Aylık arşivler: Nisan 2025

Hamilelikte Kaçınmanız Gereken 10 Önemli Hata!

     Dikkat! Bu hatalar sağlığınızı tehdit ediyor!

              Erken doğumdan bebekte gelişim geriliğine… 

             Hamileliğin  6. ayından sonra sırtüstü uyumayın! 

  Vitamin takviyelerini asla gelişigüzel kullanmayın, çünkü… !

                     Hamilelikte Kaçınmanız Gereken 10 Önemli Hata!

            

Hamilelik  her kadının yaşamındaki en özel ve hassas dönemlerinden biri kuşkusuz. Anne adayının  hamilelik dönemindeki en büyük arzusu ise bebeğini sağlıklı bir şekilde kucağına almak oluyor. Dolayısıyla,  bu süreçte kendisinin ve bebeğinin sağlığını tehdit eden tüm alışkanlıklardan büyük bir özenle kaçınıyor. Ancak, önemsiz sanılan veya farkında olmadan yapılan bazı hatalar var ki ciddi sağlık sorunlarıyla sonuçlanabiliyor. Örneğin; erken doğuma veya bebekte gelişim geriliğine yol açması gibi! Acıbadem Altunizade Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler,  hamilelik sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için kaçınılması gereken hatalar hakkında bilgi edinmenin son derece önemli olduğunu vurgulayarak,  “Bu dönemde yaşam tarzına dikkat eden, düzenli beslenme, yeterli ve kaliteli uyku ile egzersiz döngüsünde yaşayan anne adaylarının hem gebelik süreci daha kolay geçmekte hem de bebeklerinin doğum sonrası sinir sistemi ile zeka gelişimi daha iyi olmaktadır” diyor. Peki, hamilelik sürecinde en sık yapılan hatalar nelerdir? Hangi yanlış alışkanlıklardan kaçınmak gerekir? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler,  hamilelik döneminde uzak durmanız gereken 10 önemli hatayı ve bunların yerine uygulamanız gereken doğru alışkanlıkları anlattı! 

 

HATA: Hareketsiz kalmak 

Hamilelik döneminde, anne adayları, fiziksel aktivitenin düşük riskini artırabileceği kaygısına kapılabiliyorlar. Ancak, hamilelik sürecinde kanda pıhtılaşmaya olan eğilim arttığı için mutlaka hareket etmeniz gerektiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler,  “Uzun süre hareketsiz kalmak özellikle bacak damarlarında pıhtı oluşma riskini artırabilir ve bu durum hem annede hem de bebekte ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir” uyarısında bulunuyor. 

DOĞRUSU: Hamilelik döneminde, doktorunuzun önerdiği sınırlar içinde, düzenli olarak hareket etmeyi alışkanlık edinin. Günlük yürüyüşler, hafif egzersizler ve aktif bir yaşam tarzı, bu süreci daha sağlıklı ve konforlu hale getirebiliyor. 

 

HATA: Yetersiz veya aşırı beslenmek

Hamilelik döneminde yapılan en büyük hatalardan biri olan yetersiz veya dengesiz beslenmek kan şekerinde ani düşüşlere ve bunun sonucunda bayılma hissi, baş dönmesi, sinirlilik ile terlemeye neden olabilirken bebekte de gelişim geriliği gibi sorunlara yol açabiliyor. Aynı zamanda yine büyük bir hata olan aşırı kilo alımı da gebelik diyabeti ve hipertansiyon risklerini yükselterek sizin ve bebeğinizin sağlığını tehlikeye atabiliyor. Ayrıca aşırı kilo alımıyla birlikte doğum süreci de zorlaşıyor. 

DOĞRUSU: Hamileliğin başından itibaren öğünlerinizi düzenli ve dengeli tüketerek hem kan şekerinizin ani düşüşlerini önleyebilir, hem de bebeğinizin sağlıklı gelişimine destek olabilirsiniz. 3 ana öğünle başlayıp sonrasında ara öğünlerle birlikte sık sık ve küçük porsiyonlar halinde beslenmeye geçmeniz aşırı kilo alımını engeller ve hamilelikte oluşabilecek diyabet ile tansiyon problemlerinin önüne geçer. Hamilelikte karbonhidrat, protein ve yağdan dengeli beslenmek önemlidir. Günlük aldığınız kalorilerin yaklaşık yüzde 50-55’i karbonhidratlardan, yüzde 15-20’si proteinlerden ve yüzde 25-30’u sağlıklı yağlardan oluşmalıdır. 

 

HATA: Vitamin takviyelerini bilinçsizce kullanmak

Hamilelik sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için ilaç ve vitamin takviyelerinin bilinçli kullanılması şart! Dolayısıyla, Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği ve doktorunuzun sizin için uygun gördüğü vitaminleri düzenli olarak kullanmanız gerekiyor. Ancak dikkat!   Önerilenin dışında ek vitamin takviyeleri almanız veya yüksek dozda kullanmanız doz aşımına bağlı olarak mide bağırsak şikayetlerinin artması ve böbrekte taş gelişimi gibi olumsuz etkiler oluşturabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler, tam tersine bu vitaminleri düşük dozda veya yetersiz almanızın da erken doğum riskini artırabileceği uyarısında bulunarak, “Yetersiz vitamin kullanımı aynı zamanda hamilelik boyunca kan değerlerinde azalma yaparak; yorgunluk, çarpıntı ve baygınlık gibi sorunlar yaşanmasına neden olabilir” diyor.

DOĞRUSU: Tüm ilaç ve takviyeleri doktorunuzun kontrolünde, düzenli olarak ve ihtiyacınız doğrultusunda kullanmaya özen gösterin. 

 

HATA: Yetersiz miktarda su içmek

Özellikle hamilelik döneminde, bebeğin büyümesiyle birlikte, idrar kesesine baskı artıyor ve bu durum sık idrara çıkmaya neden olabiliyor. Birçok anne adayı sık tuvalete gitmemek için su tüketimini azaltabiliyor. “Ancak bu büyük bir hatadır!” uyarısında bulunan Dr. Burak Güler, “Su alımının yetersiz olması; dehidrasyon, kabızlık, idrar yolu enfeksiyonları ve amniyon sıvısının azalması gibi ciddi sorunlara yol açabilir” diyor. 

DOĞRUSU: Hamilelik sürecinde vücudun artan sıvı ihtiyacını karşılamak için yeterli miktarda su tüketmeniz çok önemli.  2006 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışmanın verilerine göre; günlük ortalama 2,3 litre (yaklaşık 10 bardak) su ve sıvı tüketmek gerekiyor.  Bunun yanı sıra; yiyeceklerden alınan ek suyla toplam sıvı alımı 3 litreye kadar çıkabiliyor. Ancak, su ihtiyacı bireysel farklılıklar gösterebiliyor ve ortam sıcaklığı, nem, fiziksel aktivite, egzersiz ile hastalık gibi faktörler bu miktarı değiştirebiliyor. Hamilelik sürecinde gün boyunca düzenli aralıklarla su içerek hem kendi sağlığınızı hem de bebeğinizin gelişimini desteklemeyi ihmal etmeyin. 

 

HATA: Altıncı aydan sonra sırt üstü uyumak

Sizin ve bebeğinizin sağlığı için uyku pozisyonuna dikkat etmeniz de büyük bir öneme sahip. Altıncı aydan sonra sırt üstü uyumamaya dikkat edin. Hamilelik ilerledikçe büyüyen bebek ve rahim ana damarlarınıza baskı yaparak kan akışını azaltabiliyor. Bu durum, tansiyon düşüklüğü, nabız değişiklikleri ve baygınlık hissi gibi sorunlar yaşamanıza yol açabiliyor. Plasentaya giden kan akımını azaltması sonucu da bebeğinizin oksijenlenmesini olumsuz etkileyebiliyor. Bunun sonucunda bebeğinizde ani kalp atım yavaşlaması gibi sorunlar gelişebiliyor. 

DOĞRUSU: Özellikle hamileliğin 6. ayından sonra sol yana yatmaya özen gösterin. Sol yana yatmanız kan dolaşımını artırıyor, tansiyon dengesini koruyor ve bebeğinizin daha iyi beslenmesini sağlıyor. 

HATA: Testleri düzenli yaptırmamak

Hamilelik sürecinde, kadın ve doğum hekimleri tarafından belirli aralıklarla kan testleri ve bazı laboratuvar testleri isteniyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler, bu testleri zamanında yaptırmanızın sizin ve bebeğinizin takibi açısından büyük bir önem taşıdığına dikkat çekerek, “Örneğin, ikili test, üçlü-dörtlü test, şeker tarama testi ve detaylı ultrason gibi taramalar belirli haftalarda yapılmalıdır. Özellikle bazı testlerde bu dönemlerin kaçırılması durumunda telafisi mümkün olmayan sorunlar gelişebilir” diye konuşuyor. 

DOĞRUSU: Düzenli doktor kontrollerine giderek testlerinizi hekiminizin önerdiği aralıklarda yaptırmanız, sağlıklı bir hamilelik süreci geçirmenize yardımcı olacaktır.

 

HATA: Uyku düzenine dikkat etmemek

Hamilelik sürecinde uyku kalitesi ile süresi anne adayının ve bebeğin sağlığı için büyük öneme sahip. Öyle ki gece 5 saatten az uyuyan anne adaylarında preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) ve erken doğum riskinin arttığı yapılan çalışmalar tarafından ortaya konmuş. Ayrıca uyku problemleri olan hamilelerde doğum sırasında yorgunluk nedeniyle doğum süreci zorlaşabiliyor. Bunların yanı sıra uyku kalitesi düşük olan anne adaylarında doğum sonrası depresyon görülme riski de artıyor. 

DOĞRUSU: Uyku düzeninizi koruyarak hem sağlıklı bir hamilelik süreci geçirebilir hem de doğuma daha iyi hazırlanabilirsiniz. Bu nedenle, hamilelik boyunca günde 8-10 saat kaliteli uyumaya özen gösterin. Özellikle hamileliğin son aylarında düzenli ve yeterli süre uyumanız doğum sürecine daha dinç ve güçlü hazırlanmanıza yardımcı olacaktır. 

 

HATA: Pişmemiş et ve et ürünleri tüketmek

Hamilelik döneminde her besinin tüketilmesi önerilmiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler, özellikle çiğ veya az pişmiş et ve et ürünlerinden kaçınmak gerektiği uyarısında bulunarak,  “Zira bu tür gıdalar, toxoplasma gondii paraziti taşıyabilir ve hamilelikte enfeksiyona yol açabilir. Bu enfeksiyon hamileliğin erken döneminde düşük riskini artırabilirken, ilerleyen haftalarda bebeğin sinir sistemini olumsuz etkileyerek gelişim geriliğine neden olabilir” diyor.

DOĞRUSU: Etlerin iyi pişirildiğinden emin olmalı, çiğ ete dokunduktan sonra ellerinizi mutlaka iyice yıkamalısınız.

 

HATA: Yanlış egzersizler yapmak 

Hamilelik sürecinde düzenli olarak egzersiz yapmanız hem sizin hem de bebeğinizin sağlığına olumlu katkı sağlıyor. “Ancak bu egzersizler doktorunuz tarafından planlanmalı ve hamileliğinizin seyrine uygun olmalıdır” uyarısında bulunan Dr. Burak Güler, sözlerine şöyle devam ediyor: “Her anne adayının sağlık durumu ve hamileliğin ilerleyişi farklıdır. Dolayısıyla hatalı egzersiz seçimi anne ve bebek sağlığı açısından risk oluşturabilir. Örneğin, preeklampsi sorunu yaşayan bir anne adayının ödem problemi olabileceği için el bilekleri ve ayak bileklerine fazla yük bindiren egzersizler önerilmez” diyor.

DOĞRUSU: Hamilelik sürecine uygun bir egzersiz programı belirlemek için doktorunuz veya bir fizyoterapist ile birlikte hareket etmeyi asla ihmal etmeyin. 

 

HATA: Kozmetik ürünlerin içeriğine dikkat etmemek

Hamilelikte anne adaylarının yaptıkları bir başka önemli hata ise kozmetik ürünlerinin içeriğine dikkat etmemek oluyor.  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Burak Güler, her güzellik ürününün güvenli olmadığını vurgulayarak, “Çünkü cilt tarafından az miktarda da olsa emilen bazı kimyasallar bebeğe ve hamilelik sürecinde daha hassas hale gelen cilde zarar verebilir. Bu nedenle, özellikle retinoidler (A vitamini türevleri), salisilik asit, hidrokinon, formaldehit, ftalatlar, parabenler ve ağır metaller içeren ürünlerden kaçınılmalıdır” diyor.

DOĞRUSU: Doğal ve güvenilir içeriklere sahip ürünleri tercih etmeniz sizin ve bebeğinizin sağlığı için en doğru seçim olacaktır. 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Kolon Kanseri Genç Nüfusta da Belirgin Şekilde Artıyor”

“Kolon Kanseri Genç Nüfusta da Belirgin Şekilde Artıyor”

 

Kolon kanseri özellikle 50 yaş üstü kişilerde sıklığı artan ve tüm kanserler arasında üçüncü sırada yer alan ciddi bir sorun. Her yıl dünyada yaklaşık 900 bin kişinin sinsi ilerleyen kolon kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğine işaret eden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Meltem Ergün, sorunu çok daha ciddi boyutlara getirecek bir noktaya dikkat çekti. Son yıllarda yapılan araştırmaların kolon kanseri vakalarının genç yetişkinler arasında endişe verici bir şekilde arttığını gösterdiğini belirten Prof. Dr. Ergün, “Amerikan Kanser Derneği’nin (ACS) Mart 2024’te yayımladığı bir rapora göre, her beş yeni bağırsak kanseri vakasından biri 40’lı yaşların başında veya daha genç bireylerde teşhis edilmektedir.” Diye hatırlattı.

 

Kolon kanserinin dünyada en yaygın görülen üçüncü kanser türü olduğunu hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Meltem Ergün, dünyada yaklaşık 900 bin kişinin bu hastalıktan hayatını kaybettiğini söyledi. İstatistiklere göre her iki cinsiyet için önemli bir sorun olan kolon kanserleri için 40 yaş altındaki kişilerde görülme ivmesinin artmasının tabloyu çok daha ciddi boyutlara taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Ergün, gençlerdeki bu artışa neden olabilecek noktalara işaret etti. 

GENÇLER RİSK ALTINDA

Amerikan Kanser Derneği’nin (ACS) Mart 2024’te yayımladığı rapordaki verileri aktaran Prof. Dr. Ergün, “Genellikle 50 yaş üstü kişilerde görülen kolorektal kanser, 40’lı, 30’lu hatta 20’li yaşlardaki kişileri de giderek daha fazla etkiliyor. Her beş yeni bağırsak kanseri vakasından biri 40’lı yaşların başında veya daha genç bireylerde teşhis edilmektedir. Bu durum, genç nüfus arasında kolon kanseri vakalarının belirgin bir şekilde arttığını göstermektedir.” Dedi

“AMERİKAN KANSER DERNEĞİ TARAMA YAŞINI 45’E DÜŞÜRMÜŞTÜ”

50 yaş altı erkeklerde kansere bağlı ölümlerin önde gelen nedeni olmasının verdiği endişeyle birlikte 2018 yılında Amerikan Kanser Derneğini harekete geçirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Ergün, 2018 yılında kolerektal tarama için önerilen yaş sınırını 45’e düşürdüğünü belirtti. Düzenli tarama, kolorektal kanserin erken teşhisi veya önlenmesi için çok önemli bir araç olduğu için bu kararın alındığını anlatan Prof. Dr. Ergün, “Çünkü önceleri daha çok 50 yaş ve üzeri bireylerde görülen bu hastalık, artık 20’li ve 30’lu yaşlardaki kişilerde de sıkça teşhis ediliyor. Dolayısıyla farkındalığın çok daha erken yaşlarda başlaması ve gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.” Dedi. 

KIRMIZI BAYRAK KALDIRTACAK BELİRTİLER

2024 yılında Journal of the American Medical Association Dergisinde yayınlanan ve 50 yaş altı yaklaşık 25 milyon kolorektal kanser hastasını kapsayan ve 81 çalışmayı inceleyen bilimsel incelemedeki verileri aktaran Prof. Dr. Meltem Ergün, “Erken başlangıçlı kalorektal kanserli hastalarda en sık görülen belirtinin dışkıda gizli kan olduğu gösterilmiş. Bunun yanında karın ağrısı, kansızlık ve değişen bağırsak alışkanlıkları da yaygın şikayetler olarak belirlenmiş. Genel olarak ileri yaş gruplarında görülen kolon kanseri belirtileri de benzerdir. Ancak erken yaşlarda bu sorunlar farklı sağlık sorunlarıyla da karıştırılabiliyor. Belki akla gelmiyor. Yemekle ilgili bir duruma ya da yorgunluğa bağlanabiliyor. Bu durum da tanıda gecikmelere yol açtığı için insanların konuyla ilgili farkındalığının artırılması çok önemli.” Diye konuştu. 

KOLON KANSERİ GENÇLERDE NEDEN ARTIYOR?

Kolon kanseri vakalarının özellikle, Z kuşağı, Y kuşağı ve X kuşağındaki bu artış eğiliminin neden kaynaklandığının tam olarak bilinmediğine işaret eden Prof. Dr. Ergün, sözlerine şöyle devam etti: “Gençlerdeki bu artışın nedenleri arasında obezite, hareketsiz yaşam tarzı, batı tarzı beslenme, aşırı şeker tüketimi ve çevresel faktörleri işaret etmektedir. Özellikle yüksek miktarda kırmızı et ve işlenmiş gıda tüketimi, düşük lif alımı ve aşırı alkol kullanımı, kolon kanseri riskini artıran etkenler arasında bulunmaktadır. Bu veriler ışığında, gençlerin kolon kanseri konusunda bilinçlenmesi ve erken teşhisin önemini kavraması hayati önem taşımaktadır. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek, düzenli egzersiz yapmak ve rutin sağlık kontrollerini aksatmamak, kolon kanseri riskini azaltmada etkili adımlar olacaktır. ”

TARAMALARA NE ZAMAN BAŞLANMALI?

Kolon kanseri özellikle erken evrelerde hiçbir belirti vermeden sinsi şekilde ilerlediğinin altını çizen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Meltem Ergün, “Özellikle polipler ve küçük tümörler bağırsaklarda belli büyüklüğe gelene kadar fark edilemeyebilir. Bu nedenle özellikle risk grubunda yer alan kişilerin herhangi bir şikâyeti olmasa da düzenli tarama testlerinden geçmesi çok önem taşır. Çünkü erken evrede yakalandığında kolon kanserinin tedavi şansı çok yüksektir.” Diye konuştu. 

Kalın barsak kanseri olan hastaların birinci derecede yakınlarına hastalığın ortaya çıktığı yaştan 10 yıl önce kolonoskopi taramalarına başlanması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Ergün, “Mesela babası 45 yaşında kolon kanseri olan kişide taramalar (45-10=35) 35 yaşında başlamalıdır. Eğer kolonoskopide hiç polip lezyon vb saptanmazsa 10 yıl tekrar işlem gereği olmayacaktır.” Dedi. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Turgay Saka hem söyledi hem besteledi hem de yönetti

Son dönemin dikkat çeken seslerinden Turgay Saka, yeni projesiyle müzikseverleri şaşırttı!..

Hem sahnelerde hem de profesyonel müzik kariyerinde adından sıklıkla söz ettiren Saka, “Ben Artık Ben Değilim” şarkısı ile duygusal bir başkaldırı, bir iç hesaplaşmanın da kapılarını açtı… 

Ruhsuzlaşan bir dünyada, kendini kaybetmiş hisseden herkesi etkileyecek olan “Ben Artık Ben Değilim”in sözleri aynı zamanda projenin yapımcılığını da yapan Zafer Kerey’e, bestesi Turgay Saka’ya ve yenilikçi düzenlemesi ise Atınç Tombak’a ait…

Şarkının sözleri, hayata karşı yorulmuş ama bunu dışa vurmaktan çekinen, her geçen gün biraz daha içsel bir boşluğa düşen herkesin ruh haline tercüman oluyor. “Ben Artık Ben Değilim”, günümüz insanının içsel yalnızlığını ve tükenmişliğini anlatan cesur bir manifesto niteliğinde dikkatleri üzerine çekecek…

Ve tabii, projenin en dikkat çekici yönlerinden biri de Turgay Saka’nın kendi klibini kendisinin çekmiş olması… Kendisinin ilk yönetmenlik deneyimini yaşadığı bu projede Turgay Saka, duygularını şu sözlerle paylaştı:

“Müzik her zaman benim için bir ifade biçimi oldu, ama şimdi bir adım daha ileri giderek görsel anlamda da bir şeyler yaratmak istedim. Klibin her karesi, şarkının ruhunu en iyi şekilde yansıtabilmek için tasarlandı. Bu süreç hem beni çok heyecanlandırdı hem de müzikle olan bağımı daha da güçlendirdi, dilerim ki aynı duygularda buluşuruz.” 

Turgay Saka’nın yeni şarkısı ”Ben Artık Ben Değilim” Kerey Production etiketiyle tüm dijital müzik platformlarında ve klibi NetD kanalında yayında!..

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Baldız’ın Afişi Heyecan Yarattı

Bu yılın iddialı projeleri arasında yer alan ‘Baldız’ filminin afişi görücüye çıktı.

Yapımını Berton Medya’nın üstlendiği, Hamdi Alkan’ın hem yönetmen koltuğuna oturduğu hem de oynadığı, senaryosunu Kamuran Süner’in kaleme aldığı, başrollerinde ise Oya Başar, Asuman Dabak, Ayşegül Asar, Pedro Karami, Damla Aslanalp ve Emel Müftüoğlu gibi isimlerin rol aldığı ‘Baldız’ filminin afişi, sinemaseverlerin beğenisine sunuldu. 2025’in gülme garantili filmi Baldız, 18 Nisan’da seyirciyle buluşacak.

Baldız filminde, ‘Baldız’ (Fatoş) karakterine Oya Başar, hayat verdi. Ayşegül Asar Ayşegül’ü, Hamdi Alkan, Nadir’i, Asuman Dabak Mine’yi, Emel Müftüoğlu Sevda’yı, Damla Aslanalp Yasemin’i ve Pedro Karami Roberto’yu canlandırdı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

ZKS 7-13 Nisan Haftalık Etkinlik Takvimi

ZKS 7-13 Nisan Haftalık Etkinlik Takvimi

Bu hafta yine birçok etkinlik, Zeytinburnu Kültür Sanat’ta sanatseverleri bekliyor. Yoğun bir programın yer aldığı haftada Zeytinburnu Kültür Sanat; sinemadan tiyatroya, söyleşiden dinletiye önemli etkinlikleri sanatseverlerle buluşturmaya devam ediyor. İşte bu haftanın kültür sanat takvimi:

 

SİNEMA: Oyuncaklar Firarda

Gösterim Tarihleri: 7, 8, 9, 10 Nisan

Gösterim Saatleri: 13.30, 16.00, 19.00

Gizemli bir şekilde kaybolan oyuncakları ararken kendilerini büyük bir maceranın içerisinde bulan kukla Don ve oyuncak köpek DJ Doggy Dog’un hikâyesini konu ediyor. Çılgın bir hayal gücüne sahip bir kukla olan Don’un hayattaki tek isteği bir kez olsun soytarı değil, kahraman olmaktır. Çevresinden uzaklaşarak Central Park’ta yeni macera arayışlarına giren Don’un hayatı rap söyleyen oyuncak köpek DJ Doggy Dog ile yolunun kesişmesiyle bambaşka bir hâl alır. Birbirlerinden tamamen zıt karakterde olan Don ve Doggy Dog, bilikte hareket edip gizemli bir şekilde ortadan kaybolan oyuncakları bulmayı başarabilecek midir?

 

SÖYLEŞİ: Mimarlık ve Yaşam

“Kadın Hattatlar”

Sunan: Dr. Olcay Aydemir

Konuk: Dr. Zübeyde Cihan Özsayıner

7 Nisan Pazartesi // 19.30

İnsanoğlunun barınma ihtiyacı ile başlayan mimarlık, fiziksel olarak bugün eğitimden sağlığa, ekonomiden ticarete kadar hayatın tüm kademelerinde karşılık bulur. Bu fiziksel süreci sosyal, kültürel, iktisadî ve çevresel parametrelerden ayrı tutmak imkânsız. Dr. Olcay Aydemir’in sunduğu Mimarlık ve Yaşam söyleşilerinde özellikle tarihî bir kent olan İstanbul’da mimarlığın farklı boyutları ele alınıyor. Nisan ayında Mimarlık ve Yaşam programında Dr. Olcay Aydemir, Dr. Zübeyde Cihan Özsayıner’i konuk ediyor.

 

SÖYLEŞİ: Peyam-i Garb

Sunan: Aykut Ertuğrul

Konuk: Nabi Avcı

8 Nisan Salı // 19.30

Peyam-i Garb, insanların iletişim kurmakta, birbirini anlamakta her gün biraz daha zorlandığı; üzerinde ve üzerine konuşulan ortak sembollerin gitgide buharlaştığı çağımızda, Wittgenstein’ın ifadesiyle “dilinin ve dünyasının sınırları” birbirine yakınlaşan bir topluluk inşa etmeyi amaçlıyor. Çünkü birbirinin okuduğu kitaplardan, izlediği filmlerden, temaşa ettiği eserlerden haberdar fertlerden müteşekkil küçük ya da büyük bir toplulukta bulunmak tam da bugünlerde dünyanın en zor ve anlamlı eylemi sayılabilir. Her bir dinleyicinin müşahhas entelektüel deneyimiyle; biricik okurluk macerasıyla kıymetli sayıldığı Peyam-i Garb’ta Nabi Avcı, Aykut Ertuğrul’un moderatörlüğünde her ay bir kitaptan; filmlere, şarkılara, resimlere, Türkiye ve dünyadaki edebiyat ve sanat olaylarına serâzat uzanan bir sohbet yürütüyorlar.

 

SEMİNER: Uygarlık Tarihi

“Burjuva Toplumunun Yükselişi: Mutlak Monarşiler, Devletler, Toplumlar”

Prof. Dr. İsmail Coşkun

9 Nisan Çarşamba // 19.30

“Uygarlık Tarihi” konuşma dizisinin nisan ayı oturumunda modern toplumun kurucu öznesi olarak burjuva sınıfının ortaya çıkışı, modern devletin şekillenme dinamikleri ele alınacak. Toplumsal ilişkileri dönüştüren dinamikler, tarihsel arka planıyla birlikte incelenecek.

 

SÖYLEŞİ: Kitabiyat

Sunan: Taner Ay

Konuk: Selahattin Özpalabıyıklar

11 Nisan Cuma // 19.30

Kitaplar, hem metin hem kültür taşıyıcısı hem de nesne olarak üzerine konuşmak için zengin bir dünyaya sahip. Programın merkezinde olan “kitap” her ay farklı bir bakışla ele alınıyor ve sahhaflar, yayıncılar, müdavimler, koleksiyonerler ve matbuat dünyasının kahramanları renkli bir sohbete dahil ediliyor. Taner Ay’ın moderatörlüğünü yaptığı programın şubat ayı konuğu yazar, editör ve çevirmen Selahattin Özpalabıyıklar.

 

SİNEMA: Zıpır Dedektif ve Altın Arı Kovanı

Gösterim Tarihleri: 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17 Nisan

Gösterim Saatleri: 13.30, 16.00, 19.00

Bal Tepeleri sakinleri büyük bir telaş içerisindedir çünkü her yıl gerçekleşen büyük tören zamanı gelip çatmıştır. Baş dedektif Sophie bu büyük günde şehir dışında olacağı için, tüm sorumluluğu yardımcısı Zıpır Dedektif’e verir. Şenlik arifesinde Bal Tepeleri’nin simgesi olan Altın Arı Kovanı çalınınca işler karışır. Çünkü inanışa göre kovanın bulunmaması durumunda şehirde türlü talihsizlikler yaşanacaktır. Bu durum üzerine Zıpır Dedektif ve ekibi, gizemli hırsızlığı çözmek ve Bal Tepeleri’ni korumak için zorlu bir mücadeleye girişir.

 

NAĞMEDÂR: Elhan-ı Şita

12 Nisan Cumartesi // 14.00

Yer: Merkezefendi Dârülkurrâsı

 

ÇOCUK TİYATROSU: Bir Bilmecem Var Çocuklar

Gösterim Tarihi: 12, 13 Nisan

Seans: 13.00, 15.00

Defne ve arkadaşları keşif gezisinde gerçek hazinenin dostluk, mutluluk ve fark yaratma gücünde olduğunu anlıyorlar… Oyun, birlik ve özgüvenin önemi hakkında derin bir mesajla doruğa ulaşırken, genç izleyicilerin keşif sevinciyle dolu olmasını vurgulayıp, internetin amaç değil araç olduğunu anlatıyor.          

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EÜ sağlık temalı küresel merkezlerden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor

EÜ sağlık temalı küresel merkezlerden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor

 Türkiye’de sağlık alanında köklü bir akademik birikime sahip olan Ege Üniversitesi sağlık temalı üniversitesi konseptiyle bilimsel faaliyetlerini sürdürüyor. Küresel düzeyde çalışmalar yürüten Ege Üniversitesi sağlık temalı öncü bir üniversite olma yolunda önemli adımlar atıyor.

Ege Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Ege Üniversitesini 2019 yılından itibaren sağlık temalı ve öncü bir üniversite haline getirmek amacıyla önemli projeleri hayata geçirdik. Son 5 yılda ortaya koyduğumuz  yeni bir anlayış ve vizyon ile nitelikli çalışmalara imza attık. Ege Üniversitesi Ar-Ge Şurasında ortak akılla ortaya çıkan veriler ışığında Ege Üniversitesinin Sağlık teması etrafında tarım, gıda, spor, fen, mühendislik, sosyal bilimlerle ortak bilimsel araştırmaya yöneliminin ortaya çıktığını görüyoruz. Bu anlamda bizler de ‘İyi yaşamın merkezi İzmir, Sağlıklı Yaşamın öncüsü Ege Üniversitesi’ mottosu için çalışmaya devam ediyoruz. Üniversitemiz bünyesinde gerçekleştireceğimiz faaliyetlerin merkezine sağlık temasını koyduk. Hedef olarak küresel ölçekte bilinir ve tanınır sağlık temalı bir üniversite konseptini belirledik. Sağlık temalı üniversite vizyonumuz doğrultusunda Yükseköğretim Kurumlarına sağlık ve refahı destekleyen kampüslerin olmaları için ortak bir dil, ilke ve çerçeve sunan Okanagan Şartını kısa süre içinde imzalayarak Uluslararası Sağlığı Geliştiren Üniversite Ağı içerisine girerek ülkemizde koordinatör üniversite olarak yer almak istiyoruz” dedi.

Sağlık temalı üniversite hakkında bilgi veren Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Sağlık temalı üniversiteler, yalnızca tıp ve sağlık bilimleri alanında değil, tüm akademik disiplinlerde sağlık odaklı eğitim ve araştırmalarla topluma değer katmayı hedefliyor. Bu vizyon bir yandan öğrencilere sağlık bilincini aşılamayı, yenilikçi çözümler geliştirmeyi ve toplumsal sağlık sorunlarına duyarlı bireyler yetiştirmeyi amaçlarken diğer yandan da sağlık ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik multidisipliner bir yaklaşımı benimseyerek, sağlık alanındaki inovasyonları, sürdürülebilir çözümleri ve toplum sağlığını iyileştirme misyonunu her daim ön planda tutan öncü araştırma geliştirme süreçlerini hedefliyor” diye konuştu.

Bilimsel ilerleme ve toplumsal fayda açısından büyük önem taşıyor”

Sağlık temalı üniversitelerde disiplinlerarası çalışmaların önemine vurgu yapan Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Sağlık temalı üniversitelerde, farklı akademik disiplinlerin bir araya gelerek sağlık alanında iş birliği yapması, bilimsel ilerleme ve toplumsal fayda açısından büyük önem taşıyor. Son yıllarda, sağlık biliminin sadece tıp, diş hekimliği, eczacılık, hemşirelik ve sağlık bilimleri disiplinleriyle sınırlı kalmayıp, mühendislik, sosyal bilimler, temel bilimler, spor bilimleri, tarım ve gıda alanları gibi farklı disiplinlerle bir arada yürütülen araştırmalarla genişlediği görülüyor. Bu disiplinlerarası çalışmalar, sağlıkla ilgili sorunlara daha bütüncül çözümler üretmeyi mümkün kılıyor. Özellikle sağlık teknolojileri, biyomedikal, biyomühendislik, sağlık psikolojisi ve toplumsal sağlık gibi alanlarda yapılan bilimsel araştırmalar hem bireysel sağlık hem de toplumsal sağlık düzeyinin iyileştirilmesine katkı sağlıyor. Tarım ve gıda bilimlerinin, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik etmesi, mühendisliğin sağlık teknolojilerindeki yenilikleri artırması, sosyal bilimlerin sağlık politikalarını geliştirmesi gibi etkileşimler, sağlıklı bir toplum oluşturulmasında kritik bir rol oynuyor. Bu tür disiplinlerarası bilimsel çalışmalar, üniversitelerin sadece akademik bilgi üretme değil, aynı zamanda toplumsal sağlığı iyileştirme misyonunu da güçlendiriyor. Sağlık temalı üniversiteler, bu iş birlikleri sayesinde, öğrencilerini sağlık odaklı bir bakış açısıyla eğitirken, toplumun her kesimine fayda sağlayacak projelere imza atıyor. Bilimsel çalışmalar anlamında son 7 yılda üniversitemizde etki değeri yüksek dergilerde yayınlanan makalelerin kategorilerine bakıldığında sağlık temalı üniversite vizyonumuzun oluştuğunu görüyoruz” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kıbrıs’ın Parlayan Yıldızı ‘Serap Sonerler’ yeni şarkı hazırlıklarına başladı!

Kıbrıs’ın en güçlü kadın seslerinden biri olan ve her geçen gün artan sahne popülerliğiyle adından söz ettiren Serap Sonerler, son single’ı “Yara Bandı” ile müzik dünyasındaki yerini sağlamlaştırdı… Uzun yıllardır sesiyle ve sahne performanslarıyla büyük beğeni toplayan Serap Sonerler, bu şarkısıyla müzikseverlerin kalplerine dokunmayı başardı…

Serap Sonerler’in söz ve müziği tamamen kendisine ait olan bu parçanın düzenlemesi, Serkan Akbıyık ve Burak Keskin gibi alanında uzman isimlerin imzasını taşıyor. Bu etkileyici işbirliği, şarkının güçlü melodik yapısını ve duygusal derinliğini zirveye taşıyor. Şarkının her notasında, dinleyiciyi sarıp sarmalayan bir his bulunuyor…

Serap Sonerler’in her biri özenle işlenmiş detaylarla şekillenen performansı, şarkının duygusal yoğunluğunu da en doğru şekilde yansıtıyor.

Klip, Ünal Avcı’nın yönetmenliğinde çekildi ve kısa sürede müzik kanallarında da ilgi gördü. Serap Sonerler’in sahnede ve kameralar karşısında sergilediği derinlikli ve çarpıcı performans, klibe bambaşka bir boyut kazandırdı…

”Yara Bandı” şarkısı ile büyük bir ivme yakalayan Serap Sonerler, müzik kariyerinde yeni bir döneme adım atıyor… Şu an itibariyle yepyeni projeler üzerinde çalışan sanatçı, çok yakında müzikseverlerle yeni bir şarkı paylaşmaya hazırlanıyor. Ayrıca, Serap Sonerler’in İstanbul sahnelerinde de yer alacağı müjdeli haberini şimdiden duyurmuş bulunuyor. Müzikseverler, çok yakında Serap Sonerler’i sahnede daha sık görmeye başlayacak!

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Özel Bireylere Doğum Günü Sürprizi

Özel Bireylere Doğum Günü Sürprizi

Keçiören Belediyesi Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Müdürlüğü ekipleri engelli bireylere doğum günü sürprizi hazırladı. Yaşları 10, 23 ve 29 olan üç özel gereksinimli bireyin evlerinde hazırlanan doğum günü sürprizi yüzleri güldürdü. Hazırlanan sürpriz doğum günü ziyaretlerinde dilekler tutulup mumlar üflendi. Pastaların kesilmesinin ardından hediyeler doğum günü sahiplerine verildi ve bu mutlu günün anısına hatıra fotoğrafları çekildi.

Sizler başımızın tacısınız

Doğum günü sahiplerinin doğum gününü görüntülü arama yaparak kutlayan Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan, “Sizler bizim başımızın tacısınız. Her daim yanınızda ve emrinizdeyiz. Doğum gününüz kutlu, sağlıklı ömürleriniz olsun” dedi. Doğum günü sürprizi karşısında duygulanan aileler Başkan Özarslan ile yaptıkları görüntülü konuşmada memnuniyetlerini dile getirerek Özarslan’a teşekkür ettiler. Ziyaretlere katılan Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Emir Can Tunç, engelli bireylere hediyelerini vererek ailelerin taleplerini dinledi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Çin ile ticaret açığı sorununu çözmedikçe anlaşma yapmayacağım”

Florida’dan Washington’a yaptığı seyahat sırasında Air Force One uçağında basın mensuplarına açıklama yapan Trump, tarifelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bir muhabirin “Piyasalarda, bir noktada tolere etmeyeceğiniz bir acı var mı?” sorusuna Trump, “Bence sorunuz çok aptalca. Hiçbir şeyin kötüye gitmesini istemem, ama bazen bir şeyi düzeltmek için ilaç almanız gerekir” yanıtını verdi.

Trump, ABD’nin bazı ülkelerle milyar dolarları aşan ticaret açıkları olduğunu belirterek, Çin ile olan açığın ise trilyon dolar olduğunu söyledi.

ABD’nin Çin ile olan ticaret açığını çözmesi gerektiğini vurgulayan Trump, “Her yıl Çin’e karşı yüz milyarlarca dolar kaybediyoruz ve bu sorunu çözmedikçe bir anlaşma yapmayacağım. Çin ile anlaşmaya hazırım, ama onların bu sorunu çözmeleri gerekiyor. Çin ile çok büyük bir ticaret açığı problemimiz var” ifadelerini kullandı.

Trump, Çin, Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkelerle yaşadıkları ticaret açığı sorununu çözmek istediklerini dile getirerek, “Eğer bu konuyu konuşmak istiyorlarsa, konuşmaya açığım. Ama aksi takdirde, neden konuşmak isteyeyim ki?” diye konuştu.

ABD Başkanı Trump, “Dünyanın her yerinden, Avrupa’dan, Asya’dan birçok liderle konuştum. Bir anlaşma yapmak için can atıyorlar” dedi.

“BİR GÜN İNSANLAR ABD İÇİN TARİFLERİN ÇOK GÜZEL BİR ŞEY OLDUĞUNU ANLAYACAK”

Öte yandan Trump, Truth Social sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda da Çin, AB ve diğer birçok ülkeyle büyük mali açıkları olduğunu belirtti.

Trump, “Bu sorunu çözmenin tek yolu, şu anda ABD’ye on milyarlarca dolar kazandıran tarifeler. Bunlar halihazırda yürürlükte ve görülmesi güzel bir şey” ifadelerini kullandı.

ABD’nin bu ülkelerle ticaret açığının Eski ABD Başkanı Joe Biden döneminde arttığını savunan Trump, “Bunu tersine çevireceğiz, hem de çok hızlı bir şekilde. Bir gün insanlar ABD için tariflerin çok güzel bir şey olduğunu anlayacak” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Habertürk

“Enine Boyuna Bakış” sergisi Nilüfer Fotoğraf Müzesi’nde

Ünlü fotoğraf sanatçısı Selim Seval’in panoramik kent görüntülerinden oluşan “Enine Boyuna Bakış” isimli sergisi Nilüfer Fotoğraf Müzesi’nde sanatseverlerle buluştu.

Nilüfer Fotoğraf Müzesi, Türk fotoğraf sanatının önde gelen isimlerinden Selim Seval’in “Enine Boyuna Bakış” isimli sergisine ev sahipliği yapıyor. Engin Özendes küratörlüğünde hazırlanan serginin açılışı, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Bukle Erman, sanatçı Selim Seval ile kamu ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve sanatseverlerin katılımıyla gerçekleştirildi.

Kent yaşamını dar açılardan göstermek yerine geniş bir görüş alanıyla izleyiciye sunan sergi, Seval’in enine ve boyuna panoramik fotoğraf çalışmalarından oluşuyor. Sanatçının panoramik yaklaşımı, fotoğraf estetiğini ön plana çıkarırken, kent dokusunu bütüncül bir bakış açısıyla ele alıyor.

Fotoğraf sanatının inceliklerini panoramik görüntülerle buluşturan “Enine Boyuna Bakış” sergisi, 13 Temmuz 2025 tarihine kadar Nilüfer Fotoğraf Müzesi’nde ziyarete açık olacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı