Aylık arşivler: Nisan 2025

Büyükşehir’den bağımlılıkla mücadeleye tam destek

Büyükşehir Belediyesi, 2022 yılından bu yana yürüttüğü çalışmalar doğrultusunda bağımlılık sorunu yaşayan vatandaşlara 7/24 hizmet veren 40 kişi kapasiteli iki merkezde çalışmalarına devam ediyor.

 

İLK HEDEF SÜREKLİLİK SAĞLAMAK

Sağlıklı, donanımlı ve nitelikli nesiller yetiştirerek Kocaeli’nin ve ülkenin yarınlarına katkı sağlamak isteyen Büyükşehir Belediyesi, bu kapsamda bağımlılığa karşı örnek çalışmalar yürütüyor. Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’na bağlı Sağlık İşleri Şube Müdürlüğü ekipleri, 3 aylık eğitim sürecinde bireysel ve grup psikoterapisi, manevi değerler eğitimi, bağımlılık süreci üzerine hazırlanmış eğitim programı ve sosyal aktiviteler gibi hizmetler sunuyor. Ayrıca bireysel ve grup terapileri sürecinde ise danışanların tekrar madde kullanımına sürükleyecek öfke, stres ve pişmanlık gibi duygularla baş etme becerileri kazanmaları amaçlanıyor.

 

BAĞIMLI YAKINLARI DA EĞİTİM GÖRÜYOR

Ayrıca bağımlı yakınlarına yönelik düzenlenen yedi haftalık eğitimde ailelerinde bağımlılık hastalığını tanımalarını ve ona göre de sağlıklı baş etme becerilerini edinmeleri sağlanıyor. Eğitim süreci içerisinde istihdam edilen eğitimini tamamlamış eski kullanıcıların rehberliği ile iyileşme motivasyonu destekleniyor. Danışanların eğitim süreci içerisinde iyileşme motivasyonlarını kaybetmemeleri için bağımlılıktan doğan yasal süreçleri ve diğer sağlık problemleri de takip ediliyor.

 

MEZUNİYET SONRASI SIKI TAKİP

Mezuniyet olarak adlandırılan 3 aylık süreç sonunda danışanlar ve aileleri hazırlanan izlem formlarıyla değerlendiriliyor. Riskli durumda olduğu düşünülen bireylerin tekrar eğitim sürecine dâhil edilmesi sağlanarak  “zindelik” süreçlerinin daha sağlam temellere atılması hedefleniyor. Büyükşehir’in bağımlılık gibi topyekün mücadele gerektiren bir alanda sosyal belediyecilik anlayışıyla yürüttüğü bu çalışma, sadece bireyi ve ailesini değil, suç oranını azaltarak toplumun huzur seviyesini de artırmayı hedefliyor.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

BİM’den Çamaşır Deterjanında Büyük Dönüşüm

BİM, yaşanabilir bir çevre ve sürdürülebilir gelecek vizyonu doğrultusunda çevresel atıkları azaltmak, üretime, lojistiğe, verimliliğe katkı sağlamak amacıyla sürdürülebilir ürünler geliştiriyor. Sürdürülebilir alternatifli ürünlerle sektöründe öncü bir misyonu üstlenen BİM, bu konudaki dönüşümün hızlanmasına ve farkındalığın arttırılmasına da katkıda bulunuyor.

BİM’in sektöründe önemli bir adım daha atarak tüketicileri ile buluşturmaya hazırlandığı çevreye duyarlı “Art Matik” tablet çamaşır deterjanı; geleneksel toz deterjanlara kıyasla daha kompakt, daha hafif ve daha verimli bir alternatif sunuyor. 30 tabletlik paketlerde satışa sunulacak bu yenilikçi ürün, 4,5 kg toz deterjana eşdeğer performans sergiliyor. Tablet deterjanın renkli ve beyaz çamaşırlar için iki ayrı seçeneği bulunuyor. 

Daha az atık, sürdürülebilir bir dünya

BİM’in yeni tablet deterjanı, yalnızca temizlik performansıyla değil, aynı zamanda çevreye duyarlı özellikleriyle de öne çıkıyor. Geleneksel deterjanların büyük bir kısmını oluşturan ve temizleme performansına katkı sağlamayan dolgu maddeleri bu üründe büyük ölçüde ortadan kaldırılıyor. 

“Art Matik” tablet çamaşır deterjanı; kompakt yapısı sayesinde geleneksek toz deterjanların hacim ve ağırlık olarak altıda birine eş değer. Bu sayede daha az tır kullanımıyla lojistik süreçlerinden kaynaklanan karbon emisyonlarının azalmasını sağlarken daha az sayıda ve daha hafif koli kullanımı sayesinde karton kullanımını azaltıyor. Bu yenilikçi ürün, hafif yapısıyla ayrıca tüketicilerin ağır yük taşımasının da önüne geçiyor. 

BİM, yeni tablet deterjanda geleneksel toz deterjanlarda kullanılan plastik dış ambalaj yerine karton kullanılması ve koli kullanımındaki verimlilik sayesinde her bir ürün ile %51 kağıt, %77 plastik tasarrufu sağlanıyor.

20°C’den itibaren çözünebilen ve bu sayede çamaşır makinelerinin daha düşük sıcaklıklarda çalışarak daha az enerji tüketmesini sağlayan “Art Matik” tablet çamaşır deterjanı, 22 Nisan’dan itibaren BİM mağazalarındaki yerini alıyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir’in tıbbi atık tesisi halk sağlığı için faaliyette

Kent genelinde yaklaşık bin 50 sağlık kuruluşu tarafından üretilen tıbbi atıklar halk sağlığının korunması için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin  Tıbbi Atık Sterilizasyon Tesisi’nde evsel atığa dönüştürüyor. Günde 30 tona yakın tıbbi atığın bertaraf edildiği tesiste kurulduğu 2020 tarihinden bu yana yaklaşık 400 bin ton tehlikeli atığın dönüşümü sağlandı. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Menemen’de hizmete aldığı tıbbi atık sterilizasyon tesisi, çevre ve insan sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Devlet hastaneleri, özel hastaneler ve diyaliz merkezleri başta olmak üzere bin 50 sağlık kuruluşundan tartılarak ve radyasyon ölçümleri yapılarak güvenli şekilde teslim alınan tıbbi atıklar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca denetimi sağlanan çevrimiçi mobil atık takip sistemi (MOTAT) ile kayıt altına alınıyor. Tıbbi atık lisanslı araçlarla taşınan atıklar tesiste toplanıyor.

Evsel atığa dönüştürülüyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı Atık Yönetim Tesisleri Şube Müdürü Seyda Yapıcı, 7 gün 24 saat faaliyette olan tesisin İzmir için son derece önemli olduğunu vurguladı. Kurumlardan kovalar ve konteynerlerle toplanarak tesise getirilen atıkların, 150 santigrat derecede 45 dakika boyunca prosesten geçirildiğini anlatan Seyda Yapıcı, bu işlemin ardından atığın kırıcı denilen makinelerden geçirilerek küçültüldüğünü, arındırıldıktan sonra evsel atık niteliği kazandığını söyledi. Bu işlemlerin ardından tehlikeli atığın, sağlık açısından taşıdığı riskler ortadan kaldırılıyor.

“Atığın toprağa ve suya karışmasını engelliyoruz”

Tesiste günde 30 tona yakın tıbbi atığın bertaraf edildiğini belirten Yapıcı, “2020’de hizmete alınan tesiste, açıldığı günden bugüne kadar yaklaşık 400 bin ton atığı bertaraf ettik. Herkes için bu tesisin önemi oldukça büyük. Tıbbi atık tesisinin olmadığı bir il düşünülemez. İl genelinde yaklaşık 30 ton atığın toprağa, suya karıştığı düşüncesi bile insanı ürpertiyor. Gerek hayvan sağlığı, gerek insan sağlığı açısından, doğadaki yaşamın sağlıklı şekilde sürdürülebilirliğini sağlamak açısından böyle bir tesisin İzmir’de olması çok önemli” dedi.

Bertaraf tesisinin günlük kapasitesinin 100 tonun üzerinde olduğunu da vurgulayan Seyda Yapıcı, atıkların getirildiği kova ve konteynerlerin dezenfekte edilerek yeniden kuruluşlara verildiğini de söyledi.

Çevreyi koruyan tesis

Tesiste besleme-boşaltma, üniteler arası taşıma, yıkama, dezenfeksiyon ve sterilizasyon olmak üzere yapılan her işlem modern ve çevreci bir bakış açısıyla, sürdürülebilirlik ilkesine göre tasarlandı. Buhar üretim ünitesi ile sterilizatörler arasında enerji geri kazanım sistemi bulunuyor. Böylece yoğuşma suyunun geri devir sayısını artıran ekipmanlar aracılığıyla doğal su varlıklarının korunması sağlanıyor.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Tugay UCLG Kültür Komitesi’nin yönetiminde

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler (UCLG) Kültür Komitesi’nde Başkan Yardımcılığı görevine getirildi.  Dünyadan dokuz kentin temsilcisinin yer aldığı yönetim ekibinde Başkan Tugay, İzmir’i temsil edecek.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler (UCLG) Kültür Komitesi’nde Başkan Yardımcısı oldu. Bu görevin İzmir’in uluslararası alanda etkinliğini artıracağını söyleyen Başkan Dr. Cemil Tugay, “Kültür dünyada son derece prestijli bir alan. Bu alanda böylesi yetkin bir kurumun yönetiminde söz sahibi olmak İzmir’in de önünü açacak bir adım” dedi.

250 binin üzerinde yerel yönetim var

UCLG Kültür Komitesi dünyada yerel kültür politikalarıyla sürdürülebilir kalkınma arasındaki ilişkiyi destekleyen şehirleri, kuruluşları ve ağları bir araya getiriyor. Komite UCLG’nin küresel ve yerel düzeydeki kültür çalışmalarını yürütüyor. UCLG’nin üyeleri arasında 250 binin üzerinde yerel yönetim ile 175’in üzerinde yerel ve bölgesel yönetim birliği var.

UCLG Kültür Komitesi’nin yönetiminde İzmir’in yanı sıra Arjantin’den Buenos Aires, Meksika’dan Mexico City, Portekiz’den Lizbon kentleri eş-başkanken; İspanya’dan Barselona ve Bilbao, Kolombiya’dan Bogotà, Kongo’dan Brazzaville ve Güney Kore’den Jeju’nun yerel yönetimleri başkan yardımcısı olarak bulunuyor. 

Kültür sürdürülebilir kalkınmanın bileşeni

İzmir Büyükşehir Belediyesi 2015 yılından bu yana UCLG Kültür Komitesi’yle, kültürü sürdürülebilir kalkınmanın bileşenlerinden biri olarak değerlendiren küresel program kapsamında çalışmalar yürütüyor ve UCLG Kültür Komitesi Öncü Kentleri arasında yer alıyor. Ayrıca Kültür 2030 kampanyası çerçevesinde de çalışmaları sürdürüyor.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kasık fıtığı çocuklarda yaygın görülüyor!

Sinsice ilerleyebilen ve çocuk cerrahisinde en yaygın ameliyat nedenlerinden biri olan kasık fıtığı, özellikle erkek bebeklerde ve prematüre doğanlarda daha fazla görülüyor. Acıbadem Kartal Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Dr. Teoman Şen “Kasıkta şişlik ve ağrıyla kendini gösteren kasık fıtığı en sık ilk bir yaşta ortaya çıkar. Çocukların yaklaşık üçte biri ameliyat sırasında altı aylıktan küçüktür. En çok prematüre bebeklerde görülür ki bu oran yüzde 16-25 arasındadır” diyor. Kasık fıtıklarının genellikle ebeveynlerin dikkatli gözlemleri sayesinde ve çocuk doktoru tarafından yapılan muayene esnasında tespit edildiğini belirten Dr. Şen, fıtıkların kimi zaman da aylar hatta yıllarca hiçbir belirti vermeden sinsice ilerlediğini söylüyor. Çocuk Cerrahi Uzmanı Dr. Teoman Şen, çocuklarda yaygın görülen kasık fıtığını ve tedavisini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

 

 

Günümüzde yaygın görülen bir hastalık olan kasık fıtığı, doğumdan sonra kapanması gereken kasık kanalının açık kalması nedeniyle oluşuyor. Kasık bölgesinde yumuşak bir yapıya sahip olan bu şişlik, üzerine bastırıldığında içeri girerek kayboluyor. Acabıdam Kartal Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Dr. Teoman Şen “Kasık fıtığı en sık olarak yaşamın ilk yılında ortaya çıkar ve ilk birkaç ay içinde zirve yapar. Çocukların yaklaşık üçte biri ameliyat sırasında altı aylıktan küçüktür. En yüksek fıtık görülme oranı ise prematüre bebeklerdedir. Prematüre bebeklerin yüzde 16 ile yüzde 25’i kasık fıtığı ile dünyaya gelmektedir” diyor. Çocuklarda kasık fıtığının çoğunlukla ebeveynlerin banyo yaptırması ya da çocuk doktorunun muayenesi sırasında tespit edildiğini vurgulayan Dr. Şen şöyle konuşuyor: “Anne babalar genellikle çocuklarının alt değiştirmeleri ya da banyo yaptırmaları sırasında kasık bölgesinde fark ettikleri şişlik sebebi ile başvurmaktadırlar. Fındık kadar küçük bir şişlikten yumurta büyüklüğüne dek ulaşabilmektedir. Çocukların tipik olarak kasık ve cinsel bölgesinde aralıklı şişkinlik öyküsü vardır. En sık ağlama, öksürme veya tuvalet esnasında ıkınma atakları gibi karın içi basıncın arttığı durumlarda belirginleşirken, daha büyük çocuklar egzersiz sırasında genellikle kasık ağrısından şikayet ederler. Çoğunlukla doğumda ortaya çıkan fıtık günler, haftalar, aylar ve hatta yıllar sonrasına kadar belirti vermeyebilir” diyor. 

 

Fıtık boğulmasına ve hayati riske neden olabilir!

 

Kasık fıtıklarında erken tanının büyük önem taşıdığını vurgulayan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Dr. Teoman Şen sözlerine şöyle devam ediyor: “Kasık fıtığı ne kadar erken teşhis edilirse fıtığa bağlı komplikasyonlar o kadar az görülür. Bu sayede fıtıkların boğulması engellenebilmektedir. Boğulmuş fıtıklar, bağırsağın veya diğer iç organların fıtık kesesi içinde sıkışıp kalmasından kaynaklanır. Erken teşhis sayesinde, sürekli bağırsak ve iç organların fıtık kesesine girip çıkmasıyla ortaya çıkan yapışıklıklar ve dolayısıyla operasyonun zorluğu engellenmiş olur. Fıtık boğulması en sık yaşamın ilk altı ayında görülür. Kasık fıtığı tedavi edilmediği taktirde hayati riske neden olabilir.”

 

Toplumda doğru sanılan bu yanlışlara dikkat!

 

Toplumumuzda kasık fıtığının kendiliğinden düzelebileceğine dair yanlış bir inanış olduğunu belirten Dr. Şen “Kasık fıtığı kendi kendine geçmez. Ancak fıtığa benzeyen hemen hemen aynı görünümü sağlayabilecek hidrosel – kordon kisti – inmemiş testis vb durumlar, kasık fıtığı zannedilip ortadan kalkmasıyla geçtiği düşünülmektedir. Falancanın çocuğunda da vardı geçti, filancanın çocuğu ameliyat olmadan geçti vb söylemler ile sıkça karşılaşmaktayız. Ayrıca halk arasında fıtık bağı, fıtık külodu ya da üzerine krem/solüsyon sürülmesi gibi yöntemler, erken tanı ve tedavi şansının kaçırılmasına, boğulmuş fıtıklar, ciddi yapışıklıklar ve komplikasyonlar sonucu hayati risklere yol açmaktadır” diyor.

 

Cerrahi tedavi şart!

 

Kasık fıtığında cerrahi tedavinin şart olduğunu vurgulayan ve özellikle küçük bebeklerde boğulma riskinin yüksek olması nedeniyle, onarımın hızlı bir şekilde yapılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Şen tedaviye yönelik şu bilgileri veriyor: “Bazı raporlar, tanıdan sonraki 1 ay içinde onarım yapılırsa komplikasyonların yüzde 90’ının önlenebileceğini öne sürmektedir. 2 hafta içinde yapılan onarımın, 30 günlük bir beklemeye kıyasla boğulma oranını yarı yarıya azalttığı ifade edilmektedir. Ayrıca, çoğu hastanın onarımı ayaktan, günübirlik cerrahi girişim ile güvenli bir şekilde yapılabilir. En sık uygulanan prosedür, altın standart olan, açık cerrahi girişim ile kasık fıtığının “yüksek ligasyon” tekniği ile onarılmasıdır. Yani kasık bölgesinden minik bir kesi yapılarak fıtık kesesi, kese komşuluğundaki yapılardan arındırıldıktan sonra bağlanarak çıkarılır. Bunun yanında laparoskopik onarım gibi farklı teknikler de kullanılmaktadır. Yetişkinlerde kasık fıtığının oluş mekanizmaları farklı olduğundan tedavi yaklaşımları da farklı olmaktadır.” 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Mahkeme Mahallesi’nde Kadınlar Buluşması Gerçekleştirildi

Burhaniye Belediyesi tarafından ilçe genelindeki tüm mahallelerde düzenlenen buluşmalar kapsamında Mahkeme Mahallesi sakinleriyle gerçekleştirilen kadınlar buluşması Mahkeme Mahallesi Boğalı Park’ta gerçekleşti.

 

Düzenlenen buluşma, Burhaniye Belediye Başkan Yardımcısı Ayten Tuna, Belediye meclis üyesi Çiğdem Karasakal Avcu, Sosyal Destek Hizmetleri Müdür Vekili Seda Taşkent, Muhtarlık İşleri Müdürü Zehra Yüce, Burhaniye Kent Konseyi Kadın Meclisi ve mahalle sakinleri katılımlarıyla gerçekleşti.

 

Düzenlenen buluşmada, Burhaniye Belediyesi Kadın Danışma Merkezi’nin yürüttüğü çalışmalar ve sağlanan hizmetler, halk meclislerinin önemi ve mahalledeki temsilcilerin çalışmaları hakkında bilgilendirmeler yapıldı. Toplumda yaşanan sorunlar ile ilgili vatandaşlarla görüş ve önerileri alınarak fikir alışverişinde bulunuldu.

 

Toplantı kapsamında ayrıca kadınların sosyal ve psikolojik destek alma süreçleri değerlendirilerek toplumsal dayanışmayı artıracak çalışmalar ele alındı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Selçuklu’da Okullar Arası 2. Halk Oyunları Şenliği Coşkuyla Gerçekleştirildi

Selçuklu Belediyesi ve Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle bu yıl ikincisi düzenlenen  Selçuklu 2. Halk Oyunları Şenliği tamamlandı.  Mahmut Sami Ramazanoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi Spor Salonu’nda iki gün boyunca gerçekleşen etkinliğe 10 anaokulundan 218 öğrenci, 12 ilkokuldan 314 öğrenci, 2 ortaokuldan 45 öğrenci ve 23 mehter takımı öğrencisi olmak üzere toplam 24 okuldan 600 öğrenci katıldı.

Selçuklu Sanat, Eğitim, Teknoloji ve Atölye Programları (SETAP) kapsamında çocuklara kültürel değerleri yaşatmak, bu değerlerin halk oyunları ile içselleştirilmesini sağlamak ve onların bedensel, sosyal gelişmelerine katkı sağlamak amacıyla düzenlenen şenlik bu yıl da coşku ile gerçekleştirildi. Şenlikte anaokulu, ilkokul ve ortaokul düzeyindeki öğrenciler çeşitli yörelere ait halk oyunları başarıyla sergiledi.  

Şenliğin kapanış programına Selçuklu Kaymakamı Eflatun Can Tortop, Selçuklu Belediyesi Başkan Yardımcı İlhan Atalay, Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürü Sami Sağdıç’ın yanı sıra okul idarecileri, öğretmenler ve veliler katıldı. Organizasyonda emeği geçenlere teşekkür eden protokol üyeleri gösterilerini sergileyen tüm öğrencilere madalya, öğretmenlere katılım sertifikası ve okullarına da plaket takdim etti.  

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Edirne, Çanakkale ve Bilecik Gezileri Başlıyor..!

Zeytinburnu Belediyesi’nin Zeytinburnu’nda ikamet eden hemşehrileri için düzenlediği ve gelenekselleşen Edirne, Çanakkale ve Bilecik gezileri başlıyor. Kültür Gezileri’ne katılmak için, başvuru ve kayıtlar 444 1984 numaralı Çözüm Merkezi’nden ya da https://zeytinburnu.istanbul/ adresinde yayınlanan gezi katılım linki üzerinden yapılabiliyor. Zeytinburnu Belediyesi’nin 2000 yılından bu yana düzenlediği kültür gezilerine bu güne kadar yaklaşık 45 bin kişi katıldı.
Zeytinburnu Belediyesi’nden yapılan açıklamada; Edirne Gezisi’ne 2024 yılında katılanlar hariç olmak üzere, Çanakkale ve Bilecik Kültür Gezileri’ne ise 2022 yılı öncesinde katılan ve Zeytinburnu’nda ikamet eden tüm vatandaşların kayıt yapabileceği belirtilirken, 11 yaşından küçük çocukların kabul edilmediği hatırlatılması yapıldı. Gezilere katılacak olan vatandaşlar için otobüs seferleri Zeytinburnu 15 Temmuz Meydanı’ndan düzenlenecek. Saat 07.00’de hareket edecek olan araçlara 30 dakika öncesinde hazır olunması çağrısında bulunuldu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Trump, Powell’ı gerçekten görevden alabilir mi?

ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell, ABD Başkanı Donald Trump döneminde göreve gelse de ikili son dönemde Fed politikaları nedeniyle sıklıkla geriliyor.

Powell, ilk olarak 2018 yılında Trump tarafından Fed başkanlığına atandı, daha sonra 2022 yılında eski Başkan Joe Biden tarafından yeniden göreve getirildi. Ancak Trump’ın Powell ile ilgili şikayetleri 2018 yılına kadar uzanıyor ve çoğunlukla bu Fed’in faiz oranlarını düşürmemesiyle ilgili.

ABD Başkanı sık sık faizleri indirmesi konusunda Fed’e baskı yaparken, dün yaptığı açıklama gerilime farklı bir boyut kattı. Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz oranlarını 7’nci kez düşürürken Powell’ın bu konuda ‘çok geç kaldığına’ işaret eden Trump, Fed Başkanı’nı “her zaman çok geç davranmak ve hatalı olmakla” suçladı.

Trump, Powell’ın dünkü açıklamalarının “tümüyle rezalet” olduğunu, ABD’nin tarifelerle “zenginleştiğini” ve birçok ürünün fiyatının düştüğünü savunurken “Powell’ın işine bir an önce son verilmeli” ifadelerini kullandı. Ardından ise seviyeyi daha da yükselterek “Eğer görevden ayrılmasını istersem ayrılır. İşini yaptığını sanmıyorum. Her zaman çok geç kalıyor, biraz yavaş ve ondan memnun değilim. Eğer gitmesini istersem, inanın bana hemen gider” dedi.

Peki Trump’ın bunu gerçekleştirmesi gerçekten mümkün mü? ABD’de bir başkan, Fed Başkanı’nı görevden alabilir mi?

“TRUMP UZUN ZAMANDIR UĞRAŞIYOR, YERİNE WARSH’I DÜŞÜNÜYOR”

Wall Street Journal’ın konuya yakın kaynaklardan edindiği bilgiye göre, Trump aylardır Fed Başkanı Powell’ı görevden almayı özel olarak görüşüyor. Ancak gelecek yıl sona erecek görev süresinden önce onu görevden almaya çalışıp çalışmayacağına dair nihai bir karar vermedi.

Kaynaklar, Trump’ın Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde yaptığı toplantılarda, 2006-2011 yılları arasında FED’in Yönetim Kurulu’nda görev yapan Kevin Warsh ile görüşüp Powell’ın yerine onu düşündüğünü belirtti. Ancak Warsh, Powell’ın kovulmasına karşı gelerek bir Fed başkanının görev süresinin herhangi bir müdahale olmadan tamamlamasına izin verilmesi gerektiğini savundu. Ancak Trump Mart ayına kadar konuya ilişkin görüşmelerini sürdürdü.

“PİYASALAR ÇÖKEBİLİR” ENDİŞESİ

Peki Trump bunu gerçekten yapabilir mi? Trump’ın Powell’ı kovma yönündeki herhangi bir çabası olayı kesin olarak Yüksek Mahkeme’ye götürecek.

Analistlere göre Powell’ın halefini bulmaya yönelik çabalar, Fed başkanının aslında politika anlaşmazlığı nedeniyle görevden alındığını ortaya koyabilir ve bu da finans piyasalarını çökertebilir.

Öte yandan Trump’ın “Görevden alabilirim” açıklamaları ABD’de Yüksek Mahkeme’nin ülkedeki iki bağımsız kurum üzerinde ilerleyen bir temyiz başvurusunu değerlendirdiği sırada geldi.

Trump’ın federal çalışanlar için önem taşıyan MSPB ile birlikte toplam iki bağımsız kurumdaki üst düzey yetkilileri kovması ve göreve iade edilmek için mücadele süreci bu süreç için oldukça önemli. Zira Trump’ın kazanması durumunda, Fed’de bir revizyon için kapı da aralanabilir.

DANIŞMANLARI İKİYE BÖLÜNDÜ

Tüm bunlara ek olarak Trump’ın danışmanları başkanın ne kadar ileri gitmesi gerektiği konusunda hemfikir değil.

Beyaz Saray’da, Hazine Bakanı Scott Bessent, Powell’ı değiştirmek isteyen Trump danışmanlarına karşı sürekli olarak bunun yüksek potansiyel maliyete kıyasla çok az fayda sağlayacağını savundu. Bu hafta ise Fed’in para politikasındaki bağımsızlığından “ABD’nin asla taviz vermemesi gereken bir mücevher kutusu” olarak bahsetti. Bessent, Beyaz Saray’ın Powell’ın görev süresinin sona ermesinden yaklaşık altı ay önce bu sonbaharda Fed başkanlığı adaylarıyla görüşmeye başlayacağını söyledi.

Geçtiğimiz yıl Warsh ile görüşen birkaç kişi ise Warsh’ın Powell’ın görev süresi sona erdiğinde Fed görevinin kendisine neredeyse doğrudan teklif edildiği izlenimini verdiğini söyledi.

Diğer danışmanlar ise kavga etmek için can atıyor ve Powell’a daha doğrudan meydan okumanın yollarını arıyor.

Hukukçular, Başkan Franklin Roosevelt’in Federal Ticaret Komisyonu’ndaki bir komisyon üyesini görevden alma yetkisine sahip olmadığına oy birliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme kararının, Fed’in bağımsızlığını destekleyen en güçlü yasal bariyeri sunduğunu söylüyor. Bazı Beyaz Saray yetkilileri, Powell’a ilişkin başkanın bundan sonraki adımlarını değerlendirirken, Yüksek Mahkeme’nin “Humphrey’nin Vasiyeti” olarak bilinen davayı bozup bozmayacağını merakla bekliyor. Trump’ın kararını uygulamaya koyarsa sadece Powell değil, Biden yönetiminin tüm diğer atamalarını da görevden alabilir…

* Haberin görseli Associated Press’ten servis edilmiştir.

Kaynak: Habertürk

Merkez Bankasından “Katılım Bankaları Kar Payı İstatistikleri” analizi:

TCMB’de Veri Yönetişimi ve İstatistik Genel Müdürlüğünde Kıdemli Uzman Berrin Burcu Dügün, Uzman Numan Alanlı ve Uzman Onur Koca tarafından hazırlanan “Katılım Bankaları Kar Payı İstatistikleri” başlıklı analiz Bankanın blog sayfası Merkezin Güncesi’nde yayımlandı.

TCMB’nin katılım bankalarının katılma hesaplarına uyguladığı kar payı oranlarını ve finansman krediler için uyguladığı kâr oranlarını “Faiz ve Kâr Payı İstatistikleri” adıyla bugün ilk defa yayımlamaya başladığı aktarılan analizde, kar payı istatistiklerinin katılma hesapları için haftalık akım kar payı oranları, krediler için ise haftalık akım kar oranları ve aylık stok kar oranları olmak üzere üç farklı veri setinden oluştuğu bildirildi.

Yazıda söz konusu yeni seriler incelenerek ilgili bankacılık sektörü istatistikleri ile karşılaştırmalı bir analiz sunulduğu aktarılan analizde, Türk lirası (TL) cinsinden katılma hesaplarına uygulanan haftalık akım kar payı oranları ile mevduat bankalarının TL vadeli mevduatlara uyguladığı haftalık akım faiz oranlarının çoğunlukla birbirine yakın seyrettiği, ancak faiz oranlarının yükseldiği dönemlerde kar payı oranlarının faiz oranlarını gecikmeli takip ettiğinin görüldüğü vurgulandı.

Analizde, bu durumun piyasa koşullarındaki değişimlere bağlı olarak, ilgili hafta açılan yeni hesaplar ile daha önce açıldığı, o hafta kapanan hesapların getirileri arasındaki farklılaşmadan kaynaklandığı aktarıldı.

Aynı karşılaştırmanın ABD doları ve avro cinsinden açılan hesaplar için yapıldığında, ABD doları cinsi mevduat ve katılma hesapları için getiri oranlarının yakın seyrettiği vurgulanan analizde, avro cinsi hesaplarda ise kar payı oranlarının faiz oranlarının üzerinde gerçekleştiğinin gözlendiği kaydedildi.

Analizde, şu bilgilere yer verildi:

“Kredi kar oranı istatistikleri ise akım ve stok olmak üzere iki ayrı veri seti olarak yayımlanmakta. Akım kar oranları ilgili hafta içinde açılan yeni kredilere uygulanan oranları, stok kar oranları ise ilgili tarihte açık bulunan tüm kredilere uygulanan oranları gösteriyor. Katılma hesaplarından farklı olarak, kredi kar oranları kredinin açılış anında belirlendiğinden, kredi faiz oranlarıyla karşılaştırıldığında bir dönem uyumsuzluğu bulunmuyor. Katılım bankalarının TL kredi kâr oranları ile bankacılık sektörünün TL kredi faiz oranları karşılaştırıldığında, ticari kredilerde her iki banka grubunun uyguladığı oranların benzer olduğu görülüyor. Ancak tüketici kredilerinde, katılım bankalarının uyguladığı kâr oranlarının daha düşük olduğu ve bu farkın 2023 Ağustos ayından itibaren belirgin şekilde açıldığı gözleniyor.”

Benzer bir durumun stok kredi kar oranları ve stok kredi faizleri için de geçerli olduğu aktarılan analizde, “Vadesi dolmamış tüm kredileri kapsayan stok veriler incelendiğinde, ticari kredilerde iki banka grubunun uyguladığı oranlar birbirine yakın seyrederken, tüketici kredilerinde faiz oranlarının tarihsel olarak kar oranlarından daha yüksek olduğu ve bu farkın 2023 ortasından itibaren arttığı görülüyor.” değerlendirmesine yer verildi.

Analizde, konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerinden oluşan tüketici kredi oranlarında gözlemlenen bu farkın katılım bankalarının işleyişinin geleneksel bankacılıktan ayrışmasıyla açıklanabileceği vurgulandı.

Mevzuat gereği, katılım bankalarının mal veya hizmet alımı karşılığı olmaksızın doğrudan nakit finansman sağlamasının mümkün olmadığı belirtilen analizde, bu nedenle, ihtiyaç kredileri kapsamında yalnızca hac/umre, eğitim ödemeleri ve dayanıklı tüketim malları gibi belirli alanlara yönelik olan ve doğrudan satıcıya ödeme yapılan finansman modelleri sunulduğu bildirildi.

Analizde, dolayısıyla, ihtiyaç kredilerinin tüketici kredileri içerisindeki payının katılım bankalarında diğer bankalara göre daha düşük olduğu aktarıldı.

Bankacılık sektöründe ihtiyaç kredilerinin tüketici kredileri içindeki payı yüzde 74 iken, katılım bankalarında bu oranın yalnızca yüzde 17 seviyesinde olduğu bildirilen analizde, şunlar kaydedildi:

“Ayrıca, katılım bankalarında bu finansmanın yalnızca mal veya hizmet alımı karşılığı kullandırılması nedeniyle, katılım bankalarının satıcılarla yaptıkları anlaşmalar dolayısıyla ihtiyaç kredisi kar payı oranları ihtiyaç kredisi faiz oranlarının altında seyrediyor. Özetle, katılım bankaları ile geleneksel bankacılık arasındaki yapısal farklar, müşterilere sağlanan fon getirilerinin ve kredi maliyetlerinin iki banka türü arasında ayrışmasına neden oluyor. Özellikle mevduat ve katılma hesaplarında müşteriye sağlanan getirinin belirlenme zamanındaki farklılık, doğrudan bir karşılaştırmayı zorlaştırıyor. Bu durum, parasal sıkılık düzeyinin belirgin değişiklik gösterdiği dönemlerde daha görünür hale gelmekte. Kredi faizleri ile kar payı oranlarının ticari kredilerde daha uyumlu hareket ettiği, tüketici kredilerinde ise iki banka grubu arasındaki ihtiyaç kredisi uygulama farklılığı nedeniyle ayrıştığı gözleniyor.”

Kaynak: Habertürk