Yıllık arşivler: 2025

Başkan Çerçioğlu’nun Hizmetleri Kuşadası’nı Doğanın Yeşil Tonları ile Buluşturuyor

Aydın Büyükşehir Belediyesi, Kuşadası’nda hayata geçirdiği çalışmalarını sürdürüyor.

Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı ekipleri bayramda da Kuşadası’nın çeşitli mahallelerinde peyzaj düzenleme, trimör, budama ve refüj boyama çalışmaları gerçekleştirdi. Bölgeye özgü bitki örtüsünü koruyarak, yerel flora ile uyumlu peyzaj çalışmaları yapan ekipler, Kuşadası’nda daha yeşil ve estetik bir çevre oluşturuyor. Büyükşehir Belediyesi, Kuşadası’nda doğal yaşamı koruyarak halkın dinlenebileceği, sosyal etkinlikler yapabileceği alanlar inşa ediyor.

Büyükşehir Belediyesi, yeşil alan projelerinde sürdürülebilirliği de ön planda tutuyor. Yeni yapılan alanlarda su tasarrufu sağlayan sulama sistemleri ve çevre dostu malzemeler kullanılıyor. Böylece, hem doğal kaynaklar korunuyor hem de halkın yaşam kalitesi artırılıyor.

Vatandaşlardan Başkan Çerçioğlu’nun hizmetlerine tam not

 Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları Kuşadası’nı sadece yerel halk için değil, aynı zamanda turistler için de daha çekici bir hale getiriyor. Kuşadası’ndaki bu dönüşüm, ilçenin doğasıyla uyumlu, sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre sunuyor.

Çalışmaları takdirle karşılayan Kuşadalı vatandaşlar, hizmetlerinden dolayı Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na teşekkür etti.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Çerçioğlu’nun Çalışmaları ile Kuşadası ve Didim Pırıl Pırıl Oluyor

Aydın Büyükşehir Belediyesi kent genelinde çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Bayram nedeniyle binlerce turisti ağırlayan ve nüfus artışı yaşanan turizm ilçelerinde faaliyetlerini yoğunlaştıran Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları vatandaşlardan da tam not alıyor.

Büyükşehir Belediyesi, özellikle turizm açısından büyük öneme sahip Kuşadası ilçe merkezi, Davutlar ve Güzelçamlı Mahalleleri ile Didim ilçe merkezi ve Akbük Mahallesi’nde gerçekleştirdiği temizlik, çevre koruma ve bakım çalışmalarını arttırdı. Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları ile Aydın’ın turizm incileri pırıl pırıl oldu.

Büyükşehir Belediyesi bayramda da 24 saat sahada

 Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından mesai mefhumu gözetmeksizin sürdürülen çalışmalar devam ediyor. Ekipler, turizm ilçelerinin dört bir yanında hayata geçirdiği çalışmaları titizlikle sürdürüyor. Çalışmalar ile Kuşadası ve Didim ziyaretçilerine huzurlu, hijyenik ve güvenli bir ortam sunuyor.

Başkan Çerçioğlu: Çalışmalarımız devam edecek

 Çalışmaların devam edeceğini belirten Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, “Güzel Aydınımızın tüm ilçelerinde olduğu gibi turizm ilçelerimizde de çalışmalarımızı mesai mefhumu gözetmeksizin sürdürüyoruz. Çalışmalarımıza devam edecek, ilçelerimizi pırıl pırıl tutacağız” dedi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gölcük Kent Bayramlaşmasında Bir Araya Geldi

Gölcük’te düzenlenen Kent Bayramlaşması, Kurban Bayramı’nda da toplumun her kesiminden temsilciler ve vatandaşların geniş katılımı ile gerçekleştirildi.

Gölcük’te 7’den 70’e herkes, Kurban Bayramı’nın ikinci gününde kent bayramlaşmasında bir araya geldi. Gölcük Belediyesi Kongre Sarayı’nda gerçekleşen kent bayramlaşmasına; Gölcük Kaymakamı Müfit Gültekin, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, Gölcük Kent Konseyi Başkanı Fatih Bayram, siyasi partilerin ilçe başkanları ve yönetimleri, sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yöneticileri, muhtarlar ve vatandaşlar katıldı.

BAŞKAN SEZER’DEN BİRLİK BERABERLİK MESAJI

Gölcük Kent Konseyi tarafından düzenlenen bayramlaşma töreninde tüm hemşehrilerinin kurban bayramını kutlayan Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, “Birlik ve beraberlik içinde nice bayramlara ulaşmayı Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim” dedi.

BAŞKAN SEZER, GÖREV BAŞINDAKİ PERSONELİ UNUTMADI

Kurban Bayramı kapsamında Gölcük Kaymakam Gültekin ve Başkan Sezer daha sonra Gölcük Şehit Bayram Özdere Polis Merkezi ve Gölcük Jandarma Komutanlığı’nda görevli personeli ziyaret ederek bayramlarını tebrik ettiler.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmirlilerin et bağışları ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın Kurban Bayramı için oluşturduğu dayanışma köprüsüyle alınan et bağışları dağıtılmaya başladı. Kurban Bayramı’nın üçüncü gününe kadar toplanacak bağışlar, İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından ihtiyaç sahiplerine dağıtılmaya devam edilecek. 

Kurban Bayramı’nda birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendiren İzmir Büyükşehir Belediyesi kurban eti bağışı yapmak isteyen vatandaşlar için soğuk hava teslimat noktaları oluşturdu. Büyükşehir Belediyesi, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere kentte belirlenen 13 noktadan teslim alınacak hayırlar için köprü görevi üstlendi. Hayırsever vatandaşlar, bağışlarını seyyar ya da sabit soğuk hava noktalarına teslim etmeye, Büyükşehir de bağışları ihtiyaç sahiplerine dağıtmaya başladı. Hane başı 2 kilo et dağıtılıyor. Bağışçılar, etleri 8 Haziran tarihine kadar bağış noktalarına teslim edebilecek. 
 
Tutanaklar karşılığında teslim alınıyor
Tutanaklar karşılığında teslim alınan bağışlar, soğuk hava tesislerinde korunuyor. Veteriner hekimler tarafından kontrolleri yapılan etler kasaplar tarafından işleniyor. İşlenen etler ihtiyaç sahibi vatandaşlara ulaştırıldıktan sonra hayırseverlere bilgi veriliyor. Şeffaflıkla yürüyen süreçle Büyükşehir Belediyesi, bayram bereketini tüm sofralara yayıyor. 

“Bayramın üçüncü gününe kadar teslim edilebilir”
İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Sosyal Hizmetler ve Yardımlar Şube Müdürlüğü’nde görevli psikolog Aslıhan Özgür, “Mezbahalar ve 7 noktadan toplanan etler Sosyal Yaşam Kampüsü’nde bulunan aşevine getiriliyor. İncelenen etleri işleyerek ihtiyaç sahibi vatandaşlarla buluşturuyoruz. Bayramın üçüncü gününe kadar bütün vatandaşlarımız et bağışını sürdürebilirler” dedi. 

“Doğru yere gideceğinden eminiz”
Bağışçılardan Tufan Batumlu, “Sosyal medyada gördüm. Başkanımız Dr. Cemil Tugay ihtiyaç sahipleri için ilan etmiş. En doğru şekilde onlara gideceğine emin olduğumuz için böyle bir karar verdik. Eminiz de doğru yere gideceğinden. Çok mutluyuz, inşallah Allah kabul eder” dedi. Arzu Batumlu da, “Çok mutluyuz” diye konuştu. 

Teslimat adresleri:
Hatay Kadın Dayanışma Merkezi (155 Sok. No: 18 Konak)
Karşıyaka Örnekköy Kampüsü (Baş Pehlivan Karaali Cad No:377 Zübeyde Hanım Mahallesi)
Buca Sosyal Yaşam Kampüsü (EVKA 1)
Bornova Çamaşırhanesi (368 Sok No:2/A Kazımdirik Mahallesi)
Konak Center Dayanışma Noktası
Gaziemir Fuar İzmir
Balçova İnciraltı Engelli Çalışmaları Merkezi
Bergama, Beydağ, Kiraz, Menemen Türkelli, Tire ve Urla mezbahaları
232.293 40 41-232.293 31 57-232. 293 16 39 numaralı telefondan ayrıntılı bilgi alınabiliyor.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Ünsal’dan taksi duraklarına bayram ziyareti

Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, ilçedeki taksi duraklarını ziyaret ederek emekçilerin Kurban Bayramı’nı kutladı. İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası yöneticilerinin de eşlik ettiği ziyaretlerde dayanışma vurgusu yapan Başkan Ünsal “Sokaklardaki gözümüz kulağımız olan taksici esnafımız ile ortak çalışmalar yapacağız. Ziyaretlerimizde hem bayramlaştık hem de daha yaşanabilir bir Karşıyaka için hedeflerimizi konuştuk” dedi.

Katılımcı yönetim anlayışı doğrultusunda sık sık esnaf ve vatandaşlarla buluşmaya devam eden Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, taksi duraklarına bayram ziyareti yaptı. İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası yöneticileri ile birlikte altı farklı durağa konuk olan Başkan Ünsal, kahve ve şekerleme armağan etti, emekçilerle tek tek bayramlaştı. Taksi şoförlerinin talep ve önerilerini de dinleyen Ünsal, hizmetlerini iyileştirme noktasında esnafın görüşlerine büyük önem verdiklerini vurguladı.

HIZLI ÇÖZÜM İÇİN İŞ BİRLİĞİ

Özellikle sokaklardaki sorunlar konusunda iş birliği yapmak istediklerini belirten Başkan Yıldız Ünsal, bu amaçla taksi duraklarının başkanları ile bir WhatsApp grubu kuracaklarını dile getirdi.  Şoförlerin yollarda karşılaştıkları sorunların bu kanaldan belediyeye aktarılmasını isteyen Ünsal, bu sayede iletişimi hızlandıracaklarını ve vakit kaybetmeden ihtiyaçlara çözüm sağlayacaklarını söyledi. Ayrıca Başkan Ünsal, Karşıyaka Belediyesi ile İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası’nın ortak projesiyle, memnuniyet anketleri hazırlayıp taksilere koyacaklarını ifade etti.

“GÖZÜMÜZ KULAĞIMIZSINIZ”

Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal “Bayram dolayısıyla ziyaret ettiğimiz taksi duraklarında bizleri misafirperverlikle karşılayan esnafımıza çok teşekkür ediyorum. Sokaklardaki gözümüz kulağımız olan taksi emekçileri bizler için çok kıymetli. Önümüzdeki süreçte güzel projelerle daha yaşanabilir bir Karşıyaka için iş birliği yapacağız. Kuracağımız WhatsApp grubu ile aramızdaki iletişimi çok daha güçlü hale getireceğiz. Buraya iletilecek sorunlar Çözüm Merkezimize aktarılacak ve ilgili birimlerimizin hızla müdahale etmesi sağlanacak. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Leningrad NGS-2’nin 4’üncü Güç Ünitesinin Sahasında Güvenlik Binasının Temel Betonlama İşlemi Tamamlandı

Çalışmalar belirlenen programın ilerisinde sürüyor 

Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom’un inşa ettiği Leningrad NGS-2’nin VVER-1200 reaktörlü 4’üncü güç ünitesinin şantiyesinde önemli bir aşama daha tamamlandı. 

Santralin güvenlik açısından önemli sistem elemanlarının, özellikle de yakıt yükleme makinesi kontrol panelinin bulunacağı binanın temel plakasının betonlama işlemi bitirildi. 

Bina, “nükleer ada” olarak adlandırılan 7 tesisten biri olacak. Toplam 2.000 metrekarelik ve 1.500 mm yüksekliğindeki temelinin inşası için 950 tondan fazla çelik donatı ve 3.000 metreküp özel dayanıklı beton kullanıldı. 

Tahribatsız kontrol yöntemiyle yapılan ilk 7 günlük testler, temelin sağlamlığını doğruladı. Temel daha sonra yeniden kontrol edildi. 

Titan-2 A.Ş.’nin Leningrad NGS Tesisleri Program Direktörü Konstantin Hudyakov, konuyla ilgili “Dördüncü güç ünitesinin nükleer adasında yapılan tüm tesislerdeki inşaat çalışmaları programın ilerisinde devam ediyor. Şu anda ana çabalar temel plakalarının donatılması ve betonlanması üzerine yoğunlaştı. Güvenlik binasının temelini planlanandan 23 gün erken hazırladık. Bu, malzemelerin zamanında teslim edilmesi, yeterli personel ve yüksek vasıfları, ayrıca işin doğru planlanması ve tesisteki süreçlerin net yönetimi sayesinde mümkün oldu. Aynı tempoda çalışmaya devam etmeyi planlıyoruz, böylece bu yılın Aralık ayı başına kadar nükleer adanın 7 binasının tüm temelleri tamamen hazır olacak” dedi. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Suya atlarken bir kez daha düşünün!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahı Op. Dr. İdris Avcı, havuz ve denizde meydana gelebilecek boyun ve bel kırıkları, risk faktörleri, yaş gruplarına göre yatkınlık ve tedavi süreçlerinden bahsetti.

Boyun ve bel kırıkları, dikkatsizlik ve yetersiz güvenlik önlemleriyle artıyor!

Sıcak yaz aylarında serinlemek ve eğlenmek için havuz ve deniz aktiviteleri yoğunlaştığını hatırlatan Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahı Op. Dr. İdris Avcı, “Ancak, dikkatsizlik veya güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğu durumlarda boyun ve bel kırıkları gibi ciddi yaralanmalar meydana gelebilir. Özellikle sığ suya atlama, baş, boyun ve omurga üzerinde ciddi travmalara yol açabilir.” dedi.

Havuz veya denizde yapılan atlayışlar sırasında, vücudun yüzeyle hızlı ve sert bir şekilde temas etmesi durumunda omurga üzerinde ciddi bir basınç oluşacağına dikkat çeken Avcı, “Bu durum boyun veya bel kırıkları gibi ağır yaralanmalara yol açabilir. En yaygın olarak boyun kırıkları ile sırt ve bel kırıkları görülür. Boyun kırıkları, boyun bölgesindeki omurların kırılması sonucu meydana gelir. Bu kırıklar, omuriliğe zarar vererek felç gibi kalıcı sakatlıklara yol açabilir. Sırt ve bel kırıkları ise sırt ve bel bölgesindeki omurların kırılmasıdır. Bu tür kırıklar, omurga stabilitesini etkileyerek hareket kaybına ve ciddi ağrılara neden olabilir.” açıklamasını yaptı.

Sığ suya kafa üstü dalış, boyun ve omurga yaralanmalarının en yaygın nedeni!

Boyun ve bel kırıkları gibi yaralanmaların genellikle kontrolsüz ve dikkatsiz atlayışlar sonucu ortaya çıktığına değinen Op. Dr. İdris Avcı, havuz veya denizde meydana gelen yaralanmaların en yaygın nedenlerini şöyle açıkladı:

“Sığ suya kafa üstü dalış, kafa ve boyun yaralanmalarının en yaygın nedenidir. Sığ su, vücuda ani ve sert bir direnç uygulayarak boyun ve omurga üzerinde ciddi bir basınca neden olur. Havuz veya deniz derinliği hakkında bilgi sahibi olmadan yapılan dalışlar, yaralanmalara yol açabilir. Kayalık bölgeler veya engellerin bulunduğu alanlarda yapılan dalışlar, kazalara davetiye çıkarır. Bu tür engeller, kazayla çarpma sonucu boyun ve bel kırıklarına neden olabilir. Atlama sırasında vücudun kontrolsüz hareket etmesi veya hatalı teknikler, boyun ve omurga yaralanmalarını artırır. Özellikle yeni yüzücüler, güvenli tekniklere hakim olmadıklarında ciddi yaralanmalar yaşayabilirler. Bu tür yaralanmalar, genellikle güvenlik önlemlerinin alınmadığı veya su derinliğinin kontrol edilmediği durumlarda meydana gelir. Basit güvenlik tedbirleriyle bu tür yaralanmaların çoğu önlenebilir.”

Genç yetişkinler ve çocuklarda risk daha fazla!

Havuz ve denizde meydana gelen boyun ve bel kırıklarının her yaş grubunda görülse de bazı yaş gruplarının diğerlerine göre daha yüksek risk altında olduğuna vurgu yapan Op. Dr. İdris Avcı, “Macera arayışı ve yüksek enerji düzeyine sahip genç yetişkinler, genellikle su sporları ve dalış gibi riskli aktivitelere daha fazla katılırlar. Bu durum, yaralanma riskini artırır.” dedi.

Çocukların da tehlikeleri tam olarak değerlendiremeyebilecekleri için yaralanma risklerinin yüksek olduğunu ifade eden Avcı, “Çocuklar suya dalış sırasında uygun teknikleri bilmemeleri ve genellikle gözetimsiz olmaları nedeniyle bu tür yaralanmalara yatkındırlar. Ayrıca orta yaş ve üstü yetişkinler de özellikle tatillerde su aktivitelerine katılırken yaralanma riski taşır. Bu grupta vücudun esnekliğinin azalması ve kemik yapısının daha kırılgan olması nedeniyle iyileşme süreci daha zor olabilir.” şeklinde konuştu.

Tedavi süreci, yaralanmanın şiddetine bağlı olarak belirleniyor…

Havuz veya denizde meydana gelen boyun ve bel kırıkları sonrası tedavi sürecinin, yaralanmanın şiddetine ve omurga üzerindeki etkisine bağlı olarak değişebileceğini aktaran Op. Dr. İdris Avcı, “Omurga kırıkları, omurilik yaralanmalarıyla birlikte görülebilir ve bu durumda tedavi ve rehabilitasyon süreci daha karmaşık bir hal alır.” dedi.

Tedavi sürecindeki başlıca adımlara değinen Avcı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Boyun ve bel kırıkları bazı durumlarda acil cerrahi müdahale gerektirir. Omurga stabilitesi sağlanmadığında, kırık omurların sabitlenmesi ve sinir dokusuna baskının azaltılması amacıyla cerrahi operasyon yapılır. Omurga füzyonu veya metal destekler kullanılarak omurganın stabilizasyonu sağlanır. Hafif kırıklarda cerrahi müdahale yerine boyunluk veya korse gibi sabitleyici cihazlar kullanılır. Bu cihazlar, omurganın doğal pozisyonunda kalmasını sağlayarak iyileşme sürecini hızlandırır. İyileşme sürecinde fizik tedavi büyük bir öneme sahiptir. Omurga destek kaslarının güçlendirilmesi ve hareket kabiliyetinin yeniden kazanılması için düzenli fizik tedavi programları uygulanır. Fizik tedavi, ağrı kontrolü ve günlük yaşam aktivitelerinin kazandırılması açısından önemlidir. Ciddi omurga yaralanmaları, hastanın hareket yeteneğini kısıtlayarak psikolojik olarak zorlayıcı bir süreç yaratabilir. Bu tür durumlarda, hasta ve yakınlarına psikolojik destek sağlanması, rehabilitasyon sürecinin daha olumlu geçmesini sağlar.”

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Nilüfer Belediyesi’nden ihtiyaç sahiplerine evde sağlık hizmeti

Nilüfer Belediyesi, hasta ve bakıma ihtiyaç duyan vatandaşlara evlerinde ücretsiz sağlık hizmeti sunuyor. Uzman hekim ve hemşirelerden oluşan sağlık ekipleri, hafta içi her gün hizmet veriyor.

Nilüfer Belediyesi, sosyal belediyecilik anlayışı doğrultusunda ihtiyaç sahibi vatandaşların sağlık hizmetlerini yaşadıkları yerlerde alabilmesi için evde sağlık hizmeti veriyor. Özellikle hasta ve bakıma ihtiyaç duyan kişilerin ev ortamında tedavi edilmesi, hem enfeksiyonların önlenmesi hem de iyileşme sürecinin hızlandırılması amacıyla hayata geçirilen hizmetten vatandaşlar ücretsiz olarak faydalanabiliyor.

Evde sağlık hizmetinden yaşlı vatandaşlar, kronik hastalığı bulunanlar, yoğun bakımdan çıkmış hastalar, ameliyat sonrası tedavisi evde devam eden kişiler ve pansuman ihtiyacı olan vatandaşlar yararlanabiliyor.
Uzman hekim ve hemşirelerden oluşan sağlık ekipleri, hastanın durumuna göre tedaviler belirliyor. Doktor muayenesinin ardından vatandaşlara sonda takma ve çıkarma, enjeksiyon uygulaması, pansuman, tansiyon ölçümü ve kan şekeri ölçümü gibi sağlık hizmetleri veriliyor. Evde sağlık hizmetinden faydalanmak isteyen vatandaşlar, başvuru için 444 16 03 veya
0501 741 50 12 numaralı telefonları hafta içi saat 08.00 ile 17.00 arasında arayabiliyor. Başvurunun ardından sağlık ekipleri hekim eşliğinde evlere giderek hastaların durumunu inceliyor ve ihtiyaç duyulan sağlık hizmetlerini sunuyor.

Evde sağlık hizmetinden yararlanan vatandaşlar ve hasta yakınları bu hizmetten memnuniyet duyduklarını belirterek, başvuru yapmalarının ardından kısa sürede ekiplerin kendilerine ulaştıklarını ve tedaviye başladıklarını söylediler.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kuşaklar Kültürel Mirasın İzini İKÇÜ’de Sürdü

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Bilim İletişim Ofisince  “Kültürel Mirasın İzinde”  başlıklı söyleşi programı düzenlendi.

Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin “Türk Kültürü ve Özellikleri” başlığıyla konuk edildiği söyleşinin moderatörlüğünü Rektör Yardımcısı ve  Bilim İletişim Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Yasin Bulduklu üstlenirken Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinden Arş. Gör. Asuman Baş, “Kültürel Miras’ın İzinde Moğolistan’daki Göktürk İzleri” başlıklı bir sunum yaptı.

Genç Yeşilay İKÇÜ’nün davetlisi olarak kampüste ağırlanan Selahaddin Eyyubi İmam Hatip Ortaokulu, Sezai Karakoç Anadolu Lisesi, Güzeltepe Ortaokulu, Mehmet Hikmet Kaşerci Ortaokulu ve Cemil Atlas Ortaokulunda eğitim alan öğrenciler ve öğretmenlerinin misafir edildiği söyleşiyi, Rektör Yardımcıları Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Genç Yeşilay İKÇÜ Akademik Danışmanı Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, Yeşilay İl Yönetim Kurulu üyesi Giray Kırım, Topluluk Başkanı Elanur Sarıkaya, İKÇÜ Bilim İletişim Ofisi Sorumluları Öğr. Gör. Fatma Değirmenci, Uğur Ekenoğlu, akademik ve idari personel takip etti.

Çatışmalar, Aile İlişkilerine Atfedilen Değerin Yok Edilmesi Amaçlı

Söyleşide gençlere seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, toplumların geleceğinin eğitim kurumlarında inşa edildiğini aktardığı konuşmasında, öğretmen, öğrenci ve aile iş birliğinin bu yapının olmazsa olmazı olduğunu kaydetti. Kadim medeniyetimizde aile değerlerinin ayakta tutulması, çocukların daha iyi yetiştirilmesi ve eşler arasında iyi iletişimin kurulması adına birçok unsurun yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, “Aile küçük bir devlet, devlet büyük bir ailedir. Devlet de o milletin büyük ailesidir. Devlet ve toplumun yapı taşları aileden oluşur. Ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşıyan, hiç tanımadığınız kişilere ana, baba, teyze, amca, dayı diye hitap edebilen köklü bir yapıya sahibiz. Ortak kültüre, tarihe, değerlere sahip olan bu değerlere sahip çıkan milletleri hiç bir güç yıkamaz. Aynı şekilde ailenin de ortak bağları, duygusal alışverişi ne kadar güçlü ise o kadar dayanıklı olur. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemler toplumun temel yapısına zarar vermektedir. Son dönemlerde özgürlük ve bireysellik kisvesi altında yaratılan çatışmalar maalesef aile ilişkilerine atfedilen değerin yok edilmesi amaçlıdır. Popüler kültür, teknoloji ve sosyal medyanın da etkisiyle yalnızlaşan, yabancılaşan ve kimlik arayışına giren çocuklarımızı bu sarmaldan ancak aile içindeki o sevgi, şefkat dolu muhabbet ortamı kurtarır” dedi.

Batı’nın Uyguladığı Tehlikeli Bir Politikanın Parçası

Güçlü geleceğin anahtarının ailelerde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, aile ile gençler arasındaki kuşaklararası iletişim çatışmasının sevgiye dayalı dayanışma ağlarının kurulmasıyla sona erdirileceğini belirtti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Günümüz dünyasında özellikle bireysel özgürlükler, haklar birey olma gibi birtakım kavramlar üzerinden anne babalarla ilişkilerin biraz daha sınırlı olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Ailenin değersizleştirilmesi, büyüklerinden uzak, kültürel değerlerinden, gelenek ve göreneklerin koparılmış nesillerin yetiştirilmesi Batı’nın tüm dünyada uyguladığı tehlikeli bir politikanın parçasıdır. Anneniz ve babanız sizin geçtiğiniz yollardan çoktan geçmişler. Bilgileri var, birikimleri var, donanımları var, tecrübeleri var. Aslında onları size aktarmak isterler. Sizleri dinlerken dinlenilmek de isterler. İşte karşılıklı olarak geliştirilecek anlayış , saygı ve hoşgörü sayesinde tüm sorunların üstesinden gelinebilir” diye konuştu.

Doğru Yaklaşımla Tehlikelerden Asgari Şekilde Etkileniriz

Aile içinde kurulamayan sağlıklı ilişkilerin bireyleri dışarıdaki zararlı kaynaklara yönelttiğini söyleyen Prof. Dr. Köse, sevgi ortamında büyüyen nesillerin toplumları ileri taşıyacağını vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Sevgi, güven ve bağlanma yaratılış gerçekliğine bağlı bir ihtiyaçtır. Bunu aile içinde anne-babadan karşılayamayan çocukların buldukları insanlara kaymaları o yoksunluğun doğal bir sonucudur. Araştırmalar, sevgi, ilgi, güven içinde büyüyen çocukların daha zeki, daha sağlıklı, daha başarılı ve stresle başa çıkmada daha becerili olduğunu ortaya koymuştur. Sevgisi ve ilgiden mahrum büyüyen çocukların ise sinirli, dikkat sorunu bulunan, korkak ve endişeli, hemen panikleyen, hastalıklı ve hiperaktif yetişkinler olarak öne çıktıkları belirlenmiştir. Çocuğun hayat boyu kullanacağı ve kendisinden sonraki kuşaklara da transfer edeceği özellikler aileden geçer. Bu doğrultuda konuya geniş perspektiften bakarsak geleceğimizin teminatı olan nesillerimize doğru yaklaşımlarla ulaşırsak çağın tehlikelerinden asgari şekilde etkileniriz” diye konuştu.

Moğolistan Türk Tarihinin Başlangıç Noktası

İKÇÜ’nün Moğolistan coğrafyasında izini sürdüğü Türk Devletlerinin araştırma ekibinde yer alan Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinden Arş. Gör. Asuman Baş, çocukların ve gençlerin ilgi düzeyleri doğrultusunda kendilerini geliştirebilecekleri alanların oluşturulmasının önemine dikkat çekti. Baş, “ Gençlerimizi, sporla, bilimle, kültürle, sanatla, edebiyatla ilgilenmelerini sağlayarak; ilgi alanlarına, meraklarına göre farklı uzmanlıklara yönlendirerek birçok olumsuzluktan etkilenmeyeceklerini düşünüyorum. Bu anlamda özellikle sporun, sanatın ve edebiyatın çok önemli bir uğraş olduğunu düşünüyoruz. İKÇÜ bünyesinde yer alan genç bir araştırmacı olarak yaklaşık 7 yıldır Moğolistan’da yürütülen Türk tarihi araştırmalarına katılma şansım oldu. Dekanımız Prof. Dr. Şaban Doğan başkanlığında Moğol coğrafyasında yürütülen arkeolojik incelemelere kimi zaman üniversite iş birlikleri ile kimi zaman ortak kazı ve yüzey araştırmaları ile iştirak ediyoruz. Moğolistan Türk tarihinin başlangıç noktası. MEB müfredatında da yer verilen İslamiyet öncesi Türk tarihine dair buradaki eserleri biliyor olmak bir vatandaşlık görevi. Oradaki eserler kitabelerle sınırlı değil. Orada derin bir Türk sanatı anlayışını, şehircilik anlayışını görmekteyiz” dedi.

Türk Eserleri Haksız Eleştiriye Maruz Kalıyor

Sunumunda henüz müfredata yansımayan bilim çevrelerinin bildiği yüzey çalışmalarından elde edilen fotoğrafları paylaşan Arş. Gör. Baş, “Bu keşiflerdeki yazıtlar sadece  dil, tarih için değil aynı zamanda Türklerin müzikle meşgul olduğunu erken Türk tarihinde, müziğin Türkler tarafından bir etkinlik aracı olduğunu görüyoruz.  Biz bu keşifler sayesinde Türklerin sadece savaşla ilgilenmediğini, aynı zamanda sanat icra ettiklerini de ortaya koyduk” şeklinde konuştu. Sosyal medyada  7 ve 8. yüzyıldaki Roma-Bizans eserleriyle Türk eserlerinin kıyaslanarak haksız eleştiriye maruz kaldığına dikkat çeken Arş. Gör. Baş,”Biz hocalarımızla Moğolistan’da vakit geçirdik. Moğolistan’da yaşayınca şartlarını anlayabileceğiniz bir yer. Orada bu eserleri ortaya koyabilmek, icra edebilmek büyük önem taşıyor. Çünkü hiçbir şey yok. Malzemeniz yok. Koşullar çok çetin. Bulduğunuz herhangi bir taşı dönüştürebilmek oradaki koşullar için büyük bir zanaatkârlık istiyor. Batıdaki gibi Roma’daki gibi bir sanat eseri ortaya koyabileceğiniz malzeme söz konusu değil zaten bu topraklarda. O yüzden bu eserlerin hepsi çok kıymetli. Türkler malzeme olduğunda bunu işlemek konusunda da çok becerikliler, hamaratlar” dedi.

Vatandaşlık Görevi Görerek Orada Yer Alıyoruz

Genç bir araştırmacı olarak Türk tarihine sahip çıkılmasını bir vatandaşlık görevi olarak gördüğünü vurgulayan Arş. Gör. Asuman Baş, “Türkler mevcut imkanlarıyla hem madenini çok iyi işlemişler hem de bunlardan bazı sanat eserleri yaratmışlar. Moğolistan’da 7 yıldır yürüttüğümüz çalışmaların en önemli verisi Orhun Yazıtlarında bahsi geçen Togubalık kazısıydı. Arkeoloji Bölümü, Coğrafya Bölümü, Türk Dil ve Edebiyatı Bölümü, aynı zamanda Medya İletişim Bölümü de çalışmalara dahil olmuş durumda. Bölgede olmak sadece bizim yürüttüğümüz çalışmalar açısından önemli değil, başkalarının yaptığı çalışmaları takip edebilmek açısından da önemli. Ama akademik disiplinin, uzmanlık alanının yanında bunu bir milli görev bir vatandaşlık görevi görerek orada yer alıyoruz” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sağlıklı yaşam arayışı diyetisyenlere ilgiyi artırdı!

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, son yıllarda diyetisyenlik mesleğine olan ilginin artışını, mesleğin sağlık alanındaki geniş rolünü ve toplumda doğru bilinen yanlış beslenme alışkanlıklarını değerlendirdi.

Sağlıklı yaşam bilinci arttı

Son yıllarda sağlıklı yaşam bilincinin artmasıyla birlikte diyetisyenlik mesleğine olan ilginin de hızla arttığını kaydeden Hatunoğlu, “Artan obezite ve kronik hastalıklar, bireyleri profesyonel beslenme desteği almaya yönlendirirken; sosyal medyada beslenme konularının daha görünür hale gelmesi de mesleğin bilinirliğini artırmıştır.” dedi.

Herkesin bir diyetisyeni var mı?

“Herkesin neredeyse bir diyetisyeni var” algısının tam anlamıyla gerçeği yansıtmasa da toplumda diyetisyene olan ilginin arttığını göstermesi açısından olumlu olduğunu söyleyen Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, “Ancak bu durum, bazı kimselerin diyetisyen unvanı olmadan beslenme danışmanlığı yapmasına da zemin hazırlayabilir. Bu durum da mesleğin itibarı ve halk sağlığı açısından riskler oluşturabilir.” uyarısında bulundu.

Sadece kilo verme ya da alma değil

Diyetisyenliğin sadece kilo verme ya da alma ile sınırlı olmadığına dikkat çeken Hatunoğlu, “Diyetisyenler, yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayarak bireylerin sağlığının korunması ve geliştirilmesinde, hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde rol oynarlar. Diyabet, hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, kanser gibi hastalıklarda beslenme tedavisi uygulanmasında; sporcu beslenmesi, çocuk ve ergen beslenmesi, gebelik ve emziklilikte beslenme, yaşlılık döneminde sağlıklı beslenme gibi birçok alanda görev alırlar. Ayrıca toplu beslenme sistemlerinde menü planlama ve kurum beslenmesi yönetimi gibi görevleri de mevcuttur.” diye konuştu.            

‘Mucize diyetler’ kısa sürede kalıcı kilo kaybı sağlamaz

Toplumda beslenme ile ilgili pek çok yanlış bilginin yaygın şekilde kabul gördüğünü ve bu durumun da sağlığı olumsuz etkileyebildiğini anlatan Hatunoğlu, şöyle devam etti:

“Örneğin sadece tek tip beslenmeyle zayıflanabileceği, öğün atlamanın kilo kaybına yardımcı olduğu ya da detoks içecekleriyle vücudun temizleneceği gibi bilgiler bilimsel temelden uzaktır. Ekmek veya karbonhidratların tamamen kesilmesi, yağsız beslenmenin sağlıklı olduğu düşüncesi veya ‘mucize diyetlerin’ kısa sürede kalıcı kilo kaybı sağlayacağı inancı da sık yapılan hatalardandır. Bu noktada diyetisyenler, bireylerin yaşam tarzına ve sağlık durumuna özel, kanıta dayalı beslenme planlarıyla rehberlik eder. Yanlış bilgilerin yerine doğru ve sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarını koymak için toplumu bilinçlendirir, eğitimler verir ve kişiye özel danışmanlık verirler.”

Sosyal medyadaki uzman olmayanlara dikkat

Diyetisyenlerin, bireyleri bilgilendirme ve bilinçlendirme yoluyla sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasında önemli rol oynadığını da kaydeden Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, “Halk sağlığı çalışmaları, danışmanlık hizmetleri ve medya aracılığıyla sağlıklı bilgiye ulaşım sağlarlar. Sosyal medya ise bu bilginin yaygınlaşmasını hızlandıran bir araçtır. Sosyal medyada uzman olmayan kimseler tarafından paylaşılan yanlış bilgiler nedeniyle bilgi kirliliği de oluşabiliyor. Bu nedenle halk sağlığını koruma amacıyla bireylerin güvenilir kaynaklardan bilgi alması için çalışılmalıdır.” dedi.

Diyetisyenliğin, üniversitelerin Beslenme ve Diyetetik lisans programlarından mezun olan ve “diyetisyen” unvanını taşıyan bireylerin yapabileceği bir meslek olduğunu hatırlatan Hatunoğlu, “Bu nedenle diyetisyen ile çalışırken diploması olan, Sağlık Bakanlığı onaylı çalışan kişilere başvurulmalıdır. Sosyal medya üzerinden yapılan bilinçlendirme çalışmaları, kamu spotları ve sağlık kurumları aracılığıyla halkın bu konuda eğitilmesi önemlidir.” ifadesinde bulundu.

Online diyetisyenlik hizmetleri avantaj mı?

Online diyet hizmetlerinin, özellikle yoğun programı olan veya farklı şehirlerde yaşayan bireyler için erişilebilir ve pratik bir çözüm sunduğunu ifade eden Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, “Zaman tasarrufu ve konfor açısından avantajlıdır. Ancak yüz yüze görüşmelerde kurulan iletişim ve motivasyon desteği online görüşmelerde her zaman sağlanamayabilir. Bu nedenle online hizmetlerin uzman kişilerce yürütülmesi ve gerektiğinde yüz yüze destekle tamamlanması önemlidir.” diye konuştu.

Diyetisyenlerin, sağlık ekiplerinin önemli bir parçası olduğunu da anlatan Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, “Özellikle kronik hastalıklar, yeme bozuklukları, obezite, diyabet gibi durumlarda doktor, psikolog, fizyoterapist gibi diğer sağlık profesyonelleriyle birlikte çalışarak bireyin sağlığını bütüncül şekilde ele alırlar. Bu iş birliği hem tedavi sürecini hızlandırır hem de bireyin yaşam kalitesini arttırır.” şeklinde sözlerini tamamladı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı