Aylık arşivler: Nisan 2021

Salgından ruhsal olarak en çok çocuklar etkileniyor

İstinye Üniversitesi (İSÜ) tarafından düzenlenen ‘Pandemiden Çıkış Panelleri’nin üçüncüsü çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. “Birinci yılında pandemi ve çocuklarımız” başlığıyla düzenlenen panelde pandemiyle geçen bir yılı çocuklar özelinde değerlendiren uzman isimler, Covid-19 olan çocuk hastaların yaklaşık yüzde 70’ini 10-18 yaş grubu çocukların oluşturduğunu belirtti. Vaka sayıları arttıkça çocuklardaki Covid-19 vaka sayısının da arttığını belirten uzmanlar, gerekli tedbirler alındığı takdirde okulların herhangi bir risk oluşturmadığını söyledi. Bir yılı aşkın süredir devam eden salgının özellikle çocukların ruh sağlığını olumsuz etkilendiğini belirten uzmanlar, çocuklar arasındaki eğitim eşitsizliklerin giderilerek evde yaşanabilecek şiddet ve istismara karşı önlemlerin alınması gerektiğini belirtti.

 

“Çocuklar pandemiden gelişimsel olarak da etkilendi”

 

Panelin açılış konuşmasını yapan İstinye Üniversitesi (İSÜ) Rektörü Prof. Dr. Erdal Karaöz, “Çocuklar her ne kadar salgının sağlıkla ilgili kısmından çok az etkilenen grup olmuşlarsa da okul öncesi ve okul çağındaki çocuklar pandeminin özellikle eğitim, sosyal, kültürel boyutundan ya da gelişimsel, psikolojik gelişimsel koşullarından çok etkilendiler. Sokaklarda oynaması gereken, parklarda oynaması gereken çocuklar bunları yapamadılar. Ümit ediyorum ki bir an önce aşılama projesi tamamlanırsa en azından önümüzdeki güz döneminde normal bir şekilde eğitime devam etme şansına sahip oluruz” dedi.

 

“Biz erişkinler çok konuştuk ama çocuklarımızı çok konuşmamıştık” diyen İSÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Ayberk Kurt, “Pandemiden çıkış panellerinin bu sefer ki gündeminde çocukları konuşalım diye düşündük. Hem hastalık çocuklarımızı nasıl etkiliyor, hem de çocuklarımızın ruh sağlığı nasıl etkileniyor, bu boyutuyla bir değerlendirelim istedik. Çok zor bir süreç. Umarım bu salgın bir an önce son bulur ve eski yaşantımıza kavuşuruz” ifadelerini kullandı.

 

“Ebeveyn stresi çocukları da etkiliyor”

 

Covid-19 gündeminde çocukların yaşadığı ruh sağlığı sorunlarıyla ilgili bilgi veren Liv Hospital Ulus Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Seher Akbaş, şunları söyledi:

“Salgınla birlikte hem erişkinlerin hem çocukların günlük rutinlerini çok değişti. Bununla beraber hastalıklar, ölümler, iş kaybı, sosyal izolasyon hem erişkinlerin hem çocukların yaşamını son derece olumsuz etkiledi ve uzun süreli bir stres altına aldı. Ebeveynler bir yandan çocukların fiziksel ve ruhsal sağlıkları konusunda endişe yaşarken aynı zamanda kendi koşullarındaki kötüleşme ile ilgili de endişe yaşıyorlar. Yapılan bir araştırmaya göre, salgından sonra ebeveynlerin yüzde 82'si pandemi öncesine göre daha endişeli bulunmuş. Bu etkilenmeler sonucunda ebeveynlerde kaygı bozuklukları, travma sonrası stres bozuklukları ve depresyonu daha fazla görmeye başladık. Ebeveynlerinin yaşadığı her şey çocukları etkiliyor. Çocuklar sosyal izolasyondan dolayı artık evlerinde yaşıyorlar, okullarına uzaktan eğitim şeklinde devam ediyor. Bu kapanma önlemleri yani sosyal izolasyon çocukların şiddeti ve tacizi hem tanık olmasında hem de bunlara maruz kalma riskini arttırıyor. Ebeveyn stresi aynı zamanda çocuğa yönelik şiddeti de arttıran önemli etmenlerden bir tanesi. Sonuç olarak baktığımızda salgın erişkinleri organik olarak daha fazla etkilese de çocukları ruhsal olarak daha fazla olumsuz etkiliyor. Neler yapılması gerektiğine gelirsek, öncelikle acil çocuk koruma programları yapılması gerekiyor. Hekimlerin bilimsel çalışmalar yaparak bize sorunun gerçek boyutunu görmemizi sağlayacak veriler sunması gerekiyor. Ekonomik destek paketlerini arttırmak gerekiyor. Sağlık ve eğitimin eşit ve ulaşılabilir olması gerekiyor. Özellikle yoksul olan ailelerin eğitim gereçlerine ücretiz ulaşması için ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor. Bütün bu programlara ebeveynlerin riskli durumları yaratan koşullarının azaltılmasına yönelik desteklenmesi, eğitilmesi son derece önemli.”

 

“Yüzde 50’den fazlasını hafif olgular oluşturuyor”

 

İSÜ Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Murat Sütçü, Türkiye genelinde 32 tane merkezin katıldığı, 16 Mart 2020 ile 15 Haziran 2020 arasında tanısı doğrulanmış 1156 Covid-19 olan çocuk hastayı irdeleyen bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirtti. Covid-19 teşhisi konulan 1156 çocuğun ilk üç ay dönemki verileri ve klinik seyir izlerinden oluşan verileri paylaşan Sütçü, şöyle konuştu:

“Kısaca bu çalışmanın verilerinden bahsedersek, çalışmamıza kattığımız çocukların ortalama yaşı 10.75 yıl idi. 1 yaşın altında 90 hasta 1- 3 yaş arasında 720 hasta ama en sık gördüğümüz aralık ise 6-12 yaş grubuydu. Bunu beraberinde sıklıkla izleyen yaş gruplarına baktığımızda 12-15 yaş ve 15 yaş üzeri olarak görmekteyiz. Yakınmalarda ateş ve öksürük ön plandaydı bunu bu arada azalan sıklıkla boğaz ağrısı, kas ağrısı, solunum sıkıntısı, ishal, karın ağrısı izlemekteydi. Hastaların yüzde 50'sinden fazlasını hafif olgular oluşturmakta bunu orta ve ağır olarak izlemekteydi. Ağır hasta popülasyona baktığımızda 100'de 1 civarında görmekteydik. Hastalarımızı irdelediğimizde 149 hastada kronik bir hastalık, altta yatan bir hastalık vardı. Bu hastalıklardan en ön plana çıkan grup ise astım ve akciğer hastalığı bul
unmasıydı. Yaklaşık 47 hastada bu bulguları gördük. 225 hasta hastaneye yatırıldı ve 19 hastanın yoğun bakım ihtiyacı oldu. 11 hastanın kronik hastalığı mevcuttu ve iki hastada bağışıklık yetmezliği vardı. 4 hastanın solunum cihazına bağlanması gerekti. İki hastayı da maalesef kaybettik.”

 

“Vakaların artmasında okullar ciddi bir kaynak değil”

 

Bilim Kurulu üyesi ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Tezer, Türkiye’deki çocuk hastalar hakkında bilgi vererek şunları söyledi:

“Genel anlamda baktığımızda vaka sayısı arttıkça çocuk vaka sayısı da artıyor. Artık çocuklar daha fazla etkileniyor anlamına gelmiyor bu durum ama oransal olarak bir artış var. Son verilere baktığımızda dünya genelinde 141 milyon insanın enfekte olduğunu 3 milyon ölümün olduğunu söyleyebiliriz. Çocuklar da Covid-19 oluyorlar bunu gördük. Dünyanın coğrafik bölgesinde yaşam şekline göre çocuklar total vakanın yüzde 1-8’ini oluşturuyor. Kız ve erkek çocuklar eşit oranda etkileniyor ve ağırlıklı ortalama 7 yaş gibi görünüyor. Çocuk hastaların yaklaşık yüzde 70’ini ise 10-18 yaş grubu çocuklar oluşturuyor. Nasıl bulaştığı konusuna gelince şunları söyleyebiliriz: Anne sütünde de virüs partikülleri gözüküyor ama bunların canlı olmadığını görüyoruz ve anne sütüyle bulaş olmuyor diyebiliriz. Anne pozitifse de gerekli önlemler alındıktan sonra emzirebilir. Çocuklarda temel bulaş genellikle bir yetişkinin indeks hasta olarak görüldüğü ev içi maruziyetten kaynaklanır. Okulların açılmasıyla çocuklarda bulaşın artması arasında direkt bir bağlantı olduğunu söyleyemeyiz. Bütün kurallara uyulursa okulların vakaların artmasında ciddi bir kaynak olmadığını söyleyebiliriz.”

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sürdürülebilir Gıda Platformu’na 8 Yeni Üye

Herkes için sağlıklı, güvenilir ve daha iyi gıda hedefi doğrultusunda gıda sistemlerinde değişimi hızlandırmak amacıyla kurulan “Sürdürülebilir Gıda Platformu” yeni üyeleri ile büyümeye devam ediyor. 

Gıda sektörüne, sorumlu üretim-tüketim mottosuyla ve bütünsel bir yaklaşımla öncülük etmeyi amaçlayan platform, gıda ekosisteminin kapsayıcılığı ilkesi ile değer zincirinde yer alan tüm kurumlarla birlikte çalışmayı hedeflemektedir.

Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından kurulan platforma üye olan markalar arasında; Aromsa, Balparmak, Chep Türkiye, Danfoss, Eker, Eriş Un, G&T Enerji, Hayat, İntertek, La Lorraine,Lesaffre, Leroy, Kalite Sistem Mérieux NutriSciences, Metro, Migros, Muratbey, Pınar, Reis, Sütaş, Uludağ İçecek, Ülker yer alıyor. Son olarak platforma katılan Schneider Electric, Tekfen Tarım, Signify, Nestle, Hero Türkiye, Abalıoğlu Yağ, Elif Plastik, CarrefourSa ile üye sayısı 29 oldu.

Gıda sistemlerinin daha iyi gelecek amacı ile sürdürülebilir olmasını hedefleyen kurumların bir araya geldiği platform Gıda Atığı ,Sürdürülebilir Tarım, Sürdürülebilir Gıda Ambalajı, İzlenebilirlik ve Şeffaflık, Geleceğin Gıda Sistemleri olarak 5 ana konuda çalışmalar yapıyor. Sürdürülebilir Gıda Platformu geçtiğimiz yıldan itibaren her ay gıda sektörü ve tüm paydaşlarını bilgilendirmek hedefi ile webinarlar da düzenliyor. Online düzenlenen webinarlar ile bir araya gelen Sürdürülebilir Gıda Platformu 27 Mayıs’ta Tarım Sektöründe Dijitalleşme webinarını gerçekleştirecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Süper Anneye En Güzel Armağan: Yükünü Hafifletmek

Pandemi ile değişen yaşamsal pratikler sebebiyle annelerin pek çoğu hem ev işleriyle tam zamanlı ilgilenen, hem de çocukların evden eğitim süreçlerine aktif katılan kişiler haline geldi. Evden çalışmak ve evde kalan çocuğun ihtiyaçlarını planlamak sanıldığı kadar konforlu olmadı. DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Klinik Psikolog Ceren Kurtay Doğan pandemi sürecinde annelerin taşıdığı zihinsel ve fiziksel yükü hafifletmenin önemine dikkat çekti ve pratikte yapılabileceklerle ilgili önerilerini paylaştı.

Pandeminin tüm dünyada en fazla kadınları ve özellikle de anneleri etkilediğine ilişkin birçok bulgu var. Salgın sürecinin ağır yüklerinden biri olan ev ve bakım işlerinin; kadınların omuzuna erkeklere oranla küresel çapta üç kat, Türkiye çapında ise beş kat daha fazla yüklenmiş olduğu saptandı. (Kaynak: UN Women Türkiye, Cinsiyete Duyarlı Covid-19 Yönetimi)

DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Klinik Psikolog Ceren Kurtay Doğan, pandemi sürecinin kadınlar ve özellikle de anneler için zorlu bir süreç olduğuna dikkat çekerek, annelerin hissettikleri tahammülsüzlük hissinin bir suç değil önlem almak yolunda önemli bir geri bildirim olduğunu belirtti. Ceren Kurtay Doğan, “Çocuğunuzla görev ve sorumluluklarınız dışında sohbet edebilir, sürekli çocuğunuzla vakit geçirmek zorunda olmadığınızı hatırlayarak ona kendi planını yapmak ve can sıkıntısını kendi kendine azaltacak yollar bulmak konusunda alan açabilir, sokağa çıkma kısıtlaması olmadığında birlikte doğaya çıkabilirsiniz. Eşinizden destek istemek de çocuğunuzla ilişkinizde çıkmaza girdiğiniz zamanlarda olduğu kadar işler yolundayken de devreye sokmayı deneyebileceğiniz bir kaynaktır. Bu konuda eşinizi veya size destek olabilecek kişileri eleştirmeden, şefkatle ve yüreklendirerek sisteme davet etmeye çalışabilirsiniz. Örneğin ‘Bu işler hep benim üzerimde bir gün de sen idare et, bıktım artık!’ demek yerine ‘Bugün ben çok yorgunum, günün kalanı için çocukları sen organize edebilir misin? Bunu çok iyi yapacağından eminim’ demek gibi” cümleleriyle önerilerini sıraladı.

Anne önce kendine bakmalı

Ceren Kurtay Doğan, bir annenin bakım veren rolünün ailenin tamamı için çok önemli olduğunu belirterek, kendine bakım vermeyen bir anne için bu rolün giderek zorlaşacağına dikkat çekti. Yapması gerekeni robotik bir şekilde yapan mutsuz bir annenin çocuklarına verdiği bakımda da duygusal teması koruyamayabileceğini ifade eden Doğan “Bu da ilişkiye mutlaka yansır. Saçlarınızı şefkatle tarayarak, uzun bir duş alarak, birkaç günlük yalnız bir seyahate çıkarak, kendinize güzel bir yemek ısmarlayarak kendinize bakım verebilirsiniz. Sizin için en doğru yöntemi yine siz bilebilirsiniz. Üstelik bu bir şekilde olmak zorunda da değil, hatta kendinize bakım verirken ne kadar çok yol deneyebilirseniz, o kadar iyi!” ifadelerini kullandı.

Süper kahramanlık varoluşa aykırı

Ceren Kurtay Doğan “İşler karışabilir, aksayabilir, bazen durabilir. Bu pandemi koşullarında da normal zamanda da gayet insani bir durumdur. Bazen yoruluruz, hiçbir şey yapmamak, durmak ve mola vermek isteriz. Bu insani durumları ve ihtiyaçları şefkatle kabul etmezsek bir gün gerçekten pes edebiliriz. Pes etmemek için mola vermek şarttır. Annelik çok uzun bir maraton, bu nedenle enerjiyi daha ilk metrelerde tüketmek makul bir plan olmaz. Sadece insan, kadın ve annesiniz, zaten bu roller süper bir varoluştur, süper kahraman olmaya çalışmak bu varoluşa aykırıdır” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İrem Derici: 'Dünya starlarından eksiğimiz yok…'

Pop müziğin sempatik sanatçısı İrem Derici'den muhteşem şov…

Jennifer Lopez’in 20 yıl önce (2001) çıkan 'Love Don’t Cost a Thing' şarkısının koreografisini 'Dünya Dans Günü’ne özel olarak yeniden canlandırdı.

Bir süredir Dans Fabrika’nın kurucusu Ömer Yeşilbaş’tan dans dersleri alan İrem Derici’ye video da 6 erkek dansçı eşlik etti. Amerikalı koreograf Darrin Dewitt Henson’e ait olan hip-hop dans koreografisini İrem Derici’nin yakın dostu Murat Joker çekti.

 

Pandemi biter bitmez şovlarını sahnesine taşımak istediğini söyleyen İrem Derici, “Dünya starlarından eksiğimiz yok; fazlamız var ama çok tembeliz. Ben bu düzeni bozmaya yeminliyim. Bu virüsten kurtulup, konserler başladığında elalem sahne şovunu görecekler' dedi. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

ETİ Çocuk Tiyatrosu ilk özgün tiyatro oyunu Mutluluk Denince Akla’yı çocuklar ile buluşturuyor

2000 yılından bu yana Edirne’den Hakkari’ye, Lefkoşa’dan Ankara’ya kadar yurtiçinde ve yurtdışında onlarca şehri dolaşarak 2,5 milyona yakın çocuğa ücretsiz oyunlarıyla tiyatro sevgisi aşılayan ETİ Çocuk Tiyatrosu, 12 bölümden oluşan, ilk özgün oyunu ‘Mutluluk Denince Akla’yı dijital kanallar üzerinden çocuklar ile buluşturuyor.. 

 

Mutlu olmak için sahip olunması gereken 12 temel bilgi ve değeri, eğlenceli ve eğitici bir şekilde çocuklara anlatmak üzere pedagog gözetiminde hazırlanan oyun serisi, profesyonel tiyatro sanatçıları tarafından sahnelendi. 15’er dakikalık bölümlerden oluşan ‘Mutluluk Denince Akla’ oyunu, her hafta yeni bir bölümü ile  EtiYoutube kanalından ve Blu TV’den  yayınlanacak.

 

OYUNUN HİKAYESİ

Hikayemizin tamamı Özgür'ün rüyasında geçer. Özgür, arkadaşları Deniz, Kerem ve Caner ile gidecekleri piknik için parktaki bankta onları beklerken uyuyakalır. Rüyasında karşısına farklı bir kıyafet içinde, elinde çeşit çeşit eski saatlerle dolu çantası olan «Mutlu Zaman Perisi» çıkar. Mutlu Zaman Perisi, Özgür’e sihirli bir saat hediye eder. Özgür, arkadaşları ile birlikte, her bölümde farklı maceralar yaşayarak mutluluk için gerekli olan on iki temel değeri keşfeder. Görevi ise her gün öğrendiği değeri saat 12’ye kadar sihirli saate söylemektir. Mutlu Zaman Perisi de her bölümde hayatın içinden farklı karakterlere bürünerek Özgür ve arkadaşlarına mutluluk değerlerini keşif yolculuklarında yardım eder.

 

 

ETİ EĞLENDİRİRKEN EĞİTECEK

Eğitici olduğu kadar çocuklara eğlenceli anlar yaşatacak olan Mutluluk Denince Akla oyununda karakterler ise şöyle; Özgür; Herkese yardım eden, dürüst ve çalışkan bir karakter. Deniz; Spor yapmayı seven, sevgi dolu ve cesaretli biri. Caner; Teknoloji ve bilim konusunda kendini geliştirmiş, sakin ve çekingen bir karakter. Kerem; Meraklı, haylaz ve kurnaz. Mutlu Zaman Perisi; Fantastik bir karakter olarak zamanın koruyucusudur. Asıl amacı zamanında edinilmesi gereken bilgileri çocuklara öğretmek ve bu farkındalığın oluşması sırasında da her bölümde hayatın içinden farklı karakterlerin kılığına girerek onların yanında olmak, yol, yön bulmalarına yardımcı olmaktır.  

 

HER BÖLÜM ÇOCUKLARA YENİ DEĞERLER KATACAK

Mutluluk Denince Akla’nın ilk bölümünde yardımlaşma ve paylaşmanın önemi anlatılırken ikinci bölümde çevreyi ve doğayı korumanın önemi aktarılıyorl. Üçüncü bölümde sağlıklı yaşam için hareketli olmanın vurgulanacağı oyunun dördüncü bölümünde geri dönüşüm ve tasarruf, beşinci bölümünde hayvan sevgisi, altıncı bölümünde dostluğun önemi, yedinci bölümde yaratıcılık ve üretkenlik, sekizinci bölümünde içindeki gücü göstermenin insan hayatına katacağı güzellikler anlatılıyor. 

 

Dokuzuncu bölümünde vazgeçmemenin, üşenmemenin ve ertelememenin eğlenceli bir şekilde çocuklara anlatılacağı Mutluluk Denince Akla oyununun onuncu bölümünde empati, hoşgörü ve adil olmak, on birinci bölümünde başarmak için çalışmak, on ikinci bölümünde ise hayal etmenin gücü işleniyor. 

 

 

Künye Bilgisi: Yazan – Yöneten: Ünsal Sicilli

Müzik: Caner Anar

Dekor – Kostüm Tasarım: Evren Savaş

Oynayanlar: Aylin El, Ali Ulvi Gülşen, Dilara Akan Gülşen, Hüseyin Yıldırım, Yasin Akgül

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çeklerin İbraz Süresi Değil Takip Süresi Ertelenmeli!

30 Nisan 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan kanun değişikliği ile Mayıs sonuna kadar vadesi olan çeklerin ibraz süresinin ertelenmesinin imalat sanayine etkilerini değerlendiren Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün: “Sektörümüz başta olmak üzere tüm imalat sanayi kollarında artan hammadde fiyatları işletme sermayesi ihtiyacını arttırmışken, işletmelerin nakit akışını daha da bozacak böylesi bir adım sanayide çarkların durması anlamına gelecektir” dedi.

Düzenleme ile çek ibrazı ertelenirken işletmelerin bankalara olan kredi ödemelerine yönelik hiçbir çözüm geliştirilmemiş olduğunun altını çizen Selçuk Gülsün, “Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta ise ülkemizde imalat sanayinin kullandığı hammaddenin büyük bir bölümünün ithalata dayalı olduğudur. Plastik sektörü gibi bazı üretim dallarında ithal hammaddenin toplam tüketim içerisinde payı 85’e kadar çıkmaktadır. Ne bu ürünlerin ticaretini yapan tüccarların, ne ithalatı doğrudan kendisi yapan sanayicilerimizin yurtdışında yerleşik üreticilere olan ödemelerini bekletme şansı yokken alacaklarının ertelenmesi akıl alır bir yaklaşım değildir. Devletimizin bu zor günlerde çekini ödemekte güçlük çeken sanayicimizi ve esnafımızı desteklemesi sosyal devlet yaklaşımının bir gereği olmakla birlikte bu destek devletin kendi kaynakları ile sağlanmalıdır” dedi.

İbraz Değil Karşılıksız Çeklerin Takibi Ertelenmeli

Ülkemiz ticaretinde vadeli ödemenin çok yaygın olduğunu belirten Gülsün: “En yaygın olarak kullanılan vadeli ödeme aracı ise çek olarak karşımıza çıkmakta. İşletmeler finansal nakit akışlarını planlarken bu çeklerin vadesinde ödeneceğini öngörerek planlama yapıyor. Söz konusu düzenleme ile 1 ay süresince tüm çeklerin ibraz süresinin ertelenmesi ise işletmelerin finansal yapısının tamamen çökmesi anlamına gelecektir. Bu sebeple söz konusu düzenlemede hızla bir değişikliğe gidilerek çeklerin ibraz süresinin değil karşılıksız çıkan çeklerin takip süresinin ertelenmesi gerekmektedir. Bu sayede sanayimizde ve ticaretimizde finansal yapı bozulmayacaktır. Aksi durumda bir domino etkisi ile tüm imalat sanayinin kilitlenmesi ile karşı karşıya kalabiliriz” dedi.

Mükemmel Fırtınaya Zemin Hazırlanmış

Sözlerine devam eden Selçuk Gülsün, “Pandeminin tedarik zincirini bozması ve küresel hammadde sağlayıcılarının mücbir sebep ilan ederek üretimi kısması neticesinde girdi maliyetlerinin tarihi zirvelerde gerçekleştiği böylesi bir dönemde işletmelerin nakit akışını bozacak olan bu düzenleme adeta mükemmel fırtınaya zemin hazırlamaktadır. Ülkemizde işletmelerimizin sermaye yetersizliği bilinen bir gerçektir. Bu sebeple birçok işletme geniş ticari alacaklar ile hayatını sürdürmektedir. Bu ticari alacakların akışını 1 ay gibi uzun bir süre boyunca erteleyecek bu düzenleme işletmeleri toparlanması zor bir krize itmektedir. Her zaman söylediğimiz gibi bu gibi düzenlemeler daha hazırlanma aşamasındayken sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile istişarelerde bulunulması büyük önem arz etmektedir” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hayalet ağlar geri dönüştürülerek beyaz eşya üretilecek

Hayalet ağlar geri dönüştürülerek beyaz eşya üretilecek

Deniz yaşamının en büyük tehdit unsurlarından “Hayalet Ağlar”, plastik makinaları sektöründe faaliyet gösteren Şenmak Makina sponsorluğunda geri dönüştürülerek ikincil hammadde olarak ülke ekonomisine kazandırılacak.

Marmara Adaları Hayalet Ağlar Projesi ile Balıkesir Marmara Adaları Bölgesinde 25 lokasyondan çıkarılacak 95 basketbol sahası büyüklüğündeki 40 bin metrekare hayalet ağ ile sucul ekosisteme önemli katkı sağlanması hedefleniyor. Çıkarılacak ağlar geri dönüştürülerek ikincil plastik hammadde olarak ülke ekonomisine kazandırılacak.

Şenmak Makina Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci’nin girişimleri ile Temmuz 2020’de başlayan Marmara Adaları Hayalet Ağlar Projesi, dalgıçlar eşliğinde yapılan ön çalışmalar neticesinde tespit edilen 25 lokasyonda gerçekleşiyor.

Çalışmaların tüm parametreleri, Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyeleri ile Balıkesir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü personeli tarafından değerlendirilirken, Doç. Dr. Dilek Türker, Su Ürünleri Mühendisi Abdulkadir Ünal, Dr. Ahmet Öztener, Uzman Biyolog Kadriye Zengin tarafından hazırlanan proje raporu ise Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan uygunluk onayı aldı.

Çıkarılacak ağların bertaraf tesislerinde imha edilmesi yerine, ikincil hammadde olarak sanayide kullanılmasını, ekonomiye kazandırılmasının hedeflendiği projede, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da “plastik nitelikli olan atıkların atık kodlarına uygun olarak ekonomiye tekrar kazandırılması” için onay verdi. Marmara Adaları Hayalet Ağlar Projesi kapsamında çıkarılacak olan hayalet ağlar, geri dönüşüm firmalarında dönüştürülerek beyaz eşya üretiminde kullanılacak.

Her yıl 640 bin ton hayalet ağ denizlere terk ediliyor

Balıkçıların, avlanırken ağlarını deniz dibindeki kayalıklara takması sonucu denize bırakmak zorunda kaldığı hayalet ağlar uzun bir mesafe boyunca, yıllarca akıntıyla sürüklenerek ve önüne gelen her şeyi tam bir katil gibi avlayarak hareket ediyor. Küçük balıkları yakalayıp onların avcılarını da bölgeye çeken ağlar, köpek balıkları, deniz kuşları gibi her yıl milyonlarca hayvanı öldürmekten sorumlular. Hayalet ağlar, canlı mercanları dolaştırarak, resifleri boğarak ve resif ortamlarına parazitleri ve istilacı türleri çekerek daha fazla hasara neden oluyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerine göre; her yıl 640 bin ton hayalet ağ denizlere giriyor ve 100 metrelik hayalet ağ, en az 300 deniz canlısının ölümüne sebep oluyor.

Sucul ekosistem tehdit altında

Sağlamlıkları ile öne çıkan ağların üretiminde kullanılan plastiklerin insan hayatının önemli bir parçası olduğuna dikkat çeken Şenmak Makina Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, üstün özellikleri sebebiyle insan hayatına değer katan plastiklerin yanlış ve bilinçsiz kullanılması sonucu çözünüp kaybolmasının uzun yıllar alabildiğine dikkat çekerken, bu durumda yapılması gerekenin, plastiğin çöp olmasının önüne geçmek olduğunu söylüyor.

Her geçen gün fakirleşen sualtı yaşama ve balıkçılık faaliyetlerine katkı sağlamak için yola çıktıklarını belirten Semerci: “Balıkesir’in Marmara Adalar Bölgesindeki 25 noktadan hayalet ağları çıkararak sucul ekosisteme katkıda bulunacağız. Çıkarılacak ağ atıklarını atık olmaktan kurtarmak için geri dönüştürerek yeniden kullanımını sağlayacağız. Projemizle hem denize borcumuzu ödeyelim hem de örnek olalım istiyoruz. Marmara Adaları Yapay Resif Projemiz ile çıkaracağımız yaklaşık 40 bin metrekare ağ, bir geri dönüşüm tesisinde proses edilecek ve bir beyaz eşya üreticisinde işlenerek günlük yaşamımızın ayrılmaz parçaları olan beyaz eşyaya dönüşecek.” açıklamasında bulundu.

Semerci: “Proje Marmara Denizinden başlayarak ülke geneline yayılmalı”

Ülke nüfusunun yüzde 30’undan fazlasına ev sahipliği yapan Marmara Bölgesi ve Marmara Denizi’nde çok büyük bir kentsel baskı ve ulaşım trafiği olduğuna dikkat çeken Semerci, hayalet ağların deniz tabanını örterek fauna ve floraya ciddi zararlar verdiğini belirtirken sözlerini şöyle sürdürdü: “Son yıllarda azalan balık popülasyonuyla, bunun çok vahim bir konu olduğunu artık sadece bilmekle yetinmiyor, yaşıyoruz da. Projemiz ile kamuoyunda Marmara Bölgesi’nden başlayarak ulusal bir farkındalık yaratmak istiyoruz. Denizlerimizde yıllarca sürüklenerek önüne gelen tüm canlıları katleden hayalet ağlar, denizlerimiz ve türlerin popülasyonu için ciddi tehdit oluşturuyor, bu sorunun kaynağı biziz, biz çözmeliyiz.”

Marmara Adaları Hayalet Ağlar Projesi; Marmara Adası Gündoğdu Köyü Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği’nin desteği ile, Şenmak Makina’nın sponsorluğunda, Balıkesir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülüyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Akfen GYO Mart Ayı Gelirleri Yüzde 226 Arttı

Tüm dünyada devam eden koronavirüs salgınına karşı Akfen Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın (GYO) gelirlerinin korunması için 2021 yılıyla birlikte varlık portföyünün Bodrum Loft Tatil Köyü ve Isparta ile Kütahya Öğrenci Yurtlarıyla zenginleştirilmesi, şirketin gelirlerini rekor oranda artırdı.

 

Akfen GYO’nun aylık kira gelirleri Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 226 artışla 14.9 milyon TL’ye çıkarken, TL bazında 2021’in Ocak-Mart dönemini kapsayan ilk çeyreğindeki gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre 74 oranında artışla 33,2 milyon TL olarak gerçekleşti.

 

Tüm dünyada devam eden koronavirüs salgınına karşı Akfen Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın (GYO) gelirlerinin korunması için 2021 yılıyla birlikte varlık portföyünün Bodrum Loft Tatil Köyü ve Isparta-Kütahya Öğrenci Yurtları ile zenginleştirilmesi, şirketin gelirlerini rekor oranda artırdı.

Buna göre Akfen GYO portföyüne 2021 yılında eklenen Bodrum Loft Tatil Köyü ve Isparta-Kütahya Öğrenci Yurtları varlıkları ile birlikte güçlenen şirketin TL bazında gerçekleşen toplam kira gelirleri Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 226 artış göstererek 14.9 milyon TL’ye çıktı. Aynı dönemde Euro bazındaki artış ise yüzde 151 artışla 1,6 milyon Euro oldu.

 

2021 İLK ÇEYREKTE 33,2 MİLYON TL GELİR YAZDI

 

Akfen GYO, güçlendirilmiş portföyünün etkisiyle 2021 yılı ilk çeyrek döneminde de olumlu sonuçlara imza attı. Buna göre 2021’in ilk çeyreğinde TL bazında geçen yılın aynı dönemine göre 74 oranında artışla 33,2 milyon TL gelir sağlandı. İlk çeyrek gelirleri Euro bazında yüzde 32 artışla 3,7 milyon Euro’ya çıktı.

Akfen GYO’nun, dünyanın önde gelen otel zincirlerinden Accor tarafından işletilen Türkiye’deki 15 Ibis ve Novotel marka otellerinden elde ettiği toplam kira de artış gösterdi. Buna göre 15 otelin geliri 2021 yılının Mart ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, Euro bazında 58,4 artışla 302 bin EuroTL bazında ise 90,7 oranında artışla 2.7 milyon TL’ye ulaştı. Rusya otellerinden elde edilen toplam kira geliri ise Mart ayında Euro bazında 307 artışla 121 bin Euro olarak gerçekleşti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Pirelli'nin en sert lastiği 2021'de ilk defa F1 Portekiz Grand Prix'de piste çıkıyor

LASTİKLERİ SEÇME NEDENLERİMİZ 

  • Serinin ortasından aynı lastiklerin (C2, C3 veC4) önerildiği iki yarışın ardından Portekiz için en sert C1 hamurlu P Zero Beyaz sert, C2 hamurlu P Zero Sarı orta ve C3 hamurlu P Zero Kırmızı yumuşak lastikler seçildi. 2020’de aynı seçeneklerle önerilen lastiklerin seçiminde pistin özellikleri belirleyici oldu. Portimao pisti, geçtiğimiz Ekim ayında Formula 1 programına ilk kez dahil edilmesinden oldukça kısa bir süre sonra tekrar yarış takviminde yer alıyor.
  • Geçen yıl Portekiz (ve Türkiye) için tahsis edilen lastiklere bir set sert lastik eklenirken bir set yumuşak lastik azaltıldı. Bu yıl, Portekiz’de sezon boyu uygulanan standarda dönülüyor; sekiz yumuşak, üç orta ve iki sert lastik seti tahsis ediliyor.
  • Yılın bu döneminde Algarve’de hava oldukça sıcak olabiliyor. Özellikle pistin yer aldığı denizden uzak bölgede sıcaklığın 20 dereceyi aşması beklenebilir. Geçen sene yarış serin koşullarda ve zaman zaman hafif yağmur altında koşulmuştu.

 

PİST ÖZELLİKLERİ 

  • Portimao, 2008 gibi nispeten yakın bir zamanda açılmasına rağmen klasik bir pisti andırıyor. Değişen eğimlerin bol olduğu pistin düzeni de hata affetmiyor. Pistin oldukça geniş olması ise farklı dizilimleri mümkün kılıyor ve geçişlerde de yardım ediyor.
  • Farklı viraj türlerinin yanı sıra uzun bir düzlük içeren pist, otomobilin tüm yetkinliklerini test ediyor. Lastiklere yanal ve boyuna talep yüklerken yoğun frenleme de gerektiriyor. İlk Formula 1 yarışına geçen yıl ev sahipliği yapan pist, önceki yıllarda testler için kullanıldı.
  • En zorlu dönemeçlerden biri olan Portimao virajı, İmola Grand Prix’sindeki Acque Minerali’ye benziyor. Bu iki ortalı sağa dönüşlü virajın yanı sıra Portimao pistindeki virajların pek çoğunun kör olması da zorluğu artırıyor.
  • Geçen yılki yarışta yeni olan zemin, çok düşük yol tutuşuyla şaşırtmıştı. Bu sene asfaltın olgunlaşmasıyla yol tutuşu artmış olabilir.
  • Tek pit stop ve orta – sert stratejisinin kazandığı 2020 yarışında Lewis Hamilton kariyerinin 92 şampiyonluğunu alarak rekor kırdı. Lastik aşınmasının ve bozulmasının yeterince düşük olması, Esteban Ocon’un 53 turu orta lastikle tamamlayabilmesini sağladı.

 

MARIO ISOLA – F1 VE OTOMOBİL YARIŞLARI DİREKTÖRÜ 

“Lastik yönetimi ve daha sert hamurların çalışma aralıklarında kullanılabilmesini sağlamak, bazı nedenlerle geçen yıl Portimao yarışının önemli temalarından biriydi. Ancak bu yıl farklı hava koşulları ve muhtemelen değişim geçiren pist yüzeyi bambaşka bir zorluk olabilir. Yeni lastik yapısı, 2021'in ilk iki yarışında iyi bir performans gösterdi. Şimdi de serinin en sert hamuru ilk kez piste çıkıyor. Bu seçenekler, pistin lastiklere yüklediği ve daha sıcak havayla artan benzersiz taleplere yanıt vermek için tercih edildi. Geçen yılki yarışta her üç hamur farklı stratejilerle kullanıldı. Hava serin ve rüzgarlı, zaman zaman hafif yağmurluydu; pist koşulları da hafta sonu boyunca değişkenlik gösterdi. Yeni zemin düşük yol tutuşunu etkileyen temel unsur olurken ısınma ve tanelenme, lastik performansı açısından belirleyici iki etken oldu.” 

 

MİNİMUM BAŞLANGIÇ BASINÇLARI (düz yarış lastikleri)

EOS EĞİM LİMİTİ

 

21.0 psi (ön) | 

19.0 psi (arka)

-3.25° (ön) | 

-2.00° (arka)

 

DİĞER PİRELLİ HABERLERİ 

  • Pirelli’nin tek lastik tedarikçisi olduğu Dünya Ralli Şampiyonası’nın &uum
    l;çüncü etabı geçen hafta Hırvatistan’da asfaltta koşuldu. Yarışı kazanan Toyota pilotu Sebastien Ogier oldu.
  • Pirelli’nin 11 sezondur tek lastik tedarikçisi olduğu GT World Challenge Europe, bir süre önce Monza’nın ıslak zemininde açılışını yaptı. Porsche, pilotları Klaus Bachler, Matteo Cairoli ve Christian Engelhart ile yarışı kazandı.
  • 2022 yılının 18 inç lastikleri için test programı, Grand Prix’nin ardından İmola’da devam etti. Teste katılan Mercedes pilotları Lewis Hamilton ve Valtteri Bottas, yeni kauçuğu ilk kez denedi.
  • Bir süre önce Barcelona’da gerçekleştirilen Formula 2 ve Formula 3 testlerinde Felipe Drugovich (UNI-Virtuosi), Formula 2’nin, Victor Martins (MP Motorsport) ise Formula 3’ün en iyi zamanlarını yaptı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

TAV, Almatı Havalimanı’nı işletmeye başladı

TAV Havalimanları, Kazakistan’ın ana giriş kapısı Almatı Havalimanı’nın işletmesini devraldı. Sekiz ülkede 15 havalimanı işleten TAV, 200 milyon dolar yatırımla modern “İpek Yolu”nun başlıca merkezlerinden Almatı’nın kapasitesini iki katına çıkaracak.   

 

TAV Havalimanları, Kazakistan’ın ticari başkenti ve en yoğun trafiğe sahip havalimanı olan Almatı’nın işletmesini devraldı. TAV ve VPE Capital’in oluşturduğu konsorsiyum, Mayıs 2020’de Almatı Havalimanı ve bağlantılı yiyecek-içecek ve yakıt işletmelerini satın almak üzere imza atmıştı. TAV’ın konsorsiyumda yüzde 85 payı bulunuyor.

 

Ülkenin güneydoğusunda bulunan Almatı, modern İpek Yolu olarak tabir edilen ”Kuşak ve Yol” projesinin önemli bir merkezinde yer alıyor. Ülkenin toplam yolcu trafiğinin yarısı Almatı Havalimanı’ndan geçiyor.

TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener “Asya ve Avrupa arasındaki ana transit merkezlerinden biri olan Kazakistan’ın Almatı Havalimanı’nı satın alarak portföyümüze eklemekten mutluluk duyuyoruz. Asya’dan Avrupa ve Afrika’ya doğru havadan kurulan modern ‘İpek Yolu’nun önemli duraklarından birini işletmeye başladık. Havacılık tarihinin en ciddi krizlerinden birinin içinden geçerken bu projenin yurtdışı finansmanla tamamlanması, TAV’ın kredibilitesini göstermesi açısından da ayrıca önem taşıyor.  

Orta Asya’nın coğrafi ve ekonomik olarak en büyük ülkesi olan Kazakistan, Türkiye ile köklü ilişkilere ve yaklaşık 3 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip. Kazakistan ve Türkiye arasındaki ticari ve turistik ilişkilere ve her iki ülkenin ekonomilerine çok ciddi bir katkımız olacağına inanıyoruz.

Atalarımızın Anadolu’ya göçünden önce yaşadığı topraklarda, Altay ve Tanrı dağlarının eteklerindeki bir havalimanını işletiyor olmanın verdiği hisler de bizi ayrıca gururlandırıyor. Havalimanı yapımı ve işletmeciliğindeki 21 yıllık bilgi birikimimizi kullanarak, yapacağımız yatırım ve pazarlama faaliyetlerimizle birlikte Almatı havalimanını bölgenin en önemli Havalimanlarından biri yapacağız.” dedi.

Kargo merkezi

Ülkenin bayrak taşıyıcı havayolu Air Astana’nın ana üssü olan Almatı Havalimanı 2019’da önceki yıla göre yüzde 13 artışla 6,4 milyon yolcuya hizmet verdi. 2020’de pandemi kısıtlamaları nedeniyle 3,6 milyon yolcuya hizmet veren havalimanı buna karşın yılı karla kapattı.

Bek Air, SCAT Airlines ve Qazak Air de havalimanını üs olarak kullanıyor. Türk Hava Yolları ve Pegasus’un İstanbul ve Almatı arasında düzenli direkt uçuşları bulunuyor.

2019’da 26 yolcu ve sekiz kargo havayolu Almatı’dan uçuş düzenledi. Yolcu trafiğinin yarısını Air Astana üstlenirken kargoda ilk sırada THY yer alıyor.

1935'te faaliyete geçen Almatı, trafik açısından Orta Asya'nın en yoğun havalimanı konumunda. Havalimanının iki pisti bulunuyor.

Yeni terminal yatırımı

Konsorsiyum satın alma işlemi için 365 milyon dolar ödeyecek. Pandemi nedeniyle etkilenen trafiğin geri dönüşüne göre önümüzdeki yıllara yayılan şekilde 50 milyon dolar daha ödeme yapılacak.

TAV, yaklaşık 200 milyon dolar yatırımla yeni bir dış hatlar terminali inşa edecek. Yeni terminalin iki ila üç yıl içinde tamamlanarak devreye girmesi planlanıyor. Yeni terminalle birlikte havalimanının kapasitesi ikiye katlanarak yıllık 14 milyon yolcunun üzerine çıkacak.

Hisse alım bedelinin yarısı ve yeni terminal yatırımının tamamı için Uluslararası Finans Kurumu (IFC) ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) finansman sağlayacak. Finansman anlaşmasının bu yılın üçüncü çeyreğinde imzalanması öngörülüyor.

Orta Asya’nın ekonomik merkezi

Kazakistan'ın eski başkenti olan Almatı, ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 20’sini üretiyor ve 2 milyon nüfusuyla en büyük şehri.

Toplam nüfusu 18,9 milyon olan Kazakistan 2,7 milyon kilometrekareyle dünyanın yüzölçümüne göre dokuzuncu en büyük ülkesi.  

Türkiye vatandaşları Kazakistan’a 30 güne kadar vizesiz seyahat edebiliyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı