Aylık arşivler: Haziran 2021

Metro Türkiye, normalleşme döneminde restoranların yanında olmaya devam ediyor

Metro Türkiye, yeni normalleşme kuralları ile özlediğimiz günlere yavaş yavaş geri dönerken, ürün çeşitliliğinden ödeme kolaylığına, hijyen çözümlerinden gastro servis online teslimat hizmetine ve istihdam çözümlerine kadar tüm ihtiyaçları için yeme içme sektörünün yanında olmaya devam ediyor. 

 

Sadece kendi markası altında profesyonellere yönelik 5.000 çeşitte geniş ürün yelpazesi sunan Metro Türkiye, işletmelerin yapacağı alışverişlerde 6 aya kadar taksit ile ödeme kolaylığı sağlarken hijyen setlerini de yüzde 50 indirim ile sunacak. Metro Türkiye bunların yanı sıra yenilikçi yazılımları ve menü mühendisliği hizmeti ile restoranların operasyonel verimliliklerini ve karlılıklarını artırıyor; iş ortakları ile birlikte dijital menü ve istihdamı kolaylaştıran çevrimiçi çözümler sunuyor.   

 

HORECA sektörünün bir numaralı iş ortağı olma vizyonu ile öncü çalışmalara imza atan Metro Türkiye, pandeminin ilk gününden bu yana sektöre verdiği desteği sürdürerek işletmelerin yanında olmaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Haziran itibarıyla “kademeli normalleşme” sürecinde restoranlar yeniden masalarda servis vermeye başlarken, sektörün yeniden hareketlenmesi bekleniyor. Metro Türkiye, bu yeni dönemde misafirlerini özlenen lezzetleriyle ağırlayabilmeleri ve hazırlıklarını yapabilmeleri için işletmelere dijital çözümlerden ödeme kolaylıklarına, ürün çeşitliliğinden hijyen kampanyasına kadar geniş bir hizmet sunuyor. 

 

“Pandeminin başladığı ilk günden itibaren sektörün yanında olmaya devam ediyoruz”

Sektöre destek amacıyla yürüttükleri çalışmalara ilişkin açıklamada bulunan Metro Türkiye Satın Almadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç, “Pandemiden en çok etkilenen sektörlerin başında restoranlar geliyor. İnsanların bir araya gelerek sosyalleşme imkânı bulduğu restoranların kapılarını yeniden açıyor olmasından mutluluk duyuyoruz. Metro Türkiye olarak, pandeminin ilk gününden bu yana işletmelere ve sektöre desteklerimizi sürdürüyoruz. Tam kapanma sonrası gelişmeleri ve yaz mevsiminin koşullarını düşünerek de harekete geçtik. Pandemi ile birlikte gıda güvenliği, sağlıklı beslenme ve hijyen önlemleri yaptığımız tüketici araştırmalarının sonucunda kalıcı bir trend haline geldiğini görüyoruz. Biz de bu hassasiyetleri göz önünde bulundurarak profesyonel müşterilerimiz için Gastronometro platformumuzda ürün geliştirme yapıyoruz. Diğer taraftan, sektör pandemi nedeniyle çok zor aylar geçirdi. Bu bağlamda da gerek dijital çözümler gerek ödeme kolaylıkları gerek hijyen paketlerinde kampanya gibi işlerini kolaylaştıracak çözümleri de bir arada sunuyoruz. Tüm bu operasyonu ise mağazalarında ve sevkiyat depolarındaki toplam 4.000 çalışanıyla 7/24 kesintisiz yönetiyoruz. Özlediğimiz lezzetlerde ve mekânlarda sonunda bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.” dedi.

 

İşletmeler için ödeme kolaylığı ve yüzde 50 indirimli hijyen setleri

Metro Türkiye, kapılarını yeniden açmaya başlayan işletmelere ürün alışverişlerinde büyük kolaylık sunuyor. 30 Haziran’a kadar sürecek kampanya kapsamında ticari kartlarla yapılan alışverişler için 6 taksitle ödeme imkânı sunuluyor. Ayrıca işletmeler, 1.500 TL üstü alışverişlerde de hijyen setine 300 TL yerine yüzde 50 indirimle 150 TL'ye sahip olabilecek. 

 

Restoranlar dijitalleşiyor

Menü Kit yazılımı ve POS Satış Otomasyon sistemi ile restoranların operasyonel verimliliklerini artırıyor; menü maliyetlerini hesaplayarak israfı azaltmalarına katkı sağlıyor. Dijital Menü çözümü ile işletmelere özellikle yeni normalde teması azaltan akıllı telefon ya da tablet ortamında sipariş verebilme sistemini sunuyor. Gastro Danışmanlık hizmeti kapsamında verdiği “Menü Mühendisliği” hizmeti ile işletmeler, kendilerine sunulan dijital çözümlerle desteklenen menüler sayesinde verimliliklerini ve karlılıklarını artırabiliyor. İşletmelerin dijital ortamda görünür olmalarını sağlayarak daha fazla müşteriye ulaşabilmeleri için de web sitesi oluşturma, online rezervasyon hizmeti gibi önemli çözümler de sağlıyor. Diğer yandan açılma ve kapanma dönemlerinde sıkça bir sorun haline gelen işe alım süreçlerini de sektör için daha verimli hale getirmek amacıyla StartUp Istanbul tarafından 2020 En İyi 100 Girişim arasında seçilen Catch.Jobs ile iş birliği yaparak 5 ayrı şehirde 10 mağazası ile bu pilot çözümü restoranlara ulaştırmayı hedefliyor.  

 

Profesyonel çözümler Metro markaları güvencesiyle menüleri zenginleştiriyor

Metro Türkiye, yeni normalleşme döneminde oldukça geniş olan kendi markalı ürün yelpazesinin yer aldığı yeni bir katalog da yayımladı. Gıda güvenliği, izlenebilirlik, ürün çeşitliliği, ambalaj kalitesi, tazelik, soğuk zincir, sergileme ve sevkiyat konusundaki öncü uygulamalarıyla kaliteyi garanti altına aldığı ürünleri hem profesyonellere hem de evdeki şeflere bir arada sunuyor. 

 

Yerli ve dünya lezzetlerini buluşturduğu ürün gamında trüflü sprey zeytinyağlarından tatlı patatese, somon fümelerden ırk burger serisine, meze çeşitlerinden yerli ve İtalyan peynir çeşitlerine, Surimi çeşitlerinden pastacılık malzemelerine kadar yaklaşık 5 bin ürün çeşidi bulunuyor. Yüksek kaliteye sahip tüm bu ürünleri ise enfes bir gastronomi deneyimi için Metro Premium, mutfakta hız ve pratiklik için Metro Chef, yüksek performans için Metro Professional, kahve ve çay saatleri için özel ürünlere sahip RIOBA markası ile müşterilere sunuyor.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Önümüzdeki 10 yılda sigorta ve emeklilik sektörümüz önemli büyüme kat edecek”

Türkiye’de sigortacılığın referans merkezi Türkiye Sigorta Birliği tarafından düzenlenen “Sigorta Haftası” açılış paneli ile başladı. TSB Başkanı Atilla Benli, SEDDK Başkanı Türker Gürsoy ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yer aldığı panelde sigortanın Türkiye ekonomisine katkıları değerlendirildi.  Sigorta Haftası 31 Mayıs-4 Haziran tarihleri arasında sigortacılığı ilgilendiren önemli konulardaki panellerle devam edecek.

 

Türkiye’de sigortacılığın çatı kuruluşu Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) bu yıl 10. kez düzenlediği, sigorta sektörünün en önemli buluşmalarından Sigorta Haftası “2021’de Sigortanın Türkiye Ekonomisine Katkısı, Beklentiler, Fırsatlar” paneli ile başladı. Hafta boyu gerçekleşecek panellerde sigorta sektörünün ekonomiye katkısı, COVID-19 sürecinde sektörün ortaya koyduğu performans, gelecek trendleri, sağlık, trafik, alacak sigortaları ve Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) gibi birçok önemli konu uzmanlar tarafından ele alınacak. 

Sigorta Haftası’nın 10. Yılı Kutlu Olsun

Haftanın ve günün açılış panelinde değerlendirmelerde bulunan TSB Başkanı Atilla Benli şunları söyledi: “Sigorta Haftası’nın tüm paydaşlarımız ve vatandaşlar nezdinde kutlu olmasını diliyorum. Bu önemli haftaya kıymet gösteren Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanımız Sayın Türker Gürsoy’a ve 16 bini aşkın acentemizin ve sigorta eksperlerimizin çatı kuruluşu olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na şükranlarımı sunuyorum. Sigorta Haftası’nın 10. yılını kutluyoruz, diğer yandan da SEDDK’nin göreve başlamasının da birinci yıl dönümü. Sigortacılığı ilgilendiren konularda atılan tüm adımları dikkatle takip ediyor, sektörün ve sigortalıların yararına olacak her türlü gelişmenin de öncüsü ve takipçisi olmak için uğraş veriyoruz.”  

“Sigorta sektörü olarak ‘kara gün dostu’ olduk”

Son 1,5 yıldır COVID-19 başta olmak üzere yaşanan doğal afetlerin olumsuz etkileriyle ülke çapında mücadele verildiğini belirten Benli, “Sigorta sektörü olarak ‘kara gün dostu’ olduk. Zor günlerde ülkemizin ve milletimizin yanında durduk, elimizi taşın altına sokmaktan çekinmedik” dedi. Atilla Benli sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandeminin başlangıcından bu yana; direkt pandemiye ilişkin olarak hayat sigortalarında 750 milyon TL, sağlık sigortalarında ise 228 milyon TL; Elâzığ ve İzmir deprem felaketlerinde ise 717 Milyon TL tazminat üstlendik. Bu rakamlara, pandemi kapsamında sigortalılarımıza sağladığımız diğer imkanları da kattığımızda halkımıza yaklaşık 2 Milyar TL gibi önemli ölçekte bir destek sağlamış olmanın gururunu yaşıyoruz. 2020 yılında sektörümüz prim üretimini 19,2 artırarak 82,6 Milyar TL prim büyüklüğüne ulaşmıştır. 2021 yılına da iyi başladık; ilk dört aylık prim üretiminde yaklaşık 33 milyar TL gibi bir üretim rakamı yakaladık; yıl sonunda bu rakamın 100 milyar TL’yi aşmasını bekliyoruz.  Son dönemde hızla hayata geçmeye başlayan sektörümüzü yakından ilgilendiren uygulamaların hayata geçirilmesiyle birlikte 2020 yılında sağlanan ivmenin artarak devam edeceğine ve önümüzdeki 10 yılın Türkiye sigortacılığının ve emeklilik sektörünün önemli büyüme kat edeceği bir dönem olacağına inanıyorum.”

“Sektörümüzün regülatörü olsak da hedeflerimizin ortak”

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun kuruluşundan bu yana ortaya koyduğu çalışmalara değinen SEDDK Başkanı Türker Gürsoy, “Kuruluşumuzdan bu yana 1 yıl geçmiş gibi görünse de teşkilat yapımızın oluşturulmaya başlandığı Ekim 2020’den bu yana geçen 7 ay gibi kısa bir sürede, kurumumuzdaki tüm arkadaşlarımızla pandemi şartlarına rağmen büyük bir emek ve özveriyle önemli işlere imza atmanın haklı gururunu yaşadığımızın bilinmesini isterim. Kısa süre zarfında DASK, BES gibi konularda önemli atılımlar yaptık, çeşitli düzenlemelerle sektörün ve vatandaşlarımızın yararına çalışmalar yürüttük. Geleceğe de umutla bakıyoruz. Sektörümüzün ülke ekonomisindeki payının mevcuttaki 2,5'luk seviyelerden hızla 10'lara çıkması gerekiyor. Biz de bu yönde çalışmalarımızı hızlandırıyoruz. Sektördeki tüm paydaşlarımızla iş birliğinin sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme yolunda bizim için çok kıymetli olduğunun altını özellikle çiziyorum.” dedi.  

Hedeflerinin daha şeffaf, daha öngörülebilir bir regülasyon süreci ve çağın gereklerine uygun denetim anlayışı olduğunun altını çizen Türker Gürsoy sözlerini şöyle sürdürdü: "Sektörümüzün regülatörü olsak da hedeflerimizin ortak olduğunun ve aynı yönde yürüdüğümüzün bilinmesi gerektiğinin altını özellikle çizmek istiyorum. Hepimiz uluslararası entegrasyonu yüksek, finansal ve kurumsal yeterliliği sağlam, istikrarlı, sürdürülebilir bir büyümeye sahip sektör hedefliyoruz. Sektörümüzün ülke ekonomisindeki payının mevcuttaki 2,5'luk sevilerden hızla 10'lara çıkması gerekiyor. Biz de bu yönde zaman kaybetmeden çalışmamız gerektiğine inanıyoruz.  Öte yandan hedeflerimizi somutlaştıracak yol gösterici ise, kurum olarak hazırlıklarını sürdürdüğümüz ve kısa vadede kamuoyuna açıklamayı düşündüğümüz 5 yıllık SEDDK Politika Belgesi olacak. Sahip olduğumuz düzenleme ve denetim anlayışının detaylı olarak yansıtılacağı bu belge kurumumuzun bir nevi yol haritası hüviyetinde olacak. Böylelikle, vatandaşlarımızın, paydaşlarımızın ve sektöre ilgi gösteren tüm yatırımcıların önünü görmesi sağlanacak.”

“Sigorta olmazsa üretim olmaz”

Sigorta Buluşmaları’nın ilk panelinin bir diğer önemli konuğu olan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da sigorta acenteleri ve eksperlerinin, pandemi ve afet koşullarına rağmen, iş yapma biçimlerindeki dönüşüme hızla uyum sağlayarak çok iyi bir sınav verdiklerini belirtti. Hisarcıklıoğlu, sahada çalışan acente ve eksperler sayesinde hiçbir aksaklık yaşanmadan sigortalılara kesintisiz hizmet verilmesinin sigortacılık sektörünün devamlılığı açısından önemli olduğuna değindi. Sigorta eksperleri ve acentelere yönelik sürekli mesleki gelişim sağlayan eğitimlerine online olarak devam ettiklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, sahada sigorta sektörünün gelişimi, sigorta bilincinin yaygınlaştırılması ve hizmetlerin vatandaşlara ulaştırılmasında acente ve eksperlerin öneminin büyük olduğuna dikkat çekerek, “Özellikle sanayicilerimiz için de sigorta çözümleri önemlidir. Sigorta olmazsa üretim olmaz, sigorta olmazsa ihracat olmaz, yabancı yatırım olmaz. Bu anlamda daha fazla sanayi kuruluşunun sigortalanması açısından gerekli girişimlerde bulunuyor ve paydaşlarımızla istişareler yapıyoruz. Bu konuda da yol kat edeceğimize inanıyoruz. Sigorta sektörünü iş ortağımız olarak gördüğümüzü ve ülkemizin sigorta sektörüne inancımızın tam olduğunu söylemek istiyorum.” diye konuştu.

Sigorta Haftası panellerle devam ediyor

Sigorta Haftası’nda günün ikinci paneli “COVID-19 ve Sonrası Sigortacılıkta Global Trendler ve Türkiye Perspektifi” başlığıyla gerçekleşti. TSB YK Başkan Yardımcısı ve Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mehmet Şencan, Bupa Acıbadem Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Gürcan ve Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun yer aldığı panelde COVID-19’un kişisel sağlık konusundaki farkındalığı artırdığına vurgu yapıldı. Sağlık sigortalarının COVID-19 gibi salgın dönemlerinde önemli bir tedbir unsuru olduğuna dikkat çekildi.

10. Sigorta Haftası 2 ve 4 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek panellerle devam edecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çilek Mobilya’nın Benimsediği Yalın Yönetim Felsefesinde İsraf Yok, İnsana Saygı Var..

Yalın Yönetim Yaklaşımı, ürün ve hizmetleri israfsız, ilk seferde doğru olarak üretip en hızlı şekilde müşteriye sunmayı ifade ediyor. Yalın düşünce sisteminin temel felsefesinde sisteme yük getiren tüm israflardan arınmak yer alıyor. Yalın Üretim Yaklaşımı, firmaların işleyişinin bütününü görmesini sağlayarak, bu çerçevede iyileştirme çalışmalarının yapılmasını sağlıyor.

 

Neden Yalın Üretim?

2008 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nin de desteğini alarak çalışmalarına başlayan Çilek Mobilya, 3 yıl sonunda Dünya standartlarında üretim yapan tesislerinde Yalın Üretim Sistemi'ni uygulamaya başlayarak, bugün de ürün ve hizmetleri israfsız, ilk seferde doğru olarak üretip en hızlı şekilde müşteriye sunmaya ve bu anlayışı her yıl çalışanlarının da katkısı ile geliştirmeye devam ediyor. 5S , Kaizen, Çekme Sistemi ve genel yalın eğitimleri başta olmak üzere yalın üretim teknikleri şirket içerisinde yaklaşık 10 yıldır uygulanıyor.

Yalın Üretim Sistemi'ni uygulayan; kayıplarını ölçen, analiz eden, sürekli iyileştiren ve öğrenen, hedef odaklı bir organizasyon kültürü ile verimlilik ve kalitesini artıran bir üretim anlayışının global rekabet ortamında Çilek Mobilya’ya avantaj sağladığını belirten Çilek Mobilya Basın Sözcüsü Vasfiye Çilek, “Yalın düşünce sisteminin temel felsefesinde sisteme yük getiren tüm israflardan arınmak yer alıyor. Bunu başarmanın ön koşulunun da insana saygı ve sürekli eğitimden geçtiğine inanıyoruz." dedi.

İş yapma sistemindeki sorunların saptanmasını sağlayarak daha verimli çalışma yöntemlerini gösteren Yalın Üretim Yaklaşımıyla çalışmalarına devam eden Çilek Mobilya, "Düş üretmek” mottosuyla gençlerin ve çocukların hayallerini süsleyen, onların ihtiyaçlarını gözeten, ergonomik, yenilikçi, kaliteli, güvenli, çevreye duyarlı ve yeni deneyimler kazandıran özgün tasarımlara imza atmaya devam ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

‘İşim Gücüm Geleceğim’ projesi dört yılda yüz bin genç profesyonele ulaşacak

TÜSİAD’ın, Türkiye’nin sahip olduğu yetkinlik potansiyelini ortaya çıkarmak ve ekonomik büyümede kilit rol oynayan dijital dönüşümü desteklemek için başlattığı İşim Gücüm Geleceğim projesinin platin sponsorları arasında yer alan Medianova CEO’su Serkan Sevim, “Medianova olarak geleceğe, gençlere ve eğitime yatırım yapmaya devam edeceğiz. Dijital bir gelecek için yetişmiş, iş dünyasının aradığı yetkinlikler ile donanmış bir insan kaynağına ihtiyacımız var. Bu anlamda TÜSİAD’ın yanında yer almaktan gurur duyuyoruz. İşim Gücüm Geleceğim platformu, genç profesyonellerin ilgi duydukları alanlardaki çevrimiçi eğitimlerden ücretsiz olarak faydalanmalarına olanak sağlamaya hazır” dedi.

 

İş dünyasının,  dijital teknolojiler alanında nitelikli insan kaynağına erişim ihtiyacından doğan İşim Gücüm Geleceğim projesi hayata geçiriliyor. Yerli ve global teknoloji şirketi Medianova’nın platin sponsorları arasında yer aldığı proje kapsamında; genç profesyoneller başta yapay zeka ve veri analitiği olmak üzere geleceğin teknoloji alanlarına dair ücretsiz eğitim alabilecekler. 

 

İşim Gücüm Geleceğim’in ilk yılında on bin kişinin eğitim alması planlanırken,   proje; dört yılda yüz bin kişiye ulaşmayı hedefliyor. 

 

Dijital teknolojiler alanında nitelikli iş gücü havuzu oluşturulacak

 

TÜSİAD’ın üyeleri arasında yapmış olduğu anket çalışmasının ortaya çıkardığı insan kaynağı ihtiyacını temel alan İşim Gücüm Geleceğim platformu, genç profesyonellerin ilgi duydukları alanlardaki çevrimiçi eğitimlerden ücretsiz olarak faydalanmalarına olanak sağlamaya hazır. 

 

Dijital dönüşüm süreciyle birlikte ihtiyaç duyulan nitelikli insan kaynağının oluşturulması için de önemli bir adım olan projeyle; dijital dünyanın algoritmasına aşina bir işgücü piyasasını oluşturulması amaçlanıyor. Platformda “Veri Bilimi, Yazılım Geliştirme, Veri Analizi ve Görselleştirme, Bulut Çözümleri, Mobil Uygulama Geliştirme, Yapay Zekâ, Siber Güvenlik” olmak üzere yedi eğitim programı bulunuyor. 

 

Dijital dönüşümü önemli gündem maddelerinin arasına alan, ekonomik büyümeye etkisini ve uluslararası alanda rekabet edebilme gücüne katkısını her fırsatta vurgulayan TÜSİAD tarafından hayata geçirilen proje ile dijital teknolojiler alanında nitelikli iş gücü havuzu oluşturulacak. 

 

Serkan Sevim: “Teknolojiyi içselleştirmiş, dijital dünyanın algoritmasına aşina bir iş gücü piyasasını oluşturmamız son derece önemli”

 

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Yuvarlak Masa Başkanı, Medianova CEO’su Serkan Sevim, “Türkiye, dinamik nüfusuyla birlikte birçok alanda olduğu gibi teknoloji ve inovasyon alanında da önemli bir potansiyele sahip. Teknolojiyi içselleştirmiş, dijital dünyanın algoritmasına aşina bir iş gücü piyasasını oluşturmamız son derece önemli. Yeni iş kollarından, yeni mesleklerden bahsediyoruz. Bu nedenle gençlerimize katma değeri yüksek beceriler kazandırarak, onlara yenilikçi kariyer ve gelişim olanakları sunmalıyız. İşim Gücüm Geleceğim Projesi ile bu amaçla yola çıkarak önemli bir adım atıyoruz. TÜSİAD tarafından gerçekleştirilen rapor çalışmaları ve farkındalık etkinliklerinde gerek mevcut işgücünün gerekse de yeni jenerasyonun dönüşümünün önemini vurgulanmakta. İşim Gücüm Geleceğim platformundaki eğitimleri tamamlayıp sertifikasını alacak kişilerden oluşturulacak iş gücü havuzu, yeni nesil teknolojileri gündemine alan ve yetkin insan kaynağına erişmek isteyen kurumların ihtiyacına cevap verecek” dedi.

 

Medianova olarak geleceğe, gençlere ve eğitime yatırım yapmaya devam edeceklerinin altını çizen Sevim, “Dijital bir gelecek için yetişmiş, iş dünyasının aradığı yetkinlikler ile donanmış bir insan kaynağına ihtiyacımız var. Bu anlamda platin sponsor olarak bu projede TÜSİAD’ın yanında yer almaktan gurur duyuyoruz.  Genç profesyoneller isimgucumgelecegim.org web sitesinden başvurarak çevrimiçi eğitimlerden ücretsiz olarak faydalanabilecekler” diyor.  

 

Medianova Türkiye’nin en büyük dijital altyapı operatörü

 

Yerli ve global bir teknoloji şirketi olarak 8'i Türkiye'de olmak üzere toplam 24 ülkede bulunan CDN noktalarıyla hizmet vermeyi sürdürdüklerini belirten Serkan Sevim, “Global alanda edindiğimiz tecrübemizi ülkemize de sunmaktan son derece memnunuz. EMEA Böl
gesi ve Avrupa’da büyümeye devam ediyoruz. Medianova bugün, Türkiye’nin en hızlı CDN platformunu sunan ülkemizin en büyük dijital altyapı operatörü. Son yaptığımız yatırımlar ile Türkiye’de yerli ve yabancı dahil en büyük şirketin 5 katı kadar daha büyük bir CDN kapasitesine ulaştık.” şeklinde sözlerine devam etti.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çinli firmalar Türk çözüm ortakları arıyor

Çin, ihracata dayalı büyüme modelinden ithalata da öncelik veren bir politikaya geçiyor. Kuşak ve Yol projesinin de ilerlemesiyle Türkiye’de yatırım yapan Çinli firmaların sayısı her geçen gün artıyor. Bu firmalara yatırımları konusunda hizmet veren Türk Çin Kültür Derneği, Kurumsal İlişkiler Direktörü Tuğçe Gül Demirbaş açıklamalarda bulundu.                        

Demirbaş açıklamasında; bugün Türkiye ve Çin ilişkileri ekonomi, turizm, ulaştırma, ticaret gibi alanlar başta olmak üzere birçok alanda istikrarlı bir şekilde gelişmeye devam etmektedir. Kuşak ve yol projesi kapsamında da ciddi yatırımlar yapılmaktadır.  Kuşak ve yol projesine bağlı olarak gelişen sektörler hem ithalat hem de ihracat potansiyelleri sunmaktadır.  

Türkiye, Cep Telefonu Üretiminde Çin’in Gözdesi:

         Çin ihracata dayalı büyüme modelinden ithalata da öncelik veren bir politikaya geçiyor. Türkiye’nin avantajları nedeniyle, Türkiye’de yatırım yapan Çinli cep telefonu üreticilerinin sayısı da artmaya devam ediyor. Genel olarak bakıldığında Çin’de akıllı telefon üretimi gerçekleştiren birçok firma bulunuyor. Fakat bunların pek çoğunun hedefi iç pazar olduğundan şimdiye kadar isimlerini bile duymamıştık. Şimdi ise ülkemizde akıllı telefon satışı yapan Çinli üreticiler mevcutHuawei, Xiaomi, Honor, Oppo, Vivo, Realme ve Tecno gibi isimler global pazarı hedefledikleri için yolları Türkiye’yle de kesişti.

Çinli Firmalar Türk Çözüm Ortağı Arıyor:

Türk Çin Kültür Derneği’nin, Çinli firmalara verdiği danışmanlık hizmetleri sırasında, tespit ettiğimiz en önemli ihtiyaçlardan birinin, Türk çözüm ortağı olduğunu gördük. Türkiye pazarına girmek isteyen Çinli şirketler, kuruluş işlemleri, insan kaynakları hizmeti, tercüme hizmeti, hukuk hizmetleri, reklam tanıtım, organizasyon, catering, lojistik gibi birçok alanda ihtiyaçlarını çözecek güvenilir çözüm ortakları aramaktalar. Dernek, bu alanda hizmet veren Türk firmalar ile Çinli şirketler arasında bağlantı kurmalarını sağlıyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Amazon Prime Day, 21-22 Haziran’da Türkiye’de!

Tüm dünyada Amazon Prime üyelerini müthiş indirimler ve eğlencenin en iyileriyle buluşturan Amazon Prime Day, bu yıl 21-22 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek.

İki gün boyunca devam edecek Amazon Prime Day boyunca Prime üyeleri, Levi’s, DeFacto, Puma, Philips, Arzum, Russell Hobbs, L’Oreal, Nivea, Neutrogena, LEGO, HP, Bose ve Garmin gibi birçok seçkin markada sunulan kaçırılmayacak fırsatlardan faydalanabilecek.

Amazon’un her yıl dünya çapında gerçekleştirdiği ve iki gün boyunca Prime üyelerine özel müthiş indirimler ve fırsatlar sunduğu Amazon Prime Day, bu yıl 21-22 Haziran tarihlerinde düzenlenecek. Prime Day boyunca Amazon Prime üyeleri, modadan ev ürünlerine, kozmetikten kitaba her kategoriden dünya çapında iki milyonu aşkın fırsatın yanı sıra, Prime Video ve Prime Gaming aracılığıyla daha önce görülmemiş özel içeriklerin de keyfini çıkarabilecekler. 21 Haziran gece yarısı başlayacak Prime Day indirimleri Türkiye, ABD, Birleşik Krallık, BAE, İspanya, Singapur, Hollanda, Meksika, Portekiz, Lüksemburg, Japonya, İtalya, Almanya, Fransa, Çin, Brezilya, Belçika, Avusturya, Avustralya ve Suudi Arabistan’da 22 Haziran gün sonuna kadar devam edecek. Henüz Prime üyesi değilseniz amazon.com.tr/primeday adresinden 30 günlük ücretsiz deneme sürecini başlatarak Prime ayrıcalıklarından ve Prime Day fırsatlarından yararlanabilirsiniz.

Amazon.com.tr Ülke Genel Müdürü Richard Marriott, “Türkiye’de ikinci kez düzenleyeceğimiz Prime Day’in bu yıl 21 ve 22 Haziran tarihlerinde gerçekleşeceğini paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İki gün sürecek etkinlik boyunca, Prime üyelerimize geniş bir ürün yelpazesinde kaçırılmayacak fırsatlar sunacağız. Prime üyeliğimizi geçtiğimiz yıl tüm üyelere hızlı ve bedava kargo, Prime Video ile popüler ve ödüllü film ve dizilere erişim imkânı, Prime Gaming ile ücretsiz oyun ve oyun içi ayrıcalıklar ve üyelere özel indirimler sunan bir servis olarak ayda sadece 7,90 TL karşılığında Türkiye’deki müşterilerimizle buluşturduk. Müşterilerimizin Prime’a olan ilgilerinin her gün daha da arttığını görmekten son derece memnunuz,” dedi.

Amazon Prime Day Fırsatlarını Kaçırmayın

  • Prime Day ile 48 Saat Boyunca Müthiş Fırsatlar: Amazon Prime üyeleri, bu yıl 21-22 Haziran tarihlerinde iki gün boyunca müthiş indirimlerden yararlanma fırsatı yakalayacaklar. Prime Day boyunca üyeler kısa süreli fırsatlar, yeni ürünler ve müthiş eğlence içerikleri ile daha az harcarken, daha fazla gülümseyecek.
  • Türkiye’de Binlerce İndirim Fırsatı: Türkiye’deki Prime üyeleri, iki gün boyunca moda, ev ürünleri, kişisel bakım, oyuncak, spor giyim, evcil hayvan ürünleri, kitap, elektronik gibi birçok kategoriden binlerce üründe müthiş fırsatlardan faydalanabilecek.
  • Erken Prime Day Fırsatları Başladı: Bugünden itibaren Prime üyeleri, Prime Day öncesinde birçok kategorideki erken indirim ve sepette indirim fırsatlarından yararlanabilecekler:
    1. Ev ürünleri: Amazon Prime üyelerine özel Philips Hue ürünlerinde 30’a varan indirim
    2. Mutfak: Amazon Prime üyelerine özel Philips ev ve mutfak ürünlerinde 30’a varan indirim
    3. Yapı Market: Amazon Prime üyelerine özel Bosch DIY ve Einhell ürünlerinde 40’a varan indirim
    4. Kitaplar: Amazon Prime üyelerine özel çok satan kitaplarda 50’ye varan indirim
    5. Oyuncak: Amazon Prime üyelerine özel seçili LEGO ürünlerinde 40’a varan indirim
    6. PC: Amazon Prime üyelerine özel HP bilgisayarlarda 20’ye varan indirim
    7. Amazon Prime üyelerine özel spor giyim ürünlerinde 100 TL’ye varan indirim
    8. Amazon Prime üyelerine özel spor ayakkabılarında 200 TL’ye varan indirim
    9. Amazon Prime üyelerine özel gıda ve günlük ihtiyaç ürünlerinde 100 TL alışverişe 20 TL indirim
    10. Amazon Prime üyelerine özel seçili telefon aksesuarlarında sepette 20 TL’ye varan indirim
    11. Amazon Prime üyelerine özel seçili Arzum ürünlerinde sepette 75 TL’ye varan indirim

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yeni Endpoint Security ürün ailesi Watchguard Cloud bünyesinde birleşiyor

Yeni Endpoint Security ürün ailesini WatchGuard Cloud'a entegre ettiğini duyuran WatchGuard Technologies, iş ortakları ve müşterilerin güvenlik dağıtımını kolaylaştırarak operasyonel süreci her zamankinden daha kolay ve akıcı hale getiriyor. 

 

Ağ güvenliği ve zekası, çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA), gelişmiş uç nokta koruması ve güvenli Wi-Fi alanlarında dünya lideri olan WatchGuard Technologies, daha önce Panda Adaptive Defense 360, Adaptive Defense, Panda Endpoint Protection ve Panda Endpoint Protection Plus olarak bilinen WatchGuard Endpoint Security ürün ailesini WatchGuard Cloud'a entegre ettiğini duyurdu. Böylelikle, iş ortakları ve müşteriler artık WatchGuard Cloud aracılığıyla uç nokta güvenliklerini, ağ güvenliklerini, MFA hizmetlerini dağıtabiliyor ve yönetebiliyor. Bu durum ise onların güvenlik dağıtımını düzene sokmalarına, operasyonları kolaylaştırmalarına, satıcıları birleştirmelerine, iş büyümesini ve karlılığını desteklemelerine olanak tanıyor.

 

“Misyonumuz MSP’lerin Hayallerindeki Güvenlik Platformunu Oluşturmak”

 

"WatchGuard’ın harekete geçirici misyonu, MSP’lerin hayallerindeki güvenlik platformunu oluşturmaktır. Panda Security’yi satın aldıktan bir yıldan kısa bir süre sonra ileriye doğru önemli bir adım daha attık." ifadesinde bulunan WatchGuard Ürün Yönetiminden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Andrew Young, "MSP'ler, kritik güvenlik hizmetleri arasında daha fazla koordinasyon sunan bir platforma ihtiyaç duyuyor. MSP'lerin müşteriler için tam koruma sağlamasına olanak tanıyan bir Birleşik Güvenlik Platformu (USP) olarak yeni nesil antivirüs, yapay zeka destekli uç nokta algılama ve yanıtlama, ağ güvenliği ve kimlik doğrulama hizmetleri sunuyoruz. Yönetmeyi ise her zamankinden daha kolay ve akıcı hale getiriyoruz." açıklamasında bulundu.

 

WatchGuard Cloud ile Merkezi Yönetim Kolaylığı Sağlanıyor

 

WatchGuard Cloud platformu, WatchGuard ürün kategorileri iş ortaklarının sunduklarından bağımsız olarak çeşitli operasyonel avantajlar sunuyor. MSP'ler ürünleri kendi iş modellerine en uygun şekilde tedarik etmek için sabit vadeli sözleşmelerden, WatchGuard Point’lerden, esnek aylık ve kullanıma dayalı aboneliklerden yararlanabiliyor. Ayrıca lisansların yükseltilmesi, genişletilmesi ve devredilmesi için esnek seçeneklerin yanı sıra iş ortaklarının çok katmanlı, çok kiracılı ortamlarda uygulayabileceği kolay kurulum ve şablon tabanlı yapılandırmaları da destekliyor.

 

Bu entegrasyon, WatchGuard tarafından yapılan WatchGuard Cloud geliştirmeleri ile MSP etkinleştirmeye devam eden taahhüdün ve yatırımın en son örneğini oluşturuyor. İş ortakları ve müşteriler 2019'dan beri Firebox güvenlik ortamlarını ve AuthPoint MFA dağıtımlarını bu tek arayüz üzerinden yönetiyor. Ocak 2020'de WatchGuard; tehdit istihbaratını, korelasyonu ve puanlamayı ağdan kullanıcıya WatchGuard güvenlik yığınında birleştirmek için WatchGuard Cloud içindeki ThreatSync özelliklerini tanıttı. Artık WatchGuard Endpoint Security çözümlerinin eklenmesiyle WatchGuard, gerçek bir Birleşik Güvenlik Platformu sağlamak için ağlar, uç noktalar ve kimlikler için koruma sağlamayı merkezileştiriyor.

 

"WatchGuard Cloud'a uç nokta güvenlik hizmetleri eklemek MSP işimiz için büyük bir oyun değiştirici.” ifadesine yer veren Servicepark Bilişim Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Kemal Karabayır, “Artık tüm güvenlik tekliflerimizi ağdan uç noktaya kadar tek bir birleşik platformda yönetebiliyor; ilk dağıtım ve kurulum aşamasından itibaren lisans yönetimi, yenilemeler ve raporlamaya kadar her şeyi basitleştirebiliyoruz." sözlerini ekledi.

 

Yeni Endpoint Security Ürün Ailesi Faaliyete Geçiyor

 

Entegrasyonun bir parçası olarak, daha önce Panda Endpoint Protection ve Panda Endpoint Protection Plus olarak bilinen bağımsız ürünler artık WatchGuard EPP (Endpoint Protection Platform) ürününü içerirken; Panda Adaptive Defense artık WatchGuard EDR (Endpoint Detection and Response), Panda Adaptive Defense 360 ise artık WatchGuard EPDR (Endpoint Protection Detection and Response) olarak kullanılıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Troller ile baş etmenin yolları

Trol ve trollemek dijitalleşen dünyada sıklıkla  kullandığımız sözcükler. Trollemek,  ilk bakışta zararsız gibi görünse de kötü şeylere yol açabiliyor, siber zorbalığa veya siber tacize dönüşebiliyor. Siber güvenlik şirketi ESET, internet kullanıcılarını zaman zaman bezdiren troller ile nasıl başa çıkılacağını mercek altına aldı ve önerilerini paylaştı. 

 

Troller uzun süredir yaşamımızda olsa da sosyal ağ çağıyla birlikte herkesin dikkatini çekmeye başladılar. Çeşitli popüler platformlarda neredeyse aynı anda bulunur hale geldiler. Sosyal medya, çevrimiçi oyun siteleri, haber sitelerinin yorum bölümleri ve çevrimiçi tartışma panoları trollerin bulunabileceği yerlerden sadece birkaçı.

 

Bir trolü nasıl tanıyabiliriz?

İnternet trolü ifadesi, kasti olarak tartışmalı ve kışkırtıcı yorumlar yazarak kargaşa oluşturmak amacıyla çevrimiçi yorum yapanları veya tartışmalara katılanları anlatmak için kullanılıyor. İnsanlar, normal olarak, farklı düşüncelere sahip olabilirler ama troller sizin ile fikir tartışmasına girmek ya da kendi düşüncesini paylaşmak isteyen kişiler değildir. Troller kendi eğlenceleri için olay yaratmak üzere bilerek rahatsız edici veya kışkırtıcı yorumlar yazanlardan, hassas kişileri çevrimiçi olarak rahatsız eden suçlulara kadar birçok farklı şekillerde bulunabilir. 

 

ESET uzmanları, siber suçluların da tartışmalı içerikler yayınlayarak “trollemeye benzer” davranışlarda bulunabileceğinin altını çiziyorlar. Ancak genellikle siber suçluların yorumlarında düşüncelerini destekleyen, “kaynak” gibi görünen bağlantılar bulunur. Oltalama amaçlı bu bağlantılar kötü amaçlı yazılımla bağlantılı olabilir. Güvenmediğiniz kaynaklara, linklere tıklamayın ve dikkatli olun. 

 

Troller ile etkileşime geçmeyin

Trollere malzeme sağlamamanız dikkat etmeniz gereken en önemli unsurdur. Aksi halde, tartışmayı körükler, tüm dikkati üstlerine çekmeyi başarırlar. Düşüncelerinizi verimli bir şekilde ifade etmek veya seviyeli bir tartışma ortamı yaratmak isteyebilirsiniz, ancak bu çabanız çoğu zaman karşılıksız kalacaktır. Troller, tartışma ortamı oluşturmak istemezler. Onların planı, kızgın veya kırgın bir yanıt almaktır. Bir trolle etkileşime geçmek, okların size yönelmesine neden olur. 

 

Trollerin pişmanlık duyacağını düşünmeyin

Trollerin davranışları ve eylemleri siber zorbalığa veya siber tacize dönüşebilir. Bu durumun nedeni çevrimiçi olduğumuzda kendimizi engelleme gereksinimi duymamamız şeklinde yorumlanabilir. Ayrıntılı bir şekilde incelenen bu kendini engelleme gereksinimi duymama olgusu, insanların yüz yüze iletişimde söylemeyeceği veya yapmayacağı şeyleri çevrimiçi olarak söylemesi ve yapmasıdır. Troller, bu yaptıklarının gerçek hayattaki sonuçlarını, karşılarındaki kişinin nasıl hissettiğini ve kişiyi nasıl etkilediğini görmedikleri için hareketleri veya sözleriyle ilgili herhangi bir pişmanlık yaşamazlar.

 

Trollere karşı kendimizi nasıl savunabiliriz?

Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal medya ağlarında kasıtlı olarak diğer kullanıcılara zorbalık yapan, herkese açık şekilde başkalarının kişisel bilgilerini yayınlayan, nefret söylemi kullanan veya genel topluluk kurallarını ihlal eden trolleri bildirmenize olanak tanıyan araçlar vardır. Bu siteler bu tür davranışlara anlayış göstermez. Bu nedenle davranışın ciddiyetine bağlı olarak site moderatörleri, uyarılardan ve bu hareketleri tekrarlayanların hesaplarını geçici olarak engellemekten, süresiz olarak askıya almaya kadar cezalar uygulayabilir. 

 

Haklarınızı korumak için şikayetçi olabilirsiniz

Trolleme başka platformlarda da gerçekleşebilir, öncelikle hizmetin yöneticileriyle iletişime geçmelisiniz. Haber siteleri, saldırgan davranışlara karşı net politikalara sahiptir. Troller genellikle bu politikaları ihlal eder ve bunun sonucunda geçici olarak engellenebilir veya bu davranışlarının tekrar etmesi halinde kalıcı olarak yasaklanabilirler. 

 

Trolleme davranışı sınırları aşar ve taciz, siber zorbalık, cinsel taciz, ırkçı söylemler veya yasaları çiğneyen başka eylemlere dönüşürse yasal yollara başvurabilirsiniz. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Güneş Alerjisine Dikkat! Güneş Alerjisi Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nasıl Olur?

Havaların ısınmasıyla birlikte güneş alerjileri de kendini göstermeye başladı. Vücudun güneş ışınlarına karşı aşırı hassasiyet göstermesi sonucu oluşan güneş alerjiyle ilgili merak edilen soruları İstanbul Alerji Kurucusu, Alerji ve Astım Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akçay yanıtladı.  

 

Güneş Alerjisi Nedir?

Güneş alerjisi, cildimizin güneş ışınlarına karşı aşırı bir hassasiyet göstermesidir ve cildin güneş ışığına maruz kalması nedeniyle ortaya çıkar. Güneş ürtikeri veya güneşe bağlı kurdeşen olarak da bilinir. Cildin güneşe maruz kalan bölgelerinde tekrarlayan, kaşıntılı kızarıklık, ödem, kabarıklık şeklinde olan kurdeşen ataklarıyla kendini gösterir.  Genellikle hafif bir alerji olarak görülmekle birlikte aşırı derecede olduğunda sorun yaratabilir, günlük aktivitelerimizi sınırlayabilir ve yaşam kalitemizi olumsuz yönde etkileyebilir.  

 

Güneş Alerjisinin Görülme Sıklığı Nedir? 

Güneş alerjisi, nadir görülen bir kurdeşen türüdür. Tüm kurdeşen vakalarının 0,5'inden daha azını oluşturur. Hastalık genellikle gençlerde (ortalama yaş 35) başlar, ancak yenidoğanlarda veya yaşlı kişilerde de görülebilmektedir.  Kadınlarda daha sık görülür. Alerjiye yatkın olan atopik kişilerde görülme sıklığı biraz daha yüksektir Güneş ürtikerinin diğer kronik ürtiker türleri ile birlikte görülme olasılığı 16’dır

 

 Güneş Alerjisi Nasıl Gelişir?

Güneş alerjisinin nasıl geliştiği tam olarak anlaşılamamıştır. Güneşe maruz kaldıktan sonra ortaya çıkan, IgE aracılı olabilen ani bir aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Güneş ürtikerinin gelişmesinde bir hipotez ortaya atılan bir hipotez ise şöyledir: “Güneş ışınları, serumda veya cildimizde bulunabilen kromofor adı verilen endojen bir maddeyi aktive ederek onu immünolojik olarak aktif bir foto-alerjene dönüştürüyor. Bu daha sonra alerjiye neden olan mast hücrelerinden kimyasal maddelerin salınmasını tetikleyerek kurdeşen lezyonlarına neden olur.” Güneş alerjisi olan bir kişinin kendi serumunun ışınlanarak enjeksiyonu da ciltte alerji yapmasından dolayı bu hipotez ile tutarlı bulunmuştur.  

 

Güneş Alerjisinin Tetikleyicileri Nelerdir?

 Bazen, güneş ürtikeri, bazı ilaçlar tarafından tetiklenir. Bazı kolesterol düşürücü ilaçlar (Atorvastatin gibi), antipsikotik olarak kullanılan bazı ilaçlar (klorpromazin), bazı antibiyotikler (tetrasiklin gibi) veya doğum kontrol hapları güneş alerjisini tetikleyebilir. 

Parfümler, dezenfektanlar, boyalar veya diğer kimyasalların kullanımı sonrası güneş ışınına maruz kalmak da  güneş alerjisine neden olabilir.

Güneş Alerjisinin Belirtileri Nelerdir?

Güneş ışığına maruz kaldıktan birkaç dakika sonra, güneşe maruz kalan bölgelerde:

-Kızarıklık,

-Yanma,

-Ödemli kabarıklıklar şeklinde belirtiler görülür. 

Güneş ışınlarının alttaki cilde ulaşmasına izin veren ince ve beyaz giysilerle kaplı alanlarda da güneş alerjisi gelişebilir. Göz etrafında veya dudaklarda da alerji görülebilir. 

Kıyafet altında kalan cilt genellikle güneşe maruz kaldığında daha şiddetli tepki verir. Yüz ve el sık sık güneşe maruz kaldığı için daha toleranslıdır. 

Özellikle cildin geniş alanları uzun süre güneş ışığına maruz kalırsa mide bulantısı, hırıltılı solunum, nefes darlığı veya bayılma gibi ciddi alerji belirtileri de görülebilmektedir. Bununla birlikte, ciddi alerji belirtileri olsa bile  alerjik şok nadiren gelişir. 

 

Belirtiler Ne Zaman Geçer?

Ciltte görülen belirtiler, vakaların 75'inde güneşe maruz kalmanın kesilmesinden sonraki bir saat içinde düzelmeye başlar ve 24 saat içinde tamamen düzelir. Belirtilerin şiddeti ve süresi de ışığın yoğunluğu ile değişebilir.

 

Teşhisi Nasıl Yapılır?

Güneş alerjisi tanısında hastadan alınan bilgiler çok önemlidir. Güneş ışığına maruz kaldıktan birkaç dakika sonra meydana gelen geçici kurdeşen olması önemlidir.  Güneşe maruz kalınmadığında  muayene bulguları normaldir. Güneş ürtikerinin teşhisinde klinik bulguların önemli olmasının tanı sıra tanı fototest ile doğrulanabilir. Fototest, cildinizin farklı dalga boylarındaki bir güneş lambasından gelen UV ışığına nasıl tepki verdiğine ve hangi dozda tepki verdiğini bakar. Cildinizin tepki verdiği dalga boyu, belirli güneş alerjinizi belirlemenize yardımcı olabilir.

 İlaca bağlı fotosensitivite veya foto kontakt dermatiti dışlamak için fotopatch testi faydalı olabilir. Fotopatch denilen yama testi, cildinize alerjileri tetiklediği bilinen farklı maddeleri koymayı, bir gün beklemeyi ve ardından cildinizi bir güneş lambasından gelen UV radyasyonuna maruz bırakmayı içerir. Cildiniz belirli bir maddeye tepki verirse, güneş ürtikerini tetikleyen şey bu olabilir.

 

Güneş alerjisinin belirtileri gösteren bazı hastalıklar vardır. Bunlar  

-Polimorf ışık erüpsiyonu, 

-Lupus eritematozus, 

-İlaca bağlı fotosensitivite,

-Foto kontakt dermatiti içerir. 

 

Güneş Alerjisinin Tedavisi Nasıl Yapılır?

Güneş ürtikerinin tedavisi için herhangi bir kılavuz yoktur. Değişken başarı ile farklı tedaviler kullanılmıştır. Geniş spektrumlu güneş kremleri ve koyu renkli giysiler kullanılarak güneşe maruz kalmadan kaçınmanın yanı sıra güneş ışınlarından korunma mantıklı olarak önerilir.

İlaç tedavisi olarak antihistaminikler sıklıkla kullanılan ilaçtır. Çoğu zaman rahatlama sağlayabilirler, ancak genellikle daha yüksek dozlar gerektirirler. Ancak güneş ürtikerinde kızarıklığa antihistaminiklerin hiçbir etkisi yoktur. Kızarıklık ve yanmayı rahatlatmak için losyonlar kullanılabilir. 

Güneş ışığına toleransı geliştirmek için fototerapi (UVA, UVB, görünür ışık) ve fotokemoterapi (PUVA) kullanılabilir. Bu tolerans geliştirme süreci, etki spektrumuna ve minimum ürtiker dozuna dayanmalıdır. PUVA, tek başına fototerapiden daha uzun süreli bir yanıt veriyor gibi görünmektedir.

 

Güneş Ürtikeri Düzelir Mi?

Güneş ürtikeri, tam olarak anlaşılamayan esrarengiz bir hastalıktır. Teşhis basit olsa da tedavisi zordur. Güneş ürtikeri genellikle otuzlu yaşlarda gelişir ve kronik bir hastalık halini alır. Tedavi ile tüm hastalar düzelmeyebilir.

Kendiliğinden düzelme olasılığı, güneş alerjisi başlangıcından sonraki 5 yılda 15 ve 10 yıl sonra 25 olarak tahmin edilmiştir. Genel olarak, şiddetli ürtikerli hastalar düzelme olasılığı düşüktür. Birçok hasta kapalı mekanda kısıtlanır ve yaşam kalitesi düşüktür.

 

Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Güneş ürtikerinin tip 1 aşırı duyarlılık reaksiyonundan kaynaklandığı düşünüldüğünden, şiddetli güneş ürtikeri atakları bayılma nöbetlerine, nefes sıkışmasına ve hatta ciddi alerji belirtilerine yol açabilir.

 

Güneş Alerjisinden Korunma Yolları

Güneşe maruz kalmanızı sınırlayın ve özellikle güneşin en güçlü olduğu 10: 00-16: 00 saatleri arasında güneşten uzak durun. 

Kızarıklığınız belirli bir ilaçla ilgiliyse, alerji uzmanınızla irtibata geçin.

Uzun kollu, uzun pantolonlar veya uzun etekler gibi maksimum korumaya sahip, yakından dokunmuş giysiler giyin.

UV koruma faktörünü güneş kremlerinden daha iyi engelleyen 40'ın üzerinde UPF koruma faktörüne sahip giysiler giymeyi düşünün.

Açıkta kalan cilde geniş spektrumlu bir güneş kremi sürün ve düzenli olarak tekrar uygulayın.

Dışarıdayken güneş gözlüğü ve geniş kenarlı bir şapka takın; güneş şemsiyesi kullanın.

 

Sonuç Olarak:

-Güneş alerjisi, nadir görülen bir kurdeşen türüdür ve tam olarak anlaşılamayan esrarengiz bir hastalıktır. 

-Güneş ürtikerinin tedavisi için herhangi bir kılavuz olmadığını bilmek gerekir. 

-Güneş ışınlarından kaçınmak için gerekli önlemlerin alınması gerekir. 

-Tedavide yüksek doz antihistaminikler kullanılabilir. 

-Ciltteki yanma ve kızarıklığı gidermek için losyonlar kullanabilirsiniz.&nbs
p;

-Geleneksel tedavide başarısız olanlar fototerapi, fotokemoterapi ve biyolojik ajanlarla tedavi edilebilir. 

-Genel olarak, şiddetli ürtikerli hastalar için hastalığın gidişatı kötüdür; birçok hasta kapalı mekanda kısıtlanır ve düşük bir yaşam kalitesine yol açar. 

-Güneş ürtikerinin genellikle uzun süre devam eder. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yeni doğan sünneti ne zaman yapılmalı?

Yenidoğan sünnetinde zamanlamanın önemli olduğunu belirten Medical Park Gebze Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tural Abdullayev, “Bebeklerde kolik atakların 2. haftadan sonra başlaması nedeniyle yenidoğan sünnetinin 2. haftadan önce yapılması, hem bebeğin iyileşmesi hem de cerrahın daha verimli ve daha dikkatli çalışması açısından faydalıdır” dedi. 

 

Doğumu takiben ilk 28 günde yapılan sünnete ‘yeni doğan sünneti’ adı veriliyor. İlk 28 günden sonra yapılan sünnetler ise yeni doğan sünneti olmayıp sadece lokal anestezi ile yapılan sünnet olarak tanımlanıyor. Yeni doğan sünneti hakkında ailelere önerilerde bulunan Medical Park Gebze Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tural Abdullayev, yenidoğan sünneti için en ideal zamanın, bebeğin böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının olgunlaşmasını ve doğum stresinin azalmasını bekledikten sonraki 7-15 gün olduğunu belirtti.

3 kilonun üzerindeki her sağlıklı bebek sünnet olabilir

Bebeklerde kolik atakların 2. haftadan sonra başlaması nedeniyle yenidoğan sünnetinin 2. haftadan önce yapılmasının hem bebeğin iyileşmesi hem de cerrahın daha verimli ve daha dikkatli çalışması açısından faydalı olacağını kaydeden Op. Dr. Tural Abdullayev, “Motor gelişimin hızlı olması nedeniyle bebeğin hareketliliği her gün giderek artmaktadır. Bu yüzden ilk 1 aydan sonra sünnet işlemi zorlaşmaktadır. Bebeklerin işlem esnasında çok hareketli olmaları nedeniyle ellerini ve ayaklarını tutma gereksinimlerinin ortaya çıkması, birçoğunun ise daha sünnete başlamadan elleri ve ayakları tutulduğu için ağlayarak bu süreci protesto etmeleri cerrahın işini zorlaştırmaktadır” diye konuştu. 

Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tural Abdullayev, 3 kilonun üzerinde doğan ve ek medikal sorunu olmayan her sağlıklı bebeğin sünnet olabileceğini belirterek belirlenen süre ve zaman içerisinde yenidoğan sünnetinin gerçekleştirilmesini önerdi.

Hastaneden çıkar çıkmaz sünnet olmamalı

Hangi ameliyat yapılırsa yapılsın, her zaman temel cerrahi kurallara uymak gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Tural Abdullayev, şu uyarılarda bulundu;

“Bazı aileler hastaneden çıkmadan sünnet yapılmasını talep ediyor ama ben bu durumu önermiyorum. Burada karşımıza çıkan en büyük engel, bebeğinizin doğduğu gün aşı olmasıdır. Bildiğiniz üzere, Hepatit B aşısının ilk dozunun bebekler doğar doğmaz yapılması gerekir. Normalde biz cerrahlar aşılanmadan sonra en az 7-10 gün bekleriz. İş böyle olduğu halde neden aşılanmadan hemen sünnet yapalım? Sünnet de bir operasyon değil mi? Aşıdan hemen sonraki günlerde ameliyat yapılması, iki farklı sorun ile karşılaşmamıza neden olabilir. Birincisi aşının işe yaramaması, yeterli bağışıklık oluşturmamasıdır. Ameliyat sırası ve sonrasında oluşan ağrı, kan şekerinin yükselmesi, ameliyathanede üşüme, cerrahi doku hasarı gibi nedenler bağışıklık sistemini baskılayarak aşıya karşı yeterli bağışıklık hücresi oluşumuna engel olacaktır. Diğer bir sorun ise aşının oluşturabileceği yan etkilerin ameliyatın oluşturabileceği yan etkilerle karışması ve bunların ayrımının yapılamama riskidir.” 

Yenidoğan sünnetinde kanama ve enfeksiyon riski düşük 

Günümüzde de hızla yaygınlaşan yenidoğan sünnetinin faydalarına değinen Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tural Abdullayev, en büyük avantajlardan birinin de genel anesteziye gerek kalmadan lokal anestezi ile yapılabilmesi olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti; 

Yeni doğan döneminde yapılan sünnet ile ileri yaşlarda yapılan işlemin oluşturduğu psikolojik travmanın önüne geçilmiş oluyor. Yeni doğan döneminde yara iyileşmesi hızlı olduğundan iyileşme döneminde problemler (şişlik, ödem, doku kaynamasında anormallikler gibi) neredeyse hiç görülmüyor ve enfeksiyon riski de azalıyor. Yeni doğanların genelde hareketsiz olması, genital bölgelerinin travmaya az maruz kalması ve penis damarlarının çapının küçük olması nedeniyle kanama riski çok düşüktür. İşlem sonrası ağrı kesici ihtiyacı neredeyse yok denilecek veya sadece ilk gün kullanılması gerekecek kadar azdır.”

Tıbbi açıdan sünnet yapılması ve yapılmaması gereken durumlara da maddeler halinde değinen Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tural Abdullayev, aileleri sünnetle ilgili dikkat edilmesi gerekenler konusunda da uyardı.

 

Sünnet yapılması gereken durumlar

  • Fimozis (Sünnet derisinin ucunun idrar akımına engel olacak şekilde dar ve kapalı olması)
  • Tekrarlayan sünnet derisi iltihaplanması (Balanit) ve sünnet derisinin penisin baş kısmı ile birlikte iltihaplanması (balanopostit)
  • Sünnet derisinin “Epstein incileri’’ (preputial (sünnet derisi) açıklığın hemen önünde, idrar akımına engel olan smegma (beyaz-peynirimsi madde birikintileri)
  • Sünnet derisinin kistleri (Epidermoid kistler)
  • Hidronefroz (Böbrek büyümesi) durumu: Sünnet böbrek büyümesini geçirmez ancak idrar yolu enfeksiyonlarını azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
  • Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları

 

 Sünnet yapılmasına engel olan durumlar

 

  • Prematüre bebeklere sünnet yapılmamalıdır. Sürekli bir ıkınma hali içerisinde olurlar ve gaz problemi bağırsak gelişmesi tamamlanmadığı için daha erken başlar.
  • Düşük doğum ağırlıklı bebekler
  • Gastroözefagial reflü, pilorospazm veya metabolik nedenlere bağlı sık kusması olan bebeklere sünnet yapılamaz. Cerrahi girişimin yarattığı stres, ağrı ve kusmayı tetikleyebilir. İşlem esnasında bebeğin kusarak kusmuğunun akciğerlere kaçmasına neden olabilir. Kusma aralıkları sık değilse önlem alınarak cerrahi işlem yapılabilir.
  • İnfantil kolik bebeklere sünnet yapılmaz. Yeni doğan sünnetine engel teşkil eden temel problemdir. Kolik bebekler, sürekli gaz sıkıntısı yaşayan bebeklerdir ve ameliyat masasında rahat durmadıklarından ve daha sünnete başlamadan nedensiz ağlama krizleri geçirdiklerinden bu tür bebekleri ilerleyen zamanda anestezi altında sünnet etmek daha uygundur.
  • Lokal anestezik maddeye karşı duyarlı olan bebekler
  • Kanamanın durmaması ile seyreden bazı kan hastalıkları (Von Willebrand hastalığı, hemofili hastalığı vb.) veya ailede kanama ile seyir eden hastalıkların olması
  • Işın tedavisine ihtiyaç duyulan ve fizyolojik olmayan sarılık
  • İkinci ve üçüncü derece perdeli penis (webbed penis)
  • Penis boyutunun küçük olması
  • Penisin gömülü olması
  • Penisin aks anomalileri (penil torsiyon) ve peniste görülen eğrilikler (kurvatur). Bebeğiniz işerken idrar akımı sağa veya sola doğru ise bu bir eğriliğin belirteci olabilir.
  • Hipospadias, halk arasında ‘peygamber sünneti’ diye bilinen, sanılanın aksine masum olmayan bir hastalıktır. İdrar deliğinin yerinde olmaması ile karakterizedir. Düzeltilmesi için bir veya birkaç ameliyat gerekebilir.
  • İleri zamanda cerrahi gereksinimi doğacak patolojilerin olması (inmemiş testis, kasık fıtığı, su fıtığı, kordon kisti gibi hastalıklar nedeniyle ameliyat yapılırken sünnetin de eş zamanlı yapılması hem cerrahi hem bebek açısından konforlu olacaktır.)

 

 

Sünnet sonrası doğru bakım önemli 

Sünnetin ehil ellerde çocuk cerrahı veya çocuk üroloğu tarafından yapılması gerektiğinin altını çizen Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tural Abdullayev, yenidoğan sünnetine sıradan bir sünnet gibi muamele edilmemesi ve dokulara karşı kibar olunması gerektiğine değinerek sünnet süreci ve bakımı konusunda dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı;

“Yenidoğan sünneti, günübirlik bir işlemdir. Sünnetten 2 saat sonra yara yeri kontrol edilerek bebekler taburcu edilebilir. Sünnet için önceden herhangi bir açlık veya kan tahlili yaptırmanız gerekmemektedir. Sadece sünnet yapılmadan önce doktorunuza muayene olmanız yeterli olacaktır. Doktor muayenesi sünnete engel teşkil edebilecek durumların saptanması açısından oldukça önemlidir. Sünnet sonrası penisin etrafında herhangi bir pansuman bulunmaz. Her bez değişiminde penis başı ve etrafına krem sürülür. Bu süreç 2 gün ila 7 gün arasında değişir. Sünnet öncesinde penis lokal anestezik ilaçlarla uyuşturulduğundan işlem sonrası yaklaşık 6 ila 8 saat arasında ağrı duyulmamaktadır. İlacın etkisi geçtikten sonra sadece ilk gün az miktarda ağrı duyusu gelişebilir. Bu ağrılar, ağrı kesici şuruplar veya makattan koyulan ağrı kesici fitillerle kontrol altına alınabilir. Yara yeri 2 günde büyük oranda iyileşmektedir. Yara yerinin tam iyileşmesi ise 5 ile 7 günü bulmaktadır. Sıklıkla bebekler 2 gün sonra banyo yapabilir, aileler normal bakım sürecine geri dönebilirler.”

 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı