Aylık arşivler: Kasım 2024

Kamkat meyvesinin özü kanser ilacının etkisini artırıyor

İstanbul Bilgi Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü öğrencileri Zeynep Gezer ve İrem Okyay, meme kanseri tedavisine destek olabilecek lokal ilaç salımı sağlayan bir sistem geliştirdi. TÜBİTAK 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı tarafından desteklenen projede kamkat meyvesi ekstratının kanser ilacının etkisini artırdığı gözlemlendi

 

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileri Zeynep Gezer ve İrem Okyay, meme kanseri tedavisinde kullanılabilecek lokal ilaç salımı sağlayan bir sistem geliştirdi. TÜBİTAK 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı tarafından desteklenen projede kamkat meyvesinin özünün kanser ilacının etkisini artırdığı gözlemlendi. Araştırmaya göre ilaç daha düşük dozlarda kullanıldığında bile kamkat ekstratı ile birleştirildiğinde kanser hücrelerini yüzde 70 oranında küçültüyor.

 

Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ali Deniz Dalgıç ve Dr. Öğr. Üyesi Sesil Çınar’ın danışmanlığında yürütülen proje kapsamında kamkat meyvesinin özü bir kanser ilacı ile birleştirildi. Bu bileşenler üç boyutlu ve gözenekli bir yapının içine yerleştirilerek tümör ameliyatı sonrası hızlı ve etkili lokal ilaç salımı sağlayan bir sistem geliştirildi.

 

Ameliyat sonrası geride kalabilecek mikro düzeydeki kanser hücrelerinin yeniden kanser oluşturmasını veya metastaza yol açmasını önlemek amacıyla geliştirilen proje, kanser tedavisinde alternatif tedavi yaklaşımı sunmayı hedefliyor. Tümörlü dokunun çıkarılması tedavinin önemli bir adımı olsa da geride kalan mikro düzeydeki kanser hücrelerinin metastaza yol açabileceği biliniyor. Bu durumda uygulanan kemoterapi ve radyoterapi gibi sistemik tedaviler ise hastalarda ciddi yan etkilere neden olabiliyor.

 

‘Kamkat, zengin bir antioksidan kaynağı’

Kamkat meyvesini tercih etme sebeplerinden bahseden Zeynep Gezer ve İrem Okyay, “Kamkat meyvesinin içeriğinde bulunan biyolojik olarak aktif bileşikler, özellikle kanserle mücadelede önemli bir potansiyele sahip. Kamkat, zengin bir antioksidan kaynağı ve flavonoid, fenolik bileşikler, karotenoidler gibi bileşenleri içerir. Bu bileşenler, kanser hücrelerinin çoğalmasını ve yayılmasını engelleyebilecek güçlü antiproliferatif özellikler göstermekte. Özellikle flavonoidler ve karotenoidler, oksidatif stresi azaltır ve hücresel hasarı önleyerek kanser gelişimine karşı koruyucu bir etki sağlar” dedi.

 

Gezer ve Okyay, “İlaç geliştirme, uzun yıllar süren ve kapsamlı AR-GE çalışmaları gerektiren zorlu bir süreç. Meme kanseri tedavisinde potansiyele sahip bu projemiz için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kamkat meyvesinin kanser tedavisinde kritik bir rol oynayabileceğine inanıyor ve geleceğe yönelik iyileştirme planlarımızla bu potansiyeli daha da geliştirmeyi hedefliyoruz” dedi. 

 

Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ali Deniz Dalgıç, “Öğrencilerimizin bilimsel araştırmalara olan katkılarından büyük gurur duyuyoruz. Lisans öğrencilerimiz, Zeynep Gezer ve İrem Okyay’ın TÜBİTAK desteğiyle geliştirdiği proje, meme kanseri tedavisinde alternatif yaklaşımlar sunmayı hedefleyen önemli bir çalışmadır. Kamkat meyvesinin biyolojik olarak aktif bileşenlerinin kanser tedavisinde ilaç etkinliğini artırdığı bu araştırma, yalnızca bilimsel yenilik sunmakla kalmıyor, aynı zamanda daha düşük yan etki ile etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine de katkı sağlıyor. Şu anda öğrencilerimiz ve bölümümüz Dr. Öğr. Üyesi Sesil Çınar ile projemizin sonuçlarını uluslararası bir dergide yayınlamak için hazırlanıyoruz. Bu tür projeler, genç araştırmacılarımızın ülkemizin bilim dünyasında önemli bir yer edinmesine olanak tanıyacak.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Meme kanserinde doğru bilinen yanlışlar

Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri ile ilgili toplumda yaygın bazı yanlış anlamalar ve efsaneler var. Bu yanlış bilgilerin, bireylerin uygun önlemleri almasını zorlaştırdığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı, Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Uğur Emre, meme kanseri ile ilgili doğru bilinen yanlışları şöyle sıraladı:

 

Meme kanseri sadece yaşlı kadınlarda görülür

Yanlış: Meme kanseri her yaş grubunda görülebilir, ancak risk yaşla birlikte artar. Genç kadınlar, hatta erkekler de meme kanserine yakalanabilir.  

Meme kanserlerinin tümü genetik geçişlidir

Yanlış: Meme kanserinin yalnızca genetik yatkınlığı olan kişilerde ortaya çıktığı düşünülür. Aslında, meme kanserinin büyük bir kısmı genetik risk faktörleri olmadan da gelişebilir. Çoğu meme kanseri, ailede geçmiş bir kanser öyküsü olmadan da ortaya çıkar.

Meme kanseri elle muayene ile anlaşılırsa kanser her zaman ileri evredir

Yanlış: Elle yapılan muayenede bir kitle fark edilmesi, kanserin her zaman ileri evrede olduğunu göstermez. Erken evrede de kitleler hissedilebilir. Ancak, herhangi bir anormal değişiklik fark edildiğinde hemen doktora başvurmak önemli.

Mamografi çektirmek veya meme kanserine cerrahi müdahale yapmak kanseri yayar veya kanser yapar

Yanlış: Mamografi, radyasyon içerir ancak bu radyasyon dozları çok düşüktür ve genellikle güvenlidir. Mamografi, meme kanserinin erken teşhisi için önemli bir tarama yöntemidir. Radyasyonun kanser yapma riskinin minimal olduğu kabul edilir ve mamografinin faydaları, risklerinden çok daha büyüktür. Cerrahi sonrasında kanserin vücuda yayıldığı yanlış bir düşüncedir.

Ailesinde meme kanseri olmayan kişilerde risk yoktur

Yanlış: Her kadının meme kanseri riskini etkileyen faktörler vardır, ancak bazıları diğerlerinden daha fazla risk taşır. Meme kanseri riski, yaş, genetik faktörler, yaşam tarzı ve hormonal durumlar gibi birçok faktöre bağlıdır. Sağlıklı bir yaşam tarzı ve düzenli taramalar riskleri azaltabilir.

Küçük kitlenin kanser olmadığını düşünmek güvenlidir

Yanlış: Memede küçük bir kitle olması, bu kitlenin kesinlikle kanser olmadığı anlamına gelmez. Küçük kitlenin de kanserli olabilmesi mümkündür. Herhangi bir kitle, büyüklüğü ne olursa olsun, doktor tarafından değerlendirilmelidir.

Emzirme meme kanserinden korur

Yanlış: Emzirmek, meme kanseri riskini kısmen azaltabilir ancak tamamen ortadan kaldırmaz. Bu, durum emziren kadınlarda kanser gelişmeyeceği anlamına gelmez.

Meme kanseri teşhisi koyulduktan sonra sadece ameliyat yeterlidir

Yanlış: Meme kanseri tedavisi genellikle multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Ameliyat, tedavi planının sadece bir parçasıdır. Kemoterapi, radyoterapi, hormon tedavisi ve hedefe yönelik tedaviler gibi yöntemler gerekebilir.

Genetik testler meme kanserinden korur

Yanlış: Genetik testler, kişilerin meme kanseri riskini değerlendirmeye yardımcı olabilir ancak bu testler kanserden korunmayı sağlamaz. Genetik testler yüksek riskli bireylerin risk azaltıcı önlemler alabilmesini sağlar. 

Kendi kendine meme muayenesi yeterli bir tarama yöntemidir

Yanlış: Kendi kendine meme muayenesi, düzenli doktor kontrollerinin ve mamografinin yerine geçmez. Elle muayenede bazı anormallikler fark edilebilir ancak mamografi gibi tarama yöntemleri, daha küçük ve erken evre tümörleri teşhis eder.

Sadece kadınlar meme kanseri olur

Yanlış: Meme kanseri yalnızca kadınlarda görülür düşüncesi yanlıştır. Erkekler de meme kanseri riski taşır, ancak bu durum kadınlara göre çok daha nadirdir. Bu oran kabaca 1/100 olarak verilebilir. Erkeklerde meme kanseri görülme oranı düşük olsa da risk faktörlerini bilmeleri ve belirtileri takip etmeleri önemlidir.

Deodorantlar veya balenli sütyenler meme kanserine neden olur

Yanlış: Deodorantlar, koltuk altı kremleri veya sütyenler meme kanserine neden olmaz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Küçükçekmece Belediyesi, TÜYAP Kitap Fuarı’nda Yerini Aldı

41. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, “Çocukluk Şenliktir” temasıyla TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını araladı. Küçükçekmece Belediyesi de her yıl olduğu gibi bu yıl da basılı yayınlarına yer verdiği özel bir stantla fuarda yerini aldı.

Fuarın açılışını İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Azerbaycan Kültür Bakan Yardımcısı Farid Cafarov, 41. TÜYAP Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarı Yalvaç Ural, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, TÜYAP Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Ersözlü, TÜYAP Kitap Fuarı Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, ilçe belediye başkanları ve çok sayıda davetli birlikte gerçekleştirdi.

Kemal Çebi: Tüm İstanbullular standımıza davetlimizdir

TÜYAP Fuar Alanı salon 4, 433 A numaralı stantta yerini alan Küçükçekmece Belediyesi, hem hizmetlerini hem de yayınlarını kitapseverlerle buluşturdu.  Fuar alanını ve standı ziyaret eden Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, ilçede kütüphane ve kitaplara çok önem verdiklerinin altını çizerek, “Küçükçekmece’de kütüphane sayımızı 9’a çıkardık. Çok yakın bir zaman diliminde vatandaşlarımızın büyük ilgisiyle kitap günleri düzenledik. Birbirinden nitelikli baskılarla da Küçükçekmece’nin kültür-sanat envanterini ve ajandasını oluşturmaya devam ediyoruz. Edebiyat dünyasına, kitaplara ve kent tarihine ilgi duyan her yaştan vatandaşlarımızı da TÜYAP’taki standımıza davet ediyorum” dedi. Küçükçekmece Belediyesi standında, 2025 yılında basımı gerçekleştirilecek üç sürpriz kitabın örnek baskıları da yerini aldı.

 10 Kasım’a kadar devam edecek TÜYAP Kitap Fuarı’na, ulusal ve uluslararası 1000 yayınevi katılım sağladı. 9 gün boyunca sürecek fuarda, 500 yakın kültür etkinliğinde 3 bine yakın yazar, eleştirmen, şair okurlarıyla bir araya gelecek. Fuarın ilk 3 gününde onur konuğu ülke Azerbaycan, kültür ve edebiyat dünyasından önemli isimlerle etkinlikler düzenleyecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %48,58, aylık %2,88 arttı

Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup %26,14 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %93,66 ile eğitim oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre en çok azalan ana grup %-0,54 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %14,32 ile giyim ve ayakkabı oldu (ana harcama gruplarına göre endeksler, ağırlıklar ve değişim oranları Ek Tablo-1’dedir).

Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla, 26 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 7 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 110 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) yıllık %47,10, aylık %2,69 oldu

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %2,69, bir önceki yılın Aralık ayına göre %40,12, bir önceki yılın aynı ayına göre %47,10 ve on iki aylık ortalamalara göre %62,65 olarak gerçekleşti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %32,24 arttı, aylık %1,29 arttı

Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık %32,85 arttı

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %40,11 artış, imalatta %32,85 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %20,47 artış ve su temininde %43,19 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %31,79 artış, dayanıklı tüketim mallarında %39,17 artış, dayanıksız tüketim mallarında %41,48 artış, enerjide %14,54 artış ve sermaye mallarında %33,84 artış olarak gerçekleşti.

Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde aylık %1,61 arttı

Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %0,85 artış, imalatta %1,61 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %1,56 azalış ve su temininde %1,55 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %1,52 artış, dayanıklı tüketim mallarında %2,82 artış, dayanıksız tüketim mallarında %1,90 artış, enerjide %0,56 azalış ve sermaye mallarında %0,67 artış olarak gerçekleşti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Suç Temalı Yeni Dizi ‘The Artful Dodger’ 6 Kasım İtibarıyla Her Çarşamba FX Ekranlarında!

1850’lerin Avustralya’sında, The Artful Dodger olarak da bilinen eski düzenbaz Jack Dawkins kendini saygın bir genç doktor olarak kabul ettirir. Fakat eski bir tanıdığın yeniden ortaya çıkmasıyla, geçmişi onu rahatsız etmek için geri gelir ve suç dünyasına olan tutkusu yeniden ortaya çıkar. Dodger, yüksek sosyetede imkânsız bir aşk ile içten içe özlediği suç dünyasının cazibesi arasında kalır. 

Yeni dizi ‘The Artful Dodger’, yeni bölümleri ve tekrarlarıyla 6 Kasım itibariyle ay boyunca her Çarşamba 21.30’da FX ekranlarına gelmeye devam ediyor.

Dramadan korkuya, animasyondan bilim kurgu ve fantastiğe, polisiyeden aksiyondan ve komediye kadar birçok farklı kategoride yapıma ev sahipliği yapan FX; renkli ve çeşitli bir dünyanın kapılarını aralıyor. FX kanalı; D-Smart, KabloTV, Tivibu ve TV+ platformlarından izlenebiliyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ülkemizde Yaklaşık 35 Bin Kişi Organ Bağışı Bekliyor!

İnsan hayatının kutsal olduğundan hareketle gösterilen duyarlılığın önemli bir şeklini organ bağışı oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı’nın Ekim 2024 verilerine göre; ülkemizde 25 bin 246 hasta böbrek nakli, 2 bin 650 hasta karaciğer nakli ve bin 477 hasta kalp nakli bekliyor. Akciğer ve ince bağırsak gibi diğer organların nakilleri için bekleyen hastalar da eklendiğinde toplam 33 bin 498 hastanın organ bağışı için umut taşıdığı görülüyor. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın son 12 yıllık verileri, beyin ölümü gerçekleşen 23 bini aşkın kişiden sadece yüzde 23’ünde organ bağışı yapıldığını gösteriyor. Ayrıca istatistikler ülkemizdeki organ bağışının 2018 yılından bu yana yarı yarıya düştüğünü gösteriyor. 85 milyon nüfusu olan ülkemizde bir yılda sadece 300 kadar organ bağışı yapıldığı belirtiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, ülkemizde kadavra bağışının son derece düşük olması nedeniyle organ nakillerinin çoğunun canlı vericilerden yapıldığına işaret ederek  “2024 yılı esas alındığında ülkemizde böbrek ve karaciğer nakillerinin yüzde 90’ının canlı vericilerden yapılması ve kadavra bağışının sadece yüzde  10 gibi düşük bir oranda sınırlı kalması çok üzücü bir durumdur” diyor.

Organ bağışıyla ikinci bir yaşam şansı! 

Bekleme listelerindeki ölüm oranları da göz önüne alındığında, organlara ihtiyacı olan kişilerin hayata tutunmalarının tek yolunun organ bağışı olduğuna işaret eden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı  “Organ bağışı konusundaki duyarlılık, deyim yerindeyse bir ülkenin temel medeniyet göstergelerinden biridir. Hassasiyet ve kararlılıkla yaklaşarak, organ nakli ihtiyacı olan kişilere ikinci bir yaşam şansı sunma imkanına sahibiz. Bir gün kendimizin veya bir yakınımızın benzer bir sorunla karşı karşıya kalması durumunda ne yapacağımızı ve ne hissedeceğimizi düşünerek hareket etmemiz karar vermemizi daha kolay hale getirecektir” diye konuşuyor.

Dünyadaki zorlu vakalar ülkemizde nakil oluyor!

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı,   ülkemizde  gerek erişkin gerekse çocuk hasta gruplarında yapılan nakillerde oldukça yüksek başarı oranları elde edildiğine dikkat çekerek “Hatta bu başarılar tüm dünyaca bilindiği için her yıl  üstelik de önemli bir kısmı zorlu vaka olan çok sayıda yabancı hasta nakil olmak için ülkemize geliyorlar. Yurt dışından gelen bu hastaların önemli bir kısmının organ nakli açısından zor vakalar olması da ayrıca dikkate değerdir. Ülkemiz canlı vericili organ naklinde çok başarılı olsa da önemli olan organ bağışının kadavradan yapılmasıdır” diyor. 

Hedef kadavradan organ bağışını artırmak! 

Organ bağışında esas hedefin “kadavradan organ bağışını artırmak” olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı “Her canlı vericili ameliyat için sağlıklı bir birey de ameliyat ediliyor. Vericinin güvenliği hep birinci sırada tutulup hassasiyet gösterilse de bu ameliyatı yapmak zorunda kalmamak organ nakli ekiplerinin en büyük arzusudur. Kadavra bağış oranları, bir ülkenin toplum sağlığı konusunda duyarlılığının en temel göstergelerinden biridir. Her hastanın uygun canlı verici bulamadığı, kalp gibi bazı organ bekleyen hastalarda canlı verici şansı olmadığı ve bekleme listelerindeki ölüm oranları göz önüne alındığında, bu duyarlılığın yaygınlaştırılması çok önemlidir” diye konuşuyor.

En temel nedeni yetersiz ve yanlış bilgiler!

Ülkemizde organ bağışının çok düşük düşük olmasının en temel nedeninin yetersiz ve yanlış bilgiler olduğuna işaret eden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı “Örneğin, beyin ölümünün ne anlama geldiği bilinmiyor. Beyin ölümü ‘beyin fonksiyonlarının geri dönüşsüz bir şekilde tamamen durması’ anlamına geliyor. Beyin ölümü yaşayan kişi tıbben ölü kabul ediliyor ve diğer organları yoğun bakımdaki makine desteğiyle sadece kısa bir süre canlı tutulabiliyor. Organ nakli de ancak bu sürede yapılabiliyor. Bu süreç organ bağışı için kullanılabilecek çok önemli bir dönemdir” bilgisini veriyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, ülkemizin organ bağışından nakline kadar tüm süreçte dünyaca kabul edilmiş en güvenli ülkelerden birisi olduğuna dikkat çekerek, organ nakli sisteminin sıkı denetlenen şeffaf bir sistem olduğunu belirtiyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Prof. Dr. Ekşi, kendi geliştirdiği eğitim simülatörünü öğrencilerin eğitiminde kullanmaya başladı

Ege Üniversitesi Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ali Ekşi, Ege TEKNOPARK bünyesinde yer alan Ar-Ge firmasında geliştirdiği “Akciğer ve Kalp Sesleri Eğitim Simülatörü”nü öğretim üyesi olduğu İlk ve Acil Yardım (Paramedik) programı öğrencilerinin eğitiminde kullanmaya başladı.

Simülatörü, yerli ve milli bir ürün olarak Türkiye’ye kazandırmış olmanın gururunu yaşadıklarını ifade eden Prof. Dr. Ali Ekşi, “Türkiye’de 400’ün üzerinde mesleki sağlık eğitimi verilen yükseköğretim kurumu bulunmakta ve 100 binin üzerinde öğrenci bu alanda eğitim almaktadır. Son yıllarda tıp eğitiminde humanist eğitimin ön plana çıkması ile birlikte öğrencinin hasta ile temas etmeden ya da hastaya bir girişim yapmadan ilgili uygulamayı eğitim maketleri ve simülatörler üzerinde öğrenmek durumundadır. Ayrıca eğitimde niteliğin artırılması için eğitim simülatörlerinin kullanılması çok önemli hale gelmiştir. Sağlık profesyonellerinin eğitiminde kullanılan eğitim simülatörlerinin küresel pazar değeri bugün yaklaşık 2 Milyar USD olup, pazarın 2026 yılında 3,4 Milyar USD’ye ulaşması beklenmektedir” dedi.

“Yerli üretiminin öneminin farkındayız”

Türkiye’de de bu konuyla ilgili büyük bir sektör geliştiğini ifade eden Prof. Dr. Eksi, “Ülkemizde son yıllarda devlet ve vakıf üniversitelerinde sağlık eğitimi verilen bölüm sayısının hızla artması ile birlikte, ülkemizde eğitim simülatörleri ile ilgili ithalata dayalı çok büyük bir sektör gelişti. Özellikle pandemi sürecinden sonra küresel pazarlarda yaşanan tedarik sorunlarından ve dalgalanmalardan dolayı eğitim simülatörlerinin fiyatlarında döviz cinsinden dahi fahiş yükselmeler oldu ve yükseköğretim kurumlarımızın eğitim simülatörlerine ulaşması zorlaştı. Ayrıca bu durum, dış ticaret dengesi açısından da önemli bir unsur haline geldi. Yıllardır mesleki sağlık okullarında öğretim üyeliği ve idarecilik yapan bir araştırmacı olarak, bu konuda ar-ge çalışmalarının ve yerli üretimin artırılmasının ülkemiz için öneminin farkındaydım. Başta kendi derslerimde kullanabileceğim simülatörlerin geliştirilmesi, yerli üretimin desteklenmesi ve cesaretlendirilmesi, aynı zamanda sektörün gelişmesi ile birlikte ülkemizin küresel pazardan pay alabilmesi hedefleri ile Yüksek Makine Mühendisi Mehmet Arda Özden ile birlikte, Ege TEKNOPARK bünyesinde ‘PhST Medikal’ firmasını kurduk. Firmada birçok ürün üzerinde ar-ge çalışmalarına devam etmekle birlikte ‘Akciğer ve Kalp Sesleri Eğitim Simülatörü’ ürünleşen ilk çalışmamız oldu” diye konuştu.

“Öğrenciler pratik yapıp bilgilerini sınayabiliyorlar”

Geliştirdikleri simülatörün özelliklerini anlatan Prof. Dr. Ekşi, “Akciğer ve Kalp Sesleri Eğitim Simülatörü bir eğitim stetoskopu ve mobil cihazlarda kullanılabilen bir aplikasyondan oluşmaktadır. Simülatör sayesinde öğrencilerimiz hem normal hem de patolojik akciğer ve kalp seslerinin öğrenilmesi ile ilgili pratikler yapabilmekte, sanal stetoskop özelliği ile patolojik seslerin yaygın duyulduğu odakları öğrenebilmekte ve quiz uygulaması ile öğrendiklerini sınayabilmektedir. 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı ile birlikte ‘Akciğer ve Kalp Sesleri Eğitim Simülatörü’nü kendi derslerimde kullanmaya başladım. Bu benim yıllardır hayalini kurduğum bir durumdu. Ege Üniversitesi olarak son yıllarda birçok başarıya imza attık. Bu başarılar tabi ki tesadüf değil. Başta Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Budak’ın sadece bilgiyi ve teknolojiyi tüketen değil, bilimin merkezi olarak aynı zaman da üreten bir üniversite olma hedefinde yaptığı uygulamalar, bizler için çok önemli motivasyon kaynağı olmaktadır. Bu simülatörün yerli üretim konusunda yeni çalışmalara ışık olmasını umut ediyorum” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türk ihracatçıları Çin seferine çıkıyor

Dünya’nın en büyük ithalat fuarı ve Çin’in en prestijli fuarı olan “CIIE – Çin Uluslararası İthalat Fuarı 2024” Türkiye Milli Katılım organizasyonuna Ege İhracatçı Birlikleri (EİB)’nin Türkiye Milli Katılım organizasyonuyla 13’ü gıda sektöründen 15 firma katılıyor.

 

 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, 2024 yılında 13 uluslararası fuara milli katılım organizasyonu yaptıklarını, CIIE – Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın 2024 yılının son organizasyonu olacağını dile getirdi.

 

 

Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından bizzat planlanan, önerilen ve teşvik edilen önemli bir etkinlik olduğu bilgisini veren Eskinazi, “Çin’in yıllık ihracatı 3,38 trilyon dolara ulaşsa da, yıllık ithalatı da 2,56 trilyon dolar seviyesinde. Çin başka bir ifadeyle devasa ithalat yapıyor. Türk ihracatçıları için Çin ithalat yapmak için uzak değilse, ihracat yapmak içinde uzak bir ülke değil. Çin’e karşı verdiğimiz 41,6 milyar dolarlık dış ticaret açığını kapatmak için çalışıyoruz ve Çin İthalat Fuarı’nı dış ticaret açığımızın kapanması için önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Çin ile karşılıklı siyasi ve ekonomik ilişkileri geliştirmek Hükümetimizin de öncelikleri arasında. Maliye ve Hazine Bakanımız Mehmet Şimşek 6-8 Kasım 2024 tarihlerinde Çin’i ziyaret edecek. Bu siyasi ilişkilerdeki olumlu ortamı ihracat rakamlarımıza yansıtmak istiyoruz” diye konuştu.

 

 

Ertan: “Çin-Avrasya Expo Fuarı’na da Milli Katılım Organize etmek istiyoruz”

 

 

Ege İhracatçı Birlikleri’nin Çin pazarına yönelik yaptığı çalışmaların 2018 yılı sonrasında hız kazandığını belirten Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, Çin’i gerek yüzölçümünün büyüklüğü ve 1,5 milyarlık nüfusundan dolayı bir ülke değil bir kıta gibi değerlendirmek gerektiğinin altını çizdi.

 

 

Ticaret Bakanlığı’nın görevlendirmesiyle 26-30 Haziran 2024 tarihlerinde Urumçi’de Çin Ticaret Bakanlığı, Çin Dışişleri Bakanlığı, Çin Uluslararası Ticareti Geliştirme Konseyi (CCPIT) ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi Hükümeti tarafından ortaklaşa düzenlenen “8. Çin-Avrasya Expo” Fuarı’na katıldıklarını hatırlatan Ertan, “İpek Yolu’nun yeni fırsatlarını sunan ve Avrasya’nın yeni dinamiklerini harekete geçirecek fuara 2025 yılında Türkiye Milli Katılım Organizasyonuyla daha güçlü katılmak istiyoruz. Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Kuşak ve Yol İnisiyatifi kapsamında çok önemli bir rol oynuyor. Çin’i Orta Asya ve Avrupa’ya bağlayan stratejik bir konumda yer alıyor. Bölgede demiryolları, karayolları ve havalimanları gibi önemli altyapı projeleri gerçekleştirilmiş ve halen gerçekleştirilmeye devam ediliyor. Özellikle Çin-Avrupa demiryolu hatları, Sincan üzerinden geçmekte. Urumçi, Çin-Orta Asya-Azerbaycan-Türkiye’den geçen orta koridor hattı boyunca ve Çin-Avrupa ticaretinde önemli bir lojistik merkezi konumunda.  Bölge, Orta Asya’dan Çin’e uzanan petrol ve doğalgaz boru hatlarının geçiş noktası. Kuşak ve Yol İnisiyatifi projeleri sayesinde bölgede üç tane serbest bölge kurulmuş, ekonomik aktivite artmış, istihdam olanakları genişlemiş bulunmakta. Bu gelişmelerin heyecanını her kesimde gözlemlemek mümkün. Biz Türk ihracatçıların ve yatırımcıların bu bölgeye şimdiden ilgi göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Zira önümüzdeki 10 yıl o bölgede hızlı bir gelişim süreci yaşanacaktır. Dünyada denize en uzak şehir olan Urumçi; denizden uzaklığına rağmen, İpek Yolu üzerindeki konumu nedeniyle tarihte ve günümüzde önemli bir ticaret merkezi. Çin hükümeti bölgenin gelişimine özel önem vermekte ve Çin’in batıya açılan kapısı olarak görülmekte” şeklinde konuştu.

 

 

Işık: “Çin, gıda ihracatına büyük fırsatlar sunuyor”

 

 

Ticaret Bakanlığı’nın Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında Çin’e yönelik pazarlama faaliyetlerine yoğunlaşmak istediklerini dillendiren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Çin’in gıda ihracatçıları için büyük fırsatlar sunduğunu kaydetti.

 

 

CIIE – Çin Uluslararası İthalat Fuarı’na 2024 yılında Türkiye Milli Katılım Organizasyonu’yla katılan 15 firmanın 13 tanesinin gıda sektöründen olduğu bilgisini veren Işık, “2024 yılının ocak – eylül döneminde Çin’e yaptığımız gıda ürünleri ihracatı 163 milyon dolardan 171 milyon dolara çıktı. Kuru meyve, zeytinyağı, şarap, hububat bakliyat yağlı tohumlar, su ürünleri, fındık meyve sebze mamulleri, sert çekirdekli meyvelerde Çin’de pazarda var olabileceğiz. Tarım ve Orman Bakanlığımızın Bitki Sağlığı Sertifikası anlaşmaları için sürdürdüğü görüşmeler olumlu sonuçlandığı takdirde orta vadede Çin’e gıda ihracatımız 1 milyar dolara ulaşabilir” ifadelerini kullandı.

 

 

Alimoğlu; “Çin’e ihracatın yüzde 55’ini madencilik sektörümüz yapıyor”

 

 

Türkiye’nin Çin’e yaptığı ihracatın yüzde 55’inin madencilik sektörünce yapıldığını söyleyen Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, 2024 yılının dokuz aylık diliminde Çin’e yaptıkları ihracatın yüzde 10,4’lük artışla 1 milyar 141 milyon dolardan 1 milyar 259 milyon dolara yükseldiğini paylaştı.

 

 

Çin’de 12 yıldır Xiamen Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı’na Milli Katılım Organizasyonu yaptıklarını hatırlatan Alimoğlu, “Ekonomistler, Çin ekonomisinin eski büyüme rakamlarını yakalayamasa da büyümesini sürdüreceğini öngörüyor. Türk ihracatçılarımızı Çin pazarına odaklanmaya davet ediyoruz. Çin büyük bir ithalatçı ülke. Bu pazarda başarılı olunabileceğini Madencilik sektörü olarak ortaya koyduk” dedi.

 

 

2023 yılında, toplam 360.000 m2’lik sergi alanında gerçekleşen ve 128 ülkeden 3.400 firma ve 394.000’den fazla profesyonel ziyaretçinin katıldığı, 154 ülkeden katılımcı ve 72 ülke pavilyonunun yer aldığı CIIE Fuarında (www.ciie.org) “Hizmetler, Otomobil, Akıllı Endüstri ve Bilgi Teknolojileri, Tüketici Ürünleri, Medikal Ekipmanlar ve Sağlık Ürünleri, Gıda ve Tarımsal Ürünler adı altında “Business Exhibition” holleri bulunuyor.

 

 

Çin Uluslararası İthalat Fuarı için Çin’e gidecek olan Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Başkanları fuar boyunca yoğun temaslarda bulunacaklar. 6 Kasım 2024 tarihinde Nanjing Belediyesi yetkilileriyle Türkiye standında bir araya gelecek olan EİB Başkanları, 7 Kasım 2024 tarihinde Çin Gümrük Müşavirleri Derneği’nin “Yüksek Kaliteli Tarım ürünlerinin ticaretinin kolaylaştırılması” konulu panelinde yer alacaklar. 8 Kasım 2024 tarihinde öğleden önce Şanghay CCPIT ile görüşecek olan EİB Başkanları, aynı gün öğleden sonra Türkiye’nin Şanghay Ticaret Müşavirliğimizin ofisinde Çin’li ithalatçı/distribütörlerin katılımıyla bir tadım etkinliği gerçekleştirecekler. 9 Kasım 2024 tarihinde Suzhou’da bulunan “Bir Kuşak Bir Yol Ticaret Merkezi” ziyareti yapacak olan EİB Başkanları, 10 Kasım 2024 tarihinde Şanghay Konsolosluğumuzun 10 Kasım Atatürk’ü Anma programına katılacaklar.

 

 

Çin Uluslararası İthalat Fuarı’na Türkiye’den şu firmalar katılıyor; “Aydın Kuruyemiş Sanayi ve Ticaret A.Ş., Başhan Agro Gıda San ve Tic. A.Ş., CLK İpekyolu Lojistik ve Ticaret A.Ş., Hasan Türek Çiftliği Hayvancılık ve Tarım İç ve Dış Tic. A.Ş., Işık Tarım Ürünleri ve Sanayi Ticaret A.Ş., Kırdağ Tarım Ür. Ve İnş. Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti., K.F.C. Gıda Tekstil Sanayi İthalat ve İhracat Yatırım A.Ş., Kavaklıdere Şarapları A.Ş., Lidya Nuts Gıda Anonim Şirketi, Noor Asia Turkey Gıda San. A.Ş., TYC İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., Yaşar Dondurma ve Gıda Maddeleri A.Ş., Yörükoğlu Süt ve Ürünleri San. Tic. A.Ş., Akkon Denizcilik Nakl. ve Tic. A.Ş. ve Yarım İç ve Dış Ticaret A.Ş.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dijital Oyun Bağımlılığı Gençleri Nasıl Etkiliyor?

Çocuklar çeşitli oyunlar kurarak doğal yollardan öğrenir ve birçok beceri geliştirirler. Teknolojinin hayatımızın her alanına girmesiyle birlikte çocukların oyunları da değişti. Dijital oyunlar artık sek sek, körebe, evcilik gibi oyunların yerini aldı. Yapılan çalışmalarda artık çocuklarımızın hayatına 4 yaşından itibaren bilgisayar ve bilgisayar oyunları girmektedir. Bu yaş grubunda küçük kas motor becerileri ve el-göz koordinasyonlarını geliştirmelerine katkıda buluna oyunlar tercih edilmelidir. Daha ileri yaşlarda ise çocuklarımıza duygularını yönetebilme yetisi kazandıran hayal güçlerini ve yaratıcılıklarını geliştirmelerine katkıda bulunan ve sosyal becerilerini geliştirmesine imkân sağlayan oyunlar tercih edilmelidir.

Aşırı oyun oynama çocuğun ve gençlerin gelişimini nasıl etkiler? 

Aşırı dijital oyun oynama, sosyal medya ve internet kullanımı sosyal, psikolojik ve fizyolojik birçok olumsuz etki oluşturabilmektedir. Fizyolojik olarak; Sedanter yani hareketsiz yaşamın getirisi kilo artışı hatta obezite, postür bozuklukları (kamburluk), sırt boyun ağrıları gibi ortopedik sorunlar yaşayabilirler

Saatlerce bilgisayar başında zaman geçiren çocuk ve erişkinler; içine kapanmakta, kendilerini sosyal ortamda ifade etmekte güçlük yaşamakta ve bunun sonucunda sosyal ortamdan uzaklaşarak bir kısır döngüye girebilmektedir. Ayrıca sorun çözme yolları şiddet içerikli olduğu için akranlarıyla sorunlar yaşayabilmektedirler. Sıklıkla okul veya sosyal gruplarından disiplin cezaları, şikâyet, uzaklaştırma cezaları alabilmektedirler.

Şiddet içeren bilgisayar oyunları çocuk ve gençlerin psikolojini nasıl etkiler?

Şiddet içerikli dijital oynayan çocuklarda ve ergenlerde şiddete eğilim artmaktadır. Hatta şiddeti normal bir problem çözme yolu olarak algılamaya başlarlar. Şiddet içerikli dijital oyunlarda verilen bencillik ve soğukkanlılık temaları karmaşa yaratarak, empati kurma becerisini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca bu çocuklarda ve erişkilerde internet ve oyun bağımlılığının yanında uyku bozuklukları (uykusuzluk, şiddet içerikli kâbuslar görme), depresyon, anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik bozukluklar daha fazla görülmektedir.

 

Hangi yaş grubu kaç saat oyun oynamalı?

4 – 6 yaş arası genelde günde en fazla 1 saat bilgisayar başında zaman geçirmesi önerilmektedir. Ayrıca bu grup için seçilen oyun içeriklerinin özellikle dikkat, problem çözme becerisi gibi gelişimlerine katkıda bulunması önemlidir. 6-9 yaş grubu için online ders dışında en fazla 1-1.5 saat, 9-13 yaş grubu ise sınavların olduğu ve sorumlulukların arttığı bir dönem olduğu için olumsuz etkilenmemeleri adına günde en fazla 1.5-2 saat veya haftada 5 saat şeklinde oluşturulmuş bir program uygun olmaktadır. Dikkat edilmesi gereken nokta bilgisayar ve oyunla geçirilen sürenin yanında maruz kaldıkları içerik (Şiddet, cinsellik, korku vs)  önemlidir. 

Çocuklarımızın oyunlardan etkilenmemesi için neler yapmalı? 

Dijital oyunları veya interneti yasaklamak, cezalandırmak gibi yöntemler çözüm yerine sorunun daha da büyümesine neden olmaktadır. Onun yerine çocukların ve gençlerin neden buna yöneldiğini anlamak ve beraber çözüm üretmek gerekmektedir.

Ailelere bu süreçte ne önerilir?

İnternet ve oyunlarda geçirilen sürenin artmasıyla birlikte tüm bu olabilecek olumsuz durumlar dikkate alındığında, çocuk veya ergenlerde oyuna ayırılan süre ve oyunların içerikleri (şiddet, korku, cinsellik, ırkçı içerikler vs.)  değerlendirilerek aile tarafından kontrol sağlanmalıdır. Ayrıca bu riskler ile ilgili çocuklarımızı uygun dille bilgilendirmek gerekmektedir Böylece kendilerini daha rahat ifade edebilirler, gerektiğinde “hayır” diyebilirler ve tehlikeyi fark ederek durdurmak için ailelerinden yardım isteyebilirler. 

Yalnızlaşan çocuk ve gençler; sosyalleşmek için sanal dünyayı kullanmakta ve kendilerini ancak bu ortamda var edeceklerine inanmaktadır. Ailelerin bu durumu fark etmeleri çocukları ile kaliteli iletişim kurdukları gibi onları sosyalleşebilecekleri ortamlara, gruplara veya çocuk kulüplerine yönlendirmeleri önemlidir.  

Yetkililer bu süreçte nasıl önlemler almalı?

Başta bakanlıklar olmak üzere yetkililer dijital oyunların riskleri ve tehlikeleri, internet kullanım güvenliği ve oyun bağımlılığıyla ilgili toplumsal farkındalık oluşturulmalıdır. 

Medya okuryazarlığının yaygınlaştırılmalı ve anne-babalara farkındalık oluşturmak için eğitim verilmelidir. 

Çocuklar ve gençler için sosyal ortamların sağlandığı okullar ve mekânlar geliştirilmelidir. 

Ailelerin Dijital oyunların içeriklerini takip edecekleri müdahale mekanizmasının olduğu bir sistem kurulmalıdır. 

Öğretmen, dijital oyunlar konusunda çocuklara uygun rol model olmalı ve aile ile iş birliği yapmaları gerekmektedir.

Dijital oyunların riskleri ve tehlikeleri, internet kullanım güvenliği gibi konularda öğretmenleri ve psikolojik danışmanlar iş birliği yaparak, öğrencileri ve aileleri bilgilendirmelidir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı