Yıllık arşivler: 2025

Efes Selçuk Belediyesi sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin yanında

Efes Selçuk Belediyesi, Prof. Dr. İsmail Aka Kütüphanesi ve Sosyal Etkinlik Merkezi’nde YKS’ye hazırlanan öğrenciler için psikolojik destek hizmeti verilmeye başlandı. Görevli uzman psikolog, sınava hazırlık sürecinde olan öğrencilere sınav kaygısını yenme ve ders çalışma motivasyonu kazandırma gibi konularda destek sağlayacak.

Prof. Dr. İsmail Aka Kütüphanesi ve Sosyal Etkinlik Merkezi bünyesinde YKS’ye 121 gün kala ön görüşmelere başlayan Uzman Psikolog Bilgesu Baday, haftanın iki günü randevu sistemiyle sınava hazırlık sürecinde olan öğrenciler ile bir araya gelecek.

“HER ÖĞRENCİ ÖZELİNDE GÖRÜŞMELERİMİZİ YAPACAĞIZ”

Öğrencilerin sınav süreçlerini daha sağlıklı yönetebilmeleri için danışmanlık almalarının önemini vurgulayan Uzman Psikolog Bilgesu Baday; “Kaygıyı insanların kişisel düşünceleri ortaya çıkarır. Bu yüzden kaygılarımız özneldir. Sınav kaygısı da bunlardan biridir. Sınav kaygısı kişinin gerçek performansını ortaya koymasını engeller. Olası olumsuz sonuçlar veya başarısızlık ile ilgili kaygılara eşlik eden bilişsel, davranışsal ve fizyolojik belirtilerin yaşanması durumu olarak tanımlanmaktadır. Öğrencilerimizin sınav sürecini daha işlevli ve sağlıklı bir şekilde yürütebilmek amacıyla danışmanlık almaları önemlidir. Sınav kaygısı psikolojik danışmanlıkla desteklenirse süreç en sağlıklı şekilde yürütülebilir. Bu yüzden de öğrencilerimizin sınav kaygılarının üstesinden gelmeleri ve girecekleri sınavda daha iyi bir performans gösterebilmeleri için Prof. Dr. İsmail Aka Kütüphanesi ve Sosyal Etkinlik Merkezi’nde bir araya gelerek her öğrenci özelinde görüşmelerimizi yapacağız” dedi.

PROF. DR. İSMAİL AKA KÜTÜPHANESİ RANDEVU İÇİN ÖĞRENCİLERİ BEKLİYOR

Haftanın iki günü randevu sistemiyle uzman psikolog ile öğrencileri bir araya getiren danışmanlık hizmetinden faydalanmak isteyen öğrenciler, Prof. Dr. İsmail Aka Kütüphanesi ve Sosyal Etkinlik Merkezi’ne başvuru yaparak randevu oluşturabilir. Detaylı bilgi almak isteyen vatandaşlar merkezi (0232) 892 17 20 numaralı telefondan arayabilir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sadece Sporcularda Olur Sanılıyor, Oysa…

Dizlerde gelişen ön çapraz bağ yaralanmaları sporcu hastalığı olarak bilinse de aslında hemen herkeste görülebiliyor. Kayak yaparken veya karda yürürken kayıp düşmek, kış aylarında ön çapraz bağ yaralanmalarının yaygın nedenleri arasında yer alıyor.

Tedavi edilmeyen ön çapraz bağ yaralanmalarında iyileşme potansiyeli yok denecek kadar az! Ancak bağ uyluk kemiğine tutunduğu taraftan kopmuş ve farklı bir anatomik bölgeye, sıklıkla arka çapraz bağın üzerine gevşek bir biçimde tutunmuş ise “yalancı iyileşme” yaşanabiliyor. Acıbadem Kartal Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Selim Ergün, dolayısıyla “Dizimdeki ağrım geçti, iyileştim” düşüncesine kapılıp doktora başvurmakta gecikilmemesi uyarısında bulunarak,  “Ameliyatla zarar gören tüm yapıların onarılmadığı,  ön çapraz bağın rekonstrükte edilmediği  hastalarda eklem kıkırdağında aşınma devam eder ve hastanın hareket kabiliyetini kısıtlamasının yanı sıra menisküsün de zarar görmesini ve eklemde artrozu, yani kireçlenmeyi tetikleyebilir. Bu nedenle dizde ağrı ve şişlik dinse bile mutlaka hekim muayenesinden geçilmelidir” diyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Selim Ergün, günümüzde ön çapraz bağ yaralanmalarında “artroskopik cerrahi” yönteminden son derece başarılı sonuçlar alındığını belirterek,  “Hastalar iki hafta sonra değneksiz yürüyebilir, dizlerini bükerek oturabilirler. Yeter ki doktora başvurulmakta gecikilmesin” diyor. 

 

Dizlerde adeta kalkan görevi üstleniyor

Ön çapraz bağ; diz ekleminin içinde yer alan, kaval (Tibia) kemiği ile uyluk (Femur) kemiğini birbirine eklem içinden bağlayan, yaklaşık 4 cm uzunluğunda sabit bir yapıdır. Doç. Dr. Selim Ergün, bu bağın dizin stabilitesini sağlamakla görevli olduğunu belirterek, “Dönme ve kayma hareketlerine karşı diz eklemini korumak, uyluk ve kaval kemiklerinin birbirlerinden uzaklaşmasını, özellikle kaval kemiğinin öne yer değiştirmesini ve içe dönmesini önlemek gibi önemli işleve sahip. Ancak tüm bunları tek başına yapamaz; menisküsler, arka çapraz bağ ve yan bağlar da bu stabiliteye büyük katkı sağlar” diyor. 

 

Bu hatalar dizde travmaya yol açabiliyor!

Ön çapraz bağ yaralanması, yani kopması sıklıkla burkulmanın meydana geldiği temassız yaralanmalar sonucunda veya temaslı sporlarda dize alınan bir darbeyle gerçekleşiyor. Örneğin, basketbol veya futbol gibi sporlarda ani dönüş yapmak veya yön değiştirmek, koşarken aniden durmak   ya da zıpladıktan sonra yere tek ayak üzerine düşmek nedeniyle gelişebiliyor. Travmada oluşan gücün büyüklüğü, uyluk ve kaval kemiklerini bir arada tutmaya çalışan ön çapraz bağın dayanabileceği güçten fazla olduğunda bağda kopma meydana geliyor. 

 

Sporcu hastalığı olarak biliniyor, ancak…

Ön çapraz bağ yaralanması, tekrarlayan hareketlerin kümülatif sonucu olarak değil, tek ve güçlü bir travmada, çoğunlukla da spor yaparken oluşuyor. Ancak spor dışında, merdivenlerden inerken veya kaygan yüzeylerde düşmeye ya da araç dışı trafik kazalarına bağlı da gelişebiliyor. Özellikle kadınlarda, ev kazaları gibi düşük enerjili yaralanmalar nedeniyle de ön çapraz bağ yaralanmaları oluşabiliyor.

 

Bölgesel ağrı ve şişlik en tipik belirtileri!

Ön çapraz bağ yaralanmasında, travmanın hemen ardından, diz bölgesinde yoğun bir ağrı ve şişme meydana geliyor, travma esnasında gürültülü bir kopma sesi duyulabiliyor. Ağrı ve şişlik ilk 24 saatte yoğunlaşıyor. Hasta ayağının üzerine basmakta ve şişlik nedeniyle dizini tam bükmekte zorlanıyor. İlerleyen günlerde bu sorunlar azalıyor; şişlik indikçe hasta dizini daha rahat bükebilir hale geliyor. Ancak bu kez de dizde boşluk hissi ve güvensizlik beliriyor. Boşluk hissi, özellikle hasta merdivenden inerken veya adım yönünü değiştirirken yaşanıyor. 

 

Tedavi için doktora başvurmakta gecikmeyin!

Ön çapraz bağ yaralanmalarında erken tanı ve tedavi son derece önemli. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Selim Ergün, travma sonrasında oluşan ağrı ve şişlik zamanla azalsa da tedavide gecikildiğinde dizin eski sağlığına tam anlamıyla geri dönemediğine işaret ederek “Gün içerisinde yaşanan boşluk hissi, diğer bir deyişle dizin gidip gelmesi hastayı rahatsız ve tedirgin eder. Çünkü hastanın yaşadığı her boşluk hissinde dizde ağrı da oluşur. Bu boşluk hissi ve ağrının tekrar olacağının yol açtığı tedirginlik hastada korumacılığı, dizine güvenmemeyi ve istediği sporu yapamamayı da beraberinde getirir. Çok daha önemlisi, tedavi edilmeyen bağ yaralanması menisküs ile kıkırdak yaralanmalarına ve eklemde artroz, yani kireçlenmeye neden olabilir” diyor. 

 

Artroskopik yöntemle tedavi ediliyor

Ameliyat olmak istemeyen veya dizindeki boşluk hissi rahatsız edici düzeyde olmayan hastalara yönelik çeşitli güçlendirme egzersizleri planlanarak fonksiyonel stabilite arttırılabiliyor. Ancak ön çapraz bağ kopmalarına kesin çözüm ameliyat ile sağlanabiliyor. Ön çapraz bağ kopmalarının cerrahi tedavisi “artroskopik” yöntemle, yani eklem içinin endoskopik bir kamera ile görüntülenmesiyle yapılıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Selim Ergün, ameliyatla genellikle dizde yeni bir bağ yapıldığını, bazı durumlarda ise yırtığın rekonstrükte edildiğini belirterek, “Hastaların büyük çoğunluğunda kopan bağ lifleri saçaklanmış bir yapıda oldukları için dikilemezler. Bu nedenle orijinal çapraz bağı taklit eden yeni bir bağ yapılır. Bu yeni bağ için sıklıkla hastanın dizinde veya ayak bileğinde yer alan tendonlar kullanılır. Bazı durumlarda kadavradan alınan greftler de tercih edilebilir. Bu tendonlar, alınan bölgede hastanın fark edebileceği bir eksikliğe yol açmazlar” diyor. Ön çapraz bağın koptuğu yaralanmalara çoğunlukla menisküs ve/veya yan bağların kopması gibi sorunların da  sıklıkla eşlik ettiğini belirten Doç. Dr. Selim Ergün, “Cerrahi tedaviden etkin sonuç alınabilmesi için bu yaralanmalara sıklıkla aynı cerrahide müdahale gerekmektedir” diyor.

 

Ameliyatın sonuçları yüz güldürüyor!

Alınan tendonun uygun kalınlık sağlanana kadar çeşitli tekniklerle katlandığını anlatan Doç. Dr. Selim Ergün, “Uygun kalınlık sağlandığında hazırlık tamamlanmış olur. Artroskopik olarak, eklem içinde, uyluk ve kaval kemikleri üzerinde, orijinal bağın yapışma alanlarına tüneller açılır ve tendondan hazırlanmış yeni bağ bu tünellerden geçirilerek kemiklere sabitlenir” bilgisini veriyor. Günümüzde artroskopik  cerrahi yöntemle tedaviden son derece başarılı sonuçlar alındığını ifade eden Doç. Dr. Selim Ergün, nadiren de olsa, bağın saçaklanmadan, bütünlüğünü koruyarak ve kemikten sıyrılarak koptuğu hastalarda ön çapraz bağ tamirinin de söz konusu olabildiğini söylüyor. 

 

Spora dönüş için acele etmeyin!

Hastaların ameliyatın ertesi günü hastaneden taburcu olduklarını belirten Doç. Dr. Selim Ergün, “Ameliyat sonrasında ilk 2 haftalık sürede mobilize olmak için kol değneklerinin kullanılması, şişliğin dinmesi için istirahat edilmesi ve soğuk uygulama yapılması gerekmektedir. Hastalar bu sürecin sonunda artık değneksiz yürüyebilir, dizlerini bükerek oturabilirler” diyor.  Doç. Dr. Selim Ergün, ameliyat sonrasında rehabilitasyon ve spora dönüş evresinin çok önemli olduğuna işaret ederek, “Bu evrede kesinlikle acele edilmemeli, süre ve kas gücü açısından asgari seviyeye ulaşmadan ve hekime danışılmadan rekabetçi sporlara dönüş yapılmamalıdır. Aksi halde yeniden kopma meydana gelebilir“ uyarısında bulunuyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Didim’de Türk Halk Müziği Konseri Gerçekleşti

Kültürün ve sanatın merkezi Didim’de, Didim Belediyesi tarafından Türk Halk Müziği Konseri gerçekleştirildi.

Didim Belediyesi Gençlik Merkezi ve DİGEM Sanat Akademisi’nde gerçekleştirilen konsere Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay, Belediye Başkan Yardımcısı Aydan Aşık Turgut, CHP Didim İlçe Kadın Kolları Başkanı Gülcan Doğan, CHP Didim İlçe Gençlik Kolları Başkanı Cansu Yanaşık, Didim Kent Konseyi Başkanı Osman Ayyıldız, Belediye Meclis üyeleri ve Didimli vatandaşlar katıldı.

Didimli vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği konserde, yerel sanatçıların performansı büyük alkış aldı. Konsere katılım sağlayan herkese teşekkür eden Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay, “ Bu akşam Didim’de kültür ve sanatın gücünü bir kez daha hissettik. Gençlik Merkezi’mizde düzenlediğimiz Türk Halk Müziği Konseri’nde yerel sanatçılarımız sahne aldı, yüreğimize dokunan ezgilerle hep birlikte türkülere eşlik ettik. Katılım sağlayan tüm hemşehrilerimize ve sahne alan kıymetli sanatçılarımıza teşekkür ediyorum. Kentimizi sanatın ve kültürün başkenti yapacağız, bu yolda hiç durmadan çalışacağız” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Neslişah Yılmaz rüzgarı Londra’yı sardı!

Londra Moda Haftası’na tek Türk kadın girişimci markası Barrus damga vurdu.

Dünya modasının kalbinin attığı Londra Moda Haftası, bu yıl Türk moda tarihinin en görkemli anlarından birine sahne oldu! Dünya devleri Huishan Zhang ve Burberry ile aynı takvimde açıklanan Barrus by Neslişah Yılmaz defilesi, Nutraxin ana sponsorluğunda Londra’da adeta tarih yazdı. Bu özel defilede, seçkin 15 model, “Antik Mirasın Işıltısı” koleksiyonundan 30 parçalık büyüleyici tasarımları podyumda sergiledi. İrem Akalın’ın stylingini yaptığı defilede Rahsan Valentines imzalı takılar ve Mercan Dede feat Adil Kaan müzikleri de büyük beğeni topladı.

ANTİK MİRASIN IŞILTISI: TARİH, SANAT VE MODERNİZMİN KUSURSUZ UYUMU!

Barrus’un bu yılki koleksiyonu, tarihin büyüsünü, sanatın zarafetini ve modern tasarımın gücünü tek bir potada eriterek moda dünyasına yeni bir soluk getirdi. İzmir ve Efes Antik Kenti’nden ilham alınarak tasarlanan bu eşsiz koleksiyon, zamansız bir şıklık ve tarihî bir görkem sunarak Londra Moda Haftası’nda moda tutkunlarının beğenisine sunuldu.

LONDRA MODA HAFTASI’NIN ZİRVESİNDE ÇAĞLA ŞİKEL!

İNGİLİZLERİ KISKANDIRAN TOP MODEL ÇAĞLA ŞİKEL

Nutraxin ana sponsorluğunda podyuma çıkan, uluslararası tanınan Türk süpermodeli Çağla Şikel, Neslişah Yılmaz’ın özel olarak tasarladığı iki büyüleyici couture kıyafetle sahneye adım attığında tüm gözler ona çevrildi! Kusursuz yürüyüşü, zarafeti ve sahne hakimiyetiyle podyumu adeta fetheden Şikel, İngiliz modaseverleri kendine hayran bıraktı.Şikel’in taşıdığı sade ama etkileyici çizgilere sahip tasarımlar, Barrus’un zamansız ihtişamını en iyi şekilde yansıttı. Defilenin en çok konuşulan ismi olan Çağla Şikel, kariyerindeki uluslararası başarılara bir yenisini daha ekleyerek Londra Moda Haftası’nda adını altın harflerle yazdırdı.

SERA TOKDEMİR DOĞALLIĞIN VE GÜZELLİĞİN GÜÇLÜ TEMSİLCİSİ OLARAK PODYUMA ÇIKTI!

Gecenin en büyük sürprizlerinden biri, Bioxcin’in tanıtım elçisi olan ünlü yıldız oyuncu Sera Tokdemir’in podyuma çıkışı oldu! Bioxcin’in doğallık, sağlık ve yenilikçi bakım anlayışını temsil eden güçlü ve etkileyici duruşuyla podyumda yürüyen Tokdemir, moda dünyasında unutulmaz bir ana imza attı.

İSTANBUL’UN İŞ, CEMİYET VE SANAT DÜNYASI LONDRA’YA AKIN ETTİ!

Bu görkemli defile, sadece Londra’da değil, Türkiye’de de büyük yankı uyandırdı. İstanbul’un iş, cemiyet ve sanat dünyasının önde gelen isimleri de bu özel geceye tanıklık etmek için Londra’ya akın etti. Göz kamaştıran şıklıkları ve seçkin tarzlarıyla konuklar, geceye damga vururken Londra Moda Haftası’na Türk modasının görkemini taşıdı.

Defileye katılan ünlü isimler arasında: Londra Büyükelçisi’nin eşi Sevcan Ertaş, Esra Oflaz Güvenkaya, Işıl Reçber, Zerrin Tekindor, CC Mason, Iconic Sade, Lady Paris Smith, Yasmin Sweegers yer aldı.

İngiliz basını, Barrus defilesine yoğun ilgi gösterirken, dünyaca ünlü moda dergilerinin objektifleri, ünlü top model Çağla Şikel’in zarafeti ve kusursuz duruşunu, ünlü yıldız oyuncu Sera Tokdemir’in doğal güzelliğini yakalamak için adeta yarıştı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Genç Solist Yarışması’nda final heyecanı

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Rotary Bölge 2440 ve Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı iş birliği ile düzenlenen Ulusal Genç Solist Yarışması’nın final heyecanı sürüyor. “Üniversite” ve “Genç Profesyonel” olmak üzere iki kategoride yapılan yarışmanın Üniversite finalinde kazananlar belli oldu. Bu akşam (23 Şubat Pazar) 19.00’da ise Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde Genç Profesyonel finali yapılacak. Final ve ödül töreni halka açık ve ücretsiz olacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Rotary Bölge 2440 ve Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı iş birliği ile 17-23 Şubat tarihlerinde düzenlenen Ulusal Genç Solist Yarışması’nda final heyecanı yaşanıyor. “Üniversite” ve “Genç Profesyonel” olmak üzere iki kategoride yapılan yarışmanın Üniversite finalinin ardından bu akşam 19.00’da Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) Genç Profesyonel finali yapılacak. Final ve ödül töreni halka açık ve ücretsiz olacak.

İlk elemelerden finale…
Bu yıl Türkiye’nin her noktasından ve KKTC’den gelen 102 genç opera sanatçısını ağırlayan Ulusal Genç Solist Yarışması’nda “eğitimi hala devam eden adaylar “Üniversite” kategorisinde, okullarında son sınıf ya da mezun olan adaylar ise “Genç Profesyonel” kategorisinde yarıştı. “Üniversite” kategorisi finali 22 Şubat’ta Küçük Sahne’de yapıldı. Birinciliği Melisa Sanlısoy, ikinciliği Kemal Atakan Korkmaz aldı. Üçüncülüğü İlkim Derin Akdeniz ve Mehmet Mert Akgemci paylaştı. Bu yıl ilk kez verilen Zehra Yıldız Opera Vakfı Özel Ödülü’nü Sinem Güç kazandı. Necdet Aydın Sahne Yorumu Ödülü’nü ise Kemal Atakan Korkmaz ve Mehmet Mert Akgemci paylaştı. “Genç Profesyonel” kategorisi finali ise bu akşam (23 Şubat) saat 19.00’da AASSM Büyük Sahne’de gerçekleşecek.

Jüri elenen yarışmacılarla bir ara geldi
Yarışmada finale kadar gelemeyen yarışmacılar ile jüri üyeleri arasında hiçbir yarışmada olmayan bir buluşma da düzenlendi. Elenen yarışmacılar Swissotel Büyük Efes’de jüri ile bir araya geldi. Yaklaşık 2 saat süren ve psikolog Selin Tabak eşliğinde gerçekleştirilen toplantıda, adayların yarışmayı neden kazanamadıkları, eksiklikleri jüri tarafından anlatıldı. Jüri Başkanı Aytül Büyüksaraç, elenen adaylarla bir araya gelmelerinin nedenini şu cümlelerle ifade etti: “Yarışmaya katılan ancak kazanamayan adayların hangi eksikliklerinden dolayı kazanamadıklarını, bir başka yarışmada yapmaları ve yapmamaları gerekenleri konuştuk. Hepsi pırıl pırıl çocuklar, hepsi de başarılı ancak bazı küçük farklılıklardan dolayı kazanamayanlarla jürimizi bir araya getirmenin çocuklarımız için faydalı olacağını düşündük.”

Genç sanatçılar, Avrupa’dan gelen jüri ile buluştu
AASSM Müdürü Emel Akçay Özer ise “İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Türkiye’de yapılan sadece iki şan yarışmasından biri olan Ulusal Genç Solist Yarışması’nın ortağı ve iş birlikçisi olmaktan çok mutluyuz. Bu sene yarışmaya Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi olarak ev sahipliği yaptık. Merkezimizde genç solistlerimizi ağırlamaktan çok mutluyuz. Yarışmanın en önemli özelliği, Türkiye’nin her yerinden gelen genç şan sanatçılarını Avrupa’dan gelen jüri üyeleriyle buluşturmak. Ülkemizdeki her genç sanatçının keşfedilmesine yardımcı olduğumuz için çok mutlu ve gururluyuz. Ülkemizdeki her genç sanatçıya bu imkânı sunuyor olabilmek en çok önemsediğimiz şeylerin başında geliyor. Çok büyük bir emek veriliyor. Gelen bütün jüri üyelerine, katkı sağlayan tüm kuruluşlara ve sponsorlara teşekkür ediyoruz” dedi.

Jüride kimler var?
Ulusal Genç Solist Yarışması’nda jüri başkanlığını İzmir Devlet Opera ve Balesi eski Müdür ve Sanat Yönetmeni, Solist Sanatçısı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi Aytül Büyüksaraç üstleniyor. Glyndebourne, Kanada ve Şikago Operaları eski Genel Müdürü, Neue Stimmen Şarkı Yarışması Ön Elemeler Başkanı, Garsington Opera Yaz Festivali Sanat Danışma Kurulu Üyesi Brian Dickie, Polonya Ulusal Operası Teatr Wielki’de Opera Akademisi Genç Sanatçılar Programı Başkanı, Uluslararası Stanislaw Moniuszko Vokal Yarışması Direktörü Beata Klatka, Uluslararası Opera Artistleri (IOA) Kurucusu ve Sanat Yönetmeni, Opera Sanatçısı Kalle Kanttila, Opernstudio Thüringen eski Başkanı, Floransa Mascarade Operası Şan Danışmanı Prof. Siegfried Gohritz, İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Müdürü, Keman Sanatçısı Emel Akçay Özer, İzmir Devlet Opera ve Balesi Baş Rejisörü Yiğit Günsoy, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Baş Rejisörü, Solist Sanatçısı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi, Zehra Yıldız Opera Vakfı Başkanı Caner Akın ve Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi, Opera Sanatçısı Altan Akatay ise jüri üyelerini oluşturuyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Musa Eroğlu rüzgârı

Türk halk müziğinin dev ismi Musa Eroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) sanatseverlerle buluştu. Konsere yoğun ilgi gören İzmirliler sanatçıyı ayakta alkışladı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM), halk müziği sanatçısı Musa Eroğlu’nu ağırladı. Uzun yıllardır Türk halk müziğine derin katkılar sağlayan ve sayısız eseriyle geniş bir dinleyici kitlesine hitap eden Musa Eroğlu, geleneksel Türk müziğinin en özel ezgilerini dinleyicilerle buluşturdu. Repertuvarında unutulmaz halk türkülerine yer veren sanatçı, bağlamasıyla da izleyenlere duygu dolu anlar yaşattı. İzmirlerin yoğun ilgi gösterdiği konser ayakta alkışlandı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Meyve suyu ihracatı 574 milyon dolara ulaştı

Meyve suyu sektörü 2024 yılı için belirlediği 500 milyon dolar ihracat hedefini 74 milyon dolar aştı. Meyve suyu sektörü, Türkiye’nin meyve sebze mamulleri ihracatında 2024 yılında da alt sektörler arasında lider oldu.

Türkiye’nin meyve suyu ihracatı 2024 yılında yüzde 27’lik artışla 452 milyon dolardan 574 milyon dolara ulaştı.

Meyve sebze mamulleri sektörü 2024 yılında 2 milyar 728 milyon dolar ihracata imza atarken, meyve sebze mamulleri sektöründe ihracat şampiyonu meyve suyu sektörü, meyve sebze mamulleri ihracatının yüzde 21’ini tek başına gerçekleştirdi. Meyve suyu sektörü 2023 yılında meyve sebze mamulleri ihracatının yüzde 18’ine imza atmıştı.

Meyve suyu sektörünün 2028 yılı için belirlediği 1 milyar dolar ihracat hedefine emin adımlarla ilerlediğini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Türkiye’nin 2024 yılında 154 ülke ve gümrüklü bölgeye meyve suyu ihraç etme başarısı gösterdiğini vurguladı. 

Türkiye’de meyve üretiminin 30 milyon ton olduğu bilgisini veren Uçak, yıllık meyve üretiminin yüzde 10’unun meyve suyu endüstrisi tarafından işlendiğini ve katma değere dönüştürüldüğünü, Türkiye’nin meyve suyu ihracatının miktar bazında yüzde 14’lük artışla 227 bin tondan, 259 bin tona ilerlediğinin altını çizdi. 

Elma suyu konsantresi ihracat lideri

Türkiye’de iç piyasaya şeftali, kayısı, vişne, portakal suları ağırlıklı bir tüketim olduğunu aktaran Başkan Uçak, “Türkiye’nin konsantre (yarı mamul) ihracatının 303 milyon dolarlık büyük kısmı elma suyu konsantresinden geliyor. Elma suyu konsantresi toplam ihracattan yüzde 53 pay alıyor. Portakal suyu 16 milyon dolar olurken, üzüm suyu, tropikal meyve suları, nar, siyah havuç konsantresi Türkiye’nin rekabet gücü çok yüksek ürünleri arasında geliyor” diye konuştu. 

Meyve suyunda Avrupa’da kişi başı tüketimin 20 kg. seviyelerinde olduğunu dillendiren Uçak şöyle devam etti: “Türkiye’de meyve suyu tüketimi 10 kg. mertebesinde. Meyve suyu sektörümüz hem ihracatta hem de iç piyasada büyüme potansiyeline sahip. 2028 yılında Türkiye’nin meyve suyu ihracatından döviz getirisiniz 1 milyar dolara ulaşacağını öngörüyoruz” şeklinde konuştu. 

Türkiye’deki meyve üretiminin çeşitliliğinin meyve suyu yatırımlarına zemin oluşturduğuna dikkati çeken Başkan Uçak, meyve suyu sektörünün önümüzdeki yıllarda meyve sebze mamulleri sektöründe ihracat şampiyonluğunu geliştirerek koruyacağını sözlerine ekledi. 

ABD, Hollanda ve İtalya ilk üç ülke 

Türkiye 2024 yılında 574 milyon dolarlık meyve suyu ihraç ederken, en çok meyve suyu ihraç ettiği ülke 243 milyon dolarla Amerika Birleşik Devletleri oldu. 2023 yılında 196 milyon dolarlık Türk meyve suyu talep eden ABD, 2024 yılında talebini yüzde 24 arttırdı. 

Meyve suyu ihracatında ikinci ülke yüzde 85’lik ihracat artışıyla 36,5 milyon dolarlak 67,6 milyon dolara yükselen Hollanda oldu. Zirvenin üçüncü basamağında 26,5 milyon dolarla İtalya yer aldı. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Edremit’te Meci Geleneği Yaşatılıyor

Edremit’te 21-22 Şubat’ta düzenlenen geleneksel Zeytin Hasat Sonu “Meci Şenliği” coşkulu etkinlikler ile tamamlandı.

Meci Şenliği’nin 2. gününde “Geleneksel Meci Yolculuğu” seremonisi gerçekleştirildi. Son zeytin ağacının hasadı yapıldı. Edremit Belediye Başkanı Mehmet Ertaş, başkan yardımcıları ve meclis üyeleri de hasada katıldı. Zeytin işçileri tarafından meci geleneği canlandırıldı. İşçiler temsilen hasadın sona ermesi sonucu ağaca bağlanan kahyanın kurtarılmasını canlandırdı. Ağaca bağlanan kahya, çalışanlara bahşiş verilmesiyle kurtarıldı.

MECİ GELENEĞİNE SAHİP ÇIKILIYOR

Edremit Belediye Başkanı Mehmet Ertaş 2 gün süren Meci Şenliği’ne soğuk havaya rağmen ilgi gösteren katılımcılara teşekkür ederek;

“Zeytin, bizim için sadece bir ürün değil, aynı zamanda emeğin, doğanın ve dayanışmanın sembolüdür. Bu geleneği daha da ileriye taşımak bizlerin sorumluluğudur. Bugün Geleneksel Meci Yolculuğu ile bu emeğin meyvelerini topluyoruz. Edremit, Türkiye’nin en kaliteli zeytin ve zeytinyağı üretim merkezlerinden biri olarak, her yıl binlerce ton zeytinle ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. Bu anlamda zeytin ve zeytincilikle özdeşleşen bölgemizdeki tüm üreticilerimize teşekkür ediyorum. Onların fedakarlıkları, emeği ve zeytine olan sevgisi sayesinde, bu güzel miras her geçen gün daha da güçleniyor. Meci geleneğine sahip çıkarken, hep birlikte daha güzel yarınlar için bir arada bu geleneği büyüterek gelecek nesillere aktarmalıyız. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.

ZEYTİN DEFİLESİ İLGİ GÖRDÜ

Edremit yöresine ait Türkmen ve Yörüklerin giydiği geleneksel kıyafetlerle “Zeytin Defilesi” yapıldı. Türkmen ve Yörüklerin gündelik hayat dışında özel günlerde giydiği, yapımı uzun süren geleneksel elbiseler köylüler tarafından defilede sergilendi. Edremit bindallıları da katılımcılar tarafından ilgi gördü. Daha sonra Edremit Belediyesi tarafından müzik dinletisi gerçekleşti. Edremit Belediyesi Müzik Eğitmeni Barış Yalçın’ın, Edremit için yaptığı albümden şarkılarıyla 2 gün süren meci şenliği sona erdi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyükşehir Oda Orkestrası karlı geceyi sanatla ısıttı

Kocaeli Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Oda Orkestrası, Çellistanbul Quartet topluluğuyla unutulmayacak bir konsere imza attı. Engin Şen şefliğindeki Oda Orkestrası, Baroktan Anadolu’ya adlı konserde sanatseverlere unutamayacakları anlar yaşattı.

 

2 ÖNEMLİ SANATÇI KOCAELİ’DE

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi sanat etkinliklerine kaldığı yerden devam ediyor. Bu kapsamda Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Oda Orkestrası Engin Şen şefliğinde, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Viyolonsel Sanatçısı Murat Berk ile Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası Viyolonsel Sanatçısı ve öğretim üyesi Doç. Dr. Melih Kara’nın katılımıyla akıllardan çıkmayacak bir sanat akşamına imza attı.

 

SANATSEVERLERDEN TAM NOT

Kocaeli Kongre Merkezi’nde gerçekleşen programa Büyükşehir Başkanvekili Berna Abiş, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Murat Yavuz, soğuk ve kar yağışlı bir havaya rağmen çok sayıda sanatsever katıldı. Konserde; Vivaldi’den Aşık Veysel’e uzanan muhteşem bir repertuvar ile geçmişin melodileri bugünün ezgileriyle sahneye taşındı. Oda Orkestrası’nın, Çellistanbul Quartet’e başarılı bir performansla eşlik etmesi klasik müzik sevenlerden tam not aldı.

 

ODA ORKESTRASINA ÖVGÜLER

Konserin ardından Şef Engin Şen, katılımcı sanatçılara ve vatandaşlara teşekkür etti. Konuk sanatçılar Murat Berk ve Doç. Dr. Melih Kara, dinleyiciye hayran kaldıklarını belirterek Büyükşehir Belediye Oda Orkestrasına övgüler yağdırdılar. 

 

“UNUTULMAYACAK BİR KONSER OLDU”

Programın sonunda kısa bir konuşma yapan Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Berna Abiş, “Karlı bir Kocaeli akşamında bizi yalnız bırakmadığınız için teşekkür ediyorum. Oda orkestramıza ve değerli konuklarımıza teşekkür ediyorum. Şehrimizde unutamayacağımız bir konser verdiler” ifadesini kullandı. Konserin ardından katılımcılara Kongre Merkezi dışındaki fuaye alanında ateş başında salep ikram edildi. Başkanvekili Berna Abiş ve konuk sanatçılar vatandaşlarla birlikte kar yağışı eşliğinde sıcak salep içtiler.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Eşlerin birlikte uyuması uyku kalitesini nasıl etkiliyor?

Fiziksel temasın, oksitosin salgılanmasını artırarak güven hissi sağlayabileceğini ve uykuya dalmayı kolaylaştırabileceğini dile getiren Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, “Bazı bireyler için partnerle yakın temas halinde uyumak güven verici bir etki yaratırken, bazıları için bu durum uykunun sık sık bölünmesine neden olabilir.” dedi. Uyku düzeni uyumsuzluğu yaşayan çiftler için ayrı uyumanın ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesine yardımcı olabileceğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, ideal bir uyku ortamı oluşturmak için çiftlerin benzer uyku saatlerini benimsemesi, oda koşullarını birlikte belirlemesi ve uyku öncesi rahatlatıcı rutinler oluşturmasını önerdi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, eşlerin birlikte uyumasının uyku kalitesine etkisi hakkında açıklamalarda bulundu.

Fiziksel temas huzurlu bir uyku sağlayabilir…

Uykunun, fizyolojik ve psikolojik süreçlerin etkileşim içinde olduğu, vücudun dinlenmesini ve yenilenmesini sağlayan kritik bir zaman dilimi olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, “Partnerler arasındaki fiziksel temas, uykuya dalma sürecini ve uykunun kalitesini çeşitli şekillerde etkileyebilir. Çiftler arasında yatakta sarılma, el ele tutuşma veya yakın temasta bulunma gibi davranışlar, uykuya geçiş sürecini olumlu veya olumsuz yönde değiştirebilir.” dedi.

Fiziksel temasın olumlu etkileri arasında, oksitosin hormonunun artışının yer aldığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, “Oksitosin, ‘bağlanma hormonu’ olarak bilinir ve stres seviyelerini düşürerek bireyin daha rahat bir uyku deneyimi yaşamasına katkıda bulunabilir. Özellikle kaygı bozukluğu yaşayan bireylerde, eşleriyle temas halinde olmak güven hissini artırarak uykuya dalmayı kolaylaştırabilir. Ayrıca, sarılmak veya el ele tutuşmak, parasempatik sinir sistemini aktive ederek kalp ritmini yavaşlatır ve bireyin daha huzurlu bir şekilde uyumasına yardımcı olabilir.” şeklinde konuştu.

Bazıları için uykunun bölünmesine de neden olabilir!

Her çift için fiziksel temasın etkilerinin aynı olmayabileceğine de değinen Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, “Bazı bireyler için partnerle yakın temas halinde uyumak güven verici bir etki yaratırken, bazıları için bu durum uykunun sık sık bölünmesine neden olabilir. Bu nedenle, çiftlerin kendi konfor seviyelerini keşfetmeleri ve birbirlerinin ihtiyaçlarına uyum sağlamaları önemlidir. Fiziksel temasın derecesi, çiftlerin iletişimi ile belirlenebilir ve uyku kalitesini artıracak çözümler üretilebilir. Örneğin, yatakta yakın temas kurup uyumakta zorlanan çiftler için büyük yatak tercih edilmesi veya uyku esnasında temasın belirli bir sürede sınırlandırılması faydalı olabilir.” açıklamasını yaptı.

Farklı uyku alışkanlıkları uyku kalitesini doğrudan etkileyebilir…

“Eşlerin uyku alışkanlıkları birbirinden farklı olduğunda, bu durum uyku kalitesi üzerinde belirgin bir etki yaratabilir.” diyen Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, bireylerin biyolojik saatlerinin, uykuya geçiş süresinin, yatakta hareket etme sıklığının, uyurgezerlik ve diş gıcırdatma gibi faktörlerin, uyku ortamının huzurlu veya kesintili olmasına sebep olabileceğini bu farklılıkların da çiftlerin dinlenme sürecini doğrudan etkileyebileceğini aktardı. 

Biyolojik ritimleri farklı olan bireyler arasında uyku uyumunu sağlamanın güç olabileceğini dile getiren Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, “Bir partnerin erken yatıp erken kalkarken, diğer partnerin geç saatlere kadar uyanık kalmayı tercih etmesi bir tarafın uykuya dalmasını geciktirebilir. Ayrıca, bir eşin horlama, uyurgezerlik veya sık sık hareket etme gibi alışkanlıkları varsa, diğerinin uykusunun bölünmesine ve dinlenme kalitesinin düşmesine yol açabilir. Özellikle derin uykuya geçiş sürecinde bu tür dışsal faktörlerin etkisi, uyku kalitesini doğrudan etkileyerek bireyde yorgunluk hissine neden olabilir.” ifadelerini kullandı.

Birlikte uyumanın ilişkinin temel taşı olduğu fikri her birey için geçerli değil!

Birlikte uyumanın pek çok çift için duygusal yakınlık ve bağlılık göstergesi olarak algılandığına vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, “Ancak, uyku kalitesini etkileyen faktörler nedeniyle bazı çiftler ayrı yataklarda ya da ayrı odalarda uyumayı tercih edebilir. Bu durum, ilişkinin dinamiğini değiştirebilir ve bazı bireylerde duygusal mesafe hissiyatı oluşturabilir.” dedi.

Ayrı uyumanın ilişkide yarattığı etkilerin, çiftin iletişimine ve birlikte geçirdiği zamanın niteliğine bağlı olduğunu da sözlerine ekleyen Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, şöyle devam etti:

“Araştırmalar, kötü uyku deneyimlerinin çiftler arasındaki tartışmaları artırabildiğini ve bireylerin daha huzursuz hissetmesine neden olabileceğini gösteriyor. Ancak, birlikte uyumanın ilişkinin temel taşı olduğu fikri her birey için geçerli değil. Uyku düzeni bozuk olan, farklı uyku alışkanlıklarına sahip çiftler için ayrı uyumak, ilişkilerini daha sağlıklı sürdürebilmeleri adına faydalı olabilir. Bu bağlamda, ayrı uyuma düzeni tercih eden çiftlerin, gün içerisinde birlikte kaliteli zaman geçirmeye özen göstermesi önemli. Sarılma, sohbet etme gibi bağlanmayı destekleyen davranışlar sayesinde, ayrı yatakta uyumak ilişkide duygusal mesafeye neden olmadan sürdürülebilir hale gelebilir.”

Birlikte rahat uyumak için alışkanlıklarınızı senkronize etmelisiniz…

Uykunun, yalnızca bireysel bir ihtiyaç değil, aynı zamanda çiftlerin ilişkisini ve genel yaşam kalitesini etkileyen temel unsurlardan biri olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, “Yapılan araştırmalar, uyku düzeni ve uyku kalitesinin çiftler arasındaki duygusal bağ, iletişim ve stres yönetimi üzerinde doğrudan etkili olduğunu gösteriyor.” dedi.

Çiftlerin daha sağlıklı ve dinlendirici uyuyabilmeleri için önerilerde bulunan Uzman Klinik Psikolog Merve Türkkol, sözlerini şöyle tamamladı:

“Mümkünse, benzer saatlerde uyuyup uyanmaya çalışın. Odanın sıcaklığı, ses seviyesi ve yatak takımlarının rahatlığı gibi unsurları birlikte belirleyerek, ikinizin de konforlu hissedeceği bir uyku alanı oluşturabilirsiniz. Fiziksel teması rutine dahil etmeye çalışın. Uyumadan önce meditasyon, nefes egzersizleri veya hafif germe hareketleri gibi birlikte yapacağınız rahatlatıcı aktiviteler, uykuya geçiş sürecini kolaylaştırabilir. Yatak odasını huzurlu bir alan olarak görmek ve olumsuz duyguları buraya taşımamak önemlidir. Eğer tekrarlayan bir şekilde uyku öncesi tartışmalar yaşıyorsanız, bu durumu fark edip gün içinde duygularınızı daha sağlıklı bir şekilde ifade etmeye çalışabilirsiniz. Uyumadan önce telefon veya televizyon yerine birlikte kitap okumak, hafif bir müzik dinlemek ya da sohbet etmek, hem uyku kalitesini artırabilir hem de ilişkinize olumlu katkılar sunabilir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı