Aylık arşivler: Mart 2021

Trendyol, Dünya Kadınlar Günü filmiyle ‘Eşit Değilsek Eksiğiz’ diyor!

Trendyol, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde #EşitDeğilsekEksiğiz diyor. Türkiye ortalamasının üzerinde kadın istihdamı ve onbinlerce kadın girişimcisiyle kadınların iş hayatındaki konumuna katkı sağlayan Trendyol, 8 Mart’a özel hazırladığı filmiyle de eşitliğin önemini vurguluyor.

Türkiye’nin dört bir yanında üreten ve geleceğe güç katan kadınların her zaman yanında olan Trendyol, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel hazırladığı filmi yayınladı. Trendyol, #EşitDeğilsekEksiğiz mottosuyla yayınlandığı film ile, beraber çalışmanın ve üretmenin önemine vurgu yaparak, cinsiyet eşitliğinin altını çiziyor

Trendyol, işgücünde cinsiyet eşitliğine katkı sağlıyor

Trendyol kendi bünyesinde 41, satıcılarındaki 54 kadın çalışan oranlarıyla Türkiye ortalamasının üzerinde kadın istihdamı yaratarak işgücünde cinsiyet eşitliğine önemli katkı sağlıyor. Türkiye'de kadın işverenlerin oranı 10 iken, Trendyol satıcılarının 25’i kadınlardan oluşuyor.

Kadınları dijital ekonomide etkin bir şekilde var olmaları için teknoloji, eğitim, pazarlama ve finansman gücüyle destekleyen Trendyol’da sadece pandemi döneminde 17 bin kadın girişimci satışa başladı. Ayrıca Trendyol’un ikinci el platformu Dolap’taki 1.1 milyon bireysel satıcıdan yaklaşık 400 bini ev kadını ve Dolap üzerinden kullanmadıkları eşyaları satarak ev ekonomisine destek oluyorlar. Trendyol, daha fazla kadının ekonomiye katılması ve ekonomideki yerinin güçlenmesi için tüm olanaklarıyla çalışmaya devam ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İsmet Değirmenci ile suluboya resim üzerine bir atölye

İstanbul Modern, Borsa İstanbul’un sponsorluğunda gerçekleştirilen Sizin Perşembeniz Sanatçı Atölyeleri’nde katılımcıları sanat dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Sanatseverler 11 Mart’ta İsmet Değirmenci ile çevrimiçi bir araya gelerek suluboya tekniğinin inceliklerini öğrenecek ve kendi resimlerini oluşturacak

“Sizin Perşembeniz” Çevrimiçi Sanatçı Atölyeleri’nin mart ayı konuğu İsmet Değirmenci olacak. Değirmenci’nin üretim pratiğinden yola çıkan atölyede katılımcılar, suluboya tekniğinin inceliklerini öğrenirken, doğanın ritmini, düzenini ve saflığını hissedip, iç dünyalarına dönerek anlamlar üretip resimlerini oluşturacak.

Sanatçının suluboya çalışmalarının inceleneceği bir sunum ile başlayan atölye, Değirmenci’nin doğayla iç içe yaşamına; doğa yürüyüşlerine, doğanın döngüsüne ve ortak duygularımıza uzanan kısa bir söyleşiyle devam ediyor. 

İsmet Değirmenci kimdir? 

1964 doğumlu sanatçı, 1991’de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi heykel bölümünden mezun oldu. 1994 – 2020 yılları arasında kişisel sergiler gerçekleştiren Değirmenci, Ankara, Kıbrıs ve yurtdışında karma sergilere katıldı. 1995’te Esbank, XII. Yunus Emre Resim yarışmasında başarı ödülü aldı. 2002’den itibaren Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. 2020’de İstanbul, Galeri Bu’daki “Doğa Konuşur” sergisine ev sahipliği yaptı.

Sanatçının dünyasına yolculuk

Kısa söyleşiler ve sanat uygulamalarından oluşan atölye programları sanatçıların yaratım süreçlerini ve sanatsal deneyimlerini katılımcılarla paylaşmalarını sağlıyor. Sanatçıların dünyasında bir yolculuğa çıkaran “Sizin Perşembeniz” Çevrimiçi Sanatçı Atölyeleri’ne herkes ücretsiz olarak kayıt yaptırabiliyor. Katılımcılar, rezervasyonun ardından gönderilen ön bilgilendirme formuyla listelenmiş malzemeleri etkinlik gününde hazırlayıp, yine aynı formda iletilen adresten çevrimiçi uygulamaya girerek, programa dâhil oluyor. 

Tarih: 11 Mart 2021

Saat: 16.00-17.00

Çevrimiçi canlı konferans yoluyla gerçekleştirilen programa katılım 25 kişiyle sınırlı. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Performans Sanat Konuşmaları’’ Seminer Dizisi Başlıyor

İstanbul Bilgi Üniversitesi Güncel Sanat Kulübü, performans sanatını geniş bir perspektiften ele almak amacıyla ‘’Performans Sanat Konuşmaları’’ isimli bir seminer dizisi başlatıyor. Düzenlenecek seminer dizisi kapsamında; performans sanatının gelişimi Türkiye ve dünya nezdinde ele alınacak; güncel konular, kurumlar ve kolektif yapılanmalar ile aynı zamanda sanatçı pratiklerine odaklanılacak seminerler ve atölyeler gerçekleştirilecek. Mart ayı boyunca devam edecek seminerler ve atölyelerde ülkemizde performans sanatı alanında yapılan çalışmalar katılımcılarla buluşturulacak.

 

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sanat ve Kültür Yönetimi Bölümü öğrencileri tarafından kurulan Güncel Sanat Kulübü’nün düzenlediği seminer dizisinde Şükran Moral, Tuğçe Tuna, Ayça Ceylan, İ. Ata Doğruel, Dicle Doğan,  Eylem Abalıoğlu, Leman Sevda Darıcıoğlu, Azra İşmen, Simge Burhanoğlu ve CANAN gibi isimler söz alacak. Serinin “Performans Sanatının Gelişimi” başlıklı ilk etkinliği Şükran Moral ve Tuğçe Tuna'nın katılımıyla, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sanat ve Kültür Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serhan Ada'nın moderatörlüğünde, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü akşamı saat 18:00'da online olarak düzenlenecek. Seminer dizisi 27 Mart Tiyatrolar Günü saat 14:00’da Ayça Ceylan’ın “Bir Performans Nasıl İnşa Edilir?”  atölyesi ile son bulacak.

 

Program:

8 Mart 2021, saat 18:00

Performans Sanatının Gelişimi 

Konuşmacılar: Şükran Moral, Tuğçe Tuna

Moderatör: Serhan Ada

Zoom ve BİLGİ Güncel Sanat Kulübü Youtube Kanalı (Eş zamanlı)

 

11 Mart 2021, saat 18:00

Nasıl bir şey bu Performans Sanatı?

Konuşmacı: Ayça Ceylan

Moderatör: Şafak Arda Arslan

Zoom ve BİLGİ Güncel Sanat Kulübü Youtube Kanalı (Eş zamanlı)

 

12 Mart 2021, saat 18:00

Sanatçı Konuşması

Konuşmacı: İ. Ata Doğruel

Moderatör: Pırıl Kurbetçi

Zoom ve BİLGİ Güncel Sanat Kulübü Youtube Kanalı (Eş zamanlı)

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Milliyet Foto Muhabirlerinin Objektifinden ‘Memleketimden Kadın Manzaraları’

Sanatseverlerin kültür-sanat haberlerini yakından ilgiyle takip ettiği Milliyet Sanat Dergisi, bu sene 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çerçevesinde ‘Memleketimden Kadın Manzaraları’ adlı özel bir ek çalışması ile günün anlam ve önemine vurgu yapıyor. Milliyet foto muhabirlerinin çektiği farklı iş kollarında ve yaşam alanlarındaki kadınların fotoğraflarıyla hazırlanan seçkiden oluşan ‘Memleketimden Kadın Manzaraları’ özel ekinde foto muhabirlerin fotoğrafı çekerken hissettiği duygular kendi hikayeleriyle yer alıyor. 

 

Türkiye’de kültür-sanata dair her türlü güncel içeriği sanatseverlerle buluşturan 49 yaşındaki Milliyet Sanat Dergisi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü ‘Memleketimden Kadın Manzaraları’ adlı özel ekiyle kutluyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için, Milliyet foto muhabirlerinin çektiği farklı iş kollarında ve yaşam alanlarındaki kadınların fotoğraflarıyla hazırlanan seçkiden oluşan ‘Memleketimden Kadın Manzaraları’ özel ekinde her fotoğrafın hikayesi sanatseverlerle buluşuyor. 

 

Milliyet Sanat Dergisi’nin bu özel ekinde; kadınların tarladan, mülteci kamplarına, uçaklardan, trenlere, lale bahçelerinden, yaylalara, hastanelerden, spor salonlarına hayatın içindeki birbirinden farklı çok özel anlarının fotoğrafları Milliyet foto muhabirleri Ozan Güzelce, Oğuz Yeter, Can Erok, Ünal Çam, Hüseyin Özdemir, İbrahim Maşe ve Uğur Can’ın objektifinden ve onların duygularıyla yer alıyor. 

 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınların azimlerine, gözü pekliklerine, çalışkanlıklarına, dik duruşlarına, şefkat ve merhametleriyle hayata kattıkları ruhlarına, emeklerine ve yaratıcılıklarına değinen Milliyet Sanat dergisi ‘Memleketimden Kadın Manzaraları’ ile tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor.

 

Milliyet Sanat Dergisi ‘Memleketimden Kadın Manzaraları’ özel ekine 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Turkcell Dergilik üzerinden ulaşabilirsiniz. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Yasa ile Birlikte Sektörde Yepyeni Bir Dönem Başlayacak”

Tasarruf finansman şirketlerine ilişkin yasal düzenleme  TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Sektörün canlılığını artırmak ve vatandaşları tasarrufa daha fazla teşvik edebilmek adına yasanın önemine dikkat çeken Birikimevim Yönetim Kurulu Başkanı Osman Telli,  yasayla birlikte sadece şirketlerin değil tüketici haklarının da koruma altına alındığının altını çizdi.

 

6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu'nda yapılan değişiklikler yasalaştı. Yapılan düzenlemeyle tasarruf finansman şirketlerinin faaliyetlerini icra ederken denetim ve düzenleme kapsamına alınarak kurumsal yönetime, yeterli mali güce, gerekli organizasyon yapısına sahip olması amaçlanıyor. Bu çerçevede artık bu şirketlerin kuruluş izinleri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) en az 5 üyesinin aynı yöndeki oyuyla verilecek. Yapılan düzenleme çerçevesinde Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliğinin ismi "Finansal Kurumlar Birliği" olarak değiştirilecek,  firmaların denetim ve düzenlenme görevi BBDK’da olacak.

 

Birikimevim tüm altyapısıyla yeni sisteme hazır

Yapılan düzenleme ile sektörün yeni bir döneme gireceğine dikkat çeken Birikimevim Yönetim Kurulu Başkanı Osman Telli, kurulacak mekanizmanın sadece şirketlerin değil tüketici haklarının da koruyacağının altını çiziyor. Tasarruf finansmanının özellikle dar gelirli kişilerin küçük tasarruflarını sisteme dahil ederek konut ve araç edinebilmesi için iyi bir yöntem olduğunu belirten Telli, yasa ile birlikte bu modelin finansal bir enstrüman olarak yerini bulmasının sevindirici olduğunu söyledi. Finansal şirketlerin, belli bir disiplin içerisinde, denetime açık bir şekilde ve risk yönetimi yaparak çalışmasının bir zorunluluk olduğunu belirten Telli, “Birikimevim olarak yola çıkarken regülasyona tabii yapıların altyapısına uygun bir kurgu geliştirmeye çalıştık. Bu nedenle uluslararası standartlara uygun finansal çalışmalar yapılarak bilgi teknoloji yatırımı, bilgi güvenliği, risk yönetimi ve iç kontrol anlamında gerekli hazırlıklarımıza da yaparak Birikimevim’i sürece hazır hale getirdik” dedi.

 

BİRİKİMEVİM Hakkında 

32 yılı aşkın süredir otomotiv, sigorta, geri dönüşüm ve yazılım sektörlerinde hizmet vermekte olan Telli Grup kuruluşu olan tasarrufa dayalı faizsiz finansman sektöründe hizmet veren Birikimevim, Maslak’taki Genel Müdürlük binasında 350 kişilik güçlü kadrosu ile Türkiye’nin her yerinde ev ve araba sahibi olmak isteyenlerin finansman ihtiyaçlarını karşılıyor. Gayrimenkul ve araç ihtiyaçları olan katılımcılarına, uzman kadrosu ile en uygun çözümleri sunarak, onları hayallerine bir adım daha yaklaştıran Birikimevim, müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkarma hedefiyle çalışıyor. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gıda güvenliği tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile sağlanır

Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği webinarda Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balık, Migros Ticaret A.Ş. Ürün Güvenliği ve Çevre Yönetimi Grup Müdürü Serpil Ürek ve Migros Ticaret A.Ş. İyi Tarım Uygulamaları Kalite Yöneticisi Mesut Öztürk perakende sektöründe gıda güvenliği ve sürdürülebilirlikle ilgili kriterleri, iyi tarım uygulamalarını, tarımda sürdürülebilirlik için yapılması gerekenleri konuştu.   

 

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, “İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmak için İzmir kentinde 81 yıldır faaliyet gösteren Ege İhracatçı Birlikleri olarak, Ege Bölgesi’nin sürdürülebilir üretim merkezi olduğunu tüm dünyaya göstermek için öncü olmamız gerektiğine inanıyoruz. Biz, bünyesinde 7 tarım birliği bulunan Ege İhracatçı Birlikleri olarak, henüz şartlar değişmemişken, ihracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmayı hedefleyerek kurum içi strateji geliştirme çalışmalarında 2020 yılını ‘Sürdürülebilirlik Yılı’ olarak ilan edilmişti.” dedi.   

 

Yeşil Mutabakat Türkiye için sürdürülebilir kalkınmada yeni bir fırsat

 

Ege İhracatçı Birlikleri’nde Sürdürülebilirlik çalışma grubunun kurulduğundan bahseden Celep, AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yeni karbon vergisi düzenlemesine de değindi. 

 

“Kurumumuza ve üyelerimize yönelik çalışmalar devam ederken Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat konulu 2 webinar yaptık. Yeşil Mutabakat, AB’nin 2050’ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanması, ekonomik büyümenin kaynak kullanımına bağlılığının sona ermesi ve kimsenin ve hiçbir bölgenin geride bırakılmaması temel hedeflerini içeren yeni büyüme stratejisidir. Yani Mutabakat, emisyonları azaltırken iş imkanları yaratacak ve yaşam kalitesini artıracaktır. Tanımlanan hedefler kapsamında bu büyüme stratejisi; 1- temiz enerji, 2-sürdürülebilir sanayi, 3-inşaat ve renovasyon, 4- tarladan sofraya, 5- kirliliğin ortadan kaldırılması, 6-sürdürülebilir hareketlilik ve 7- biyoçeşitlilik olmak üzere 7 politika alanı altında kurgulanmıştır.”

 

Bu döngünün bir diğer çıktısı Sürdürülebilir ihracat artışının sağlanması

 

Celep, “Tüm paydaşların iş birliği ile yapmaya özen gösteriyor, bilimsel çalışmaların yanı sıra dış pazarlara yönelik tanıtım projeleri yürütüyor, dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip edip üyelerimizi ve üreticilerimizi bilgilendiriyoruz. Yaptığımız çalışmaların temel amacı; ürünlerimizin kalitesini ve insan sağlığına uygunluk seviyesini daha da artırmak, geleneksel ürünlerimizi günümüz gıda trendleriyle uyumlu küçük ambalajlarda, sağlıklı, doğal ve organik konseptleriyle pazarlayarak daha fazla katma değer yaratmak, ihracatımızı miktar ve değer olarak arttırmak, pazar çeşitliliği sağlamak.  Bu döngünün bir diğer çıktısı ise Sürdürülebilir ihracat artışının sağlanması.” diye konuştu. 

 

Türkiye’nin gıda ihracatı stratejisini kriz şartları altında bile avantaja çevirebildik

 

Bu çerçevede yapılan çalışmalardan bir diğerinin ise Dikili, Bayındır, Kınık ve Bergama gibi Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri’nin oluşturulması olduğuna değinen Celep sözlerini şöyle tamamladı:

 

“Bu sayesinde yıllık 5 milyar dolar seviyesindeki tarım ürünleri ihracatımızın orta vadede 10 milyar dolara çıkacağını öngörüyoruz. Türkiye’nin coğrafi zenginliğini iyi değerlendirmek, tüm paydaşların katılımıyla ortak akıl çerçevesinde oluşturulacak politikalarla geleceği şekillendirmek vizyonumuz olmalı. Bunun için herkes taşın altına elini koymalı. Ege Bölgesi’nde büyük tarımsal potansiyelin olduğu bir gerçek. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınının olumsuz etkilerini bir yana bıraktığımızda, tarım ülkesi olan Türkiye’nin gıda ihracatı konusundaki stratejisini yaşanan kriz şartları altında bile avantaja çevirebildik.”

 

Üretimin her aşaması kontrol altında

 

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balık ise güvenilir gıda temini için hayata geçirilen iyi tarım uygulamalarının tarımsal üretimin her aşamada kontrolünü ve sertifikalandırılmasını sağladığını anlattı. 

 

“İyi tarım uygulamaları; çevre sağlığı yanında doğal kaynakların korunması, ayrıca tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin sağlanmasını hedefliyor. Sürdürülebilir gıda değer zincirinin nihai hedefi, hem mevcut hem de gelecek nesiller için toplumun refahında geniş tabanlı bir iyileşmeye önemli ölçüde katkıda bulunmak. Tarladan çatala kadar kontrollü gıda üretimine ulaşmada, çevresel risklerin değerlendirildiği, üretimin her aşamasının kontrollü olarak yapıldığı iyi tarım ürünlerinin nihai tüketiciye ulaşmasında üretici ve tüketiciyi buluşturan aracı işletmelerin önemi çok büyük.”  

 

Ürün çeşitliliği ve ihraç ürünlerinin sezonunu uzatırsak yeni pazarlar açılır

 

Sürdürülebilir gıda arzı sağlamak için Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin yaptığı çalışmalardan bahseden Cengiz Balık, “Ürün çeşitliliği ve ihraç ürünlerinin sezonunu uzatmak yaş meyve sebze sektörü için çok önemli bir konu. Örneğin Ülkemizde 1.5-2 ay olan kiraz sezonunu 3 aya çıkarabildiğimizde üyelerimiz için
birçok yeni pazarın açılabileceğini düşünüyorum. Bunun için ihracata dayalı çeşitlerin araştırılmasında Araştırma Enstitülerine büyük iş düşüyor. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü yakın zamanda erkenci kiraz ıslah çalışması başlatıyor, biz de bu projeyi hem yakından takip ediyoruz hem de destekliyoruz. Bunun yanında bölgemizde Dikili Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi faaliyetine başlıyor. Bu proje birçok meyvenin örtü altı üretimine de olanak sağlayan bir proje ve bu projenin de ülkemiz ürün çeşitliliğine fayda sağlayacağına inanıyorum.” dedi.  

 

Hem çiftçi hem tüketici bilinçlendirilmeli

 

Cengiz Balık, atık yönetimi, atıkların geri dönüştürülerek yeniden kullanımı gibi çevresel anlamda da sürdürülebilirliği destekleyecek ve bu anlamda hem çiftçiyi hem de tüketiciyi bilinçlendirecek çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizdi.  

 

“Maalesef birçok ürünümüzde hasat sırasında 30-35’lere varan oranlarda kayıplar yaşıyoruz. Üreticilere her aşamada ve hasada yönelik bilgilendirme yapılması gerekiyor. Bu konudaki farkındalık son dönemde oluştu, bu da sevindirici bir gelişme. İsrafın ve kayıpların önlenmesi amaçlı proje çağrıları artmaya başladı, kurum ve kuruluşların konuya ilgisi ve farkındalığı gözle görülür bir şekilde arttı. Bizim de Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak bu alanda desteklediğimiz projeler var. Bu konuda teknolojiyi yanımıza almak önemli, ama asıl önemli olan eğitim ve bilinçlendirme. Üretimin yoğun olduğu her ilde bu konuda farkındalığı ön plana çıkaran projeler oluşturulup her kesime yönelik yürütülmesi halinde inanın ülkemize ve dolayısıyla ekonomiye katkısı olacaktır.”

 

Gıda Güvenliği için ‘Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz’ projesi

 

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin 2021 yılında "Gıda Güvenliği"ne dikkati çekmek amacıyla ‘Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz’ isimli projeyi hayata geçireceğini açıklayan Cengiz Balık sözlerini şöyle noktaladı: 

 

“Proje, ihracat miktarının yoğun olduğu ‘çekirdeksiz sofralık üzüm, kiraz, nar, şeftali, mandalina, çilek, domates, hıyar ve asma yaprağı’ ürünlerinin kalitesini artırmaya yönelik. Bu ürünlerin, üretiminin yoğun olarak gerçekleştiği bölgelerden belirli sayılarda numune toplayarak, akredite olmuş laboratuvarlarda analizlerini gerçekleştirileceğiz. Bu sonuçlara göre en büyük pazarımız olan Avrupa Birliği ve Rusya yanında 83 milyon vatandaşımızın sağlığı için istenilen MRL değerlerinin sağlanmasında başarı ve sağlıklı gıda arzı sağlanacak, hem üreticilerimiz hem de ihracatçılarımız daha bilinçli hale gelecek.”

 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kentsel dönüşüm enerji tasarrufu için fırsattır

Enerji tasarrufu için en hızlı hareketin binalar özelinde başlatılması gerekliliğini ifade eden Yüksek Mimar, Pasif Ev Tasarımcısı ve Danışmanı ZeroBuild Türkiye Genel Sekreteri Yasemin Somuncu ile İnşaat Yüksek Mühendisi ve ZeroBuild Türkiye İnşaat Mühendisleri Ağı Lideri Ilgaz Doğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın olası bir depremde can kayıplarını önlemek amacıyla gerçekleştirdiği kentsel dönüşüm çalışmalarının aynı zamanda enerji kazanımı için önemli bir fırsat sunduğuna dikkat çekti.

 

Enerji verimliliği ve enerji tasarrufu, ülkemiz ve dünyamız açısından büyük önem taşıyor. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de enerjinin büyük kısmı binalar tarafından kullanılıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olası bir depremde can kayıplarını önlemek amacıyla yoğun şekilde kentsel dönüşüm projelerini hayata geçiriyor. 

 

Türkiye’nin deprem gerçeği ile yeni ve mevcut binalarda hayata geçirilen dönüşüm çalışmalarının enerji tasarrufu için önemli bir fırsat sunduğuna dikkat çeken Yüksek Mimar, Pasif Ev Tasarımcısı ve Danışmanı, ZeroBuild Türkiye Genel Sekreteri Yasemin Somuncu  ve İnşaat Y. Mühendisi, ZeroBuild Türkiye İnşaat Mühendisleri Ağı Lideri Ilgaz Doğan, yeni binaların Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği'ne uygun olarak inşa edilmesinin önemini belirterek, bu değişim süreci ile  tasarımdan devreye almaya kadar  bütüncül bir vizyonla sürdürülebilir bir dönüşümün mümkün olduğunu söylediler.  

 

Kentsel dönüşümle birlikte sıfır enerji binaların yaygınlaştırılması ile enerji alanında önemli oranda tasarruf elde edileceğini ifade eden Yüksek Mimar, Pasif Ev Tasarımcısı ve Danışmanı, ZeroBuild Türkiye Genel Sekreteri Yasemin Somuncu, “Türkiye’deki binalarda enerji performansı iyileştirme politikaları kapsamında T. C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 20.11.2020 tarihinde Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar (NSEB) için Rehber Kitap yayınlandı. Yürürlükteki kanunları göz önüne aldığımızda, önemli bir adım olan bu rehberde yapılan tanımlamaların bir ötesine uzanarak Sıfır Enerji Binalar kavramına dikkatleri çekmek istiyoruz. Sıfır Enerji Binalar, özünde genel enerji tüketimimizi azaltırken, enerji fiyat artışlarından etkilenmemizi sınırlayan, sosyal, ekonomik ve çevresel refahı koruyan, mevcut kaynaklarımızı sürdürülebilir ve uygun maliyetli bir şekilde kullanmamızı sağlayan binalardır. İklim değişikliğinin zararlarını fazlasıyla hissettiğimiz son yıllarda Sıfır Enerji Binalar artık olmazsa olmaz bir ön koşuldur.” dedi.

 

VERİMLİLİK BİRİNCİL ENERJİ KAYNAĞI

Sıfır Enerji Binalar ile ilk hedefin binalarda ısıtma ve soğutma ihtiyaçlarını azaltılması olduğunu belirten Somuncu, “Bu alanda en kesin çözüm; iyi yalıtım, yüksek verimli pencereler, ısı veya enerji geri kazanımlı havalandırma sistemi ve hava geçirmez bina kabuğudur. Kullanılmayan enerjinin üretilmesine de gerek olmadığı için, verimlilik ‘birincil enerji kaynağımızdır”. Sıfır Enerji Binanın tasarımı, büyük ölçüde yerel iklime ve ayrıca bina geleneklerine, inşaat alanına ve bina türüne bağlıdır. Yalıtım, hava geçirmezlik veya mekanik sistemler açısından böyle bir binayı tasarlamak ve inşa etmek yetkin bir planlama gerektirir. Uzman tasarımcılar ve danışmanlar, tasarım aşaması boyunca ve inşaat boyunca önemli bir role sahiplerdir. Bugün dünyada ve Türkiye’de konularında uzman ve yetkin yeterli sayıda mimar, mühendis ve tekniker bulunmaktadır. Konu ile ilgili talep arttıkça uzman ve yetkin profesyonellerin Sıfır Enerji Bina üretmeleri ve fayda sağlamayan, pahalı ve asgari iç mekan kalitesi sunmayan yapılardan uzaklaşılması da sağlanacaktır.” dedi. Binalarda enerji tüketimini en az seviyeye indirgedikten sonra hala ihtiyaç duyulan enerjiyi binanın bulunduğu coğrafyanın iklimsel, sosyal ve ekonomik şartlarına en uygun olacak yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlamanın Sıfır Enerji Binaların olmazsa olmaz bir diğer şartı olduğunu söyleyen Somuncu sözlerine şöyle devam etti:

 

“Yenilenebilir enerji kaynağı güneş, rüzgar, toprak, su, biyokütle kaynaklarından biri veya birkaçı olabilir. Bu kaynakların en uygun şekilde enerjiye dönüştürülmesi ve binada veya yerleşkede kullanılacak şekilde sistemlerin uzmanlar ve yetkin kişiler tarafından kurgulanması ve gerçekleştirilmesi çok önemlidir. Türkiye’de deprem gerçeği göz önüne alınarak, yıkılması gereken binalar yerine yenileri tasarlanıp inşa edilirken ya da mevcut binaların deprem güçlendirmesi yapılırken burada belirttiğimiz Sıfır Enerji Bina özelliklerini sağlayacak çalışmalarla beraber ilerlenmesi binalarımızı depreme karşı dayanıklı hale getirirken, hem genel enerji tüketimimizi azaltacak, sera gazı etkisini azaltacak, sosyal, ekonomik ve çevresel refahı koruyacak, hem de mevcut kaynaklarımızı sürdürülebilir ve uygun maliyetli bir şekilde kullanmamızı sağlayacaktır. Avrupa Birliği’nde 1 Ocak 2021 itibariyle zorunlu hale getirilen ‘Sıfır Enerji Binalar’a dönüşümün ülke gündeminde yer alması için bu sene “Right Now, GO! – Hemen Şimdi, Harekete Geç” sloganı ile 22-26 Eylül 2021 tarihleri arasında dijital ortamda ikincisi düzenleyeceğimiz “ZeroBuild Türkiye’de”, Türkiye ve dünya kanaat önderleri ile birlikte kentsel dönüşümde yapılan yeni binalarda yeni yol haritaları kapsamında konuyu her açıdan ele alacağız. Sıfır Enerji Binalar ortak akıl, ortak niyet ve iş birliği ile gerçekleştirilebilir, amacımız tüm paydaşları harekete geçirmek.” 

YENİ İNŞA EDİLEN BİNALARDA ENERJİ KİMLİK BELGESİ ZORUNLU  

Yeni inşa edilen binalar için Enerji Kimlik Belgesi (EKB) alınmasının zorunlu  olduğunu belirten İnşaat Yüksek Mühendisi, ZeroBuild Türkiye İnşaat Mühendisleri Ağı Lideri Ilgaz Doğan ise, Binalarda Enerji Performansı (BEP) Yönetmeliği ile binalarda ve tesisatta yalıtımın önemi arttı. Binaların enerji sınıfını gösteren EKB, binada kullanılan enerji miktarını da gösteriyor. 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve buna bağlı olarak çıkartılan “05.12.2008 tarihli ve 27075 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği” (BEP) gereğince, yeni yapılacak veya yapılmakta olan binaların enerji kimlik belgesi sınıfının en düşük C sınıfında olacak şekilde tasarlanması ve inşa edilmesi zorunluluğu bulunuyor. C sınıfından daha düşük seviyede çıkan yeni yapılacak veya yapılmakta olan binalar ise yasaya göre iskan ruhsatı alamıyor. “Enerji Kimlik Belgesi” uygulaması için Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği’nin Geçici 4. maddesinin birinci fıkrası gereğince 01 Ocak 2011 tarihinden sonra yapı ruhsatı alan binalar “Yeni Bina”, bu tarihten önce yapı ruhsatı alan binalar ise “Mevcut Bina” olarak değerlendiriliyor. Bu tanıma istinaden 1 Ocak 2011 tarihinden sonra yapı ruhsatı almış binaların (yeni binalar), yapı kullanma izin belgesi (iskan ruhsatı) alınması aşamasında Enerji Kimlik Belgesi’ni ilgili idareye sunması gerekiyor. Aksi takdirde, yapı kullanma izin belgesi kanunen verilmiyor.  Aynı şekilde, 01 Ocak 2011 tarihinden sonra güçlendirme ruhsatı almış yapılar da, ‘’Mevcut Bina‘’ olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla güçlendirme ruhsatı alan binaların da, enerji kimlik belgesi sınıfının en düşük C sınıfında olacak şekilde tasarlanması gerekiyor. Bu tanıma istinaden 1 Ocak 2011 tarihinden sonra yapı ruhsatı almış binaların , yapı kullanma izin belgesi  alınması aşamasında Enerji Kimlik Belgesi’ni ilgili idareye sunması gerekiyor. Aksi takdirde, yapı kullanma izin belgesi kanunen verilmiyor.   Aynı şekilde, 01 Ocak 2011 tarihinden sonra güçlendirme ruhsatı almış yapılarda, ‘’Mevcut Bina‘’ olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla güçlendirme ruhsatı alan binaların da, enerji kimlik belgesi sınıfının en düşük C sınıfında olacak şekilde tasarlanması gerekiyor. Bu nedenle yapı güçlendirme ve enerji verimliliği çalışmalarının birlikte yürütülmesi en mantıklı ve verimli yol olarak karşımıza çıkıyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

2021 Yılı Doğanlar Holding İçin Altın Yılı Olacak!

Doğanlar Holding pozitif beklentisini sürdürüyor; 2021 yılının faaliyet gösterdiği mobilya ve enerji sektörlerinde altın yıl olması hedefleniyor. 

 

 

Doğtaş Kelebek Mobilya Grubu 2020 yılını 60’ın üzerinde büyümeyle kapattı.

 

Doğanlar Holding, 2021 senesinin faaliyet gösterdiği mobilya ve enerji sektörlerinde altın yılı olmasını hedefliyor. 2020 yılını mobilya sektöründe 60’ın üzerinde bir büyümeyle kapatan ve karlılığını 3 katın üzerinde artıran grup, yakın zamanda halka arz edeceği enerji şirketi Biotrend Çevre ve Enerji Yatırımları A.Ş. ile bu yıl enerji alanında büyük bir atılım yapmaya hazırlanıyor.  

 

Mobilya grubunda 2020 yılında yüksek büyümeyle satış artışları yaşayarak karlılığa geçen ve 3 katın üzerinde bir favök rakamına ulaşan Doğanlar Holding, 2021 başındaki 80,9 milyonluk ek sermaye artışıyla kredi kapamaları yaparak karlılığını artırdı. Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan konuyla ilgili yaptığı açıklamada, 2021 yılında kredilerin azalması ve beklenilen 60 üzerinde büyümeyle mobilya sektöründe altın bir yıl yaşayacaklarını ifade etti. Davut Doğan sözlerine enerji sektöründe de başarılı bir yıl olacağını öngördüklerini ifade ederek, “Enerji, bizim diğer altın sektörümüz. Son 3 yılda 375 oranının üzerinde favök büyümesi kaydeden Biotrend Enerji şirketimiz ile, halka arz çalışmalarını sürdürüyoruz. Şirkete girecek kaynakları yeni alımlar ve yeni yatırımlarla destekleyerek bu alanda da altın bir yıl yaşayacağız.” şeklinde konuştu. İnşaat şirketi Doğyap’ı yeniden yapılandırdıklarının altını çizen Doğan, “Doğyap’ın profesyonel kadrolarını oluşturduk, Afrika’da önemli projeler için görüşmeler yapıyoruz” ifadesinde bulundu.

 

Davut Doğan: “Doğanlar Holding olarak 30.000 kişilik büyük bir aileyiz.” 

 

Doğanlar Holding, faaliyette olduğu mobilya, perakende, enerji ve inşaat sektörlerinde istihdam edilmiş 2500 kişilik ana kadrosuyla 2021 yılının pozitif iz bırakacak bir yıl olmasına odaklandı. 

 

Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan bayilerde çalışan yaklaşık 3500  ve yan sanayideki 1500 kişinin üzerinde bir kadroyla toplamda 7500 çalışandan oluşan bir ekip olduklarının altını çizerek, 30.000 kişilik büyük bir aile olduk” şeklinde konuştu. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Adel Kalemcilik, İş Hayatında Kadınları Desteklemeye Devam Ediyor

Kadınların iş hayatında aktif olmalarını destekleyen Adel Kalemcilik’te; üst düzey yöneticilerin 35’i, Ar-Ge ekibinin ise 59’u kadın çalışanlardan oluşuyor. 

 

50 yılı aşan tecrübesiyle Türkiye kırtasiye sektörünün lider firması olan Adel Kalemcilik, “Kalite, Yenilikçilik, Başarma Tutkusu ve İyilik” olmak üzere 4 temel değeri ile “Hayallerini şekillendirmek, renklendirmek ve iz bırakmak isteyen herkesin hayatında olma” vizyonuyla çalışıyor ve nesillerin gelişimine eşlik ediyor.

 

Uzun yıllardır hem en çok kadın çalışan sayısına hem de en çok kadın yöneticiye sahip gruplardan biri olan Anadolu Grubu’nun çatısı altında yer alan Adel Kalemcilik, kadının iş hayatındaki rolünü önemsiyor, fırsat eşitliğine inanıyor ve bunu tüm uygulamalarında esas alıyor. Türkiye ortalamasının üzerinde kadın çalışan sayısı ile iş hayatında örnek teşkil etmeye devam eden şirkette yaklaşık 30’unu kadınların oluşturduğu 386 çalışan bulunuyor. Üst yönetim ekibinin 35’i, ARGE çalışanlarının ise 59’u kadınlardan oluşuyor. Adel Kalemcilik, geçtiğimiz dönemlerde saha satış ekibinde gerçekleştirdiği organizasyonel yapılanmayla beraber eğitim, deneyim, yetkinlik, ekip yönetimi becerisi gibi somut kriterler üzerinden değerlendirmelerini yaparak kadın çalışan oranını 10'dan 35 seviyelerine çıkarttı.

 

Adel Kalemcilik Genel Müdürü Evrim Hizaler; "Adel Kalemcilik olarak, kadın istihdamını ve iş yaşamında eşit temsil hakkını, sürdürülebilir kalkınmanın ve gelişimin vazgeçilmez bir unsuru olarak ele alıyoruz. Bir kadın yönetici olarak ben de kadın istihdamının artırılmasının hepimizin ortak hedefi olması gerektiğini düşünüyorum ve Türkiye ortalamasının üstünde kadın çalışan sayısı ile iş hayatında örnek teşkil ettiğimiz için de gurur duyuyorum" dedi.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

OPET, ‘Kadın Gücü’ projesi ile büyük bir değişim yarattı

OPET, Türkiye’de kadın istihdamının artırılmasına katkıda bulunma hedefiyle 2018’de başlattığı Kadın Gücü Projesi ile köklü bir değişime imza attı. “Mesleğin cinsiyeti yoktur” anlayışı ile erkeklere özgü meslek olarak algılanan akaryakıt satış yetkilisi, istasyon yöneticisi, vardiya amiri gibi pozisyonlarda kadınlara iş olanağı sunan OPET’te projenin başladığı günden bugüne istasyonlardaki kadın çalışan sayısı 3 bine yaklaştı. Türkiye’nin 73 ilinde kadın akaryakıt satış yetkilisi istihdam eden OPET, pompa başında görev yapan kadın akaryakıt satış yetkilisi sayısını Kadın Gücü projesi ile 27’den 731e yükseltti. OPET’te Kadın Gücü istihdamı sağlayan bayi sayısında ise yüzde 224 artış gerçekleşti.   

 

 

OPET, 2018 yılında Türkiye’de kadın istihdamının artırılmasına katkıda bulunma hedefiyle “erkek işi” olarak görülen akaryakıt sektöründe kadınlara daha fazla çalışma alanı açan örnek bir projeye imza attı. OPET, her istasyonunda en az iki kadın hedefiyle başlattığı Kadın Gücü Projesi’yle sektöründe de köklü bir değişime öncülük etti. “Kadın Gücü” projesiyle bugün itibariyle gelinen noktada, OPET istasyonlarındaki kadın çalışan sayısı iki katına ulaştı. Projenin ilk günlerinde istasyonlarında yaklaşık 1541 kadın istihdam eden OPET’te, yaklaşık 2,5 yıl gibi bir sürede istasyonlarındaki kadın çalışan sayısı 3 bine yaklaşıyor. 

 

TÜRKİYE’NİN 73 İLİNDE KADIN GÜCÜ İSTİHDAMI

 

Projenin başlangıcından bu yana istasyonlarında çalışan kadın oranında yüzde 69 artış kaydeden OPET, Türkiye’nin 73 ilinde kadın akaryakıt satış yetkilisi istihdam ediyor. Projenin başladığı 2018 yılının Mayıs ayında OPET’teki pompa başında görev yapan kadın akaryakıt satış yetkilisi sayısı 27 iken, bu sayı 2020 sonunda 731’e yükseldi. Kadın market satış yetkilisi ise 576’dan 945’e ulaştı. Kadın Gücü istihdamı sağlayan bayi sayısında ise yüzde 224 artış gerçekleşti. Öte yandan proje kapsamında çalışan kadınlar yüzde 61 oranındaki lise, lisans ve yüksek lisans mezunu. Kadın çalışanların vardiya amiri, istasyon müdürü gibi pozisyonlara yükselme şansının da oldukça yüksek olduğunun altı çiziliyor. 

 

 “CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ KALKINMAYI OLUMSUZ ETKİLEYEN BİR GERÇEK”

 

OPET Yönetim Kurulu Üyesi Filiz ÖztürkKadın Gücü Projesi ile toplumun önyargılarını kırmayı amaçladıklarını söyledi. Öztürk, “Projemiz ile kadın istihdamını artırırken, Türkiye ekonomisine de katkıda bulunuyoruz. Sadece OPET’te değil toplumumuzda da önemli bir değişim yaratmayı amaçlayarak yola çıktık. Hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz” diye konuştu. Filiz Öztürk, cinsiyet eşitsizliğinin kalkınmayı olumsuz etkilediğinin bir gerçek olduğunu vurguladı. Kadın Gücü Projesi ile mesleğin cinsiyeti olmadığı algısının toplumsal düzeyde benimsenmesini sağlamayı, kadınların çalışma hayatının her alanında fırsat eşitliği ilkesi çerçevesinde başarıyla var olabileceğini göstermeyi hedeflediklerini belirten Öztürk “Kadınların önündeki en önemli engel; kadının yapabileceği ya da yapamayacağı işlere dair önyargı ve ayrımcılık. Kadınlarımız istasyonlarımızda akaryakıt satış yetkilisi, market satış yetkilisi, istasyon yöneticisi, vardiya amiri, muhasebe elemanı gibi farklı pozisyonlarda büyük bir başarı ile çalışıyor. Proje ile 2.5 yıl gibi kısa bir sürede, erkek egemen bir alanda kadınlara fırsat verildiğinde, başarıya ulaştıklarını göstererek önemli bir farkındalık yarattık. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ve İŞKUR’un desteğiyle yürüttüğümüz projede bundan sonraki hedefimiz, Türkiye genelindeki 1700’ü aşkın OPET istasyonunda çalışan kadın sayısını artırmak ve her istasyonumuzda en az iki kadın görmek” dedi. 

 

RAKAMLARLA OPET KADIN GÜCÜ PROJESİ

 

  • OPET istasyonlardaki kadın çalışan sayısı 3 bine yaklaştı.
  • Proje genelinde istasyonlardaki kadın çalışan sayısında başlangıçtan bugüne yüzde 69 oranında artış kaydedildi.
  • Türkiye’nin 73 ilinde OPET istasyonlarında Kadın Gücü Projesi aktif olarak uygulanıyor.
  • Pompa başında görev yapan Akaryakıt Satış Yetkilisi sayısı proje proje başlangıcında 27’den 731’e yükseltti.
  • Kadın Market Satış Yetkilisi ise 576’dan 945’e ulaştı.
  • OPET’te Kadın Gücü istihdamı sağlayan bayi sayısında ise yüzde 224 artış gerçekleşti.
  • Kadın Gücü Projesi kapsamında çalışan kadınlar yüzde 61 oranındaki lise, lisans ve yüksek lisans mezunu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı