Yıllık arşivler: 2025

Doç. Dr. Fatma Sert “Kanserden korkmuyoruz, geç kalmaktan korkuyoruz”

Ege Üniversitesinde, Kanserle Savaş Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Avrupa Tıp Öğrencileri Birliği (EMSA) Topluluğu iş birliğinde, Ulusal Kanser Haftası etkinlikleri kapsamında Kanserle Savaş Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serra Kamer’in moderatörlüğünde “Ulusal Kanser Haftası” adlı panel düzenlendi. Üç oturumdan oluşan panel 20 Mayıs Amfisinde gerçekleşti. Etkinliğe EÜ Kanserle Savaş Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serra Kamer, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Serra Kamer, “Ege Üniversitesi Kanserle Savaş Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak her yıl Nisan ayında etkinlikler yapıyoruz. Bu etkinliklerde EMSA topluluğumuz da bizlere destek oluyor. EMSA, bizim için çok değerli. Bu etkinliği düzenledikleri için kendilerine çok teşekkür ediyorum. Bugün uzman akademisyenlerimizden kanser ile ilgili bilgiler dinleyeceğiz” dedi.

Ulusal Kanser Tarama Programı’na değinen EÜ Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Fatma Sert, “Meme Kanseri Tarama Programı’nın temel amacı, henüz klinik bulgular ortaya çıkmadan kanseri erken evrede tespit ederek ölüm hızını azaltmaktır. Rahim ağzı kanserinin risk faktörlerini; aşırı kilo alma, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, düşük bağışıklık sistemi, sigara kullanımı ve yine tarama yaptırmamak olarak sayabiliriz. Kanserden korkmuyoruz, geç kalmaktan korkuyoruz”  dedi.

Panelin devamında meme kanseri hakkında bilgiler veren  EÜ Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Radyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Özge Aslan, “Kadınlarda en çok görülen kanser türü meme kanseridir. Öyle ki her sekiz kadından birinde meme kanserine rastlayabiliyoruz. Ama son zamanlarda toplum olarak bilinç düzeyimizin arttığını düşünüyorum. Toplum bilinçlendikçe ilerleyen zamanlarda bu oranın daha da düşeceğine inanıyorum. Erken tanı için meme kanseri belirtilerine dikkat etmek gerekir. Kadınların ayna karşısına geçip, her âdetinin bitiminde memelerini kontrol etmesi gerekir. Memede; kanlı akıntı, meme cildinde değişiklik, meme başının çekilmesi ya da ele gelen kitle, memede portakal görünümü gibi belirtiler görüldüğünde doktora başvurmak gerekir” diye konuştu.

“Çok iyi bir ekibe sahibiz”

EÜ Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Fuat Kızılay ise “Bu iş bir ekip işi ve biz çok iyi bir ekibe sahibiz. Bu yüzden çok şanslıyız. Prostat kanseri en çok teşhis edilen ikinci kanserdir. İdrar yapmada güçlük, idrar yaparken ağrı ve yanma hissi, idrarda kan gelmesi, kemik ağrısı, alt pelvik bölgede ağrı gibi durumlar prostat kanseri belirtisi olabilir. Prostat kanserinde ırk, aile öyküsü, beslenme alışkanlığı, obeziteyi risk faktörleri arasında sayabiliriz” dedi.  

Panelin ardından Ege Üniversitesi öğrencilerine, Dr. Öğr. Üyesi Özge Aslan tarafından meme ve lenf muayenesi eğitimi içeren bir workshop düzenlendi. Etkinlik kapsamında öğrenciler, üniversitenin Radyoloji Bölümünü de gezerek bölüm hakkında bilgi aldı.

Programın sonunda EMSA topluluğu üyesi öğrenciler, Doç. Dr. Fatma Sert, Dr. Öğr. Üyesi Özge Aslan ve Doç. Dr. Fuat Kızılay’a fidan bağışını temsil eden ödüllerini vererek “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

National Geographic NOW Seç-İzle Servisinin Mayıs Ayı Teması ‘İkinci Dünya Savaşı’…

Nefes kesen yapımların ve soluksuz izlenen belgesellerin yer aldığı, National Geographic’in zengin arşivini her ay meraklılarıyla buluşturan National Geographic NOW seç-izle servisi mayıs ayında ‘İkinci Dünya Savaşı’ teması ile izleyicilerle buluşuyor. 

Tarihin en kanlı savaşı olan 2. Dünya Savaşı’nın izleri bugünlere kadar gelmiştir… Hitler’in diktatörlüğe yükselişi ve Holokost sırasında işlenen tüyler ürpertici eylemlerle damgalanmış 2. Dünya Savaşı, dünyayı sonsuza dek değiştirdi.

Dünya tarihinin en karanlık dönemlerinden birine sahne olan İkinci Dünya Savaşı’na dair en merak uyandıran hikayeler ve en dikkat çekici anların derlendiği “İkinci Dünya Savaşı” serilerinin yer aldığı en beğenilen belgeseller mayıs ayı boyunca ‘İkinci Dünya Savaşı’ temasıyla National Geographic NOW’da izleyicilerle buluşuyor!

National Geographic NOW ile National Geographic’in zengin içerik arşivine TOD, KabloTV, KabloWebTV ve S Sport Plus platformları üzerinden erişebilirsiniz.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bornova’da 23 Nisan coşkusu satrançla taçlandı

Bornova Belediyesi’nin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında düzenlediği Satranç Turnuvası’nın ödül töreni, Uğur Mumcu Kültür ve Sanat Merkezi Çok Amaçlı Salonu’nda yapıldı. Turnuvaya Bornova Belediyesi’nin satranç kurslarında eğitim alan 140 çocuk katıldı. 10 yaş ve altı ile 14 yaş ve altı olmak üzere iki kategoride yapılan değerlendirme sonucunda dereceye giren sporcular ödüllendirildi.

 

10 yaş ve altı kategorisinde Ömer Akif Çelik birinci, Erdem Altun ikinci, Alp Karabalkan ise üçüncü oldu. 14 yaş ve altı kategorisinde ise Ersen Can birincilik, Mustafa Kemal Özgür ikincilik, Kerim Aras Aslanhan üçüncülük kupasını kazandı. Kız sporcuların teşviki amacıyla ayrıca Elif Asya Çetindere, Kumsal Elif Atıcı ve Esra Aydın (10 yaş altı); Özge Aydın, Miraç Şengönül ve Elif Hilal Tufan (14 yaş altı) kupa ve madalya ile ödüllendirildi.

 

Kazananlara kupa, madalya ve toplam 18 bin TL değerinde hediye çekleri verildi. Ödülleri Bornova Belediyesi Başkan Yardımcısı Cem Arıkan takdim etti.

 

Başkan Eşki: “Çocuklarımızın zekâsı geleceğimize umut oluyor”

 

Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, “Satranç, sadece bireysel başarı değil, aynı zamanda sabır, strateji ve özgüven demektir. Çocuklarımızın bu alanlarda gösterdiği başarı, Bornova’nın aydınlık geleceğine olan inancımızı pekiştiriyor. Tüm çocuklarımızı yürekten kutluyorum” dedi.

 

Satranç Federasyonu’ndan Bornova’ya teşekkür

 

Ödül töreninde konuşan Satranç Federasyonu İzmir Temsilcisi Abuzer Altuntaş, Bornova’nın satranca gösterdiği ilgiden büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, ilçenin İzmir genelinde en yüksek katılıma sahip olduğunu ve bu başarının daha da artacağına inandığını söyledi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Diyabetlilere ayak yaraları için 8 tavsiye

Kan şekerinin normalden yüksek olması anlamına gelen diyabet hastalığı, bazı sinir hasarları ve damar problemlerine yol açabiliyor. Bu sorunların da vücutta çeşitli yaralar meydana getirebildiğini açıklayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Rıza Aytaç Çetinkaya, “Diyabetli kişilerde sıkça görülen ve genellikle ayaklarda oluşan yaraların en sık karşılaşılan belirtileri; özellikle parmaklar ya da tabanda ağrı, hassasiyet, yanma, uyuşma, karıncalanma veya hissizlik, açık yaralar ve yaralardan irinli sıvı gelmesi, kızarıklık, şişlik, cilt renginde değişlikler ve ayak kokusu olarak sıralanabilir” dedi.

 

Diyabetik ayak yaralarının; yaranın türüne, büyüklüğüne ve enfeksiyon durumuna göre değişebileceğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Rıza Aytaç Çetinkaya, “Tedavi, basit temizlik ve bakım adımlarından cerrahi müdahalelere kadar geniş bir yelpazede değişebilir. Bu yaraların hiç oluşmamasını sağlamak ya da ilerlemelerini engellemek için alınacak basit ama etkili tedbirler, ciddi sağlık problemleri riskini ortadan kaldırabilir. Belirti vermeye başlayan yaralar ihmal edilirse, ayağın kaybedilmesiyle bile karşı karşıya kalınabilir” uyarısında bulundu.

 

Tedavi edilmezse ayak kaybına sebep olabilir

Diyabetik ayak yaralarının tedavisinde ilk aşamanın temizlik olduğunu belirten Uzm. Doç. Dr. Rıza Aytaç Çetinkaya, “Yara, antiseptik solüsyonlarla nazikçe temizlenmeli ve steril gazlı bez ile kapatılmalı. Enfeksiyon riskini azaltmak için yapılan bu pansumanlar düzenli olarak yenilenmeli. Eğer yara enfekte olmuşsa, antibiyotik tedavisi gündeme gelebilir. Enfeksiyonlu ve ilerlemiş vakalarda ise iyileşmeyi hızlandırmak için ölü dokular çıkarılabilir. Diyabet nedeniyle arteriyel kan akışı bozulmuşsa, damar tıkanıklıklarını açmaya yönelik bir tedavi de uygulanabilir. Ancak hastalığın belirtileri ciddiye alınmaz ve tedavi için geç kalınırsa ciddi enfeksiyonlar gelişebilir kan akışı bozulabilir ve doku ölümü anlamına gelen kangren meydana gelebilir. Bu noktada cerrahi müdahaleden faydalanılır hatta gerekli görülürse enfeksiyonun diğer bölgelere yayılımını önlemek için amputasyon bile söz konusu olabilir” dedi.

Hiperbarik ve topikal oksijen yöntemlerinden faydalanılabilir

Diyabetik ayak yaralarının tedavisinde, başarıları konusunda çok sayıda bilimsel çalışmalar olan hiperbarik ve topikal oksijen yöntemlerden giderek daha fazla yararlanıldığını ifade eden Çetinkaya, “Hastaların yüksek basınçla oksijen almasını sağlayan hiperbarik oksijen terapisi, yara iyileşmesini hızlandırır, ayaklardaki kan akışını artırır ve enfeksiyonlarla mücadele eden beyaz kan hücrelerinin daha etkili çalışmasını sağlar. Yeni nesil topikal oksijen tekniğinde ise oksijen doğrudan yara üzerine uygulanır. Özellikle küçük ve orta boyutlu yaralar için faydalı olabilecek bu yöntem, yara bölgesindeki iltihabı azaltarak ağrıyı da hafifletebilir” dedi.

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Rıza Aytaç Çetinkaya, diyabetik ayak yaralarını önlemek ya da ilerlememesini durdurmak için alınabilecek tedbirleri sıraladı:

 

  1. Ayakları düzenli olarak kontrol etmek: Diyabet hastaları ayaklarını her gün dikkatlice incelemeli. Ayaklarda herhangi bir kesik, yaralanma, kabarcık, kızarıklık veya enfeksiyon belirtisi olup olmadığı kontrol edilmeli.
  2. Temizliğe önem vermek: Ayaklar günde bir kez, aşırı sıcaktan uzak durularak ılık su ile yıkanmalı. Yıkama sonrası iyice kurulanan ayakların özellikle parmak aralarında su kalmamasına dikkat edilmeli.
  3. Ayakların nemini korumak: Ayakların kurumasını önlemek için düzenli olarak nemlendirici krem kullanılmalı. Ancak bu krem, mantar riskini artırabileceği için parmak aralarına sürülmemeli.
  4. Ayakkabı ve çorap seçimine dikkat etmek: Ayağa tam oturan rahat ayakkabılar tercih edilmeli, dar veya sıkı olanlardan uzak durulmalı. Çorap seçimi, sürtünmeyi azaltarak yara oluşumunu engellemek için yumuşak ve dikişsiz olanlar arasından yapılmalı.
  5. Ayakları korumak: Ayakları aşırı basınç ve travmalardan korumak için, uzun süre ayakta kalmaktan ve darbe almaktan kaçınılmalı.
  6. Sigara içmemek: Kan dolaşımını bozarak ayaklara yeterli oksijen gitmesini engelleyeceği ve yaraların iyileşmesini zorlaştıracağı için sigara içmekten uzak durulmalı.
  7. Diyabete uygun beslenmek: Kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı ve yara iyileşmesini hızlandıran; yaban mersini, ıspanak, zerdeçal ve kefir gibi gıdalardan zengin bir beslenme programı oluşturulmalı.
  8. Mevsime uygun önlemler almak: Soğuk hava kan dolaşımını olumsuz etkileyebileceği için kış aylarında kalın çoraplar veya sıcak tutan ayakkabılar kullanılmalı. His kaybı olan hastalarda yanık oluşmaması için ayakları kalorifere yaslamamak, soba ya da şömineye uzatmamak çok önemli. Sıcaklarda ise terleyen ayakta biriken nemle mantar gelişebileceği için hava alabilen ayakkabılar tercih edilmeli. Ayrıca yara oluşumunu önlemek için parmak arası terliklerden uzak durulmalı, yanık tehlikesi nedeniyle deniz kumuna çıplak ayakla temas edilmemeli ve deniz kestanesi gibi ayaklara zarar verebilecek unsurlardan korunmak için deniz ayakkabısı temin edilmeli.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İstanbul Depremi Sonrası DASK ve Konut Sigortası’na Talep Yüzde 30 Arttı

Türkiye’nin dijital sigorta platformu sigortaladım.com, İstanbul’da 23 Nisan 2025 tarihinde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından, ülke genelinde sigortaladım.com sistemine düşen Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) ve Konut Sigortası taleplerinin, yüzde 30 oranında arttığını belirtti. 

Zorunlu Deprem Sigortası yalnızca deprem değil; deprem kaynaklı yangın, infilak, tsunami ve yer kayması gibi doğal afetler sonucu oluşabilecek maddi zararları da karşılıyor. Konut Sigortası ise hem deprem hem de yangın, hırsızlık, su baskını, fırtına gibi risklere karşı evin tüm yapısal unsurlarını ve isteğe bağlı olarak içindeki eşyaları da güvence altına alıyor. 

 

“DASK ve Konut Poliçesi birlikte yaptırılmalı”

 

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan sigortaladım.com Genel Müdür Yardımcısı Orçun Kızıltepe, “Deprem sonrasında olası hasar durumlarında maddi zorluk yaşanmaması için, hem DASK hem de Konut Sigortası yaptırmak çok önemli. Her iki sigortayı birlikte yaptırmak ev sahiplerinin riskleri daha kapsamlı şekilde yönetmesini sağlıyor ve olası hasar durumlarında maddi kayıpları en aza indiriyor. Üstelik birçok sigorta şirketi DASK ve Konut poliçesini birlikte alan kullanıcılara özel indirimler sunuyor. Bu avantajlı poliçeleri sigortaladım.com üzerinden karşılaştırmalı olarak kolayca incelemek mümkün” dedi.

 

Kızıltepe, “Türkiye Sigorta Birliği’nin verilerine göre, 2024 yılı sonunda Türkiye’de DASK penetrasyonu yüzde 56 oranında olup, Konut Sigortası poliçelerinde bu oranın yüzde 25 civarında olduğunu görüyoruz. Bu veriler her ne kadar geçtiğimiz yıllara nazaran sigorta bilincinin arttığını gösterse de henüz yeterli seviyelerde değil. Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinden sonra ciddi bir farkındalık söz konusu olmuştu. 23 Nisan’da yaşadığımız depremin ardından da vatandaşlarımız aynı farkındalıkla DASK ve Konut Sigortası’na yöneldi. Talep Türkiye genelinde yüzde 30 oranında arttı” dedi.

 

“Sigorta ürünlerine kolay erişilebilirlik, kişileri sigorta yaptırmaya teşvik ediyor”

 

Kızıltepe, “Sigortaladım.com olarak müşterilerimizin zamanına büyük kıymet veriyoruz. Tüm süreçlerimizi de zamanlarını onlara bırakmak ve hizmetlerimize daha hızlı erişim sağlamaları için tasarlıyoruz. Yapay zeka entegrasyonu ile teklif süreçlerimizi hem daha da hızlandırdık hem de daha şeffaf hale getirdik. Karşılaştırmalı fiyat teklifleri sunarak, müşterilerimizin en doğru kararı kolayca verebilmelerine olanak tanıyoruz. Kısacası kullanıcılarımıza erişilebilir ve şeffaf bir deneyim sunuyoruz. Bu pratiklik ve erişilebilirlik, kişileri sigorta yaptırmaya teşvik ediyor, etmeli de. Sigortayı sadece bir evrak değil, yaşanan sarsıntılara karşı kurulan güçlü bir gelecek planı olarak görmek gerekiyor. Doğru zamanda yapılan bir sigorta seçimi, deprem sonrası oluşabilecek maddi kayıpları telafi etmekle kalmaz, bireylerin yaşamlarına kaldıkları yerden güvenle devam etmelerini mümkün kılar. Bu vesileyle, yaşanan son deprem sonrası tüm vatandaşlarımıza bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bebeğinizin Bağışıklığını Güçlendirmeye Yardımcı 4 Altın Öneri

Bebeğin anne rahmine düştüğü ilk andan itibaren sağlıkla dünyaya gelebilmesi ve anne- bebek sağlığının korunması için bazı önemli noktalara dikkat edilmesi gerekiyor. Anne adayının yaşı, kalıtsal hastalıkları, beslenme şekli, yaşam biçimi, uyku düzeni ve pek çok durum bebeğin gelişim sürecini etkileyebiliyor. Bebeklerin bağışıklık sistemlerinin güçlü olması onları hastalıklardan koruyor ve sağlıklı bir yaşam sürebilmelerinde büyük bir yer tutuyor. Bağışıklık, tek bir etkene bağlı değil, pek çok etkenle birlikte ortaya çıkan bir sonuç olarak ifade ediliyor. Bundan dolayı bebek sağlığı için birde fazla kritere uyularak bağışıklığın desteklenmesi gerekiyor. Memorial Dicle Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aycan Yıldız, bebeklerde bağışıklığı artırmaya yönelik öneriler paylaştı. 

Anne sütü hem sizi hem bebeğinizi korur

Özellikle ilk 6 ay olmak üzere mümkünse bebeğin ilk 24 ay anne sütünü alması bağışıklık sisteminin güçlenmesine ve hastalıkları daha hafif atlatmasına yardımcı olmaktadır. Bebeğin gelişimini ve büyümesini destekleyecek tüm besin maddeleri anne sütünün içerisinde yer almaktadır. Yalnızca büyüme ilişkili olmayan bu durum bebeğin sağlığının korunması bakımından zengin içeriği ile antikorlar olarak bilinen koruyucu maddeler içermektedir. Bu mucizevi besin yalnızca bebeği değil aynı zamanda emziren annelerin de toplumda meme kanseri riskini önemli ölçüde azalttığı düşünülmektedir. Hem anne hem de bebek sağlığı açısından emzirme önem taşır. 

Ek gıdaya geçiş sürecini önemseyin  

Gelişim ve büyüme süresi sağlıklı ilerleyen bebeklerde genellikle ilk 6 ay sonrası anne sütüne ek olarak tadım şeklinde başlanarak ek gıdaya geçiş önerilmektedir. Toplumda var olan “kilolu bebek sağlıklı bebektir” yanlış bir algıdır. Bazen bu algı yeni ek gıdaya geçen bebeklerde kilo alımını hızlandırmak için aşırı şeker içeren besinlerin tüketilmesine yol açmaktadır. Bu durumun bebeğe faydadan çok zararı olacaktır. Burada önemli olan bebeğin ideal kiloya yakın bir ağırlıkta olmasıdır. Bebeğin ne kadar çok beslendiğinden ziyade nasıl beslendiği ile ilgilenilmelidir. Bebeğin ayına göre ve mevsim ürünlerine göre yeşil sebze, balık, kuru baklagiller, et, yumurta gibi besin değeri açısından yüksek vitamin ve mineralli besinlerin ölçülü şekilde tüketilmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki bebeklik döneminde oluşmaya başlayan bağışıklık sistemi bebeğinizin tüm yaşam boyunca sağlığını etkileyecek bir durumdur. Bundan dolayı beslenme konusunda özen gösterilmelidir. 

Bebek ayına uygun uyku düzenini oturtun 

Bebeklerde ilk dönemlerde orta sertlikte bir yatakta sırt üstü pozisyonda uykuya yatırılmalıdır. İlk bebeklik döneminde süt çürütme olarak bilinen sütün geri atılması veya bebeğin kusması bazı uyku pozisyonlarında ağza geriye kaçma ihtimalinden dolayı tehlikeli olabilmektedir. Bilişsel, fiziksel ve duygusal gelişimin temelini oluşturan uyku aynı zamanda bağışıklık sistemi ile de ilişkilidir. Bebekler 0-3 ayda 13-18 saat arası, 3-6 ay arası 14-16 saat ve 6-12 ay arası 10-12 saat kadar uyuyabilmektedir. Uyku aynı zamanda büyüme ve bağışıklık için önemli bir kriterdir. Bebeğin doğru saat diliminde belirtilen ölçeklerin çok altına veya üstüne çıkılmayacak şekilde uykuya yatırılması gelişimsel sürecini destekleyecektir.

Aşı takvimine mutlaka uyun

Yetişkin bireylere oranla bebeklerin bağışıklık sisteminin daha güçsüz olması ve henüz yeni yeni oluşuyor olması bazı hastalıkların bebeklerde daha ağır geçirilmesine neden olabilmektedir. Ağır seyreden hastalıklar bazı durumlarda kalıcı hasarlara neden olabileceği gibi ani kayıplara da yol açabilmektedir. Özellikle ülkemizde kabul edilen ve belli dönemlerde yapılan aşıların bebek ve çocuk sağlığı ile toplum sağlığının korunması için yapılması gerekmektedir. Aşı takvimimizde yer alan bazı özel aşıların ise doğru zaman ve uygun şartlarda yapılması tavsiye edilmektedir. Özellikle rotavirüs gibi her çocuğun 5 yaşına kadar en az bir kez geçirdiği sulu ishal, ateş ve kusma gibi şikayetler ile çoğunlukla aşısız çocuk ve bebekleri hastaneye yatışa kadar götüren bu virüs aşı ile daha hafif atlatılabilmektedir.   Menejit konusunda ülkemiz orta risk grubunda yer almaktadır. Ancak bu virüs hastalığı,  ölüm dahil ağır ve ciddi hasarlara yol açabilir. Bu yüzden menejit aşılarının doğru zaman ve uygun şartlarda yapılması önerilmektedir. 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çiğli’de Çocuklara Kitap Dolu Bir Hafta: 1. Çiğli Çocuk Kitap Günleri Başlıyor

Çiğli Belediyesi, minik okurlar için benzersiz bir etkinliğe imza atıyor. 1. Çiğli Çocuk Kitap Günleri, çocuklara kitap sevgisini aşılamak ve onların kültürel gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla 1-6 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek.

Altı gün sürecek bu renkli etkinlik, Akvaryum Kafe ve Restoran’da minik kitapseverleri ağırlayacak. Kültür ve eğlence dolu bu etkinlik, hem çocuklar hem de aileler için harika bir deneyim olacak. Etkinlik, 1 Mayıs Perşembe günü kitap stantlarının ziyarete açılmasıyla başlayacak. Etkinlik programı 2 Mayıs Cuma günü saat 18.00’de düzenlenecek açılış programıyla devam edecek.

Dopdolu bir program minikleri bekliyor

Kitap dolu günlerde çocukları birbirinden eğlenceli ve öğretici etkinlikler bekliyor. Söyleşiler, çizim, karikatür, yaratıcı drama, heykel ve ritim atölyelerinin yanı sıra müzik ve şiir dinletileri, dans gösterileri, yarışmalar, yüz boyama etkinlikleri ile jonglör ve tahta bacak gösterileri gibi birbirinden renkli aktiviteler de yer alacak. Bu büyülü etkinlikte minik okuyucular, sevdikleri yazarlarla tanışıp onların imzalarını alma şansına da sahip olacak. Hayal gücünü ve yaratıcılığı ateşleyecek bu etkinliklerle çocuklar unutamayacakları bir kitap şöleni yaşayacak.

Başkan Yıldız’dan küçük kitapseverlere davet

Çocukların hayal gücünü besleyen, onları geleceğe daha güçlü hazırlayan en değerli araçlardan birinin kitaplar olduğuna vurgu yapan Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, “Biz de Çiğli Belediyesi olarak, bu bilinçle 1. Çiğli Çocuk Kitap Günlerini hayata geçirmenin heyecanını yaşıyoruz. 1-6 Mayıs tarihleri arasında Akvaryum Kafe ve Restoran’da düzenleyeceğimiz etkinliğimizde, çocuklarımız kitaplarla buluşacak, yazarlarla tanışacak, atölyelere katılacak, birlikte düşünecek ve eğlenecekler. Söyleşilerden yaratıcı drama çalışmalarına, şiir dinletilerinden dans gösterilerine kadar dolu dolu bir programla çocuklarımızın hem ruhuna hem zihnine hitap etmeyi amaçladık. Bu etkinliği sadece bir kitap fuarı değil, çocuklarımızın kültürle, sanatla ve neşeyle buluştuğu bir festival olarak görüyoruz. Tüm çocuklarımızı ve ailelerini bu güzel birlikteliğe davet ediyorum. Gelin, hep birlikte kitapların dünyasında buluşalım” diye konuştu.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyükşehir’den 1.785 üreticiye 500 ton gübre desteği

Büyükşehir Belediyesi’nin hem tarımsal üretimin sürekliliğini sağlamak hem üreticilerin maliyetlerini düşürmek amacıyla hayata geçirdiği projeler çiftçinin yüzünü güldürüyor. Bu kapsamda 1.785 üreticiye yüzde 50 hibeli 15-15-15 kompoze gübre desteği kapsamında sunulan ürünler teslim edilmeye başlandı. Gübrelerin ilk dağıtımı Kartepe Eşme’de yapıldı.

 

BÜYÜKŞEHİR’DEN CAN SUYU DESTEKLER

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç.Dr.Tahir Büyükakın, üreticilerin gelir düzeylerini artırmayı ve tarımsal kalkınmayı teşvik etmeyi amaçlayan projeleri hayata geçirerek, çiftçilerin yüzünü güldürmeye devam ediyor. Mazot, gübre, meyve fidanı, arı yemi, yem bitkisi tohumu, topraksız tarım, ekipman temini ve modern sera kurulumu gibi onlarca can suyu desteklerle üreticilerin yanında olan Büyükşehir bu kez de meyve ve sebze yetiştiriciliği yapan üreticilerin yüzünü güldürüyor.

 

ÜRETİM ARTACAK, ÜRETİCİNİN YÜKÜ HAFİFLEYECEK

Büyükşehir Belediyesi son olarak hayvan yetiştiricilerine yem bitkisi tohumu ve gübre desteğinin ardından, şimdi de meyve ve sebze yetiştiricilerine gübre veriyor. Büyükşehir Belediyesi Muhtarlık İşleri Dairesi Tarımsal Hizmetler Şube Müdürlüğü, Kocaeli genelinde yürütülen proje doğrultusunda Trabzon hurması, ceviz, erik, elma, ayva, armut, çilek, kivi, üzüm gibi meyve yetiştiricileri ile açıkta ve örtülü alanda sebze yetiştiriciliği yapan üreticilere yüzde 50 hibeli 15-15-15 kompoze gübre desteği sağlıyor. Büyükşehir’in tarıma verdiği bu destek, yerel üreticilerin mali yükünü hafifletmeye ve verimli tarımsal üretimin artmasına büyük katkı sağlayacak.

 

1.785 ÜRETİCİYE 500 TON GÜBRE

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından 1.400 meyve üreticisine

415 ton (8.300 paket), 365 sebze üreticisine 85 ton (1.680 paket) gübre desteği sağlandı. Toplamda 1.785 çiftçiye sağlanan 500 ton gübre birlikte Kocaeli’nde 5.000 dekar meyve ve sebze bahçesi desteklenmiş oldu.

 

İLK DAĞITIM KARTEPE EŞME’DE BAŞLADI

Meyve ve sebze üreticilerine gübreleri Kartepe ilçesi Eşme Mahallesi’nde verildi. Büyükşehir Belediyesi Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanı Uğur Şahin, ilçelerin ziraat odası başkanları, tarımsal faaliyet gösteren birlik ve kooperatiflerin başkan ve yöneticileri, muhtarlar ve üreticilerin katılımıyla düzenlenen dağıtım programında gübreler, 2025 yılı güncel Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) belgeleriyle müracaat ederek ürünlerin yüzde 50 bedelini yatıran bölgedeki üreticilere dağıtıldı. Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanı Uğur Şahin, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın selamlarını ve bereketli olsun temennilerini ileterek, her zaman çiftçinin ve üreticilerin yanında olduklarını dile getirdi.

 

DAĞITIM MERKEZLERİ

Gübrelerin dağıtımları İzmit 499 ve Akmeşe, Gebze Mollafenari, Derince İshakçılar, Körfez Sevindikli, Kartepe Eşme ve Karamürsel merkez tarım kredi kooperatiflerinde, Kandıra ilçesinde ise Büyükşehir’in Park ve Bahçeler Şenliği’nde 2 Mayıs Cuma günü mesai bitimine kadar sürecek.

 

ÜRETİCİLER ÇOK MEMNUN

Gübre desteğinden yararlanan üreticiler, memnuniyetlerini dile getirerek, Başkan Tahir Büyükakın’a teşekkür ediyor. Kartepe Eşme’de meyve yetiştiriciliği yapan çiftçilik yapan Cem Çelik, daha önce babasının bu işi yaptığını şimdi kendisinin devraldığını belirterek, “Yaklaşık 30-35 dönüm arazimizde erik, ayva, armut meyve ağaçlarımız var. Gübre desteğini sağolsun başkanımız sürekli veriyor, kullanıyoruz. Bahçelerimiz için ayrıca daha önceden ekipman ve mazot desteği de aldık. Bu destekler bizim için iyi oluyor, masraflarımızı azaltıyor. Çiftçinin her zaman yanında olduğu için Tahir Büyükakın başkanımıza çok teşekkür ediyoruz. Desteklerinin devamını diliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

 

“KÖYLÜ, MİLLETİN EFENDİSİ OLUYOR”

Çiftçi Aydın Günel de, Eşme Mahallesi’nde erik, ayva, armut ve ceviz üreticiliği yaptıklarını ifade ederek, üretime destek verdiği için Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’a teşekkür etti. Her yıl yüzde 50 hibeli gübre desteği aldığını belirten Günel, “Bu bizim için büyük moral destek oluyor. Yaklaşık 300 ağaç eriğim, cevizim var. Daha önce mazot desteğinden faydalandım. Bu destekler devam ederse köylü milletin efendisidir sözü lafta değil icraatla gerçek olur. Bizim başkanımız da bunu icraatlarıyla yapıyor, ayrıca teşekkür ediyorum. Biz köylü olarak alın teriyle çalışan insanlarız, memleket hizmet yapmaya çalışıyoruz. Hem kazanıyoruz hem de millete hizmet ediyoruz” diye konuştu.

 

“BU GÜBRELER VERİMİ VE KALİTEYİ ARTIRIYOR”

Eşme’nin yüzde 80’inin çiftçilik ve meyvecilik yaptığını söyleyen Kartepe Eşme Mahalle Muhtarı Selim Günay de, “Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Büyükakın’a ve ekibine desteklerinden ve hizmetlerinden ötürü çok teşekkür ediyoruz. Çiftçilerimiz yapılan desteklerden çok memnun. Büyükşehir Belediyemizin mazot desteği olsun gübre desteği olsun bizlerin her zaman yanında oluyor. Çiftçiler olarak verilen 15-15-15 gübresi bizim meyvede en fazla kullandığımız gübrelerden biri. Verimi ve kaliteyi artıyor. Allah hepsinden razı olsun” diye konuştu.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ulaşım yatırımları son bir yılda hız kazandı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın ulaşım yatırımlarındaki hamleler meyvesini vermeye başladı. Buca ile Bornova’yı kesintisiz birbirine bağlayacak dev projede son bir yılda büyük ilerleme kaydedildi. Projenin önemli etaplarından biri olan tünel kazılarında yüzde 95 seviyesine gelindi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, bir yıllık hizmet döneminde İzmir’in ulaşım altyapısını güçlendirme hedefiyle ulaşım yatırımlarına ivme kazandırdı. Kentin ulaşım yükünü hafifletecek noktalara hızlı dokunuşlar yapılırken, Buca ile Bornova’yı birbirine bağlayarak kent trafiğine nefes aldıracak alternatif yol projesinde son bir yılda büyük ilerleme kaydedildi.

Bir yılda yüzde 45 ilerleme sağlandı

Konak Tüneli’nden başlayan ve otogar viyadüklerinde son bulan, 2,5 kilometresi derin çift tünelden oluşan 8,3 kilometrelik dev ulaşım projesinde 2017 – 2024 yılları arasında yüzde 40 ilerleme sağlanırken Başkan Dr. Cemil Tugay’ın göreve geldiği Nisan 2024’ten bugüne ekipler yüzde 45 oranında ilerleme daha kaydederek projeyi yüzde 85 seviyesine ulaştırdı. Tünel kazılarında ise yüzde 95 seviyesine gelindi. 2025 yılı ortalarında tünel kazılarının tamamlanması, 2026 yılında ise yolun hizmete açılması hedefleniyor.

Belediye kaynaklarıyla yapılan en uzun tünel

Buca Onat Tüneli, sadece İzmir’in değil Türkiye’nin de belediye kaynaklarıyla yapılan en uzun karayolu tüneli olacak. Buca ile Bornova arasını 10 dakikaya indirecek yol sayesinde Konak, Balçova, Çeşme, Urla gibi ilçelerden şehir trafiğine girmeden Bornova, Karşıyaka gibi İzmir’in kuzeyindeki ilçelerin yanı sıra İstanbul ve Ankara yoluna bağlanılabilecek. Kent merkezinde oluşacak yeri arter sayesinde Yeşildere Caddesi ve Ankara Caddesi üzerinde oluşan Bornova trafiği ile otogar yönüne Şehitler Caddesi ve Kamil Tunca üzerinden oluşan Halkapınar trafiği büyük ölçüde rahatlayacak. İzmirliler, Konak Tüneli ve Homeros Bulvarı üzerinden Buca Onat Tüneli’ne bağlanarak kısa sürede otogar ve Bornova’ya ulaşmış olacak. Projenin güncel fiyatlarla yatırım maliyeti ise 3 milyar TL. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EÜ 2. Turan Film Festivali için geri sayım başladı

Türk Dünyasının ortak değerlerini ve kültürel bağlarını vurgulayarak, bu bağların güçlenmesine katkıda bulunmak, Türk devletleri ve topluluklarının kültürel çeşitliliğini ve zenginliğini göstermek hedefiyle birincisi Ege Üniversitesi ev sahipliğinde ‘Kızılelma’ teması ile düzenlenen Ege Üniversitesi Uluslararası Turan Film Festivali’nin ikincisi sinemaseverlerle buluşacak. 2. Uluslararası Turan Film Festivali; Ege Üniversitesi ev sahipliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve TÜRKSOY iş birliğiyle, 03-06 Mayıs 2025 tarihleri arasında İzmir’de gerçekleştirilecek.

Türk Dünyasının ortak değerlerini sinema aracılığıyla buluşturan Ege Üniversitesi 2. Uluslararası Turan Film Festivali’ne 80 ülkeden başvuru yapıldı. Türkiye 324, Azerbaycan 32, Kazakistan 17, Özbekistan 13, Türkmenistan 10, Kırgızistan 7 film ile başvuruda bulundu.

“Kızılelma teması bu yıl da kullanılacak”

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Türk Dünyasının kültürel mirasını ve sinema sanatını uluslararası platformda buluşturan bu festival, üniversitemizin evrensel misyonunun bir yansımasıdır. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ‘Kızılelma’ temasıyla bir araya geldiğimiz festivalimiz, genç yeteneklere fırsat sunarken Türk sinemasının gücünü dünyaya duyurmayı hedefliyor. 80 ülkeden  1675 filmin başvurduğu bu prestijli organizasyon, sinema endüstrisinin yanı sıra paneller, sergiler ve söyleşilerle kültürümüzün gelecek kuşaklara aktarılmasında önemli bir köprü vazifesi görüyor. Türk Dünyasının sinema alanındaki iş birliğini güçlendirmeyi amaçlayan festival, yönetmenler, yapımcılar, oyuncular ve sinema tutkunlarını bir araya getirerek yeni projelere ilham veriyor” dedi.

Ödüllerle taçlanan bir festival

Festival kapsamında, Türk sinemasına ve kültürüne katkı sağlayan isimlere 10 farklı kategoride ödül verilecek. Festivalde; Yaşam Boyu Onur Ödülü, Sinema Sanatına Katkı Ödülü, İnsani Değerlere Katkı Ödülü, Kültürel Çeşitliliğe Katkı Ödülü, Genç Yetenek Ödülü, Kültürel Miras Ödülü, Ege Üniversitesi 70. Yıl Özel Ödülü, TÜRKSOY Özel Ödülü, Medya Özel Ödülü ve Toplumsal Duyarlılık Ödülü sahiplerini bulacak. Ayrıca; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye, Türkmenistan ve uluslararası katılımcılar arasından seçilecek en iyi film ödülleri verilecek.

 Dolu dolu festival programı

Film gösterimlerinin yanı sıra düzenlenecek paneller, resim ve fotoğraf sergileri, katılımcılara Türk kültürünün derinliklerini keşfetme fırsatı sunacak. Film gösterim programları www.turanfilmfestival.com adresinden ve sosyal medya hesaplarından takip edilebilecek. 3-6 Mayıs tarihleri arasında 12 gösterim ve 93 film sinemaseverlerle buluşacak. 6 Mayıs tarihinde Ege Üniversitesi Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezinde saat 19.00’da gerçekleşecek törenle ödüller sahiplerini bulacak.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı