Kategori arşivi: Yaşam

Manisa Fk Oyuncusu Ameliyat Oldu

TFF 1. Lig takımlarından Manisa Futbol Kulübü forvet oyuncusu Mehmet Uysal; antrenman esnasında geçirdiği sakatlık sonrası Acıbadem Kayseri Hastanesi’nde ameliyat edildi. 

 

Manisa Futbol Kulübü forvet oyuncusu Mehmet Uysal’ın ön çapraz bağ operasyonu; Acıbadem Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanları Prof. Dr. Sinan Karaoğlu, Dr. Bertan Cengiz ve Dr. Mehmet Çavuş'tan oluşan ekip tarafından gerçekleştirildi. 

 

Prof. Dr. Sinan Karaoğlu; başarılı geçen operasyon sonrası, sporcunun 20 gün sonra salonda kontrollü kuvvet çalışmalarına, 2 buçuk ayın sonunda koşulara başlamasının öngörüldüğünü belirtti. Prof. Dr. Sinan Karaoğlu, sporcunun yaklaşık 7-8 ay sonra sahalara dönmesinin beklendiğini ifade etti. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gazipaşa-Alanya Kish Air’in ilk seferini karşıladı

TAV Havalimanları tarafından işletilen Gazipaşa-Alanya Havalimanı, Tahran’dan gelen Kish Air uçağını su takıyla karşıladı. Airbus 321 ile düzenlenen uçuşla, 160 yolcu dün (Cuma) saat 19:00’de Gazipaşa-Alanya’ya geldi.

Gazipaşa-Alanya’ya ilk kez sefer gerçekleştiren Kish Air, bu rotada yaz ve kış sezonunda her hafta karşılıklı uçuş düzenleyecek.  

TAV Gazipaşa Genel Müdürü Ekrem Akgül “Kish Air’in Tahran’dan gerçekleştirdiği ilk uçuşu karşılamaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Yolcularımıza güvenli ve konforlu bir seyahat deneyimi sunmak için çalışıyoruz. Ülkeler arasındaki uçuş kısıtlamalarının kademeli olarak kalkmasıyla birlikte dış hat trafiğimiz hızlı bir şekilde artmaya başladı ve bu yıl yeni havayolları da portföyümüze katıldı” dedi.

2021’de Gazipaşa-Alanya Havalimanı’na 13 havayolu 10 ülkedeki 15 destinasyondan uçuş düzenledi. Gazipaşa-Alanya Havalimanı bu yılın ilk yedi ayında 262 bin yolcuya hizmet verdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hatay’dan Özgür Özel Geçti

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Hatay’da esnaf ve vatandaşlarla bir araya geldi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’e programında CHP Hatay İl Başkanı Hasan Ramiz Parlar, CHP Payas İlçe Başkanı İlter Tellioğlu ve milletvekilleri eşlik etti.

Özgür Özel, Payas İlçe Başkanı İlter Tellioğlu ve milletvekilleri ile birlikte esnaf ziyaretinde bulunarak, esnafın ve vatandaşların sorunlarını not aldı, çözüm önerilerini paylaştı. Akabinde ilçe muhtarlarıyla bir araya gelerek, sorunları dinleyen CHP’li heyet burada önerileri dinleyerek karşılıklı fikir alışverişlerinde bulundu.


“İNSANLARIMIZ DEĞİŞİKLİK İSTİYOR”
Programla ilgili konuşan CHP’li Tellioğlu, “Sayın Özgür Özel, milletvekillerimizin katılımlarıyla gerçekleştirilen program kentimiz ve ilçemiz adına bir hayli verimli oldu. Vatandaşlarımızın, esnafımızın kapısını çaldık. Sorunları, şikâyetleri, istekleri dinledik. Gereken notları hem biz aldık hem de genel merkezimize iletmek üzere Sayın Özgür Özel aldılar. İnsanlarımız yorgun ve bitkin, değişiklik istiyorlar. En kısa zamanda yapılacak erken ya da normal seçimle bu iktidarın gitmesini ve asla geri dönmemesini istiyorlar. Biz de bunun için çalışıyoruz. Çalınmadık kapı bırakmayacağız ve vatandaşımızı aydınlık yarınlara taşıyacağız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, vatandaşı yok sayan bu iktidarı sandıkla göndereceğiz. Az kaldı” ifadelerini kullandı.
“KUTUPLAŞIRMAYA İNAT KUCAKLAŞTIRMAYA GELİYORUZ”
CHP’li Özel, Hatay İl Başkanı Hasan Ramiz Parlar'ın ev sahipliğinde ise parti il başkanlığında ülke gündemine ilişkin basın açıklaması düzenleyerek, “İktidar için gün sayıyoruz. Bu ülkede artık iktidar değişecek! Kutuplaştıranlara inat kucaklaştırmaya geliyoruz.” dedi.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ı da makamında ziyaret eden CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, son olarak Kumlu ilçesinde halk buluşmasına katılarak Hatay programını tamamladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hüseyin Baş: Ev bir ihtiyaç değil temel bir haktır

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş katıldığı özel bir televizyon programında partisinin her vatandaşı ev sahibi yapma projesini anlattı. Hüseyin Baş, devletin, hazine arazilerine yapacağı konutları kâr etmeden maliyeti üzerinden 20 yıl faizsiz konut kredisi ile vatandaşa sunacağını belirtti.

…………….

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş gazeteciler Orhan Dede ve Murat Çabas’ın sorularını yanıtladığı programda konut kiralarındaki yüksekliğe şu ifadelerle dikkat çekti:

“Banka kredilendirmelerinde çok söylenir: “Kira öder gibi ev sahibi olmak.” Şimdi iş döndü dolaştı, bugünün şartlarında şuna geldi: “Ev alır gibi kira ödüyoruz.” Ülkede ciddi bir terör var bu hususta. Tekelleşmiş bir piyasa var. Online pazarlar aracılığıyla piyasa tekelleşti. Öte yandan hiçbir zaman pahalı diye bir şey yoktur. Cebindeki para azdır veya çoktur. Senin paran varsa pahalı gelmez sana. Kişinin ekonomik durumu ile ilgili bir durumdur bu. Dolayısıyla vatandaşımızın parası olursa bu pahalılığın önüne geçmiş oluruz. Önce bunu çözeceğiz. Hükümetin ve devlet yetkililerinin bunu anlaması lazım.”

 

Vatandaşa 20 yıl faizsiz ev kredisi

 

Türkiye’de her ailenin bir ev sahibi olabilmesi için partisinin projelerinin ve kaynaklarının hazır olduğunu belirten BTP lideri şöyle devam etti:

“Ben bunu çok hayal ediyorum. Her bir vatandaşımızın bir evi olsun. Her bir vatandaşımızın arabası da olsun. Ev sahibi olacak, nasıl? Devletin arazileri yok mu? Her yerde hazine arazisi var, her ilde var her ilçede var. Bu hazine arazilerinin üzerine yapalım evleri. Bugün bir evin maliyeti ne kadara çıkıyor? Demiri, çimentosu, penceresi, kapısı vs. 100-140 bin TL arası bir maliyeti var. Yap bunu, vatandaşına da de ki: “Gel kardeşim, 20 yılda bu parayı bana öde.” Herkes ev sahibi olsun. Zor bir şey değil ki! İnsanlar neden ev kirası ödemek veya bir ev sahibi olmak için bütün hayatlarını heba etsinler?”

 

Her vatandaşa bir ev, bir araba temel haktır 

 

Hüseyin Baş, “Bugün bir konut, bir otomobil vatandaşın temel ihtiyacı ise temel de bir hakkıdır. Bu hakkı da sağlayacak olan devlettir. Temelde devlet bu insanların hakkını verebilecek güce sahip ve vermek zorundadır. Bunu bir âlicenaplık, bir lütuf gibi anlatmamız da doğru değil. Bu bir zorunluluktur, görevdir. Ve biz bu görevi ifa etmek istiyoruz. Vatandaşa da çağrımız bu. Gelelim bu görevi ifade edelim” dedi.

 

Afetten sonra değil, afetten önce eğitim verilmeli

 

Karadeniz’de yaşanan sel felaketleri ve Akdeniz’deki yangınlara dikkat çeken BTP Genel Başkanı afet eğitiminin yetersiz olduğunu ifade etti.

Hüseyin Baş, “Depremle ilgili belli şeyler öğütlenmiştir, öğrenmişizdir bunları. Çünkü çok yakında deprem yaşanmış ve insanlara eğitim verilmeye başlanmış. Hâlbuki bu eğitimin depremden önce verilmesi gerekiyordu, sonra değil. Selde de aynısı geçerli, yangında da aynısı geçerli veya toprak kaymasında, aklınıza hangi afet geliyorsa bu durum geçerli. Sonuç olarak eğitim politikamızın içine afet yönetimlerini koymamız gerekiyor. Bugün var mı? Sözde var. Ne öğretiliyor? Hiçbir şey öğretilmiyor” şeklinde konuştu.

 

Kanal İstanbul ve Olası İstanbul Depremi

 

Olası İstanbul depremine karşı hazırlıkların yetersiz olduğunu belirten BTP Lideri Kanal İstanbul üzerinden hükümete gönderme yaptı:

“Bugün Türkiye’de Kanal İstanbul Projesi’nden bahsediyoruz, yüzlerce milyardan bahsediyoruz. Bu para İstanbul’daki olası bir depremde zarar görme ihtimali olan binaların güçlendirilmesi veya yenilenmesi ile ilgili olarak kullanılsa İstanbul’da bizim deprem korkumuz olmaz. İstanbul’da 8 yıl içinde deprem olabilir diyoruz. Bu, ciddi bir problem. O yüzden önceliklerimizi iyi belirlememiz lazım. 3 kuruşumuz varsa bu 3 kuruşu geleceğimize, sağlığımıza, afetlerde yok olmayacak bir dünyaya yatırmamız lazım.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ekrem İmamoğlu Tarihe Geçiyorsunuz

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kent genelinde devam eden İBB’nin metro şantiyelerinde görevli amir ve şefleriyle bir araya geldi. Kentin en önemli ihtiyacını gidermek için geceli gündüzlü çalışan mesai arkadaşlarına seslenen İmamoğlu, “Bir yönüyle de dünyada bu kadar aynı anda metro üretilen bir kentin sürecini yürüten insanlar olarak bence kesinlikle tarihe geçiyorsunuz” dedi.

 

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kent genelinde devam eden İBB’nin metro şantiyelerinde görevli amir ve şefleriyle kahvaltıda bir araya geldi. Ümraniye Osmangazi Korusu içerisinde bulunan Çekmeköy-Sancaktep-Sultanbeyli metro idari şantiyesindeki programda, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir, İBB Raylı Sistem Dairesi Başkanı Pelin Alpkökin de hazır bulundu.

KESİNLİKLE TARİHE GEÇİYORSUNUZ

Amir ve şeflerin kendilerini sırasıyla tanıttıktan sonra mesai arkadaşlarına hitap eden İmamoğlu, “Az önce her biriniz kendinizi tanıtırken bu işin aslında ne kadar sağlam ellerde olduğunu da hissettim bir kez daha” dedi.

İBB’nin aynı anda on metro inşaatını devam ettirdiğini de hatırlatan İmamoğlu, “Bir yönüyle de dünyada bu kadar aynı anda metro üretilen bir kentin sürecini yürüten insanlar olarak bence kesinlikle tarihe geçiyorsunuz. Keşke böyle olmasaydı ama İstanbul’un böyle bir sürece acil ihtiyacı var;  kentleşmesi çok hızlı” ifadelerini kullandı.

YOĞUN BİR KENTLEŞMENİN İÇERİSİNDEYİZ

İmamoğlu, Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu kollarda çalışan insanlar olduğunu ifade ederek şöyle devam etti: “Ülkemizin önemli sorunlarından birisi bence hatta sorunların ana kaynağı kentleşme. Çünkü şehirlere yerleşiyoruz, taşınıyoruz, göç ediyoruz. Bu vesileyle bizi orada bekleyen problemlerle de bir anda boğuşmaya başlıyoruz. Bunun içinde ulaşım, adaptasyon, istihdam, güvenlik var. Çok yoğun bir kentleşmenin içerisindeyiz. Belli ki bu sorun. Uzun yıllar daha devam edecek neticede. Bu şehirlerdeki sorunun da temel kaynağı bir yerden bir yere erişebilme. Yıllarca mahallesinden çıkmayan insanlar tanıdım ben. 12 yıldır siyaseten ev gezen birisiyim. Evinden çok az çıkan insanların varlığına şahit oldum. Dolayısıyla böyle bir sosyolojik tarafına baktığınızda ortaya koyduğunuz performansın ya da ürettiğiniz avantajların  aslında toplumsal huzura ne kadar büyük etkisi olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Çünkü insanları bir şehirde özgürleştirmenin temelinde erişebilmek var. Yani bir yerden bir yere gidebilmek var. Dilediğinde onu yapabilme özgürlüğü var. Elbette bunun başka parametrelere de ihtiyacı var.”

ŞEHRİN MÜHİM MESELESİNE HEP BERABER İMZA ATIYORUZ

Seçim döneminde, dört yaşına kadar çocuğu olan kadınların ücretsiz ulaşım hakkını elde etme talebinin kendisi tarafından gündeme getirildiğini anımsatan İmamoğlu, “Bu, Büyükşehir adayı olmadan önce beynime yerleşmiş bir mağduriyetin giderilmesiydi” dedi. İmamoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu aslında yine benim o ev gezmelerimden elde ettiğim bir deneyimdi. Çocuğu olduğu için dışarı çıkamayan yine bir kadının feryadı var. Çok büyük dualar aldığımızı düşünüyorum. Yani çok sesi çıkmasa da -hiç çıkmasın önemli değil- faydalansınlar. Dolayısıyla şehrin bu kadar mühim meselesine hep beraber imza atıyoruz. Tabii zorluklarımız var parasız olmuyor bu işler. Aslında para bulmak da zor değil şu günkü dünyada. Böylesi bir kentte işi üretebilip para bulmak hiç zor değil ama para bulsanız başka bariyerleri yıkmak zorundasınız vesaire. Ha inşallah hepsi düzelecek. Günün sonunda İstanbul kazanıyor. Teminat içinde, teminat altında hissediyoruz kendimizi. Gerçekten varlığınızdan dolayı Allah hepinize yardımcı olsun. Lütfen en doğru işleri yapın. En kararlı olacağınız şey doğru iş yaptığınızdaki ısrarınız olmalı.”

İmamoğlu, siyaseten ortaya koydukları eksiklikleri, çalışma arkadaşlarının düzeltmekle yükümlü olduğunu ve mesleklerinin de bunu emrettiğini kaydetti. “Yani sadece siyasilere suç yüklemeyin lütfen” diyen İmamoğlu, “Çünkü mesleğiniz size bunu emrediyor bence. O bakımdan ülkede her meslek sahibi, her iyi yetişmiş insanımız mesleğinin hakkını verirse ve mesleğinin ona sunduğu doğruları savunursa bu ülkede hatalı işler çok az olur. Eğer bugün bazı hatalar yapılıyorsa, bazı meslek sahibi insanların bence mesleklerini ihmal etmesinden kaynaklı oluyor. Tabii ki idareciler çok önemli. İdarecinin mantığı ya da idarecinin felsefesi çok çok önemli ama ona o fırsatı veren başka unsurları da ihmal etmemek lazım. O bakımdan sizlerin kararlılığı, doğrudaki ısrarınız, bizim için büyük teminat. Ben bununla kendimi güçlü hissedebilirim. Başka türlü hissedemem. Yani sizin iradenizle ben güçlü hissedebilirim kendimi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, sizin gibi İBB çatısında çalışan diğer dostlarımızın da, yol arkadaşlarımızın da aynı karakterle hareket ediyor olması; memleketimizin bu insan kaynağına sağlıklı bir metotla kendine emanet eden her yönetici başarılı olur. Başarılı olmaması için hiçbir sebep yok” şeklinde konuştu.

AİLENİZİ İHMAL ETMEYİN
Çalışma arkadaşlarına ailelerine zaman ayırmaları konusunda da tavsiyelerde de bulunan İmamoğlu, “Her şeyden önce sağlıklı olun. Evlilik yıl dönümünüzü unutmayın. Eşinizin doğum gününü hiç unutmayın. Benim de unuttuğum oldu, darbesini yaşadım” dedi.

PELİN ALPKÖKİN: İSTANBUL GİBİ BİR ŞEHRİN ALTINDA TÜNEL AÇIYORUZ

İmamoğlu’ndan önce konuşan İBB Raylı Sistem Dairesi Başkanı Pelin Alpkökin de “Ben arkadaşlarımla da sizlerle bir güzel sohbet ortamına almak istedim. Çünkü hakikaten çok büyük bir iş yapıyorlar. Gece beton dökümünden, testlerden, sabah işe erken saatte gelmeye kadar. Hep bir şeyleri yetiştirmeye çalışıyorlar. İstanbul gibi bir şehrin altında tünel açıyoruz, işletme yapıyoruz. Dolaysıyla buradaki arkadaşlarım çok büyük bir emekle, çabayla çalışıyorlar. Genelde açılışlar kalabalık ve sizi yakından göremedikleri için ben sizden böyle bir davet rica ettim. Siz de hemen geldiniz.  Çok teşekkür ediyorum tüm arkadaşlarım adına” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Seda Sayan Sordu, Kanserle İlgili Merak Edilenleri Yanıtladık

Fitoterapi Uzmanı Dr. Şenol Şensoy Sabahın Sultanı Seda Sayan'da kanserle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

Dr. Şensoy kanser tedavisinde hem modern teknikler hem de fitoterapiden nasıl faydalanmak gerektiğini anlattı.

 

Fitoterapi nedir? 

 

Fitoterapi adı üstünde bitkilerle tedavi anlamında kullandığımız bir kelimedir. Fitoterapi insanlığın ilk yıllarından beri uygulanagelen bir tedavi yöntemidir, yaklaşımdır. Özellikle modern tıp son 100-150 yıllık dönemindeki kimyasal tedavilere geçmeden önce, biz binlerce yıldır hep fitoterapiden faydalandık. Bitkilerin kendi çağına göre uygulama şekillerinden faydalandık. Bugün de ülkemizde 2014’ten sonra Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Mevzuatı yayınlandıktan sonra fitoterapi ile ilgili tıp doktorları eğitim almaya ve bunu modern tıbbın yanında bir tedavi yöntemi olarak uygulamaya başladı.

 

Fitoterapi hangi hastalıklarda kullanılır?

 

Fitoterapi bütün hastalıklarda uygulanabilir. Bitkilerin bu anlamda çok yönlü etkileri vardır. Bugün üzerinde en çok konuşulan bitki zerdeçaldır. İçinde curcumin dediğimiz bir etken madde var. Şeker, tansiyon, antimikrobik etkisinden alzheimere kadar, KOAH’a kadar hemen hemen bütün hastalıklarda etkili bir bitkidir zerdeçal. Kanserde de çok etkili olduğu için, kanser hastalarına da tavsiye ediyoruz.

 

Kanser nedir, kanser hücresi nasıl oluşur?

Kanser çağımızın çok önemli bir hastalığı. Bugün can kayıplarında 2. büyük sebeptir. Kanser hastalığı, bizim vücudumuzdaki herhangi bir hücrenin DNA yapısındaki bozukluğundan kaynaklanan, kimliğini kaybetmiş, terörize olup hızlı bir şekilde çoğalması ile ortaya çıkan bir yapıdır. Kanser mikrobik bir hastalık değildir, kendi hücrelerimizden oluşan bir hastalıktır. Bir hücre grubu bulunduğu organı veya diğer organlara da sıçrayarak, bütün vücudu işlevsiz hale getirebilir.

 

Kanserde fitoterapinin etkileri nelerdir?

 

Kanserde tıbbi olarak çok ciddi yöntemler var. Özellikle erken safhada yakalanmışsa bugün cerrahi ile kanserli dokuları alıp hastalarımız şifa bulabilmektedir. Kemoterapi, radyoterapi ve immunoterapi gibi tedavi yöntemleri var. Bu yaklaşımlarla kanserde bir mesafe kaydedildi ama halihazırda biz kanserle mücadelede arzu ettiğimiz noktaya gelmiş değiliz. Bu sebeple arayışlar bizi geleneksel tedavilere yönlendiriyor. Burada da fitoterapi devreye giriyor. Yapılan araştırmalarda fitoterapatik ürünler yani tıbbi bitkilerin kanser üzerinde çok ciddi sonuçları olduğunu görüyoruz. Tıbbi bitkilerin, anti-kanser özelliklerinden kanserin metastaz yapmasının engellenmesine kadar çok ciddi etkileri var.

 

Fitoterapi her kanser türünde etkili midir?
 

Fitoterapi her kanser türünde etkilidir. Çünkü mekanizma olarak baktığımızda kanserin ana mekanizması aynı. Örneğin beyinde, beyin hücrelerinin kanserleşmesi sonucu tümöral bir yapı oluşuyor. Benzeri tablo karaciğerimizde, akciğerimizde, midemizde veya kan sistemimizde de oluşabiliyor. Biz fitoterapi ile bu temel mekanizmaya müdahale ediyoruz.

 

Kemoterapi ve radyoterapinin ağır yan etkilerine karşı ne yapabiliriz?

 

Kemoterapi ve radyoterapi gerçekten ağır tedaviler. Kemoterapi bir taraftan kanserli hücreleri ortadan kaldırmaya çalışırken diğer taraftan sağlıklı hücrelerin üzerinde de ciddi bir yıkım oluşturuyor. Mide bağırsak sistemi yan etkilerinden saçların dökülmesine kadar hücresel yıkımın dışa yansımasını görüyoruz. Bu tıbbi yaklaşımlar etkili ama bunlarla biz çoğu zaman kanserin üstesinden gelemiyoruz. Devreye tıbbi bitkileri aldığımızda kanserle mücadele ederken kemoterapi ve radyoterapinin yan etkilerinin aşağılara çekildiğini, minimize edildiğini görüyoruz.

 

Hasta kemoterapi alamayacak durumda ise siz yine de fitoterapi uygulayabilir misiniz?

 

Fitoterapiyi kanserin her safhasında uygulamamız mümkün. Hatta koruyucu anlamda bile uygulayabiliriz. Son safhalarda ise bazen kemoterapi gibi tıbbi tedavileri uygulayamıyoruz. Çünkü hastanın genel durumu çok düşkün oluyor. Tahrip edici bir yöntem olduğu için, hayati anlamda risk taşıyabilir. Dolayısıyla bu aşamaya gelmiş kişilerde kemoterapiden faydalanamıyoruz. Eğer hastamız beslenebiliyorsa biz fitoterapi uygulamaları yapabiliyoruz.

 

Metastaz nedir, bitkisel tedavi metastaza da iyi gelir mi?

 

Kanserin oluşumunda, ilerlemesinde metastaz çok önemli bir aşamadır. Kanserin bulunduğu yerden başka organlara, başka dokulara sıçramasına metastaz denir. Kanser metastaz yaptıysa tedavide ümit kırıcı bir faktör oluyor. Biz metastaz yapan ve yapmayan kanserlerde tıbbi bitkilerden ciddi karşılık alıyoruz. Çünkü yapılan araştırmalarda tıbbi bitkilerin anti-metastatik özellikleri ortaya konulmuş. Yani başka organlara sıçramayı engelleyebiliyor. Metastazın oluşması için anjiyogenez dediğimiz tümöral yapının kendini beslemek için oluşturduğu bir damar ağı vardır, tıbbi bitkilerin bu damar ağını da önleyici özellikleri var.

 

Kanser kök hücreleri nedir, bunlarla mücadelede nasıl bir strateji izlenmeli?

 

Kanser kök hücreleri son yıllarda ön plana çıkan bir buluştur. Özellikle 2021 yılı başında uyuyan kanser hücreleri diye bir çalışma ortaya çıktı. Kök hücrelerle benzer bir hareket tarzları var.

Kök hücreler kanser hücrelerini ortaya çıkaran hücrelerdir. Bugün uygulanan radyoterapi ve kemoterapi gibi teknikler kanser kök hücreleri üzerine çok fazla etki etmiyorlar. Kanser kök hücreleri birçok dış etkene karşı dayanıklı hücreler olduğu için bu tarz tedavi yöntemlerine direnç gösteriyorlar. İlk kanser tedavisinde hastadaki tümörlerin yok olduğunu görüyoruz, aradan aylar ya da yıllar geçtikten sonra tekrar nüks görüyoruz. Bu nüksün altında da kanser kök hücreleri yatıyor. Yapılan araştırmalarda tıbbi bitkilerin kanser kök hücreleri üzerinde de etkili olduğu ortaya konulmuştur.

 

Vücudumuz kanserle kendisi savaşabilir mi? Bağışıklık sistemimizin bu anlamda fonksiyonu nedir?

 

Vücudumuzun bağışıklık sistemi bizi bütün dış etkenlere karşı koruyan ana sistemdir. Kanser dahil bütün hastalıklardan koruyucu özelliği vardır. Bir insan bünyesinde her gün yaklaşık 1 milyon kanser hücresi ortaya çıkıyor. Bizim bağışıklık hücrelerimiz bu kanser hücrelerini ortadan kaldırıyor. Her sağlıklı insanda bu döngü devam ediyor. Dolayısıyla bizim bağışıklığımız kanserin oluşmasında en büyük bariyer. Tedavide de en büyük faktördür. Güçlü bir bağışıklık sistemi ile bir hastanın kanseri yenmesi mümkündür.

 

Akciğer kanserinde bitkisel tedavilerin etkileri nelerdir?

 

Ben kanser tedavisine öncelikle bitkisel tedavi ile başlanmasını öneriyorum. Kullanılan tıbbi tedavilerin yıkıcı özellikleri olduğu için bünyeyi güçlendirip, sağlıklı hücrelerimizi yıkıcı tedavilere karşı korunaklı hale getirmek önemli. Böylece hem bitkilerin gücünden faydalanmış oluyoruz, hem tıbbi tedavilerin etkilerini artırmış oluyoruz hem de olası yan etkilerden hastayı korumuş oluyoruz.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Elektrikli Scooter Kullanırken Koruyucu Ekipmap Şart

Özellikle son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kullanımı giderek artan elekrikli scooter  bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Turan Çift, elektrikli scooter kazalarının yüzde 50’ye yakınının ortopedik yaralanmalarla sonuçlandığına işaret etti. 

 

 

Elektrikli scooterlar (e-scooter), 2017 yılında piyasaya sürüldüklerinden bu yana şehir sakinleri için önemli bir ulaşım aracı haline geldi. Üstelik, nüfus yoğunluğu olan şehirlerde, özellikle kısa mesafeler için toplu taşımaya alternatif yaratıp eletrikli olmaları sebebiyle hava kirliliğini azaltmaya da katkı sağlıyor.

Tüm bunlarla birlikte, her yenilik gibi, yazılı ve sözlü bir takım kuralların halen gelişim aşamasında olmasının kazalar açısından boşluk yaratabildiğini hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Turan Çift, ortaya çıkabilecek ortopedik sorunlara işaret etti. 

Özellikle büyük şehirlerde kullanım oranının artmasıyla birlikte yaralanma oranlarında da artış gözlendiğine işaret eden Doç. Dr. Hakan Turan Çift, “Elektrikli scooter kazaları; yaz aylarında ve hafta sonlarında, özellikle de, saat 14:00 ila 22:00 arasinda ciddi artışlar  saptanmıştır. Bu yaralanmalar, 18-44 yaş arasında ve genellikle erkeklerde daha sık olarak görülmektedir. Bunun yanında kullanım için yasalarca belirlenmiş minumum yaş sınırı olmaması da kaza açısından risk oluşturuyor” diye konuştu.

 

KORUYUCU EKİPMAN KULLANIMI ŞART!

Elektrikli scooter sürücülerinin yaş sınırları, trafik eğitimi zorunlulukları ve yaralanma riskine karşı zorunlu koruyucu ekipmanları yasal olarak tam belirlenmediği için, bir çok sürücü koruyucu ekipman kullanmıyor. Doç. Dr. Hakan Turan Çift, bu nedenle basit bir ortopedik yaralanmayla sonuçlanabilecek kazaların, yüksek riskli ortopedik yaralanmalara neden olabileceği uyarısında bulunarak sözlerine şöyle devam etti:  

“E-scooter kazasına bağlı yaralanmaların sıklıkla omuz, dirsek ve eller gibi üst ekstremitede, diz eklemi ön çapraz bağlarında, kafa bölgesinde ya da yüz bölgesinde olduğunu görüyoruz. Ancak, kalça kırıkları ve alt ekstremitede kontüzyonlar da görülüyor. En sık kırılan kemik el bileğinde Radius kemiği olup alçı ile tedavisi mümkün olan sorunlardır. Yaralananların yüzde 80-90 civarı acilden eve gönderilirken, yüzde 10-20 civarı ise ameliyat edilmek üzere servise veya yoğun bakıma yatırılmaktadır. Bacak gibi alt ekstremite kırıkları, kol-el gibi üst ekstremite kırıklarına göre 2 kat daha yüksek bir hastaneye yatış oranına sahip.”

 

KESİN KURALLARA İHTİYAÇ VAR

Bazı ülkelerde, elektrikli scooter kullanımının daha güvenli hala getirilmesi için bir takım yasal düzenlemeler getirildiğini hatırlatan Doç, Dr. Hakan Turan Çift, “Yasa düzenleyiciler, şehir planlamacıları ve ticari kurumlar, isteğe bağlı mobilite pazarı olgunlaşmaya devam ederken, hem sürücülerin hem de yayaların güvenliğini en üst düzeye çıkarmaya odaklanmalıdır. Koruyucu ekipman kullanımı mutlaka teşvik edilmeli, hatta bir takım ekipmanların (kask, bilek, dirsek ve diz korumaları, v.b.) kullanımı zorunlu olmalıdır.  Sürücülerin hem kendi güvenlikleri hem de çevre güvenliği açısından bir takım yasal yaptırımlar olmalı. Alkol alındıktan sonra kullanılmamalı, yolcu sayısı (yalnız 1 kişi olmalıdır), kullanılan zeminin uygunluğu (ıslak veya engebeli zeminler kullanıma uygun değildir), trafikte uyması gereken genel kurallar ile yaş aralığı, hız sınırı, ve koruyucu ekipman kullanımının da yasa düzenleyiciler tarafından bir an önce belirlenmesi önem taşıyor.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ayakkabı Sektörü Tüm Zamanların İhracat Rekorunu Kırdı

Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten: “Ayakkabı Sektörü Tüm Zamanların İhracat Rekorunu Kırdı”

 

Ağustos döneminde 674 milyon dolar ile 2019 ve 2020 yıllarının Ocak ve Ağustos dönemlerini geride bırakarak, tüm zamanların Ağustos ayı ihracat rekorunu kıran ayakkabı sektörü, 29 Eylül’de başlayacak 65. Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı (AYMOD) ile hedef tazelemeye hazırlanıyor.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Yönetim Kurulu Başkanı Berke İçten; “29 Eylül – 02 Ekim 2021 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi (İFM)’nde 65.’sini gerçekleştireceğimiz, 6 Hall’de toplam 30 bin metrekare alanda düzenlenecek AYMOD Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı, dünyanın en büyük 5. fuarı arasında yer alıyor. Bu büyük buluşma için geri sayım devam ederken, 50’nin üzerinde ülkeden alım heyeti bekliyoruz” dedi.

Fuar kapsamında “1.000’i aşkın markanın birbirinden özel ürünlerinin AYMOD vitrinine taşınacağını belirten Başkan Berke İçten, 4 gün boyunca kadın – erkek ayakkabısından çocuk ayakkabılarına kadar klasik, spor ve el yapımı binlerce yeni modelin tanıtılacağı organizasyon için pandemi kapsamında tüm güvenlik ve hijyen önlemlerinin alındığını ifade ederek, yerli ve yabancı on binlerce ziyaretçinin fuarda ağırlanacağını kaydetti.   

“İhracatın lokomotifi fuarlardır!”

İçinde bulunduğumuz pandemi süreci, tüm sektörleri etkilediği gibi ayakkabı sektörünü de ekonomik anlamda oldukça etkiledi” diye belirten TASD Başkanı Berke İçten “Ancak çarkların yeniden döndüğü ve dünya genelinde hayatın yeniden normalleştiği bu dönemde, ekonomik kalkınmanın da devam edebilmesi için ticaretin tüm basamaklarının aynı oranda işlemesi önem arz ediyor. Bu nedenle pandeminin en zor zamanlarında dahi iki fuar gerçekleştiren ayakkabı sektörümüz, geçtiğimiz kış sokağa çıkma yasağının olduğu günlere denk gelen organizasyonumuzu özel izinler ve kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmak kaydıyla gerçekleştirmişti. Şimdi ise katılımcı tüm firmalar 2022 yılında dünya vitrinlerinde yer alacak ilkbahar – yaz koleksiyonlarını sergilemek ve yeni iş bağlantıları kurmak üzere Avrupa’nın ikinci büyük ayakkabı ve moda fuarı olan 65. AYMOD Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı’na kenetlendi” diye ifade etti.

“Ayakkabı sektörü birlik ve beraberlik gücüyle ihracatta atağa kalktı”

Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD)’nin genç Yönetim Kurulu Başkanı Berke İçten, “Sektörde faaliyet gösteren dernek ve kuruluşlarımız başarı hedefi doğrultusunda birlik ve beraberlik duygusuyla hareket etmeye başlamış ve tüm illerden de destek almıştır“ dedi.

TASD Başkanı Berke İçten son olarak; “Türkiye, Rusya, Ukrayna, Pakistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan, İran, Irak ve Ürdün gibi yakın coğrafyada yaşayan 600 milyona yakın insanın ayakkabı ihtiyacını karşılar nitelikteki fuar kapsamında; 2021 Ocak – Ağustos döneminde gerçekleştirdiğimiz 674 milyon dolarlık ayakkabı ihracatını bu yılın sonunda daha da yukarılara çekmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda 2023 yılı hedefimiz olan 2 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmak için yüz yüze gerçekleşecek fuarların önemine bir kez daha vurgu yapmak istiyorum” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

AB’ye ihracatta karbon vergisi başlıyor

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu dünya çapında iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik şimdiye kadarki en kapsamlı ve iddialı yasa taslağı “Fit for 55” paketini 14 Temmuz’da açıkladı. 

 

İzmir Enternasyonel Fuarı ile eş zamanlı olarak Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda Ege İhracatçı Birlikleri organizasyonuyla gerçekleştirilen “İzmir İş Günleri Programı”nda; Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı kapsamında gerçekleşecek dekarbonizasyon süreci ele alındı.  

 

EİB’nin ana gündem maddesi Yeşil Mutabakat

 

Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz, Avrupa Birliği ile Türkiye’nin 143 milyar dolar ticaret hacmi olduğunu hatırlatarak, Yeşil Mutabakatı ana gündem maddesi olarak benimseyen EİB’nin faaliyetleri ve projeleriyle ilgili bilgi verdi.

 

“AB ile ticaretimizde birçok sektörde önemli tedarikçi konumundayız. İhracatçı birliklerin sektörel aksiyon planları ile düşük karbonlu ekonomi sürecini hızlandırması en önemli adımlardan biri. Biz EİB olarak küresel iklim rejiminin çerçevesini netleştiren Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı kapsamında, birçok proje gerçekleştiriyoruz. 2020’yi “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan ettik ve “Sürdürülebilirlik Manifestosu” hazırladık. Sürdürülebilirlik Çalışma Grubumuz her geçen gün ajandasına yeni projeler ekliyor. Birliğimiz kapsamında sıfır atık sıfır atık belgesi aldık. Birleşmiş Milletler inisiyatifi Global Compact’a Türkiye’den üye olan ilk İhracatçı Birliği olduk.” 

 

Sanayi ve tarım sektörlerinde düşük karbonlu kalkınmaya geçiş 

 

EİB Sürdürülebilirlik Günleri başlığı ile Yeşil Anlaşma hakkında firmaları bilgilendirdikleri bir dizi eğitim programı organize ettiklerini anlatan İşbırakmaz, “Türkiye’nin organik ürün ihracatının yüzde 75’i bölgemizden gerçekleştiriliyor. Organik sektörümüz Yeşil Mutabakat ve İklim Değişikliği konu başlıklarında iki projeye başvurdu. Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz Projemiz kapsamında da ürünlerimizin akredite olmuş laboratuvarlarda analizlerini yapıyoruz. Sanayi ve tarım sektörlerimizin çevreci ve düşük karbonlu kalkınmaya geçişini hızlandırmak için firmalarımıza Sürdürülebilir UR-GE projelerimizle destek veriyoruz.” dedi. 

 

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ve AB’ye ihracata ilave vergi getiren “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması”nın temel prensiplerine dair öne çıkan başlıklar;

 

-Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması; kademeli olarak devreye girecek. 2023’te geçiş aşaması başlayacak ve 2025’te sona erecek. 

 

-Ülkelerin, Sınırda Karbon sertifikalarıyla emisyonları karşıladığını göstermeleri gerekecek. Çimento, alüminyum, demir çelik, gübre ve elektrik gibi en yüksek karbon emisyonu ve riski olan sektörlerde başlayacak. 

 

-Şimdilik sadece bu ürünler etkilenecek. Her şirketin geleceğine, ülke ekonomilerine hayati bir yatırım. Böylelikle Türkiye ile AB arasında hem Gümrük Birliği içerisinde hem de uluslararası alanda iş birliği olacak.

 

AYM, Gümrük Birliği ve DTÖ kurallarıyla uyumlu, şeffaf ve adil olmalı

 

-2021 yılı Haziran’da AB’nin hedeflerini taahhüt haline getiren hükme bağlayan iklim yasası yürürlüğe girdi. Temmuz’da ise 2030 için belirlenen yüzde 55 karbon nötr hedefine uyarlanmış mevzuat paketinin ortaya kondu.

 

-Türkiye, bu mekanizmanın Gümrük Birliği ve DTÖ kurallarıyla uyumlu olmasını, şeffaf ve adil olması gerektiğini, korumacı bir politika olarak uygulanmaması gerektiğini, çimento-demir çelik-alüminyum gibi sektörlerde büyük dönüşüm gerektiren alanlarda finansman kaynaklarına erişim anlamında AB ile iş birliği içinde olma taraftarı.  

 

-Önümüzdeki günlerde döngüsel ekonomiye dair motorlu taşıtlar, elektrik elektronik, tekstil, konfeksiyon ve kimyasallar gibi sektörlerin dahil olduğu kapsamlı AB sektör stratejisi açıklanacak. İhracatımızda motorlu taşıtlar yüzde 70, tekstil yüzde 50, elektronik eşyalar yüzde 40 orana sahip. 

 

-Sanayi ürünlerinin Yeşil Mutabakat ile karşılaşabileceği önemli hususlar ve temel ihtiyaçlar; yeşil dönüşüm için uygun finansman kaynaklarının temini, Ar-Ge ve geri dönüşüm teknolojilerine erişim, temiz enerji ve yeşil temiz ulaşım imkanlarından yararlanılması. 

 

-Pazara girişte karbon salınımın ölçülmesi, sertifikasyonu, yeniden üretime kazandırma, atık dönüşümü önemli unsurlar. Kimyasallarda ülkemizin AB ile mevzuat uyumlu politika ve uygulamalarını oluşturması, EKO etiketleme kriterlerinin karşılanması gerekecek.

 

Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin temelinde Yeşil Mutabakat var

 

-Sürdürülebilirlik kapsamında; AB’nin ortak tarım politikası; sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturacak şekle dönüştürülecek. 

 

-Kimyasal pestisitler, gübreler ve antibiyotiklerin kullanımını ciddi oranda azaltacak. Organik tarımın artırılması ve üretimden tedariğe kadar çevresel ayak izi konusunda tüm taraflara bilgi sağlanması için dijital takip sistemi kurulacak. 

 

-Enerji sektörünün yenilenebilir enerji üzerine kurulması, hidrojen kullanımının yaygınlaştırılması, inşaat sektöründe enerji verimliliğini artırmak için renovasyon/yenileme dalgası başlatılacağı da açıklandı. 

 

-AB, Aralık 2020’de açıkladığı Sürdürülebilir ve Akıllı Ulaşım Stratejisi ile ulaşım kaynaklı emisyonları yüzde 90 oranında azaltmayı amaçlıyor. 2035’te fosil yakıtlı araçların üretiminin durdurulması hedefleniyor. 

 

-Küresel iş birliği yönünde bir inisiyatif var. AB yeşil dönüşüm çerçevesinde tüm ticari anlaşmalarına hükümleri ekliyor. Japonya, Vietnam, İngiltere ile yapılan anlaşmalar buna örnek. Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği güncellemesinde de aynı düzenleme olabilir.

 

Birleşik Krallık’ın sürdürülebilirlik politikasına yönelik öne çıkan başlıklar şu şekilde;

 

-Birleşik Krallık’ın yenilikçi yeşil teknolojiler geliştirerek küresel yeşil dönüşümde öncü rol alabileceği, yeşil finans için de küresel bir hub haline gelerek yeşil teknoloji ve finansmanın merkezi haline geleceği yönünde görüşler hakim. 

 

-Birleşik Krallık, yeşil dönüşüm için 12 milyar pound civarında yeni yatırım yapmayı planlıyor. Aynı zamanda yeşil ekonomiye uygun faaliyet gösterecek 250 bin istihdam sağlanacak. 2050 yılına kadar net sıfır emisyon taahhüdünü ortaya koyan ilk büyük ölçekli ekonomi. 

 

-31 Ekim-12 Kasım’da Glasgow’da Birleşik Krallık ev sahipliğinde Taraflar İklim Değişikliği Konferansı "COP26" zirvesi düzenlenecek. Böylelikle gelişmeleri domine eden bir ülke haline gelmede önemli bir rol üstlenecek. 

 

-Yeşil büyüme projelerine 2 milyar pound’luk bir finansman ayrılmış durumda. Birleşik Krallık; plastik sektöründe 2022 yılının Nisan ayından itibaren gerek içerde üretilecek gerek ithal edilecek plastik ürünlerde kullanılacak hammaddenin en az yüzde 30’luk kısmının geri dönüştürülen hammaddelerden elde edilen bir mal olmasını, ürün olmasını zorunlu kılıyor.

 

Avrupa Yeşil Mutabakatı Rusya’nın ihracatı ve üretimi için riskler taşıyor

 

Rusya’nın sürdürülebilirlik politikasına yönelik öne çıkan başlıklar şu şekilde;

 

-Rusya’nın ihracatının ve ithalatının yüzde 35’i AB ile. Rus ekonomisinin 2013’te ihracatının yüzde 71’i enerji kaynaklıyken 2020’de bu rakam yüzde 42, 2021’de yüzde 44’te seyrediyor. Ve bu enerji ihracatının 2013’te yüzde 50si, 2020’de yüzde 45’i AB’ye yönelik. 

 

-Rusya’nın 2020’de 12 milyar dolar civarında kömür ihracatı var. Bu oranın da yüzde 20’si AB’ye yönelik. 2013-2021 yılları arasında maden kömürü üretimi yüzde 30 arttı. Dolayısıyla Rusya karbon ayak izi üretiminde büyüyor. 

 

-Karbon kaçağı olma ihtimali olan ürünler; enerji yoğun sektörler; demir çelik, alüminyum, kauçuk, plastik ürünleri, gübre ve kağıt Rusya’nın ihracatında çok önemli paya sahip. Avrupa Yeşil Mutabakatı Rusya’nın ihracatı ve üretimi için riskler taşıyor. Paris Anlaşması ile tarafların 2030 yılında tüm yükümlülükleri getirmeleri halinde Rusya’nın enerji ihracatının yüzde 20 düşeceği öngörülüyor.

 

“Ticaretin Geleceği: Güncel Gelişmeler” webinarı; AB Türkiye Delegasyonu Ticaret ve İktisadi Bölüm Başkanı B.Przywara, AB Nezdinde Ticaret Başmüşaviri Canan Nilüfer Dora, Londra Ticaret Başmüşaviri Tarık Sönmez, Moskova Ticaret Başmüşaviri Feridun Başer’in katılımlarıyla Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz’ın moderatörlüğünde gerçekleşti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Global Yatırım Holding İstanbul Portföy’deki payını yüzde 66,6’ya yükseltti

Global Yatırım Holding (GYH), SPK iznini müteakiben, Türkiye’nin en büyük yerli ve bağımsız portföy yönetim şirketi İstanbul Portföy’ün yüzde 40 hissesini satın alma opsiyonunu kullandı. Opsiyonun kullanılması ile birlikte GYH’nin şirketteki payı yüzde 66,6’ya yükseldi.

 

Opsiyonu kullanmış olmaktan mutluluk duyduklarını belirten GYH Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, “İstanbul Portföy, iki şirketin yıllar içinde biriktirdiği know-how ile yaratılan sinerji sayesinde, Eylül 2020'deki birleşmeden bu yana yönetimi altındaki varlıkları neredeyse ikiye katlamayı başardı ve şu anda 11 milyar TL'yi aştı” dedi.

 

İstanbul Portföy Kurucu Ortağı Hasan Turgay Ozaner, “Global Yatırım Holding finans piyasalarında birçok ilke imza atmış bir grup. Kullanılan opsiyon sonrası, birlikte mevcut başarılı performansımızı daha da artıracağımıza inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

 

İstanbul Portföy Genel Müdürü Barış Hocaoğlu, bölgesel bir oyuncu olmayı hedeflediklerini belirterek, “Dünyanın birçok yerinde yatırımı olan Global Yatırım Holding’in opsiyonunu kullanmasının ardından, küresel pazar deneyimi İstanbul Portföy’e de yansıyacak ve hedeflerimizi daha hızlı gerçekleştirmemize olanak sağlayacak” diye konuştu.

 

Global Yatırım Holding (GYH) odaklandığı stratejik sektörlerdeki yatırımlarına devam ediyor. Bu çerçevede Türkiye’nin en büyük yerli ve bağımsız portföy yönetim şirketi İstanbul Portföy’ün yüzde 40 hissesini satın alma opsiyonuna sahip olan GYH, bu opsiyonunu Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) izninin alınmasına müteakip kullanarak şirketteki payını yüzde 26,6’dan yüzde 66,6’ya yükseltti. Şirket ortakları Hasan Turgay Ozaner, Tufan Deriner ve Alpaslan Ensari’nin payı ise toplam yüzde 22,34 olacak.

 

Yönettiği varlıkların toplamı 11 milyar TL’yi aştı

İstanbul Portföy’deki opsiyonu kullanma kararı ile ilgili konuşan GYH Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, “Varlık yönetimi iş kolunda büyüme stratejimiz doğrultusunda, böylesine güçlü bir şirketin çoğunluk hissedarı olduğumuz için çok mutluyuz. İstanbul Portföy, mevcut kurumsal yatırımcı tabanı, alternatif varlık sınıflarında pazar lideri konumu ve yabancı ülke varlık fonları ile Türkiye'nin en kapsamlı varlık yönetimi platformudur. İstanbul Portföy Yönetimi, iki şirketin yıllar içinde biriktirdiği know-how ile yaratılan sinerji sayesinde, Eylül 2020'deki birleşmeden bu yana yönetimi altındaki varlıkları neredeyse ikiye katlamayı başardı ve şu anda 11 milyar TL'yi aştı. Böyle bir referansa sahip olarak, bu şirketin gelecekte pazar lideri olmayı hedefleyerek yeni zirvelere ulaşmaya devam edeceğine inanıyorum” dedi.

 

Bağımsız portföy yönetim şirketlerinin değerini gösterdik

Actus Portföy ile İstanbul Portföy’ün birleşmesi ile sektörün gelişimi için bir katalizör olduklarını hatırlatan İstanbul Portföy Kurucu Ortağı Hasan Turgay Ozaner, “Birleşme ile birlikte Türkiye’nin en büyük yerli ve bağımsız portföy yönetim şirketi olmuştuk. O günden bu yana hızlı büyümemizi sürdürüyoruz. Elde ettiğimiz tatminkar mali sonuçlarla, finans sektörüne tam bağımsız portföy yönetim şirketlerinin değerini gösterdik. Global Yatırım Holding finans piyasalarında birçok ilke imza atmış bir grup. Kullanılan opsiyon sonrası, birlikte mevcut başarılı performansımızı daha da artıracağımıza inanıyoruz” diye konuştu.

 

‘Hedeflerimizi daha hızlı gerçekleştireceğiz’

İstanbul Portföy çatısı altında gerçekleşen birleşme sonrasında yeni fonlar hayata geçirdiklerini anlatan İstanbul Portföy Genel Müdürü Barış Hocaoğlu, şunları söyledi: “Özellikle hayata geçirdiğimiz Two.Zero Girişim Sermayesi Fonu ile son dönemde başarılı exitler ile dikkat çeken spor, medya ve eğlence sektörlerine yatırımlar yapıyoruz. Bu fon ile bölgesel bir oyuncu olmayı hedefliyoruz. Dünyanın birçok yerinde yatırımı olan Global Yatırım Holding’in opsiyonunu kullanmasının ardından, küresel pazar deneyimi İstanbul Portföy’e de yansıyacak ve hedeflerimizi daha hızlı gerçekleştirmemize olanak sağlayacak.”

 

GYH’nin Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yaptığı açıklamaya göre şirketin yeni ortaklık yapısı şöyle oldu; “Global Yatırım Holding yüzde 66,60, Hasan Turgay Ozaner yüzde 7,45, Tufan Deriner yüzde 7,45, Alpaslan Ensari yüzde 7,45, Polis Bakım ve Yardım Sandığı (POLSAN) yüzde 6,65, Lütfi Emre Cezairli yüzde 2,50 ve Mehmet Fevzi Çelebi yüzde 1,91.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı