Aylık arşivler: Ekim 2024

6 Bölümlük ‘Cadı Avı: Karanlık Gerçekler’, 3 Kasım Pazar 21.00’de National Geographic Ekranlarında Başlıyor!

Tarih boyunca Salem cadı mahkemeleri ve benzeri mahkemelerde binlerce kişi imkansız bir suç olan cadılık sebebiyle idam edildi. Şüphelilerin çoğu ise yoksul kadınlar, yaşlılar, yerliler ya da kendilerini savunamayacak durumdaki engelli kişilerdi.

Sinematik canlandırmalar ve uzman röportajları ile birlikte Almanya, İskoçya, İngiltere, Amerika, İsveç ve İrlanda’da kurulmuş olan cadı mahkemelerinin ardındaki karanlık ve gerçek hikayeleri gözler önüne seren altı bölümlük “Cadı Avı: Karanlık Gerçekler”, 3 Kasım Pazar 21.00’de National Geographic’te başlıyor.

 

Bilimin, keşfin ve hikâye anlatımının gücüne inanarak 130 yılı aşkın bir süredir dünyanın en güvenilir markalarından biri olmayı sürdüren National Geographic’in birbirinden iddialı yapımlarını D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bugünlerde Çocuklarda En Sık Görülen 4 Hastalık!

Sonbaharla birlikte okulların açılması, havaların soğuması ve kalabalık ortamlarda uzun saatler geçirilmesi derken enfeksiyonlar da kolayca bulaşıyor ve hastalıkların görülme sıklığı giderek yaygınlaşıyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ülkü Yılmaz Tıraş, çocuklarda bugünlerde solunum yolu enfeksiyonları ile çok sık karşılaşıldığını belirterek, ebeveynlerin özellikle en küçük bir öksürük, hapşırık, burun akıntısı ya da boğaz ağrısı gibi durumlarda hemen antibiyotiğe sarılabildiklerini ancak bunun son derece yanlış olduğunu vurguluyor. Dr. Ülkü Yılmaz Tıraş, sonbaharla birlikte çocuklarda en sık rastlanan 4 hastalığı ve korunmak için alınması gereken önlemleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.  

 

 

  • Grip (İnfluenza)

Çocuklarda en sık görülen hastalıkların başında gelen grip (influenza), özellikle kapalı ortamlarda çok kolay bulaşır. Hapşırık ve öksürükle ortama çıkan canlı virüsler; gerek damlacık gerekse kapı kolları, masa vb yüzeylerdeki virüse elle temas edilmesi sonucu diğer bireylere de geçebilir. Tokalaşma, öpüşme ve bir metreden daha yakın mesafeden konuşma da bulaştırıcılık için risk faktörüdür. Ateş, baş ağrısı, halsizlik, kas ağrısı, öksürük ve boğaz ağrısı gibi bulgularla ortaya çıkar. Tedavide gecikildiğinde bakteriyel enfeksiyonun eklenmesiyle akciğer enfeksiyonu ve orta kulak iltihabı gelişebilir. Tedavisinde antibiyotiğin yeri yoktur ancak sinüzit, kulak iltihabı veya zatürre vb gelişirse gerekir. Aksi taktirde bakterilerin direnç kazanmasına neden olur. 

Korunma yolları: Dr. Ülkü Yılmaz Tıraş “Grip enfeksiyonundan korunmada en önemli yöntem aşılamadır. Aşının yumurta alerjisi olmayan 6 aydan – 6 yaşa kadar çocuklara rutin yapılması önerilmektedir. Elleri doğru yıkamak, gün içinde yüze sürmemek, sosyal mesafeye dikkat etmek, maske takmak ve ortamı sık ve düzenli havalandırmak çok önemlidir” diyor. 

 

  • Nezle (Soğuk algınlığı)

Nezle de grip gibi viral enfeksiyondur ancak farklı etkenlerden oluşur. Nezleye sebep olan 200’den fazla virüs olduğunu belirten Dr. Ülkü Yılmaz Tıraş “Nezle gribe göre ayakta geçirilebilen bir enfeksiyondur. Süt çocuklarında genellikle ateş, burun akıntısı görülür. Daha büyük çocuklarda burun tıkanıklığı-akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı, ses kısıklığı gibi bulgular olabilir. Çocukların bağışıklıkları zayıf olduğu, hijyen kurallarına tam uyamadıkları ve okul, kreş gibi kapalı yerlerde uzun zaman geçirdikleri için hava yoluyla ve direkt temas yoluyla çok kolaylıkla virüs bulaş imkanı bulur. İki haftaya kadar bulaştırıcılık devam eder” diyor. Doktor önerisi olmadıkça takviye ürünlerin kullanımından kaçınılması gerektiğini belirten Dr. Ülkü Yılmaz Tıraş, hastalığın ardından kulak enfeksiyonu, astım atağı, sinüzit, alt solunum yolu enfeksiyonu olursa antibiyotik tedavisi gerekebildiğini söylüyor. 

Korunma yolları: Nezleden korunmada; sağlıklı beslenme, yeterli uyku, ellerin sık sık yıkanması, genel hijyen kurallarına dikkat edilmesi ve maske takılması büyük önem taşıyor. 

 

  • Beta enfeksiyonu

Özellikle kapalı ortamlarda çok yüksek bulaş riski taşıyan, öksürük, hapşırık ve konuşurken ortama yayılabilen damlacıklar yoluyla bulaşan beta enfeksiyonu en sık 5-15 yaşları arasında görülür. Dr. Ülkü Yılmaz Tıraş “A Grubu Beta Hemolotik Streptokok, okul çağı çocuklarıyla temas halinde olan küçük çocuklarda da görülebilir. Hastayla temas ve solunum yoluyla bulaşır. Bulaştırıcılık akut dönemde daha sıktır” diyor. Mutlaka doktor tedavisi gerektiğini vurgulayan Dr. Tıraş, çocuğun ateşsiz 24 saat geçirinceye kadar evde dinlenmesinin önemli olduğunu, oda nemlendiricisinin de rahat nefes almasına destek sağlayabileceğini belirtiyor.  

Korunma yolları: Hasta kişilerden uzak durmak, yemekten önce ve tuvaletten sonra mutlaka elleri doğru yıkamak, sabun yoksa yüzde 60 alkol bazlı el dezenfektanı kullanmak, göz, burun ve ağıza kirli elle dokunmamak gerektiğini öğretmek, oyuncakla oynadıktan sonra el temizliği yapmasını sağlamak çok önemli. 

 

  • Orta kulak iltihabı

 

Çocukluk çağında özellikle de sonbahar ve kış aylarında çok sık görülen orta kulak iltihabına çoğunlukla üst solunum yolu enfeksiyonu neden olur. Kulak ağrısı, ateş ve huzursuzluğa yol açan orta kulak iltihabında doktor önerisiyle antibiyotiğe başlanabilir ve ek sorunların riski azaltılır. Kalıcı işitme kayıplarına sebep olduğu için orta kulak iltihabının tedavisine mutlaka hızlıca başlanmalıdır. Dr. Ülkü Yılmaz Tıraş “Çocuğunuz yıl boyu 5’in üzerinde orta kulak iltihabı oluyorsa geniz eti, alerji ve bağışıklık sistemi açısından değerlendirilmelidir” diyor.

Korunma yolları: Orta kulak iltihabından korunmak için üst solunum yolu enfeksiyonlarında olduğu gibi; kapalı ortamlarda düzenli ve sık havalandırma, çocuğu sigara dumanına maruz bırakmamak, hijyen kuralları, maske ve sosyal mesafeye dikkat etmesi yönünde çocuğu bilinçlendirmek gerekir. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Serebral Palsi’de Enerji Dolu Bir Adım – Beslenmeden Olmaz” Projesi 4. Yılında

Serebral Palsili çocukların fiziksel, zihinsel ve psikolojik gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla Cerebral Palsy Türkiye (Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı) ve Nutricia Türkiye’nin el ele vererek hayata geçirdiği “Serebral Palsi’de Enerji Dolu Bir Adım – Beslenmeden Olmaz” projesi 4. yılında Serebral Palsi ile mücadele eden toplamda 105 çocuğa, çeşitli tedavi hizmetlerini içine alan 1765 seans ile katkı sağladı. 

 

Nutricia Türkiye ve Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı, projeye 2025 yılında da devam edeceklerini belirterek, sağlık profesyonellerinin katkılarıyla paydaş ekosistemlerini bir adım ileriye taşıdı. 

 

“Serebral Palsi’de Enerji Dolu Bir Adım – Beslenmeden Olmaz” projesi 105 çocuğun ve ailesinin hayatına dokundu

 

Kişiye özel multidisipliner tedavi yöntemleri ve beslenme danışmanlığı sunan “Serebral Palsi’de Enerji Dolu Bir Adım – Beslenmeden Olmaz” projesi, fizyoterapi, diyetisyen, dil ve konuşma terapisi, psikolojik destek gibi hizmetleriyle Serebral Palsili çocukların iletişim, el becerileri, büyüme ve gelişimlerini destekliyor. İlk yılından bu yana toplamda 105 çocuğa ve ailesine ulaşarak, beslenme ve iletişim becerilerinde olumlu gelişmelere katkıda bulunan proje ayrıca, Serebral Palsili çocuklarda malnütrisyon riskine dikkat çekerek, yutma bozukluğu ve anksiyete seviyelerinde de azalma sağlayan bir tedavi rolü de üstleniyor.

 

Nutricia Türkiye Uzman Beslenme Direktörü Cenk Kurt Serebral Palsi tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım sergilediklerini belirterek; “Bugün ülkemizde 96 bin Serebral Palsi tanısı konulmuş çocuk olduğu öngörülüyor. Bu ciddi tablo karşında, Nutricia Türkiye olarak bu tür projelerimiz ve farkındalık çalışmalarımızla desteğimizi sürdürüyoruz. Serebral Palsili çocukların gelişimini desteklemek, daha sağlıklı ve konforlu bir yaşam sürmelerine katkı sağlamak amacıyla başlattığımız ve 4. yılına giren ‘Serebral Palsi’de Enerji Dolu Bir Adım – Beslenmeden Olmaz’ projesiyle şimdiye kadar 105 çocuğa ulaştık. Bu farkındalığı sağlık profesyonellerinde de yaygınlaştırmak adına TSÇV’nin ev sahipliğinde düzenlediğimiz toplantımızda, Serebral Palsili çocukların tedavilerine ve yaşamlarına katkı sunacak adımları pediatrik nörologlar ile birlikte ele aldık. Önümüzdeki sene de projemiz kapsamında 20 çocuğun kendilerine özel beslenme ve multidisipliner tedavilerini üstlenmeyi hedefliyoruz.”

 

Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı – Cerebral Palsy Türkiye Genel Direktörü Nigar Evgin, Serebral Palsi tedavisinde beslenme durumu değerlendirmesinin önemini vurgulayarak, “Serebral Palsi farkındalık gününü de içine alan Ekim ayında  Nutricia Türkiye ile birlikte hayata geçirdiğimiz ‘Serebral Palsi’de Enerji Dolu Bir Adım – Beslenmeden Olmaz’ projesinin 4. yılına ulaşmanın da gururunu yaşıyoruz. Projemizde, ulaştığımız her çocuğumuz için uzmanlarımızın değerlendirmeleriyle başlayan süreç, Fizyoterapi, Dil ve Konuşma, Psikoloji ve Gelişim Danışmanlığı ile Diyetisyenlik hizmetlerini kapsayan bütüncül terapilerle sürdürülüyor. Projemiz kapsamında kişiye özel olarak planladığımız tedaviler, çocuklarımızın sağlıklı bir duruş kazanmasına ve oral motor fonksiyonlarının daha hızlı gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlıyor.  Bugün farklı disiplinlerin katkılarıyla bu alanda özel bir farkındalık rolü üstlendik. Yıl boyunca çalışmalarımızla projemizin etkisini yaygınlaştırmak için çabalarımızı sürdüreceğiz.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

KADER YILDIZ… “2025 BENİM YILIM OLACAK”

Çok yakında yeni bir sinema filmi için kamera karşısına geçmeye hazırlanan güzel oyuncu Kader Yıldız 2025 yılı için iddialı olduğunu söyledi.

Daha önce Hırçın Kız ve Yüksek Sosyete başta olmak üzere bir çok projede yer alan ve sergilediği başarılı oyunculuğuyla, birlikte çalıştığı yönetmenlerden tam not alan güzel oyuncu Kader Yıldız, başarılı oyunculuğunun yanı sıra, büyülü güzelliğiyle de dikkat çekiyor.

Hayattaki en büyük tutkusunun oyunculuk olduğunu söyleyen güzel oyuncu Kader Yıldız “Oyunculuk benim için sadece bir meslek değil, ruhumun bir parçası. Her yeni projeye başladığımda, farklı karakterlere hayat verecek olmam, beni inanılmaz heyecanlandırıyor. 2025 benim için bir dönüm noktası olacak. Bunun için var gücümle çalışmaya devam edeceğim” diye konuştu.

Cumhuriyet Coşkusu Muğla’da Güneş Gibi ‘Parla’dı

Muğla Büyükşehir Belediyesi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 101.yaşını Muğla’da düzenlediği konserler ve çeşitli etkinliklerle coşkuyla kutladı. 

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk milletinin karakterine, adetlerine en uygun yönetim biçimi olarak miras bıraktığı Cumhuriyet 101. Yılına girdi. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. Yılı Muğla’da büyük bir coşkuyla kutlandı. Büyükşehir Belediyesi Cumhuriyet’in 101.yaşını konserler, tiyatro ve spor etkinlikleri ile doyasıya kutladı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı coşkusu Bodrum, Dalaman, Datça, Marmaris, Menteşe, Seydikemer ve Ortaca’da kortejlerle ve konserlerle kutlandı.  Büyükşehir Belediyesi, birbirinden değerli sanatçılarla vatandaşları buluşturdu. Menteşe’de Norm Ender, Bodrum’da Yaşar, Dalaman’da Grup Gündoğarken, Marmaris’te Fuat Saka, Ortaca’da Evdeki Saat, Datça’da Popüler Müzik Orkestrası sahne aldı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği konserler öncesinde ilçelerde fener alayı düzenlendi. 

Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin Menteşe’de düzenlediği Norm Ender konserinde, Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran vatandaşlar ‘Parla’ adlı marşı Cumhuriyet’in coşkusu ile söyledi. Konsere, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ev sahipliğinde CHP Muğla Milletvekili Av. Cumhur Uzun, CHP Parti Meclis Üyesi Alkım Denizaslanı ve Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal katıldı. 

Konserde konuşma yapan Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal, “Bundan 101 yıl önce nasıl mücadele edildiyse biz de bugün öyle mücadele edeceğiz. Kalbimizdeki Cumhuriyet ışığı hiç sönmesin. 101. yılımızı coşkuyla kutluyorum.” şeklinde konuştu. CHP Muğla Milletvekili Av. Cumhur Uzun konserde yaptığı konuşmada; “Cumhuriyet’in aydınlık kentinin aydınlık insanı,  hepinizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.” dedi. 

Başkan Aras; “Türkiye Cumhuriyeti bizlerin omuzlarında yükselecek ve Cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır.”

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Cumhuriyet’in 101. yılını coşkuyla kutlamak için Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran vatandaşlara seslendi ve birlik, beraberlik içinde daha güçlü bir Türkiye için Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ile yürüyeceklerini söyledi. Başkan Aras; “Bundan 101 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Milleti’nin karakterine, adetlerine en uygun yönetim olan Cumhuriyet ilan edildi. Bizler, hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Türkiye Cumhuriyeti bizlerin omuzlarında yükselecek ve Cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır. Yaşasın Atatürk, yaşasın bağımsız Türkiye Cumhuriyeti!”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

GAİN’den yepyeni bir kadın hikâyesi! “Fer” dizisinin çekimlerine başlandı…

GAİN, heyecan dolu yeni dizisi “Fer” ile içerik kütüphanesini büyütüyor. Başrollerini Melisa Sözen ve Ertan Saban’ın paylaştığı “Fer”in çekimlerine başlandı. Boşanma aşamasında olan, iki çocuk annesi Dilek’in hayatını baştan kurma macerasını konu alan dizi yakında sadece GAİN’de!

 

Başrollerini Melisa Sözen ile Ertan Saban’ın paylaştığı, bir BKM yapımı olan “Fer” dizisinin çekimlerine başlandı. Türkan Derya’nın yönetmenliğini üstlendiği, Devin Özgür Çınar’ın kaleminden çıkan yapım, yakında GAİN izleyicisiyle buluşacak.

Melisa Sözen’in canlandırdığı Dilek, kısıtlı imkanları sebebiyle korsan taksicilik yaparak hayatını sürdüren bir annedir. İki çocuğunun da bakımını üstlenen Dilek, zorlu bir boşanma sürecinden geçmektedir. Bir gün taksisine Şadi isimli gizemli adamın binmesiyle, Dilek’in hayatı geri dönülemez şekilde değişir.  

Dizide Melisa Sözen ve Ertan Saban’a Ferit Aktuğ, Ceren Taşçı, Gül Onat, Mutlu Güney, Devin Özgür Çınar, Mustafa Konak, Ahsen Türkyılmaz, Murat Kılıç ve Onur Dilber gibi başarılı oyuncular eşlik ediyor. Ünlü oyuncu Celil Nalçakan da konuk olarak diziye renk katıyor.

Bir kadının kendini yeniden keşfedişinin hikâyesi “Fer”, yakında sadece GAİN’de!

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

40 Yılın İlham Veren Dönüşümü: Kadın Liderler, Amaç ve Yaratıcılığın Zaferi

Bir zamanlar sadece toplantı organizasyonlarıyla başlayan yolculuk, bugün dijital çağın en etkileyici başarı hikayelerinden birine dönüştü. Bu hikaye, değişimin ve dönüşümün nasıl yeni kapılar açabileceğinin canlı bir kanıtı.

 

**Cam Tavanları Kıran Kadınların Hikayesi**

“Başarının cinsiyeti yoktur” diyerek yola çıkan bir grup vizyoner kadın, sektörde nadir görülen bir başarıya imza attı. Empati, işbirliği ve hassas iletişim yetenekleriyle donanmış bu liderler, iş dünyasında yeni bir liderlik modeli yarattı. Zon Project Management CEO’su Oylum Tala, “Kadın liderler olarak, iş dünyasında daha kapsayıcı ve yaratıcı bir ortam yaratmanın mümkün olduğunu gösterdik,” diyor.

**Amacın Dönüştürücü Gücü**

“İyi işler, iyi gelecek yaratır” felsefesiyle yola çıkan projeler, sosyal fayda ile ticari başarıyı ustaca harmanlıyor. Hatay’daki okullara yeni bir soluk getiren ileri dönüşüm projesi, bunun en çarpıcı örneklerinden. Tala, bu projeler hakkında “Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk anlayışımız, projelerimize derin bir anlam katıyor,” diye ekliyor.

**Deneyim Tasarımında Yeni Çağ**

Modern tüketici artık sadece ürün değil, hikaye ve deneyim arıyor. Sakura çiçeklerinin büyüleyici dünyasından ilham alan deneyim tüneli gibi projeler, markaların hikayelerini adeta bir sanat eserine dönüştürüyor. Oylum Tala, “Tüketicileri pasif izleyicilerden aktif katılımcılara dönüştürmek, markalarımızın kalıcı bir etki yaratmasını sağlıyor,” şeklinde belirtiyor.

**Yaratıcılığın Sınırsız Dünyası**

En iyi fikirlerin konfor alanının dışında filizlendiği gerçeğinden hareketle, farklı disiplinlerin kesişiminde yeni ufuklar açılıyor. Veri analitiği ile yaratıcılığın, teknoloji ile insan dokunuşunun birleşimi, pazarlama dünyasında yeni standartlar belirliyor. Tala, “Yaratıcılığı ve teknolojiyi birleştirerek, pazarlama dünyasında çığır açıyoruz,” diyor.

**İlham Veren Gelecek**

Başarı , değişimin sürekli olduğu bir dünyada, dönüşüme açık olmanın ve cesaretle yenilik peşinde koşmanın öneminidir. Yarının liderleri için bu deneyim, ilham verici bir yol haritası sunuyor. Oylum Tala, “Geleceğin liderleri için bu yolculuk, cesaret ve yenilikle dolu bir ilham kaynağıdır,” diyerek sözlerini tamamlıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

‘Hakan Dağparçası’ sektöre yangın gibi girdi!

Küçük yaşlardan itibaren müziğe derin bir ilgi duyan ”Hakan Dağparçası”, kariyerinde önemli bir adım atarak ilk teklisi “Yangın Yeri”ni dinleyicileriyle buluşturdu. ”Yangın Yeri” yalnızca bir başlangıç değil, aynı zamanda genç sanatçının yaratıcı potansiyelini de gözler önüne serdi…

Sözü ve müziği genç sanatçının kendisine ait olan şarkının yenilikçi ve cesur aranjesi Mert Yıldız’ın usta dokunuşlarıyla hayat buldu.

Adana’nın sıcak ve samimi atmosferinde doğup büyüyen ”Hakan Dağparçası”, müzikle ilk tanışmasını ilkokul yıllarında ailesinin aldığı gitarla gerçekleştirdi. Zamanla şan eğitimini ve güzel sanatlar eğitimini tamamlayarak, müziği profesyonel bir alana taşıdı.

Yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiği sahne performansları ve geniş repertuvarı ile dikkat çeken ”Hakan Dağparçası”, yoğun sahne takvimiyle de adından sıkça söz ettirecek…

”Yangın Yeri” projesine klip yönetmenliği ve yapımcılığı ile katkıda bulunan müzik sektörünün değerli isimlerinden Yazgın Kaçak, izleyicileri etkileyecek bir klip ortaya çıkardı. Genç sanatçının sesi ve klipteki görseller arasındaki muhteşem uyum, her detayıyla göz kamaştırıyor.

”Hakan Dağparçası”nın yeni şarkısı ”Yangın Yeri” Fann Records etiketiyle tüm müzik platformlarında ve klibi Hakan Dağparçası Youtube kanalında yayında!

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yalçın Konuk’un yeni hikayesi Paris’in Gizemli sokaklarından albüm olarak sesleniyor: Le Soleil Noir – Thème Principal”

Yalçın Konuk, “Le Soleil Noir – Thème Principal” çalışmasını single olarak; yine On Air Music Co. etiketiyle yayımladı.

İkinci Dünya Savaşı sonrası Parisin gizemli sokaklarından gelen melodilerin yansıdığı eser; Yalçın Konuk’un yakında çıkacak albümün ilk teklisi olarak müzikseverlerle buluşuyor. Bu eser, Konuk’un hayali bir film noir hikâyesine müzikal bir hayat kazandırmak amacıyla ortaya çıktı ve her bir katmanıyla bestecinin içsel dünyasını, güçlü bir anlatının müzikal ifadesiyle buluşturuyor.

Le Soleil Noir”, Yalçın Konuk’un Fransız sinemasına olan tutkusunu yansıtan, Jacques Deray (La Piscine) ve Jean-Pierre Melville (Le Cercle Rouge) gibi ustaların sinemasından ilham alarak kurguladığı hayali bir yapım. Filmin yönetmeni Jacques Melville, bu iki efsanevi sinemacının adlarının birleşiminden esinlenerek yaratıldı ve yönetmenin sinema tarihine olan saygısını yansıtıyor. 

Albüme konu olan -hayali- filmin kısaca konusu ise şöyle: İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1952 yılında, Paris’in labirentvari sokaklarında, eski dedektif Victor Renard, antikacı dükkânı işleterek huzurlu bir hayat sürerken aldığı esrarengiz bir mektup, onu son davasının çözülmemiş sırlarına geri çeker. Mektup, dağılmış sanılan bir suç örgütüne işaret eder. Ünlü tiyatro oyuncusu Claire Moreau ise bu soruşturmanın merkezinde yer alır. Victor, ihanet ve tehlikelerle dolu bu suç dünyasında kendi içsel şeytanlarıyla yüzleşirken, gerçek ve aşk arasında kalmak zorunda kalır.

Yalçın Konuk, “Le Soleil Noir – Thème Principal” ile ilgili olarak şu açıklamayı yapıyor:
Orkestrasyon kullandığım bu eserimde, özellikle yaylıların legato geçişlerinin müziğe duygusal bir akışkanlık katmasını, yer yer kullanılan pizzicato teknikleri ile beklenmedik ve etkileyici vurgular yaratmasını hedefledim. Sessizliği ve müzikal boşlukları ise bilinçli kullanarak, dinleyicinin hayal gücünde derinlikli bir etki bırakmaya, her dinleyişte farklı katmanların keşfedilmesine olanak tanımaya çalıştım.”

“Le Soleil Noir” albümünün geri kalanı da bu derin ve dramatik hikâyeyi sürdürecek… Bu yolculukta şimdiden yerini almak isteyen müzikseverler eseri tüm dijital platformlardan dinleyebilir.

 

Yalçın Konuk Hakkında:

Yalçın Konuk, yenilikçi projeleriyle müzik dünyasında farklı projeleri ile dikkat çekmeyi hedefleyen bir sanatçı. Le Soleil Noir – Thème Principal”, onun müzik ve sinema arasındaki yaratıcı füzyonunun farklı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Dinleyicileri Paris’in kayıp aşklarına, gizli sırlarına ve karanlık sokaklarına götürecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Galatasaray Divan Kurulu’nun Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılı ve Dünya Nereye Gidiyor, Özel Gündemli Toplantısı Gerçekleşti

Galatasaray Divan Kurulu, 26 Ekim 2024 tarihinde “Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılı: Dünya Nereye Gidiyor” başlıklı özel bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının ev sahipliğini Divan Başkanı Reha Bilge, Divan Başkan Vekili Esat Tansev ve Raportör Mehtap Karacan üstlendi.

Toplantıda, Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Ali Faik Demir, Fransa’nın Le Figaro Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdür Yardımcısı Yves Thréard ile Jeune Afrique Dergisi’nin Yazı İşleri Müdürü Joséphine Dedet de görüşlerini paylaştı.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Reha Bilge, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılına girilen bu dönemde dünya üzerindeki gelişmelerin ve değişimlerin önemini vurgulayarak “Bir yüzyılı geride bıraktık. Fakat bu ikinci yüzyılda dünya yeni gelişmelere, yeni değişimlere gebe. Bu toplantımızda bu değişimlerin ne yönde olduğunu tartıştık” dedi.

Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine atıfta bulunan Bilge, “Gördüğümüz kadarıyla dünyada yeni jeopolitik dengeler oluşurken, barıştan çok savaş ve çatışma egemen. Bu belirsizlik ortamında arzuladığımız, düşlediğimiz dünya ise barış içerisinde olmalıdır” diye konuştu.

Geçmişte düzenlenen konferansların, üst düzey katılımcılarla zenginleştiğini kaydeden Reha Bilge benzer konferansların gelecekte de devam edeceğinin altını çizdi.

 

‘Türkiye artık Afrika’da varlık gösteriyor’

Toplantıdaki konuşmasında Türkiye, Fransa ve diğer büyük güçler arasında Afrika’nın yeni gündemi hakkındaki görüşlerini paylaşan Jeune Afrique Dergisi Yazı İşleri Müdürü Josephine Dedet,                 1.5 milyarlık tüketici piyasası, yer altı zenginlikleri, doğal güzellikleriyle Afrika’nın önemini vurguladı.

Türkiye’nin daha önce hiç olmadığı kadar bugün Afrika’da kendini gösterdiğine dikkat çeken Dedet, “Türkiye, Afrika’da politik, ekonomik ve insani anlamda varlık gösteriyor. 2002’de sadece 12 Büyükelçiliği bulunan Türkiye’nin Afrika’da faaliyet gösteren büyükelçilik sayısı 44’e yükseldi. Türk Hava Yolları 60 noktaya uçuyor. Güvenlik, askeri malzeme anlaşmaları yapılıyor.  Afrika’da yeni oyuncu olan Türkiye’yi soft power dediğimiz TRT programlarıyla halklar da tanıyor. Sağlık için Afrikalılar Türkiye’ye geliyor.” ifadelerini kullandı.

 

‘Türk dünyası coğrafyayla sınırlı değil’

Dünya’daki jeopolitik gelişmeler ve Türkiye’nin Türk dünyası ile ilişkileriyle ilgili bilgiler veren Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Ali Faik Demir ise Türk dünyasının geleceği hakkında “Artık coğrafi bir sınırla kalmayacak. Çünkü karşımızda bir diaspora var. Milyonlarca Türk yaşıyor Avrupa’da, Amerika’da, Afrika’da. Örneğin Araplar birçok ülkeden gidiyor ama Türkler tek ülkeden giden milyonlar” dedi.

Eski Sovyet coğrafyasında da Rus etkisinin azaldığını kaydeden Demir, “Türk zirvelerinde bile aralarında Rusça konuştular ama artık bildikleri halde Rusça konuşmak istemiyorlar. Ortak alfabenin de kabulünden sonra Türk dünyasında kendine özgü bir model olması gerekiyor. Birbirine ihtiyacı olan, birbirinin eksiğini kapatan bir Türk dünyasından bahsediyoruz. Türk birliği, bir ırk ve etnik birlik anlamında değil, ortak bir dil ve ekonomik iş birliğini işaret etmektedir.” diye konuştu.

 

‘Batı, geçmişi özlüyor’

Le Figaro Gazetesi Yazı İşleri Müdür Yardımcısı Yves Threard ise ‘Günümüzde Fransız dış politikasının etkisi’ hakkında konuştu. Threard, Fransa’yı “Kolay heyecanlanan, ayaklanan, büyümekte zorlanan ve sürekli bir ergenlik dönemi yaşayan bir ülke” olarak tanımlarken, ülkesinin insan haklarına saygısı, AB’nin en önemli sütunlarından biri olması, sanat ve edebiyattaki gücü ve 400 milyondan fazla kişi tarafından konuşulan Fransızcanın yaygınlığı gibi güçlü özelliklerini de vurguladı.

Fransa’nın geçmişteki parlak dönemine değinen ancak bugün geçmişe özlem duyulduğunu dile getiren Threard, şunları söyledi: “Dünya şu an değişmekte. Fransa dahil birçok batılı güç bunu anlamadı ve kabul etmiyorlar. Bugün geçmişlerinin özlemini yaşıyorlar. Fransa, geçmişini, büyüklüğünü özlüyor. Bu dünya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra parçalanıyor, değişiyor, sorgulanıyor. Fransa 3. yolun ülkesi olmak ne doğuda ne batıda olmak istiyordu. Ancak herkesin dostu olarak gözükmek isterken kimsenin dostu olamıyoruz.”

 

‘ABD gerileme sürecinde’

Eski Paris Büyükelçisi ve dış politika yorumcusu Uluç Özülker de toplantıda 21. yüzyılda dünyanın yeni dinamikleriyle ilgili görüşlerini paylaştı. Amerika’nın artık eski gücünde olmadığını kaydeden Özülker, ABD’nin dünya hakimiyetini yitirme noktasına geldiğini ve gerileme sürecine girdiğini ancak bunu kabullenemediğini söyledi. Ukrayna-Rusya Savaşı, Çin-Tayvan sorunu ve Orta Doğu’daki savaşa ve güncel gelişmelere değinen Özülker, konuşmasında Cumhuriyetin 101. yılında Türkiye’nin geleceği, önündeki fırsatlar ve riskler hakkında da bilgiler verdi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı