Yazar arşivleri: admin

Flamenko Rüzgârı Ankara’dan Esecek


Flamenko Rüzgârı Ankara’dan Esecek

 

39. Uluslararası Ankara Müzik Festivali, müzikseverleri İspanya’nın uluslararası üne sahip “Los Vivancos” topluluğunun sadece kadınlardan oluşan “Woman by Aaron Vivancos” grubu ile buluşturuyor. İspanya ve Meksika’da kapalı gişe sergilenen gösteri, 11 Nisan Cuma akşamı MEB Şura Salonu’nda…

 

Sevda-Cenap And Müzik Vakfı (SCA Müzik Vakfı) tarafından düzenlenen 39. Uluslararası Ankara Müzik Festivali,  4 Nisan Cuma akşamı Vakfın kurucularından Cenap And anısına düzenlenen açılış konseri ile başladı. Festival süresince müzikle dolu bir ay yaşayacak olan Başkent Ankara’da müzikseverler, dünyaca ünlü birçok sanatçının yanı sıra İspanya’nın uluslararası üne sahip “Los Vivancos” topluluğu ile de buluşacak.

Şimdiye kadar 60’dan fazla ülkede 300’den fazla şehir ve 2 binin üzerinde performansla 3 milyonun üzerinde seyirciyle buluşan Los Vivancos Topluluğu, müzikseverlere, coşkuyu şahlandıran müzik ve dansın bir arada sunulduğu sıra dışı bir flamenko gecesi yaşatacak. 39. Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nde sahne alacak topluluk; efsane dansçısı Aaron Vivancos’un prodüktör, koreograf, besteci ve artistik direktör olarak imzasını taşıyan ilk gösterisi “Woman”ı sergileyecek.

 

Binlerce kadının yaşadığı gerçekler dansla anlatılıyor

 

Aaron Vivancos’un kardeşi ve Los Vivancos üyelerinden Elias Vivancos ile birlikte yarattığı dansın ve özellikle yenilikçi flamenkonun eşsiz bir birleşimi olarak tanımlanan gösterisi olan “Woman”, binlerce kadının hayatları boyunca yaşadıkları gerçek durumların bir yansımasını sunuyor. Bunun yanında kadınların şefkat, cesaret, güç, sevgi, umut, neşe gibi değişmez değerlerini ayrıca vurguluyor. 

 

Woman by Aaron Vivancos Flamenko, Barcelona’da kapalı gişe sergilendi

 

Ankara’ya ilk kez gelecek olan topluluğun, İspanya ve Meksika’dan sonra, Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nde müzikseverlerin beğenisine sunulacak  “Woman” gösterisi, Barcelona’da üç hafta kapalı gişe sergilendi. Müzikleri Aarón Vivancos ve Gonzalo Garcia’a ait Woman’ın sanat yönetmenliğini Aarón Vivancos & Elías Vivancos yapıyor. Özgün fikir ve içerikle sahnelenen gösterinin kostümleri Alvarno; dijital görsel ve grafikleri Miguel San Juan, Alberto Valle, David Fernández ve Manuel Vázquez tarafından hazırlandı. Işıkta Jorge Elbal, teknik ekipte ise Jorge Manuel Elbal Gómez ve José luis García Barbera yer alıyor. 

11 Nisan Cuma akşamı saat 20.00 MEB Şura Salonu’nda sahne alacak Woman by Aaron Vivancos’un dansçıları ise; Andrea Mora, Candela Molina, Mariana Garcia, Ana Isabel Martin, Alicia Gavilán, Sandra Garcia, Nuria Rudilla ve Aaron Vivancos. 

 

Sevda-Cenap And Müzik Vakfı (SCA Müzik Vakfı) tarafından düzenlenen 39. Uluslararası Ankara Müzik Festivali, 04-30 Nisan 2025 tarihleri arasında 11 ülkeden klasik müzik, modern dans, flamenko ve caz türlerinde sıra dışı olan 250’ye yakın sanatçı ve topluluğun katılımıyla gerçekleşiyor.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İETT’nin 421 otobüs kapasiteli 2 yeni garajının inşası hızla sürüyor 2025’in sonunda hizmete alınacak

İETT’nin 421 otobüs kapasiteli 2 yeni garajının inşası hızla sürüyor 2025’in sonunda hizmete alınacak

 

İETT’nin yatırım programı kapsamında yapımı süren Başakşehir ve Kurtköy 2 garajlarının inşası yüzde 50 fiziki ilerlemeye ulaştı. Toplam 421 araç kapasiteli iki yeni garaj, 2025 yılının sonunda İstanbul’a kazandırılmış olacak.

İETT, tüm işletme faaliyetlerinin yansıra araç ve saha yatırımlarına da hız kesmeden devam ediyor. Başakşehir’de yapımı başlayan 44 bin metrekare toplam alana sahip, 271 otobüsün eş zamanlı parklanabileceği ve 8 otobüsün aynı anda tüm bakım – onarım hizmetinin yapılabildiği Başakşehir Kayabaşı Garajı’nda inşa faaliyetlerinin yüzde 50’si tamamlandı. 

20 BİN METREKARE ALANA SAHİP

Pendik’te yapımı başlayan 20 bin metrekare alana sahip, 150 körüklü otobüsün eş zamanlı parklanabileceği, 6 otobüsün aynı anda tüm bakım – onarım hizmetinin yapılabildiği Kurtköy 2 Garajı’nda da inşa faaliyetlerinin yüzde 50’si tamamlanmış durumda. 

Yeni ve çevreci teknolojilerle donatılan her iki garajda da araç yıkamalarında kullanılan suyun yaklaşık yüzde 85’inin geri dönüşümü sağlanabilecek ve katı atıkların yüzde 95’inin geri dönüşümü yapılabilecek.

2025’İN SONUNDA HİZMETE ALINACAK

İETT’nin toplam 421 araç kapasiteli bu iki yeni garajı da 2025 yılının sonunda İstanbul’a kazandırılmış olacak.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İGDAŞ Genel Müdürü istifa etti

İBB iştiraki İGDAŞ’ın Genel Müdürü Ali Ender Çolak görevinden istifa etti. Çolak’ın sağlık sorunlarını gerekçe göstererek istifa ettiği bildirildi.

İş hayatına Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) başlayan Çolak, 1989-2008 yılları arasında bu kurumda uzman, daire başkanı ve son olarak da Kurul Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Bu dönemde Bireysel Emeklilik Sistemi ve Kurumsal Yönetim İlkelerinin oluşturulması süreçlerini de yöneten Çolak, aynı zamanda OECD Kurumsal Yönetim Yönlendirme Komitesi ve Danışma Kurullarında üyelik yapmıştır. Ender Çolak sermaye piyasalarının Avrupa Birliği’ne uyumu Eşleştirme Projesinin de eş başkanlığını yürüttü.

Ender Çolak, 2008-2011 yılları arasında Anel Grup Finans ve Yenilenebilir Enerji’den sorumlu Başkan Yardımcısı, 2011-2023 yılları arasında da Baymak, BDR Thermea Group CEO’su olarak görev yaptı.

Çolak’ın istifası İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar’ın ardından geldi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İBB’ye yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında gözaltına alınan isimler arasında olan Çağlar, 23 Mart’ta adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.

ÇAĞLAR EUREKO SİGORTA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAPTI

Can Akın Çağlar Profesyonel yaşamına 1985 yılında Hazine Müsteşarlığı’nda Bankalar Yeminli Murakıp Yardımcısı olarak başladı. Kamuda görev yaptığı 10 yıl boyunca Türkiye’ faaliyette bulunan çok sayıdaki banka ve finansal kuruluşlarda çeşitli denetim görevleri üstlendi. 1995-1997 yılları arasında ABD’de Boston Üniversitesi’nde Finansal Ekonomi alanında master yaptıktan sonra Türkiye’ye dönerek kariyerine Egebank AŞ’de Genel Müdür Yardımcısı ve aynı zamanda Ege Yatırım AŞ de Genel Müdür olarak devam etti.

1998-2003 yılları arasında Faisal (Family)Finans AŞ Katılım Bankasında Genel Müdürlük yaptı.

2003 yılında tekrar kamuya dönerek 2011 yılına kadar 8.5 yıl boyunca T.C. Ziraat Bankası’nda Genel Müdürlük görevini üstlendi. Bu süre içerisinde gerek yurtiçinde gerek yurt dışındaki Ziraat Bankasının çok sayıdaki finansal iştiraklerinde değişik sürelerle Yönetim Kurulu Başkanlıkları görevlerinide üstlendi.

2011 yılında Ziraat Bankasındaki görevinden ayrılarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’na (BDDK) Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı. 2014 yılında kamudaki görevinden ayrılarak bir Hollanda şirketi olan Eureko Sigorta A.Ş de Genel Müdür olarak profesyonel yaşamına devam etti.

Mayıs 2019 tarihine kadarki 5 yıllık Eureko Sigorta Genel Müdürlüğü süresince aynı zamanda Hollanda-Achmea Gurubu’nun Yunanistan’daki Sigorta Şirketi Inter-American’da YK üyesi, TARSİM ve DASK’ta YK üyesi, Sigorta Bilgi Merkezi ve Güvence Fonu YK Başkanlıkları yanısıra sigortacılık sektörünün en üst kurumu olan Türkiye Sigorta Birliği Başkanlığı görevlerini üstlendi. İBB ataması öncesi son görevi Eureko Sigorta AŞ. YK Başkan Vekilliği olan sayın Çağlar evli ve üç çocuk babasıdır.

Kaynak: Habertürk

Konak’ın hasta nakil araçları en zor anında vatandaşın yanında

Konak’ın hasta nakil araçları en zor anında vatandaşın yanında

 

Konak Belediyesi, hasta nakil ambulansı hizmetiyle desteğe ihtiyaç duyan dezavantajlı vatandaşların yanında olmayı sürdürüyor. İlçe sınırları içerisinde ikamet eden hastalara ücretsiz olarak hizmet veren hasta nakil ambulansları, bir yıl içerisinde 850 kişiye ulaştı.

Sağlık alanında sunduğu öncü hizmetlerle vatandaşların yanında olmaya devam eden Konak Belediyesi, kısıtlı imkanlar nedeniyle hastane randevularına gidemeyenlerin yardımına koşuyor. Sağlık İşleri Müdürlüğü bünyesinde görev yapan uzman ekipler eşliğinde evinden alınan hastalar, sağlık kontrolleri için randevu aldıkları hastaneye götürülüyor. Tedavileri tamamlanan hastalar, daha sonra tekrar ambulansla evlerine bırakılıyor. İlçe sınırları içerisinde ikamet eden hastalara ücretsiz olarak hizmet veren hasta nakil ambulansları, bir yıl içerisinde 850 kişiye ulaştı.

“Hizmetten çok memnunuz”

Konak Belediyesi’nin hasta nakil ambulansı, 2016 yılından beri beyincik tümörü hastalığıyla mücadele eden 14 yaşındaki Burak Fidan’a da destek veriyor. 3 yıldır Konak Belediyesi’nin hasta nakil ambulansı hizmetinden faydalandıklarını söyleyen Fidan ailesi,  “Konak Belediyesi’nin bu hizmetinden çok memnunum.  3 senedir ne zaman ihtiyaç duysak hep yanımızdalar. Kontrol günümüz yaklaştığında telefon açıp hemen randevu alabiliyoruz” sözleriyle memnuniyetlerini dile getirdi.

“Yanlarında olmaya devam edeceğiz”

Vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmayı hedeflediklerini belirten Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, “Özellikle yatalak durumda olan komşularımız, randevuları bulunan hastanelere ulaşım sağlamak için bizlerden yardım talep ediyor. Alanında uzman ekiplerimizle evlerinden aldığımız hastalarımızı, sağlık kontrolleri için hastanelere ulaştırıyoruz. Tedavileri tamamlandıktan sonra tekrar evlerine bırakarak hizmet veriyoruz. Vatandaşımızın ihtiyaç duyduğu her an yanlarında olmaya devam edeceğiz. Hasta veya dezavantajlı vatandaşlarımız, sağlık kuruluşlarına ulaşmak için bizleri 0232 484 22 91 numaralı telefondan arayabilirler” ifadelerini kullandı.

 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ergen beyni tehlikeyi görmüyor!

Ergen beyni tehlikeyi görmüyor!

Ergenlik döneminde tehlike algısının yetişkinlere kıyasla daha zayıf olduğunu belirten uzmanlar, bu durumun beynin risk değerlendirmesi ve dürtü kontrolünden sorumlu prefrontal korteksinin henüz gelişimini tamamlamamış olmasından kaynaklandığını söylüyor.

Ergenlerin riskli davranışlarının birçok sebebi olabildiğini dile getiren Çocuk-Ergen Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Hormonal değişimler, kimlik arayışı, sosyal kabul isteği ve çevresel faktörler de bu süreci etkiliyor.” dedi. Sosyal medyanın ise riskli davranışların cazip hale gelmesine ve tehlike algısının zayıflamasına neden olabildiğine dikkat çeken Yıldırım, aile tutumlarının da bu noktada belirleyici rol oynadığını vurguladı.

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Çocuk-Ergen Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, ergenlerin tehlike algılarının neden yetişkinlerden farklı olduğunu ele alarak, bu durumla başa çıkma yollarını açıkladı. 

Risk değerlendirmesi ve dürtü kontrolü ergenlikte daha zayıf!

Ergenlerin tehlike algısının yetişkinlere kıyasla farklılık gösterdiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Bunun nedeni ergen beyninin henüz tam anlamıyla gelişmemiş olmasıdır. Özellikle prefrontal korteks, risk değerlendirmesi, dürtü kontrolü ve karar verme gibi fonksiyonları yöneten bir bölge olup, bu alan ergenlik döneminin sonlarına kadar gelişimini sürdürür.” dedi.

Bu nedenle ergenlerin riskleri yeterince değerlendirememe veya uzun vadeli sonuçları göz ardı etme eğiliminde olduklarını ifade eden Yıldırım, “Ayrıca ergenlerde duygusal yanıtları yöneten beynin bölgesi amigdala, daha aktifken prefrontal korteks bu yanıtları kontrol etmekte daha az etkilidir.” şeklinde konuştu.

Ergenlerin riskli davranışlara yatkın olmalarının birçok nedeni var!

Ergenlerin riskli davranışlarının birçok sebebi olabildiğine işaret eden Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Sadece psikolojik, çevresel ya da biyolojik diyemeyiz. Alt başlıklarını da değerlendirmek gerekir.” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biyolojik olarak ergenlik dönemi, vücutta büyük hormonal değişimlerin yaşandığı bir dönem ve bu hormonlar duygusal ve dürtüsel tepkileri arttırabiliyor. Yine beyin gelişiminin de tamamlanmamasından kaynaklı olarak riskli davranışları artabiliyor. Psikolojik etkilerinden bahsedecek olursak; kimlik gelişimi, bağımsızlık arayışı, sosyal kabul ihtiyacı ergenleri riskli davranışlara yönlendirebiliyor. Ergenler kendilerini kanıtlama ya da ait olma duygusunu yaşama arzusuyla çoğu zaman bu davranışları denemek isteyebiliyorlar. Aile, arkadaş grubu, okul, toplum gibi çevresel faktörler de ergenlerin riskli davranışlarda bulunma yatkınlıklarını şekillendirebiliyor. Arkadaş grubunun kötü etkisi, ailedeki stres gibi daha olumsuz çevresel faktörler risk alma davranışlarını teşvik edebiliyor.”

Sosyal medya ergenlerin tehlikeyi daha düşük algılamalara neden olabiliyor!

Vurgulanması gereken önemli noktalardan birinin de sosyal medya ve dijital dünyanın ergenlerin tehlike algısını çeşitli şekillerde etkileyebildiği olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Sosyal medya ergenlerin kendilerini ifade etmeleri için bir platform gibi görülse de aynı zamanda yanlış bilgi yayılması, riskli davranışların idealize edilmesi ve sürekli sosyal kıyaslamaya yol açılabiliyor. Bu da ergenlerin tehlikeyi daha düşük algılamalara neden olabiliyor. Ayrıca sosyal medyada kendilerini ifade etmek için bazı riski davranışlar sergileyip ilgi çekmek, takipçi kazanmak amacıyla daha cazip bir noktaya getirebiliyorlar.” açıklamasını yaptı.

Aşırı koruyucu ebeveynlik de ilgisiz ebeveynlik de risk algısının zayıf olmasına yol açabiliyor!

Aile tutumlarının da ergenlerin tehlike algısı üzerinde etkili olduğuna vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, şunları söyledi:

“Aşırı koruyucu ebeveynlik ergenin riskli durumları algılama ve baş etme becerilerini sınırlayabiliyor. Bu durum ergenin risk algısının zayıf olmasına yol açabiliyor. İlgisiz ebeveynlikte ise ebeveynin ilgisiz veya tutarsız davranışlarının yoğunluğu ergenin kendine güvenini zedeleyebiliyor ya da tehlikeli durumlarla başa çıkma konusunda zayıf bir algı geliştirmesine neden olabiliyor. Bu durumda da ergen riskli davranışlara daha yatkın hale gelebiliyor. Çünkü denetimsizlik ve izlenme duygusu eksik kalabiliyor.”

Pozitif rol modeller ergenlerde sorumlu davranışları teşvik edebiliyor!

Ergenleri riskli davranışlarından korumanın en etkin yollarından birinin çok yönlü bir yaklaşım olduğunu aktaran Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, “Eğitim ve bilinçlendirmelerin fazlalaştırılması gerekiyor. Çünkü ergenlerin risklerin farkındalığını gözlemlemesi, etkili eğitim ve bilinçlendirme programlarıyla yapılabilir.” dedi.

Ailelerin ve eğitimcilerin pozitif rol modeller olmalarının da çok önemli olduğunu vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ergenlere pozitif rol model sunulduğunda, daha sağlıklı bir iletişim gelişebiliyor, sorumlu davranışları teşvik edilebiliyor ve aile içindeki iletişim de ergenin güvenliğini arttırabiliyor. Açık iletişim oldukça kıymetli. Aileler ve eğitimciler ergenlerle açık ve anlayışlı bir şekilde iletişim kurarak onların endişe ve düşüncelerini anlamalı ve riskli durumlarla başa çıkmaları desteklenmeli. Açık iletişimin olmadığında ergenler bazı davranışları saklama, gizleme seçeneğine yönelebiliyor. Ergenlerin sosyal çevreleri de çok önemli. Sağlıklı arkadaşlıklar, pozitif okul ortamları ve toplumun desteği ile riskli davranışlarından kaçınmaları arasında bir ilişki var.”

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yeniden Sinematek ve COALITION ile İzmir’de bahar havası

Yeniden Sinematek ve COALITION ile İzmir’de bahar havası

İzmir Büyükşehir Belediyesi Yeniden Sinematek nisan ve mayıs gösterimleri, “Doğanın Sesi” temasıyla kentte bahar havası yaşatacak. Yeniden Sinematek kapsamında ekoloji temalı COALITION sergisi de sanatseverlerle buluşacak. 

İzmirlileri kült filmlerle buluşturan Yeniden Sinematek, nisan ve mayıs gösterimleri ile kente bahar havası getiriyor. İki ay boyunca çok sayıda film İzmir Sanat’ta ücretsiz gösterilecek. Yeniden Sinematek filmleriyle bağlantılı olarak İzmir Fransız Kültür Merkezi iş birliği ile COALITION sergisi de gezilebilecek.

Kötülük Diye Bir Şey Yok

Film gösterimleri kapsamında 13 Nisan’da Hayvan Krallığı, 20 Nisan’da Kya’nın Şarkı Söylediği Yer ve 27 Nisan’da Neandria var. Mayıs ayı gösterimleri ise 4 Mayıs’ta Toprağın Tuzu filmi ile başlayacak. 11 Mayıs’ta Kötülük Diye Bir Şey Yok, 18 Mayıs’ta Buğday ve 25 Mayıs’ta Flow: Bir Kedinin Yolculuğu filmleri sinemaseverlerle buluşacak. Tüm filmler İzmir Sanat Büyük Salon’da saat 19.00’da ücretsiz olarak gösterilecek.

COALITION sergisi

Ekoloji temalı COALITION sergisi ise Fransız Kültür Merkezi Sergi Salonu’nda 26 Nisan’a kadar pazar günleri hariç 10.00-21.00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilecek.  2024 baharında Paris’te lansmanı yapılan ve büyük beğeni toplayan sergi, Paris’te sanat ve ekoloji alanında önde gelen bir kuruluş olan COAL’ın 15. yıl dönümünü kutluyor. İzmir Fransız Kültür Merkezi için özel olarak tasarlanan COALITION sergisinin bu versiyonu, ekolojik sanat sahnesindeki yaklaşımların zenginliğini ve çeşitliliğini temsil eden 12 sanatçıyı bir araya getiriyor.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Marble İzmir Fuarı yarın 30. kez açılıyor

Marble İzmir Fuarı yarın 30. kez açılıyor

Sektöründe dünyanın en büyük üç fuarı arasında yer alan, Türk doğal taşının dünyaya açılan kapısı Marble İzmir – Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı yarın (9 Nisan 2025) 30’uncu kez açılıyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Fuarlar kenti İzmir’de 30 yıldır bir marka haline gelen Mermer Fuarı’nın kentimize ve ülkemize kazandırdığı prestij çok değerli” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından düzenlenen doğal taş sektörünün en büyük küresel buluşması Marble İzmir-Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, yarın (9 Nisan 2025) saat 11.00’de düzenlenecek törenle kapılarını açacak. Katılımcı sayısı, ziyaretçi sayısı ve düzenlendiği alanın büyüklüğü itibariyle dünyanın sayılı uluslararası doğal taş fuarlarından biri olan Marble İzmir, dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri İzmir’de ağırlayacak.

“İzmir’e prestij kazandırıyor”

Bu yıl 30. kez açılacak Marble İzmir Fuarı’nın İzmir’in bir markası olduğunu ifade eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Fuarlar kenti İzmir’de 30 yıldır bir marka haline gelen Mermer Fuarı’nın kentimize ve ülkemize bu alanda kazandırdığı prestij çok değerli. 30 yıldır istikrarını koruyarak başarısını da artıran ve doğal taş sektörünün dünyaya açılan kapısı haline gelen Marble İzmir, ekonomiyi canlandıran, sektöre güç veren büyük bir organizasyon. İlk yılında Kültürpark’ta 47 yerli katılımcısıyla başlayan Mermer Fuarı, bugün uluslararası boyutta ve 150’ye yakın ülkeden binin üzerinde katılımcıyı ağırlıyor” dedi.

Bahar bereketi

Marble İzmir’in ilk yılında Türkiye’nin doğal taş ihracatı 77 milyon dolarken yıllar içinde fuarın da katkısı ile ihracatın 2 milyar dolar seviyelerine yükseldiğini ifade eden Başkan Tugay, “Dünyanın gündemindeki fuarımız, dört gün boyunca İzmir’e de bahar bereketini yaşatıyor. Hem doğal taş sektörü ve yan sektörlerinin ticari faaliyetlerini artırıyor hem de yerli ve yabancı turistleri ağırlayan kentimizin ulaşımdan konaklamaya, yeme-içme sektöründen küçük esnafına kadar her kesimine ekonomik açıdan katkı sağlıyor. Bu değerli fuarı daha nice yıllar büyüterek ve güçlendirerek devam ettirmek için çalışacağız” diye konuştu.

“Fuar İzmir” de büyüdü: 10 yaşında!

Marble İzmir – Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı 30’uncu yılını tamamlarken Marble İzmir için kurulan ve fuarlar kenti İzmir’in ihtisas fuarlarının adresi olan Fuar İzmir de 10 yaşına girdi. Yıllarca Kültürpark’ta düzenlenen Marble Fuarı’na katılımcı firma sayısı artınca daha büyük alana ihtiyaç duyuldu ve Türkiye’nin en büyük fuar merkezi Fuar İzmir’in temelleri bu süreçte atıldı. 10 yıldır başarılı ihtisas fuarlarına ev sahipliği yapan Fuar İzmir, 30 yıllık bu büyük ve köklü organizasyona bir kez daha hazır. Fuar İzmir’in 150 bin metrekareyi aşan açık ve kapalı alanlarında aralarından 20 ila 30 yıldır fuara katılanların da olduğu firmalar ziyaretçilerini bekliyor.

Ödüller, atölyeler, söyleşilerle dolu 4 gün

Marble İzmir Fuarı, 30. yılına özel etkinliklerle de ziyaretçilerini memnun edecek. Fuarın ilk günü A Fuaye alanında, saat 11’deki açılışın ardından aynı alanda 16.30’da genç yeteneklerin tasarımlarının işlenmiş doğal taş ürünlerine dönüştüğü 7. Uluslararası Değişik Doğaltaş Tasarım Yarışması Ödül Töreni gerçekleşecek. Yarışma için tasarımların ürünlere dönüştüğü eserlerin sergisi ise dört gün boyunca A Fuaye alanında sergilenecek.

Mermer Fuarı’nın ikinci günü (10 Nisan 2025) ise Doç. Dr. Gültekin Coşkun’un konuşmacı olduğu ‘Zemin Kaplaması Olarak Kullanılan Doğal Taşların Kayma Direncinin Belirlenmesi’ söyleşisi B Hol Etkinlik Sahnesi’nde 11.30-12.30 arasında gerçekleşecek. Aynı gün Etkinlik Sahnesi, 14.00-14.45 saatleri arasında Prof. Dr. Alper Baba ve Prof. Dr. Hülya Yüceer’in konuşmacı olarak katıldığı “Karaburun Yarımadasının Kalkınmasında Jeolojik Miras ve Jeorota’nın Önemi” konulu söyleşiye ev sahipliği yapacak.

Fuarın ikinci gününde iki önemli söyleşi daha yapılacak. B Seminer Salonu’nda 14.00-15.00 arasında Funda Bekişoğlu – İMİB, Efe Nalbantoğlu – EMİB, Ahmet Tekin’in BAİB, konuşmacı olduğu Korhan Nejat Bozkurt’un moderatörlüğünü yaptığı ‘Taşın Anavatanından Dünyaya: Turkish Stones’un Başarı Hikâyesi’ konulu söyleşi düzenlenecek. B Hol Etkinlik Sahnesi’nde ise saat 15.00 -15.45 arasında Prof. Dr. Faruk Çalapkulu’nun konuşmacı olduğu güncel bir konu olan ‘ABD’nin Yeni Vergi Hamlesi: Doğaltaş Sektörleri İçin Fırsat mı, Tehdit mi?’konulu söyleşi yapılacak. 

Marble İzmir Fuarı’nın üçüncü gününde (11 Nisan 2025) Dr. Öğr. Üyesi Mimar Aydın Apaydın’ın anlatımıyla ‘Mermer Çamur Atıklarının Yapı Malzemesi Üretiminde Kullanılması’ konulu söyleşi B Hol Etkinlik Sahnesi’nde saat: 11.30 -12.30 arasında yapılacak. Saat: 15.00-15.45 arasında ise ‘Nitelikli Mermercilik Elemanları Yetiştirilmesi Yönünde;  AB Uyumlu Milli Eğitim Bakanlığı Meslek Edindirme Kursları’ konusunu İnşaat Teknik Öğretmeni Ali Pancarcı anlatacak. 

Atölyelere kayıtlar marble.izfas.com.tr adresinden yapılacak

Marble İzmir,  fuar süresince çeşitli atölyelere de ev sahipliği yapacak. 10-11 Nisan 2025 tarihinde saat 10.30 – 17.30 arasında B Hol Etkinlik Alanı’nda sanatçı Bahar Sili ile Rölyef Atölyesi gerçekleşecek. 10.30 – 12.30 arasında Heykel Atölyesi ve 14.00 – 17.00 arasında,  İnteraktif Mozaik Deneyimi Eğitmen Melike Ülker Erkan tarafından düzenlenecek. Atölye katılımları sınırlı kontenjanlı olacak ve kayıtlar marble.izfas.com.tr web sitesinden ücretsiz olarak yapılacak.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Efes Selçuk’ta kütüphane haftası etkinlikleri başladı

Efes Selçuk’ta kütüphane haftası etkinlikleri başladı

61. Kütüphane Haftası etkinlikleri Efes Selçuk’ta başladı. Efes Selçuk Belediyesi ev sahipliğinde İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Türk Kütüphaneciler Derneği katkılarıyla düzenlenen ilk gün etkinlikleri Efes Antik Kenti Celsus Kütüphanesi gezisi ile başladı. Geziye Efes Selçuk Belediye Başkan Yardımcısı Bilgi Keskin, Türk Kütüphaneciler Derneği İzmir Şubesi üyeleri, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenler katıldı.

Yağmurlu havaya rağmen gerçekleşen bu tarihi gezinin ardından tüm katılımcılar Selçuk Efes Kent Belleği’nde düzenlenen “Geleceğin Kütüphaneleri ve Yapay Zeka” konulu panele katıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kütüphaneler Şube Müdürü Burcu Önenç panel öncesinde yaptığı konuşmada, kent genelinde kütüphane sayılarının artmasını hedeflediklerini belirterek; “Kütüphanelerin sayısının çoğaltılması konusunda gençlerin vizyonuna ve desteğine ihtiyacımız var. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Cemil Tugay, gençlerin vizyonunu önemsiyor. İzmir’deki kütüphaneler ile ilgili görüşleriniz ve önerileriniz konusunda sizlerle bağlantıya geçeceğiz.  Biz Kütüphane Haftası’nı iki hafta boyunca kutlayacağız. Bu süreçte çocuk şenliğimiz ve yazar buluşmalarımız olacak” dedi.

Türkiye Kütüphaneciler Derneği adına katılım gösteren Hatice Gümüş, kütüphanelerin insanlık tarihi boyunca bilginin korunduğu, aktarıldığı, gelecek nesillere aktarıldığı yerler olduğunu belirterek; “Antik dönemde kütüphaneler sadece kitapların değil, bilimin, sanatın ve düşüncenin de beşiği olmuştur. Bilgiye erişimin sınırlı olduğu dönemlerde kütüphaneler medeniyetin ilerlemesine öncülük etmiştir. Teknolojinin bugün geldiği nokta sonucu kütüphaneler artık bilginin saklandığı yerler değil, analiz edildiği, işlendiği hatta üretilmesine katkı sağlayan yapılar haline gelmiştir” dedi.

EN ÇOK OKUYANLAR ÖDÜLLENDİRİLDİ

Panel öncesinde Prof. Dr. İsmail Aka Kütüphanesi ve Sosyal Etkinlik Merkezi’nde bir yıl boyunca en çok yararlanan, okumayı alışkanlık haline getiren çocuk ve yetişkin okurlar ödüllendirildi. Yıl içerisinde en çok kitap okuyan Leyla Ada Tekin, Asya Aşçı ve Fırat Polen; yetişkinler kategorisinde ise Ferizan Fişek, Ayşe Dinler ve Nebahat Bağlan Bağcı’ya kitap hediye edildi.

 Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya moderatörlüğünde düzenlenen “Geleceğin Kütüphaneleri ve Yapay Zeka” panelinde Prof. Dr. Hasan Sacit Keseroğlu, Celsus Kütüphanesi’nin kurulduğu dönemin koşulları hakkında katılımcılara bilgi verdi.

 Prof. Dr. Hasan Sacit Keseroğlu, Celsus Kütüphanesi’nin Celsus’un ölümünden sonra oğlu tarafından hem anıt mezar hem de kütüphane olarak tasarlandığı ve kütüphanenin dış yüzünde bulunan dört kadın heykelinin bilgelik ve akıl, erdem ve karakter, kader ve muhakeme ile ilim ve bilimi temsil ettiğini belirtti.

KÜTÜPHANELER BİLGİ TOPLUMUNUN DİJİTAL VİCDANIDIR

Prof. Dr. Nevzat Özel, kütüphanelerin var olduğu dönemden bugüne kadar bilgi birikiminin gelecek nesillere aktarılması açısından önem taşıdığına dikkat çekerek, yapay zeka ve kütüphanelerin geleceği hakkında katılımcılara bilgi verdi. Yapay zekanın kullanımın bilgiye ulaşma sürecinde giderek arttığını belirten Prof. Dr. Nevzat Özel; “Kütüphaneler demokratik kurumlardır. Tarihin hiçbir döneminde sevilmediler. Sürekli yakıldılar, yıkıldılar. Kütüphaneleri bilgi toplumunun dijital vicdanı olarak tanımlamak gerekiyor” dedi.

Efes Selçuk Belediye Başkan Yardımcısı Bilgi Keskin, panele katılan tüm konuşmacılara teşekkür ederek Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel adına plaket takdim etti.

61. Kütüphane Haftası etkinlikleri Prof. Dr. İsmail Aka Kütüphanesi ve Sosyal Etkinlik Merkezi’nde düzenlenecek etkinlikler ile devam edecek. Etkinlikler kapsamında 9 Nisan Çarşamba günü saat 16.00’da Zafer Mahallesi’nde Şükrü Özkaynak Mahalle Kütüphanesi’nin açılışı gerçekleşecek.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hazır giyim ihracatında evdeki hesap çarşıya uymadı

Hazır giyim ihracatında evdeki hesap çarşıya uymadı

 

 

İhracatın ve istihdamın lokomotifi moda endüstrisinde 2024 yılında ihracat hesapları, en büyük ihraç pazarı Avrupa’daki durgunluk ve Türk ekonomisinin içinden geçtiği yüksek enflasyon, düşük kur süreci nedeniyle tutmadı.

 

 

Türkiye’nin hazır giyim ihracatının 2024 yılında yüzde 7’lik kan kaybı yaşadığını ve 19,2 milyar dolardan 17,9 milyar dolara gerilediğini paylaşan Türkiye İhracatçılar Meclisi Sektörler Konseyi Üyesi ve Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “2024, tüm dünyada yaşanan ekonomik daralma, bölgesel savaşlar ve Türkiye’deki yüksek enflasyon, kurun enflasyonla oranında artmaması, artan işçilik/hammadde fiyatları, iç pazarda daralma nedeniyle hazır giyim ihracatçıları açısından oldukça zor geçti. Sene başında yaptığımız tahminlerde toparlanmanın yılın son çeyreğinde olmasını bekliyorduk. Ancak ana pazarımız Avrupa’daki durgunluğun beklenenden uzun sürmesi sonucu toparlanma beklentilerimizi 2026 başına ertelemek durumunda kaldık. Açıkçası pandemi sonrası açılma dönemindeki siparişleri şu an arıyoruz. Sektör gerileme döneminde. Umarım önümüzdeki yıl beklentilerimizin 2027 yılına ertelendiğini konuşmak durumunda kalmayız” diye konuştu.

 

 

Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin, Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen 2024 yılı mali genel kurul toplantısında konuşan Sertbaş, EHKİB olarak geçen seneye göre ihracatlarını az da olsa artırdıklarını, dolar bazında yüzde 4 artışla 1 milyar 388 milyon dolar ihracat yaptıklarını paylaştı. Sertbaş şöyle devam etti: “Her ne kadar toplam ihracatımızı korumaya başarabilsek de artan maliyetlerimiz nedeniyle sektörde karlılık düştü.”

 

 

Son 1 yıllık dönemde toplam 4 yurt dışı fuar, 1 yurt içi fuar, 10 sektörel seminer,1 moda tasarım yarışması ve 1 ödül töreni gerçekleştirdikleri bilgisini veren Sertbaş, “Münih’te Tekstil pazarının sektörümüzün en tanınmış fuarlarından olan Munich Fabric Start fuarının “The Source” bölümüne 3-4 Eylül 2024’te 11 firma ile 21-22 Ocak 2025 tarihlerinde 10 firmamızla birlikte katılım sağladık. Fransa’nın Paris kentinde yılda iki kez düzenlenen hazır giyim sektörünün en prestijli fuarlarından olan Premiere Vision Fuarı’nın Manufacturing bölümüne 02-04 Temmuz 2024’te 23 firma ve 11-13 Şubat 2025’te 26 firmamızla birlikte katılım sağladık. Yurt içinde ise İzmir’de İZFAŞ tarafından organize edilen 9-11 Ekim 2024 tarihlerinde 7.kez düzenlenen Fashion Prime Tekstil, Hazır Giyim Tedarikçileri ve Teknolojileri fuarı Manufacturing bölümüne 33 firmamız katılım sağladık. 19-22 Kasım 2024 tarihlerinde 18. kez düzenlenen Türkiye’nin en büyük gelinlik, damatlık & abiye fuarı IF Wedding Fashion İzmir fuarında üyelerimizin katılımını teşvik ettik” dedi.

 

 

 

 

Tasarım yarışmasında bu sene temamız Küresel Göçebe olacak

 

 

Moda endüstrisine yetenekli genç tasarımcıları kazandırmak için 20 yıldır EİB Moda Tasarım Yarışması’nı düzenlediklerini hatırlatan EHKİB Başkanı Burak Sertbaş, EİB 18. Moda Tasarım yarışmasını 2024 yılında ANALOG temasıyla gerçekleştirdiklerini, 2025 yılı Mayıs ayında 19.sunu düzenleyecekleri yarışmanın temasının “Global Nomad/ Küresel Göçebe” olacağını kaydetti.

 

 

2025 yılında Rusya ve ABD pazarlarında büyümek istiyoruz

 

 

2025 yılında gerçekleştirecekleri projeler hakkında da bilgi veren Başkan Sertbaş, “İhracat kaybımızı telafi edebilmek adına yoğun bir dış pazar aktivitesi yapmayı hedefliyoruz. MFS the Source Fuarı’nın Eylül’de düzenlenecek ikinci edisyonunda yer almak için gerekli hazırlıklara başladık. Eylül ayında ikinci edisyonu gerçekleşecek olan PV Paris Manufacturing Fuarı’na EHKİB olarak Türkiye Milli Katılım Organizasyonu yapacağız. Geleneksel pazarlarımız dışında kalan bölgelere de açılarak pazarlarımızı çeşitlendirmek istiyoruz. Bu kapsamda Ekim ayında Rusya’ya, Kasım ayında ise ABD’ye yönelik sektörel ticaret heyeti gerçekleştirmek için gerekli çalışma ve temaslara başladık” şeklinde konuştu.

 

 

ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı gümrük vergilerinin sektörlerine olası etkileri hakkında da konuşan Sertbaş, şöyle devam etti: “ABD Başkanı Donald Trump tarafından Çin başta olmak üzere birçok ülkeye uygulanacak yeni ilave gümrük vergileri açıklandı. Türkiye, yüzde 10 gümrük vergisi uygulanacak ülkeler arasında yer alıyor. ABD’nin ithalatta uygulayacağı yeni vergi oranları örme ve dokuma giyimde mevcut tedarikçileri önemli ölçüde etkileyecektir. Örme giyimde ABD’nin en çok ithalat yaptığı ilk 6 ülkeye yüksek ilave vergiler getirildi. Çin’e yüzde 54, Vietnam’a yüzde 46, Kamboçya’ya yüzde 49, Bangladeş’e yüzde 37, Hindistan’a yüzde 26 ve Endonezya’ya yüzde 32 ilave vergi konuldu. Tayland, Malezya, Pakistan ve Sri Lanka da yüksek vergiler ile karşılaştı. Bölgemizde yer alan ve ABD’ye gümrüksüz ihracat yapan Mısır’a yüzde 10 ve Ürdün’e ise yüzde 20 vergi getirildi. ABD pazarında rekabet ettiğimiz Uzak Doğu ülkelerinin ürünlerine standart oranın üzerinde ek vergi getirilmesi ülkemiz ürünlerinin fiyatlarını çok daha rekabetçi hale getireceği açık. Çin’in ABD pazarındaki payından bir miktar alabileceğimizi düşünüyorum. Ancak, Uzakdoğu ülkeleri bu sefer Avrupa pazarında bizimle daha çetin bir rekabete girecekler. Kısa vadede avantajlı görünsek de, uzun vadede nasıl bir tablo ortaya çıkacağını yaşayıp göreceğiz.”

 

 

Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin 2025 yılı iş programı genel kurulda kabul edilirken, 2025 yılı bütçesi 62 milyon 850 bin TL olarak bağlandı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Karaciğer Kanserinde TARE Yöntemi Umut Oluyor!

                 Karaciğer Kanserinde TARE Yöntemi Umut Oluyor!

 

Çevresel etkenler ve gelişmiş tanı imkanlarının artmasına paralel olarak son yıllarda karaciğer kanserinin görülme sıklığı tüm dünya ile birlikte ülkemizde de artıyor.  Cerrahi yöntem bu kanser türünde büyük bir öneme sahip olsa da hastaların sadece küçük bir bölümü ameliyat edilebiliyor.  Zira, karaciğer kanserinin ileri evreye kadar genellikle sinsice ilerlemesi nedeniyle tanı konulduğunda pek çok hasta ameliyat olma şansını kaybetmiş oluyor. Bu noktada devreye giren ve hastalar için büyük bir umut olan TARE (Transarteriyel Radyoembolizasyon) yönteminin kullanımı ise ülkemizde giderek artıyor. TARE yöntemi hedefe yönelik yüksek dozda radyasyon uygulayarak tümörün küçülmesini sağlarken, çevre dokulara da zarar vermiyor.   Acıbadem Maslak Hastanesi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Koray Güven,  tümörün küçülmesi sayesinde pek çok hastanın ameliyat olabilme şansını yakaladığına dikkat çekerek, “Yöntemin bir başka önemli özelliği ameliyat imkanını tümüyle kaybetmiş olan hastaları da diğer tedavi seçeneklerine uygun hale getirmesidir. Bu sayede hastaların yaşam süreleri ve kaliteleri artmaktadır” diyor.

 

Ameliyat olamayan hastalara uygulanıyor!

TARE (Transarteriyel Radyoembolizasyon) yöntemi günümüzde karaciğer kanseri ve karaciğere metastaz yapmış pek çok kanser türünde uygulanabiliyor. Tümörün büyüklüğü, konumu veya yayılımı nedeniyle ameliyat olamayan hastalarda başvuruluyor. Tümör boyutunu küçültme etkisi sayesinde hastaların cerrahi yönteme uygun hale gelmelerini sağlıyor. Ayrıca, ameliyat şansını tümüyle yitirmiş ileri evre kanserlerde yine aynı etkisiyle hastaların diğer tedavi seçeneklerine uygun hale gelmelerini ve bu sayede yaşam kalitelerinin yükselmesini hedefliyor.

 

Yöntem 2 aşamadan oluşuyor

TARE (Transarteriyel Radyoembolizasyon) yöntemi anjiografi eşliğinde ve lokal anestezi altında gerçekleştirilen iki aşamadan oluşuyor. Genellikle 1.5 – 2 saatte tamamlanan TARE yönteminin ilk anjiyo aşamasında tedavinin provası  gerçekleştiriliyor. Sıklıkla kasık bölgesindeki damara yerleştirilen ince bir katater karaciğere giden damarlara yönlendiriliyor. Karaciğeri besleyen damarların haritası çıkarılıyor ve uygulanacak olan radyoaktif mikrokürelerin dozu hesaplanıyor. Ardından tümör bölgesine özel bir ilaç enjekte ediliyor ve radyoaktif mikrokürelerin başka organlara kaçıp kaçmadığı test ediliyor. Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr Koray Güven,  TARE yönteminde prova aşamasının kritik bir öneme sahip olduğuna işaret ederek, “Provada amacımız hastaya tümörü yok etmek için verebileceğimiz radyasyon miktarını ve damarlardan kaçak yapıp yapmadığını tespit etmektir. Zira, bazı hastalarda karaciğeri besleyen damarlar başka organları da beslemekte ve bu durumda verilecek olan radyoaktif madde kaçak bölgeden tümör yerine sağlam dokuya giderek o bölgede hasar oluşturabilmektedir” diyor.  

 

Mikrokürelerin dozu kişiye özel planlanıyor! 

TARE yöntemi,   kişiye özel bir gömlek diker gibi özel bir doz ve planla uygulanıyor. Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Koray Güven, provada hesaplanmış olan radyoaktif maddelerin yaklaşık 10 gün sonra yine aynı anijyo yöntemiyle tümöre iletildiğini belirterek, “Tümör bölgesine ulaşan yüksek dozda mikroküreler kanser hücrelerini yok ederken tümörü besleyen kan akışını da kısıtlamaktadır.   Bu etkisi sayesinde radyasyonun etkisi artırılmaktadır” bilgisini veriyor.

 

Kısa sürede yüksek doz, maksimum etki!

TARE yönteminin en önemli avantajı, standart radyoterapi yöntemlerindeki maksimum dozun 20-30 kat daha fazlasının verilebilmesi. Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Koray Güven, yöntemin bu sayede tümörde kısa sürede maksimum etki oluşturabildiğine dikkat çekerek, “Radyoterapi yönteminde standart olarak 20-30 Grey doz civarında mikroküreler verilmektedir. TARE yönteminde ise bu doz 700-1000 Grey doza kadar artırılabilmektedir. Üstelik anjiyo yoluyla verilen madde doğrudan tümörü hedef aldığı için sağlıklı olan çevre dokular da korunabilmektedir” diyor.  Hastaların aynı gün veya bir gün sonra hastaneden taburcu oldukları bu yöntemin sağladığı bir başka önemli avantaj ise kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri gibi ciddi yan etkilere neden olmaması. Karın ağrısı, bulantı, iştahsızlık veya halsizlik gibi yan etkiler normal yaşamı olumsuz etkilemeyecek kadar hafif seyrediyor ve bu sayede hastalar günlük aktivitelerine hızlıca dönüş yapabiliyor. 

 

—————————kutu bilgisi ——————-

 

Karaciğerinde 17 santimlik tümör vardı

TARE yöntemiyle ameliyat şansını yakaladı! 

 

Özel bir şirkette üst düzey yönetici olan 55 yaşındaki Meltem Gürsoy, iki yıl önce karın bölgesinin sağ tarafında hissettiği ağrı nedeniyle bir hastanenin acil servisine başvurmuş. Yapılan tetkiklerde Meltem Gürsoy’a “kolanjiokarsinom” bir başka deyişle “safra yolları kanseri” tanısı konulmuş.  Karaciğerindeki 17 santimlik kötü huylu tümörün hem büyük olması hem de bulunduğu riskli konum nedeniyle Meltem Gürsoy’un ameliyat olma şansı yokmuş. Arkadaşlarının TARE yöntemini önermesi üzerine zaman kaybetmeden Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Koray Güven’e başvurmuş ve umut dolu yolculuk böyle başlamış. 

 

TARE yöntemi sayesinde ameliyat olabildim!

Meltem  Gürsoy,   kemoterapi ve immünoterapi tedavisiyle paralel olarak gerçekleştirilen TARE yöntemi sayesinde ameliyat olma şansını yakaladığını belirterek, “Bu tedaviler ile tümör 17 santimden 6 santime düşürülünce ameliyat olabildim. Tümörün çıkarılmasının ardından bu kez koruma amaçlı yine kemoterapi ile immünoterapi tedavisi aldım” diyor.  Birkaç ay sonra tekrarlayan tümör nedeniyle kendisine yeniden TARE yöntemi uygulandığını söyleyen Meltem Gürsoy, “Çok şanslıydım, çünkü düzenli yapılan kontrollerimde nüks eden tümör hemen tespit edildi. Artık tüm tedavilerim bitti ve sağlığıma kavuştuğum için çok mutluyum” diyor. 

 

Tümör çok büyüktü  ve riskli bölgedeydi!

Kolanjiokarsinom olarak adlandırılan safra kesesi kanseri genellikle çok ileri evreye kadar belirti vermiyor. Meltem Gürsoy’da da tümör uzun süre sinsice ilerlemiş ve kitle 17 santim büyüklüğüne ulaştığında sinyal vermişti. Karaciğerindeki tümörün hem büyük olması hem de organın merkezinde yer alması nedeniyle Meltem Gürsoy’un ameliyat olamayacağı tespit edildi. Acıbadem Maslak Hastanesi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Koray Güven, pek çok uzmanlık dalındaki hekimler ile yapılan multidisipliner bir konseyin ardından TARE yöntemine karar verildiğini belirterek, “Karaciğerin sağında ya da solunda yerleşmiş bir tümör çok büyük değilse çıkarılabiliyor. Ancak hem damar hem safra yollarının birleştiği ve vazgeçilemez yapılarının olduğu bir yer olan karaciğerin merkezindeki bir tümörün çıkarılması ise neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla, hedefimiz küçük bir alana çok yüksek dozda radyasyon verip, tümörün küçülmesini ve böylece Meltem hanımın ameliyat olabilmesini sağlamaktı.  Diğer tedavi yöntemleriyle paralel yürüttüğümüz TARE yönteminin ardından tümör 6 santime düşünce hastamız ameliyat olabilme şansını yakaladı” diyor. 

Hastamız hayatına sağlıklı bir şekilde devam ediyor

Ameliyatın ardından birkaç ay sonra kanserin tekrar nüks ettiğini anlatan Prof. Dr. Koray Güven, “Bu yöntemin tekrar uygulanabilmesi gibi önemli bir faydası var. Dolayısıyla yine aynı şekilde ve bu kez düzenli olarak yaptığımız kontroller sayesinde erkenden teşhis ettiğimiz küçük tümöre yüksek oranda doz vererek tedavimizi gerçekleştirdik. Meltem hanım birkaç aydır tedavi görmeden hayatına sağlıklı bir şekilde devam ediyor” diyerek sözlerini tamamlıyor. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı