Aylık arşivler: Mayıs 2022

Sınav için En Önemli Hazırlık Dinlenmiş Bir Zihin

LGS ve YKS sınavları öncesi öğrencilere ve ailelerine önerilerde bulunan Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, “Sınav anına ilişkin en önemli hazırlık sınav kitapçığına ve sorulara odaklanabilmektir. Bu açıdan zihnin iyi dinlenmiş olması önemlidir” dedi

 

Bu yıl, 5 Haziran’da, yaklaşık 1 milyon 300 bin öğrencinin Liselere Geçiş Sınavı’na (LGS), 3 milyon 200 binden fazla öğrencinin ise 18-19 Haziran tarihlerinde, Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) girmesi öngörülüyor. 

 

Yoğun ve yorucu bir hazırlık sürecinin ardından sınav heyecanı yaşayan öğrenciler ve ailelerine, Yeditepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun önerilerde bulunuyor. 

 

“Sınav Günü için Ulaşımı Planını Yapın”

Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, öğrencilerin son ders tekrarlarını yapması, varsa yoğun kaygılarıyla başa çıkmanın yollarını araması, velilerin sınav günü ulaşımına ilişkin plan yapması gibi önemli adımların atılması gerektiğine dikkat çekti. Sınav zamanı yaklaştıkça hem adaylarda hem de ebeveynlerde stres ve kaygının artmasının normal olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Coşkun, “Ancak bunun sınav performansını olumsuz etkilememesi için önlemler alınmalıdır. Stres, fizyolojik ve psikolojik boyutları olan bir kavram ve bir anda ortaya çıkmaz. Stresin oluşma süreci vardır ve kaygılarımızla doğrudan ilişkilidir. Öğrencilerin kaygılarını fark etmesi stresle başa çıkabilmenin ilk adımıdır. Kaygılanmak çok doğal bir duygudur ve öğrencilerin kaygıyı yönetebilmek için neler yapabileceğini bilmeleri onlara yardımcı olacaktır” dedi. 

 

Sınav Performansını Artırmak için…

Öğrencileri en çok sınavlara ilişkin bilgi eksikliğinin kaygılandırdığına dikkati çeken Coşkun, “Bu anlamda en yetersiz olduklarını düşündükleri alanlara ilişkin çalışma planı yapmaları kaygılarını azaltmaya yardımcı olacaktır. Sınav anına ilişkin alıştırmalar yapmak, süre ve benzeri koşulların benzeştiği denemeleri bu anlamda değerlendirmek, kendilerine ait soru çözüm teknikleri oluşturmak da sınav performansını artırmada faydalı olacaktır. Öğrencilerin sınavın kapsamına, soruların ağırlıklarına ilişkin ön bilgi sahibi olması, sınavda kendine özgü soru çözme stratejileri oluşturmalarını sağlar” diye konuştu. 

 

“İşin Başı Kitapçığa ve Sorulara Odaklanabilmek”

“Sınav anına ilişkin en önemli hazırlık sınav kitapçığına ve sorulara odaklanabilmektir. Bu açıdan zihnin iyi dinlenmiş olması önemlidir” diyen Doç. Dr. Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Son yıllarda daha uzun soru kökleri ile karşılaşan adayların sorulara ait paragrafları dikkatli biçimde okuması, seçenekleri karşılaştırması ve sonra elemesi, işlem hatalarına karşı çözüm sonrası tekrar gözden geçirmesi performanslarını olumlu etkileyecektir.”

 

“Sınav Bir Kariyer Yolculuğu Olarak Görülmeli”

“Sınava yüklenen anlam da çok önemlidir” ifadelerini kullanan Coşkun, şunları kaydetti:

 

“Sınavın kritik bir önemi olduğu gerçeğinin yanında yaşamın başka birçok önemli aşamasının olduğunu ve sınavın tek başına her şeyin önünde olamayacağını anlamaları önemli. Bu konuda ailelerin de sınava olumlu yaklaşmaları ve öğrencilerin eğitim yaşamlarında olağan aşamalardan biri olarak görmeleri önemlidir. Öğrencilerin sınava yaklaşımları ailenin tutumu ile doğrudan ilişkili olabilmektedir. Bu anlamda adayları, sınava hazırlık, kaygı, tercihler gibi konularda dinlemek ve yeri geldiğinde onlara öneriler sunmak, birlikte çözüm arayışlarına girmek faydalı olacaktır. Başarılı olsun olmasın sadece sınav sonucuna odaklanmak baştan hatalı bir yaklaşım. Bu durum, öğrencilerin akademik ve sosyal birçok başarısını gölgeleyerek özgüvenlerini ve verimliliklerini azaltmakta, dolayısıyla yaşam doyumunu zedelemektedir. Aslında bu süreci doğru okul ve kariyer tercihiyle desteklenen, öğrencinin potansiyelini en doğru şekilde ortaya koyabileceği akademik ve sosyal bir kariyer yolcuğu olarak görmek daha sağlıklı ve başarıya ulaştıran seçenektir.” 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hamilelikte Tetanoz Aşısı Yaptırılmalı Mı?

“Sadece tetanoz değil, difteri ve boğmaca aşısı da yaptırılmalı”

Hamilelik sürecinde anne adayları, “Aşı olmalı mıyım?” sorusu ile karşı karşıya kalıyor. Birçok kişi, aşıların canlı mikroorganizma içermesi sebebiyle aşıları sakıncalı bulurken bazı aşılar ise anne adayları için hayati önem taşıyor. Bunların başında tetanoz aşısının geldiğini, kızamık veya kabakulak aşısı gibi canlı organizma içermediği için gebelikte mutlaka yaptırılması gerektiğini ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Behram, gebeliğin 28. haftasında tek doz tetanoz aşısı yaptırılmasını öneriyor.

 

Mikrobu doğada yaygın bulunan ve önlenebilir bir hastalık olan tetanoz, yapılacak aşılar sayesinde önemli bir risk olmaktan çıkıyor. Özellikle de hamilelikte yapılan tetanoz aşısı, anne adaylarında oluşan antikorların bebeğe geçmesini sağlayarak güçlü bir koruma mekanizması yaratıyor. Bu noktada gebelerin tetanoz aşısı yaptırmakla ilgili soru işaretleri yaşamaması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Mustafa Behram, gebelerin 28. haftada tetanoz ile birlikte difteri ve boğmaca aşılarının da yaptırılması gerektiğini vurguluyor.

 

Yenidoğan tetanozu bebek için ölümcül olabilir!

Geçmişte hiç tetanoz aşısı hiç yapılmamış veya üzerinden 10 yıldan fazla süre geçmiş olan gebelere tetanoz aşısını önerdiklerini söyleyen Doç. Dr. Mustafa Behram; “Tetanoz aşısı anne adaylarının korunması adına çok önemli olmakla birlikte bebekler için de hayati önem taşır. Çünkü doğumun gerçekleşmesinden hemen sonra göbek kordonunun steril ve temiz olmayan maddeler ile temas etmesi bu mikrobun bebeğe bulaşmasını doğurur. Bu noktada meydana gelebilecek yenidoğan tetanozu, bebek için öldürücü etkiye sahiptir. Böylesine riskli bir durumu önlemek içinse gebeliğin 3. ayın bitiminde aşı uygulaması yapılmalıdır. Gebe hiç aşılanmamışsa üç aydan sonra 4-8 hafta arayla 2 doz aşı yaptırılması önerilir” dedi.

 

Üçlü aşı, bebeği boğmacaya karşı da koruyor

Doç. Dr. Mustafa Behram; “Bizim TDAP olarak tanımladığımız üçlü aşı boğmacanın ölümcül olması veya önemli morbiditeye sahip olabilmesi sebebiyle bebeğe bulaşma riskini azaltmak için verilir. Maternal antikorların plasental transferi, bebeğin boğmacaya karşı pasif korunmasını için gereklidir. Kritik olan ilk iki ay boyunca antikorlar, bebeği boğmacaya karşı koruyacaktır” diye belirtti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Engin Altan Düzyatan, Eminevim’in yeni reklam yüzü oldu

BDDK lisansıyla Türkiye’nin markası olarak 85 milyona hitap eden Eminevim, yeni reklam filmi için ünlü oyuncu Engin Altan Düzyatan ile anlaştı. Başarılı oyuncunun yer aldığı reklam filminde Düzyatan, ev almak isteyenler için Eminevim'in “Yetenekli Finansman” kampanyalarını tanıtıyor.

 

1991’de Emin Otomotiv ile başlayan hikâyesine, kurucusu olduğu tasarruf finansman sektörünün lideri olarak devam eden Eminevim, yeni reklam kampanyasını yayınladı. Dikkat çeken reklam filminde markanın reklam yüzü ise hem kişiliği hem de yeteneğiyle milyonların beğenisini kazanan ünlü oyuncu Engin Altan Düzyatan oldu. Yeni reklam filmiyle izleyicilerin karşısına çıkan Engin Altan Düzyatan, Sevinç Ailesi’ne konuk olarak 6 ayda teslim ya da aylık 1.900 TL taksit tutarıyla ev sahibi olmayı sağlayan “Yetenekli Finansman” kampanyasını tanıtıyor. Ünlü oyuncu reklam filmiyle tasarruf sahiplerine hayallerini değiştirmeden, sadece finansman yöntemini değiştirerek ev sahibi olmanın mümkün olduğu mesajını veriyor.

 

Alaaddin imzasıyla, Kala Film’in prodüksiyonluğunda çekilen reklam filminin yönetmen koltuğunda deneyimli isim Hakan Yonat oturuyor.

 

30 yılda 220 bini aşan teslimat sayısıyla toplumun her kesiminden milyonlarca aileye dokunan, yüz binlerce kişinin hedeflerine ulaşmasını sağlayan tasarruf finansman sektörünün kurucusu ve lideri Eminevim; tasarruf sahiplerine sunduğu finansal çözümleri ile ev, araba ve iş yeri sahibi olma imkânları tanıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

SACİT ASLAN HARİKA AVCI’DAN SONRA SEDA SAYAN’ I DA AL SANA HABER’ DE İFŞA ETTİ

YouTube’ da yayınlanan AL SANA HABER programına bağlanıp ifşa üzerine ifşada bulunan Sacit Aslan’ın sözleri  zaman aşımına uğramış kriminal suç ihbarı gibiydi.

Sacit Aslan, o dönem Harika Avcı’ nın başına gelenleri anlatırken Seda Sayan’ la ilgili çok çarpıcı bir gerçeği ilk defa AL SANA HABER’ de anlattı. Binlerce izleyicinin canlı yayını takip altına aldığı o konuşmanın detaylarında şöhret yolundaki insanların başına neler geldiğinin açık itirafı gibiydi…

Sacit Aslan’ ın açıklamaları sırasında Seyhan Soylu “Maksim kulisinde herhangi bir şiddete uğradı mı Harika Avcı veya Seda Sayan?” diye sorunca Sacit Aslan “Seda Sayan, Caddebostan Maksim Gazinosu’ nun yanındaki Elma Kabare’de Metin Akpınar ve rahmetli Zeki Alasya ile kabare yapıyordu. Onu kabareden aşağı indirdi. Öldüresiye dövdü. Öldü diye yere bıraktıklarında ben yerde yatan Seda Sayan’ ın ağzına pamukla su verdim” deyince masadaki herkes şoke oldu. Seyhan Soylu “Fahri Bey dövdü değil mi?” diye sordu. Sacit Aslan “Evet, evet. Gazinodan kabareye zor yetiştim. Pamukla ağzına su verdim. Şahidi Metin Akpınar ölmedi daha yaşıyor. Seda Sayan o dayağı yedikten sonra tekrardan kalktı. 15 dakika içinde makyaj yaptı ve sahneye çıktı.” diye açıkladı.

Seyhan Soylu bu açıklamanın ardından Sacit Aslan’ a “Peki ondan sonra tekrar Maksim’ de çalıştı mı Seda Sayan?” diye sordu. Aslan “Yüz defa” diye yanıtladı. Seyhan Soylu’ nun “Korkudan mı çıktı?” sorusu üzerine Sacit Aslan “Ben bilemem onu ona soracaksınız” diye yanıtladı.

Tayyar Işıksaçan’ ın “Seda Sayan’ ın Fahrettin Aslan’dan dayak yemesinin sebebi kıskançlık mı?” sorusu üzerine Sacit Aslan “Hayır. Adamın o kadar büyük kompleksleri ve egosu var ki her iş verdiği kişiyi uzaktan kumanda etmek istiyor. Gittiği yeri, konuştuğu arkadaşlarını, günde kaç defa kimle telefonla konuşuyor?” diye yorum yaptı.

HABERİN VİDEO LİNKİ

https://we.tl/t-9cu7kYGXt9

Eskişehir’de yoga yasağına kadınlardan tepki

Geçtiğimiz gün Eskişehir Dedekorkut Parkı'nda yoga yapan yurttaşlar, CİMER'e şikayet edilmiş, ardından güvenlik görevlilerinin müdahalesiyle yoga yapmaları engellenmişti.

 

Bugün bu hukuksuz yasaklama girişimine karşı kadınlar Dedekorkut Parkı'nda buluşma çağrısı yaptı. Buluşmaya Eskişehir Kadın Dayanışma Komiteleri tarafından da çağrı yapıldı ve yapılan çağrıda, "Parklarımızda özgürce spor yapacağız. Şarkılarımızı bir ağızdan söyleyip özgürce kahkaha da atacağı Örgütlü bir halkın karşısında bir avuç yobaz mı duracakmış? Yok öyle yağma! Bir adım bile geri atmayacağı Eskişehirli kadınları tanışmaya, dayanışmaya davet ediyoruz." dendi.

 

Kadınlar gericiliğe ve karanlığa boyun eğmeyecek

Çağrının üzerine 18.30'da Dedekorkut Parkı'ndaki buluşmaya kitlesel bir katılım gösteren kadınlar, "Gericiliğe ve karanlığa boyun eğmeyeceğiz" dedi. 

 

Eskişehir Kadın Dayanışma Komiteleri tarafından yapılan açıklamada, bu durumun yine geçtiğimiz hafta yaşanan festival yasaklamalarından farkı olmadığı belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:

 

"Gericilikten ve yobazlıktan beslenen bir sermaye düzeni var. Bu sermaye düzenine karşı kadınlar olarak hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Bizler Eskişehir KDK'lar olarak buradayız ve tüm kadınları bu mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz" dendi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tiyatro Severler ‘‘Kozalar’’ı Çok Beğeni

Foça Belediye Tiyatrosu, Adalet Ağaoğlu’nun yazdığı ‘‘Kozalar’’ isimli oyunu sahneledi.

 

Arzu Demir Yalçın, Şerife Aydın ve Tuğçe Elif Topçuoğlu’nun rol aldığı oyun, tiyatro severlerden büyük alkış aldı.

 

Yönetmenliğini Erdal Dinçer’in yaptığı oyunda, sahne amirleri Yakup Yalçın, Behzat Aksu ve Metin Aydın görev yaptı.

 

Artan kapitalizm ve yükselen sınıflar arası fark, toplumsal yozlaşma, güven duygusunun ortadan kalkması ve birliktelik duygusunun kişisel çıkarlarla ‘‘örülü’’ olduğu bir dünya…

Evet kadınlar el işleriyle uğraşarak kendi kozalarını örüyorlar. Dışarıdan gelen seslere karşı ne yapacaklarını bilemiyorlar. Absürt olan oyunda toplumsal birliktelik yerine bencillik duygusu öne çıkarılarak bir türlü kelebek olamamayı anlatıyorlar.

Yani kısaca özetlemek gerekirse…

 

‘‘Burada bir şey olmuyor ne varsa dışarda oluyor.’’

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

FEQÎYÊ Teyran ve Mirası Sempozyumu Bahçesaray Gezisiyle Son Buldu

Van Büyükşehir Belediyesi’nce düzenlenen ‘3. Uluslararası Feqîyê Teyran ve Mirası’ konulu sempozyum Bahçesaray’da yapılan toplantı ile tamamlandı.

Büyükşehir Belediyesi ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği sempozyuma Türkiye, İran ve Irak’taki birçok üniversiteden 60 akademisyen ve öğrenciler katılımıyla start aldı. YYÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi konferans salonunda başlayan ve 3 gün süren sempozyumun son toplantısı ise Bahçesaray İlçesinde yapıldı.

Yapılan toplantıya Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan, Bahçesaray Kaymakamı Ömer Tuğrul Kundakçı, Bahçesaray Belediyesi Başkanı Meki Arvas, Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Sinan Hakan, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Nuri Bekiroğlu, yazarlar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Bahçesaray oturumunun açılış konuşmasını yapan Yazar M. Halit Yalçın “Feqîyê Teyran Klasik Kürt Edebiyatı'nın en önemli yapı taşlarından birini oluşturmaktadır. Feqîyê Teyran’ın yazıları şiirleri sade bir dile, engin, edebi anlam ve anlatım üslubuyla yazılmıştır. Aynı zamanda bir İslam alimi olan Feqîyê Teyran, şiirleriyle ve hikayeleriyle manevi dünyamızı aydınlatmış, iç dünyamıza yön vermiş hatta benliğimizi dahi şekillendirmiş bir şahsiyettir. Bugün sempozyumun son gününde Feqîyê Teyran’ın yaşamış olduğu Bahçesaray ilçesinde olmak bizleri heyecanlandırıyor. Yine onun hatırasını yaşatmak ise bizleri mutlu edip onurlandırıyor” dedi.  

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan ise konuşmasında Feqîyê Teyran'ın ömrünü ilimle geçiren önemli bir şahsiyet olduğunu belirterek, bu tür sempozyumların bölgemiz için çok önemli olduğunu belirterek sempozyumda emeği geçen Büyükşehir Belediyesi ve Yüzüncü Yıl Üniversitesine teşekkür etti.

Yapılan toplantının ardından davetliler ilçede bulunan Feqîyê Teyran türbesini ve yaşadığı evi ziyaret etti. Türbeyi ziyaret edenler mezarı başında Feqîyê Teyran için dua edip çiçek bıraktı.

Duhok Üniversitesi'nden gelen yazar Musediq Tivi, “Feqîyê Teyran konferansı için Van iline geldik. 3 gündür devam eden sempozyum çok verimli geçti.  Van Büyükşehir Belediyesi sempozyomu çok iyi bir şekilde organize etmiş. Sempozyum kapsamında Feqîyê Teyran türbesini evini ve medresesini ziyaret ettik. Böyle sempozyumların sık sık yapılması lazım. Emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

3 – 5 dakilalık ertelemeler sigarayı bırakmada etkili oluyor

Dikkat! Elektronik sigaralar da kanser riskini artırıyor

 

Ayda birkaç sigara içmek, bağımlılık tanı kriterlerini karşılamasa da ilerleyen zamanlarda tütün bağımlılığını geliştirebiliyor. Sigaranın tüketilmediği durumlarda kişide psikolojik gerginliği artırdığını belirten Uzman Klinik Psikolog Gürler Güz, kullanmaya yönelik yoğun bir istek ve karşı konulamaz bir dürtünün hissedilmesinin de bağımlılık kriterleri arasında sayıldığını ifade ediyor. Güz, sigara yerine kullanılan elektronik sigaraların da akciğer kanseri riskini artırdığına dikkat çekiyor ve 3-5 dakikalık ertelemeler ile bağımlılıktan kurtulmanın mümkün olabildiğini vurguluyor.

 

31 Mayıs her yıl Dünya Sigarayı Bırakma Günü olarak anılıyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Gürler Güz, tütün ürünleri kullanımı bağımlılığının tanı kriterleri ve zararları hakkında değerlendirmelerde bulundu, önemli tavsiyeler paylaştı. 

 

Tüketilmeyince psikolojik gerginlik artıyor

Nikotin bağımlılığı diye bilinen durumun günümüzdeki tıbbi karşılığının aslında tütün bağımlılığı olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Gürler Güz, “Tütün bağımlılığı kişilerin beyin hücrelerini, fonksiyonlarını ve fiziksel sağlığını çeşitli şekillerde etkileyen, kronik olarak sıklıkla tekrarlanan davranışların olduğu bir beyin hastalığıdır. Tütün bağımlılığı tanısının konulması için bazı kriterlerin karşılanıyor olması önemlidir.” dedi.

 

Uzman Klinik Psikolog Gürler Güz, bağımlılık tanısı kriterlerini şöyle sıraladı:

 

– Kişinin çoğu kez tekrarlayan biçimlerde ve tolerans geliştirerek tütün tüketiyor olması,

– Tüketmediği durumlarda psikolojik olarak gerginliğin artması,

– Kişinin sosyal çevresini veya bulunduğu ortamları tüketebilmeye uygun açıdan seçiyor olması,

– Tüketmeyi bırakmak istediğinde sonuç vermeyen durumlarla karşı karşıya kalması ve tekrar tekrar kullanıma başlaması, 

– Zararlarının biliniyor olunmasına rağmen bırakmaya isteksizliğin olması ve,

– Kullanmaya yönelik yoğun bir istek ve karşı konulamaz bir dürtünün hissedilmesi durumlarıdır.

 

Eski miktar keyif vermeyince tüketim artıyor

 

Ayda birkaç sigara içmenin bahsedilen kriterleri karşılamadığı için bağımlılık olarak sayılmayabileceğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Gürler Güz, “Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, eskiden ettiği kadar etki etmemesi ve eski miktarın keyif vermemesi sonucunda kullanılan miktarın dozunun artırılmıyor olmasıdır. Yani kişi ayda 4 adet sigara kullanıyorsa buna tolerans geliştirebilir ve aynı hazzı, etkiyi alabilmek için kullanılan sigara miktarını artırabilir. Sonuç olarak ayda birkaç sigara kullanımı ilerleyen zamanlarda tütün bağımlılığını geliştirebilir.” uyarısında bulundu.

 

Birçok rahatsızlığa yol açıyor

 

Sigara içme sıklığı ya da sayısının değil kişinin bu durum karşısında gösterdiği tavrın önemli olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Gürler Güz, “Ancak unutulmamalıdır ki sigara tüketiminde konu sadece bağımlılığın değil fiziksel açıdan da birçok hastalığın gelişebileceğidir. Tek bir adet sigara tüketiminin bile başta akciğer olmak üzere dudak, ağız, dil, gırtlak, böbrek, pankreas, özofagus ve mesane kanserleri, kronik bronşit ve kalp hastalıkları gibi çeşitli hastalıklara yol açan faktörlerin en önemlilerinden birisi olduğu bilimsel açıdan da kanıtlanmış bir gerçektir.” diye konuştu.

 

Elektronik sigaralar da kanser riskini artırıyor

 

Elektronik sigara veya nikotin bandı diye adlandırılan ve sigaraya göre zararının daha az olduğu sanılan pek çok yöntemin olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Gürler Güz, “Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 yılında bu konu ile ilgili yapmış olduğu bir açıklamasında en az tütün ürünleri kadar elektronik sigaraların da zararlı olduğu, özellikle akciğer rahatsızlıklarının olası riskini daha da arttırdığı bildirildi. Sıvı nikotin olarak kullanılan elektronik sigaralar toksik olabilecek farklı ve zararlı pek çok kimyasalı içeriyor. Dolayısıyla geri dönüşü olmayacak farklı fiziksel sıkıntılara yol açabileceği, en az sigara kadar zararının olduğu unutulmamalı.” dedi.

 

Hatırlatacak içeceklerden uzak durulmalı

 

Uzman Klinik Psikolog Gürler Güz, sigarayı bırakmak için bir gün belirlenmesi ve peşinden küçük hedefler oluşturulması gerektiğini söyledi ve sözlerini tavsiyeleri ile sonlandırdı:

 

“Bol egzersiz yapılmalı, bir süre tetikleyici ortamlardan, hatırlatıcı yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalı. Kullanımı hatırlatacak boş vaktin minimumda tutulması ve gün içerisinde meşguliyetlerin olması oldukça önemlidir. İçmeyi ertelemek isteğin azalmasına ve kaybolmasına neden olacağı için 3’er ya da 5’er dakikalık ertelemelerde bulunmak da bırakma konusunda yardımcı olacaktır. Tüm bu yöntemlerin işe yaramaması durumunda mutlaka bir uzmana başvurmak ve profesyonel destek almak gerekiyor. Uygun ve gereken vakalarda ilaç, nikotin sakızı ve nikotin bandı seçenekleri doktor kontrolünde uygulanabilir. Unutulmamalıdır ki bu bir irade meselesi değil, bir beyin hastalığıdır.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Petrol aramayı Google’den yapsalardı daha çok iş yaparlardı”

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan Türkiye’deki petrol arama çalışmalarına dair dikkat çekici paylaşım…

 

Türkiye’deki petrol arama çalışmalarının yetersizliğine dikkat çeken Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş,  “Bizimkiler petrol aramayı Google’a “petrol” yazarak yapsalar daha çok iş yapmış olurlardı” dedi.

 

Türkiye’de son 20 yılda yaklaşık 1300 petrol sondaj kuyusu açıldığını ifade eden Baş buna karşılık ABD’nin Texas eyaletinde sadece 2018 yılında açılan kuyu sayısının 20 bin olduğunu ifade etti.

 

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şu şekilde, “TPAO son 20 yılda yaklaşık 1300 petrol sondaj kuyusu açtı. ABD’nin Texas eyaletinde sadece 2018 yılında 20 bin arama kuyusu açıldı. Bizimkiler petrol aramayı Google’a “petrol” yazarak yapsalar daha çok iş yapmış olurlardı. “

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çevreci Minik Eller İş Başında

İzmir’de bulunan okullar, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlatılan ‘Çevre Dostu 1000 Okul Projesi ‘ kapsamındaki etkinliklerini hız kesmeden sürdürüyor.

 

“Çevre Dostu 1000 Okul Projesi” kapsamında İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı 30 pilot okuldan birisi olan Karaburun İlkokulu öğrencileri; çevreye, doğaya olan ilgi ve bilinci artıran çevre etkinlikleri gerçekleştiriyor.

 

Bu kapsamda ilk olarak; İlçe Tarım Müdürlüğünden gelen ziraat mühendisleriyle birlikte; İlçe Milli Eğitim Müdürü Muhammet Aytaç'ın da katılımıyla, delice zeytin aşılama etkinliği gerçekleştirildi.  Öğrenciler sonrasında belirlenen bir alana öğretmenlerinin rehberliğinde; limon, domates, biber, marul, çilek, fesleğen, salatalık, bamya gibi sebze ve meyve fideleri dikti. Fidelerin gerekli bakımları da öğrenciler tarafından gerçekleştirilecek böylece okul ortamında doğal yollarla sebze ve meyve yetiştirmeyi öğrenmiş olacaklar.

 

Bir diğer etkinlikte öğrenciler; yine öğretmenlerinin rehberliğinde, kökten ayırma yöntemiyle çiçekleri nasıl çoğaltabileceklerini de uygulamalı olarak öğrendi.

 

Çevre ve doğa dostu öğrenciler, okullarının duvarlarını da projeye uygun olarak resimler çizdi. Doğa dostu çocukların bu çalışmaları, büyüklerinin beğenisini topladı. 

 

Karaburun İlkokulu ‘Çevreye Duyarlı Etkinlikleri’ düzenlerken hem öğrencileri hem de velileri işin içine katıyor. Bu kapsamda ilçede bulunan Bodrum Plajı’nda öğrenci ve velilerin katılımıyla sahil ve çevre düzenleme etkinliği gerçekleştirildi. Ayrıca öğretmen, öğrenci ve velilerine yönelik Temiz Enerji, İklim Değişikliği ve Çevre, Geri Dönüşüm ve Yenilenebilir Enerji konularında farkındalık oluşturmak amacıyla çevrimiçi ve yüz yüze eğitimler düzenlendi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı