Aylık arşivler: Mart 2025

Karşıyakalı çocuklar tatilde eğlenceye doyacak

Karşıyakalı çocuklar tatilde eğlenceye doyacak

Karşıyaka Belediyesi, bayram tatili ve ara tatilde çocukların keyifli ve verimli vakit geçirmesi için bir program hazırladı. 31 Mart Pazartesi gününden itibaren Evrensel Çocuk Merkezi’nde farklı yaş gruplarına yönelik atölyeler düzenlenirken, planetaryumda ise film gösterimleri yapılacak. Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, “Başta çocuklarımız olmak üzere tüm Karşıyakalıları tatilde keyifli ve nitelikli zaman geçirmek için tesislerimize bekliyoruz” dedi.

Her yaştan vatandaşa yönelik hizmetleriyle fark yaratan Karşıyaka Belediyesi, ara tatil ile birleştirilerek 9 güne çıkarılan bayram tatilinde çocukların boş vakitlerini nitelikli aktiviteler ile doldurmasını sağlamak amacıyla bir etkinlik programı hazırladı. Bu doğrultuda; Yalı Mahallesi Ahmet Kemal Baysak Bulvarı No:1 adresinde yer alan Evrensel Çocuk Merkezi ve Eğitim Kampüsü’nde atölyeler, planetaryumda ise film gösterimleri olacak. Merkezdeki programlar, 31 Mart Pazartesi gününden itibaren ziyaretçilerini ağırlayacak.

ATÖLYELER VE FİLM GÖSTERİMLERİ
Evrensel Çocuk Merkezi’nde, farklı yaş gruplarına yönelik atölyeler gerçekleştirilecek. 4-7 yaş grubu için Dino Kaşifler, Gezegenimiz Dünya, Vücudumuzu Tanıyalım, Manyetizma ve Magnet ile Mükemmel Dişlerim atölyeleri düzenlenecek. 8-12 yaş grubu ise Renkli Mumlar, Çılgın Şapkalar, DNA Maketi, Picasso Maske, Gök Atlası ve Kilden Hayaller atölyelerine katılabilecek. Ayrıca, 4-12 yaş aralığındaki çocuklar için Şirin Dinazorlar atölyesi de programda yer alacak. Kampüs içinde yer alan ve Ege Bölgesi’nin en büyüğü olma özelliği taşıyan planetaryumda da farklı temalarda film gösterimleri yapılacak. Çocuklar; Sıcak ve Enerjik Evren, Güneşin Ötesinde, Çocuklar İçin Güneş Sistemi, Kozmik, Ağaçların Yaşamı, Işıkla Yolculuk, Dünya Dışından ve Işık Krallığı filmleri ile uzayın ve doğanın büyüleyici dünyasını keşfedecek.
Öte yandan; Karşıyaka Belediyesi İşletme ve İştirakler Müdürlüğü ile Belediye iştiraki Kent A.Ş’ye bağlı tesisler de tatilde hizmet verecek. Denizkent Kafe, Denizkent Balık Restoran, Dante Kafe, Taypark Kafe, Cordelion Sports Pub, Park Kafe, Tersane Kafe, Cordelion Mutfak Sanatları Merkezi, Yeşil Köşk, Latife Hanım Kafe, Bostanlı Büfe, Mustafa Kemal Mahallesi Barış Kafe, Nergiz Kafe, Fikri Altay Kafe ve Uğur Mumcu Kafe bayramın birinci günü kapalı, diğer tatil günlerinde açık olacak. Zübeyde Hanım ve Anıt Kafe ise birinci gün de dahil olmak üzere tatil boyunca ziyaretçilerini ağırlayacak.

“TÜM VATANDAŞLARIMIZI BEKLİYORUZ”
Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, “Çocuklarımızın bayram tatilinde de bilim, sanat ve keşifle dolu, nitelikli zaman geçirmesini sağlamak için özel bir program hazırladık. Planetaryumdaki film gösterimlerinden eğitici atölyelere kadar pek çok etkinlik, onların gelişimine katkı sunacak. Tüm vatandaşlarımızın Şeker Bayramı’nı bir kez daha kutluyor, çocuklarımızı ve ailelerini bayram tatilinde tesislerimize bekliyoruz” diye konuştu.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çiğli’de Miniklere Bayram Sürprizi

Çiğli’de Miniklere Bayram Sürprizi

Başkan Yıldız: “Çocuklarımızın Neşesi Bayram Sevincimizdir”

Ramazan Bayramı’nın coşkusu Çiğli’de çocukların neşesiyle taçlandı. Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, eşi Gamze Yıldız ile birlikte bayram sevincini miniklerle paylaşarak unutulmaz bir etkinliğe imza attı. Başkan Yıldız, bayramların birlik, beraberlik ve dayanışma ruhunu pekiştirdiğini vurgulayarak, Çocuklarımızın gözlerindeki ışıltıya ortak olmanın tarifsiz mutluluğunu yaşıyoruz. Onların neşesi, bizim en büyük bayram sevincimiz. Çiğli’de her çocuğun yüzünün güldüğü, huzurlu ve mutlu bayramlar geçirmesi için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Akvaryum Kafe ve Restoran’da gerçekleşen bayram buluşmasında çocuklar, keyif dolu anlar yaşadı. Etkinlik kapsamında 30 çocuğa sürpriz hediyeler dağıtılırken, miniklerin sevinci gözlerinden okundu. Başkan Yıldız ve eşi, çocuklarla yakından ilgilenerek onların mutluluğuna ortak oldu. Çocukların yüzlerindeki tebessüm, Başkan Yıldız’ı adeta kendi çocukluk günlerine götürdü.

Çocuklara unutulmaz bir bayram anısı

Yüz boyama etkinlikleri, şarkılar ve danslarla renklendirilen bu özel gün, çocuklar için unutulmaz bir bayram anısına dönüştü. Çocuklar gönüllerince eğlenirken, aileleri de onların mutluluğuna şahit olmanın sevincini yaşadı. Miniklerin bayram coşkusuyla dolu bu özel günü, Çiğli’de Ramazan Bayramı’nın en güzel anlarından biri olarak hafızalara kazındı. Etkinlik boyunca çocukların neşesi mekana yayılırken, çeşitli oyunlarla zaman geçiren minikler, sürpriz hediyelerle de büyük mutluluk yaşadı.

Başkan Yıldız: “Her çocuğun yüzünün gülmesi için çalışmaya devam edeceğiz”

Başkan Yıldız, bayramların birlik, beraberlik ve dayanışma ruhunu pekiştirdiğini vurgulayarak, bu özel günlerin toplumun her kesimini bir araya getiren en önemli değerlerden biri olduğunu ifade etti.  Yıldız, “Çocuklarımızın gözlerindeki ışıltıya ortak olmanın tarifsiz mutluluğunu yaşıyoruz. Onların neşesi, bizim en büyük bayram sevincimiz. Çiğli’de her çocuğun yüzünün güldüğü, huzurlu ve mutlu bayramlar geçirmesi için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bayramlar, sadece geleneksel bir kutlama olmanın ötesinde, paylaşmanın, yardımlaşmanın ve kardeşlik duygularının en yoğun yaşandığı zamanlardır. Çocuklarımızın neşesi, bizim en büyük bayram sevincimiz” diye konuştu.

“Çocuklarımızı sevindirmeyi unutmayalım”

Dayanışma ve paylaşımın önemine dikkat çeken Yıldız, “Bayramlar, kimseyi ayırt etmeden kucaklaşmanın, sevgi ve hoşgörüyle birbirimize daha da yakınlaşmanın zamanıdır. Çiğli’de yaşayan herkesin bayramı en güzel şekilde geçirebilmesi için belediye olarak sosyal yardımlarımızı sürdürüyoruz. Komşuluk ilişkilerini güçlendiren, gönülleri birleştiren bu özel günlerde, büyüklerimizi ziyaret etmeyi, ihtiyaç sahiplerine el uzatmayı ve çocuklarımızı sevindirmeyi unutmayalım. Tüm vatandaşlarımızın bayramını kutluyorum, bu bayramın barış, huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum. Hep birlikte, sevgi ve kardeşlik içinde nice bayramlar geçirmek temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

National Geographic NOW Seç-İzle Servisinin Nisan Ayı Teması ‘Hayvanların Gizemli Dünyası’…

National Geographic NOW Seç-İzle Servisinin Nisan Ayı Teması ‘Hayvanların Gizemli Dünyası’…

Nefes kesen yapımların ve soluksuz izlenen belgesellerin yer aldığı, National Geographic’in zengin arşivini her ay meraklılarıyla buluşturan National Geographic NOW seç-izle servisi Nisan ayında ‘Hayvanların Gizemli Dünyası’ teması ile izleyicilerle buluşuyor. 

Gezegenimizin ev sahipliği yaptığı nadir görülen eşsiz canlıların inanılmaz yaşamlarında daha önce hiç kaydedilmemiş davranışlarını gelişmiş teknolojiler sayesinde keşfe çıkıyoruz. 

Bu olağanüstü ve merak uyandıran canlılarının en dikkat çekici anlarının derlendiği “Hayvanların Gizemli Dünyası” serilerinin yer aldığı en beğenilen belgeseller ve en dikkat çekici bölümler Nisan ayı boyunca National Geographic NOW’da izleyicilerle buluşuyor.

National Geographic NOW ile National Geographic’in zengin içerik arşivine TOD, KabloTV, KabloWebTV ve S Sport Plus platformları üzerinden erişebilirsiniz.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Evlilikte güven yoksa sevgi buharlaşıyor!

Evlilikte güven yoksa sevgi buharlaşıyor!

Evliliğin bir aşk yuvası değil, bir güven yuvası olduğunu ifade eden Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Eğer ilişkide güven oluşturulamazsa, sevgi zamanla buharlaşır. Bu nedenle evlilikte en önemli sihirli kelime sevgiden önce güven olmalıdır.” dedi.

 Aile teorilerine göre, evlilik ve ailenin sosyal bir sistem olduğunu, sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Aile içinde ortak amaçlar belirlemek, çatışma çözümüne yönelik etkili iletişim yolları oluşturmak gerekir.” diye konuştu.

Evliliklerde arabuluculuk sistemine ihtiyaç olduğunu gösterdiğini kaydeden Tarhan, “Türkiye’de evlilikte arabuluculuk konusunda ciddi bir eksiklik söz konusu. Kadın ve erkek arasında doğal olarak zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanır. Aile içindeki anlaşmazlıkları çözmek için de arabuluculuk sistemi etkili olabilir.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘Aile Yılı’ kapsamında ‘Aile ve Önemi’ konusunda dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Evliliğin en büyük düşmanı ben merkezcilik

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, evliliklerde iki tarafın yüzde 100 uyumlu olmasının beklenmediğini, evlilik olgunluk ölçeğinde yüzde 70-80 oranında denklik arandığını dile getirerek, “Yani, birbirinin tıpatıp aynısı olmak değil, biyolojik (sağlık), sosyal, kültürel, ekonomik seviye ve yaşam felsefesi olarak denklik olması önemlidir. Bu alanlarda denklik varsa, kişiler sorunlar çıktığında bu problemleri daha kolay çözebilirler. Birbirinin aynısı olan kişiler ise bir süre sonra birbirlerinden soğuyabilirler. Evlilikte sadece sevgi yetmez; sevgiyle birlikte bağlanma ve sağlıklı iş birliği de olması gerekir. Sevgi ve iş birliği olduğunda, ömür boyu sürecek mutlu evlilikler ortaya çıkar. Evliliğin en büyük düşmanı ben merkezciliktir. Doğru kişi empatik bir ilişki kurabilen kişidir.” dedi.

Sürekli kusur görmek ve sürekli bunları dile getirmek ilişkiye zarar verir

Gençlere ‘evlilikten önce gözünüzü dört açın, evlendikten sonra yarım açın’ dediğini ifade eden Tarhan, “Evlenmeden önce bütün şartların birbirine uyup uymadığını araştırmak önemli olsa da evlendikten sonra artık birbirinin gözlerine bakan değil, birlikte aynı hedefe bakan kişiler olmak gerekiyor. Evliliği bir gemiye benzetirsek, o gemiye binen kişilerin kendi çıkarlarından ziyade geminin ve dolayısıyla tüm yolcuların yararını düşünmesi gerekir. Sürekli kusur görmek ve sürekli bunları dile getirmek ilişkiye zarar verir. Gemi kaptanı bir hata yaptı diye gemiyi batırmazsınız. Aşırı tepkiler verilmemeli. Bu noktada zihinsel esneklik çok önemli. Evliliğin düşmanlarından biri de inatçılık ve düşünce katılığıdır. Böyle kişiler, zihinsel esneklik gösteremedikleri için evliliklerinde hata yaparlar.” diye konuştu.

Romantizm dönemi 6 haftadan 2 seneye kadar sürebiliyor

Evlilikte üç dönem olduğunu, romantizm dönemi olan ilk dönemin altı haftadan iki seneye kadar sürebildiğini kaydeden Tarhan, “Daha sonra güç çatışması ve kişilik çatışması dönemi başlar; egolar devreye girer. Eğer kişiler bu dönemde şanslıysa veya akıllı çözümler bulabiliyorlarsa, bağlılık dönemi ortaya çıkar ve ömür boyu sürecek mutlu evlilikler ortaya çıkabilir. Belki de en önemli soru, romantizm döneminin neden bittiği veya neden buharlaştığı olabilir. Romantizm dönemi genellikle evlendikten sonra çocuk sahibi olunmasıyla sona erer. Kadın, kendini çocuğa adar; zihinsel ve duygusal yatırımını çocuğa yapar. Erkek de işine yoğunlaşır. Bu durum, duygusal mesafenin açılmasına neden olur. Aynı evde yaşasalar bile, aralarında bir mesafe oluştuğu için soğuma başlar.” şeklinde konuştu.

Kadın ve erkeğin beyin fonksiyonları da farklı çalışıyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kadın ve erkeğin biyolojik olarak eşit olmadığını ancak hak ve fırsatlar açısından eşit değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Toplumsal eşitliği bu şekilde anlamak gerekir. Biyolojik farklılıklar açıktır. Kadın vücudunda yaklaşık 4 kilogram, erkek vücudunda ise 6 kilogram kan dolaşır. Beyin fonksiyonları da farklı çalışır. Sol beyin erildir, sağ beyin dişildir ve ön beyin ise bu ikisi arasında denge sağlar. Sol beyin (eril beyin): Mantık, muhakeme, analiz, konuşma, hesaplama gibi işlevlerden sorumludur. Sağ beyin (dişil beyin): Duygular, heyecanlar, müzik, sanat, estetik gibi alanları yönetir. Ön beyin: Bu iki yapıyı dengeler ve bir kaptan köşkü gibi çalışır.”

Stres durumunda da kadın ve erkek beyinleri farklı tepkiler veriyor

Stres durumunda da kadın ve erkek beyinlerinin farklı tepkiler verdiğini söyleyen Tarhan, “Erkek beyni, stres altında zihinsel bir sığınağa çekilir, konuşmak istemez ve sonuç odaklı düşünmeye yönelir. Kadın beyni ise stres anında yalnızlığı gidermek için paylaşma ihtiyacı hisseder ve konuşarak rahatlamaya çalışır. Bu doğal farklılıklar bazen iletişimde çatışmalara yol açabilir. Her iki taraf da stresli olduğunda, biri içine kapanırken diğeri konuşmak isteyebilir. Bu tür durumlarda, karşı tarafın stresli olduğu fark edildiğinde, sorunu hemen çözmeye çalışmak yerine uygun zaman ve zeminde ele almak daha sağlıklı olacaktır. Evliliklerde bazen fırtınalara fırsat vermek gerekir. Fırtınasız bir evlilik elbette güzel olurdu, ancak bu pek mümkün değildir. Önemli olan, bu fırtınaları nasıl yöneteceğimizi bilmek ve sağlıklı iletişim kurabilmektir. Fırtınasız evlilik beklemek hoş olurdu ama mümkün değil.” dedi.

Kadın ve erkek arasındaki ilişki bir iş birliği yerine bir güç savaşına evrildi

 1960’lı yıllarda kadının özgürleşme hareketinin başladığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Bu hareket, doğru ve faydalı bir süreçti çünkü endüstri devrimleriyle birlikte fiziksel güç değil, zihinsel güç ön plana çıktı. Zihinsel güç açısından kadın ve erkek zaten eşittir. Bu durumda hem aile hayatında hem de sosyal hayatta kadın ve erkeğin rol alma açısından eşit haklara sahip olması gerekir. Ancak, bazı gelenekler bu eşitliği engelliyordu. Feminizm hareketi, başlangıçta kadının özgürleşmesini hedefleyen olumlu bir çıkış noktasıydı, ancak zamanla kadın-erkek ilişkisini bir mücadeleye dönüştürdü. Kadın ve erkek arasındaki ilişki bir iş birliği yerine bir güç savaşına evrildi. Kadın erkek ilişkisi rekabetçi bir ilişki değil, tamamlayıcı ilişki olmalı. Birbirini tamamlayanlar mutlu evlilik yaparlar. Bütün iş birbirini tamamlamak.” ifadesinde bulundu.

Evlilikte ilişki bazen güç mücadelesini dönüyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, egolar çarpışırken, iki tarafın da kendine özgü bir savaş stratejisi olduğunu ve birinin öfkeyi savaş stratejisi olarak kullandığını, böylece karşı tarafı değersizleştirerek, ses tonunu yükselttiğini ve tartışmayı güç mücadelesine çevirdiğini, bunu da erkeklerin daha sık yaptığını anlatarak, “Peki, kadınların en yaygın savaş stratejisi nedir? Kadınlar duygularını kontrol etmekte zorlanabilir ve böyle bir durumda, eğer eşinin bağırmasına karşılık o da bağırırsa, bu kısır döngüye dönüşür. Bazı yaklaşımlar, ‘O bağırıyorsa sen de bağır, o tabak fırlatıyorsa sen de fırlat’ gibi söylemleri savunabilir. Ancak bu tür bir tepki, aile içinde ‘orman kanunlarının’ geçerli olmasına yol açar. Orman kanunlarında güçlü olan zayıfı ezer ve fiziksel güç erkeklerde daha fazla olduğu için bu, zamanla şiddetle sonuçlanabilir. Oysa burada akıllı strateji nedir? Her iki taraf da eşinin karşılanmayan ihtiyacını anlamaya çalışmalıdır. Kadınlar için en büyük ihtiyaçlardan biri, eşlerinin onlar için mücadele ettiğini, aileleri için risk aldığını ve geleceği için çaba gösterdiğini hissetmektir. Bunu gördüğünde, kendini güvende hisseder.” şeklinde konuştu.

Evlilik güven yuvası olmalı

Evliliğin bir aşk yuvası değil, bir güven yuvası olduğunu ifade eden Tarhan, “Eğer ilişkide güven oluşturulamazsa, sevgi zamanla buharlaşır. Bu nedenle evlilikte en önemli sihirli kelime sevgiden önce güven olmalıdır. Aile teorilerine göre, evlilik ve aile sosyal bir sistemdir. Tıpkı doğadaki ekosistemler gibi, sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerekir. Eğer bireyler ego savaşlarına girerse, hisleriyle hareket ederse, mantıklı düşünemez ve ilişkiler zarar görür. Otomatik tepkiler hata yaptırır. Ancak derin düşünerek ve sağlıklı bir şekilde hareket etmek, insanı daha doğru kararlar almaya yönlendirir. Bu yüzden aile içinde ortak amaçlar belirlemek, çatışma çözümüne yönelik etkili iletişim yolları oluşturmak gerekir. Aile içi oturumlar bu noktada faydalı olabilir. Çift terapilerinde, aile bireylerine haftada bir kez bir araya gelerek sorunları yazmalarını ve yalnızca o toplantıda konuşmalarını tavsiye ederiz.” diye düşüncelerini dile getirdi.

Aile içinde iletişim yatay olmalı 

Aile içinde iletişimin dikey değil, yatay olması gerektiğini kaydeden Tarhan, “Aile içinde koalisyonlar dengeleri bozar. Mesela anne bir çocuğu tutar, baba diğerini desteklerse, ailede taraflar oluşur. Bu durum bir şirketin bölünmesi gibidir ve huzursuzluk getirir. Doğru olan yatay koalisyon kurmaktır. Yani anne ve baba bir koalisyon oluşturmalı, çocuklar da kendi aralarında sorunları çözmeye çalışmalıdır. Eğer çözemiyorlarsa, o zaman ebeveynlere başvurmalıdırlar.” dedi.

‘Mutlaka çocuk sahibi olmalıyım’ düşüncesine saplanmak gerçekçi değil!

Evliliğin çocuk olmadan da güçlü ve anlamlı olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“Bu nedenle, ‘mutlaka çocuk sahibi olmalıyım’ düşüncesine saplanmak gerçekçi değildir. Evlilikte önemli olan, psikolojik ve duygusal kaynakları doğru yönetebilmektir. Eğer bir kişi ‘İleride yalnız kalmamak için çocuk sahibi olmalıyım’ düşüncesiyle evleniyorsa, bu rasyonel bir yaklaşım değildir. Evliliğin insana sunduğu en büyük psikolojik destek, yalnızlığı gidermektir. Eşler arasında güvenli bir alan oluşturmak, evde huzur bulmak ve en özel konuları paylaşabilecek bir dostluk ilişkisi kurmak evliliğin temel taşlarındandır. Eşler arasındaki bağ, bazen anne-baba ilişkilerinden bile daha derin olabilir. Bu nedenle, bu ilişkiye özel bir önem verilmeli ve özen gösterilmelidir. Evlilikte bireysel özgürlükler bir noktada birleşerek daha güçlü bir bağ ve anlamlı bir hayat yaratır. Bu yüzden evlilik, sadece bir birliktelik değil, aynı zamanda yeni bir yaşam biçimidir.”

Boşanma bir seçenek değil, bir sonuçtur!

Evlilikte eğer eşler, “Senden nefret ediyorum ama çocuk için katlanıyorum” noktasına geldiyse, o evde yetişen çocuğun sağlıklı bir birey olmasının zor olduğunu, böyle durumlarda, evliliğin devam etmesinin mi yoksa bitirilmesinin mi daha avantajlı olduğunun değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Tarhan, “Çift terapilerinde, eğer taraflar arasında sevgi ve iyi niyet varsa ancak iletişim çatışmaları yaşanıyorsa, genellikle çözüme ulaşılabilir. Ancak sevgi tamamen bitmişse, evliliği sürdürmek zorlaşır. Eğer tüm çabalara rağmen evlilik her iki taraf için de zarar verici hâle gelmişse, boşanma bir seçenek değil, bir sonuçtur. Ancak boşanma, anne ve babalığın sona erdiği anlamına gelmez. Eşler, çocuklarının yüksek yararını gözeterek medeni bir şekilde yollarını ayırabilirler.” dedi. 

Çocuk hem anne hem baba için hayatı güzelleştiren bir varlık

Evlenen her bireyin, eğer evlilik olgunluğuna sahipse, anne-baba olgunluğuna da sahip olduğunu kaydeden Tarhan, “Bu yüzden anne-baba olmaktan korkmamalıdırlar. Evlilik, esneklik ve uyum gerektirir. Yeni bir düzen kurarken geçmiş alışkanlıkları birebir uygulamaya çalışmak evliliği sürdürülebilir kılmaz. İşte bu yüzden evlilik olgunluğu, kişinin geçmişten gelen kalıpları sorgulayıp uyarlayabilmesiyle ilgilidir. Çocuk sahibi olmak da benzer bir süreçtir. Bazı kişiler çocuğu bir tehdit, bir külfet ya da konforlarını bozan bir unsur olarak görebilir. Ancak çocuk hem anne hem baba için hayatı güzelleştiren bir varlıktır.” ifadesinde bulundu.

Evliliklerde arabuluculuk sistemine ihtiyaç var

Boşanma istatistiklerine göre mahkeme kararıyla boşanmış çiftlerin yüzde 20’sinin daha sonra tekrar bir araya geldiğini, bunun da evliliklerde arabuluculuk sistemine ihtiyaç olduğunu gösterdiğini kaydeden Tarhan, “Türkiye’de ise evlilikte arabuluculuk konusunda ciddi bir eksiklik söz konusu. Kadın ve erkek arasında doğal olarak zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanır. Evlilik sürecinde ‘iletişim kazaları’ olabilir. Önemli olan, bu sorunları nasıl birlikte aşabileceğimizi düşünmektir. Aile içindeki anlaşmazlıkları çözmek için de arabuluculuk sistemi etkili olabilir. 

Aşırı kontrolcü yaklaşımlar, çocuğun benlik saygısını zedeliyor

Ebeveynliğin çocuğun hayatına tanıklık etmeyi, ona yakın olmayı ve ihtiyaç duyduğunda destek sağlamayı gerektirdiğini anlatan Tarhan, “Ancak bu, her şeyine müdahale etmek anlamına gelmez. Çocukluk çağı travmalarından biri de aşırı kontrol ve müdahaledir. Çocuğun yeme içme düzeninden özel alanına kadar her şeye karışan, hatta tuvalete girdiğinde bile kapısını çalıp ‘Ne yapıyorsun?’ diye soran ebeveynler, çocukta travmatik bir etki yaratabilir. Eskiden ‘helikopter ebeveynlik’ olarak adlandırılan bu tutum, günümüzde ‘dron ebeveynlik’ olarak tanımlanıyor. Bu tür aşırı kontrolcü yaklaşımlar, çocuğun benlik saygısını zedeleyerek onun kendini yetersiz hissetmesine yol açar. Aşırı kontrolcü ebeveynler tarafından yetiştirilen çocuklar, kendilerini yetersiz hisseder ve risk almaktan kaçınır. Büyük bir hata yapmadıkça çocuğun deneyim kazanmasına izin verilmelidir. Çocuk yetiştirmek bir sanattır ve öğrenilmesi gereken bir süreçtir.” diye konuştu.

Anne-babanın temel görevi, çocuklarının hayatına tanıklık etmek

Kuşak çatışmasının doğal bir durum ve ancak bu çatışmayı en çok yaşayanların genellikle zihinsel esnekliği olmayan, katı düşünceli bireyler olduğunu söyleyen Tarhan, “Anne-babanın temel görevi, çocuklarının hayatına tanıklık etmek, onlara rehberlik yapmak ve kılavuzluk etmektir; onların yerine karar almak veya hayatlarını yönetmek değil. Çocuk, evi sıcak bir atmosfer ve güvenli bir alan olarak görürse, eve geldiğinde kendini huzurlu hisseder. Bu yalnızca çocuklar için değil, anne-babalar ve eşler için de geçerlidir. Eğer bir ailede sevgi ve huzur hâkimse, o evde yaşayan herkes dış dünyada karşılaşabileceği yanlış alışkanlıklara ya da sağlıksız ilişkilere karşı daha güçlü olur.” şeklinde konuştu.

Yanlış bir evlilik yapmaktansa, evlenmemek bazen daha doğru bir tercih olabilir

Bazı insanların bilinçli olarak yalnızlığı tercih ettiklerini ve bu şekilde mutlu olduklarını dile getiren Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Evlilik, bir zorunluluk değildir. Erkekler çoğu zaman evliliğe daha çok fiziksel yönüyle bakarken, kadınlar romantik bir çerçevede değerlendirir. Ancak ideal olan, evliliğe anlam odaklı bir perspektifle yaklaşmaktır. Evlilik, yalnızca bu tür anlık hazlar üzerine kurulmamalıdır. Esas olan, uzun vadede huzurlu bir gelecek inşa etmek ve birlikte anlamlı bir hayat sürmektir. Evlilik, hayat yolculuğunda bir ideal doğrultusunda birlikte ilerlemeyi ifade eder. Yaşamın sonunda, geriye iyi anılar ve anlamlı bir hayat bırakmak, birçok insanın temel hedefidir. Hayatın zorluklarında, insanı en çok destekleyen kişi genellikle eşidir. Zor zamanlarda omzuna baş koyabileceğin, seni teselli eden birinin varlığı, evliliğin en kıymetli yanlarından biridir. Tabii ki herkes evlenmek zorunda değildir. Yanlış bir evlilik yapmaktansa, evlenmemek bazen daha doğru bir tercih olabilir.” 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Eğlence mi, bağımlılık mı?


Eğlence mi, bağımlılık mı?

Oyun bağımlılığı aile hayatını ve sosyal ilişkileri tehdit ediyor!

Oyun bağımlılığının her geçen gün yaygınlaştığını belirten uzmanlar, bu durumun kişinin günlük hayatını, ilişkilerini ve işlevselliğini olumsuz etkileyen ciddi bir sorun haline gelebildiğini söylüyor.

Kontrolsüz oyun oynama davranışının huzursuzluk, öfke nöbetleri ve sosyal izolasyon gibi problemlere yol açabileceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, ““Şiddet içerikli oyunlarda depresyon sık görülebiliyor ve panik, stres ve kaygıyı da beraberinde getiriyor. Şiddete karşı duyarsızlaşma gerçekleşiyor ve bu ciddi sorun haline dönüşüyor.” dedi. Ailelerin çocuklara doğru rol model olması gerektiğinin altını çizen Aydın, 0-3 yaş aralığında tablet ve telefon kullanımından kaçınılması gerektiğini vurguladı. 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, son zamanlarda yaygın olarak görülen oyun bağımlılığı hakkında açıklamalarda bulundu.

Oyun bağımlılığı birçok sorunu beraberinde getirebilir!

Oyun bağımlılığının son zamanlarda yaygın olarak görülen ve artmaya da devam eden bir sorun olduğunu aktaran Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Toplu taşımada, evde veya misafirlikte insanlar vakit geçirmek için oyunlara yöneliyor. Bu durum bir süre sonra eğlencenin ötesine geçip kişinin hayatını ilişkilerini etkileyebiliyor.” dedi.

Bir süre sonra bağımlılık oluşabildiğini ve oyunda geçirilen sürenin ayarlanamayarak sıklığının arttığını vurgulayan Aydın, “Bu durum kontrol kaybı ve birçok sorunu da beraberinde getirebilir. Huzursuzluk, öfke nöbetleri ve kavgaya varabilen durumlarla hem fiziki hem de ruhsal olarak insanı etkileyebilir. Çocuklarda okulda derslerle ilgilenmeme, yetişkinler için aile hayatıyla ve iş hayatıyla ilgilenmeme gibi sorunları beraberinde getirir. Kişiler sorunların farkında olup davranışları sürdürmeye devam ederler. Oyun bağımlılığı artıkça günlük yaşantısında bile oyunu düşünür ve bulunduğu ortamdan uzaklaşırlar.” şeklinde konuştu.

Şiddet içerikli oyunlar depresyona ve şiddete karşı duyarsızlaşmaya neden olabiliyor!

Video oyunu bağımlılığına sahip olan yetişkinlerde bazı sorunların sıklıkla görülebildiğini aktaran Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Hayatlarının merkezinde oyunu koyarlar. Bir yere gidecekleri zaman ‘acaba orada oyun oynayabilir miyim?’ ya da biriyle görüşecekse ‘oyundan ne kaybederim ne kazanırım’ diye düşünürler. Yetişkinlerde daha çok ilişkisel problemler görülmeye başlanır.” dedi.

Video oyunu bağımlılarında görülen psikolojik olumsuz etkilere de değinen Aydın, şunları söyledi:

“Şiddet içerikli oyunlarda depresyon sık görülebiliyor ve panik, stres ve kaygıyı da beraberinde getiriyor. Şiddete karşı duyarsızlaşma gerçekleşiyor ve bu ciddi sorun haline dönüşüyor. Asosyalleşme meydana geliyor. Özellik çocuklarda gelişme dönemindeyken hareket etmeme nedeniyle bir süre sonra kilo alma sorunu ortaya çıkıyor.”

Oyun bağımlılığı tanısı uzmanların değerlendirmesiyle konulur… 

Özellikle 0-3 yaş çocuklara tablet veya telefon verilmemesi konusunda da uyarıda bulunan Aydın, ailelerin çocuklarına doğru örnek olmaları gerektiğinin, çocukların sözlerden çok davranışa önem verdiğinin altını çizdi.

Oyun bağımlılığı teşhisinin konulabilmesi için bazı testler olduğunu ancak ‘bağımlı’ ya da ‘bağımlı değil’ tanısını koymak için yeterli olmadığını dile getiren Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Uzmanların değerlendirmesi sonucu kesin tanı konulabilir.” diyerek sözlerini tamamladı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

90 dakikadan faydalananların sayısı Türkiye nüfusunu geçti

İzmir’de bütçe dostu ulaşım sistemi
90 dakikadan faydalananların sayısı Türkiye nüfusunu geçti

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın seçim sürecinde sözünü verdiği toplu ulaşımda ilk binişten itibaren 90 dakika süresince ücretsiz aktarma yapılmasına imkan tanıyan sistem uygulamanın başladığı 22 Temmuz 2024’ten bu yana 88 milyon yolcu tarafından kullanılarak Türkiye nüfusunu geçti. Uygulama sayesinde  465 milyon lira İzmirli’nin cebinde kaldı. 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın, görevdeki ilk 180 gününü kapsayan Hızlı Eylem Planı kapsamında uygulamaya aldığı toplu ulaşımda ilk binişten sonra 90 dakika süresince ücretsiz aktarma yapılmasına olanak tanıyan sistem yurttaşları ekonomik olarak rahatlattı. Uygulamanın başladığı 22 Temmuz 2024’ten bu yana  sistemi kullanan yolcu sayısı, 85 milyonluk Türkiye nüfusunu geçerek yaklaşık 88 milyon oldu. Sistem yurttaşların bütçelerinde 465 milyon lirayı aşkın da tasarruf sağladı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

KO-MEK vefası ile bayram sevinci

“KO-MEK Vefası Projesi” ile gönüllere dokunan KO-MEK kursiyerleri, el emeği göz nuruyla hazırladıkları bez bebekleri hastanede tedavi gören çocuklara hediye etti

 

KO-MEK vefası ile bayram sevinci

 

Büyükşehir Belediyesi’nin kalplere dokunan sosyal sorumluluk projelerinden “KO-MEK Vefası” bayram öncesi çocukları sevindirdi. KO-MEK’te el sanatları nakış branşında eğitim alan kursiyerler, bez bebek ve dolgu oyuncak karakterlerini hastanede tedavi gören çocuklara hediye etti.

 

HEDİYELER ÇOCUKLARA MORAL KAYNAĞI OLDU

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Meslek ve Sanat Eğitimi Kursu kursiyerleri, Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören çocuklara moral vermek amacıyla anlamlı bir sürpriz gerçekleştirdi. İlimtepe KO-MEK kurs merkezinde el sanatları nakış branşında eğitim alan kursiyerler, bayram öncesinde 60 adet el yapımı bez bebek ve dolgu oyuncak karakteri hastanede tedavi gören çocuklara götürdü. Bu hediyeler, tedavi gören çocuklara dağıtılarak onlara moral kaynağı oldu. Bu güzel jest, hem çocukları sevindirdi hem de kursiyerlerin el emeğiyle hazırladıkları eserlerin değerini bir kez daha ortaya koydu.

 

ÇOCUKLAR VE AİLELER ÇOK SEVİNDİ

Bayram öncesinde hastane çocuk bölümünde tedavi gören çocuklara sürpriz yaparak onları sevindiren KO-MEK kursiyerleri, aynı zamanda yatarak tedavi gören çocukların ailelerine de moral verdi. Sürpriz karşısında büyük bir mutluluk yaşayan çocuklar, bir an olsun psikolojik olarak rahatlama fırsatı buldukları için KO-MEK’e teşekkürlerini iletti.

 

ÇALIŞANLARIN DA ÇOCUKLARI UNUTULMADI

Ayrıca hastanede görevli sağlık çalışanlarının hastane kreşinde kalan çocuklarını da unutmayan İlimtepe KO-MEK kursiyerleri, burada kalan çocuklara da hediyeler vererek onları sevindirdi. Bayram dolayısıyla nöbette olacak olan sağlık çalışanlarının çocukları da böylece erken bayram hediyesine kavuştu.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyükşehir’in Ramazan çadırı 85 bin kişiyi ağırladı

Büyükşehir’in “Çık Dışarıya Oynayalım” adlı şenlikleri, Ramazan boyunca 85 bin kişiyi ağırlayarak Ramazan’ın coşkusunu ve manevi atmosferini Kocaelililere doyasıya yaşattı

 

Büyükşehir’in Ramazan çadırı 85 bin kişiyi ağırladı

 

Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Çık Dışarıya Oynayalım” adlı Ramazan Şenlikleri, 01-29 Mart tarihleri arasında İzmit Kent Meydanı’ndaki Ramazan Çadırında büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi. Etkinlikler, yaklaşık 85 bin ziyaretçiyi ağırlayarak büyük bir ilgi gördü.

 

ÇOCUKLAR SEVDİKLERİ KARAKTERLERLE BULUŞTU

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin Ramazan ayı boyunca çocuklara yönelik düzenlediği Ramazan şenlikleri sona erdi. Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’nın 01-29 Mart tarihleri arasında İzmit Kent Meydanı’nda gerçekleştirdiği etkinlikler, Ramazan’ın paylaşım, dayanışma ve zenginlik dolu ruhunu yansıtmayı başardı. Özellikle çocukların katılımıyla yüzlerde beliren gülümsemeler, etkinliklerin ne denli başarılı olduğunu gözler önüne serdi.

 

AİLELER KEYİFLİ ANLARA TANIKLIK ETTİ

Büyükşehir Belediyesi, çocukların Ramazan ayını eğlenceli ve öğretici etkinliklerle geçirmesi için sevilen karakterleri sahneye taşıdı. Niloya, Keloğlan, Hay Hak ve Kukuli gibi çocukların büyük ilgiyle takip ettiği karakterler, neşeli gösterileriyle minik izleyicilerle buluştu. Çocuklar, interaktif oyunlar ve sahne performanslarıyla eğlenceli vakit geçirirken, aileler de keyifli anlara tanıklık etti.

 

GELENEKSEL SAHNE SANATLARI VE TİYATRO GÖSTERİLERİ

Ramazan Şenlikleri kapsamında geleneksel Türk sahne sanatları da çocuklarla buluşturuldu. “Hacivat ile Karagöz”, “İbiş ile Memiş”, “Tuzsuz Deli Bekir” ve “Oğlu, Pişekâr ile Kavuklu” gölge gösterileri ve yetenek gösterileri büyük bir ilgiyle izlendi. Tasavvuf müziği dinletileri ve semazen gösterileri, Ramazan’ın manevi atmosferini yansıtarak izleyicilere huzur dolu anlar yaşattı.

 

ÇOCUKLARA ÖZEL RAMAZAN İKRAMLARI VE ETKİNLİKLER

Büyükşehir Belediyesi, çocuklara geleneksel Ramazan eğlencesini yaşatmak için özel ikramlar sundu. Osmanlı macunu, patlamış mısır ve Osmanlı şerbeti ile çocuklara geçmişten günümüze taşınan tatlar ikram edildi. Hafta sonlarında ise Türk Yıldızları ve Somuncuklar tematik oyun alanları, Bereket Kumbaram etkinliği ve Hacivat-Karagöz atölyesi gibi özel etkinlikler düzenlendi.

 

ŞENLİKLİKLER 85 BİN KİŞİYİ AĞIRLADI

Her akşam dolup taşan Ramazan çadırı, 85 bin kişiyi ağırlayarak büyük ilgi gördü. Çocuklar etkinliklere her gün katılmak isterken, aileler de Büyükşehir Belediyesi’nin Ramazan ayına kattığı değer ve organizasyonun başarısı için teşekkürlerini iletti. Ramazan ayının birlik, beraberlik ve dayanışma ruhu İzmit Kent Meydanı’nda coşkuyla yaşatıldı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, “Çık Dışarıya Oynayalım” adlı Ramazan Şenlikleri ile hem milli ve manevi değerleri yaşattı hem de on binlerce vatandaşa unutulmaz bir Ramazan ayı sundu.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Mahmut Görgen, ‘Universal Vibes’ albümünün ikinci video klibini yayınladı!

Mahmut Görgen, “Universal Vibes” albümünün ikinci video klibini müzikseverlerle paylaştı! “Into Black” adlı parça, Marian’ın derin vokalleriyle hayat buluyor ve sözleriyle izleyiciyi karanlık bir duygusal yolculuğa çıkarıyor. Şarkı, içsel bir bunalım ve ikilemdeki duyguların güçlü bir ifadesi olan şu sözlerle dile geliyor:

“My life turns into black, what a thing
Now I was blind, and maybe
Never listened about, this baby
I’m down, I’m higher, I’m fire, I’m water…”

Video klip, Sapanca’da, İZCİ Karavan sponsorluğunda çekildi. Karavanın içinde sıcak ve samimi bir ortam yaratılırken, dışarıda ateşin etrafında dönen atmosferle klip, şarkının karanlık ve karmaşık ruhunu vurguluyor. Görgen ve kız oyuncu, birlikte hikayeyi derinlemesine keşfederek, izleyiciye yoğun bir duygusal deneyim sunuyor.

Mahmut Görgen, müziğiyle olduğu kadar, görsellikle de dikkat çekiyor. Klipte, karavan içindeki huzurlu atmosfer ve dışarıdaki doğal unsurlar, şarkının sözleriyle uyum içinde şarkının temalarını yansıtıyor.



“Universal Vibes” Albümü Devam Ediyor!

Mahmut Görgen’in “Universal Vibes” albümü, müzik listelerindeki başarısını sürdürürken, “Into Black” klibiyle de büyük ilgi görmeye devam ediyor. Ayrıca, albümün diğer klipleri de kısa aralıklarla müzikseverlerle buluşacak!

Mahmut Görgen’in “Universal Vibes” albümü ve “Into Black” video klibi, müzikseverlerle buluşmaya devam ediyor!

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Portakal Çiçeği Karnavalı’nda 200’den Fazla Etkinlik Var

Türkiye`nin ilk ve tek sokak karnavalı olan “Nisan’da Adana’da – 13. Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı” nın resmi programı açıklandı. 4 Nisan tarihinde başlayacak karnaval süresince 200’den fazla etkinlik gerçekleştirilecek.   Bu yıl “Dünya Çocukları” temasıyla düzenlenecek karnaval, gönüllü etkinlik gruplarının performanslarının yanı sıra, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Türkiye Kültür Yolu Festivalleri” işbirliği ile zengin bir içeriğe sahip olacak. Portakal Çiçeği Karnavalı’nda, binlerce rengarenk kostümlü gönüllü kişi ve grupların katılacağı 5 Nisan Cumartesi günkü kortej yürüyüşü de düzenlenecek ve Simge’nin sahne alacağı karnaval konseri de gerçekleştirilecek. 13 Nisan’a kadar sürecek karnavalda yüz binlerce kişinin gece ve gündüz sokaklarda olması bekleniyor. 

 

Rengarenk Kortej 

Her yıl olduğu gibi bu yıl da karnavalın “simgesi” durumundaki kostümlü kortej geçişi 5 Nisan Cumartesi günü gerçekleştirilecek. Herkesin büyük heyecan ve özlemle beklediği kostümlü grupların geçiş yapacağı kortej karnavalın ilk yıllarındaki gibi şehir merkezinde ve Adana sokaklarında yapılacak. Saat 17:00’da başlayacak kortejde rengarenk kostümlü binlerce kişi buluşacak. 

 

Dolu Dolu Karnaval Programı 

Türkiye’nin ilk ve tek sokak karnavalı olarak dünyanın sayılı karnavalları arasına giren “Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı’nda” binlerce kişinin katılacağı eğlenceli etkinliklerin yanında çok sayıda kültürel ve sanatsal aktivite de organize edilecek.

Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı, 2025 yılında da katılımcılara unutulmaz bir deneyim sunacak. Merkez Park ve Atatürk Parkı’nda kurulan konser sahnelerinde popüler sanatçılar 10 gün boyunca performans sergileyecekler. Ayrıca; ABD, Japonya, Letonya, Macaristan, Rusya ve Ukrayna’dan gelecek etkinlik gruplarının performansları da izlenebilecek.

Birbirinden renkli aktivitelerin, atölye çalışmalarının, sahne gösterilerinin, tiyatroların, oyun alanlarının ve daha birçok etkinliğin yer aldığı “çocuk etkinlik alanı”  kurulacak. Çocukların ekranlardan tanıdığı çizgi film karakterlerinin sahne gösterileri, panayır çadırları, tematik oyun alanları, felsefe, müzik, drama, dans, bale ve resim gibi sanat eğitimleri, eğitici ve bilişsel etkinlikler karnavalda yer alacak.

Adana Müzesi ve Çırçır Kültür Merkezi gibi mekanlar kültür ve sanatla renklenecek. Kültür Yolu Festivali ve Portakal Çiçeği Karnavalı için özel olarak hazırlanan birçok sergi bu iki tarihi mekanda yer alacak. Kurulacak sahnelerde ünlü   sanatçıların konserler her yıl olduğu gibi bu yıl da unutulmaz olacak. 

 

Çocuklar için etkinlikler düzenlenecek

Tüm karnaval boyunca; Fun Fun Hayal Takımı ile yarışmalar, gösteriler ve eğlenceler düzenlenecek.  Aysel Gülşen ile Anne Çocuk Nefes Çalışması da karnaval süresince programda yer alırken, 12 Nisan Cumartesi günü Enerjisa Çocuk Tiyatrosu ve Toroslar EDAŞ Çocuk Tiyatrosu “Küsmesin Yıldızlar” oyunu da sahnelenecek.

 

Tiyatro, Bale ve Sergiler kaçmaz

01 Burda AVM, Ramazanoğlu Kültür Merkezi, Adana Müzesi ve Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde tiyatro gösterileri gerçekleştirilirken, Opera ve Bale sanatçılarından Saraydan Kız Kaçırma, Bremen Mızıkacıları ve Yerelden Evrensele Aşk Ezgileri seyredilebilecek.

Ayrıca; Çukurova Devlet Senfoni & Devlet Çoksesli Müzik Korosu “Carmına Burana”, Mersin DKTMK “Şarkılar Söyle O Sahillerde” Avni Anıl Özel Konseri, Şanlıurfa Devlet Türk Halk Müziği ve Sıra Gecesi Topluluğu’ndan da “Sıra Gecesi” performansları da karnavalın ilgi çekici etkinliklerinden olacak. Picasso, Refik Anadol’un Dijital Sergisi, Köklere Yolculuk Dijital Sergisi, Beste Alperat ve Ozan Oganer’den Heykel, Cengiz Yatağan ve İsmail Helvacı’dan Resim sergileri ile dopdolu bir karnavalda herkes ilgi alanlarına göre kendinden bir şeyler bulacak.

 

Yarışmalar nefes kesecek

Renkli Dev Karnaval Korteji başta olmak üzere, gelenekselleşen Kortej Kostümleri Yarışması, Portakal Çiçeği Halk Koşusu, Portakal Çiçeği Satranç Turnuvası’yla karnaval rekabete açık yarışmalara sahne olacak. 

Karnavalda “Portakallı Lezzetler Yarışması” da yer alacak. Kentin en önemli tarım ürünlerinden olan narenciyeyi Adana’nın sevilen lezzetleriyle buluşturmanın amaçlandığı yarışmada onlarca lezzet yarışacak. 

 

Etkinlikler tüm Adana’ya yayılacak

Portakal Çiçeği Kamp Alanı Etkinlikleri, Su Korteji, Rengarenk Fest, Lezzet Etkinlikleri, Adana Hediyelikleri Stant Alanları gibi birçok etkinlik de Adana’da karnaval ziyaretçilerinin katılımıyla gerçekleştirilecek. Lezzet atölyelerinde herkes ilgi duyduğu programa katılabilecek.

 

Portakal Çiçeği Kamp ve Karavan Alanları

Kamp, karavan, vosvos, motor, bisiklet, off road, doğa sporları tutkunları karnaval süresince Merkez Park ve Yüreğir Millet Parkı içindeki özel kamp yerleşkelerinde bir araya gelecek. 

 

Geleceğin umutları karnavalda buluşuyor

Portakal Çiçeği Karnavalı’nın fikir önderi ve Karnaval Komitesi Başkanı Ali Haydar Bozkurt, her yıl büyüyen ve daha fazla insanı Adana’da bir araya getiren karnavalın çok özel olacağını belirterek “Karnavalımızı Türkiye ve dünyanın her yerinden gelen çocuklarla kutlayacağımız daha büyük bir şenliğe dönüştüreceğiz. Çocuklara yönelik eğlenceli, eğitici, öğretici  ve gelişime katkı sunacak çok sayıda fiziksel, zihinsel, bilişsel etkinlikler gerçekleşecek. Dünyanın her yanından çocuklar Adana’dan dostluk ve barış duygularını iletecekler. Onlar hepimizin geleceği ve umutlarıdır Bu yılki karnaval programında çok ilgi çekici projelere ve performanslara da tanık olacağız. Özellikle çocuklarımızın yapacağı etkinlikleri merakla bekliyoruz.” dedi.

Karnavalın ulusal ve uluslararası boyuta taşınmasıyla büyük bir turizm hareketliliği sağlandığını da belirten Bozkurt “Siyaset dışı duruşumuzla kimseyi ötekileştirmeden, dostluk ve kardeşlik ortamını sağlama amacımızı ilk yıldan bugüne taşımayı başardık. Tarih, kültür, doğa, gastronomi, sağlık, eğitim ve spor turizminde eşsiz imkanları bulunan bir kent olan Adana, hem imaj olarak hem de ekonomik anlamda farklı bir yere ulaştı. Bu yıl da Türkiye’mizin her yerinden insanlarımızı Adana’ya bekliyoruz” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı