Yazar arşivleri: admin

EÜ’nün tüm birimleri “Sağlık” teması altında multidisipliner çalışacak

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde “İyi Yaşamın Merkezi İzmir, Sağlıklı Yaşamın Öncüsü Ege Üniversitesi” teması ile Herkes İçin Sağlık Kongresi kapsamında “Herkes için Sağlık-Tek Sağlık” oturumu gerçekleştirildi.

Başkanlığını EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Devrim Bozkurt’un yaptığı oturumda,  EÜ Tıp Fakültesi Doç. Dr. Özkan Doğanay, “Tek Sağlık Çerçevesinde Çok Disiplinli Çalışma Hazırlığı Deneyimi”  başlıklı sunumunu yaptı. Oluşturulan “Yuvarlak Masa” tartışma grubunda ise  Hemşirelik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Dönmez, Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hande Gürer Orhan, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazan Ersin, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esin Çeber Turfan, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilgehan Gültekin, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Burcu Barutçuoğlu ve Prof. Dr. Güneş Ak yer aldı.

         “Herkes İçin Sağlık” kongresinde konuşan Prof. Dr. Bilgehan Gültekin diğer fakültelerle ortak çalışmalar yaptıklarını ve bundan dolayı memnuniyet duyduklarını, sağlık iletişimi ve sağlık turizmi konusunda tüm birimlerle her türlü iş birliğine açık olduklarını söyledi. 

“Gerçek sağlığa ulaşmak zor değil”                  

Sağlığa ulaşmanın önemine değinen Hemşirelik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Dönmez, “Gerçek sağlığa ulaşmamız aslında zor değil, bunun bilincinde olmak sağlıklı yaşamı beraberinde getiriyor. Farklı disiplinlerdeki donanımlı bilim insanlarının her kitleye ulaşması çok önemlidir. Bu yoldaki amacımız; insan sağlığını bedensel, ruhsal, sosyal olarak bütünlük halinde korumak ve sürdürmek için çalışmalar yapmak, geleceğin nesillerini sağlıklı inşa etmektir.  Herkes işini doğru ve severek yaparsa ve bunlar multidisipliner şekilde birleştirilip bütünlük içerisinde değerlendirilip, sunulursa sağlığı korumuş ve geliştirmiş oluruz. İnsanın yaşam ömrünü işte o zaman 150 yıla çıkartma şansı elde etmiş oluruz” dedi.

“Sağlığa bütüncül bakmalıyız”

Diş Hekimliği Fakültesi Prof. Dr. Nazan Ersin, “Güçlerimizi birleştirerek sağlığa bütüncül bakmayı başarmalıyız. Yapay zekâ, yeşile dönüşüm, sürdürülebilirlik, sıfır atık gibi olmazsa olmaz temalarımız üzerinde beyin fırtınası yapıp bu doğrultuda çözüm odaklı çalışmalar bizi mutlu eder” diye konuştu.

 EÜ’nün vizyonunu sağlık teması etrafında birleştirdiğini ifade eden Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hande Gürer Orhan, “Ege Üniversitesi, vizyonu ve hedefleri doğrultusunda adım atan bir kurum. Araştırma Üniversitesi olmak, kalite standartlarını yükseltmek, toplumun geri bildirimlerini değerlendirmek ve bunların en önemlisi vizyonumuzu sağlık teması etrafında toplamak olarak çalışmalar yürütüyoruz. Bütün disiplinlerle ortak olarak sağlığa nasıl katkı sağlanır? konusunu tartışıyoruz. Öğrencilere vizyonumuzu tanıtmak ve topluma yaptıklarımızı anlatmak amacıyla buradayız. Bu konuda başarıya ulaştığımızı düşünüyorum” dedi.

“Hedefimiz sağlık temalı bir üniversite olmak”

Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esin Çeber Turfan, “Hedefimiz; öğrenci odaklı, kaliteli eğitim doğrultusunda toplumu bir araya getirmek, bir araştırma üniversitesi olarak etik ve bilimsel değerlere sahip meslek mensupları yetiştirmek, araştırma yapmak, toplumsal katkı, halka ulaşabilmek kriterleriyle sağlık üniversitesi olmaktır” diye konuştu.

Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Özkan Doğanay, “Üniversiteye yön belirlemek, hedef belirlemek, bu hedef doğrultusunda birçok fakültenin beraber çalışması, sanayi ve akademi için ürün oluşturması hepimizi heyecanlandıran bir proje. ‘Tek Sağlık’ konseptini çok değerli buluyorum.  Tek tema altında birleşebildiğimiz bu kongrenin çok faydalı olduğunu düşünüyorum” dedi.

Tüm üyelerin yaptığı son değerlendirmede ise; amacına ulaşmış bir kongre gerçekleştirildiği ve devamının ileri yıllarda da yapılması gerekliliği vurgulandı. Kongrenin düzenlenmesine öncülük eden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’a ve Tıp Fakültesine teşekkürler iletildi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İstanbul Modern ve Oral-B iş birliğiyle Stüdyo STEAM’de 7.500’ü aşkın kişi sanat ve bilimle buluştu

P&G’nin topluma katkı sağlama misyonu doğrultusunda Oral-B iO markası ve İstanbul Modern işbirliğinde hayata geçirilen Stüdyo STEAM, ilk yılında “Biyolojik Materyallerle Sanat” ve “Nedensiz Makineler” adlı eğitim programlarıyla 7.500’ü aşkın kişiyi ağırladı. Sanat eğitimini bilim, mühendislik ve teknoloji ile bir araya getirerek katılımcılarına yeni bir dünyanın kapısını açan bu öğrenme alanı yapay zekâ ve sanat ilişkisine odaklanan yeni programını 17 Aralık 2024 tarihinde başlatarak eğitim uygulamalarına devam edecek. 

 

İstanbul Modern ve P&G Oral-B iO iş birliğinde 16 Haziran 2023 tarihinde hayata geçirilen yenilikçi öğrenme alanı Stüdyo STEAM, sanatın biyolojik materyaller, mühendislik fikirleri ve yapay zekâ ile olan ilişkisini keşfetmeye odaklanıyor. Türkiye’de bir müze çatısı altında ilk kez bir öğrenme alanı olarak sanatçılarla tasarlanan Stüdyo STEAM, hem gençler hem de yetişkinler için bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi alanları sanatla buluşturuyor. İstanbul Modern’in yeni müze binasının açılışıyla başlayan Stüdyo STEAM eğitim programlarında bugüne kadar 7.500’ü aşkın kişi sanat ve bilimi buluşturan uygulamalar sayesinde eleştirel ve yaratıcı düşünme yeteneklerini geliştirme imkânı buldu. Başta lise ve üniversiteler olmak üzere toplam 126 kamu kurumu ile yerel yönetimlerin ücretsiz eğitim çalışmaları gerçekleştirdiği Stüdyo STEAM’in ilk yıl değerlendirmesi, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı ve P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu ev sahipliğinde İstanbul Modern’de gerçekleştirilen özel bir toplantıyla yapıldı.

 

Eczacıbaşı: Dünyadaki yenilikçi örnekler arasında yer alacak

İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, projenin önemini vurgulayarak, “Gençlerin yaratıcılık, yenilikçilik alanlarındaki yeteneklerinin artırılması için özgün ve ülkemiz için ilham verici, disiplinler arası eğitim modellerini oluşturmayı önemsiyoruz. İnsanı ve geleceğimizi merkeze alan eğitim yaklaşımımız, Stüdyo STEAM ve elbette yeni müze binamızda daha bütünsel bir anlam yaratıyor. Müzede Stüdyo STEAM için oluşturduğumuz bu özel atölye alanının dünyadaki yenilikçi örnekler arasında yer alacağına inanıyorum” dedi. Eczacıbaşı, şöyle devam etti: 

 

İstanbul Modern, her yıl 100’ün üzerinde eğitim programı hazırlıyor ve uyguluyor. 2004 yılından bu yana müze çatısı altında hazırlanan bu programlardan 1 milyonu aşkın çocuk ve gencimiz faydalandı. Onların yaratıcılıklarının geliştirilmesi konusunda yenilikçi, özgün ve ülkemiz için ilham verici, disiplinler arası eğitim modellerini oluşturmaya devam ediyoruz. Müze koleksiyonundaki sanatçıların yapıtlarından, yaratım süreçlerinden, doğadan ya da sanatın farklı üretim tekniklerinden ilham alarak tasarlanan öğrenme alanlarında sadece çocukları değil her yaştan izleyiciyi sanatla buluşturuyoruz. Teknolojiyi ve bilimi üretimlerinin ayrılmaz bir parçası olarak gören sanatçılarla bağ kurarak geliştirdiğimiz programlar aracılığıyla Stüdyo STEAM’de katılımcılara sanatı yaratıcı, yenilikçi ve disiplinler arası bir bakış açısıyla sunuyoruz.”

 

Turnaoğlu: DNA’sında inovasyon bulunan Oral-B’ nin desteğiyle bilim ve sanat bütünleşiyor

P&G olarak sadece ürünleriyle değil kurumsal vatandaşlık projeleriyle de yaşamlara dokunmak ve hayatları iyileştirmek için çalıştıklarını belirten P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, “Bu yönde gerçekleştirdiğimiz çalışmalardan biri de yapay zekâ teknolojisiyle kişiselleştirilmiş ve üstün bir temizlik sağlayan Oral-B iO serimiz ile İstanbul Modern iş birliğinde hayat bulan Stüdyo STEAM projesi. Oral-B’nin DNA’sında yer alan inovatif ruh, iO serisinde yüksek teknoloji, akıllı özellikler ve estetiği bir araya getiriyor ve bu özellik, kullanıcıya günlük bakımın ötesinde bir deneyim sunuyor. iO’nun yapay zekâ destekli kişiselleştirilmiş geri bildirim özellikleri, mühendisliği ve tasarım detayları, İstanbul Modern’in bilim, sanat ve teknolojiyi bütünleştiren STEAM vizyonuna kusursuz bir şekilde uyuyor. Oral-B iO’nun ve İstanbul Modern’in bir araya gelişi, teknolojiyi ve sanatı herkes için ulaşılabilir kılma yolunda önemli bir adımı simgeliyor. Toplumsal gelişime verdiğimiz katkının kapsamını daha fazla genişletmemize imkân sunan Stüdyo STEAM projesi kapsamında düzenlenen iki eğitim programı ile 500’e yakın eğitim çalışmasının yanı sıra Oral-B iO’nun kullanımıyla ortaya konan özel bir sanat üretimi gerçekleştirildi. Tüm bu faaliyetler sayesinde ise 12’si üniversite olmak üzere toplam 126 kurumdan 7.500’ü aşkın kişi sanat ve bilimle aynı çatı altında buluştu. Stüdyo STEAM’in İstanbul Modern’inen çok beğenilen eğitim programları arasında yer alması, projenin başarısının bir göstergesi. Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesinde genç ve yetişkinlere özel olarak kurgulanan bu inovatif iş birliğinde, DNA’sında inovasyon bulunan markamızla yer almaktan onur duyuyoruz” dedi. 

 

Yeni program yapay zekâya odaklanacak

İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Direktörü Neslihan Varol ise programların içeriği hakkında bilgi vererek, “Stüdyo STEAM, katılımcılarına disiplinler arası bir deneyim sunuyor. İlk yılımızda ‘Biyolojik Materyallerle Sanat’ ve ‘Nedensiz Makineler’ başlıklı iki eğitim programı gerçekleştirdik. Bu programlarla, katılımcılar yaratıcı düşünme becerilerini geliştirerek sanatı farklı bakış açılarıyla keşfetti. Yeni programımız ise yapay zekâ kavramına odaklanıyor. Stüdyo STEAM özellikle güncel teknolojilerle üretilmiş sanat çalışmalarını yorumlayabilmek için katılımcılarına sanat eğitimi fırsatları sunan ilham verici bir öğrenme alanı” dedi. 

 

Devam eden Oral-B iO iş birliğinde Stüdyo STEAM danışmanı eğitimci ve çağdaş sanatçı Bager Akbay ile birlikte tasarlanan, yapay zekâ ve sanat ilişkisini ele alan yeni program Aralık 2024’te hayata geçecek. 

 

İlk Program: Biyolojik Materyallerle Sanat

Stüdyo STEAM projesi kapsamında düzenlenen ilk programda, İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Bölümü tarafından, çağdaş sanatçı Nergiz Yeşil iş birliğiyle tasarlanan “Biyolojik Materyallerle Sanat” programı, katılımcılara biyolojik materyallerden oluşan nesneleri gözlemleme ve bilimsel yöntemlerden yola çıkarak sanat çalışmaları üretme fırsatı sundu. Bu atölyede katılımcılar “bio art” kavramını derinlemesine keşfederken, sanatçının program için hazırladığı üretimlerini mikroskoplarla gözlemleyip, sanatçıyla tasarlanan etkinliklerde, bilim ve sanat kavramlarını buluşturan çalışmalar gerçekleştirdi.    

 

Nedensiz Makineler

Stüdyo STEAM, Oral-B’nin manyetik teknolojisini de kapsayan “Nedensiz Makineler” adlı ikinci eğitim programında mühendislik ve sanatı buluşturuyor. Disiplinler arası sanatçı Bilal Yılmaz iş birliğinde gerçekleştirilen programda katılımcılar, sanatsal bir yaklaşımla kendi hikâyelerini anlatacakları mekanizmalar oluşturuyor. Programda, Bilal Yılmaz’ın Oral-B iO şarjlı diş fırçalarının gövde mekanizmaları ile kurulan “Akustik iO” adlı ses yerleştirmesi ise katılımcılara deneysel bir ses tasarım alanı sunuyor. Gençlerin ve yetişkinlerin endüstriyel üretimi çağrıştıran malzemelerle sanatsal çalışmalar ürettiği “Nedensiz Makineler” eğitim programında katılımcılar mühendislik, zanaat ve sanat alanları arasında yaratıcı köprüler kuruyor. 

 

Akustik iO: Ses Tasarım Projesi  

Bilal Yılmaz’ın daveti ve bağımsız 10 ses sanatçısının katılımıyla gerçekleştirilen “Akustik iO: Ses Tasarım Projesi” ise, Stüdyo STEAM’in eğitim programlarının sanatsal üretim alanlarına nasıl ilham verebileceğinin örneklerini taşıyor.  Katılımcı sanatçıların, Oral-B iO şarjlı diş fırçalarının gövde mekanizmalarının kullanılmasıyla oluşturulan Akustik iO’yu deneyimlerken elde ettikleri endüstriyel ses kayıtlarını, müzikal birikimleriyle yorumlayarak ses kompozisyonlarına dönüştürdüğü bu özel çalışma, yenilikçi bir üretim olarak dikkat çekiyor. Akustik iO: Ses Tasarım Projesi’ne katılan sanatçılar arasında Dasenfekt, Fat, Fosil, İdil Ko, Mafiyens, Neval, Pelbender, Semi, Uase ve Zeynal yer aldı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Finans ülke ekonomisine 204 milyar TL’lik katkı sağladı

Türkiye Finans, 2024 yılının ilk 9 ayında ülke ekonomisine 157 milyar TL nakdi ve 47 milyar TL gayri nakdi olmak üzere toplam 204 milyar TL’lik katkı sağladı. Banka, fon kaynağını genişleterek topladığı fonları yıl başından bu yana yüzde 6 artışla 188 milyar TL ’ye, yasal öz kaynaklarını ise yüzde 14 arttırarak 32 milyar TL’ye ulaştırdı.

 

Türkiye Finans, 2024 yılı üçüncü çeyrek mali bilançosunu KAP’a açıkladı. Banka, 2024’ün ilk 9 ayında ülke ekonomisine 157 milyar TL nakdi ve 47 milyar TL gayri nakdi olmak üzere toplam 204 milyar TL’lik katkı sağladı. Güçlü sermaye yapısını yılın üçüncü çeyreğinde de sürdüren Türkiye Finans, yasal öz kaynakları bir önceki yılın sonuna göre yüzde 14 arttırarak 32 milyar TL’ye ulaştırırken bankanın sermaye yeterlilik rasyosu ise yüzde 18,93 olarak gerçekleşti. Türkiye Finans, topladığı fonları yıl başından bu yana yüzde 6 artışla 188 milyar TL’ye ulaştırdı. 

 

Ülke ekonomisine güçlü finansman desteği

 

Türkiye Finans Genel Müdürü Murat Akşam, yılın üçüncü çeyreğine dair değerlendirmesinde, başta reel sektör olmak üzere üretici ve ihracatçıya verilen desteğin Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesi açısından başlıca unsurlar olduğunun altını çizdi. Türkiye Finans olarak üretimin ve ihracatın bayraktarlığını yaptıklarını vurgulayan Akşam, bu yaklaşımla hem bireysel hem de ticari tarafta ülke ekonomisine finansman desteği vermeye devam ettiklerini belirterek sözlerine şöyle devam etti:   

 “Türkiye Finans olarak sürdürülebilir büyüme stratejimizi 2024’ün üçüncü çeyreğinde de koruduk. Güçlü sermaye yapısını sürdüren kurumumuz, bir yandan yasal öz kaynaklarını yılbaşından bu yana yüzde 14 artırarak 32 milyar TL’ye ulaştırırken diğer yandan sermaye yeterlilik rasyosunu ise yüzde 18,93 olarak gerçekleştirme başarısını gösterdi. 2024’ün ilk 9 ayında millî ekonomiye 157 milyar TL nakdi ve 47 milyar TL gayri nakdi olmak üzere toplam 204 milyar TL’lik katkı sağlamış olmaktan gururluyuz. Bu dönemde fon kaynağımızı da genişlettik ve topladığımız fonları yüzde 6 büyüterek 188 milyar TL’ye ulaştırdık. Topladığımız fonlarla ekonominin can damarı olan KOBİ’leri finanse ederek bu firmaların finansman kullanımını 2024 yılı ilk dokuz ayında yıllık yüzde 28 oranında artırdık.”

 

Yılın üçüncü çeyreğinde, müşteri deneyimini iyileştirme ve dijitalleşme çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini belirten Akşam, “Sunduğumuz yenilikçi dijital çözümler ve kapsayıcı stratejiler sayesinde, bankacılık hizmetlerine erişimi daha kolay hale getirerek, işlemlerin bireyselde yüzde 82’sini, tüzelde ise yüzde 68’ini hiç şubeye gelmeden yapılabilmesini sağladık. Tüzel müşterilerimize dijital kanallardan sunduğumuz mevcut çözümleri de yeni fonksiyonlarla güçlendirdik. Swift GPI fonksiyonu ile müşterilerimizin uluslararası para transferlerini uçtan uca izleyebilmelerini ve böylelikle güvenli ve şeffaf bir ödeme deneyimi yaşamalarını sağladık. İBKB (İhracat Bedeli Kabul Belgesi) işlemlerinin dijital kanallarımıza eklenmesi ile ihracatçı müşterilerimizin uluslararası ticarette işlemlerini kolaylaştırdık. Çek karnesi başvurusu, senet ödemesi gibi işlemleri de dijital kanallarımıza ekleyerek, tüzel müşterilerimizin işlerine ara vermeden birçok bankacılık işlemini yapmasını sağlıyoruz. Bunun yanı sıra ‘Ödeme İste’ hizmetimizi İnternet Şube ve Türkiye Finans Mobil Şube üzerinden işlem yapan tüm bireysel ve ticari müşterilerimizin kullanımına sunduk. Müşterilerimiz böylece dijital kanallarımız üzerinden FAST ve havale limitleri dâhilinde diledikleri kadar Ödeme İste talebi oluşturabilme, alacaklarını tahsil edebilme ve ortak harcamalarını paylaşabilme imkânına kavuştu.”

 

“22 bin 630 saatlik işin robotlar tarafından yapılmasını sağladık”

 

Türkiye Finans’ın müşteri ve çalışan deneyimi alanındaki dijitalleşme çalışmaları hakkında da bilgi veren Murat Akşam, konuyla ilgili şunları söyledi: “İnsan odaklı teknoloji anlayışıyla müşteri ve çalışan deneyimimizi üst seviyeye taşıdık. Dijital müşteri deneyimine yaptığımız yatırımlar, yapay zekâ desteğiyle geliştirdiğimiz yenilikçi iş modelleri ve ürünlerle mobil bankacılığı kullanan müşterilerimizin oranını 2024’ün ilk 9 ayında yüzde 96’a ulaştırdık. Dijital kanallardan gelen olumlu müşteri bildirimleri yüzde 88’e ulaşırken, yeni kazanılan müşterilerin yüzde 30’unu dijital kanallarımız üzerinden edindik. Aynı zamanda Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) Projeleri ile de yıl başından bu yana 22 bin 630 saatlik işin robotlar tarafından yapılmasını sağladık. Böylelikle verimliliği artırırken çalışanlarımızın üzerindeki iş yükünü de azalttık.” 

 

Bankanın başarılarının üçüncü çeyrekte elde edilen uluslararası ödüllerle global düzeyde takdir görmeyi sürdürdüğünü ifade eden Akşam, sözlerini şöyle tamamladı: “Müşterilerimizin ve çalışanlarımızın deneyimini geliştiren ve sürdürülebilir bankacılığın en güçlü aracı olarak değerlendirdiğimiz dijitalleşme yolculuğunda şimdiye kadar kat ettiğimiz mesafeyle gurur duyuyoruz. 2024’ün son çeyreğinde de insan odaklı teknoloji ve inovasyonlarla mükemmel müşteri deneyimini geliştirmeye, sürdürülebilir kalkınma perspektifi ve kapsayıcı bankacılık stratejileriyle üretimi ve ticareti desteklemeye devam edeceğiz.” 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sinemada kadının adı var

İzmirli kadınlar, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Sinema Atölyesi’nde sanat dünyasının kapılarını araladı. Kadınlar uygulamalı eğitim aşamasında Şirince’de belgesel çekimlerine başladı. Sadece sinema izleyicisi olan kadınlar şimdi çekecekleri filmleri festivallere göndermeyi hedefliyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü, Sinema Atölyesi ile kadınların sanat dünyasına adım atmasını sağlıyor. 6 ay teorik ve uygulamalı sinema eğitimini içeren atölye, hayalleri gerçek kılıyor. Ücretsiz verilen Sinema Atölyesi’nde teorik eğitimi bitiren kadın kursiyerler, Selçuk’ta Şirince Mahallesi’nde belgesel çekimlerine başladı. Daha önce sadece sinema izleyicisi olduklarını belirten kadınlar, bu atölye sayesinde bakış açılarını genişletip sinemaya farklı bir gözle bakmaya başladıklarını ifade etti. Eğitmenler Tuğçe Soytürk ve Kibar Dağlayan Yiğit eşliğinde bir kurmaca bir de belgesel film çekecek kadınlar, film festivallerine katılarak “Sinemada biz de varız” demeye hazırlanıyor.

Filmin her aşamasında kadınlar görev alıyor

Atölye çalışmaları hakkında bilgi veren Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü Örnekköy Kadın Dayanışma Merkezi Sinema Atölyesi Eğitmeni Tuğçe Soytürk, “Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü olarak Sinema Atölyesi’ni yürütmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda Seferihisar’da Bilgi Olgaç Sinema Atölyesi ve Karşıyaka Örnekköy’de Afife Jale Sinema Atölyesi olarak senaryo, kamera teknikleri, kurgu gibi teorik ve uygulamalı eğitimler veriyoruz. Uygulamalı derslerimizde olabildiğince İzmir’in farklı bölgelerinde çalışmaya dikkat ediyoruz. Bu çalışmaların sonucunda kurmaca ve belgesel olmak üzere iki film çekilecek. Kadınlar bu filmlerin her aşamasında görev alıyor” dedi. 

Ücretsiz sinema eğitimi

Sinemanın sektör anlamında maliyetli bir alan olduğunu belirten Tuğçe Soytürk, “İzmir’de sinema alanında ücretsiz eğitim veren bir yer yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi, ücretsiz eğitim sağlıyor. Dolayısıyla biz dezavantajlı kesime de hitap etmiş oluyoruz. Ekonomik gelir seviyesi düşük insanların da sinemaya dâhil olmasını, eğitim almasını sağlıyoruz. Atölyeden çıkan filmleri festivallere de gönderiyoruz. Ayrıca iyi bir izleyici yetiştiriyoruz. Kursiyerler sinemaya farklı bir gözle bakmaya başlıyor. Dizi izleyicisinden festival filmleri izleyicisine ulaşmaya çalışıyoruz ve bu gelişimi de gözlemliyoruz” diye konuştu.

Şirince’nin kıyamet hikâyesi

31 yaşındaki Dilara Girgin isimli kursiyerin kaleme aldığı metin üzerinden belgesel çekimine başlayan kadınlar, Şirince’nin tarihi, doğal ve kültürel güzelliklerini ekrana yansıtacak. Belgeselin ana konusu ise Şirince’nin aslında dünya tarafından tanınan bir köy olması. 21 Aralık 2012’de kopacak kıyametin Şirince’yi etkilemeyeceği yönündeki efsane üzerine odaklandıklarını söyleyen Girgin, “İleride sinema sektöründe yer almak istiyorum. Kadınların her yerde olmasını ve her alanda görev almasını doğru buluyorum. Kadınlar isterse her şeyi başarabilir. İzmir Büyükşehir Belediyesi de bu konuda bize destek sağlıyor. Başkanımız Dr. Cemil Tugay’a ve hocalarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

“Çok büyük bir farkındalık oluştu”

Farklı yaş gruplarından pek çok kadının yer aldığı kursta eğitim gören 47 yaşındaki kursiyer Derya Erdoğan da “Sosyal medya üzerinden kurs duyurusunu gördüm. Sıradan bir sinema izleyicisiydim, hevesle kursa katıldım. Eğitimlerde teknik konuları öğrendik. Çekim açıları, planlar, senaryo konularında eğitim aldık. Çekim yaparak kamerayı tanıdık. Bakış açım o kadar değişti ki artık film izlerken teknik detayları fark edebiliyorum ve yönetmenlerin vermek istediği mesajları hissediyorum. Çok büyük bir farkındalık oluştu. İnsanlar bazen düşüncelerini sadece sözel olarak aktaramayabiliyor. Sinema da ayrı bir aktarım sanatı. Kadınlar bu tip kursları değerlendirmeli. Benim idolüm buradaki hocalarım oldu. Onların eşliğinde çektiğimiz filmleri festivallere yollamayı hedefliyoruz” dedi.

“Hayata bakış açım değişti”

Türk sinemasını çok sevdiğini ve bu yüzden kursa katılmaya karar verdiğini ifade eden 63 yaşındaki Yüksel Mizmizlioğlu isimli kursiyer ise “Türk sinemasını çok sevdiğim için sinemaya ilgi duydum ve kursa başladım. Burada kamerayı kullanmayı, sinemanın tarihini öğrendim. Güzel bilgiler edindim. Sinemaya sevgim vardı ama şimdi film çekmeye de heves duyuyorum. Her şeyi belgesel gibi çekmek istiyorum. Hayata bakış açım değişti. Filmleri artık daha dikkatli izliyorum ve festivallere gidiyorum” sözlerine yer verdi.

“Sinema benim için ulaşılmaz bir yerdeydi”

Sinemayı çok sevdiğini ve kursa büyük bir hevesle başladığını söyleyen 34 yaşındaki kursiyer Hatice Okur Günay, “İzmir’de 2 yıldır yaşıyorum. Kibar Dağlayan Yiğit’in Mahallenin Kadınları Sinema Yapıyor adlı çalışmasını gördüğümde ben de çalışmalara katılmak istedim. Daha sonra bu kurstan haberdar oldum. İlk 3 ay boyunca teorik eğitimlerimizi aldık. Senaryo nasıl yazılır, kamera nasıl kurulur, çekim nasıl yapılır öğrendik. Şimdi de teorik olarak öğrendiklerimizi pratiğe döktüğümüz aşamaya geçtik. Ben iyi bir sinema izleyicisiyim ama sinema benim gözümde çok ulaşılmaz bir yerdeydi. Bu atölye bana sinemanın yapılabilir ve ulaşılabilir olduğunu gösterdi. Herkesin dünyayı gördüğü yeri başkalarıyla paylaşabilmesinin mümkün olduğunu gösterdi. Hedefim burada öğrendiklerim ışığında kendi gözümden gördüklerimi aktarmak” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Enerjisa Enerji müşterilerine doğa dostu Yeşil Enerji ile ticari avantaj getiriyor

Müşterilerinin elektrik tüketimini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamayı taahhüt eden ve ihtiyaca en uygun çözüm ile sertifika tipini belirleyen Enerjisa Enerji, uluslararası geçerliliği olan bu uygulama sayesinde birçok avantaj sunarken, karbonsuz bir geleceğe de katkı sağlamaya devam ediyor.

 

‘Herkes için daha iyi bir gelecek’ vizyonuyla Türkiye’nin enerji dönüşümüne öncülük eden lider elektrik dağıtım, perakende satış ve müşteri çözümleri şirketi Enerjisa Enerji, uluslararası geçerliliği olan yeşil enerji sertifikasyon sürecini robotik otomasyona taşıdı. İş süreçlerinde dijitalleşmeyi destekleyen bu yenilikçi ve doğa dostu yaklaşım ile yeşil enerji satışı yapılan tüm müşterilerine, tüketimlerinin yenilenebilir enerji oranını belirten aylık itfa belgelerini otomatik olarak robot yardımıyla gönderen Enerjisa Enerji, birçok alanda olduğu gibi bu alanda da teknolojiyi doğanın ve müşterisinin yararına kullanıyor.

 

1 yılda yüzde 400 artışla 30 sektöre yeşil enerji 

 

Enerjisa Enerji, 2023-2024 yılları geçişlerinde yeşil enerji satışını yüzde 400 oranında artırarak büyük bir başarıya imza attı. 2023 yıl sonu itibarıyla portföyünde yer alan işletmelerin 2.671 GWh’lik elektrik tüketimi Yeşil Enerji ile sertifikalandırıldı. Bu sertifikalandırmayla yaklaşık 1.2 Milyon ton karbon emisyonunun önüne geçilerek doğanın korunmasına önemli bir katkı sağlanacak. Enerjisa Enerji’nin Serbest Tüketici portföyü için ise 3.608 GWh’lik hacim tamamen yenilenebilir kaynaklardan tedarik edildi. Bu hacmin 2024 yılı sonunda %14’lük artış ile 4.100 GWh’e ulaşması hedefleniyor. Yeşil enerji itfalarında gösterilen bu büyük başarı, Enerjisa Enerji’nin sürdürülebilirlik odağındaki çalışmaları ile sektördeki liderliğini sağlamlaştırırken Türkiye’nin enerji dönüşümüne ve net sıfır karbon taahhüdüne katkı sağlama konusundaki iddiasını da destekliyor. Kamu, gıda, tekstil ve turizm vb. gibi sektörler olmak üzere bugüne kadar 30’un üzerinde sektöre yeşil enerji uygulamaları ile uçtan uca çözümler sunarak elektrik enerjisi kullanımlarını yeşil enerjiye dönüştürürken, bir yandan da karbon emisyonlarını azaltarak daha iyi bir gelecek yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Enerjisa Enerji’nin 2023 yıl sonu itibarıyla yeşile dönüştürdüğü 6.279 GWh’lık tüketim, yaklaşık 4.2 milyon konutun yıllık tüketimine denk geliyor.

 

 

 

Yeşil enerji sertifikasyonu ticarette avantaj sağlıyr

 

Elektrik tüketimini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamayı taahhüt eden ve Enerjisa’dan ihtiyacına en uygun çözüm ile sertifika tipine göre elektrik tüketimini yeşile çeviren  şirketler, uluslararası geçerliliği olan bu uygulama sayesinde birçok avantaj ediniyor. Doğa dostu bu çözüm sayesinde hem kendi kurumlarının hem de Türkiye’nin sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlamanın yanı sıra, özellikle Avrupa ülkelerine ihracat yapan şirketler önemli fırsatlar elde ediyor. Yine Avrupa Birliği ülkelerine ihracat yapan şirketlerin bu sertifikayı elde etmesinin birçok sektör için zorunluluk haline de gelmesi bekleniyor. Enerjisa, müşterilerine tüketim analizi, yeşil enerji oranının belirlenmesi, sertifika tipi seçimi, protokol imzalanması ve sertifika tipine bağlı olarak raporlama hizmetlerini bir bütün halinde sunarak maksimum faydayı sağlamayı hedefliyor.

 

Yeşil enerjinin ihracat yapan şirketler için kilit rol oynadığına inanıyoruz

 

Enerjisa Perakende Satış Şirketleri Genel Müdürü Ersin Esentürk, “Dünyanın en önemli gündem maddesi olan iklim krizinin üstesinden gelebilmek adına enerji sektörüne büyük görevler düşüyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarının fosil yakıt yatırımlarının önüne geçmesi ile birlikte dünyamız ve gelecek nesiller için umutlu bir atmosfer oluştu. Bu konuda Türkiye olarak yenilenebilir enerji kurulu gücünde 11. Sıraya yükselerek iddiamızı ve kararlılığımızı da bir kez daha kanıtlamış olduk.

 

Yeşil enerji sertifikası ile buluşan ve Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere yurt dışına ihracat yapan şirketlerimiz için yakın gelecekte ön koşulu yeşil enerji olan kredilere yani yeşil fonlara erişimde önemli yasal düzenlemeler yapılmasını bekliyoruz. Müşterilerimize tüketim analizi, yeşil enerji oranının belirlenmesi, sertifika tipi seçimi, protokol imzalanması ve sertifika tipine bağlı olarak raporlama hizmetlerini bir bütün halinde sunduğumuz bu uygulama kapsamında bu rakamlara ulaşırken amacımız gelecek nesiller için Türkiye’de daha temiz, daha verimli enerjiye ve herkes için daha iyi bir geleceğe katkı sağlamak. Yeşil Enerji itfa sürecini robotik otomasyona taşıyarak müşterilerimize daha hızlı ve doğa dostu bir hizmet sağlıyoruz. Yeşil Enerji uygulamalarımızda uluslararası arenadaki ve sektördeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Yeşil enerjinin ihracat yapan şirketler için kilit rol oynadığına inanıyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun çözümleri sunabilmek için ürün ve hizmet yelpazemizi çeşitlendirerek geliştirmeye devam edeceğiz.” dedi.

 

 

’Yeşil Enerji’ Kapsamındaki Çözümler ve Ürünler Hakkında

 

Enerjisa Enerji, doğanın ve gelecek nesillerin korunması adına yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen, uluslararası geçerliliğe sahip akredite kuruluşlarca sertifikalandırılan ve şeffaf olarak raporlanabilen yeşil enerjiyi müşterilerine sağlıyor. Müşterilerinin ihtiyaçlarına yönelik farklı yeşil enerji sertifikasyon çözümlerinin sunulması ile tesislerin elektrik tüketiminden kaynaklı sera gazı salınımları azaltılıyor veya nötr seviyeye getiriliyor. Bu kapsamda Enerjisa, tüketim analizi, yeşil enerji oranı belirlenmesi, sertifika seçimi, protokol imzalanması ve sertifika tipine bağlı olarak raporlama hizmetlerini sunuyor. Yeşil Enerji Sertifikasıyla işletmeler müşterilerinin sürdürülebilirlik konusundaki taleplerini karşılarken, kendi sürdürülebilirlik hedeflerine de bir adım daha yaklaşıyorlar.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Karabağlar’da özel çocuklardan Atatürk’e sevgi resimleri

Karabağlar Belediyesi, 10 Kasım Atatürk’ü Anma etkinlikleri kapsamında düzenlediği “Özel Gereksinimli Öğrencilerin Gözünden Atatürk Resim Çalışması ve Sergisi” ile öğrencileri Belediye Başkanı Helil Kınay ile buluşturdu.

Etkinlik, Karabağlar’daki Şehit Lütfü Gülşen Özel Eğitim Uygulama Merkezi ve Sadettin Tezcan Özel Eğitim Meslek Okulu’ndan öğrencilerin katılımıyla, Belediye Ana Hizmet Binasının zemin katında gerçekleşti.

Başkan Kınay, Atatürk’ü kendi gözlerinden yansıtan resimler çizen çocuklarla birlikte resim yaparak sohbet etti. Çocukların çizimlerinin panoya asılarak sergilenmesiyle, özel gereksinimli öğrencilerin duyguları ve bakış açıları izleyicilere sunuldu. Etkinlik, çocukların hem kendilerini ifade etmelerine hem de Atatürk’e duydukları sevgiyi sanatsal bir dille aktarmalarına olanak tanıdı.

Etkinlik sonunda Başkan Kınay, öğrencilere Nutuk, Türk bayrağı ve Atatürk tişörtü gibi anlamlı hediyeler verdi. Atatürk’ü anmanın ve anlamanın önemine vurgu yapan Kınay, Atatürk’ün açtığı yolda ve gösterdiği hedefe doğru ilerlemeyi bir görev olarak gördüklerini belirtti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Konak’ta kadın sanatçılardan Ata’ya Saygı sergisi

Tamamı kadın sanatçıların eserlerinden oluşan ‘Ata’ya Saygı’ karma sergisi Konak Belediyesi Kadın Müzesi’nde açıldı. Sergi açılışında konuşan Başkan Mutlu, “Türk kadınının bugün içinde bulunduğu her türlü zorluğa rağmen pek çok hakkının elde edilmesini sağlayan Atamızı anmak için İzmir’in çok değerli kadın sanatçıları bir araya geldi ve bize bu harika sergiyi hazırladı.Desteklerini, emeklerini Konak Belediyesi’nden esirgemedikleri için çok teşekkür ediyorum” dedi.

 

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 86’ncı ölüm yıl dönümü anısına 22 kadın sanatçının bir araya gelerek oluşturduğu ‘Ata’ya Saygı’ karma sergisi Konak Belediyesi Kadın Müzesi’nde açıldı. 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Atatürk Haftası’na özel hazırlanan sergi açılışına ev sahibi Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu’yla birlikte belediye meclis üyeleri, sanatçılar, akademisyenler,  sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve muhtarlar katıldı. Kadının gücünü ve insan hakları mücadelesi başta olmak üzere verdiği mücadeleleri vurgulayan sergide Lale Temelkuran, Seba Uğurtan, Sezin Haşıcı, Emine Ceylan Özdemir, Hüsniye Ceylan, Mehlika Korol, Nehir Öven Karaböcek, Hatice Aydoğan, Hülya Yalçın, Nurhilal Harsa, Nuray Leblebici, Nuray Tümer, Filiz Pelit, Nevin Önen, Dilek Bayat, Faden Suzan Kudisoğlu, Nuran Tanıverdi, Yıldız Arun, Feza Çiftçi, Olcay Gültepe, Müge Aygıt ve Mona Muzo’nun eserleri yer aldı. Konak Belediyesi Kadın Müzesi’nde açılan sergi, 14 Kasım tarihine kadar ziyarete açık olacak.

 

“Atamızı anmak için İzmir’in çok değerli kadın sanatçıları bir araya geldi”

Serginin açılış konuşmasını yapan Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Türk kadınının kazanımlarında Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği emeğe dikkat çekti. Sergi için bir araya gelen tüm sanatçılara teşekkür eden Başkan Mutlu, Kadın Müzesi’ni geliştirerek yeniden yapılandıracaklarının da sinyalini verdi. Kadın üretiminin, sanatın daha çok görünür olduğu bir müze oluşturacaklarını ifade eden Başkan Mutlu, “Türk kadınının bugün içinde bulunduğu her türlü zorluğa rağmen pek çok hakkının elde edilmesini sağlayan Atamızı anmak için İzmir’in çok değerli kadın sanatçıları bir araya geldi ve bize bu harika sergiyi hazırladı. Bu sanatçılar arasında benim çok kıymetli dostlarım var. Çok uzun yıllardır birlikte mücadele ettiğimiz, görüştüğümüz ve bu desteklerini, emeklerini Konak Belediyesi’nden esirgemedikleri için onlara ayrıca çok teşekkür ediyorum. İçinde bulunduğumuz müze de çok anlamlı. Bu bir kadın müzesi ve Türkiye’deki az sayıda kadın müzesinden biri. Biz bu dönem sizlerin desteğiyle bu müzenin yeniden yapılandırılmasını sağlamak istiyoruz. Gerçekten daha fazla kadınların üretimine, sanatının sergilenmesine yardımcı olacak bir mekan haline getirmek istiyoruz” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Geleneksel Kapı Tokmakları Sergisi Kent Müzesinde Görücüye Çıktı

İnegöl Belediyesi ile Bursa Olgunlaşma Enstitüsü iş birliğinde düzenlenen “Hayra Açılan Kapılar Geleneksel Kapı Tokmakları Sergisi” İnegöl Kent Müzesinde izlenime sunuldu. Olgunlaşma Enstitüsünün Seramik ve Cam Süsleme Teknolojileri Atölyesinde tasarlanan 30 eserden oluşan sergi, 06 Aralık tarihine kadar açık kalacak.

Bursa Olgunlaşma Enstitüsü Seramik ve Cam Süsleme Teknolojileri Atölyesinde tasarlanan ve İnegöl Belediyesi iş birliğinde Kent Müzesi sergi salonunda görücüye çıkan “Hayra Açılan Kapılar Geleneksel Kapı Tokmakları Sergisi” Perşembe günü açıldı. Bursa Olgunlaşma Enstitüsü Araştırma Bölümünün Bursa yöresi asırlık yapılarındaki kapı tokmakları araştırmasından yola çıkılarak hazırlanan ve 30 eserden oluşan sergi, 06 Aralık 2024 tarihine kadar İnegöl Kent Müzesi’nde ziyaret edilebilecek. 

İNEGÖL KENT MÜZESİ 170. SERGİSİNİ AÇTI

İnegöl Belediyesi, bu sergiyle birlikte Bursa Olgunlaşma Enstitüsü iş birliğinde 7’nci sergisini açmış oldu. Daha önce 2012 2019 yılları arasında 6 sergi çalışması yapılmıştı. Aynı zamanda “Hayra Açılan Kapılar Geleneksel Kapı Tokmakları Sergisi” İnegöl Kent Müzesinin kuruluşundan bu yana 170’inci sergisi olma özelliğini taşıyor.

ROMA VE OSMANLI DÖNEMİNE AİT TARİHİ YAPILARDAN ESİNLENİLEREK HAZIRLANDI

Sergi açılışı Perşembe günü 14.00’da Kaymakam Eren Arslan, Belediye Başkanı Alper Taban, Milli Eğitim Müdürü Halil İbrahim Zengin, Belediye Meclis Üyeleri, siyasi parti temsilcileri, Bursa Olgunlaşma Enstitüsü temsilcileri, kurum öğretmenleri ve öğrencileri ile davetlilerin katılımıyla gerçekleşti. Sergiyle ilgili bilgi veren Bursa Olgunlaşma Enstitüsü Seramik Bölümü Öğretmeni Fatma Kaçar, “Burada izleyeceğimiz eserler Roma ve Osmanlı dönemine ait Bursa’daki tarihi yapılarda bulunan kapılar ve kapı tokmaklarından esinlenerek hazırlandı. Osmanlıda kapıların ve tokmak çeşitlerinin farklı anlamları var. Bu bir kültür” dedi.

KAPI TOKMAKLARI ANADOLU’NUN YAŞAM TARZINI YANSITIYOR

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban ise kapı tokmakları ve halkalarının sanat tarihimizde önemli bir yere sahip olan kıymetli kültür mirası olduğuna dikkat çekti. Geleneksel Anadolu evlerinin kapı tokmaklarının işlevsel bir amaca hizmet etmenin yanında Anadolu’nun yaşam tarzını, sanat zevkini ve zanaat inceliklerini de yansıttığını kaydeden Başkan Taban, “Kapı, tüm dünyada olduğu gibi Anadolu evinde de önemli bir ögedir. Ailenin sosyal ve kültürel kimliğini belirler. Tokmaklar da aynı şekilde içeride yaşayan topluluğun sosyal durumunu simgeler. Bursa Olgunlaştırma Enstitüsü atölyelerinde 18. ve 19. Yüzyıllara ait Bursa bölgesi kapı tokmakları ve desenlerinden yola çıkılarak seramik ve tiffany vitray teknikleri kullanılarak şekillendirilen özgün tasarımlar oluşturuldu. Açılışını yaptığımız sergi 1 ay boyunca Kent Müzemizde açık olacak. Bu vesileyle sergi eserlerinin ve serginin hazırlanmasında emeği geçenlere de teşekkür ediyorum. Vatandaşlarımızı da sergiyi gezmeye davet ediyorum” diye konuştu.

Konuşmalar sonrası sergi açılışı gerçekleştirildi. Ardından misafirler sergiyi gezerek eserleri ilgiyle inceledi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Topaloğlu’ndan Türk Müzik Topluluğu’na ziyaret

Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, Kemer Belediyesi ATSO Eğitim ve Sanat Merkezi’nde çalışmalarını sürdüren Kemer Belediyesi Türk Müziği Topluluğu’nu ziyaret etti. 

 

Başkan Topaloğlu’nun girişimleriyle yer tahsisini Kemer Belediyesi’nin sağladığı ve ATSO tarafından yaptırılarak Kemer Belediyesi’ne devredilen Kemer Belediyesi ATSO Eğitim ve Sanat Merkezi’nde Kemer Belediyesi Gençlik Bando ve Orkestra Şefi Furkan Üstündağ eşliğinde çalışmalarına aralıksız devam eden Kemer Belediyesi Türk Müzik Topluluğu’nu ziyaret eden Başkan Topaloğlu, topluluk üyelerinin performansını izledi. 

 

Zaman zaman seslendirilen türkülere de eşlik eden Başkan Topaloğlu, “Furkan Üstündağ hocamız Kemer’e ayrı bir heyecan getirdi. Kemer Belediyesi olarak sanatsal faaliyetlere önem vermeye devam ediyoruz. Aralık ayında bir sıra gecesi programı düzenleyeceğiz. Sıra gecesinde Kemer Belediyesi Türk Müzik Topluluğu bir konser verecek. Kendilerine çalışmalarında başarılar diliyorum.” dedi. 

 

Şef Furkan Üstündağ ise yaptıkları çalışmalar kapsamında Türk halk, sanat ve pop müzikleri icra ettiklerini belirterek, kendilerine verdiği desteklerden dolayı Başkan Topaloğlu’na teşekkür ettiğini dile getirdi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, 110. Yıl etkinlikleri kapsamında şehir içi turnelerine Tuzla ve Sancaktepe’yle devam ediyor.

Şehrin her ilçesine oyunlarını ulaştırmayı hedefleyen Şehir Tiyatroları, Kasım ayı boyunca Tuzla, Sancaktepe, Güngören ve Bahçelievler’de seyirciyle buluşacak.

 

Arthur Miller‘ın yazdığı, Sabahattin Eyüboğlu-Vedat Günyol’un çevirdiği, Yiğit Sertdemir’in yönettiği “Cadı Kazanı”, 12 Kasım 2024 Salı günü 20.30’da Tuzla İdris Güllüce Kültür Merkezi’nde,

 

Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazıp yönettiği “Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin”, 14 Kasım 2024 Perşembe günü 20.30’da Sancaktepe Sahnesi Tayyip Erdoğan Kongre Merkezi’nde sahnelenecek.

 

110. Yıl Etkinlikleri Kapsamında Yeni Turneler Seyircilerimizi Bekliyor

 

İBB Şehir Tiyatroları 110. yıl etkinlikleri kapsamında Kasım ayında farklı kültür merkezlerinde ve sahnelerde, yeni oyunlarla turnelerine devam ediyor. Turne programı şöyle:

 

Oscar                                      19 Kasım     20.30    Güngören Erdem Bayazıt Kültür Merkezi

Cadı Kazanı                           26 Kasım     20.30     Yenibosna Enver Ören Kültür Merkezi

 

İstanbul’un her noktasına oyunlarını götürmeyi hedefleyen İBB Şehir Tiyatroları, klasik ve çağdaş oyunları İstanbul’un birçok ilçesinde seyirciyle buluşturmaya devam edecek.    

CADI KAZANI

Yıl 1692… ABD’de Salem kasabası…Cadılıkla suçlanan insanlar… Büyük tartışmalara, ardından işkencelere, nihayetinde de idamlara varan mahkemeler… Çıkarları için ‘liste’lerce insanları ölüme sürükleyen ‘insan’lar… İnancı kullanarak; önce toplumsal yaşamı, sonra hukuku, nihayetinde onuru yok etmeye çalışan ‘baştakiler’ ve buna sebep olmayı yahut seyirci kalmayı seçen halk… Tiyatro yazınının en önemli isimlerinden Arthur Miller’ın, 1952’de gerçek olaylardan yola çıkarak yazdığı bu ölümsüz eser; ilk kez Şehir Tiyatrosu’ndan seyircilerini selamlıyor.

Oyunda Berfu Aydoğan, Berna Adıgüzel, Burak Davutoğlu, Canan Kübra Birinci, Seda Yılmaz, Emre Çağrı Akbaba, Eraslan Sağlam, Ersin Sanver, Ezgim Kılınç, Fatma İnan, Engin Akpınar, Mehmet Bulduk, Nilay Yazıcıoğlu, Onur Demircan, Ozan Gözel, Rozet Hubeş, Selçuk Yüksel, Selen Nur Sarıyar, Zeki Yıldırım rol alıyor.

 

SEN İSTANBUL’DAN DAHA GÜZELSİN

Bir ailenin üç kadını; anneanne, kız ve torun… Üçünün ortak yazgısı, aynı mekanda, dile gelenlerden daha çok içlerinden sessiz sedasız geçen cümlelerde gizli… Erkeklerin yalnız ve eksik bıraktığı yaşamlarında, birbirlerine tutunurken ve giderek birbirine benzerken, geçmiş, şimdi ve gelecek içiçe geçiyor. Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin, İstanbul fonunda Ayfer, Başak ve Melis’in hikâyesini anlatıyor. Kadının değişmeyen hikâyesini…

“Kucağıma almışım seni… yürümüşüz beraber, çelik tellere bakmışım, çimentoya, karşıdan yeni yeni çıkan uzun binalara… yerdeki asfalta bakmışım… yolun yarısında yorulanların sigara dumanları arasından geçmişiz, ter kokusu her yer Allah kahretsin, “boğaz havasının içine ettiniz” diye bağırdım. ‘gel kız eve gidiyoruz, sen İstanbul’dan daha güzelsin’ O gün hayatımın en güzel günüymüş, meğerse…”

Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı, anlatı geleneğiyle tiyatronun çağdaş araçlarını buluşturan oyun, “üç anlatıcı”lı bir kurguyla ilerliyor. Mekânın birliğine hikâyenin parçalanmışlığı ekleniyor ve farklı bir kurgu ortaya çıkıyor. Bu kurgu, geçmiş, gelecek ve şimdide çakılı kalmış üç hikâyeyi birleştiriyor. Zamanla üç hikâye de tekleşiyor ve ‘kadın’ın hikâyesine dönüşüyor…

Oyunda Esin Umulu, Şebnem Köstem, Yeliz Şatıroğlu rol alıyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı