Aylık arşivler: Mart 2025

Nevşehir Belediyesi, Ramazan ayının manevi iklimini yaşatmak amacıyla, bu yıl nostalji ve maneviyat dolu programlar organize etti.

Kuran-ı Kerim Tilaveti, dini sohbetler, semazen gösterileri, gönül sohbetlerinin yanı sıra çocuklar için Hacivat-Karagöz oyunu, çeşitli yarışmalar ve gösteriler düzenleniyor.

Nevşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde planlanan ilahi konserlerinden, semazen gösterilerine ve yüzlerce yıllık geçmişe sahip Hacivat-Karagöz gölge oyunundan daha birçok nostalji dolu programlar geleneksel Ramazan etkinlikleri kapsamında Nevşehirli vatandaşlarla buluşacak. 

İlk sahurunu mehteran takımının söylediği ve çaldığı marşlar eşliğinde açan Nevşehirli vatandaşlar Belediye Başkanı Rasim Arı’ya büyük sevgi gösterisinde bulunarak teşekkür ettiler.

Etkinlikler kapsamında Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri de çeşitli programlar düzenleniyor. 

Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı’nın talimatları doğrultusunda bugün iftardan hemen önce Nevşehir Belediyesi ekipleri tarafından Jandarma Kavşağı, Nevşehir Merkez Ziraat Bankası, Sanayi Kavşağı ve Cevher Dudayev Mahallesinde bulunan parkta Ramazan ayına özel Tahinli Simit dağıtımı yapıldı.  

Diğer taraftan 02 Mart 2025 Cumartesi günü bugün planlanan etkinlikler kapsamında İlahi Sanatçısı Mustafa Cihat müzikseverlerle bir araya geldi. 

Semazen gösterisi ve ilahi dinletisinin ardından Hacivat-Karagöz oyunu çocuklar için sahne aldı.  

 

09 Mart 2025 Cumartesi günü Yazar – İlahi sanatçısı Mehmet Ercan, 

16 Mart 2025 Cumartesi günü Yazar Sıtkı Aslanhan ve 

23 Mart 2025 Cumartesi günü İlahi sanatçısı Ömer Karaoğlu Nevşehirlilerle buluşacak. 

On bir ayın sultanı Ramazan ayının manevi iklimine uygun düzenlenen Nevşehir Belediyesi kültür ve sanat etkinliklerine ilginin yoğun olması bekleniyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Altay Tüm Konyalıları Mukaddes Emanetler Sergisi’ni Görmeye Davet Etti

Konya Büyükşehir Belediyesi mübarek Ramazan ayında mukaddes emanetleri Konyalılarla buluşturuyor. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 16 Kabe örtüsü ve 47 adet teberruktan oluşan serginin Taş Bina’nın altındaki sergi alanında bir ay boyunca ziyarete açık olacağını belirterek, “Ramazan’ın ruhuna uygun bir şekilde bu sergiyi burada açıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Tüm Konyalıları ve civardaki illeri bu güzel emanetleri görmeye davet ediyorum.

Konya Büyükşehir Belediye tarafından Ramazan Etkinlikleri kapsamında “Mukaddes Emanetler” Sergisi açıldı.

Konya Büyükşehir Belediye Taş Bina Sergi Salonu’ndaki açılışta konuşan Türkiye’nin önemli mukaddes eser emanetçilerinden Erol Güzel, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Ramazan Etkinlikleri kapsamında açılan “Mukaddes Emanetler” sergisinde 50’ye yakın teberrukun ve Kabe örtülerinin sergilendiğini belirterek, “Kadim şehir dediğim Konya için Resulullah Efendimize ait mübarek emanetler ve Kabe-i Muazzama’nın üzerine çeşitli dönemlerde asılmış örtüleri getirdik. Bir ay süreyle, seveni sevdiğiyle buluşturmak için Konya Büyükşehir Belediye Başkanımızın hazırladığı güzel bir program olacak. Ramazan ayı boyunca Konyalı kardeşlerimizin ziyaretlerine açık tutulacak” dedi.

“RAMAZAN-I ŞERİF’İN EN GÜZEL YAŞANDIĞI ŞEHİRDEYİZ”

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, çok kıymetli bir emanet koleksiyonunun Konya’da sergilenmesinden dolayı büyük memnuniyet duyduklarını ifade etti.

Ramazan ayının ilk gününde böyle anlamlı bir sergiyi ziyaret etme imkanının mutluluk verici olduğunu paylaşan Başkan Altay, “Ramazan’ın tüm İslam alemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Özellikle iftar sofralarımızda misafirlerimizi eksik etmeyelim, camilerimize mutlaka çocuklarımızla gidelim ve Ramazan’ı ailece hep birlikte yaşayalım. Konya uzun süre İslam dünyasının başkentliğini yapmış bir şehir ve bugün de İslami hassasiyetlerin en yüksek olduğu Ramazan-ı Şerif’in en güzel yaşandığı şehirdeyiz. Bu anlamlı ayda çok özel bir sergiyi bugün birlikte ziyaret ettik. Konya’mıza bu vasıfta bir sergi açmamıza vesile olduğu için Erol Güzel beye çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“TÜM KONYALILARI SERGİYE BEKLİYORUM”

Başkan Altay, 16 Kabe örtüsü ve 47 adet teberruktan oluşan serginin Taş Bina’nın altındaki sergi alanında bir ay boyunca Konyalıların ziyaretine açık olacağını belirterek, “Ramazan’ın ruhuna uygun bir şekilde bu sergiyi burada açıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Özellikle belgeli bir şekilde tescillenmiş Kabe örtülerinin burada bulunuyor olması Konyalıların burayı ziyareti için önemli bir vesile olacak. Peygamber Efendimize ve o döneme ait eserlerin orijinalleriyle replikalarından oluşan bir sergi oluştu. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Tüm Konyalıları ve civardaki illeri bu güzel emanetleri görmeye davet ediyorum. Hayırlı Ramazanlar diliyorum” ifadelerini kullandı.

“PEYGAMBERİMİZLE KALBİ BAĞLANTILARIMIZIN GÜÇLENMESİNE VESİLE OLACAK”

AK Parti Konya Milletvekili Latif Selvi de böylesine anlamlı bir sergiye katılmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, “Peygamberimize, Kabe’ye ait, pek çok ashaba ait olan kıymetli eseri beraber gördük. Unutmayalım ki insanlar nesilleriyle bağlantı kurduğu zaman büyük başarılara imza atabilir. Hayatlarını inşa ederken geçmişten geleceğe uzanabilir. Peygamber Efendimizin kıymetli hatıralarıyla bizi buluşturan bu sergi, Peygamberimiz ile olan kalbi bağlantılarımızın güçlenmesine vesile olacak. Özellikle emeği geçen, bu eserlerle bizi buluşturan organizatör arkadaşımıza, Büyükşehir Belediye Başkanımıza şükranlarımızı sunuyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Serginin açılışına AK Parti Konya Milletvekili Mehmet Baykan, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Cemil Lütfi Özkul, Cumhuriyet Başsavcısı Halil İnal, İl Emniyet Müdürü Maksut Yüksek, İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Mehmet Yünden ile çok sayıda davetli katıldı.

Başkan Altay ve misafirler daha sonra Taş Bina Kültür Sanat’a geçerek Konya Büyükşehir Belediyesi Kudüs Çalışma Grubu üyesi gençlerin Filistin’deki insan hakları ihlallerine yönelik oluşturduğu “Hafıza” sergisini ziyaret etti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yeniden Sinematek’te David Lynch sineması olacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Yeniden Sinematek gösterimleri, mart ayında İzmirlilere seyir zevki yaşatacak. Sinematek gösterimleri kapsamında 16 Ocak’ta hayatını kaybeden yönetmen David Lynch anısına dört film, İzmir Sanat’ta ücretsiz olarak seyirci ile buluşacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Yeniden Sinematek film gösterimleri, birbirinden güzel filmleri İzmirlilerle buluşturmaya devam ediyor. Mart ayı boyunca gösterilecek filmler, ücretsiz olarak gösterime sunulacak. Mart ayı gösterimleri, 16 Ocak’ta hayatını kaybeden yönetmen David Lynch’in anısına “David Lynch’in Yolu” teması ile beyaz perdeye yansıtılacak. Dünya sinemasına unutulmaz eserler kazandıran David Lynch’in anısına oluşturulan seçkide komediden gerilime; belgeselden drama farklı türlerde dört film yer alacak. Seçki kapsaminda Lynch’in filmlerinin yanı sıra onun sinemaya bakışını ve kariyerinin şekillenişini sinema izleyicisine daha iyi aktarabilmek adına kendi sinema dilini kurarken etkilendiği Jacques Tati’nin bir filmi ve David Lynch’in yaşantısına ve sanatına ışık tutan bir belgesel de beyaz perdeyle buluşacak. Birbirinden etkileyici David Lynch hikayelerinde ve yönetmenin yaşantısında bir yolculuğa çıkmak isteyen tüm sinemaseverler ücretsiz gösterimlere davetli olacak.

İlk film 2 Mart’ta
Film gösterimleri 2 Mart Pazar günü The Elephant Man (Fil Adam) ile İzmir Sanat Büyük Salon’da başlayacak. 9 Mart Pazar günü Mon Oncle (Dayım), 16 Mart Pazar günü David Lynch: The Art Life (David Lynch: Yaşam Sanatı) ve 23 Mart Pazar günü ise Mulholland Dr. (Mulholland Çıkmazı) İzmir Sanat Büyük Salon’da saat 20.00’de gösterilecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bağımlılık tedavisi kişiye özel düzenlenmeli

Fiziksel ve psikolojik olmak üzere ikiye ayrılan bağımlılık, toplumu tehdit eden bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendiriliyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, kronik bir rahatsızlık olan bağımlılıkta kişinin ömür boyu bağımlılık riski olan madde ve davranışlardan uzak durması için bazı önlemler alması gerektiğine dikkat çekiyor. Tütün, alkol veya madde bağımlılıkları gibi fiziksel bağımlılıklar ile kumar ve oyun bağımlılığı gibi davranışsal bağımlılıklarda benzer şekilde beynin ödül merkezi olan dopamin sisteminin uyarıldığını belirten Bektaş, bağımlılık tedavisinin bireyin ihtiyaçlarına göre, kişiye özel olarak düzenlenmesi gerektiğini vurguluyor.

               

İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, 1-7 Mart Yeşilay Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada kimyasal ve davranışsal bağımlılıklar, benzerlikleri ve nedenlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Bağımlılığı ruhsal destek almadan sonlandırmak oldukça güç

 

Bağımlılığın toplumu tehdit eden bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirten Zuhal Doğan Bektaş, “Birey ve toplum üzerinde pek çok açıdan yıkımlara yol açar, aile hayatını, toplumun güvenliğini olumsuz yönde etkiler. Bağımlılıkta kişi belli bir maddeye ya da davranışa karşı aşırı ve kontrol edilemeyen bir istek ve ihtiyaç duyar. Bu durum kişinin hayatında bedensel, ruhsal, toplumsal, yasal olarak olumsuz sonuçlar doğurmasına rağmen kişi kendisini bağımlı olduğu madde ya da davranıştan alıkoyamaz. Gün içerisinde zamanının büyük kısmını maddeyi temin etmek ve kullanmak için ya da etkilerinden kurtulmak için harcar. Sürekli bağımlı olduğu madde ya da davranış ile zihni meşguldür. Bağımlı kişiler, sosyal aktivitelerini, sorumluluklarını yerine getirmekte güçlük çeker, kişiler arası ilişkilerde bağımlılık yüzünden ciddi sorunlar yaşayabilirler. Fakat yaşadıkları tüm bu olumsuzlukların farkında olmalarına rağmen bağımlılığı ruhsal destek almadan sonlandırmak oldukça güçtür. Bu alanda çalışan ruh sağlığı profesyonellerinden destek alınması bu zorlu süreçte başarı şansını arttıracaktır. Unutulmamalıdır ki bağımlılık, tedavisi mümkün olan bir beyin rahatsızlığıdır” diye konuştu.

 

Tolerans gelişmesi, bağımlılığın belirtisidir

 

Bağımlılığın fiziksel ve psikolojik bağımlılık olmak üzere ikiye ayrıldığını belirten Zuhal Doğan Bektaş, “Fiziksel bağımlılık, bedenin bir maddeye (örneğin alkol, uyuşturucu, nikotin) alışması ve bu maddeyi düzenli olarak almadan normal işlevlerini yerine getirememe durumudur. Beden, zamanla bu maddeyi kabul eder ve onun varlığını bir tür “gereklilik” olarak algılar. Fiziksel bağımlılığın belirtilerinden biri, tolerans gelişmesidir. Tolerans geliştiğinde kişi aynı etkiyi görebilmek için daha yüksek dozda madde kullanmak zorunda kalır” dedi.

 

Alkol, kumar, teknoloji bağımlılıklarında ortak nokta: Dopamin salınımı

 

Kimyasal bağımlılık ve davranışsal bağımlılıklarda ortak noktanın dopamin salınımı olduğunu kaydeden Zuhal Doğan Bektaş, şöyle devam etti:

“Tütün, alkol veya maddenin içerisindeki kimyasal maddeler, beynin ödül sistemi üzerinde etkili olur. Beyindeki ödül merkezinde hızlı bir şekilde dopamin salınımına yol açarak verdiği haz/ödül kişinin bu kimyasalı tekrar tekrar kullanmayı istemesine yol açar. Kumar ya da teknoloji bağımlılığı ise davranışsal bağımlılıklar başlığı altında yer almaktadır. Davranışsal bağımlılıklarda da aslında yine benzer şekilde beynin ödül merkezi olan dopamin sistemi uyarılmaktadır. Kumar oynarken kişi, kazanç sağladığında ya da teknoloji ile etkileşime girerken, örneğin sosyal medyada aldığı beğeni ve izlenme sayısı, video oyunları, çevrimiçi alışveriş gibi durumlar kişiye kısa süreli ve değişken zamanlı ödül almanın verdiği hazzı yaşatır. Bu durum, ödül merkezinde alkol madde kullanımındakine benzer şekilde dopamin artışına neden olur. Dopamin salınımının verdiği geçici haz kişiyi daha fazla ödül arayışına iter ve bu durum tekrar eden davranışsal bağımlılıklara yol açar.”

 

Yoksunluk belirtileri ile baş etmede ilaç kullanılıyor

 

Kişinin maddeyi kullanmadığında ise yoksunluk belirtileri görüldüğünü söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, “Yoksunlukta hangi belirtilerin olacağı temelde kullanılan maddenin tipine göre değişkenlik göstermekle birlikte uyku düzeni ve iştah değişiklikleri, terleme, mide bulantısı, kas ağrıları, titreme gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtilerin verdiği rahatsızlıklardan dolayı kişi, tekrar madde kullanımına yönelmektedir. Yoksunluk belirtileri ile baş etmekte kullandığımız ilaçlar hastalarımızın özellikle madde kullanımını bıraktığı ilk haftalarda yaşadıkları zorluklara karşı destek sağlamaktadır” dedi. 

 

Psikolojik bağımlılıkta terapi yöntemleri etkili oluyor

 

“Psikolojik bağımlılık ise kişinin bir maddeye ya da davranışa zihinsel ve duygusal olarak ihtiyaç duyması ve arzulamasıdır” diyen Zuhal Doğan Bektaş, “Kişi bağımlı olduğu şeyin rahatlatıcı, ödüllendirici etkisinden haz duyması sebebiyle bir yandan da stres, üzüntü, kaygı gibi olumsuz duygulardan kaçış sağladığı düşüncesiyle bağımlılığı sürdürür. Yani psikolojik bağımlılık, duygusal ve zihinsel ihtiyaçlar, kaçış arayışı ve keyif alma ile ilişkilidir. Yoksunluk belirtilerine yol açmaz ancak kişi, madde veya davranışa dair yoğun istek ve düşüncelerle mücadele eder. Genellikle fiziksel bağımlılığa oranla daha uzun süre devam edebilir çünkü kişi fizyolojik bir zorunluluk hissetmese de duygusal ve zihinsel olarak maddeyi arar. Terapi yöntemleri kullanılarak psikolojik bağımlılık ile mücadele etmek uzun dönemde nüksleri önlemek için gereklidir” dedi.

 

Bağımlılık tedavisinin bireyin ihtiyaçlarına göre, kişiye özel olarak düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Zuhal Doğan Bektaş “Kişinin tedavisi tamamlandıktan sonra da bağımlılığın kronik bir rahatsızlık olduğu, kişinin ömür boyu bağımlılık riski olan madde ve davranışlardan uzak durması için bazı önlemler alması gerektiği vurgulanmalıdır. Psikoterapiler bu anlamda bağımlılık ile mücadelede oldukça etkilidir” dedi.

 

 

Bağımlılıkla mücadele için plan yapıyor, çözüm önerileri üretiyoruz

 

Dr. Öğretim Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, “1-7 Mart Yeşilay Haftası’nda farkındalık yaratmak adına yapılan bilgilendirmelerin kıymetli olduğunu, bağımlılıktan uzak, sağlıklı bir yaşama dikkat çekilmesinde etkili bir rol oynayacağını düşünüyorum. Atlas Üniversitesi bünyesindeki bağımlılık komisyonu olarak bağımlıkla mücadele için planlamalar yapmakta, çözüm önerileri üretmekteyiz. Ulusal ve uluslararası alanda bağımlılık ile mücadelede örnek bir üniversite modeli olma yolunda ilerlemekteyiz” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hijazkâr Grubu’nun ‘Biçare Akşamlar’ Konseri Manisalılarla Buluştu

Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve sanatseverlerin büyük ilgi gösterdiği Hijazkâr Grubu’nun ‘Biçare Akşamlar’ konseri, Kültür Merkezi Lale Salonu’nda vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşti. 

 

Manisa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi tarafından organize edilen, müziğin büyüleyici tınılarıyla dolu gece, Kültür Merkezi Lale Salonu’nda düzenlendi. Manisa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Halk Eğitim Şube Müdürü Serap Gücüyen’in de katıldığı ve vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği konser, Türk müziğinin seçkin eserleriyle izleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. Sanatçılar, güçlü yorumlarıyla dinleyicileri geçmişten günümüze uzanan müzikal bir yolculuğa çıkardı. Ücretsiz olarak gerçekleştirilen konser, sanatseverlerden tam not aldı. İzleyiciler, duygu dolu anlar yaşarken program sonunda sanatçıları uzun süre ayakta alkışladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Manevi pratikler depresyon riskini azaltabiliyor!

Araştırmalara göre, dini ritüellerin ve manevi pratiklerin, kortizol seviyelerini dengeleyerek kaygıyı azalttığını dile getiren Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Maneviyata yönelen kişilerde düzenli olarak yapılan içsel değerlendirme ve anlam arayışı ile bireylerde ruhsal dinginlik ve iç huzurun arttığı gözlemlenmiştir.” dedi. Şükür ve affetme duygularının, psikolojik dayanıklılığı desteklerken, manevi pratiklerin de depresyon riskini azaltabildiğini aktaran Sedef Koç Bal, yardımlaşma ve dayanışmanın, bireyin ruhsal tatminini artırarak toplumsal bağları güçlendirdiğini söyledi ve Ramazan boyunca kazanılan bu ruhsal kazanımları sürdürebilmek için, bireylerin bu dönemde geliştirdikleri alışkanlıkları günlük yaşamlarına entegre etmeleri önerisinde bulundu.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, maneviyata yönelerek oruç tutmak ve ibadet etmek gibi ritüeller başta olmak üzere Ramazan ayının manevi yönden kişilerin ruh sağlığına nasıl katkıda bulunduğu hakkında bilgi verdi.

Oruç tutmak, stresle başa çıkma mekanizmalarını güçlendirebilir.

Ramazan ayının, bireyin sabır duygusunu geliştirmesi için doğal bir ortam sunduğunu aktaran Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Oruç tutmak, biyolojik ve psikolojik ihtiyaçların ertelenmesini gerektirir; bu da özdenetim mekanizmalarını güçlendirir. Psikolojik dayanıklılığın temel unsurlarından biri olan sabır, zorluklara karşı tahammül edebilme ve duygusal tepkileri yönetebilme kapasitesini artırır. Açlık, susuzluk gibi biyolojik ihtiyaçların karşılanamadığı anlarda bunun bireyde yaratacağı duygusal zorlanmayı tolere edebilmek önemli bir kazanımdır. Bireyler bu ihtiyaçları ertelemeyi dini motivasyonla yapsa da sonuç olarak öz disiplini arttırması beklenir. Bu süreç, bireyin duygusal regülasyon yeteneğini güçlendirerek daha sağlam bir psikolojik yapı oluşturmasını destekler.” dedi.

Ramazan ayının, yalnızca fiziksel bir ibadet değil, aynı zamanda bireyin ruh sağlığı üzerinde de önemli etkiler yaratan bir süreç olduğunu ifade eden Bal, “Oruç tutmak, biyolojik ihtiyaçları dengelemek yoluyla sabrı pekiştirerek bireyin stresle başa çıkma mekanizmalarını güçlendirebilir. Bu dönemde manevi derinleşme ve içsel muhasebe, psikolojik dayanıklılığı artırarak bireyin duygusal refahına katkıda bulunabilir.” şeklinde konuştu.

Düzenli ibadet, ruhsal dinginliği ve iç huzuru artırıyor!

Oruç tutmanın ruh sağlığı üzerindeki etkilerine değinen Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Oruç, bireyin öz disiplinini artırarak stres yönetimini destekler. Yapılan araştırmalar, dini ritüellerin ve manevi pratiklerin, kortizol seviyelerini dengeleyerek kaygıyı azalttığını göstermektedir. Yaşamında maneviyattan beslenen kişilerde, ruhsal dinginlik ve iç huzurun arttığı gözlemlenmiştir.” dedi.

Ancak depresyon, anksiyete veya diğer psikolojik rahatsızlıkları olan bireyler için Ramazan’ın farklı bir deneyim olabileceğine dikkat çeken Bal, “Bazı bireyler için oruç, biyolojik ritimlerin değişmesi nedeniyle zorluk yaratabilir. Uyku düzenindeki değişiklikler, kan şekeri dalgalanmaları ve uzun süreli açlık, duygu durum bozukluğu olan bireylerde tetikleyici olabilir. Bu nedenle, özellikle psikiyatrik tedavi gören bireylerin doktorlarına danışarak bu süreci yönetmeleri önemlidir.” diyerek uyarıda bulundu.

Ramazan ayı psikolojik dayanıklılığı artırmak için önemli bir süreç…

Ramazan ayında bireylerin, daha fazla içe dönüş yaparak kendilerini anlamlandırma sürecine girdiklerini aktaran Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, bu durumun, duygusal dayanıklılığı artırabileceğini ve ruhsal dengeyi destekleyebileceğini söyledi. “Şükran duygusunun arttığı bu dönemde, bireylerin olumlu düşünce yapılarının güçlendiğini de dile getiren Bal, şükran duymanın, ruh sağlığı açısından koruyucu bir faktör olup depresif belirtileri azaltabileceğini açıkladı.

Ramazan boyunca bireylerin, sabır duygusunu pekiştirme fırsatı bulacağını sözlerine ekleyen Bal şöyle devam etti:

“Sabır, psikolojik dayanıklılığın temel taşlarından biridir. “Sabır, bireyin duygularını düzenleme becerisini geliştirir. Anlık dürtülere karşı koymayı öğrenmek, uzun vadede bireyin stres yönetimini güçlendirir. Bu nedenle Ramazan, psikolojik dayanıklılığı artırmada önemli bir süreç olabilir.

Aynı şekilde affetmek de ruhsal huzuru destekleyen bir unsurdur. Yapılan araştırmalar, affetmenin bireyin kaygı düzeylerini düşürdüğünü ve psikolojik rahatlama sağladığını gösteriyor. Affetmek, kişinin kendisine duyduğu sevgiyi ve içsel barışı artırır. Bu süreç, bireyin daha huzurlu ve dengeli hissetmesine katkıda bulunur.”

Manevi pratikler depresyon riskini azaltabiliyor!

“Ramazan ayında manevi ritüellere yönelmek, bireyin ruh sağlığı üzerinde olumlu etkiler oluşturabilir.” diyen Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, meditasyon ve mindfulness teknikleriyle birleştirilen oruç ibadetinin, bedene dair farkındalığı, zihinsel netliği ve iç huzuru artırabileceğini dile getirdi.

Bal, “Şükran ve meditasyon, bireyin bilinçli farkındalığını artırarak stresle başa çıkmasına yardımcı olur. Manevi pratiklerin beyin üzerindeki etkileri incelendiğinde, bu aktivitelerin pozitif duyguları artırdığı ve depresyon riskini azalttığı görülmüştür.” şeklinde konuştu.

Küçük iyilikler ruhsal tatmini yükseltebilir…

Ramazan ayının, toplumsal dayanışmanın da güçlendiği bir dönem olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Sedef Koç Bal, “Yardımlaşma ve paylaşma, bireyin ruh sağlığını olumlu yönde etkileyerek aidiyet duygusunu artırır. Başkalarına yardım etmek, beyindeki ödül sistemini harekete geçirerek mutluluk hormonlarının salgılanmasını sağlar. Küçük iyilikler bile bireyin ruhsal tatminini yükseltebilir.” dedi.

Ramazan ayının sağladığı ruhsal kazanımları sürdürebilmek için, bireylerin bu dönemde geliştirdikleri alışkanlıkları günlük yaşamlarına entegre etmelerini öneren Bal sözlerini şöyle tamamladı:

“Şükran duygusu, sabırlı olmak, affetmeyi öğrenmek ve düzenli manevi pratiklere devam etmek, yalnızca belirli bir süreyle veya belirli bir inanç sistemiyle değil evrensel olarak ruhsal dengeyi korumaya yardımcı olabilir.

Ramazan, bireylerin ruhsal sağlıklarını güçlendirmek ve iç huzuru yakalamak adına önemli bir fırsattır. Ancak her bireyin bu süreci kendi psikolojik durumuna göre yönetmesi gerektiği unutulmamalı. Özellikle ruhsal rahatsızlığı olan bireylerin bilinçli hareket etmeleri ve gerektiğinde profesyonel destek almaları önemli bir nokta.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Fırça İzleri” Karma Resim Sergisi Sanatseverlerle Buluştu

Manisa Büyükşehir Belediyesi, Dünya Ressamlar Günü’ne özel olarak “Fırça İzleri” adlı karma resim sergisine ev sahipliği yaptı. Kültür Merkezi Lale Fuaye’de düzenlenen etkinlik, sanatseverlerin büyük beğenisini kazandı.

 

Sergide, hayal güçlerini ve düşüncelerini fırça darbeleriyle tuvale aktaran ressamlar Hülya Ersezgin, Betül Şeker, Nagehan Erdoğan, Reyhan Elbirliler, Haldun Taşçeviren, Fehim Taşçeviren, Ramazan Göktaş ve Hidayet Gültekin’in eserleri sanatseverlerle buluştu. Birbirinden farklı üslup ve tekniklerle oluşturulan tablolar, ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Ziyaretçiler, ressam Hülya Ersezgin’in 2008 yılında ödül alan Kuvay-i Milliye konulu eserini de yakından görme fırsatı buldu. Etkinlik boyunca düzenlenen özel sanat performansları, sergiye renk kattı.

 

Öğrencilerden Yoğun İlgi

Minik sanatseverlerin de yoğun katılım gösterdiği serginin açılışını, Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Şube Müdürü Okan Gündüz ve sergide yer alan ressamlar birlikte gerçekleştirdi. “Fırça İzleri” sergisi, Manisa’nın kültürel ve sanatsal zenginliğine önemli katkı sağladı. Sergi, farklı tarzlardaki eserleri bir araya getirerek sanatseverlere geniş bir yelpaze sundu. Ayrıca,  Manisa Anadolu Lisesi öğrencilerinin ziyaretiyle de sanatın gelecek nesillere aktarılmasına katkıda da bulundu.

 

Ressamlar, sanata ve sanatçıya destekleri nedeniyle Manisa Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederek, bu tür organizasyonların kent kültür ve sanat yaşamına büyük katkı sağladığını vurguladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

ROSATOM, Endonezya’da Nükleer Enerji ve NGS İnşaatının Sosyo-Ekonomik Etkileri Konulu Uluslararası Seminerde Çözümlerini Sundu

Etkinlik; Rusya, Endonezya, Türkiye ve Macaristan’dan önde gelen uzmanları bir araya getirdi

Endonezya’nın Bandung kentinde, “Endonezya’da Modern Nükleer Teknolojiler ve Nükleer Güç Santrali (NGS) İnşaatının Sosyo-Ekonomik Etkileri” konulu bir seminer düzenlendi. PLN Nusantara Power ve Endonezya Ulusal Araştırma ve Yenilik Ajansı (BRIN) tarafından organize edilen etkinliğe, Rosatom’dan uzmanların yanı sıra Türkiye Nükleer Enerji A.Ş. (TÜNAŞ) CEO’su Necati Yamaç da katıldı. 

Etkinlikte ayrıca Endonezya Ulusal Enerji Konseyi (DEN), PLN Nusantara Power, BRIN ve Macaristan’dan Paks 2 NGS LTD. Şti. temsilcileri de yer aldı. 

Seminerde, Endonezya’da nükleer enerjinin geliştirilmesi planları, nükleer sanayinin oluşturulmasında karşılaşılan temel zorluklar, altyapı gelişimi ve personel eğitimi gibi konular ele alındı. Endonezya tarafı, ülkede gelecekte inşa edilmesi planlanan nükleer güç santralleri için olası sahaları tanıttı. 

Nükleer enerjinin ekonomik ve sosyal avantajları, üretimin yerelleştirilmesi, düzenleyici ve hukuki mevzuatlar, güvenlik ve depreme dayanıklılık sistemleri konularına özel vurgu yapıldı. Seminerde ayrıca, personel eğitimi ve kamuoyunun nükleer enerjiye ilgisinin artırılması konuları ele alındı. Rosatom, Endonezya’nın ihtiyaçlarına uygun modern enerji çözümlerini sundu.  

Rosatom Proje Direktörü Alexander Tsybulya, seminerde yaptığı açıklamada, “Endonezya, enerji tüketiminde hızlı bir büyüme gösteriyor ve aynı zamanda 2060 yılına kadar karbon nötrlüğü hedefine varmayı planlıyor. Ülkenin farklı bölgelerinde artan elektrik ihtiyacı, yüzer güç üniteleri dahil büyük ve küçük kapasiteli nükleer enerji santralleriyle etkin bir şekilde karşılanabilir. Nükleer enerji, ülkenin enerji sistemi ile ulusal enerji güvenliğini önemli ölçüde güçlendirebilecek güvenilir ve düşük karbon salınımlı bir elektrik üretim kaynağıdır. Rosatom olarak, Endonezya’ya, gelişen ekonomisinin ihtiyaçlarına uygun olarak nükleer enerjiyi geliştirmesine olanak sağlayacak kapsamlı bir çözüm sunmak için benzersiz bir deneyime ve gerekli teknolojiye sahip” dedi.   

Türkiye ve Macaristan’dan gelen konuşmacılar, ülkelerindeki nükleer güç santrallerinin yapımına ilişkin uygulamalı bilgilerini paylaştı, temel zorluklar ile bunların çözüm yöntemlerini ele aldılar ve ayrıca, Rus reaktör teknolojisini seçmelerinin sebeplerinden bahsettiler. Ulusal nükleer projelerin geliştirilmesindeki deneyimleri, gerekli NGS kapasitesi hesaplama yöntemleri ve iletişim teknolojileri Endonezya tarafında büyük ilgi uyandırdı. 

Macaristan Paks II NGS Ltd. Şti. Uluslararası İlişkiler Direktörü Attila Hugyecz, “Paks-2 NGS, Macaristan’ın yeniden sanayileşmesi ve elektrik tüketiminin artmasıyla bağlantılı olarak ülkenin güvenilir enerji arzına önemli bir katkı sağlayacak. Macaristan, Paks NGS’nin işletilmesinde, Rus VVER-440 üniteleriyle 40 yılı aşkın olumlu bir deneyime sahip modern ve güvenilir VVER-1200 3+ nesil teknolojisini seçti. Rosatom, en az 60 yıl garantili hizmet ömrüne sahip yeni güç ünitelerini anahtar teslimi olarak inşa edecek” ifadelerini kullandı.  

 

Endonezyalı izleyicilerin en fazla ilgi gösterdiği konulardan biri, nükleer enerjinin kamuoyunda kabul görmesinin sağlanmasıydı.  

Rosatom’un Endonezya Temsilcisi Anna Belokoneva, konuya ilişkin, “Ulusal enerji projesinin hayata geçirilmesi kapsamında, ilgili tüm taraflarla sürekli iletişim kurmak, nükleer enerjinin ülke ve bireylere faydaları konusunda bilgi paylaşımı çok önemlidir. Rosatom, projelerimizin uygulanmasında farklı ülkelerde bu tür çalışmalar yapma konusunda büyük bir deneyime sahip. Bu deneyimi Endonezyalı ortaklarımızla paylaşmaya hazırız” diye konuştu.  

Seminere, dört ülkeden 60’tan fazla uzman katıldı. Bu toplantı, Endonezya ve Rusya arasında nükleer enerjinin geliştirilmesinde ikili ilişkilerin güçlendirilmesinde ileri doğru atılan bir başka adımı temsil ediyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir’de Japon Sakura Esintisi başladı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde JİKAD ve Japonya İstanbul Başkonsolosluğu tarafından organize edilen “İzmir’de Japon Sakura Esintisi” etkinlikleri, “Wabi Sabi” sergisiyle Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) başladı. 4 Mart’a kadar devam edecek etkinlikler iki ülke arasındaki kültür bağını güçlendirecek, İzmirliler’e Japon sanatını ve kültürünü yakından tanıma fırsatı sunacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Japonya İzmir Kültürler Arası Dostluk Derneği (JİKAD) ve Japonya İstanbul Başkonsolosluğu iş birliğiyle düzenlenen “İzmir’de Japon Sakura Esintisi” etkinlikleri Wabi-Sabi Resim Sergisi ile başladı. Serginin açılışına İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Zafer Levent Yıldır, Japonya İstanbul Başkonsolosu Keichi Kasahara, Japonya İzmir Fahri Konsolosu Neşe Gök, JİKAD Başkanı Arzu Yücel, iş ve sanat dünyasının temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve çok sayıda sanatsever katıldı. Japon Sanat Merkezi’nin Lotus Grubu tarafından hazırlanan “Wabi Sabi” sergisi büyük ilgi gördü. Sergide, geleneksel Japon mürekkep sanatı olan Sumi-e eserleri yer aldı.

Yıldır: “Wabi-Sabi, bir estetik anlayışı ve felsefe”
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Dr. Zafer Levent Yıldır, “Wabi-Sabi, bir estetik anlayışı ve felsefe. Bu da doğallık ve sadelik ön planda. Modern dünyanın hızında kaybolan insan ruhuna dengelik ve farkındalık sunar. Sadelikteki zarafet, yıpranmışlıktaki hikaye, eksiklikteki tamamlayıcılık Wabi-Sabi’yi çok güzel özetliyor aslında. Bunlar bizlere ışık tutacak çok değerli konular. Hepimizin bu estetik anlayış ve felsefeyle ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

Kasahara: İzmir’e koşarak geldik
Japonya İstanbul Başkonsolosu Keichi Kasahara, “Sayın fahri konsolosumuzun Japonya ve İzmir arasındaki dostluğun gelişmesi ve daha da büyümesi noktasında çalışmalarını arttırmasını gönülden diliyorum. Geçtiğimiz 2024 yılı, Japonya ve Türkiye’nin diplomatik ilişkilerinin kurulmasının yüzüncü yılı olarak iki ülkede de çeşitli kültür etkinlikleri düzenlendi. 2024 yılında 200’e yakın kültür ve tanıtım etkinliği düzenledik. İzmir’de bu etkinliği duyunca büyük bir sevinçle karşıladık ve koşarak geldik. Yeni bir yüzyıla adım attık. Sizlilerin bu ilgisiyle bu ilişkileri daha da yukarı taşımak istiyoruz” dedi.

Güçbirliği mesajı
Japonya İzmir Fahri Konsolosu Neşe Gök, Japonya ile daha fazla köprü kurmak isteyen İzmirli dostlara bu dostluk ve ticaret köprüsünün sağlamlaşması için yardımcı olmaya çalışacağını belirtirken, JİKAD Başkanı Arzu Yücel ise, “Bu iş birliği sayesinde bugün buradayız. Umuyorum ki etkinliğimiz geniş bir izleyici kitlesine ulaşılarak herkes için keyifli bir deneyim olur. JİKAD olarak bizler, Japon kültürünü tanıtmaya, ülkelerimiz arasındaki dostluğu ve iş birliğini güçlendirecek projelere katkı sunmaya devam ediyoruz. Bugün burada bu amaçlar için toplanmamız bizim için çok kıymetli” ifadelerini kullandı.

Japon sanatını ve kültürünü yakından tanıma fırsatı
Sergi Sorumlusu Aynur Küçükyalçın ise eserler ve sanatçılar hakkında bilgi verdi.  Üç gün sürecek etkinlik kapsamında sergiler, seminerler, film gösterimleri, mini konser ve Japon kültürüne dair tanıtımlar gerçekleştirilecek. İzmirliler etkinlikler sayesinde Japon sanatını ve kültürünü yakından tanıma fırsatı bulacak. 4 Mart’a kadar açık olacak serginin yanı sıra AASSM’dedüzenlencek etkinlik programı ise şöyle;

1 Mart Cumartesi – Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi
11.00: 18. Dünya Çocukları Haiku Yarışması-İzmir Durağı: Japon Kültürüyle Buluşma
13.00: Japonya Hükümeti Eğitim (MEXT) Bursu Semineri
14.30: Seminer: Musaşi ve Özgürlüğe Giden Yol
20.30: Piyano ve Saksafon Konseri: Japon Esintisi

1 Mart Cumartesi – Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi – Güzelbahçe Atatürk Kültür Merkezi
12.00: Film Gösterimi: Nosari: Cennetten bir Hediye
14.30: Film Gösterimi: Penguin Highway
17.00: Film Gösterimi: Gün Batımından Sonra
20.30: Film Gösterimi: Antika Bizden Sorulur!

2 Mart Pazar – Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi
13.00: 12. Penceremden Japonya – Japonya Tanıtım ve Japonca Konuşma Yarışması
16.30: Koto Konseri ve Nihonbuyo Dansı Gösterisi: Sakura Rüzgarı

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Deri Günleri Fişekhane’de gerçekleşiyor!

İstanbul’un tarihi dokusunu yansıtan Fişekhane, 7-8-9 Mart 2025 tarihlerinde Deri Günleri etkinliğine ev sahipliği yapacak.

Fişekhane’de düzenlenen 7-8-9 Mart Deri Günleri’nde, birçok ünlü ve yakından takip ettiğiniz influencer da aramızda olacak.  7 Mart’da gelecek isimler Bircan Bali , Aleyna Dalveren, Yeliz Yeşilmen, Banu Alkan , Tuğba Özay, Nagihan  Karadere, Damla Ersubaşı ve daha birçok isim, etkinlik boyunca ziyaretçilerle buluşarak moda ve deri sektörüne dair deneyimlerini paylaşacak.

Sektörün Kalbi Zeytinburnu’ndan Sürdürülebilir Geleceğe

600 yıllık geçmişiyle Zeytinburnu, kürk ve deri sektörünün Türkiye’deki merkezi konumundadır. Organik Giyim Sanayicileri Derneği (OGSD) olarak, doğaya saygılı sürdürülebilir ürünlerin kullanımını teşvik etmeyi amaçlamakta ve bu vizyon doğrultusunda Deri Günleri’ni organize etmekteyiz.

Dünyada deri ve kürk konfeksiyonunda 3. büyük ihracatçı, tekstil sektöründe ise 6. büyük ihracatçı konumunda olan Türkiye, bu gücünü sürdürülebilir üretim anlayışıyla pekiştirmektedir. Deri Günleri, bu vizyon doğrultusunda, üretici firmalarımızı iç piyasa ile buluşturarak kaliteli ve uygun fiyatlı ürünlerin doğrudan tüketiciyle buluşmasını sağlamayı hedeflemektedir.

Deri Günleri’nde Kadınlar Günü’ne Özel Sürprizler!

Deri Günleri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel birbirinden değerli sürpriz hediyelerle ziyaretçilerini karşılayacak. Moda, tasarım ve el işçiliğinin en seçkin örneklerinin sergileneceği etkinlikte, katılımcılar hem sektör profesyonelleriyle tanışma hem de benzersiz fırsatlarla alışveriş yapma imkânı bulacak.

Ayrıca, Türk kadınının zarafetini ve şıklığını, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde üreticisi olduğumuz kaliteli ve özgün ürünlerle buluşturacağız. Deri ve tekstil sektörünün en seçkin koleksiyonları, bu özel etkinlikte tüketicilerle buluşarak unutulmaz bir alışveriş deneyimi sunacak.

Ünlü İsimler Deri Günleri’nde Sizlerle Olacak!

Deri Günleri, sadece bir fuar olmanın ötesine geçerek moda tutkunları, sektör profesyonelleri ve girişimciler için benzersiz bir ticaret ve networking platformu sunmayı hedefliyor. Katılımcılar, perakende sektörüne doğrudan erişim sağlayarak sıcak satış yapma imkânı da bulacak.

Katılım Kontenjanı Sınırlı!

Bu özel etkinlikte yer almak isteyen markalar ve katılımcılar için başvurular başlamış olup, kontenjan sınırlı sayıdadır. Katılım ücretleri ve detaylı program ilerleyen günlerde duyurulacaktır.

Sektörün öncü organizasyon şirketlerinden Zyfest PR & Fuarcılık ev sahipliğinde olan bu özel etkinlik, deri sektörünün en önemli isimlerini bir araya getirecek.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı