Aylık arşivler: Ekim 2024

Ekimde kültür yolculuğu: Türkiye’nin tarihi rotaları

Yaz kalabalığının yerini sakin bir atmosfer alırken, tarihî ve kültürel zenginlikler daha da ön plana çıkıyor. Türkiye’nin eşsiz mirasını keşfetmek için ekim ayı en ideal ay oluyor. Türkiye’nin lider seyahat sitesi ENUYGUN, Gelibolu Yarımadası’ndaki tarihi alanlardan, Zeugma Antik Kenti’nin etkileyici mozaiklerine, Kapadokya’nın büyüleyici atmosferinden, tarihin sıfır noktası kabul edilen Göbeklitepe’ye kadar uzanan en gözde kültür turizmi rotalarını listeledi. 

 

Türkiye’nin dört bir yanı, geçmişten günümüze uzanan derin bir tarih ve kültürel miras barındırıyor. Tarihî ve doğal güzellikleri bir arada keşfedebileceğiniz ekim ayında kültür gezileri yaparak yeni yerler görebilirsiniz. İşte Türkiye’nin lider seyahat sitesi ENUYGUN’dan ekim ayında keşfedebileceğiniz en iyi kültür rotaları.

 

Gelibolu Yarımadası

Çanakkale Savaşı’nın izlerini taşıyan Gelibolu, keşfedilmesi gereken kültür rotaları listesinde ilk sırada yer alıyor. Burada, Anzak Koyu’nda bulunan Anzak Anıtı, savaşın anısına yapılan en önemli yapılardan biri. Conkbayırı, Türk askerlerinin kahramanlıklarıyla anılan bir bölgeyken, Şehitler Abidesi, 1996 yılında açılan ve savaşta hayatını kaybeden askerler için yapılan önemli yapılardan biri. Yarımada, sadece savaş anıtları ve mezarlıkları ile değil, aynı zamanda doğal güzellikleri ile de görülmeye değer. Bölgenin tarihî dokusunu keşfetmenin yanı sıra, burada muhteşem manzaralar eşliğinde piknik yapabilir ya da yürüyüş rotalarında doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca, Gelibolu Savaşları ile ilgili sergi ve etkinliklerin düzenlendiği Gelibolu Savaş Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.

Efes Antik Kenti

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Efes Antik Kenti, antik dönemin en iyi korunmuş kalıntılarından biri olarak karşımıza çıkıyor. İkinci yüzyılda inşa edilen ve antik çağın en büyük kütüphanelerinden biri olarak bilinen Celsus Kütüphanesi, en dikkat çeken yapılardan biri. Antik dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olarak kabul edilen Artemis Tapınağı ile dönemin en büyük tiyatrosu olan ve aynı zamanda akustiğiyle de etkileyici bir performans alanı sunan Efes Antik Tiyatrosu da görülmesi gereken yerlerden. Efes Antik Kenti’ni gezerken, antik yolları takip ederek geçmişe dair izler bulabilir, aynı zamanda Selçuk’ta yer alan tarihi St. John Bazilikası’nı da görebilirsiniz.

 

Aspendos Antik Kenti

Roma döneminden günümüze kadar korunan tiyatrosu ile bilinen Aspendos, tarihî kalıntılarıyla eşsiz bir atmosfer sunuyor. Aspendos’ta yer alan su kemerleri, antik pazar kalıntıları ve agora, kentin sosyal ve ticari yaşamını anlamak için gezilmeye değer yerlerden. Aspendos’a gitmişken, çevresindeki Perge ve Side antik kentlerini de ziyaret edebilirsiniz. Doğal güzellikler ve tarihî zenginlikler ile dolu yürüyüşler yaparak antik dünyaya dair izleri derinlemesine keşfedebilirsiniz. Antalya’nın kültürel güzelliklerini yaz sıcağını ardınızda bırakıp ve daha uygun uçak bileti alarak keşfetmek gezinizin keyfini artıracak.

Cennet Cehennem Obrukları

Mersin’deki Cennet Cehennem Obrukları, yeraltı dünyasını keşfetmek isteyenler için benzersiz bir nokta. Doğanın muhteşem bir eseri olan bu obrukların aynı zamanda efsanelerle dolu bir tarihi de bulunuyor. Cennet Obruğu, yer altına uzanan bir çukurken, Cehennem Obruğu daha derin ve karanlık bir yapıya sahip. Efsanelere göre, bu bölgeler yer altı dünyasına açılan kapılar olarak görülüyor. Ekim ayının keyifli havasında buraya yapacağınız bir yürüyüş, hem ruhunuzu dinlendirecek hem de size yeni bilgiler katacak. Ziyaretinizi yakınlarda bulunan Tarsus Şelalesi ve St. Paul Kilisesi ile birleştirerek hem tarih hem de doğa keyfi yaşayabilirsiniz.

Çatalhöyük

İnsanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak bilinen Çatalhöyük, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Burada, kazılardan elde edilen kalıntılar, insanlık tarihinin ilk tarımsal yerleşimlerini gözler önüne seriyor. Kültür turizmi rotanıza Çatalhöyük’ü eklerseniz kazılardan elde edilen buluntuları görebilir, insanlığın ilk yerleşim deneyimlerine tanıklık edebilirsiniz. Ziyaret sırasında, eski evlerin yapısını, freskleri ve çeşitli arkeolojik buluntuları görmeniz mümkün. 

Kapadokya

Türkiye’nin benzersiz doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri ile dolu Kapadokya bölgesi, büyüleyici bir kültür turu sunuyor. Göreme Açık Hava Müzesi, Bizans dönemine ait fresklerle süslü kiliseleri ile tarihi bir yolculuğa çıkmak için ideal bir başlangıç noktası. Elmalı Kilise ve Tokalı Kilise gibi yapılar, bölgenin zengin tarihini gözler önüne seriyor. Uçhisar Kalesi, Kapadokya’nın en yüksek noktası olarak muhteşem bir manzara sunarken, kaleye tırmandığınızda peri bacalarının ve vadilerin panoramik güzelliklerini keşfetme şansını da elde ediyorsunuz. Paşabağ (Rahipler Vadisi) ise eşsiz peri bacaları ile fotoğraf tutkunları için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor. Derinkuyu Yer Altı Şehri, antik dönemlerde sığınak olarak kullanılan derin tünelleri ile tarih kokan bir atmosfer sunarken, Ihlara Vadisi doğanın ve tarihin iç içe geçtiği huzurlu bir yürüyüş alanı olarak sizi bekliyor. Ayrıca çömlekçilik geleneği ile ünlü Avanos’da yerel sanatçıların atölyelerini ziyaret ederek kendi çömleğinizi de yapabilirsiniz.

Zeugma Antik Kenti 

Gaziantep’in en önemli arkeolojik alanlarından biri de Zeugma Antik Kenti. Antik dönem mimarisini ve sanatını yakından görebileceğiniz, Zeugma’da antik hamam, tiyatro ve agora gibi kalıntıları keşfederken, tarih boyunca birçok medeniyetin izlerini bulabilirsiniz. 2011’de açılan 1700 metrekarelik mozaik ile dünyanın ikinci büyük mozaik müzesi olan Zeugma Mozaik Müzesi de görülmeye değer yerlerden. Dünyaca ünlü çingene kızı mozaiği de burada sergilenmektedir. 

 

Göbeklitepe

Esrarengiz atmosferiyle eşsiz bir arkeolojik alan Göbeklitepe, Türkiye’de görülmeye değer yerler listesinde ilk sıralarda yer alıyor. Tarihin sıfır noktası sayılan, Şanlıurfa’da yaklaşık 800 metre yükseklikteki bir tepenin yamacında yer alan Göbeklitepe’de henüz yazı keşfedilmemişken insanlık tarihinin en eski anıtsal mimari örneklerine rastlanıyor. Eski uygarlıkların şaşırtıcı yaratıcılığının ve gelişmişliğinin bir kanıtı olarak günümüze ulaşan bölge, insanların yerleşik hayata geçişinde önemli bir alan olarak kabul ediliyor.12 bin yıllık geçmişin izlerini taşıyan Göbeklitepe’de, geziye alanın ruhunu anlamak için bölgenin tarihine dair kapsamlı bilgilerin aktarıldığı ve interaktif sergilerin yer aldığı ziyaretçi merkezinden başlayabilirsiniz. Aynı zamanda açık alan kazı bölgeleri, arkeologların yürüttüğü çalışmaları da gözlemleyebilirsiniz. 2018’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Göbeklitepe, yıl boyunca çeşitli kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Ayrıca yerel sanatçıların konserleri ve sergileri ile bölgenin kültürünü daha yakından tanımak da mümkün. Göbeklitepe’yi ziyaret ettikten sonra, arkelojik kazıda bulunan tarihi eserlerin sergilendiği Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’ni de gezebilirsiniz. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Altın Portakal’da Gösterim Takvimi Açıklandı

61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin dopdolu programı bugünden itibaren festivalin WEB sitesinde! Festival biletleri ise çok yakında Biletix ve festival gişelerinden temin edilebilecek.

Sinemaseverlerin heyecanla beklediği tarih geldi; 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin tüm programına ait gösterim takvimi, festivalin sitesinde hazır bulunurken biletler de çok yakında Biletix ve festival gişelerinde satışa sunulacak. 

Bu yıl 11 farklı bölümde 80’i üzerinde filmi sinemaseverlerle buluşturacak olan 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali programına www.antalyaff.com adresinden ulaşılabilir. Festival kapsamında Ulusal Özel Gösterim, Ulusal Kısa Film Yarışması, Ulusal Kısa Metraj Özel Gösterim, Ulusal Belgesel Yarışması ve Ulusal Belgesel Özel Gösterim başlıkları altında sunulacak filmler ücretsiz olarak izlenebilecek. Diğer bölümlerdeki gösterimlerin ücreti ise herkesin sinemayla buluşabilmesi amacıyla öğrenci 5 ve tam 10 TL olarak belirlendi. 

61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali gösterimleri; Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aspendos ve Perge salonları, Paribu Cineverse Migros AVM Konyaaltı 7 ve 8’inci salonlar, Cinetime (2.Salon) Özdilek Park Antalya Kepez ve AKM Amfitiyatro’da gerçekleştirilecek. Biletler kısa süre içinde biletix.com adresinden alınabilir.  

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

UPS’ten Sağlık Lojistiğinde Yeni Yatırımlar

Böylece soğuk zincir kapasitesini büyüten UPS, geliştirilmiş soğuk zincir tesisleri ve ileri teknoloji altyapısıyla dünyanın bir numaralı sağlık lojistiği sağlayıcısı olmayı hedefliyor. 

 

Uluslararası kargo ve lojistik lideri UPS, sağlık hizmetleri sektörü için soğuk zincir lojistiği kapasitesini artırma yönündeki taahhüdünü sürdürüyor. Bu doğrultuda UPS, Frigo-Trans ve kardeş şirketi BPL’yi satın almak üzere anlaştığını duyurdu. UPS’in sağlık hizmetleri lojistiği alanındaki bu stratejik yatırımı, özellikle sıcaklık hassasiyeti gerektiren ürünlerin güvenli ve etkili bir şekilde taşınmasını sağlayacak. Şirket, küresel ölçekte genişleyen soğuk zincir tesisleri ve ağları sayesinde, ilaç ve biyolojik ürünlerin taşıma süreçlerinde daha yüksek standartlar sunacak.

 

UPS, ikinci çeyrekte sağlık hizmetlerini de kapsayan lojistik alanındaki büyümesi sayesinde gelirini %2,6 oranında artırdı.  Mordor Intelligence’ın Türkiye Soğuk Zincir Lojistik Pazarı Büyüklük ve Pay Analizi – Büyüme Trendleri ve Tahminler (2024 – 2029) başlıklı raporuna göre, soğuk depolama kapasitesinde dünya genelinde 8. sırada olan Türkiye’nin, 2029’a kadar ilaç pazarında yıllık bileşik büyüme oranının (CAGR) % 7,03 olması ve 2,72 milyar dolara ulaşması öngörülüyor.  

 

UPS Genel Müdür Yardımcısı ve Uluslararası, Sağlık ve Tedarik Zinciri Çözümleri Başkanı Kate Gutmann, “İlaç sektöründeki hızlı yenilikler, daha entegre soğuk ve donmuş tedarik zincirlerine sahip olma ihtiyacını doğuruyor. Frigo-Trans, müşterilerimiz için çözüm portföyümüzü derinleştirmeye yardımcı olacak ve onların ihtiyaçlarını karşılayan dünyanın bir numaralı sağlık lojistiği sağlayıcısı olma yolculuğumuzu hızlandıracak.” dedi.

 

Frigo-Trans, hassas sıcaklık kontrollü depolama ve soğuk zincir taşımacılık sunuyor

Frigo-Trans, ilaç ve biyoteknoloji müşterileri için Avrupa çapında uçtan uca depo ve nakliye çözümü sunan Almanya merkezli bir lojistik şirketi. Frigo-Trans’ın kardeş şirketi BPL ise özel sıcaklık, kalite ve hızda taşıma ihtiyacı olan biyofarma şirketleri başta olmak üzere tüm müşterileri için zaman açısından kritik ve sıcaklığa duyarlı ürünlerin GDP uyumlu nakliyesini gerçekleştiriyor. 

 

Frigo-Trans’ın ağı, kriyoprezervasyondan (-196°C) ortam sıcaklığına (+15° ila +25°C) kadar altı sıcaklık bölgesini kapsayan sıcaklık kontrollü depolama; Pan-Avrupa çapında soğuk zincir taşımacılığı çözümleri ve sıcaklık kontrollü ve zaman açısından kritik yük taşımacılığı hizmetlerini sunuyor.

 

Satın alma sürecinin, rutin teamüller kapsamındaki incelemelere ve onaylara bağlı olarak 2025 yılının ilk çeyreğinde tamamlanması bekleniyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Okul çağındaki çocuklara sağlıklı 8 beslenme önerisi!

Okul çağı çocuklarda hızlı bir gelişim ve büyümenin yaşandığı önemli bir dönem. Çocukların bu süreçte yeterli ve dengeli beslenmeleri, öğrenme yetenekleri ile büyümelerinde kritik rol üstleniyor. Bu dönemde besin öğelerinin yetersiz veya hatalı alınması durumunda çocuklarda büyüme, gelişme ve zihinsel faaliyetler ile buna bağlı olarak okul başarısı olumsuz etkilenebiliyor. Ayrıca okul çağındaki hatalı beslenme alışkanlıkları yetişkinlikte diyabet ve kalp damar hastalıkları  gibi bazı kronik hastalıklara da zemin hazırlayabiliyor. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, doğru beslenme alışkanlıklarını okul çağı döneminde edinmenin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Bu nedenle anne babalar, çocuklarının yeterli besin öğesine ulaşabilmeleri için mutlaka tam tahıllar, süt ürünleri, meyve ve sebze gibi besinleri düzenli olarak tükettiklerinden emin olmalıdır. Aynı zamanda büyüme ve gelişimleri için kırmızı et, beyaz et, yumurta ve bakliyat gibi protein kaynaklarını mutlaka  düzenli olarak çocukların beslenmesine eklemeye özen göstermeliler” diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, okul çağındaki çocukların beslenmelerinde dikkat edilmesi gereken kuralları anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

Kemik gelişimi için kalsiyum şart!

Okul çağı çocukları hızla büyüyorlar ve buna bağlı olarak kemik yapımında kilit rol üstlenen kalsiyumun gereksinimi artıyor. Dolayısıyla kemik gelişimi için çocuğunuzun süt, yoğurt, peynir ve kefir gibi kalsiyumdan zengin besinleri tükettiğinden emin olun. Ayrıca yeşil yapraklı sebzeler ve kuru yemişler de kalsiyum kaynağı olarak çocuğunuzun beslenme listesinde mutlaka yer almalı. 

Demir kaynaklarını unutmayın! 

Okul çağı çocuklarında besin alımında yetersizliğe bağlı olarak demir eksikliği anemisi sık görülüyor. Demir eksikliği nedeniyle oluşan anemi çocuklarda büyüme ve gelişmeyi yavaşlatabilirken, zihinsel gelişimini ve bunun sonucunda okul başarısını olumsuz etkileyebiliyor. Ayrıca demir eksikliği olan çocuklarda enfeksiyonlara eğilim de artıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, vücut tarafından kolay emilebilen bir demir kaynağı olan hem demirden zengin besinlerin çocukların beslenmelerinde düzenli olarak yer alması gerektiğine işaret ederek, “Hem demir vücut tarafından kolay emilebilen demir türüdür. Hem demir kırmızı et ve kümes hayvanlarının etinde bulunur. Hem olmayan demir kaynakları ise vücut tarafından kolay emilemez ve bunların taze sebze ve meyve gibi C vitamini kaynaklarıyla birlikte tüketilmeleri gerekir. Bu demir türü de pekmez ve kurubaklagil gibi kaynaklarda bulunur” diyor. 

Sağlıksız atıştırmalıkları önleyin

Fiziksel aktivitenin az olması, paketli gıda tüketimi, düzenli ve dengeli öğünlerin yapılmaması durumunda çocuklarda obezite riski artıyor. Obezite ise diyabet, kan yağlarında yükselme, karaciğer yağlanması ve diğer bazı kronik hastalıklara zemin hazırlayabiliyor. Çocuğunuzun öğün saatlerini düzenlenerek zamansız ve sağlıksız atıştırmalıklar tüketmesini önlemeniz, ekran başında geçirdiği süreyi kısıtlamanızın yanı sıra fiziksel aktiviteye yönlendirmeniz büyük önem taşıyor. 

Protein aldığından emin olun

Protein çocuklarda büyüme ve gelişmeyi sağlarken iştah dengesinin korunmasına ve tok kalmaya yardımcı oluyor. Bu nedenle çocuğunuzun öğünlerine bakliyat, beyaz et, kırmızı et ve yoğurt gibi seçenekleri eklemeli; ara öğünlerde ceviz, fındık ile badem gibi tohumları tercih etmelisiniz. 

Günlük posa alımına dikkat edin

Tam tahıllarda ve sebze ile meyve gibi besinlerde bulunan posanın günlük olarak yeterli alımı; sağlıklı bir sindirim sistemi ve bağırsakların yanı sıra bağışıklığın korunması için çok önemli. Yeterli posa alımı aynı zamanda iştah dengesinin korunmasına ve kilo kontrolüne de yardımcı oluyor. Dolayısıyla çocuğunuzun öğünlerine taze sebzeler, sebze yemekleri ve tam tahılları eklemelisiniz. 

Ev yemeklerini tercih edin

Çocuklar, hem lezzetli olmaları nedeniyle hem de akranlarından etkilenerek dışarıda pizza, hamburger ve patates kızartması gibi besinleri tüketmeye meyilli olabiliyorlar. Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman “Sağlıklı beslenmeleri için çocuklara bunların ev yapımı olanları sunmaya çalışılmalı. Ayrıca fast food tarzı besinlerden mümkün olduğunca kaçınılmalı ve  besin değeri daha yüksek olan bakliyat yemekleri ile etli sebze gibi ev yemeklerini tüketme alışkanlığı kazandırılmalı” diyor. 

İyot yetersizliğine karşı koruyun 

Ülkemizde sık görülen bir sorun olan iyot yetersizliğine bağlı olarak çocukların gelişiminde yavaşlamanın yanı sıra hipotiroidizm ve guatr hastalıkları görülebiliyor. İyot yetersizliğini önlemek için kullandığınız tuzun iyot takviyeli olduğundan emin olmalısınız. Ayrıca aşırı tuz tüketiminin çocuklarda ve yetişkin dönemde  kalp damar hastalıklarına yol açması sebebiyle fazla tuz tüketiminden de mutlaka kaçının. 

Su içme alışkanlığı kazandırın

Vücudumuzda tüm sistemler suya bağımlı oldukları için çocuğunuzun günlük yeteri kadar su alması şart. Çocuğunuza susadığında değil, gün içerisinde düzenli bir şekilde su içmesi gerektiğini anlatın. Bu sayede yetişkinlikte de düzenli su içme alışkanlığı devam edebilir. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Cansever’den Uzun Zamandır Beklenen Arabesk Şarkı: Tek Tabancayım

Arabeskin güçlü sesi Cansever, müzik dünyasına damga vuracak yeni şarkısı “Tek Tabancayım” ile geri döndü. Uzun zamandır beklenen bu eser, dinleyicilere duygusal ve etkileyici bir müzik ziyafeti sunuyor.

Söz ve müziği bizzat Cansever’e ait olan “Tek Tabancayım,” aranjör Ozan Arapoğlu’nun dokunuşlarıyla daha da özel bir hale getirildi. Şarkının klip yönetmenliğini İbrahim Bülbül üstlenirken, solo bağlama performansını ise Fatih Doğaner sergiledi. Şarkının kayıtları, MAP Stüdyosu’nda gerçekleştirildi ve yaylı düzenlemelerde İstanbul Strings imzası bulunuyor.

Cansever’in kendine has tarzını yansıtan “Tek Tabancayım,” arabesk severler tarafından uzun süredir beklenen bir parça olarak müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Klibiyle de büyük yankı uyandıran şarkı, dinleyicilerde derin izler bırakacak. Cansever Official youtube üzerinde yayınlanan klip, yayınlandığı ilk andan itibaren büyük bir ilgi gördü. Ayrıca “Tek Tabancayım” Cansever Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda yer aldı. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Baba Beni Güldürsene filmi için özel Faberge yumurtası yapıldı

Bir babanın sıkıcı hayatını bırakıp kızı için Dünya’nın en eğlenceli babasına dönüştüğü aile macerası “Baba Beni Güldürsene” filmi için özel Faberge yumurtası yapıldı.

Yapımcılığını Wovie, Retropro ve DMC ‘nin yaptığı, yönetmen koltuğunda Emrah Aguş’un oturduğu, senaryosunu ise Dinar Kahveci’nin kaleme aldığı Baba Beni Güldürsene filmi için yurtdışında özel atölyede Faberge yumurtası yapıldı. Türkiye’de yapılan imitasyonlarını beğenmeyen yapım ekibi, uzun süren araştırmaların ardından Almanya’nın Chemnitz Şehrindeki atölye ile anlaştı. Türkiye’den giden değerli taşları titizlikle inceleyen atölye, sipariş edilen Faberge yumurtasını 3 haftada hazırlandı.

Başrollerinde Ahmet Kürşat Öçalan ve Altın Kelebek ödüllü Aylin Akpınar’ın yer aldığı filmde; Ali Semi Sefil, Arven Beren, Kaan Alp Dayı, Ela Şafak gibi çocuk yıldızların yanı sıra Merve Sevi, Levent Özdilek, Ceyhun Fersoy, Tolga Canbeyli ve Tevhide Dadı gibi birçok başarılı oyuncu yer alıyor.

Baba Beni Güldürsene 8 Kasım 2024’te sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Bu eğlenceli maceraya tanık olmaya hazır olun!

 

Baba Beni Güldürsene Konusu:

Sıkıcı hayatını sakarlıklarıyla zorlaştıran Murat ve üstün potansiyelli kızı Ayşenaz, birbirlerini ne kadar çok sevseler de birlikte eğlenmekte zorlanırlar. Zaten okulda sosyal sorunlar yaşayan ve “yaramaz” denilerek ötekileştirilen Ayşenaz, yaşıtlarıyla anlaşmakta zorlanırken babasıyla keyifli vakit geçiremez. Kızının kendisini sıkıcı bulduğunu öğrenen Murat, eğlenceli ve komik biri olmaya çalışırken bocalar. İkilinin yaşadığı zorlu ve tehlikeli bir macera, birbirlerini daha iyi tanımalarına aracılık edecektir. Bu maceraya eşlik eden Gizem Avcıları adlı çocuk ekibi, Ayşenaz’a arkadaşlığın ve farklılıkların keyifli taraflarını gösterecektir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

‘Zombi Hayvanlar’ 2 Ekim ve 9 Ekim Çarşamba Günleri 20.00’de National Geographic WILD Ekranlarına Geliyor!

Dan O’Neill ile birlikte hayvanları istila edip zihinlerini kontrol eden parazitler, öldürücü virüsler ve ürkütücü mantarların dünyasını yakından inceliyoruz.

İki bölümden oluşan şaşırtıcı “Zombi Hayvanlar”, 2 ve 9 Ekim Çarşamba günleri saat 20.00’de National Geographic WILD ekranlarına geliyor.

Ödüllü yönetmenlerden nefes kesen belgeselleri, vahşi yaşamın gözler önüne serildiği kaliteli yapımları Türk izleyicisi ile buluşturan National Geographic WILD kanalını 

D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Epson, yeni bölgesel operasyon merkezini Birleşik Arap Emirlikleri Dubai’de kurdu!

Yeni bölgesel operasyon merkezini Birleşik Arap Emirlikleri Dubai’de kuran marka, geliştirdiği teknolojileri Orta Doğu, Türkiye, Afrika, Orta ve Batı Asya’daki (META-CWA) tüketicilere sunmayı amaçlıyor. Yeni operasyon bölgesi Epson META-CWA Başkanı Neil Colquhoun tarafından yönetilecek. Colquhoun, 320 kişiden oluşan inovasyon ve iş birliğine odaklanan ekibe liderlik edecek. 

 

Epson, teknoloji alanında dünyanın en dinamik bölgelerinden birinde işletmelere ve tüketicilere hizmet vermek üzere yeni şirketi Epson Middle East FZCO’yu (Epson META-CWA) kurdu.  Şirket, operasyonlarına ekim ayında başlayacak. Merkezi, Dubai’de bulunan yeni operasyon, Epson’un Orta Doğu, Türkiye, Afrika ve Orta ve Batı Asya’da (META-CWA) gördüğü potansiyeli hayata geçirmeyi amaçlıyor. 

 

Epson META-CWA, teknolojinin tüketiciler, işletmeler ve dünya için yaratacağı faydaya odaklanıyor.  Şirket, pazardaki kapsamlı ağı aracılığıyla Epson’un bölge genelindeki baskı, tarama, görüntüleme, üretim ve yaşam tarzı kategorilerindeki yüksek kaliteli teknoloji çözümlerini pazara sunacak.

 

Yüzde yüzden fazla büyüdü

 

Marka, yeni operasyon bölgesiyle; eğitim, sağlık, finansal hizmetler, inşaat, turizm, konaklama, perakende ve eğlence gibi sektörlerde genişleyen müşteri tabanına özel kurumsal çözümler sağlayacak. Epson, son dönemde META-CWA bölgesinde, çift haneli bir büyüme performansı sergilerken, markanın eğitim alanındaki teknolojik çözümleri de 2022-2023 arasında yüzde yüzden fazla büyümüştü. 

 

Yeni bölgesel operasyon, şirkette on yıldan fazla bir süredir görev alan Epson META-CWA Başkanı Neil Colquhoun tarafından yönetilecek. Yeni operasyonları hakkında açıklamalarda bulunan Colquhoun, “Epson’da tasarladığımız, ürettiğimiz ve satışını gerçekleştirdiğimiz tüm ürünlerimizle gurur duyuyoruz. Orta Doğu, Türkiye, Afrika, Orta ve Batı Asya’ya doğru olan bu genişlememiz, sadece iş anlamında bir büyümeyi temsil etmiyor. Operasyonumuz, yerel ihtiyaçları anlamak, insanları ve işletmeleri güçlendiren teknolojileri onlara sunmakla ilgili. Tüm bunları yaparken dünyamıza özen göstermek ve daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek de bizler için büyük önem taşıyor. Bu yeni yapıyla birlikte, iş arkadaşlarımızla yerel iş ortaklarımızın büyümesini de desteklemiş olacağız.” diyor.

 

Epson, çevresel etkiyi azaltmayı hedefliyor

 

Epson META-CWA’nın odak noktasında müşterilerine sunduğu sürdürülebilir teknolojiler aracılığıyla onların çevresel etkilerini azaltmalarını desteklemek bulunuyor. Şirket, çevresel etkisini sınırlayan girişimlere ve süreçlere yatırımlar yapmayı sürdürüyor. 2023 yılı sonuna kadar Epson’a ait tesislerde küresel anlamda yüzde 100 yenilenebilir elektriğe geçen markanın hedefinde; 2050 yılına kadar karbon negatif olmak ve petrol, metal gibi tükenebilir yer altı kaynaklarının kullanımını ortadan kaldırmak var. 

 

İnovasyon odak noktasında

 

Epson META-CWA, küresel Epson organizasyonu içindeki en dinamik bölgelerden biri olarak konumlanıyor. 80 ülkede, 320’den fazla ekip üyesiyle inovasyon ve mükemmelliği güçlendirme stratejisini benimseyen marka hem çalışanlarının hem de operasyonlarını geliştirebilecek projelere imza atmayı sürdürüyor. 

 

Çalışanların liderlik yeteneklerini geliştirmesini hedefleyen Epson, doğru bir kariyer planlaması için tüm ekibe eşit fırsatlar sunuyor. 11 farklı ülkeden oluşan yönetim ekibine sahip olan markanın organizasyon ve yönetim pozisyonlarının neredeyse yarısı kadınlardan oluşuyor. Bu da markanın cinsiyetler arası eşitliği benimsediğinin en büyük kanıtları arasında yer alıyor. Epson META-CWA, ayrıca Epson Lisansüstü Programı gibi girişimler aracılığıyla da yerel yetenekleri kendine çekmeyi ve teşvik etmeyi amaçlıyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ailesinde meme kanseri öyküsü olanlar kontrollere daha erken başlamalı

Kadınlarda en sık görülen kanserler arasında ilk sırada yer alan meme kanserinin erken tanısında tarama programları hayati bir önem taşıyor. Avrupa’da mamografik taramaya genellikle 50 yaşında başlandığını ancak Türkiye’de genç yaşta görülme oranının yüksek olmasından bu taramanın daha erken yapıldığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı, Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Bir annede menopoz öncesi meme kanseri mevcut ise kızının da mamografi taramasına 40 yaşından önce başlaması gerekebilir. Bununla birlikte, yüksek riskli hasta grubunda bile mamografi taramasına başlanma yaşı en erken 25 olmalı” dedi.

 

Türk ve Amerikan Radyoloji Derneği, şikâyeti olmayan veya yüksek risk taşımayan kadınlarda 40 yaşından itibaren yılda bir kere mamografi taramasını öneriyor. Mamografi çektirme imkanı olan her kadının 40 yaşından itibaren her yıl mamografi taramasını yaptırmasının uygun olacağını, ancak bu imkan yoksa dahi en azından Sağlık Bakanlığı bünyesinde hizmet veren Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezlerinde (KETEM) 2 yılda bir mamografi taraması yapıldığını hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı, Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Uğur Emre, meme kanseri tarama protokolüne ilişkin önemli bilgiler verdi.

 

Yüksek risk grubundaki kişiler 40 yaşını beklememeli

Meme kanseri açısından yüksek riskli olan kişilere mamografi taramasına 40 yaşından önce başlanması gerektiğini vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Örneğin; annesi menopoz öncesi, 45 yaşında meme kanseri tanısı almış ise kızına mamografi taramasına 45 yaşından 10 yıl önce, yani 35 yaşında başlanır. BRCA 1-2 gen mutasyonu olanlarda ise taramaya 30 yaşında, erken yaşlarda göğüs bölgesine ışın tedavisi alanlarda ise ışın tedavisinin bitiminden 8 yıl sonra mamografi taramasına başlanır. Bununla birlikte, yüksek riskli hasta grubunda bile mamografi taramasına başlanma yaşı en erken 25 yaş olmalı.  Meme ile ilgili şikâyet ve muayene bulguları olan 30-35 yaşından büyük kadınlarda, 40 yaşından genç olmalarına rağmen mamografi çekilebilir. 30-35 yaşından genç hastalarda ise meme ile ilgili şikâyet ve klinik muayene bulgularında ilk başvurulan görüntüleme yöntemi ultrasonografidir. Ultrasonografiden sonra kanseri işaret eden bulgular varsa, radyolog mamografi incelemesi de isteyebilir” şeklinde konuştu.

 

Mamografi adet bitiminde çekilmeli

Mamografinin tanısal başarısı açısından adetin dönemi önemli olmasa da adet öncesi ve sonrasında meme dokusu daha hassas olduğundan mamografinin adet bitiminde çekilmesinin tavsiye edildiğini belirten Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Bunun haricinde mamografi öncesinde, kadınların duş alması ve duş sonrası deodorant gibi ürünleri kullanmaması gerekiyor. Mamografi incelemesine gelirken hastaların varsa önceki mamografi sonuçlarını ve filmlerini de yanlarında getirmeleri eski sonuçlarla yeni sonucu karşılaştırmak açısından çok önemli” dedi.

 

Yüksek riskli hastalarda mamografiye ek olarak MRG incelemesine de başvurulabiliyor

Meme manyetik rezonans görüntüleme yani MRG incelemesinin bazı meme kanserlerinde ameliyat öncesinde lokal evreleme amacıyla kullanıldığını söyleyen Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Yüksek riskli hastaların bazı alt gruplarında meme kanseri taramasında mamografiye ek olarak da MRG incelemesi yapılabiliyor. Ayrıca yöntem mamografi ve ultrasondan sonra problem çözücü olarak kullanılıyor. Mamografi ve ultrasonda gösterilemeyen gizli meme kanserlerinde asıl odağın gösterilebilmesi ve ameliyat öncesi kemoterapi alan hastalarda kemoterapinin etkililiğinin takip edilebilmesi amacıyla ultrasona ek olarak tercih ediliyor” diye konuştu.

 

İğne biyopsileri sanılanın aksine kanseri yaymaz

Meme kanseri tanısının en ideal yöntemi olan iğne biyopsilerinin cerrahi biyopsilerden önce tercih edilmesi gerektiğini paylaşan Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “İğne biyopsileri cerrahi biyopsiler kadar güvenilir sonuç verir ve hastaları gereksiz cerrahi işlemlerden korur. İğne biyopsisi, şüphelenilen lezyon; ultrasonografi, mamografi ve manyetik rezonans görüntüleme gibi görüntüleme yöntemlerinden hangisinde daha iyi görülüyorsa o görüntüleme yöntemi eşliğinde gerçekleştirilmeli. Hastaların meme biyopsileri ile ilgili en önemli endişeleri; yapılan iğne biyopsilerinin tümörün yayılmasına neden olup olmadığıdır. Bu noktada iğne biyopsilerinin kanseri yaymadığını ve hastaya herhangi bir zararı olmadığını belirtmek gerekir” açıklamasında bulundu.

İğne biyopsileri öncesinde herhangi bir medikal hazırlık yapılmasına gerek olmadığını belirten Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Yalnızca kan sulandırıcı kullanan hastaların, takip eden doktoruna danışarak biyopsi öncesinde ilacını kesmesi ya da kan sulandırıcı yerine kullanabileceği farklı bir ilaç varsa ona başlaması tavsiye edilir” dedi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

AZBEY’den ‘Yaşamam Artık’

Arabesk müziğinin unutulmaz ismi Selahattin Özdemir’in anısına hazırlanan “Yaşamam Artık” adlı şarkı, güçlü yorumuyla AZBEY tarafından seslendiriliyor. 2019 yılında kaybettiğimiz Özdemir’e ithafen yapılan bu özel çalışma, söz ve müziği Naci Eray’a, aranjesi ise ünlü aranjör Erdinç Onar’a ait. AZBEY’in derin ve etkileyici vokaliyle hayat bulan eser, arabesk severlere duygusal bir deneyim sunuyor.

Bu anlamlı proje, Müzik Hospital’in desteğiyle hayata geçirilmiş olup, Diamond Media etiketiyle Türkiye’nin önde gelen dijital müzik platformlarından netd’de müzikseverlerle buluşacak. Arabesk müziğin ustasına bir saygı duruşu niteliği taşıyan “Yaşamam Artık”, Selahattin Özdemir’in mirasını yaşatırken, AZBEY’in güçlü performansı ve Erdinç Onar’ın dokunuşlarıyla yeni bir soluk getiriyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı