Yazar arşivleri: admin

Okul öncesi disleksi belirtilerine dikkat!

Özgül öğrenme güçlüğü olarak da anılan disleksi, çocuğun akademik başarısını etkilerken sosyal ilişkilerde zorluklar yaşamasına neden olabiliyor. Disleksinin erken dönemde anlaşılması halinde olumsuz etkilerinin azaltılabileceğini belirten İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Hale A. Kahyaoğlu Çakmakcı, okul öncesindeki dönemde çocuğun iyi gözlemlenmesi gerektiğini söyledi. Çakmakcı, konuşmada gecikme, konuşurken yakın hecelerle seslerin karıştırılması, yön-zaman kavramlarının karıştırılması ve baskın eli seçmede zorluk gibi sorunların mutlaka dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Hale A. Kahyaoğlu Çakmakcı, disleksiye ilişkin değerlendirmede bulundu.

Okuma, yazma ve dil becerilerinde zorlanma yaşanır

Disleksinin nörogelişimsel öğrenme bozukluğu olduğunu belirten Kahyaoğlu Çakmakcı, “Diğer adıyla özgül öğrenme güçlüğü, seslerle harflerin arasındaki bağlantıyı işlemedeki güçlük nedeniyle ortaya çıkan bir öğrenme bozukluğudur. Disleksili bireylerde görme ve işitme ile ilgili organik patolojiler olmaksızın okuma, yazma ve dil becerilerinde zorlanma yaşanmaktadır” dedi.

20 kişilik sınıfta en az 1 çocukta disleksi görülüyor

Toplumda bilinenin aksine özgül öğrenme güçlüğüyle zeka (normal, üstün, sınır) arasında herhangi bir ilişki bulunamadığını vurgulayan Kahyaoğlu Çakmakcı, “Disleksi ülkemizde ortalama yüzde 5 ile yüzde 7 oranlarında görülmektedir. Yani ender olarak görülen bir bozukluk değildir. 20 kişilik bir sınıfta en az 1 kişide disleksi var demektir” diye konuştu. 

Dislekside belirtiler okula başlamayla netleşiyor

Disleksinin gelişimsel evrelere göre değişen belirtileri olduğunu ifade eden Kahyaoğlu Çakmakcı, “Ailelerin sık sık okumalar yapıp çocuklarındaki gelişimsel çizelgeleri takip etmeleri gerekmektedir. Disleksili çocuklar çok erken dönemde belirtiler göstermeye başlayabilirler ancak okula başlamalarıyla birlikte belirtiler netlik kazanır” dedi. 

Okul öncesi dönemdeki belirtilere dikkat!

Disleksinin okul öncesi dönemdeki belirtilerine dikkat çeken Kahyaoğlu Çakmakcı, “Okul öncesi dönemde konuşmada gecikme, konuşurken yakın hecelerle seslerin karıştırılması, yön-zaman kavramlarının karıştırılması ve baskın eli seçmede zorluk gibi sorunlar yaşayabilirler” uyarısında bulundu. 

Okuma ve yazmada zorluklar ortaya çıkabiliyor

Okul dönemindeki belirtilerin okuma ve yazmada ortaya çıktığını kaydeden Kahyaoğlu Çakmakcı, “Okul döneminde çocukların geç, hatalı ve yavaş okuma; harfleri karıştırma, okuduğunu anlamada zorluk; geç, yavaş, ters, hatalı, aralıklı-çok bitişik yazma ve matematiksel işlemleri öğrenmede ve yapmada zorlukları vardır. Okul döneminde yabancı dili öğrenmede, okuduğu kitabı ya da hikayeyi özetlemede ve yeni kelimeler öğrenmede zorluk yaşarlar” diye konuştu. 

Çevresel faktörler de etkili oluyor

Dislekside genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin de etkili olduğunu belirten Kahyaoğlu Çakmakcı, “Yapılan son çalışmalar, disleksinin genetik bir altyapısının olduğunu belirtse de çevresel faktörlerin de önemi yadsınamaz. Gebelikte sigara, alkol veya maddeye maruziyet, erken doğum, doğum sırasında oksijensiz kalma gibi faktörlerin yanı sıra malnütrisyon (yetersiz beslenme), ebeveynlerin olumsuz iletişim yöntemleri ve bilişsel becerileri olumsuz etkileyecek yaşam olayları risk faktörleri olarak sayılabilir” diye konuştu. 

Okula devamda ve sosyal alanda güçlük yaşayabilirler

Disleksinin erken dönemde anlaşılması halinde olumsuz etkilerinin azaltılabileceğini belirten Kahyaoğlu Çakmakcı, “Disleksi çocuklarda uzun süre fark edilmezse, derslerinin açık ara gerisinde kalarak okula devam etmede güçlük yaşarlar. Bunların yanı sıra geride kaldığı için sosyal alanda da arkadaşları tarafından kabul görmede sorunlar başlar. 

Çocuğa ve aileye multidisipliner yaklaşım önemli

Özgül öğrenme güçlüğünün özel bir çalışma ve özel bir uzmanlık gerektirdiğini vurgulayan Kahyaoğlu Çakmakcı, şunları söyledi: “Özgül öğrenme güçlüğünü anlamaya yönelik gerekli psikolojik testler ve ölçümler yapılıp değerlendirildikten sonra aileye psikoeğitim verilirken çocuğa da özel eğitim yöntemleriyle programlar başlanılır. Yaşıtlarıyla aynı hızda okuyamadıkları ve öğrenemedikleri için ve yine daha fazla çaba sarf etmek durumunda oldukları için özgüven kaybı yaşamaya başlayabilirler. Dolayısıyla özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklara hem psikolojik hem eğitsel hem de aileye yönelik multidisipliner bir yaklaşımla çalışılması önemlidir. Özgül öğrenme güçlüğüne eşlik eden sorunların olup olmadığının da belirlenmesi kritik önem taşır.”

Disleksiye başka sorunlar da eşlik edebilir

Disleksisi olan çocuk ya da yetişkin bireylerde depresyon, anksiyete bozuklukları, DEHB ve zeka sorunlarının eşlik edebileceği uyarısında bulunan Kahyaoğlu Çakmakcı, eşlik eden soruna göre uzmanların uygulayacakları müdahalelerin değişiklik gösterdiğini söyledi. 

Aileler bu önerilere kulak vermeli

Disleksili çocuğa ailenin yaklaşımının önemli olduğunu vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Hale A. Kahyaoğlu Çakmakcı, ebeveynlere şu tavsiyelerde bulundu:

  • Aileler çocuklarına güvende, huzurlu ve her koşulda kabul göreceklerini hissettirmeli.
  • Aileler bu süreçte çok sabırlı olmalı ve çocuktan kendi gidiş hızından fazlasını beklememelidir. Disleksili bireylerin normal bireylere göre en ufak bir öğrenme deneyimi bile çok zorlayıcı ve zaman alıcı olabilir. ‘Nasıl bu kadar basit bir şey için bile bu kadar çok düşünürsün’ gibi cümleler çocuğun özgüvenini ve durumun üstesinden gelme gücünü olumsuz etkileyecektir.
  • Aileler çocuğu başkasıyla kıyaslamamalı ve baskı altında hissettirmemelidir. ‘Hala ödevlerini bitiremedin mi? Bak arkadaşların çoktan hepsini bitirdi, yine yapamadın, beceremedin’ şeklindeki ifadelerden kaçınılmalıdır.
  • Aileler öğretmenlerle iş birliği yaparak çocuğun gösterdiği olumlu gelişmeleri bolca dillendirmeli ve takdir etmelidir.
  • Aileler olumlu örneklerle modellemeler yapabilir. Yani daha önce benzer sorunları yaşayıp üstesinden gelen kişilerin biyografilerini okuyup çocuklarıyla bu örnekler üzerinden konuşabilir.
  • Bunların yanı sıra çok çaba gösterip çok çabalayan ailelere ‘yetersizlik’ duyguları, hayal kırıklıkları, korku ve endişeleri ile başa çıkmayı öğrenmek için bir uzmana danışmalarını öneririm.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, tiyatro sezonunun yeni haftasında 15 oyunla seyirci karşısına çıkıyor.

Şehir Tiyatroları’nın 110. yılında sanatseverleri Suat Derviş’ten Euripides’e, Lucy Kirkwood’tan Molière’e klasik ve çağdaş yazarların eserlerinin ön planda olduğu zengin bir repertuvar bekliyor.

Bu hafta Gök Kubbe, Tartuffe, Hayat Der Gülümserim, Fosforlu Cevriye, Godot Geldi, İfigenya, İkinci Perdenin Başı, Gidiş Dönüş Moskova (Retro), Zehir, Masal, Bekçi ile Postacı, Herkes Sihirbaz Olacak, Rüya, Bir Gece Masalı, Çöpsüz Dünya adlı oyunlarımız seyirciyle buluşacak.

İstanbul Şiirle Buluşuyor: Oteller Kenti (Edip Cansever)

İBB Şehir Tiyatroları, İstanbul Şiirle Buluşuyor başlığı altında, şairler ve şiirleri üzerinden oluşturulan özel mekân ve ses evreninde yeni bir “anlatı”yı seyircisine sunuyor.

Hümay Güldağ’ın uyarlayıp yönettiği Oteller Kenti’nde müzik tasarımı Hüseyin Tuncel’e, dekor tasarımı Cihan Aşar’a, kostüm tasarımı Ahsen Nur Doğan’a, efekt tasarımı Metin Küçükyılmaz’a, ışık tasarımı Uğur Yıldız’a, görsel tasarım Yakup Altay’a ve koreografi Arda Alpkıray’a ait. Oteller Kenti’nin oyuncuları Hüseyin Köroğlu, Hümay Güldağ ve Aslı Şahin. Piyanoda Orçun Tekelioğlu, solist olarak Berfu Aydoğan etkinliğin müzikleri için sahnede yerini alıyor. Etkinlik 17 Kasım 2024 tarihinde Müze Gazhane Meydan Sahne’de.

 

Oyun biletleri, gişelerden, https://sehirtiyatrolari.ibb.istanbul/biletinial adreslerinden ve mobil uygulamamızdan temin edilebilir.

 

Bu Haftanın Programı (13-17 Kasım 2024)

 

GÖK KUBBE

 

Dört ay önce tanımadığı bir adamın atının sırtında evinden ayrılmış olan Sally, biriktirdiği parasını alıp kaçmak üzere evine döndüğünde kocasıyla karşılaşır. Bölgenin güçlü ve zengin ailesi Wax’lerin çocuğu öldürülmüştür. Cinayeti işleyen adam asılmış, ancak o sırada onunla birlikte olan Sally, hamile olduğunu söylediği için asılması ertelenmiştir. Mübaşir olarak görevlendirilen Coombes, hem çamaşırcılık hem de bölgede ebelik yapan Elizabeth’e,  Sally’nin gebe olup olmadığını anlamak için bir araya getirilen jüriye katılması gerektiğini söylemek üzere evine gelir. Mahkeme 12 kadından, Sally’nin gebe olup olmadığı hakkında görüşlerini bildirmeleri istemiştir. Dönemin yasalarına göre, Sally şayet hamileyse, asılmaktan kurtulup Amerika’ya sürgün edilecektir. Bir karar çıkana kadar mum, ateş ve yiyecek bulunmayan bir odada tutulan kadınlar, Sally hakkında bir yargıya varmaya çalışırken, kendi geçmişlerine, bağlarına ve kadın olmaya dair gerçekler de açığa çıkacak, başka bir kadının hayatı üzerine adil bir karar vermek, sandıkları kadar kolay olmayacaktır.

Lucy Kirkwood’un yazdığı, Özden Gököz’ün çevirdiği, Ali Gökmen Altuğ’un yönettiği oyunda Ada Alize Ertem, Aslıhan Kandemir, Betül Kızılok Bavli, Canan Kübra Birinci, Çağlar Polat, Demet Bozkaya Şalt, Eraslan Sağlam, Eylül Soğukçay, Ezgim Kılınç, Fatma İnan, Gözde İpek Köse, Işıl Zeynep Karaalp, Serap Öztürk, Yağmur Ulusoy Göktürk, Zeliha Güney rol alıyor. Oyun, 13-16 Kasım 2024 tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde.

 

TARTUFFE

Zengin mi zengin bir adamın, ailesindeki ve çevresindeki kimseyi dinlemeden evine yerleştirdiği sahtekar bir sofu ile hem kendi hem de çevresindekilerin hayatını beter etmesini anlatan bu ölümsüz eserde; inancı, aileyi, aşkı, erkek-kadın farklarını, dünümüzü, bugünümüzü, mizahı, müziği, acıyı, hüznü, rahatsız edici türlü anları iç içe ve olanca dinamiğiyle seyircinin karşısına çıkarıyoruz. Orhan Veli’nin olağanüstü çevirisine, şiirlerinden bestelenen şarkıların da eşlik ettiği seyirliğimizle, hayata dair bu acayip bilmeceyi bir kez daha kahkahalarla selamlıyoruz.

Molière’in yazdığı, Orhan Veli Kanık’ın çevirdiği, Yiğit Sertdemir’in yönettiği oyunda Bennu Yıldırımlar, Emre Şen, Gürkan Başbuğ, Mehmet Soner Dinç, Murat Garipağaoğlu, Naci Taşdöğen, Nilay Bağ, Özge Kırdı, Semah Tuğsel, Tolga Yeter, Yeşim Koçak, Zeynep Göktay Dilbaz rol alıyor. Oyun, 13-16 Kasım 2024 tarihleri arasında Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde.

 

HAYAT DER GÜLÜMSERİM

Yıllarca olağanüstü kadın karakterlere hayat vermiş bir oyuncu, AVM yapılmak üzere yıkılacak bir sahneye veda eder. Anlatılmaya değer bulunmayan farklı sınıflardan kadınların sıcak ve aşina hayat hikâyeleri, ilk kez aktarılır.

Özen Yula’nın yazıp yönettiği oyunda Sema Keçik, Serkan Bacak rol alıyor. Oyun, 13-16 Kasım 2024 tarihleri arasında Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde.

 

FOSFORLU CEVRİYE

Anne babasını tanımadığı için gökteki yıldızlardan doğduğuna inanan, denizin kucağında bir sokak çocuğu olarak büyüyen, Galata mevkiinde karnını doyurabilmek için “icra-i sanat” eyleyen Cevriye, sıradan bir sokak kızı değil aslında İstanbul sokaklarının ta kendisidir. Hastalık ve soğuktan ölüme yaklaştığı o gece, karşısına çıkan esrarengiz bir Adam sayesinde hayata ve kara sevdaya tutunur. Cevriye’nin daha önce tanıdığı erkeklere hiç benzemeyen ve ona “siz” diye hitap eden bu Adam aslında gizli yaşayan bir idam mahkûmudur. Cevriye onu tanıdığı günden sonra artık bambaşka bir “insan” olmuştur. Hapis, sürgün, aradan geçen zaman ve türlü belalara rağmen bu aşktan vazgeçmeyen Cevriye, sevdiği için her şeyi göze alacaktır.

Oyunda 1930-40’lı yılların İstanbul’u zengin tasvirleriyle sunuluyor. Mahallelerin arka sokaklarında, hapishanelerinde, batakhanelerinde hayata tutunmaya çalışan kadınların, annelerin, çocukların ve afili delikanlıların otoriteyle olan ilişkisi çarpıcı öykülerle aktarılıyor. 

Suat Derviş, 60’lı yılların başında Türkiye’ye döndüğünde siyasi-mesleki ve maddi anlamda zorlu bir dönemden geçiyordu. “Fosforlu Cevriye” romanını yayınevlerine teklif ediyor fakat ne yazık her seferinde reddediliyordu. Suat Hanım’ın büyük arzusu, bu eserin yayınlanmasından öte, bir “müzikal” olarak oyunlaştırıldığını görmekti… Bunun için ilk görüştüğü kişi genç aktris Gülriz Sururi idi… Gülriz Hanım’ın da arzusu oyunu Şehir Tiyatroları’nda sahnelemekti…

“Karanlık bir gecede gökten düşüp parçalanan bir yıldız gibi…”  kalbimizde iz bırakan Suat Derviş’e, Reşat Fuat Baraner’e, Nazım Hikmet’e ve Gülriz Sururi’ye sevgiyle…

Suat Derviş’in yazdığı, Gülriz Sururi’nin uyarladığı,  Yelda Baskın’ın yönettiği oyunda Ayşe Günyüz Demirci, Besim Demirkıran, Binnur Şerbetçioğlu, Direnç Dedeoğlu, Esra Ede, Çağatay Palabıyık, Elif Verit, Emre Yılmaz, Hakan Örge, Irmak Örnek, Nur Saçbüker Otan, Samet Silme, Tuğrul Arsever, Yağmur Damcıoğlu Namak, Yunus Erman Çağlar, Zeynep Ceren Gedikali rol alıyor. Oyun, 13-16 Kasım 2024 tarihleri arasında Ümraniye Sahnesi’nde.

 

GODOT GELDİ

“Godot Geldi”, İrlandalı yazar Samuel Beckett’in “Godot’yu Beklerken” adlı yapıtının ardından ve ona bir “gönderme” olarak, Karadağlı yazar Miodrag Bulatović’in kaleme aldığı bir oyundur… “Olay” bir bataklıkta geçer. Becket’in oyununda; Godot beklenilir… Bulatović’in oyununda ise, bir fırıncı olarak Godot gelir… Beckett, yapıtında kavramlardan yola çıkarak evrensel bir resital sunarken, Bulatović, aynı tematik yapıyı işlemiş olsa da, rol kişilerinin ve kısmen de olsa mekânın yapısını değişime uğratarak, daha çok “simge”lere yönelmiştir… Beckett’te de, Bulatović’te de bekleyenler açısından önemli olan, aslında beklenen kişinin kim olduğu değil, bekleyişin kendisidir… İşte bu durumda; kim olduğu tam olarak bilinmeyen bir “gelen”in, kesinlikle tanımlanmış bir “giden”e dönüşmesinin öyküsüdür diyebiliriz “Godot Geldi” için…

Miodrag Bulatovic’in yazdığı, Sevgi Soysal’ın çevirdiği, Ragıp Yavuz’un yönettiği oyunda Ali Mert Yavuzcan, Can Başak, Can Ertuğrul, Derya Çetinel, Meriç Benlioğlu, Murat Coşkuner rol alıyor. Oyun, 13-16 Kasım 2024 tarihleri arasında Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde.

 

İFİGENYA

Doğu ile Batı arasındaki ilk büyük savaş: Akha ordusu, Truva seferine çıkmak üzeredir. Birleşik ordu donanmasının sıkıştığı limandan kurtulup harekete geçebilmesi için rüzgâra ihtiyacı vardır. Başkomutan Agamemnon, Artemis’in kutsal geyiklerinden birini öldürdüğü için tanrıça da onun rüzgârını kesmiş ve herkesi bu limana hapsetmiştir. Doksan dokuz kralın ordusu hastalıktan kırılırken, öfkeyle bekleyen askerlerin gözü Agamemnon’dadır. Başkomutan’ın sadece kendisi ve makamı değil, başta ailesi olmak üzere, tüm ülke tehlikededir. Agamemnon’un yapabileceği tek bir şey kalmıştır: En değerli varlığı olan kızı Iphigenia’yı tanrılara kurban vermek!..

                                                     

Euripides’in yazdığı Serdar Biliş’in yönettiği oyunda Yağmur Topçu, Elvan Boran, Yıldıray Şahinler rol alıyor. Oyun, 13-16 Kasım 2024 tarihleri arasında Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi’nde.

 

İKİNCİ PERDENİN BAŞI

Genç ve umutsuz bir oyuncu olan Muhsin, ünlü tiyatro yönetmeni Afet’in açtığı oyuncu seçmesine girme fırsatı bulur. Böylesi bir dönüm noktasında, hayatta hiçbir şeyin yolunda gitmemiş olmasının gerginliğini yaşamaktadır. Seçmelere saatinde yetişemediğinden dolayı içeri girip girmeme konusunda kararsız kalır.

Herhangi bir mesleğe yeni başlayan pekçok genç için bu tür seçme veya sınavlar aslında kaybolan umutları bulma ve yeniden hayal kurabilmek için önemli bir eşiktir. Muhsin için ise bir adım ötesinde varoluş imtihanı başlayacaktır.

Alp Tuğhan Taş’ın yazıp yönettiği oyunda Ebru Üstüntaş, Alp Tuğhan Taş rol alıyor. Oyun, 13-16 Kasım 2024 tarihleri arasında Müze Gazhane Meydan Sahne’de.

 

GİDİŞ DÖNÜŞ MOSKOVA (RETRO)

Eşinin ölümünden sonra Moskova’da kızı ve damadının yanında yaşamaya başlayan Nikolai Mihayloviç Çmutin, sakin ve huzurlu bir yaşam sürmek umuduyla köyüne gitmek istemektedir. Babasının köyde tek başına yaşayamayacağını düşünen kızı Ludmilla ve bir türlü anlaşamadığı damadı Leonid ise onu evlendirme planları yapmaktadır. Leonid, Çmutin’in birini eş olarak seçmesini umut ederek üç yalnız kadını eve davet eder. Üç gelin adayının da aynı anda eve gelmesiyle planlar karışacaktır.

Alexander Galin’in yazdığı, Hale Kuntay’ın çevirdiği, Engin Gürmen’in yönettiği oyunda Aybar Taştekin, Ayşe Nurseli Tırışkan Akpınar, Esra Ülger, Hikmet Körmükçü, Mahperi Mertoğlu, Zihni Göktay rol alıyor. Oyun, 16 Kasım 2024 tarihinde Beylikdüzü Rasim Öztekin Sahnesi’nde,

 

ZEHİR

Geçmişte yaşadıkları trajik kaybın ardından ayrılan çift, yıllar sonra bir araya gelmek zorunda kalır. Bu buluşma, acılı bir geçmiş hesaplaşmasına dönüşür. Karşı tarafın da neler hissettiğine dair eksik bırakılan taşlar yerine oturur. Kadın ve erkek dünyasının bakış açısına odaklanan eser Hollanda prömiyerinin ardından birçok dile çevrilmiştir.

Lot Vekemans’ın yazdığı Şaban Ol’un çevirip yönettiği oyunda Sevinç Erbulak, Ahmet Saraçoğlu, Aslıhan Kandemir, Eraslan Sağlam rol alıyor. Oyun, 16 Kasım 2024 tarihinde Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde.

 

MASAL (5+Yaş)

Hakkından ve ihtiyacından fazla yiyeceği çalarak açlığa sebep olan yemek hırsızı ve işbirlikçisine karşı üç çocuk fantastik bir yolculuğa çıkar. Birçok engelin aşıldığı yolculuk sürecinde bireysellikten birlikte hareket etmeye, yardımlaşma ve adaletli paylaşıma kadar çocukların düşünce ve eylemleri değişir. Açlığın tüm çocuklar için yaşamsal bir sorun olduğunu fark eden çocuklar, açgözlü yemek hırsızı ve işbirlikçisine karşı mücadeleyi büyütür. Eftal Gülbudak’ın yazıp yönettiği oyunda Ceren Hacımuratoğlu, Ercan Demirhan, Yeliz Şatıroğlu, Onur Şirin, Serkan Bozkurt rol alıyor.  Oyun, 17 Kasım 2024 tarihinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde.

BEKÇİ İLE POSTACI (3+ Yaş)

Postacı Piero ile Gece Bekçisi Marcello adlı çocuk kitabından uyarlanan eserde bir bekçi ile bir postacı ev arkadaşlarıdır. Biri gece diğeri gündüz çalıştığından hiç görüşemezler. Soğuk bir kış günü ikisi de hastalanınca, evi aynı anda paylaşmaları gerekir. Lodovica Cima, Gabriele Clima’nın yazdığı Ceylan Özçapkın’ın çevirdiği, Derya Yıldırım’ın oyunlaştırıp yönettiği oyunda Melisa Demirhan, Besim Demirkıran, Cafer Alpsolay, Fatma İnan, Reyhan Karasu, Zeynep Ceren Gedikali rol alıyor. Oyun, 17 Kasım 2024 tarihinde Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde.

 

HERKES SİHİRBAZ OLACAK (3+ Yaş)

Ünlü sihirbaz Zubi’nin öğrencileri “usta”lığa geçip onun sihirli şapkasını almanın hayalini kurarlar. Zubi, sihirli şapkanın yeni sahibini belirlemek için bir yarışma düzenler. İllüzyon gösterileriyle ilerleyen oyunda, hedefe ortaklaşa ilerlemenin önemi anlatılıyor.

 

Kubilay Tuncer’in yazıp yönettiği oyunda   Aslı Şahin, Aybar Taştekin, Cihat Faruk Sevindik, Damla Cangül Yiğit, Zeliha Bahar Çebi rol alıyor. Oyun, 17 Kasım 2024 tarihinde Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde. 

 

RÜYA(5+Yaş)

Hayvanat bahçesini ziyaret eden Özgür, doğal yaşam alanlarından kopartılıp kafese konan hayvan dostlarını rüyasında görür. Artık harekete geçme zamanıdır ve Özgür onları kurtarmakta kararlıdır. Özge Midilli-Ertan Kılıç’ın yazdığı Özge Midilli’nin yönettiği oyunda Alp Tuğhan Taş, Esen Koçer, Pınar Aygün, Direnç Dedeoğlu, Gülce Çakır, Mehtap Gündoğdu Akbulut, Nilay Bağ, Nilay Yazıcıoğlu rol alıyor. Oyun, 17 Kasım 2024 tarihinde Ümraniye Sahnesi’nde.

 

BİR GECE MASALI (5+ Yaş)

Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası isimli oyunundan uyarlanan Bir Gece Masalı, arkadaşlık kavramı üzerine kuruludur. Oyun, ailesinin istediği gençle değil kendi istediği kişi ile arkadaşlık kurmak isteyen Şirin Kız’ın Yakışıklı Delikanlı, Güçlü Delikanlı ve Selvi Kız ile ormanda geçirdiği bir gecede yaşananları anlatır. William Shakespeare’in yazdığı Musa Arslanali’nin yönettiği oyunda Ayşe Nurseli Tırışkan Akpınar, Burhan Yeşilyurt, Çağlar Ozan Aksu, Güzin Alkan, Hüseyin Emre Şen, Mehmet Emre Ertunç, Oğuzhan Oğuz, Ömer Naci Boz, Seda Yılmaz, Serap Doğan rol alıyor. Oyun, 17 Kasım 2024 tarihinde Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi’nde.

 

ÇÖPSÜZ DÜNYA (3+ Yaş)

İklim değişikliği ve hava kirliliğinden dolayı bulutların renginin, rüzgârın yönünün değiştiği günlerden bir gün;  umutlu, mutlu ve bilinçli bir uçurtma olan Uç Uç kuyruğu koptuğu için bir çöplüğe düşer. Çöplükte, bez bir bebek olan Püsküllü ve atılmış bir koli olan Koli Koli ile tanışır. Çöplüğün kontrolünü elinde tutan Çöpten Kral ve yardımcısı Sinek ile kurulu düzenlerini değiştirmeye çalışan Uç Uç arasında bir mücadele başlar.

Çöpsüz Dünya oyunu sevimli karakterler aracılığıyla tüketim kültürünün bilinçsizce yaygınlaştığı günümüzde “geri dönüşüm, tamir, sıfır atık ve renklerle ayrılmış atık kutuları’’ gibi konuları ele alarak atıklardan arındırılmış bir dünya nasıl mümkün olabilir sorusuna cevaplar arıyor. Arzu Yurtseven’in yazdığı, Nihat Alpteki’nin yönettiği oyunda Eylül Soğukçay, Pınar Demiral, Engin Akpınar, Samet Silme, Mehmet Soner Dinç rol alıyor. Oyun, 17 Kasım 2024 tarihinde Beylikdüzü Rasim Öztekin Sahnesi’nde.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sinemasever Gençler İçin Kısa Film Atölyesi Başlıyor

Üretmek, sanatın başlı başına vazgeçilmez bir parçası olmakla beraber gün geçtikçe popülerliğini artıran medya ve sinema alanında yapılan çalışmalar, özellikle genç kesimin üretim ve sanat alanındaki ilgisini yoğun bir şekilde çekmeye devam ediyor. Ayrıca youtube, instagram gibi çeşitli sosyal medya mecraları ve bu platformlara yönelik üretilen dijital içerikler ve filmler artık günlük hayatımızın bir rutini haline gelmiş dinamik ve hızla büyüyen bir alan olmaya devam ediyor. Kısa film alanında yapılan çalışmalar bireylerin bu alandaki potansiyelini ve ilgisini artırmakla birlikte aynı zamanda uzun vadede sinemayla ilgili ne yapabileceğine dair de bir öngörü oluşturuyor. İşte tam bu noktadan hareketle, Zeytinburnu Gençlik Merkezi (ZEYGEM), bu işe gönül veren Zeytinburnulu gençlere 12 hafta sürecek ‘Kısa Film Atölyesi’ eğitimlerini ücretsiz olarak veriyor. 

ZEYGEM Kısa Film Atölyesi eğitimlerinden faydalanmak için, başvuru yapan kişilerin 15-25 yaş arası, Zeytinburnu’nda ikamet ediyor veya okuyor olması gerekiyor. 25 Kasım 2024 tarihine kadar başvuruların www.zeygem.org.tr adresinden çevrimiçi olarak yapılabildiği atölye eğitimleri ise 08 Aralık 2024 Pazar günü başlıyor. 

 

KISA FİLM ATÖLYESİ EĞİTİMLERİ HAKKINDA
Kısa Film Atölyesi eğitimlerinde;  izlenecek ve ödev olarak izlenmesi istenecek filmlerle birlikte film ve sinema kültürünü geliştirecek olan gençler, derste yapılacak olan film analiziyle birlikte izledikleri filmin aslında ne söylemek istediğini, söylediği şeyin alt metninde ne olduğunu daha iyi anlayacaklar. Bu metaforların analiz edilip çözümlenmesi yapılarak film analizi yapma becerisine de sahip olacaklar. Film çekmenin bir ekip işi olduğunu ve ekip arkadaşlarıyla çalışma becerilerini geliştirirlerken, ortak alınan kararla birlikte harekete geçilip organize olmanın ve birlikte bir eser ortaya çıkarmanın başarısını birlikte kutlayacaklar. Atölye kapsamında üreteceği filmler veya dijital içerikler çekerek kamera, ışık, ses gibi teknik ekipman kullanımına hâkim olacaklar ve ardından profesyonel bir kurgu programında kurgulama yapma şansı elde edecekler.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“İstikbal göklerdedir” bilinciyle küresel pazarlarda bayrağımızı dalgalandırıyoruz

Cumhuriyetimizin kurucusu, bir asrı şekillendiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 86. yıl dönümünde saygı, minnet ve özlemle anıyoruz. 

 

İhracatçılar olarak Atatürk’ün çizdiği yolda, onun vizyonuyla büyüyen bir Türkiye’yi dünyanın dört bir yanında her gün daha ileri taşımak için gayretle çalışıyoruz. 

 

Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” diyerek işaret ettiği yüce hedeflere, bizler de küresel pazarlarda Türkiye’nin bayrağını dalgalandırarak, milli ekonomimizi güçlendirmek için kararlılıkla ilerliyoruz. 

 

İhracatçılar olarak Türkiye’nin kültürünü, değerlerini ve başarı hikayelerini tüm dünyaya göstermekten gurur duyuyoruz. 

 

Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Arkadaşlar, ithalattan ziyade ihracattır ki, memleketi zengin yapacak” sözünü bir an bile aklımızdan çıkarmıyoruz.

 

Barış, kardeşlik ve iş birliği içinde bir Türkiye hedefi bizim rehberimizdir.

 

Atatürk, fikirleriyle ve bıraktığı değerlerle daima yolumuzu aydınlatacak, ona duyduğumuz minnet ve bağlılık ise hiç eksilmeyecektir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Buca’da diyabet hastası çocukların yüzü gülecek

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in,  Tip 1 diyabet hastaları için çağrıda bulunduğu Diyabet Sensörü Destek Programı’nı hayata geçiren öncü ilçe belediyelerinden Buca Belediyesi, önümüzdeki hafta sensörleri sahiplerine ulaştıracak. Buca Belediye Başkanı Görkem Duman,  “Çocuklarımızın sağlığı ve mutluluğu her şeyden önce geliyor” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir yıl önce Sağlık Bakanlığı’ndan Tip 1 diyabet hastaları için Diyabet Sensörü Destek Programı’nın hayata geçirilmesini talep etti. Buca Belediye Başkanı Görkem Duman da, başkanlık görevine seçilmesinin ardından elini taşın altına koyarak bu taleple ilgili Buca’da harekete geçti. Belediye bünyesinde 0-18 yaş arası çocuklar için başlatılan uygulama kapsamında başvuruları alan Buca Belediyesi, 14 Kasım Perşembe günü destek cihazlarını çocuklara dağıtacak.

ONLARCA ÇOCUĞA ULAŞILACAK
Uygulama ile Buca’da yaşayan onlarca Tip 1 diyabet hastası çocuğa ulaşılacağını belirten Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, “Diyabet Sensörü Destek Programı, Kardeş Belediyeler protokolü imzaladığımız diğer ilçe belediyelerinde de uygulamaya konulacak. Bu belediyelerde de duyurular yapılarak başvurular alınmaya başlandı.  Yerel yönetimler olarak fiziki yatırımlarımızın yanı sıra her bir vatandaşımızın sağlığı ve mutluluğu için de çalışmalar gerçekleştirmek bizlere mutluluk veriyor. İlçemizdeki diyabet hastası çocuklarımızın ve gençlerimizin daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkıda bulunacağımız için onlar kadar bizim de yüzümüz gülüyor” diye konuştu.  

AİLELER ÇOK MUTLU OLDU
Programdan yararlanmak için Buca Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’ne başvuruda bulunan ailelerden anne Esra Akgül, oğlunun 3 yaşından beri şeker hastası olduğunu, gerekli cihaza ulaşmak için daha önce Sağlık Bakanlığı’na başvuruda bulunduklarını ancak cihazların çekilişle çok az sayıda hastaya dağıtıldığını söyledi. Anne Akgül,  “Buca Belediyesi’nin bu çalışması bizim için çok önemli. Çocuğumu parkta oynarken bile sürekli gözlemliyordum, şekeri aniden düşebiliyor. Bu cihazla okula bile daha rahat gidecek. Telefonuma gelen mesajla gün içerisinde şeker oranını rahat bir şekilde takip edeceğim. Çocuklarımızı ve bizleri düşünen Buca Belediyesi’ne teşekkür ediyorum” dedi.

“HAYATIMIZ ÇOK GÜZEL OLACAK”

Ayşe Kaya ise şeker hastası olan yeğeninin okulda çok zorluk çektiğini ifade ederek, “Yeğenim adına seviniyorum. Hayatı daha kolaylaşacak. Gün içerisinde dört beş kez kan almak zorunda kalıyordu. Parmak uçları o kadar hassaslaştı ki oyun hamuru ile bile oynarken güçlük çekiyordu. Bunu SGK karşılamıyor. Devlet karşılamıyor. Belediyemizin böyle bir şey yapması gerçekten çok çok güzel bir şey. Bu cihazlar normalde çok pahalı. Bizim bütçemizi aşıyor. Bundan sonrası için hayatımız çok çok güzel olacak çünkü çocuğumuzun canı acımayacak” şeklinde konuştu.

TİP 1 DİYABET HASTASI ÇOCUKLAR FAYDALANIYOR
Diyabet Sensörü Destek Programı 0 – 18 yaş aralığındaki vatandaşları kapsıyor. Uygulama kapsamında Buca Belediyesi, diyabet hastası çocukların insülin seviyelerini takip edebilmeleri için gerekli cihazlara erişimini sağlıyor. Uygulama,  ailelerin bütçesine katkıda bulunarak sağlık hizmetlerine ulaşmalarını kolaylaştırıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Akbank, Birlikte Geleceğe Buluşmaları’na Bursa’da Devam Etti

Yoğun ilgi gören buluşmada, Bursa’nın başarı hikâyesinin daha da geliştirilmesi için iş birliği ve çözüm önerileri ele alındı.

 

Akbank, Birlikte Geleceğe Buluşmaları’yla Türkiye ekonomisinin lokomotifi konumundaki yerel işletmelere destek sağlamaya devam ediyor. Bu kapsamdaki etkinliklerin dördüncüsü, 6 Kasım 2024 tarihinde, iş dünyası ve kamu liderlerinin yanı sıra Akbank üst yönetiminin de katılımıyla Bursa’da gerçekleşti. Buluşmada, sürdürülebilir finansman, yeşil ve dijital dönüşüm gibi kritik konularda işletmelerin ihtiyaçlarına yanıt verecek yenilikçi çözümler konuşuldu. 

 

Açılış konuşmasını yapan Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, “Bursa, ekonomik dinamikleriyle dikkat çeken bir şehir. Yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında parmakla gösterilen bir başarı hikâyesi. Akbank olarak, Bursa’nın büyüme ve gelişim yolculuğuna katkıda bulunmayı bir öncelik olarak görüyoruz. Bursa gibi güçlü ekonomilere sahip şehirlerimizde varlığımızı her geçen gün daha da pekiştiriyor, bu şehirlerin gücünü Türkiye’nin gücüne dönüştürmeyi hedefliyoruz. Her zaman olduğu gibi, yenilikçi ürün ve hizmetlerimizle, şirketlerimizi sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşmada desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

 

Akbank Birlikte Geleceğe Buluşmaları kapsamında düzenlenen panelde Umut İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ali Hazır, Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, Akbank Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Çetin Düz ve Akbank Yatırım Bankacılığı Bölüm Başkanı Serkan Duruduygu yer aldı. Panelde, Bursa’nın sanayi ve ticaret hacmini sürdürülebilir şekilde büyütecek ve geleceğe hazırlayacak adımlar konuşuldu. Ayrıca işletmelerin finansmana erişimini güçlendirmek adına Akbank’ın sunduğu hizmetler ve stratejik hedefler de paylaşıldı.

 

Etkinlikte ayrıca Akbank Baş Ekonomisti Çağrı Sarıkaya, “Makro Ekonomik Görünüm ve Beklentiler” başlıklı sunumuyla ekonomiye dair önemli öngörülerini paylaştı ve katılımcıların sorularını yanıtladı. 

 

Akbank, Birlikte Geleceğe Buluşmaları ile farklı illerde iş dünyasının liderleriyle buluşturmaya devam edecek. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu: “Antep fıstığını bir süre tüketmemenizi öneriyorum!”

Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Biyogüvenlik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, Dubai çikolatası ile gündemde olan Antep fıstığında “küf ve aflatoksin” iddialarını değerlendirdi.

Antep fıstığında yaşanan bolluk ve düşen fiyatlar…

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, son günlerde Antep fıstığında yaşanan bolluk ve düşen fiyatlara dair uyarıda bulunarak, fıstığın ani şekilde piyasada fazlalaşmasının arkasında yatan sebeplerin halk sağlığını ilgilendiren riskler barındırabileceğine dikkat çekti.

Özellikle yakın zamanda haberlere de konu olan aflatoksin sorununa değinen Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Aflatoksin maddesi, bazı mantar türlerinin ürettiği ve insan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkileri olan bir toksin olarak biliniyor. Kontrolsüz şekilde tüketilmesi halinde bu madde, karaciğer hasarından kansere kadar çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor.” dedi.

Halk sağlığı açısından ciddi bir risk oluşturabilir

Geçtiğimiz günlerde aflatoksin tespit edilmesi nedeniyle Avrupa’ya ihraç edilen bazı Antep fıstıklarının geri gönderildiğine dair haberlerin gündeme geldiğini hatırlatan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Şimdi iç pazarda ucuz fiyata satılmaya başlayan fıstıkların, iade edilen bu ürünler olup olmadığı konusunda endişelerim var. Maalesef bu tür durumlarda, ‘dış piyasada satılamayan ve geri dönen ürünler iç piyasada tüketiciye sunulabilir mi’ diye korkular taşıyoruz. Bu durum, halk sağlığı açısından ciddi bir risk oluşturabilir, açıkça yurtdışına aflatoksin gibi sebeplerle satılamayan ürünlere yurtiçinde ne olduğunun tüketicilerle paylaşılması şart, gıda güvenliği çok önemli bir husus” ifadelerini kullandı.

Emin olmadığınız ürünlerden uzak durun!

Aflatoksin riski taşıyan ürünlerin özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde daha ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, vatandaşlara Antep fıstığı tüketiminde daha temkinli olmaları çağrısında bulunarak, “Sağlığınızı riske atmamak adına Antep fıstığını bir süre tüketmemenizi öneriyorum. Aflatoksin gibi toksik maddelerin olası zararlarından korunmak için kalite ve güvenilirlik açısından emin olmadığınız ürünlerden uzak durun.” dedi.

Aflatoksin nedir?

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, aflatoksin konusunda kamuoyuna önemli bir uyarıda bulunarak, bu maddenin yaygın olarak bazı küf mantarları tarafından üretilen son derece tehlikeli bir toksin olduğunu belirtti.

Aflatoksinin özellikle Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus türü küf mantarları tarafından üretildiğini söyleyen Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, bu toksinlerin genellikle nemli ve sıcak ortamlarda kolaylıkla gelişebildiğini vurguladı.

Besinlerin uygun koşullarda saklanmaması durumunda küflerin hızla çoğalarak toksin üretebileceğini ifade eden Yılancıoğlu, özellikle tahıllar, fındık, fıstık, mısır ve bazı baharatlarda aflatoksin riskinin daha yüksek olduğunu belirtti.

Uzun süreli ve sürekli tüketim durumunda ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, şöyle devam etti:

“Aflatoksine maruz kalmak, kısa vadede mide ve bağırsak rahatsızlıkları gibi hafif semptomlar gösterse de uzun süreli ve sürekli tüketim durumunda daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle bu toksine uzun süre maruz kalan kişilerde karaciğer hasarı ve kansere kadar varan ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir.”

Karaciğer kanserinin, aflatoksinle uzun süreli temasın en tehlikeli sonuçlarından biri olduğunu ifade eden Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, bu kanser türünün genellikle tedaviye yanıtının zor olduğunu ve ölümcül seyredebildiğini vurguladı.

Aflatoksine bağlı olarak gelişen karaciğer kanseri hızlı bir ilerleme gösterebiliyor

Aflatoksinin karaciğer üzerinde yarattığı tahribatın geri dönüşü olmadığını belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Karaciğer kanseri, dünyada en ölümcül kanser türlerinden biri olarak kabul edilir ve maalesef bu hastalığa yakalanan kişiler için yaşam beklentisi kanserin türüne göre düşüktür. Aflatoksine bağlı olarak gelişen karaciğer kanseri genellikle hızlı bir ilerleme gösterebilir ve teşhis konulduktan sonra hastaların 6 ila 12 ay içinde hayatını kaybetmesine yol açabilir,” dedi.

Fiyatın cazibesine kapılarak sağlığınızı riske atmayın

Bu nedenle tüketicilere önemli bir uyarıda bulunan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, sağlıklı gıda tüketiminin önemine de dikkat çekerek, “Tükettiğiniz gıdaların üretim koşullarına, saklama ve depolama süreçlerine dikkat edin. Güvenilir ve iyi koşullarda saklanmış ürünleri tercih etmeye özen gösterin. Özellikle fıstık gibi riskli ürünlerde, fiyatın cazibesine kapılarak sağlığınızı riske atmayın. Gıda güvenliği konusunda bilinçli tüketici davranışları, aflatoksin gibi tehlikelerden korunmak için son derece önemlidir.” ifadelerini kullandı.

Son olarak, aflatoksin kontaminasyonunu azaltmak için alınabilecek önlemler hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Üreticilerin, aflatoksin oluşumunu engellemek için tarla ve depolama süreçlerinde dikkatli olmaları gerekiyor. Tarladan sofraya kadar geçen süreçte her aşamada gerekli denetimlerin ve uygun saklama koşullarının sağlanması, bu toksinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini büyük ölçüde azaltabilir” şeklinde sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu: “Antep fıstığını bir süre tüketmemenizi öneriyorum!”

Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Biyogüvenlik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, Dubai çikolatası ile gündemde olan Antep fıstığında “küf ve aflatoksin” iddialarını değerlendirdi.

Antep fıstığında yaşanan bolluk ve düşen fiyatlar…

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, son günlerde Antep fıstığında yaşanan bolluk ve düşen fiyatlara dair uyarıda bulunarak, fıstığın ani şekilde piyasada fazlalaşmasının arkasında yatan sebeplerin halk sağlığını ilgilendiren riskler barındırabileceğine dikkat çekti.

Özellikle yakın zamanda haberlere de konu olan aflatoksin sorununa değinen Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Aflatoksin maddesi, bazı mantar türlerinin ürettiği ve insan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkileri olan bir toksin olarak biliniyor. Kontrolsüz şekilde tüketilmesi halinde bu madde, karaciğer hasarından kansere kadar çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor.” dedi.

Halk sağlığı açısından ciddi bir risk oluşturabilir

Geçtiğimiz günlerde aflatoksin tespit edilmesi nedeniyle Avrupa’ya ihraç edilen bazı Antep fıstıklarının geri gönderildiğine dair haberlerin gündeme geldiğini hatırlatan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Şimdi iç pazarda ucuz fiyata satılmaya başlayan fıstıkların, iade edilen bu ürünler olup olmadığı konusunda endişelerim var. Maalesef bu tür durumlarda, ‘dış piyasada satılamayan ve geri dönen ürünler iç piyasada tüketiciye sunulabilir mi’ diye korkular taşıyoruz. Bu durum, halk sağlığı açısından ciddi bir risk oluşturabilir, açıkça yurtdışına aflatoksin gibi sebeplerle satılamayan ürünlere yurtiçinde ne olduğunun tüketicilerle paylaşılması şart, gıda güvenliği çok önemli bir husus” ifadelerini kullandı.

Emin olmadığınız ürünlerden uzak durun!

Aflatoksin riski taşıyan ürünlerin özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde daha ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, vatandaşlara Antep fıstığı tüketiminde daha temkinli olmaları çağrısında bulunarak, “Sağlığınızı riske atmamak adına Antep fıstığını bir süre tüketmemenizi öneriyorum. Aflatoksin gibi toksik maddelerin olası zararlarından korunmak için kalite ve güvenilirlik açısından emin olmadığınız ürünlerden uzak durun.” dedi.

Aflatoksin nedir?

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, aflatoksin konusunda kamuoyuna önemli bir uyarıda bulunarak, bu maddenin yaygın olarak bazı küf mantarları tarafından üretilen son derece tehlikeli bir toksin olduğunu belirtti.

Aflatoksinin özellikle Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus türü küf mantarları tarafından üretildiğini söyleyen Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, bu toksinlerin genellikle nemli ve sıcak ortamlarda kolaylıkla gelişebildiğini vurguladı.

Besinlerin uygun koşullarda saklanmaması durumunda küflerin hızla çoğalarak toksin üretebileceğini ifade eden Yılancıoğlu, özellikle tahıllar, fındık, fıstık, mısır ve bazı baharatlarda aflatoksin riskinin daha yüksek olduğunu belirtti.

Uzun süreli ve sürekli tüketim durumunda ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor

Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, şöyle devam etti:

“Aflatoksine maruz kalmak, kısa vadede mide ve bağırsak rahatsızlıkları gibi hafif semptomlar gösterse de uzun süreli ve sürekli tüketim durumunda daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle bu toksine uzun süre maruz kalan kişilerde karaciğer hasarı ve kansere kadar varan ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir.”

Karaciğer kanserinin, aflatoksinle uzun süreli temasın en tehlikeli sonuçlarından biri olduğunu ifade eden Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, bu kanser türünün genellikle tedaviye yanıtının zor olduğunu ve ölümcül seyredebildiğini vurguladı.

Aflatoksine bağlı olarak gelişen karaciğer kanseri hızlı bir ilerleme gösterebiliyor

Aflatoksinin karaciğer üzerinde yarattığı tahribatın geri dönüşü olmadığını belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Karaciğer kanseri, dünyada en ölümcül kanser türlerinden biri olarak kabul edilir ve maalesef bu hastalığa yakalanan kişiler için yaşam beklentisi kanserin türüne göre düşüktür. Aflatoksine bağlı olarak gelişen karaciğer kanseri genellikle hızlı bir ilerleme gösterebilir ve teşhis konulduktan sonra hastaların 6 ila 12 ay içinde hayatını kaybetmesine yol açabilir,” dedi.

Fiyatın cazibesine kapılarak sağlığınızı riske atmayın

Bu nedenle tüketicilere önemli bir uyarıda bulunan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, sağlıklı gıda tüketiminin önemine de dikkat çekerek, “Tükettiğiniz gıdaların üretim koşullarına, saklama ve depolama süreçlerine dikkat edin. Güvenilir ve iyi koşullarda saklanmış ürünleri tercih etmeye özen gösterin. Özellikle fıstık gibi riskli ürünlerde, fiyatın cazibesine kapılarak sağlığınızı riske atmayın. Gıda güvenliği konusunda bilinçli tüketici davranışları, aflatoksin gibi tehlikelerden korunmak için son derece önemlidir.” ifadelerini kullandı.

Son olarak, aflatoksin kontaminasyonunu azaltmak için alınabilecek önlemler hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Üreticilerin, aflatoksin oluşumunu engellemek için tarla ve depolama süreçlerinde dikkatli olmaları gerekiyor. Tarladan sofraya kadar geçen süreçte her aşamada gerekli denetimlerin ve uygun saklama koşullarının sağlanması, bu toksinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini büyük ölçüde azaltabilir” şeklinde sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Rengarenk elleriyle Gezici Kütüphaneye iz bıraktılar

Osmangazi Belediyesi’nin merkeze uzak mahallerdeki çocukları kitap ile buluşturmak ve onlara okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla hayata geçirdiği Gezici Kütüphane’ye gelen küçük öğrenciler, rengarenk boyadıkları elleri ile hatıra panosu oluşturdu. 

 

Osmangazi’nin kırsal mahallelerini tek tek dolaşarak çocukları birbirinden güzel kitaplarla buluşturan Gezici Kütüphane’de çocuklar için el boyama etkinliği düzenlendi. ‘Gezici Kütüphaneye Sen de İz Bırak’ adı altında düzenlenen etkinliğe katılan Geçit Mahallesi’ndeki çocuklar, rengarenk boyadıkları elleri ile hatıra panosu oluşturdu. Doyasıya eğlenen miniklere, etkinlik sonunda görevliler tarafından boyama kitabı hediye edildi.

 

Renkli görüntülere sahne olan etkinliğe katılan çocuklar, kendileri için düzenlenen eğlence dolu proje için Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür etti.

 

Osmangazi Belediyesi tarafından Ağustos ayında hizmete sokulan Gezici Kütüphane, çocuklar tarafından çok sevildi. 6-18 yaş arasındaki çocuklara hitap eden yüzlerce kitaba ev sahipliği yapan Gezici Kütüphane, hafta içi her gün iki mahalleye gidiyor. Hizmete girdiği günden bu yana toplam 52 mahalleye giden kütüphaneye, şuana kadar 729 çocuk üye oldu. Üye olan çocuklar, kütüphaneden toplam 1208 kitap ödünç aldı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Borusan Contemporary Çocuk Atölyeleri Kasım ayında da Borusan Hikâye Evi ve atölyepikolo ile çocukları sanatla buluşturmaya devam ediyor!

Borusan Hikâye Evi ve atölyepikolo’nun, Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” ve “Ebedi Prelüd” sergilerinden ve Perili Köşk’ün eşsiz atmosferinden ilhamla hazırladığı 4-12 yaş gruplarına özel atölyeler; 9, 17 ve 23 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek. Bu özel atölyelerde, çocuklar sanat eserlerini incelerken yaratıcılıklarını özgürce ifade etme fırsatı bulacaklar.

Borusan Contemporary, minik sanatseverleri sanatla iç içe olacakları ve unutulmaz deneyimler yaşayacakları Borusan Contemporary Çocuk Atölyeleri’ne davet ediyor. 9, 17 ve 23 Kasım tarihlerinde Perili Köşk’te gerçekleştirilecek etkinliklerde, çocuklar hem eğlenirken merak duygularını geliştirecek hem de kendi yaratıcılıklarını keşfedecekler. Borusan Hikâye Evi ve atölyepikolo tarafından Borusan Contemporary sergilerinden ve Perili Köşk’ün ilham verici atmosferinden esinlenerek, farklı yaş gruplarına özel olarak tasarlanan atölyelerde çocuklar, sanatsal bir yolculuğa çıkacaklar. 

Bu yılki etkinliklere Borusan Kocabıyık Vakfı’nın eğitim programı olan, bugüne kadar binlerce çocuğa ulaşan Hikâye Evi de dâhil oldu. Çocukların kendilerini daha rahat ifade etmelerini ve özgüvenlerini geliştirmelerini hedefleyen Borusan Hikâye Evi, Borusan Contemporary’deki çocuk atölyelerinde 4-6 yaş grubuna odaklanıyor. Bu atölyeler, “Jeux dramatiques” alanının ülkemizdeki en önemli temsilcisi Bahar Gürey rehberliğinde Borusan Contemporary’nin 2024-2025 sezonunda ağırladığı Amerikalı sanatçı Doug Aitken’in Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “İçimdeki Şehir”den ilham alarak düzenleniyor. Çocuklar bu etkinliklerde duygularını ifade etmenin, hikâyeler anlatmanın ve yeni dünyalar keşfetmenin keyfini çıkarıyorlar.

 atölyepikolo’nun geçici ve koleksiyon sergileriyle paralel olarak düzenlediği özel atölyelerde ise çocuklar, meraklarını keşfetmeye, araştırma yapmaya, soru sormaya, sorgulamaya, tasarlamaya ve bilgiyi yapılandırmaya teşvik ediliyor.

Şehri hareketlendir!

9 Kasım Cumartesi günü, saat 11:00’de Borusan Hikâye Evi’nin geliştirdiği özgün atölyeleriyle 4-6 yaş grubundaki çocuklar ve ebeveynleri ile buluşuyor. Bahar Gürey, Amerikalı sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” (2024) adlı monografik sergisinde yer alan enstalasyonlarından esinlenerek, Perili Köşk’ün dingin atmosferinde okul öncesi çocuklar için “Şehri Hareketlendir!” isimli bir atölye tasarladı. Yaratıcı dans yönteminin kullanıldığı bu atölyede çocuklar, ebeveynleriyle birlikte bir şehre bakmayı, bazen yeniden tasarlamayı ve en önemlisi kendi bedenleriyle o şehrin hayalini kurmayı deneyimleyecekler. 

“Nefes Almayı Unutma”

9 Kasım Cumartesi günü, saat 12:30’da 4-6 yaş grubundaki çocukların ebeveynleriyle birlikte katıldığı bu atölyede, Amerikalı sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” (2024) adlı monografik sergisinde yer alan, fiziksel olarak birbirinden izole; fakat içsel ritmi birbirine bağlı “3 Modern Figür (Nefes Almayı Unutma)” (2018) adlı eseri inceleniyor. Çocukların bu figürlerden ilham alarak bedenleriyle heykeller oluşturması amaçlanıyor. Böylece hem bu heykellerin duruşu, düşüncesi ve nefesi olacaklar hem de nefes egzersizleriyle sakin ve zinde hissedebileceklerinin farkındalığını yaşayacaklar. 

Perili Köşk’ü yeniden tasarlayacaklar 

17 Kasım Pazar günü, saat 11:00’deki atölyeyi atölyepikolo 6-8 yaş grubu için hazırladı. “Ebedi Prelüd” sergi turuyla başlayacak olan bu çalışmada çocuklar, yaklaşık yüz yıl önce Yusuf Ziya Paşa tarafından yapımına başlanan ancak tamamlanamadığı için Perili Köşk olarak anılan müze binasının 2011 itibarıyla Borusan Contemporary ile yeniden şekillenen döngüsünden ilham alacaklar. Boyalar, ışıklar ve farklı dokularda kâğıtlar kullanarak Perili Köşk’ü yeniden tasarlayacaklar. 

Bir doğa harikası 

17 Kasım Pazar günü saat 13:30’daki atölye 8-12 yaş grubuna özel hazırlandı. Ebedi Prelüd sergi turuyla başlayacak olan bu atölyede, doğa, sanat ve tasarım arasında bir köprü kurarak çocuklarla doğada yaşanan döngüler üzerine sohbet edilecek. Atölyenin üretim aşamasında ise sanatçı José Maria Mellado’nun “Tequendama Şelaleleri” (2008) isimli eserinden ilham alarak çocuklar, eserde gördükleri doğa manzarasının üç boyutlu bir maketini tasarlayacaklar.

Şehri hareketlendir!

23 Kasım Cumartesi günü, saat 11:00’de Borusan Hikâye Evi’nin geliştirdiği özgün atölyeleriyle 4-6 yaş grubundaki çocuklar ve ebeveynleri ile buluşuyor. Bahar Gürey, Amerikalı sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” (2024) adlı monografik sergisinde yer alan enstalasyonlarından esinlenerek, Perili Köşk’ün dingin atmosferinde okul öncesi çocuklar için “Şehri Hareketlendir!” isimli bir atölye tasarladı. Yaratıcı dans yönteminin kullanıldığı bu atölyede çocuklar, ebeveynleriyle birlikte bir şehre bakmayı, bazen yeniden tasarlamayı ve en önemlisi kendi bedenleriyle o şehrin hayalini kurmayı deneyimleyecekler.

“Nefes Almayı Unutma”

23 Kasım Cumartesi günü, saat 12:30’da 4-6 yaş grubundaki çocukların ebeveynleriyle birlikte katıldığı bu atölyede, Amerikalı sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” (2024) adlı monografik sergisinde yer alan, fiziksel olarak birbirinden izole; fakat içsel ritmi birbirine bağlı “3 Modern Figür (Nefes Almayı Unutma)” (2018) adlı eseri inceleniyor. Çocukların bu figürlerden ilham alarak bedenleriyle heykeller oluşturması amaçlanıyor. Böylece hem bu heykellerin duruşu, düşüncesi ve nefesi olacaklar hem de nefes egzersizleriyle sakin ve zinde hissedebileceklerinin farkındalığını yaşayacaklar. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı