Aylık arşivler: Mayıs 2021

5G, Sanal Mobil şebeke Hizmetlerinde Önemli Fırsatlar Sunacak

Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği TELKODER, küresel pazarda her geçen gün büyümesine rağmen Türkiye’de yeterli gelişimi gösteremeyen Sanal Mobil Şebeke Hizmetleri (SMŞH) pazarında 5G ile yaşanacak gelişmelere ve 5G’nin sektöre sunacağı katkılara dikkat çekiyor. TELKODER’e göre 5G’nin sunacağı yeni imkanlar sayesinde SMŞH veren işletmecilerin iş modellerinde, şebeke mimarisinde ciddi değişiklikler yaşanacak. 

 

5G Sadece Hız Sunmayacak

 

Yeni nesil kullanıcı deneyimlerini etkinleştirmek, yeni dağıtım modellerini güçlendirmek ve yeni hizmetler sunmak için genişletilmiş bir kapasite ile tasarlanan 5G’nin önemli avantajı şüphesiz ki sağladığı hızlar olacak.  5G ile halen 4,5 G’de 10 ms olan gecikme süresi 1 ms’lerin altına düşecek. Bu da internette hemen hemen her şeyi yaparken daha hızlı ve daha iyi yanıt süresi anlamına geliyor. Ancak; TELKODER’e göre 5G’nin diğer nesillerden tek farkı sadece daha yüksek hızlar olmayacak zira 5G şebeke dilimleme (network slicing) teknolojisini de beraberinde getiriyor. Şebeke dilimleme, paylaşılan ortak bir fiziksel altyapının üzerinde birden çok sanal şebekenin oluşturulmasına izin veriyor ve 5G sayesinde SMŞH veren işletmeciler, belirli sektörlerdeki müşterileri için şebeke dilimleme yöntemiyle “küçük şebekeler” işletebilir hale gelecekler. Böylelikle SMŞH veren işletmeciler, kullanım durumları ve müşteri ihtiyaçlarına daha uygun bir hizmet kalitesi sunma yeteneğine sahip olacaklar.

 

Şebeke Dilimleme Kullanıcıya Daha Uygun Fiyatlı Hizmetler Sunulmasının Önünü Açacak

 

Şebeke dilimleme hem altyapının hem de kaynakların en uygun şekilde kullanılmasını (önceki nesil mobil şebekelere kıyasla daha fazla enerji tasarrufu ve maliyet verimliliği) sağlayacak. Şebeke dilimlemeyle, talep geliştikçe pazara hızlı ve kolay bir şekilde uyarlanabilen, “yeni nesil” bir SMŞ hizmeti vermek mümkün olacak. Buna paralel olarak da mobil şebeke işletmecilerinin gelirleri artacak ve son kullanıcılar için de daha kaliteli, çeşitli hizmetler sunulabilecek. Şebeke dilimlemenin bir başka faydası da 5G sistemlerini daha hızlı sunma yeteneği olarak öne çıkıyor. Burada bazı temel kıstasların (bant genişliğinin, cihaz yoğunluğu ve cevap süreleri gibi durumlara göre) uygulamalara özel olarak bir sanal şebeke gibi satılabilmesi mümkün hale gelecek.

 

5G'nin Ekonomimize Katkısının Artması İçin SMŞH Veren İşletmeciler Kritik Önemde

 

Mobil şebeke işletmecilerinin, her bir dikey sektör için gerekli olan tüm uzmanlaşmayı sağlamalarının pek mümkün olamayacağını ifade eden TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci Türkiye’nin 5G’den tam olarak faydalanabilmesi için ülkemizdeki SMŞH pazarının en kısa sürede dünya oranında gelir elde edecek şekilde tesis edilmesi ve gelişmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Teberci: “Dünya SMŞH gelirlerinin dünya telekomünikasyon hizmetleri gelirlerine oranı 4-5 seviyelerinde. Türkiye’de bu oran 0’. Bu kabul edilemez bir durum. SMŞH pazarının oluşmasının ve sonra da büyümesinin, mobil şebeke işletmecilerinin gelirlerini de arttıracağının artık anlaşılması gerekiyor. Diğer ülkelerde mobil şebeke işletmecileri, 5G’de SMŞH verecek işletmecilerin avantajlarını anlatan, pazarı büyütecek ve gelirleri arttıracak modeller üzerine çalışmalar yaparken ülkemizde var olan mobil hizmet gelirleri azalacakmış gibi bir tutum takınılması önemli fırsatların kaçırılmasına neden olacak. “ diyor.

 

TELKODER’e göre; iki veya daha fazla mobil şebeke işletmecisinin şebeke yapısı doğru bir hiyerarşik şekilde ve maliyet etkin bir biçimde düzenlenirse böyle bir 5G şebekesi “yeni nesil” SMŞ hizmetlerini sunmak ve dijital ekonomide daha önce ulaşılamayan yepyeni bir gelir akışını ortaya çıkarmak için kritik bir fırsat sunabilir. Öte yandan şebeke dilimleme ile her bir sektöre ayrı sunulacak sanal şebekeler toptan satış anlayışının çok ilerisinde yepyeni iş fırsatları doğuracak. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Niloya’nın Yeni Bölümleri YouTube’da Başladı

Türkiye’nin ilk yerli çizgi film karakteri Niloya, her Salı ve Cuma günleri saat 15.00’ da Niloya YouTube kanalında yayınlanacak birbirinden eğlenceli bir o kadar da eğitici yeni bölümleriyle tam kapanma döneminde de en yakın dostlarını yalnız bırakmıyor.  İzleyenleri farklı hikayelerle bambaşka bir dünyaya sürükleyecek Niloya ve arkadaşları, minik dostlarını oyunlar oynamaya, şarkılar söylemeye ve yeni yeni maceraları keşfetmeye davet ediyor.

 

Türkiye topraklarından esinlenerek oluşturulmuş bir karakter olan Niloya, yeni maceralarına kaldığı yerden devam ediyor. 23 Nisan’dan itibaren yeni bölümleri ile TRT Çocuk’ta ekranlara gelen Niloya ve arkadaşları, tam kapanma döneminde de en yakın dostlarını yalnız bırakmıyor. Sevilen çizgi film karakteri aynı zamanda her Salı ve Cuma günleri saat 15.00’ da Niloya YouTube kanalında yayınlanacak yine bölümleriyle de izleyiciler ile buluşacak. 

 

Hem Öğretiyor Hem De Eğlendiriyor

 

Neşeli ve iyi kalpli karakteriyle hayatındaki olayları her zaman mutlu bir şekilde çözen Niloya, izleyenlere her bölümünde yeni şeyler öğretiyor. Eğlenceli şarkıları, eğitici bilgileri, neşeli içerikleri olan çizgi film, çocukların keyifli zaman geçirmesini sağlarken hayal dünyalarının gelişmesine destek oluyor. Senaryosu uzman pedagoglar eşliğinde hazırlanan Niloya’nın, ‘Gökyüzü neden mavi?’ ‘Soğan neden insanı ağlatıyor? ‘ gibi devamlı sorular soran meraklı bir kız çocuğu olması, tüm çocuklar tarafından ilgi çekmesinin de sebebini oluşturuyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Mert Fırat, yeniden DeepFresh için kamera karşısına geçti

Başarılı oyuncu Mert Fırat, DeepFresh’in yayına giren “Probiotics Yenidoğan Doğal Islak Mendili” yeni reklam filmi için tekrar kamera karşısına geçti. Pandemi koşulları dikkate alınarak gerçekleştirilen yeni reklam filminin kamera arkasında da ünlü oyuncu bebeklerle keyifli vakit geçirdiğini belirtdi.

 

 

Aksan Kozmetik’in kişisel bakım ve bebek ürünleri markası DeepFresh’in reklam kampanyası yüzü olan başarılı oyuncu Mert Fırat, bu defa markanın “Probiotics Yenidoğan Doğal Islak Mendili” yeni reklam filmi için kamera karşısındaydı. 

 

Ünlü oyuncu Mert Fırat “DeepFresh Probiotics Yenidoğan Islak Mendili’nin faydalarını reklam filminde anne ve babaların bebekleriyle olan iletişim dili üzerinden anlatıyoruz. Bebeklere dokunarak “seni hiç bırakmam, şimdi geçer, oyun saati” gibi ifadelerle DeepFresh Probiotics Yenidoğan Islak Mendili ile onları korumanın, güven vermenin ve iyiliklerini düşünmenin altını çiziyoruz. Yeni reklam filminin çekimini pandemi koşullarını dikkate alarak gerçekleştirdik. Ancak çekim arkasında da bebeklerle geçen zaman benim için çok keyifliydi” dedi. 

 

DeepFresh Probiotics Doğal Yenidoğan Doğal Islak Mendili’nin faydalarının, ebeveynlerin bebekleriyle olan iletişim dili üzerinden anlatıldığı reklam filminin yönetmenliğini ise yine aynı zamanda oyunculuğuyla da adından söz ettiren Ezel Akay üstlendi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

PackUpp 1. Yılında 1 Milyon Paket Taşıdı

Lojistik sektörü  globalde ve Türkiye’de hızla büyürken pandemiyle birlikte yatırımcıların da gözbebeği haline geldi. Kurumsal firmalara ve e-ticaret sitelerine “3 Saatte Ekspres”, “Aynı-Gün” ve “Sonraki-Gün” teslimat hizmeti sunan ve bunun yanında firmalara özel dedike sürücü ekibi de kurabilen PackUpp, teslimat sürecindeki tüm aşamaları dijitalleştiren sistemi ile yatırımcıların dikkatini çekti. 2020 yılı şirket değerlemesini 100 milyon TL’ye çıkaran PackUpp, kısa süre içerisinde küresel markalarla müşteri ağını genişletirken 1 milyondan fazla paketi kullanıcılarına ulaştırdı. 

 

Paket teslimatında 100 başarı

 

Kurulduktan kısa bir süre sonra 100 milyon TL  şirket değerlemesine ulaştıklarını söyleyen PackUpp kurucu ortağı ve CEO’su Semih Emre Özcan, “Yerel ve globalde pek çok markayla işbirliği yapıyoruz. 2020 yılı içerisinde 2 kez yatırım turu tamamladık. Çok kırılgan ve riskli bir dönemde, rekor denebilecek 3 hafta gibi kısa bir sürede ikinci yatırım turumuzu tamamlarken 40’tan fazla da talep aldık. Aldığımız yatırımlarla PackUpp’ın global hedefleri için çalışmalarımıza ve teknolojimizi daha da geliştirmeye devam ediyoruz. Pandemi döneminde 1 yıl içerisinde 1 milyondan fazla paketin teslimatını gerçekleştirdik. Teslimattaki dijital dönüşüme öncülük eden hizmetlerimizle paketi kullanıcıya teslim etme oranımız 100 başarıya ulaştı. Kullanıcılarımıza teslimat sürecinde paketlerini “Haritadan Canlı İzleme” özelliği sunuyoruz. Bunun yanı sıra gerekli durumlarda “Komşuma Bırak” özelliğiyle akıllı telefonları üzerinden tek tıkla adres değiştirmelerini de sağlıyoruz. Böylelikle evde olmasa da alıcının istediği yeni adrese teslimat yapılabiliyor” dedi. 

 

Yerli yazılımla küresel güç

Türk mühendislerin geliştirdiği ve yüzde 100 yerli son teknoloji yazılımla hizmet verdiklerini belirten Özcan şunları söyledi: “PackUpp olarak kendi teknolojimizi kendimiz üretiyoruz. Yerli yazılımımızla global çapta güçlü ve benzersiz bir teknolojiye sahibiz. Saha operasyonlarımızdan teslimata uçtan uca tüm sürücülerimizde kendi optimizasyonlarımızı, algoritmalarımızı ve uygulamamızı kullanıyoruz. 2021’de Türkiye’deki operasyonumuzdaki büyüme hedefinin yanı sıra gerçekleştireceğimiz 3. yatırım turuyla globale açılarak yerli teknolojimizi ihraç eden global bir marka ve global bir teslimat teknoloji devi haline geleceğiz” dedi.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Vakko'dan Şeker Bayramı'na Özel Kofreler

Özel formülünü en iyi kalite kakao çekirdeği, kakao yağı ve farklı tatlarla birleştirerek Türkiye’nin en lezzetli çikolatalarına ismini veren Vakko Chocolate, Şeker Bayramı’nın da vazgeçilmez tadı oluyor. Her geçen yıl yeni lezzetler ile genişleyen ürün yelpazesi ile Vakko Chocolate, birbirinden farklı 27 seçeneğiyle Vakko dostlarını lezzetli bir dünyaya davet ediyor. Vakko Chocolate lezzetleri özel kofreler ve farklı tasarımlarla bir araya geliyor. Bayrama özel hazırlanan Vakko Kofreler arasında; Vakko Chocolate lezzetleri ve Vakko Home tasarımlarının birleştiği çekmeceli kutular, Vakko Home’un zarif koleksiyonlarından fincanlı, mug ve bardak setleri, kolonya ve maskenin bulunduğu Vakko Kozmetik seçkileri, eşarp ve kravatlı özel setler yer alıyor. Şık tasarımlarıyla dikkati çeken kofrelerde Vakko Chocolate’ın eşsiz lezzetleri buluşuyor. Vakko şıklığını unutulmaz bir bayram hediyesi olarak sunmak isteyenlere özel, çini desenli kutusuyla bir geleneği yaşatan çikolatalar arasında; sütlü ve bitter çeşitleriyle Vakko Superfine, kahveli, fındıklı, lokumlu, bademli, portakallı, karamelli kalp, Hindistan cevizli seçenekleriyle Vakko Pralin yer alıyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

SunExpress, tam kapanma sürecinde yolcularının yanında

Alınan tam kapanma kararı gereği iç hat uçuşlarının birçoğunu askıya aldığını bildiren havayolu, 30 Nisan – 17 Mayıs tarihleri arasında zorunlu hallerde seyahat etmesi gereken misafirlerinin ihtiyaçlarına cevap vermek için Antalya’dan Gaziantep, Kayseri, Van ve Diyarbakır’a; İzmir’den  ise Adana, Van, Trabzon, Diyarbakır, Konya ve Gaziantep’e karşılıklı seferler sunuyor.

 

Konuyla ilgili bilgi veren SunExpress Ticaret Direktörü Peter Glade, “SunExpress olarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Covid-19 tedbirleri kapsamında aldığı tedbirleri  tamamen destekliyoruz. Eski hayatlarımıza dönebilmemiz için Covid’e karşı verdiğimiz bu savaşı bir an önce sonlandırmamız gerekiyor. Bu kapsamda, iç hat uçuşlarımızın birçoğunu 17 Mayıs’a kadar askıya aldık. Ancak her ne kadar bu zorlu dönemde uçuş düzenlemek mali açıdan yapılabilir görünmese de, merkezlerimiz Antalya ve İzmir’den Anadolu’nun pek çok noktasına uçuşlarımızı belirli bir sıklıkta sürdürecek ve yolcularımızı zorunlu durumlarda ailelerine, arkadaşlarına ve işlerine ulaştırmaya devam edeceğiz. Daima yolcularımızın yanındayız” dedi.

 

Tam kapanma sürecinde zorunlu durumlarda seyahat etmesi gereken SunExpress misafirleri, e-devlet sistemi veya ALO 199 numaralı hat üzerinden aldıkları seyahat izin belgelerini ve HES kodlarını ibraz ederek uçuşlara katılabilirler.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

En sevilen Star Wars film müziği “The Rise of Skywalker” oldu

Star Wars film müziklerinin Deezer HiFi’da dinlenme oranı 2019 yılının ocak ayından beri yüzde 184 arttı.

 

Star Wars Serisi’nin son filmi olan ‘The Rise of Starwalker’ filminin müzikleri, tüm dünyada Ocak 2019-Nisan 2021 arasında Deezer HiFi kullanıcılarının en sevdiği Star Wars Film Müziği albümü oldu. Albüm, Yıldız Savaşları: İmparator (The Empire Strikes Back) ve Yıldız Savaşları: Yeni Bir Umut gibi en sevilen soundtrackler’den yüzde 12 daha çok dinlendi. Türkiye’de ise en çok dinlenen Star Wars müzik albümü “The Empire Strikes Back” oldu. 

 

Global müzik dinleme servisi Deezer , 4 Mayıs Star Wars Günü dolayısıyla tüm dünyada Yıldız Savaşları Serisi’nin en çok dinlenen HiFi film müziklerini listeledi. En çok dinlenenden başlayarak en sevilenler sıralaması şöyle: 

 

  1. The Rise of Skywalker
  2. The Empire Strikes Back
  3. The Phantom Menace
  4. A New Hope
  5. The Force Awakens
  6. Revenge of the Sith
  7. The Last Jedi
  8. Attack of the Clones
  9. Return of the Jedi

Serinin en az popülerliğe ulaşan filmlerinden birisi ilan edilmesine rağmen Gizli Tehlike-The Phantom Menace, en sevilen 3’üncü film müziği oldu Bu da filmin ortasındaki yoğun ışın kılıcı düellosu sırasında çalan destansı notalar sayesinde gerçekleşti. Bu modern klasik parça, Duel of the Fates Obi Wan Kenobi, Qui Gon Jinn ve Darth Maul arasındaki önemli mücadelenin heyecanını vurguluyor. 

Star Wars Orkestrası adeta canlı dinlenebilecek

Üstün ses kalitesinin tercih eden Star Wars fanları, Hi-Fi dinlerken filmin en heyecanlı anlarını tekrar yaşıyorlar. Büyüleyici orkestra performanslarındaki ses kalitesi, geçen yıl Star Wars Günü’nde yüzde 30’luk dinlenme artışı sağladı. Ocak 2019 – Nisan 2021 tarihleri arasında, Star Wars film serisinin müziklerinin dinlenme oranı yüzde 184 oranında artış gösterdi. Deezer Film Müzikleri Editörü Antoine Jaeger, Star Wars film müziklerini doğru teçhizatla yüksek kalitede dinlemenin, normal ses kalitesiyle muhtemelen gözden kaçabilecek tüm zengin ayrıntıların duyulabileceği anlamına geldiğini ifade ediyor. Jaeger, “Gözlerinizi kapattığınız an, bir konser salonunda gibi hissedecek ve John Williams'ın Londra Senfoni Orkestrası'nı canlı olarak yönettiğini duyacaksınız” diyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yapay zekâ ''hayalet depremler''i araştıracak

ABD’den Boğaziçi Üniversitesi’ne dönen bilim insanı Arkadaş Özakın’dan yeni proje

Yapay zekâ 'hayalet depremleri' araştıracak

 

Yapay öğrenme ve teorik fizik alanında çalışan araştırmacı Arkadaş Özakın, 20 yılı aşkın süredir ABD’de sürdürdüğü profesyonel kariyerine nokta koydu ve mezunu olduğu Boğaziçi Üniversitesi’ne dönerek yapay öğrenme ve depremler konusunda yeni bir araştırmaya başladı. Silikon Vadisi’nde yapay öğrenme alanında çalışmalara imza atan bilim insanı, yeniden Boğaziçi’nde olmaktan heyecan duyduğunu belirterek hayalini kurduğu yerde olduğunu söylüyor. Özakın’ın araştırması, varlığından haberdar bile olmadığımız ‘’hayalet depremler’’in yapay öğrenme ile takibini konu alıyor.

 

Teorik fizikçi ve makine öğrenmesi araştırmacısı Arkadaş Özakın, Fizik ve Matematik çift anadal derecesiyle Boğaziçi Üniversitesi’nden 1997 yılında mezun oldu. Doktora derecesini Teorik Fizik dalında California Institute of Technology’den aldı. Ardından Georgia Institute of Technology’de Bilgisayar bölümünde yapay öğrenme, Georgia Tech Quantum Institute’ta ise Kuantum Bilgi İşleme Teknolojileri üzerine araştırmalar yaptı. Ardından Silikon Vadisi’nde özel bir şirkette çalıştı. Geçtiğimiz yıl, pandemiden hemen önce TÜBİTAK 2232 programıyla Türkiye’ye dönerek çalışmalarına mezunu olduğu Boğaziçi Üniversitesi’nde başlayan Arkadaş Özakın yapay öğrenme alanındaki birikim ve tecrübesini şimdi Boğaziçi Üniversitesi’nde yepyeni araştırma projelerinde kullanacak. 

Yapay öğrenme alanında geniş bir yelpazede projeler üretmiş olan araştırmacı Arkadaş Özakın’ın yeni çalışması yapay öğrenme yöntemleriyle ‘’hayalet depremler’’in takibini konu alıyor. Proje kapsamında Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Jeofizik bölümünden Prof. Dr. Hayrullah Karabulut, Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Diner ve Doç. Dr. Özgün Konca ile işbirliği halinde çalışılıyor. Ayrıca   Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü  Jeodezi bölümünden Prof. Dr. Semih Ergintav ve Almanya’dan araştırmacı Dr. Yaman Özakın  da projeye destek veriyor. 

Arkadaş Özakın proje hakkında şu bilgileri verdi:

 KÜÇÜK DEPREMLER GELECEKTE OLUŞACAK DEPREMLER HAKKINDA İPUCU İÇERİYOR

‘’Depremler her zaman hissedebileceğimiz büyüklükte gerçekleşmiyor, insanların hissetmediği, deprem tespit sistemlerinin de çoğu zaman gözden kaçırdığı çok sayıda ufak deprem oluyor. Küçük bir deprem, arka plandaki gürültünün içinde kendine ait hayalet gibi bir iz, bir fısıltı bırakıyor diyebiliriz.  Bir yandan da ilginç bir şekilde, küçük depremler büyük depremlere oranla çok daha sık şekilde, çok daha fazla sayıda oluyorlar.   Projemizin amacı bu tür hayalet depremler diyebileceğimiz depremleri yapay öğrenme tekniklerini kullanarak yakalamak. Kuzey Anadolu Fay Hattı gibi büyük depremler görülen faylarda aslında çok sayıda küçük deprem oluyor. Bu küçük depremler de fayın hareketine, davranışına, belki geleceğine dair ipuçları içeriyorlar. Küçük depremleri kaçırmak, fayın verdiği bu sinyalleri de kaçırmamız anlamına geliyor. Ne kadar çok depremi yüksek hassasiyetle yakalar ve incelersek, faya dair o kadar bilgi elde edebiliyoruz. Ve bunu, daha seyrek ve daha yıkıcı olan büyük depremleri beklemeden yapabiliyoruz.

Deprem tespitinin bir diğer faydası da bize yerin altındaki yapılar hakkında bilgi edinme şansı tanıması. Deprem dalgaları yerin içinde yayılırken, geçtikleri yerlere dair izler topluyorlar. Sismologlar bu izleri inceleyerek bir nevi tomografi çeker gibi yerin çeşitli katmanlarında ne gibi yapılar olduğunu öğreniyorlar. Çok fazla sayıda olan küçük depremleri yakalamak, bu türden bilgilere ulaşmamıza da katkıda bulunuyor’’.

 

 ‘’YAPAY ÖĞRENME TEKNİKLERİ İLE FAY HATLARINI DAHA İYİ ANLAYACAĞIZ’’

‘’Kandilli Rasathanesi dahil olmak üzere dünyanın çeşitli deprem izleme merkezlerinde küçük depremleri yakalamak için kullanılan kimi teknikler mevcut. Ama bu teknikler çok vakit alıyor ve emek istiyor. Bu yüzden bunun ötesine geçmek istiyoruz. Yapay öğrenme teknikleri, birçok alandaki klasikleşmiş tespit ve sınıflandırma problemlerinde üstün başarılar gösterdiler. Bizim amacımız da bu yaklaşımı deprem tespitinde kullanmak’’.

 

ERKEN UYARI SİSTEMLERİNDE DE YAPAY ÖĞRENME TEKNOLOJİSİ KULLANILABİLİR

‘’Erken uyarı sistemlerinin çeşitli sorunları olabiliyor. Deprem dalgaları daha yeni gelmeye başlamışken uyarı yapabilmek için çok yüksek bir hassasiyet gerekiyor, ama böyle yüksek bir hassasiyet, genelde yanlış alarmları da yanında getiriyor. Yapay öğrenmenin erken uyarı sistemlerinin bu tür sorunlarını çözebileceğini, sistemin kalitesini arttırabileceğini gösteren bazı göstergeler var. Projenin ilerlemesiyle birlikte üzerine çalışmayı düşündüğümüz hususlardan biri de bu. Sonuçlar iyi gelmeye devam ederse, yakalanmamış depremleri yakaladığımızı net şekilde gösterebilirsek ve bu alanda çalışan uzmanlar için yeni bilgiler üretebilirsek bu proje amacına ulaşmış olacak’’.

 

‘’SİLİKON VADİSİ DEĞERLİ BİR TECRÜBEYDİ, AMA OLMAK İSTEDİĞİM YER AKADEMİ’’

‘’Silikon Vadisi’nde teknik açıdan kendime yakın hissettiğim insanlarla çalışmak, zor problemleri beraber çözmek heyecanlı ve güzeldi. Ama şahsi eğilimim aslında hep akademiden yana oldu, özel sektörde çalışmak başta çok planladığım bir şey değildi. Ama o tecrübeyi de yaşadığım için memnunum. Or
ada bir takım beceriler kazandım ve hep akademide kalsaydım o becerileri kazanamazdım diye düşünüyorum. 

Şu anda bir kamu üniversitesinde, benim de mezunu olduğum Boğaziçi’nde öğrencilerimle birlikte çalışabilmek için çok değerli. Boğaziçi, yıllar boyunca hayalini kurduğum pek çok şeyi yapmak istediğim bir yer benim için. Ders vermeye başladıktan sonra öğrencileri beklediğimden, hatta bizim zamanımızdakinden çok daha iyi buldum. Bölümde de hem deneyimli, kıdemli hocalarımız, hem de genç ve rüzgârı olan bir akademik kadromuz var. Hem öğrenciler, hem hocalar açısından bir dinamizm görüyorum ve bu çok heyecan verici’’.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

PageGroup’dan "Şirketlerin BT ve Dijital Yetenek İhtiyaçları Araştırması"

Dijital dönüşüm, geçtiğimiz yıldan bu yana yaşanan sağlık kriziyle birlikte, kuruluşların öncelikler listesinde daha üst sıralara yükseldi. Uluslararası işe alım ve danışmanlık şirketi PageGroup’un, “Şirketlerin BT ve Dijital Yetenek İhtiyaçları Araştırması”, şirketlerin 58'inin, Covid'in etkisiyle, teknoloji projelerine dahil olduğunu veya hızlandırdığını gösteriyor.  Başta Türkiye olmak üzere, İspanya, Portekiz, Polonya, Avusturya ve İsviçre'de 1.200'den fazla genel müdür, İK Yöneticisi ve CTO ile gerçekleştirilen araştırma, içinde bulunduğumuz süreçte pek çok firmanın, alternatif çalışma yöntemleri ve müşterileriyle farklı ilişki kurma yolları keşfettiklerini de ortaya koyuyor.

 

Michael Page ve Page Executive Türkiye Direktörü  Melih Mümünoğlu’na göre, bu araştırma gösteriyor ki; BT (Bilgisayar Teknolojisi) ve Dijital sektörü, her büyüklükteki şirketin iş stratejilerinde bir dönüm noktası tanımlıyor. Mümünoğlu, dijital dönüşüme ve yeteneğe yapılan yatırımın, büyük ölçüde pazar ihtiyaçlarına uyum sağlama yeteneklerini ve başarılarını güçlendireceğinden, kuruluşlar için hayati önem taşıdığını önemle vurguluyor. Bu nedenle şirket liderlerinin sektörün taleplerini anlayan ve her şirketin ihtiyaç duyduğu profilleri bulmalarına yardımcı olabilecek doğru iş ortağı ile çalışmasının önemine dikkat çekiyor.

 

Türkiye’de şirketler pazar ihtiyaçlarını karşılamak için teknoloji yatırımlarını hızlandırıyor

 

Araştırmaya katılan ülkeler arasında karşılaştırma yapıldığında Türkiye’deki teknoloji ve dijital alanda büyük, orta ve küçük işletmelerin Covid-19 etkisine rağmen olumlu gelişmeler içinde olduğu göze çarpıyor.

 

Bu dönemde  şirket çalışanlarına dijital eğitim yatırımı yapan ülkelerin başında Türkiye geliyor. Diğer taraftan 68 oranında uzaktan çalışma koşullarına uyum sağlayan ülke olarak ikinci sırada yer alıyor.  Türkiye’deki şirketler, Bilgisayar Teknoloji ile dijital teknolojiye yaptığı yatırımlarla, araştırmaya katılan ülkeler arasında 46 ile ikinci sırada yer alıyor. Yeni pazarlara yönelme konusunda Türkiye’deki şirketler, İsviçre’den sonra 57 lik bir oran ile yine ikinci sırada yer alıyor.  Online satış pazarında baktığımızda Türkiye’deki şirketler, diğer ülkelere göre 50 lik oran ile birinci sırada yer alırken, pazarlarında online satışın yükseldiği diğer ülkeler 30 ile Polonya ve 28 ile İtalya olduğu görülüyor.  

Araştırma sonuçları Türkiye’de CDO (Chief Digital Officer), CTO ( Chief Techology Officer ) , CIO ( Chief Information Officer) rollerinin çok kritik öneme ve stratejik konuma yükseldiğine işaret ediyor. Bununla birlikte, dikkat çeken bir diğer nokta ise, veri ve siber güvenlik alanında büyük ve orta ölçekli şirketlerde ciddi yatırımlar yapılırken, küçük ölçekli şirketlerdeki yatırımlarda gecikme olduğu dikkat çekiyor.

Farklı hızlarda  dönüşüm

Araştırma, şirketlerdeki dijital dönüşüm hızının kuruluşun büyüklüğü ile yakından ilgili olduğunu gösteriyor. Pandemi öncesinden başlayarak, şirketlerin teknoloji ve inovasyon alanlarına öncelik verme oranı büyük kuruluşlarda 58 ve orta ölçekli işletmelerde 44 iken, küçük işletmelerde yalnızca 6 oranındaydı.  

Şirketlerin Covid kriziyle başa çıkmak için ilk adım olarak uzaktan çalışma modelinin uygulanması konusunda hemfikir olmalarına rağmen, attıkları stratejik adımlar arasında da küçük farklar ortaya çıktı. Araştırma gösteriyor ki;  orta ölçekli şirketlerin 51’i teknolojik gelişime daha yüksek oranda yatırım yaparken, bu oran büyük şirketlerde 45, küçük işletmelerde ise 36 civarında kaldı. Küçük işletmelerin 38’inin uyguladığı tedbirlerden biri iş modellerini çeşitlendirmekti. Bu tedbiri uygulayan orta ölçekli işletmelerin oranı daha az iken (33), büyük işletmeler bu seçeneği gündemlerine almadı. Ancak büyük şirketlerin 38'i çalışanlarının dijital eğitimine yatırım yaptı.

Başarının Anahtarı Dijital Dönüşümde

Araştırma, dijital dönüşümü, genel öncelik olarak gündeme getirirken, şirketlerde en büyük yatırımın yazılım geliştirme (41), müşteri ilişkilerinin dijital dönüşümü (39) ve CRM/ERP'ler (38) için yaptıldığını gösteriyor. Siber güvenlik yatırımına ise büyük ölçekli şirketlerin 37’si, orta ölçekli kuruluşların 31’sı ve küçük ölçekli işletmelerin 21 öncelik veriyor.

Bu araştırmada şirketlerin çoğunluğunda, teknoloji ve inovasyon alanında en stratejik rollerdeki çalışanların eksikliği dikkat çekiyor. Özellikle, bu araştırmaya katılanların 38'i kuruluşlarında BT Direktörü, 55'i Veri Analisti ve 56'sı ise BT İş Analisti rolünün bulunmadığını belirtiyor.

Bu durum ise eksik yetenek gereksinimlerini karşılamak ve gelecek zorluklarla kolay baş edebilmek için şirketlerin beş temel profili işe almaya odaklanmaları gerektiğini ortaya koyuyor.

Yatırım alanlarına göre kuruluşların yetenek ihtiyaçlarını karşılayabilecek beş temel BT ve Dijital roller:

  • BT Direktörü, şirketin dijital dönüşümüne liderlik etmek ve teknolojinin şirketlerin tüm süreçlerinde entegrasyonunu garantilemek için kilit bir pozisyondur.
  • Veri Analisti, başlıca görevi stratejik ticari kararların alımına yardımcı olmak için verileri yorumlamaktır.
  • BT İş Analisti, hem teknoloji hem de işletme uzmanlığını içeren ve bu iki alanın ihtiyaçları arasında aracı görevi üstlenen bir roldür.
  • Altyapı Müdürü, çok sayıda kişi hala uzaktan çalışırken sistemin sorunsuz çalışmasını sağlamak açısından özellikle önemli bir roldür.
  • CRM Müdürü, müşteri sadakatini artırmak amacıyla, her tür kanalda giderek artan sayıda müşteriyle kurulan ilişkilerde stratejiler belirlemekten sorumludur.

Bu rollerin şirket kadrolarına dahil edilmesi, kuruluşların geçtiğimiz aylarda karşılaştıkları temel zorlukların üstesinden daha etkili bir şekilde gelmelerini sağ
layabilecek. Temel zorluklar arasında özellikle verimliliğin azalması (54), yeni iş fırsatları geliştirmenin zorlaşması (45) ve müşteri ilişkilerini yönetme konusundaki sorunlar (29) bulunuyor. Orta ölçekli işletmelerin, uzaktan çalışma modelini uygulama konusunda küçük veya büyük işletmelerden daha yüksek bir oranda (24) engellerle karşılaştığı da araştırma sonuçlarına yansıdı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Anker’den Annelerin Hayatını Kolaylaştıracak Hediye Önerileri

Ne yapsak haklarını ödeyemeyeceğimiz annelerimiz için Anneler Günü’nde onları mutlu hissettirmeye ne dersiniz? Anker’in süpürme zahmetini annelerin elinden alacak Eufy süpürgelerinden eğlenceyi dev ekranlara yansıtan Nebula çok yönlü akıllı projeksiyonlarına, akılları evlerinde kalmasın diye etkileşimli Eufy güvenlik kameralarından 12 hassas ölçümüyle vücutlarını daha yakından tanımalarına olanak sağlayacak akıllı tartıya ve şarjları hiç bitmesin diye hediye edebileceğiniz şarj cihazlarına kadar pek çok ürün, anneleri hem mutlu edecek hem de onların hayatlarını kolaylaştıracak. 

 

Huzuru, sevinci, samimiyeti ve mutluluğu kollarında bulduğumuz annelerimizi mutlu etmenin zamanı olmaz ama Anneler Günü bunun için iyi bir fırsat. Yaşamı kolaylaştıran akıllı teknolojilere öncülük eden Anker, Anneler Günü’nde annenize hediye edebileceğiniz birbirinden farklı hediye seçenekleriyle anneleri mutlu etmenin yolunu buldu bile. İster evdeki temizlik yükünü hafifletecek akıllı süpürgelerden satın alın ister evleri sinema salonlarına dönüştürecek projeksiyon cihazlarından… Anker, bütün ürünlerinde teknolojinin avantajlarından fazlasıyla yararlanıyor. Tercih edeceğiniz hediye hangisi olursa olsun annenizin mutlu olacağından emin olabilirsiniz. 

 

Zahmetsiz temizlik artık çok kolay

Anker’in yenilikçi teknolojileri sayesinde temizlik artık bir sorun olmaktan çıkıyor. Hem yorucu hem de çok fazla zaman alan süpürme işlemi, Eufy Robovac G30 Hybrid, Eufy Robovac 15T, Eufy Robovac R500 ve Eufy S11 Kablosuz Dikey süpürgelerinin pratikliği ve akıllı özellikleri sayesinde artık çok daha kolay. Son dönemlerin popüler inovasyonlarından robot süpürgeler, anneleri hiç zahmete sokmadan evleri süpürüp silebiliyor. Hem süpürme hem de paspaslama yapabilen Eufy Robovac G30 Hybrid, BoosIQ Teknolojisine ve 2000PA ultra emiş gücüne sahip. Akıllı teknolojileri sayesinde temizlik ihtiyacının yalnızca uygulama üzerinden verilen bir komutla karşılanabildiği, Gyro-navigasyon teknolojisi ve yeni yol izleme sensörü gibi son teknolojilerle donatılmış bu robot süpürge, hem çok sessiz hem de ince yapısıyla mobilyaların altını bile kolaylıkla temizleyebiliyor. Anker, robot süpürgede her bütçeye hitap edecek farklı alternatiflere de sahip. HEPA filtresi ve 1500PA’lık emiş gücüyle annelerin zahmetsiz ev hayatına alışmalarına yardımcı olacak Eufy Robovac R500 ve Eufy Robovac 15T, uçtan uca eksiksiz bir temizlik sağlıyor. Yalnızca robot süpürgeler de değil, Anker kablosuz dikey süpürge alanında da ezberleri bozuyor. Hafif yapısı ve kablosuz oluşuyla kullanımı oldukça pratik olan Eufy HomeVac S11 Reach Kablosuz Dikey Süpürge, 120AW çekiş gücü, 650 ml’lik toz haznesi, 5 katmanlı gelişmiş filtreleme sistemi ve Dual Vortex teknolojisiyle temizliği üst seviyelere taşımayı başarıyor.   

 

Eğlenceyi büyütmenin zamanı geldi

Pandemi sebebiyle kalabalık bir şekilde yapılan aktivitelere ara verdik. Sinemalar, tiyatrolar, spor müsabakaları, eğitimler, iş toplantıları ve konserler evlerin içine sığmak durumunda kaldı. Ancak Anker’in çok yönlü akıllı projeksiyonları sayesinde dev ekran keyfiyle evleri dönüştürmek mümkün. Aynı zamanda hoparlör olarak da kullanılabilen taşınabilir çok yönlü akıllı projeksiyonlar, DLP teknolojisi sayesinde görüntüleri 100 ile 1500 ANSI Lümen parlaklığa kadar ve 150 inçe kadar büyük ekranlara yansıtabiliyor. Anker’in bu alanda ürün yelpazesi de oldukça geniş. Nebula Apollo, Nebula Astro, Nebula Capsule II, Nebula Mars II Pro, Nebula Cosmos ve Cosmos Max ürünlerinin birbirinden farklı özellikleriyle istenilen mekânda eğlence büyütülebiliyor. Örneğin Nebula Apollo sayesinde, dilediğiniz içeriği 200 ANSI lümen parlaklığında 853×480 piksel çözünürlüğünde 100 inçe kadar yansıtabilirsiniz. Kompakt tasarımı, interaktif dokunmatik paneli ve çoklu bağlantı seçenekleriyle annenizin aradığı konforu ona sunmak artık çok kolay. 

 

Sağlık rutininiz kontrol altında

Yazın yaklaşmasıyla anneler de fazla kilolarından şikayet etmeye başladı. Ancak Anker’in 12 farklı hassas ölçüm yapabilen akıllı tartısı Eufy BodySense Akıllı Bluetooth Tartı ile fazla kilolarla başa çıkmak ve fit görünüme ulaşmak daha da kolaylaşıyor. Üstün teknolojisi sayesinde Eufy BodySense Akıllı Bluetooth Tartı, kilo takibinin yanında günlük sağlık rutininizin de vazgeçilmez bir parçası oluyor. Pek çok uygulamayla entegre olabilen akıllı tartı, vücut değerlerinin günlük, haftalık ve aylık trendlerini raporlayabiliyor. Bu sayede geriye sadece vücuttaki değişimi anbean takip etmek kalıyor. Büyük led ekrana sahip, ultra hafif, ultra ince modern tasarımıyla evlerdeki zayıflama koçu Anker Eufy BodySense Akıllı Tartı, 12 farklı ölçümüyle birlikte 16’ya kadar farklı kişinin bilgilerini gösterebiliyor. 

 

Güvenliğinizden şüphe etmeyin

İlgi ve alakasıyla üzerimize düşen, güvenliğimiz için sürekli uyarılarda bulunan annemizin güvenliğini sağlamak da bizlere düşüyor. Annelerin aklı hep evde kalmasın diye veya çocuklarının ya da evcil hayvanlarının kontrolünü daha detaylı yapabilsinler diye onlara Anker Eufy’nin güvenlik kameralarından birini hediye edebilirsiniz. EufyCam 2C ve Eufy Security 2K Pan& Tilt güvenlik kameraları, evdeki güvenliği sağlarken, yüksek görüntü kalitesi ve kişi algılama teknolojisiyle gece-gündüz, iç mekân-dış mekân fark etmeksizin kullanılabiliyor. EufyCam 2C, 135 derecelik görüş açısına sahip kablosuz  bir güvenlik sistemi sağlarken, Eufy Security 2K Pan&Tilt, yatay eksende 360,
dikey eksende 96 derecelik açıyla dönüş yapabiliyor ve aynı zamanda dahili mikrofon ve hoparlöre de sahip. 

 

Annelerin şarjı hiç bitmesin

Telefon, laptop ve tabletlerimizden ayrılamadığımız bu günlerde, sık sık şarj problemleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Ancak Anker, bu alanda da geliştirdiği inovatif ve kullanışlı şarj cihazlarıyla bu konuyu bir problem olmaktan uzaklaştırıyor. Hem annelerimizle kesintisiz iletişim kurabilelim diye hem de onlar şarj problemleriyle uğraşmak zorunda kalmasın diye alabileceğiniz bir hediye var: Anker PowerPort Atom III Slim 65W. Anker’in PowerIQ 3.0 teknolojisi ile geliştirdiği bu şarj cihazı, 0,7 inçlik tasarımı, 140 gr ağırlığıyla taşınabilir özellikleriyle yerden tasarruf ettiriyor. Bir duvar prizini 4 şarj bağlantı noktasına çevirerek hem telefonları hem de dizüstü bilgisayarları aynı anda şarj edebiliyor. 

 

Müziğin, videoların ve telefon görüşmelerindeki netliğin keyfini çıkarın

Annelerimiz hem izledikleri içeriklerin, müziklerin keyfini daha fazla çıkartsınlar hem de kesintisiz ve kusursuz netlikte telefon görüşmeleri yapabilsin diye onlara kablosuz kulaklık hediye etmeye ne dersiniz? Anker’in üst düzey ses performansı sunan Anker SoundCore Liberty 2 Pro ve Anker SoundCore Life Note kablosuz Bluetooth kulakları, teknolojinin geldiği son noktayı kullanıcılarla buluşturuyor. Anker SoundCore Liberty 2 Pro, Qualcomm cVc 8.0 gürültü engelleme teknolojisiyle dış ses ile kullanıcı sesini ayırt ederek karşı tarafa daha berrak bir ses iletişmesini sağlarken, tek şarjla 8 saatlik aralıksız kullanım süresi sunuyor. Anker SoundCore Life Note ise suya dayanıklı (IPX5)özelliği, aptX ses kalitesi ve BassUp teknolojisiyle 40 saate kadar çalma süresi sunuyor. 

 

Anker hakkında:

Yaşamı kolaylaştıran akıllı teknolojilere öncülük eden Anker, 2011 yılında Silikon Vadisi’nde kuruldu. Bugün Anker, şarj teknolojisi, kulaklık, hoparlör ve akıllı telefon aksesuarlarıyla ABD, Avrupa, Asya, Ortadoğu gibi birçok pazarda lider konumda yer alıyor. Anker, ayrıca Soundcore, Eufy, Nebula ve Roav kategori markalarıyla tüketicilere kaliteli, yüksek performanslı ve akıllı teknolojiler sunuyor. Anker Türkiye’de taşınabilir bataryalar, robot süpürge, taşınabilir projeksiyon cihazları, BT kulaklık, hoparlör ve araç içi güvenlik kameraları kategorilerinde ürünlerini tüketicilerle buluşturuyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı