Aylık arşivler: Temmuz 2025

Buca’nın hafızası Pembe Köşk’te can buldu

Buca’nın köklü geçmişini ve zengin kültürel mirasını gün yüzüne çıkaran Buca Kent Belleği Sergisi, kapılarını ziyaretçilere açtı. Tarihi Pembe Köşk’te hayat bulan sergiye tüm İzmirlileri davet eden Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, “Burada geçmişin izlerini sürecek, Buca’mızın nasıl bir değişime uğradığını ve hangi değerleri barındırdığını bir kez daha göreceğiz” dedi.

Buca Belediyesi’nin, kentin kültürel birikimini gelecek nesillere aktarmak amacıyla hayata geçirdiği Kent Belleği Sergisi, görücüye çıktı. İlçenin simge yapılarından biri olan ve halk arasında Pembe Köşk olarak bilinen Hacı Davut Fargoh Malikânesi’nde hayat bulan sergi, Buca’nın belleğini taşıyan yüzlerce objeye ev sahipliği yapıyor.

Serginin hazırlanmasında emeği geçenlere ve bağışlarıyla katkı sunan tüm vatandaşlara teşekkür eden Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, “Bu sergi, Buca’nın ruhunu yansıtan bir ayna niteliğinde. Burada geçmişin izlerini sürecek, Buca’mızın nasıl bir değişime uğradığını ve hangi değerleri barındırdığını bir kez daha göreceğiz” diye konuştu. Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, Buca’nın kültürel ve tarihi zenginliklerinin korunması ve tanıtılması için benzer projelere devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

GÜNDELİK YAŞAMDAN İZLER YER ALIYOR
Kent Belleği Sergisi’nde, geçmişten günümüze Buca’da yaşamı anlatan çok sayıda materyal bir araya getirildi. İlçenin sosyal ve kültürel yaşamına önemli bir katkı sağlaması beklenen sergide, Buca’nın tarihinden, kültürel ve sözel mirasına, mimarisinden gündelik yaşamına dair birçok alana ışık tutacak obje bulunuyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

sahibinden.com ‘’Otomobil Piyasası Görünümü’’ raporuna göre: Elektrikli araç fiyatları düşerken benzinli ve dizeller yükselişte

sahibinden.com ‘’Otomobil Piyasası Görünümü’’ raporuna göre: Elektrikli araç fiyatları düşerken benzinli ve dizeller yükselişte

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) tarafından sahibinden.com’da yayınlanan ilanlardan hareketle hazırlanan ve ikinci el otomobil piyasasının genel durumunu analiz eden “Otomobil Piyasası Görünümü” raporunun yenisi yayımlandı. 

REEL FİYATLAR GERİLİYOR

İkinci el otomobil piyasasında nominal fiyatlar artmaya devam etse de enflasyondan arındırıldığında reel bazda fiyatlar düşüş eğilimine devam etti. Bu durum, araçların etiket fiyatı yükselse bile tüketicilerin alım gücüne göre otomobillerin aslında daha “ucuz” hale geldiğini gösteriyor. Haziran 2025 itibarıyla reel fiyatlardaki yıllık değişim yüzde -17,6 seviyesinde gerçekleşti.

Veriler, reel fiyatlardaki düşüşün yavaşladığını, ancak halen devam ettiğini ortaya koyuyor. 

Şekil 1: Ortalama otomobil reel fiyatı (2020 Ocak=100) (Sol panel), ortalama otomobil reel fiyatının yıllık değişimi (%) (Sağ panel)

Kaynak: sahibinden.com, Betam

EN YÜKSEK FİYAT ARTIŞI C SINIFINDA

Tüm araç sınıflarında yıllık bazda fiyatlar artış gösterdi. En yüksek yıllık fiyat artışı yüzde 12,4 ile C sınıfında, en düşük artış ise yüzde 8,7 ile E sınıfında görüldü. Ortalama fiyatlar B sınıfında 632 bin 73 TL, C sınıfında 846 bin 950 TL, D sınıfında 1 milyon 214 bin TL ve E sınıfında 2 milyon 5 bin TL seviyesinde gerçekleşti.

Yılın ilk yarısında eski model araçların fiyat hareketlerinde farklılaşma gözlemlendi. 2004-2008 model yılı grubunda fiyatlar geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1 azalırken 2009-2013 grubunda yüzde 5,6, 2014-2018 grubunda ise yüzde 11,1 oranında arttı.

Yeni model araçlarda ise fiyatlar tüm model yıllarında yükseldi. En yüksek artış yüzde 15,3 ile 2019 modellerinde, en düşük artış ise yüzde 4,6 ile 2023 modellerinde yaşandı. 2024 model araçların fiyatı aylık bazda yüzde 2,2 azalarak 1 milyon 970 bin TL’ye geriledi.

Şekil 2: Yaş gruplarına göre ortalama otomobil fiyatı (TL) (Sol panel), yaş gruplarına göre ortalama otomobil fiyatının yıllık değişimi (%) (Sağ panel)

 

Kaynak: sahibinden.com, Betam

YAKIT TÜRÜNE GÖRE FİYAT DEĞİŞİMLERİ

Raporda farklı yakıt türlerindeki araçların fiyat performansları da değerlendirildi. Haziran verilerine göre, elektrikli araçlar hariç tüm yakıt türlerinde ortalama fiyatlar yükseldi. Haziran ayı ortalama fiyatları benzinli araçlar 1 milyon 214 bin TL, benzin & LPG’li araçlar 515 bin 667 TL, dizel araçlar 966 bin 834 TL, hibrit araçlar 2 milyon 253 bin TL ve elektrikli araçlar 3 milyon 270 bin TL olarak gerçekleşti. Yıllık fiyat artış oranları ise benzinli araçlarda yüzde 14,5, benzin & LPG’de yüzde 3, dizel araçlarda yüzde 9,7, hibrit araçlarda yüzde 10,2 ve elektrikli araçlarda yüzde 2,1 oldu.

Şekil 3: Yakıt türüne göre ortalama otomobil fiyatı (TL) (Sol panel), yakıt türüne göre ortalama otomobil fiyatının yıllık değişimi (%) (Sağ panel)

Kaynak: sahibinden.com, Betam

İLAN SÜRESİ 22 GÜNE UZADI

Kapatılan ilan yaşı bir önceki aya göre 1,6 gün artarak ortalama 22,4 gün oldu. Raporda, talep endeksi ile piyasadaki canlılık göstergesine de yer verildi. Otomobil talep endeksi geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 28,8 yükselirken, bir önceki aya göre yüzde 11,3 düşüş gösterdi. Otomobil piyasasındaki canlılık göstergesi olarak izlenen satılan otomobil sayısının satılık ilan sayısına oranı geçen aya kıyasla 0,3 puan azalarak yüzde 21,4 olarak gerçekleşti. Bu azalış hem ilan sayısının hem de satılan otomobil sayısının azalması (sırasıyla yüzde 9,7 ve yüzde 10,9) sonucu meydana geldi.

Şekil 4: Satılık otomobil kapatılan ilan yaşı (Gün)

Kaynak: sahibinden.com, Betam

Raporun devamına buradan ulaşabilirsiniz.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Seferihisar’da sanat ve dayanışma “Yıldızların Altında” buluştu

Seferihisar Belediyesi ve Seferihisar Müzik, Kültür, Sanat ve Halk Oyunları Derneği iş birliğiyle Kaleiçi Konserleri kapsamında düzenlenen Yıldızların Altında Türk Sanat Müziği Konseri, 22 Temmuz Salı akşamı Sığacık Kaleiçi’nde müzikseverlerle buluştu. Unutulmaz anlara sahne olan konser, Seferihisarlılara duygusal ve anlamlı bir gece yaşattı.

Şef Dilek Güney ve Maestro Arif Gönüldaş yönetimindeki koro, Türk Sanat Müziği’nin seçkin eserlerini seslendirerek izleyenlere adeta müzikal bir şölen sundu. Yoğun ilgi gören etkinlikte, katılımcılar şarkılara hep bir ağızdan eşlik etti.

Gecede konuşan Seferihisar Belediye Başkan Yardımcısı İnanç Karabulut, Belediye Başkanı İsmail Yetişkin’in selamlarını ileterek başladığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“İsmail Başkanımızın selamlarını ileterek herkese iyi akşamlar diliyorum. Öncelikle bu güzel koroya, Dilek Hocam’a büyük bir alkış istiyorum. Bu gri, kasvetli günlerde bu muhteşem kalabalığa nefes oldular, iyi geldiler; sağ olsunlar, var olsunlar.
Geçtiğimiz günlerde belki de Seferihisar tarihinin en büyük yangınını yaşadık. Basında, haberlerde şu kadar futbol sahası, bu kadar futbol sahası diye rakamlar dile getiriliyor; ancak çığlıklarını bile duymadığımız yüzbinlerce canlının sonu olan bir yangındı bu. Maalesef çok kötü günler geçirdik ama sivil toplumuyla, özellikle TEMA ile, Kent Konseyi ile, belediyemizle çok güzel kampanyalarla bu yanan yerlerin hepsini eskisinden çok daha güzel bir hale getireceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Burada kuşa, aşa hep birlikte sahip çıkacağız. Her şey çok güzel olacak.”

Konser sonunda, Şef Dilek Güney’e fidan takdim eden Karabulut, anlamlı performansından dolayı teşekkür ederek, Seferihisar’da doğaya, sanata ve birlik ruhuna verdikleri değeri bir kez daha vurguladı.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Lozan Barış Antlaşması’nın yıldönümünde konuyla ilgili en kapsamlı çalışma: “Lozan Barış Antlaşması 100. Yılında Tarafların Bakışıyla” sizlerle

VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), “Lozan Barış Antlaşması” isimli kitabı okurlarıyla buluşturuyor. Tarihin önemli dönüm noktalarından biri kabul edilen bu antlaşmayı konu alan kitap; Türkiye’nin tarihsel kazanımlarının yanı sıra İngiltere, Fransa, Yunanistan, ABD, Sovyetler Birliği, Japonya, Arap dünyası, Bulgaristan, Kıbrıs, Irak, Ermenistan, Mısır ve İran gibi pek çok ülkenin bu antlaşmaya bakış açılarını, dönemin diplomatik dengelerini ve uluslararası ilişkilerini derinlemesine inceliyor. Ali Satan’ın editörlüğünde hazırlanan “Lozan Barış Antlaşması”, Lozan’a sadece Türkiye’nin değil, diğer imzacı devletler ve antlaşmadan etkilenen ülkelerin perspektifinden bakmayı da amaçlıyor.

VBKY’nin tarih kitaplığı, “Lozan Barış Antlaşması – 100. Yılında Tarafların Bakışıyla” adlı kitapla genişlemeye devam ediyor. Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yılı anısına hazırlanan bu çalışma, antlaşmayı uluslararası bir perspektiften ele alarak konuya yeni bir soluk getiriyor. Birinci Dünya Savaşı (1914–1918) ve ardından gelen Millî Mücadele dönemini (1919–1923) sona erdirerek Türkiye için uzun bir “barış devri” başlatan Lozan Barış Antlaşması, imzalanmasının üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ geçerliliğini koruyor ve tarihi bir dönüm noktası olma özelliğini taşıyor. Bu eser, Lozan’a yalnızca Türkiye’nin değil, aynı zamanda diğer imzacı devletlerin ve antlaşmadan etkilenen ülkelerin gözünden bakmayı amaçlıyor. Türkiye’nin tarihsel kazanımlarının yanı sıra İngiltere, Fransa, Yunanistan, ABD, Sovyetler Birliği, Japonya, Arap dünyası, Bulgaristan, Kıbrıs, Irak, Ermenistan, Mısır ve İran gibi birçok ülkenin antlaşmaya dair tutumlarını ve değerlendirmelerini kapsamlı biçimde ele alıyor. Kitapta, Türkiye’nin Lozan’daki diplomatik mücadelesi, antlaşmanın kazandırdıkları ve kaybettirdikleri, dönemin uluslararası dengeleri ve barışın bölgesel ve küresel yansımaları gibi başlıklar; tarihçiler, hukukçular, uluslararası ilişkiler uzmanları ve sosyal bilimciler tarafından çok yönlü bir bakış açısıyla değerlendiriliyor.

Kitaptan:

“Lozan bir tarihî hesaplaşmadır. 150-200 yıldır uluslararası gündemi işgal eden Şark Meselesi’nin son bulduğu platformdur. Batılıların, Birinci Dünya Savaşı (1914-18), Mondros Ateşkesi (1918) ve Sevr Barış Antlaşması (1920) ile çözdüğüne inandığı Şark Meselesi (coğrafyadan çıkarmayı başardığı Osmanlı Devleti’nin akıbeti) konusunda son sözün, Millî Mücadele (1919-22), Mudanya Ateşkesi (1922) ve Lozan Barışı ile (1923) Türkler tarafından söylendiği bir tarihî gerçekliktir.”

Yazar Hakkında;

1990 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde 1994’te yüksek lisans, 2001’de doktorasını tamamladı. İki yıl İngiltere’de kütüphane ve arşiv çalışmaları yapan Ali Satan, 2012 yılında doçent oldu. Hâlen Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesidir. 2008 yılında TRT’de Dünden Yarına Kıbrıs (7 Bölüm), 2013’te Osmanlı’da Ulaşım (8 Bölüm) belgesellerinin metin yazarlığı ve danışmanlığını yapan Ali Satan, TRT İstanbul radyo ve televizyonlarında tarih programları hazırlayıp sunmuştur. Ali Satan’ın başlıca eserleri şunlardır: Millî Tarihin İnşası (2011), Son Halife Abdülmecid Efendi (2016), İstanbul’un 100 Yılı (2018), 100 Soruda Milli Mücadele (2018), Halifeliğin Kaldırılması (2020), 100 Soruda I. Dünya Savaşı (2021), Atatürk’e Suikast ve Sadakat (2023).  

KÜNYE

Yayınevi: VBKY

Kitabın adı: Lozan Barış Antlaşması 100. Yılında Tarafların Bakışıyla

Editör: Ali Satan  

Kitap Editörü: Ömer Uzunağaç  

Kategori: Tarih  

Kapak ve Sayfa Uygulama: Faruk Özcan

Sayfa Sayısı: 480

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Baş ağrısıyla geri dönen kanserlere dikkat

Beyin metastazının, vücudun başka bir bölgesinde başlayan kanserin beyin dokularına, zarlarına veya kafatasına yayılması anlamına geldiğini açıklayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Nöroşirurji Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Göçmen, “Kanser hücreleri, genellikle kan dolaşımı yoluyla beyne ulaşır ve burada yeni bir tümör oluşturur. Beyin metastazlarının belirtileri, tümörün büyüklüğüne, yerine ve çevre dokular üzerindeki etkisine bağlı olarak değişebilir. En yaygın belirtiler arasında ise; baş ağrısı, bulantı ve kusma, epileptik ataklar, görme bozuklukları, kol veya bacaklarda güçsüzlük veya uyuşma, hafıza sorunları veya dikkat kaybı, kişilik ya da davranış değişiklikleri, denge bozuklukları, konuşma veya hareket bozuklukları yer alır. Bu belirtilere sahip kanser atlatmış hastaların beyin metastazı şüphesi ile bir sağlık merkezine başvurması önemli” dedi.

Beyin metastazlarının genellikle; akciğer, meme, melanom yani cilt, böbrek ve kolorektal kanser türlerinde oluştuğunu ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Nöroşirurji Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Göçmen, “Multidisipliner yaklaşımın, kişiye özel tedavide kilit bir rolü var. Kanser hastalarına multidisipliner bir yaklaşım gerektiği için şüpheli bir hastanın değerlendirilmesinde Beyin ve Sinir Cerrahisine ek olarak Tıbbi Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi, Radyoloji, Nöroloji ve Patolojinin kanıta dair görüşleri alınır. Bu uzmanlıklardan oluşan nöro-onkoloji tümör kurulundaki değerlendirme sonucunda hasta için en uygun tedavi planı seçilir. Örneğin kanama riskine sahip bazı beyin metastazlarında ani şekilde genel durum bozukluğu oluşabilir. Bu tür riskler varsa cerrahi tedavi önceliklenir” dedi.

Şüpheli durumlarda biyopsi şart

Hastaların kanser taramalarında adını sıklıkla duyduğu PET-CT’nin, beyin metastazlarını göstermede yetersiz kalabileceğine vurgu yapan Göçmen, “Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) bu alandaki en önemli yöntemdir. Ayrıca Bilgisayarlı Tomografi (BT) de yardımcı bir görüntüleme yöntemi olarak tercih edilebilir. Şüpheli lezyonlarda ise kesin tanı için beyin biyopsisi şarttır. Kan testleri ve diğer görüntüleme yöntemleri ise tanıya destek ve tedavi takibi amaçlı kullanılır. Tedavi; metastazların sayısına, boyutuna, hastanın genel sağlık durumuna ve kanserin türüne bağlı olarak değişir. Beyindeki metastazların büyümesini durdurmak ya da küçültmek için de radyoterapiden faydalanılır. Bunların yanında kemoterapi, hedefe yönelik tedavi ve immünoterapi de kullanılır. Hastanın şikayetlerini hafifletmek ve yaşam kalitesini artırmak için ise palyatif bakımdan destek alınır” şeklinde konuştu.

Erken tanı her zaman hayat kurtarıyor

Erken tanının, beyin metastazlarının etkili bir şekilde tedavi edilmesinde kritik rol oynadığının altını çizen Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Nöroşirurji Uzmanı Dr. Emre Zorlu, “Belirtiler fark edildiğinde bir uzmana başvurmak hayati önem taşıyor. Belirli risk faktörleri varsa örneğin hasta daha önce akciğer kanseri atlatmışsa, belirli aralıklarla nörolojik muayene ve görüntüleme ile mutlaka izlenmeli. Karmaşık bir sağlık problemi olduğu için multidisipliner bir yaklaşım gerektiren beyin metastazlarında erken tanı, etkili tedavi ve hasta yönetimi bu yüzden çok önemli” dedi.

Hasta yakınlarının desteği kıymetli

Beyin metastazı tanısı alan bir hastanın hem kendisinin hem de ailesinin tedavi sürecinde aktif rol alması gerektiğini vurgulayan Zorlu, “Doktorun önerdiği tedavi planına uyum sağlamak ve düzenli kontrolleri aksatmamak tedavi başarısını artırabilir. Beyin metastazlarıyla mücadele zorlayıcı bir süreç olsa da doğru tedavi ve destekle yaşam kalitesini artırmak mümkün. Esas tedavi planına ek olarak psikolojik destek almak ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek, bu süreçte büyük fark yaratabilir” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Küçükçekmece Belediyesi’nden Kadınlara Özel Boğaz Turu

Küçükçekmece Belediyesi, ilçede yaşayan kadınlara özel “Boğaz Turu” düzenliyor. Ay sonuna kadar sürecek olan turlarda kadınlar, İstanbul Boğazı’nın eşsiz manzarasının tadını çıkarırken, müzikler eşliğinde gün boyu eğlenerek keyifli zaman geçiriyor. Kadınların büyük ilgi gösterdiği Boğaz turuna bine yakın katılım olması planlanıyor.

Küçükçekmece Belediyesi, kadınlara yönelik, ücretsiz, sosyal ve kültürel hizmetlerine devam ediyor. Küçükçekmece Belediye Başkanlığı önünden servislerle alınan kadınlar, Eminönü’nden hareket eden vapurla İstanbul’un tarihi ve doğasını rehber eşliğinde yeniden keşfediyor.

 “Boğaz turu ve organizasyon çok güzeldi”
Boğaz turuna katılan Küçükçekmeceli kadınlardan Emel Kayapınar, “Belediyemiz sayesinde Küçükçekmeceli kadınlarla Boğaz turu yaptık. Oldukça güzel ve keyifliydi. Belediyenin ev kadınları için etkinlikler düzenlemesi çok güzel. Boğaz turu çok iyiydi. Belki defalarca kez Boğaz turuna katıldım fakat bu kadar detaylı ve güzel değildi” dedi.

Boğaz turuna annesi ve kızıyla katılan Deniz Korkmaz ise, “Boğaz turu ve organizasyon çok güzeldi, çok eğlendik. Doğma büyüme İstanbulluyum ve birçok kez tekne turuna katıldım ancak hiçbirinde bu kadar bilgim olmadı. Rehberimiz her yeri bize ayrıntılı olarak anlattı, bilmediğim birçok yeri öğrendim. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

KO-MEK kursiyerleri “Artiz Mektebi”yi gururla sundu

Büyükşehir Belediyesi’nin eğitim alanında önemli projelerinden biri olan KO-MEK’te tiyatro branşında eğitim gören kursiyerler, yılsonu gösterilerini sahneledikleri “Artiz Mektebi” adlı tiyatro oyunu ile taçlandırdı. İzmit Halkevi Gençlik Merkezi Genç Sahne Salonu’nda izleyicilerle buluşan oyun, seyircilerden büyük beğeni topladı.

SAHNEYE YANSIYAN EMEK VE BAŞARI

İzmit Mimar Sinan Kurs Merkezi’nden 15 kursiyerin dört aylık yoğun eğitim sürecinin ardından sahneye koyduğu “Artiz Mektebi”, tiyatro severlere unutulmaz anlar yaşattı. KO-MEK’in tiyatro branşındaki kursiyerleri üstün performanslarıyla genç sahnede adeta büyüledi. Oyun, sadece teknik başarıyla değil, aynı zamanda samimi ve sıcak sahne duruşuyla da seyirciden tam not aldı.

KO-MEK’TE EĞİTİMLER TAMAMEN ÜCRETSİZ

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin “Halk Üniversitesi” sloganıyla hayata geçirdiği KO-MEK, bugüne kadar yüzbinlerce vatandaşın hayatına dokundu. Sanattan spora, el sanatlarından teknolojiye kadar birçok branşta ücretsiz eğitim imkânı sunan KO-MEK, tiyatro branşındaki başarılı çalışmalarıyla da adından söz ettiriyor. Ücretsiz eğitim almak isteyenler, www.komek.org adresinden kolaylıkla başvurularını gerçekleştirebiliyor.

BİREYSEL GELİŞİM VE KÜLTÜRÜN BULUŞMA NOKTASI

KO-MEK’in sunduğu bu tür sanat ve kültür odaklı eğitimlerle Kocaeli halkının hem bireysel gelişimi destekleniyor hem de şehrin kültürel hayatına renk katılıyor. “Artiz Mektebi” tiyatro oyunu da bu emeğin ve başarının en güzel kanıtı oldu.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sürat Lojistik, Büyümesini Yeni Nesil Yatırımlarla Katladı

Sürat Lojistik, 2025’in ilk yarısında taşıma hacmini geçen yılın aynı dönemine göre iki katından fazla artırarak dikkat çeken bir büyüme performansı ortaya koydu. Operasyonel kapasitenin artırılmasının yanı sıra, Avrupa pazarında doğrudan yapılanma planları, karanlık depo ve intermodal taşımacılık gibi gelecek odaklı yatırımlar, Sürat Lojistik’in sektördeki dönüşümcü rolünü daha da güçlendiriyor.

Yeni depo yatırımları, dijital altyapı entegrasyonu ve sürdürülebilirlik odaklı çözümlerle büyümesini pekiştiren Sürat Lojistik, lojistik sektörünü yalnızca taşımacılıktan ibaret görmeyen yapısıyla, veri ve teknolojiyle şekillenen bir iş modeline geçişi temsil ediyor.

“Lojistik artık yalnızca taşıma değil; stratejik bir kalkınma aracıdır.”

Sürat Lojistik Genel Müdürü Tarkan Türkel, şirketin hızlı büyümesine ve sektörel vizyonuna yönelik şu şekilde konuştu: “2025’in ilk altı ayı yalnızca operasyonel bir başarı dönemi değil; aynı zamanda Sürat Lojistik olarak lojistik sektörüne nasıl baktığımızı yeniden tanımladığımız bir dönem oldu. Taşıma hacmimizi iki katından fazla artırdık. Ancak bu yalnızca bir sayı değil; müşteri memnuniyetine dayalı, veriyle desteklenen, esnek ve entegre bir hizmet modelinin sahadaki somut karşılığıdır. Bugün lojistik sektöründe fark yaratan şey sadece hızlı teslimat yapmak değil. Gerçek fark; bu hızı sürdürülebilirlik ilkeleriyle, ileri teknolojiyle ve stratejik bir yaklaşımla birleştirebilmektir. Biz de yatırımlarımızı yalnızca bugünün taleplerine yanıt verecek şekilde değil, beş-on yıl sonrasının lojistik ihtiyaçlarını öngörerek yapıyoruz.

Avrupa’da doğrudan şirket yapılanmalarımızı kurmaya hazırlanıyoruz. Türkiye’nin dış ticaret vizyonuna katkı sağlayacak bu adım, bizi sadece taşımacılık yapan bir şirket değil, bölgesel tedarik zincirlerinin stratejik ortağı haline getirecek. Lojistiğin artık yalnızca operasyonel değil, aynı zamanda stratejik bir kalkınma aracı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle veri odaklı sistemler, karbon emisyonunu düşüren çözümler ve yapay zekâ destekli operasyonel planlamalarla geleceği bugünden inşa ediyoruz.”

Yeni Nesil Yatırımlar ve Avrupa Açılımı

Sürat Lojistik, serbest depo yatırımlarıyla entegre hizmet kapasitesini artırırken, dökme yük elleçleme sistemleri ve soğuk zincir taşımacılığı gibi yüksek katma değerli alanlara odaklanıyor. Şirketin gündeminde yer alan en öncelikli adımlardan biri ise Avrupa’da doğrudan yapılanmalar kurmak. Doğu Avrupa, İskandinavya ve Orta Asya’da acentelik modelinden çıkılarak kurumsal varlık oluşturulması planlanıyor. Bu adım sayesinde, teslimat sürelerinin kısaltılması, maliyet verimliliği sağlanması ve bölgesel güven inşa edilmesi hedefleniyor.

Dijitalleşme ve Sürdürülebilirlik Odaklı Dönüşüm

ERP sistemleri, ileri seviye araç takip çözümleri ve yapay zekâ destekli veri yönetim altyapısıyla operasyonlarını yeniden yapılandıran Sürat Lojistik, yalnızca lojistik süreçlerini izlemiyor, aynı zamanda öngörü ve karar destek sistemleriyle yönetiyor. Şirket, karbon nötr hedefleri doğrultusunda intermodal taşımacılık, enerji verimli depo çözümleri ve otomasyon odaklı “karanlık depo” teknolojilerini de gündemine aldı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kalp sağlığı için 1000’e yakın uzman İstanbul’da buluştu

Dünyanın en önemli kalp ve damar cerrahisi uzmanları ve 1000 katılımcı uzmanın buluştuğu “Uluslararası Minimal İnvaziv Kardiyotorasik Cerrahi Derneği”nin düzenlediği kongrede geleceğin kalp cerrahisi masaya yatırıldı. Katılımcı sayısının yüksekliğiyle dikkat çeken kongrede; gerçekleştirilen canlı cerrahilerin yanı sıra geleceğe damga vuracak yeni bilimsel gelişmeler de paylaşıldı. Kongrede aktarılan dijital teknolojiler ve dokuyu hisseden robotik yöntem heyecan yarattı.

Kalp hastalıkları tüm dünyada bir numaralı ölüm nedeni. Dünyada her yıl yaklaşık 20 milyon kişi kalp damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu sayının 2030 yılında 23 milyona  çıkacağı tahmin ediliyor. Bu artış Türkiye’de aynı oranlarda ilerliyor. Hızlı artışı engellemek için tüm dünyada kalp hastalıklardan korunma, tanı ve tedavi yöntemleri üzerine çeşitli çalışmalar yapılıyor. Kalp cerrahisi alanında ise bu doğrultuda tanı ve tedavi başarısını artıracak bilimsel araştırmalar ve yeni yöntemler geliştirilmeye çalışılıyor. Yeni bilgileri paylaşmak için de bilimsel toplantılar düzenleniyor.  İşte bu toplantılardan biri İstanbul’da, gerçekleştirildii; Uluslararası Minimal İnvaziv Kardiyotorasik Cerrahi Derneği’nin düzenlediği “25. ISMICS Bilimsel Kongresi”ne dünyanın sayılı bilim insanları ve araştırmacılar katıldı. Minimal invaziv teknikler ve robotik cerrahideki gelişmelerin ele alındığı kongrede bine yakın uzman buluştu. Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde gerçekleştirilen ve görüntüleri kongre salonuna yansıtılan iki farklı canlı ameliyat, cerrahlar tarafından büyük ilgiyle izlendi. 

“Bugüne kadarki en geniş katılımlı kongre oldu”

Uluslararası Minimal İnvaziv Kardiyotorasik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Husam Balkhy, kongreyi değerlendirirken “İstanbul, çok güzel bir şehir, Asya ve Avrupa arasında bağlantı noktası. Dünyanın her yerinden buraya ulaşmak kolay. Her yıl düzenlediğimiz bu kongre, dünyanın farklı noktalarında çalışan meslektaşlarımızdan öğrenme, deneyim paylaşma, yeni teknikleri görme ve öğrenme fırsatı sunuyor. Önemli bir diğer nokta da bu kongrede sunulan bildirilerin ‘Innovations’ adını taşıyan ve kalp damar cerrahisindeki yeniliklerin aktarıldığı dergimizde basılacak olması. Bugüne kadarki en geniş katılımlı kongreyi gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz” dedi. 

Geleceğin dijital ve robotik kalp cerrahisi teknolojisi heyecan yarattı

Minimal invaziv cerrahi alanında dünyada öncü isimlerden sayılan Prof. Dr. Balkhy, medikal sektörün önde gelen teknoloji temsilcilerinin kongrede iki yeni robotu da tanıttığını kaydetti. 

Kalp cerrahisinde yeni geliştirilen robotun, cerraha ‘dokunma hissi’ sağlayacağını bilmenin çok heyecan verici olduğunu belirterek Prof. Dr. Balkhy, “Robotik yöntemin kalp cerrahisinde geleceğin cerrahisi olduğuna inanan biriyim. Yeni geliştirilen robotun dokuyu hissedebilmesi ve bunu cerraha aktarabilmesi, gerçekten de cerrahide çok büyük bir adım olacak. Böylece daha önce ekranda gördüğümüz dokuyu elimizle dokunur gibi hissedeceğiz. Robotik cerrahiye ek olarak ameliyat sırasında kullanılan başka yeni teknolojiler de var. Ayrıca ameliyathanede, yoğun bakım ünitelerinde ve benzeri ortamlarda dijital çözümler getiren yeni teknolojilerle tanıştık” diye Konuştu.

“Robot destekli yöntemler, kalp ameliyatlarında tedavi başarısını artırıyor”

Kongrede Acıbadem Altunizade Hastanesi Kalp Sağlığı Merkezinden iki farklı canlı cerrahi gerçekleştirildiğini ve bunların büyük ilgi ile izlendiğini söyleyen ISMICS Genel Sekreteri ve Kongre Eş Başkanı olan Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şahin Şenay, kongre ve kalp cerrahisindeki yeni gelişmeler hakkında şu bilgileri verdi:

“Kalp cerrahisinde tedavi başarısını artıracak yöntemler geliştirilmesi için bilim insanları var gücüyle çalışıyor. Giderek daha çok sayıda hasta bu yöntemlerle sağlığına kavuşuyor. Günümüzde kullanılan robotik yöntemler; özellikle by-pass ameliyatlarında, kapak ameliyatlarında, kalp tümörlerinde, doğumsal bazı hastalıkların tedavisinde ve ritim bozukluklarının cerrahi tedavisinde kullanılan geniş bir yelpazeye yayılıyor. Robotik cerrahinin hastaya sağladığı birçok avantaj var. Robotik aletlerin ameliyat sırasındaki hareket kabiliyeti, insan bileğinin sahip olduğundan daha yüksek. Bu da işlem güvenliğini artırıyor. Robot destekli yöntemler sayesinde, ameliyatları daha küçük kesi ile yapabiliyoruz. Kanama riski düşüyor. Ameliyat sonrası enfeksiyon riski azalıyor. Bu yöntemlerle en önemlisi de hastanın normal hayata dönmesi daha kısa sürede oluyor. Yeni geliştirilen robotlar da, iyileşme sürecine daha fazla katkıda bulunacak. Kalp hastalıklarının artışında beslenmeden hareketsiz yaşama kadar pek çok faktör rol oynuyor. Ancak dikkat çekici başka bir gelişme ise toplumumuzun yaşlanması. Yaşlanan nüfusta kalp hastalıkları daha çok görülüyor ve bu durum, sağladığı avantajlar nedeniyle robotik cerrahi gibi yeni teknolojilere olan ihtiyacı artırıyor.”

Uluslararası Minimal İnvaziv Kardiyotorasik Cerrahi Derneği’nin 2026-2029 dönemi Genel Sekreterliği’ne seçilen ilk Türk Cerrah olan Prof. Dr. Şahin Şenay, bilimsel toplantılarda paylaşılan bilginin ve tecrübenin hastalarda tanı ve tedavi başarısını artıran önemli bir faktör olduğunu söyledi.  Teknolojik gelişmelerin cerrahi müdahalelerin yanı sıra genel olarak tüm tıbbi bakım süreçlerinde etkin ve inovatif çözümleri de beraberinde getirdiğine işaret eden Prof. Dr. Şenay, “Ülke olarak bu teknolojinin bir parçası olmak çok önemli. Ancak sadece bu yeni teknoloji ürünlerini kullanmak değil, gelişmesine de katkıda bulunmak için bilimsel çalışmalar yapmaya devam etmeliyiz” diye konuştu. 

Acıbadem Üniversitesi’ne iki ödül

ISMICS 2025 Düzenleme Komitesi’nde yer alan Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Araştırma Grubu Koordinatörü Dr. Zeynep Sıla Özcan ise kongrede sunulan bilimsel çalışmalarda iki ödül aldıklarını belirterek şunları söyledi: “Acıbadem Üniversitesi Kalp ve Damar Cerrahisi Araştırma Grubu olarak biri robotik yöntemle by-pass ve kapak ameliyatı, diğeri de robotik ameliyatların daha güvenli hale getirilmesine yönelik olan iki çalışmayla ödül aldık. Doç. Dr. Murat Baştopçu ve Doç. Dr. İbrahim Gökçe’nin gerçekleştirdiği ödül alan bu çalışmalar, ülkemiz tıbbı açısından da sevindirici.”

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dikkat! Diyabette bu hatalar yazın yaygın yapılıyor!

Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam tarzı ve obezitenin etkisiyle son yıllarda görülme sıklığı hızla artan diyabet, artık çocuk yaşlarda da kapıyı çalıyor. Yaz mevsiminde yapılan bazı yaygın hatalar ise hastalıkla ilgili riski daha da artırabiliyor. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sinan Kırım, diyabetin hem dünyada hem de ülkemizde çılgın bir hızla arttığını belirterek “Yapılan çalışmalar, diyabeti olan bireylerin yaklaşık yarısının hastalığının farkında bile olmadığını göstermektedir. Oysa diyabet tedavi edilmediğinde hayati risklere yol açabilir. Yaz aylarında farkında olmadan yapılan küçük hatalar da, diyabetli bireyler için ciddi sonuçlar doğurabilir” uyarısında bulunuyor. Doç. Dr. Sinan Kırım, diyabette en yaygın yapılan ve tehlikeyi artıran 6 yaz hatasını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

  • Yeterince su tüketmemek

Doç. Dr. Sinan Kırım “Yazın hem hava sıcaklığının hem de açık havada fiziksel aktivitenin artması nedeniyle vücutta sıvı kaybı riski çok artmaktadır. Vücudun susuz kalması kan şekerini sanılandan çok daha fazla yükseltir. Dehidrasyon bazen çok yavaş gelişebildiğinden fark edilemeyebilir. Aşırı sıcaklarda yeterince su tüketmemek, çay, kahve, bira ve meyve sularının ise kaybedilen sıvıyı yerine koyacağını düşünmek büyük bir yanılgıdır. Vücudun sıvı ihtiyacı çoğunlukla su ile karşılanmalıdır. Günde bir-iki bardak maden suyu ya da ayran da tüketilebilir” diyor.    

  • Sıcak kumsalda yalınayak yürümek

Sıcak kumsalda yalınayak yürümek çok sık yapılan yanlışlardandır. Çünkü çıplak ayakla yürümek çok ciddi riskler içermektedir. Özellikle sinir hasarları olan hastalar kumdaki aşırı sıcaklığı hissedemedikleri için tabanlarının yanmasına neden olmaktadırlar. Yine kum içindeki cam kırıkları, iğne vs gibi yabancı cisimler ayak tabanına batarak yara ve enfeksiyona neden olabilirler. Bu nedenle diyabeti olanların kumsalda kesinlikle terliksiz gezmemesi gerekir. Deniz tabanında da keskin kaya kenarları ya da sivri cisimler olabileceği için denize de mutlaka deniz ayakkabısı ile girilmelidir.  

  • Yaz önlemlerini ihmal etmek

Diyabette yaz mevsimine yönelik bazı kurallara dikkat etmek gerekse de pek çok hasta bu önlemleri göz ardı edebilmektedir. Örneğin; kumsalda uzun süreler güneşe doğrudan maruz kalmamak, bol, rahat ve havalandırması güzel olan giysiler giymek, şapkasız ve terliksiz güneşe çıkmamak gerekir. Diyabet hastalarında katarakt riski arttığından dolayı UV koruması da bulunan güneş gözlükleri terich edilmelidir. Kapalı ortamlarda klima kullanırken ısı 24 derece civarında tutulmalı, daha düşük derecelerden kaçınılmalıdır.  

  • İlaçları yaz sıcağına maruz bırakmak

Yazın ilaçların aşırı sıcaklara ve güneşe sıkça maruz bırakılabildiğini belirten Doç. Dr. Sinan Kırım “Özellikle insülin kullanan hastalar soğuk zincire daha fazla dikkat etmelidirler. Hava sıcaklığının yüksek olması nedeniyle dışarda kalan insülin daha çabuk bozulabilir. İnsülin pompası aşırı sıcakta ve güneşte kaldığında pompadaki insülinin etkisi azalabilmektedir. Yazın cilt ısısı da artacağı için ya da egzersizin artırılması nedeniyle insülin kana daha çabuk karışıp önce şeker düşmesine, çabucak kullanılıp bittiği için de daha sonra şekerin yükselmesine neden olabilir. O nedenle insülin enjeksiyonu doğrudan güneş ışığı almayan bölgelere ve daha az kas hareketi olan bölgelere yapılmaldır. Örneğin; koşmayı planlayan bir hasta bacağına yapmamalıdır” diyor

  • Meyve tüketiminde ölçüyü kaçırmak

Yaz meyveleri iştah kabarttığından tüketiminde sıkça aşırıya kaçılabilmektedir. Ancak bol sulu ve serinletici etkileri olsa da şeker içeriği zengin olduğundan meyve tüketiminde günde iki porsiyonu geçmemek ve avuç içi kadar tüketmek gerekir. Akşamları özellikle meyve yedikten sonra hareketsiz kalınırsa, örneğin uyunursa, hem kan şekeri hem de kolesterol değeri yükselir. Bu nedenle gündüz saatleri idealdir. Yaz lezzetlerinin vazgeçilmezlerinden dondurmanın da fruktoz şurubu kullanılanarak yapılanlarından uzak durulmalı, doğal şekerle yapılanları tercih edilmelidir. 

  • Şekerli içecekler tüketmek

Doç. Dr. Sinan Kırım “Yaz aylarında şekerli ve gazlı içecekler ile alkol tüketiminde artış diyabetli bireyler için büyük risk oluşturmaktadır. Şekerli içecekler, alkol ve kokteyllerde kullanılan meyve sularının kan şekerini önce yükseltip sonra düşürebileceği akılda tutulmalıdır. Alkol tüketimi, diyabet hastalarında şeker düzeyinde tehlikeli düşmelere ve sıvı kaybına yol açabilmektedir. Bu nedenle alkol sınırlandırılmalı ve aç karnına kesinlikle tüketilmemelidir” diyor. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı