Aylık arşivler: Ekim 2021

Ege’nin İncisi İzmir’den, Adriyatik Kıyısındaki İnci Karadağ’a Ziyaret

Üye işletmelerin uluslararası iş birlikleri oluşturması veya arttırması, sektörel gelişmeleri takip edebilmesi amacıyla organize edilen Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) İş Gezilerine bir yenisi daha eklendi. EGİAD Avrupa'nın güneydoğusunda ve Balkanların Adriyatik kıyısında yer alan Karadağ’a gerçekleştirdiği ziyaret ile üye şirketlerin sektörü ile ilgili gelişmelerini yerinde takip etme imkânı buldu.

 

Yeşille mavinin buluştuğu eşsiz Karadağ öncelikle doğası ve ekonomik tatil imkanlarıyla tanınsa da son yıllarda ekonomik açılımlarıyla da gündeme gelmeye başladı. Bugün Kosova’dan sonra Avrupa’nın en genç ikinci ülkesi unvanına sahip Karadağ, bakir ekonomisi ve Avrupa Birliği ile olan yakın temasları ile özellikle Türk girişimcilerin radarına girmiş durumda.

 

EGİAD’ın bu kapsamda düzenlediği iş gezisine, Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, Asmira CEO’su Mustafa Aslan, Başkan Vekili Cem Demirci, Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Karacar, Yağmur Yarol, Arda Yılmaz, Eyyüpcan Nadas, Genel Sekreter Prof. Dr. Fatih Dalkılıç, Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanı Elif Kâya, EGİAD Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyeleri Metin Taşkıran, Tuğhan Karaveli, EGİAD Üyeleri Pınar Güngör, Alper Tutak, Burak Güngör, Açelya Baç ve Kemalettin Okkaoğlu katılım gösterdi.

 

Podgorica Büyükelçisi Songül Ozan’ı, Karadağ Ticaret Ateşesi Erdal Karaömeroğlu’nu, Karadağ Ticaret Odası’nı, Karadağ-Türk İş İnsanları ve Yatırımcıları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Yıldız, Meliha Aslankan, Can Aslankan’ı ve Azmont Investments CEO’su Rashad Aliyev’i ziyaret eden EGİAD heyeti, Asmira CEO’su Mustafa Aslan’la da Karadağ’daki işletmesinde görüşme gerçekleştirdi. İkili ziyaretlerde, daha güçlü ekonomik bağlar ve iki ülkeye de yarar sağlayan daha yoğun ekonomik ilişkiler tesis etmenin temellerini atıldı.

 

Siyasi, ekonomik ve kültürel diplomasi odağında karşılıklı ilişkileri artıracak yeni alanlara ve Karadağ’a yatırımlarda sağlanan teşvik politikalarına ilişkin önemli değerlendirmelerin gerçekleştiği ziyaretlerde, karşılıklı ortak hedefler kapsamında EGİAD’lı üyelerin Karadağ’daki fırsatlardan faydalanmasının imkanları aktarıldı.

 

Podgorica Büyükelçisi Songül Ozan’ın makamında gerçekleşen ziyarette, iki ülke arasındaki ticaret hacminin arttırılmasına yönelik değerlendirmelerde bulunuldu. Podgorica Büyükelçisi Songül Ozan, Karadağ'ın çok kültürlü ve çok dinli sosyal yapısını hem parlamentosuna hem hayatın her alanına başarılı bir şekilde yansıttığını belirterek, Türkiye ile Karadağ'ın ortak bir tarihi, kültürü ve akrabalık bağları olduğunu söyledi. Türkiye'de Karadağ kökenli, Karadağ’da Türk kökenli insanların yaşadığını ve bunun da ortak bir bağ oluşturduğunu hatırlatan Podgorica Büyükelçisi Songül Ozan, “O sebeple Karadağ'la ilişkilerimizin çok yüksek bir potansiyeli var. Bu potansiyeli her alanda daha da ileri götürmeyi, her alanda hayata geçirmeyi önemsiyoruz. İki ülke arasındaki ekonomik, ticari ilişkilerin geliştirilmesi için de üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiriyoruz. Son zamanlarda Türkiye'den yatırımcılar buraya yoğun şekilde gelmekte. Bundan Karadağ makamları ve bizler çok memnunuz çünkü Türkiye her zaman bütün ülkelerle ticaret kapasitesinin ve hacminin artması için teşvik edici, güzel politikalar yürütüyor" dedi.

Görüşmelerde bir değerlendirmede bulunan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer ise, yabancı pazarlarda ikili iş görüşmeleri tesis edebilmenin önemine dikkat çekerek, “İthal ya da ihraç ürünlerin değerlendirmesi, analizi ve pazar araştırmalarını yapabilmek adına bu tip iş gezileri önemli bir fırsat içermekte. Bu ziyaretlerle üyelerimizin ticari kapasitelerini artırmaları hedeflenmiştir” dedi. Bölgenin Türk iş dünyası için önemli avantajlar taşıdığını, Karadağ’daki ticaret ve yatırım avantajlarından haberdar olmak ve bu avantajları yerinde görmek istediklerini dile getiren Yelkenbiçer, “Turizm alanında önemli iş birliklerimiz mevcut ve biz bunları artırmak için elimizden geleni yapmaya hazırız. Karadağ'da özellikle sanayi alanında yatırımlara ihtiyaç duyulması sebebiyle Türk iş dünyası için bakir bir bölge olarak görülmekte” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Selçuk Bayraktar: Eleştirileri dikkate alırım iftiralara itirazım var

Baykar CTO'su Selçuk Bayraktar, 24 TV'nin her bölümü merakla beklenen programı Arafta Sorular'da, Star yazarı Esra Elönü'nün sorularını cevapladı. Bayraktar, Elönü'nün 'Eleştirileri dikkate alıyor musunuz?' sorusuna, 'Eleştirileri ben dikkate alırım ama iftiraya vardığı zaman o zaman biraz daha hassasım. İnsanların ne dediği elbette umurumuzda ama tabi şu anlamda bir defa şu önemli yaptığınız işte niyetinizden emin misiniz bu önemli, bunun yanında düsturunuzdan emin misiniz o ahlaktan namustan etikten ayrıldınız mı buradan sapmıyorsanız kim ne derse desin.” şeklinde cevap verdi.

 

24 TV'nin her bölümü ses getiren programı Arafta Sorular'ın bu haftaki konuğu, Türkiye'nin gururu olan İHA'ların üreticisi Baykar CTO'su Selçuk Bayraktar oldu.

Bayraktar, Star yazarı Esra Elönü moderatörlüğünde, Arafta Soruları cevapladı.

 

Selçuk Bayraktar'ın açıklamalarından satır başları:

 

AKINCI'NIN KAVRAMSAL GÖRÜNTÜSÜ BABAMA AİTTİR

ELÖNÜ: BABANIZIN İLK TAKDİRİNİ NE ZAMAN KAZANDINIZ?

Bayraktar:

Babaların takdirini kazanmak kolay değil erkek çocuk olarak. Biz babamla bir taraftan baba oğul ilişkisinin yanında bir arkadaş gibiyiz. Her şeyi tartışırız da. Bu anlamda onun benim fikirlerime karşı olduğu durumlar dönemler olabilir. Çok iyi uzlaştığımız fikirler de olur hususlar da olur. O anlamda baktığınızda sık sık kazandığım zamanlar da olabilir olmadığı dönemler de olabilir. Beraber mücadele ettiğinizde zaten takdir Allah'ın elinde, olduğunuzda seviniyoruz diyebilirim. Biz aile olarak İHA'larda verdiğimiz mücadeleyi veriyoruz. Babam çok iyi bir mühendis. Babam ve annem hala öyle ve bizimle çalışıyor, bize destek oluyor. Hatta annem biz doğmadan kartlı bilgisayarlarda program yazıyormuş. İktisat mezunu annem. Babam da AKINCI'nın kavramsal görüntüsü babama ait babamın çizdiği hatlar onlar.

 

'DERDİMİZ CESARETİMİZİ BÜYÜTÜYOR'

Buna bir kişi diyemem. Biraz da biz takım halinde mücadele ediyoruz. Bunun yanında elbette fikirlerine hayat istikametlerine güvendiğimiz abilerimiz dostlarımız hep oldu. Bir kişi diyemem yani benzer şekilde mühendis olup mücadelemizi vermemize destek olan büyüklerimiz de oldu. Ama bir kişi değil, bir kişi özelinde değil. Mücadele de zaten yaşayan canlı bir şey. Karşınıza çıkan engellere göre değişen bir şey. Derdimiz büyük, derdimizin bu kadar büyük olduğunu da biraz yola çıktığımızda bu kadar büyük olduğunu bilseydik belki bu kadar cesaretimiz olmazdı. Bu kadar zorlu olacağını bazen aşılmaz olacağını düşündürten şeyler yaşadıkça insan tabii ki bir yandan olgunlaşıyor bir yandan da bunları aşabilmenin yollarını buluyor. İnsan öleceği vakti bilse hep onu düşünüp umutsuzluğa kapılır ya biraz onun gibi. Derdi de bilmemek ne kadar büyük olduğunu da bilmemek kolaylaştırıyor bazen. Biz ancak seferden sorumluyuz gayret edeceğiz. Yapabileceğimiz mücadelemizi verirken bir yandan sizin temanız gibi Arafta diyorsunuz ya öyle bakıp, ben kazanacağım diye bakarsanız bu Allah'ın elinde bu öyle de olmayabilir. Kaybedeceğim diye de bakabilirsiniz öyle de olmayabilir. Değiştirebileceğiniz hayat mücadelenizde kontrol edebileceğiniz şeyler var. Bunlardan biri de niyetleriniz. Değiştirebileceğiniz en önemli husus. Bunun da sonuca etkisi olacaksa inancımıza göre en önemlisi niyetinizin ne olduğu. Elinizden ne geliyor gelmeyenlerden sorumlu değilsiniz tabii ki.

 

PEKİ BAŞARI NEDİR HAKİKATEN İNANAN İNSANLAR İÇİN?

Esra Elönü: Ben bir kere başarı kelimesini kullandınız. Başarı bugünkü modern kalıplarla baktığınızda hayat içinde ne gibi gözüküyor, işini çok iyi yapmak olabilir çok öne çıkmak olabilir. Peki başarı nedir hakikaten inanan insanlar için?

 

Selçuk Bayraktar: Bizler için Allah'ın rızasını kazanmaktır. Dünyada nedir bu insanlara faydalı işler yapabilmektir. Böyle olduğunda mesleğinizde öne çıkmak yaptığınızda büyük işler yapmak sizi başarılı kılar mı? Belki evet. Dünyada 8 milyara yakın insan yaşıyor. Sadece Türkiye'de 5 milyon mülteci var. Mülteci kampında doğan bir çocuk olarak bu hayatı Selçuk Bayraktar yaşasaydı, benim ne farkım var onlardan. Ya da Afrika'da açlık sınırında doğmuş bir çocuktan ne farkımız var ki? Bizim sadece şansımız var. O kadar şanslıyız ki aç değiliz, savaş altında yaşamıyoruz. Esaret altında değiliz ve Türkiye gibi bir ülkede yaşıyoruz. Bunun yanında iyi bir eğitim alma şansımız olmuş. Gayret ettiğinizde ülkemizde bu eğitime ulaşmanız mümkün. Herkesin şartları dünyaya baktığınızda böyle olmuyor. Ne üstünlüğünüz var ki? Elinizde bu imkanlar olmuş siz de gayret etmekle sorumlusunuz. Bunlar bir anlamda bunları ne kadar çok düşünürseniz biraz söylediğiniz alkışlar ve teveccühü biraz daha anti virüs anlamında sordunuz ya belki biraz daha frenlemiş olursunuz. En nihayetinde bunların hepsi Allah'a ait şeyler. Siz ancak niyetlerinizi kontrol edebiliyorsunuz. Onlar da iyiyse umuyoruz ki iyidir. Çünkü gönülleri de Allah biliyor. Bütün gayretimiz de bunları düzeltme yönünde

 

'O ZAMAN EPEY BİR ÜZÜLMÜŞTÜM'

Aklıma ilk geleni yapmam. Ben genelde istişare etmeyi, düşünmeyi severim. Öyle genelde eylem alırım. Selçuk Bayraktar'ın ödediği ilk bedel. Hayatta her şeyin bir bedeli var. Hep hayatta her şeyin her yaptığınız şeyin neticede bedeli var. Bir bedel derken yıkım gibi soruyorsanız gerçekten üzmüş olaylardan veya sarsmış olaylardan soruyorsanız 2009 yılında biz o dönemde Bayraktar TB2'nin bir ufağını yapıyorduk. 450 kg ağırlığında o uçuşlardan birinde tırmanırken bazı ayarlarını değiştiriyordum. Orada bir hata yaptık ve uçak kaza geçirdi. O zaman biraz tabi tarihimize de baktığımızda kazalarla ve talihsizliklerle akamete uğradığından o zaman çok üzüldüğümü hatırlıyorum. Mesele mücadele etmek ama. Siz mücadele ettiğiniz sürece gayret gösterdiğiniz sürece oyun bitmez. O zaman epey bir üzülmüştüm bir yıkım gibi olmuştu.

 

"SONUCUN DEĞİL GAYRET ETMENİN BAŞARI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"

Niyetlerimiz iyiyse, bunun başarı olduğunu düşünüyorum. Sonucun değil gayret etmenin başarı olduğunu düşünüyorum bu da beni mutlu ediyor. Kendimi her konuda eleştiriyorum. Hatta insanlara da soruyorum ne düşünüyorsun diye. Herhangi bir davranışım fikrim olabilir. Bunu sorgulamayı seviyorum.

 

Zor insanlar herhalde iletişim dilini kurmakta zorluk yaşanılan insanlar. Çok kızdığım zaman sabretmeye çalışırım ne kadar sabredebiliyorsam. Orada öfke de çok dipsiz bir vadi. Dolayısıla dikkatli olmak lazım. Şüpheci değil meraklıyım.

 

EN SEVDİĞİNİZ İNSAN İÇİN NE İCAT ETMEK İSTERDİNİZ?

Bunlar ilk defa karşıma çıkan sorular. Aybüke eve civciv aldı, kedisi de var zaten. Aybüke'nin kedisi bile meşhur. Şimdi civciv aldık. Onların ısıtıcısı falan da var. Böyle civcivleri eğlendirecek şeyler olabilir. Kaykay olabilir mesela. Civcivleriyle oynamasını kolaylaştıracak şeyler olabilir

 

"CERRAHİ YAPAN ROBOTLAR"

Dünyada bir kriz var bütün dünyayı sarmış bir kriz. Solunum cihazları eksik acil ihtiyaç olabilir. Bir anlamda toplumsal bir projeydi. Türkiye'de bu işler yapılabilir gayret edersek nasıl ki savunma sanayinde ülkemiz çok iyi bir noktaya geldi. Yüzde 15 yerlilikten yüzde 80'e giden bir noktaya hatta dünyada iddialı markalarımız olmaya başladı. Aynısını diğer sivil alanlara taşımak lazım. Böyle bir kriz de var. Bu cihazı da hızlı bir şekilde geliştirmek gerekiyor. Yapan bir girişim vardı yıllardır biz ona destek olduk. Aselsan ve Baykar olarak destek olduk. Ben kendim de sabahlara kadar çalıştım. O sayede çok hızlı bir şekilde üretildi bu cihazlar ve dünyaya emsal teşkil etti. Batıda ben öleceksem herkes ölsün cihazların parçasını yasakla diye bir mantık vardı cihazları üretemediler gittiler Çin'den aldılar. Bu alanda batıdan daha geri olmasına rağmen ülkemiz bunu çok kısa sürede seri üretim haline getirildi hatta ihraç edildi. Biz tabi şöyle başladık yola öncelikle hediye edelim dedik. Bize mühendisler olarak cihazı yapmak da yakışır dedik. Sağlık Bakanlığı'na yardımcı olmak üzere bir kampanya yaptık. Tıp anlamında da bir özgüven verdi. Biz istişare ettik bir çok girişimcinin cesaretlendiğini biliyorum. Biraz da siz buluş derken biraz yapmaya çalıştığımız şey şu, kendim buluş yapmaktan ziyade gençlerin buluşlarını ortaya çıkarmak onların önünü açabilmek ve toplumsal dip dalgayı oluşturabilmek. Onu da yavaş yavaş başardığımızı düşünüyorum.

 

Yani bu hastalıklara özellikle biyomedikal alanlarla alakalı açıkçası biraz okuyorum. Teknolojinin farklı alanlarını okuyorum. Çaresi zor hastalıklarla alakalı. Özellikle pandemide aşı gündeme geldi. Ben uçakları çok sevdim hayatım boyunca. Derinlemesine bunda uzmanlaştım, biraz böyle acaba yapabilir miyim gibi sorularım oluyor tabi. Bir taraftan da bilim de öyle uzmanlaştığınız konular oluyor ama bir taraftan da 13 farklı disiplinden oluşan ekibi yönetiyorum. O kadar derinleşiyorsunuz ki bir taraftan o kadar derinleştikçe şunu da görüyorsunuz mühendisliğin hepsi bir. O derinliği başka bir dalda da uygulayabiliyorsunuz. Çünkü hepsini ifade eden dil matematik. Son dönemde bir anlamda mühendisliğin de tıbba girmesiyle yaşadığımız gelişmeler mühendislik bakış açısıyla yapılmış buluşlar ve keşifler öyle. O alanlara kafayı yoruyorum açıkçası. robotik cerrahi çok yakın bize. Baykar olarak robotik cerrahi yapan robotlar var o bize çok yakın bir alan. O alanlara da kafa yoruyorum açıkçası

 

"ELEŞTİRİLERİ BEN DİKKATE ALIRIM AMA İFTİRAYA VARDIĞI ZAMAN O ZAMAN BİRAZ DAHA HASSASIM"

Bunları bir mühendis olarak ülkemize kazandırmış olmak harekatlarda başarılı bir şekilde görev yaptığını görmek. Başında hatta bizler de destek verdik harekatlarda. Bir mühendisin yaşayabileceği en büyük tatmindir diyebilirim. Biz Karadenizli bir babanın 3 tane erkek, annem de Kastamonulu. Baba tarafı Trabzon, üçümüzün de hedefi aynıydı. Eleştirileri ben dikkate alırım ama iftiraya vardığı zaman o zaman biraz daha hassasım. İnsanların ne dediği elbette umurumuzda ama tabi şu anlamda bir defa şu önemli yaptığınız işte niyetinizden emin misiniz bu önemli, bunun yanında düsturunuzdan emin misiniz o ahlaktan namustan etikten ayrıldınız mı buradan sapmıyorsanız kim ne derse desin. Birileri bir yola çıktığınızda elbette bütün yollarda diken ve taşlar ve sarp kayalıklar olabilir. Hatta yoksa belki gittiğiniz yol yol değildir. Hep düz sahillerde yürüyorsanız çıkacağınız yerler de çok iyi olmayabilir.

 

 "DÜNYADA AÇIK ARA REKOR KIRDI"

Biz arkadaşlarla birlikte iddialaşmışız kaç kişi gelir diye en yüksek söyleyen 150 bin demiş. 550 bin insan geldi ilk yıl. İkinci yıl zaten dünyada açık ara rekor kırdı. Maksadı anlamında Allah'a şükür çok başarılı oldu. Teknoloji tüketmenin en basit eylem olduğunu aslolanın teknoloji üretmek olduğunu bu mottoyla bu zincirle bu halkaları oluşturduğu bu zincirle yaptığınız zaman Milli Teknoloji Hamlesi ülkemize ve insanlığa fayda sağlar. İlk yıl da öyle bir bilinmezlik vardı. O giden süreç de çok sancılı oldu. Teker teker o paydaşların hepsine gidip bunu anlatmanız lazım. Bir kere hemen sonucunu göreceğiniz birşey değil. Tarlayı 2-3-5-10 yıl ekeceksiniz 10 yıl sonra birşeyler çıkacak. Ben ilk yıldan bu yana destek veren tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum. İşte şimdi Türkiye'nin sınırlarını aşmaya başladık.

 

"TEKNOFEST'TE HEDEFİMİZ YANAN MEŞALEYİ BÜTÜN TOPLUMA YAYMAKTI"

TEKNOFEST özelinde hedefimiz ülkemizin toplumsal seferberliği ve dip dalgayı oluşturmaktı. Yanan meşaleyi bütün topluma yaymaktı. Onun adım adım başladığını ve iyice tutuşmaya başladığını görüyoruz. İlk yıl bizim TEKNOFEST'in kalbinde yarışmalarımız var. Bugün kullandığımız arabalar bile Paris'te yapılan bir yarıştan doğuyor. Şimdi yavaş yavaş akıllı arabalar geliyor. Elektrikli arabalar da 2000'li yıllarda yapılan çok büyük ödüllü teknoloji yarışmasıyla başlıyor. Bu gibi yarışmalar var geleceğin trendlerini içeren, bunları da paydaşlarımız düzenliyor. Tüm topluma da bu yarışlar mal ediliyor. Nasıl ki lig maçını herkes izliyorsa burada da biraz o kadar olmasa da ona yakın bir hava esiyor. Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız gidip bu çocuklara ödül veriyor. Roket yarışmamız vardı. Bu dünyada iki yerde yapılıyor. Bunda hedefimiz de ülkemizin uydu teknolojilerini geliştirecek çocuklarını geliştirmek. İlk yıllarda sorduğumuzda o çocuklara hayalleri bana çok iddialı gelmemişti. Yani şurada mühendis olmak istiyorum veya bir kurumda çalışmak istiyorum. Şimdi mesela 4 yılını düzenledik bu yıl. Bu yıl artık şunu yapacağız ve dünyada da bir numara olacağız diyen çok öğrenci vardı.

 

Şimdi görüyoruz Anadolu'nun her yerinden gelen biz bu yıl 50 bine yakın başvuru aldık. 200 bin öğrenci başvurdu. 200 bin çok büyük bir rakam. 50 bin takım proje yazıyor küçük rakamlar değil bunlar. Bağımsız akademisyenler tarafından denetleniyor. Her bir yarışmaya yüzlerce başvuru oluyor ve o projeleri de üniversite seviyesinde olabilir lise seviyesinde olabilir. Bütün bu alanlarda şunu gördüm TEKNOFEST'in de en önemli hedeflerinden biri de buydu çocuklar artık kendi girişimlerini kurmaya başlamışlar. Bunlar ticari gelir elde etmeye başlamış. İlk yıl insansız su altı yarışmamıza katılan genç kardeşimiz kendi ekibiyle birlikte takımını kurmuş hatta bu alana ilk kez o yarışmayla merak sarmış. Şimdi o robotu bayağı ciddi bir ticari hacme de ulaştırmış. Bunlar istediğimiz örnekler görmek istediğimiz örnekler. Bunların 5 yıl içerisinde o kadar çok tohum atıldı ki on binlerce tohum atıldı şimdi bunlar diyor ki ben Türkiye'nin bağımsız ve müreffeh yarınları için ülkemin ve insanlığın faydasına teknoloji geliştireceğim diyen gençler var. Biz TEKNOFEST'i bir devrim olarak görüyoruz, bu gerçekten toplumsal bir devrim bir anlamda.

 

Bu alanların hepsi önemli. Hepsinde ülkemiz tam bağımsız olacaksa müreffeh olacaksa Savunma Sanayi tam bağımsızlık için önemli ama diğer sivil alanların hepsini geliştirmek. Dünyada dönüşüm teknoloji üzerinden geliyor. Medeniyetinizin sesi daha gür çıkacaksa muhakkak bu teknolojileri geliştirmek zorunda. Pandemi var veya yok terörle mücadele var ya da yok bu teknolojilerin hepsinde var olmamız lazım en az futbol kadar önemli.

 

 

"MEDENİYETİMİZ BİZİM POZİTİF BİLİMİN KURUCULARINDAN"

Medeniyetimiz bizim pozitif bilimin kurucularından. Hatta bu metodolojiyi ilk sentezleyen oluşturan medeniyet. Bilim bir bilgi edinme metodolojisidir aslında. İşte kontrollü deneylerle bağımsız gözlemcilerin dünyanın herhangi bir yerinde deney ve gözlemlerle objektif bilgiyi toplama ve belgeleme sonraki nesillere aktarma metodolijisi. Bunun metodunu yazanlar da İslam Medeniyeti'nin bilim adamları. Bunların hepsinin kökünde bizim medeniyetimizin olduğunu görüyorsunuz. Cezeri de benim de uzmanı olduğum robotik biliminin kurucusu. Cezeri alanın kurucusu. Ben de robotik uzmanı olarak sınıflandırıyorum kendimi. Cezeri de bu alanın atası. Yani biz kurucu olmuşuz bu bağın yitirilmesi en büyük talihsizlikleri. Biz bağımızı koparmışız bilimle teknikle. Belki Kültür ve Sanat için de aynı şeyi söyleyenler olabilir ama bilime bakınca bunu net olarak görüyoruz. Birileri padişahın aklına giriyor rasathane topa tutuluyor. Buraya donanma geliyor sahile yanaşıyor. 

 

Düşünün ki Kandilli'deydi yeri hatırladığım kadarıyla donanma top tutuyor ve burayı yıkıyor. Bir daha kimse bu alanla uğraşır mı? Dolayısıyla bu yaşadıkları en büyük talihsizlik. Bu toplumsal kültürün bir anlamda bundan kopmuş olması ve yüzyıllar boyu bu böyle gitmiş benim gördüğüm kadarıyla. Biz medeniyet olarak kopmuşuz ve bir anlamda bizim kopmamızla birlikte İslam Medeniyeti de kopmuş.

Büyük bilim insanları yetiştiren bir medeniyet elbette o da devralıyor, bilimsel bilgi birikimi medeniyetlerden medeniyete geçiyor biz bu bağımızı yitirmişiz. Tam manasıyla belki kırılma noktasında dönüşümü tamamlamamışız. Şu anda bizde yaşanıyor ama belki biz bunu görmek istemiyoruz.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Harran Üniversitesi’nin Şampiyon Öğrencisi, Ülkemizi Avrupa’da Temsil Edecek

Harran Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Bölümü öğrencisi
Abdülsamet Çevik, vücut geliştirme dalında Türkiye şampiyonu oldu.
İstanbul’da düzenlenen Türkiye Vücut Geliştirme Şampiyonası dünya elemelerinde Atletik
Fizik 178 sıkletinde kendi alanında en iyi 35 kişinin katıldığı yarışmada Abdulsamet Çevik
tüm rakiplerini geride bırakarak şampiyon oldu.
İspanya’da düzenlenecek dünya şampiyonasında ülkemizi, şehrimizi ve Harran Üniversitesini
temsil edecek olan Abdulsamet Çevik; “Ülkemi yurt dışında en iyi şekilde temsil edeceğime
inancım tamdır.
Bugün bu seviyelerde olmamda en önemli katkı Harran Üniversitesi’ndeki
hocalarımındır. Onlar sayesinde önemli başarılara imza atım. Hedefimin ilk kısmını başardım.
Gelecek yıllarda daha önemli başarılara da imza atacağıma inanıyorum.
Yoğun geçen çalışma döneminin karşılığını aldığım için çok mutluyum. Ailemin,
Hocalarımın ve bana güvenenlerin yüzünü güldürdüğüm için ayrıca sevinçliyim. Üniversite
hocalarımı bana destek veren tüm arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Başarılı sporcu Abdulsamet Çevik’i tebrik eden Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Mehmet Sabri Çelik ise aldığı başarılardan dolayı kendisiyle gurur duyduklarını ifade etti.
Rektör Çelik, “Çalışma azmi ve disipliniyle örnek öğrencimiz Abdulsamet Çevik, katıldığı
müsabakalarda elinden gelenin en iyisini yaparak hem Üniversitemizi hem de ülkemizi en iyi
şekilde temsil etmektedir. İnanıyorum ki İspanya’da da başarılarına bir yenisini daha
ekleyecektir. Bizleri gururlandıran öğrencimi tebrik eder, başarılarının devamını dilerim”
şeklinde konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Turkcell Platinum İstanbul Night Flight Konserleri, Star Yağmuruna Devam Ediyor

Karsu, Volkswagen Arena’da Hayranlarını Bir Kez daha Büyüledi  

 

Turkcell Platinum İstanbul Night Flight konserleri kapsamında, 2 Ekim Cumartesi gecesi Volkswagen Arena’da sahne alan Karsu’nun, An Epic Symphony konseri büyük ilgi gördü.

 

Turkcell Platinum’un ana sponsorluğunda, Events Across Turkey organizasyonuyla düzenlenen “Turkcell Platinum İstanbul Night Flight” konserleri müzikseverleri dünya starlarıyla buluşturmaya devam ediyor.

 

Avrupa’nın En İyi Etkinlik Organizasyonu Ödülü'ne sahip olan etkinliğin konserleri 26 Kasım’a kadar devam edecek. Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, Aspendos Antik Tiyatro ve Volkswagen Arena’da gerçekleşen konserler serisinde müzikseverler dünyanın önde gelen sanatçılarının eserlerini Turkcell Platinum’un ana sponsorluğunda dinleme şansı buluyorlar.

Müzikseverler Müziğin Starlarıyla Buluşmaya Devam Ediyor

Açılışı Star Track Symphony Orchestra’nın muhteşem performansıyla yapılan “Turkcell Platinum İstanbul Night Flight” konser serisinin Volkswagen Arena durağında, 20’den fazla ülkede sahne alan caz sanatçısı Karsu, An Epic Symphony konseriyle müzikseverleri bir kez daha büyüledi. 

Seyirciyi sesiyle büyülemekle kalmayan sanatçı şarkı aralarında yaptığı esprilerle stand-upçılara taş çıkardı. Karsu ve An Epic Symphony Orchestra'nın konserden bir gece önce 6 saatte aranje ettikleri Tarkan' ın İnci Tanem şarkısı ise gecenin sürprizi oldu. 

 

Events Across Turkey organizasyonuyla gerçekleşen bu eşsiz müzik resitali, 26 Kasım’a kadar An Epic Symphony & Manga, Best Of SoundTrackSymphony  & Okan Bayülgen, An Epic Symphony &HaykoCepkin ve An Epic Symphony & Gaye Su Akyol konserleri ile müzikseverlere unutulmaz anlar yaşatmaya devam edecek.

Konserler Salgına Karşı Alınan Önlemlerle Veriliyor
Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19’a karşı uygulanan kontrollü normalleşme sürecinde belirtilen önlemler kapsamında konser öncesi ve sonrası mekânların dezenfekte edilmesi, etkinliğin maske takılarak takip edilmesi, oturma düzeninin sosyal mesafe kuralına uygun olarak yapılması gibi koşullar sağlanarak yapılan konserler, müzikseverlerin daha sağlıklı bir ortamda vakit geçirmesine olanak sağlıyor.

Konserler ve Tarihleri:
 

10 Ekim 2021: An Epic Symphony & Manga   

18 Ekim 2021: Best Of SoundTrackSymphony & Okan Bayülgen

29 Ekim 2021: An Epic Symphony &HaykoCepkin

26 Kasım 2021: An Epic Symphony & Gaye Su Akyol

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Özel Gereksinimli Gençler “Engelsiz Kulaçlar” Etkinliğinde Sadettin Saran İle Yüzdü

Spordan kazandığını sporla topluma geri verme anlayışıyla yaptığı yatırımlarla sporun gelişimine katkı sağlayan, gençleri spora yönlendirmek amacıyla önemli projeleri hayata geçiren Saran Group; özel gereksinimli gençlerin topluma entegre olmalarını kolaylaştırmak ve topluma kazandırılmalarına destek olmak amacıyla 2 Ekim Cumartesi günü Antalya, Kaş’ta “Engelsiz Kulaçlar” isimli kurumsal sosyal sorumluluk projesi kapsamında bir yüzme yarışı düzenledi. 20 özel çocuğun Saran Group Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran ile birlikte kulaç attığı yarışa, Kaş Kaymakamı Şaban Arda Yazıcı ve otizmli doktor rolü ile hafızalarda yer edinen oyuncu Taner Ölmez de katıldı. Eğlenceli anların yaşandığı yarıştan tüm yarışçılar birincilik madalyası ile ayrıldı. 

Dünyanın en önemli spor organizasyonlarının yayın haklarını elinde bulundurarak Türkiye’de ve dünyada spor izleyicisi ile buluşturan Saran Group; sporun daha fazla gelişmesi, sporcuların desteklenmesi, sporda fırsat eşitliğinin sağlanması ve Türkiye’deki gençlerin spora yönelmesi için çeşitli projeleri hayata geçirmeye devam ediyor. 

Özel gereksinimli gençlerin spor aracılığı ile daha sağlıklı, mutlu, sosyal ve kaliteli bir yaşam sürmelerinin mümkün olduğuna dikkat çeken Saran Group; özel gereksinimli gençlerin hayata kazandırılması ve topluma entegre olmalarını kolaylaştırmak amacıyla Alternatif Yaşam Derneği işbirliğiyle Engelsiz Kulaçlar projesi kapsamında bir yüzme yarışı düzenledi. 

2 Ekim Cumartesi günü Kaş’ta gerçekleşen yüzme yarışında 20 özel genç Sadettin Saran ile kulaç attı. Yazın başında final yapan, Kaş Kaymakamı ve son 3 seneye damgasını vuran Mucize Doktor filminde otizmli bir doktorun başarı hikayesini canlandıran Taner Ölmez de yarışı en önden izledi. Keyifli anların yaşandığı yarışta kaybeden olmadı, tüm yarışçılar yarışı birinci olarak tamamladı. 

Saran: Türkiye’nin Özel Çocukları Çok Yönlü, Her Birinin İçinde Farklı Bir Cevher Var! 

Konuyla ilgili Saran Group Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran: “Bu gençler Türkiye’nin özel çocukları, çok yönlü çocuklar. Her birinin içinde keşfedilmemiş cevherler yatıyor. Bunları görmek için bir dizi izlemeye gerek yok, bu gençler hayatın içinde. Onlara ihtiyaç duydukları her şeyi sağlamakla yükümlüyüz. Bizim onların hayata kazandırılması, topluma entegre olmalarının kolaylaştırılması ve fırsat eşitliği haklarının sağlanması konusundaki duruşumuz nettir. Özellikle sporun iyileştirici ve geliştirici gücü ile onlarla daha sık bir araya gelmeye devam edeceğiz. Spor aracılığıyla sosyalleşmelerine ve topluma kazandırılmalarına elimizden geldiğince destek olacağız.” dedi.  

Kaş Kaymakamı Yazıcı: Harika Çocuklarımızı Seviyor, Bağrımıza Basıyoruz

Etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür eden Kaş Kaymakamı Şaban Arda Yazıcı, “Bugün çok güzel bir atmosferi Kaş ilçemizde yaşıyoruz. Harika çocuklarımızla beraberiz. Marina’dan İnce Boğaz’a güzel bir yüzme etkinliği düzenlendi. Ben bu yüzme etkinliğine emek verenleri yürekten tebrik ediyorum. Kaş, bu tarz organizasyonlara her daim açık.  Az önce de söyledim, harika çocuklarımız diye. Onları burada misafir etmeyi borç biliriz. Bundan sonraki dönemlerde de bu tarz etkinliklerle onlarla olacağız. Onları çok seviyor, bağrımıza basıyoruz. Onlarla olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

 

Taner Ölmez: Böyle Organizasyonlar Çoğalırsa Daha Da Mutlu Olurum

Down sendromlu çocuklarla bir araya geldiği için duyduğu memnuniyeti dile getiren oyuncu Taner Ölmez, şu ifadeleri kullandı:
“Burada olduğum için çok mutluyum. Şu anda meleklerin içindeyim. Bu organizasyon için Saran Holding ve Sadettin Bey’e çok teşekkür ederim. Böyle şeyler çoğalırsa daha da mutlu olurum. Burada olduğum için çok çok mutluyum. Böyle güzel şeyler inşallah çoğalarak devam eder." dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’nde Bunu Bi’ Düşünün!

Hayvan sahibi olmak eşsiz bir deneyimdir. Birlikte bir yaşam paylaşmaktır. Sevgi odaklıdır ve sevgi sorumluluk gerektirir. Peki ya biz her şeyin yolunda gittiğini düşünüyorken onun kendini ifade edebilme hakkını fark etmeden de olsa engelliyorsak? Ya biz tüm ihtiyaçlarını karşıladığımızı düşünüyorken en büyük ihtiyacı olan sevgiyi ve birlikte zaman geçirme gereksinimini göz ardı ediyorsak? Hayvanı ile yaşam boyu bir birliktelik sürmek isteyen her sorumlu hayvan sahibinin kafasını her an meşgul eden bir soru vardır ve olmalıdır da: “Hayvanım benimle mutlu mu?”

 

Bu sorular sorumlu bir hayvan sahibinin, sorumlu bir insanın kendine her an sorması gereken sorular arasında yer alıyor fakat bu tarz sorular 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü gibi özel günlerde kafamızı daha çok meşgul ediyor. Royal Canin de böylesi önemli bir günde, hayvanların başta kendilerini ifade edebilme olmak üzere, barınma, beslenme, mutlu olma gibi haklarını yaratıcı bir şekilde işleyen Bunu Bi’ Düşünün isimli mini dizi projesi ile bu sorudan yola çıkarak hayvan sahiplerini yaşam boyu birliktelik için sorumluluklarını düşünmeye davet ediyor. Her biri ortalama 10 dakika olmak üzere toplam 8 bölüm olarak BluTV’de yayınlanan Bunu Bi Düşünün projesi ile sorumlu hayvan sahipliği konusunda bireyselden kolektife yayılan bir farkındalık yaratmayı hedefleniyor. 

 

Bu projedeki herkes hayvan sever!

 

Fotoğrafçısından, karikatüristine, müzisyeninden oyuncularına hayvanseverlikleriyle bilinen ve sorumlu hayvan sahipliğinin bilincinde isimlerin yer aldığı mini dizinin senaryosu Erkan Tunç’un kaleminden çıkarken yönetmen koltuğunda ise Onur Ünlü bulunuyor. Dizinin ana karakteri olan uzman rolünde usta oyuncu Ahmet Mümtaz Taylan var. Aslında bir şair olan ama yaşadığı bir ayrılık sonrası hayatını tamamen değiştiren Ahmet Kenan karakteri, yaşam boyu bir birlikteliği mümkün kılabilmek için hayvan sahiplerine sorumlu hayvan sahipliği ve onları eşsiz doğaları ile oldukları gibi kabul etme konusunda yol gösteriyor ve hayatını hayvanlar için daha iyi bir dünya yaratmaya adıyor. Ahmet Mümtaz Taylan’a her bölümde farklı bir oyuncunun konuk oyuncu olarak yer aldığı, gerçek hayatlarında sorumlu birer hayvan sahibi oluşları ile dikkat çeken Şebnem Bozoklu, Ahmet Rıfat Şungar, Pınar Deniz, Kubilay Aka, Dilara Aksüyek, İsmail Ege Şaşmaz, Başak Daşman, Müjde Uzman, Ulaşcan Kutlu ve Ayşenil Şamlıoğlu eşlik ediyor.

 

Sorumlu hayvan sahipliği kavramını güçlendirmeyi, bu konuda sosyal farkındalık oluşturmayı ve hayvan terk edilmelerinin önüne geçebilmeyi amaçlayan mini dizi projesi, her hayvanın en temelde, açlık ve susuzluktan, sağlık sorunlarından ve korku/stres unsurlarından uzak bir yaşama erişim, uygun barınma koşulları ve kendilerini oldukları gibi ifade edebilme hakkının bulunduğunu vurguluyor. Sorumlu hayvan sahipliği tanımlamasının altını çizen ve bu tanımlamayı merkezine alan Bunu Bi’ Düşünün isimli mini dizi projesi, hayvan haklarının bir başka önemli boyutu olan hayvan refahı olgusu ve hayvanların kendilerine özgü beslenme, sağlık, bakım, ilgi, onları oldukları gibi kabul etme, birlikte oyun oynama ve anlaşılma gibi ihtiyaçlarının da karşılanması gerektiğini yaratıcı bir şekilde anlatıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Emeklilik yaşı 55’e çekilmeli

ÖTV kaldırılmalı, TOKİ vatandaşa maliyetine taksitle ev vermeli gibi çıkışlar yapan BTP Lideri Hüseyin Baş’tan dikkat çekici bir çağrı daha geldi.

BTP Lideri, emeklilik yaşının 55 çekilmesi gerektiğini söyledi.

 

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş partisinin Kahramanmaraş il kongresine katıldı. 

Ali Türk’ün BTP il başkanı seçildiği kongrede konuşan Hüseyin Baş gündeme ilişkin dikkat çekici değerlendirmeler yaptı.

Katıldığı bir televizyon programında Diyanet’in başına Alevi veya Caferi bir vatandaşımız getirilsin şeklindeki sözlerinin kamuoyunda büyük yankı uyandırmasına değinen BTP lideri, “Herkes slogana odaklanıyor. Niye bunu söyledim? Sizden 3-5 tane oy alalım diye söylemiyorum. Bunun arkasında bir anlam, mana var. Bunları ben de yapmayayım ama oy verdiğiniz kişi yapsın. Bu ülkenin birliğe, beraberliğe, kardeşliğe ihtiyacı var. Bu ülkedeki mesele bu.” dedi. 

 

“Diyanet’i Atatürk gibi işletelim”

 

Diyanet’in kapatılması yönündeki çağrılara da cevap veren Hüseyin Baş, “Bana 'Diyanet kapatılsın' dediler. Niye dedim. Bütçesi şu kadar dediler. Dedim daha fazla olsun. Biz Diyanet'e bütçe mi ayıramıyoruz. Bizim derdimiz bu mu? Atatürk'ün kurduğu Diyanet'in bu ülkeye zerre kadar zararı var mıydı?  O zaman Diyanet'i Atatürk gibi işletelim ve açık kalsın.” şeklinde konuştu.

 

“ÖTV adı altında millete zulmediliyor”

 

BTP lideri konuşmasında büyük yankı uyandıran ÖTV kaldırılsın açıklamasına da dikkat çekti. 

“ÖTV'yi kaldıracağım dedim. Adamlar 20 senedir ülkeyi yönetiyor, 30 senedir muhalefet ediyor hiç akıllarına gelmemiş, ben söyleyince hepsi ÖTV kaldırma yarışına girdi.” diyen Hüseyin Baş, “Siz ÖTV'yi kaldırırsınız ekonomiyi batırırsınız, ben ÖTV'yi kaldırırım ekonomiyi kurtarırım. Çünkü benim bunu kaldırmam insanlar araba, cep telefonu alsın diye değildir. Benim ÖTV'yi kaldırmam bu insanlara yapılan zulmü yok etmek içindir. ÖTV adı altında millete zulmediliyor.” ifadelerini kullandı.

 

“Babası çocuğuna faizle harçlık verir mi?”

 

İktidarın tarım ve çiftçi politikası üzerine de değerlendirmeler yapan Hüseyin Baş, “Hükümet çiftçiye 100 lira para veriyor. Sonra 'bana 120 lira olarak geri öde' diyor. Babası çocuğuna faizle harçlık verir mi? Devlet niye benden faizle para alıyor. Bu devlet bizim babamız, hamimiz değil mi? Biz devletimiz için her şeyimizi feda ederiz. Niye? Çünkü bana sahip çıkar. Ama devletin suçu yok, suç hükümette. Öyle bir devlet yönetiyor ki çiftçiye 100 lira veriyor, 120 lira olarak geri alıyor. Mantığa bak! Bunlar ülke kurtaracak, milleti şahlandıracak.” dedi.

 

 

“TOKİ 150 bin liraya mal ettiği evi 1-1,5 milyona neden satıyor?”

 

Yüksek kira fiyatlarıyla yeniden gündeme oturan konut sıkıntısı da BTP liderinin gündemindeki konulardan biriydi. 

Hüseyin Baş bu konuda şunları söyledi; “Her yer hazine arazisi, boş arazi. Burada öğrenciler sokakta kalıyor, New York'a 48 katlı bina yaptırıyorlar.  Hükümet bu kadar boş arazi de binalar yapsa ve milletine faizsiz 20 yıl vadeyle bunu verse… Bugün bir dairenin maliyeti 150 bin lira. Devlet bana ‘Al şu evi bana 20 yılda 750 lira taksitle öde, ev sahibi ol dese’ Bunu devlet yapamaz mı? Niye TOKİ 150 bin liraya mal ettiği evi 1-1,5 milyona size satıyor. Çünkü tek gelir kaynağı sizsiniz. Milli Ekonomi Modeli'nin gelir kaynakları arasında da siz varsınız ama siz tükettikçe gelir kaynağısınız. Bugün nasıl, ben sizi tükettikçe gelir kaynağı elde ediyorum, fark bu.”

 

“Emeklilik yaşı 55’e çekilmeli”

 

BTP lideri Hüseyin Baş’ın konuşmasında en dikkat çekici bölümlerden biri de emeklilik sistemi üzerine oldu. 

“Ölmeden önce emekli olmak artık büyük bir başarı” diyen Baş konuşmasına şöyle devam etti; “Şimdi müjdeyi verelim. Afaki konuşmuyorum, gerekli çalışmayı sosyal politikalardan sorumlu genel başkan yardımcımla yapacağım. Ortalama yaş söylüyorum, bir insan 55 yaşından sonra çalışmayacak. Bu yaş 50 olur, 45 de olabilir. Bunun üzerinde çalışacağız ama maksimum 55 olacak. Evi verdik, arabayı verdik bir de emekli ettik Türk milletini… Bütün bunlar niye yapıyoruz onu da söyleyeyim. Bir devlet büyüğümüzüm bir sözü var. Sevdiğim bir söz; itibardan tasarruf olmaz arkadaşlar. Bu milletin itibarı için bunları yapacağız.”

 

“Sistemin topyekün değişmesi lazım”

 

Tüm bunların olabilmesi için sistemin topyekun değişmesi gerektiğini de ifade eden Hüseyin Baş, “O yüzden bu sistemin değişmesi lazım diyorum. Değişmesi gereken şey iktidarlar, muhalefetler, Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı, Ekonomi Bakanı vs. değil. Değişmesi gereken şey topyekun bu sistem. İhtiyacımız olan sistem Milli Ekonomi Modeli'nde. Bunu iktidar edersek her şeyden kurtulmuş olacağız. Türkiye'nin kurtuluşu bugün herkesin çokça söylediği gibi Bağımsız Türkiye'dedir, BTP'dedir. Bu ülkenin birliğindedir, kardeşliğindedir, Atatürk etrafında birleşmesindedir, Ehl-i Beyt'in etrafında birleşmesindedir.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çözüm özgürlüklerle başlar

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul’da vatandaşla buluştu. Vatandaş, “Bizim konuşabileceğimiz hiçbir yer yok. Konuşmak istediğimizde ya terörist ya o, ya bu oluyoruz. Düşünce suçluluğu sizde de olacak mı?’’ diye sordu. Babacan, “Şu an problemlerin üstü kapatılıyor ancak çözüm özgürlüklerle başlar. Biz özgürce konuşalım, korkmayalım diye yola çıktık” şeklinde karşılık verdi.

 

 

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul’da vatandaşlarla bir araya geldi. Vatandaş, düşüncelerini özgürce ifade edemediğinden yakınarak Babacan’a DEVA Partisi’ndeki düşünce özgürlüğünü sordu. Babacan, “Parti programımızın birinci sayfası birinci bölümü özgürlüklerle başlıyor. İfade özgürlüğü. Ülkemizde ekonomi başta olmak üzere birçok problem var, ancak çözüm özgürlüklerle başlıyor. Çünkü problemleri konuşamazsak, sorunları konuşmak yasaklanırsa çözemeyiz. Hastalığı teşhis edeceğiz ki tedavi edelim. Şu an da sorunların üstü kapatılıyor, sorunları konuşmak yasaklanıyor, sorunları dillendirenlerle ilgili birçok yaptırım var ancak biz bunun için DEVA Partisi’ni kurduk. Özgürce konuşalım, korkmayalım diye yola çıktık” dedi.

 

Vatandaşın ‘fikir ayrılıkları yaşarsak sizi eleştirebilir miyiz’ sorusuna ise Babacan, “Biz eleştiriye çok açığız” şeklinde yanıt verdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Şişli Belediyesi’nden Tarımsal Üretime Destek

Şişli Belediyesi, İstanbul Avrasya Gösteri Merkezi’nde 30 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında düzenlenen “CHP’li Belediyeler Tarımsal Kalkınma Zirvesi”ne katıldı.

 

 

İstanbul Avrasya Gösteri Merkezi’nde 30 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında düzenlenen “CHP’li Belediyeler Tarımsal Kalkınma Zirvesi”nde stant açan Şişli Belediyesi, daha önce protokol yaptığı; Şişli Komşu Dayanışma Gıda İşleme Kooperatifi ve Temiz Hasat Tüketim Kooperatifi’nin yanı sıra, destek verdiği Niğde Çakıt Vadisi Birleşik Üretim, Tüketim ve İşletme Kooperatifi'nin ürünlerini sergiledi. Zirveye, 160 CHP’li belediyenin yanı sıra, 300’ün üzerinde tarım kooperatifi katılım sağladı.

 

“Sağlıklı gıda ürünlerini herkese ulaştırmayı amaçlıyoruz”

 

Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, “CHP’li Belediyeler Tarımsal Kalkınma Zirvesi”ne katılımlarından dolayı şu açıklamalarda bulundu:

“Açtığımız stantta ürünlerini sergileyen ve ilçemizde kurulan; Şişli Komşu Dayanışma Gıda İşleme Kooperatifi, Türkiye genelinde tüm kooperatiflerle bağ kuruyor. Şişli Belediyesi olarak sağlıklı ürünleri sadece Şişlili komşularımıza değil, tüm vatandaşlarımıza ulaştırmak için bundan sonra da ülke genelindeki diğer kooperatiflerle iş birliğine devam edeceğiz”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Fatma Köse CHP Seçime Hazır

Köse,"Pandemi Sürecinde Halk Söylenen Tüm Yanlışların Farkına Vardı"
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Danışmanı Fatma Köse, Cumhuriyet Halk Partisi nin seçimlere hazır olduğunu söyledi.

Genel başkan Danışmanı Fatma Köse, partilerinin seçimlere hazır hale geldiğini aktardı. Köse, "31 Mart seçimleri ve ardından tekrar yapılan İstanbul seçiminden sonra örgütlerimiz elde edilen büyük başarının ardından daha da hırslanmış ve sıradaki seçimler içinde o günden  bu güne aktif olarak çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Partimiz son seçimde önemli iki şehri Ankara ve İstanbul’u büyük bir farkla almıştır. Şimdiyse sırada iktidar olmak var. Parti olarak pandemi sürecinde  her kesimden tüm vatandaşlarımızın yanında olduğumuzu gösterdik. Büyük bir taktir toplayan partimiz şimdiden yaptığı bu çalışmalar ile halkın memnuniyetini kazanmıştır. Her alanda aktif olarak çalışmalarını sürdüren partimiz seçime hazırdır" dedi.
İTTİFAK ÇALIŞMALARINDA SORUN YOK, ÜYE SAYIMIZSA HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Yerelde de genelde de ittifak çalışmalarında herhangi bir sorun olmadığının altını çizen Köse, "İttifak çalışmalarımızda herhangi bir sorun yaşamıyoruz. Üye sayımız her geçen gün artıyor. Vatandaş artık gerçeklerin farkında. Bu pandemi döneminde Mevcut iktidarının gerçek yüzü de ortaya çıkmıştır.  zorlu günler yaşayan Ülkemiz halkı, yıllardır nasıl kandırıldığını da görmüştür. Hal böyle olunca partimize olan güven de artmıştır. Üye sayımızın her geçen gün artıyor olması da bunun bir göstergesidir" şeklinde konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı