Aylık arşivler: Şubat 2021

KOBİ’lerin işlerini kolaylaştıracak 6 dijital uygulama

Generali Sigorta, KOBİ’lerin hayatlarını hem virüs sürecinde hem de sonrasında kolaylaştıracak 6 dijital uygulamayı paylaştı.

Tüm dünyada iş ve özel hayatımızı yeniden şekillendiren dijitalleşme, günümüzün ve geleceğin en önemli kavramları arasında yer alıyor. Dijitalleşme birçok alana yenilikler getirirken KOBİ’lerin iş süreçlerini kolaylaştıracak ücretsiz uygulamaları kullanma imkanı da sunuyor. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle Generali Sigorta, KOBİ’lerin iş yapış süreçlerini kolaylaştıracak ve hızlandıracak 5 dijital uygulamayı paylaştı.

Trello

İşlerin organize edilerek kolayca takibini sağlayan Trello; yapılacak işleri, tamamlananları ve gelecek dönem hedefleri aynı ekranda göstererek, işlerin organize edilmesine olanak sunuyor. Bir proje yönetim aracı olarak nitelenen Trello, ister web arayüzünden istenirse de mobil cihazlar üzerinden kolayca kullanılabiliyor.

Any.do

Any.do, insanların ve ekiplerin organize kalmasını ve görev planlaması yapmasına yardımcı olmak için tasarlanmış bir diğer görev yönetim uygulaması. Yoğun ve sıkışık iş planlarını planlamakta KOBİ’lere asistanlık yapacak olan Any.do ile; ajanda oluşturabilme, saatlik bildirimleri ayarlayabilme ve görev dağılımlarını yönetme imkanı bulunuyor.

MailChimp

Pazarlama otomasyon platformu ve e-posta pazarlaması olan MailChimp, iş dünyası açısından oldukça önemli programlar arasında yer alıyor. KOBİ'lerin belli bir düzeye kadar ücretsiz kullanabileceği MailChimp, KOBİ'lerin kendi elektronik posta tasarımlarını oluşturmalarına, e-posta bültenleri hazırlayabilmelerine ve binlerce kullanıcıya e-posta pazarlaması yapabilmelerine olanak sunuyor.

Slack

Bulut tabanlı bir ekip içi iletişim ve iş birliği uygulaması olan Slack, metin paylaşımını oldukça kolaylaştıran ve KOBİ'lere farklı gruplar, departmanlar açma olanağı sağlayan bir uygulama olarak dikkat çekiyor. KOBİ'ler bu uygulamayı kullanarak e-mail yoğunluğunun önüne geçebiliyor.

Wetransfer

Son zamanlarda iş dünyasının vazgeçilmesi haline gelen Wetransfer, ücretsiz versiyonu ile 2 GB’a kadar ücretsiz veri transferine imkan sunuyor. Ayrıca programın premium versiyonu ile 20 GB’a kadar kesintisiz dosya aktarımı yapmak da mümkün.

Google Analytics

Bir Google servisi olan Google Analytics, KOBİ'lere web sitelerinin trafik akışını ölçümleyebilmek ve trafik akışını belirli zaman aralıklarına göre karşılaştırma olanağı sağlıyor. Google'ın ücretsiz olarak sunduğu Google Analytics hizmeti, KOBİ'lerin analiz ve raporlama ile ilgili neredeyse tüm ihtiyaçlarımızı karşılayan bir hizmet olarak dikkat çekiyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Geleceğe damgası vurması beklenen cep telefonu teknolojileri

Akıllı cep telefonları, alışverişten eğlenceye gündelik hayatta ihtiyaç duyduğumuz neredeyse tüm  beklentilerimizi karşılamayı sürdürüyor. Yapılan araştırmalar* 2020’de dünya genelinde akıllı telefon kullanıcıları sayısının 3,5 milyar’ı geçtiğini gösterirken telefon kullanım alışkanlıkları da artış göstemeye devam ediyor. 2018’de Amerika’da yapılan bir araştırma**, kullanıcıların telefonlarını günde 48 kez açtıklarını ortaya koyarken, Z kuşağında bu sayının 79’a çıktığı görülüyor. 

 

Elektronik ürünlerini en uygun fiyat, en kaliteli hizmet ve güvenilir alışveriş yaklaşımıyla ulaştırmak üzere 2008 yılında kurulan İncehesap.com verilerine göre, mobil cihazların kullanımı hızla artıyor. Veriler, 2020’de İncehesap.com’a yapılan ziyaretlerin 65’inin mobil cihazlar üzerinden gerçekleştiğini gösteriyor. Önümüzdeki döneme damgasını vurması beklenen cep telefonu teknolojilerine odaklanan İncehesap.com, cep telefonu sektörünün geleceğini masaya yatırdı. 

 

Yeni çipler performans artışı ve enerji verimliliği sağlayacak

 

Önümüzdeki dönemde telefonların işlem güçleri her geçen gün artmaya devam edecek. Böylece cep telefonlarımızla daha yüksek işlem gücü gerektiren uygulamaları sorunsuzca çalıştırabileceğiz.  Dünyanın en büyük yarı iletken üreticisinin önümüzdeki sene 3 nm mimarisine dayalı çiplerin seri üretimine başlayacağı biliniyor. 3 nm mimarisine sahip işlemcili cep telefonlarında 15-35 performans artışı beklenirken, cihazların 25-35 arasında enerji verimliliği sağlayacağı da öngörülüyor. 

 

5G ezberleri bozacak

 

Önümüzdeki dönemin bir diğer önemli gelişmesi ise 5G teknolojisinin yaygınlaşması olacak. 5G teknolojisinin hayatımıza girmesiyle birlikte mobil cihaz kullanma deneyimimizin iyileşmesinin yanında; akıllı şehir, akıllı ev çözümleri ve otonom araçların kullanımı konusundaki gelişmelere de tanıklık edeceğiz. Daha geniş bir frekans aralığında, daha yüksek internet hızlarına ulaşılmasını sağlayan hücresel veri altyapısı olan 5G tüm dünyada yaygınlaştığında, mobil cihaz kullanım deneyimlerinde büyük bir dönüşüm yaşanacak. Bu paralelde; video izleme, oyun oynama ve benzeri aksiyonlar kesintisiz bir şekilde gerçekleşecek. 

 

Cep telefonları tek şarjla 5 gün kullanılabilecek

 

Halen mobil cihazlarda lithium-ion (Li-ion) piller kullanılıyor. Cep telefonlarının sürekli artan enerji ihtiyaçları kapsamında bu alanda yapılan çalışmalar da hız kesmeden sürüyor. Bir telefonu 5 güne kadar çalıştırabilecek ve doğaya daha az zarar veren yeni nesil pil teknolojileri üzerine çalışmalar devam ediyor. Kablosuz şarj teknolojilerinde de gelişmeler yaşanıyor. İlerleyen süreçte kullanıcıların kablosuz şarja daha fazla adapte olabileceği öngörülüyor. Ayrıca tüm bu gelişmeler paralelinde; Wi-Fi ya da benzeri bir radyo frekans yöntemi ile kablosuz şarj teknolojilerinin geliştirilmesi konusundaki teorik çalışmalar da sürüyor.

 

Telefonla çekilen filmler görmeye başlayacağız

 

Multimedya içeriğini destekleyen uygulamalar ve sosyal medya platformlarının sayısı arttıkça daha kaliteli içerik üretebilecek ekipmana sahip telefonlara olan ihtiyaç da çoğalıyor. Bu ihtiyaç kapsamında hareket eden üreticiler her yeni model telefonda daha iyi bir lens ve daha kaliteli görüntü sağlayan kameralar geliştiriyor. Önümüzdeki süreçte, ön ve arka kameraları daha iyi görüntü kaydeden ve film çekmeye bile olanak tanıyan cep telefonu modelleriyle karşılaşabileceğiz. 

 

Sanal gerçeklik teknolojileri eğitim alanında kullanılabilecek

 

Son dönemde “sanal gerçeklik” kavramını daha çok duymaya devam ediyoruz. Her geçen gün farklı alanlarda kullanımına şahit olduğumuz sanal gerçeklik teknolojisinin, cep telefonlarına entegre edilerek uzaktan eğitim ve çalışma sisteminin yaygınlaşması kapsamında, eğitim, personel yetiştirme gibi alanlarda da kullanılabileceği öngörülüyor. 

 

Cep telefonu teknolojileri gelişimini sürdürecek 

 

İncehesap.com Kurucu Ortağı Nurettin Erzen; “Yapılan araştırmalar akıllı cep telefonu kullanımının sürekli arttığını gösteriyor. Gerek sosyal medya platformlarının yaygınlaşması gerekse de her ihtiyaca cevap veren uygulamaların yaygınlaşmasıyla bu oran katlanarak artmaya devam edecektir. Bu kapsamda yeni teknolojilerin geliştirilmesi de tabi kaçınılmaz oluyor. Önümüzdeki dönemde geliştirilecek yeni çipler, 5G teknolojisi, yeni nesil bataryalar ve sanal gerçeklik teknolojilerinin hayatımızda daha çok yer edineceğini düşünüyoruz” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Mega Hot Wheels İle Kendi Dünyanı İnşa Et

Mattel’in sevilen markaları Hot Wheels ve Mega güçlerini birleştirerek bloklardan oluşan özel araçları çocuklarla buluşturuyor.

 

7’den 70’e herkesin gözdesi olan en popüler Hot Wheels araçları Mega ile bloklara dönüşüyor ve eğlence ikiye katlanıyor. Twin Mill, Rodger Dodger ve Bone Shaker gibi klasik otomobiller, Monster Trucks serisine ait özel araçlar ve farklı setlerden oluşan Mega Hot Wheels serisi; çocukların kendi yaratıcılıklarını kullanarak bloklarla istedikleri arabayı inşa etmelerine de olanak sağlıyor. Hot Wheels dünyasının sunduğu deneyim, heyecan ve rekabet Mega’nın blokları ile çocukların hayal gücünü genişlemesine yardımcı olurken; fiziksel becerilerini ve özgüvenlerini de geliştiriyor. Direksiyondan aynaya, açılabilir kapılardan sportif tekerleklere kadar tüm Hot Wheels detaylarına sahip araçlar çocukların yeni gözdesi olurken, yepyeni bir dünyanın kapılarını aralıyor.

 

Pratik ve kolay yapım aşamalarına sahip Mega Hot Wheels oyuncaklarının, Mega’nın diğer bloklarıyla uyumlu olması çocuklara daha geniş bir oyun deneyimi oluşturuyor. Oyunu dahil edilen paket tasarımlarına sahip yeni seride; çocuklar kutulardan rampalar, tüneller ve yollar yaparak el becerilerini de geliştiriyor. Mega Hot Wheels oyuncaklarıyla çocuklar, en çılgın fikirlerini ortaya koyuyor ve kendi dünyalarını inşa etme fırsatı yakalıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Corendon Sport Talks'un ikinci bölümünde konuşan İpar Özay Kurt: "10 Kasım'da 9'u 5 geçe doğmak farklı hissettiriyor"

“İlklere imza atan, spor kulüplerine büyük destekler veren Corendon Airlines ile çalışmak bizim için büyük bir şans”

Spor sponsorlukları ile toplumsal değer yaratmaya devam eden “İlklerin Havayolu” Corendon Airlines, sürdürülebilir sponsorluk iletişimi için hayata geçirdiği Corendon Sport Talks projesinin ikinci bölümünü de yayınladı. İlk bölümde Anadolu Efes’in yıldız oyuncusu Vasilije Micic’i sporseverlerle buluşturan Corendon Airlines, ikinci bölümde ise Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol Takımı ve Milli Takımımızın önemli oyuncularından, genç voleybolcuların rol modellerinden İpar Özay Kurt’u ağırladı.

Programın en ilgi çeken bölümü ise İpar Özay Kurt’un yan flüt ile Fenerbahçe’nin 100. Yıl Marşı’nı çaldığı dakikalar oldu.

 

Türkiye’de maç anlatan ilk ve tek kadın spiker Başak Koç’un moderatörlüğünde gerçekleştirilen ve konukların profesyonel kariyerleri dışındaki hayatlarına da mercek tutan programın ikinci bölüm konuğu İpar Özay Kurt’un yaptığı açıklamalardan bazı bölümler:

“Anne ve babamın işi sebebiyle çok gezen bir çocuktum”

“Annem de babam da sağlık sektöründe çalışıyorlar ve bu sebeple çok gezdiğim bir çocukluğum oldu. Çünkü onların tayinlerinden dolayı sürekli şehir değiştiriyordum. O yaşlarda gelişen her yere uyum sağlama yeteneğim, şu anki hayatım için büyük kolaylık sağlıyor. Her gittiğimiz yerde yeni arkadaşlarım oluyordu. Bu süreç insanlarla nasıl daha iyi iletişim kurabileceğimi de gösterdi. İstanbul, Elazığ, K.K.T.C. ve Ankara’da yaşama fırsatım oldu.

“Voleyboldan önce yüzmeyi denemiştim”

 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde iken o bölgenin avantajı sayesinde yüzmeye adım atmıştım. Ankara’da ise okulun ilk günü Beden Eğitimi Öğretmeni beni voleybola yönlendirdi arkadaşlarımdan daha uzun olduğum için. Okul takımıyla da voleybola adım atmış oldum. İlk başlarda yüzmeden voleybola geçtiğimde üzülmüştüm açıkçası. Sonrasında bir takımın üyesi olmanın önemini anladım ve voleybolu çok sevmeye başladım.”

İpar Özay Kurt, Corendon Sport Talks’un “İlkler” bölümünde ise şunları söyledi:

“Fenerbahçe Opet A Takımı formasıyla ilk sahaya çıktığımda çok büyük bir heyecan hissetmiştim. Ayrıca stresli de bir durumdu. Hayalini kurduğunuz oyuncularla aynı sahada olmak, top toplayıcılığı yaptığınız ve top verdiğiniz insanlarla aynı sahayı paylaşmak çok farklıydı. Bunu düşünmek bile çok heyecan vericiydi. Tarif edilemez bir duyguydu.

“Çince ve Sırpça öğrenmek istiyorum”

Kariyerimdeki ilk şampiyonluğu ise İlBank Spor Kulübü ile yıldızlar kategorisinde kazanmıştım. O da unutulmaz bir deneyimdi. İlk öğrendiğim yabancı dil ise İngilizce idi. Sonrasında Almanca konuşmaya başladım. Gelecekte ise Çince ve Sırpça öğrenmek istiyorum. Sırpça, voleybol dünyası için çok önemli bir dil.”

“Corendon Airlines bizim için büyük bir şans”

Başarılı oyuncu, Corendon Airlines’ın 2019 – 2020 sezonundan itibaren Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol Takımı’na verdiği sponsorluk desteği ile ilgili görüşlerini şu şekilde ifade etti:

“Corendon Airlines, uzun süredir ilklere imza atan ve pek çok spor kulübüne, özellikle de kadın takımların büyük destek veren bir marka. Kulübümüze destek vermeleri de biz oyuncular için büyük bir şans. İyi ki Corendon Airlines bizim de sponsorumuz oldu.”

“Benim için fark yaratmak, karakterinizi ortaya koymak”

İpar Özay Kurt, Corendon Sport Talks’un “Fark Yarat” bölümünde ise şu şekilde konuştu:

“Benim için fark yaratmak, karakterinizi ortaya koymak demek. Her insanın farklı bir karakteri var ve siz kendi kişiliğinizi gösterdiğiniz zaman bana göre fark yaratmış oluyorsunuz. Arkadaşlarıma ya da aileme sorduğunuzda beni tanımlayan kelimeler olarak pozitif ve çalışkanı kullanacaklardır.

Voleybolda ise fark yaratabileceğim noktalar olarak her zaman daha fazla çalışmayı ve herkesten çok istemeyi görüyorum. Takımımızın Baş Antrenörü Zoran Terzic ile de hep yönde diyaloglarım oluyor. Onunla çalıştığım için kendimi şanslı hissediyorum. Kariyeri şampiyonluklarla dolu, yıldız oyuncular yetiştirmiş, size bir antrenörden öte bir arkadaş ya da baba gibi yaklaşabilen, açık iletişimi tercih eden bir isim.

Voleybol konusunda kendimi geliştirmek istediğim nokta ise bir smaçör olarak daha da çok yönlü bir oyuncu olmak. Çünkü sahada sorumluluk alanlarınız çok geniş. Özellikle de manşet alanında mükemmel olmak istiyorum.”

“10 Kasım’da 9’u 5 geçe doğduğum için doğum günümü başka bir gün kutluyorum”

Fenerbahçe Opet’in genç oyuncusu İpar Özay Kurt, 10 Kasım günü 9’u 5 geçe doğması ile ilgili de şu açıklamaları yaptı:

“O gün ve o saatte doğmak tabii ki farklı hissettiriyor. Doğum günümü başka bir gün kutluyorum. Aynı Kemal Sunal gibi. Bu bana Atatürk’ü içimde yaşatma hissi de veriyor. O tarihte doğmuş olmak bence güzel bir şey. İpar ise öz Türkçe bir isim. İsmim çok güzel kokan bir çiçekten geliyor. Koparsanız bile kokusunu kaybetmiyor. Eskiden güzel kokan insanlara bu isim veriliyormuş.” 

16 numaranın anlamı

Başarılı oyuncu, 16 numaralı formayı giymesi ile ilgili de şunları söyledi:

“İlk başladığım dönemlerde 5 ve 15 numaralı tercih ediyordum. A Takım’a çıktığımda 15 numara dolu olduğu ve ben de 16 yaşımda olduğum için 16 numarayı tercih ettim. İlk maçımda da 16 numaralı formayla, 16 yaşımda 16. sayıyı almıştım.  Bu formanın benim için farklı bir anlamı oldu. Bu sebeple 16 ile devam ediyorum.”

“Boş zamanlarımda yan flüt çalıyorum”

Corendon Sport Talks’un bir bölümünde Fenerbahçe taraftarları için yan flüt ile 100. Yıl Marşı’nı çalan İpar Özay Kurt, hobilerini ise şu şekilde anlattı:

“Voleyboldan boş kalan zamanlarda yan flüt çalmaya devam ediyorum. Çok fazla boş zamanımız olmadığı için başka alanlara zaman ayırmakta zorlanıyorum. Ancak yan flüt her zaman birinci hobim durumunda.” 

“Benim için en havalı söz: Alis
grave nil”

Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol Takımı’nın önemli isimlerinden İpar Özay Kurt, Başak Koç’un “senin için en havalı söz hangisidir?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Benim için en havalı söz ‘Alis grave nil’. Anlamı ise ‘Hiçbir şey kanatları olandan daha hafif değildir.’ Bu benim aynı zamanda yaşam mottom. Çünkü kanatları donanım olarak değerlendiriyorum. Eğer belli bir seviyede iseniz size hiçbir şey engel olamaz.”

“Final maçının 30 Ağustos’ta oynanması bize güç verdi”

İpar Özay Kurt, 2020 U19 Avrupa Şampiyonası şampiyonluğu ve kazandığı “En Değerli Oyuncu” Ödülü ile ilgili de şunları söyledi:  

“Final maçının 30 Ağustos’ta oynanması bize büyük güç verdi. Soyunma odasında bunu hep konuştuk. Herkes birbirine ‘bugün 30 Ağustos’ diyordu. Bunun bilincindeydik. 30 Ağustos’ta ülkemize zaferle dönmek zorundaydık. Göğsümüzde o bayrağı taşıdığımız için bu bizim için bir görevdi. Bunu başarmanın mutluluğunu hala yaşıyoruz.”

“En büyük hayalim Olimpiyat Oyunları”

Milli oyuncu, gelecek hedefleri ile ilgili de şu açıklamaları yaptı:

“Öncelikle Milli Takımımızla Olimpiyat Oyunları’na gitmeyi çok istiyorum. Her sporcunun hayalidir, en büyük organizasyon.  Ayrıca formasını giydiğim takımlarla şampiyonluklar kazanmaya devam etmek istiyorum.

“Gemi mühendisliği bölümüne girmek istiyorum”

Üniversitede ise gemi mühendisliği bölümüne girmek istiyorum. Bunun sebebi de fiziğe duyduğum ilgi. Şimdiden bu alanlarda hayallerim var. Örneğin gemilerin su yüzeyine yaptığı basıncı enerjiye dönüştürmek gibi hayaller. Belki gemilerin hızını yüz kat artırabileceksiniz bu şekilde.”

Genç sporculara tavsiyeler

İpar Özay Kurt, spora adım atmak isteyen gençlere ise şöyle tavsiyeler verdi:

“Başarmak bence hedeflerine ulaşmak demek. Küçük kardeşlerimin de kesinlikle bir hedefleri olmalı. Uzun süreli düşünmeli, hayal kurmalı ve bu hayallerini hedef çevirmeliler. Tabii ki bunun için de çok çalışmak gerekiyor.”

Corendon Airlines, Corendon Sport Talks’un gelecek bölümlerinde Vasilije Micic ve İpar Özay Kurt gibi simge isimleri ağırlamaya ve onları sporseverlerle buluşturmaya devam edecek. 

Corendon Airlines, geçmişten bugüne, yurtiçi ve yurtdışında Anadolu Efes Spor Kulübü, Beşiktaş TRC İnşaat Kadın Basketbol Takımı, Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol Takımı, Alman FC. Nurnberg Futbol Takımı, Aytemiz Alanyaspor Futbol Takımı, Antalyaspor Futbol Takımı, Altınordu Futbol Kulübü, Bike Aid Bisiklet Takımı, Muratpaşa Belediyespor Kadın Hentbol Takımı, Türk Korfbol Takımı, Akdeniz Üniversitesi Kadın Hentbol Takımı, ITU Honeybees Quidditch Takımı, ITU Ultimate Frizbi Takımı, Corendon-Circus Bisiklet Takımı, Hollanda Kadın Milli Voleybol Takımı, Hollanda Milli Buz Hokeyi Takımı, Haarlem Corendon Kinheim Beyzbol Takımı ve profesyonel yol bisikleti yarışı Tour of Antalya’ya sponsorluk desteği vermişti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Katar'da MotoCP heyecanı için geri sayım başladı

Katar, göz kamaştırıcı şovla iki MotoGP yarışına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Katar'ın 2021 FIM MotoGPTM Dünya Şampiyonası sezonunu başlatmasına kısa bir süre kala, cesur bir sürücü, bunu ülkenin ikonik İslam Eserleri Müzesi'nin dışında, kameralar önünde bir performans sergileyerek kutladı.

 

Ülke, FIFA Dünya Kupası 2022'ye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, kendisini önemli bir spor turizmi destinasyonu olarak konumlandırmayı planladığından, MotoGP bu yıl Katar'da gerçekleşen heyecan verici spor etkinliklerinden sadece birisi. Ev sahipliği yapacağı diğer önemli spor etkinlikleri arasında FIFA Arab CupTM, Qatar Total Open, Qatar ExxonMobil Open ve uluslararası golf turnuvası Commercial Bank Qatar Masters 2021 yer alıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Pandemi nedeniyle fıtık hastalarında felç görülme oranı arttı

Trabzon’da omurga hastalığı bulunan 3 hastanın kısmi felç geçirmesinin ardından uyarılarda bulunan Medical Park Karadeniz Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Güngör Usta,  pandemi nedeniyle bel ve boyun bölgesinde fıtığı bulunan hastaların tedavisini aksatması sonucunda felcin yanı sıra kalıcı nörolojik hasarların da yaşandığına dikkat çekti.

Pandemi nedeniyle tedavisini aksatan omurga hastalarını bekleyen tehlikelere dikkat çeken Medical Park Karadeniz Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Güngör Usta, “Sadece şubat ayı içinde 3 tane bel fıtığı hastası, ayak bileklerinde ciddi felçle bize başvurdu. Ameliyatlarını yaptık. Fizik tedavi süreci gerektiren geç kalınmış vakalardı bunlar. Mutlaka ameliyat olması gereken hastalarda tedavi geç kalındığında ciddi felçlerle ve kalıcı nörolojik kusurlarla kendini gösterebiliyor” dedi.

KALICI HASARA NEDEN OLUYOR

Omurga hastalıkları ve buna bağlı şikâyetlerin hastaneye başvuru sebeplerinde en üst sıralarda yer aldığını hatırlatan Op. Dr. Güngör Usta, “Özellikle bel ve boyun fıtıkları en sık karşılaştığımız omurga sorunlarıdır. İçinde bulunduğumuz pandemi süreci, birçok hastalıkta olduğu gibi omurga hastalıklarının da tanı tedavi ve takibini aksatmıştır. Hastalar virüs korkusu nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvurmayı ertelemektedir” şeklinde konuştu.

OMURGA SORUNUNUZ VARSA VAKİT KAYBETMEYİN!

Özellikle cerrahi tedavide geç kalınmış bir bel ya da boyun fıtığı rahatsızlığının kalıcı nörolojik kusurlara yol açabileceğinin altını çizen Op. Dr. Güngör Usta, “Nitekim son zamanlarda tedavisini geciktirdiği için ciddi felçlerle başvuran hastalar görmekteyiz. Durumun ciddiyet ve aciliyetine hastanın kendisinin karar vermesi mümkün değildir. Omurga sorunları yaşayan hastalara en kısa zamanda beyin cerrahisi bölümüne başvurmalarını öneririm” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Aleyna Tilki’nin Yürümesini Engelleyen Hastalık: Kas Spazmı

Magazin dünyasının ünlü isimlerinden Aleyna Tilki, geçtiğimiz günlerde rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Basına açıklamada yaparak tüm vücudunun kitlendiğini ve yardım almadan yürüyemediğini belirtti. Tüm medyada merak konusu olan Aleyna Tilki’nin bu hastalığı nedir? Son zamanlarda Aleyna Tilki, Hazal Kaya gibi birçok ünlü isimde de çok sık görülen bu hastalığın kas spazmı olduğu ortaya çıktı. Peki, kas spazmı nedir? Aleyna Tilki, Hazal Kaya ve birçok ünlünün yakalandığı kas spazmı rahatsızlığı hakkında tüm merak edilenleri İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Kaya Akan anlattı. 

Kas spazmı, seğirme ya da kramplar vücudumuzdaki kasların istem dışı kasılmalarıdır. Kaslarımız sinirlerimiz tarafından kontrol edilen liflerden oluşur. Kasılmalar ister sinir uyarısından ister değişik nedenlerden olsun çok sık olarak vücudumuzun değişik yerlerinde görülürler.

Kas Spazmın Vücutta Sık Olarak Görüldüğü Bölgeler

  • Ayak
  • Baldır bölgesi – bacaklar
  • Kollar
  • Uyluklar
  • Karın bölgesi
  • Göğüs kafesi – kaburgalar arası kaslarda

Küçük spazmlara seğirme ya da fasikülasyon adı verilir. Genellikle uzun süre ekrana bakma, endişe, panik gibi durumlarda yüz ve göz kaslarında daha sık görülürler.

Kas Spazmlarına Neler Yol Açar?

  • Egzersiz öncesi esnetmelerin yetersiz yapılması
  • Kas yorgunluğu
  • Sıcak altında egzersiz yapmak
  • Susuzluk (dehidratasyon)
  • Mineral eksikliği
  • Belli bir pozisyonda uzun süre kalmak

Kas spazmları veya krampları zararsız olsalar da bazı durumlarda altta yatan tıbbi bir durumu gösterebilirler: 

  1. Yetersiz kan akımı: Bacaklarda özellikle uzun yürüyüş veya egzersiz sırasında ortaya çıkan ve dinlenme sonrası geçen kramp benzeri ağrılar damar daralmasını gösterebilir. Sigara kullanan, şeker hastalığı ve kalp damarlarında sorunu olanların kontrol ettirmelerinde fayda vardır.
  2. Sinir basıları: Belde lomber stenoz denen omurilik kanal daralmaları olan kişilerde yürüme mesafesi arttıkça kramp ve ağrı ortaya çıkabilir.
  3. Mineral azalması: besinlerinizde potasyum, kalsiyum veya magnezyumun az olması kas kramplarına yol açabilir. Tansiyon düşüren bazı ilaçlarda bulunan idrar söktürücüler-diüretikler bu mineralleri azaltabilir.

Bazı insanlar kas spazmlarına diğerlerinden daha duyarlıdır. Risk altında olanlar:

  • Yaşlı olanlar
  • Sporcular
  • Aşırı kilolu olanlar
  • Hamileler
  • Tiroit hastalığı olanlar

Kas Spazmlarının Tedavisi 

Kas spazmları genellikle kendiliğinden çözülürler. Durmaları birkaç saniye ile dakika arasında değişse de tedavi gerektirmeden sonlanırlar. Susuzluk nedeniyle oluşanlarda hemen su içmek çözüm olabilir.

Ağrılı bir krampınız varsa

  1. Önce kasılmaya neden olan yaptığınız aktiviteyi bırakın – örneğin koşu.
  2. Kramp giren kasa nazikçe masaj yapın.
  3. Nazikçe esnetmeye başlayın.
  4. Rahatlamadıysa sıcak havlu veya torba ile gevşetmeye çalışın.
  5. Gevşedikten sonra ağrı varsa kas ödemini azaltmak için kısa süreli (3-5 dk.) gezdirerek soğuk uygulayın.

Prof. Dr. Kaya Akan, ‘Eğer baldır kasınıza kramp girdiyse dizi hafifçe katlayarak o taraf üzerine ağırlık verin. Bu yöntemle kas esneyecek ve spazm çözülecektir. Uyluk önünde quadriceps kasına kramp girdiyse bacağınızı tutarak arkadan iyice katlamaya çalışın.

Önlemek için bol su içmeniz, spor veya yürüyüş öncesi iyi esneme yapmanız veya sürekli tekrarlanan hareketleri yapmaktan kaçınmanız önerilir. Gece krampları olanların yatmadan önce biraz esnetme yapmaları yararlı olacaktır.

Spazmlar ve kasılmaların altında nörolojik bir durum olduğunu düşünüyorsanız doktorunuza danışmakta fayda var. Aynı şekilde tiroid ve karaciğer siroz hastalığı ile metabolizma bozukluğu olanlarında hekim görüşü almaları önerilir’’ dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Her ay yeni 4-5 yeni nadir hastalık tanılanıyor

Progeria, kistik fibrozis, kaçış sendromu, mukopolisakkaridoz ve lizozomal depo hastalıkları… Bu isimleri ilk kez duyuyor olabilirsiniz! Hatta ilk tanı konulduğunda bile duyanın şaşırdığı, o nedir diye düşündüğü bir hastalık grubu nadir hastalıklar. İçinde 7 binden fazla hastalık var ve ismi nadir olsa da, aslında kapsadığı hasta sayısı oldukça yüksek. Dünyada 300 milyon, Türkiye’de ise 7 milyon kişi farklı farklı nadir hastalıklarla yaşıyor. Nadir denmesinin nedeni, toplamda 7 binden fazla çeşidinin olmasına karşılık, sık rastlanan hastalıklara göre görülme oranının düşük olması. Örneğin, alerjiler her 5 bebekten birinde görülürken, nadir hastalıklar kapsamına giren ve kanama eğilimi yaratan hemofili hastalığına her 10.000 bebekte bir rastlanıyor.  

Nadir hastalıkların sayısı gün geçtikçe artıyor öyle ki, her sene onlarca yeni hastalık bu listeye ekleniyor. Bu durumlar için farkındalık yaratmak için her yıl Dünya Nadir Hastalıklar Farkındalık Günü’ne özel etkinliklerle kamuoyunun dikkati çekilmeye çalışıyor. Türkiye’nin ilk merkezi olan Acıbadem Üniversitesi Nadir Hastalıklar ve Yetim İlaçlar Uygulama ve Araştırma Merkezi (ACURARE) Müdürü ve Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Özbek ise nadir hastalıklar konusunda araştırma yapmanın bilim dünyasına yeni katkılar sağladığı gibi, hastaların tanı ve tedavisinde önemli başarılar elde edildiğini belirtiyor. 

En çok çocukları etkiliyor

Toplumda iki binde bir kişiden daha az sıklıkta rastlanan hastalıkları tanımlayan nadir hastalıklar en çok çocukları etkiliyor. Yapılan araştırmalar, bu hastalıkların yüzde 75’inin çocuklarda görüldüğünü gösteriyor. Üstelik hayatı tehdit eden ve henüz tedavisi bulunmayan bazı nadir hastalıklarla dünyaya gelen her 3 bebekten biri, bir yaşından önce hayatını kaybediyor. Yaşayanlar ise kronik fiziksel ya da bilişsel engellerle mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Özellikle akraba evliliklerinin yoğun görüldüğü ülkelerde, nadir hastalık oranının arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Uğur Özbek, “Türkiye’de nadir hastalıkların sık görüldüğü ülkeler arasında. Akraba evliliği oranının yüksek olması nadir hastalıkların da Avrupa ülkeleri ve ABD’ye göre daha fazla görülmesine yol açıyor. Çünkü bu hastalıklar yüzde 80 oranında genetik nedenlerden kaynaklanıyor. Yüzde 20’sinin nedeninin çevresel ve diğer etkenler olduğu düşünülüyor ya da henüz bilinmiyor. Bu nedenle akraba evliliğinin azalması nadir hastalıkların da önlenmesi açısından büyük önem taşıyor” diye bilgi veriyor. 

Pek çok engelin nedeni, nadir hastalık

Toplumun önemli bir kısmını etkileyen bu hastalıkların etkisi de çeşitli düzeylerde olabiliyor. Nadir hastalıkların kişilerin hayatını tehdit edebildiğini ya da kronik bir engelle yaşamalarına neden olduğunu kaydeden Prof. Dr. Uğur Özbek, “Günlük hayatta karşımıza çıkan görme engellilik, orantısız boy kısalığı, işitme kaybı, spastisite gibi bedensel ya da zihinsel engellilik yaratan durumların çoğu nadir bir hastalıktan kaynaklanabiliyor.” diyor. 

İlk sorun tanıda yaşanıyor

Dünyada yaklaşık 300 milyon kişi ‘nadir hastalık’ tanımına giren sağlık sorunlarıyla yaşıyor. Oran olarak toplumun yüzde 6-8’ini etkileyen nadir hastalıklarla yaşamak zorunda olanların sayısı ülkemizde 7 milyona ulaşıyor. Tüm bu rakamların nadir hastalıkları, milyonların sorunu olarak görmemizi gerektirecek ciddiyette olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Uğur Özbek, kritik sürecin daha tanı aşamasında başladığını belirtirken sözlerine şöyle devam ediyor:

“Nadir hastalıklar için ilk zorluk tanı aşamasında başlıyor. Nadir hastalıklı bir bireyin ortalama tanı süresinin en az 4 yıl olduğu bilinmekte. Çünkü bu tür hastalıkları teşhis edebilecek uzmanlığa ve deneyime sahip hekimlerin sayısı son derece az. Söz konusu nadir hastalıklar olunca karşımıza çıkan ikinci sıkıntı da tedavi ve takip aşaması. Bu hastalıklar tüm dünyada çok az sayıda insanda tanımlandığı için bu konuda deneyim sahibi hekim ve sağlıkçı sayısı da az. Hastalar bu nadir bulunan hekimlere erişebilseler bile bu kez de yüksek tedavi ve ilaç gideri sorunuyla yüz yüze geliyor.”

Bu hastalıkların ilacı da yetim

Bir ilacın geliştirilebilmesi ve piyasaya sürülmesi için yıllar süren mücadele ve yoğun emek gerekiyor. Nadir hastalıklar için ilaç üretmenin bir saygınlık ve etik meselesi olarak ele alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Uğur Özbek, “Bu tür ilaçların araştırma-geliştirme ve üretimine yönelik talep az. Bu nedenle de ‘yetim ilaç’ olarak adlandırılıyorlar. Ülkemizde hastalara ulaştırılan yetim ilaçlar açısından büyük oranda yurt dışına bağımlıyız.” diyor. 

 

“Pandemi dönemi nadir hastalıkları olanları da etkiliyor”

Acıbadem Üniversitesi Nadir Hastalıklar ve Yetim İlaçlar Uygulama ve Araştırma Merkezi (ACURARE) ve Acıbadem Üniversitesi Nadir Hastalıklar Öğrenci Kulübü çevrim içi bir dizi etkinlik düzenliyor. Etkinlikte pandemi döneminde bağışıklıkla ilgili doğumsal nadir hastalıklara sahip bireylerin sorunları ve çözüm önerilerini masaya yatıracaklarını anlatan Dr. Özbek, özellikle pandeminin nadir hastalıklar üzerine etkilerinin vurgulanacağını belirtti. Prof. Dr. Uğur Özbek, “Pandemi, bu hastaların tanı ve tedavisini olumsuz olarak etkiledi. Zira büyük oranda kronik hastalıklardan muzdarip bu hastalarımızın zaten kısıtlı sayıda olan tedavi görecekleri merkezler pandemiden etkilendi ve ulaşılabilirliği azaldı. Bu ve bunun gibi etkenler nedeniyle gibi tanı alma süreci uzadı ve tedavilerinde de aksama yaşandı. Dolayısıyla pandemi koşuları nedeniyle hem tanı hem de tedavi süreçlerinde bazı sorunlar yaşandı.” dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kulak kireçlenmesi kadınlarda 2 kat fazla görülüyor

Halk arasında “kulak kireçlenmesi” olarak bilinen Otoskleroz rahatsızlığı ağırlıklı olarak kadınları etkilemekle birlikte 25-30 yaşlarındaki bireylerde daha sık görülüyor. Otoskleroz rahatsızlığı olanlarda işitme kaybı, kulak çınlaması ve daha az oranda olmak üzere baş dönmesi belirtilerinin görülebildiğini belirten uzmanlar, tedavinin protezle mümkün olduğunu ifade ediyor. Uzmanlar, kulak kireçlenmesi rahatsızlığının tedavi edilmemesi durumunda hastada işitme kaybının artacağına dikkat çekiyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Murat Topak, kulak kireçlenmesi rahatsızlığı ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.

Neden ortaya çıktığı bulunamıyor

Otoskleroz rahatsızlığının kulak kireçlenmesi olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Murat Topak, “Otoskleroz iç kulağın kemik bölümünden ve üzengi kemikçiğinin tabanından kaynaklanıyor. Patolojinin boyutuna,   aktivitesine ve etkilediği bölgenin yerine göre işitme ve denge fonksiyonlarını etkileyen kulak kemiğinin henüz nedeni ortaya konulamamış  bir hastalığıdır. Hastalık sadece insanlarda oluştuğu için deneysel çalışmalar yapılamıyor” dedi.

25-30 yaşlarında daha sık görülüyor

Kulak kireçlenmesi rahatsızlığının toplumdan topluma değişmekle birlikte yüzde 0.3 ile yüzde 1 oranında görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Murat Topak, “Otoskleroz, kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık iki kat daha fazla görülmekle birlikte en sık 20-35 yaşlar arasındaki bireylerde tespit ediliyor. Beyaz ırk dışında görülmesi çok nadir bir hastalık. Hastaların yüzde 60’ında aile öyküsü de oluyor” diye konuştu.

Bu belirtilere dikkat!

Kulak kireçlenmesi rahatsızlığında ön planda olan şikâyetlerin işitme kaybı, kulak çınlaması ve daha az oranda olmak üzere baş dönmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Murat Topak sözlerine şöyle devam etti: 

“İşitme kaybı genellikle iki taraflıdır ve ilerleyicidir. Bir kulakta daha önce başlayabilir. Gebelikte işitme kaybı artar. İşitme kaybı, üzengi kemiğinin iç kulakla bağlantı bölgesinin kireçlenmesine bağlı olarak iletim tipi karakterindedir ancak iç kulağın etkilendiği durumlarda sensorinöral olarak isimlendirilen iç kulak tipi işitme kaybı özelliğinde olabilir. Kulak çınlaması işitme kaybı ilerledikçe artar. İşitme kaybının seyri hastadan hastaya farklılıklar gösterebilir. Bazı hastalarda işitme kaybı durağan devam eder ve yıllarca ilerlemeden kalabilir. Bazı hastalarda ise hızla ilerler. Hastaların 20-70’i araba, otobüs veya trenle yolculuk yaparken veya gürültülü ortamda çalışırken konuşma seslerini daha iyi duyduklarını ifade ederler. Ayrıca hastaların alçak sesle konuşmaları dikkat çeker.”

Protezle tedavi mümkün

Tanı konulduktan sonra tedavide esas olarak cerrahi tedavi ve işitme cihazı kullanılmasının ön planda olduğunu kaydeden Topak, “Bununla birlikte florid tedavisi de hastalığın ilerlemesine engel olma amacı ile kullanılabilir ancak etkinliğinin tam olarak belirlenememesi ve yan etkilerinin fazla olması nedeniyle bu yönteme sık başvurulmuyor. Cerrahi tedavide üzengi kemikçiğinin kireçlenme nedeniyle hareket edemeyen iç kulakla bağlantı sağlayan bölgesinde bir açıklık oluşturularak buraya bir protez yerleştiriliyor. Tedavi edilmediği takdirde hastada işitme kaybı artacaktır. Eğer hasta cerrahi tedaviyi kabul etmiyorsa işitme cihazı iyi bir seçenek olarak değerlendiriliyor” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sabri Ülker Vakfı’ndan gıda israfına karşı öneriler

Gıda, beslenme ve sağlık alanındaki bilgilerin topluma ulaşması için projeler geliştiren Sabri Ülker Vakfı, gıda israfını azaltmaya yönelik önerilerde bulundu. Zamanında yenilmediği için buzdolabında bozulan bir yemek, ihtiyaçtan fazla ürünün satın alınması, buzdolabı yerine oda ısısında tutulan bir gıda, fazla miktarda yemek pişirmek ve artan yemeği çöpe atmak gibi alışkanlıklar “gıda israfı” kavramını tanımlıyor. Gıdayı israf etmek sadece para, emek ve gıdanın üretimi için harcanan enerji, toprak ve su gibi kaynakların israfı anlamına da gelmiyor; yiyecek israfı aynı zamanda sera gazı emisyonlarını artırarak, olumsuz iklim değişikliklerine yol açıyor. Günlük alışkanlıklarımızda yapacağımız ufak değişikliklerle gıda israfını engellemek mümkün. Sabri Ülker Vakfı’nın gıda israfını azaltmaya yönelik önerileri şöyle:

 

Daha küçük porsiyonlar!

Yemeklerinize küçük bir porsiyonla başlayın ve tabağınızdaki yemek bittikten sonra hâlâ açsanız ilave edin. Yemekte daha küçük tabaklar da kullanabilirsiniz.

 

Alışveriş öncesi kontrol

Alışverişe gitmeden önce buzdolabınızda neler olduğuna bakın ve ihtiyacınıza yönelik alışveriş yapın. 

 

Menü Planlama Alışkanlığı Edinin

Haftalık menü planı yaparak, hem evdeki yiyeceklerden neler yapabileceğinizi görebilir hem de gıda alışverişinizi bu şekilde yönetebilirsiniz. 

 

Önceliklendirin

Evde çürümeye başlamış meyve ve sebzelerinizi atmak yerine, onları kullanabileceğiniz yiyecek ve içecekler yapın.

 

‘İlk Giren İlk Çıkar’ Kuralını Uygulayın 

Buzdolabının arka tarafına son kullanma tarihi daha geç olan yiyecekleri yerleştirirken, ön kısımlara son kullanma tarihi en yakın yiyecekleri yerleştirin.

 

Mutfaktaki fazlalıkları değerlendirin

Artan ekmeğinizi kruton, galeta unu gibi ürünler yaparak değerlendirebilir veya yumuşamış meyvelerinizi ev yapımı meyve sularına ya da dondurmalara dönüştürebilirsiniz. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı