Aylık arşivler: Nisan 2021

Vidyodan ile canlı yayında alışveriş keyfi başlıyor

Online alışverişi canlı yayın sistemiyle yeniden yorumlayan Vidyodan, 26 Nisan itibarıyla test yayınına başladı. Cep telefonlarınıza ücretsiz olarak indirebileceğiniz Vidyodan uygulaması; kıyafetten gıdaya, kişisel bakım ve makyaj ürünlerinden elektronik eşyaya kadar geniş bir yelpazede sunduğu ürünleri canlı yayında inceleyerek satıcıya soru sormanızı mümkün kılıyor.

 

Hem global hem de butik ve yerel markaların yer alacağı Vidyodan uygulaması sayesinde kullanıcılar satıcıyla direkt temas kurarak ürünün özelliklerini daha yakından görme fırsatını yakalıyor ve alışverişini uygulama üzerinde anında gerçekleştirebiliyor. İnternette onlarca ürün yorumu ve videosu inceleyerek, “görmeden, sormadan satın alma” dönemi, Vidyodan ile sona eriyor. Türkiye’deki e-ticaret alışkanlıklarını değiştirecek Vidyodan, bu yeni nesil alışveriş deneyimini V-ticaret olarak tanımlıyor. 

 

Canlı yayın satış platformlarının Türkiye’deki ilk örneği olan Vidyodan üzerinden alışveriş yapanlar, aynı zamanda katıldıkları canlı yayınlarda hayranı oldukları influencerları da izleme ve yorum yaparak sohbetlere katılma şansına sahip olacak. 

 

Online alışverişte Vidyodan devri 

 

Her ay 35 milyondan fazla kullanıcıya ulaşan Türkiye’nin en büyük sosyal medya platformlarından Onedio tarafından kurulan ve online alışverişte tüketici memnuniyetini en üst seviyeye çıkararak e-ticarete yeni bir soluk getiren Vidyodan’ın ortaklarından biri de Türkiye’nin en iyi yazılım şirketlerinden VNGRS.

 

Markaların Vidyodan uygulaması üzerinden yaptığı canlı yayınlar kaydedildiği için söz konusu yayınlara katılamayan kullanıcılar daha sonra da videoları izleyip istediği ürünü satın alabiliyor.  

 

Vidyodan, tüm markaların başvurularına açık olacak 

 

Arzu eden tüm markalar, Vidyodan satış ağına katılmak için başvuru yapabilecek. Prosedürleri tamamlayan markalar, yerli ve yabancı yüzlerce markanın bir arada yer alacağı Vidyodan dünyasında kendi ödeme altyapısı hazır bir şekilde canlı yayınlarını yaparak ürünlerini anında tanıtma ve güven içerisinde satış yapma şansını yakalayacak. 

 

Online alışverişte yeni trend: Canlı yayın satış platformları 

 

Geçtiğimiz senelerde Çin’de başlayan ve o coğrafyada hızlı yükselişini sürdüren “live streaming / canlı yayın” üzerinden online alışveriş uygulamaları Çin’de neredeyse 200 milyar dolarlık bir pazar haline gelmiş durumda. Bugün Çin’deki toplam e-ticaret hacminin neredeyse yüzde 18’i canlı yayın satış platformları üzerinden elde edilirken, uzmanlar çevrimiçi perakende satışın geleceğinin canlı yayın satış aplikasyonlarıyla yeniden şekilleneceğine dikkat çekiyor. Dijital uygulamalar ve sosyal medya kullanımında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alan Türkiye de, bu alanda büyük bir potansiyele sahip. We Are Social’ın Hootsuite ile birlikte hazırladığı '2021 Dünya Dijital Raporu'na göre, Türkiye’de geçen yıl kişi başına yapılan e-ticaret miktarı, bir önceki yıla göre yüzde 92 oranında artarak 304 dolar oldu. 

 

Uygulamayı App Store ve Google Play Store’dan ücretsiz indirerek online alışverişte Vidyodan deneyimini yaşamaya başlayabilirsiniz. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Emirates Ve Dubai Sağlık Otoritesi, BAE’deki Yolcuların COVID-19 Tıbbi Kayıtlarının Dijital Doğrulamasını Hayata Geçirdi

Emirates Ve Dubai Sağlık Otoritesi, BAE’deki Yolcuların COVID-19 Tıbbi Kayıtlarının Dijital Doğrulamasını Hayata Geçirdi

 

  • Emirates yolcuları artık yolculuklarının başından itibaren fiziksel belge gerektirmeyen belge doğrulamasını kullanabilecekler
  • Bu öncü hamle, seyahat prosedürlerini önemli ölçüde kolaylaştıracak, bekleme sürelerini azaltacak ve yolcular için daha fazla verimlilik ve kolaylık sağlayacak.
  • İntegrasyonla birlikte Dubai, COVID-19 testi ve aşılamayla ilgili yolcu tıbbi kayıtlarının eksiksiz dijital doğrulamasını yapan dünyanın ilk şehirlerinden biri olacak

Emirates ve Dubai Sağlık Otoritesi (DHA), BAE’deki yolcular için test ve aşı ile bağlantılı COVID-19 tıbbi kayıtlarının eksiksiz dijital doğrulamasını uygulamaya başladı.

 

Dubai’de PCR testi yaptırmış olan Emirates yolcuları, tercih etmeleri halinde fiziksel COVID-19 PCR testi raporlarını sunmadan check-in yapabilecekler. Ayrıca COVID-19 aşısını Dubai’deki bir DHA sağlık merkezinde yaptıran yolcular COVID-19 PCR testi sonuçlarıyla birlikte, belgelerinin uçuş için check-in sırasında senkronize edilmesini isteyebilirler. Yeni gelişmiş doğrulama prosedürleri Dubai Uluslararası Havalimanı’ndan seyahat eden yolcular için işlem sürelerini daha güvenli ve hızlı hale getirecek. Daha sonra bu bilgiler varış ülkesinin giriş gereksinimleriyle eşleştirilecek.

 

Emirates yalnızca özellikle yolcularının varış ülkesindeki COVID-19 giriş gereksinimleriyle ilgili bilgileri işleme alacak. Check-in formaliteleri tamamladığında, COVID-19 tıbbi kayıtlarıyla ilgili bilgiler Emirates sistemlerinden derhal silinecektir.

 

Emirates ve Dubai Sağlık Otoritesi arasında imzalanan Mutabakat Anlaşması’ndan sonra iki aydan kısa bir sürede hayata geçirilen bu entegrasyon, havayolu ve devlet sağlık otoritesi arasında türünün yapılan ilk örneği bir anlaşmadır. İntegrasyonla birlikte Dubai, COVID-19 testi ve aşılamayla ilgili yolcu tıbbi kayıtlarının eksiksiz dijital doğrulamasını yapan dünyanın ilk şehirlerinden biri olmuştur.

 

Emirates’in Operasyondan Sorumlu Direktörü Adel Al Redha şu açıklamalarda bulundu: “BAE hükümetinin büyük desteğiyle birlikte, BAE, teknoloji ve dijital uygulama kullanımında lider ülkelerden biridir. Bu çalışma, hükümetin vizyonu ile aynı doğrultudadır ve Emirates olarak ilgili belgeleri daha güvenli ve etkin bir şekilde işleme alarak yolcu memnuniyetini artırmak için sistemlerimizi birbirine bağlayarak, havacılık sektöründe DHA ile işbirliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Yolcuların seyahatlerini kolaylıkla yönetmelerini sağlamak adına Dubai Sağlık Otoritesi ile yaptığımız bu ortaklık benzersiz olup, yakın gelecekte hayata geçirilecek olan diğer çalışmalar için de bir ilk adımdır. Bu adım, Dubai’deki tüm hizmet unsurları genelinde yenilikçi dijital çözümler sunma konusundaki ilerici yaklaşımımızın da bir göstergesidir.”

 

DHA Ortak Kurumsal Destek Hizmetleri CEO’su Ahmed Al Nuaimi şunları söyledi: “Dubai Sağlık Otoritesi (DHA), hastalar açısından kolaylık sağlamak ve sağlık hizmetlerinin sunumunu daha da iyileştirmek için güçlü bir şekilde kağıt gerektirmeyen sağlık hizmetlerine yönelmiştir. COVID-19 salgınının başlangıcından itibaren dijital sağlık hizmetleri kullanımını hayata geçirdik ve teşvik ettik. Dijital sağlık hizmetlerine yatırım yapma yönündeki stratejik öngörümüz, bugün böylesine öncü bir entegrasyona imza atma imkanı sağladı. Bu ortaklık doğrudan seyahatlerin etkin hale getirilmesine ve kolaylıkla ve rahat bir şekilde seyahat edilmesine yardımcı olmanın yanı sıra, gerekli tüm COVID-19 tıbbi kayıtlarının doğrulanmasını da sağlayacaktır.”

 

Dubai Sağlık Otoritesi BT Direktörü Kleitham Ali Al Shamsi, DHA’nın stratejik olarak sağlık teknolojisine yatırım yapmasının ve odaklanmasının sadece sağlık sektöründe değil seyahat sektöründe de önemli avantajlara sahip olduğunu vurguladı: “Bu ortaklık, teknolojinin havayolu şirketlerinin doğrulanmış COVID-19 testi sonuçlarını ve aşı kayıtlarını güvenli, kolay ve etkili bir şekilde almasına yardımcı olmasını destekliyor. DHA, COVID-19 salgınının başlangıcından itibaren, Dubai’deki COVID-19 test sonuçlarını işleme alan tüm laboratuvarları DHA’nın Salgın Yönetim Sistemi’nde birbirine bağlamak için yorulmaksızın çalıştı ve bu entegrasyon Emirates Havayolu ile böylesine benzersiz bir entegrasyonu geliştirmemize yardımcı olma noktasında etkili oldu.”

 

Emirates’in Dubai Sağlık Otoritesi ile işbirliği, yolcularına daha memnuniyet verici bir deneyim sunmanın yanında seyahatlerini güvenli ve kolay hale getirerek, mevcut seyahat gereksinimlerini karşılamanın başka bir yoludur. Emirates, uluslararası seyahati yeniden canlandırmak ve teşvik etmek için en mükemmel uygulamaları hayata geçirmiştir. Önümüzdeki aylarda, dijital doğrulamanın bir sonraki aşamasında IATA Travel Pass’te yer alan sağlık kayıtlarının güvenli entegrasyonu da yer alacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Medklik, İstikrarlı Büyümesini Devam Ettirmek Adına B4YO Capital'den Yatırım Aldı

Medklik, İstikrarlı Büyümesini Devam Ettirmek Adına B4YO Capital'den Yatırım Aldı

 

Doktorlar ve tıp öğrencileri için iletişim ve konsültasyon platformu olan Medklik, Türkiye'nin bu alandaki ilk ve lider dijital girişimi olma özelliğini taşıyor.

 

Medklik üyesi doktorlar ve öğrenciler, mobil uygulama içerisinde veya web ara yüzünde; herhangi bir hastalığın tedavisinde yardımcı olacak bilgilerin girişini yaparak alanında uzman doktorlardan konsültasyon desteği alabilme, arşivlenen vaka ve veriler üzerinden klinik çalışmalar yürütebilme özelliklerinden faydalanabiliyorlar. Ayrıca Medklik ile webinarlara ve özel temalı gruplara katılarak ilgi duydukları alanlarda network yapabilme fırsatı yakalıyorlar.

 

Medklik, 2018 yılından beri yakaladığı organik ve stabil büyüme ile Türkiye'nin 81 ilinde 24.000 üzeri onaylı üyeye erişerek ulaştığı bu istikrarlı performansı sonucunda 2020 yılının son çeyreğinde girişim sermayesi fonu B4YO Capital'den yatırım aldı.

 

Medklik kurucu ortağı Dr. Fahri Yılmaz "Medklik olarak üyelerimize daha iyi hizmetler sunmak ve kurmuş olduğumuz gelecek vizyonuna ulaşmak için B4YO'dan aldığımız yatırımla, ekibimizi ve teknolojik altyapımızı geliştirip, hedefli bir pazarlama stratejisi ile uygulamayı daha fazla doktora ve tıp öğrencisine ulaştırmak istiyoruz" dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sanofi’nin Girişimcilik Programı ‘PharmUp’ın Yeni Dönem Katılımcıları Belli Oldu

Sanofi’nin hayata geçirdiği, sağlık alanında fark yaratacak fikir ve proje sahiplerine yönelik PharmUp Girişimcilik Programı’nın 2021 yılı katılımcıları açıklandı. İkinci dönemi Endeavor iş birliğinde gerçekleşen ve 64 başvuru arasından programa seçilen Avokadio, Farma VR, Gene2info, Genz Bioteknoloji, Medklik ve Oruba adlı 6 girişim, 3 ay sürecek hızlandırma dönemine başlayacak.

 

 

Türkiye’de sağlık alanında yenilikçi çözümler geliştirmek ve sunmak için çalışan Sanofi’nin  ikinci döneminde Türkiye’nin girişimcilik alanındaki en köklü kurumlarından Endeavor iş birliğinde gerçekleştirdiği  girişimcilik programı PharmUp’ta yeni dönem katılımcıları belli oldu. Akıllı Sağlık Cihazları ve Diagnostik Çözümler (giyilebilir teknolojiler ve hızlı test araçları), Medikal Eğitim ve İletişim Araçları, Sağlıklı Yaşam Çözümleri, Dijital Sağlık ve Teletıp, Veri Yönetimi ve Analitiği, Kurumsal Dijital Dönüşüm olarak belirlenen yeni dönem konuları doğrultusunda bu yıl  başvurular arasından 6 girişimci programa katılmaya hak kazandı. Buna göre; Avokadio, Farma VR, Gene2info, Genz Bioteknoloji,  Medklik ve Oruba PharmUp Girişimcilik Programı’nın yeni dönem girişimleri oldu. 

 

Sanofi Türkiye, Levant ve İran Ülke Müdürü Cem Öztürk;  PharmUp’ın başarıyla geçen ilk döneminin ardından ikincisini başlatmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirterek şunları kaydetti; “Sanofi, 64 yıldır Türkiye’nin sağlıklı geleceği çalışan ve inovasyona büyük önem veren yenilikçi bir ilaç şirketi. Yenilikçi duruşumuz sadece kendi bünyemizde hastalara ve hekimlere sunduğumuz tedavi seçenekleri ile sınırlı değil. Bugüne kadar Türkiye’ye bugüne kadar toplamda 1 milyar doları aşkın yatırım yapmış bir şirket olarak, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarımızı yürütmenin yanı sıra, bu alandaki gelişim fırsatlarıyla değer zincirinin tümüne destek olmak üzere proje ve iş birliklerine imza atıyoruz. Dolayısıyla, sektörümüzü daha ileriye taşıma potansiyeline sahip girişimlere katkı sağlamayı da Sanofi olarak çok önemsiyoruz. PharmUp bu vizyonumuza güzel bir örnek oluşturuyor. PharmUp’ın ilk dönem programına dahil olan girişimcilerin kat ettikleri aşamayı görmek programımızın yarattığı farkı göstermek açısından önemliydi. Girişimlerden birinin hayata geçirdiği uygulama ise dünyada bir ilk olma özelliğini de taşıyordu. PharmUp’ın, Endeavour iş birliğinde gerçekleştireceğimiz ikinci döneminde, kısa listemizde 6 inovatif fikir bulunuyor. Kendilerinin bu süreçte kaydedecekleri aşama ve kuracağımız olası iş birlikleri adına heyecan duyuyoruz.” 

Endeavor Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli ise sağlık alanındaki bu yenilikçi girişim programına dahil olmalarından dolayı duyduğu memnuniyeti ifade ederek PharmUp’ın ikinci dönem programı ile ilgili olarak şunları söyledi; “Türk girişimcilik ekosistemi için heyecanlı bir dönem yaşıyoruz. Geçtiğimiz sene hem Türkiye'de rekor şirket satışları gerçekleşti, hem ciddi yatırımlar oldu hem de kurumsal dünya ile girişimci iş birlikleri anlamında çok verimli bir sene yaşadık. Kurumsal şirketlerin girişimcilerle iş birliği içinde olması, girişimcilerin farklı kaynaklara erişerek daha hızlı büyümesinin yanında, kurumsal dünyanın da yeni teknolojilere erişerek hem kurum içi hem kurum dışı inovasyona hız kazandırmasına sebep oluyor. Türkiye'de özellikle sağlık teknolojilerinde oldukça gelişmeye açık fırsat var, bu bağlamda Sanofi gibi tüm dünyada alanında öncü bir kurumla partner olmak ve bu gelişime katkıda bulunmak bize mutluluk veriyor.  Detaylı bir seçim süreci sonucu, PharmUp'a Sanofi ekibiyle birlikte 6 girişim seçtik. Tüm girişimcileri kutluyorum, Endeavor olarak kendilerine her türlü desteği vermeye hazırız.”

 

Programın sonunda Sanofi ile iş birliği fırsatı

Sağlık dikeyinde çalışan, ölçeklenebilir, geliştirilebilir ve sürdürülebilir fikirlerin hayat bulduğu programa seçilen girişimciler, mentörlük desteği ve eğitimler içeren 3 aylık hızlandırma dönemine başlayacak. Bu dönem sonrasında ürünlerini olgunlaştıran start-up’lar Temmuz ayında gerçekleştirilecek programın final gününde (Demo Day) sektörün önde gelen isimlerine projelerini tanıtma şansı bulurken somut çözümü olan projelere Sanofi ile iş birliği fırsatı sunulacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kanser Hastalarına Covid Sürecinde Hayati Öneriler

Pandemi döneminde COVID-19 korkusuyla bireylerin sağlık kuruluşlarına başvurmaması kanser hastalığının erken teşhis edilmesini engellerken, tedavi şansının da azalmasına neden olabiliyor. Bu süreçte kontrollerini ve tedavilerini aksatmaması gereken kanser hastalarının, COVID-19 aşısını da en kısa sürede yaptırması tavsiye ediliyor. Bireylerin kendilerinde hastalığa işaret edebilecek belirtiler fark ettikleri anda mutlaka bir uzmana başvurmaları gerektiğini vurgulayan Memorial Ankara Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Umut Demirci, pandemi sürecinde kanser hastalarına önemli önerilerde bulundu.

 

Kanser yaşı düşüyor

 

Kanser tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunudur. Dünya genelinde görülen kanserlerle benzerlik taşıyan ülkemizde; erkeklerde en çok prostat, akciğer ve kolorektal kanserler, kadınlarda ise meme, akciğer ve kolorektal kanserler sık görülmektedir. Bununla birlikte mide ve yemek borusu gibi üst sindirim sistemi kanserlerinin daha sık izlenmesi ve meme kanseri görülme yaşının daha genç olması gibi ülkemize ait farklılıklar bulunmaktadır. 

 

Kanser hastalığı koronavirüs riskini artırıyor

 

Mart 2020 itibari ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi olarak kabul edilen COVID-19 salgınının hayatımızın tüm alanlarında olduğu gibi sağlık anlamında da olumsuz etkileri yaşanmaktadır. İleri yaşlı, diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler ve otoimmün hastalığı olan hastalar başta olmak üzere ek hastalıklar da COVID-19 riskini artırmaktadır. Kanser hastaları da koronavirüs riskinin en fazla hissedildiği grubu oluşturmaktadır. COVID-19 enfeksiyonu kanser hastalarında özellikle ileri yaşta, kemoterapi alan, metastatik kanseri olan ve genel durumu düşkün hastalarda daha kötü seyretmektedir.

 

Kanser hastaları COVID-19 aşısını mutlaka yaptırmalı

 

Kanser hastalarının korunması anlamında onaylanmış COVID-19 aşılarını yaptırmaları yüksek öncelikle önerilmektedir. Onkoloji kılavuzlarında kanser hastaları için hangi aşıya ulaşabilirse en kısa sürede aşılama yapılması tavsiye edilmektedir.    

 

Aktif tedavi alan hastalar bir süre iş yaşamından uzak kalmalı

 

Kanser hastaları pandemi döneminde, toplumsal ve kişisel önlemlerine dikkat etmelidir. Aktif tedavi döneminde olan ve özellikle kemoterapi alan hastaların iş yaşamlarına mümkünse devam etmemeleri önerilmektedir. Tedavilerini tamamlamış, izlemde olan hastalar ise kontrollü bir şekilde çalışmaları için değerlendirilebilir.  

 

Pandemi sebebiyle doktor kontrollerinizi ertelemeyin

 

COVID-19 sebebiyle özellikle onkoloji pratiğinde hastaların tarama ve tanısal testleri ertelenmekte, kanser tanısı ve tedavisinde önemli gecikmeler yaşanmaktadır. Hastalar pandemi riski nedeni ile şikayetlerini bekletmekte, sağlık merkezlerine başvurmamaktalar. Bununla beraber sağlık merkezlerinde COVID-19 riski sebebiyle tanısal tetkikler ve cerrahiler ertelenmektedir. Bu bekleme dönemi hastalarda tanı evresini geciktirmekte ve bir grup kanser hastası tam şifa (küratif) tedavi şansını kaybetmektedir. Kanser tanısı almış hastalarda ise tedavide yaşanan gecikme ve değişiklikler, olumsuz sonuçlara neden olmaktadır. Hastaların pandemi döneminde uygun önlemlerin alındığı merkezlerde ve kendi kişisel önlemlerine dikkat ederek gerekli testlerini yaptırmaları ve tedavilerine devam etmeleri hayati önem taşımaktadır.

 

Bununla birlikte COVID-19 değerlendirmesi için fazla sayıda çekilen akciğer tomografisinin tesadüfi saptanan akciğer kanseri tanısını da arttırması beklentiler arasında yer almaktadır. 

 

Tedavinin gecikmesi olumsuz sonuçlar doğurur

 

Onkoloji klinikleri pandemi açısından gerekli tüm önlemleri alarak uygulamalarına devam etmektedir. Onkoloji hekimleri COVID-19 döneminde hastaların tedavilerine hastanın ve hastalığın ciddiyetini değerlendirip düzenlemeler yapmaktadırlar. Tedavi tercihinde mümkün oldukça ağızda (oral) tedaviler tercih edilip hastane ziyaretleri azaltılmaya çalışılmaktadır. Her ne kadar pandemi riski olsa da onkolojik hastalıklar ve hastalarımızda bu dönemde yaşanan gecikmeler ciddi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. 

 

Şikayetlerinizi ciddiye alın

 

Pandemi sürecinde kişilerin fiziksel ve ruhsal olarak günlük düzeni dışında gelişen yeni belirtileri mutlaka dikkate alması gerekmektedir. Özellikle kilo kaybı, artan ve kötüleşen öksürük, nefes darlığı ve dışkılama alışkanlığında değişme olmak üzere tüm şikayetler konusunda dikkatli olunması ve en kısa sürede bir sağlık merkezine başvurulması önem taşımaktadır. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sahurda sadece su içmek metabolizmayı yavaşlatır!

Ramazan ayında oruç tutan kişilerin beslenme alışkanlıkları ve yapılan yanlışlarla ilgili bilgiler veren Medical Park Çanakkale Hastanesi’nden Diyetisyen Gökçenur Aşık, “Ramazan’da yapılan en büyük yanlışlar; gece yatmadan önce yemek yemek ve sahura kalkıp sadece su içmektir” dedi. 

 

Uzun süren açlık dönemlerinin, yavaşlayan metabolizmanın vücuda verdiği olumsuzlukları en aza indirmek, yaşam kalitesini düşüren sağlık problemlerinin yaşanmasını engellemek için Ramazan ayı boyunca beslenmede birtakım değişikliklere gidilmesi gerekiyor. Ramazan ayında dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili uyarılarda bulunan Medical Park Çanakkale Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Gökçenur Aşık, “Uzun süren açlıklar, kan şekerinde belirgin düzeyde düşmelere sebep olmaktadır. Oruç tutmanın beslenme açısından en hassas yönü vücudun uzun süre aç kalması nedeniyle metabolizma çalışma düzeninde yaptığı değişikliklerdir. Bu nedenle, sahura kalkmak Ramazan’da sağlık açısından büyük önem taşır” şeklinde konuştu.

 

SAHURA KALKMADAN ORUÇ TUTMAK SAĞLIKLI DEĞİL

 

Ramazan’da yapılan en büyük yanlışlardan birinin gece yatmadan önce yemek yemek ve sahura kalkıp sadece su içmek olduğunu belirten Dyt. Gökçenur Aşık, “Bu durum açlık süresini uzatacağı için metabolizmanın yavaşlamasını destekleyecektir. Ramazan’da dengeli beslenmeyen ve sahura kalkmayan kişilerde; kan şekeri düşüklüğü, sindirim zorlukları, mide ve bağırsaklarda aşırı gaz birikimi, ani tansiyon yükselmesi, dehidratasyon dediğimiz vücudun susuz kalması ve su- tuz dengesinin bozulması gibi durumlar meydana gelebilir” diyerek sahura kalkarak yemek yemenin önemini vurguladı.

 

SAHURDA UN, TUZ VE ŞEKER TÜKETİMİNDEN KAÇININ

 

Gün içinde kan şekerinin düşmesi ve uzun süreli açlık sonrası iftarda aşırı besin tüketimini engellemek için sahurda yavaş sindirilen ve besin değeri yüksek gıdaların tüketilmesinin önemini vurgulayan Dyt. Gökçenur Aşık şu bilgileri paylaştı;

 

“Ekmek tercihiniz posa yönünden zengin tam tahıl içeren ekmekler olmalıdır. Beyaz un ve unlu mamüller, şeker gibi çok hızlı sindirilen besinlerden kaçınılmalıdır. Yüksek tuz içeren besinler gün içerisinde susamayı artırmaktadır. Ekstra tuz tüketiminden kaçınılmalı; salamura ürünler, salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri tüketilmemelidir. Sahurda zeytin ve zeytin ezmesi gibi tuzlu besinler yerine yağlı tohum kaynaklarından ceviz, badem, fındık tercih edilmelidir. Protein içeriği yüksek olan besinler midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirdikleri için sahurda tüketilmeleri daha uygundur. Yumurta, süt, yoğurt, peynir sıklıkla tercih edilmelidir. Gün içinde su kaybının önlenmesi için özellikle sahurda sıvı alımına önem verilmelidir.”

PİDE İFTARDA TERCİH EDİLMELİ

Bir Ramazan klasiği olan pide ile ilgili de öneride bulunan Dyt. Gökçenur Aşık, “Ramazan pidesi de beyaz undan yapıldığı için sahur yerine iftarda tercih edilmesi daha uygundur. 1 avuç içi büyüklüğündeki pide, yaklaşık 50-70 kalori yani 1 dilim ekmek kalorisine eşittir. Diyetinizdeki ekmek hakkınızla yer değişikliği yapabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

ORUÇ HURMAYLA AÇILMALI

İftar mönüsü ile ilgili de bilgi veren Dyt. Gökçenur Aşık, “Uzun süren açlığın ardından iftar sofrasında hızlı başlangıçlar yapmak, mide şikayetlerinin yanı sıra kan şekeri dengesizliğine sebep olacağından bu noktaya ayrıca dikkat edilmesi gerekmektedir. İftarın ilk kısmında başlangıç olarak iftariyeliklerden hurma veya diğer kuru meyveler tercih edilerek kan şekeri dengesi sağlanmalıdır. Hurma karbonhidrat, posa, potasyum ve magnezyumdan zengindir ve orucunuzu açmak için iyi bir seçenektir. Çorba ile devam edilerek sonrasında en az 15 dakika ara verilip beklenmeli ve mide rahatsızlıklarının önüne geçilmelidir. Ana yemekte yağlı ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır. Kilo problemi yaşayan kişilerin, karbonhidrat kaynaklarından olan pideye dikkat etmeleri, bir avuç büyüklüğünden fazla olacak şekilde tüketmemeleri gereklidir” dedi.

ÖRNEK İFTAR MENÜSÜ

2015 Türkiye Beslenme Rehberi’nde önerilen Sağlıklı Yemek Tabağı örnek alınarak hazırlanacak menülerin sağlıklı iftar açısından önemine dikkat çeken Dyt. Gökçenur Aşık, “Izgara/fırında et, tavuk, balık, yoğurt, cacık veya ayran, zeytinyağlı sebze yemekleri, salata ve tam tahıllı ekmeklerden oluşan bir öğün tercih edilebilir” ifadelerini kullandı.

İFTARDAN SONRA HAFİF EGZERSİZLER YAPILMALI

İftardan 1-1.5 saat sonra yapılacak olan hafif yürüyüşlerin enerji alımı dengesi açısından önemli olduğunu belirten Dyt. Gökçenur Aşık, “Yapacağınız hafif egzersizler sindirim sisteminizin sağlıklı çalışmasına ve kan şekerinizin dengeli ilerlemesine katkı sağlar. Şerbetli tatlılar, şekerli ve asitli içeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır. İftar ve sahur arasında meyve, 1-2 top dondurma, sütlü tatlı ve süt ürünleri ile ara öğünler yapılabilir. Kafeinli içeceklerin tüketimi (örneğin çay, kahve ve diğer kafeinli içecekler) idrar arttırıcı etkiye sahip oldukları için sıvı kaybına yol açabilir, bu yüzden tüketimleri sınırlandırılmalıdır. İftar- sahur arasında 8-10 bardak su tüketilmelidir” diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bebeğinizde bu belirtiler varsa

Dünyada ve ülkemizde ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer alan kalp hastalıkları yenidoğanlarda ve bebeklerde de daha fazla tanı alıyor. Öyle ki günümüzde yaklaşık her 100 bebekten biri doğuştan kalp hastalığı ile dünyaya geliyor. Gelişen tanı, tedavi ve izlem metodları sayesinde gebelikte ve doğar doğmaz kalp hastalığına doğru tanı ve yaklaşım imkanı artıyor. 

 

Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Ayabakan, ülkemizde doğuştan kalp hastalıklarının dünya genelindekine benzer sıklıkta görüldüğünü belirterek “Genetik faktörler,  gebelikte geçirilen bazı enfeksiyonlar, sigara, ilaç kullanımı, gebelikte maruz kalınan toksik maddeler ve annenin kronik hastalıkları doğuştan kalp hastalığına neden olabilecek faktörler arasında yer alır. Hastalık bazen hafiftir, hemen bulgu vermez ve çocuk büyüyünce belirtiler ortaya çıkabilir.

 

Bazen de doğar doğmaz belirtiler gösterir. Bu nedenle özellikle yenidoğanlarda yani doğduktan sonraki ilk 4 hafta içinde ve bebeklerde kalp ve damar hastalıklarına karşı ailelerin çok dikkatli olmaları gerekir” diyor. Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Ayabakan, yenidoğanlarda ve bebeklerde kalp hastalıklarına işaret eden belirtileri anlattı; önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.  

 

Morarma

Morarma, vücudun düşük oksijenli kan ile beslendiğini gösterir. Dilde, ağız içinde, dudaklarda ve tırnaklarda mor renk değişikliğinin görülmesi kalp hastalığına işaret edebilir. Morarma bebek ağladığında belirginleşebileceği gibi sürekli ve ağlamazken de olabilir. Ancak bu morarmayı bebek üşüdüğünde dudaklarında ve tırnaklarında izlenen morarmadan ayırt etmek gerekir. Burada genellikle ayırt edici olan, dilde ve ağız içinde morluk olmasıdır ve bu durumun üşümekten değil, kalp hastalığından olma ihtimali yüksektir. 

 

Hızlı nefes alıp verme

Morarma dışında bebeğin hızlı nefes alıp vermesi kalp hastalığına işaret edebilir. Nefesinin sıklığı uykuda veya sakinken daha iyi fark edilebildiği için ebeveynlerin bebeklerini uyurken gözlemlemeleri, olağandışı bir durumda mutlaka çocuk kardiyoloğuna başvurmaları önemlidir. 

 

Aşırı terleme

Yenidoğanlarda ve bebeklerde doğuştan kalp hastalığının önemli olduğuna işaret eden belirtilerden biri de aşırı terlemedir. Ortamın ısısı normal olmasına rağmen, yenidoğanın ve bebeğin anneyi veya biberonu emerken terlemesi; yorularak emmeyi yarıda bırakması, bu nedenle tam doyamadığı için uykusuz kalması ve huzursuz olması, yeterince kilo alamaması, sık hastalanması (özellikle zatürre veya bronşit geçirmesi) kalp hastalığı için önemli belirtiler olabilir. Bu bulgulardan biri veya birkaçı varsa bebeğin bir çocuk kardiyoloğu tarafından değerlendirilmesi gerekir.

 

Tedavide zaman kritik önem taşıyor!

Doğuştan kalp hastalıklarının çoğunun tedavisinin ameliyatla yapıldığını ve zaman kaybedilmemesinin kritik önem taşıdığını vurgulayan Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Ayabakan “Genellikle düzeltici ameliyatların mümkün olan en erken zamanda yapılması tercih edilir. Fakat bazı karmaşık hastalıklar aşamalı operasyonlar gerektirir. Kritik hastalıklarda zaman çok önemlidir ve doğumdan sonra kısa sürede müdahale edilmezse hasta kaybedilebilir. Bu durumda yapılacak müdahaleyi hızla planlamak ve işleme kadar geçen sürede bebeği en iyi koşulda tutmak için bebeğin doğmadan önce tanı almış olması zaman kazandırır. Erken yenidoğan döneminde kateter yöntemiyle yapılan bazı balon/stent girişimleri de bebeği sonraki aşamalara hazırlar. Bazı kalp hastalıklarında ise tedavi ameliyata gerek olmadan kateter yöntemiyle uygulanabilir” diyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

30 Derece Yıkamada 99,9 Hijyen

Pandemi önlemleri çerçevesinde uygulanacak tam kapanma döneminde, günlük kıyafetlerle birlikte evde sürekli kullanılan eşyaların temizliğine dikkat etmek gerekiyor. Özellikle havlu, bornoz, çarşaf, yastık, kılıfı gibi günlük kullanılan ve birebir temas edilen eşyalarda yüksek hijyen büyük önem taşıyor.  

 

Kıyafetlerde ve günlük kullanılan eşyalarda etkili bir hijyen için sadece çamaşır deterjanı kullanmak yeterli olmuyor. Türkiye’de bir ilk olan Fakir Antibakteriyel Çamaşır Hijyeni, deterjan ile birlikte kullanılarak bakterilerin 99,9’unu yok eden etkili hijyen sağlıyor.

 

Fakir Antibakteriyel Çamaşır Hijyeni, güçlü formülüyle 300C yıkamada bile kıyafetler için gerekli hijyeni sağlıyor. Böylece 600-900C’de yıkamada oluşan yıpranma, küçülme gibi risklerin önüne geçerken enerji ve su tasarrufuyla sürdürülebilirliğe de katkı sağlıyor.  

 

Giysilerin üzerinde kalan bakterileri etkili bir şekilde yok eden Fakir Antibakteriyel Çamaşır Hijyeni, kötü kokulardan da eser bırakmıyor. Renkli ve beyazlar için rahatlıkla kullanılabilen ürün, yumuşatıcı haznesine 2 kapak konularak çamaşırlara zarar vermeden güçlü bir temizlik imkanı sunuyor.

 

Fakir Antibakteriyel Çamaşır Hijyeni, Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı “Biyosidal” ruhsatlı ürünler kategorisinde yer alıyor. Biyosidal ruhsatı, zararlı organizmalar üzerindeki etkinliği kanıtlanmış ve çeşitli laboratuvar testlerinden başarıyla geçen ürünlere veriliyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Neutrogena iki ürünüyle Tüm Zamanların En İyi 100 Listesinde!

Güzellik ve bakım dünyasını devrim yaratan yenilikler ile buluşturan Neutrogena, iki ürünüyle dünya çapında güzellik sektörü uzmanları tarafından WWD için hazırlanan listede tüm zamanların en iyi ilk 100 bakım ürünü arasına girdi. 300'den fazla uzmanın oy kullandığı değerlendirmede, ultra hafif formüllü Neutrogena Hydro Boost Water Gel Nemlendirici ve Neutrogena Hydro Boost Makyaj Temizleme Mendili tüm zamanların en iyi ilk 100 bakım ürünü arasında yerlerini aldı.

 

Uzmanlar Neutrogena'ya güveniyor.

 

Dünya çapında 300'den fazla güzellik ve bakım profesyonelinin WDD için yaptığı titiz değerlendirmede en çok oyu alanlar arasında Neutrogena Hydro Boost Makyaj Temizleme Mendili ve Neutrogena Hydro Boost Water Gel Nemlendirici evde yaptığınız günlük cilt bakım rutininizi, uzman cilt bakımına dönüştürüyor.

 

Hydro Boost serisinde yer alan Neutrogena Hydro Boost Makyaj Temizleme Mendili, nemlendirmenin sağlıklı görünen cildin temeli olduğunu biliyor, yüz ve göz üzerinde rahatlıkla kayarak kiri ve makyajı, hatta suya dayanıklı maskarayı bile kolayca çıkarırken, cildin susuzluğunu gideriyor.

 

Neutrogena Hydro Boost Water Gel Nemlendirici, doğadan ilham alarak, ciltte etkili nemlendirmeyi sağlamak ve ciltteki nemi korumak için Hiyalüronik Asit ile uyumla çalışacak Trehaloz içeriyor. Doğanın en zor koşullarına bile dayanabilen Yeniden Diriliş Bitkisi (Selaginella lepidophylla), 50 yıl boyunca susuz yaşayabiliyor. Bitkide bulunan Trehaloz, mucizevi bir şekilde bitkinin hayatta kalmasına ve canlanmasına yardımcı oluyor. 

 

Tüm zamanların en iyi ilk 100 bakım ürünü listesine giren ikinci aran Neutrogena Hydro Boost Water Gel Nemlendirici hakkında kullananların yüzde 90’ı cildini yumuşak* hissettiğini belirtiyor. Ağırlığının 1000 katı kadar su tutabilen Hiyalüronik Asit içeriği ile ciltte nemi hapseden Neutrogena Hydro Boost Water Gel nemlendirici, cildi gün boyu nemlendirerek ihtiyaç duyduğunda tekrar geri veriyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Pop müziği seviyoruz: Türkçe pop her sene büyüyor

Pop müziği seviyoruz: Türkçe pop her sene büyüyor

 

Türkçe pop müzik, Spotify kullanıcıları tarafından Türkiye’de en çok dinlenen müzik türü. Öyle ki Türkçe pop, Spotify’ın Türkiye pazarında faaliyet göstermeye başladığı 2014 yılından beri her yıl ortalama yüzde 24 oranında büyüyor. Tam da bu nedenle Spotify, Türkiye pazarında faaliyete başladığı 2014 yılından bugüne kadar olan pop verilerini derledi ve Türkçe pop müzikte tüm zamanların en çok dinlenen sanatçı ve şarkılarını açıkladı. Spotify ayrıca, bir milyona yakın takipçi sayısı ile Türkiye’nin en büyük Spotify çalma listesi olan hatta Spotify’da ilk kez müzik dinleyenlerin ilk tercih ettikleri çalma listesi olarak ilk sırada bulunan Türkçe Pop çalma listesine özel bir kampanya da hayata geçirdi.

 

Zirvedeki iki isim: Sezen Aksu ve Emir Can İğrek

 

2014 yılından bugüne Türkiye’deki kullanıcıların dinleme verilerine göre, Spotify’da tüm zamanların en çok dinlenen  kadın sanatçısı Sezen Aksu, erkek sanatçısı ise alternatif popu temsil eden, son yılların yükselen ismi Emir Can İğrek oldu. Tüm zamanların en çok dinlenen sanatçı listelerinde Mustafa Sandal, Kenan Doğulu, Sertab Erener, Yıldız Tilbe gibi yıllara meydan okuyan isimlerin yanı sıra, Bilal Sonses, Buray, Zeynep Bastık gibi son yılların öne çıkan Türkçe pop sanatçıları da var. 

 

Tüm zamanların rekoru Nalan şarkısının!

 

Spotify’da tüm zamanların Türkiye’deki dinleyiciler tarafından en çok dinlenen Türkçe pop şarkılarında ise yakın zamanda dillere dolanan şarkıların ağırlığı var. Emir Can İğrek’in Nalan adlı şarkısı, Spotify’da tüm zamanların en çok dinlenen Türkçe pop şarkısı olurken, Feride Hilal Akın’ın Yok Yok adlı şarkısı ikinci, Zeynep Bastık’ın Uslanmıyor Bu adlı şarkısı ise üçüncü sıraya yerleşti. Yeni seslerin yanı sıra, pop müziğin kraliçesi Sezen Aksu’nun son şarkılarından Ben De Yoluma Giderim ve Sertab Erener’in Olsun adlı şarkısı da Spotify’da tüm zamanların en çok dinlenen Türkçe pop şarkıları listesinde öne çıkan şarkıları arasında yer aldı.

 

Pop müziğin Türkiye’de en çok dinlenen müzik türü olduğuna dikkat çeken Spotify Güneydoğu Avrupa Müzik Direktörü Melanie Parejo şunları söyledi: “Türkiye pazarına girdiğimiz 2014 yılından bu yana derlediğimiz Türkiye’deki kullanıcıların dinleme verileri, Türkçe pop müzikte klasik pop müziğin
yanı sıra, yeni pop sound’larının öne çıktığını gösteriyor. Tüm zamanların pop dinlenme listelerinde zirvedeki şarkı ve sanatçılara baktığımızda; pop müziğin bir değişim içerisinde olduğunu ve özellikle alternatif pop ve trap pop sound’larının da müzikseverlerin ilgisini çektiğini görüyoruz. Diğer yandan Türkiye’de pop müzik dinleyicileri, Türkçe pop müziğin yıllara meydan okuyan isimlerini dinlemekten de vazgeçmiyor”

 

Serdar Ortaç’ın Mesafe’sini yeniden keşfettik

 

Spotify geçtiğimiz yıl kullanıcılar tarafından oluşturulan çalma listelerine en çok eklenen Türkçe pop şarkılarını da derledi. Kullanıcı listelerine en çok eklenen 10 şarkı çoğunlukla, Tuğkan’dan  Kusura Bakma ve Didomido & Eglo G’den Nimet gibi son döneme  damga vuran Türkçe pop şarkılarından oluşuyor. Listenin sürprizi ise Serdar Ortaç. Serdar Ortaç’ın 2006 yılında müzikseverler ile buluşturduğu Mesafe, 2020 yılında yeniden popüler olmakla kalmadı, aynı zamanda kullanıcılar tarafından oluşturulan çalma listelerine en çok eklenen 10 Türkçe pop şarkı arasında yer aldı.

 

Spotify’dan pop kampanyası

 

Spotify ünlü pop sanatçılarıyla bir araya gelerek, Türkiye’nin en büyük çalma listesi Türkçe Pop’un gücünü “bu kadar kişi yanılıyor olamaz” mottosuyla hem dijital platformlara hem de açık hava reklamlarına taşıdı. Kampanyada, Zeynep Bastık, Irmak Arıcı, Hande Ünsal, Ziynet Sali, Buray, Edis, Tuğçe Kandemir, Ece Seçkin, Bilal Sonses, Oğuzhan Koç gibi ünlü isimler, Türkçe Pop listesinin takipçi sayısına atıfta bulunarak, “919,395 kişi yanılıyor olamaz ”⭑ dedi.

 

⭑ Burada kastedilen, Türkçe Pop çalma listesinin tekil takipçi sayısıdır ve bu sayı her dakika artmaktadır. 

Spotify’da Türkçe pop müzikte tüm zamanların en çok dinlenen erkek sanatçıları (2014-2021 arası verilere ve Türkiye’deki kullanıcıların dinleme rakamlarına dayanmaktadır): 

  1. Emir Can İğrek
  2. Tarkan
  3. Mabel Matiz
  4. Yalın
  5. Kenan Doğulu
  6. Buray
  7. Gökhan Türkmen
  8. Oğuzhan Koç
  9. Bilal Sonses
  10. Mustafa Sandal

Spotify’da Türkçe pop müzikte tüm zamanların en çok dinlenen kadın sanatçıları (2014-2021 arası verilere ve Türkiye’deki kullanıcıların dinleme rakamlarına dayanmaktadır):

1.     Sezen Aksu

2.     Sıla

3.     Zeynep Bastık

4.     Sertab Erener

5.     Hande Yener

6.     Gülşen

7.     Göksel

8.     Yıldız Tilbe

9.     Demet Akalın

10.  Nil Karaibrahimgil

Spotify’da tüm zamanların en çok dinlenen Türkçe pop şarkıları (2014-2021 arası verilere ve Türkiye’deki kullanıcıların dinleme rakamlarına dayanmaktadır): 

  1. Emir Can İğrek – Nalan
  2. Feride Hilal Akın – Yok Yok
  3. Zeynep Bastık – Uslanmıyor bu
  4. Didomido, Eglo G – Nimet
  5. Reynmen – Leila
  6. Gülşen – Bir İhtimal Biliyorum
  7. Sertab Erener – Olsun
  8. Aleyna Tilki – Nasılsın Aşkta?
  9. Sezen Aksu – Ben De Yoluma Giderim
  10. Tuğkan – Kusura Bakma

 Spotify’da 2020 yılında kullanıcılar tarafından oluşturulan çalma listelerine en çok eklenen Türkçe pop şarkıları:

  1. Tuğkan – Kusura Bakma
  2. Didomido, Eglo G – Nimet
  3. Sezen Aksu – Ben De Yoluma Giderim
  4. Sertab Erener – Olsun
  5. Emir Can İğrek – Nalan
  6. Ece Mumay – Galaksi
  7. Zeynep Bastık – Uslanmıyor bu
  8. Serdar Ortaç – Mesafe
  9. Oğuzhan Koç – Kendime Sardım
  10. Reynmen – Melek

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı