Kategori arşivi: Kültür & Sanat

Zorlu’da Bir Başka Gece’ konserleri Fatih Erkoç & Trio ve Tuluğ Tırpan Pow Trio ile başlıyor Konuk sanatçı Demet Evgar

Zorlu Center’ın açık havaya özel hazırladığı ‘Zorlu’da Bir Başka Gece’ konserleri kapsamında sanatseverler, 17 Eylül Cuma akşamı saat 19:30’da, Fatih Erkoç & Trio ve 20.30 ‘da Tuluğ Tırpan Pow Trio konserinde buluşacak. 

 

Türk caz müziğinin ünlü ve usta isimleri Fatih Erkoç & Trio ve Tuluğ Tırpan Pow Trio’nun sevenleriyle hasret gidereceği konsere, başarılı oyuncu Demet Evgar konuk sanatçı olarak katılacak. 

 

Zorlu Center Meydan Katı Konser Alanı’nda, sosyal mesafe kurallarına uygun olarak, oturma düzeninde ve ücretsiz gerçekleşecek konsere katılmak için Zorlu World uygulamasından QR kod almanız yeterli. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

5. Denizbank İlk Senaryo İlk Film Yarışması’nın yeniliği “Yapım Destek Platformu”na başvurular başladı

DenizBank ve Türkiye Sinema Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) iş birliğinde hayata geçirilen “5. DenizBank İlk Senaryo İlk Film Yarışması” kapsamında bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek “Yapım Destek Platformu”nun başvuru süreci başladı.

 

“Yapım Destek Platformu” İçin Son Başvuru Tarihi: 5 Kasım 2021

 

Sinemanın en temel öğesi olan “senaryo geliştirme” konusunda ilk uzun metraj senaryolarını yazan senaristleri desteklemek ve yapım öncesinde Türk Sineması’nın yazınsal sorunlarına katkı sağlamak amacıyla DenizBank ile TÜRSAK Vakfı iş birliğinde gerçekleştirilen DenizBank İlk Senaryo İlk Film Yarışması’nın beşinci yılında yarışmacıları bir yenilik bekliyor. Belirli nitelikleri karşılayan senaryoların yolculuğuna katkı sağlamak ve daha profesyonel destek almaları için yarışmanın yeniliği olarak bu yıl ilk kez hayata geçirilen Yapım Destek Platformu’na başvurular 5 Kasım 2021 tarihine dek yapılabilecek.

 

“Yapım Destek Platformu” ile Daha Nitelikli Bir Senaryo Yolculuğu 

DenizBank ve TÜRSAK Vakfı bu yıldan itibaren yarışmaya bir yenilik katarak Yapım Destek Platformu’nu hayata geçirdiler. Platform sayesinde proje geliştirme konusunda belirli bir aşamaya ulaşmış kaliteli yapımlara ihtiyaç duydukları maddi desteği sağlamayı ve DenizBank ile TÜRSAK Vakfı markalarının verdiği güç ile daha geniş kitlelere ulaşmaları sağlanacak. 

 

Pitching Aşamasında Sektörün Tecrübeli İsimlerinden Destek

Yapımcı ve finansal plan zorunluluğu getirilecek bu yarışmanın jüri üyeleri ise dağıtım ve yapım alanında isimlerden seçilecek ve bununla da yarışmacıların henüz Pitching aşamasında doğru isimler ile iletişim kurması sağlanacak. Başvuruların ardından seçilecek 10 finalist ise sektörün önde gelen isimlerinin yer alacağı jüriye projelerini sunma fırsatı bulacak. Sunumların sonunda birincilik ödülünün sahibi 50.000 TL maddi destek almaya hak kazanacak.

 

“Yapım Destek Platformu”nda Büyük Ödül 50.000 TL

5. DenizBank İlk Senaryo İlk Film Yarışması kapsamında bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek ve büyük ödülün 50.000 TL olduğu Yapım Destek Platformu’na başvurularda son tarih 5 Kasım 2021 olup ayrıntılı bilgiler ve güncel duyurular ilksenaryo.com adresi ve TÜRSAK Vakfı'nın sosyal medya hesaplarından takip edilebilir. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türk Telekom Prime’la ‘Arabalı Sinema Geceleri’ başlıyor

Türk Telekom Prime’ın “Arabalı Sinema Geceleri” başlıyor. Türk Telekom Prime müşterileri için 7 Ekim’e kadar ücretsiz olarak düzenlenecek etkinliklere katılanlar İstanbul Boğazı’nın eşsiz atmosferinde kendi araçları içerisinde sinema izleme keyfini yaşayacaklar.   

Türk Telekom’un ayrıcalıklı hizmetler sunan markası Türk Telekom Prime’ın Açık Hava Sineması etkinlikleri başlıyor. Ortaköy Açık İspark’ta gerçekleşecek sinema gecelerinde Türk Telekom Prime’lılar İstanbul Boğazı’nın eşsiz atmosferinde kendi araçları içerisinde güvenle sinema izleme keyfini yaşayacak. 7 Ekim’e kadar ücretsiz olarak düzenlenecek etkinlikler, birbirinden özel sürprizlerle Salı ve Perşembe akşamları 18.30’da başlayacak. 

 

Türk Telekom Prime müşterileri, etkinliğe katılmak için 0505 178 5681 numaralı telefondan rezervasyon yaptırabilecekler. Katılımcılar, etkinlik alanı girişinde yer alan POS cihazına girmeleri gereken şifreyi ise PRIME ACIKHAVA yazıp 6262’ye göndererek veya Prime mobil uygulaması üzerinden alabilecekler. 

 

Sinema gösterimleriyle ile ilgili detaylı bilgiye, Türk Telekom online uygulaması veya turktelekomprime.com adresinden ulaşılabiliniyor.

 

Filmler:

 

A Star is Born / Bir Yıldız Doğuyor        14 Eylül

The Gentlemen                                        16 Eylül

Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu        21 Eylül

Soul (Animasyon)                                     23 Eylül

Mucize 2: Aşk                                           28 Eylül

Moana (Animasyon)                                30 Eylül

Cruella                                                        5 Ekim

Onward / Hadi Bakalım (Animasyon)    7 Ekim

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İBB Şehir Tiyatroları’nın yeni oyunu “Veba” salgında kaybettiklerimizin anısına sahneleniyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları Albert Camus’nün yazdığı, Neil Bartlett’in uyarladığı, Genel Sanat Yönetmenimiz Mehmet Ergen’in çevirip yönettiği Veba’yı seyirciyle buluşturuyor. Oyun, 15-18 Eylül, 22-24 Eylül, 29 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında Müze Gazhane Büyük Sahne’de.

Veba’nın yönetmeni Mehmet Ergen, oyunun zamanlamasını vurguluyor:

“Dünya çok zor bir dönemden geçti. Yeni bir sahne açarken hem döneme dair anlamlı bir hikâyeyle bir başlangıç yapalım dedik, hem de kaybettiklerimiz için bir saygı duruşunda bulunalım istedik.”

Nobel Ödüllü yazar Camus’nün faşizm alegorisi olarak kaleme aldığı eserde, veba salgını sırasında yaşanan kaotik durum anlatılır. Karantina döneminde verilen mücadele, belirsizlik ve korkunun egemen olduğu bir dünya canlandırılıyor.
Dramaturgisini Ergün Özdemir’in, müziğini Sinan Arslan’ın, sahne-kostüm tasarımını Gamze Kuş’un, ışık tasarımını Murat Selçuk’un, efekt tasarımını Metin Küçükyılmaz’ın yaptığı oyunun fotoğraflarını Nesrin Kadıoğlu çekti. Oyunda Sevil Akı, Serdar Orçin, Emrah Can Yaylı, Burteçin Zoga, Tankut Yıldız, İrem Arslan, Özgür Dereli, Burak Davutoğlu, Ergun Üğlü, Cafer Alpsolay rol alıyor.
Albert Camus’nün Veba’sı
Albert Camus Veba’sında hayatın zevklerine düşkün, alışkanlıklarına bağlı,  hastalığı ve ölümü yaşamlarından çıkarmış bir kentin hikâyesini anlatır. Sakin bir Akdeniz şehri olan Oran, korkunç bir felaketi karşılamaya hiç hazır değildir.
İnsanların sükûneti ölü farelerin şehrin her yerinde ortaya çıkmasıyla bozulur. Toplu halde ölen, can çekişen farelerin çığlıkları herkesi şaşkına çevirir. 
Eserde salgının tüm aşamalarına tanık oluyoruz. Fiziksel salgın ahlaki salgına dönüşüyor. Veba insan ilişkilerini alt üst ediyor, toplumun hatalarını ve güçlü yanlarını ortaya çıkarmaya hizmet ediyor. Camus eserde Oran'ın günlük yaşamında vebanın neden olduğu dönüşümleri ustalıkla ortaya koyuyor.
Fransız oyun yazarı, yönetmen Antonin Artaud tiyatro ve vebanın her ikisinin ortak yönüne vurgu yapıyor: "tiyatro, veba gibi, […] çatışmaları çözer, güçleri serbest bırakır, olasılıkları serbest bırakır ve eğer bu olasılıklar ve bu güçler karanlıksa, bu vebanın ya da tiyatronun değil, hayatın suçudur" 
Veba bugün yeniden okunabilecek büyük bir eserdir. Kitapta semboller bulunmaktadır: durumlar, tipler ve fiziksel nesneler bir yandan kendilerini öte yandan kendilerini aşan başka şeyleri temsil ederler. Romanda veba, 1937’de etkisini göstermeye başlayan Nazizim’i, salgını önleme çabaları ise Nazizim’e karşı direnişi temsil eder.
Vebanın Tarihine Kısa Bir Bakış
Uzun bir dönem boyunca vebanın kaynağının Mısır’da Nil nehri olduğu düşünüldü. Hastalık, Antik Yunan halklarının yaptığı savaşlarla, Roma ordularının seferlerinin dönüşünde Avrupa kıtasına taşınmıştır. 
542’de ortaya çıkan “Justinien vebası” çok korkunçtur. Dönemin tarihçilerinin belirttiğine göre acımasızca yayılmış ve ne yaş, ne de cinsiyet tanımıştır. Her farklı ırka, her coğrafyaya nüfuz etmiş ve İstanbul’un da arasında bulunduğu birçok şehri yerle bir etmiştir. Bizans salgınlarında saray kapılarını kapatır ve saray duvarlarının çevrelerine iki sıra korunma teli çekilirdi.
Papa IV. Clement’in ölü sayıcılarının tahminlerine göre, 1348-1351 yılları arasında Kara Ölüm, Avrupa’da 23.840.000 insanı ölüme mahkûm etmiştir. Şehirlerde, kasaba ve hatta köylerde neredeyse yaşayan kalmadı. Hayatta kalanlar dağlara kaçtı. Bütün yaşam alanları kendi başına dolaşan hayvanlara kaldı. Tarım alanlarını işleyen çiftçiler ortadan kalkınca araziler çayır ve orman alanlarına dönüştü. Terk edilmiş gemiler Akdeniz’de başıboş yüzüyordu.
Veba başladığında bütün Fransızlar panik halindeydi. Fransa topraklarındaki ölümler sayılamayacak kadar büyüktü. Avignon, Marsilya, Montpelier ve Paris’te yüzbinlerce kişi öldü.
Veba, Çin, Hindistan, Rusya, Balkanlar, Yunan Adaları, Kuzey Afrika kıyılarında asırlarca değişik dönemlerde etkili oldu.
Salgın Sonrasında Sanat
Ölüm, acı, keder temaları sanatçılar tarafından çok fazla işlenmiş, çizilmiş, yontulmuş ve karakterize edilmiştir. 
Edebiyat, vebalı günlerin korku dolu izlerini taşır. Salgın sonrası dönem zihniyetinin ve kültürünün yeniden şekillenmeye başladığı ortamda şan, şöhret, makam, servet fark etmeksizin insanların kendilerine iyi bir ölüm hazırlamalarını öğütleyen temalar edebiyatın da ana konularından birisi haline gelir.
Kara Ölüm’den sonraki süreçte yapılan heykellere, resimlere, gravürlere, edebi eserlere, dinsel metinlere kadar her şeyde hayatın merkezine yerleşen ölüm gerçekliğine, eşitliğine vurgu yapmayan çalışmalar tam anlamıyla tamamlanmış sayılmazlardı.
Salgın Edebiyatı
Sophokles’in Oidipus mitinden hareket ederek yazmış olduğu Kral Oidipus tragedyası, Thebai kentine musallat olmuş ve kenti kırıp geçiren bir veba salgını ile açılır. Sofokles'in Kral Oidipus (M.Ö. 5. yy) eseri salgın edebiyatının bağımsız bir tür haline gelmesini sağlayan ilk eserdir.
1348'de veba Floransa'yı kasıp kavurdu. Boccaccio’nun 1349-1353 yılları arasında yazdığı başyapıtı Decameron on gün boyunca anlatılan yüz öyküden oluşur. Yedi genç kız ve üç genç adam, salgından kaçmak için on gün boyunca kırsala sığınır. Bu kapalı alanda, kahramanlar zaman geçirmek ve kapılarındaki kıyameti unutmak için hikâyeler anlatmaya çalışacaklardır.
La Fontaine’nin Veba Hastası Hayvanlar’ında Kral, halkını vebadan kurtarmak için "en suçlu"nun kurban edilmesini önerir. Kurban edilecek kişi en dürüst olan eşek olacaktır. Salgın burada siyaset dünyasının, yalanın ve adaletsizliğinin bir alegorisidir.
Robinson Crusoe'nun yazarı Daniel Defoe, tarih ve kurgu arasında bir metin olan Veba Yılı Günlüğü’nde Londra nüfusunun 20'sinin veya yaklaşık 100.000 kişinin öldüğü 1665'teki Büyük Veba'yı anlatır. Veba burada hem ölümcül bir hastalıktır, hem de şehrin sosyolojisinin ve yoksul ya da zengin, hayatta kalmak için en aşırı eğilimleriyle karşı karşıya kalan herkesin kaderinin bir ifşasıdır. Yavaş yavaş ölümün önemsizleşmesi eserde şöyle anlatılır: “Hemen hemen her evde, özellikle felaketin başlangıcında, sadece ağlayıp ağıt yakıldı; sona doğru kalpler katılaştı ve ölüm o kadar çok göz önündeydi ki, insanlar artık sevdiklerinin bakışlarından o kadar etkilenmiyorlar, her biri bir saat sonra ölüme çağrılmayı bekliyordu."
Albert Camus ilhamını, özellikle bugün yeniden okunmayı hak eden bu metinden almıştır.
Vebanın Sonuçları
14. yüzyıl vebasından sonra Avrupa’da emek gücünün değeri artmış, işçi ücretleri yükselmiştir. Hijyenin önemi keşfedilmiş, sokaklarda hayvanların dolaşması yasaklanmış, Paris’te ilk kanalizasyon inşa edilmiştir.
Vebanın neden olduğu şiddetli sarsıntı sonucunda Tanrı’nın gazabı ve insanların günahına karşılık bir bela olarak algılanması, bazı insanları hiç olmazsa hazları yaşamaya yöneltirken, diğer bir kısmını da diğer uca, münzeviliğe itmiştir.
Yahudi ve Çingeneler vebanın nedeni olarak suçlanmışlardır. 20. Yüzyılın ortalarına kadar bu iki millet göçlere zorlanmış, hakları ellerinden alınmış ve katliama maruz kalmışlardır.
Veba, hastalığı önlemede başarısız olan din adamlarının ve hekimlerin itibarının sarsılmasına neden olmuştur.
Pek çok düşünüre göre Orta Çağ vebanın getirdiği ekonomik ve sosyal olayların sonucunda kapanmıştır.
Kaynaklar
John Cruickshank, Albert Camus ve Başkaldırma Edebiyatı
Antonin Artaud, Tiyatro ve Veba
Dr. Jean Lauminier’e Göre: Tarih Boyunca Veba Ve Yarattığı Felaketlere Bakış; Haktan BİRSEL, Nahid MALAZİZİ
Salgın ve Kent: 1347 Veba Salgınının Avrupa’da Sosyal, Politik ve Ekonomik Sonuçları; Kemal Özden – Mustafa Özmat

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Oktoberfest heyecanı başlıyor

Festival tutkunlarının heyecanla beklediği “Oktoberfest İstanbul hosted by The Populist”, 27 Eylül – 3 Ekim tarihleri arasında Yapı Kredi bomontiada’da!

Oktoberfest İstanbul, The Populist’in ev sahipliğinde 5. kez Yapı Kredi bomontiada’da gerçekleşecek. 27 Eylül – 3 Ekim tarihlerinde Yapı Kredi bomontiada’nın sevilen atmosferinde müzikseverlerle buluşmaya hazırlanan Oktoberfest İstanbul, dopdolu içeriğiyle tüm misafirlerine özledikleri festival havasını tekrar yaşatacak. The Populist, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da festivale özel craft tatlara eşlik eden yepyeni lezzetleri festival boyunca konuklarıyla paylaşacak.

 

Açık havada dopdolu bir festival programına hazır olun

İlk olarak Almanya’da doğan ve yıllar içinde tüm dünyaya yayılarak popüler uluslararası festivaller arasına girmeyi başaran Oktoberfest, Yapı Kredi bomontiada’nın avlusunda açık havada kutlanacak. Oktoberfest konseptinin özgün bir kurguyla hayata geçtiği festivalde, müzikseverler bir hafta boyunca Yapı Kredi bomontiada’da dopdolu bir festival deneyimi yaşayacak. Şimdiye kadar düzenlenecek olan en uzun Oktoberfest’te sürpriz canlı müzik ve DJ performanslarına birçok eğlenceli aktivite de eşlik edecek.

 

Craft tatlar The Populist’in yepyeni imza lezzetleriyle buluşacak

Festival boyunca The Populist menüsünün güçlü lezzetlerine altın madalyaya layık görülen Torch Brewery’nin craft lezzetleri eşlik edecek. Eğlence ve müziğin kesintisiz devam edeceği festival boyunca The Populist menüsüne katılan yeni tatlar da misafirlerle buluşacak. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gökçe Oflu’nun beklenen sergisi ‘Retrospektif’ Metropol İstanbul’da

Alışveriş ve eğlencenin Ataşehir’deki gözde noktası Metropol İstanbul ziyaretçilerini ilgiyle karşılanan sanat etkinlikleriyle buluşturmaya devam ediyor. Metropol İstanbul’da bu kez çağdaş sanatın genç ve önemli isimlerinden Gökçe Oflu’nun beklenen sergisi Retrospektif kapılarını açtı. 10 ekime kadar ziyarete açık olan sergi ekolojik sanatı destekleyen önemli bir proje olarak yorumlanıyor. 

 

Gerçekleştirdiği sanat etkinlikleriyle adından söz ettiren Metropol İstanbul kapılarını bu kez ekolojik sanatın en iyi örneklerinden biri olarak yorumlanan Retrospektif sergisi için açıyor. Çağdaş sanatın genç ve başarılı ismi Gökçe Oflu’nun eserleriyle hayat bulan sergi 10 Ekime kadar tüm sanatseverleri bekliyor. Geri dönüşümü sağlanabilir atık malzemeleri çalışmalarında kullanarak sanata farklı bir yorum getiren genç sanatçı Gökçe Oflu’nun son projesi olan Retrospektif sergisi insanların atık malzemelere karşı olan mevcut algısını ve bu maddelere plastik bir değer kazandırarak değiştirmeyi amaçlıyor. 

 

Dünyayı güzelleştirmek geri dönüşümle mümkün 

Çağdaş Batı Sanatı’ndan yerel kültürlere uzanan renkli bir geçmişi gözler önüne seren Retrospektif Sergisi’nin ana teması geri dönüşüm. Eğitim kariyerinde bitirme tezini Günümüz Sanatında Geri Dönüşüm Malzemelerinin Kullanımı adlı tez çalışmasıyla gerçekleştiren Gökçe Oflu, endüstriyel atıkları kullanmaya devam ederek toplumsal farkındalık yaratma amacını bu kez Retrospektif sergisiyle hayata geçiriyor. Sanatçı son sergisi Retrospektif ’de Dijital baskı, keçe, kolaj, tipografi ve başka karışık tekniklerle, kumaş ve tuvalet kağıdı gibi gündelik, dönüştürülebilir, sürdürülebilir malzemelerle, hikayesini dışavurumsal bir perspektiften görünür kılmayı hedefliyor. 10 Ekime kadar ücretsiz gezilebilecek bu heyecan verici sergi daha güzel bir dünya için geri dönüşümün önemini yakından görmek isteyen tüm ziyaretçileri bekliyor. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Edremit’te 13. Geleneksel Çamcı Köyü Güz Etkinliği yapıldı

Edremit’i kırsal bağlı Çamcı Mahallesi’nde 13. Geleneksel Güz Etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlikte semah dönülüp, zeybek oynan etkinlikte yerel sanatçılar sahne aldı.  

 

Tahtacı Alevilerin yaşadığı kırsal Çamcı Mahallesi’nde ki 13. Geleneksel Çamcı Güz Etkinliği’ne saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.

 

Çamcı Mahallesi Muhtarı Çetin Kurt, 1450 yılında İstanbul’un fethi için Toroslar’dan kazdağları’na getirilen Tahtacı Türkmenler’in torunları olduklarını belirterek “Yüz yıllardır örf ve adetlerimizi sürdürüyoruz. Bundan sonra da Tahtacı Türkmen kültürümüzü gelecek kuşaklara taşımak istiyoruz” dedi.

 

Ardından tarihçi yazar Sinan Kahyaoğlu tarafından bir konuşma yapıldı. Çamcı Mahallesi Gençler Semah ekibi gösterileri ve zeybek oyunları ile Türkmen kıyafetleri defilesi sergilendi.Yerel sanatçıların sahne aldığı etkinlik türkülerle sona erdi.  

 

Etkinliğe Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan, CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin, CHP Edremit İlçe Başkanı Deniz Onur Özcan, İYİ Parti Edremit İlçe Başkanı Oğuzhan Civgaz, muhtarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ahmet Mümtaz Taylan, Selvi Boylum Al Yazmalım’ı Storytel için seslendirdi

Cengiz Aytmatov'un unutulmaz eseri Selvi Boylum Al Yazmalım, ünlü oyuncu ve yönetmen Ahmet Mümtaz Taylan’ın sesiyle Storytel’de yerini aldı. 

Sevgi neydi? Sevgi emekti, uçuşan yaprak, boş bir salıncak. Emek mi, aşk mı? Süreklilik mi, değişim mi? İkisini de arzulayan, isteyen insanın kaderi ne olabilir?

Kırgız halkının toplumsal ve siyasal geçiş süreçlerinde, kriz anlarında yaşadığı büyük acıları eserlerinde çoktan klasikleşmiş hikâyelerle anlatan Türkiye’de Onk Ajans tarafından temsil edilen ve Ketebe Yayınları tarafından kitapları basılı hale getirilen Cengiz Aytmatov, Selvi Boylum Al Yazmalım’da da aynı yolu izliyor. Bir yandan birbirini seven ve talihsiz bir olay sonucu yolları ayrılan ve nihayetinde garip bir tesadüfle tekrar karşılaşan iki insanın parçalanmış hayatlarını, aşklarını resmediyor; bir yandan da hızla gelişen teknolojinin ve sanayileşmenin Kırgız toplumu üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi ustalıkla gözler önüne seriyor.

 

Bu ünlü eseri seslendiren Ahmet Mümtaz Taylan, ‘Atıf Yılmaz'ın usta yönetimiyle unutulmaz filmler envanterimizin demirbaşları arasına giren bu büyük hikayeyi, yaratıcısı Aytmatov'un kaleminden yeniden okumaktan büyük keyif aldım. Dinlemek isterseniz buyurunuz’ dedi.

 

Storytel aboneleri, 4.000’in üzerinde Türkçe sesli kitabı, 2.000’in üzerinde Türkçe e-kitabı, 100.000’den fazla İngilizce sesli kitabı, 125.000’nin üzerinde İngilizce e-kitabı ve birçok podcast’i sınırsız dinleyebiliyor. 

 

Storytel Hakkında

Dünyanın en büyük sesli ve e-kitap yayın servislerinden Storytel, 500.000’den fazla başlık ve içeriğini dinleme ve okuma imkanı veren bir abonelik hizmeti sunmaktadır. Vizyonumuz, herkes tarafından her yerde ve her zaman zevkle paylaşılacak harika hikayelerle dünyayı daha anlayışlı ve yaratıcı bir yere dönüştürmektir. Storytel’in içerik streaming servisleri Storytel ve Mofibo markaları aracılığıyla sunulmaktadır. Storytel’in yayıncılık hizmetleri, sesli kitap yayıncısı StorySide ile geniş kitlelerin beğenisini kazanmış Kuzey Avrupa yayınevleri Norstedts, People’s ve Gummerus tarafından verilmektedir. Dünyada 25 farklı pazarda faaliyet gösteren Storytel’in merkezi İsveç, Stockholm’dedir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

SALT’ın “İklimcil” sergisi paralelinde çevrimiçi konuşma: Emre Keskin, 22 Eylül

Cooking Sections’ın SALT Beyoğlu’nda süren İKLİMCİL: Mevsimler Sürüklenirken sergisindeki Traces of Escapees [Kaçakların İzinde] (2021) vaka araştırması, evrimsel genetikçi Emre Keskin’in konuşmasıyla incelemeye açılacak. Balık çiftliklerinin denizlere etkisi ve su altı canlılarının uğradığı genetik erozyona ilişkin program (Türkçe), 22 Eylül Çarşamba günü saat 19.00’dan itibaren SALT Online YouTube kanalında yayınlanacak.

 

Serginin hazırlık sürecinde, Keskin’in iş birliğiyle başlatılan bir çalışma kapsamında, Muğla kıyılarından alınan deniz suyu örneklerinde, çiftliklerden kaçan balıkların genetik izleri araştırıldı. Hem çiftliklere yakın olan hem de hiç çiftlik bulunmayan bölgelerden çevresel DNA (eDNA) örneklemeleri alınarak bunlar üzerinden balık biyoçeşitliliğinin mevcut durumu değerlendirildi. Keskin, bu çalışmanın bulgularını sunacağı

konuşmasında özellikle şu sorulara odaklanacak: Su ürünleri yetiştiriciliği ve ıslah çalışmaları deniz biyoçeşitliliğini nasıl dönüştürüyor? Çiftlik balıkları, denizlerin ekosistemini ne yönde değiştiriyor? Kirlilik ve küresel iklim krizinin Türkiye denizlerindeki balık nüfusuna etkileri nelerdir?

 

Emre Keskin Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Mühendisliği Bölümü’nde doçent öğretim üyesi. Uzmanlık alanları arasında tarımsal biyoteknoloji, DNA barkodlama, çevresel DNA (eDNA), metabarkodlama, biyoçeşitlilik, evrimsel genetik ve moleküler filogenetik bulunuyor.

 

İKLİMCİL: Mevsimler Sürüklenirken sergisi, 24 Ekim’e kadar Pazartesi hariç her gün saat 11.00 ile 17.00 arasında ücretsiz ziyarete açık.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Akbank Sanat’da “Dans hep var”

Akbank Sanat, kültür sanat etkinliklerine “Akbank Sanat Evinizde” çatısı altında sosyal medya kanallarında aralıksız olarak devam ediyor. Pandeminin başlangıcından itibaren birçok sanatçıyla fiziki ve çevrimiçi ortak projeler gerçekleştiren Akbank Sanat, sosyal sorumluluk misyonuyla              sanatçıları desteklemeye yönelik yeni proje ve çalışmalarına yeni sezonda da devam ediyor.

 

Sessizlikte dansın sesini duyuran bu performanslar hareketlerin kısıtlı olduğu bir dünyada dansın hep var olduğunu ortaya koyuyor. Dansın sesi izleyiciyi şehirde, doğada, evde… Nerede olursa olsun kucaklıyor. Sessizliği sese, hareketsizliği ritme, sınırları yeni başlangıçlara, yalnızlığı birlikteliğe           dönüştürüyor.

 

21 yıldır çağdaş dans alanında Türkiye’den ve yurtdışından farklı dans sanatçılarına, koreograflara ve eğitmenlere sahne imkanı veren Akbank Sanat Dans Atölyesi tarafından hayata geçirilen “Dans Hep Var” performansları Eylül ayında Akbank Sanat Youtube kanalında izleyicilerle buluşuyor.

 

Dans Hep Var “Çizgiyi Geç”

Ezgi Yaren Karademir – Koreografi/Dans

Gökhan Özdemir – Hikaye / Yönetmen /Kurgu

Murat Aytulum – Kostüm

Can Özmutlu – Yön. Yardımcısı

 

Dans Hep Var “Veda”

Su Güzey – Koreografi/Dans

 

Dans Hep Var “Özgür Sokaklar”

İsmet Köroğlu – Koreografi/Dans

 

Dans Hep Var “Anlık”

Gizem Erdem – Koreografi/Dans

 

Dans Hep Var “Beyaz”

Serhat Kural –  Koreografi/Dans

 

Dans Hep Var “?”

Beril Şenöz – Koreografi/Dans

 

Dans Hep Var “Obticeo”

Melis Ergüven – Dansçı

Nursinem Aslan – Yeni Medya Sanatçısı

Ilgaz Altın – Müzisyen (Piyano)

Cem Kimverdi – Ses Tasarımı

Gizem Bilgen – Danışman

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı