Aylık arşivler: Mart 2025

Oruç ruh sağlığını etkiliyor

Oruç ruh sağlığını etkiliyor

 

Oruç tutmanın insan üzerinde fiziksel olduğu kadar psikolojik de pek çok etkisinin olduğu bir gerçek. Örneğin toplumda halihazırda yaygın karşılaşılan duygusal açlık, Ramazan’da kendisini daha çok hissettirebilir. Bu durumun etkilerinin, kişinin psikolojik dayanıklılığına ve mevcut ruh haline bağlı olarak değişebileceğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Uzman Psikolog Jülide Unutmaz, “Bu dönemde görmezden gelinen duygulardan yemek yiyerek geçici de olsa uzaklaşılamaması, stres ve kaygıyı daha çok artırabilir. Psikolojik rahatsızlıkları olan, özellikle de anksiyete ve stres yönetimi konusunda zorlananlar, oruç̧ tutmadan önce bir psikiyatrist veya psikolog ile görüşmeli” dedi.

 

Stres, üzüntü veya endişe gibi baş etmesi zor duyguları, yemek yiyerek bastırmaya çalışan yani duygusal açlık yaşayan kişilerin bir yeme düzeni olmadığından bahseden Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Uzman Psikolog Jülide Unutmaz, “Genellikle tatlı, abur cubur veya yüksek kalorili yiyecekler tercih edilir, genelde tam bir tokluğa ulaşılmaz ve bu alışkanlık kolay kolay terk edilemez. Yemeğe devam edilmesiyle de suçluluk, pişmanlık veya utanma gibi hislerle ruh hali daha da kötüye gider. Fiziksel açlık ise vücudun enerji ihtiyacıyla ortaya çıkar ve kişi doyunca yeme isteği kaybolur. Mide guruldaması, halsizlik ve yorgunluk gerçek bir açlığın yaşandığını gösteren kanıtlardır” dedi.

 

Kaçılan duygularla yüzleşmek önemli

Yoğun yaşanan açlık isteğinin duyguları görmezden gelmeyerek daha kontrollü bir hale getirilebileceğinden bahseden Uzman Psikolog Jülide Unutmaz, “Duygular bastırıldıkça yeme atakları oluşmaya devam eder. Kişinin o anlarda ‘Bu istek bana geldi, peki ne hissediyorum şimdi hangi duyguyu yaşıyorum, bu duygumla şu anda zihnimden geçen nedir?’ gibi soruları kendisine sorması, durumun analiz edilmesine yardımcı olur” dedi.

 

Oruç sinirinin nedeni kafein bağımlılığı olabilir

Gün içindeki açlık nedeniyle düşen kan şekerinin, beyin fonksiyonlarını etkileyerek sinir, gerginlik veya odaklanma güçlüğü gibi problemlere yol açabileceğini söyleyen Uzman Psikolog Jülide Unutmaz, “Düzenli kafein alan yani çay, kahve tüketen kişiler oruç tutarken baş ağrısı, yorgunluk ve sinir hissedebilir. Oruç tutarken günlük alışkanlıkların değişmesi biyolojik saatimizin de farklılaşmasına neden olabilir. Uyku düzenindeki değişiklikler de gerginliği artırabilir ve oruç tutmanın zorluğuyla ilgili düşünceler huzursuzluğa ve strese zemin hazırlayabilir” ifadelerini kullandı.

 

Oruç anksiyeteli hastalarda kaygıyı artırabilir

Oruç̧ tutmanın sağlıklı bireyler için fiziksel ve ruhsal faydalara sahip olduğunu ancak psikolojik rahatsızlıklara sahip kişiler için bazı riskler barındırabileceğini vurgulayan Uzm. Psk. Jülide Unutmaz, “Anoreksiya ve bulimiya gibi yeme bozukluklarına sahip hastalar, orucun getirdiği yeme düzeni değişikliklerinden etkilenebilir. Depresyon söz konusuysa; mutluluk hormonları olarak bilinen serotonin, dopamin, oksitosin ve endorfinin miktarı, uzun süreli açlık ve susuzluktan etkileneceği için depresif semptomların daha da kötüleşebileceği bilinmeli. Değişen uyku düzeni ise bipolar bozuklukta manik veya depresif atakları tetikleyerek kendini gösterebilir. Şiddetli anksiyete ve panik atakta hem düşük kan şekeri hem de kafein eksikliği, kaygıyı artırabilir. Son olarak şizofreni ve diğer psikotik yani gerçek dünyayla kurulan bağı zedeleyen hastalıklarda; oruç̧ sırasında stres, halüsinasyon veya paranoya riski artabilir” açıklamasında bulundu.

 

Uzm. Psk. Jülide Unutmaz, günümüzdeki yaygın sorunlardan anksiyeteye karşı oruç tutmayı kolaylaştıracak 5 önerisini paylaştı.

 

  1. Kafein tüketimi sınırlandırılmalı. Ancak kafeinin aniden kesilmesi baş ağrısı ve huzursuzluğu artırabileceği için kademeli olarak azaltılması iyi bir strateji olabilir.
  2. Su tüketimi artırılmalı. Dehidrasyon, anksiyeteyi kötüleştirebilir. Bu yüzden sahur ve iftar arasında yeterli su içmek çok önemli. Kaygılı, korkulu veya kötü bir deneyim yaşanılan anlarda herkesin aklına gelen ilk şeyin su içmek olduğu anımsanabilir.
  3. Nefes egzersizleri ve meditasyon yapılmalı. Stres artışında doğru tekniklerle nefes almak veya kısa gevşeme egzersizleri yapmak rahatlatıcı olabilir.
  4. Uyku düzenine özen gösterilmeli. Uykusuzluk, anksiyete belirtilerini şiddetlendirebilir. Oruçluyken kaliteli uyku için mümkünse gün içinde kısa şekerlemeler yapmak faydalı olabilir.
  5. Kişi kendini gözlemlemeli. Eğer oruç̧ sırasında kaygı ve huzursuzluk belirtileri artarsa, bir uzmana danışarak yardım alınabilir.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bel kayması günlük yaşamı kısıtlayabiliyor!

Bel kayması günlük yaşamı kısıtlayabiliyor!

Bel kayması olarak bilinen lomber spondilolistezisin, omurganın dengesini bozduğunu belirten uzmanlar, bunun sonucu olarak da bel ve bacak ağrısı, uyuşma ve güçsüzlük gibi sorunlar ortaya çıkabildiğini söylüyor.

Bu sorunun bütün yaş gruplarında görülebildiğine dikkat çeken Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Paksoy, “Çocuk yaş gruplarında en önemli etken genetik yatkınlıkken ergenlerde daha sıklıkla spor yaralanmaları sonucu görülür. İleri yaşlarda ise omurgadaki dejeneratif değişiklikler bel kayma riskini artırır.” dedi. Bel kaymasının kesin teşhisi için radyolojik tetkikler kullanıldığını ifade eden Op. Dr. Paksoy, fizik tedavi ve ilaç tedavisine yanıt vermeyen vakalarda cerrahi müdahale gerekebileceğine vurgu yaptı. Op. Dr. Paksoy ayrıca bel sağlığını korumak için düzenli egzersiz yapılması, kilo kontrolüne dikkat edilmesi ve doğru duruş tekniklerinin uygulanmasını önerdi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Kemal Paksoy, bel kayması olarak bilinen omurga sorunu hakkında bilgi verdi.

Bel kayması her yaşta görülebilir!

Halk arasında bel kayması olarak bilinen lomber spondilolistezisin, omurganın bel bölgesindeki (lomber bölge) bir kemiğin, alttaki omura göre öne veya arkaya doğru kayması durumu olduğunu ifade eden Op. Dr. Kemal Paksoy, “Bu durum, omurganın dengesini bozarak bel ağrısı, bacaklarda uyuşma veya güçsüzlük gibi semptomlara yol açabilir. Omurganın düzlem olarak bütünlüğünün bozulması ile sonuçlanan bu durumun, genel popülasyonda görülme sıklığı yaklaşık yüzde 3 ila 5 civarındadır.” dedi.

Nedenleri değişiklik gösterse de bütün yaş grupları içerisinde görülebildiğine dikkat çeken Op. Dr. Paksoy, “Çocuk yaş gruplarında en önemli etken genetik yatkınlıkken ergenlerde daha sıklıkla spor yaralanmaları sonucu görülür. İleri yaşlarda ise omurgadaki dejeneratif (aşınma ve yıpranma) değişiklikler bel kayma riskini artırır.” açıklamasını yaptı.

Yürürken şiddetlenen ağrı, bel kaymasının belirtisi olabilir! 

Bel kayması belirtilerine değinen Op. Dr. Kemal Paksoy, “Genellikle başlangıçta aktivite sonrası artan bel ağrısı, hareket sırasında belde sertlik ve gerginlik hissi, bacaklarda hafif uyuşma veya karıncalanma görülür.” dedi.

İlerleyen bel kayması durumunda ise ağrının şiddetinin  arttığına vurgu yapan Op. Dr. Paksoy, “Bel ağrısı sürekli bir hal alır. Özellikle eğilme ve dönme hareketlerinde artış gösterip bacaklara siyatik tarzında yayılır. Uzun süre yürümekte zorlanma, bacaklarda güçsüzlük hissi, ayakta kalmak veya yürümekle şiddetlenen ağrı görülür. Yürüme mesafesinde ciddi kısıtlılık olur. Mesane veya bağırsak kontrolünde problemler oluşabilir.” şeklinde konuştu.

Kesin teşhis için radyolojik tetkikler kullanılıyor! 

Bel kaymasının kesin teşhisi için radyolojik tetkikler kullanıldığını aktaran Op. Dr. Kemal Paksoy, şöyle devam etti:

“Öncelikle yapılacak tetkik röntgendir. Lomber bölgenin ön-arka, yan ve eğimli pozisyonlarda çekilen röntgen filmleri kaymanın derecesini gösterir. Özellikle dinamik röntgen (hastanın öne ve arkaya eğildiği çekimler) bel kaymasının hareketli olup olmadığını anlamaya yardımcı olur. Sinirlerin sıkışıp sıkışmadığını değerlendirmek için Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme kullanılır. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ise kemik yapılar hakkında daha ayrıntılı bilgi verir. Özellikle kemik anomalileri veya kırık şüphesi olan hastalarda tercih edilir. Bacaklara yayılan ağrı ve uyuşukluk varsa sinir ileti testleri ile sorun tespit edilebilir.”

Tedavinin gecikmesi durumunda birçok ciddi sorun görülebilir! 

“3-6 ay boyunca fizik tedavi ve ilaç tedavisine rağmen şiddetli bel ve bacak ağrısı devam ediyorsa, günlük aktiviteleri ciddi şekilde etkileyen hareket kısıtlılığı varsa, yürüme mesafesinin kısalması söz konusuysa ve bacaklardaki kaslarda belirgin kuvvet kaybı varsa beyin cerrahisi tarafından ameliyat kararı verilir.” diyen Op. Dr. Kemal Paksoy, tedavinin gecikmesi durumunda ise ağrı ve uyuşukluğun oluşturduğu günlük yaşam kalitesindeki azalmanın yanında, yürüme mesafesinde belirgin azalma, ayaklarda ilerleyici kuvvet kaybı, kas erimesi, idrar ve gaita problemlerinin oluşabileceğini vurguladı.

Bel kaymasını önlemek için bunlara dikkat! 

Bel kaymasını  önlemek için günlük hayatta dikkat edilmesi gerekenler bazı durumlar olduğunun altını çizen Op. Dr. Kemal Paksoy, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bel ve karın kaslarını güçlendiren egzersizler yapılmalı. Yüzme ve yürüyüş gibi düşük etkili sporlar omurga sağlığı için faydalıdır. Aşırı kilo, bel bölgesine fazla yük bindirerek omurga sağlığını olumsuz etkiler. Mutlaka aşırı kilolardan kurtulmak gerekir. Masa başında çalışılması gibi durumlarda her 30-45 dakikada bir ayağa kalkıp hareket edilmesi önemlidir. Eğer ağır kaldırmayı gerektiren bir iş yapıyorsanız mutlaka bel desteği kullanılmalı ve iş sırasında doğru kaldırma, taşıma tekniklerini uygulanmalı.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Âşık kültürü geleneklerimizin azı dişidir”

Anadolu Âşıkları Çanakkale şehitlerini andı

 “Âşık kültürü geleneklerimizin azı dişidir”

 

Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarında, Anadolu Âşıkları Derneğinin katılımıyla “18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi” etkinliği düzenlendi. Konservatuvar Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Dr. Tarkan Erkan’ın koordinatörlüğünde gerçekleşen etkinliğe; Konservatuvar Müdürü Prof. Dr. Ali Maruf Alaskan, Anadolu Âşıklar Derneği Başkanı Turgut Yılmaz, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Öğr. Gör. Dr. Tarkan Erkan, Çanakkale Zaferi’nin anlam ve öneminden bahsetti. “Çanakkale, adını tarihe altın harflerle yazdıran bir zaferdir. Vatan sevgisi uğruna verilen bugüne kadarki en büyük mücadelelerden biridir. Deniz savaşlarıyla başlayan ve ardından kara muharebeleriyle devam eden bu destansı direniş, Türk milletinin azimli fedakârlığının bir örneğidir. Unutmamak lazım ki bu savaş kazanılmasaydı bizler belki şu anda yoktuk” dedi.

Anadolu Âşıklar Derneği Başkanı Turgut Yılmaz 5 bin yıllık “Âşık”  kültürünü yaşatmak için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini dile getirdi.

Âşıklık geleneği ile ilgili bilgiler veren Aşık Ali Rıza Ezgi, “ Yalnız saz çalıp türkü söylemek aşıklık değildir. Âşıklığın ayrı meziyetleri vardır. Âşık, memleketimizin kültürünün, gelenek, göreneklerinin ve halk edebiyatının azı dişidir. Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar yerleşen Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Köroğlu gibi büyük şairlerimiz, âşıklarımız bu kültürü buraya kadar getirmişler ve bize devretmişler. Biz de sizlere aktarmaya çalışıyoruz” dedi.

Etkinlik kapsamında Anadolu Âşıkları Derneği âşıkları; âşık atışmaları ve türkülerle dinleyicilere geleneksel âşıklık kültürünü yaşattılar. Ayrıca, âşıklar tarafından “Çanakkale Türküsü” icra edildi. Programın sonunda Konservatuvar Müdürü Prof. Dr. Ali Maruf Alaskan, etkinliğe katılan âşıklara teşekkür belgelerini takdim etti. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Öğrencilerden lösemili kardeşlerine koli koli mutluluk

Öğrencilerden lösemili kardeşlerine koli koli mutluluk

 

LÖSEV, Türkiye’nin dört bir yanındaki lösemi ve kanser tedavisi gören çocuk ve yetişkin kanser hastalarına, doğal, sağlıklı ürünlerle dolu LÖSEV Gıda Paketleri ulaştırıyor.  LÖSEV İNCİ Projesi kapsamında, Türkiye genelinde, yüzlerce ilk okul, orta okul ve lise öğrencisi Ramazan ayı boyunca gıda kolileri hazırladı, lösemi ve kanser ile mücadele eden kardeşlerini unutmadı.

 

 

LÖSEV İNCİ Projesi kapsamında Türkiye genelinde ana sınıfından liseye kadar farkındalık seminerleri verirken öğrencilerle birlikte birçok proje gerçekleştiriyor. Koli koli mutluluk projesi ile yüzlerce, ilk okul, orta okul ve lise öğrencisi Ramazan ayı boyunca gıda kolileri hazırladı, lösemi ve kanser ile mücadele eden kardeşlerini unutmadı. Ramazan’ın manevi atmosferiyle birleşen etkinlikte; ilk okul, orta okul ve lise öğrenimi gören öğrenciler ve öğretmenleri, okullarında lösemili çocuklara gönderilmek üzere hazırladıkları paketleri çocukların ihtiyaçlarına göre düzenleyerek hazırladı. Lösemili ve kanser tedavisi gören kardeşleri için bir araya gelen öğrenciler etkinlik boyunca sadece maddi değil, manevi destek için motivasyon videoları çekti. Etkinlik Ramazan’ın ruhunu yansıtarak, toplumsal dayanışma ve yardımlaşmanın önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

 

LÖSEV gönüllüsü öğretmenler etkinlikle ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Her zaman lösemili çocuklarımızın yanındayız. Bu tür etkinlikler, sadece ihtiyaç duyulan yardımların sağlanmasından ibaret değil, aynı zamanda toplumsal bilinç oluşturma ve insanları bir araya getirme adına da büyük önem taşıyor.’’

 

Ramazan Bağışlarınızla Önce Çocuklar İyileşsin

 

Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı LÖSEV, Türkiye genelinde sayıları 110 bini aşkın, vakfa kayıtlı lösemi ve kanser tedavisi gören çocuk ve yetişkin hasta ve ailelerine, tamamen ücretsiz olarak sürdürdüğü tedavi, eğitim, konaklama hizmetlerinin yanı sıra sosyal ve psikolojik destekler, ayni ve nakdi yardımlarla tam 27 yıldır var gücüyle çalışıyor ve ailelerin tüm ihtiyaçlarına kalıcı çözümler sağlıyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Konak’ta yaşlanmak yok, sağlıklı yaş almak var

Konak’ta yaşlanmak yok, sağlıklı yaş almak var

 

Konak Belediyesi’nin sosyal belediyecilik hizmetleri arasında yer alan ve özellikle emeklilerin yoğun ilgi gösterdiği Ziya Zişan Saadet Aytulun Kardeşler İleri Yaş Sağlıklı Yaşam Merkezi, 20’nin üstünde kurs programıyla ileri yaştaki Konaklıların, zamanlarını üreterek değerlendirmelerini sağlıyor, yaşam kalitesini artırıyor.

 

Konak Belediyesi Ziya Zişan Saadet Aytulun Kardeşler İleri Yaş Sağlıklı Yaşam Merkezi, 20’nin üstünde kursun yer aldığı ders programı ve 650’ye yakın ileri yaşta kursiyeriyle fark yaratıyor. Özellikle emeklilerin yoğun ilgi gösterdiği merkez, üretim ve sanata ev sahipliği yapmasının yanı sıra ileri yaştaki Konaklıların sosyalleşmesinde de imkan tanıyor. Tamamen ücretsiz olan kurslara devam eden ileri yaş kursiyerleri kendilerini geliştiriyor, boş zamanlarını verimli kılıyor, yeni arkadaşlar edilerek sosyal hayatlarını zenginleştiriyor. Merkezdeki yağlı boya, kara kalem, pastel boya, sır altı çini uygulama, çini işlemeciliği, alüminyum kabartma, bilgisayar işletmenliği, akıllı telefon, şiş örücülüğü, makrome çanta yapımı, tasarım uygulama, kumaş boyama, tahta baskı, kağıt boncuk yapımı, sepet örme, geleneksel naht oygu yapımı, işaret dili, oya, seramik tasarım, heykel, elde kordon işi yapımı ve ahşap yakma kurslarına 650’ye yakın kursiyer katılıyor. Merkeze devam eden kursiyerler burada sosyalleşiyor, sağlıklı yaş almanın tadını çıkarıyor.

 

“Daha önce elime hiç fırça almamıştım”

Konak Belediyesi’nin İleri Yaş Sağlıklı Yaşam Merkezi, Yaşlılar Haftası’nda da kursiyerlerinin en sevdiği adres oldu. Her gün merkeze koşa koşa geldiklerini belirten kursiyerler, birbirinden farklı sanat, hobi ve kişisel gelişim kurslarından faydalanmaları için her türlü imkanı kendilerine seferber eden Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu’ya da teşekkürlerini iletti. Resim kursiyerlerinden Erdoğan Benas, duygularını şu sözlerle ifade etti: “Buradan çok memnunum. Daha önce elime hiç fırça almamıştım. Şimdi hem resim yapmayı sevdim, hem birçok yeni bilgi edindim.”

 

“Koşa koşa geliyorum”

Daha önce müzikle ilgilenen, Konak Belediyesi İleri Yaş Sağlıklı Yaşam Merkezi’nde ise resim sanatına gönül veren Nezihe İnan da merkezde artık bir aile gibi olduklarını belirterek, “Bu kursa geçtiğimiz yıl başladım. Çok güzel günler geçiriyoruz. İnanın koşa koşa geliyorum. Sabah uykumdan fedakarlık ediyorum. İyi ki böyle bir kurum var, iyi ki buradayız. Burada herkes çok mutlu” dedi.

 

“Burası bana hayat veriyor”

Yaşlılar Haftası’nın en önemli mesajlarından birini de kanser hastası Zekiye Köse verdi. Evde yalnız olsa moralinin yüksek olamayacağını, hastalığın en iyi ilacının ise moral olduğunu bildiren Köse duygularını şu cümlelerle anlattı: “Burası bana hayat veriyor, ağrılarımı unutturuyor. Benim enerji ve mutluluk kaynağım. Belediye başkanımıza teşekkür ediyorum.”

 

“Evde oturup da ölümü mü bekleyelim”

Merkezin en kıdemlilerinden yaşı 90’a yakın Sevim Tintas da, “Evde oturup da ölümü mü bekleyelim. Buraya gelmek bana hem yürüyüş oluyor, hem arkadaşlarla bir araya geliyoruz. Hocalarımızdan çok memnunuz. Burası bize iyi geliyor” diyerek yaşlıların sosyalleşmesinin ve üretimde bulunmasının ne denli önemli olduğuna dikkat çekti.

 

“Dışarıda boş vakit geçirmek yerine zamanımızı üreterek geçiriyoruz”

Emekliliğini Konak Belediyesi İleri Yaş Sağlıklı Yaşam Merkezi kurslarına katılarak değerlendiren Avni Kıpçak, insanın her yaşta hobileri olması ve üretmeyi asla bırakmaması gerektiğini vurguladı ve “Seramikle başladım, heykele geçtim. Yaşamda tutunacak dalların olması gerekir. Her şeyden önce üretken olmalıyız. Hobilerimiz olmalı. Belli bir yaşa geldik, bu yaşımızda dışarıda boş vakit geçirmek yerine zamanımızı üreterek geçiriyoruz” dedi.

 

“Sabah ilk işim, kahvaltıdan sonra ilaçlarımı içip buraya yürüyerek gelmek”

Heykel sınıfının başarılı kursiyerlerinden Hatice Şarlı da uzun bir meslek hayatının ardından emeklilikte de üretmeye devam ettiğini ifade etti. Merkezin özellikle kadınlara destek olan yönüne de değinen Şarlı şunları söyledi: “Sabah ilk işim, kahvaltıdan sonra ilaçlarımı içip buraya yürüyerek gelmek. Büyük bir keyifle ve heyecanla geliyorum. Ben 70 yaşındayım. Hedefim heykelde de yeteneğimi ilerletmek. Bu merkez bizim gibi kadınlara maddi ve manevi desteğe devam ediyor. Arkadaşlarımız burada yaptıkları eserleri maddiyata da dönüştürebiliyor. Her bakımdan bu desteği için belediyemize, belediye başkanımıza çok teşekkür ediyoruz.”

 

Konak Belediyesi Ziya Zişan Saadet Aytulun Kardeşler İleri Yaş Sağlıklı Yaşam Merkezi’nde kurslara katılmak isteyenler 445 43 20 numaralı telefondan detaylı bilgi edinebilir. Akın Simav Mahallesi,  Halil Rıfat Paşa Caddesi. No:380 adresinde bulunan merkeze bizzat başvurarak yeni dönem kurslarına kayıt olunabiliyor.   

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Buca’da çocuklara özel Ramazan eğlencesi

Buca’da çocuklara özel Ramazan eğlencesi

Başkan Görkem Duman’dan çocuklara davet var! Buca Belediye Başkanı Mimar Görkem Duman, 22 Mart Cumartesi günü düzenleyecekleri Ramazan eğlencesine tüm çocukları davet ederek, “Çocuklarımızı doyasıya eğlenerek Ramazan ruhunu yaşayacakları iftar çadırımıza bekliyoruz” dedi. Buca Belediyesi, Ramazan ayının manevi iklimini ve güzelliklerini yaşamaları için çocuklara özel Ramazan eğlencesi hazırladı. 22 Mart Cumartesi günü iftar vaktinde Buca Çarşı’da bulunan iftar çadırında gerçekleştirilecek programda, Hacivat – Karagöz, sihirbaz, ateşbaz, maskot ve baloncuk (bubble show) gösterileri ile yüz boyama gibi birbirinden eğlenceli etkinlikler yer alacak. “RAMAZAN AYI AĞIZ TADIYLA GEÇSİN” İlçede yaşayan çocukları iftar çadırında gerçekleşecek Ramazan eğlencesine davet eden Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, “Mübarek Ramazan ayının birlik ve beraberliğini 7’den 70’e hep birlikte yaşamak için çocuklarımızı cumartesi akşamı iftar çadırımıza bekliyoruz. Onlar için doyasıya eğlenerek Ramazan ruhunu yaşayacakları bir akşam hazırladık. Manevi önemi büyük olan Ramazan ayının ilçemizde ağız tadıyla, birliktelik içerisinde yaşanması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Oruç tutarken enerjinizi artıracak öneriler

Oruç tutarken enerjinizi artıracak öneriler

 

Ramazan ayını sağlıklı tamamlamak için önerilerde bulunan Diyetisyen Çağlasu Alageyik, “Ramazan ayında sağlıklı beslenme, oruç tutarken enerjinizi korumanın ve vücudunuzu dengede tutmanın anahtarıdır. İftarda ve sahurda doğru besinleri seçmek, oruç süresince enerjinizi dengede tutar” dedi.

 

İstinye Üniversite Hastanesi Medical Park Gaziosmanpaşa’dan Diyetisyen Çağlasu Alageyik, Ramazan’da sağlıklı beslenme hakkında açıklamalarda bulundu.

İftarda dikkat edilmesi gerekenlere değinen Dyt. Alageyik, “İftara başladığınızda öncelikle su içmek çok önemlidir. Vücudunuz uzun süredir susuz kalmış olduğundan, oruç açarken bol miktarda su içmelisiniz. 1-2 su bardağı su içmek, mideyi rahatlatır ve sindirimi kolaylaştırır. İftara hurma ile başlamak geleneksel olarak önerilir. Hurma, hızlı enerji sağlar, kan şekerini dengeler ve sindirim sistemini uyarır. Ayrıca, hurmada bulunan lif, iftarda mideyi fazla doldurmadan daha uzun süre tokluk sağlar” diye konuştu.

KOMPLEKS KARBONHİDRATLAR UZUN SÜRE TOKLUK SAĞLAR 

Dyt. Alageyik, örnek iftar menüsünü şöyle paylaştı:

“Çorba: İftara genellikle hafif bir çorba ile başlamak idealdir. Özellikle mercimek çorbası gibi besleyici ve düşük kalorili seçenekler tercih edilebilir. Çorba, mideyi yumuşatır ve sindirimi başlatır. Ayrıca, sıcak sıvılar, vücudun sıvı dengesini yeniden kurmasına yardımcı olur.

Ana yemek: Ana yemekte, vücudun ihtiyaç duyduğu protein, karbonhidrat ve sağlıklı yağları dengelemek önemlidir. İdeal bir yemek, ızgara tavuk, hindi veya et gibi yüksek kaliteli protein kaynakları içermelidir. Bu yemeklere kepekli pilav, bulgur pilavı, makarna veya kinoa gibi kompleks karbonhidratlar eklemek, uzun süre tokluk hissi sağlar. Ayrıca, zeytinyağlı sebzeler gibi sağlıklı yağ kaynakları da bu öğünde yer almalıdır.

Sebzeler: Sebzeler lif açısından zengin oldukları için sindirim sistemine yardımcı olur. Brokoli, karnabahar, ıspanak, kabak gibi sebzeler, vücudun vitamin ve mineral ihtiyacını karşılar. Ayrıca, pişirme sırasında zeytinyağı kullanmak, sağlıklı yağ alımını artırır.

Salata: C vitamini ve diğer besin öğeleri açısından zengin, bol yeşillikli ve zeytinyağlı bir salata, yemekle birlikte tok kalmanıza yardımcı olur. Örneğin, domates, salatalık, roka, maydanoz gibi sebzelerle hazırlanmış, limon ve zeytinyağı eklenmiş bir salata, sindirimi destekler.”

İFTAR SONRASI HAFİF TATLILAR TERCİH EDİN

İftar sonrası ağır şerbetli tatlılar yerine daha hafif seçeneklerin tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Dyt. Alageyik, “Sütlaç, güllaç, keşkül gibi sütlü tatlılar, hem hafif hem de sindirimi kolaydır. Ayrıca, tatlının yanında fazla şekerli olmayan içecekler tercih edilmelidir. Eğer şerbetli tatlı tercih ediyorsanız, şerbetin miktarını azaltmak iyi bir fikir olabilir. İftarın yanında taze sıkılmış meyve suyu, ayran, ev yapımı komposto gibi sağlıklı içecekler tercih edilebilir. İçeceklerin aşırı şekerli olmamasına dikkat edilmelidir. Su da her zaman en iyi seçenek olup, oruç sırasında kaybedilen sıvıyı dengelemeye yardımcı olur” dedi.

SAHURDA EN AZ 1.5- 2 LİTRE SU TÜKETİLMELİ

Sahura erken kalkılması ve yavaş yemek tüketilmesini öneren Dyt. Alageyik, “Sahura kalktığınızda acele etmeyin. Yavaşça yiyin ve fazla yemekten kaçının, çünkü sahurda fazla yemek sindirim sistemini zorlayabilir. Sahurda bol su içmek çok önemlidir. Bu, oruç boyunca susuz kalmanızı engeller. Genellikle, sahurda en az 1,5-2 litre su içmek önerilir. Ancak, aşırı tuzlu gıdalardan kaçınarak fazla susuzluk çekmekten kaçınmalısınız” ifadelerini kullandı.

YULAF EZMESİ, TAM BUĞDAY VE ÇAVDAR EKMEĞİ UZUN SÜRE ENERJİ SAĞLAR

Sahurda tüketilmesi gereken besinlerden bahseden Dyt. Alageyik, şu bilgileri paylaştı:

“Sahurda yulaf ezmesi, tam buğday ekmeği, çavdar ekmeği gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Bu tür karbonhidratlar, mideyi uzun süre doldurarak gün boyunca daha uzun süre tokluk sağlar ve kan şekerinin dengede kalmasına yardımcı olur. Ayrıca, bu tür besinler daha yavaş sindirilir, bu da uzun süre enerji sağlar. Sahurda, gün boyunca tok kalmak için protein içeren besinler de eklenmelidir. Yumurta, peynir, yoğurt, lor peyniri gibi yüksek kaliteli protein kaynakları, kas kaybını önler ve uzun süre enerji verir. Ayrıca, ceviz, badem gibi sağlıklı yağlar da eklenebilir. Zeytinyağı veya avokado gibi sağlıklı yağlar, mideyi rahatlatır ve tokluk hissini artırır. Ayrıca, Omega-3 yağ asitleri açısından zengin olan ceviz gibi kuruyemişler, beynin ve kalbin sağlığı için faydalıdır. Meyve ve sebzeler, sahurda önemli bir yer tutmalıdır. Özellikle domates, salatalık, yeşilbiber, ıspanak, kabak gibi sebzeler ve muz, elma, armut gibi meyveler hem lif açısından zengin hem de sindirim sistemini düzenleyici etkiye sahiptir.”

ARA ÖĞÜNLERDE AŞIRIYA KAÇMAYIN

İftar ve sahur arası dikkat edilmesi gerekenleri anlatan Dyt. Alageyik, “İftar ve sahur arasında yavaşça geçebilecek hafif atıştırmalıklar da enerji seviyenizi dengede tutmak için faydalı olabilir. Ancak, ara öğünlerde aşırıya kaçmamaya özen gösterin. Özellikle elma, armut, portakal, karpuz gibi su oranı yüksek meyveler, vücudu nemlendirir ve vitamin sağlar. Yoğurt, sindirim sistemini destekler ve protein kaynağıdır. Biraz bal veya cevizle tatlandırabilirsiniz. Badem, ceviz, fındık gibi kuruyemişler, sağlıklı yağlar ve protein içerdiği için uzun süre tok tutar. Ancak, aşırıya kaçmamakta fayda var çünkü kuruyemişler kalori açısından yoğun olabilir. Az miktarda doğal fıstık ezmesi veya badem ezmesi sağlıklı yağlar sağlar” şeklinde konuştu.

ORUÇLUYKEN EGZERSİZİ DİKKATLİ YAPIN

Tuz tüketimine de dikkat edilmesini vurgulayan Dyt. Alageyik, “Sahurda ve iftarda aşırı tuzlu gıdalardan kaçının. Tuz, vücudun su dengesini bozarak daha fazla susamanıza sebep olur. Tuzlu peynir, zeytin gibi besinlerden kaçının ya da miktarını sınırlayın. İftar sırasında, şekerli gazlı içeceklerden veya hazır meyve sularından kaçının. Bunlar kısa süreli enerji sağlar, ancak kan şekerinde ani dalgalanmalara sebep olabilir. Yavaş yemek, sindirimi kolaylaştırır ve mideyi rahatlatır. Ayrıca, yemeklerinizi iyi çiğnemek, mideyi fazla zorlamadan sindirimi hızlandırır. Oruç tutarken egzersiz yaparken dikkatli olmalısınız. Hafif yürüyüşler, yoga gibi düşük tempolu aktiviteler iftar sonrası sindirime yardımcı olabilir. Ağır egzersizler, oruç sırasında zorlayıcı olabilir” dedi.

SAĞLIKLI VE DENGELİ BESLENME ÖNEMLİ

Ramazan ayında sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çeken Dyt. Alageyik, “Hem vücut sağlığınızı hem de ruh halinizi korumanıza yardımcı olur. İftarda ve sahurda doğru besinleri seçmek, oruç süresince enerjinizi dengede tutar. Ayrıca, su tüketimi, tuzdan kaçınma ve protein kaynaklarını artırma gibi basit önlemlerle Ramazan ayını sağlıklı bir şekilde geçirebilirsiniz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

çankaya belediyesi semt tiyatroları yeni döneme hazır

çankaya belediyesi semt tiyatroları yeni döneme hazır

-çankaya’nın ödüllü semt tiyatroları çalışmalarını sürdürüyor

 

Çankaya Belediyesi Semt Tiyatroları, ilçenin kültürel zenginliğini artırarak Çankayalıların sosyal yaşamını renklendirmeye devam ediyor. “Yılın Projesi” ödülünü kazanan ve bugüne kadar 15 binden fazla izleyiciye ulaşan Semt Tiyatroları, gönüllülük esasına dayalı oyuncu kadrosuyla çalışmalarını sürdürüyor.

 

Çankaya Belediyesi’nin sosyal belediyecilik anlayışı doğrultusunda hayata geçirilen Çankaya Belediyesi Semt Tiyatroları, tiyatro sanatını semtlere yaygınlaştırmayı ve farklı toplum kesimlerinin bu sanattan faydalanmasını amaçlıyor. Gönüllü katılımcılardan oluşan tiyatro grupları, kendi semtlerinde oyun sahneleyerek gösteri sanatını geniş kitlelere ulaştırıyor. 18 yaş ve üzeri her vatandaşın katılımına açık olan Semt Tiyatroları, Çayyolu, 100. Yıl, Yıldız, Maltepe, Dikmen ve Or-An semtlerinde bulunan Çankaya Evleri’nde faaliyet gösteriyor.

 

UZMAN EĞİTMENLERDEN TEORİK VE PRATİK DERSLER

Semt Tiyatroları’na katılan Çankayalılar; yaratıcı drama, diksiyon, senaryo, oyun metni çözümleme ve uygulama, makyaj, kostüm-aksesuar, dekor hazırlama, sahne ışığı ve ses, sahneleme teknikleri gibi alanlarda eğitim alıyor. Gönüllü katılımcılar için hazırlanan tiyatro kurs programı, tiyatro alanında deneyimli eğitmenler ve uzman öğreticiler tarafından yürütülüyor.

 

Semt Tiyatroları katılımcıları, aldıkları derslerin yanı sıra belirli dönemlerde akademisyenlerin verdiği halk tiyatrosu, orta oyunu, Karagöz, batı tiyatrosu, pandomim, çağdaş tiyatro akımları ve doğaçlama tiyatro gibi konuları içeren konferans ve atölyelere de katılma fırsatı buluyor. Ayrıca dekor, kostüm ve sahne provaları gibi teknik gereksinimler Çankaya Belediyesi tarafından karşılanıyor.

 

15 BİN İZLEYİCİYE ULAŞAN ÖDÜLLÜ PROJE

Her semtte eğitim ve sahneleme sürecini yöneten deneyimli yönetmenlerin liderliğinde yürütülen Semt Tiyatroları, Çankaya ilçesinin kültürel zenginliğini artıran, sürekliliği ve sürdürülebilirliği olan bir sanat faaliyeti olarak dikkat çekiyor.

 

Geçen iki sezonda “Kadın Sığınağı”, “Tersine Dünya”, “Ferhat ile Şirin”, “Entrikalı Dolap Komedyası”, “Yılbaşı”, “Düdüklüde Kıymalı Bamya”, “Deli Saçması”, “Aklımdaki Kadınlar” ve “İkinci Bahar” adlı oyunları sahneleyen Semt Tiyatroları, farklı il ve ilçelerde turneler düzenleyerek toplamda 15 bin izleyiciye ulaştı. Yeşim Eyüboğlu yönetmenliğinde sahnelenen Nazım Hikmet’in “Ferhad ile Şirin” adlı oyunu, 11. Uluslararası Emek ve Başarı Ödülleri kapsamında 2024 yılında “Yılın Projesi” ödülünü kazandı.

 

Semt Tiyatroları’nın oyunları, Çankaya Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi, Doğan Taşdelen Kültür Merkezi ve Yılmaz Güney Sahnesi’nde ücretsiz olarak izleyiciyle buluşuyor.

 

SEMT TİYATROLARI YENİ DÖNEME HAZIRLANIYOR

Çankaya Belediyesi Semt Tiyatroları, yeni sezonda yeni oyunlarla sahneye çıkmaya hazırlanıyor. Çankaya Evleri’nde haftada bir gün, iki saatlik kurs programları ile eğitim veren Semt Tiyatroları, uzman eğitmenler eşliğinde provalarına devam ediyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

çankaya’da tohum takas şenliği: sağlıklı tohumlar el değiştirdi

çankaya’da tohum takas şenliği: sağlıklı tohumlar el değiştirdi

-3 bin 500 ata tohumu takas oldu

 

Çankaya Belediyesinin, Bahçıvanlık ve Kent Bostanları Eğitimi kursiyerleri ile STK’ları buluşturduğu “Tohum Takas Şenliği”, Yılmaz Güney Sahnesi’nde yapıldı. 3 bin 500 tohumun takas edildiği etkinliğe üreticiler ve tüketiciler büyük ilgi gösterdi.

 

Çankaya Belediyesinin üreticileri, diğer üreticilerle ve tüketicilerle bir araya getirdiği “Tohum Takas Şenliği”, Yılmaz Güney Sahnesi’nde düzenlendi. Ata Tohum Takas Derneği, Çiğdemim Derneği ve TEMA Vakfının destekleriyle gerçekleştirilen şenliğe, Bahçıvanlık ve Kent Bostanları Eğitimi kursiyerleri katıldı. Gıda güvenliği kapsamında sağlıklı tohumların el değiştirmesinin ve sürdürülebilirliğinin amaçlandığı etkinlikte, STK’lar katılımcılara aynı zamanda tohumların dikimi üzerine bilgi paylaşımında bulundu.

 

Bahçıvanlık ve Kent Bostanları Eğitimi’nden 250 kursiyerin katıldığı şenlikte, 2 binin üzerinde tohumla üreticiye destek olan Çankaya Belediyesinin yanı sıra, etkinliğe destek veren kurumların katkısıyla toplam 3 bin 500 tohum takası gerçekleşti. Şenlikte, çoğunlukla İç Anadolu’da kullanılabilecek sebzeler ve yetiştiği bölgenin ekolojisine uyum sağlamış bitkiler yer aldı. Ata Tohum Takas Derneği ve Çiğdemim Derneği, kendi tohum bankalarındaki domates, biber, kabak, mısır, ayçiçeği, bamya, dereotu, patlıcan, salatalık, pırasa gibi kışlık, baharlık ve yazlık sebze tohumlarını katılımcılarla paylaşırken; TEMA Vakfı ise meşe palamudu dikimi hakkında bilgilendirme yaptı.

 

Küçük paketler halinde hazırlanan ata tohumlarının el değiştirdiği şenlikte, güvenilir tohumlar üreticiden başka üretici ve tüketicilere ücretsiz şekilde aktarılarak güvenli tarım ve sağlıklı topluma destek veriliyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüketici Güven Endeksi, Mart 2025

Tüketici Güven Endeksi, Mart 2025

Tüketici güven endeksi 85,9 oldu

Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Şubat ayında 82,1 iken Mart ayında %4,6 oranında artarak 85,9 oldu.

Tüketici güven endeksi, Mart 2025Tüketici güven endeksi, alt endeksleri ve değişim oranları, Mart 2025

Endeks Bir önceki aya göre
değişim oranı (%)
Şubat Mart Şubat Mart
Tüketici güven endeksi 82,1 85,9 1,4 4,6
Mevcut dönemde hanenin maddi durumu 65,6 70,9 1,1 8,2
Gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi 83,1 84,7 3,1 2,0
Gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi 79,3 84,6 0,3 6,7
Gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi 100,3 103,2 1,0 2,8

Bu konu ile ilgili bir sonraki haber bülteninin yayımlanma tarihi 22 Nisan 2025’tir.
___________________________________________________________________________________________________

AÇIKLAMALAR

Tüketici güven endeksi 0-200 aralığında değer alabilmektedir. Tüketici güven endeksinin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu göstermektedir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı