova Kanyonu ve Mirusha Şelaleleri gibi doğal güzellikler de Kosova’nın keşfedilmeyi bekleyen köşeleri arasında yer alıyor.

Geçmişe büyülü bir yolculuk: Bosna Hersek

Enuygun.com’un önerdiği rotalar arasında yer alan Bosna Hersek, tarih kokan arnavut kaldırımlı sokakları, nefes kesici doğası ve misafirperver halkıyla ziyaretçilerine unutulmaz bir tatil vadediyor. Osmanlı döneminden kalma camilerden, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan köprülere, dağların eteklerindeki kasabalardan nehir kenarındaki köylere kadar birçok gezilecek yeri olan Bosna Hersek, tarih ve kültür turlarının değişmez adreslerinden biri. Başkent Saraybosna, Osmanlı ve Avusturya-Macaristan mimarisinin izlerini taşıyan yapıları ve canlı pazarlarıyla öne çıkıyor. Şehrin simgesi olan Başçarşı, dar sokakları ve otantik dükkanlarıyla adeta geçmişe büyülü bir yolculuk sunuyor. Umut Tüneli, Latin Köprüsü, Gazi Hüsrev Bey Camisi, Sarajevo City Hall ve Bjelašnica Dağı gibi ikonik yerleri de mutlaka görmelisiniz.

Kültür ve gurme durağı: Arnavutluk 

Uygun fiyatlı bir tatil yapmanın mümkün olduğu Tiran, gezilecek yerleriyle öne çıkan çok keyifli bir şehir. Tiran’da Skanderberg Meydanı, Hacı Ethem Bey Camisi, Dıraç Kalesi ve Ulusal Tarih Müzesi görülmeye değer yerlerin başında geliyor. Şehri tepeden izlemek isteyenler Dajti Dağı’ndaki teleferiğe binerek göz alıcı manzarayı seyredebilirler. Ülkemizde de meşhur olan elbasan tava ve Arnavut ciğeri şehrin en popüler lezzetleri arasında yer alıyor. Ayrıca farklı içlerle hazırlanmış lezzetli börekler, biber çeşitleriyle hazırlanan etsiz bir yemek olan fergese ve trileçe Arnavut mutfağının öne çıkan diğer lezzetlerden. 

Tarih ve doğa bir arada: Makedonya 

Balkanlar denilince akla ilk gelen ülkelerden olan Makedonya da vizesiz ülkeler arasında.  Ülkenin başkenti olan Üsküp, zengin tarihiyle her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapıyor. Doğaseverlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden Matka Kanyonu gezenlere tam bir görsel şölen yaşatıyor. Birden fazla yeraltı su mağarasının bulunduğu doğa harikası kanyonda çok sayıda mağarayı da görmek mümkün. Üsküp seyahati sırasında Makedonya Meydanı, Taş Köprü, Üsküp Kalesi, Aziz Kurtarıcı Kilisesi ve Üsküp Arkeoloji Müzesi’nin yanı sıra Makedonya’nın Antik, Orta Çağ ve Osmanlı dönemlerine ait birçok eser yakından görülebilir. Üsküp’te mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Ohri Gölü. Avrupa’nın en eski, en derin göllerinden biri olan gölün çevresinde uzanan Ohri şehri de tarihi kiliseleri, manastırları ve antik tiyatroları ile mutlaka keşfedilmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Taze fasulye yemeği tavce gravce, patlıcan ve acı biber sosu ajvar, Makedon mutfağının eşsiz lezzetlerinden.

 

Son dönemin en popüleri: Karadağ

Adriyatik Denizi kıyısındaki Karadağ, Enuygun.com’un sunduğu vizesiz rotalar arasında en çok tercih edilenlerden biri. Muhteşem plajları, dağ manzaraları ve tarihi şehirleriyle tanınan Karadağ, doğa ve tarih tutkunları için keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. En popüler şehirlerinden Budva, Orta Çağ Dönemi’nden kalma tarihi evleri, antik surları ve muhteşem plajları ile ziyaretçilerini adeta büyülüyor. Stari Grad, Budva Kalesi ve Santa Maria del Punta Kilisesi Budva’da mutlaka görülmesi gereken diğer yerlerden.

İtalyan mutfağının da hakim olduğu Budva’da lezzetli yöresel yemekler ve tatlılar mutlaka tadılmalı. Siyah risotto, ahtapot salatası, lignje ve priganice tatlısı Budva’da denenmesi gereken lezzetlerden. 15. yüzyıldan kalma tarihi yerleri ve eski dönem evleri ile Sveti Stefan Adası da şehrin keşfedilmeye değer yerlerinden. Farklı lezzetleri denemeyi sevenler Karadağ’da kuru et (njeguski prsut) ve mısır unundan yapılan ekmek çeşidi kaçamağı tadabilirler. Sonbaharda muhteşem bir deniz manzarası izlemek isteyenlere Mogren Plajı, Jaz Plajı ve Zanjice Plajı masmavi berrak bir deniz sunuyor. 

Eğlence ve deniz tatili içe içe: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

 

Tarihi ve doğal güzellikleriyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de Türk vatandaşlarına pasaportsuz, çipli kimlik kartı ile ziyaret etme imkanı sunuyor. Sadece uçak bileti alarak gitmenin mümkün olduğu Kuzey Kıbrıs’ta keşfedilecek çok yer var. Lefkoşa’da Selimiye Camii, Girne’de Girne Kalesi ve Bellapais Manastırı gibi tarihi yapılar mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Magosa’da ise Salamis Antik Kenti ve Othello Kulesi ziyaretçilere tarihi bir yolculuk sunuyor. Ülke mutfağının lezzetlerinden hellim peyniri, şeftali kebabı ve molehiya tadılmadan ülkeden dönülmemeli. Ayrıca pastırma sıcaklarının olduğu kasım ayında denize girme imkanı da bulabilirsiniz. 

Karadeniz’in incisi: Gürcistan

Karadeniz’de Artvin’in sınır komşusu olan Gürcistan, tarihî ve doğal güzellikleriyle dikkat çekiyor. Türk vatandaşları, sadece çipli kimlik kartlarıyla bu güzel ülkeye seyahat edebiliyor. Başkent Tiflis’in büyüleyici sokakları, tarihi Narikala Kalesi, Sülfür Hamamları ve Barış Köprüsü, Tiflis’te görülmesi gereken yerler arasında. Ülkenin diğer büyük şehri Batum’da ise Batum Botanik Bahçesi ve Alfabe Kulesi ziyaret edilebilir. Gürcü mutfağının eşsiz tatlarından haçapuri ve hinkali de Gürcistan seyahati sırasında mutlaka denenmeli. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

TOD’un Çok Konuşulan Dizisi Sorgunun 7. ve 8. Bölümlerinden Merak Uyandıran Bir Tanıtım Yayınlandı

Başarılı oyuncular Hazal Kaya ve Çağlar Ertuğrul’u başrollerinde buluşturan TOD’un iddialı dizisi Sorgu’nun 7. ve 8. bölümlerinden nefes kesici bir tanıtım paylaşıldı.

Yapımcılığını Karga 7 Pictures’ın üstlendiği, yönetmen koltuğunda Deniz Yorulmazer’in oturduğu, senaryosunu Nuray Uslu ve Milay Ezengin kaleme aldığı TOD STUDIOS imzalı Sorgu’nun kadrosunda Hazal Kaya ve Çağlar Ertuğrul’a Boncuk Yılmaz, Melisa Döngel, Deniz Hamzaoğlu, Oktay Çubuk, Kubilay Tunçer, Ebru Aykaç, Burak Hakkı, Ezgi Tombul, Deniz Karaoğlu, Umut Kaya, Asu Lal Burnak, Zeynep Kızıltan ve Şehsuvar Aktaş gibi birbirinden başarılı oyuncular eşlik ediyor.

Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde de eş zamanlı yayınlanan Sorgu’nun 7. ve 8. bölüm konusu ise şöyle; 

Tamirhanesinde şüpheli durumlar olan İsmet kayıptır. Yazıcı, Hayati dosyasını aydınlatmak için görev sınırlarını aşar. Fırat, yalan söylediği anlaşılınca tekrar şüpheli duruma düşer. Yazıcı’nın planı sayesinde İsmet yakalanır. Cihan, Okan hakkında ciddi şüphelere düşer. 

Üç kız kardeş, yıllar sonra ilk kez anneleri hakkında bir şey öğrenirler. İsmet, o gece ne yaptığına dair bir tanığı olmaması sebebiyle göz altına alınır. Dilek dosyasında önemli bir itiraf gelir. Cihan, Tolga’dan öğrendiklerinden sonra Okan’ı evden kovar. 

Sorgu 7. ve 8. bölümüyle TOD’da!

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Uzmanından hatırlatma! Dengeli bir vegan beslenme besleyici bir diyet olabilir!

Dengeli ve çeşitli bir vegan diyet oluşturmak için daha fazla planlama ve hazırlık gerekebildiğini ifade eden uzmanlar, vegan beslenmede protein gereksinimlerinin bitkisel kaynaklı besinlerden sağlandığını söylüyor.

B12 vitamininin sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunduğunu ve o nedenle veganların B12 ile zenginleştirilmiş bitkisel sütler ve tahılları tüketmeyi tercih etmesi gerektiğini kaydeden Beslenme Uzmanı Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Süt ve süt ürünleri vegan diyetinde olmadığı için zenginleştirilmiş bitkisel sütler, tofu, brokoli, nohut ve yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum açısından zengin besinleri tüketmek kalsiyum eksikliğini önlemeye yardımcı oluyor.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Gör. Kübra Şahin, 1 Kasım Dünya Vegan Günü dolayısıyla sağlıklı bir vegan diyet oluşturmanın püf noktalarını paylaştı.

Yeterli bilgiye sahip olmamak yanlış beslenmeye yol açabiliyor

Vegan beslenme hakkında yeterli bilgiye sahip olmamanın yanlış beslenmeye yol açabileceğini dile getiren Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Dengeli ve çeşitli bir vegan diyet oluşturmak için daha fazla planlama ve hazırlık gerekebilir. Aksi durumda B12 vitamini, demir, kalsiyum, Omega-3 yağ asitleri ve protein gibi besin ögelerinin yetersiz alımları sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Restoranlarda veya sosyal etkinliklerde uygun vegan seçenekler bulmak, aile ve arkadaşlarla yemek yeme durumları, vegan seçeneklerin sınırlı olmasından dolayı sıkça karşılaşılan bir zorluk.” dedi.

Yeterli protein alımını sağlamak için hangi gıdalar tüketilmeli? 

Vegan beslenmede hayvansal kaynaklı et ve süt ürünleri gibi besinlerin tüketilmemesine bağlı olarak protein gereksinimlerini bitkisel kaynaklı besinlerden sağlandığına dikkat çeken Öğr. Gör. Kübra Şahin, şöyle devam etti:

“Mercimek, nohut, fasulye, bezelye gibi kurubaklagiller yüksek düzeyde protein içermektedir. Badem, ceviz, chia tohumu, keten tohumu ve ay çekirdeği gibi gıdalar protein ve sağlıklı yağlar açısından zengindir. Nohut veya mercimek unundan yapılan makarnalar, geleneksel makarnalardan daha fazla protein içermektedir. Kinoa, tam bir protein kaynağıdır, tüm temel amino asitleri içermektedir. Ispanak, brokoli ve diğer yeşil yapraklı sebzeler de protein içermektedir, ancak protein miktarları diğer besinlere göre daha düşüktür. Soya ürünleri protein açısından çok zengindir ve çeşitli tariflerde kullanılmaktadır. Soya sütünden yapılan tofu, et ürünlerine alternatif bir besin olarak vegan ve vejetaryen beslenmede protein kaynağı olarak kullanılmaktadır. Soya sütü, badem sütü ve yulaf sütü gibi bitkisel sütler, kalsiyum ve protein açısından zenginleştirilmiş seçenekler sunuyor.”

Veganlar B12 ile zenginleştirilmiş bitkisel sütler ve tahılları tüketmeli

Sadece hayvansal kaynaklı besinlerde yer almaları bitkisel kaynaklı besinlerde yer almamaları nedeniyle veganlarda bazı besin öğelerinde yetersizlikler oluştuğuna işaret eden Öğr. Gör. Kübra Şahin, şunları kaydetti:

“B12 vitamini sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunmaktadır. O nedenle veganlar B12 ile zenginleştirilmiş bitkisel sütler ve tahılları tüketmeyi tercih etmelidir. Bitkisel kaynaklardaki demir, hayvansal kaynaklardaki gibi iyi emilemediği için veganlarda eksiklik görülmektedir. Mercimek, nohut, kinoa, ıspanak, kabak çekirdeği gibi demir açısından zengin besinleri tüketmek ve C vitamini ile birlikte almak (örneğin, narenciye ile birlikte) emilimi artırıyor. Süt ve süt ürünleri vegan diyetinde olmadığı için zenginleştirilmiş bitkisel sütler, tofu, brokoli, nohut ve yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum açısından zengin besinleri tüketmek kalsiyum eksikliğini önlemeye yardımcı oluyor. Genellikle balık ve deniz ürünlerinde bulunan Omega-3 keten tohumu, chia tohumu, ceviz gibi bitkisel kaynaklardan gereksinim karşılanabiliyor.”

Vegan beslenme çocuklar ve hamileler için uygun mu?

Vegan beslenmenin çocuklar ve hamileler için uygun olup olmadığı konusunda Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Her iki grup da özel besin ihtiyaçlarına sahip olduğundan, bu ihtiyaçların karşılandığından emin olmak önemlidir. Çocukların sağlıklı büyümesi için yeterli enerji ve besin öğeleri alması gerekiyor. Hamilelik döneminde enerji ihtiyacı artmakta, yeterli kalori alımına dikkat edilmelidir. Baklagiller, tofu, tahıllar, kuruyemişler ve tohumlar gibi protein kaynaklarına odaklanılmalı, demir açısından zengin besinler (mercimek, nohut) ve kalsiyum açısından zengin besinler (zenginleştirilmiş bitkisel sütler, yeşil yapraklı sebzeler) tüketilmelidir. Chia tohumu ve keten tohumu gibi Omega-3 kaynaklarına yer verilmelidir. Folat açısından zengin besinler (yeşil yapraklı sebzeler, mercimek) ve demir kaynakları (baklagiller, kuru meyveler) önemlidir. Besin öğelerini dikkatlice izlemek ve yeterli alım sağlamak hem çocuklar hem de hamileler için önemlidir. Mutlaka beslenme uzmanıyla görüşmek daha faydalı olur.” dedi.

Dengeli bir vegan beslenme besleyici bir diyet olabilir

Vegan diyetin yeterli protein sağlayamayacağına dair yaygın bir düşünce olduğunu ifade eden Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Ancak baklagiller, tahıllar, tofu ve kuruyemişler gibi birçok bitkisel kaynak, yeterli protein alımını sağlıyor. Vegan diyetin sağlıksız olduğu düşünülüyor. Ancak dengeli bir vegan beslenme, sebze, meyve, tahıl, baklagil ve kuruyemişlerin zengin olduğu, besleyici bir diyet olabilir ve ayrıca çevresel sürdürülebilirliğe duyarlılığı da kapsayan bir yaşam tarzı olabilmektedir.” şeklinde konuştu.

Dengeli ve çeşitli bir beslenme programı oluşturmak mümkün!

İyi planlanmış bir vegan diyetinde tüm besin ögeleri bulunabildiğini dile getiren eden Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Tam buğday ekmeği, kahverengi pirinç, kinoa, yulaf gibi tahıllar; mercimek, nohut, fasulye, bezelye gibi baklagiller; renkli ve yeşil yapraklı sebzeler, taze meyveler, kuruyemişler; zeytinyağı, avokado, kuruyemişler gibi yağlar; badem sütü, soya yoğurdu gibi süt alternatifleri ile çeşitli ve dengeli beslenme planlanabilir.  Vegan bireyler için dengeli ve çeşitli bir beslenme programı oluşturmak, sağlıklı besin gruplarını bir araya getirerek mümkündür.” diye konuştu.

Lezzetli ve besleyici vegan öğünler hazırlamak oldukça kolay…

Vegan beslenmenin, et ve süt ürünleri dışında birçok farklı besin öğesini kapsadığını da kaydeden Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Veganların beslenme çeşitliliğini artırabilecek lezzetli ve besleyici vegan öğünler hazırlamak oldukça kolaydır.” dedi.

Öğr. Gör. Kübra Şahin tarafından hazırlanan örnek bir günlük vegan beslenme programı şöyle:

“Kahvaltı: Yulaf ezmesi + badem sütü + taze meyve + chia tohumu + kuru yemiş (ceviz, badem vb.)

Öğle: Nohutlu kinoa salatası (nohut + haşlanmış kinoa ve yeşil yapraklı sebzeler)

Akşam: Tam buğday ekmeği ve çeşitli sebze garnitürlü fırında tofu

Ara öğünlerde: Taze meyve, kuru meyve, salatalık ve havuç.” 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı