Aylık arşivler: Nisan 2025

Nilüfer’de Çocuk Bayramı’na özel tiyatro oyunu

Nilüfer Belediyesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocukları, iki oyunla ücretsiz olarak buluşturacak.

Nilüfer Belediyesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda etkinlikler düzenliyor. 23 Nisan günü Nilüfer Belediyesi Halk Evi önünde Çocuk Şenliği düzenleyecek olan Nilüfer Belediyesi, ayrıca çocukları iki tiyatro oyunu ile de buluşturacak.                                                                                                                

22 Nisan Salı günü saat 10.30 ve 14.00’da Uğur Mumcu Sahnesi’nde “Palyaço Dede”; 23 Nisan Çarşamba günü de saat 13.00 ve 15.00’te Nazım Hikmet Kültürevi’nde “Bir Kavanoz Macera” isimli oyunlar, çocuklar için sahnelenecek.

Bu oyunları izlemek isteyen öğrenciler, biletlerini “bilet.nilufer.bel.tr” adresinden alabilecek.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyük Türkiye Turnesi Diyarbakır’la Devam Ediyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın 110. yıl etkinliklerinin devamı olarak, 7 bölge ve onlarca şehri kapsayacak Büyük Türkiye Turnesi Eskişehir ve Ankara’nın ardından Diyarbakır’la devam ediyor.

 

Haldun Taner’in yazdığı Yelda Baskın’ın yönettiği “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” 20 Nisan 2025 Pazar günü 15.00 ve 20.00’de Diyarbakır Sezai Karakoç Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda seyirciyle buluşacak.

 

Büyük Türkiye Turnesi Eskişehir, Ankara ve Diyarbakır’ın ardından Antalya, Gaziantep, Van… illerini kapsayacak şekilde devam edecek.

 

GÖZLERİMİ KAPARIM VAZİFEMİ YAPARIM

Epik Tiyatro’nun büyük ustası Haldun Taner, bu kült eserinde 31 Mart Vakası’ndan 71 Muhtırası’na kadar bireysel ve toplumsal anlamda yaşanan dönüşümlerin yanı sıra hiç değişmeyen şeylerin taşlamasını yapıyor. Oyunda yoksul bir aileden gelen, hayatı sorgulamadan yaşayan “dürüst” Vicdani ile varlıklı bir ailede doğan, servetine servet katarak yükselebilmek için her yolu mubah gören Efruz isimli iki zıt karakterin hayat hikâyesi aktarılıyor. Hiciv, mizah ve yer yer hazin hikâyelerle ilerleyen oyun, sınıfsal farklılıkların birey ve sosyal yaşam üzerindeki etkileri, insan tabiatı, vatan sevgisi, iyilik-kötülük gibi konulara dair sorular sorduruyor. Vicdani kendi gibi olanlara şöyle sesleniyor: “Ey benim kardeşlerim/ İbret olsun hayatım/ Açın ne olur gözünüzü,/ Sakın siz de benim gibi/ Safçasına/ Plak olmayın”

Oyunda Alp Tuğhan Taş, Aybar Taştekin, Cafer Alpsolay, Can Alibeyoğlu, Doğan Şirin, Emrecan Karakurum, Özgür Atkın, Özgür Dağ, Seda Çavdar, Yiğit Ali Uslu rol alıyor.

 

İyi seyirler…

 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

CoinTR’den 2025’in ilk çeyreğine ilişkin değerlendirme

CoinTR açıkladı: “Bitcoin uzun vadede riskten korunma aracına dönüşecek”
 
2025’in ilk çeyreği geride kalırken, kripto para piyasalarının performansı da netleşti. Bitcoin’in %6’dan fazla düştüğü 2025’in ilk çeyreğinin, performans bakımından son altı yılın en kötü çeyreği olduğu görüldü.
 
İSTANBUL — Küresel piyasaların belirsizliklerle başladığı 2025’in ilk çeyreği geride kalırken, kripto para piyasalarının karnesi de ortaya çıktı. Bitcoin’in %6’dan fazla düştüğü yılın ilk üç ayı, verilere göre performans bakımından son altı yılın en kötü çeyreği oldu. İkinci çeyrekte sarsıntının derinleştiği görülürken, gözler risk varlıklarının gelecek performansına çevrildi. Kriptonun güvenli noktası sloganıyla faaliyet gösteren yerli kripto varlık platformu CoinTR, kripto paralarda ilk çeyreğin karnesini değerlendirdi.
 
CoinTR CEO’su Ali Eşelioğlu, “ABD’de yeni yönetimin yaklaşımı hem iş dünyasını hem de küresel piyasaları şaşırtıyor. Trump yönetiminin ticaret ortaklarına ve diğer ülkelere uygulayacağını duyurduğu tarifelere dair belirsizlik, kripto varlık piyasasında kayıpları da beraberinde getiriyor” dedi.
 
“Duygusal kararlardan kaçınmak önemli”
 
Çin başta olmak üzere ABD ile ticaret yapan ülkelere uygulanacağı duyurulan tarifeler, yalnızca hisse senedi piyasalarında değil, kripto varlık piyasalarında da sert düşüşleri beraberinde getirdi. ABD’de yükselen resesyon endişesinin yanı sıra, Fed’in tarifelerin enflasyonu artıracağına yönelik yorumları, düşüş trendini destekledi. Bitcoin’in yalnızca ikinci çeyreğin ilk hafta sonunda 10 bin dolar gerilediğini kaydeden Ali Eşelioğlu, “İkinci çeyrek de Bitcoin başta olmak üzere kripto varlıklarda sarsıntılı başladı. Ancak yatırımcıların böyle dönemlerde piyasaları doğru okuması, duygusal kararlardan kaçınması kritik önem taşıyor. Dünyanın her yerinde yatırımcılar, piyasa uzmanları ve fon yöneticileri, tarife belirsizliğinin nasıl neticeleneceğini izliyor. Haber akışları ve buna bağlı olarak piyasa tepkileri de çok hızlı. Geçtiğimiz günlerde tarifelerin erteleneceğine dair bir haber ve peşi sıra Beyaz Saray’dan gelen yalanlama, sert bir dalgalanmayı beraberinde getirdi. Öte yandan hafta sonu gelen çeşitli muafiyet duyuruları, bu hafta gerilimi biraz olsun azaltabilir. Bitcoin de hafta sonunu 84 ila 85 bin dolar bandında geçirdi” diye konuştu.
 
Ticaret geriliminden tüm piyasalar etkileniyor
 
İkinci çeyreğin başlangıcında da küresel piyasalarda tarifelerin sebep olduğu paniğin etkisinin gözlemlendiğine dikkat çeken Ali Eşelioğlu, “Hong Kong %10’un üzerinde; Çin, Japonya ve Almanya borsaları %7’nin üzerinde değer kaybetti. ABD borsaları dört gün üst üste negatifte kapandı. Son olarak, ABD’nin Çin’e %104 vergi uygulamasının devreye girdiğine yönelik haberlerle S&P 500 endeksi 5.000 puanın altına kadar geriledi. Pandemiden bu yana en sert düşüşlere tanıklık edildi. Her ne kadar ekonomi ve iş dünyası gündemi tarife haberlerini izlese de tüm bunlar olurken kripto varlıklar için olumlu sayılabilecek gelişmeler de yaşanıyor. Ancak bir yandan da kripto varlık ve geleneksel finans kesişiminden olumlu haberler gelmeye devam ediyor. Ripple’a endeksli bir alternatif borsa yatırım ürünü işlem görmeye başladı. Popüler altcoin’lere ilişkin ETF başvuruları sürüyor. Kripto para piyasalarında milyar dolar değerinde birleşme ve satın alma anlaşmalarına imza atılıyor, yatırım haberleri geliyor. Dalgalı piyasa koşullarının devam etmesi muhtemel görülse de bu blokzinciri ve Web3 teknolojilerinin adaptasyonunu yavaşlatmayacak” ifadelerini kullandı.
 
“Altcoin’ler büyüme odaklı, Bitcoin ise riskten korunma”
 
2025 için hazırladıkları Blok Raporu’na sosyal medya hesaplarından ve internet sitelerinden erişilebildiğini söyleyen CoinTR CEO’su Ali Eşelioğlu, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Bu ortamda pek çok analist gündemine geleneksel sektörleri alıyor, küresel ticareti tartışıyor. Kısa vadede ABD’de yüksek enflasyona ve daha zayıf ekonomik büyümeye sebep olması beklenen ticaret gelişmeleri, Bitcoin’de ve diğer risk varlıklarında oynaklığı devam ettirebilir. Ancak uzun vadede tarifelerin sebep olacağı istikrarsızlık, Bitcoin’in riskten korunma aracı olarak rolünü güçlendirebilir. Yeni nesil altcoin’ler daha çok büyüme odaklı olduğu için, muhtemel bir toparlanma döneminde kurumsal finansa dahil olmaya ve güçlü bir hikayeye daha çok ihtiyaç duyacak. Kriptonun güvenli noktası olan ve herkes için güvenli ve sağlam bir çatı sunan CoinTR olarak tüm yaşananları yakından izliyor, kullanıcılarımıza rasyonel kararlar almayı ve riskleri azaltmak için doğru zamanlarda harekete geçmeyi öneriyoruz.”

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yüksek faize karşı elini çabuk tuttu

Futbol kulüplerinin Bankalar Birliği borçları son dönemlerde kamuoyunda tartışılan önemli konulardan. 2021 yılında anlaşma yapıldığında tüm kulüplerin borçları döviz cinsinden olduğu için daha sonra ani zıplayan kur nedeniyle kulüpleri batmaktan kurtaran anlaşma Türk Lirası faiz oranları yükselince kulüp bilançolarına ağır yük olmaya başladı. Her bir kulüp yıllık yaklaşık 1,5 milyar lira faiz ödemek zorunda kalıyor. Hem bu nedenle hem de elde edilen gelirin bir kısmının Bankalar Birliği anlaşması gereği borç ödemesinde kullanılması zorunluluğu nedeniyle gelen finansal disiplin kulüp başkanlarının pek hoşuna gitmediği için hem tüm başkanlar bu anlaşmadan çıkılacağına dair açıklamalar yaptılar. Kulüpler başta sermaye artırımı yaparak borsa ortaklarından topladıkları para olmak üzere çeşitli yollara başvurarak bu anlaşma kaynaklı borçları kapatmaya başladı. Anlaşmadan çıkan ilk kulüp Trabzonspor oldu. Trabzonspor’un son bilançosuna göre kulüp geçen yıl 2,2 milyar lira düzeyinde olan finansal borcunu 68 milyon liraya kadar düşürdü.

1,3 MİLYAR LİRAYA İNDİ

Son açıklanan bilançolarda ise finansal borçların azaltılması konusunda dikkat çeken kulüp Galatasaray. 9 aylık bilançolarda Galatasaray’ın da Bankalar Birliği borcunu 2,9 milyar liradan 1,3 milyar liraya kadar indirdiği görülüyor. Galatasaray yılbaşında 4,3 milyar liralık sermaye artırımı yapmış bunun 1,7 milyar lirasını küçük ortaklardan elde etmişti. Ödenen borç küçük yatırımcıdan toplanan tutarın büyük bölümünün banka borçlarının kapatılmasında kullanıldığını gösteriyor. Zaten kulüp de bu yönde bir açıklama yapmıştı. Galatasaray’ın bilançosunda kulübün çoğunluğu ticari borcun (futbolculara diğer kulüplere bonservis ödemesi vs) hala 12,5 milyar lira olduğu görülüyor. Kulüp son 9 ayda 7,7 milyar liralık hasılata karşı 7,9 milyar lira harcama yaptı. Esas faaliyetinden 1,3 milyar lira zarar etti. 1,6 milyar lira faiz gideri ödeyen GS’nin bu gideri finansal borçların azalmasıyla birlikte çok azalacak.

FENERBAHÇE DE AZALTTI

Bilançolara göre Fenerbahçe de Bankalar Birliği’ne olan borcunu 4,6 milyardan 3,3 milyara düşürdü. FB, kısa süre önce hisselerinin yüzde 4,8’ini satarak elde ettiği 552 milyon lira civarındaki tutarı Bankalar Birliği borcunu ödemek için kullanacağını açıklamıştı. Öyle anlaşılıyor ki Fenerbahçe bundan sonra da hisse satışı ile borcun tamamını kapatma yoluna gidecek. Bilançoya göre FB, toplam 13 milyar liralık (ticari + finansal) borç ile en borçlu kulüp durumunda. Kulübün faaliyet zararı 1,6 finansman yani faiz gideri de aynı düzeyde görünüyor.

BEŞİKTAŞ’IN BİLANÇOSU KÖTÜ

Beşiktaş ise finansal borç açısından kulüpleri içinde en kötüsü. BJK’nın finansal borcu yılbaşında yaptığı sermaye artırımından gelen (985 milyon lira) paraya rağmen ancak 4.8 milyardan 4,1 milyar liraya inebildi. Beşiktaş son 9 ayda 1,3 milyar lira faaliyet zararı yaptı. Yine 1,6 milyar liralık faiz gideri oldu. Ancak kulüp açıkladığı ve yaklaşık 4,7 milyar lirası borsadaki küçük ortaklarından ve bir o kadar da ana ortaktan olmak üzere toplam 9,6 milyar liralık sermaye artırımı yaparak finansman sıkıntısından kurtulmayı amaçlıyor.

Kaynak: Habertürk

Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi’nde kurumsal yönetimin odağında insan ele alındı

Kurumsal yönetimin sadece bir yönetim modeli değil, şirketlerin sürdürülebilirliği için vazgeçilmez bir yapı taşı olduğunu vurgulayan Dr. Tamer Saka açılış konuşmasında “Dünya, tarihi bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Ekonomik dalgalanmalar, jeopolitik kırılganlıklar, dijitalleşme, iklim krizi ve demografik değişimler tüm kurumları daha dayanıklı, daha çevik, daha hesap verebilir yapılar kurmaya zorluyor. Kurumlar için “iyi yönetilmek” artık sadece rekabet avantajı değil, varoluş koşulu haline geldi” ifadelerini kullandı.

Saka, bu yeni düzende yönetim kurullarının, sadece şirketin finansal performansından sorumlu yapılar olmadığını; aynı zamanda kültürün taşıyıcısı, stratejinin şekillendiricisi ve kurumsal itibarı yöneten ana unsur olduğunu da belirtti.

Saka şöyle konuştu:

“Riskin arttığı yerde, sorumluluk ve rehberlik ihtiyacı da artar. Bu nedenle kurumsal yönetim, günümüzün en stratejik gündemlerinden biri haline gelmiştir.Bu yılki zirve temamız olan İnsan Odaklı Kurumsal Yönetim: Yönetim Kurulu Perspektifinden Yeteneği Cezbetmek ve Elde Tutmak, kurumların sürdürülebilir başarıları için en kritik başlığa ışık tutuyor.Artık şirketlerin değeri yalnızca bilanço ile değil, kurumun değerleriyle, yetenekli insanları nasıl yönettiğiyle, onları nasıl elde tuttuğu ve nasıl gelişim alanı sunduğuyla ölçülüyor.Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği olarak bu dönüşümün merkezinde yer alıyoruz. Kurumsal yönetim ilkelerinin insanı önceleyen, çeşitliliği benimseyen ve fırsat eşitliğini temel alan bir yapıya evrilmesini hem izliyor hem de şekillendiriyoruz.”

“KADINLARIN ÇALIŞMA HAYATININ HER KADEMESİNDE EŞİT TEMSİLİNE ODAKLANMAMIZ GEREKİYOR”

Yetenek yönetiminin sadece bireysel şirketlerin değil, ülke ekonomisinin sürdürülebilir kalkınması açısından da kritik önem taşıdığını belirten TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise konuşmasında; “Yeteneklerden bahsederken, ülkemizin büyük bir potansiyelini de konuşmamız gerekiyor. Biliyoruz ki kadın ve erkeğin potansiyelini birlikte harekete geçirdiğimizde hem daha üretken hem de yarattığı değeri, daha adil bölüşen bir ülke olabiliriz. Bunun için, kadınların sadece çalışma hayatına katılımı değil, çalışma hayatının her kademesinde eşit temsiline de odaklanmamız gerekiyor” dedi.

Pek çok araştırmaya göre yönetim kademelerinde kadınların eşit temsili, kurumların daha etkin yönetimi ve başarısı için de fark yaratığına değinen Turan, “bu hem eşitlik, hem de iyi yönetim meselesi. Bu kapsamda, TÜSİAD olarak 2024 yılında, iş dünyasını, yönetim kurulları başta olmak üzere, tüm yönetim kademelerinde kadın temsilini artırmaya, yönetim kurullarındaki kadın üye oranını iki yıl içinde %25’e, beş yıl içinde %33’e çıkarmaya ve güncel verilerini açıklamaya davet ettik. Bu konuyu her yıl takibe devam ediyoruz. XVI. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi’nin; şirketlerimizin insanı odağa alarak, kadın-erkek tüm yetkinliklere yatırım yapması ve yetkin insan kaynağını elinde tutabilmesi konusunda hepimize ilham vermesini diliyorum. “

15. KURUMSAL YÖNETİM ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

Zirve kapsamında gerçekleştirilen XV. Kurumsal Yönetim Ödülleri Töreni ile kurumsal yönetim ilkelerini en iyi şekilde uygulayan şirketler ödüllendirildi. Ödül alan kurumlar, şeffaflık, hesap verebilirlik, adillik ve sorumluluk kriterleri doğrultusunda değerlendirildi.

Bu yıl ödüle layık görülen kuruluşlar;

BİST Kurumsal Yönetim Endeksi’nde En Yüksek Nota Sahip Kuruluş:

Garanti BBVA

BİST Kurumsal Yönetim Endeksi’nde En Yüksek Nota Sahip Kuruluşlar:

Pegasus Hava Taşımacılığı A.Ş. ve Doğuş Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş.

BİST Kurumsal Yönetim Endeksi’nde En Yüksek Nota Sahip 3. Kuruluş:

Aksa Akrilik Kimya Sanayi A.Ş.

BİST Kurumsal Yönetim Endeksi’nde Notunu En Çok Artıran Kuruluş:

Consus Enerji İşletmeciliği ve Hizmetleri A.Ş.

Yönetim Kurulu Kategorisinde En Yüksek Nota Sahip Kuruluş:

Garanti BBVA

“İNSAN ODAKLI KURUMSAL YÖNETİM ANLAYIŞI ARTIK BİR TERCİH DEĞİL, ZORUNLULUK”

İş dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getiren zirvenin “Yönetim Kurulu Masasında Yeteneği Yönetmek” konulu ilk panelinde, insan odaklı kurumsal yönetim anlayışının, yönetim kurulları üzerindeki etkisi ve yetenek yönetiminin stratejik rolü ele alındı.

Moderatörlüğünü Güzem Yılmaz Ertem’in üstlendiği panele, Esas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, TAV İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sani Şener ve TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka katıldı.

Panelde konuşan TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, insan odaklılığın kurumsal yönetimin vazgeçilmez bir unsuru haline geldiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“İnsan odaklı kurumsal yönetim anlayışı artık bir tercih değil, sürdürülebilir başarı için bir zorunluluk. Risk açısından değerlendirildiğinde ise insan kaynakları riski hep vardır. Doğru insanların doğru pozisyonlarda olması önemli. Yanlış insanlar ve pozisyonlar kurumlarda çok büyük değer kaybı oluşturabiliyor.”

Dr. Tamer Saka, içinde bulunulan dönemde çok şeyden şikayet edilmekle birlikte, çok başarılı örneklerinde bulunduğunu belirterek, İnsanı kuruma çekmenin ve tutmanın yolunun “mış gibi” yapmadan samimiyetten geçtiğini ifade etti.

Saka şunları söyledi: “Kurumlarda esneklik tabii ki önemli. Ancak taktiksel sorunlarla uğraştığımız bir dönemde stratejilerin de bu yönde olması gerekiyor. Bu nedenle de geleceğin liderlerinin çok işli olmaları gerekliliği var.”

Dr. Tamer Saka, yönetim kurullarında bulunan bağımsız yönetim kurulu üyelerinin kararlara çekince göstermeleri halinde üyeliklerinin kısa sürede bittiğine dikkat çekerek bu kültürün sonlandırılması gerektiğini vurguladı.

“YÖNETİM KURULLARINA GELECEK KİŞİER DOĞRU KONULARA HAYIR DİYEBİLMELİ”

Panelde konuşan Esas Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Sabancı da Esas Holding’in 25’inci yılı olduğunu hatırlatarak, “Esasın arkasında yatan bir insan kaynağı projesidir. Başarı bugüne ait değil. Bu başarı yıllar evvel oluşturulan ekibe ait. Pegasus CEO’su Guliz Öztürk’ün başarısı bugüne değil, yıllar evvel kurulan diyaloga ait. Başarılı olan herkes hayatında bir mana arıyor. O mana birliğine uyum sağlayacak bir ekip kurmak çok mühim.” dedi.

Ali Sabancı, Yönetim kurullarına gelecek olanların doğru konularda hayır diyebilmeleri gerekir” diye konuştu.

“SAHAYI BİLMEYEN YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN İTİRAZ ETMELERİ KABUL GÖRMÜYOR”

TAV havalimanları Holding Kurucu Ortağı ve TAV İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sani Şener ise konuşmasında, genç yeteneklerin doğru koltuklara oturtulmasında yöneticilerin gerçekten iyi olmalarının önemini vurguladı.

Şener şöyle konuştu: “İnsana verilen değer çok önemli. Kapsayıcı olmamız gerekiyor. Kurumsallığın tek başına yetmediği zamanlar olabiliyor. Öncelikle bir şirket kurumsal olmalı, sonra akademik olmalıdır. Ama sokağı bilmek de bir o kadar önemlidir. Sahayı bilmeyen yönetim kurulu üyelerinin bir konuya itiraz etmeleri kabul görmüyor.”

Zirvenin diğer panellerinde ise dünya gündemi, beyin göçü, dijitalleşme, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi konular kurumsal yönetim ekseninde ele alınacak.

Kaynak: Habertürk

Bu beyinleri tarife kaçıracak! ABD’de beyin göçü artıyor

Trump dönemi yalnızca ticaret savaşları veya ekonomi açısından değil eğitim açısından da hem ABD hem dünya için oldukça farklı bir döneme sahne oluyor.

Geçtiğimiz birkaç hafta içinde ülkenin göçmenlik dairesi, geçerli vizeleri olduğunu söyleyen yabancı lisansüstü öğrencileri, öğretim görevlilerini gözaltına aldı ve sınırdışı kararı verdi. Federal hükümet, akademik araştırmalar için ayrılan fonu kesti. Amerikan teknoloji şirketleri ise göçmen çalışanlarını ülkeyi terk etmemeleri konusunda uyardı zira aksi takdirde geri dönmelerinin engellenme ihtimali var.

Şimdiye kadar Ulusal Bilim Vakfı, ABD Jeoloji Araştırması ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri gibi kurumlarda işten çıkarmalar gerçekleşti. Biyomedikal araştırmada dünyanın en büyük fon sağlayıcısı olan Ulusal Sağlık Enstitüleri, 1200 çalışanı işten çıkarmak ve hibe incelemelerini askıya almak zorunda kaldı, bu da laboratuvarlar için fonlamayı durdurdu…

Inside Higher Ed tarafından toplanan verilere göre ise 100’den fazla üniversite ve yükseköğretim kurumunun 600’den fazla öğrencisinin vize durumlarının değişti ve F-1 veya J-1 öğrenci vizeleri geri alındı. Bazı öğrencilerin vize iptallerinin trafik cezaları gibi daha küçük sayılan suçlamalara dayanarak iptal edildiği ifade edildi.

ABD’DE BEYİN GÖÇÜ BÜYÜYOR

20. yüzyılda ve 21. yüzyılın başlarında, birçok ülkeden akademisyen ve öğrencilerin çoğu araştırmalar konusunda teşvik, daha iyi şartlar ve rakipsiz üniversitelerde fırsat amacıyla ABD’yi tercih etti. Türkiye’de de TÜİK verilerinde 2021-2023 dönemleri incelendiğinde yükseköğretim mezunlarının beyin göçü oranı yüzde 2 olarak öne çıktı. Türkiye’de lisans programını tamamlayanların göç etmeyi en çok tercih ettikleri ülke ise yüzde 21,4 ile ABD oldu.

Ancak Türkiye’de 2024 verileri henüz bilinmese de dünyada durum artık daha farklı.

Aslında ilk olarak pandemi döneminde yaygınlaşan uzaktan çalışma düzeni, küresel ölçekte zaten sorun olmaya başlayan beyin göçünün hızla artmasına neden oldu. ABD de bu durumdan nasibini aldı.

Ancak uzmanlara göre şimdi durum doğrudan yönetim ile alakalı… Başkan Trump dönemi ve ani kararlar ile tersine bir beyin göçü başladı. Ve Politico’ya göre bunların büyük bir kısmı Avrupa’ya gidiyor.

Yalnızca uzmanlar değil araştırmalar da bunu kanıtlar veriler ortaya koyuyor. Nature dergisinin araştırmasına yanıt veren 690 lisansüstü araştırmacıdan 548’i ABD’den ayrılmayı düşündüklerini söyledi.

The Economist’in 135 ülke ve bölgeyi yabancı yetenekler açısından çekiciliklerine göre sıralayan ‘Footloose Endeksi’ ve Gallup verilerine göre, ABD’deki katılımcılar, yurtdışına taşınmak isteyip istemedikleri ve eğer istiyorlarsa nereye gitmek istedikleri sorusuna 2022-24 genel sıralamasında da Kanada yanıtını verdi. Bu veriye göre mevcut tüm engeller kaldırılsa ve mezunlar istedikleri yere gitmekte özgür olsalardı, Kanada net 13 milyon yetenekli insan kazanabilir ve mezun nüfusunu yüzde 150 artırabilirdi.

Yine bir başka araştırmaya göre 2022-24’te Amerika’da yaşayan mezunların yüzde 18’i yurtdışına taşınmak istediğini bildirdi. Bu veri endeksin ilk beşindeki diğer ülkelerden daha fazla bir oran olarak öne çıkıyor. Haberturk.com’un haberine göre araştırmada ABD’liler için İngiltere ve Kanada en çekici destinasyonlar olarak dikkat çekiyor. Araştırmaya göre Yeni Zelanda ve Avustralya gibi diğer İngilizce konuşulan ülkeler de Almanya, İsviçre ve Norveç gibi zengin Avrupa ülkeleri gibi çok sayıda Amerikalı yetenek kazanabilir durumda görünüyor. Amerika’daki birçok mezun yine aynı şekilde daha sıcak gördüğü İtalya ve İspanya gibi Akdeniz ülkelerine de ilgi duyuyor.

Verilere göre son birkaç yıldır Amerika’ya göç etmek isteyenler çoğunlukla Çin, Hindistan, Meksika ve Brezilya’dan geliyor. Artık ABD’yi ilk tercihleri ​​olarak seçmeyen Çinliler ve Hintliler arasında Avustralya ve ardından Kanada en çok tercih edilen yerler. Meksikalılar için Kanada ve İspanya; Brezilyalılar Portekiz ve İtalya’yı tercih ediyor.

AVRUPA İÇİN ‘İNTİKAM SOĞUK YENEN YEMEK’

Hal böyle olunca Fransa ve Almanya da dahil olmak üzere 13 AB ülkesi, göçmen bilim insanlarını çekmek için daha fazla fon ve altyapı talebinde bulunarak Avrupa Komisyonu Startup, Araştırma ve İnovasyon Komiseri Ekaterina Zakharieva’ya mektup yazdı. Fransız Yüksek Öğrenim ve Araştırma Bakanı Philippe Baptiste ise bu kararlara “hızlı ve güçlü bir yanıt” çağrısında bulundu.

Avrupa’daki birçok üniversite, belirli kişileri işe almak için yeni fon kaynakları bularak bir işe alım kampanyası başlattı. Fransa’nın Aix Marseille Üniversitesi, yeni Güvenli Bilim Yeri programının bir parçası olarak 15 üç yıllık pozisyon için 15 milyon euro ayırdı ve üniversite, “bilimsel sığınmacılardan” günde bir düzine başvuru aldığını söylüyor.

Benzer şekilde, Berlin’deki Max-Planck Enstitüsü başkanı Patrick Cramer, ABD’yi “yeni bir yetenek havuzu” olarak tanımladı. Gözüne “parıltı” getiren birkaç ismin, özellikle yapay zeka alanında çalışanların, listesinde yer aldığını söyledi.

Ancak eğitimciler için güvenli limanlar yalnızca Avrupa ile sınırlı değil: Örneğin Avustralya hızlı vizeler için çalışmalarını hızlandırıyor. Ve en cazip yer muhtemelen hem mesafe hem de kültür açısından ABD’ye yakınlığı göz önüne alındığında Kanada olacak.

AVRUPA BUNA HAZIR MI?

Avrupa, yüksek öğrenim kurumlarına yaptığı yatırım konusunda onlarca yıldır ABD’nin çok gerisinde kalıyor. Ve ABD’li yetenekleri Avrupa’ya çekmek şüphesiz çok daha fazla para gerektiriyor.

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, Eurostat’ın son verilerine göre, 2023 yılında AB’de işletmeler, hükümetler, üniversiteler ve özel kar amacı gütmeyen kuruluşların araştırma ve geliştirmeye yaptığı toplam harcama 381 milyar euro (411 milyar dolar) oldu.

Aynı yıl, ABD’deki toplam araştırma ve deneysel geliştirmenin, ABD Ulusal Bilim ve Mühendislik İstatistikleri Merkezi’ne göre 940 milyar dolar olduğu tahmin ediliyordu

ABD’nin en zengin üniversitesi Harvard’ın 53,2 milyar dolarlık bir bağış toplamı varken, İngiltere’nin en zengin üniversitesi Oxford’un bağış toplamı ise sadece 8,3 milyar sterlin (10,74 milyar dolar).

Uzmanlara göre yoğun ve etkili bir çabayla bile Avrupa’nın bu harcama avantajını ortadan kaldırmasının muhtemelen uzun zaman alacak.

Reuters’a konuşan bir Beyaz Saray yetkilisi ise kesintilere rağmen ABD’nin hala küresel araştırma fonlarının çoğunu elinde bulunduracağını belirterek, “Avrupa bu boşluğu doldurmayacak ve dolduramaz” dedi. ABD, uzun zamandır harika olarak tanımlanan yüksek öğrenim sistemine ilişkin çalışmalarından geri adım atacak gibi görünmüyor ancak gelecek 4 yıl için durum çok da parlak görünmüyor…

Kaynak: Habertürk

Uzmanlar Nilüfer’de kalp sağlığını anlattı

Nilüfer Belediyesi, Kalp Sağlığı Haftası nedeniyle söyleşi düzenledi. “Kalbimizi Dinliyoruz” konulu söyleşide, alanında uzman isimler kalp sağlığı konusunda bilgilendirmelerde bulundu. Kalp Sağlığı Haftası etkinlikleri kapsamında, vatandaşlara yapay zeka destekli kalp taraması da yapıldı.

 

Nilüfer Belediyesi, 14 – 20 Nisan Kalp Sağlığı Haftası’nda alanında uzman isimlerin katılımıyla bir söyleşi düzenledi. “Kalbimizi Dinliyoruz” konulu Nilüfer’de Sağlık söyleşisinde kalp sağlığının korunması, kalp hastalıklarının önlenmesi, tedavi yöntemleri ve sağlıklı yaşam tarzı gibi konular ele alındı.
Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi’nde düzenlenen söyleşide Prof. Dr. Murat Çaycı ve Uzm. Dr. Kamuran Çelik moderatörlüğünde, Prof. Dr. Özlem Arıcan, Doç. Dr. Nurullah Doğan ve Uzm. Dr. Damla Fındık, kalp sağlığı ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu.
Etkinliğin açılışında konuşan Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Kamuran Çelik, kalbin kendi kendine atan, beyin, zihin ve tüm vücudu besleyen bir organ olduğunu vurguladı.

HER YIL 300 BİN KİŞİ KALBİNE YENİK DÜŞÜYOR

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Arıcan da, Türkiye’nin 55 yaş altı kalp krizi geçirme oranının Avrupa’da birinci sırada olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye’de her yıl 300 bin kişi kalp krizinden ölüyor. Ölme nedenlerinde ikinci sırada ise inme geliyor. Bu da kalp sağlığı açısından oldukça kötü durumda olduğumuzu gösteriyor” dedi.
Kalp sağlığını korumada gençlik döneminin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Arıcan, “Hayatın ilk 20 senesi ne tohum ektiyseniz, 40’ınızdan sonra onu biçiyorsunuz. Bu yüzden en önemli şey kalp krizi ya da damar tıkanıklığı riskini önlemek. Bunun için de hareketli yaşamalı, günlük yürüyüş yapmalı, beslenmenize dikkat etmeli, bol su tüketmeli ve düzenli uyumalısınız” ifadelerini kullandı.

İNMELERDE ERKEN MÜDAHALE ÖNEMLİ

Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Damla Fındık da, kalbin insan vücudunu yöneten bir faktör olduğunu, bunun ritim bozukluğu, tansiyon ve inme riskini doğrudan etkilediğini belirtti. İnmelerde ilk 3,5-6 saatin çok önemli olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Fındık, inmelerde en çok görülen bulguların konuşma bozukluğu, yutma güçlüğü, göz kapaklarında problem ve ağızda kayma olduğunu dile getirdi.
Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Nurullah Doğan ise, inmeyi kanamalı, embolik ve iskemik olarak üçe ayırdıklarını belirterek, “Bunların hepsinin tedavisi birbirinden çok farklı. Çeşitli tetkiklerle inmenin hangi bölgeyi, ne kadar etkilediğini görüyoruz. İskemik inme yani halk arasında damar kireçlenmesi olarak bilinen rahatsızlık kalp-damar hastalıklarında dünyadaki ölümlerin en sık sebebi. İskemik inmede stent ya da balon gibi işlemler uyguluyoruz. Ancak her pıhtı da açılmaz. Burada kriterimiz geçen süre, pıhtının beyin dokusunu etkilemesi ve etkilenen dokunun ne kadarının öldüğü. Ölme riski olan ama hala ölmemiş doku varsa pıhtıyı açıyoruz” diye konuştu.
Genel Cerrahi ve Gastroentoloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Çaycı ise, her ilaç ya da tedavi yönteminin her hasta için uygun olmadığına dikkat çekerek, bu rahatsızlığı yaşayan kişilerin uzman doktorlara görünmesi tavsiyesinde bulundu.
Söyleşinin sonunda katılımcılar, merak ettikleri soruları uzmanlara yöneltti.

YAPAY ZEKA DESTEKLİ KALP SAĞLIĞI TARAMASI

Nilüfer Belediyesi, Kalp Sağlığı Haftası etkinlikleri kapsamında ayrıca Almanya merkezli Cardisio iş birliği ile özel bir sağlık taraması gerçekleştirdi. Yapay zeka destekli test ile vatandaşların damar hastalıkları, ritim bozuklukları ve yapısal kalp hastalıkları tarandı. Gün boyu süren testlere vatandaşlar ve belediye personeli büyük ilgi gösterirken, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları da kalp tarama testine katıldı.

 

Nilüfer Belediyesi, 14 – 20 Nisan Kalp Sağlığı Haftası’nda alanında uzman isimlerin katılımıyla bir söyleşi düzenledi. “Kalbimizi Dinliyoruz” konulu Nilüfer’de Sağlık söyleşisinde kalp sağlığının korunması, kalp hastalıklarının önlenmesi, tedavi yöntemleri ve sağlıklı yaşam tarzı gibi konular ele alındı.
Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi’nde düzenlenen söyleşide Prof. Dr. Murat Çaycı ve Uzm. Dr. Kamuran Çelik moderatörlüğünde, Prof. Dr. Özlem Arıcan, Doç. Dr. Nurullah Doğan ve Uzm. Dr. Damla Fındık, kalp sağlığı ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu.
Etkinliğin açılışında konuşan Acil Tıp Uzmanı Uzm. Dr. Kamuran Çelik, kalbin kendi kendine atan, beyin, zihin ve tüm vücudu besleyen bir organ olduğunu vurguladı.

HER YIL 300 BİN KİŞİ KALBİNE YENİK DÜŞÜYOR

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Arıcan da, Türkiye’nin 55 yaş altı kalp krizi geçirme oranının Avrupa’da birinci sırada olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye’de her yıl 300 bin kişi kalp krizinden ölüyor. Ölme nedenlerinde ikinci sırada ise inme geliyor. Bu da kalp sağlığı açısından oldukça kötü durumda olduğumuzu gösteriyor” dedi.
Kalp sağlığını korumada gençlik döneminin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Arıcan, “Hayatın ilk 20 senesi ne tohum ektiyseniz, 40’ınızdan sonra onu biçiyorsunuz. Bu yüzden en önemli şey kalp krizi ya da damar tıkanıklığı riskini önlemek. Bunun için de hareketli yaşamalı, günlük yürüyüş yapmalı, beslenmenize dikkat etmeli, bol su tüketmeli ve düzenli uyumalısınız” ifadelerini kullandı.

İNMELERDE ERKEN MÜDAHALE ÖNEMLİ

Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Damla Fındık da, kalbin insan vücudunu yöneten bir faktör olduğunu, bunun ritim bozukluğu, tansiyon ve inme riskini doğrudan etkilediğini belirtti. İnmelerde ilk 3,5-6 saatin çok önemli olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Fındık, inmelerde en çok görülen bulguların konuşma bozukluğu, yutma güçlüğü, göz kapaklarında problem ve ağızda kayma olduğunu dile getirdi.
Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Nurullah Doğan ise, inmeyi kanamalı, embolik ve iskemik olarak üçe ayırdıklarını belirterek, “Bunların hepsinin tedavisi birbirinden çok farklı. Çeşitli tetkiklerle inmenin hangi bölgeyi, ne kadar etkilediğini görüyoruz. İskemik inme yani halk arasında damar kireçlenmesi olarak bilinen rahatsızlık kalp-damar hastalıklarında dünyadaki ölümlerin en sık sebebi. İskemik inmede stent ya da balon gibi işlemler uyguluyoruz. Ancak her pıhtı da açılmaz. Burada kriterimiz geçen süre, pıhtının beyin dokusunu etkilemesi ve etkilenen dokunun ne kadarının öldüğü. Ölme riski olan ama hala ölmemiş doku varsa pıhtıyı açıyoruz” diye konuştu.
Genel Cerrahi ve Gastroentoloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Çaycı ise, her ilaç ya da tedavi yönteminin her hasta için uygun olmadığına dikkat çekerek, bu rahatsızlığı yaşayan kişilerin uzman doktorlara görünmesi tavsiyesinde bulundu.
Söyleşinin sonunda katılımcılar, merak ettikleri soruları uzmanlara yöneltti.

YAPAY ZEKA DESTEKLİ KALP SAĞLIĞI TARAMASI

Nilüfer Belediyesi, Kalp Sağlığı Haftası etkinlikleri kapsamında ayrıca Almanya merkezli Cardisio iş birliği ile özel bir sağlık taraması gerçekleştirdi. Yapay zeka destekli test ile vatandaşların damar hastalıkları, ritim bozuklukları ve yapısal kalp hastalıkları tarandı. Gün boyu süren testlere vatandaşlar ve belediye personeli büyük ilgi gösterirken, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları da kalp tarama testine katıldı.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tarihi Bergama Vapuru ile Körfez’de unutulmaz anlar

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şehrin simgelerinden tarihi Bergama Vapuru ile düzenlediği turlar 16 Nisan, 14 ve 28 Mayıs tarihlerinde Kadınlar Matinesi, 23 Nisan’da çocuklara özel program ve Rembetiko Gecesi ile devam ediyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZDENİZ ve İZDOĞA’nın tarihi Bergama Vapuru’nda düzenlediği turlar büyük ilgi görüyor. Eşsiz Körfez manzarası eşliğinde turlara katılan yurttaşlar keyifli anlar yaşıyor. Körfez turları 16 Nisan, 14 ve 28 Mayıs Çarşamba günleri DJ performansı eşliğinde Kadınlar Matinesi, 19 Nisan ve 10 Mayıs Cumartesi günleri Patika Rebetika Grubu – Rembetiko Gecesi ve 23 Nisan Çarşamba günü çocuklara özel programla devam edecek.

Çocuklara özel 23 Nisan Bergama Vapuru Körfez Turu

Çocuklara Özel Bergama Vapuru Körfez Turu’nda 7 -12 yaş arasındaki çocuklar ebeveynleri ile birlikte unutulmaz bir gün yaşayacak. Bergama Vapurunun tarihi dokusunda gerçekleştirilen turda; drama çalışması, denizlerimizi tanıyalım, gemici düğümü, resim atölyeleri etkinlikleri ile çocuklar İzmir Körfezi’nde eğlenceli iki saat geçirecek.

Konak Vapur İskelesi kalkışlı Bergama Vapuru turları için biletler izdogaturizm.com adresinden,  detaylı bilgi 0531 932 09 93 numaralı telefondan alınabiliyor.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Çerçioğlu, tüm çocukları uçurtma şenliğine davet etti

Aydın Büyükşehir Belediyesi, her yıl olduğu gibi bu sene de Aydınlı çocukları Uçurtma Şenliği ile buluşturacak.

 

Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen Uçurtma Şenliği, 20 Nisan Pazar günü 14.00 ile 18.00 saatleri arasında Aydın-Muğla karayolu 3’üncü kilometrede bulunan arazide düzenlenecek. Şenlikte çocuklar gönüllerince eğlenecek, rengarenk uçurtmalar gökyüzünü süsleyecek.

 

Şenlik için Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan uçurtmalar da çocuklara dağıtılacak, velilere ikramlarda bulunulacak.

 

Tüm çocukları ve velileri Uçurtma Şenliği’ne katılmaya davet eden Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, “Çocuklarımız için etkinlikler düzenlemeye devam ediyoruz. Tüm velilerimizi ve çocuklarımızı Uçurtma Şenliği’ne katılmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İBB Şehir Tiyatroları’nda bu hafta (16–19 Nisan 2025)

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, tiyatro sezonunun yeni haftasında 6 oyunla seyirci karşısına çıkıyor.

 

Şehir Tiyatroları’nın 110. yılında sanatseverleri Macit Koper’den Suat Derviş’e, Ibsen’den Dinçer Sümer’e klasik ve çağdaş yazarların eserlerinin ön planda olduğu zengin bir repertuvar bekliyor.

Bu hafta Yoldan Çıkan Oyun (Yeni Oyun), Geçmişin Gölgesi (Yeni Oyun), Fosforlu Cevriye, Godot Geldi, Bir Halk Düşmanı, Maviydi Bisikletim adlı oyunlarımız seyirciyle buluşacak.

 

Oyun biletleri, gişelerden, https://sehirtiyatrolari.ibb.istanbul/,biletinial.com adreslerinden ve mobil uygulamamızdan temin edilebilir.

 

Bu Haftanın Programı (16-19 Nisan 2025)

 

YOLDAN ÇIKAN OYUN (Yeni Oyun)

 

Bol ödüllü komedi oyunu Yoldan Çıkan Oyun, tiyatro sahnesinde yaşanabilecek en büyük aksilikleri, bol kahkaha ve sürprizlerle seyirciye sunuyor! Amatör bir tiyatro topluluğu, büyük bir hevesle klasik bir cinayet oyununu sahnelemeye hazırlanır. Ancak daha perde açıldığı anda yanlış giden olaylar zinciri durdurulamaz hale gelir. Dekor çöker, aksesuarlar kaybolur, oyuncular repliklerini unutunca doğaçlamaya başlar… Ama ne olursa olsun, oyun devam etmelidir!

Londra’dan Broadway’e uzanan bu muhteşem yapım, fiziksel komediyle absürd mizahı ustalıkla harmanlıyor. Tiyatro sanatıyla ilgili tüm klişeleri ters yüz eden Yoldan Çıkan Oyun, seyirciyi kahkahaya boğmaya hazırlanıyor. Yoldan Çıkan Oyun’da, her şeyin ters gitmesinden dolayı çok memnun olacaksınız.

 

Henry Lewis, Jonathan Sayer, Henry Shields’in yazdığı, Mehmet Ergen’in çevirdiği, Lerzan Pamir’in yönettiği oyunda Berfu Aydoğan, Hasip Tuz, Hüseyin Tuncel, Onur Demircan, Selen Nur Sarıyar, Serdar Orçin, Tarık Köksal, Volkan Öztürk rol alıyor.

16-19 Nisan 2025 tarihleri arasında Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde.

 

GEÇMİŞİN GÖLGESİ (Yeni Oyun)

 

Terk edilmiş bir binada eski bir polis yıllar önce iş birliği yaptığı doktoru beklemektedir. Açığa çıkması gereken gerçekler, yüzleşmeleri gereken suçları vardır. Büyük bir hesaplaşmaya girerler.

Macit Koper’in yazdığı, Barış Dinçel’in yönettiği oyunda Ahmet Saraçoğlu, Bahtiyar Engin rol alıyor. Oyun, 16-19 Nisan 2025 tarihleri arasında Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde.

 

FOSFORLU CEVRİYE

Anne babasını tanımadığı için gökteki yıldızlardan doğduğuna inanan, denizin kucağında bir sokak çocuğu olarak büyüyen, Galata mevkiinde karnını doyurabilmek için “icra-i sanat” eyleyen Cevriye, sıradan bir sokak kızı değil aslında İstanbul sokaklarının ta kendisidir. Hastalık ve soğuktan ölüme yaklaştığı o gece, karşısına çıkan esrarengiz bir Adam sayesinde hayata ve kara sevdaya tutunur. Cevriye’nin daha önce tanıdığı erkeklere hiç benzemeyen ve ona “siz” diye hitap eden bu Adam aslında gizli yaşayan bir idam mahkûmudur. Cevriye onu tanıdığı günden sonra artık bambaşka bir “insan” olmuştur. Hapis, sürgün, aradan geçen zaman ve türlü belalara rağmen bu aşktan vazgeçmeyen Cevriye, sevdiği için her şeyi göze alacaktır.

Oyunda 1930-40’lı yılların İstanbul’u zengin tasvirleriyle sunuluyor. Mahallelerin arka sokaklarında, hapishanelerinde, batakhanelerinde hayata tutunmaya çalışan kadınların, annelerin, çocukların ve afili delikanlıların otoriteyle olan ilişkisi çarpıcı öykülerle aktarılıyor. 

Suat Derviş, 60’lı yılların başında Türkiye’ye döndüğünde siyasi-mesleki ve maddi anlamda zorlu bir dönemden geçiyordu. “Fosforlu Cevriye” romanını yayınevlerine teklif ediyor fakat ne yazık her seferinde reddediliyordu. Suat Hanım’ın büyük arzusu, bu eserin yayınlanmasından öte, bir “müzikal” olarak oyunlaştırıldığını görmekti… Bunun için ilk görüştüğü kişi genç aktris Gülriz Sururi idi… Gülriz Hanım’ın da arzusu oyunu Şehir Tiyatroları’nda sahnelemekti…

“Karanlık bir gecede gökten düşüp parçalanan bir yıldız gibi…”  kalbimizde iz bırakan Suat Derviş’e, Reşat Fuat Baraner’e, Nazım Hikmet’e ve Gülriz Sururi’ye sevgiyle…

Suat Derviş’in yazdığı, Gülriz Sururi’nin uyarladığı, Yelda Baskın’ın yönettiği oyunda Ayşe Günyüz Demirci, Besim Demirkıran, Binnur Şerbetçioğlu, Direnç Dedeoğlu, Esra Ede, Çağatay Palabıyık, Elif Verit, Emre Yılmaz, Hakan Örge, Irmak Örnek, Nur Saçbüker Otan, Samet Silme, Tuğrul Arsever, Yağmur Damcıoğlu Namak, Yunus Erman Çağlar, Zeynep Ceren Gedikali rol alıyor. Oyun, 16-19 Nisan 2025 tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde.

 

GODOT GELDİ

“Godot Geldi”, İrlandalı yazar Samuel Beckett’in “Godot’yu Beklerken” adlı yapıtının ardından ve ona bir “gönderme” olarak, Karadağlı yazar Miodrag Bulatović’in kaleme aldığı bir oyundur… “Olay” bir bataklıkta geçer. Becket’in oyununda; Godot beklenilir… Bulatović’in oyununda ise, bir fırıncı olarak Godot gelir… Beckett, yapıtında kavramlardan yola çıkarak evrensel bir resital sunarken, Bulatović, aynı tematik yapıyı işlemiş olsa da, rol kişilerinin ve kısmen de olsa mekânın yapısını değişime uğratarak, daha çok “simge”lere yönelmiştir… Beckett’te de, Bulatović’te de bekleyenler açısından önemli olan, aslında beklenen kişinin kim olduğu değil, bekleyişin kendisidir… İşte bu durumda; kim olduğu tam olarak bilinmeyen bir “gelen”in, kesinlikle tanımlanmış bir “giden”e dönüşmesinin öyküsüdür diyebiliriz “Godot Geldi” için…

Miodrag Bulatovic’in yazdığı, Sevgi Soysal’ın çevirdiği, Ragıp Yavuz’un yönettiği oyunda Ali Mert Yavuzcan, Can Başak, Can Ertuğrul, Derya Çetinel, Meriç Benlioğlu, Murat Coşkuner rol alıyor. Oyun, 16-19 Nisan 2025 tarihleri arasında Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde.

 

BİR HALK DÜŞMANI

Kentin yegâne gelir kaynağı olan kaplıcalarla ilgili araştırmasından şüphelerini haklı çıkartan bir sonuç alan Dr. Stockman’ın mücadelesi, Ibsen’in güçlü kalemiyle, “halkın yararı” sayılan şeyin, çıkar prizmasında şekil değiştirmesini anlatan bir “mesel”e dönüşüyor.

Henrik Ibsen’in yazdığı, Dilek Başak Carelius’un çevirdiği, Orhan Alkaya’nın yönettiği oyunda Barış Çağatay Çakıroğlu, Burçak Çöllü, Cem Baza, Derya Yıldırım, Gökhan Mete, Hakan Arlı, Hazal Uprak, Mert Tanık, Müge Akyamaç, Rahmi Elhan, Tankut Yıldız rol alıyor. Oyun, 16-19 Nisan 2025 tarihleri arasında Ümraniye Sahnesi’nde.

 

 

MAVİYDİ BİSİKLETİM

İlk gençlik yıllarını geçirdiği İzmir’e duyduğu özlemin ve ilk aşkının izinden giden bir adamın, anılarına yaptığı bu yolculuk, bizi 1950’lerin İzmir’inden günümüze taşıyor. Dinçer Sümer’in yazdığı Ersin Umulu’nun yönettiği oyunda Çağrı Büyüksayar rol alıyor. Oyun, 19 Nisan 2025 tarihinde Beylikdüzü Rasim Öztekin Sahnesi’nde.

 

İyi seyirler…

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı