Aylık arşivler: Mayıs 2021

Mesut Ergin: “Karardan acele geri dönülmeli”

Başkan Ergin, alınan bu karardan ivedilikle geri dönülmesi gerektiğini söyledi. Bölgeyi bu şekilde hunharca kullanmanın ne insanlığa ne de vicdanlara sığmadığını hatırlatan Belediye Başkan Ergin, maden ocağının bu ısrarından vazgeçmesi gerektiğini, işletmenin doğaya verdiği zararların önüne geçilebilmesi için kapatılması gerektiğini dile getirdi. Başkan Ergin, 15 Nisan tarihinde Balıkesir İl Mera Komisyonu’nun oybirliğiyle aldığı kararın uygulanmasının takipçisi olacaklarını ifade etti. Ergin, Ayvalık Belediyesi, çevre koruma ve sivil toplum örgütleri tarafından Bilfer Madencilik şirketine, madenin ilk alınan işletme izninin ve ÇET raporlarının iptali için açılan davaların sürdüğünü ve bu davaların sonuna kadar takipçisi olacaklarını hatırlattı.

 

Kimselere duyurulmadan alınan kararın uygulanmasının söz konusu olamayacağını vurgulayan Başkan Ergin, “Çevreye verdiği zarar nedeniyle Ayvalık Belediyesi, çevrede yaşayan köylüler ve STK’ların gerek sahada gerekse hukuk yoluyla, kapatılması için, yıllardır mücadele ettiği Bilfer Madencilik, köyün kalan son merasına da göz dikmiş, burayı da atık sahasına eklemek için başvuruda bulunmuştu. Nisan ayında alınan kararla Karayıt Köyü’nde madencilik firmasının depolama alanlarını büyütmek amacıyla yaptığı tahsis değişikliği başvurusu komisyon tarafından uygun görülmemişti. Bir hafta içinde ne değişti de aksi yönde bir karar alındı. Mera alanlarının yem parası karşılığında şirkete devredilmesine tepkisiz kalacağımızı kimse düşünmesin. Hukuk yolumuz açık, sonuna kadar kullanacağız” dedi.

 

8 Ekim 2019 tarihinde konunun Balıkesir Büyükşehir Belediye Meclisine taşıyan Başkan Ergin "Ayvalık ilçesi Karaayıt Köyü Mevkiinde işletilen “Ayazmant Demir Cevheri Zenginleştirme Tesisi”nden kaynaklanacak atıklar için Bilfer Madencilik ve Turizm A.Ş. tarafından yapılması ve işletilmesi planlanan “Ayvalık Bilfer Atık Düzenli Depolama Tesisi Projesi” hususunda ÇED Toplantısının yapılmaması ve söz konusu firmanın maden ruhsatının iptali için Ayvalık Belediyesi ile işbirliği yapılarak gerekli girişimlerde bulunma hususunda Meclisimizce tavsiye kararı oybirliği ile kabul edilmiştir" şeklinde alınan kararı da hatırlattı.

 

Ayvalık Karaayıt köyü yerleşim alanının dibinde demir madeni işletmesinin bulunmasının turizm beldesi Ayvalık’a hiç yakışmadığına değinen Başkan Ergin, bu alan ile ilgili geçmişte de köylüler ile birlikte tepkilerini dile getirdiklerini hatırlattı.  Ağır metallerin biriktiği depolama alanında duvarların yıkıldığını, istiap hattının çoktan aşıldığını ve bu zehirli suların dereye karıştığını ifade eden Başkan Ergin, “Genişletmek istedikleri depolama alanlarına itirazlarımız oldu. Bu anlamda köylümüzle beraber gelip gerekli tepkileri koyduk. Bu su Ayvalık’ın Madra Barajı dediğimiz özellikle sulama amaçlı olarak kullanılıyor. Bu ağır metalleri taşıyan sular Madra Barajı’na kadar gitmektedir. Burası su havzalarının bulunduğu bir bölge özellikle, bu ağır metallerin biriktirildiği duvar yıkılmış vaziyette. Ve bu duvarın yıkılması sonrasında hemen dibindeki dereye ağır metaller suya karıştı. Bizim amacımız da, şuan yaşanan durumların önüne geçebilmekti.” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

AK Partili Çapçı’dan Foça Belediyesi’nin 2 yıl değerlendirmesi

Yerel seçimlerin ardından geçen 2 yıl sonunda, AK Parti Foça İlçe Başkanı Ethem  Ali Haydar Çapçı, Fatih Gürbüz yönetimindeki Foça Belediyesi’nin çalışmaları hakkında değerlendirmede bulundu.  Teşebbüs ve mülkiyet gelirlerin 3 milyon 704 bin TL  gelirin kabul edilemez boyutta olduğunu ifade eden Başkan Çapçı, ‘’Foça Belediyesi’ne ait işletme ve gayrimenkuller bir çok eş değer belediyede yoktur. 729 adet irili ufaklı (arsa, tarla, konut, hizmet binaları, çayır-otlak, otogar, dükkanlar, iş yerleri, spor salonları, diğer konutlar, ağaçlandırılmış alanlar, sağlık evleri, okullar, kurs merkezleri, parklar, yeşil alanlar) Foça Belediyesi’ne ait bu gayrimenkullerden  optimum gelir sağlanamamıştır. Bu gayrimenkullerin örnek tip projeler uygulanarak gençlerimize istihdam alanları açılabilir ve belediyeye ciddi gelir kazandırılabilirdi. Foça Belediyesi’nin sosyal belediyecilikten uzak ekonomik politikaları da göze çarpmaktadır.  Ayrıca, 92 adet tarladan icar yoluyla gelir elde edebilir ya da organik tarım ile ilgili projelerde uygulama alanı olarak kullanılabilirdi.’’ dedi.

 

Kendi reklamlarına ayırdıkları para ile kadın ve ailelere ayırdıkları para arasında dağlar var..

 

Kendi PR çalışmalarına ayırdıkları bütçeleri hizmete ayırmadıklarını ifade eden AK Parti Foça İlçe Başkanı Ethem Ali Haydar Çapçı, ‘’Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü’nün yapmış olduğu gider yaklaşık 35.000 nüfuslu bir bölge için komik sayılabilecek bir rakam olan 9 bin 509 TL’lik bir bütçe ayrılmış olması, sosyal belediyecilik anlayışı ile örtüşmemektedir. Ancak, PR çalışmaları söz konusu olduklarında bütçede cömert bir yer ayırdıkları gözden kaçmamaktadır. Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün yapmış olduğu 3 milyon 526 bin TL’lik harcamanın hangi kişi, kurum ya da kuruluşlara harcandığı da muammadır. Çünkü Foça’nın ulusal veya uluslararası platformda basın yayın halkla ilişkiler veya reklama harcayacak ciddi etkinlikleri olmamıştır. Ağızlarını her açtıklarında kadın ve aile değerlerinden bahsedenlerin, söylem ve eylem birlikteliğinin olmadığı ortadır. Yaptıkları algı operasyonundan başka bir çalışma değildir.’’ dedi.

 

Yıllardır bitirilemeyen projeler var…

 

‘’Faaliyet raporunda sözü edilen 4 projede, yıllarca CHP belediyeleri tarafından, her seçim programında gündeme gelmiş, seçim vaadi olarak meydanlarda, broşürlerde yer almıştır. Tüm bunlara rağmen, sözü edilen bu projeler bir türlü hayata geçirilememiş hatta bazıları projelendirilememiştir.’’ diye sözlerine devam eden AK Partili Çapçı, ‘’İngiliburnu ve Fenerburnu projeleri hem A1 (Arkeolojik SİT) hem de D1 (Doğal SİT) alanlar olması sebebiyle güç ihtimallerdir. Foça Kalesi 2. etap projesi de 8 yıldır devam etmekte ve sonuçlanamamaktadır. Foça Kalesi projesi desteklenmeli bir an önce Foça’ya kazandırılmalıdır.  Sahil bandı projesi kentin ihtiyacıdır, bu proje de Foça’nın çehresini vizyonunu değiştirecek önemli bir projedir. Ancak bir kazma dahi vurulmamıştır. Eski garaj alanının yıkılarak bir an önce yeşil alana ve ören alanına dönüştürülmesi, kent merkezinde atıl, hantal ve çirkin görüntülerin bertaraf edilmesini sağlayacaktır. Ayrıca özellikle kent merkezindeki arastalar, dar sokaklar, sokak düzenlemeleri, aydınlatma ve peyzaj düzenlenmeleri yapılarak, tarihi dokunun da korunarak kente kazandırılmalıdır. İlçemiz ne yazık ki yerel yönetim tarafından hizmet alma noktasında durma noktasına gelmiştir.’’ dedi. 

 

Sokak hayvanları için sözleri seçim meydanlarında kalmıştır…

 

Foça’da yaşayan sokak hayvanları için seçim meydanlarında verilen sözlerin hayata bir türlü geçmediğini ifade eden AK Parti Foça İlçe Başkanı Ethem Ali Haydar Çapçı, ‘’Foça’da yaşayan sokak hayvanları için yapılması planlanan barınak, CHP’li Belediye Başkanlarınca her seçim programına almasına karşın, bir türlü gerçekleştirilememiştir. CHP’li Belediye yönetimleri, seçim öncesi bunun sözünü verip yerine getirememişlerdir. Hayvan severleri karşılarına almamak için bu projeyi ele almamışlardır. Halbuki sağlıklı, çağdaş hayvan barınakları ve yaşam alanları oluşturularak, planlı kısırlaştırma işlemleri yapılmalı hem halk sağlığı hem de hayvanların sağlığı korunmalıdır. İlçemizde birçok gönüllü hayvan sever vatandaşımız, oluşturulacak bu barınak ve yaşam alanlarında, hem gönüllü olarak çalışabilir, ihtiyacı olanlar da burada istihdam edilebilir. Sadece 2020 yılında ilçede insanların sokak hayvanlarının uğradığı saldırı ve ısırılma vakası 3 bini geçmiştir. Halk, akşam veya gece sokağa çıkamaz hale gelmiştir.’’ dedi.                                        

 

İş bilmemezlikleri ilçede hayatı çileye dönüştürmüştür…

 

‘’Foça Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin (İZSU) ortaklaşa yürüttüğü Kent içindeki temiz su, pis su, elektrik, telefon ve internet hatlarını yenileme çalışması başarısızlıkla sürdürülmektedir.’’ diye sözlerine devam eden Başkan Çapçı, ‘’Tam bir plansızlık, tam bir zamanlama hatasıdır. Bazı firmalara ihale edilen yol kaplamalarının kaldırılması, kazı çalışmaları ve yeni hatların döşenmesi sırasında aynı yolların defalarca kazılarak, döşendikten sonra da kapatılmaması büyük sıkıntıları beraberinde getirmektedir. İhaleyi alan firmaların plansız ve rastgele çalışmaları ilçe trafiğini zora sokmaktadır. Kapatılamayan yollar ve alanlardaki toz, toprak, çamur ve lakalar vatandaş için eziyete dönüşmüştür. Bir yılı aşkın bir süredir devam eden çalışmalar nedeniyle, bazı sokaklarda ve yollarda yürümek bile sorun haline gelmiştir. Yüklenici firmanın sürekli su hatlarına verdiği zararlar nedeniyle kentte bazı mahallelerde su kesintileri onarım çalışmaları nedeniyle en üst seviyeye yükselmiştir. Bu sorunun tek çözümü farklı 2 ihalenin zamanlamasını, örtüştürmektir. Döşeme çalışmaları biten yerlerin zaman kaybetmeden kapatılıp kaplanması gerekmektedir. Vatandaşın bu eziyetten kurtulması için planlı, programlı doğru zamanlamalı ve senkronize çalışma takv
imidir. Sonuç olarak 35 yıldır yenilenemeyen su hatlarının, kendilerinin başarısıymış gibi vurgulanması gerçeği yansıtmamaktadır. 35 yıldır alınan su paralarının karşılığında çok gecikmiş, önceden yapılması gereken bir hizmettir. Fevzipaşa Mahallesi’ndeki fosseptiklerin 21 yıldır arıtma sistemine bağlanmamasını İzmir 2 No’lu Kültür Ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun izni yokmuş gibi lanse edilmiş, şimdi ise bu engeli kendileri aşmış gibi gösterip, geç kalınmış hizmetin, kendileri sayesinde aşıldığını iddia etmektedirler.’’ dedi.

 

Koskoca kayıp 2 yıl 

 

Foça’nın diğer turistik ilçelerden yerel yönetiminin başarısız yönetimiyle geri kalmasına neden olduğunu ifade eden AK Parti Foça İlçe Başkanı Ethem Ali Haydar Çapçı, ‘’Foça Belediyesi’nin 2 yıllık çalışmaları, Foça için heba edilmiş koskoca kayıp iki yıldır. Kendilerinin seçim sloganı olan ‘Martın sonu bahardır’ söylemini gerçekleştiremiyorlar. Bu zihniyetin vaat ettiği bahar, 35 yıldır bir türlü gelemedi. Bu gidişle gelmesi pek yakın görünmüyor. Her geçen gün ileri gitmesi gereken ilçemiz, geri sayan bir ilçeye dönüştü. Foçalı hemşehrilerimiz için bu gidişata son vermek adına, her zaman yerel yönetimin daha iyi hizmet vermesi yönünde yapıcı muhalefet yapmaya devam edeceğiz, ilçemizin hayrına olan işleri desteklerken, ilçeye faydası dokunmayacak hatta zararı olan projelerin karşısında olacağız.’’ dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sesinizi Türkiye Duysun

Kent A.Ş.; pandemi nedeniyle bir yılı aşkın süredir zor koşullarda mesleğini devam ettirmeye çalışan müzisyenlere bir nebze moral olması adına “Kent Akustik” ismini verdiği müzik performanslarının yayımlanacağı programının ilk çekimlerini tamamladı.

 

Her bölümünde Karşıyakalı amatör bir sanatçının akustik performansını sergileyeceği Kent Akustik’te sanatçıya, Karşıyaka Belediyesi Bandosu eşlik edecek. Oyuncu ve sunucu Yüksel Ünal’ın sunumuyla her hafta bir performans, Karşıyaka Belediyesi ve Kent A.Ş.’nin sosyal medya hesaplarından paylaşılacak.  

 

“BU ZOR GÜNLERİ HEP BİRLİKTE AŞACAĞIZ”

 

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay "Kent Akustik ile pandemiden dolayı işsiz kalan müzisyenlerimiz için klip desteği vermek için çalışmalarımıza başladık. Karşıyaka'mızda çok değerli sanatçılarımız var, onların sesini duyurmak şehrimiz adına oldukça önemli. İlerleyen zamanlarda yapacağımız etkinliklerde Kent Akustik’te yer alan sanatçılarımız ile projeler yapmak istiyoruz. İmkanlarımızın el verdiği ölçüde bu tür katkılarımız artarak devam edecek. Sanatçılarımızın yasaklar olmadan yeniden sahneye kavuşacakları günü biz de onlar kadar arzu ediyoruz. Bu zor günleri hep birlikte aşacağız." dedi.

 

“BU ZOR GÜNLERDE YÜZÜMÜ GÜLDÜREN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM”

 

İlk programın konuğu amatör sanatçı Seda Öztürk oldu. Öztürk, Sezen Aksu’nun “Bir Çocuk Sevdim” isimli eserini icra etti.  Seda Öztürk “Kent A.Ş.’nin sosyal medyasında paylaşılan duyuru sonrası başvuru yaptım. Bana dönüş yaparak hangi eseri icra edeceğimi sordular. Karşıyaka Belediye Bandosu Şefi Şenol Şentürk ile iletişime geçtik. Ve ilk programın konuğu oldum. Benim için çok heyecan verici bir deneyimdi, bu zor günlerde yüzümü güldüren herkese çok teşekkür ediyorum.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Seçmenin yüzde 60'a yakını yeni bir lider arıyor?

Türkiye ve Avrupa’nın en saygın Araştırman Şirketlerinden biri olan USESAM’ın  kamuoyu araştırmasına göre; seçmenin yüzde 60'a yakını yeni bir lider arıyor.

USESAM nisan ayı raporunu açıkladı. Türkiye ve Avrupa’nın en saygın araştırman şirketlerinden biri olan USESAM’ın Nisan ayı Siyasi Eğilim başlıklı Kamuoyu Araştırmasında dikkat çeken sonuçlar var.
Seçmenin, mevcut kurulu parti ve oluşumlara güveni yüzde 30'un altına düşmüş. Cumhur ve Millet İttifakıyla ilgili ayrı ayrı sorulan sorulara seçmenlerin verdikleri cevap gösteriyor ki, Ekonomiden işsizliğe- iç güvenlikten dış politikayla ilgili konularda seçmen ne iktidara nede muhalefete güvenmiyor. İktidar ve muhalefetin bu sorunlara çözüm bulacağına inanmıyor.

USESAM Araştırman Şirketinin Raporunda dikkat çeken bir diğer unsur ise kararsızların oyunun yüzde 50 bandını aştığı görülüyor. USESAM Araştırman Şirketinin sonuç analizinde ise, seçmenin yüzde 60 yakınının yeni bir lider aradığı, bu Liderin de şu an, mevcut siyasi partiler de olmadığı!
Bu yüzde 60 oyu alabilecek lider Kim?

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Başkan Kızılboğa, 3 Mayıs Türkçülük Günü'nü Kutladı

İYİ Parti Bingöl İl Başkanı Hasan Kızılboğa, 3 Mayıs Türkçülük Günü dolayısıyla bir kutlama mesajı yayınladı.
“Türk Milliyetçileri her zaman Türk Milleti’nin birliğinin, beraberliğinin ve bölünmez bütünlüğünün savunucusu olmuş ve daima olmaya devam edecektir” diyen Başkan Hasan Kızılboğa; “3 Mayıs, Türk Milliyetçilerinin kutlu mücadelesini anlamak ve geçmişten ders alıp Türk Milleti’nin onurlu geleceğini inşa etmek için çok çalışmanın önemini kavramak olarak kabul edilmelidir. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün; ‘Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayalı Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur” sözünden hareketle Türk Milliyetçiliğinin ilelebet yaşaması için çok çalışacağız. Yöneticiler olarak sorumluluklarımızın bilincindeyiz. Bu sorumluluklarımızdan bir tanesi de milli ve manevi değerlerimizi, kültürümüzü, tarih şuurumuzu gelecek nesillerimize en iyi şekilde aktarmak ve halkımıza hak ettiği hizmeti vermektir. Bu kutlu tarihin 77. yıldönümünde; merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş ile merhum Hüseyin Nihal Atsız ve dava arkadaşlarını rahmet ve minnetle anıyor, Türk Dünyası’nın 3 Mayıs Türkçülük Günü’nü kutluyorum. Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Michael Morpurgo’dan destansı bir yol hikâyesi

İngiliz Çocuk Edebiyatı Elçisi, efsanevi yazar Michael Morpurgo, Gölge adlı romanıyla bu kez gözünü 2000'li yıllarda Asya kıtasında yaşanan insanlık dramına çeviriyor ve Emin adında Afgan bir çocuğun hayatta kalma mücadelesini odağına alıyor.   

 Yazarın alametifarikası insan-hayvan dostluğu ile savaş ve barış temalarının yine ön planda tutulduğu bu sürükleyici eser; sevgi bağıyla birbirine kenetlenen yaşamlara dokunuyor, Afganistan'dan İngiltere'ye uzanan destansı bir yol hikâyesi anlatıyor.  

 Bir köpeğin izinden yürüyerek yakın dönem dünya siyasi tarihine ayna tutan Morpurgo; savaşın yıkıcı etkileri, sevdiklerini yitirme ve sığınmacılık gibi insan ruhunda kapanmaz yaralar açabilecek hassas konuları sinemasal bir dille, ustalıkla aktarıyor.   
 
“İnsanların yüreğini kapkara yapan, onları zalim kılan; korku ve cehalettir.”

Afganistan, İran, Türkiye, Fransa, İngiltere…
 

Emin ve annesi, Taliban'ın zulmünden kaçıp İngiltere'ye sığınmak istemektedir. Kolay olmayacaktır bu elbette. Yolda birbirinden büyük tehlikeler; kötü insanlar, yakalanma endişesi ve zorlu koşullar onları beklemektedir. Ama neyse ki mucizevi bir köpek vardır yanlarında: Gölge. Sonradan, Gölge'nin aslında bir ordu köpeği olduğunu öğrenseler de Emin ve annesi ona çok şey borçlu olacaktır. Bununla birlikte, İngiltere'ye ulaşmak da yetmeyecektir aile için. Hakiki bir zafer kazanmak istiyorlarsa, orada kalmak adına da mücadele etmeleri gerekecektir…

Hikâyelerin ustası Michael Morpurgo, sadece genç okurların değil yetişkinlerin de merakını tetikleyecek Gölge adlı kitabıyla inanılmaz bir serüven yaşatıyor; özgürlük yolunda savaşmanın ve asla pes etmemenin ne denli önem arz ettiğini vurguluyor. 

Bir köpeğin sadakatinin nelere kadir olabileceğini gösteren bu çok yönlü roman, iyilik yolunda sevgiyi ve dostluğu pusulası yapıyor.

“'Alt tarafı bir köpek,' der insan, değil mi… Ama benim gözümde, köpekten ziyade dost o. Bizi bırakmak istemeyen, dostane bir gölge. Gölgenden asla kurtulamazsın.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çin ve Hindistan, toplu konut alımında artışa geçti!

Gayrimenkulün değerleme sıralamasında dünya birincisi olan Türkiye’den konut alan ülkeler arasında, Asya ekonomisinin iki büyüyen ülkesi Çin ve Hindistan dikkatleri üzerine çekiyor. Toplu alım yapan Çinli ve Hintli yatırımcılar, yüzde 150’lere varan değer artışıyla Türkiye’deki fırsatları değerlendiriyor.

 

Pandemiye rağmen 2020’de 40.812 yabancıya konut gerçekleştiren Türkiye, dünyanın dört bir yanından yatırımcıların markajına girdi. Ülkemizden alım yapan ülke sıralamasına göre; En çok satış yapılan ülkeler arasında 7.189 konutla İran, sonrasında Irak, Rusya ve Afganistan vardı. Ancak özellikle son 2 aydır Çin ve Hindistan Türkiye’den toplu gayrimenkul alımlarıyla dikkatleri üzerine çekti. Geçtiğimiz akşam Kanal Ekonomi’de yayınlanan “Emlak Doktoru” programında bir araya gelen Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak ve Dünya Gazetesi Yazarı Kerim Ülker ile Super Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ali Gökçiler, yabancıya gayrimenkul satışını değerlendirdi. Programda Türkiye’de vatandaşlık alma şartları masaya yatırılırken, yabancıların ülkemizi tercih etme sebepleri de gündeme getirildi. Programda söz alan Gökçiler, “Pandemiye rağmen ülkemiz yabancıya gayrimenkul satışında cazibesini yitirmedi aksine daha çok ilgi çekti” dedi. Son dönemde açıklanan raporlara da değinen Gökçiler, adet olarak satış en çok İran’a yapılsa da, metrekare bazında yapılan satışta İngilizler, Filistinliler ve Rusların önde olduğunu ifade etti. Gökçiler, “Geçen seneye baktığımızda Türkiye’den en çok konut alanlar, ilk sırada İran olmak üzere İsveç’e kadar gidiyor. Metrekareye baktığımız zaman ise İngilizler, Filistinliler ve Ruslar toplam metrekare anlamında en çok talepte bulunan ülkeler” açıklamalarında bulundu. 

 

İSTANBUL, ANKARA VE ANTALYA’YI TERCİH EDİYORLAR

 

Yayında konuşulan konulardan birisi de; toplu konut satışlarında adından söz ettirmeye başlayan ülkeler oldu. Küresel ekonominin yeni gözdesi olan ve hızlı büyüme grafikleri ile adından “Çindistan” olarak bahsettiren; Çin ve Hindistan, toplu konut alımında artışa geçen ülkeler olarak öne çıkıyor. Çin ve Hindistan’ı, Afrika’nın enerji zengini Nijerya takip ediyor. TÜİK verilerine göre Çin, 2020 yılı Ocak-Eylül döneminde Türkiye’den 659 konut alarak Türkiye’nin pazar alanının genişleyeceğinin sinyallerini vermiş oldu. 2021’in Mart ayında İran 663 satışla birinci sıradayken, Çin 100 adet konut satışıyla dokuzuncu sırada yerini alarak listenin üst sıralarına çıkmaya başladı. Çinliler en çok İstanbul, Ankara ve Antalya’yı tercih ederken, bunun yanında Hindistan ve Güney Afrika ülkelerinden de bu kentlere talepler geldi. Bu bölgelerin büyük potansiyel taşıdığını belirten Gökçiler, “Satış konusunda da Nijerya’ya sattığımızda çok heyecanlanmıştık. Sonra bir gördük ki dünyada Hindistan, Pakistan, Brezilya ve Güney Afrika gerçeği var. Buralarda inanılmaz fonlar, inanılmaz yatırımcılar var. Şunu söyleyebilirim ki yaptığımız birçok toplu ve büyük satış Güney Afrika, Çin ve Hindistan’a gerçekleşti” dedi. 

 

DÜNYANIN EN FAZLA KAZANDIRAN İLK 3 ŞEHRİ TÜRKİYE’DEN

 

Türkiye’nin 2020 senesinde, dünya satış fiyatı olarak en çok kar ettiren ülkelerden olduğunu söyleyen Gökçiler, ayrıca markalı konut projelerinin de bu konuda daha fazla katkı sağladığını ifade etti. TÜİK   verilerine göre dünyada en çok kazandıran ilk 3 şehrin Türkiye’den olduğunu da kaydeden Gökçiler, “Bu şehirler İzmir, İstanbul ve Ankara. TL bazında yüzde 30-35’lerde, dolar bazında yani markalı konut projeleri bazında baktığımız zaman ise yüzde 45-50’lerde getiri sağlıyor. Biz şunu iddia ediyoruz: 2020’de dünyada satış fiyatı anlamında en çok kar ettiren konut Türkiye’ydi” dedi. 

Konut alımlarının yatırım aracı olarak kullanılmasının Türkiye’de çok avantajlı olduğunu belirten Gökçiler, “Arap ülkelerinden, Avrupa ülkelerinden gelen yabancıların para birimlerinin önemli bir kısmı, çeşitli sebeplerden dolayı TL’den daha değerli. Dolayısıyla satın alınacak projenin 2. elinin kıymetli olması hem yabancılar hem Türkler için çok önemli” diye konuştu.

 

“KRİPTO PARA KADAR DEĞER KAZANDIRIYOR, ANCAK DAHA GÜVENLİ”

 

Son zamanlarda ilgiyi daha da üstüne çeken kripto para borsasıyla ilgili de yorumda bulunan Gökçiler: “Coin dediğimiz kripto paralar için şu anda bir merkezi yapı, regülasyon yok. Türkiye’de gayrimenkulde hem müthiş bir kazanç var hem de aynı zamanda merkezi bir yapı var. Tapuyu elinize alıyorsunuz. Gayrimenkulün uzun vadede kazandıracakları, kripto paradan daha garanti ve yüksek meblağlara çıkabilir” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

TÜV Austria Turk'ün, Türkiye'nin ilk nükleer santralindeki çalışmaları devam ediyor

TÜV Austria Turk, tamamlanmasıyla Türkiye'nin ilk nükleer enerji santrali olacak 

 

Akkuyu Nükleer Santrali'nin çalışmalarına devam ediyor. Yapımına 2017 yılında Mersin Gülnar Akkuyu bölgesinde başlanan projede kullanılan ekipmanların; üretim, montaj ve kurulum süreçlerinde ve inşaat yazı denetimlerinde, Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) ve resmi teknik destek kuruluşu NÜTED A.Ş.'ye veren şirket, diğer nükleer santraller projelerinde elde edilmiş tecrübe, bilgi ve hizmet becerileri Türkiye'ye aktarıyor.

 

Ulusal ve uluslararası yetkilerini kullanarak, Türkiye'de gözetim, denetim, eğitim ve sertifikalandırma alanında faaliyet gösteren TÜV Avusturya Türk, 30 kişilik mühendis ve teknik ekibiyle Akkuyu Nükleer Santrali'nde NDK ve NÜTED adına; TSE ve TecnaTom ile birlikte kontroller gerçekleştiriyor. 

 

Sektöre özel eğitimler de veriyor

Yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek, Türkiye'nin ilk nükleer santrali çalışanlarına eğitim hizmetleri de veren şirket, nükleer sektörde proje yöneticileri, uzman ve denetçiler ile proje ekipleri kurarak, know-how transferi gerçekleştiriyor. Şirket ayrıca, Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) ve ilgili paydaşlara nükleer teknoloji ve sektöre özel eğitimler de veriyor. 20 milyar dolarlık maliyet, 4 bin 800 megavatlık tam kapasite ile hizmet verdiğinde İstanbul'un enerji ihtiyacının odası, Türkiye'nin ise yüzde 10'unu karşılayacak santralin 2023 yılında ilk reaktörünün açılması planlanıyor.  

 

"Nükleer güvenliğin kapsamında ve sürekliliğine katkı sağlıyoruz"

TÜV AUSTRIA olarak Romanya ve İspanya'da nükleer enerji tesislerinin inşaat ve işletme dönemlerinin çeşitli aşamalarında geniş bir yelpazede hizmet verdiklerini belirten  TÜV Avusturya Türk Ülke Müdürü Yankı Ünal,  “Akkuyu Nükleer Santrali, ülkemizin enerji ihtiyacının karşılığındaki oldukça önemli bir proje olacak. Ülkemizin ilk nükleeri olması nükleer güvenlik ve sürekliliğinin üçüncü hususunda ayrıca hassasiyet göstermekteyiz. Projeye, pandemi döneminde  Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ve Tecnatom firması ile iş birliği yapmak için girmiş bulunmakta olup bu şartlar altında tüm üretim, inşaat, kurulum ve montaj süreçlerinin kontrollerini, teknolojinin üreticisi Rusya standartlarına göre gerçekleştirmekteyiz. Nükleere özel olmayan siteler için ülkemizde kullanılan ya da kabul edilen ulusal ve uluslararası standartlarda denetimler gerçekleştirilmektedir. Projede bugüne kadar Rusya Federasyonu Dava olmak üzere Fransa, Fransa gibi taşıtlar gerçekleştirdik ”şeklinde konuştu.  

 

 "Güçlü bir know-how transferi gerçekleştiriyoruz"

Projede,  Rusya'daki Novovoronezh NPP santralinin referans alıntısı vurgulayan  Ünal, “Ülkemiz için böylesine önemli bir projede yer almaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyoruz. Projede kullanılan ekipmanların; üretiminden montajına, kurulum süreçlerinden eğitimlere kadar geniş hizmet çeşitliliğiyle yer alıyoruz. Bugüne kadar Nükleer Güvenlik ve Güvenlik Kültürü olmak üzere kişisel eğitimleri gerçekleştirilmiş olup birçok teknik alt başlıkta da eğitimler planlanan takvim çerçevesinde devam etmektedir. Nükleer Düzenleme Kurumu ve NÜTED adına gerçekleştirdiğimiz denetimlerde ayrıca talip TUV Avusturya Grubu'nda ilgili diğer şirketlerimizin tecrübesinde de destek alıyoruz. Bunun için Türkiye için ilk olan önemli bir projede güçlü bir know-how transferi gerçekleştiriyoruz. ”  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

DHL Supply Chain Türkiye, üniversite ve sanayi iş birlikleriyle, Ar-Ge merkezinde fark yaratacak yeniliklere imza atıyor.

DHL Supply Chain Türkiye, Ar-Ge merkezinin çalışmalarında üniversite-sanayi iş birliklerine yer veriyor. Nesnelerin İnterneti, Fiziksel ve Yazılımsal Robotlar, Data Analytics, AGV’ler (Automated Guided Vehicle) ve ARVR (Augmented Reality, Virtual Reality) başta olmak üzere, teknoloji konularında Ar-Ge merkezinde önemli çalışmalar yürütülüyor. Bu alanlarda, müşterilerin depo- nakliye operasyonlarında inovatif yaklaşımlarla, ürün ve süreç geliştirme projeleri çalışılıyor. DHL Supply Chain Türkiye, projelerine sıklıkla dahil ettiği üniversite iş birlikleriyle, ülkemizde eğitimini sürdüren genç beyinlere fırsatlar sunuyor.

 

Üniversite sanayi iş birliklerini farklı kurumlarla hayata geçiren DHL Supply Chain Türkiye;

VR/AR Platform’da Bahçeşehir Üniveristesi, Automated Inventory Control Robots ve Drone Development konusunda Yıldız Teknik Üniversitesi, AGV Robots ve AI Land konularında ise İstanbul Teknik Üniversitesi ile Ar-Ge çalışmalarını sürdürüyor.

 

Ar-Ge projeleri dışında farklı alanlarda da üniversite iş birliklerini devam ettiren DSC Türkiye   2019-2020 yıllarında düzenlediği, 2021 yılında üçüncüsünü gerçekleştireceği  Teknolojistik Fikir Yarışmasıyla, öğrencilere kendilerine gösterebilmeleri için imkan sağladı. 65 üniversiteden 441 öğrencinin katıldığı yarışma için, 60 proje başvurusu yapıldı. Ayrıca Bilkent Üniversitesi ile Layout Optimization, Sabancı Üniversitesi ile Ramp Reservation ve Koç Üniversitesi ile Yard Management Tool konularında ortak bitirme tezlerinde de yer aldı.

 

DSC Türkiye’nin önemli eğitim kollarından biri olan Lojistik Akademi kapsamında,  Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte tedarik zinciri yönetim programı başlığında, belirlenen derslerin BÜ Endüstri Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği öğretim üyeleri tarafından verilmesi planlandı. Ayrıca Marmara ve Yeditepe Üniversiteleri’nde de “DHL Çalışanları” markalı dersler veriliyor. Üniversite–Sanayi işbirliğinde yurt dışı çalışmalarda ise, İngiltere’nin önemli üniversitelerinden University of Bath’ın; Operations, Logistics ve Supply Chain Management master programı derslerinde DSC Türkiye temsilcileri eğitim veriyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Annelik, beyni yeniden şekillendiriyor

Doğum yalnızca fizyolojik bir süreç değildir. Anne adayları hamilelik süreci boyunca psikolojik ve hormonal adaptasyon süreci ile karşı karşıya olurlar. Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, beyin “anne” moduna geçtikten sonra içinde yaşanan değişim ve dönüşüm hakkında merak edilenleri cevapladı.

 

Anne beyninde değişim nasıl meydana geliyor?

 

Önceleri, sadece kendi gereksinimlerine ve yaşamına yönelik olarak gelişen dişinin organizması, hamilelikten sonra kendi yavrusunun bakımı ve ihtiyaçları doğrultusunda gelişim gösteriyor.

 

Annelik birçok duyguya benzetilebilir. Düşününki, hali hazırda yaşadığınız bir evde, daha önce hiç görmediğiniz bir oda var ve onu keşfediyorsunuz. Hormonlar dalgalanır, karın büyür, ayaklar şişer… Anne adayları için fiziksel ve psikolojik olarak pek çok şey değişmeye başlar. Bu pek çok şeyin arasında duygularda vardır ve büyük ölçüde nörolojik durumları içerir.

 

Araştırmacılar gösteriyor ki bu değişimler, annenin bebeğinin ihtiyaçlarını ve ruh halini daha kolay algılamasına, bebeğinin sağlık ve güvenliliğine karşı oluşabilecek herhangi bir tehlikeli durumu daha çabuk fark etmelerine yardımcı oluyor.

 

Gri maddenin azalması büyük etken

 

Hamilelik sürecinde beynin belli bölgelerinde kişiye yararlı bir gri madde kaybı yaşanıyor. Gri madde; beynin, beyin sapı ve omurilik kısımlarında bulunan ve bilginin işlenmesinden sorumlu bölümdür. Öğrenme ve hafıza işlevleri, motor fonksiyonları, sosyal beceriler, dil ve sorun çözme mekanizmalarını barındırır. Gri madde miktarının zeka ile de bağlantılı olduğu düşünülüyor. Bu değişiklikler büyük ihtimalle, vücudu anneliğe hazırlamak için gerçekleşiyor. Yapılan araştırmalar ile birlikte, hamileliklerde hafıza ve diğer kognitif fonksiyonlarda hiç bir farklılık gözlemlenmediği ve bu yüzden gri madde kaybının kognitif bozukluklara yol açmadığı belirtilmiştir.

 

Annelik bazı yetenekleri güçlendirirken bazılarını azaltıyor

Hafıza

Anne adaylarının çoğu geçmişte olmasa bile hamilelik döneminde unutkanlık yaşadığını dile getiriyor. Beyindeki gri madde miktarındaki değişiklikler bunun bilimsel açıklaması olabilir.

Stres

Hamile kadınlar genellikle oksitosin hormonundan dolayı daha az stres yaşarlar. Hamilelik döneminde fiziksel ve psikolojik değişimlere uğrayan kadın, oksitosin hormonu ile kendini dengelemeye çalışır. Bu durum yaşanan karışıklığın, değişimin ve uykusuz gecelerin nasıl normalde olacağı kadar etkilenmeden altından kalkılabildiğini açıklıyor.

Sosyal beceriler

Hormonların etkilenmesi ve güçlenmesinin sonucu olarak, hamile kadınların beyinlerinin sözel olmayan uyarıları yorumlayabildiği gözlemlenmiştir. Bebekler konuşamadığından bu beceriler, özellikle ilk yıllarda çok önemlidir.

Geç anne olanlar çabuk yaşlanmıyor

Anne adayları, bebeği için birçok değişikliğe uğrar. Beyinde tamamen bu duruma odaklanır. Bu nedenle de anne adayının beyni, karnındaki bebeği olabildiğince korumaya, kollamaya ve geliştirmeye odaklanır. Diğer taraftan anne bedeni sadece bebek gelişimine yönelmez, aynı zamanda kendisini de gelişebilecek tüm olumsuzluklar için yeniler. Yine yapılan bir araştırma gösteriyor ki, geç yaşta doğum yapan kadınlar, daha geç yaşlanıyor. Nedeni ise, orta yaşa gelmiş anne bedeninin, bebeğin optimal gelişimi için kendini yenilemesi ve hormonal mekanizmaları yeniden düzenlemesidir. 40 yaş ve üzerinde hamile kalan ve çocuk doğuran annelerin, daha küçük yaşlarda hamilelik geçiren kadınlara kıyasla, uzun yaşama şansları daha yüksek. Bilim dünyası, bu bulguyu, 40’larında anne olan kadınların daha yavaş bir hızda yaşlanmalarına bağlıyor.

Nöroloji Uzmanı

Dr. Mehmet Yavuz / REEM Nöroloji Merkezi

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı