Aylık arşivler: Şubat 2023

Dikkat! Kurtarılma görüntüleri kötü duyguları ortaya çıkarıyor

Psikiyatri hastalarına ilaçları mutlaka ulaştırılmalı…

Psikiyatri tedavisi gören bireylerin düzenli ve sürekli içmesi gereken ilaçlar olduğunu belirten uzmanlar, eczaneler yıkıldığı için ilaçsız kalma ihtimallerine karşı kendilerine hızlı şekilde ilaçlarının ulaştırılması gerektiğini ifade ediyor. Televizyonda gösterilen kurtarma sahneleri gibi görüntülerin kurtarılmış kişilerde kötü duyguları aniden ortaya çıkardığını vurgulayan Prof. Dr. Hüsnü Erkmen; evi yıkılan ve yakınlarını kaybeden bireylerin travmanın yanında yas reaksiyonu da gösterebileceğine dikkat çekerek tedavi uygulanmasını tavsiye ediyor.  

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Erkmen, deprem travması yaşayan psikiyatri hastalarının muhtemel durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu ve hem hastalara hem de yakınlarına tavsiyelerini paylaştı.

Psikiyatri hastalarına ilaçları ulaştırılmalı

Psikiyatri hastalarının yaşadıkları deprem sonrası daha fazla desteğe ihtiyaç duyduklarını vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Erkmen, “Asıl önemli olan şey pek çok insanın malını mülkünü enkaz altında bıraktığı gibi bu insanların ilaçları da enkaz altında kalmış olabilir. Dolayısıyla ilaçlarını kullanamama gibi tatsız bir durum yaşanabiliyor. Her türlü kronik hastalıkta olduğu gibi psikiyatri tedavisi gören bir insanın düzenli ve sürekli olarak içmesi gereken ilaçlar vardır. Bu kişilerin, eczaneler yıkıldığından dolayı belli bir zaman ilaçsız kalmış olma ihtimalleri çok yüksek oluyor. Orada yardım için bulunan veya sağ olup hastanede çalışmakta olan psikiyatristler varsa onların bu ilaçları hızlı bir şekilde ulaştırması gerekiyor. Devletin de bilgi paylaştığı üzere rapor zamanları dolmadan ve doktora gözükmeden ilaçlarını temin edebilirler” dedi. 

Medyadaki görüntüler kötü duyguları ortaya çıkarabilir

Deprem bölgesinde yaşamadığı halde travması tetiklenen kişilere de en kısa zamanda uzmanlara başvurmalarını tavsiye eden Erkmen, “Ne yazık ki başka sebeplerle benzer şeyleri yaşamış olan insanlar var. Ruhsal travmanın en önemli nedenlerinden biri aniden tekrar belirtilerin başlamasıdır. Televizyonda gösterilen kurtarma sahneleri benzeri görüntüler daha önce kurtarılmış olan insanlardaki kötü duyguları aniden ortaya çıkarır. Dolayısı ile bu duygular, o anı hatırlayıp çok kötü hissetmek, rüyada göçük altında olduğunu görmek ya da deprem sahneleri izlerken yoğun tepki göstermek şeklinde kendini gösterebiliyor” ifadelerini kullandı.

Duygular yaşanan travmaya göre değişiyor

Başka şekillerde travmatize olmuş olan bireylerin duygularının da aynı şekilde olmayabileceğini belirten Prof. Dr. Hüsnü Erkmen, “Örneğin, istismara uğrayan birinin duyguları ile depremde göçük altında kalan kişilerin duygularının dışa vurumu aynı değildir. Ancak çeşitli şekillerde bir yerde kapalı kalmak zorunda olanlar da bu belirtiler ortaya çıkabilir. Aynı zamanda insanın evinin yıkılması ve yakınlarının ölmesi de sadece travma değildir, ciddi bir yas reaksiyonu da olabilir. Bu durumda kesinlikle göz önüne alınmalı ve tedavi edilmeli” açıklamalarında bulundu.

Hasta yakınlarına ekstra görevler düşüyor

Hasta yakınlarına bu dönemde ekstra görevler düştüğünün altını çizen Prof. Dr. Hüsnü Erkmen, “Hasta yakınları hasta olan kişinin ilaçlarını temin edebilmesi için gayret göstermeli. Özellikle psikoz dediğimiz akıl hastalığı düzeyinde olan hastalar ilacı temin etmekte zorluk çekebilir, bu yüzden hasta yakınları hasta kişilere destek olmalı. O şartlar artında hastanın psikiyatrik rahatsızlığının artması en başta hasta yakınlarını zor durumda bırakır. Hastanın durumu ilaç ile düzelmiyorsa hızlı bir şekilde bir psikiyatrist uzmanına başvurmaları gerekir” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bayraklı'da depremzedelere psikolojik destek

Türkiye’yi yasa boğan büyük deprem felaketi sonrası yaraları sarmak için yardımlarını sürdüren Bayraklı Belediyesi, Bilen Psikoloji iş birliğiyle depremzede vatandaşlara yönelik ‘psikolojik destek’ çalışması başlattı. Uzmanlar, çocukların ve ailelerin deprem nedeniyle yaşadıkları travmaları kısa sürede atlatabilmeleri için terapi seansları yapacak. Başkan Sandal, “Bayraklı’ya yerleşen depremzedeler artık bize emanet. Maddi, manevi tüm imkanlarımızla yanlarındayız” dedi.

BİZE ULAŞIN!
Deprem bölgesindeki temel ihtiyaçların karşılanması için ilk günden itibaren yoğun bir yardım kampanyası sürdüren Bayraklı Belediyesi, deprem bölgesinden Bayraklı’ya gelen mağdurlara yönelik psikolojik destek çalışmalarına da başladı. Bilen Psikoloji iş birliği ile yürütülecek proje kapsamında, hem yetişkinler hem de çocuklar için terapi seansları düzenlenecek. Aile terapileri de travmaların atlatılmasına katkı sağlayacak. Destek almak isteyen depremzedeler 477 20 00 numaralı telefondan  bilgi alıp kayıt yaptırabilecek. Psikiyatri tedavisi ihtiyacı olan mağdurlar da ilgili sağlık kuruluşlarına yönlendirilecek.

HER ZAMAN YANLARINDAYIZ
Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “Depremin ilk gününden bu yana temel ihtiyaçlar konusunda her zaman destek olduğumuz depremzedelerimizin psikolojik olarak da yanlarındayız. Deprem sonrası doğup büyüdüğü yerleri bırakmak zorunda kalan mağdurlar artık Bayraklı’da bizlere emanet. Maddi, manevi tüm imkanlarımızla yanlarında olacağız” dedi.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Aşırı Deprem Korkusu Hasta Ediyor

Ülkemizde yaşanan ve pek çok ilimizi etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremin toplum psikolojisine olan olumsuz etkisi sadece deprem bölgesinde değil tüm Türkiye’de görülüyor. Ailesini, sevdiklerini, arkadaşlarını kaybedenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Ancak deprem korkusunu çok fazla içselleştirmek zaman zaman fizyolojik sorunları da beraberinde getirebiliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uzm. Psk. Ayşe Burcu Durak, aşırı deprem korkusunun insan sağlığı üzerindeki etkisiyle ilgili bilgi verdi. 

Deprem korkusu hızla artıyor 

İnsan tüm yaşamı boyunca bir takım olaylar yaşar, bazı olaylara şahit olur ve bu olaylardan etkilenir. Bunun sonucunda da korku kaygı ve başka bir takım farklı duygular hisseder bunların sonucunda bazı hastalıklar ortaya çıkabilir. Yaşamı boyunca sevilen birinin ölümü, savaşlar, afetler (deprem, yangın, sel), kazalar gibi olumsuz olaylar yaşayabilir. Son dönemde yaşanılan deprem de birçok vatandaşın hayatında olumsuz sonuçlar ortaya çıkardı. Hayatını kaybedenlerin yakınları başka kayıplar verme tedirginliğiyle, deprem bölgesinde yaşamayanlar aynı olumsuz durumlarla karşı karşıya kalma, ailesini ve yakınlarını kaybetme tedirginliğiyle deprem korkusu yaşayabilmektedir. Deprem korkusu iki şekilde görülmektedir; biri depremi doğrudan yaşayan biri olmak, diğeri ise depremi yaşamadan dolaylı olarak haberler veya sosyal medya üzerinden tanık olmaktır. Sürekli tedirgin olmak, kapalı alana girememek (klostrofobi), sıkıntı ve bunalma hissi deprem korkusu nedeniyle yaşanabilmektedir. 

Psikolojimiz fizyolojimizi etkiliyor 

Deprem korkusu gibi sürekli stres durumunda olma psikolojisi kişide fizyolojik hastalıklara yol açabilmektedir. Vücudun kronik stresle karşı karşıya kalması farklı hastalıklara neden olabilmektedir. 

Yaşanan olaylar kişi için stres verici etkiler ortaya çıkarmaktadır. Stres veren olaylara karşı herkesin vereceği tepkiler farklı olmaktadır. 

Stres anında vücudumuzun bizleri hayatta tutmak için verdiği temel tepkiye “savaş ya da kaç tepkisi” denir. İnsan böylesi bir evrede alarm aşamasındadır, bu aşama kişiyi tehdit edici durumla karşılaştığında vücudunun vereceği savaş ya da kaç tepkisine hazırlar, eğer stres uzamazsa kişi adaptasyon evresine girer beden uyarılmadan önceki evresine dönmektedir.

Eğer stres verici durum uzun süreli ve çözümlenmesi zor ise uzatılmış alarm durumda bir takım fizyolojik psikolojik tepkiler ortaya çıkmaktadır.

Bu tepkiler;

  • Uyku bozuklukları
  • Sinirlilik, gerginlik
  • Motor koordinasyon bozuklukları
  • Yorgunluk
  • Çökkünlük

Bu tepkiler birçok organda hastalık için önemli bir nedensel rol oynar.

  • Beyin yapısında
  • Endokrin sistemde
  • Nörotransmitter salınımda ve geri alımında
  • Nöroimmun sistemde

çeşitli değişikliklere sebep olabilmektedir.  

Bu hastalıklara dikkat

Stres durumlarında böbreklerin hemen üzerindeki böbrek üstü bezi kortizol üretmektedir. Kortizol salınması sağlıksız bir şekilde artınca gece uykuya dalmakta ve sabah erken kalkmakta zorlanılmaktadır. Bu belirtiler zamanla sirkadiyen saatin bozulmasıyla uyku apnesi, kalp damar rahatsızlıkları, diyabet, obezite ve farklı hastalıklara neden olmaktadır. Bu tür durumlarda kişilerde zayıflayan bağışıklık sistemi, kanser, metabolik hastalıklar, depresyon, sindirim sistemi hastalıkları, kaslardaki kronik ağrılar veya migren gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Deprem sonrası psikolojimizin fizyolojik hastalıklara yol açmaması için uygun zamanda uzman yardımı alınması önemlidir.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Siber saldırganlar deprem sonrasında boş durmadı

Türkiye’nin 11 ilinde büyük can kaybına ve yıkıma neden olan depremin yaralarını sarmak için tüm Türkiye ve dünya seferber olurken siber saldırganlar gözlerini depremzedeler için toplanan yardımlara dikti.

Siber saldırganlar depremzedeler için bağış ve yardım toplayan sivil toplum kuruluşlarının çabalarını baltalamakla kalmadılar, aynı zamanda sahte banka hesapları, kripto para cüzdanlarıyla bağış yapanları kandırmaya çalıştılar. Deprem, sel, kasırga ve pandemi gibi doğal afetleri ve olağanüstü durumlardan ve insanların savunmasız anlarından faydalanmak isteyen siber saldırganlar kimlik avı saldırılarını yoğunlaştırdılar. 

Siber saldırganların kendilerine fayda sağlayacak iyi ya da kötü her durumdan faydalanmaktan çekinmeyeceğinin altını çizen Trend Micro Türkiye Ülke Müdürü Hasan Gültekin, “Siber saldırganlar geçmişte yaşanan diğer olaylarda olduğu gibi bugün de insanların düştüğü zor durumdan faydalanmaya çalışıyor. Yapılan çalışmaları baltalamaya çalışıyor, toplanan bağışlara göz dikiyor ya da insanların en savunmasız ve dikkatsiz oldukları bu durumdan faydalanarak kimlik ya da diğer bilgilerini çalmaya çalışıyor. İnsanların bu gibi hassas durumlara karşı çok dikkatli olması gerekiyor. Yardımda bulunurken yardım kuruluşlarının resmî web sayfaları ve sosyal medya hesapları üzerinden açıklanan yönergeleri takip etmek büyük önem taşıyor. Ayrıca kimlik avı amaçlı e-postalar konusunda daha dikkatli olmak gerekiyor” dedi.

Sahte bağış toplama girişimleri devam ediyor

Depremden zarar görenlere yardım etmek isteyenlerin iyi niyetlerinden faydalanmaya çalışan siber saldırganlar sivil toplum kuruluşlarını taklit ederek ya da kendileri yardım edecekmiş gibi görünerek yapılan bağışları kendi hesaplarına aktarmaya çalışıyor. Örneğin çeşitli fotoğraflar ve videolar yayınlayarak, resmi kuruluşların açıklamalarını sosyal medyada yeniden yayınlayarak insanların güvenini kazanmaya ve kendi hesaplarına bağış yapmaya yönlendirmeye çalışıyor. Trend Micro 6 Şubat’tan bu yana 100’ün üzerinde kötü amaçlı Web sitesinin URL’sine erişimi engellemiş durumda. Bağış yapmak ya da yardımda bulunmak isteyenlerin bu konuda çok dikkatli olmaları ve bu kuruluşlar tarafından yapılan açıklamaları dikkatle takip etmeleri ve bağış yaptıkları yerin bilinen ve güvenilir bir yer olduğundan emin olmaları gerekiyor. 

Siber saldırganlar ayrıca çalışmalarını baltalamak ya da bilgilerini ele geçirmek için yardım kuruluşlarına siber saldırılarda bulunuyor. Deprem bölgesinde faaliyet gösteren kurumların ve organizasyonların web sitelerine ve sosyal medya hesaplarına yönelik saldırılar devam ediyor. 

Kimlik avı saldırıları artıyor

Siber saldırganlar insanların en savunmasız ve dikkatsiz olduğu bu gibi trajik dönemlerde kimlik avı saldırılarını yoğunlaştırıyor. Çeşitli fotoğrafların ve videoların olduğu duygusal e-postalar ya da sosyal medya mesajlarıyla insanların parola ve diğer bilgilerini çalabilecekleri ya da kötü amaçlı yazılımların olduğu bağlantılara tıklamaya teşvik ediyor. Bu tür kimlik avı saldırılarından kaçınmak için bilinmeyen kaynaklardan gelen, şüphe uyandıran e-postalar ya da sosyal medya mesajlarındaki bağlantılara tıklanmaması gerekiyor. Güvenilir kaynaktan geliyor olsa bile hesap ele geçirilmiş olabileceğinden gelen mesajlara şüpheyle yaklaşmak ve dikkatli olmak büyük önem taşıyor. Siber saldırganlar aynı zamanda yalan ve yanıltıcı bilgiler yayarak insanlar arasında panik yaratmaya ve dikkatsiz davranmaya teşvik ediyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ocak ayında 160 bin 162 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı

Ocak ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların %50,8’ini otomobil, %25,3’ünü motosiklet, %15,5’ini kamyonet, %3,9’unu traktör, %3,2’sini kamyon, %0,8’ini minibüs, %0,3’ünü otobüs ve %0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre %16,8 arttı

Ocak ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre özel amaçlı taşıtta %148,2, minibüste %79,9, kamyonda %75,1, kamyonette %48,5, otomobilde %44,0, otobüste %33,6 artarken traktörde %29,4 ve motosiklette %20,4 azaldı.

Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre %111,2 arttı

Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı motosiklette %325,6, otomobilde %94,5, traktörde %85,5, minibüste %73,6, özel amaçlı taşıtlarda %62,6, kamyonette %51,7, kamyonda %47,7 ve otobüste %36,0 arttı.

Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Ocak ayı sonu itibarıyla 26 milyon 640 bin 971 oldu

Ocak ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların %53,9’unu otomobil, %16,1’ini kamyonet, %15,7’sini motosiklet, %7,9’unu traktör, %3,5’ini kamyon, %1,8’ini minibüs, %0,8’ini otobüs ve %0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Ocak ayında 921 bin 387 adet taşıtın devri yapıldı

Ocak ayında devri(1) yapılan taşıtların %70,3’ünü otomobil, %16,6’sını kamyonet, %5,3’ünü motosiklet, %3,3’ünü traktör, %2,1’ini kamyon, %1,7’sini minibüs, %0,5’ini otobüs ve %0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.  

Ocak ayında 81 bin 377 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı

Ocak ayında trafiğe kaydı yapılan otomobillerin %20,6’sı Renault, %16,4’ü Fiat, %6,6’sı Hyundai, %6,5’i Opel, %5,4’ü Volkswagen, %5,1’i Toyota, %5,0’ı Dacia, %4,6’sı Citroen, %4,4’ü Peugeot, %3,3’ü Mercedes-Benz, %3,2’si Skoda, %2,4’ü Honda, %2,3’ü Audi, %2,1’i Ford, %2,1’i Nissan, %2,0’ı Kia, %1,4’ü BMW, %1,3’ü Volvo, %0,7’si Suzuki, %0,5’i Seat ve %3,9’u diğer markalardan oluştu.  

Trafikteki toplam taşıt sayısı Ocak ayında 158 bin 175 adet arttı

Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı %111,2 artarak 160 bin 162 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı %32,9 azalarak bin 987 adet oldu. Böylece Ocak ayında trafikteki toplam taşıt sayısında 158 bin 175 adet artış gerçekleşti.

Ocak ayında trafiğe kaydı yapılan otomobillerin %66,4’ü benzin yakıtlıdır

Ocak ayında trafiğe kaydı yapılan 81 bin 377 adet otomobilin %66,4’ü benzin, %22,3’ü dizel, %7,4’ü hibrit, %2,1’i elektrikli ve %1,8’i LPG yakıtlıdır. Ocak ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 14 milyon 350 bin 770 adet otomobilin ise %36,8’i dizel, %34,9’u LPG, %26,9’u benzin, %1,0’ı hibrit ve %0,1’i elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen(2) otomobillerin oranı ise %0,2’dir.

Ocak ayında en fazla 1300 ve altı silindir hacimli otomobil kaydı yapıldı

Ocak ayında trafiğe kaydı yapılan 81 bin 377 adet otomobilin %36,4’ü 1300 ve altı, %22,7’si 1401-1500, %21,9’u 1301-1400, %9,5’i 1501-1600, %6,5’i 1601-2000, %0,8’i 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahiptir.

Ocak ayında kaydı yapılan otomobillerin 33 bin 370’i beyaz renklidir

Ocak ayında trafiğe kaydı yapılan 81 bin 377 adet otomobilin %41,0’ı beyaz, %29,4’ü gri, %9,6’sı mavi, %7,5’i siyah, %7,1’i kırmızı, %2,6’sı yeşil, %1,7’si turuncu, %0,7’si kahverengi ve %0,4’ü sarı renklidir.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

İstihdam endeksi yıllık %7,3 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %7,3 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %7,2, inşaat sektöründe %6,8 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %7,4 arttı.

Çalışılan saat endeksi yıllık %6,7 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %6,7 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %7,1, inşaat sektöründe %6,0 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %6,6 arttı.

Brüt ücret-maaş endeksi yıllık %102,4 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında brüt ücret-maaş endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %102,4 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %102,4, inşaat sektöründe %96,7 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %103,1 arttı.

İstihdam endeksi çeyreklik %1,8 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %1,8 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %1,2, inşaat sektöründe %3,6 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %1,8 arttı.

Çalışılan saat endeksi çeyreklik %3,4 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %3,4 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %2,7, inşaat sektöründe %5,4 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %3,5 arttı.

Brüt ücret-maaş endeksi çeyreklik %15,1 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında brüt ücret-maaş endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %15,1 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %15,5, inşaat sektöründe %16,1 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %14,8 arttı.

Saatlik işgücü maliyeti endeksi yıllık %89,7 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %89,7 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %89,4, inşaat sektöründe %85,9 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %90,3 arttı.

Saatlik kazanç endeksi yıllık %89,6 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %89,6 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %88,9, inşaat sektöründe %85,5 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %90,5 arttı.

Saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi yıllık %90,6 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı IV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %90,6 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %92,2, inşaat sektöründe %87,8, ticaret-hizmet sektörlerinde %89,7 arttı.

Saatlik işgücü maliyeti endeksi çeyreklik %11,5 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %11,5 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %12,8, inşaat sektöründe %10,2 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %11,0 arttı.

Saatlik kazanç endeksi çeyreklik %11,3 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %11,3 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %12,5, inşaat sektöründe %10,1 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %10,9 arttı.

Saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi çeyreklik %12,6 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %12,6 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %14,7, inşaat sektöründe %10,7 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %11,6 arttı.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Seferihisar Belediyesi'nden Depremzedelere Psikolojik Destek

Türkiye’yi yasa boğan asrın felaketinin ilk gününden itibaren yardım çalışmaları ile depremzedelerin yanında olan Seferihisar Belediyesi, ilçeye gelen depremzedelerin tüm ihtiyaçlarını karşılamak için tam destek veriyor.

Seferihisar’da çeşitli otel, pansiyon ve evlerde yeni bir yaşama ilk adımlarını atan depremzedelerin temel ihtiyaçlarını Seferihisar Belediyesi bünyesindeki psikologların hazırladığı özel anketlerle belirleyen uzmanlar ihtiyaçların depremzedelere hızla iletilmesini sağlıyor.

Depremzede vatandaşlara Seferihisar’da “Psiko- sosyal Market”

Seferihisar Belediyesi Aile Danışmanlığı’nın çatısı altında afet travma deneyimli gönüllü psikiyatrist, psikologlardan oluşan bir ekip deprem şokunu yaşayan vatandaşlara ve çocuklara destek oluyor. Seferihisar Belediyesi Aile Danışmanlığı’ndan Sosyolog- Uzman Aile Danışmanı Şükran Tozduman, ilk iki hafta marinada Psiko-sosyal market kurularak burada depremzedelere hem bölgenin tanıtıldığını hem de psikolojik ilk yardım desteğinin sağlandığını belirtti. Depremzedelerin yaralarını sarmak için canla başla gönüllülerle birlikte çalıştıklarını söyleyen Tozduman bundan sonra ki süreçte ise artık ihtiyacı olan deprem mağdurlara bire bir psikolojik destek verileceğini anlattı.

Dayanışma çatısı altında belediye bünyesindeki psikologlar tarafından özel eğitilen personelin depremzede vatandaşlar için çalışmalarını sürdüreceğini açıklayan Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin “İlçemize gelen misafirlerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılamak adına belediyemiz gönüllü vatandaşlarımız ile birlikte gece gündüz çalışmaktadır. Seferihisar’a gelen depremzedeler için uzman kadrolarımız kaldıkları yerlerde ziyaretlerini sürdürmeye devam edecek. Deprem mağduru vatandaşlarımızın yaşam koşullarını iyileştirmek adına elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. İlk günden bu yana depremzedelerimizin yanında olduk ve her zaman olacağız” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Deprem Bölgesinde İmmün Yetmezliği Olan Hastalar İçin Ek Önlemler Alınmalı”

İmmün yetmezliği olan hastalar, tedavileri aksamadan devam etmesi gereken özel bir grup. Çünkü   bu hastaların diğer bireylere göre enfeksiyonlara çok daha yatkın olması, sanitasyon ve hijyen önerilerine mümkün olan en üst seviyede dikkat etmelerini zorunlu kılıyor. Bu nedenle, deprem bölgesindeki hastalar için ek önlemler alınarak uygun hijyenik ortamların oluşturulması gerektiğinin altını çizen Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Elif Karakoç Aydıner, “Kolaylıkla enfeksiyon kapabilen immün yetmezlikli hastalarla, merkezlerdeki hekimler ve hasta platformları sürekli iletişim halinde olmalı” dedi.

 

İmmün yetmezliği olan hastalar enfeksiyonlara karşı çok hassas oldukları için uygun barınma ve hijyenik ortamın oluşturulması diğer hasta gruplarına göre çok daha büyük bir önem arz ediyor. Bu ortamın sağlanamaması durumunda hastaların muhakkak uygun bir sağlık kuruluşuna sevk edilmeleri gerektiğini belirten Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Elif Karakoç konu ile ilgili uyarılarda bulundu.

“Temiz içme suyuna erişim, uygun barınma, atık yönetimi, izolasyon için ek önlemler alınmalı”

Enfeksiyonların deprem sonrası uygunsuz yaşam koşulları nedeniyle geçici bir süre artabileceğine dikkat çeken Karakoç, “İmmün yetmezlikli hastalar diğer bireylere göre enfeksiyonlara çok daha yatkın olduğundan sanitasyon ve hijyen önerilerine mümkün olan en üst seviyede dikkat edilmesi gerekiyor. Enfeksiyon riskini azaltmaya yönelik temiz içme suyuna erişim, uygun barınma, atık yönetimi, izolasyon için ek önlemler alınması da hayati bir önem taşıyor. Bunlara ek olarak maske kullanımına ve el temizliğine de her ortamda dikkat etmek, hastalıklara yakalanmama konusunda önleyici bir rol üstleniyor” diye konuştu.

“Hekim ve hastalar ilaca erişim için sürekli iletişim halinde olmalı”

“Hastalarımızın tedavi ve takiplerine deprem sonrası ilk günlerde aksama olması doğaldır ancak en kısa sürede ilaçlarına ve hekim kontrollerine devam etmeleri hayati öneme sahiptir” diye devam eden Karakoç şunları söyledi,  “Bulundukları yerdeki varsa sağlık kuruluşları veya sahra hastanesine bu mümkün değilse gezici sağlık ekiplerine bildirimde bulunmaları ve kullanmakta oldukları ilaçlar için talep yapmaları önerilir. Primer immün yetmezliği olan pek çok hastanın kullandığı ve enfeksiyonlardan korunmada çok önemli olan immünglobulin preparatlarına erişim elzemdir. Bu ürünler özel reçete, saklama ve uygulama koşullarına sahip olduğundan eğer bunlar sağlanamıyorsa tedavinin aksamaması ve devamlılığı açısından uygun merkezlere hastalar sevk edilmelidir. Mevcut durumda rapor süreleri uzatılmış olup reçete zorunluluğu yoktur.”

“Uygun bir merkeze sevk edilmeliler”

Enfeksiyon geçirdiğine dair bir şikâyet ya da belirti olması halinde immün yetmezlikli hastanın en yakın sağlık ekibine ulaşarak uygun merkeze sevkini talep etmesi gerektiğini ifade eden Karakoç,  “Bu süreçte tıbbi ve sosyal destek için hastalar takipli oldukları merkezlerdeki hekimler ve hasta platformları ile iletişim halinde olabilirler. Depremzede hastalarımız sevk edildikleri şehir ve/veya hastanede ihtiyaçları doğrultusunda tüm aile bireyleri de dahil olmak üzere destek almak için il/ilçe/hastane sosyal hizmetler birimine şahsen ya da hekimleri aracılığı ile başvurmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Afet, uluslararası ilişkileri nasıl etkiliyor?

Kahramanmaraş depremlerinden hemen sonra deprem bölgesine pek çok ülkeden gelen kurtarma ekipleri, arama kurtarma çalışmalarına katılarak pek çok kişinin kurtarılmasında önemli rol oynadı. Deprem gibi doğal afetlerin uluslararası ilişkilere etkisini değerlendiren siyaset bilimci Prof. Dr. Havva Kök Arslan, bu gibi durumların ülkeler arasındaki politik eğilimleri kalıcı bir şekilde değiştirmekten öte sürtüşmelere bir süre ara verilmesi sonucunu doğurabileceğini belirtiyor. Arslan, bu gibi durumların yardımlaşma ve dayanışma havasının sağlayabileceği potansiyel işbirliği ve uluslararası barış ortamı için de fayda sağlayabileceğine dikkat çekiyor.    

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi (İTBF) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölüm Başkanı Prof. Dr. Havva Kök Arslan, deprem gibi doğal afetlerin uluslararası ilişkilere etkisine ilişkin değerlendirmede bulundu.

6 Şubat 2023 günü sabah saat 04:17’de 7.7 büyüklüğünde merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık olan ve aynı gün 13.24’te merkez üssü Kahramanmaraş Elbistan olan 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Bölgenin çeşitli yerlerinde şiddetli başkaca artçı depremler bunu takip etmiştir. Çok sayıda insanımızın hayatını kaybettiği ve yaralandığı felakette çok sayıda insan da evsiz kalmış ve psikolojik travma geçirmiştir.” dedi.

Pek çok ülkeden arama kurtarma ekipleri geldi

Kahramanmaraş depremlerinin, ülkemizde uzun yıllardan beridir görülmeyen büyüklükte bir doğal afet olduğunu kaydeden Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Binlerce binanın yıkıldığı depremler nedeniyle 4. Seviye alarm verilmiş ve pek çok ülkeden kurtarma ekipleri bölgeye intikal etmiştir.” dedi.

Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kilis ve Osmaniye illerinin depremde en çok zarar gören iller olduğunu ifade eden Prof. Dr. Havva Kök Arslan, Ahbap ve İHH gibi sivil inisiyatiflerin yardım çalışmalarında önemli roller oynadıkları bu büyük felaket sonrasında 8 Şubat 2023’ten itibaren 90 günlük OHAL ilan edildiğini söyledi.

Doğal afetlerde insani boyut öne çıkar

Doğal afetlerin ülkelerin insani ve maddi açıdan büyük zarara uğradıkları durumlar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Olağan durumlarda devletler çatışma ve iş birlikleri ile birbirlerine yer yer fayda sağlar yer yer de birbirlerinin çıkarlarını zedelerler. Ancak doğal afetler yalnızca devletler arası çıkarlar açısından değerlendirilebilecek bir durum olmanın ötesinde bir boyutu ortaya çıkarır, bu da meselenin insani boyutudur.” dedi.

Felaket anında felaketin acısı paylaşılır

Dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan sıradan ve ruh sağlığı yerinde olan insanların bir ülkenin başına gelen bir felaket söz konusu olduğunda gösterecekleri ilk tepkinin üzüntü olduğunu kaydeden Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Zira hangi ülkede olursa olsun sağlıklı insan herhangi bir sebep olmaksızın bir başka insanın başına olağanüstü kötü bir şey gelmesini isteyemez. Bu bakış elbette ki devletlerin ve uluslararası kuruluşların da verecekleri kararlarda kısmen ve kısa bir süreliğine de olsa etkili olur. Bu nedenle bir ülkenin başına gelen bir felaket anında neredeyse her ülke, en azından yaranın şoku atlatılana dek az ya da çok felaketin acısını paylaşma eğilimi gösterir.” dedi.

Ülkeler arasındaki politik eğilimler kalıcı şekilde değişemez

Bu durumun elbette toplumlar arasındaki olumlu insani duyguların hatırlanması bakımından olumlu bir netice doğurduğunu da ifade eden Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Nitekim zaman zaman sürtüşme yaşadığımız Yunanistan gibi ülkelerde ve özellikle toplumlarında hâkim olan duyguların acımızı paylaşma yönünde olduğunu gözlemleyebilmekteyiz. Ancak bunların ülkeler arasındaki politik eğilimleri kalıcı bir şekilde değiştirmesini beklememek gerekir. Daha ziyade bu durum, sürtüşmelere bir süre ara verilmesi sonucunu doğurur.” diye konuştu.

Olumlu bir fırsat olarak değerlendirilmelidir

Siyaset bilimci Prof. Dr. Havva Kök Arslan, afet öncesi krizlerin özellikle de yapısal nedenlere bağlı olmaması durumunda bu tür krizlerde ilişkilere yansıyan olumlu havanın da hem devlet düzeyinde hem de sivil toplum düzeyinde ülkelerin aralarındaki ilişkiyi olumlu yönde değiştirmek için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Yardımlaşma ve dayanışma havası, barış ortamına katkıda bulunmalıdır

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi (İTBF) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölüm Başkanı Prof. Dr. Havva Kök Arslan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Dünyanın ve bölgemizin içinde bulunduğu çatışma ortamlarının olduğu bu günlerde felaketin olumsuz yanlarından etkilenmekle birlikte yardımlaşma ve dayanışma havasının sağlayabileceği potansiyel iş birliği ve uluslararası barış ortamına katkıda bulunacak şekilde lehimize çevirmemiz faydalı olacaktır.”

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Deprem çocuklara nasıl anlatılmalı?

Deprem hem çocuklar hem de yetişkinler için kaygıya neden olabilir. Ebeveynlerin çocuklarına deprem kavramını geçiştirip hiç anlatmadıklarını veya hatalı anlatımlarla çocukta yoğun kaygı ve strese sebep olabileceklerini belirten Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “İki durum da çocuklar için sakıncalıdır. Çocuklara gerektiği kadar ve doğru kelimelerle açıklama yapılmalı. Tıpkı ölüm ve diğer doğal afetlerde olduğu gibi deprem ile ilgili açıklama yaparken çocuğun gelişimsel özellikleri ve yaşı mutlaka dikkate alınmalı” dedi.

Özellikle depremden etkilenen afetzede çocuklarla iletişimde çok dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Acıma, suçlama, ölüm, yaralanma gibi konuları gündemde tutmamaya özen gösterilmeli” uyarısında bulundu.

Depremden doğrudan etkilenmeyen çocukların konuyu yalnızca genel hatlarıyla bilmesi gerektiğini söyleyen Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Afete maruz kalan çocukların güvende olduklarını bilmeleri ve yaşadıkları durum sonrasında destek alabileceklerini bilmeleri gerekir. Ailelerini kaybeden çocukların yakınlarının, akrabalarının, tanıdık kişilerin yanlarında bulunmaları güvende hissetmelerini sağlar” dedi.

Konu çocuğa basit, açık ve net bir şekilde açıklanmalı

Çocukların sıklıkla “Neden?” sorusunu sorabileceğini vurgulayan Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Konu çocuğa olabildiğince basit, net ve açık bir şekilde anlatılmalı. Konuyu gerekmedikçe detaylandırmamaya özen göstermeli. Çocuklara asla yalan söylenmemeli, anlatılması güç konularda genel, basit dille, anlaşılır biçimde açıklama yapılmalı” diye konuştu.

Çocukların yaşanan olayı anlamaları zaman alabilir

Çocukların soyut düşünme becerilerinin tam olarak gelişmemiş olabileceğini, bu nedenle çocuğa konunun somut örnekler vererek açıklanması gerektiğini söyleyen Ezgi Dokuzlu, “Belki de çocukların birçoğu daha önce depremi deneyimlememişti. Yabancı oldukları bu duruma anlam verememeleri ve hiç tanışmadıkları bu durumun hayatlarına, yaşadıkları çevreye, ailelerine, evlerine zarar vermesi ise ciddi travmalarla mücadele etmeleri anlamına gelir. Yaşadıkları bu olayı tam anlamıyla anlamaları zaman alacaktır. Sabırlı ve şefkatli bir tutumda olmalısınız” açıklamasında bulundu.

Çocuklara güvende oldukları anlatılmalı 

Çocukla konuştuktan sonra anlamadığının veya dinlemediğinin düşünülmesinin normal olduğunu dile getiren Ezgi Dokuzlu, “Konuşmanız sonunda sizden duymak istedikleri şey güvende olup olmadıklarını öğrenmektir. Ailesini kaybeden çocuklar ise ebeveynlerinin nerede olduğunu, ne zaman geleceğini, korktuklarını söyleyeceklerdir. Israrlı, şiddetli ağlamaları, öfkeleri, yoğun kaygı ve korkuları olabilir. Mümkün olduğunca sabırla güvende olduğunu, tehlikenin devam etmediğini, yanında olduğunuzu ve onu bırakmayacağınızı anlatın. Depremin tahmin edilebilir olmadığını mutlaka açıklamalısınız. Nasıl şimşek aniden çakıyorsa ve bazen ürkütüyorsa doğada bu tarz olayların da aniden olmasının olağan olduğunu fakat biz insanların bu olaylar öncesinde önlemler alarak korunabildiğimizi bilmeleri gerekir” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı