Aylık arşivler: Mayıs 2021

Hemoroidi ameliyatsız tedavi etmek mümkün!

Çanakkale Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Fehim Diker, hemoroidin tedavisinde kullanılan yöntemler hakkında, “Hastalığın durumuna göre öncelikle cerrahi dışındaki tedavi yöntemleri tercih edilmelidir. Eğer bu yöntemler başarısız oluyorsa cerrahi tedavi uygulanmalıdır” dedi.
 

Halk arasında basur olarak da bilinen hemoroid ile ilgili önemli bilgiler veren Medical Park Çanakkale Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Fehim Diker, hemoroidin tedavisinde kullanılan yöntemler hakkında “Hastalığın durumuna göre öncelikle cerrahi dışındaki tedavi yöntemleri tercih edilmelidir. Eğer bu yöntemler başarısız oluyorsa cerrahi tedavi uygulanmalıdır” dedi. 

Hemoroidal hastalık tanımının çok açık olmaması nedeni ile gerçek sıklığı ve yaygınlığının belirlenmesinde güçlük çekildiği bilgisini veren Medical Park Çanakkale Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Fehim Diker, “Literatürde toplum araştırmasına dayanan veriler yüzde 58’den yüzde 86’ya kadar sıklık bildirmiştir. Bu hastalık orta yaşlarda hafif artar ve 65 yaşından sonra sıklığı azalır. Cinsiyet ayrımı göstermez” şeklinde konuştu.

BESLENME VE MESLEKİ ŞARTLARA BAĞLI OLUŞABİLİYOR

Hemoroidlerin insan vücudunun normal anatomik elemanları olduğunu, anüsün çıkışında bulunduklarını, iç ve dış olmak üzere iki bölgeye bölündüklerini ifade eden Op. Dr. Fehim Diker şu bilgileri paylaştı:

“Bunlara yastıkçık diyebiliriz. Dışkılama esnasında kan ile dolarlar ve anüs kanalını yaralanmadan korurlar. Hemoroidlerin büyüme sebeplerinin başında fazla ıkınma, kronik kabızlık, lifli gıdalardan fakir beslenme, mesleki nedenlerden dolayı fazla oturma veya ayakta kalma, şişmanlık, ishal, gebelik ve ırsilik gelir. Batın içi basınç artması, karaciğer siroz hastalığı gibi rahatsızlığı olan hastalarda yeniden kendini gösterebilir.” 

KANSIZLIĞA NEDEN OLUYOR

Hemoroidin başlıca şikâyetlerinin nodüllerin büyümesi ve kanama olduğunun altını çizen Op. Dr. Fehim Diker, “Kanama parlak kırmızı renklidir. Uzun sürer ve bazen de aşırı olup kansızlık yaratır. Genellikle ağrısızdır, dışkılama esnasında ve sonrasında oluşur. Aşırı ıkınma ile kanama artar. Kan tuvalet kâğıdında ve klozet üzerinde görülebilir” ifadelerini kullandı.

TEDAVİYE BAŞLANMADAN ÖNCE SİNDİRİM SİSTEMİ DEĞERLENDİRİLMELİ

Hemoroid hastalarının yüzde 20’sinde ilerleyen zamanlarda ağrı şikâyeti olabileceğini belirten Op. Dr. Fehim Diker şu ifadeleri kullandı:

 

“Anüsten dışarı çıkan hemoroid nodülleri sümüksü sızıntı oluşturur ve kaşıntı yapar. Ana şikâyeti kanama olan hastalarda tedaviye başlamadan önce iyi veya kötü huylu sindirim sistemi hastalıkları aranmalıdır. Dış hemoroidlerde daha çok kan pıhtılaşması oluşur. İç hemoroidlerde öncelikle sadece kanama olur.”

  

AMELİYATSIZ TEDAVİ MÜMKÜN

Hemoroidal hastalıkta hastalığın evresine uygun tedavi yapılması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Fehim Diker, sözlerine şöyle devam etti:

 

“Ana kural, hastaların yumuşak kıvamda dışkı yapmasını sağlamaktır. Bu amaçla lifli gıdalardan zengin bir beslenme tarzı önerilir. Tahribata yol açan baharat ve alkolden kaçınılmalıdır. Hastaların günde en az 1.5 litre sıvı almaları sağlanır. Tuvalete her gün aynı saatlerde gidilmesi önerilir. Hastaya ıkınmadan dışkılaması ve çıkan hemoroid nodüllerini hemen yerine koyması öğretilir. Sıcak pansuman ve oturak banyoları yapılması tavsiye edilir. Çeşitli merhemler ve fitiller kullanılır. Ağızdan ilaçlar verilir. Medikal tedavi ile hemoroidlerin ortadan kalkması ve tam iyileşmesi beklenmemelidir. İlaç tedavisi ile beraber bıçaksız operasyonlara başvurulur.” 

HASTANEDE YATMADAN TEDAVİ

Hastaların bıçak altına yatmadan tedavi olabileceği yöntemlerle ilgili de önemli bilgiler veren Op. Dr. Fehim Diker, “Skleroterapi, lastik bant ligasyonu, kızıl ötesi fotokoagülasyon, krioterapi, elektrokoagülasyon, lazer tedavisi ve arter bağlama yöntemi hemoroidin tedavisinde kullanılan bıçaksız operasyonlardır. Genellikle bu tarz cerrahi dışı yöntemler ayaktan yapılır ve hastanede yatmayı gerektirmez” diye konuştu. 

EN SON ÇARE CERRAHİ MÜDAHALEDİR

Cerrahi müdahalenin diğer yöntemlerin başarısız olduğu durumlarda ve ileri evrelerdeki hemoroid vakalarında uygulandığını dile getiren Op. Dr. Fehim Diker, “Cerrahi yöntemiyle hemoroid nodülleri çıkartılır ve damarlara dikişler atılır. Ameliyat sonrası ağrı en sık karşılaşılan sorundur ve hastaların ameliyattan kaçınmalarının en önemli sebebidir. Ameliyat sonrası ağrı kesiciler ve dışkılamayı kolaylaştıran ilaçlarla bu sorun giderilebilir. Sıcak oturma banyoları ile tedaviye devam edilir” diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

GSK ile Vir Biotechnology tarafından geliştirilen COVID-19 ilacına FDA’den acil kullanım onayı verildi

Koronavirüs hastalarının erken tedavisinde kullanılmak üzere GSK ile Vir Biotechnology tarafından geliştirilen antikor ilacına ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından acil kullanım onayı verildi.

 

Ağır komplikasyonlar geliştirme riski olan COVID-19 hastalarının erken tedavisinde kullanılmak üzere GSK ile Vir Biotechnology tarafından geliştirilen monoklonal antikor ilacına FDA’den acil durum kullanım ruhsatı verildi.

 

FDA’in antikor ilacına acil durum kullanım onayı vermesinde ilacın Faz 3 çalışmasında elde edilen olumlu sonuçlar rol oynadı. Bu çalışmanın ara sonuçlarına göre, yüksek riskli erişkin COVID pozitif hastalarında hastane yatışı ya da ölüm riskinde, plasebo ile karşılaştırıldığında yüzde 85 azalma sağlandığı gözlemlendi. Ayrıca laboratuvar verileri ilacın Hindistan varyantı da dâhil olmak üzere, bilinen tüm varyantlara karşı etkili olduğunu ortaya koydu.

 

FDA’in acil durum kullanım onayı doğrultusunda ilacın önümüzdeki haftalarda ABD’deki COVID-19 tanısı konmuş uygun hastalar için erişilebilir olması hedefleniyor.

 

Avrupa İlaç Ajansı EMA da ilacın acil kullanım onayına yeşil ışık yakmıştı

 

İlacın acil kullanım onayı için başta Avrupa İlaç Ajansı (EMA) olmak üzere diğer küresel ruhsatlandırma otoriteleriyle yürütülen süreçler devam ediyor. EMA Beşeri Tıbbi Ürünler Kurulu hastaneye yatış riski yüksek olan erişkinlerde yapılan “COVID-19 Monoklonal Antikor Etkililik Çalışması” sonucu elde edilen etkililik ve güvenlilik verilerinin analizini değerlendirerek geçtiğimiz günlerde ilaca olumlu yönde görüş bildirmişti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Son 30-40 yılda toplumda sosyal hizmetler ihtiyacı arttı

Sosyal hizmetler, “hayata yeniden uyum için desteğe ihtiyaç duyan dezavantajlı konumdaki birey ve gruplara eğitim, rehberlik, güçlendirme desteği, aracılık gibi rollerle müdahale eden yardım mesleği” olarak tanımlanıyor. Evde bakım hizmeti alan engelli sayısının yarım milyonu aştığını ve sokakla ilişkili sorunların görünür bir hal aldığını vurgulayan uzmanlar, günümüzde sosyal hizmetlere ne kadar ihtiyaç olduğunun son 30-40 yıldaki nicel artışına bakılarak anlaşılabileceğini ifade ediyor. Uzmanlar, sosyal hizmetleri ‘kimsesizlerin kimsesi’ olarak nitelendiriyor. 

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Doç. Dr. İsmail Barış, sosyal hizmetlerin toplumlardaki önemi ve gerekliliği hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Sosyal hizmet sorunların çözümü için çabalıyor

 

Toplumdaki herkesin aynı koşullara doğmadığını ve aynı imkânlara sahip olmadığını belirten Doç. Dr. İsmail Barış, “İnsanlar engellilik, zihinsel gelişim, yaşlılığa bağlı işlev kayıpları gibi doğal sebeplerle ve eğitime, sağlığa erişimde adaletsizlik, genel olarak yoksulluk gibi sosyal sebeplerle eşitsiz koşullarda yaşıyor. Bu eşitsiz koşullarda geçen yaşam kimilerini çaresizlik, zayıflık, korunma ihtiyacı, suça yönelme gibi normalin dışında ve önlenebilir hayatlara yönlendirebiliyor. Bazı insanlar da kendi iradesi ya da denetleyemediği kişilik patolojileri nedeniyle suça yönelebiliyor. Bu durumlar ‘normal’ olağan hayat seyrini hem bireyler hem de toplum için stresli, sorunlu bir hale getiriyor. Sosyal hizmet bu sorunların kaynağı olan kişi, topluluk veya durumlara müdahale ederek bireylerin ve toplulukların hayata yeniden uyum sağlamaları için çabalıyor.” dedi.

 

Desteğe ihtiyaç duyanların yanında oluyor

 

Sosyal hizmetin hayata yeniden uyum için desteğe ihtiyaç duyan dezavantajlı konumdaki birey ve gruplara eğitim, rehberlik, güçlendirme desteği, aracılık gibi rollerle müdahale eden yardım mesleği olduğunu vurgulayan Doç. Dr. İsmail Barış, “Desteğe ihtiyaç duyan çok çeşitli insan gruplarını bütüncül olarak ele alan sosyal hizmet mesleği, uzun yaşam boyunca herkesin karşılaşma ihtimali olduğu sosyal desteğin adıdır. Kendisini çaresiz, dışlanmış hisseden bir yaşlı ya da engelli, şiddet gören bir kadın, terkedilmiş bir çocuk ya da ihmal edilen bir çocuğa destek olacak, rehberlik edecek, yanında olacak örgütlü gücün adıdır. Diğer bir tabirle sosyal hizmet kimsesizlerin kimsesidir.” diye konuştu.

  

Sorunlar karşısında sosyal hizmetler gerekli

 

İnsan toplumlarının her boyutuyla kontrol edilebilir yapılar olmadığını ifade eden Doç. Dr. İsmail Barış, “İnsan doğasında kötülük tamamıyla engellenememekle birlikte, insana karşı ortaya çıkan kötülükleri bütünüyle öngörmek ve engellemek de mümkün görünmüyor. Bu nedenle herkesin risk altında olduğunu söyleyebiliriz. Doğal afetler ve yoksulluk gibi aniden orta çıkan sosyal sorunlar ya da öngörülemeyen şiddet eğilimlerinin tehdidi herkes için potansiyel olarak vardır. Bu nedenle bu durumlara karşı hem koruma ve önleme amaçlı hem de sorunlar ortaya çıktığında tedavi ve bakım için kurumsal sosyal hizmetler gereklidir.” dedi.

 

Sosyal hizmetler ihtiyacı son 30-40 yılda arttı

 

Geçici ve acil durumlar için olduğu gibi bütün zamanların sosyal risklerine karşı örgütlü ve kamusal yapının bir parçası olarak sosyal hizmetlere ihtiyaç olduğunu vurgulayan Barış, “Günümüzde bu hizmetlere ne kadar ihtiyaç olduğu son 30-40 yılda sosyal hizmetlerin nicel artışına bakılarak anlaşılabilir. Sosyal destek alanların sayısı artık milyonlarla anılıyor. Evde bakım hizmeti alan engelli sayısı yarım milyonu aştı ve sokakla ilişkili sorunlar görünür bir hal aldı. Bu sürecin sonunda daha örgütlü bir yapı ihtiyacı doğdu. Bir bakanlığın bu dönemde tesis edilmiş olması sosyal sorunların vardığı noktayı gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

 

Sosyal yardımlar pandemide artış gösterdi

 

Doç. Dr. İsmail Barış, sosyal hizmet ihtiyacının kriz zamanları ile sınırlı olmadığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:

 

“Ancak kriz zamanlarında sosyal hizmetlere ihtiyaç duyan bireyler zaten savunmasız oldukları için ihtiyaç duydukları destek çok fazladır. Bu nedenle sosyal hizmet ihtiyaç gruplarının özellikle pandemi döneminde diğer insanlara göre daha fazla olumsuz etkilendiklerini biliyoruz. Özellikle kapalı, yatılı kurumlarda kalan çocuklar ve yaşlıların uzun süre ‘mahsur' ruh dünyalarında ciddi sarsıntılara yol açtı. Geniş anlamda sosyal hizmetlerin bir parçası olarak ‘sosyal yardımlarda’ pandemi döneminde büyük bir artış olduğunu biliyoruz. Bu anlamda artışında en fazla göze çarpan alan sosyal yardımlar oldu. Vefa grupları olarak adlandırılan sosyal hizmetler çalışmalarının bu dönemde önemli çalışmaları gözlendi.”

 

Araman Yeter Projesi önemli bir örnek

 

Üsküdar Üniversitesi Sosyal Hizmet Böl&uum
l;mü’nün ‘Araman Yeter Projesi’ni maddi olmayan çalışmalara örnek gösteren Doç. Dr. İsmail Barış, “Üsküdar Üniversitesi ve Üsküdar Kaymakamlığı’nın yürüttüğü proje ile Üsküdar ilçesinde belirlenen yaşlılara telefonla ulaşılarak yalnızlıkları paylaşılmaya, kimsesiz olmadıkları duygusu verilmeye çalışıldı. Bu çalışmada görüşme ilkeleri konusunda eğitim almış sosyal öğrencileri telefonla ileri yaştaki bireylere ulaşarak pandemi koşullarında yalnızlık hissinden bir ölçüde çıkmaları için destek olmaya çalıştılar.” dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tesher, Jason Derulo, Barbara Pravi ve The Weeknd’den harika haberler!

Güney Asya esintilerini benzersiz bir şekilde dünyaya sunan başarılı rapçi Tesher ve ödillü şarkıcı/söz yazarı Jason Derulo bir araya geliyor. İkili, Tesher’ın TikTok ve Instagram’da patlayan global hiti “Jalebi Baby”yi tekrar yorumluyor. “Jalebi Baby”nin 2020’de çıkan, İngilizce ve Pencapça sözlerden oluşan orijinal versiyonu akılda kalıcı nakaratıyla 100 milyondan fazla dinlenmişti. Sosyal medya platformlarında ülkemizde de büyük ilgi görerek hit olan “Jalebi Baby”nin Jason Derulo remix’ini kaçırmayın!

 

Barbara Pravi – Voilà 

 

Besteci, söz yazarı ve aynı zamanda şarkıcı kişiliğiyle ön plana çıkan yetenekli sanatçı Barbara Pravi, “Voila” ile bu sene Rotterdam’da düzenlenen Eurovision yarışmasında ikinciliği kazandı! Kendini kadın haklarına adayan sanatçı uyarlamalarıyla Uluslararası Kadın Haklı Günü’nde tanınırlığını arttırmıştı.

 

The Weeknd – Billboard Müzik Ödülleri

 

Pop ve R&B yıldızı The Weeknd, 23 Mayıs Pazar günü Los Angeles'taki Billboard Müzik Ödülleri'nde birinci oldu. Başarılı sanatçı 10 ödül kazanarak kariyerindeki Billboard Müzik Ödülleri sayısını iki katından fazla arttırdı. Öncesinde de 9 ödül kazanan The Weeknd toplamda 19 ödülüyle Billboard Müzik Ödüllerinin tüm zamanların kazananları listesinde beşinci sırada yer alıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çevrimiçi Söyleşi: “Etel Adnan: Hayatı, Eseri, Şehirleri”

Pera Müzesi, “Etel Adnan: İmkânsız Eve Dönüş” sergisi kapsamında bir dizi söyleşi düzenliyor. Serinin 2 Haziran’da çevrimiçi gerçekleşecek ilk etkinliğine konuşmacı olarak Etel Adnan’nın en yakınları, Simone Fattal, Jean Frémon ve Lamia Joreige katılıyor. Serginin küratörlüğünü Simone Fattal ile birlikte üstlenen Serhan Ada, aynı zamanda bu sohbetin de moderatörlüğünü yapacak. Sanatçının dünyasına daha yakından bakmayı amaçlayan sohbet, Adnan’ın hayatı, eserleri ve şehirlerini konu alacak. 

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, ressam, yazar ve şair Etel Adnan'ın yüz yıla yaklaşan yaşamının tüm üretim dönemlerini kapsayan Etel Adnan: İmkânsız Eve Dönüş sergisi kapsamında özel bir söyleşi etkinliğini sanatseverlerle buluşturuyor. Söyleşi, 2 Haziran Çarşamba saat 18.30’da, Serhan Ada moderatörlüğünde çevrimiçi olarak gerçekleşecek. Serginin eş küratörü ve Etel Adnan’ın hayat arkadaşı sanatçı Simone Fattal, galericisi ve dostu Jean Frémon ve zaman zaman birlikte ürettiği sanatçı arkadaşı Lamia Joreige, Adnan’ın hayatı, üretimi ve etkileyici kişiliğinden bahsedecekler. 

Paris’te yaşayan ve Adnan’ın gündelik hayatına yakından dahil olan üç konuşmacı, sanatçının savaş, sürgün, göç ve kayıplarla geçen yaşamına, çok katmanlı üretimine ve karakterini oluşturan şehirlere yoğunlaşarak insanlar, dağlar, deniz, sis, düşünceler, uydular, gezegenler etrafında sanatçının iç dünyasının ipuçlarını sunacak.

Hayatının büyük kısmını Amerika-Lübnan-Fransa üçgeninde sürdüren Etel Adnan’ın eserlerinde, Şam doğumlu Müslüman Arap bir baba ile İzmirli Ortodoks Rum bir annenin çocuğu olmanın kültürel izleri önemli bir yer tutuyor. “Etel Adnan: İmkânsız Eve Dönüş” sergisi 8 Ağustos tarihine dek Pera Müzesi’nde görülebilir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

hep kitap’tan yayımlanan “Ev” romanıyla Nermin Yıldırım, Duygu Asena Roman Ödülü’nün sahibi oldu

Kadın hakları, özgürlük ve eşitlik konularındaki kitapları ve fikirleri ile iz bırakan yazar Duygu Asena’nın anısına, 2007 yılından itibaren verilen Duygu Asena Roman Ödülü’nün bu seneki sahibi Ev adlı romanıyla hep kitap yazarı Nermin Yıldırım oldu.

Doğan Kitap tarafından Duygu Asena’nın anısını ve fikirlerini yaşatmak için her yıl düzenlenen “Duygu Asena–Kadının Hâlâ Adı Yok Roman Ödülü” sonuçlandı. Doğan Hızlan başkanlığında toplanan ve Asuman Kafaoğlu Büke, Filiz Aygündüz, İhsan Yılmaz, Sibel Oral ve Elif Tanrıyar’dan oluşan seçici kurul, 26 Mayıs 2021 Çarşamba günü pandemi sebebiyle online toplandı ve oy birliği ile Nermin Yıldırım’ın Ev adlı eserini ödüle layık gördü.

 

Yıldırım, kadın olmanın her halini ele alan bir yazar 

Jüri, ödül gerekçesinde; “İlk romanı Unutma Beni Apartmanı’ndan itibaren hikâyelerini kişisel ve toplumsal bellek ekseninde kuran Nermin Yıldırım, son romanı Ev’le edebiyattaki duruşunu koruyarak kurgu ve dildeki maharetini bir üst çıtaya taşımıştır. Yarattığı karakteriyle dikkat çeken Ev, roman kahramanın varoluş yolculuğunu tüm okurlar için empati kurabilecekleri bir serüvene dönüştüren başarılı bir roman. Yıldırım, kadın roman kahramanlarına yaptığı yoldaşlıkla onları toplumsal normlara sıkışmış halleriyle işlemenin aksine kahramanları aracılığıyla okura zorlanarak dahi olsa açacağı kapıları, gidecek yolları göstermekten çekinmiyor. Duygu Asena ismiyle yan yana gelmesinden mutluluk duyduğumuz Nermin Yıldırım’a, Türkçe edebiyata verdiği emeği için teşekkür ediyor, edebiyatıyla kadın olmanın her halini ele alarak yürüdüğü bu yolda Duygu Asena Roman Ödülü’nü oybirliği ile verdiğimizi açıklamaktan sevinç duyuyoruz.” cümlelerine yer verdi.

 

Ödülü Mor Çatı Vakfı’na bağışlıyor

Ödülün bu yılki sahibi Nermin Yıldırım ise “Edebiyatı ve kız kardeşliği kendine ev bellemiş biri olarak, bu ödülün benim için manası çok büyük. Kalemimi, hayatını kadın mücadelesinin görünür kılınmasına adamış olan Duygu Asena’nın kıymetli adıyla onurlandıran değerli jüri üyelerine, Doğan Kitap’a ve elbette tüm okurlara gönülden teşekkür ediyorum. Bu ödülün manevi karşılığını ömrüm boyunca kalbimde taşıyacağım ve ona layık olmaya çalışacağım” dedi. Ödülün maddi karşılığını ise şiddet gören kız kardeşleriyle dayanışmak için –evvelce sevgili Gaye Boralıoğlu’nun da yaptığı gibi– Mor Çatı Vakfı’na bağışlayacağını açıklayan Yıldırım, “Bazen sesler kısılmış, umutlar azalmış, karanlık her yanı sarmış gibi görünebilir. Ama kitaplara, dayanışmaya, tünelin ucundaki o muazzam ışığa ve el ele yürüyerek muhakkak aydınlığa çıkacağımıza canı yürekten inanıyorum. İnanıyorum” diyerek duygularını ifade etti. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çocuk haklarına dikkat çeken yepyeni bir kitap; Kaju Adası Kardeşliği

Mehmet Erkan, edebiyat yolculuğundaki 11. kitabı “Kaju Adası Kardeşliği” ile çocuk haklarına dikkat çekiyor. Elma Çocuk yayın evinden çıkan kitap, gizemli bir ada olan Kaju’da yaşanan olağanüstü olaylar sonrasında başlayan macera dolu mücadeleyi anlatırken, çocuk hakları ve birey olma bilincini de okuyuculara satır aralarında yansıtıyor.

“Arzavul Tepesi” serisi ile çok sevilen yazar Mehmet Erkan, yayımlanan 11. kitabı “Kaju Adası Kardeşliği” ile çocuklara seslenmeye devam ediyor. Yazarın çocuk edebiyatı alanındaki 6. kitabı olan bu roman, okyanusun ortasında, üzerinden ekvator çizgisi geçen gizemli bir ada olan Kaju’da yaşananları çocukların gözünden aktarıyor. Yazar, kahramanların Kaju’da verdikleri mücadeleleri anlatırken bir yandan da çocukların sahip olduğu haklara da dikkat çekiyor.

 

Çocuk Haklarına Dikkat Çekmeye Adanmış Bir Çocuk Kitabı

Yazar Mehmet Erkan kitabının ortaya çıkış öyküsünü ifade ediyor : “Her edebi eseri kaleme alırken, mutlaka o konu ile ilgili araştırmalar yapıyorsunuz. Olay tamamen kurgu olsa bile gerçeklik duygusunu yakalamak için sorguluyor, gözlemliyor ve detaylara iniyorsunuz. Ancak yeni kitabımda bu süreç bambaşka işledi. Son zamanlarda oldukça ilgi duyduğum bir konu olan çocuk haklarına dikkat çekmek için Kaju Adası Kardeşliği’ni kaleme aldım.”

Kaju Adası Kardeşliği’nde dünyadaki milyonlarca çocuk gibi eğitim alamayan, sağlık hizmetlerinden faydalanamayan, iyi beslenemeyen ve özgür olmayan çocukların mücadelesini anlattığının altınız çizen Yazar sözlerini şöyle sürdürdü: “Kitabımda 1989 yılında yayımlanan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye de edebi atıflarda bulundum. Kitabı okuyacak çocukların da haklarından haberdar olması gerektiğini, birey olma bilincini kazanmaları için önemli görüyorum.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Zeynep Bastık, Nilperi Şahinkaya ve Boran Kuzum adidas ile denizler için koşuyor

Son dönemin dikkat çeken isimleri Zeynep Bastık, Nilperi Şahinkaya ve Boran Kuzum; #yarıniçinbugünkoş çağrısıyla adidas ve Parley’in denizlerdeki plastik atığa dur demek için birlikte yürüttüğü Run For The Oceans projesinin kampanya videosunda yer aldılar.
 

Son dönemin dikkat çeken isimleri Zeynep Bastık, Nilperi Şahinkaya ve Boran Kuzum; #yarıniçinbugünkoş çağrısıyla adidas ve Parley’in denizlerdeki plastik atığa dur demek için birlikte yürüttüğü Run For The Oceans projesinin kampanya videosunda yer aldılar. Sporcu ve çevreci kimlikleriyle de bilinen bu üç isim, kampanyanın hem duyurulmasına hem de farkındalığın artırılmasına destek veriyorlar.   

adidas ve Parley’in denizlerdeki plastik kirliliğine dikkat çekerek farkındalık yaratmak için oluşturduğu Run For The Oceans’a Türkiye’nin genç ve ünlü isimleri de katkıda bulundu. Kampanyanın Türkiye ayağına destek veren adidas Türkiye Marka Elçisi Zeynep Bastık, Nilperi Şahinkaya ve Boran Kuzum; adidas Runners ekibiyle birlikte herkesi denizlerdeki plastik kirliliğini önlemek için 28 Mayıs-8 Haziran tarihleri arasında koşmaya davet ediyor. 

Tüm dünyanın birleşmeye ve okyanuslar için koşmaya davet edildiği kampanyaya destek veren üç ismin kamera karşısına geçtiği film, “2050 yılından mesajın var” duyurusuyla başlıyor. Çevreye olan duyarlılıklarıyla bilinen Bastık, Şahinkaya ve Kuzum, “bize katıl #yarıniçinbugünkoş” diyerek okyanusların plastik atıklardan arındığı bir gelecek için çağrıda bulunuyorlar. 

adidas Türkiye Marka Elçisi Zeynep Bastık “2050’de denizlerde balıktan fazla plastik atık olmamalı! Herkesi bu konuda daha bilinçli olmaya ve farkındalığı hep beraber yükseltmeye davet ediyorum.”

Nilperi Şahinkaya “Her yıl 360 milyon tondan fazla plastik üretiliyor ve 10 plastikten 9’u geri dönüştürülmüyor. Geri dönüşüm bilinci bizi ve gelecek nesilleri kurtarabilir.”

Boran Kuzum “Her gün 1440 kamyon plastik atık denizlere dökülüyor! Denizlerimizi, geleceğimizi daha fazla düşünmeli ve artık buna bir son vermeliyiz. Sporla bunu başarabiliriz.”

#yarıniçinbugünkoş sloganıyla start alan kampanya kapsamında adidas ve Parley, adidas Running uygulaması (Strava / Joyrun) aracılığıyla koşulan her kilometre için 10 plastik şişe atığını toplayacak. Kampanyanın sonuna kadar tam 500,000 pound ağırlıkta plastiğin plajlardan, adalardan ve kıyı şeritlerinden temizlenmesi hedefleniyor. 28 Mayıs-8 Haziran arası adidas Runnning uygulaması üzerinden yapılacak koşuların dahil olacağı etkinliğe LINKTEN 8 Haziran’a kadar kaydolmak mümkün. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Garanti BBVA ile Sesini Aç’ın yeni bölüm konuğu Nova Norda

Garanti BBVA’nın, pandemiden en fazla etkilenenler arasında yer alan müzik sektörüne destek vermek amacıyla hayata geçirdiği ‘Garanti BBVA ile Sesini Aç’ devam ediyor. Garanti BBVA’nın, YouTube’dan yayınladığı müzikli sohbet serisinin yeni bölüm konuğu ise Nova Norda oldu.

 

Yeni şarkısı “Bataklık”ı ilk kez canlı olarak seslendiren genç sanatçı, programa özel olarak “Kuzeye Kaç” şarkısında ilk defa keytar kullandı. 

 

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu olan Nova Norda, reklamcı ve medya uzmanı olarak sürdürdüğü kurumsal kariyerini 2018 yılında bıraktı ve ilk teklisi “Çıktım Bi Yola” ile müzik dünyasına kararlı bir adım attı. Kısa sürede şarkıları, renkli kişiliği ve dinleyicilerle kurduğu güçlü iletişim ile büyük yol kat eden sanatçı, birer ay arayla “Dinozorlar”, “Boşver!” teklilerini yayınladı. 

 

Eylül 2018’de çıkardığı “Varım” şarkısı ile geniş bir hayran kitlesi edinen sanatçı bu hızlı yükselişinin yanında festivallerin de aranan ismi oldu. Yaptığı konserler ile birçok şehir ve organizasyonda ülkenin dört bir yanında sevenleriyle buluştu.

 

Nova Norda, Kasım 2018’de çıkardığı, melankolik ögelere sahip “Beni Biraz” teklisiyle başka bir yönünü ortaya koydu. Hemen ardından da çok sevilen şarkıları “Varım” ve “Dinozorlar”ın akustik versiyonlarını dinleyicilerle buluşturdu.  

 

Sanatçı, Can Evrenol’un “Çıplak” dizisinin soundtrack’leri için “Beter Yok Uslanmaktan” ve “Bakma Bana Öyle” şarkılarını yaptı. Pandemi sürecinde Nova Norda ve 3 yakın arkadaşı Birkan Nasuhoğlu, Sedef Sebüktekin ve Canozan, 21 günde 8 şarkılık “Evde” albümünü kaydettiler. Üretimlerini hız kesmeden sürdüren Nova Norda’nın 2021 yılında yayınladığı ilk şarkısı “Cehennem”e Korhan Futacı saksafonu ile eşlik etti. 

 

Pandemi döneminde de kültür sanata verdiği desteği sürdüren Garanti BBVA, sanatçılara yeni üretimler yapacakları alanlar sağlamak için İpek Atcan’ın sunumuyla dijital ortamda hayata geçirdiği ‘Garanti BBVA ile Sesini Aç’ta müzikseverleri sevdikleri sanatçılarla buluşturmaya devam edecek. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Baksı Müzesi, Osman Dinç’in yapıtlarıyla Contemporary İstanbul’da

Baksı Müzesi, Contemporary İstanbul’a Osman Dinç’in heykelleri ile katılıyor. Müzenin A1-111 numaralı standında, sanatçının imzasını taşıyan sekiz yapıtın yanı sıra, Baksı Kültür Sanat Vakfı’nın Anadolu Ödülleri projesi için yaptığı ödül heykeli de yer alıyor. Osman Dinç’in eserleri 3-6 Haziran 2021 tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda, Contemporary İstanbul kapsamında izlenebilecek.

Baksı Müzesi önümüzdeki yaz aylarında Osman Dinç’i yeni ve kapsamlı bir kişisel sergiyle ağırlamaya hazırlanırken, öncesinde İstanbullu sanatseverlerle buluşturuyor. Sanatçının Contemporary İstanbul’da Baksı standında sergileyeceği yapıtları arasında metal ve taş malzeme ile oluşturduğu yapıtların yanı sıra “Anadolu Ödülleri” projesi için hazırladığı, kağnı tekerleğini temsil eden “Devinim” adlı eser de yer alıyor.

Osman Dinç, Anadolu Ödülleri’ni simgeleyen bu yapıtı “medeniyetin beşiklerinden biri olan Anadolu’ya bir gönderme” olarak nitelendiriyor ve şunları söylüyor: “Geriye, tarihe baktığımızda, bilindiği kadarıyla tekerleğin icat edildiği yer Mezopotamya ve Anadolu. Diğer taraftan meseleye daha geniş bir düşünce ile baktığımızda her şey, her şeyin etrafında dönen tekerlek gibi… En küçük madde atom, kendi içinde devinim halinde. Dünya Güneş etrafında, Güneş ise Samanyolu galaksisi etrafında dönen bir tekerlek… Öyle bir tekerlek düşünün ki maddesi mekân, aldığı yol zaman ve tekerleğin ekseni yeni ufuk çizgisi…”

Baksı Müzesi’nin kurucusu Hüsamettin Koçan ise, Contemporary İstanbul benzeri organizasyonların gelecek umudunu beslediğini söylüyor. “Pandemi geçer, sanat yoluna devam eder” diyen Koçan, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kısa süre önce İstanbul’da sanatseverlerle buluşturduğumuz ‘Maske/Çağrışımlar’ sergimiz şimdi Baksı Müzesi’nde devam ediyor. Burada yer alan Osman Dinç sergisi ise Ağustos’tan itibaren büyüyüp genişleyerek Baksı’da yoluna devam edecek. Baksı’nın bu dönemde üretkenliğine hiç ara vermediğini, enerjisini giderek artırdığını rahatlıkla söyleyebilirim.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı