Aylık arşivler: Mart 2021

Kariyer.net, artık hayatlarımızdan değil, işten konuşalım diyor:

Kariyer.net, iş yaşamları boyunca ve özellikle iş görüşmesi esnasında çocuk isteyip istemedikleri, ne zaman evlenmeyi düşündükleri, ailelerinin işi ya da eşlerinin fikri gibi cinsiyetçi ve ayrımcı sorulara sıklıkla maruz kalan kadınların sesi oluyor ve bu sorular nedeniyle yaşanan kaygılara son vermek için ‘Bitsin Bu Sorular!” diyor. 

 

Herkesi kadınların özel hayatlarına değil iş yaşamlarına odaklanmaya davet eden ‘Bitsin Bu Sorular!” çağrısı, iş dünyasında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve ‘cam tavanlar’ın kalkması açısından da büyük önem taşıyor.

 

Uysal: “İş hayatında değişim yaratmak için ‘Bitsin Bu Sorular’ diyoruz…”

Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal, mülakatlarda işle ilgisi olmayan soruların kadınlara artık sorulmaması için tüm birey ve kurumları kampanyaya destek vermeye çağırarak şunları söyledi: “21 yıldır istihdam piyasasında işverenlerle iş arayanları buluşturan bir platform olarak; milyonlarca iş başvurusuna ve aynı zamanda milyonlarca mülakata aracılık ediyoruz. Dolayısıyla, kadınların mülakatlarda yaşadıkları iş dışı sorulara karşı hem aday hem de işverenlerin farkındalıklarını artırmak istiyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle iş dünyasındaki iş dışı sorulara “Bitsin bu sorular!” diyerek bir hareket başlatıyoruz. Bu konuda duyarlı herkesi kampanyamıza destek vermeye davet ediyoruz. Birkaç saat içinde 10 binlerce imzaya ulaşan çağrımıza kulak veren herkese teşekkür ederiz.”

Harekete katılanlar, sosyal medya hesaplarından #bitsinbusorular etiketiyle iş görüşmelerinde sorulmaması gereken ve işle ilgisi olmayan soruları paylaşarak, kampanyanın geniş kitlelere ulaşmasına destek veriyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tarımsal kalkınmanın anahtarı planlı ve sürdürülebilir bir üretim politikası

Sürdürülebilir Tarım – Gıda Platformu Cemre Hareketi’nin düzenlediği webinarda Cemre Hareketi Kurucu-Ortağı Prof. Dr. Meltem Onay’ın moderatörlüğünde Ege Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, İstanbul Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu ile akıllı tarım uygulamaları, “karbonsuz ekonomi” dönemini şekillendiren AB Yeşil Mutabakatı, döngüsel tarım ve tarım yatırımları,  Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları konuşuldu.

 

Ege Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, pandemi döneminde Türkiye gibi meyve sebze üretiminde dünyanın önde gelen üretici ülkeleri için yeni bir kapı açıldığını söyledi.

 

“Bu dönemde mevcut pazarlarımızdaki payımızı artırmayı başardık ve en büyük başarımız üretime aralıksız devam etmemiz oldu. Ürün çeşitliliğimizi artırarak ihracat sezonlarımızı uzatmalı ve ihracatta sürdürülebilir bir yapıya kavuşmalıyız. Araştırma Enstitülerinin çalışmalarını yakından takip ediyor ve katkı sağlıyoruz. Ürün çeşitliliğinin artması kapsamında tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulmasını da çok önemsiyoruz. Dikili’de faaliyete geçen sera organize sanayi bölgesi ile 80 bin tona kadar kaliteli ve katma değeri yüksek meyve sebze üretim hedefimiz var.”

 

Hem üretici sayısı hem üretim alanlarında kontrol mekanizması geliştirilmeli 

 

Hem imarlaşma, hem de genç nüfusun tarımdan uzaklaşması sebebiyle ekilip dikilebilir tarım alanlarında azalma yaşandığına dikkat çeken Uçak’a göre öncelikli hedef daha fazla üretmek değil, üretileni daha fazla fiyata, değere satmak.

 

“Merkezi ve yerel yönetimlere düşen en önemli görevlerden birisi tarım alanlarının toplulaştırılması için adım atmak. Yozgat’ta 2020 yılında 40 bin hektara yakın bir alanda toplulaştırma gerçekleştirildi. Büyük tarım alanlarında üretimin kontrolü de çok daha kolay ve etkili. Arjantin dünyanın önde gelen limon üreticilerinden biri. Bu üretim 15-20 büyük üreticiyle gerçekleşiyor. Dünyanın en büyük kiraz ihracatçısı durumunda olan Şili’de de üretim az sayıda üreticiyle sağlanıyor. Ülkemizde üretici sayısı çok fazla ve küçük alanlarda üretim yapıldığından sözleşmeli üretim modeli sağlıklı bir şekilde işletilemiyor. İhraç pazarlarımızda kalıntı problemiyle karşılaşmamak için hem Tarım ve Orman Bakanlığımıza, hem yerel yönetimlere hem de biz ihracatçılara çok iş düşüyor.”

 

“Organize Sanayi Bölgeleri” tarımsal kalkınma hamlesi

 

Seracılık sektörüyle ilgili Dikili’de Tarım ve Organize Sanayi Bölgesi’nin faaliyete geçtiğini ve parsel satışlarının başladığını açıklayan Uçak sözlerine şöyle devam etti:  

 

“Bayındır, Bergama ve Kınık ilçelerinde de oluşumlar devam ediyor. Sanayi bölgeleri sağladığı istihdam, modern üretim teknolojileri ile uyumu, çevreye duyarlılığı, katma değerli üretim ile kurulduğu kırsal bölgeye, hem de ülkemize çok büyük kazançlar sağlayacak. Tarım ve sanayi sektörünün entegrasyonunu sağlaması ve sürdürülebilir üretim açısından da tarıma dayalı organize sanayi bölgeleri büyük öneme sahip. Ülkemiz tarımsal anlamda ekonomik özgürlüğünü sağlamış ve yılda 20 milyar dolarlık tarım ürünü ihraç eden bir ülke konumuna gelmiştir.”

 

Planlı ve sürdürülebilir bir üretim için tarım havza modeli vurgusu

 

Uçak, “Tarım ve Orman Bakanlığımız öncülüğünde, tarımsal havza modelinin uygulanarak hangi bölgede hangi ürünü üretmenin maksimum fayda sağlayacağının belirlenmesi önem arz ediyor. Yeni yapılacak yatırımlar da bu planlama kapsamında olduğunda sürdürülebilir bir üretim modeli hem yeni istihdam olanakları da doğacaktır. Hem de ülkemizin tarımsal ürün ihracatından sağladığı daha döviz gelirleri artacaktır. Ülkemizde üretimi yapılmayan meyve sebze cinsi yok denecek kadar az ve gün geçtikçe yeni bazı meyveleri de ülkemizde üretebiliyoruz. Amacımız bir bölgede daha çok çeşit ürün üretmek değil, elverişli koşullarda üretilen bir ürünü çeşitlendirerek üretim sezonunu uzatmak.” dedi.

 

AB Yeşil Mutabakat’ı dönüm noktası niteliğinde 

 

Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ile 2050’ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanması ve ekonomik büyümenin kaynak kullanımına bağlılığının sona ermesi öngörüldüğüne de değinen Uçak sözlerini şöyle tamamladı:

 

“Yakın bir zamanda karbon ve su ayak izini bildirmeyen firmalar özellikle AB’ye ihracat yapamayacak duruma gelecekler. Bu konuda 10 yıl öncesinden bilinçlenmek ve ona göre adımlar atmak gerekir. Son yıllarda sektörde bu konuda yavaş yavaş farkındalık oluşmaya başladı. Tarımsal üretim için en önemli kaynak olan su kullanımı da bu noktada stratejik bir öneme sahip. Bu konuda hem Ticaret Bakanlığımızın koordinasyonunda bir yol haritası oluşturulması için çalışma grubu oluşturuldu ve çalışmalar yoğun bir şekilde ilerliyor. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak bizim en büyük sorumluluğumuz ve sektörümüzün tüm paydaşlarının bu sorumluluğa uygun bir bilinç ile hareket etmesi gerekiyor.”

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Beyaz Et Sektöründe Kadın İstihdam Oranı Türkiye Ortalamasının Üzerinde

Dünya Kadınlar Günü’nün, ilk olarak 1911 yılında Danimarka’da kutlanmasına karar verilmiş olsa da 1975 yılında Birleşmiş Milletler tarafından da kabul gördü. Türkiye’de de eş zamanlı olarak başlayan kutlamalar her yıl 8 Mart tarihinde yapılıyor. 

 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in 2020 yılı verilerine göre Türkiye’de kadın istihdam oranı yüzde 30’dur. Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR), yaptığı sektör bazlı araştırmada Türkiye Beyaz Et Sektörü kadın istihdam oranını yaklaşık yüzde 40 olarak açıklıyor.

 

Beyaz et sektörü birçok konuda olduğu gibi kadın istihdamı konusunda da öne çıkmaktadır. Kadın istihdamının ülke ortalamasının yüzde 10 üzerinde olmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiren BESD-BİR Yönetim Kurulu Başkanı Naci KAPLAN sürdürülebilir bir gelecek için kadınların başta üretim olmak üzere tüm alanlarda etkin olmasının ülke refahı için önemli olduğunu vurguladı. Naci KAPLAN konu ile ilgili “20 yıldır Türkiye’de beyaz et sektörü üretim ve ihracat alanlarında çok ciddi gelişmeler gösterdi. Sadece Türkiye’de değil dünyada da önemli bir konuma geldik. Bizim işimiz yoğun emek gerektiren bir iş gücü istiyor ve biz kadın emeğinin değerini biliyoruz. Kadınların çalışma dünyasında eşit fırsatlara sahip olması konusunda hepimizin payı olmalı. Hedefimiz sektördeki yüzde 40 kadın emekçi katılımını destekleyerek eşitlik sağlamak. Hayatın her alanında emeklerini ortaya koyan tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü içtenlikle kutlarız” açıklamasını yaptı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

YASED’den Dünya Kadınlar Gününde Anlamlı Proje: YASED Akademi ile Türkiye’nin İnsan Kaynağına Yatırım

YASED Akademinin ülkemizin en değerli kaynağı olan insan kaynağına yatırım amacıyla kurulduğunu söyleyen YASED Başkanı Ayşem Sargın, Türkiye’nin sürdürülebilir küresel rekabetçiliği için dünya standartlarında, yeni çağa adapte olmuş bir işgücünün önemini vurguladı. YASED Akademiyi  8 Mart Dünya Kadınlar Gününde başlattıklarına dikkat çeken Sargın, projede kız öğrencilerin öncelikli olarak değerlendirileceğini belirtti. Sadece becerilerin konuşulduğu bir gelecekte kadınların işgücünde hak ettikleri yeri almalarının önemine değinen Sargın, Türkiye’nin uluslararası yatırımcılarını temsil eden YASED’in toplumsal cinsiyet eşitliğine desteğini yineledi. 

 

Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), ‘Türkiye’nin geleceğine yatırım’ vizyonuyla yeni bir projeye daha imza atıyor. Türkiye’nin en önemli değeri olan insan kaynağının rekabetçiliği ve küresel farkındalığına destek vermek amacıyla; üniversite öğrencilerini profesyonel yaşamlarına hazırlayacak dijital bir eğitim programı başlatıyor. 

YASED Akademi eğitim programı ile, öğrencilerin iş hayatına atılmadan önce uluslararası şirketlerin yapıları, çalışma alanları, işe alım süreçleri ve çalışanlardan beklentileri ile ilgili bilgi sahibi olmaları ve üst düzey yöneticilerin mentorluklarından faydalanmaları amaçlanıyor..

Mezuniyet sonrası kariyerinde fark yaratmak isteyen üniversite öğrencilerine yönelik hayata geçirilen eğitim programı kapsamında, uluslararası şirketlerin CEO’larının da yer alacağı eğitimler verilmesi planlanıyor. Projenin ilk uygulaması, YASED üyesi Akenerji, BP, Duracell, Goodyear, IBM, Ravago, Shell ve Siemens’in katkıları ile gerçekleştirilecek . 

Programa katılmak isteyen üniversite son sınıf öğrencilerinin, 8– 14 Mart tarihleri arasında güncel CV’leri ve programa katılma konusundaki motivasyonlarını anlattıkları, iki dakikayı aşmayan videoları ile akademi@yased.org.tr adresine başvurmaları bekleniyor. 

 

‘Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ötesine geçmeli,  kabiliyetleri nasıl dönüştüreceğimize odaklanmalıyız’

Dünyanın geleceğini cinsiyetlerin değil yetenek ve becerilerin belirleyeceğini ifade eden YASED Başkanı Sargın, “Çok uluslu şirketler toplumsal cinsiyet eşitliğinde erken  gibi konularda ulusal şirketlere oranla daha fazla mesafe kat etmiş durumdalar. Türkiye’deki her 100 firmada ortalama 9 kadın yönetici bulunurken, YASED üyesi şirketlerde bu sayı 29. Teknolojinin meslekleri yeniden tanımladığı, robotlarla insanların yan yana çalışacağı bir döneme girerken, bizim toplumsal cinsiyet eşitliğinin ötesine geçerek mevcut işgücü becerilerini nasıl dönüştüreceğimize, iş dünyasında insanı nasıl konumlandıracağımıza odaklanmamız gerek. İşte bu nedenle, özellikle de kız öğrencilerimizin öncelikli olarak değerlendirmeye alınacağı YASED Akademi’yi bu çalışmaların önemli bir parçası olarak görüyoruz.” diye konuştu.

 

‘Öğrencilerle yapılan her projeyi çok önemsiyoruz’

YASED Akademi eğitimleri ile ilgili konuşan Akenerji İnsan Kaynakları ve Ortak Hizmetler Direktörü Duygu Erzurumlu Cengiz, şunları söyledi: “Akenerji olarak Türkiye’nin geleceği olan gençlerimizin ve çocuklarımızın eğitimine her fırsatta destek verme ilkemiz ve kültürümüzün temel taşlarından olan “gelişim” değerimiz kapsamında öğrencilerle yapılan her projeyi çok önemsiyoruz. Bu nedenle YASED’in organize ettiği bu çok değerli projede yer almayı arzu ettik. Projenin temel amacı olan üniversite öğrencilerinin iş hayatına hazırlanmasına çok önem veriyor ve sahip olduğumuz deneyimi, bilgi birikimini aktarabileceğimiz bu özel çalışmada yer almaktan keyif duyuyoruz.”

 

‘Yeni iş modellerini gençlerle paylaşmaktan çok memnunuz’

Gençlerin geleceğin en kıymetli teminatı olduğunu kaydeden BP Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Eda Gökay, şöyle devam etti: “Gençlerimizin kapasitelerini artırmalarına, 21. yüzyıl becerilerine hakimiyetlerine destek olmak için BP Türkiye olarak; kapsamlı projemiz “Gelişim, Seninle”yi 2019 yılında hayata geçirdik. YASED’in bu kıymetli projesi gibi çalışmalarda da yer alarak, daha da geniş çerçevede destek vermekten dolayı ayrıca büyük mutluluk duyuyoruz. BP olarak enerji trendlerini, operasyonlarımızın olmazsa olmaz emniyet prensiplerini ve çeviklik gibi yeni iş modellerini gençlerle paylaşmaktan çok memn
unuz.”

 

‘Gençler uluslararası şirketleri daha yakından tanıyacak’

Üniversite öğrencilerini destekleyen bir projenin parçası olmaktan mutlu olduklarını belirten Duracell Genel Müdürü Kerem Sinanoğlu, “Henüz iş hayatına atılmamış idealist üniversite öğrencilerinin iş hayatına daha hazırlıklı olmalarını sağlayacak, kariyer hedeflerini belirlemeyi kolaylaştıracak harika bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu projede gençler, uluslararası şirketlerle aynı platformda bir araya gelip, onları daha yakından tanıyacak, önemli mesleki yetkinlikleri uzmanlarından dinleyecekler. Duracell adına bizler, her zaman gençlerin yanında olmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

 

‘Öğrencilere rehberlik etmek için projede yer alıyoruz’

21 ülkede 46 fabrika ve 62 bine yakın çalışan ile faaliyet gösteren uluslararası bir şirketin Türkiye organizasyonu olarak, İstanbul Sanayi Odası’nın sıralamasına göre Türkiye’deki en büyük ilk yüz şirket arasında yer aldıklarını belirten Goodyear Genel Müdürü Mahmut Sarıoğlu, “Çalışanlarımıza sunduğumuz bu çok uluslu, dinamik ve yenilikçi atmosferi henüz kariyerlerinin başında olan üniversite öğrencilerine de yansıtmak, onlara bu uzun yolculukta değerli bilgi ve ipuçları sunmak ve gelecek için atacakları adımlarda rehberlik edebilmek adına YASED’in önderlik ettiği bu projede yer alıyoruz. Aynı zamanda ‘Çeşitlilik ve Dahil Edicilik’ anlayışımız kapsamında iş hayatında her kuşaktan çalışanın varlığının yaratmış olduğu değerin ve katkının farkındayız, ülkemizdeki genç işgücünü temsil eden üniversite öğrencilerimize bu program kapsamında destek verecek olmaktan dolayı da ayrıca memnuniyet duyuyoruz.” dedi.

 

‘Yenilikçi çözümler yaratmaları için bir fırsat’

IBM Türkiye Genel Müdürü Volkan Sözmen şunları söyledi: “Ülkemize verebileceğimiz en önemli katkılarımızdan birinin dijital dönüşümün ortaya çıkarmakta olduğu fırsatları değerlendirebilecek, teknik ve profesyonel becerilere sahip bir neslin yetiştirilmesi olduğuna inanıyoruz. Bu girişimi, IBM'in, YASED ve diğer paydaşları ile geleceğimizi şekillendirecek gençlerimize yenilikçi çözümler yaratmaları için sağladığı bir fırsat olarak görüyoruz.”

 

‘Amacımız gençlerin tecrübelerine destek olmak’

Yaklaşık 60 yıl önce, iş ve insan odaklı bir vizyonla ve bunu mümkün kılan bir kültürü besleyerek kurulduklarını anlatan Ravago İnsan Kaynakları Direktörü Eda Akad, “Ravago Grup şu anda plastik, kauçuk ve kimyasalların küresel pazarda bir numaralı servis sağlayıcısı konumundadır. Vizyonumuz, hayatın kalbinde olmak… Misyonumuz ise çözüm ortaklarımıza en gerekli malzeme ve hizmetleri yaratma ve sunma konusunda kararlı olmak. Bu projeye katılım amacımız, gençlerin üniversite hayatlarında edindikleri teknik bilgileri iş hayatında daha verimli kullanabilmelerini sağlamak ve mesleki ilgi alanlarına uygun olarak finans, ithalat ve iletişim teknikleri gibi konular ile onları desteklemektir” ifadelerini kullandı.

 

‘Şirketler hakkında bilgi sahibi olmak kritik önem taşıyor’

Shell İnsan Kaynakları Direktörü Shell İnsan Kaynakları Direktörü Eda Güzeldemir Demiray ise şöyle konuştu: “Günümüz rekabet şartlarında, iş hayatına hazırlanan gençlerin her alanda donanımlı ve değişime açık olmalarının, teknolojiyi yakından takip etmelerinin yanı sıra, ilgilendikleri sektör ve şirketler hakkında bilgi ve deneyim sahibi olmaları da kritik önem taşımaktadır. Shell Türkiye İnsan Kaynakları olarak öğrencilik döneminde edinilen çalışma tecrübesinin değerine inanıyor ve öğrencilere staj veya yarı zamanlı çalışma imkânları sunmaya devam ediyoruz. Bu bağlamda iş hayatına hazırlanan üniversiteli gençler için önemli bir fırsat olarak gördüğümüz YASED’in eğitim programını da destekliyor ve ailemize katılmak isteyen arkadaşlarımızı heyecanla bekliyoruz.”

 

‘Global şirketler açısından önemli bir fırsat yaratıyor’

Siemens Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Aslı Kunur da şunları söyledi: “Geleceğin profesyonellerinin iş yaşamına etkin bir biçimde hazırlanmaları için henüz lisans eğitimleri devam ederken iş hayatı hakkında fikir sahibi olmaları, kariyer gelişimlerine yön vermeleri ve tecrübe kazanmaları büyük önem taşıyor. Bu perspektiften bakıldığında YASED’in projesi gençler ve onları destekleme amacı taşıyan bizim gibi global şirketler açısından önemli bir fırsat yaratıyor. Siemens Türkiye olarak gençleri desteklediğimiz pek çok proje yürütüyor, bu projenin de destek&cce
dil;isi olmaktan mutluluk duyuyoruz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

NN Hayat ve Emeklilik’in Kadınlar Günü reklam filmini sanatçı Kalben seslendirdi

Dünyanın köklü sigorta ve yatırım yönetimi şirketlerinden NN Group bünyesinde faaliyet gösteren NN Hayat ve Emeklilik, bu yıl 8 Mart reklam filmi için sanatçı Kalben ile kamera karşısına geçti. NN’in gelenekselleşen ‘Çünkü Başka Sen Yok’ söyleminin bir parçası olarak aynı isimle oluşturulan reklam filmi, farklı yaş grubu ve karakterde dört kadının hikayesini konu alırken her kadının kendi eşsiz hikayesinin kahramanı olduğu ve bu hikayelerin kendilerinden başka kimse tarafından yazılamayacağının mesajını veriyor.

“Eşsiz hediyen seni sen yapan hikayen…”

Kadınların başladıkları her yeni hikâyenin bir başarı hikayesine dönüştüğünü söyleyen NN Hayat ve Emeklilik Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Didem Özsoy Dirican “Hazırladığımız 8 Mart reklam filmimiz ile, birbirinden farklı kadınların hayat hikayelerine konuk oluyoruz. Aslında bu hikayelerle kadınlara toplum tarafından dikte edilen kalıplara, söylemlere karşı kendi eşsiz hikayelerini kendileri yazması konusunda destek veriyor, bu konuda bir farkındalık oluşturulmasını amaçlıyoruz. ‘Çünkü Başka Sen Yok’ söylemiyle desteklemek istediğimiz bu mesajla kadınlara ‘Seni sen yapan hikayen, sen özgür ol, sadece kendin ol. Bu hikâyeyi senden başka kimse yazamaz. Çünkü Başka Sen Yok’ diyoruz. Biz bu reklam filmiyle hem bu mesajı destekleyip bir farkındalık yaratmak hem de güçlü kadınlarımızın her zaman yanlarında olduğumuzu bilmelerini istedik. Kalben’in harika sesiyle birlikte bütün dijital kanallarımızda yayınladığımız reklam filmimiz vesilesiyle tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, kadınların birbiri ardına yazacakları her hikâyede onların destekçisi olduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyorum.” dedi.

Kalben “Umut, 8 Mart'larımın anahtarı.”

8 Mart reklam filminde hem sesiyle hem de görüntüsüyle bulunan Kalben, şunları söyledi: “Bu 8 Mart'ta dünyanın yarısını meydana getirip hala azınlık gibi yaşayan; temel insan haklarından ve özgürlüklerinden mahrum bırakılan; sistematik ayrımcılık, eşitsizlik ve şiddet yollarıyla yok edilen kadınlar için sesimizi daha gür, yüksek ve cesur çıkarmamız gerekiyor. Her yaştan, ırktan, dilden, inanç sisteminden ve kimlikten kadının "çünkü başka sen yok" diyebilmesi bu kampanyanın odak noktasıydı. Birbirimize biricik olduğumuzu hatırlatmamızın önemli olduğu bir zamandayız. Kendi varlığına, yeteneklerine, bilincine sahip olan ve toplum örgüsüne dilediğince katılan mutlu kadınların çoğalmasını umut ediyorum. Umut, 8 Mart'larımın anahtarı. Tüm kalbimle.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hedef 10 Milyon Kadının İşgücüne Katılımı

07 Mart 2021, İstanbul; 

PERYÖN – Türkiye İnsan Yönetimi Derneği, tüm dünyada toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin büyüdüğünü ve pandeminin kadının güçlendirilmesi ile ilgili çabaları sekteye uğrattığını vurguladı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir açıklama yapan PERYÖN, pandemi sürecinde çalışan kadınların yaşadığı zorlukların ekonomik yansımaları olduğunu belirtirken, duraklama döneminin bir an önce bitmesinin global ekonomi açısından hayati önem taşıdığının altını çizdi.

Kadın istihdamında düşüş yaşandı

PERYÖN’ün Avrupa Birliği’nce desteklenen Hrant Dink Vakfı Sivil Toplumu Güçlendirme Hibe Programı kapsamında; İstanbul Gedik Üniversitesi ortaklığında ‘Çalışma Hayatının Çeşitlilik Odaklı Yapılandırılması’ amacıyla hayata geçirdiği ‘İş’te BirlİKte’ projesi çerçevesinde hazırlanan Sosyal Etki Raporu, kadınların içinde bulunduğu risk ve sonuçlara ışık tuttu. Buna göre; Türkiye’de kadın istihdamı 2019’da yüzde 32,2 iken, TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) Eylül 2020 verilerinde kadınların iş gücüne katılımı yüzde 31,9 olarak gerçekleşti, istihdam oranı ise yüzde 26,9’a geriledi. Sosyal Etki Raporu’nda refere edilen ve Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından yayımlanan raporda, pandemi sürecinde çalışma hayatında kadın istihdamının düşmesi üç sebebe dayandırıldı: 

  • Kadınların yoğun olarak çalıştığı sektörlerde ekonomik daralma nedeniyle istihdamda azaltma yoluna gidilmesi ve iş yerlerinin kapanması.
  • Kadınların çalıştığı yerlerde güvencelerinin az olması, yarı zamanlı veya geçici işler olması nedeniyle işten çıkarılmalarının ekonomik sıkıntıyı giderme şeklinde değerlendirilmesi.
  • Kadınların evde bakım ve ev işleri sorumluluğunu üstlenmeleri nedeniyle gün içerisinde zamanlarının bölünmesi.

Raporda toplumsal cinsiyet eşitsizliği, iş yeri politikaları ve hane içi kültürüne de yerleştiğinden, kadınların evdeki işlerini aksatmamaları için işten ayrılmalarının beklenmesi sonucunu doğurduğuna da dikkat çekildi.

Pandemiden en çok kadın çalışanlar etkilendi

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi verilerine göre; pandemi sürecinde ön saflarda yer alan sağlık sektörü çalışanlarının küresel olarak yüzde 70’ini kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de doktorların yüzde 50’si, hemşirelerin yüzde 70’i, ebelerin ise tamamı kadınlardan oluşuyor. Sağlık sektöründe çalışan kadınlar, pandemi süresince yüksek risk altında ve iş/özel hayat dengeleri altüst olarak görev yapıyor. Pandeminin özellikle ilk aylarında en çok etkilenenler tekstil giyim mağazacılığı ve konuk ağırlama sektörü oldu. Her iki sektörde de kadın çalışan oranının yüzde 50’nin üzerinde olması, kadınların süreçten orantısız etkilenmeleri sonucunu doğurdu. Hedefler İçin İş Dünyası Platformu’nun Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) koordinasyonunda hazırladığı ‘Covid-19 Krizinin İşletmeler Üzerindeki Etkilerinin İkinci Anket Sonuç Raporu’na göre, pandemi krizinden en çok kadın çalışanlar etkilendi. Özellikle çocuk, hasta bakımı, hijyen ve gıda güvenliği gibi aile ve ev işine ilişkin sorumlulukların artmasıyla kadın çalışanlar üzerinde daha yoğun bir etki oluştu. Firmaların yüzde 34’ü, koronavirüs krizinin etkisiyle ortaya çıkan koşulların, kadınları erkeklerden daha fazla etkilediğini ifade etti. Hatta bu algı, üst düzey kadın yöneticisi olan firmalarda daha da belirgin olarak hissedildi. 

“Kadının soyut becerileri büyük avantaj”

PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Berna Öztınaz, ‘İş’te BirlİKte’ projesi çerçevesinde ortaya koydukları Sosyal Etki Raporu’nda da belirtildiği gibi, bir yanda önyargılar, bir yanda kalıplaşmış yargılar diğer tarafta ise davranışsal bir bileşen olarak ayrımcılık olduğunun altını çizdi. Öztınaz; “Daha önemli bir sorun, kadınların kendilerini değerlendirme biçimleriyle ilgili. Kadınların yetenek ya da beceri açısından herhangi bir eksiği olmamasına rağmen kendilerini işe uygun ve yeterli görmemelerinin önüne geçilmesi gerekiyor. Kalıplaşmış yargılar ve ayrımcılık, farkındalık çalışmalarıyla azalabilir. Kadının soyut becerileri iş dünyası için büyük avantaj oluşturabilir” diye konuştu. 

G20 liderleri işgücüne katılım farkını yüzde 25 azaltacak

Kadın ve erkek arasındaki iş gücüne katılım farkının azalmasının ekonomik iyileşme için hayati önem taşıdığını belirten Berna Öztınaz sözlerini şöyle tamamladı: “Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerinde kadınların iş gücüne katılım oranları yüzde 65’e yakınken Türkiye’de bu rakam yüzde 31,9. Bu oran Türkiye’de 10 milyon kadının işgücüne katılmasıyla eşitlenebilir. G20 liderleri, 2025 yılına kadar iş gücüne katılım farkını yüzde 25 azaltmayı taahhüt etti. Eğer bu taahhüt yerine getirilebilirse küresel ekonomi 5.8 trilyon ABD doları kazanmış olacak. Ve bu rakam da pandeminin ekonomik yaralarını sarmada kadının önemini net olarak ortaya koyuyor.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türk şirketleri hangi durumda GDPR'a tabi olacak

– Avrupa Birliği’nin kişisel verilerin korunması kanunu üzerine yaptığı düzenlemeler hakkında bilgi veren Jurcom GRC Services CEO’su Ali Osman Özdilek, GDPR üzerine Endüstri Radyo’da değerlendirmede bulundu.

 

“HUKUK TEKNOLOJİYE DİRENEMİYOR”

Kişisel verilerin korunması konuları üzerine bilgiler vererek söze başlayan Özdilek, “ Türkiye’de kişisel verilerin korunması kanunu 2016 yılında yürürlüğe girdi fakat biz Avrupa Birliği’nin 95/46 EC sayılı veri koruma direktifini yürürlüğe aldık. Avrupa Birliği 2018 yılı mayıs ayında genel veri koruma tüzüğü adı altında bir yeni düzenleme yayınladı ve 95/46 Avrupa Birliği dilekçesini ortadan kaldırdı. Bu durum şunu gösteriyor; hukuk teknolojiye direnemiyor.” dedi.

Avrupa Birliği’nin bugünün teknolojileri karşılayacak bir yasa çıkardığını ve buna da ‘Genel Veri Koruma Tüzüğü’ (General Data Protection Regulation)- GDPR adını verdiğini söyleyen Özdilek, “Bu düzenleme de bir takım maddeler yer alıyor. Böylece siz doğudan Avrupa Birliği’nde olmasanız bile bir Türk şirketi olarak, sırf Türkiye’de yaptığımız bazı işlemler dolayısıyla bu yasaya uymak zorunda kalabilirsiniz.” açıklamasında bulundu.

BİR ÜLKEDE YAŞAMAK YETİYOR

Avrupa Birliği genel veri koruma tüzüğü 3. maddesi ile Avrupa Birliği hukukunun Avrupa Birliği üyesi devletler dışına da uygulanacağını belirttiğini fakat bunun ciddi tartışmalara neden olduğunu söyleyen Özdilek, “Avrupa Birliği Veri Koruma Otoritesi, bununla ilgili rehber yayınlandı. Bununla birlikte konu aydınlığa kavuşmuş oldu.” dedi.

Bir Türk şirketinin hangi hallerde GDPR’a tabi olacağını da açıklayan Özdilek, “ Birincisi, Avrupa Birliği'nde herhangi bir yerleşim varsa (depo, fabrika vs.), ikincisi, Avrupa Birliği’nde mukim ( bir ülkede ikamet etme) olan kişilere mal veya hizmet satışı yapmak olarak maddeleştirebiliriz. Burada o ülkenin vatandaşı olma zorunluluğu bulunmuyor. Ayrım önemli.” ifadelerini kullandı.

AVRUPA GDPR’I UYGULAMAKTA KARARLI

E-ticaret konusunda da bilgiler veren Özdilek, vergi boyutunun yanı sıra kişisel verilerin korunması konusunda da kuralların olduğunu söyleyerek bir temsilcinin olması gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda verilerin yurt dışına aktarımı konusunda Türk hukukunun sıkı yaptırımları olduğunu hatırlatarak çoklu kanal yönetimi aracılığı ile satış yapılırken verilerin yurt dışına aktarıldığı tespit edilen firmalara denetimde bulunduklarını söyledi.

Özdilek, Avrupa Birliği’nin kişisel veriler konusunda sıkı tedbirler alarak GDPR’ı uygulamakta kararlı olduğunu da belirtti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Genç kızların hedefleri artık daha net

Molped’in Kız Sözü Koçluk Destek Programı’na katılan genç kızlar, unvanlı koçlar eşliğinde katıldıkları 100 günlük destek programını tamamladı. Eğitim, kariyer ve kişisel gelişim konusunda unvanlı koçlardan destek alan 100 genç kız, gelecek adına yol haritalarını çizdi.  

 

Destek programını değerlendiren Hayat Kimya Hijyenik Ped Kategorisi Global Pazarlama Direktörü Gülhan Eğilmez, gelecek nesillere hep birlikte destek olmamız gerektiğini vurgulayarak şu sözleri söyledi; “Bu programla genç kızlarımızın kendileriyle ilgili farkındalıklarını artırmalarını, güçlü ve gelişmeye açık yönlerini ve onları başarıya götürecek yolları keşfetmeyi öğrenmelerini istedik. Gelecek adına yol haritası çizebilmelerine destek olmak istedik. Programın sonundaki ölçümlemelerimizde gördük ki, kızlarımızın birçoğunun gelecek adına artık yol haritaları net  ve engelleri göğüslemek konusunda kendilerine inançları tam. Hem kariyer hedefleri var, hem topluma fayda sağlayacak birçok fikirleri… Program başında dağınık olduğunu düşündükleri ve netleştiremedikleri birçok konu vardı. Bazıları kendilerine odaklandığında tamamen yeni fikirlerle yol haritası çizdi, bazıları kopuk parçaları birleştirdi ve hız kazandı. Bazıları aşması gereken problemleri gördü, bunları nasıl çözeceğine odaklandı. Gelecekleri adına böyle bir katkı sağlamaktan çok mutluyuz”. 

 

Gençler adına gerçekleştirilen her desteğin faydası ve topluma katkısı olduğuna değinen Eğilmez ayrıca; “Gençleri dinlemek, hayallerine, hedeflerine konsantre olmalarını sağlamak çok önemli. Bu programla bunu net bir şekilde gözlemlemiş olduk. Eminiz ki bu 100 genç kızımız hedeflerine giden yolda hayatın içindeki engellere rağmen çok daha kolay ilerleyecek. Birçoğu alanında uzman, lider olacak. Gençleri dinlemek en az eğitimleri kadar değerli” dedi. 

 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne de değinen Eğilmez; “Tüm kadınlarımızın, genç kızlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olsun. Her konuda en iyi olabilecek, istediğimiz her başarıya imza atabilecek potansiyele sahibiz. Tüm kadınları ve genç kızları potansiyellerine ve başarabileceklerine inanmaları için ‘KIZ SÖZÜ’ vermeye davet ediyorum” dedi. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

ÖĞRENCİ YURTLARI BİRER BİRER KAPANIYOR

ÜNİVERSİTELER AÇILACAK AMA ÖĞRENCİ YURTLARI BİRER BİRER KAPANIYOR!

2020 yılında tüm Dünya’nın içine düştüğü Covid-19 Pandemisinde ilk olarak eğitim-öğretim faaliyetlerine ara verildi. Özellikle genç nüfusun taşıyıcı özelliğinin yüksek risk barındırıyor olması sebebiyle tüm ilk-orta ve yüksek öğrenim kurumları kapandı. Aradan geçen 1 yıldan uzun sürenin sonucunda gelinen noktada ise özellikle aşılama konusunda gelen güzel haberler sonucu normalleşme adımları birer birer atılmaya başlandı. Öyle görünüyor ki 2021 Eylül ayı sonrası Yüksek Öğretim Kurumlarında da yüzyüze eğitim başlayacak. 

Yüksek Öğretim Kurumlarının 1 numaralı yan sektörü olan Öğrenci Yurtları konusunda ise bu kadar olumlu konuşmak şu günlerde pek de mümkün değil. Sektörel verilere baktığımızda üniversitelerde okuyan tam zamanlı gündüzlü öğrenci sayısı 4.6 milyon iken mevcut devlet ve özel yurtların yatak kapasitesi 1 milyon civarında kalmakta idi ve sadece 25’lik ihtiyaca karşılık verebiliyordu. Ancak pandeminin ilk günlerinde direkt kapatılan Öğrenci Yurtlarının bir çoğu Eylül ayında 1,5 yılı aşacak olan süre sonucunda dayanacak güçleri kalmadığı için faaliyetlerine devam edemeyecekler. 

Sektördeki derneklerin yaptığı araştırmalar sonucu Öğrenci Yurtlarının 50’lik kısmının kapandığı ve Eylül ayına kadar bu sayının daha da artabileceğini sonucu karşımıza çıkıyor. Eylül 2021 itibariyle çok ciddi bir konaklama sorunu yaşanacağı aşikar. Pandemi sonrası normalleşme sürecinde aynı metrekarelerde daha az kişiye hizmet sunulacağı için Yurt fiyatlarının da çok ciddi yükseleceği öngörülüyor.

Türkiye’nin ilk ve tek Yatırım Amaçlı Öğrenci Evi Projesi olan UNIVA’nın Üniversitelerin yanıbaşında inşa ettiği UNIVA Projelerinde ise tapu teslimleri pandemi ve kriz ortamında devam ediyor. UNIVA, bu süreçte yatırımcısına UNIVA Sakarya ve UNIVA Kocaeli projelerinde toplam 606 tapu devri yaparak önemli bir tapu teslim rakamına ulaştı.

UNIVA, öğrencilere konforlu bir yaşam sunmak adına etüd odaları, kütüphane, temizlik hizmetleri, çamaşır ve ütü odası, hobi odaları, playstation odası, cep sineması, TV odası, müzik ve sanat odaları, dinlenme ve alışveriş alanları, spor alanları, fitness ve kapalı yüzme havuzu ile modern bir yaşam sağlıyor.

Türkiye’de ilk defa her öğrenci evi ayrı ayrı Konut Tapusu ile farklı yatırımcılar tarafından satın alınabilen UNIVA projeleri, yatırımcılarına sunduğu 5 yıl kira garantisi ile de yine Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor. 8 yıldan başlayan yatırımın geri dönüşü ile 20 yılların üzerinde geri dönüşü olan Geleneksel Gayrimenkul yatırımına göre çok daha fazla kazandıran Alternatif Gayrimenkul yatırımı UNIVA projeleri Sakarya, Kocaeli ve Düzce’de yatırımcılarına yüksek  getiri kazandırmaya devam ediyor.

Erkanlı Holding & UNIVA Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Erkanlı: “Öğrenci Evi konusundaki ihtiyacı çok doğru analiz ettik ve doğru lokasyonlarda Öğrenci Evi Kompleksleri yaptık. Devam eden projelerimizin büyük bir bölümünün satışı tamamlandı. Özellikle kira garanti sistemimiz sayesinde Orta Doğu Bölgesinden çok yoğun talep aldık ve almaya devam ediyoruz. Bu sektörde yeni Öğrenci Evleri inşaa ederek ve kapanan yurtları devir alarak çok daha hızlı bir şekilde büyümeyi planlıyoruz. Mevcuttaki 5.000 yatak kapasitemizi, 2021 yılı sonuna kadar farklı şehirlerde yapacağımız ve devir alacaklarımız ile birlikte 10.000 yatak kapasitesine yükseltmeyi planlıyoruz. UNIVA, Türkiye’nin Zincir Öğrenci Evi markası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

MediaMarkt Türkiye’den 50 kadına eğitim desteği

Elektronik perakendeciliği sektöründe cinsiyet eşitliğini dengelemeye yönelik çalışmalar yürüten MediaMarkt Türkiye, mevcut desteğini ülke geneline yaymak amacıyla yeni bir iş birliğine imza attı. Kadın istihdamını artırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştiren YenidenBiz Derneği’nin destekçisi olma kararı alan MediaMarkt Türkiye, işe ara veren 50 kadına iş hayatına geri dönmeleri amacıyla eğitim desteği verecek.

 

Türkiye’nin en geniş satış alanına sahip elektronik perakendecisi MediaMarkt, faaliyet gösterdiği sektörde cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik “Kadının Hikayesi, Yarının Hikayesi” projesinin ardından yeni bir iş birliğini hayata geçirdi. Bugün genel müdürlüğündeki kadın – erkek oranını neredeyse eşitleyen, aldığı iş başvurularında ise kadınlardan daha fazla talep gören MediaMarkt Türkiye, şimdi de kadın istihdamına katkıda bulunmaya yönelik çalışmalar gerçekleştiren YenidenBiz Derneği’nin destekçisi oldu. MediaMarkt Türkiye bu kapsamda YenidenBiz Derneği aracılığıyla bir yandan maddi yardımda bulunacak, bir yandan da 50 kadına eğitim desteği verecek.

 

Çeşitliliği kültüre dönüştürmeye odaklandık

 

Elektronik perakendeciliği alanında kadın – erkek çalışan sayısı farkının yüksek olduğunu dile getiren MediaMarkt Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Seçil Namruk “MediaMarkt Türkiye olarak sektörümüzdeki bu gerçeği değiştirmek amacıyla ilk olarak kadın çalışanlarımızın kariyerlerinde ne gibi zorluklar yaşadığını öğrenmek istedik ve 9 farklı şehirden farklı kademelerdeki mağaza çalışanlarıyla odak grup kurduk. Ardından bulgularımız doğrultusunda “Kadının Hikayesi, Yarının Hikayesi” çalışmalarımızı başladık. Kadınlar için tercih edilen bir iş yeri olmayı, kadın çalışanların kariyer gelişimlerini desteklemeyi ve çeşitliliği bir kültüre dönüştürmeyi planladık. Kadın mentörlerimizden ve bölge direktörlerimizden oluşan ekibimizle de ‘Kadın Mentörler Programı’mızı başlattık.” diye konuştu. Bu başarıya rağmen kadın çalışan sayısını daha da artırmak istediklerini ifade eden Namruk, şöyle devam etti: “Şimdi de kadın istihdamını artırmaya yönelik ülke genelinde önemli çalışmalar yürüten YenidenBiz Derneği’ne destek olarak bu vizyonumuzu genele yaymayı hedefliyoruz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı