Yazar arşivleri: admin

ISM Minibar ve İnci Radar’dan Açık İnovasyon Çağrısı

İnci Holding inovasyon programı İnci Radar ve İnci Holding iştiraklerinden ISM Minibar, otel ve konaklama sektörlerinde verimlilik artışı ve enerji tasarrufu sağlayabilecek, çevre dostu minibar çözümleri geliştirmek amacıyla yeni bir inovasyon çağrısı başlattı. Bu çağrı, aynı zamanda sektörde yönelik yenilikçi fikirlerin keşfedilmesini ve desteklenmesini hedefliyor. Akıllı sensörler, IoT teknolojileri ve çevre dostu üretim yaklaşımlarıyla minibar sistemlerini daha verimli hale getirmeyi amaçlayan İnci Radar ve ISM Minibar, girişimcileri ve teknoloji firmalarını açık çağrı ile iş birliğine davet ediyor.

 

Teknoloji Tedarikçisinden Beklenen Çözümler

İnovasyon çağrısında uzaktan yönetim sistemleri ve gerçek zamanlı stok takibi gibi akıllı teknolojilerle operasyonel verimliliği artıran, enerji tasarrufu sağlayan soğutma sistemleriyle donatılmış yenilikçi çözümler öncelikli olarak değerlendirilecek. Minibarların sıcaklığını ortam koşullarına göre otomatik olarak ayarlayabilen ve çevre dostu soğutma ürünleriyle sürdürülebilirliği destekleyen projeler, kullanıcı dostu ve maliyet etkin olmasıyla da öne çıkacak. Seçilecek çözümlerin, otel yönetim sistemleriyle tam uyumlu şekilde çalışması hedefleniyor.

 

Teknoloji Tedarikçisinde Aranan Özellikler

İnci Radar ve ISM Minibar, teknoloji tedarikçilerini çevre dostu malzemelerle üretilen, yenilikçi ve enerji verimliliği yüksek çözümler sunmaya çağırıyor. Söz konusu çözümlerin, dayanıklılık ve uzun ömürlü performans vaat ederken, enerji tasarrufu sağlayarak işletmelere maliyet avantajı sunacak şekilde kurgulanması bekleniyor. Ayrıca, mevcut sistemlerle uyumlu bir şekilde entegre olabilmesi ve sürdürülebilirlik odaklı olması beklenen çözümler, uzun vadede ekonomik fayda sağlamayı amaçlıyor.

 

Başvuru Süreci ve Takvim

Başvurular 7 Nisan 2025 tarihinde başlayacak ve 9 Mayıs 2025’te sona erecek. Ön değerlendirme süreci 12-13 Mayıs 2025 tarihlerinde yapılacak, ardından 16 Mayıs 2025’te bilgilendirme ve soru-cevap oturumu düzenlenecek. İkinci değerlendirme 20 Mayıs 2025’te yapılacak ve kazananlar 30 Mayıs 2025’te açıklanarak PoC süreci başlayacak.

Başvuru ve Detaylı Bilgi İçin
 Başvuru ve tüm çağrı detayları için İnci Radar ISM Minibar ile iletişime geçebilirsiniz.

https://inciradar.com/tr/ana-sayfa/

https://ismminibar.com/

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Enerjisa Üretim ve Nordex Group İş Birliğiyle Kurulacak Rüzgar Enerji Santralleri ile 1,5 Milyon Ton Karbon Salımı Önlenecek

Türkiye’nin lider özel sektör elektrik üreticisi Enerjisa Üretim, dünyanın önde gelen rüzgar türbini üreticilerinden Nordex Group ile Kopenhag’da stratejik bir iş birliğine imza attı. YEKA RES-2024 ihalesindeki güçlü kazanımı ile Türkiye’nin en büyük yenilenebilir enerji yatırımcısı konumunu güçlendiren Enerjisa Üretim, Edirne RES ve Balkaya RES ihalelerinde kazandığı 750 MW kapasite ile rüzgar enerjisi kurulu gücünü önemli ölçüde artıracak. Santrallerde gerçekleşecek temiz enerji üretimiyle yıllık 1,5 milyon ton karbon salımının önüne geçilecek.

 

Enerjisa Üretim, YEKA RES-2024 ihalesindeki en büyük iki sahayı kazanarak yenilenebilir enerji dönüşümünde önemli bir adım daha attı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2035 yılı için belirlediği yenilenebilir enerji hedefleri doğrultusunda, 750 MW’lık yeni rüzgar yatırımıyla Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki küresel rekabet gücünü artıran Enerjisa Üretim, yeşil ve karbonsuz bir geleceğin temellerini bugünden inşa ediyor. 

Bu büyük atılımın bir parçası olarak, dünyanın önde gelen rüzgar türbini üreticilerinden Nordex Group ile tedarik & kurulum ve türbin bakım anlaşması imzalandı. Nordex Group, Türkiye’de üreteceği 108 adet Nordex türbiniyle yeşil enerji dönüşümüne ivme kazandıracak. Yerli üretim destekli bu türbinler yerel ekonomiye katkı sağlarken, Türkiye’nin rüzgar enerjisinde daha bağımsız ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasına olanak tanıyacak.

Kopenhag’da gerçekleşen tarihi iş birliğinin imza töreninde Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, Enerjisa Üretim CFO’su Mert Yaycıoğlu, Enerjisa Üretim İşletme ve Tedarik Genel Müdür Yardımcısı Aziz Ünal, Nordex Group Windpower CEO’su Jose Luis Blanco, Nordex Group Avrupa Bölgesi CEO’su İbrahim Özarslan, Nordex Group Türkiye ve Ortadoğu Bölge Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Ender Özatay ve Nordex Group Türkiye ve Ortadoğu Bölge Satış Direktörü Mutlu Sevimli bulundu.

Enerjisa Üretim, YEKA RES-2024 ihalelerinde büyük bir başarıya imza atarak 410 MW kapasiteli Edirne RES ve 340 MW kapasiteli Balkaya RES projelerini portföyüne ekledi. Böylelikle rüzgar enerjisi yatırımlarına toplamda 750 MW’lık bir ekleme daha sağladı.

Yeni rüzgar enerjisi santralleri yatırımıyla Türkiye’nin en büyük yenilenebilir enerji üreticilerinden biri olarak konumunu daha da güçlendiren Enerjisa Üretim, yenilenebilir enerji dönüşümüne öncülük ederek temiz ve sürdürülebilir bir geleceğin enerjisini de üretmeye devam edecek.

Yaklaşık 1,2 milyon hanenin elektrik tüketimine eşdeğer enerji üretilecek

2027 yılında tamamlanması planlanan Edirne RES ve Balkaya RES; toplamda 108 Nordex türbiniyle, yılda yaklaşık 1,2 milyon hanenin elektrik tüketimine denk gelen ihtiyacı karşılayacak ve yılda yaklaşık 1,5 milyon ton karbon salımını engelleyecek. Türkiye’nin yenilenebilir enerji dönüşümüne yön veren bu projeler, sürdürülebilir gelecek için güçlü birer kilometre taşı olacak.

Rüzgar enerjisinde yerli üretimi ve istihdamı artıracak 

İhale şartnamesinde yer alan yüzde 55 yerlilik koşulunu yerine getiren bu yatırım, yerli üretimi ve istihdamı artırırken, rüzgar enerjisi ekosisteminin gelişimine katkı sağlayacak. Halihazırda 29 santrali ve yaklaşık 4.000 MW kurulu gücüyle Türkiye’nin enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 4,2’sini karşılayan Enerjisa Üretim, yapım aşamasındaki santralleriyle birlikte 5.000 MW’ı aşan kapasitesini 2028 yılı sonuna kadar 6.250 MW mertebesine ulaştırmayı hedefliyor. Şirketin 2030 hedefinde ise 7.500 MW seviyesine ulaşarak Türkiye’nin enerji bağımsızlığında ve karbon nötr bir geleceğin inşasında rol model olma misyonu var.

“Türkiye’nin enerji bağımsızlığına katkı sağlamak bizim için bir sorumluluk ”

 

Türkiye’nin rüzgar enerjisinde sadece bir üretici değil, dünyanın çözüm adresi olma yolunda ilerleyen güçlü bir ekosistem olduğunu vurgulayan Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, “YEKA RES-2024 yarışmasında elde ettiğimiz başarı, Türkiye’nin yenilenebilir enerji dönüşümüne olan güçlü bağlılığımızın bir göstergesidir. Toplam 750 MW’lık Edirne RES ve Balkaya RES projeleriyle Türkiye’nin rüzgar potansiyelini etkin şekilde kullanmasına katkı sağlarken, sürdürülebilir enerji üretimindeki ölçeğimizi de büyütüyor. Türkiye’nin enerji bağımsızlığına katkı sağlamak, bizim için sadece bir iş değil, aynı zamanda gelecek nesiller için duyduğumuz bir sorumluluktur. Bugün 29 santralimizle ülke tüketiminin yaklaşık yüzde 4,2’sini karşılıyoruz. Bu üretim miktarı özel sektör oyuncuları arasında yüzde 7,4 pazar payını temsil ediyor. Yatırımlarımız tamamlandığında, toplam rüzgar kurulu gücümüz 2.500 MW’ı aşacak ve böylece Türkiye’deki toplam rüzgar enerjisi kapasitesinin yaklaşık yüzde 10’unu tek başına oluşturacağız. Nordex Group ile gerçekleştirdiğimiz bu stratejik iş birliği sayesinde hem yerli üretimi hem de istihdamı destekleyerek ülkemizin enerji bağımsızlığına katkı sağlıyoruz. İş birliğimiz yalnızca türbin tedariki ile sınırlı değil; aynı zamanda yeni nesil rüzgar teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmalarını da kapsıyor. Sadece kapasiteyi artırmakla kalmayıp, teknoloji transferi ve dijitalleşme gibi alanlarda da bu iş birliğinin kapsamını genişletmeyi amaçlıyoruz. Türkiye’nin en büyük temiz enerji üreticilerinden biri olarak karbon nötr bir gelecek hedefiyle çıktığımız bu yolda, ülkemizin rüzgar enerjisi kapasitesini artıracak, yerli ve yenilenebilir enerji ekosisteminin gelişimine katkıda bulunacak ve liderliğimizi daha da güçlendireceğiz” dedi. 

Balkaya ve Edirne’deki rüzgar enerjisi santralleri için 108 adet Nordex türbinin teslimat ve kurulum çalışmalarını gerçekleştireceklerini belirten Nordex Group Türkiye ve Ortadoğu Bölge Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Ender Özatay ise şunları söyledi: “Enerjisa Üretim’in YEKA RES-2024 ihalesinde kazandığı iki projeye dahil olmaktan dolayı büyük memnuniyet duyuyoruz. YEKA RES-2024 kapsamında kazanılan iki proje için Nordex türbinlerinin bileşenlerini ağırlıklı olarak Türkiye’de üreteceğiz, bu da yerel üretime ve istihdam yaratılmasına katkıda bulunacak. Bu türbinlerin bileşenleri YEKA RES-2024 kapsamında yer alan yönetmeliğin yerlilik kriterlerine uyumlu olarak üretilecektir.”

 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“AB ile Gümrük Birliği anlaşmamız nedeniyle ABD ile masaya oturmamız gerekiyor”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci, Habertürk TV’de Para Gündem’de Sena Alkan ve Haberturk.com Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Barlas’ın sorularını yanıtladı.

Haberturk.com Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Barlas’ın Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan Gümrük Birliği anlaşmasının ilerde olası revizyonu ve güncellenmesine yönelik sorusuna yanıt veren Zeybekci şu ifadeleri kullandı:

“Bu konuda tespitiniz son derece doğrudur. Bizim AB ile bir Gümrük Birliği anlaşmamız var. 1996 yılında yürürlüğe girdi ve imzalandı. Bu anlaşma Türkiye anlamında asimetrik bir yapıya sahiptir. Gümrük birliğinde Avrupa Birliği’nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşması veya verdiği bir imtiyaz veya gümrük birliğine karşı alınan bir karar otomatik Türkiye’nin kararı şeklindedir. Yani Dünya Ticaret Örgütü’nün devreye girmesi ve serbest ticaretin popüler hale geldiği bir dönemde Avrupa Birliği’nin bu serbest ticaret ile ilgili dünyaya açtığı kapılar otomatik olarak Türkiye’nin de kapılarının açıldığı bir anlam ifade ediyor. Avrupa Birliği ile bizim imzalamış olduğumuz Gümrük birliği anlaşması hakikaten kazandığımız ve bizim çok menfaatimize olan şu anda ihracatımızın yüzde 50’sini 55’ini kapsıyor. Zaman zaman farklı rakamlara da ulaşabiliyoruz. Avrupa Birliği’ni, Avrupa Birliği’ne yaptıklarımızı da dile getirirsek, Avrupa bizim en büyük ticaret ortağımızdır, birinci ticaret ortağımızdır. Bizim için vazgeçilmez bir bloktur. Ama sizin de tespit ettiğiniz ve çok doğru bir şekilde dile getirdiğiniz konuyu dikkat çekmek istiyorum, Türkiye’nin de atması gereken ilk adım olması gerekiyor bunun. Cumhurbaşkanımızın ABD’ye yapacağı ilk ziyarette belki gündemin ilk maddesi veya maddelerinden biri olması gerekiyor. Bize nasıl bir fırsat çıkarıyor şu anda ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı yüzde 10’luk tarife? Bu, Türkiye için büyük bir avantaj. Türkiye’nin sektörleri, gerek beyaz eşya gerek tekstil, konfeksiyon, otomotiv, mobilya diiğer sahalarda Türkiye bir anda başka ülkelere, rakip ülkelerle örneğin Pakistan ile, Vietnam ile, Çin ile ortalama maliyetlerde yüzde 30-35-40’lık bir farkımız vardı. Bu farkta, bu tarifelerle Türkiye bir anda öne geçmiş oldu. Ve burada biz dezavantajımızı da artık üzerimizden yük olmasından, kurtulma noktasına doğru geldik. Peki buradaki risk ne? AB ile olan gümrük birliği anlaşmamızın getirdiği kural şu: ABD, AB’ye bir tarife koydu yüzde 20 dedi. Denmedi ama AB de dedi ki karşılıklı sıfırlayalım ve ABD’de ‘Olmaz biz bu tarifeye devam edeceğiz’ dedi. Ama bu tarifelerin asıl mantığına baktığımızda ABD, Çin ve komşularını bloke etmek, durdurmak ve geriye atmak niyetinde ama yanına AB’yi almadan, Meksika’yı almadan, Japonya ve Kore’yi almadan bunu başarması çok zor. Onun için de AB’yi yanına almak zorunda. Ama bu süreç uzayacak. Bu süreç 3 ay, 5 ay, 6 ay olarak belki uzayarak devam edecek. Ama bizim Türkiye olarak atmamız gereken birinci adım şu: AB bu süreç uzarken bir tarife de ortaya koyması gerekiyor. Yani görüşmeler devam ederken bile uygulanacak yüzde 20 dediği anda AB’nin ABD’ye karşı koyduğu bu tarife otomatik olarak Türkiye’nin de ABD’ye karşı koyduğu tarife haline gelir. ABD o zaman şu soruyu sorar, örneğin ABD’nin dış ticaret temsilcisi ‘Ben sana yüzde 10 koydum, sen bana yüzde 20 uyguluyorsun. O zaman senin yüzde 10’luk tarifeyi gözden geçirelim’ şeklinde bir cevap koyma hakkı çıkıyor. Türkiye olarak bizim ABD ile derhal temasa geçerek Avrupa Birliği’nin bu tarifesini gündeme getirmeden ikili ticaret anlaşması yani ABD ile karşılıklı oturup ABD ile Türkiye arasında geçerli olacak olan ikili ticaret anlaşmasını hemen derhal en kısa haliyle en basit haliyle gündeme getirip sonuçlandırmamız gerekiyor.”

Kaynak: Habertürk

EÜ Konservatuarında “Uzun Yollar, Büyük Ezgiler”  konseri

 Ege Üniversitesi(EÜ) Devlet Türk Musikisi Konservatuarı’nda (DTMK) Ses Eğitimi Bölümü Lisans 4 öğrencisi Fatma Sürer solistliğinde “Uzun Yollar, Büyük Ezgiler” adlı Türk halk müziği dinletisi gerçekleştirildi DTMK’nın Etkinlik Salonu’nda gerçekleştirilen konsere, DTMK Müdürü Prof. Dr. Ali Maruf Alaskan, konservatuvar yönetimi, akademisyenler, çalışan personel, öğrenciler ve sanatseverler katıldı.

Âdem Aksın’ın sunuculuğunda yapılan etkinlik, Öğr. Gör. Ünal Yılmaz tarafından koordine edildi. Dinletiden önce, kamera arkası görüntüleri seyirciye izletildi. Etkinlikte, solist Fatma Sürer tarafından “Gova Gova İndirdiler Yazıya”, “Bir Dalda İki Elma”, “Aslan Mustafam”, “Kara Bahtım Kem Talihim”, “Çamlığın Başında Tüter Bir Tütün”, “Lütfet Sultanım”, “Nezük”, “Nasip Olur” ve “Amasya’ya Varırsan” adlı türküler seslendirildi.

Sürer’e bağlamada Öğr. Gör. Ünal Yılmaz, Erhan Işık ve Oğuz Korkut eşlik etti. kabak kemanede Talha Acar, ritimde ise Miraç Yılmaz eşlik etti. Etkinlik sonunda, solist Fatma Sürer ve saz ekibine Prof. Dr. Ali Maruf Alaskan tarafından ‘Teşekkür belgesi’ verildi.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EÜ’de “İçinde Hayat Olan Fincanlar Söyleşisi” düzenlendi

Ege Üniversitesi(EÜ) Etnografya Müzesi ve İzmir Koleksiyonerler Birliği tarafından “Müze Söyleşileri: Koleksiyonerler” etkinlikleri kapsamında “İçinde Hayat Olan Fincanlar” söyleşisi düzenlendi. Moderatörlüğünü EÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Haluk Sağlamtimur’un yaptığı etkinlikte konuşmacı olarak Koleksiyoner Tülin Çağlar yer aldı. Büyük ilgiyle karşılanan söyleşiye farklı bölümlerden akademisyenler ve koleksiyonerler katıldı.

         Konuşmasının başında ‘kahve’ hakkında bilgilendirme yapan Tülin Çağlar, “Kahve çekirdekleri, kahve ağacının olgunlaşmış meyvelerinin çekirdeklerinden elde edilir. Bir kahve ağacı, dikiminden yaklaşık 5-6 ay sonra meyve verir. Kahve ağaçları, yetiştirildikleri bölgeye bağlı olarak ortalama 24-25 yıl boyunca meyve verirler. Kahve ağacında meyvenin toplanabilmesi için meyvenin olgunlaşma süresi yaklaşık dokuz aydır. Kahve ağacı, yılda beş kiloya yakın meyve verir. Bu meyvelerin ancak 1 kilogramından kahve çekirdeği elde edilir” dedi.

Kahvenin kırk yıl hatırı nereden geliyor?”

Kahve tarihine dair yaptığı bilgilendirmenin ardından ‘Kahvenin kırk yıl hatırı vardır’ sözünün tarihçesini anlatan Çağlar,  “Bu hikâye, Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyon’un hikâyesine dayanır. 1895 yılında Eminönü İskelesi’nde balıkçı kahvesine giren Osmanlı zabiti, Rum palikaryası hariç herkese kahve ısmarlar. Ancak Bilge Yusuf herkese, Palikarya Stelyo’ya da ikram eder. Bu kahvenin ondan olduğunu söyler. 1905 Samos (Sisam) adasında Rum isyanı başlar, Bilge Yusuf adaya çıkan askerlerdendir. İlk çatışmada esir düşer ve 2 yıl zindanda yatar. Esir pazarında satışa çıkarılan Bilge Yusuf’u Palikarya Stelyo alır ve ona özgürlüğünü geri verir. Aralarındaki dostluk ise 40 yıl devam eder. Her ziyaretlerinde bir fincan kahve mutlaka vardır. Çocuklarına ve torunlarına ‘Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır’ diye anlatırlar” dedi.

Çağlar, konuşmasına koleksiyonunda yer alan fincanları ülkelerine göre ayırıp devam etti. Limoges, Herend, Kuznetsov ve Meissen fincanlarının ardından Osmanlı fincanları ile ilgili konuşan Çağlar, “Osmanlı Dönemi’nde 16. yüzyılın başlarında kullanılan fincanların alt kısımlarının geniş, yukarı doğru daralan formlarda olduğu anlaşılmaktadır. Kanuni Dönemi’nde de benzer formların kullanıldığı görülür. Türk kahve fincanlarına özgü olan bu biçim, kahve sunumuna ilişkin belirli özellikler nedeniyle tanımlanmıştır. Geniş taban alanı, ısı dağılımını ve ısı tutumunu sağlar. Daralan ağza doğru ani yükselme ise hem köpüğün yoğunlaşmasını hem de kahvenin aromatik bileşenlerinin uçmasını engeller” diye konuştu.

“Düşük kaliteli fincandan donuk bir ses gelir”

Fincan satın alırken dikkat edilmesi gerekenleri vurgulayan Çağlar, “ Fincan yanları saydam bir yapıda olmalı. Ayrıca fincandan çıkan ses karakteristik bir ses olmalı. Bu noktada bambu çubuk kullanmak gerekir. Bambu çubuğu fincan yanına vurduğunuzda malzeme düşük kalitede ise ses sağır ve donuk olur. Bu şekilde alıp almamaya karar verebilirsiniz ” dedi.

Söyleşinin ardından Tülin Çağlar, koleksiyonuna dair yöneltilen soruları yanıtladı. Prof. Dr. Haluk Sağlamtimur tarafından kendisine “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

QNB Leasing ve Goldwind’den Güçlü İş Birliği


QNB Leasing, yenilenebilir enerji yatırımlarına sağladığı desteği, dünyanın önde gelen rüzgâr türbini üreticilerinden Goldwind ile gerçekleştirdiği stratejik iş birliğiyle bir adım ileriye taşıyor.

 

35 yıldır Türkiye’nin kalkınmasına katkı sunan QNB Leasing, her ölçekten yatırımcıya yönelik finansman çözümleriyle sanayi, ticaret ve altyapı başta olmak üzere pek çok sektörde 10 milyar doları aşkın yatırımın hayata geçirilmesine olanak sağladı. Bu birikimini şimdi de rüzgâr enerjisi alanında değerlendiren QNB Leasing, Goldwind ile kurduğu iş birliği kapsamında, yenilenebilir enerji projelerine esnek ve uzun vadeli finansman modelleriyle destek sunmayı hedefliyor. Söz konusu ortaklık, Türkiye’nin rüzgâr enerjisinde daha güçlü bir konuma ulaşmasına katkı sağlayacak ve yatırımcıların bu alandaki projelere erişimini kolaylaştıracak.

 

QNB Leasing Genel Müdürü Osman Taş, bu iş birliğine ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Enerji dönüşümü, günümüz küresel ekonomisinin ve çevresel sürdürülebilirliğin merkezinde yer alıyor. Yenilenebilir enerjiye erişimi artırmak ve bu alandaki yatırımları hızlandırmak, yalnızca bir iş modeli değil, aynı zamanda önemli bir sorumluluktur. QNB Leasing olarak 1990 yılında Türkiye’nin beşinci leasing şirketi olarak kurulduk ve o günden bu yana KOBİ’lere odaklanarak zaman içinde Türkiye’nin öncü leasing şirketi haline geldik. Kurulduğumuz günden beri sahip olduğumuz sorumlulukla QNB Leasing olarak amacımız, yatırımcılara yenilikçi finansman çözümleri sunarak Türkiye’yi temiz enerjiye daha hızlı ulaştırmak. Goldwind ile yaptığımız bu stratejik iş birliği sayesinde, sürdürülebilir enerji yatırımlarının finansmanını daha esnek ve erişilebilir hale getireceğiz. Rüzgâr enerjisi projelerini destekleyerek, yatırımcıların sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına katkı sağlamaktan memnuniyet duyuyoruz.”

 

Goldwind Uluslararası Genel Müdürü Sayın Wang Hai de iş birliği hakkında şu açıklamalarda bulundu:

“Bugün, değerli finansman ortağımız QNB Leasing ile bir ‘Çerçeve İşbirliği Anlaşması’ imzalamaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu ortaklık, sürdürülebilir bir gelecek için paylaştığımız vizyonu yansıtmaktadır. Bu işbirliği Goldwind’in teknolojik uzmanlığını QNB Leasing’inyenilikçi finansal çözümleriyle birleştirerek, Türkiye’nin yenilenebilir enerji büyümesini hızlandıracak ve aynı zamanda QNB’nin önde gelen finans kuruluşlarından biri olduğu MENAT bölgesinde Goldwind ve QNB için yeni fırsatlar yaratacaktır. Sürdürülebilir kalkınmayı ilerletmeye ve küresel karbon nötrlüğü hedeflerini desteklemeye olan bağlılığımızı sürdürüyoruz.

 

Sürdürülebilir Geleceğe Güçlü Adım

QNB Leasing ve Goldwind arasındaki ortaklık, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 7’nci hedefi olan “Erişilebilir ve Temiz Enerji” ile 13’üncü hedefi olan “İklim Eylemi” doğrultusunda somut katkılar sunmayı amaçlıyor. Finansal çözümler aracılığıyla rüzgâr enerjisi yatırımlarının ölçeklenmesini destekleyen bu iş birliği; ekonomik büyümenin yanında çevresel ve sosyal etki yaratma hedefini de taşıyor. QNB Leasing, sürdürülebilir yatırımlara verdiği desteği artırarak Türkiye’nin enerji dönüşümünde aktif ve öncü rol üstlenmeye devam edecek.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

UPS Türkiye, Kesintisiz Teslimatla İhracatta  Öncü Çözümler Sunuyor

Türkiye’deki ihracatçıların ihtiyaçlarına hızlı ve kesintisiz çözümler sunan UPS Türkiye, Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı (BGB) işlemlerini Cumartesi günü tamamlayarak, paketleri Pazar günü uçuşuyla Avrupa’da 8 ülkeye ulaştırıyor. UPS bu hizmetiyle zaman kaybını ortadan kaldırarak ihracatçılara önemli bir avantaj sağlıyor.

 

Hızlı ve güvenilir yurt içi ve yurt dışı lojistik çözümleriyle 100 yılı aşkın süredir müşterilerinin gönderi ihtiyaçlarını karşılamaya ve deneyimlerini iyileştirmeye devam eden UPS, Türkiye’nin ihracatçıları için geliştirdiği benzersiz lojistik çözümleri ile sektöre yön vermeye devam ediyor. Müşteri deneyimini mükemmelleştirmeyi hedefleyen UPS, inovasyonlarıyla lojistikte standartları yeniden tanımlıyor. Cumartesi günü tamamlanan Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı (BGB) işlemleri sayesinde Pazar uçuşuyla paketlerin hızla gönderilmesini sağlayan bu hizmet, özellikle acil gönderiler ve sürekli teslimat gereksinimleri için büyük bir avantaj sunuyor. UPS Türkiye, gecikmeleri ortadan kaldırarak ihracatçılara zaman kazandırıyor ve uluslararası pazarlarda rekabet güçlerini artırıyor. Bu hizmetle UPS, büyük şirketlerden KOBİ’lere, gıda ve ilaç sektörü gibi zaman hassasiyeti yüksek gönderilere kadar geniş bir müşteri kitlesine hitap ediyor.

 

Yerel Etki için Küresel Güçten Yararlanma 

UPS, dünyada 200’den fazla ülkeye, Avrupa’da ise 35’ten fazla ülkeye hizmet sunuyor. Avrupa merkezi tarafından desteklenen, UPS’in Köln’deki kapsamlı küresel ağı, saatte 190 bin paketi işleme kapasitesiyle hızlı ve güvenilir lojistik çözümler sunuyor. Ancak Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı hizmeti yalnızca Avrupa ile sınırlı değil. Amerika Birleşik Devletleri operasyonları ve Köln Hub ile güçlü lojistik altyapısı sayesinde UPS, işletmelere tam zamanında teslimat avantajı sunarak her ölçekte şirketin lojistikte rekabet üstünlüğü kazanmasına olanak tanıyor. Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı (BGB) sistemi gibi gelişmiş araçların entegrasyonu sayesinde, gümrük süreçleri kolaylaştırılarak engeller azaltılıyor ve verimlilik en üst düzeye çıkarılıyor. 

 

“İhracatçılarımıza değer katıyor ve sürdürülebilir büyümelerini destekliyoruz”

 

Zaman hassasiyeti yüksek gönderilerde müşterilerine rakipsiz bir avantaj sunduklarını vurgulayan UPS Türkiye, Orta Doğu ve Afrika (MEA) Ülke Müdürü Tolga Biga, “Bu girişim, Türkiye’deki ihracatçılara küresel ekonomide etkin bir şekilde rekabet etmelerini sağlama konusundaki yenilikçi lojistik çözümler üretme kararlılığımızı yansıtıyor. UPS olarak Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı (BGB) işlemlerimizi Cumartesi günü tamamlayarak Pazar günü uçuşu gerçekleştirerek, ihracatçılarımıza zaman kazandırıyor ve uluslararası ticaretteki engelleri ortadan kaldırıyoruz. UPS’in Köln merkezli Avrupa merkezi gibi güçlü küresel altyapımız, sektör standartlarını yeniden tanımlayarak müşterilerimize hızlı, güvenilir ve verimli çözümler sunmamıza olanak tanıyor. İnovasyon odaklı yaklaşımımızla, lojistik süreçlerini kolaylaştırıyor, ihracatçılarımıza değer katıyor ve sürdürülebilir büyümelerini destekliyoruz.” dedi.

 

Basitleştirilmiş Gümrük Beyanı hizmeti, ihracatçılara esneklik sunarken belirli sınırlara da tabi. Tek bir gönderi için maksimum değer 15.000 Euro ve ağırlık sınırı ise 300 kg olarak belirlendi. Bu limitler dahilinde, gönderiler en hızlı ve en etkin şekilde yurt dışına ulaştırılıyor.

 

Dijital Araçlarla Verimlilik Artırılıyor

UPS Türkiye, lojistik süreçlerini kolaylaştırmak ve müşteri deneyimini iyileştirmek için yenilikçi dijital çözümler sunuyor. Operasyonel mükemmelliğin ötesinde, işletmeleri gerçek zamanlı gönderi takibi ve esnek teslimat seçenekleri için UPS My Choice gibi gelişmiş dijital araçlarla donatıyor. Gümrük süreçlerini daha da hızlandırmak için geliştirilen dijital sistemlerle, ihracatçıların yüklerini hızlı ve sorunsuz bir şekilde hedef pazarlara ulaştırması sağlanıyor.

 

Türkiye genelinde 9 işlem merkezi ve dünya çapında 500 binden fazla çalışanı ile UPS, ihracatçılara hız, güvenilirlik ve yenilik sunma konusunda güvenilir bir ortak olarak hizmet veriyor. Zamana duyarlı gönderilerden sürdürülebilir uluslararası büyümeye kadar UPS Türkiye, ihracatçıların büyüyen pazar taleplerini yanıtlama konusunda kritik bir iş ortağı olma rolünü güçlendiriyor ve lojistik alanında bu başarının tek sağlayıcısı olmaya devam ediyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

MODEF EXPO 52. Kez Kapılarını Açmaya Hazırlanıyor

İnegöl Mobilyasının vitrini MODEF EXPO Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı, 15-19 Nisan tarihlerinde 52’nci kez kapılarını ziyaretçilerine açacak. İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, şehir olarak fuara hazır olduklarını ifade ederek tüm mobilya sektörü temsilcilerini şehre davet etti.

 

Türkiye’nin mobilya başkenti İnegöl’de mobilya şöleni başlıyor. İnegöl Mobilyasının vitrini, şehrin dünyaya açılan kapısı olan MODEF EXPO Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı, 15-19 Nisan tarihlerinde 52’nci kez düzenlenecek. Mobilyada yeni sezonun trendlerini sunacak fuar ile İnegöl Mobilyasının en özel serileri ve özgün tasarımları ilk kez görücüye çıkacak. Tamamı İnegöl’deki üretici firmalardan oluşan 125 markanın yer alacağı fuar ile birlikte aynı zamanda İnegöl’de Mobilya AVM’ler, mobilya mağazaları ve binlerce üretici firma bir şölen havasında misafirlerini ağırlayıp ürünlerini sunacak.

 

YARIM ASIRLIK FUAR TECRÜBESİ

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, 15-19 Nisan tarihlerinde düzenlenecek 52. Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı MODEF EXPO 2025 öncesi bir açıklama yaparak sektörle ilgili tüm profesyonelleri, yeni evlenecek gençleri ve evini yenilemek isteyenleri fuara davet etti. Başkan Taban, “Mobilyanın Başkenti İnegöl’de 52. Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı için şehir olarak ilk fuarımızı yaptığımız günkü gibi heyecanlıyız. 1500’lü yıllara dayanan mobilya ve ağaç işçiliği tecrübemizi yarım asırlık fuar tecrübemizle harmanlayarak, İnegöl’ümüzün misafirperverliğini de gelen misafirlerimize yansıtacağımız fuar için hazırız” dedi.

 

HERKESİ İNEGÖL MOBİLYASI VE İNEGÖL’Ü KEŞFETMEYE DAVET EDİYORUZ

İnegöl’de binlerce firma, girişimciler ve markalar olduğunu hatırlatan Başkan Taban, “Sektör temsilcilerimiz gayretle yeni yeni ürünler oluşturarak bu işin modasını belirliyor. Ben bu vesileyle şehrimizdeki tüm mobilyacılarımıza teşekkür ediyorum. Çünkü ciddi bir değer oluşturmakta İnegöl Mobilyası. 15-19 Nisan tarihleri arasında gerçekleştireceğimiz mobilya fuarında da gelen misafirlerimiz burada yeni modelleri, ergonomik, tasarımsal anlamda öne çıkmış, günümüz şartlarında akıllı mobilya konseptlerini görecekler. Bizler bu alanda uğraş veren, ticaret yapan tüm iş insanlarını, yeni evlenecekleri ve evini yenilemek isteyenleri şehrimizde ağırlamak istiyoruz. Burada sadece mobilya değil, şehir anlamında da keyifli bir hafta geçireceklerini ifade edebilirim. Şehrimizin turizm alanlarını gezip, gastronomi değerlerini burada deneyimleyebilirler. Bu vesileyle fuarımızın şehrimize, mobilyacılarımıza, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türk doğal taş sektörü ABD pazarında hedef büyüttü

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın, yeni gümrük vergileri kararı sonrasında yüzde 10’luk gümrük vergisi diliminde kalan Türk doğal taş sektörü, Avrupa ve Uzakdoğulu rakiplerine göre ABD pazarında konumunu güçlendireceğine inanıyor.

 

 

Türkiye’den ABD’ye yapılacak doğal taş ihracatında yüzde 10 gümrük vergisine ilave bir vergi yükünün söz konusu olmadığına dikkati çeken Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, Türkiye’ye yönelik verginin düşük tutulmasını olumlu bulduklarını, yıllık 3,5 trilyon dolarlık ithalat yapan ABD’ye 2024 yılında 432 milyon dolar olan doğal taş ihracatımızın kısa vadede 500 milyon doları, uzun vadede 1 milyar doları aşmasını hedeflediklerini dile getirdi.

 

 

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin 2024 yılı olağan mali genel kurul toplantısında konuşan Alimoğlu, “ABD’nin yeni gümrük vergileri politikasına göre; Türkiye ile benzer ürünler ihraç eden İtalya ve İspanya gibi Avrupa Birliği ülkelerine yüzde 20 ek vergi uygulanıyor.  Biz Türk doğal taş üreticileri ve mermercileri olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da şartlar ne olursa olsun üretime, istihdama, ihracata devam edeceğiz. Endişe duyulacak bir durum yok. Ocak ayında ABD’ye bir sektörel ticaret heyeti düzenlemiştik. Türk doğal taşlarına ilgili canlı bir pazar var” diye konuştu.

 

 

Maden ihracatçıları dünyanın her yerinde 

 

 

2024 yılında İzmir Marble Fuarı kapsamında Almanya, Azerbaycan, Katar, Suudi Arabistan gibi birçok ülkeden alıcıları bir araya getirerek Alım Heyetleri düzenledikleri bilgisini veren Alimoğlu şöyle devam etti: “düzenledik. Bu tür organizasyonlar, sektörümüzün uluslararası alanda daha fazla tanınmasına ve ticaret hacminin artmasına büyük katkı sağladı. 9-12 Nisan 2025 tarihlerinde 30. Kez düzenlenecek olan İzmir Marble Fuarı’nda Güney Kore, Fransa, Azerbaycan, Kanada, Suudi Arabistan ve Hindistan’dan katılımcılarla yeni bir Alım Heyeti gerçekleştireceğiz. Geçtiğimiz Kasım ayı içerisinde, Orta Doğu’nun önemli ticaret merkezlerinden Dubai’ye Big 5 Dubai Expo’ya paralel olarak Sektörel Ticaret Heyeti organize ettik. Ocak ayında, TİSE Fuarına paralel olarak ABD’nin Las Vegas ve Los Angeles şehirlerini kapsayan Sektörel Ticaret Heyeti düzenledik. Şubat ayı içerisinde İngiltere’deki Surface Design Show kapsamında düzenlediğimiz Sektörel Ticaret Heyeti organizasyonu ile başarılı organizasyonlarımıza bir yenisini daha eklemiş olduk. Mayıs ayı içerisinde Avustralya’nın Sidney şehrine bir Sektörel Ticaret Heyeti düzenleyeceğiz. Ege Maden İhracatçıları Birliği olarak dünyanın her yerindeyiz. Tüm üyelerimizin yeni pazarlar bulabileceği veya pazar paylarını arttırabilecekleri en önemli etkinlikleri hizmetlerine sunmak için çalışıyoruz.”

 

 

EGEBİM Türk Doğal Taşlarını Dijital Ortama Taşıyacak

 

 

Ege Maden İhracatçıları Birliği olarak, Türk doğal taşlarının dijital ortamda tanıtılması amacıyla EGEBİM isimli bir platformu hayata geçirdiklerini müjdeleyen Başkan Alimoğlu, “Bu platform, doğal taşların dijital ortamda yönetilmesine imkân tanırken, tasarımcılar ve mimarlar gibi sektör profesyonellerinin projelerinde kullanacakları taşları kolayca keşfetmelerini sağlayacak. Üyelerimizi EGEBİM Projesinde yer almaya davet ediyoruz” dedi.  

 

 

Sürdürülebilirlik URGE Projesinde 29 firmamız yer alıyor

 

 

İhracatçı firmaların kümelenerek rekabetçiliklerini ve yetkinliklerini artırdıkları, Ticaret Bakanlığı’nca desteklenen Uluslararası Rekabetçiliği Geliştirilmesi (URGE) Projelerine yeni bir halka eklediklerini de paylaşan EMİB Başkanı İbrahim Alimoğlu, Doğal taş sektöründe sürdürülebilirlik odaklı yurtdışı pazarlama URGE projesine yeni dönemde 29 firmanın katılım sağladığını sözlerine ekledi.

 

 

Madencilik sektöründe YK’ya seçilmek için ihracat tutarı 2 milyon dolar olsun

 

 

 Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri ilgili Yönetmelikte Kasım 2022 tarihinde yapılan değişiklikle, sanayi ve madencilik sektörlerinde Yönetim Kurulu’na seçilmek için son iki takvim yılında 1 milyon dolar ihracat yapma kriterinin 5 milyon ABD dolarına çıkarıldığını hatırlatan Başkan Alimoğlu, “Ege Maden İhracatçıları Birliğimizin 27 Mart 2025 tarihinde yapılan Yönetim Kurulu toplantısında bu konuyu görüşüp, sanayi ve madencilik sektörlerinde 5 milyon ABD doları olan son iki takvim yılı itibariyle gerçekleştirilmesi gereken ihracat rakamı alt sınırının madencilik sektörü için 2 milyon ABD dolarına düşürülmesinin ve fiili ihracat/DTSŞ üzerinden yapılan ihracatların yanı sıra ihraç kaydıyla satışın da dahil edilmesi için Maden Sektör Kuruluna başvuruda bulunduk” diyerek sözlerini noktaladı.

 

 

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin mali genel kurul toplantısında 2025 yılı iş programı kabul edilirken, 2025 yılı bütçesi 64 milyon 850 bin TL olarak bağlandı. EMİB Yönetim ve Denetim Kurulu 2024 yılı faaliyetlerinden dolayı oy birliğiyle ibra edildi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Migren Hakkında Bilinmesi Gereken 5 Önemli Nokta!

Modern çağın stresli yaşantısında dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de görülme sıklığı önemli ölçüde artan migren, yaşam kalitesini bozan hastalıklar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Acıbadem Kartal Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Esma Kobak Tur “Migren baş ağrıları arasında en yaygın ve karmaşık olanlardan birisidir. Baş ağrısı, mide bulantısı, ışığa ve sese duyarlılık gibi belirtilerle kendini gösteren bu hastalık ülkemizde de oldukça yaygın olup, son yıllarda görülme sıklığı sadece yetişkinlerde değil çocuklarda da artmaktadır. Özellikle şehir hayatındaki gürültü, hava kirliliği, yanlış yaşam alışkanlıkları, stres ve dijital cihaz kullanımının artması migrene zemin hazırlamaktadır. Türkiye’de 21 ilde 5323 hasta ile yürütülen bir çalışmada; migren görülme oranı yüzde 16,4 olarak tespit edilmiştir. Ülkemizde kadınlarda daha yaygın olan bu hastalık her 4 kadından birinde görülmektedir” diyor. Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Esma Kobak Tur, migren hakkında bilinmesi gereken 5 önemli noktayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

 

  • Sağlıksız yaşam alışkanlıkları yol açabiliyor!

Migrene yol açabilecek pek çok alışkanlık vardır. En yaygın hatalı alışkanlıklar arasında; düzensiz uyku, aşırı stres, yanlış beslenme ve dehidratasyon (yetersiz su tüketimi) yer alır. Ayrıca uzun süreli bilgisayar veya telefon kullanımı, kötü duruş alışkanlıkları ve aşırı gürültüye maruz kalma da migreni tetikleyen faktörler arasındadır. 

  • Ekran maruziyeti ve stres tetikliyor!

Son yıllarda, migrenin çocuklar ve genç yaş gruplarında da daha fazla görüldüğü gözlemlenmektedir. Özellikle okul çağındaki çocuklarda stres, ekran sürelerinin artması ve düzensiz uyku gibi etmenler migreni tetikleyebilmektedir. Çocuklarda migren genellikle okul dönemi ile birlikte başlar. Özellikle ailede migren öyküsü olan çocuklar, bu hastalıkla daha fazla karşılaşmaktadır. Çocuklarda migrenin belirtileri, yetişkinlere göre farklılık gösterebilir. Çocuklar genellikle baş ağrılarının yanı sıra, bulantı, kusma ve ışığa duyarlılık gibi belirtiler de yaşayabilirler. Çocuklardaki migrenin tedavisi ise, ilaç kullanımı daha sınırlı olduğu için daha dikkatli bir şekilde yapılmalıdır.

  • Keskin ve zonklayıcı ağrılarla ortaya çıkıyor

Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Esma Kobak Tur “Migren hastaları, ağrılarını farklı şekillerde tanımlayabiliyorlar. Ağrı genellikle başın bir kısmında, özellikle şakaklar ve alın bölgesinde yoğunlaşıyor. Hastalar, ağrıyı “keskin, zonklayıcı”, “sanki başımda bir martı çığlık atıyor gibi”, “başımda bir basınç var, sanki bir şey sıkıyor” şeklinde ifade edebiliyorlar. Migren, kişiye göre farklı yoğunlukta ve sürelerde hissedilmekle birlikte, migren hastaları, baş ağrısından önce “aura” denilen duyusal veya görsel bozukluklar da yaşayabiliyorlar” diyor. 

  • Bu besinler migren ataklarına yol açabiliyor!

Bunların yanı sıra, bazı gıda maddeleri de migreni tetikleyebilir; çikolata, peynir, alkol ve işlenmiş etler gibi yiyecekler migren ataklarını başlatabilir. Başta peynir olmak üzere çeşitli gıda maddelerinde bulunan tiramin özellikle bazı kişilerde kan basıncını artırarak migren ataklarını tetikleyebilmektedir. Özellikle parmesan, mozarella ve çedar gibi peynirler yüksek tiramin içerikli gıdalar arasında yer almaktadır. Tütsülenmiş etler, salam ve sosis gibi işlenmiş gıdalarda yaygın bulunan nitrat, yüksek histamin içeriği nedeniyle kırmızı şarap ve fazla kafein tüketimi de migren ataklarını tetikleyebilmektedir. 

  • Doğru tanı ve tedavi ile kontrol altına alınabiliyor!

Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Esma Kobak Tur, migren tanısının klinik değerlendirme, nörolojik muayene ve görüntüleme yöntemleri kullanılarak konulduğunu belirterek şöyle konuşuyor: “Son yayınlanan kriterlere göre; hastanın 4 ila 72 saat süren en az beş atağı olmalıdır. Bu ataklar tek taraflı lokalize, zonklayıcı, en az orta ya da şiddetli yoğunlukta ve rutin fiziksel aktiviteler ile kötüleşmektedir. Baş ağrısı esnasında mide bulantısı, kusma veya her ikisi, fotofobi ve fonofobi gibi belirtiler eşlik etmektedir. Ayrıca baş ağrıları öncesinde 5 ila 60 dk sürebilen görsel, duyusal, konuşma ve/veya dil, motor, beyin sapı veya retinal auralar eşlik edebilmektedir. Beyin Tomografisi ya da MR tetkiki beyin kanaması, tümör ya da enfeksiyon gibi ayırıcı tanıda düşünülebilecek diğer hastalıkların dışlanmasında yardımcı olur” diyor. Migrenin, karmaşık bir hastalık olmasına rağmen, doğru tanı ve tedavi ile kontrol altına alınabildiğini vurgulayan Doç. Dr. Esma Kobak Tur “Bu nedenle, migren belirtileri yaşayan bireylerin bir nöroloji uzmanına danışarak uygun tedavi yöntemlerini değerlendirmeleri önemlidir. Migrenin erken teşhisi ve tedavisi, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirebilir” diye konuşuyor. 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı