Aylık arşivler: Ekim 2024

Tüik: Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) yıllık %56,85 arttı, aylık %1,14 arttı

H-ÜFE ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yıllık %52,75 arttı

Bir önceki yılın aynı ayına göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde %52,75 artış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %61,14 artış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %62,38 artış, gayrimenkul hizmetlerinde %55,78 artış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %62,37 artış, idari ve destek hizmetlerde %57,17 artış gerçekleşti.

H-ÜFE ulaştırma ve depolama hizmetlerinde aylık %1,79 arttı

Bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde %1,79 artış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %1,07 azalış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %3,13 artış, gayrimenkul hizmetlerinde %1,58 azalış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %4,03 artış, idari ve destek hizmetlerde %0,67 azalış gerçekleşti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Turizm geliri geçen yılın aynı çeyreğine göre %3,9 arttı

 

Ziyaretçiler, seyahatlerini kişisel veya paket tur ile organize etmektedirler. Bu çeyrekte yapılan harcamaların 15 milyar 77 milyon 957 bin dolarını kişisel harcamalar, 8 milyar 141 milyon 794 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.

Ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı çeyreğine göre %3,5 arttı

Ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısı 2024 yılı III. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,5 artarak 23 milyon 206 bin 579 kişi oldu. Ziyaretçilerin %12,2’sini 2 milyon 835 bin 74 kişi ile yurt dışında ikamet eden vatandaşlar oluşturdu.

Bu çeyrekte ülkemizden çıkış yapan ziyaretçilerin gecelik ortalama harcaması 95 dolar oldu. Yurt dışında ikamet eden vatandaşların gecelik ortalama harcaması ise 62 dolar oldu.

Bu çeyrekte turizm geliri içerisindeki paket tur harcamalarının payı %35,1, yeme içme harcamalarının payı %17,9, uluslararası ulaştırma harcamalarının payı ise %10,9 oldu. Bir önceki yılın aynı dönemine göre paket tur harcamaları %18 artarken, yeme içme harcamaları ve uluslararası ulaştırma harcamaları sırasıyla %2,2 ve %7,6 azaldı.

Ziyaretçiler %71,6 ile en çok “gezi, eğlence, sportif ve kültürel faaliyetler” amacıyla geldi

İkinci sırada %19,4 ile “akraba ve arkadaş ziyareti”, üçüncü sırada ise %4 ile “alışveriş” yer aldı. Yurt dışı ikametli vatandaşlar ise ülkemize %69,6 ile en çok “akraba ve arkadaş ziyareti” amacıyla geldi.

Turizm gideri geçen yılın aynı çeyreğine göre %22,5 azaldı
 

Yurt içinde ikamet edip başka ülkeleri ziyaret eden vatandaşlarımızın harcamalarından oluşan turizm gideri, geçen yılın aynı çeyreğine göre %22,5 azalarak 1 milyar 874 milyon 216 bin dolar oldu. Bunun 1 milyar 517 milyon 780 bin dolarını kişisel harcamalar, 356 milyon 436 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu.

Yurt dışını ziyaret eden vatandaşlar 2023 yılı III. çeyreğine göre %10,3 arttı
 

Bu çeyrekte yurt dışını ziyaret eden vatandaş sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %10,3 artarak 3 milyon 286 bin 105 kişi oldu. Bunların kişi başı ortalama harcaması 570 dolar olarak gerçekleşti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Eylül ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %1,9, ithalat %1,4 azaldı

Ocak-Eylül döneminde ihracat %2,6 arttı, ithalat %8,1 azaldı

Genel ticaret sistemine göre ihracat 2024 yılı Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %2,6 artarak 191 milyar 754 milyon dolar, ithalat %8,1 azalarak 252 milyar 183 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Eylül ayında enerji ürünleri ve altın hariç ihracat %2,9, ithalat %4,5 arttı        

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2024 Eylül ayında %2,9 artarak 20 milyar 231 milyon dolardan, 20 milyar 819 milyon dolara yükseldi.

Eylül ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat %4,5 artarak 20 milyar 286 milyon dolardan, 21 milyar 203 milyon dolara yükseldi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Eylül ayında 383 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi %3,7 artarak 42 milyar 22 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı %98,2 oldu.

Dış ticaret açığı Eylül ayında %0,7 arttı

Eylül ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %0,7 artarak 5 milyar 95 milyon dolardan, 5 milyar 129 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Eylül ayında %81,5 iken, 2024 Eylül ayında %81,1’e geriledi.

Dış ticaret açığı Ocak-Eylül döneminde %31,1 azaldı

Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı %31,1 azalarak 87 milyar 664 milyon dolardan, 60 milyar 430 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Ocak-Eylül döneminde %68,1 iken, 2024 yılının aynı döneminde %76,0’a yükseldi.

Eylül ayında imalat sanayinin toplam ihracattaki payı %94,5 oldu

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2024 Eylül ayında imalat sanayinin payı %94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %3,4, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,6 oldu.

Ocak-Eylül döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı %94,3, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %3,5, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,7 oldu.

Eylül ayında ara mallarının toplam ithalattaki payı %67,7 oldu

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2024 Eylül ayında ara mallarının payı %67,7, sermaye mallarının payı %16,1 ve tüketim mallarının payı %15,6 oldu.

İthalatta, 2024 Ocak-Eylül döneminde ara mallarının payı %69,5, sermaye mallarının payı %14,9 ve tüketim mallarının payı %15,4 oldu.
 

Eylül ayında en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu

Eylül ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 680 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 400 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 1 milyar 263 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 133 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 48 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %29,7’sini oluşturdu.

Ocak-Eylül döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 15 milyar 295 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 11 milyar 789 milyon dolar ile ABD, 11 milyar 151 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 9 milyar 514 milyon dolar ile Irak ve 9 milyar 323 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %29,8’ini oluşturdu.  

İthalatta ilk sırayı Çin aldı

İthalatta Çin ilk sırayı aldı. Eylül ayında Çin’den yapılan ithalat 3 milyar 737 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 304 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 521 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 412 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 392 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %45,6’sını oluşturdu.

Ocak-Eylül döneminde ithalatta ilk sırayı Çin aldı. Çin’den yapılan ithalat 33 milyar 130 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 32 milyar 483 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 19 milyar 816 milyon dolar ile Almanya, 13 milyar 802 milyon dolar ile İtalya, 12 milyar 231 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %44,2’sini oluşturdu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat %1,2 azaldı

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2024 Eylül ayında bir önceki aya göre ihracat %1,2 azalırken, ithalat %1,0 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2024 yılı Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat %1,2, ithalat %1,4 azaldı.

Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %3,9 oldu

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Eylül ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,5’tir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,9’dur. Ocak-Eylül döneminde ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,3’tür. Ocak-Eylül döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,4’tür.

Eylül ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %83,9’dur. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %12,6’dır. Ocak-Eylül döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %81,4’tür. Ocak-Eylül döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %11,2’dir.  

Özel ticaret sistemine göre ihracat 2024 yılı Eylül ayında 19 milyar 989 milyon dolar oldu

Özel ticaret sistemine göre, 2024 yılı Eylül ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %1,9 azalarak 19 milyar 989 milyon dolar, ithalat %1,4 azalarak 25 milyar 348 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Eylül ayında dış ticaret açığı %0,3 artarak 5 milyar 344 milyon dolardan, 5 milyar 358 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Eylül ayında %79,2 iken, 2024 Eylül ayında %78,9’a yükseldi.

İhracat 2024 yılı Ocak-Eylül döneminde 173 milyar 417 milyon dolar oldu

Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2024 yılı Ocak-Eylül döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre %2,1 artarak 173 milyar 417 milyon dolar, ithalat %8,5 azalarak 234 milyar 822 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı %29,3 azalarak 86 milyar 807 milyon dolardan, 61 milyar 404 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Ocak-Eylül döneminde %66,2 iken, 2024 yılının aynı döneminde %73,9’a yükseldi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İnkılâp Kitabevi, 41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda Okurlarıyla Buluşmaya Hazır

İnkılâp Kitabevi, bu sene 41.’si düzenlenecek İstanbul Kitap Fuarı’nda, geniş yazar kadrosu ve dikkat çeken yeni eserleriyle okurlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. İnkılâp Kitabevi, yeni markaları Üçüncü Göz ve Gutenberg ile Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek fuara katılacak. İnkılâp Kitabevi’nin stantlarında Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu ve Yaprak Dökümü gibi kült eserleri yeni ve modern kapak tasarımlarıyla sunulacak. Bunun yanı sıra, fuarda okurlarıyla ilk kez buluşacak eserler arasında Cihat Çiçek’in ‘Dikkat Zengin Yapabilir’, Sinan Meydan’ın beklenen kitabı ‘Lozan’ ve Zeynep Oral’ın ‘O Çılgın İnsanlar’ kitabı da yer alacak.

 

İnkılâp Kitabevi’nin okurlarla buluşacağı iki farklı stanttan birinde, çocuk kitapları yayımlayan markası Mandolin Yayınları da yerini alacak. Küçük okurlara eğitici ve eğlenceli eserler sunan Mandolin Yayınları, ‘Fil Fikri Nereden Buldun Bu Fikri?’ ve ‘Benim Saçlarım Neden Turuncu?’ gibi yeni kitaplarını okuyucularla buluşturacak. Ayrıca Nur Türkoğlu, Damla Girgin ve Akasya Asıltürkmen de minik okurlar için kitapları imzalayacak.

 

Ayrıca, fuar boyunca kalabalık bir yazar kadrosuyla imza günü etkinlikleri de olacak. Osman Pamukoğlu, Sinan Meydan, Zümra Atalay, Zafer Algöz, Can Yılmaz, Zeynep Oral ve Pelin Batu gibi tanınmış isimler imza günlerinde okurlarıyla buluşacak.

 

Birbirinden Değerli Yazarlar Okurlarla Buluşacak

 

2 Kasım Cumartesi günü, Cihat Çiçek, Zümra Atalay, Gülşen İşeri ve Halil İbrahim Özcan kendi eserlerini okurları için imzalayacaklar. 3 Kasım Pazar günü ise Sinan Meydan, Ayşegül Aldinç, Gülşen İşeri, Damla Girgin, Aylin Çakır Bektaş ve Meri Çevik Simyonidis imza masasında kitapseverleri karşılayacak.

 

9 Kasım Cumartesi günü, kitapseverler Osman Pamukoğlu, Pelin Batu, Gülşen İşeri, Zafer Algöz, Can Yılmaz, Başak Sayan, Cem Arslan, Nur Türkoğlu, Naim Babüroğlu, Aygül Aydın ve Akasya Asıltürkmen ile buluşarak kitaplarını imzalatma fırsatı yakalayacak.

 

10 Kasım Pazar günü, Zafer Algöz, Can Yılmaz, Osman Pamukoğlu, Vuslat Saraçoğlu, Gülşen İşeri, Hande Çiğdemoğlu, Bilge Uzun ve Demet Cengiz imza gününde okurlarla bir araya gelecek. Her bir gün, farklı yazarlar ve farklı eserlerle dolu bu etkinlikler, edebiyatseverler için kaçırılmayacak fırsatlar sunacak.

 

Sinan Meydan ‘Lozan’ Konulu Söyleşide Katılımcılarla Buluşacak

 

Fuar kapsamında, 3 Kasım Pazar günü saat 14:00 ile 14:45 arasında Sinan Meydan’ın “Türkiye’nin Zaferi Emperyalizmin Yenilgisi Lozan” başlıklı söyleşisi Marmara Salonu’nda düzenlenecek. Söyleşide tarihi derinliklere ilişkin değerlendirmelerde bulunulacak.

 

FUAR TAKVİMİ

 

2 KASIM– CUMARTESİ

 

 

 

1.Stant (7. Salon / No:739)

Saat 13.00 – 18.00 Gülşen İşeri

Saat 13.00 – 18.00 Cihat Çiçek

Saat 15.00 – 17.00 Zümra Atalay

 

2. Stant (8. Salon/ No:851)

Saat 13.00-15.00- Halil İbrahim Özcan

 

3 KASIM– PAZAR

 

1.Stant (7. Salon / No:739)

Saat 13.00 – 18.00 Gülşen İşeri

Saat 14.00 – 16.00 Ayşegül Aldinç

Saat 15.00 – 17.00 Sinan Meydan

 

2. Stant (8. Salon/ No:851)

Saat 13.00 – 15.00 Damla Girgin

Saat 14.00 – 16.00 Aylin Çakır Bektaş

Saat 15.00 – 17.00 Meri Çevik Simyonidis

 

Marmara Salonu ( Söyleyişi)

Saat 14.00 – 14.45 Sinan Meydan

 

 

9 KASIM– CUMARTESİ

 

1.Stant (7. Salon / No:739)

Saat 13.00 – 18.00 Gülşen İşeri

Saat 13.00 – 18.00 Zafer Algöz

Saat 13.00 – 18.00 Can Yılmaz

Saat 13.00 – 15.00 Başak Sayan

Saat 13.00 – 15.00 Cem Arslan

Saat 14.00 – 16.00 Naim Babüroğlu

Saat 14.00 – 16.00 Aygül Aydın

Saat 14.00 – 16.00 Pelin Batu

 

2. Stant (8. Salon/ No:851)

Saat 13.00 – 15.00 Nur Türkoğlu

Saat 15.00 – 17.00 Akasya Asıltürkmen

 

İmza Salonu

Saat 13.00 – 18.00 Osman Pamukoğlu

 

10 KASIM– PAZAR

 

1.Stant (7. Salon / No:739)

Saat 13.00 – 18.00 Gülşen İşeri

Saat 13.00 – 18.00 Zafer Algöz

Saat 13.00 – 18.00 Can Yılmaz

Saat 13.00 – 18.00 Osman Pamukoğlu

Saat 16.00 –17.00- Bilge Uzun

 

2. Stant (8. Salon/ No:851)

Saat 15.00 – 17.00 Vuslat Saraçoğlu

Saat 15.00 – 17.00 Hande Çiğdemoğlu

Saat 15.00 – 16.00 Demet Cengiz

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Diyabet En Sık Gözü Etkiliyor

Ömür boyu süren diyabet; 8 milyarlık tüm dünya nüfusu içinde 425 milyonda yani her 18 kişiden birinde görülen metabolik bir hastalıktır. Ülkemizde ise tanısı konulmamışlarla birlikte 10 milyonun üzerinde diyabetli hastanın olduğu tahmin ediliyor. Vücutta birçok organa zarar verebilen diyabetin en çok etkilediği organların başında ise göz geliyor. Diyabetli hastaların %30 ile 40’ı retinopati (gözün retina ağ tabakası hasarı) oluşma riski yaşıyor. Kan şekerindeki yüksekliğinin retinadaki damar ve sinir hücrelerine verdiği hasar tedavi edilmediği takdirde geri döndürülemez ve ilerleyici görme kayıplarına neden olabiliyor. Bu nedenle, diyabet teşhisi almış hastaların belli aralıklarla düzenli olarak göz doktoru kontrolüne gitmesi gerekiyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Dicle Hazırolan, diyabetin göze verdiği hasarlar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. 

Diyabet hastalarının % 30-40’ı diyabetik retinopati riski taşıyor

Diyabet, en sık diyabetik retinopati olarak tanımlanan gözün retina (ağ) tabakasına hasar veren bir rahatsızlıktır. Diyabetli hastalarının en az %30-40’ı bu riskle karşı karşıyadır. Kan şekerindeki yükseklik vücudumuzdaki tüm hücreleri etkileyebilir Diyabetik retinopati riskini kontrolsüz kan şekeri, uzun süre diyabet hastası olmak, hipertansiyon, kalp damar hastalığı ve sigara kullanımı da artırmaktadır. 

Yanlış beslenme diyabetik retinopati riskinizi artırabilir

Diyabet hastalığı görülme sıklığı ve bunun sonucu olarak da diyabetik retinopati gelişme sıklığı tüm dünya ile birlikte ülkemizde de her yıl artmaktadır. Hastalığın hızla artmasının en önemli iki nedeni ise kişilerin yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam alışkanlıklarıdır. Diyabet hastalığına bağlı komplikasyonların önlenmesi için endokrinoloji veya dahiliye hekimince kan şekerinin kontrol altında tutulması, eşlik eden kalp damar hastalıklarının tedavisi mutlaka yapılmalıdır. Diyabet teşhisi konulan hastaların gözlerinde herhangi bir şikayeti olmasa dahi mutlaka düzenli olarak göz kontrollerini yaptırması gerekir. Hastalık ilerleyici olduğu için düzenli göz takiplerinde retinayı bozacak bulgular gelişir gelişmez uygun tedaviye başlanması gerekmektedir. Böylelikle hasar en az seviyeye düşürülebilir, hastanın görme problemleri kontrol altına alınabilir. 

Belirti vermeden ilerleyen diyabetik retinopati aniden görme kaybına neden olabiliyor

Diyabet hastalarının uzun dönemde maruz kaldıkları yüksek ve kontrolsüz kan şekeri, gözün retina ağ tabakasındaki kılcal damarların duvarını bozmaktadır. Bozulan kan damarında sıvı, protein ve yağ kaçağı meydana gelmektedir. Bu kaçağın görme merkezi olan makulada (sarı noktada) birikmesi makula ödemine neden olmaktadır. İlerleyen evrelerde damar yapısı bozulduğu için retina yeterince beslenememekte ve buna bağlı olarak da retinada iskemik sahalar gelişmektedir. Bu alanlarda anormal damar yumak oluşumu görülebilmektedir. Bu yumaklar retinada ileri derecede hasarın devam etmesine sebep olmaktadır. Yüksek kan şekerinin ayrıca direkt olarak retina hücrelerine hasarı da bulunmaktadır.  Diyabetik retinopati, ilk başladığı dönemde belirti göstermeden ilerlemektedir. Bu nedenle diyabet tanısı hastalığı almış hastaların düzenli göz muayeneleri çok önemlidir. Çünkü erken teşhis ile hasar en aza indirilebilmektedir. İlerleyen dönemlerde hastaların bir kısmında görmede azalma, bulanık veya yamuk görme gelişebilmekte hatta bazen görme aniden tamamen kaybedilebilmektedir. 

Hastaya özel planlanan tedavilerle görme kayıpları engellenebiliyor 

Göz hekimi tarafından teşhis edilen diyabetik retinopatinin tedavisi hastalığın bulgu ve evrelerinebağlı olarak retina lazeri, göz içi enjeksiyon ve vitrektomi cerrahisi olarak planlanmaktadır. 

  • Göz içi enjeksiyon: Göz içi enjeksiyonu erken veya ileri evrelerde görülebilen makula ödeminde uygulanmaktadır. Enjeksiyon tedavisinde kullanılan ilaç steril şarlarda özel ihtimam gösterilerek yapılmalıdır. Enjeksiyonlara başlanıldığı zaman her ay bir enjeksiyon olarak yapılır. Üçüncü dozdan sonra enjeksiyon sıklığı hastalık evresine, erken teşhiş edilip edilmemesine ve hastanın ilaca verdiği yanıtına göre değişir. Enjeksiyonlar sıklıkla ömür boyu gerekebilmektedir.
  • Retinaya lazer fotokoagülasyon: Retinada anormal damar ağı geliştiği zaman, uygun en kısa sürede lazer tedavisi uygulanmalıdır. Lazer ile retinada diyabete bağlı gelişen iskemik retina alanları yakılır. Bu işlemle anormal damar yumaklarının bağ dokusu geliştirerek gerilemesi sağlanır. Böylelikle ileride gelişecek göz içi kanama, retinada dekolman ve çekinti riski azaltılmaya çalışılır. Diyabetik retinopatiye bağlı hasarın ilerleme hızı azaltılabilir ya da durdurulabilir.
  • Vitrektomi ameliyatı: Diyabetik retinopatinin ileri evrelerinde vitrektomi adı verilen özellikli göz cerrahisi gerekebilir. Vitrektomi; göz içi kanamaları, retina dekolmanı, retina çekintileri veya görme merkezinde zar oluştuğunda uygulanır. Bu ameliyatta bazen göz içine silikon yağı veya gaz verilebilir. Bazı gözlerde birden fazla ameliyat gerekebilir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Toplumun şizofreni hakkındaki olumsuz algısı azalma eğilimi gösteriyor

Şizofreni Dernekleri Federasyonu tarafından, Abdi İbrahim Otsuka’nın koşulsuz desteğiyle hayata geçirilen ve şizofreni ile ilgili damgalama konusunu ele alan araştırmanın ilk bulguları, Dünya Ruh Sağlığı Günü vesilesiyle kamuoyuna sunuldu. Bu sonuçlar, toplumun hastalığa yönelik önyargılarını anlamak ve damgalama ile mücadelede izlenecek yolları belirlemek açısından önemli veriler sunuyor.

 

Araştırma sonuçlarına göre, şizofreni hastalarına yönelik önyargılar ve hastalıkla ilgili yanlış bilinenlerin yalnızca hastaların yaşamlarını değil, aynı zamanda ailelerinin de sosyal ve psikolojik durumlarını olumsuz etkilediği belirlendi. Bununla birlikte, şizofreni hastalığına karşı son yıllarda yürütülen bilinçlendirme çalışmalarıyla birlikte, son 5 yıl içerisinde toplumun hastalığa yönelik bakış açısında görece olumlu bir gelişme kaydedildi. Bu bulgular, farkındalık çalışmalarının hem bireyler hem de toplum üzerinde olumlu bir değişim yarattığını ifade ediyor.

 

Şizofreni hastalarının tehlikeli ve çalışamaz olduğuna dair algı değişiyor

 

Ruh sağlığı konusunu sahiplenerek bu alanda etkili toplumsal çalışmalar yürüten Abdi İbrahim Otsuka ile Şizofreni Dernekleri Federasyonu’nun iş birliğiyle gerçekleştirilen şizofreni damgalama araştırmasına göre, 2019 yılında toplumun %39’u şizofreni hastalarının tehlikeli olduğunu düşünürken, 2024’te bu oran %29’a kadar geriledi. Şizofreni damgalama araştırmasında İstanbul başta olmak üzere cinsiyet, yaş ve sosyo-ekonomik statüyü temsil edecek şekilde 12 ilin verileri baz alındı. Çalışmaya katılanların çoğu bir işyerinde ücretli çalışan olarak seçildi ve her kesimin temsili sağlandı.

 

Şizofreni ile ilgili doğru bilgilendirilmeyi sağlamada sosyal medya, aile ve yakın çevre önemli

 

Şizofreni Dernekleri Federasyonu tarafından, Abdi İbrahim Otsuka’nın koşulsuz desteğiyle hayata geçirilen çalışmada, şizofreni hakkında bilgi edinme kaynakları arasında sosyal medyanın, %40’tan %36’ya gerilemesine rağmen hâlâ önemli bir yer tuttuğunu ortaya koyuyor. Ancak, aile, yakın çevre ve arkadaşlar gibi doğrudan iletişim kanallarında anlamlı bir artış yaşandığı dikkat çekiyor; her iki kaynağın da 2024’te %56’ya yükselerek bilgi paylaşımında öncelikli hale geldiği görülüyor. Ayrıca, okullar ve öğretmenlerin bilgi edinme kaynağı olarak öneminin arttığı, %15’ten %29’a çıktığı, seminerlerin ise %10’dan %15’e yükseldiği gözlemleniyorBu sonuçlar şizofreni farkındalığı çalışmalarında sosyal medya kadar aile, arkadaş çevresi, okullar ve eğitim çalışmaları gibi doğrudan iletişim kanallarının güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu kaynakların önemi hem hastaların sosyal hayata katılımını desteklemek hem de ailelerin üzerindeki toplumsal baskıyı azaltmak açısından önemli bir rol oynamaktadır.

 

Abdi İbrahim Otsuka Bölüm Direktörü Zeynep Alptekin Basa, Abdi İbrahim Otsuka olarak ruh sağlığı konusunda bilinçlendirici çalışmalar yapmaya devam edeceklerini belirterek, şöyle dedi; “Abdi İbrahim Otsuka ve Şizofreni Dernekleri Federasyonu iş birliği ile 2019’da ilki gerçekleştirilen ve Türkiyeʼde bu kapsamda yapılan ilk araştırma olan Türkiye Şizofreni Algısı, Bilgi Düzeyi ve Şizofreniye Bağlı Damgalama ve Ayrımcılık Araştırması, 2024 yılında tekrarlandı. Şizofreni hastalarının çalışamayacağını düşünenlerin oranının %26’dan %24’e düşmesi şizofreni hastalarına dair önyargıların devam ettiğini gösteriyor. Biz, Abdi İbrahim Otsuka olarak biliyoruz ki; doğru tedavi ve destekle birçok şizofreni hastası, iş hayatına katılabilir ve başarılı olabilir. Bu nedenle şizofreni hakkında doğru bilgilendirme yapmak, önyargıları ortadan kaldırmak ve damgalama ile ayrımcılığı bitirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”                                                                                                                      

 

Kişilerin gerçeklik algısında bozulmalara yol açan, kişinin düşüncelerini ve davranışlarını etkileyen bir beyin hastalığı olan şizofreni, yalnızca hastalığı yaşayan kişileri değil, aynı zamanda bu insanların ailelerini ve yakın çevresini de etkileyen karmaşık hatta kabul edilmesi güç bir hastalık.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Konya Büyükşehir’den Tarihe Işık Tutacak “Konya Fotoğrafları Külliyatı Albümü”

Programa katılan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya’nın bir fotoğraf karesine sığamayacak kadar engin; ama o karede sonsuzluğa uzanacak kadar derin bir şehir olduğunu vurgulayarak, “İşte bu derinlik, bu albümle gün yüzüne çıkıyor. Zamanın izlerini, bu albümün detaylarında hissediyoruz. Bu anlamda, Konya Fotoğrafları Külliyatı çalışmamız, bir şehrin hatıralarını sayfalar halinde saklamaktan öte, bu toprakların ruhunu kare kare yaşatan bir hazinedir. Her bir kare; Konya’nın ne denli zengin ve köklü bir tarihe sahip olduğunu gözler önüne sermektedir” dedi. Sultan 2. Abdülhamid’in yerli ve yabancı birçok fotoğraf sanatçısına çektirdiği fotoğrafların bugün oluşturdukları külliyatın bel kemiği olduğuna dikkat çeken Başkan Altay, “İki ciltten oluşan ve 1876 ile 1954 yılları arasını kapsayan, toplamda 601 fotoğrafın yer aldığı albüm; inanıyorum ki tarihe ve geleceğe adanmış bir mektup gibi, nesilden nesile aktarılacaktır” diye konuştu. IRCICA Genel Direktörü Prof. Dr. Erol Kılıç, oluşturulan albümün Konya tarihi açısından büyük önem arz ettiğini ifade ederek, Konya Büyükşehir Belediyesi ile böyle örnek projelere imza atmaya devam etmek istediklerini söyledi.

Konya Büyükşehir Belediyesi ile İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) iş birliğiyle oluşturulan ve Konya’nın yaklaşık 150 yıllık tarihine ışık tutan fotoğraf albümünün tanıtımı İstanbul’da düzenlenen programla yapıldı.

2 ciltten oluşan “Konya Fotoğrafları Külliyatı 1876-1954 Albümünün” birinci cildinin tanıtımı İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan IRCICA Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi.

“BU ALBÜM BİR ŞEHİR TARİHİ AÇISINDAN ÇOK ÖNEM ARZ EDİYOR”

IRCICA Genel Direktörü Prof. Dr. Erol Kılıç, Sultan 2. Abdülhamid Han döneminde birçok şehrin fotoğraflarının bulundurulması ve belgelendirilmesi çalışması yürütüldüğünü anımsattı. O dönemde birçok şehre ve beldeye fotoğrafçılar gönderilerek arşivleme yapıldığını kaydeden Kılıç, “Yıldız Arşivi başta olmak üzere yaklaşık 16 ayrı arşiv, IRCICA’nın kendi arşivi, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin arşivi, bazı fotoğraf arşivi olan ilçelerin de katkısıyla 16 ayrı arşivden 671 fotoğrafın seçilerek bir araya getirildiği bu albüm gerçekten bir şehir tarihi açısından çok önem arz ediyor. Biz IRCICA olarak 57 İslam ülkesinin bir araya gelerek kurduğu bir kuruluşun kültür, sanat ayağıyız sadece. İslam şehirleriyle ilgili projelerimiz var. Bu şehirlerin merkezinde de Konya yer alıyor” diye konuştu.

Prof. Kılıç, Konya Büyükşehir Belediyesi ile böyle örnek projelere imza atmaya devam etmek istediklerini söyledi.

“KONYA’NIN TARİHİ HAFIZASINI YENİDEN CANLANDIRACAK ÖZEL BİR ESER”

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da Konya Fotoğrafları Külliyatı’nın Konya’nın tarihi hafızasını yeniden canlandıracak özel bir eser olduğunu söyledi.

Konya’nın asırlar boyu tarihin, kültürün, ticaretin, ilim ve irfanın mukaddes kapılarından biri olduğunu ifade eden Başkan Altay, “Konya’mız, üzerinde taşıdığı eserlerle, Mevlânâ, Sadreddîn-i Konevî, Seyyid Harun Veli, Hacıveyiszade Mustafa Efendi gibi manevi mimarlarıyla eşine az rastlanan bir şehirdir. Böylesine engin bir mirasla bezenmiş şehrimizi yarınlara taşıyacak en önemli unsurlardan biri de görsel hafıza oluşturacak fotoğraf sanatıdır” ifadelerini kullandı.

“HER BİR KARE; KONYA’NIN NE DENLİ ZENGİN VE KÖKLÜ BİR TARİHE SAHİP OLDUĞUNU GÖZLER ÖNÜNE SERMEKTEDİR” 

Başkan Altay, Konya’nın bir fotoğraf karesine sığamayacak kadar engin; ama o karede sonsuzluğa uzanacak kadar derin bir şehir olduğunu vurgulayarak, “İşte bu derinlik, bu albümle gün yüzüne çıkıyor. Zamanın izlerini, bu albümün detaylarında hissediyoruz. Bu anlamda, Konya Fotoğrafları Külliyatı çalışmamız, bir şehrin hatıralarını sayfalar halinde saklamaktan öte, bu toprakların ruhunu kare kare yaşatan bir hazinedir. Her bir kare; Konya’nın ne denli zengin ve köklü bir tarihe sahip olduğunu gözler önüne sermektedir. Asırlık sokaklar, tarihi evler, eşsiz eser ve yapılar, bir çınarın gölgesinde soluklanan insanlar, umutlar, sevinçler ve daha nice kareler; bu kadim şehrin ve onun cömertçe sunduğu maneviyatın sessiz anlatıcılarıdır” değerlendirmesinde bulundu.

“2. ABDÜLHAMİD’İN BİRÇOK FOTOĞRAF SANATÇISINA ÇEKTİRDİĞİ FOTOĞRAFLAR, BUGÜN OLUŞTURDUĞUMUZ KÜLLİYATIN BEL KEMİĞİDİR”

Konya Fotoğrafları Külliyatı’nı diğer eserlerden öne çıkaran bir diğer önemli hususun ise fotoğraf okumaları olduğunun altını çizen Başkan Altay, konuşmasına şöyle devam etti:

“Fotoğraflarda yer alan eserler ve döneme ait sosyal yaşam akışının derinine tasvir edilmesi, bu albümü eşsiz bir hazine haline getirmiştir. İlk kez yapılan okumalar sayesinde, anıt eserler, tarihi yapılar, sosyal hayat bir bütün halinde düşünülerek, bir şehir hafızası oluşturulmaya çalışılmıştır. Özellikle Yıldız Sarayı Koleksiyonu veya Sultan 2. Abdülhamid Arşivi olarak bilinen, Osmanlı’nın resmi arşivi olarak tanımlayabileceğimiz koleksiyon, bu külliyatın en nadide bölümlerinden birini oluşturmaktadır. Yerli yabancı birçok fotoğraf sanatçısına çektirdiği fotoğraflar, bugün oluşturduğumuz külliyatın bel kemiğidir. Bunun dışında albümüz; Süleyman Eşref Balum, 2022 yılında Hakk’a yürüyen Hasan Çopur, Velid Ebuzziya gibi birbirinden usta ellerden vücut bulan 16 koleksiyondan oluşmuştur.”

Başkan Altay, fotoğrafın icadından kısa bir süre sonra çoğu Osmanlı şehirlerine nazaran Konya’nın daha erken dönem görüntülerinin bugün için ellerinde olmasının her anlamda çok değerli olduğuna dikkati çekerek, “Konya gibi tarihi bir şehirde modern kentleşmenin yoğun olmadığı zaman dilimlerinde kayda alınan fotoğraf kareleri sayesinde, Türkiye Selçuklu Konya’sının izleri daha net bir şekilde görülmektedir” dedi.

“BU ALBÜM, ŞEHRİMİZİN KADİM RUHUNU VE ESRARLI GÜZELLİĞİNİ YENİDEN RUHUMUZA İŞLEYECEKTİR”

Günümüzde yalnızca ismini bildiğimiz yıkılmış yapıların fotoğraflarının da artık bugün için tarihi bir belge niteliği kazanmış olduğunu dile getiren Başkan Altay, “Günümüz modern Konya’sında Selçuklu’nun mimarisi, estetiği, fikir yapısı, ilmi hüviyeti ve bunların tamamından meydana gelen başşehirlik yapısı, her sokak ve caddede kendini göstermektedir. Tıpkı şair Ahmet Hamdi Tanpınar’ın da dediği gibi; Konya, ‘Kendini gizleyen esrarlı bir güzelliğe’ sahiptir. Bu albüm, şehrimizin kadim ruhunu ve esrarlı güzelliğini yeniden ruhumuza işleyecektir” açıklamasını yaptı.

“BÖYLE BİR ÇALIŞMANIN PARÇASI OLMAKTAN BÜYÜK BİR GURUR VE MUTLULUK DUYUYORUZ”

Başkan Altay, Konya Fotoğrafları Külliyatı’nın nesilden nesile aktarılacak çok kıymetli bir çalışma olduğunu vurgulayarak, “İki ciltten oluşan ve 1876 ile 1954 yılları arasını kapsayan, toplamda 601 fotoğrafın yer aldığı albüm; inanıyorum ki tarihe ve geleceğe adanmış bir mektup gibi, nesilden nesile aktarılacaktır. Bu sayede, IRCICA ile ortaklaşa hazırladığımız bu değerli çalışma, tarihimizi aydınlatacak bir ışık olacaktır. Konya Büyükşehir Belediyesi olarak böyle bir çalışmanın parçası olmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyuyoruz. Bu vesileyle bu çok değerli iş birliği için başta IRCICA Genel Direktörü̈ Sayın Prof. Dr. Mahmud Erol KILIÇ hocam ve mesai arkadaşları olmak üzere, fotoğraflarıyla şehrimizin derin hafızasını oluşturan tüm sanatçılarımıza ve bu eserde emeği olan herkese şükranlarımı sunuyorum” dedi.

Programa; İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) Başkanı Prof. Dr. Murteza Bedir, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Mimar Hilmi Şenalp ile ulusal basından temsilciler katıldı.

KONYA TARİHİNİN EN GENİŞ KAPSAMLI ALBÜM ÇALIŞMASI

Konya Fotoğrafları Külliyatı Albümünde; Konya’nın yaklaşık bir buçuk asır öncesinden itibaren çekilen ve en eskisi 1876, en yenisi 1954 tarihli başta Sultan Abdülhamid Han’ın Yıldız Albümlerindeki eşsiz fotoğrafların yanı sıra 16 ayrı koleksiyondan toplamda 601 fotoğraf yer alıyor. Albüm; fotoğraf çözünürlüğü, netliği, ebat büyüklüğü ayrıca fotoğraf okumalarının yanı sıra, sayı ve detay anlamındaki en geniş kapsamlı çalışma olarak dikkat çekiyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İGA İstanbul Havalimanı, “2023 Sürdürülebilirlik Raporu”nu Yayınladı

İGA İstanbul Havalimanı’nın 2023 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’na göre; enerji verimliliği çalışmaları sayesinde Havalimanı’nın enerji tüketimi yüzde 10,7 azalırken, 2019 baz yılına göre emisyonları da yüzde 25,6 oranında düştü. İGA İstanbul Havalimanı, 2050 Net Sıfır Yol Haritası kapsamında; emisyonlarını azaltmaya yönelik GES yatırımı ile büyük ve önemli bir adım daha atmaya hazırlanıyor.

 

Çevresel sürdürülebilirlik alanındaki yatırımları ile İGA İstanbul Havalimanı, artan bir trendle atıklarının yüzde 34,66’sını ekonomiye geri kazandırırken, kullanılan suyun da yüzde 35’ini geri dönüştürülmüş sudan elde etti. 

 

Ekosistemindeki paydaşlarına ait emisyonların azaltımı konusunda da çalışmalarını sürdüren İGA İstanbul Havalimanı, Sürdürülebilir Havacılık Yakıtının (SAF) kullanımını teşvik ediyor. 

 

Sürdürülebilir bir geleceğe hizmet yolunda, kararlı ve sorumlu adımlar atarak; “Odağımız Dünya, Hedefimiz Gelecek” misyonuyla çalışmalarına devam eden İGA İstanbul Havalimanı, 2023 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı. Çifte önemlilik (double materiality) analizi kullanılarak hazırlanan Rapor, sürdürülebilir mobilite stratejileri doğrultusunda atılan adımlar ile İGA’nın çevresel, sosyal ve ekonomik katkılarını ortaya koyuyor.

 

Mobilitenin geleceğine yönelik çalışmalarıyla hava taşımacılığının diğer ulaşım seçenekleriyle entegrasyonunu, karbon ayak izi ve kaynak kullanımını en düşük, en güvenli şekilde tasarlamaya odaklanan İGA İstanbul Havalimanı, Rapora göre; 2023 yılında herkesi kapsayan ve refah odaklı hizmet anlayışıyla uçuş ve yolcu sayısında rekorlar kırarken, enerji tüketimini yüzde 10,7 oranında, emisyon salımını ise baz yıla kıyasla yüzde 25,6 oranında azalttı.

 

İklim Değişikliğine Uyum Çalışmaları ile riskler yönetilecek 

Olağanüstü hava koşulları ve zorlu durumlarda bile yüksek operasyon yüzdesiyle hizmet vermek üzere tasarlanan Havalimanı, iklim değişikliğinin sebep olduğu aşırı hava olayları ve risklere karşı TÜBİTAK iş birliğinde üç yıllık bir çalışmaya başladı. Proje kapsamında, geçmiş meteorolojik verilerin analizi ile farklı dönemlere yönelik oluşturulacak senaryolar üzerinden risklerin yönetilmesi ve önlemler alınması amaçlanıyor. 

 

2050 yılında “Net Sıfır Emisyon” hedefi

Kapsam 1* ve 2* emisyonlarının mutlak azaltımı konusunda Havalimanı’nın hedefleri; 2030 yılında yüzde 45, 2040 yılında yüzde 73 emisyon azaltımı sağlamak. 2050 yılına gelindiğinde ise, Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşılması planlanıyor. 

İGA İstanbul Havalimanı ekosisteminde yer alan paydaşlarının emisyonlarını azaltmak için iş birliklerini sürdüren İGA İstanbul Havalimanı, “Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı”nın (SAF) kullanımını 2022’den beri desteklerken, bayrak taşıyıcımız Türk Hava Yolları haftada bir kez SAF içerikli uçuşlar düzenlemeye devam ediyor. Hidrojen bazlı yakıtların kullanımı için de araştırmalar sürüyor. 

 

2030’da atıkların yüzde 50’si ekonomiye geri kazandırılacak

Atık yönetimi konusunda açılışından bu yana başarılı çalışmalara imza atan İGA İstanbul Havalimanı’nda; 2023 yılında, atıkların yüzde 34,66’sı ekonomiye geri kazandırılırken, bu oranın 2030 yılında yüzde 50’ye çıkarılması hedefleniyor. Su yönetimi konusunda da önemli adımlar atan Havalimanı, kullandığı suyun yüzde 30’unu geri dönüştürülmüş sudan elde ederek, yolcu başına su ayak izini önceki yıla göre yüzde 5 azalttı.

 

Enerjisinin tamamı yenilenebilir enerjiden sağlanacak

2050’ye kadar tüm enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan karşılamayı hedefleyen İGA İstanbul Havalimanı, Eskişehir’de yapımı devam eden ve 2025 yılında devreye almayı planladığı 200 MW gücünde güneş enerjisi santraliyle enerjisinin tamamını yenilenebilir enerjiden karşılayarak emisyon yönetiminde çok önemli bir adım atacak.

 

          2023 Sürdürülebilirlik Raporu’nun, Havalimanı’nın çevresel, ekonomik ve sosyal sorumluluk konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdiğini belirten İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Selahattin Bilgen, gelecek yıllarda da kaynakları koruma, çevresel etkileri azaltma ve topluma pozitif değer katma hedefleri doğrultusunda çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi. 

 

Bilgen şu değerlendirmelerde bulundu:

 

“İGA İstanbul Havalimanı olarak, çevrenin bütünselliğini ve kaynaklarımızı korumayı en büyük önceliklerimiz arasında tutuyoruz. Yine bu çerçevede; atık ayrıştırma altyapılarımız sayesinde Havalimanı atıklarının yüzde 35’ini geri dönüştürüyoruz. Hedefimiz, şu anda bile dünya ortalamasının üzerinde olan bu oranı 2030 yılında yüzde 50’ye taşımak. 

 

Sürdürülebilirlik stratejimizin temel taşlarından birini, insan gücüne yapılan yatırımlarımız oluşturuyor. Misafirlerimize, topluma ve çalışanlarımıza ‘pozitif değer katma’ anlayışını benimseyerek; misafirlerimiz için erişilebilirlik faaliyetlerimiz, yerel halk için sosyal yatırım programımız ve İGA Akademi altında çalışanlarımızın gelişimine yönelik eğitim ortaklıklarıyla değer yaratmaya devam ediyoruz. 2023 yılında çalışan başına 32 saat, toplamda ise 264 bin 773 saatlik eğitim sağlayarak, tüm çalışanlarımızın gelişimine katkıda bulunduk. 

 

2016 yılından bu yana aktif bir şekilde uyguladığımız Sosyal Yatırım Programının temel odak alanları arasında; yerel becerilerin geliştirilmesi, toplulukların güçlendirilmesi, kadınların sosyo-ekonomik hayata entegrasyonu ve gençlerin desteklenmesi yer alıyor. Bu kapsamda İGA, 2023 yılında, Havalimanı’na komşu köylerde Arıcılığın Rehabilitasyonu ve Geliştirilmesi Projesini başarıyla tamamladı. Havalimanı’nın bu tür girişimlerle hedefi, sürdürülebilir gelişmelerle el ele giden sosyal faydalar yaratmak.

 

İGA İstanbul Havalimanı tarafından yürütülen diğer sosyal projeler arasında; Newton Uçuş Akademisi, Kadın Elinden Çocuk Kalbine – Örgü Bebek Projesi, İGA ART ve İGA Akademi bulunuyor. Bunların yanı sıra Havalimanı, yerel okulları destekleyerek eğitim hizmetlerini iyileştirmeye, engelli yolcular dahil olmak üzere hassas grupları desteklemeye, çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik etmeye yönelik çalışmalara devam ediyor. 

Küresel ölçekte sunduğumuz kesintisiz bağlantı ile Türkiye ekonomisine önemli katkılar da sağlıyoruz. 2023 yılında doğrudan ve dolaylı ekonomik faaliyetlerimizin Türkiye’nin millî gelirine katkısı 24,2 milyar dolar (GSYH’nin %2,2’si) oldu. Bu, Havalimanımızın ekonomik etkisinin açık bir göstergesidir”.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

GEN’in Türkiye’de Bir İlk Olan uniGEN Projesi, 3. Kez Üniversite Öğrencileriyle Buluşuyor

Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilaç firmalarından biri olan GEN, ilaç sektörüne değer katan projesi uniGEN ile bu yıl 3. kez öğrencilerle buluşuyor. Türkiye’nin en prestijli yükseköğrenim kurumlarıyla iş birliği yapılan ve şimdiye kadar 1.000’den fazla öğrenciye ulaşan proje, sektöre hazırlanan gençlere önemli fırsatlar sunuyor.

Nadir hastalıklar ve karşılanmamış sağlık ihtiyaçlarına yönelik yüksek kalitede çözümler sunan GEN, insan odaklı ve cesur vizyonu, yatırımları ve güçlü global ortaklıkları sayesinde ulusal ve uluslararası alandaki etkisini güçlendirmeye devam ediyor. 25 yılı aşan deneyimini sadece üretim gücünde değil, Türk ilaç sektörüne değer katan projelerde de kullanan GEN, hayata geçirdiği uniGEN projesiyle bu vizyonunu destekliyor.

Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi bünyesindeki Eczacılık Fakültesi, Kimya Mühendisliği ve Kimya Bölümleri’nde okuyan öğrencilerin katılım sağladığı uniGEN projesi, Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıyor. Proje kapsamında ilgili bölümlerin müfredatına eklenen ‘Eczacılıkta Endüstriyel Uygulamalar’ seçmeli dersi aracılığıyla, öğrenciler GEN’i ve sektörü yakından tanıma fırsatı yakalarken, uygulamalı anlatımlar sayesinde de kariyer gelişimleri açısından da önemli bir deneyim kazanıyor.

2024 Brandon Hall Group™ HCM Excellence Awards®ta Bronze Ödül’ layık görülen projeye olan ilginin her geçen yıl arttığını belirten GEN İnsan ve Kültür Direktörü Erdal Çam şunları söyledi:

“Ödüllü projemiz uniGEN aracılığıyla, öğrencilere akademik bir katkı sağlamaktan ve bu sayede sektöre olan ilgilinin artmasını desteklemekten gurur duyuyoruz. Proje kapsamında sunulan ‘Eczacılıkta Endüstriyel Uygulamalar’ dersi sayesinde, öğrenciler hem sektörün üretim alanındaki faaliyetlerini yakından izleyebilme fırsatı yakalıyor hem de bütün departmanlarla iletişim halinde olarak doğru kariyer hedeflerine odaklanabiliyor. Bu durumu özetleyen güzel bir örnek vermek gerekirse; uniGEN’den mezun olan arkadaşlarımızın bir kısmı Ruhsat, Teknoloji Transfer, Ar-Ge ve Kalite kontrol bölümlerinde GEN bünyesine katılarak sektördeki hedeflerini kısa sürede belirlemiş oldu. Türk ilaç sektöründeki insan gücüne önemli bir katkı sağladığına inandığımız projemizle, geleceğimize yön verecek öğrencilerle buluşmaya ve onları desteklemeye devam edeceğiz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gıda zehirlenmelerini önlemenin 6 yolu

Uygun koşullarda saklanmayan gıdalar zehirlenmelere neden olabiliyor. Sadece ticari kuruluşlar ve ortamlarda değil evde de gıdaların yanlış saklanması, hazırlanması, kullanılması veya pişirilmesinin gıda zehirlenmelerine yol açabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, “Özellikle çiğ tüketilen sebze, meyve gibi gıdalar ya da uygun koşullarda saklanmamış et ya da işlenmiş et ürünleri ve konserveler gıda zehirlenmelerinin en önemli nedenleri arasında yer alıyor” dedi.

 

Gıda zehirlenmesi bakteriler, virüsler, parazitler ve mikroorganizmalar veya bu mikroorganizmaların oluşturduğu toksinlerin bulaştığı gıdaların sindirim sistemini etkilemesi sonucu ortaya çıkıyor. Besin zehirlenmelerinin en yaygın belirtilerinin karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, ishal ve bazı durumlarda da ateş olduğunu paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, “Daha şiddetli zehirlenmelerde ise kanlı ishal, nörolojik belirtiler, kas güçsüzlükleri, denge bozuklukları ve yaygın kas ağrıları görülebiliyor. Hafif belirtilerde çoğu kez 1-2 günde kendiliğinden geçen gıda zehirlenmeleri, bazen de kötü seyredip tedavi ihtiyacıyla doktora başvurmayı gerektirebilir” diye konuştu.

 

Prof. Dr. Melih Özel, gıda zehirlenmelerine karşı alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı: 

 

20 saniye kuralını uygulayın 

Evde gıda zehirlenmesini önlemek için hepimizin alabileceği en kolay ve etkili yöntem ellerimizi iyi yıkamak. Yiyeceklere el sürmeden ve hazırlık işine başlamadan önce ellerinizi ılık su ve sabunla en az 20 saniye süreyle yıkayın. Benzer şekilde mutfak eşyaları ile gıda hazırlama yüzeylerinin de temiz ve kontrollü olması önemli. Bulaşıkların, kesme tahtalarının ve yemek hazırlamak için kullanılan diğer yüzeylerin sıcak, sabunlu suyla yıkanması uygundur. 

 

Çapraz bulaşı önlemek için ayrı tutun 

Hazır gıdaları çiğ yiyeceklerden ayrı tutun. Et ve hayvansal gıdaların hazırlanmasında kullandığınız yüzeylerin cam ya da seramik olması tahta olmasından daha iyidir. Tahtaları unlu mamuller ile sebzelerin hazırlanmasında tercih edebilirsiniz. Çapraz bulaşı yani zararlı mikroorganizmaların bir yüzeyden başka bir yüzeye geçmesini önlemek için de hem alışveriş sırasında hem de yiyecek ve içecekleri saklarken, hatta yemek yapmak için hazırlarken kümes hayvanları, balık ve kabuklu deniz hayvanları gibi çiğ etleri sebze ve meyvelerden uzak tutun. 

 

Pişirme kurallarını ciddiye alın 

Yiyecekleri hazırlarken pişirme kurallarına sıkıca uyun, hazırladığınız yemeklere göre uygun sıcaklıkları doğru seçtiğinizden emin olun ve yeterince pişmelerini sağlayın. 

 

Gıdaları çözdürdükten sonra yeniden dondurmayın 

Bozulabilecek gıdaları hızlıca soğutun ya da dondurun. Dondurulmuş yiyecekleri çözerken oda sıcaklığında bekletmek yerine, buzdolabını kullanın. Ya da fırınların “buz çözme” seçeneğini kullanarak çözdürün ve sonrasında hemen pişirin. Ayıca, dondurulmuş gıdaları çözüldükten sonra asla yeniden dondurmayın. 

 

Emin değilseniz asla tüketmeyin

Eğer gıdanın güvenli bir şekilde saklanıp hazırlandığından, hijyen kurallarına uygun servis edildiğinden emin değilseniz asla tüketmeyin. Oda sıcaklığında çok uzun süre kalan yiyeceklerin, pişirilseler bile bakteri veya toksinler içerebileceğini aklınızdan çıkarmayın. 

 

Riskli gruptaysanız daha dikkatli davranın 

Küçük bebek ve çocuklar, ileri yaşta olanlar ve hamileler yani gastrointestinal direnç açısından risk taşıyan bireyler çiğ ya da az pişmiş beyaz ve kırmızı et tüketirken çok daha dikkatli olmalı. Pastörize edilmemiş meyve suları, süt ve süt ürünleri de mutlaka bu kapsamda değerlendirilmeli.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı