İstanbul Modern Sinema yeniden açılıyor

Covid-19 salgını sebebiyle programlarına ara veren İstanbul Modern Sinema, kontrollü sosyal hayat sürecinde kapılarını yeniden açıyor.

Covid-19 salgını sebebiyle programlarına ara veren İstanbul Modern Sinema, kontrollü sosyal hayat sürecinde kapılarını yeniden açıyor. Salgın sebebiyle ara verilen “Ildikó Enyedi Hakkında Her Şey” adlı program 16-19 Temmuz tarihleri arasında kaldığı yerden devam ediyor

İstanbul Modern Sinema, Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında izleyicilerin salonda güven içinde film izleyebilmeleri için bir dizi tedbir ve kurallarla kapılarını yeniden açıyor.

Yeni dönemin ilk programında çağdaş Macar sinemasının usta yönetmenlerinden Ildikó Enyedi’nin filmleri yer alıyor. Usta yönetmen için Türkiye’de ilk kez hazırlanan retrospektif, Türk Tuborg A.Ş.’nin katkıları ve Macar Kültür Merkezi işbirliğiyle gerçekleştiriliyor.

Sinemasında evren ile insan ruhunun esrarlarını çözmeye çalışan yönetmen bilimkurgudan büyüye, Yunan mitolojisinden halk masallarına farklı kaynaklardan beslenerek geleneksel Macar sinemasının sosyal gerçekçi üslubuna karşı ülke sinemasının tarihine yeni bir anlatı ve anlatım getirdi.

Michael Haneke ile başlayan, Krzysztof Kieślowski, Chantal Akerman, François Ozon ve Agnès Varda ile devam eden serinin altıncısı “Ildikó Enyedi Hakkında Her Şey” retrospektifi kapsamında yönetmenin filmografisinden dördü kısa olmak üzere sekiz film gösteriliyor.

Enyedi kimdir?

1955 doğumlu Ildikó Enyedi, Budapeşte’de önce ekonomi, sonra tiyatro ve film akademisinde okudu. 1979 yılından itibaren kısa filmler ve belgeseller çekmeye başladı. İlk uzun metrajı Köstebek (Vakond, 1987) dünya gezegenindeki insanların yaşamlarını anlamaya çalışan bir ajan üzerine fantastik ve romantik bir film. Cannes’da Altın Kamera ödülüne layık görülen ve 20. yüzyılın şekillendirdiği yeni, modern dünyada kaderin cilvesiyle birbirlerinden ayrılan ikiz kız kardeşlerin hikâyesini masalsı bir dilde anlattığı Benim 20. Yüzyılım‘ın (Az én XX. Századom, 1989) ardından dört film yaptı: David Bowie’nin Benim 20. Yüzyılım‘ın büyüsüne kapılarak uygulayıcı yapımcılık rolünü üstlendiği ve şeytan tarafından yedi sihirli kurşun verilen bir avcının hikâyesini anlatan Büyü Avcısı (Büvös Vadász 1994), 31 Aralık 1999 gecesinde buluşmak için sözleşen madenci bir oğlanla onun yaz aşkı arasında geçen melankolik bir aşk filmi olan Tamás ve Juli (1997) ve Paris polisinin içinden çıkamadığı bir cinayet vakasını çözmek üzere şehre davet ettiği doğaüstü güçlere sahip bir büyücüyü anlatan Büyücü Simon (Simon Mágus, 1999).

Enyedi bu filmden sonra sinema ekranlarına ara verdiği 17 yıllık dönemde Macar televizyonu için çalışmaya başladı, HBO Macaristan için Terápia adlı Macar dizisini çekti, üniversitede sinema dersleri verdi.

2017 yılındaki geri dönüş filmi Beden ve Ruh (Testről és lélekről) ile Berlin’de Altın Ayı’yı kazandı ve Oscar yarışında ülkesi adına aday oldu. Romantizmin pek beklendiği bir yer olmayan mezbahada geçen yine rüyamsı bu aşk hikâyesi, Enyedi’yi daha genç bir kuşakla buluşturdu.

Güvenli bir sinema keyfi

Müze genelinde alınan önlemlere ek olarak, İstanbul Modern Sinema da her gösterim günü sonunda düzenli olarak dezenfekte ediliyor. Her seans sonrası salondaki koltuklar özel dezenfektanlarla siliniyor ve salon havalandırılıyor. Tüm çalışanların sağlık durumu yakından takip ediliyor. Salona sınırlı sayıda (26 kişi) ve sadece maskeli izleyici kabul ediliyor.

Ildikó Enyedi Hakkında Her Şey Programı

BEDEN VE RUH (TESTRÖL ÉS LÉLEKRÖL), 2016

18 Temmuz 16.00

Macaristan

Yönetmen: Ildikó Enyedi

Oyuncular: Géza Morcsányi, Alexandra Borbély, Zoltán Schneider

Beden ve Ruh, içine kapanık bir adam ve kadın arasındaki mistik aşk hikâyesini konu alıyor. Budapeşte yakınlarında bir mezbahada finans müdürü olan Endre, denetime gelen Mária için daha ilk karşılaşmadan itibaren yoğun duygular beslemeye başlar. Ancak hislerini ne kendisine ne de Mária’ya açabilir.Aşırı detaycı ve titiz, bir o kadar da çekingen Mária ile Endre bir süre sonra tesadüfen aynı rüyayı gördüklerini fark eder. Gerçek hayatta dışa vuramadıkları aşkları, her gece buluştukları bu masalsı ortamda derinleşir. Enyedi’nin ara verdiği sinemaya 17 yıl sonra geri dönüş filmi olan ve şiirsel anlatım ile sert gerçekliği ustaca harmanlayan film, 2017’de Berlin Film Festivali’nde büyük ödül Altın Ayı’ya layık görülmüştü.

BÜYÜCÜ SİMON (SIMON MÁGUS), 1999

19 Temmuz 16.00

Macaristan, Fransa

Yönetmen: Ildikó Enyedi

Oyuncular: Péter Andorai, Julie Delarme, Péter Halász

Paris polisi, bir cinayeti aydınlatmaya yardımcı olması için doğa üstü güçlere sahip büyücü Simon’dan yardım ister. Simon, Paris’e adım attığı anda dikkatini çeken genç Jeanne’ı bir türlü aklından çıkaramaz. Cinayeti kolayca çözdükten sonra Paris’te kalmaya devam eder ve Jeanne’ı yeniden bulur. Bu ikili birbirleriyle aynı lisanı konuşamasalar da aralarında bir aşk doğar. Jeanne üç günlüğüne sınavlarına girmek için okula gittiği sırada, Simon’u kendisinin baş rakibi olarak gören Peter hazırlanmakta olduğu yeni bir numaraya Simon’u da dahil ederek onu düelloya davet eder. İldikó Enyedi, bu filminde İncil’de doğa üstü güçleri olduğu anlatılan “Büyücü Simon” (Simon Magus) hikayesini günümüz Parisi’ne uyarlayan fantastik bir drama imza atıyor.

TAMAS VE JULI (TAMÁS ÉS JULI), 1997

16 Temmuz 16.00

Macaristan, Fransa

Yönetmen: Ildikó Enyedi

Oyuncular: Márta Angyal, György Barkó, Csaba Czene

İldikó Enyedi, bu filmini Fransız televizyonu için, on farklı ülkeden yönetmenin katılımıyla gerçekleşen ….’nın Gözünden 2000 yılı (2000 Vu Par) adlı proje kapsamında çekti. Enyedi, farklı yönetmenlerin gözünden 20. yüzyılın getirdiği değişimleri işlemek isteyen bu seriye, madenci Tamas ile utangaç yuva öğretmeni Juli’nin engellerle dolu aşkını perdeye taşıyarak katıldı. Dönemin ulusal ve küresel endişelerini bir kenara bırakarak temelde insanın ihtiyaçlarına odaklanan yönetmen, 1999’u 2000 yılına bağlayan yılbaşı gecesinde buluşmak için sözleşen bu iki sevgilinin kasabadaki barda buluşma öyküsünü anlatıyor. Bir yüzyılın dönümünde biten, masum ama bir o kadar da çetrefil olan bu aşk öyküsü Enyedi’nin kendine has sosyal gerçekçi üslubuyla, büyülü bir görsellikle perdeye taşınıyor.

BENİM XX. YÜZYILIM (AZ ÉN XX. SZÁZADOM), 1989

16 Temmuz, 16.00;

Macaristan, Batı Almanya, Küba

Yönetmen: Ildikó Enyedi

Oyuncular: Dorota Segda, Oleg Yankovskiy, Paulus Manker

19.yüzyılın sonlarında, Budapeşte’de doğan ikiz kardeşler Dóra ve Lili küçük yaşta öksüz kalırlar. Yüzyıl dönümü olan 1900 yılının yılbaşı gecesinde, karlar altında kibrit satmaya çalışırlarken derin bir uykuya dalarlar ve uykularında iki esrarengiz adam tarafından alınarak birbirlerinden ayrılırlar. Yıl
lar sonra ise birbirlerinden habersiz, aynı trene binerler. Dóra lüks vagonda seyahat eden bir dolandırıcı, Lili ise çeşitli hayvanların da bulunduğu bir vagonda giden feminist bir anarşisttir. Trende tanıştıkları Esrarengiz Bay Z, iki kardeşe de aşık olur ve yüzyıllar arasında fantastik bir yolculuğa çıkarlar. Enyedi’nin, 20. yüzyılın modernitesinin temelini oluşturan Edison, Tesla gibi mucitlerin şekillendirdiği bir dünyada kadınların yerini sorguladığı, rüyayı andıran bir üslupla anlattığı filmi, 1989’da Cannes’da Altın Kamera ödülüne layık görülmüştü.

KISALAR

16 Temmuz ,14.00; 19 Temmuz 14.00

İLK AŞK (ELSÖ SZERELEM), 2008

Macaristan

Yönetmen: Ildikó Enyedi

Oyuncular: Juli Droste, Pálma Pásztor, Anna Kis

Genç kız, daha önce hiç tanışmadığı bir erkekle karanlık ve ıssız bir otoparkta buluşur. İzleyici kendisi için garip, ama kız için hiç de şaşırtıcı olmayan bir durumla karşı karşıyadır. Kız aşık olmuştur, 16 yaşındaki biri için tek önemli şey bu aşktır…

FLÖRT: HİPNOZ (FLİRT: HİPNÓZİS), 1979

Macaristan

İldikó Enyedi, ünlü bir Macar doktor tarafından hipnotize edilir. Daha önceden oraya konumlandırılmış kamera ise bu süreci kaydeder. Enyedi, “Bir yönetmenin, ‘yokluğunda’ da kendisini sinema yoluyla ifade edebileceğini” kanıtlamak için bu filmi yaptığını söyler.

İSTİLA (INVÁZİÓ), 1986

Macaristan

Filmde kurmaca bir ülkenin kurmaca bir şehri ilkel görünümlü bir yaratık ordusu tarafından istila edilir. Onları ışıksız ve ısısız bırakmak için ana güvenlik binası dışında tüm elektrik hatları kapatılır. Ancak şehir çoktan istila edilmiştir. Şehrin sakinleri, büyük kürklü giysiler giyen, modern bir lisan konuşamayan bu yaratık istilasından korunmak için yerin altına saklanırlar.

AVRUPA’DAN AVRUPA’YA / FROM EUROPE INTO EUROPE: SEGMENT 8 (EURÓPÁBÓL EURÓPÁBA), 2004

Macaristan

Bu sıra dışı film, Macaristan’ın Avrupa Birliği’ne girişini belgeliyor. Macar sinemasının öne çıkan on yönetmeninin katılımıyla ortaya çıkan filmde, her yönetmen kendi kültürel mirasının Avrupa’ya neler katacağına ve Avrupa’nın da kendi kültürlerine katkılarından bahsediyor. Filmin İldikó Enyedi’ye ait bölümünde ise toplumun farklı kesim ve mesleklerinden kadınlar ön plana çıkıyor.

Beyaz Haber Ajansı (BHA)

EDEBİYATÇI-YAZAR ADALET AĞAOĞLU HAYATINI KAYBETTİ

Türk edebiyatının çınarı ve ülkemize sayısız eserler üreten Adalet Ağaoğlu’nun yaşamını yitirdiği haberi Liv Hospital tarafından yapılan bir açıklamayla duyuruldu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi;

Türk edebiyatının çınarı ve ülkemize sayısız eserler üreten Adalet Ağaoğlu’nun yaşamını yitirdiği haberi Liv Hospital tarafından yapılan bir açıklamayla duyuruldu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi;

Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Sayın Adalet Ağaoğlu Liv Hospital Ulus’ta 3 gündür yoğun bakımda gördüğü tedavi sonrasında çoklu organ yetmezliği nedeniyle bu sabaha karşı hayatını kaybetti. Türk edebiyatının çınarı olan ve sayısız eserler üreterek sanatın sonsuzluğuna altın harflerle adını yazdıran Sayın Adalet Ağaoğlu’nun ailesine ve sevenlerine Liv Hospital Ailesi olarak baş sağlığı diliyoruz.

Beyaz Haber Ajansı (BHA)

PAUSE FİLMİNİN ÇEKİMLERİ 7 KITADA, 7 ÜLKEDE YAPILDI

Yeni dünya düzenine geçişin başladığı günümüzde, aklın sınırlarını zorlayan teknolojik gelişmeler ve buluşlar, bir taraftan insanoğlunun doğaya daha çok hâkim olmasını sağlarken, bir taraftan da dijital savaşların zeminini hazırlamaya başlamıştır.

Yeni dünya düzenine geçişin başladığı günümüzde, aklın sınırlarını zorlayan teknolojik gelişmeler ve buluşlar, bir taraftan insanoğlunun doğaya daha çok hâkim olmasını sağlarken, bir taraftan da dijital savaşların zeminini hazırlamaya başlamıştır. Bu dijital savaşlara vurgu yapan PAUSE 2020 filminin çekimlerine başlanmış, 50 dakikalık bölümü tamamlanmıştır.

Çekimler Toronto, Londra, San Francisco, Karadağ – Ulcinj, Mardin, Bolu, Adıyaman illerinde gerçekleşmiş, Avustralya ve Hindistan’da devam edecektir. Yapımcı ve yönetmen Caner Gül filme 7 kıta 7 ülke hedefi ile başlamış. 2020 yılının dünya düzeninde önemli bir yıl olduğunu anlatan PAUSE 2020 filmi, Avustralya’da başlayan yangınlarda verilen gizli mesajları ve Nemrut’tan Ayasofya’ya uzanan gizemli bir mesajı global bir şekilde anlatmaya çalışıyor.

Filmin birçok sahnesini yabancı oyuncular ile İngilizce, Almanca, İspanyolca ve Sırpça çeken Caner Gül yaşanan pandemi sürecinde sinemaların kapalı olmasına rağmen projeyi dünya sinema piyasası üzerine planladığını söylüyor. Şu an ülkemizde gündemde olan dijital platformların önümüzdeki zamanlarda Türkiye’de daha da güçleneceğini, sinemaların kapalı olmasına rağmen insanların son 2 yıla oranla tv ve ekran karşısında geçirdikleri vaktin 10 kat arttığını, dolayısı ile film sektöründeki krizin geçici olduğunu düşünerek Türk sinemasını dünya sahnesine çıkarmayı planlıyor. Türkiye’nin toplam sinema bütçesinin pandemi öncesi yılda 150 milyon$ olduğunu söyleyen Caner Gül bu rakamın ABD veya Asya piyasasında bir filmin bütçesine eşdeğer olduğunu Türkiye’nin dış dünya ülkeleri ile ulusal bazda ortaklıklarla film sektöründe daha ileri seviyelere taşınabileceğine inanarak yeni içerikler üretmeye devam edeceğini söylüyor.

Projede İngiltere’nin tanınmış oyuncuların dan Bobby Davro, Türkiye’den Prof. Mim Kemal Öke gibi tanınmış isimler yer alıyor. Kurtlar Vadisi dizisinde 15 yıl süre ile ölmeden oynayan orta doğu ve Arap yarımadasında da sevilen Erhan Ufak, farklı bir karakter ile karşımıza çıkıyor.

PAUSE 2020 filmi, dünya üzerinde yaratılan korku imparatorluğu ve kimi zaman kadına şiddet, kimi zaman sentetik insan, kimi zaman yapay zekâ çeteleri üzerinden psikolojik teslimiyet kurmak isteyen küresel çetelerin varlığından toplumu bilinçlendirmek üzere hazırlanmaktadır. Yakın zamanda izleyici karşısına çıkacak olan PAUSE 2020 mutlaka izlenmeli.

Beyaz Haber Ajansı (BHA)

Kim demiş havuza giderken topuklu ayakkabı giyilmez diye

HAVUZ FOTOĞRAFINA BEĞENİ YAĞDI

TOPUKLU SELFİE

Ünlü  sanatçı  Tuğba  Özay’ın, Instagram’da paylaştığı bikinili fotoğraflarına  beğeni  yağdı. Güzel  sanatçı, ”Kim demiş havuza giderken topuklu ayakkabı giyilmez diye” notuyla  paylaştığı havuz  pozları takipçileri tarafından  tam  not  aldı.
Koronavirüs sürecini  Antalya’da bulunan  çiftliğinde geçiren ve haftanın 5 günü spor yapan  Özay,  tam bir tabiat  ve doğa  tutkunu. Mümkün oldukça izole bir hayat yaşayan başarılı sanatçı  eğlenceli anlarını da Instagram hesabından takipçileriyle sık sık paylaşıyor.
BHA: Yaşar ŞENYÜZ

“Benim için tatil yeni yerleri keşfetmektir”

Parti vizörü olarak tanıdığımız, Instagram’ın sevilen simalarından Hürriyet yazarı Cihan Şensözlü bu yıl tatil rotasını MAG okurları için anlattı.

Parti vizörü olarak tanıdığımız, Instagram’ın sevilen simalarından Hürriyet yazarı Cihan Şensözlü bu yıl tatil rotasını MAG okurları için anlattı.

Geçtiğimiz yıllarda sıkça yurt dışı tatillerini tercih ettiğini belirten Şensözlü, pandemi süreci ile birlikte bu yıl tatilini ülkesinde geçireceğini belirtti. Seneye Sidney’i görmek istediğini söyleyen Cihan Şensözlü, “ Bu yıl pandemiden dolayı yurt içinde tatil yapmayı tercih ettim. Rotam tüm yaz için Bodrum olacak. Güzel ülkemizin henüz deneyimleme fırsatı bulamadığım yerlerini deneyipleyip fikir sahibi olacağım” dedi. Tatil tercihinde Bodrum ve Marmarisi seçtiğini belirten Şensözlü, dünyadan tatil rotaları önerilerini de röportajında paylaştı.

Wesida TV artık Youtube’da

Bünyesinde Asklepion Life,Devir,Roll Life ve Spor Life dergilerini bulunduran Wesida Medya Grubu YouTube üzerinden TV yayınlarına da başladı.Wesida TV Genel Müdürü Savaş Oktay” Wesidamedya kanalımızdaki programlarımızla fark yaratacağımıza inanıyoruz.

Bünyesinde Asklepion Life,Devir,Roll Life ve Spor Life dergilerini bulunduran Wesida Medya Grubu YouTube üzerinden TV yayınlarına da başladı.Wesida TV Genel Müdürü Savaş Oktay” Wesidamedya kanalımızdaki programlarımızla fark yaratacağımıza inanıyoruz. Deneyimli bir ekibe sahibiz.Yayına koyduğumuz programların gördüğü ilgi bizleri mutlu etmektedir.Yakında yeni yeni programlarımız da devreye girecektir”şeklinde konuştu.

Wesida TV’nin yayınladığı programlar arasında Gökdeniz Engin’in hazırlayıp sunduğu , ünlü hakemler Hasan Ceylan ve Metin Aydınoğlu’nun yorumlarıyla renk kattığı” Yakın Markaj”, Buket Işıkdoğan’ın hazırlayıp sunduğu ve her hafta ünlü bir şairin konuk olduğu “Buket Buket Şiir”, Eray Bozkurt’un hazırlayıp sunduğu birbirinden güzel şarkılarla renklenen müzik programı “Dönence” ve Beliz Aktan’ın haftalık burç yorumlarıyla yer aldığı “Dört Dörtlük Astroloji” dikkati çekiyor.

Wesida TV de ayrıca Zeynep Omay’ın seslendirdiği “Sesli Kitap” ile Ebrucan Arslan Aydoğdu ‘nun çocuklara masalları da yer alıyor.

Beyaz Haber Ajansı (BHA)

Hayat bi’ gün o da bugün!

Birçok karaktere can veren başarılı oyuncu Asuman Dabak, sürprizler ve orijinal karakterlerle dolu oyunculuk kariyerinin yanı sıra şimdi de bambaşka ve yepyeni bir proje ile bu sefer müzikseverlerin karşısında!

Birçok karaktere can veren başarılı oyuncu Asuman Dabak, sürprizler ve orijinal karakterlerle dolu oyunculuk kariyerinin yanı sıra şimdi de bambaşka ve yepyeni bir proje ile bu sefer müzikseverlerin karşısında!

Geçtiğimiz yıllarda geçirdiği bir sağlık sorunu nedeniyle ölmeden önce yapılacaklar listesi hazırlayan Asuman Dabak, bu listenin ilk sıralarında yer alan maddesini Hayat Bi’ Gün şarkısını seslendirerek tamamladı.

Hayat Bi’ Gün şarkısı, anı yaşa mottosundan ziyade yaşamın hakkını vermeyi ve kendini sevmeyi vurguluyor. Başkalarını mutlu etmek yerine insanın önce kendini mutlu etmesi mesajıyla yola çıkılan Hayat Bi’ Gün şarkısı, adeta hayatımızın değerini hatırlatma marşı niteliğinde…

Müzik sektörünün önemli söz yazarı ve bestecilerinden Murat Güneş’in Asuman Dabak’ı düşünerek ve özel olarak kaleme alarak söz ve bestesine imzasını attığı şarkı, Asuman Dabak’ın röportajlarından ilham alınarak yazıldı.

Şarkının düzenlemesi Cem Öğet tarafından yapılırken, klip yönetmenliğini Adil Akbay, görüntü yönetmenliğini ise Cem Çançin üstleniyor.

Asuman Dabak’ın Hayat Bi’ Gün şarkısı ve klibi, 14 Temmuz itibarıyla Rinata Entertainment etiketiyle tüm dijital platformlarda yayında!

Trump Sahne perdelerini açıyor

Koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirler doğrultusunda 17 Mart tarihinde gösterilerine ara veren Trump Sahne, kontrollü sosyal hayata geçiş kapsamında COVİD-19’a karşı tüm önlem ve tedbirlerini almış olarak 18 Temmuz’da perdelerini açıyor.

Koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirler doğrultusunda 17 Mart tarihinde gösterilerine ara veren Trump Sahne, kontrollü sosyal hayata geçiş kapsamında COVİD-19’a karşı tüm önlem ve tedbirlerini almış olarak 18 Temmuz’da perdelerini açıyor.

Doğaçlama tiyatronun önemli temsilcilerinden Mahşer-i Cümbüş, 18 Temmuz Cumartesi günü saat 21:00’de Trump Sahne’de tiyatro severlerle buluşuyor. İnteraktif doğaçlama Mahşer-i CümbüşBurak Satıbol, Ayhan Taş, Dilek Çelebi, Ayça Işıldar Ak, Özlem Türay ve Yiğit Arı gibi oyuncularla izleyici karşısına çıkıyor, izleyenlere eğlenceli anlar vadediyor. İzleyenler de güldürürken düşündüren oyunda, hayatın içinden ve hayata dair birebir yaşadıkları örneklerle oyunları yönlendirebilecekler.

Yüzde 100 taze hava ile iklimlendirilen 500 kişilik Trump Sahne’de izleyiciler, birer sıra atlayıp üçer koltuk boş bırakarak oyunu izleyecekler. Girerken ateşleri ölçülecek olan tiyatroseverler, sürekli dezenfekte edilen salonda oyunu maskeli olarak izleyecek.

Biletler Trump Sahne gişelerinde ve Biletix’te…

Beyaz Haber Ajansı (BHA)

Bu yazın hitlerinden ‘Aşk Esiyor’ ve Berru Tural

‘Final’, ‘İntikam’, ‘Aşk Engel Tanır mı’, ‘Hiç İyi Değilim’ şarkılarıyla pop alemine renkli ve kalıcı izler bırakmayı hedefleyen Berru Tural, yeni teklisi ‘Aşk Esiyor’u 14 Temmuz Salı DMC etiketiyle yayımladı.

‘Final’, ‘İntikam’, ‘Aşk Engel Tanır mı’, ‘Hiç İyi Değilim’ şarkılarıyla pop alemine renkli ve kalıcı izler bırakmayı hedefleyen Berru Tural, yeni teklisi ‘Aşk Esiyor’u 14 Temmuz Salı DMC etiketiyle yayımladı.

Birlikte güzel projelere sağlam bir şekilde Güven Baran‘la imza atan Berru Tural, söz ve müziği yine genç müzisyene ait ‘Aşk Esiyor’la listelerde gene boy gösterecek. Düzenlemesi Atınç Tombak‘a ait şarkının mix ve mastering‘ini Emre Kıral yaptı.

Sıcak bir yaz günü İstanbul’da kaldığı evde gece esen serin rüzgarın ilhamı ile nakaratı yazmaya başlayan Güven Baran, 15 dakika içinde şarkının her şeyini tamamlayarak ‘Aşk Esiyor‘u ortaya çıkardı.

Kalıplara sığmayı sevmeyen, sunduğu işlerle dikkatleri çekmeyi başaran Berru Tural, kendi ruhundaki titreşimleri vokal kaydını yaptığı andan itibaren yüksek duyguda söyleyerek, tek seferde kaydetti.

‘Aşk Esiyor‘un video klibi Şile’nin köyleri ve ormanlık alanlarda çekildi. Klibin yönetmenliğini ve kurgusunu Efe Cansoy üstlendi. Sıcak renklere sahip video klipte Tural’a, kamyonet arkasında çekilen sahnelerde yakın arkadaşının köpeği eşlik etti.

Nedret Hotun / Beyaz Haber Ajansı (BHA)

Özlem Binel "Ay Işığım" kitabını aşk için yazdı

“Sır bende” adlı romanından sonra “Ay Işığım” adlı romanı ile kitapseverlerle buluşan Özlem Binel üçleme olarak düşündüğü kitap serisine gösterilen yoğun ilgiden büyük bir mutluluk duyduğunu ifade etti.

Çok küçük yaşlardan itibaren yazmaya başlayan Özlem Binel henüz 13 yaşında iken ilk mansiyon ödülünü kazanırken öykü ve roman yazarlığı öncesinde metin yazarlığı yaparak yazarlık hayatına ciddi adımlarla giriş yaptı.


Yazmanın kendisi için su kadar aziz olduğunu ifade eden Özlem Binel, “Yazarken mutluyum. Tam, eksiksiz, kusursuz… İçimde noksanlığını hissettiğim ne varsa yazının başına oturunca devre dışı kalıyor. Bu hissin karşılığı yok” dedi.

Romanlarında Kurtuluş Savaşı’mızda Eşref’in Şeyhinin karısı Feride’ye duyguyu gerçek aşkı ve insan-ı kamil olma yolundaki gayretini anlatıyor. Çerkez kast sistemini, inancı, ilişkileri sorguluyor. Sırlar bir bir açılırken yerine yenileri ekleniyor. Sihir, kitabın içinde, büyü satırlarda, şarkılarla tamamlanıyor…


“Bu nehir romanda kendi gizemli, ruhani dünyamı oluşturdum. Bu ütopya önce şaşırtacak, aklı karıştıracak; ne demek istediğim ise sonlarına yaklaşınca anlaşılacak. Mistik yetilere sahip Şeyh Efendi ve kızı Leman, Çerkez Feride ve daha niceleri ile dillenen roman Osmanlının son yıllarından Cumhuriyete evrilen bir süreci anlatıyor.  Ben de anne tarafımdan Çerkezim ve çoğunluğun bilmediği Çerkez Kast Sistemine ilişkin de söylemek istediklerim var. Ki çoğunu ikinci kitapta yazdım. Tarihi bir aşk romanı da diyebiliriz Sırbende için. Ama kim hangi aşkı arıyorsa onu bulabileceği bir roman…


Sırbende ve Ayışığım aşk için, aşkla, aşka yazıldı. Ve içine şarkılar sırlandı. Ömrümün vazgeçilmezi sazlar, sözler var satırlarda. İçinden musiki damlayan cümleler iliştirdim kitaplarıma. Ve derin anlamlar, ince çığlıklar… Bulana aşk olsun.”

İstanbul / Beyaz Haber Ajansı (BHA)