Yazar arşivleri: admin

Kadıköy’de Sağlıklı ve Mutlu Yaş Almak

Kadıköy’de Sağlıklı ve Mutlu Yaş Almak

Kadıköy’de ilçe nüfusunun yüzde 20’sinden fazlasını oluşturan ileri yaştaki vatandaşlar Kadıköy Belediyesi’nin çalışmalarıyla hayata daha çok bağlanıyor

Dünya Sağlık Örgütü, 1982 yılında yaşlılara gereken saygı ve sevginin gösterilmesi için 18-24 Mart tarihlerini “Yaşlılara Saygı Haftası” olarak ilan etti. Kadıköy Belediyesi; 65 yaş üstü bireylerin Kadıköy’de sağlıklı ve mutlu yaş almaları için sabah sporundan tiyatroya, el sanatlarından vapur gezisine, sıcak yemek ikramından, evde sağlık ve temizlik hizmetine kadar birçok hizmet sağlıyor.

SOSYAL YAŞAM EVLERİ
Kadıköy Belediyesi, 65 yaş üstü bireylerin yaşıtlarıyla bir araya gelerek hem iyi vakit geçirmeleri hem de üretmeleri için Sosyal Yaşam Evleri’ni hizmete açtı. Yaşam Evleri’nden ilki 4 Aralık 2013 tarihinde Sahrayıcedit Mahallesi’nde, ikincisi ise 21 Eylül 2017’de 19 Mayıs Mahallesi’nde açıldı. Sosyal Yaşam Evleri, ileri yaştaki kişilerin aktif ve sağlıklı yaş almalarına yardımcı, kişilere psikolojik destek vererek, sosyalleşmelerine ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunuyor, koruyucu, önleyici ve destekleyici hizmet veriyor. Tiyatro, dans, spor, el sanatları gibi çeşitli kurslar, geziler ve bilgilendirme seminerleri ile ileri yaştaki Kadıköylülerin hem keyifli vakit geçirmesi hem de yeni arkadaşlıklar kurması sağlanıyor.

ALZHEİMER MERKEZLERİ
Kadıköy’de Alzheimer merkezi ihtiyacının doğması üzerine harekete geçen belediye, 21 Eylül 2017’de Dünya Alzheimer Günü’nde 19 Mayıs Mahallesi’nde ilk Alzheimer Merkezi’ni hizmete açtı. İlk merkezin ardından taleplerin devam etmesi üzerine ikinci Alzheimer Merkezi’ni de 10 Aralık 2021’de Göztepe Mahallesi’nde hizmete soktu. Hastalığı nedeniyle sosyal izolasyon yaşayıp hızlı evre atlayan kişilerin hayatla bağlarının kopmamasını, sosyal becerilerini kaybetmemesini ve yaşam kalitelerini artırmayı amaç edinen merkezler, hasta yakınlarına destek olup onları bilinçlendirirken Alzheimer hastalığı hakkında da farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
Kadıköy’de ikamet eden 1. ve 2. evre Alzheimer hastalarına ve yakınlarına hizmet verilen merkezlerde bilinçlendirme toplantıları, eğitimler ve seminerler düzenleniyor. Fiziksel aktivitenin, sosyalleşmenin, müzik ile yapılan terapilerin hastalığın seyrini yavaşlattığı ile ilgili akademik çalışmaları baz alan ve çalışmalarını bu doğrultuda planlayan her iki merkez, hastalara yönelik zihinsel, psiko-motor, fiziksel ve sosyal aktiviteler yapıyor.

EVDE SAĞLIK HİZMETİ
Kadıköy Belediyesi, evden çıkamayan 65 yaş ve üstü Kadıköylülere 2013 yılından beri Evde Girişimsel Hemşirelik Hizmetleri veriyor. Kadıköy sınırları içinde oturan, evden çıkamayan, yatağa bağımlı, yürüme zorluğu çeken kişilere ücretsiz olarak verilen hizmetin içinde serum takma, damar yolu açma, kan alma, yara bakımı ve pansuman var. Hizmetten faydalanmak için Kadıköy Belediyesi Ambulans ve Evde Bakım Birimi çağrı merkezinin 444 0 197 nolu numarasını bir gün öncesinden arayıp randevu alabilirsiniz.

HASTA BAKIM KİTİ DESTEĞİ
Kadıköy Belediyesi, engel durumu ya da sağlık sorunları nedeniyle hasta bezi kullanımı zorunlu olan kişilere hasta bezi ve yatak koruyucu desteği sağlıyor. Evde bakıma muhtaç kişilerin kişisel hijyenlerinin sağlanması için de içinde vücut temizleme havlusu, vücut temizleme lifi gibi ürünlerin yer aldığı “Evde Hasta Kişisel Bakım Kiti” de veriyor. Engel durumu ya da sağlık sorunları nedeniyle yatağa bağımlı olarak yaşamını sürdürmek durumunda kalan ve tuvalet kullanımında zorluk yaşayan kişilere de elektrikli ya da manuel hasta yatağı, klozetli sandalye, walker, koltuk değneği gibi ürünler de ulaştırıyor.

EVDE TEMİZLİK HİZMETİ
Kadıköy Belediyesi’nin 2016 yılında yaşlı, engelli ve kronik sağlık sorunu olan Kadıköylüler için başlattığı “Evde Temizlik Hizmeti” ara vermeden devam ediyor. Ücretsiz olan hizmetten faydalanacak evler, sosyal hizmet uzmanı, sosyolog, psikolog tarafından yapılan incelemeler sonucunda belirleniyor. Evde Temizlik Hizmeti personeli, evleri detaylı bir şekilde temizleyerek ileri yaştaki bireylerin hijyenik bir ortamda sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam etmesini sağlıyor.

EVDE KUAFÖRLÜK HİZMETİ
Kadıköy Belediyesi, günlük yaşam aktivitelerini ve öz bakımlarını yerine getiremeyen 65 üstü bireyler ile fiziksel ve psikolojik engelleri nedeniyle öz bakımlarını yapamayan kişiler için 2014 yılında “Evde Kuaförlük” hizmetini başlattı. Ücretsiz olan kuaförlük hizmeti, Kadıköy Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü bünyesindeki alanında uzman kişiler tarafından veriliyor. Hizmet kapsamında el, ayak ve tırnak bakımı, saç kesimi ile boyaması ve sakal traşı yapılıyor.

SICAK YEMEK HİZMETİ
Sosyal ve ekonomik ihtiyaç sahibi olan, fiziksel, psikolojik ya da yaşa bağlı nedenlerle günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmekte zorluk yaşayan, yemeğini yapamayacak durumda olan 65 yaş üstü veya kronik sağlık sorunu olan bireylere sıcak yemek hizmeti de veriliyor.
 
ENGELSİZ TAKSİ
Tekerlekli sandalye kullanımına uygun olarak dizayn edilmiş özel donanımlı Engelsiz Taksi, ilçe sınırlarında ikamet eden engelli ya da hareket güçlüğü çeken yurttaşlara, refakatçi eşliğinde ücretsiz bir şekilde hizmet veriyor.

KADIKÖY HUZUR VAPURU
Kadıköy Belediyesi, 65 yaş üzeri Kadıköylülerin sosyal hayata katılımını arttırmak, komşuluk ilişkilerini güçlendirmek, kent yaşamında bir huzur molası sağlamak için Kadıköy Huzur Vapuru projesini hayata geçirdi. Proje ile İstanbul’un güzelliklerini müzik, ikramlar ve tatlı sohbetler eşliğinde görme fırsatı sağlanıyor.
 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Spora yeni başlayacak çocukların yapması gerekenler!

Spora yeni başlayacak çocukların yapması gerekenler!

 Spordan önce kardiyolojik muayenenin önemi

 Son yıllarda halı sahalarda, spor tesislerinde kalp krizi geçirerek hayatını kaybedenlerin sayısındaki artış dikkat çekiyor. Özellikle çocuklarda spora başlamadan önce yapılması gerekenleri Liv Hospital Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Meki Bilici anlattı.

 

Spor yaparken kalbimiz normalden çok daha fazla çalışır. Bunu yapabilmesi için herşeyden önce kalbimizin sağlam olması gerekir. Bilinen kalp hastalığı bulgularında kalp taraması yapılarak hastalara teşhis ve tedavi uygulanır. Ancak bazı kalp problemleri sinsi seyredebiliyor. Bazıları da ihmal edildiği için üzücü durumlara neden olabilmektedir. Bu nedenle sporla ilgilenen herkesin yılda bir kez kardiyolojik açıdan muayene olmasında yarar vardır. Eforla ortaya çıkan göğüs ağrısı, nefes darlığı, çabuk yorulma, fazla terleme, istirahat esnasında çarpıntı, spor yaparken bayılma gibi şikayetleri olan insanların muayenelerini ve EKO çekmelerini kesinlikle öneriyoruz. Bununla beraber seyrek olarak hiçbir şikayeti olmayan bir insan,   sinsi bir kalp hastalığı nedeniyle ilk bulgusunu kalp durması olarak da gösterebilir.

 

Spor öncesi kalp kontrolünde hangi testler yapılır? 

 

Sporla ilgilenen herkesin ayrıntılı bir kardiyolojik değerlendirmeden geçmesi şarttır. Bu incelemelerin en önemlisi iyi bir şekilde hastanın şikayetlerinin sorgulanması, tansiyon ölçümü, elektrokardiyografi ve ekoakardiyografik incelemedir. Bazı bireylerde efor testi, kan tahlili ve ritim holter çekilmesi de gerekebilir. Spor yapmadan önce yapılan incelemeler sayesinde hastadaki ritim problemeleri, damar darlıkları ve kalp kasındaki kalınlaşma dediğimiz hiçbir bulgu vermeyen bazı sağlık sorunlarının teşhisi ve tedavileri mümkündür. Bazı hastalar da ise efor ile ortaya çıkması ölümcül risk içeren durumlarda hastaya spor yapmamasını tavsiye etmemiz gerekebilmektedir. Bu hastalığı olan hastaların efor gerektiren yarışmalara katılması bazen ölümcül riskler içermektedir. Bu nedenle spor müsabakalarından önce kalp muayenelerinin yapılması şarttır.

 

Efor öncesi saptanabilecek kalp hastalıklarının tedavi edilmesi ve spor yapmasına izin verilmesi mümkündür. Çok nadiren bazı ölümcül ritmilerde ise heyecanın riskli durumlara neden olma ihtimali nendeniyle spor yapmasını yasaklayarak hastanın hayatının kurtarılması mümkündür.

 

Spora başlamadan önce hangi testler yapılmalı? 

 

İlk olarak hastanın şikayetleri ve tıbbi geçmişi sorgulanır. Ardından tansiyon ölçümü, elektrokardiyografi (EKG) ve ekokardiyografi (EKO) gibi temel incelemeler yapılır. Gerekli durumlarda efor testi, ritim holter ve kan tahlilleri gibi ek tetkiklere de başvurulabilir. Bu incelemeler sayesinde ritim bozuklukları, damar darlıkları ve kalp kası kalınlaşması gibi sinsi ancak ciddi sonuçlara yol açabilecek durumlar teşhis edilebilir. Eğer yapılan değerlendirmelerde riskli bir durum tespit edilirse, uygun tedavi planlanır ve gerektiğinde kişinin spora katılımı sınırlandırılır.

 

Hangi durumlarda spora izin verilmez?

 

Efor sırasında ölümcül risk taşıyan aritmiler veya kalp hastalığı tespit edilirse spor yapılması önerilmez. Ancak tedavi edilebilir durumlarda, uygun müdahaleler sonrasında spor yapmaya izin verilebilir. Nadir durumlarda heyecanla tetiklenebilen ölümcül aritmiler görülebilir. Heyecanın neden olabileceği riskler göz önünde bulundurularak kişinin spor yapması yasaklanarak hayatı kurtarılabilir.

 

Kalp hastalıklarının çocuklarda görülme sıklığı ve risk faktörleri nelerdir?  

 

Kalp hastalıklarının toplumda görülme sıklığı yaklaşık % 1 civarındadır. Eğer bireyin anne, baba veya kardeşlerinde herhangi bir doğumsal kalp hastalığpı varsa bu risk 4-5 kat artış gösterebilmektedir.

 

Hangi yaş grubundaki çocukların kalp kontrolünden geçmesi gerekir? 

 

Genellikle 7-8 yaşındna itibaren çocukaların efor gerektiren sporlara başlamaları mümkündür. Bu nedenle 7-8 yaşından itibaren yarışmalı sporlara katılan çocuklara yılda bir kez kalp kontrolü yapılması gerekmektedir. Yılda biz kez yapılmasında ki amaç, yıl içinde geçirdiği ve kalbi etkileme riski olan boğaz enfeksiyonu, covid, MİS-C ve gribal enfeksiyonların kalpte herhangi bir probleme yol açıp açmadığını kontrol etmektir. 

 

Kalp kontrolü yaptırmayan çocuklarda oluşabilecek riskler nelerdir? 

 

Eğer hastada riskli bir doğumsal kalp hastalığı varsa, veya önemli bir ritim problemi varsa hastanın spor yaparken bayılması veya ölme riski mevcuttur. Göğüse sert bir şekilde çarpan top, golf sopası veya sert bir çarpışma nadiren ventriküler taşikardi veya ventriküler fibrilasyon dediğimiz ölümcül aritmilere neden olabilir. Bu nedenle bu tip çarpışmalardan sonra en ufak bir şüphede hastanın 112 ile acilen kardiyoloji uzmanı bulunan bir merkeze transferi yapılmalıdır.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bahar aylarında artan alerjik burun akıntısına dikkat!


Bahar aylarında artan alerjik burun akıntısına dikkat!

Vücudun bazı maddelere normalden daha fazla tepki verdiğini belirten uzmanlar bu durumun sonucunda alerji ortaya çıktığını söylüyor.

Alerjik rinitin burun akıntısına neden olan yaygın bir alerji türü olduğunu dile getiren Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, alerjiyi tetikleyen maddelerden uzak durmanın en önemli korunma yöntemi olduğunu aktardı. Antihistaminik ilaçlar ve kortizonlu burun spreyleriyle semptomların kontrol altına alınabileceğini ifade eden Rahimi, Alerjik rinit ise mevsimsel olur ya da yıl boyu devam eder.” vurgusunu yaptı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, özellikle bahar aylarında sıklıkla görülen alerjik burun akıntısı hakkında bilgi verdi. 

Kişiler hangi maddeye karşı alerjisi olduğunu test etmeli…

‘Alerjik rinit’in burun akıntısı demek olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, “Vücudun normalden daha fazla reaksiyon vermesi durumu alerji olarak adlandırılır.” dedi.

Alerji semptomlarını anlamak için ise mekanizmayı anlamak gerektiğini aktaran Rahimi, “Genellikle alerjinin bulunduğu üç yer vardır. Birincisi alerjik rinit, ikincisi akciğerlerde olan alerjik astım ve üçüncü ise ciltte bulunan ürtikerdir. Vücutta hangi maddelere karşı alerjinin olduğunu kişinin ilk önce kendi test etmeli. Örnek olarak mevsimsel polenlerin uçması ve reaksiyon olarak burun akıntısı, öksürme gibi belirtiler görülmesine mevsimsel alerjik rinit denir.” şeklinde konuştu.

Alerjiyi engellemek için tetikleyiciden  uzak durulmalı 

Tedavinin birinci şartının bilinçlenmek ve alerjiyi uzak tutmak olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, “Kişinin kendisi de alerjiyi anlayabilir. Ancak bazen yeterli olmayabilir, bu durumda da hastanelerde laboratuvarlarda bazı testler yapılabilir.” dedi.

Bulgular tespit edildikten sonra ilaç tedavilerine başlandığını ifade eden Rahimi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Özellikle alerjik rinit için antihistaminik kullanır ancak yan etki olarak uyku sersemliği yaptığı için tercih edilmez. Alerji sadece burunda ise etkili olarak kortizonlu burun spreyleri kullanılır. Burun spreyleri ikiye ayrılır. Kortizonlu spreyler ve kortizonsuz spreyler. Kortizonlu spreylerin çok fazla yan etkisi yoktur ve uzun zaman kullanılabilir. Kortizonsuz spreylerin ise bağımlılık yapma etkisi vardır ve uzun süre kullanılmaz.

Burundaki kozada ödem oluştuğu zaman sinüslerin kapakları tıkanır ve boşalamadığı için alerjik rinite bağlı sinüzite gelişir.   Bir diğer alerji türü ise poliptir. Burunda olmaması gereken yumuşak beyaz dokulu etler bulunur. Alınmaması durumunda büyüme gösterir ve cerrahi müdahale edilmesi gerekir. Etler alınsa bile alerjik reaksiyon hala devam edebilir. Bu süreç devam ederken doktorun verdiği spreyler kullanılmaya devam edilir. Alerjinin cerrahi müdahalesi bulunmaz. Alerjik spreyler; akıntı, kaşıntı ve burun tıkanıklığını giderir.”

Alerjik rinit, mevsimsel ya da bütün yıl görülebilir… 

Geçmeyen burun akıntısının alerjik kaynaklı olup olmadığı konusunu değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi K. Ali Rahimi, “Burun akıntısı bir göstergedir. Sinüzit, burun etleri, polip ya da alerji var mı diye bakılması gerekir. Bunun için de muayene olunmalı. Muayene olurken endoskopi ve önlü arkalı burun tomografisi çekilmesi gerekir. Sonuca göre de tedavi uygulanır.” dedi.

Alerji, nezle ve soğuk algınlığı arasındaki farklara da değinen Rahimi sözlerini şöyle tamamladı:

“Alerjik rinitte; hapşırma, akıntı, kaşıntı ve burun akıntısı bulunur. Vücut kırgınlığı, ateş ve vücut titremesi gibi bulgulara rastlanmaz. Gribal enfeksiyonlar bir süre sonra kendiliğinden geçer. Nezle ve soğuk algınlığı viral enfeksiyonlar olduğu için antibiyotik kullanılmasa bile geçer. Alerjik rinit ise mevsimsel olur ya da yıl boyu devam eder.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sağlık Çalışanlarına Anlamlı Ziyaret

Sağlık Çalışanlarına Anlamlı Ziyaret

 

Kahramankazan Belediye Başkanı Selim Çırpanoğlu, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla Kahramankazan Devlet Hastanesi’ni ziyaret etti. Sağlık çalışanlarına çiçek takdim eden Başkan Çırpanoğlu, özverili çalışmalarından dolayı teşekkür etti.

 

Sağlık personeliyle bir araya gelip sohbet eden Başkan Çırpanoğlu, sağlık çalışanlarının toplum için taşıdığı öneme vurgu yaptı. Vatandaşlarla da yakından ilgilenen Başkan Çırpanoğlu, tedavi gören hastalara geçmiş olsun dileklerini iletti.

 

Sağlık çalışanlarımız, fedakarlıklarıyla toplumun en büyük kahramanlarıdır diyen Başkan Çırpanoğlu: “Gece gündüz demeden, büyük bir özveriyle çalışan sağlık kahramanlarımızın emekleri asla ödenmez. Tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

The Annesi Ninja filmi sete çıktı!

The Annesi Ninja filmi sete çıktı!

 

Özge Gürel ve Fatih Gühan’ın başrollerini paylaştığı, Avşa adasında çekimleri başlayan The Annesi Ninja setinden ilk kareler geldi.

Özge Gürel ve Fatih Gühan’ın başrollerini paylaştığı, Avşa adasında çekimleri başlayan The Annesi Ninja setinden ilk kareler geldi.

Yapımcılığını Alper Aydın’ın üstlendiği Sev Yapım imzalı sanat filmi The Annesi Ninja filmini senaryosunu da kaleme alan Sinan Yabgu Ünal yönetiyor. Yer aldığı dizi ve filmlerle yurt dışında da geniş hayran kitlesine sahip başarılı oyuncu Özge Gürel’in başrolü Kızılcık Şerbeti ile yıldızı parlayan Fatih Gühan ile paylaştığı filmin görüntü yönetmenliğini Sonbahar, Atiye, Şahsiyet, Boğa Boğa gibi yapımlara imzasını atan Feza Çaldıran yapıyor. Filmin müziklerini ise Korhan Futacı Londra’da hazırlayacak.

Çıkar konuşunca, vicdan susar! 

Yazar Cemil Meriç’in “Çıkar konuşunca, vicdan susar” sözünü sorgulatacak olan filmin konusu ise şöyle; “İki sevgili Kerim (Fatih Gühan) ve Melis (Özge Gürel), Kerim’in annesiyle ve eski aşkıyla anılarının dolu olduğu adaya, iki günlüğüne tatile gelirler. Ancak o iki günlük tatil sadece  iki saat sürecektir. Bu kısa sürede Kerim, başka birinin vicdanını sorgularken, kendi vicdanıyla sert bir şekilde yüzleşir. Melis’i ise bambaşka bir süreç beklemektedir; duygularına mı yoksa aklına mı teslim olacaktır. Adadaki anıları ikisinin hayatında da gerilimi bol izler bırakacaktır.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bayramda İstanbul’dan uzaklaşmadan tatilin keyfini çıkarın!

Bayram tatilinde şehrin karmaşasından uzaklaşmak, doğayla iç içe huzurlu bir tatil yapmak isteyenler için Şile Gönen Hotel, benzersiz bir kaçış noktası sunuyor. Modern mimarisiyle zarafet ve konforu harmanlayan otel, dinginliğin tam kalbinde, ama şehre bir adım mesafede.

Bayram tatilinizi unutulmaz kılmak için hazırlanan özel aktivitelerle dolu dolu bir deneyim sizi bekliyor! Sabahları güne dingin bir yoga seansı ile başlayabilir, gün boyu doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Akşamüstü, ateş çukuru başında sıcak şarabınızı yudumlayarak huzurun keyfini sürerken, geceleri DJ performansı ile ritmi yakalayabilirsiniz. Çocuklar için düzenlenen özel film gösterimleri de tatilinizi ailecek daha keyifli hale getiriyor.

Kolay ulaşılabilir konumu sayesinde yolculuk stresini geride bırakarak tatilin keyfini doyasıya çıkarmanıza olanak tanıyan Şile Gönen Hotel, deniz havasını içinize çekerek doğayla bütünleşeceğiniz huzur dolu bir atmosfer sunuyor. Çocuklar için özel eğlence ve dinlenme alanlarıyla, tüm ailenin keyif alacağı bir tatil sunan Şile Gönen Hotel’de ailenizle birlikte dinlenmenin ve huzurun tadını çıkarın. Özenle planlanmış bayram tatili paketleri ise tatil keyfinizi ikiye katlıyor.

Misafirlerine özel bir gastronomi deneyimi sunan Şile Gönen Hotel, yöresel ürünleri özenle seçerek bu ürünleri modern dokunuşlarla yeniden yorumluyor. Şile’nin balıkçı teknelerinden alınan deniz mahsülleri, Şile Yeryüzü Pazarı ve bölgedeki köylerden temin edilen malzemeler ile hazırlanan zengin açık büfe ve serpme kahvaltıları ve bayram sofraları tatilinizin bir diğer keyfi oluyor.

Otelin içinde yer alan 2022 World Luxury Spa Awards ödüllü Qualia Wellness & Spa, ise sizi bedenlerinizi ve zihinlerinizi şımartacak unutulmaz bir deneyime davet ediyor. Sağlık kulübünde enerjinizi tazeleyerek ruhunuzu yeniden keşfedebilir, spa, sauna ve buhar odasının rahatlatıcı etkisiyle fiziksel ve zihinsel olarak yenilenebilirsiniz. Taylandlı uzman masaj terapistlerinin sihirli dokunuşlarıyla stresten arınabilirsiniz.

Otelin her biri Karadeniz’in büyüleyici manzarasına sahip odalarında, günbatımını izleyerek, denizin huzur veren sesini dinleyebilirsiniz. Tatiliniz boyunca huzur, konfor ve estetiği bir arada yaşarken, ailenizle birlikte unutulmaz anılar biriktireceğiniz eşsiz bir tatil deneyimi sizi bekliyor.

Detaylı bilgi ve rezervasyon için silegonen.com adresini ziyaret edebilir veya @silegonenhotel sosyal medya hesabını takip edebilirsiniz.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

AASSM Orkestrası, yılın ilk konserini veriyor

AASSM Orkestrası, yılın ilk konserini veriyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Senfoni Orkestrası, yılın ilk konserini 20 Mart Perşembe günü saat 20.30’da Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM) Büyük Salon’da veriyor. Elanie Kelly şefliğinde yapılacak konserin solistliğini ise Kartal Karagedik üstleniyor.

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Büyük Salon, İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Senfoni Orkestrası’nın konserine ev sahipliği yapacak. 20 Mart Perşembe günü saat 20.30’da düzenlenecek konser, orkestranın yeni yıldaki ilk konseri olma özelliğini de taşıyor. Kulakların pasını silecek konserde şef Elaine Kelly de Türkiye’ye ilk kez konuk olacak. Muhteşem konserin solistliğini Kartal Karagedik yapacak.

Konserin biletleri kultursanat.izmir.bel.tr adresinden, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, İsmet İnönü Sanat Merkezi ve Konak Vapur İskelesi gişelerinden satışa sunuluyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Zihinsel esnekliğe sahip kişiler tükenmiyor!

Zihinsel esnekliğe sahip kişiler tükenmiyor!

Tükenmişlik sendromuna maruz kalan kişilerin çocukluklarında aşırı korumacı bir şekilde büyütülen kişiler olduğunu ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Genellikle, sıkıntıya gelemeyen, yüksek tempoya ayak uyduramayan, konforuna düşkün, her şeyi kolay elde etmeye alışkın ve çocukluğundan beri zorluklarla karşılaşmamış kişilerde tükenmişlik sendromu daha sık görülüyor.” dedi.

Stres yönetimini başarabilen kişilerin, tükenmişlik sendromuna maruz kalmadıklarını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Esnek olmayı başarabilen, zihinsel esnekliğe sahip kişiler tükenmişlik sendromuna girmiyorlar.” diye konuştu.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tükenmişlik sendromu konusunu değerlendirdi.

Tükenmişlik sendromunda çökkünlük hali ortaya çıkıyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tükenmişlik sendromunun depresyonun alt gruplarından biri olduğunu kaydederek, “Tükenmişlik sendromu, depresyondan farklı olarak sebebinin bilindiği bir durumdur. Depresyonda sebep genellikle tek bir faktörle açıklanamazken, tükenmişlik sendromunda genellikle kişinin aşırı stres yüklenmesi (iş stresi, içsel stres, dış kaynaklı stres gibi) ve bu stresi yönetememesi sonucu ortaya çıkan bir çökkünlük halidir. Kişi kendini tükenmiş hisseder. Bu duruma enerji kaybı, yorgunluk ve motivasyon eksikliği eşlik eder. Kişi idealleri, hedefleri ve beklentilerini karşılayamadığı için sürekli yetersiz hisseder. Bu yetersizlik hissi, çökkünlüğü artırır ve kişi bir kısır döngüye girer. Tükenmişlik sendromunun ilerlemesi kronik yorgunluk sendromuna dönüşebilir. Kronik yorgunluk sendromunda karaciğerin çalışması yavaşlar, bağışıklık sistemi zayıflar ve kişi günlük aktivitelerini bile yapmakta zorlanır hale gelir.” dedi.

Kişiyi hasta eden stres değil, strese verdiği cevaptır!

Depresyonun sekiz ana belirtisinden bazılarının tükenmişlik sendromunda daha baskın olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“Bu belirtilerden ikisi temel belirtilerdir. Birincisi, kişide elem, keder, hüzün duygusunun olduğu depresif ruh hali; ikincisi ise ilgi ve enerji azalması, yani hayata, güzelliklere, olumlu şeylere karşı ilgi azalması ve hiçbir şeyden zevk alamama duygusudur. Bu duygulardan sonra unutkanlıklar başlar, düşünce akışı yavaşlar ve zihinsel enerji azalır. Kişi olaylara karar verirken yavaşlar ve 30 yaşında olmasına rağmen kendini 80 yaşında gibi enerjisiz hisseder. Uyku düzeni bozulur; bazı kişilerde aşırı uyku hali görülürken, bazılarında uykusuzluk yaşanır. İştah da bozulur; bazı kişilerde duygusal açlık oluşur ve aşırı yeme eğilimi görülürken, bazılarında yemekten içmekten kesilme ve çöküntü yaşanır. Tükenmişlik sendromunda temel sorun enerji azalmasıdır. Depresyonda olumsuz düşünceler yaygınken, tükenmişlik sendromunda yetersizlik düşünceleri (yapamayacağım, edemeyeceğim gibi negatif düşünceler) daha belirgindir. Aslında o kişiye hasta eden stres değil, strese verdiği cevaptır. Tükenmişlik sendromu her meslekte olmaz. Tükenmişlik sendromunun çok olduğu iki meslek var. Biri sağlıkçılar, diğeri eğitimciler. Oyunculukta da var.”

Çocukluklarında aşırı korumacı bir şekilde büyütülen kişilerde görülüyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tükenmişlik sendromunun iş yoğunluğu, iş stresi ve yüksek beklentilerle ilişkili olduğunun bilindiğini ifade ederek, “Ancak, beklentileri karşılayamayan birçok çalışan olmasına rağmen, bu durum herkeste tükenmişlik sendromuna yol açmıyor. Genellikle, sıkıntıya gelemeyen, yüksek tempoya ayak uyduramayan, konforuna düşkün, her şeyi kolay elde etmeye alışkın ve çocukluğundan beri zorluklarla karşılaşmamış kişilerde tükenmişlik sendromu daha sık görülüyor. Tükenmişlik sendromuna maruz kalan kişilere baktığımızda, çocukluklarında aşırı korumacı bir şekilde büyütülen kişiler olduğunu görüyoruz.” ifadesinde bulundu.

Asıl zafer stres karşısındaki dik duruştur

Zora talip olmayan, mücadeleci olmayan, riski sevmeyen kişilerin birdenbire yoğun bir tempoya girdiklerinde “Yapamayacağım” şeklinde bir yetersizlik hissettiklerini anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Belki o an, o durum kişi için bir fırsata dönüşebilirdi. ‘Bunu nasıl yaparım?’ sorusuna odaklanarak durumu aşabilirlerdi. Ancak ‘Ben yapamıyorum’ diyerek aşırı bir zihinsel şartlanma oluşmuş ve kendilerini bırakmış durumdalar. Hayatta asıl zafer başarılı olmak değildir. Asıl zafer stres karşısındaki dik duruştur. Bunu başarabilmektir. Onlarda tükenmişlik sendromu olmaz. Tutkulu projesi olan kişide olmaz. O kişi yorgunluk falan dinlemez. Günlerce uykusuz kalabilir. Uğruna yorulacak ideali vardır kişinin. Yüksek bir ideali olan kişiler kolay kolay tükenmiş sendromuna düşmüyor.” şeklinde konuştu.    

Stresi gülerek küçült!

90 yaşın üzerinde ve dinamik bir hoca olan Nobel ödüllü psikiyatrist Eric Kandel’i örnek veren Prof. Dr. Tarhan, Kandel’in yaşlılıkta enerjik olmanın sırrını ‘her şeyin iyi yönüne bakmak’ olarak ifade ettiğini söyledi.

Stresin yönetimi ve beyin kimyasının tükenmişlik sendromundaki rolüne dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, stresin yüzüne gülündüğünde küçüldüğünü, korkulduğunda ise büyüdüğünü, kişinin “yapamayacağım” dediği anda negatif bakış açısıyla durumun daha da kötüleştiğini, tükenmişlik sendromunun da yönetilebilir bir durum olduğunu, ancak belli bir noktadan sonra beyin kimyasının bozulduğunu ve ilaç tedavileri veya manyetik uyarım tedavileri gibi yöntemlere ihtiyaç duyulabildiğini ifade etti.

Prof. Dr. Tarhan, ilaç ve nöromodülasyon tedavileriyle beyin kimyasının düzeltilmesi gerektiğini, çünkü beyindeki altyapı iyileştiğinde sorun çözme yeteneğinin geri kazanılacağını ve tam iyileşmenin ancak biyolojik boyutun tedavi edilmesiyle mümkün olacağını dile getirerek, “Tükenmiş sendromunun biyolojik boyutunu tedavi etmeden tam tedavi yapamayız.” dedi.

Stresini yönetebilen tükenmiyor!

Tükenmişlik sendromunun, beklenti seviyesi yüksek kişilerde daha sık görüldüğünü belirten Prof. Dr. Tarhan, “Hayattan beklentileri yüksek olanlar, bu beklentileri karşılayamadıklarında kendilerini bırakırlar ve tükenmişliğe teslim olurlar. Bu kişiler, bir nevi yenilgiyi kabul etmiş gibi davranırlar. Gerçekçi olmayan, kendi seviyelerinin üstünde hedefleri olan ve beklentileri yüksek olanlar, hayal kırıklığına daha kolay kapılırlar ve bu hayal kırıklıkları onları depresif hale getirir. Aslında stres yönetimini yapamamak da tükenmişlik sendromunun bir parçasıdır. Stres yönetimini başarabilen kişiler, tükenmişlik sendromuna maruz kalmazlar.” şeklinde konuştu.

Tükenmişlik sendromuna yatkın kişilik tiplerinden ilki A tipi kişilikler!

Tükenmişlik sendromuna yatkın kişilik tiplerinden ilki, A tipi kişilikler olduğunu, bu kişilerin genellikle yakınmacı ve mükemmeliyetçi olduklarını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “A tipi kişiler, adeta bir sünger gibi her şeyi içlerine alıp çökerler, sürekli yakınırlar ve olayların hep olumsuz yönlerini görürler. Kısa sürede çözülebilecek bir problemi bile uzun uzun düşünerek kendilerini yıpratırlar. Beyinleri sürekli savaş halindeymiş gibi çalışır.  Uzun süreli stres altında kalan kişilerde beyin, sinyal akışı yavaşladığı için delta dalgaları gibi yavaş dalgalar üretmeye başlar. Bu da beynin uykudaymış gibi çalışmasına ve kişinin kendisini enerjisiz, güçsüz ve zayıf hissetmesine neden olur.” ifadesinde bulundu.

C tipi kişiler de hayatlarının ilerleyen dönemlerinde yalnız kalmaya mahkumdur

Diğer bir kişilik tipinin ise C tipi kişiler olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“Bu kişiler, sempati yoksunu ve çıkarcıdırlar. Her olayı kendi çıkarları doğrultusunda değerlendirirler, kendilerini özel, önemli ve üstün görürler ve herkesin onlara hizmet etmesi gerektiğine inanırlar. Bu kişiler, ‘teflon tava’ olarak da adlandırılırlar. Ancak, teflon tavaların ömrü sınırlıdır; teflon kısmı döküldüğünde işe yaramaz hale gelirler. C tipi kişiler de hayatlarının ilerleyen dönemlerinde yalnız kalmaya mahkumdurlar. Yalnız kaldıklarında ise, suçu kendilerinde aramak yerine insanları suçlarlar.”

Esnek kişiler tükenmişlik sendromuna girmiyor

Şükran duygusunun beyinde mutluluk hormonu salgılanmasına yardımcı olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Bir de idealleri olan B tipi kişiler var. B tipi kişiler, olaylar karşısında esneyebilen, tekrar eski haline gelebilen ‘kauçuk’ gibi kişilerdir. Elastiktirler ve bilişsel esnekliğe sahiptirler, inatçı değillerdir. Esnek olmayı başarabilen, zihinsel esnekliğe sahip kişiler tükenmişlik sendromuna girmiyorlar. Genetik yatkınlıkları olsa bile, stresi yönettikleri için beyin serotonin ve dopamin seviyelerini rahatlıkla dengeleyebiliyorlar.” diye konuştu.

İnsan ilişkilerinde sosyal sermayenin üç temel ayağı bulunduğunu, bunların iletişim biçimleri, problem çözme stili ve stres yönetme stili olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Tükenmişlik sendromu yaşayan kişilerde bu üç alanda da genellikle olumsuzluk görülür. Olumsuz senaryolar yazarlar ve hep karanlık tarafa bakarlar.” dedi.

Hayatta acı, tatlı her türlü olay var!

Hayatta acı, tatlı her türlü olayın olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Ancak hayatınızı nasıl şekillendireceğiniz, bu olaylar içerisinden hangilerini seçerek ilerlediğinize bağlıdır. İşte bu nedenle, umut duygusunu yüksek tutmak ve her olayda pozitif bir şey, bir çözüm yolu bulabilmek mutluluk biliminin temel stratejisidir. Pozitif bir duygu durumuna sahip olmak, pozitif iletişim kurabilmek, dayanıklılık, metanet ve sebat gösterebilmek bu stratejinin önemli unsurlarıdır.” açıklamasında bulundu.

Başarı yolunun en büyük düşmanları tembellik, bencillik ve kolaycılık!

Akıllı insanın, stratejik düşünen ve orta-uzun vadeli düşünen insan olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tarhan, “Sadece bugünü düşünen insan akıllı değildir. Eğer siz insansanız, bir gelecek vizyonunuz olacak, uzun vadeli düşüneceksiniz, anlam ve amacınız olacak. Uğrunda yorulacağınız ve emek vereceğiniz bir anlam ve amacınız olursa, o zorluklara dayanma becerisini geliştirirsiniz. Yaşamdaki sosyal ve duygusal becerilerinizi geliştirirsiniz ve hayattaki yolda ilerlersiniz. Başarı yolunda giderken en büyük düşmanlarımız tembelliğimiz, bencilliğimiz ve kolaycılığımızdır.” dedi.

Kendi sınırlarımızı bilemezsek tükenmişlik rolüne gireriz

Tükenmişlik sendromunda en önemli faktörün negatif duyguların yüksek seviyede olması olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Her şeye hükmedemeyiz ve her şeyi yönetemeyiz. Kendi sınırlarımızı ve haddimizi bilemezsek çaresiz kalırız ve tükenmişlik rolüne gireriz. Halbuki, insanın değiştirebileceği ve değiştiremeyeceği şeyler vardır. Gücümüzün yettiği ve yetmediği, kontrol edebileceğimiz ve edemeyeceğimiz şeyler mevcuttur. İşte burada, aklımızı kullanarak bunların sınırlarını belirlemeliyiz. Kontrol edemiyorsak, onunla ilgili doğru pozisyon almalıyız. Kötülükler, problemler ve stres her zaman var olacaktır. Önemli olan, onlara karşı doğru pozisyon alarak hedefimize ulaşmaktır. Zorluklara dayandıkça uzun ömürlü bir çınar gibi ayakta kalabiliriz.” diye konuştu.

Hırs ve kolay yoldan kazanma isteği tuzaklara düşürüyor!

Sosyal medyada yansıtılan gerçekliklerin kişileri tükenmişliğe götürüp götürmediği konusuna ilişkin de Prof. Dr. Tarhan, “Sosyal medya bize sahte bir dünya, sahte bir gerçeklik ve sanal bir ortam sunuyor. Bu durum, dolandırıcılığın ve siber kumar gibi oyunların artmasının sebeplerinden biri olarak gösterilebilir. Çünkü insanlar kolay yoldan, aşırı hırslı bir şekilde başarı elde etmek istiyorlar ve bu tür tuzaklara düşüyorlar. Hayattaki birçok zevkte de gerektiğinde vazgeçmeyi başarmak gerekir. Vazgeçemediği zaman insan depresif olmaya ve tükenmişlik sendromuna yakalanmaya aday hale geliyor.” dedi.

Kendimizi terbiye etmek insan için yalnızlığın bir çaresi…

“Kalabalık yalnızlık” konusuna da değinen Prof. Dr. Tarhan, “Türk Dil Kurumu’nca 1 milyonun üzerinde kişinin katıldığı oylamada ‘kalabalık yalnızlık’ kelimesinin seçilmesi, Türkiye gibi sıcak ve yakın ilişkilerin yaşandığı, çat kapı girilen bir toplum için oldukça çarpıcı bir sonuçtu. Bu durum, küresel salgının bize de yansıdığını gösteriyor. Kalabalık içinde yalnız olmak, mutlu olmamak anlamına geliyor. Çünkü insan ilişkisel ve sosyal bir varlık, yalnız olduğunda kendini kötü ve mutsuz hissediyor. Cezaevinde 15 günden fazla hücre hapsi, Dünya Af Örgütü tarafından işkence olarak görülüyor. Bu kadar uzun süre bir ortamda kalmak şizofrenik etki yaratıyor ve aklın sağlığını bozuyor. Ancak bazı insanlar var; seçilmiş yalnızlık yaşıyorlar ve bu durumdan mutlu oluyorlar. Kendimizi terbiye etmek insan için yalnızlığın bir çaresidir. Bunlara seçilmiş yalnızlık deniyor. Bu tabii bilgeliğin en üst makamı.” şeklinde sözlerini tamamladı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Karşıyaka Belediyesi’nden 18 Mart’ta anlamlı gösteri: ‘Bir Ulus Doğuyor’

Karşıyaka Belediyesi’nden 18 Mart’ta anlamlı gösteri: ‘Bir Ulus Doğuyor’

Karşıyaka Belediyesi, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde ‘Çanakkale: Bir Ulus Doğuyor’ adlı müzikal gösteriyi izleyiciler ile buluşturacak. 18 Mart Salı günü Bostanlı Suat Taşer Sanat Merkezi’nde sahnelenecek gösteride türküler ve danslı anlatımla Çanakkale Destanı canlandırılacak. Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, “Çanakkale Destanı’nı, sanatın gücüyle sahneye taşıyarak hem kahramanlarımızı anacak hem de bu bilinci gelecek nesillere aktaracağız. Tüm vatandaşlarımızı bu anlamlı etkinliğe bekliyorum” dedi.

18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümü, Karşıyaka’da özel bir gösteriyle kutlanacak. Karşıyaka Belediyesi tarafından hazırlanan ‘Çanakkale: Bir Ulus Doğuyor’ adlı müzikal gösteri, 18 Mart Salı günü saat 20.30’da Bostanlı Suat Taşer Sanat Merkezi’nde izleyicilerle buluşacak. Katılımın ücretsiz olduğu bu anlamlı gösteride Karşıyaka Belediye Orkestrası, Belediye Tiyatrosu ve Halk Dansları Topluluğu sahne alacak. Türk milletinin kaderini değiştiren Çanakkale Destanı, müzik, tiyatro ve dansın birleşimiyle sahneye taşınacak.

FOTOĞRAFLAR CANLANDIRILACAK
Müzikal gösteri öncesinde Suat Taşer Sanat Merkezi’nin girişince bir müze oluşturulacak ve daha önceden belirlenen Çanakkale Zaferi ile ilgili fotoğraflar, canlı heykel performans sanatçıları tarafından canlandırılacak. Vatandaşlar saat 19.45’ten itibaren müzeyi ziyaret edip, performans sanatçılarını izleyebilecek. Ayrıca, katılımcılara Çanakkale Savaşı’nda Türk askerlerinin öğününü oluşturan hoşaf ve ekmek ikram edilecek.

“O DESTAN, HALA BİZE YOL GÖSTERİYOR”
Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, “110 yıl önce Çanakkale’de yazılan destan, bugün hala bize yol gösteriyor. O büyük kahramanları anmak ve mücadelelerini gelecek nesillere aktarmak en önemli sorumluluğumuz. Hazırladığımız bu gösteriyle Çanakkale ruhunu sahneye taşıyacak, başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere canlarını vatanımız için feda eden kahramanlarımızı bir kez daha saygı ve minnetle anacağız. Tüm vatandaşlarımızı 18 Mart salı akşamı Suat Taşer Sanat Merkezi’ne bekliyorum” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bakırköy’de Ramazan Etkinlikleri Devam Ediyor

Bakırköy’de Ramazan Etkinlikleri Devam Ediyor

Bakırköy Belediyesi, Ramazan ayı için hazırladığı etkinliklerde çocuklar için birbirinden eğlenceli tiyatro ve oyunlar gerçekleştirmeye devam ediyor. “Limon Abla” çocuk eğlencesi ile minikler keyifli vakit geçirirken, dağıtılan ikramlıklar ile de aileler eski ramazan günlerinin ruhunu yaşadı.

Ramazan ayı için bir dizi etkinlik düzenleyen Bakırköy Belediyesi, her kesimden vatandaşa keyifli anlar yaşatmaya devam ediyor. İspirtohane Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikler kapsamında bu hafta çocuklar eğlenceli bir etkinlikle buluştu. Gerçekleştirilen “Limon Abla” etkinliği ile minikler dans edip yarışırken, bahçede de eski ramazan günlerini hatırlatan patlamış mısır, şeker macunu ve pamuk şekeri ikramında bulunuldu. Ramazan etkinlikleri kapsamında çocuklar hafızalarında kalacak anlar yaşarken, yetişkinler de ramazanın manevi atmosferinde bir araya geldi.

Önümüzdeki haftalarda gerçekleşecek program şu şekilde:

22 Mart Cumartesi, 20.30-22.00: Hacivat Karagöz Oyunu, Vantrolog, Jonglör, Sihirbazlık Gösteri / İkramlık

29 Mart Cumartesi, 20.30-22.00: Limon Abla Çocuk Eğlencesi/ İkramlık

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı