Aylık arşivler: Mart 2023

Dünya Yedekleme Günü'nde önemli dosyalarınızı ve değerli anılarınızı koruma altına alın

Veri kaybına karşı kayıtsız kalmak, işiniz veya özel hayatınızla ilgili kritik önemdeki dosyalara ciddi zararlar verebilir

Siz henüz o çok önemli makaleyi kaydetmeden bilgisayarınız donabilir, büyük sunumunuzdan önce klavyenize sıcak bir içecek dökülebilir, güvenilir akıllı telefonunuz toplu taşımada bir anda cebinizden kaybolabilir… Bütün bu talihsizlikler oldukça stresli ve herkesin kendiyle ilişkilendirebileceği senaryolar. Ancak değerli dosyalarımız başka bir yerde saklıysa, bu senaryolar kulağa o kadar da sinir bozucu gelmez.

Aile fotoğrafları, videolar, vergi beyannameleri, okul/üniversite dokümanları ve hatta iş belgeleri gibi dijital olarak sakladığınız tüm verileri düşünmek için 1 dakikanızı ayırın. Eğer evinizden yönettiğiniz küçük bir işletme sahibiyseniz, bu liste daha bile kapsamlı olabilir.

Verileri kaybetmenin epey tatsız ama bir o kadar da yaygın birçok yolu var ve bunların çoğu kasıtlı olarak silme işleminden kaynaklanmıyor. Ponemon Enstitüsü tarafından yürütülen bir araştırma, veri kaybının yüzde 29 gibi şaşırtıcı bir oranının kaza sonucu yaşandığını ortaya koyuyor. Her an gerçekleşebilecek bu tür kullanıcı kaynaklı hatalar; tüm bilgisayarların neredeyse üçte birine halihazırda tehlikeli kötü amaçlı yazılım bulaştığını gösteren verilerle birleştiğinde, önemli dosyalarınız için görünmez ama gerçek bir tehdit oluşturuyor.

Gerçek şu ki, birçok kişi dosyaların etkili bir şekilde yedeklenmesi konusunda yeterli bilgiye sahip olmayabiliyor. Gittikçe artan sayıda bilgisayar kullanıcısı verilerini yedeklerken, yakın dönemde yapılan bir ankete göre kullanıcıların yüzde 20’si verilerini hiçbir zaman yedeklemezken, yalnızca yüzde 26’lık bir kesim bunu yılda bir kez yapıyor. 

31 Mart Dünya Yedekleme Günü, en sevdiğimiz fotoğrafları, tüm değerli dosya ve belgeleri yedeklemenin önemini hatırlatıyor.

Veri yedekleme için hem son kullanıcının hem de küçük işletmelerin uygulayabileceği basit bir kural var: “3-2-1 Kuralı”. Bu kural şunları yapmanız gerektiğini söylüyor: 

•   Verilerinizin ÜÇ farklı kopyasını oluşturun: Biri birincil yedek, diğer ikisi kopya.

•   Yedeklemelerinizin kopyalarını İKİ farklı ortama veya cihaz türüne kaydedin.

•  Talihsiz bir olay yaşanmasına karşı, yedeklediğiniz kopyalardan BİRİNİ farklı bir lokasyonda tutun.

Bu kurallar çok net bir soruyu akla getiriyor: Bahsedilen bu ek kopyalar nerede saklanmalı? Veri depolamada dünya lideri olan Western Digital, yüksek kapasiteli masa üstü depolama ürünlerinden hareket halindeyken de kolayca taşınabilir sürücülere kadar, verilerinizin korunmasına yardımcı olan çok çeşitli harici depolama çözümleri sunuyor. 

Zamandan ve paradan tasarruf etmek ve zorluklardan kaçınmak için basit çözümler

Western Digital, verileri yedekleme stresini ortadan kaldıran birçok çözüm sunuyor. Tek yapmanız gereken cihazınıza bir sürücü bağlamak, WD yazılımını yüklemek ve ardından fotoğraflarınızı, müziklerinizi, videolarınızı ve çok daha fazlasını yedeklemeye başlamak.

WD My Passport™ taşınabilir sürücü serisi, 1 TB’tan 5 TB’a1 kadar çeşitli kapasitelerle avucunuzun içine sığacak kadar küçük boyutlarıyla hem PC hem de Mac uyumluluğu sunuyor. Bu özellik kullanıcılara; bir aile tatilinde çektikleri fotoğrafları ve videoları kaydetmek için yeterli depolama alanı olduğunu bilmenin rahatlığını sunuyor. Bunun yanında, video ve müzik gibi farklı multimedya dosyalarını herhangi bir bilgisayardan doğrudan My Passport sürücüsüne otomatik düzenli olarak yedeklemek için de mükemmel bir cihaz. Parola korumalı yerleşik 256 bit AES donanım şifrelemesini de eklerseniz, gizlilik ve güvenlik konusunda da içiniz tamamen rahat olabilir. 

Daha büyük dosyalar için çok daha hızlı performans mı arıyorsunuz? WD My Passport SSD tam da bunu vadediyor. 4TB1’a kadar depolama kapasitesine, 1050MB/s2’ye varan okuma hızına ve 1000MB/sn2‘ye varan yazma hızına sahip bu gelişmiş sürücü, kullanıcıların dosyalarına ve verilerine istedikleri zaman erişmelerini sağlıyor. Sürücü ile birlikte verilen yedekleme yazılımı, yüksek kapasiteli dosyaların basit bir şekilde yedeklenmesini kolaylaştırıyor. 

WD My Book™ ise sahip olduğu dokümanları ev veya ofisinde tutmayı tercih eden kullanıcılar için tasarlandı. Yeni tanıtılan 22TB1 depolama kapasitesiyle birlikte My Book, taşınabilir SSD ve HDD’ler, hafıza kartları ve USB flash sürücüler dahil olmak üzere çeşitli modellerle binlerce belge, fotoğraf ve videoyu yedekleme ve saklama özelliği ve bunları tek bir cihazda organize ve kolay şekilde bir araya getirme fırsatı sunuyor. Daha güçlü depolama imkanı arayanlar için, RAID için optimize edilmiş ve Western Digital sürücüleriyle donatılmış 44TB1 kapasiteye sahip My Book Duo, kutudan çıkar çıkmaz maksimum hızda ve kapasitede çalışmaya hazır. 

Son olarak; akıllı telefonlarınızı yedeklemek istiyorsanız, Western Digital iPhone ve Android cihazlar için SanDisk® iXpand® Flash Drive Luxe ve SanDisk Ultra® Dual Drive Luxe USB Type-C™ flash sürücüleri de kullanıma sunuyor.

iXpand Luxe; fotoğrafları, videoları, kişileri ve çok daha fazlasını yedeklemeye olanak tanıyan, özellikle sürekli hareket halinde olan iPhone kullanıcıları için oldukça ideal bir seçim. Akıllı telefon ile USB Type-C bilgisayar, tablet veya telefonunuz arasında hızlı bir şekilde dosya aktarımı yapmak için yüksek hızlı USB 3.0 konektörünü cihazınıza bağlamanız yeterli. 64 GB, 128 GB ve 256 GB kapasite seçenekleri ile gelen cihaz parola koruması sağlarken, çift amaçlı döner tasarım konektörleri korur ve anahtarlık halkası, dışarıdayken de cihazı yanınızda taşımanızı kolaylaştırır.

Diğer yandan SanDisk Ultra Dual Drive Luxe, Android kullanıcılarının dosyaları USB Type-C akıllı telefon, tablet, Mac bilgisayarlar ve diğer USB Type-A bilgisayarlar arasında kolayca taşımalarını ve mobil cihazlarında depolama alanı açmalarını sağlıyor. 1 TB’a1 kadar depolama alanı ile gelen cihaz, 150 MB/sn2’ye varan okuma hızında hızlı dosya transferi özelliğine sahip ve bir anahtarlığa takılabilecek kadar kolay taşınabilir bir boyutta. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

HyperX, Yeni Cloud2O Kulaklığı ile Oyuncuların “Susuz Kalmamasına” Yardımcı Oluyor

HP’nin oyun ve espor alanında öncü markası olan oyun çevre birimleri üreticisi HyperX, yaptığı açıklama ile HyperX Cloud2O Hydration oyuncu kulaklığını duyurdu. Oyunlarda sıkça kullanılan “susuz kalmayın” cümlesinden ilham alınarak geliştirilen kulaklık tam zamanında, 1 Nisan’da oyuncularla buluşuyor.

Susuzluk baş ağrısına ve yorgunluğa neden olarak en sevdiğiniz yapımları oynarken, sizi oyun alanınızdan uzaklaştırabilir. Bu durum oyun dünyasında sık sık karşılaştığımız “susuz kalmayın” gibi sağlıklı bir sloganın ortaya çıkmasına neden oldu. Sonuç olarak su yaşam demekse, bizim için oyun oynamak da yaşama eş değerse, bu durumda doğal olarak su demek oyun oynamakla eştir diyebiliriz. İşte Cloud2O, su içmek için küçük bir hatırlatıcıya ihtiyaç duyan tüm oyuncular için mükemmel bir çözüm sunuyor. 

Tüm gün süren yoğun oyun seansları sırasında dikkatinizin dağılması doğal olarak kolaydır. Bu nedenle Cloud2O size bir yudum su içme zamanınızın geldiğini hatırlatır. HyperX’in patentli Swerve teknolojisi, kulaklığa uygun şekilde yerleştirilmiş bir su içme borusunu döndürerek, oyuncuların kulaklığın üzerindeki hazneden istedikleri içeceğe hızlıca ulaşmalarını sağlıyor.

HyperX NGENUITY yazılımı, su içme aralıklarını hatırlatma, özelleştirme ve rezervuar seviyelerini kontrol etmenize olanak tanıyor. Oyun oynarken ateş başınıza mı vurdu? NGENUITY ile bu sistemi çok fazla öfkelendiğiniz anlarda bir su spreyi ile sizi serinletecek şekilde bile ayarlayabilirsiniz.

Bu su harikası ürün için henüz fiyatlandırma ve çıkış dönemi belirlenmedi. Ve tabii ki, bu bir 1 Nisan Şakası duyurusu!

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

TÜİK: Şubat ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %6,4 azalırken, ithalat %10,1 arttı

Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2023 yılı Şubat ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %6,4 azalarak 18 milyar 635 milyon dolar, ithalat %10,1 artarak 30 milyar 714 milyon dolar olarak gerçekleşti.
 

Ocak-Şubat döneminde ihracat %1,4, ithalat %15,4 arttı
 

Genel ticaret sistemine göre ihracat 2023 yılı Ocak-Şubat döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,4 artarak 37 milyar 992 milyon dolar, ithalat %15,4 artarak 64 milyar 320 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Şubat ayında enerji ürünleri ve altın hariç ihracat %7,9 azalırken, ithalat %1,5 arttı

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2023 Şubat ayında %7,9 azalarak 19 milyar 15 milyon dolardan, 17 milyar 520 milyon dolara geriledi.

Şubat ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat %1,5 artarak 19 milyar 690 milyon dolardan, 19 milyar 982 milyon dolara yükseldi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Şubat ayında 2 milyar 462 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi %3,1 azalarak 37 milyar 502 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı %87,7 oldu. 
 

Dış ticaret açığı Şubat ayında %51,4 arttı

Şubat ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %51,4 artarak 7 milyar 980 milyon dolardan, 12 milyar 79 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Şubat ayında %71,4 iken, 2023 Şubat ayında %60,7’ye geriledi.

Dış ticaret açığı Ocak-Şubat döneminde %44,1 arttı

Ocak-Şubat döneminde dış ticaret açığı %44,1 artarak 18 milyar 270 milyon dolardan, 26 milyar 328 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Şubat döneminde %67,2 iken, 2023 yılının aynı döneminde %59,1’e geriledi.

Şubat ayında imalat sanayinin toplam ihracattaki payı %94,4 oldu

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2023 Şubat ayında imalat sanayinin payı %94,4, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %3,7, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,5 oldu.

Ocak-Şubat döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı %94,0, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %3,9, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,5 oldu.

Şubat ayında ara mallarının toplam ithalattaki payı %77,3 oldu

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2023 Şubat ayında ara mallarının payı %77,3, sermaye mallarının payı %11,5 ve tüketim mallarının payı %11,0 oldu.

İthalatta, 2023 Ocak-Şubat döneminde ara mallarının payı %78,8 sermaye mallarının payı %11,2 ve tüketim mallarının payı %9,8 oldu.

Şubat ayında en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu

Şubat ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 697 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 119 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 86 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 13 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 851 milyon dolar ile Birleşik Krallık takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %30,9’unu oluşturdu.

Ocak-Şubat döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 3 milyar 523 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 2 milyar 269 milyon dolar ile ABD, 2 milyar 55 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 34 milyon dolar ile İtalya ve 1 milyar 804 milyon dolar ile Birleşik Krallık takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %30,8’ini oluşturdu.  

İthalatta ilk sırayı Rusya Federasyonu aldı

İthalatta Rusya Federasyonu ilk sırayı aldı. Şubat ayında Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 4 milyar 214 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 526 milyon dolar ile İsviçre, 3 milyar 103 milyon dolar ile Çin, 2 milyar 80 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 163 milyon dolar ile İtalya izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %45,9’unu oluşturdu.

Ocak-Şubat döneminde ithalatta ilk sırayı Rusya Federasyonu aldı. Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 9 milyar 216 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 7 milyar 863 milyon dolar ile İsviçre, 6 milyar 660 milyon dolar ile Çin, 3 milyar 888 milyon dolar ile Almanya, 2 milyar 296 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %46,5’ini oluşturdu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat %8,1 azaldı

Deprem felaketinden dolayı, ekonomik verilerin mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmasına ilişkin metodolojik uygulama gerçekleştirilmiştir. Uygulamaya ilişkin detaylar ‘Metaveri’ bölümünde ‘Mevsimsel Düzeltme’ başlığında yer alan model tablosunda yer almaktadır.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre ihracat %8,1 ve ithalat %8,5 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2023 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat %6,4 azalırken, ithalat %10,2 arttı.

Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %3,6 oldu

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Şubat ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,4’tür. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,6’dır. Ocak-Şubat döneminde ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,0’dır. Ocak-Şubat döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,3’tür.

Şubat ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %77,1’dir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %9,9’dur. Ocak-Şubat döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %75,2’dir. Ocak-Şubat döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %9,9’dur.  

Özel ticaret sistemine göre ihracat 2023 yılı Şubat ayında 17 milyar 58 milyon dolar oldu

Özel ticaret sistemine göre, 2023 yılı Şubat ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %9,0 azalarak 17 milyar 58 milyon dolar, ithalat %9,2 artarak 28 milyar 905 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Şubat ayında dış ticaret açığı %53,4 artarak 7 milyar 723 milyon dolardan, 11 milyar 847 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Şubat ayında %70,8 iken, 2023 Şubat ayında %59,0’a geriledi.

İhracat 2023 yılı Ocak-Şubat döneminde 34 milyar 584 milyon dolar oldu

Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2023 yılı Ocak-Şubat döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre %2,3 azalarak 34 milyar 584 milyon dolar, ithalat %14,0 artarak 60 milyar 747 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Şubat döneminde dış ticaret açığı %46,2 artarak 17 milyar 894 milyon dolardan, 26 milyar 163 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Şubat döneminde %66,4 iken, 2023 yılının aynı döneminde %56,9’a geriledi.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

TÜİK: Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) yıllık %78,86, aylık %1,63 arttı

2023 yılı Şubat ayında H-ÜFE (2017=100) bir önceki aya göre %1,63, bir önceki yılın Aralık ayına göre %17,45, bir önceki yılın aynı ayına göre %78,86 ve on iki aylık ortalamalara göre %89,81 artış gösterdi.

Ulaştırma ve depolama hizmetleri yıllık %72,53 arttı

Bir önceki yılın aynı ayına göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde %72,53, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %92,97, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %73,11, gayrimenkul hizmetlerinde %78,39, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %95,48, idari ve destek hizmetlerde %84,69 artış gerçekleşti.

Ulaştırma ve depolama hizmetleri aylık %0,33 azaldı
 

Bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde %0,33 azalış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %3,28 artış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde %6,47 artış, gayrimenkul hizmetlerinde %0,40 azalış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde %4,08 artış, idari ve destek hizmetlerde %2,58 artış gerçekleşti.

Yıllık H-ÜFE’ye göre 9 alt sektör daha düşük, 18 alt sektör daha yüksek değişim gösterdi
 

H-ÜFE sektörlerinden su yolu taşımacılığı hizmetleri %27,00, telekomünikasyon hizmetleri %50,75, kiralama ve leasing hizmetleri %55,01 ile endekslerin en az arttığı alt sektörler oldu. Buna karşılık istihdam hizmetleri %127,25, reklamcılık ve piyasa araştırması hizmetleri %127,11, programcılık ve yayıncılık hizmetleri %122,94 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Aylık H-ÜFE’ye göre 14 alt sektör daha düşük, 13 alt sektör daha yüksek değişim gösterdi
 

H-ÜFE sektörlerinden hava yolu taşımacılığı hizmetleri %7,46, bilimsel araştırma ve geliştirme hizmetleri %2,38, seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili hizmetler %2,05 ile endekslerin en fazla azalış gösterdiği alt sektörler oldu. Buna karşılık programcılık ve yayıncılık hizmetleri %12,19, istihdam hizmetleri %11,92, bilgisayar programlama, danışmanlık ve ilgili hizmetler %10,95 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

TÜİK: Bitkisel ürünlerde en yüksek yeterlilik derecesi %560,9 ile fındıkta gerçekleşti

Tahıl ürünleri toplamı için 2021-2022 piyasa döneminde yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama derecesi (yeterlilik derecesi) %80,3 olarak gerçekleşti. Toplam tahıl üretiminde en büyük paya sahip olan buğdayın yeterlilik derecesi %87,3 (durum buğdayında %151,8, diğer buğdayda %79,9), yem sanayinin en önemli girdilerini oluşturan arpanın yeterlilik derecesi %66,8, mısırın yeterlilik derecesi %76,6, soyanın yeterlilik derecesi ise %6 olarak gerçekleşti.

Meyveler ve içecek bitkilerinde 2021-2022 piyasa döneminde en yüksek yeterlilik derecesi %560,9 ile fındıkta gerçekleşti. Turunçgiller grubunda yer alan meyvelerin tamamının kendine yeterli olduğu görüldü. Toplam çay arzının büyük bir kısmı kendi üretimimizden karşılanmakta olup, çayın yeterlilik derecesi %97,9 oldu.

Sebze ürünleri toplamı için 2021-2022 piyasa döneminde yurt içi üretimin, yurt içi talebi karşılama derecesi %113,5 oldu. Sebzelerde en yüksek yeterlilik derecesi havuçta %124,2 olurken, domateste %123,7, taze bezelyede ise %121,5 olarak gerçekleşti.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kredi notunu yükseltmek isteyenlere altın değerinde öneriler

Kredi çekmek istendiğinde bankalar, kişilerin ya da şirketlerin kredi notuna dikkat ediyor.  

Kredi puanı olarak da bilinen kredi notu, kişilerin finansal kurum ve kuruluşlarla ilişkisi ile finansal güvenilirlikleri değerlendirilerek belirleniyor. Peki, kredi notunu yüksek tutmak için neler yapılabilir? Hangi durumlarda kredi notu düşer? Karşılaştırma sitesi encazip’un kurucusu ve tasarruf uzmanı Çağada Kırım, kredi notunuzu yüksek tutacak önerilerde bulundu.

Bir ev ya da araba almak istendiğimizde ya da acil bir ihtiyaç olduğunda kredilere başvurabiliyoruz. Ancak ne kadar miktarda ne kadar faizle kredi alınabileceği kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Bunun nedeni de kredi notu. Kredi puanı olarak da bilinen kredi notu, kişilerin finansal kurum ve kuruluşlarla ilişkisi ile finansal güvenilirlikleri değerlendirilerek belirleniyor. 2014 yılında Kredi Kayıt Bürosu (KBB) tarafından oluşturulan platform Findeks’ten kredi notunuzu öğrenebiliyorsunuz. Ayrıca kredi notunu tüm finansal kuruluşlar da görebiliyor. 

Borçlarını düzenli ödeyenlerin kredi notu yükseliyor

Kredi notu hesaplamasında dört ana faktör bulunuyor ve kredi notu buna göre belirleniyor. Yüzde 45’inde “geri ödeme alışkanlığı” etkili oluyor. Orandan da anlaşılacağı üzere en önemli etken ödeme alışkanlığı. Ödemelerin gününde ve düzenli yapılması kredi notunu yükseltiyor. Borçların geri ödenmesinin gecikmesi ya da temerrüde düşmesi kredi notunu düşürüyor. Yüzde 32’sinde “mevcut finansal hesap ve borç durumları”na bakılıyor. Daha önce kullanılan kredilerin nasıl kapandığı ve devam eden kredileriniz veya teminatlarınız göz önünde bulundurularak limitler çerçevesinde hesaplama yapılıyor. Yüzde 18’ini “kredi kullanma yoğunluğu” oluşturuyor. Daha sık kredi kullananların kredi notu yükselirken az kullananların ise düşüyor. Yüzde 5’ini de “yeni alınan krediler” oluşturuyor. Eğer kredi notunuzu hesaplattığınız tarihte, yakın bir zamanda kredi aldıysanız kredi notunuzun düşmesine neden olabiliyor. 

İdeal kredi puanı 1500 ve üzeri

Dokuz büyük bankanın ortak olduğu Kredi Kayıt Bürosu (KKB) iştiraki olan Findeks tarafından saptanan kredi notu 1 ile 1900 arasında hesaplanıyor. 1 en düşük puan iken 1900 en yüksek puan olarak belirleniyor. Findeks’e göre, kredi notunuz 1 ile 699 arasındaysa ‘çok riskli’, 700 ile 1099 arasındaysa ‘orta riskli’, 1100 ile 1499 arasındaysa ‘az riskli’, 1500 ile 1699 arasındaysa ‘iyi’, 1700 ile 1900 arasındaysa ‘çok iyi’ kategorisinde yer alıyor. Bankalardan herhangi bir borçlanma türünü kullanmak için en az 1100 kredi puanı olması gerekiyor. İdeal kredi notu ise 1500 puan ve üzeri. Eğer kara listede değilseniz borç ödemelerinizi düzenli yaparak kredi notunuzu 1-6 aylık bir sürede yükseltebilirsiniz.

“Ufak tutarlarda ve kısa vadelerle ihtiyaç kredisi kullanın”

Karşılaştırma sitesi encazip’un kurucusu ve tasarruf uzmanı Çağada Kırım, kredi notunu yükseltmek isteyenlere şu önerilerde bulundu:

“Kredi notunun yükselmesinde en büyük etken borçların ödenmesi. Bu nedenle kredi notunu yüksek tutmak isteyenlerin borçlarını düzenli bir şekilde, son ödeme tarihlerine dikkat ederek ödemelerinde fayda var. Bir borcunuz varsa bunu temerrüde/takibe düşmeden kapamaya özen gösterin. Düzenli olarak yapılan ödemelerle kapanan borçlar kredi notunu artırır. Birilerine kefil olurken de dikkat edilmeli. Güvenilir ve borçlarının geri ödemesini zamanında ve düzenli olarak yapacak kişilere kefil olunması kredi notunu yükseltir. Hepsini kullanmasak da birçok farklı banka hesabımız olabiliyor. Kullanılmayan banka hesaplarını kapatmakta da fayda var. Çünkü kullanılmayan banka hesaplarını kapatmak kredi notunu olumlu yönde etkiler. Kredi kartlarınızın limitlerinin gelirinizle orantılı olmasına dikkat edin. Orantılı şekilde kredi kartı kullanmak kredi notuna artı olarak yansır. Fatura borçlarının düzenli olarak ödenmesi ya da otomatik ödeme talimatı verilmesi, kredi notuna olumlu etki eder. Kredi kartı ekstrelerindeki asgari ödeme tutarı yerine ekstre tutarının tamamını ödemek de kredi notunu yükselten noktalardan. Kredi notunu yükselten etkenlerden biri de sık kredi kullanmak. Kredi notunuzu yükseltmek için bazı dönemlerde ufak tutarlarda ve kısa vadelerle ihtiyaç kredisi kullanıp geri ödemesini düzgün bir şekilde yapabilirsiniz. Bu durum da kredi notunuza olumlu olarak yansır.”

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tedarik zincirinde tüm paydaşlara önemli roller düşüyor

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın şap hastalığı görülen sekiz işletmede kordon-karantina dahil tüm tedbirlerin alındığını açıklamasının ardından bu hastalıkla ilgili detaylar merak konusu oldu. 

Bakanlık, büyükbaş hayvan varlığının tamamının aşılanması için gerekli çalışmaların süratle yürütüldüğünü açıkladı. Hastalığın belirtileri, yayılımı ve alınabilecek önlemlerle ilgili bilgi veren BCC Catering Kurumsal Yönetim Sistemleri Direktörü ve Gıda Mühendisi Özlem Topçu Acır, “Tedarik zincirinde tüm paydaşlara önemli roller düşüyor” dedi.

Tarım ve Orman Bakanlığı şap hastalığı görülen sekiz işletmede kordon-karantina dahil tüm tedbirlerin alındığını duyurmuş, büyükbaş hayvan varlığının tamamının aşılanması için gerekli çalışmaların süratle yürütüldüğünü açıklamıştı. Sahada titizlikle yürütülen çalışmalar neticesinde, SAT-2 serotipi şap hastalığını taşıyan ilk vakanın Türkiye’de tespit edildiğinin açıklanmasının ardından hastalıkla ilgili detaylar merak konusu oldu. Bilkent Holding çatısı altındaki Tepe Kurumsal Çözümler’in, yüzde 100 Türk sermayeli bir parçası olarak ulusal ve uluslararası pek çok platformda hizmet veren BCC Catering’in Kurumsal Yönetim Sistemleri Direktörü ve Gıda Mühendisi Özlem Topçu Acır, şap hastalığının belirtileri, yayılımı ve alınabilecek önlemlerle ilgili detayları aktardı. Acır, tedarik zincirinde tüm paydaşlara önemli roller düştüğünü vurguladı.

“Düşük ısı derecelerine ve ani donma ve çözülmelere karşı oldukça dayanıklı”

BCC Catering Kurumsal Yönetim Sistemleri Direktörü Özlem Topçu Acır, şap hastalığıyla ilgili şu bilgileri verdi:

“Şap hastalığı çift tırnaklı hayvanların akut seyirli, çok bulaşıcı ve zoonotik karaktere sahip viral bir enfeksiyonudur. Hastalığın bulaşma oranı yüksek, hassas hayvan topluluklarında yüzde 100’e kadar ulaşabiliyor. Bu nedenle hastalık ekonomik, siyasi ve ticari yönlerden önemli. Hastalığın etkeni şap virüsüdür. Virüs fiziksel etkenlere karşı değişik duyarlılık gösteriyor. Isıya dayanıksız. Düşük ısı derecelerine ve ani donma ve çözülmelere karşı ise oldukça dayanıklı. Enfekte karkaslarda laktik asit oluşumuna bağlı olarak hızla etkisiz olurken, kan, kemik iliği, lenf bezleri ve iç organlarda uzun süre dayanabiliyor ve ani dondurmalarda iskelet kaslarında da uzun süre aktif halde kalabiliyor.”

“Sığırlarda ateş, iştahsızlık, depresyon ve süt veriminde azalma ilk klinik bulgular”

Hastalığın yayılımı ve belirtileriyle ilgili de bilgi veren Acır, şunları söyledi:

“Hastalığın en belirgin yayılma yolu havada bulunan virüsün solunum sistemiyle alınmasıyla oluyor. İnsanlarda ise enfekte hayvanlar ile temas veya enfekte et ve süt ürünleri ile enfeksiyonu nadiren aldıkları bildiriliyor. Sığırlarda ateş, iştahsızlık, depresyon ve süt veriminde azalma ilk klinik bulgulardır. 24 saat içerisinde salya akışı başlar ve dil-dişetinde veziküller şekillenir. Klinik bulgular hastalıktan şüphe ettirmekle birlikte kesin tanı virolojik veya serolojik yöntemler kullanılarak konuluyor. Ayırıcı tanıda; topallık, mukozal erozyonlar, salya, nazal akıntı ve meme lezyonlarına yol açan enfeksiyonlar göz önünde bulunduruluyor.”

Hastalığın kontrolü için üç ana strateji var

Hastalığın kontrolü için üç ana stratejinin olduğunu belirten Acır, “Şap hastalığının kontrolü için uygulanan üç ana strateji var. Bunlar kesim, karantina ve aşılama. Bir ülkede veya bölgede bu yöntem veya yöntemlerden hangilerinin uygulanacağına karar vermek için, öncelikle sosyo-ekonomik durum, hayvan varlıklarının durumu ve şap hastalığı yönünden epidemiyolojisi, iklim-coğrafik şartları dikkate alınarak kâr-zarar analizlerinin yapılması gerekiyor” dedi.

Yetiştiricilerin ve veterinerlerin aldığı önlemler

BCC Catering Kurumsal Yönetim Sistemleri Direktörü Acır, hastalıkla ilgili hayvan yetiştiricilerinin ve veterinerler hekimlerin aldıkları önlemleri ve yapılması gerekenleri ise şöyle özetledi:

  • Ahır girişlerinde şap hastalığına etkili dezenfektanlar ile muamele edilmiş paspaslar sürekli bulundurulmalı.
  • Ahırlara hayvan bakıcılarından başka kimse sokulmamalı, bakıcılar da koruyucu giysiler ve ayakkabı ile ahıra girmeli.
  • Sağım öncesi eller, otomatik sağım makineleri ve memelerin temizliğine özen gösterilmeli.
  • Yeni satın alınan hayvanlar 15 gün süre ile karantinaya alınmalı ve süre sonunda sağlam ise diğer hayvanların yanına sokulmalı.
  • Enfekte bölgelerden ot, saman gibi ürünler alınmamalı.
  • Hayvan sevkiyatından önce hayvanlar aşılanmalı ve üç hafta sonunda sevkiyata izin verilmeli.
  • Hayvancılıkla uğraşanlar bu konuda eğitilmeli.
  • Hasta hayvanlar ile sağlıklı hayvanlar hemen birbirinden ayrılmalı.
  • Hasta hayvanların bulunduğu yerlerin dezenfeksiyonu yapılmalı.
  • Hasta hayvanların altlıkları yakılmalı.
  • Hayvan bakıcıları ayrılmalı.
  • Şüpheli bir durum görüldüğünde en hızlı şekilde veteriner hekimin haberdar edilmeli.
  • Kesin tanı için marazi madde alınarak en seri şekilde Şap Enstitüsüne gönderilmeli.
  • Hastalık çıkan yere kordon konulmalı, çift tırnaklı hayvan ve ürünlerinin çıkışı durdurulmalı.
  • Alınacak sonuç doğrultusunda hastalar, şüpheliler ve beş aylıktan küçükler dışında kalan tüm hayvanların aşılanmalı.
  • Ölen hayvanlar yakılarak veya gömülerek imha edilmeli.
  • Sahibinin isteği doğrultusunda karantina bölgesinde kesilecek hayvanlara Hayvan Sağlığı Zabıtası hükümleri uygulanmalı.

 “BCC Catering olarak gerekli önlemlerimizi aldık”

BCC Catering olarak gerekli önlemleri aldıklarının altını çizen Acır, “BCC Catering olarak ISO 22000 standartları gereği hammadde alımında mevzuata uygun şekilde ürün alım kriterlerine göre alım yapıyoruz. Son dönemde yaşanan şap hastalığı ile ilgili olarak; et aldığımız tedarikçilerimizin gerekli önlemleri almaları konusunda firmalara taleplerimizi hemen bildirdik. Tedarikçiler de hayvanların kesimi öncesi yukarıda yer alan kurallara dikkat edileceği hususunda taahhüt de bulunmuş durumdalar. BCC Catering ailesi olarak, değerli tüketicilerimize tadında, zamanında, hijyenik ve sağlıklı yemek üretimiyle sunumunun takibinde çalışmalarımızı gururla sürdürmek gayretinde olacağız” diyerek sözlerini tamamladı.

BCC Catering hakkında;

1993 yılından beri, Bilkent Holding çatısı altındaki Tepe Kurumsal Çözümler’in, yüzde 100 Türk sermayeli bir parçası olarak ulusal ve uluslararası pek çok platformda hizmet veren BCC Catering’in ana faaliyet alanlarını toplu yemek, restoran/ kafe işletmeciliği oluşturuyor. Hizmet kalitesinin sürekliliği için gerekli olan sağlıklı bilgi akışının iyi bir ekip çalışmasından doğacağına inanan marka, çağın gereklerini karşılayan ve takım ruhuna sahip personellerden oluşan departmanlarıyla bugün Türkiye’nin 30 ilinde 95 üretim tesisiyle ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi’nin gereklerini maksimum derecede yerine getirerek, 235 lokasyonda 6 merkezi mutfağı ile günlük 120 bin kuverin üzerinde yemek üretiyor. Uzman kadrosu, kaliteli ürün ve servis anlayışı ile Türkiye genelinde ortalama 2800’e yakın çalışan ile yemek üretimi hizmeti veren BCC Catering, “Tadında zamanında” sloganıyla 30 yıldır iş ortaklarının çözüm ortağı olmaktan gurur duyuyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Fibromiyalji Ataklarına Karşı 5 Etkili Önlem!

Geceleri uykuya dalmakta güçlük çektiğim yetmiyormuş gibi, sık sık da uyanıyorum… İyi uyumuş olsam bile sabahları sanki gözümü hiç kırpmamış gibi yorgun kalkıyorum… Öyle halsizim ki kolumu bile kıpırdatacak halim yok… Kas ve kemiklerimde oluşan ağrı dinmek bilmiyor… Siz de bu sorunlardan yakınıyorsanız, nedeni, genç ve orta yaşlı kadınların hastalığı olarak düşünülse de aslında her yaş grubu ile erkeklerde de sıkça görülen ‘fibromiyalji’ hastalığı olabilir! 

Günümüzün önemli sağlık sorunlarından biri olan ‘fibromiyalji’ ülkemizde nüfusun yaklaşık yüzde 9’unu etkileyecek kadar yaygın görülen romatizmal bir hastalık. Öyle ki her yıl yaklaşık 100 bin kişinin fibromiyalji tanısı aldığı ve bu rakamın her yıl artacağı belirtiliyor. Vücutta oluşan yaygın ağrıya yorgunluk, uyku bozuklukları, baş ağrısı, duygu durum değişiklikleri ile bağırsak sorunlarının eşlik etmesi, yaşam kalitesini ciddi boyutlarda düşürebiliyor. Üstelik semptomların göreceli olması, pek çok hastalığı taklit etmesi ve tanıyı kesinleştirecek testlerin bulunmaması nedeniyle hastalığın teşhis edilmesi uzun yılları bulabiliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Şule Arslan, fibromiyalji için henüz kesin bir çözüm olmasa da çeşitli tedavi yöntemleriyle semptomların kontrol altına alınabildiğini belirterek, “Fibromiyaljide görülen yakınmalar kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Bu nedenle tedavi hastanın ihtiyaçlarına göre düzenleniyor. Kişiye özel uygulanan tedavilerin yanı sıra yaşam alışkanlıklarında yapılacak olan düzenlemeler ise tedavide kilit rol üstleniyor.” diyor. 

Fibromiyalji tedavisinin 5 önemli anahtarı! 

Prof. Dr. Şule Arslan, fibromiyalji hastalarının yaşam alışkanlıklarında dikkat etmeleri gereken 5 önemli kuralı şöyle anlatıyor: 

  • Semptomları şiddetlendirebildiği için fiziksel ve ruhsal stresten uzak durmaya çalışın.
  • Hareketsizlik, kilo alımına ve fibromiyalji belirtilerinin artmasına yol açabiliyor. Bu nedenle hareketsiz bir yaşamdan kaçının.
  • İdeal kilonuzda kalmaya özen gösterin. Zira kilo kontrolü ağrının şiddetini azaltmada etkili olabiliyor. Ayrıca anti-inflamatuar diyet bazı yakınmaları azaltabiliyor.
  • Düzenli olarak egzersiz yapmayı alışkanlık edinin. Ancak çoğu fibromiyalji hastası kendisini egzersiz yapamayacak kadar yorgun hissettiğini veya egzersiz yapınca ağrılarının arttığını ifade ediyor. Bu sorun, uzun süreli ağrı yakınması olan ve egzersiz programına yoğun bir şekilde başlayan herkeste görülebiliyor. Dolayısıyla yoğun egzersizlerden kaçınmanız gerekiyor. Unutmayın ki aktif kalmak ve düzenli egzersiz, tedavinin önemli basamaklarından birini oluşturuyor.
  • Uyku hijyenine dikkat etmeniz semptomların alevlenme riskini azaltıyor.

 

Nedeni henüz bilinmese de… 

Fibromiyaljinin oluşum nedeni henüz bilinmese de beyinde ağrı işleme mekanizmalarındaki bozukluktan (santral duyarlılık) kaynaklandığı kabul ediliyor. Hastalığa yol açan faktörler tam olarak aydınlatılmamış olsa da, yapılan çalışmalar, santral duyarlılığın oluşmasında genetik, uyku bozuklukları, nörohormonal bozukluklar, enfeksiyon, mükemmelliyetçi kişilik ve ağır fiziksel ya da duygusal travma geçirmek gibi faktörlerin etkili olduğunu gösteriyor. 

Bölgesel ağrı zamanla yaygınlaşıyor

Ağrı, halsizlik, uyku bozuklukları, bilişsel bozukluklar ve duygu durum değişiklikleri, fibromiyaljide en sık görülen yakınmaları oluşturuyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Şule Arslan, belirtilerin şiddetinin hastalığın seyri sırasında önemli ölçüde değişebileceğine işaret ederek, “Ayrıca başlangıçta genellikle bölgesel olan ağrı zamanla yaygınlaşıyor. Ağrı sıklıkla soğuk ile nemli hava, uykusuzluk, fiziksel ve zihinsel stres gibi faktörlerden etkileniyor. Fizik muayene sırasında herhangi bir objektif klinik bulgu olmasa da hastalar eklemlerde şişlik ve duyusal değişikliklerden şikayet ediyorlar” diyor.  

Uyku bozukluğundan baş ağrılarına… 

Fibromiyaljinin sık görülen belirtilerinden biri ‘uyku bozuklukları’ oluyor. Uykunun rahatlatıcı olmaması, gece boyunca sık uyanma, uykuya dalma güçlüğü ve sabah yorgun uyanma, hastalarda yaygın görülen belirtilerden. Ayrıca gerilim veya migren tipi baş ağrılarına da sık rastlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Şule Arslan, “Alerjik semptomlar, göz kuruluğu, çarpıntı, nefes darlığı, ağrılı adet dönemleri, premenstürel sendrom, irritabl bağırsak sendromu, cinsel işlev bozukluğu, kilo dalgalanmaları, gece terlemeleri, yutma zorluğu, huzursuz bacak sendromu, çene eklem ağrısı ve kronik yorgunluk sendromu da en çok dile getirilen sorunlar arasında yer alıyor” diye konuşuyor.  

Tedavi kişiye özel düzenleniyor

Günümüzde fibromiyaljinin kesin tedavisi olmasa da semptomlar kontrol altına alınabiliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Şule Arslan, “Tedavide hedef, ilaç ve ilaç dışı yöntemlerle hastaların semptomlarını hafifleterek yaşam kalitesini artırmaktır” diyerek, şöyle devam ediyor: “Fibromiyalji hastalarında tedavi programının bir parçası olarak, hastanın klinik durumu ve koşullarına uygun şekilde farkındalık teknikleri, fizik tedavi modaliteleri, akupunktur ile hidroterapi/balneoterapi programları öneriliyor. Ayrıca stresle baş etme yöntemleri, uyku hijyeni ve doğru beslenme de tedavide büyük önem taşıyor” 

Prof. Dr. Şule Arslan, düzenli yapılan egzersizlerin de tedavinin önemli ayaklarından birini oluşturduğuna işaret ederek, “Yapılan çalışmalarda aerobik egzersizler, güçlendirme egzersizleri ve fleksibilite egzersizlerinin fibromiyalji hastalarında faydalı etkileri gösterildi. Yürüyüş, bisiklet, yüzme, su içi egzersizler, Tai-chi ve yoga, önerdiğimiz diğer etkili egzersizler oluyor.” diyor.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bacak Damarlarında Kullanılan Stentler Uzuv Kaybını Önleyebiliyor

Vücutta en çok kullanılan kas gruplarından biri olan bacaklarımızın sağlıklı olabilmesi için kan dolaşımının yüksek düzeyde olması gerekiyor. Ancak bazı hastalıklar ve çeşitli risk faktörleri bacaklarda kan dolaşımı tıkayıcı arter hastalıklarına neden olabiliyor.

Bacak damarlarındaki tıkanıklıklar; ayak üşümesinden ağrılara kadar farklı şekillerde kendini belli edebiliyor. Bacak damarlarındaki yetersiz kan akımı, iyileşmesi çok güç olan yaraların açılmasına ve bu hastalığa bağlı olarak uzuv kayıplarına neden olabiliyor. Tıptaki yeni gelişmeler günümüzde kalp damar tıkanıklıklarında kullanılan stentlerin bacak damarlarında da kullanılmasına olanak sağlıyor.

Bacak damar tıkanıklığı olan hastalar stent uygulaması sayesinde bacak ya da ayak parmakları gibi uzuvlarla ilgili kayıp yaşamadan bir gün içinde taburcu olabiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kalp Damar Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, bacak damar tıkanıklıkları ve bacağa koroner stent uygulamaları hakkında bilgi verdi. 

Şeker ve sigara kullanımı bacak damar tıkanıklığına neden olabilir

Vücutta tüm iskeleti bacaklarımız ayakta tutmaktadır. Bu nedenle de vücuttaki en önemli kas grupları bacaklarda bulunmaktadır. Bacakların sağlıklı bir kas grubuna sahip olması için de kan dolaşımının en yüksek seviye de olması gerekir. Ancak başta diyabet hastaları olmak üzere sigara kullanımı, kan lipid düzeyinin yüksek olması, kan pıhtılaşma riskinin yüksek olması ve bazı genetik bozukluklar bacak damarlarında tıkayıcı arter hastalıklarına neden olabilmektedir. 

Ayaklarınız üşüyorsa bu durumu hafife almayın

Bacak damar tıkanıklıkları en çok diyabetik hastaları etkilemektedir. Hastaların bacak damarlarında yetersiz kan akımı nedeniyle iyileşmesi çok güç olan yaralar oluşabilmektedir. Tedaviye yanıt vermeyen bu yaralar da hastanın bacakları ya da ayak parmaklarının kesilmesine neden olabilmektedir. Herhangi bir uzuv kaybı yaşamamak için bacak damar tıkanıklıklarında erken tanı ve tedavi büyük önem taşır. Bu nedenle bacak damar tıkanıklığının göstergesi olan şu belirtilere dikkat etmek gerekir; 

  • Ayaklarda üşüme
  • Tırnaklardaki bozulma veya kalınlaşma
  • Bacak tüylerinin dökülmesi
  • Yürüme sırasında baldır ve uyluk kaslarının çabuk yorulması
  • Kramplar

Koroner kalp hastalıklarında kullanılan stentler bacak damarlarında da kullanılabiliyor

Günümüzde koroner kalp hastalıkları için stentler sıklıkla kullanılmaktadır. Hayat kurtaran bu stentler artık bacak damarlarının uç kısımlarında yer alan darlıkların tıkanıklıklarında da kullanılabilmektedir. Daha önce uyluk bölgesindeki tıkanıklarda 5-7 mm çapta stentler kullanılabiliyordu. Ancak 2-3 mm çaptaki damarlarda sadece balon anjiyoplasti işlemi yapılıyordu. Özellikle ilaç kaplı stentler uç bölgelerde yer alan darlık ve tıkanıklıklarda kullanılarak iyi sonuçlar alınabilmektedir. Bu uygulama özellikle diyabetik hastaların uzuv kaybının önüne geçilmesinde önemli katkılarda bulunabilmektedir. 

Hasta bacağını kaybetmeden yürüyerek evine dönebiliyor

Hasta bacak damar tıkanıklığı riski taşıyorsa ve tıkanıklık belirtileri varsa zaman kaybetmeden mutlaka hekime başvurmalıdır. Hastanın fiziki muayenesi yapıldıktan sonra gerekli tetkikler yapılarak bacak damar tıkanıklığı tanısı konulabilmektedir. Günümüzde bacak damar tıkanıklıklarının hastaya özel tedavisinde çeşitli ilaçların yanında anjiyografi eşliğinde balon anjioplasti, aterektomi ve stentler gibi damar içinden yapılan müdahaleler günümüzde en çok tercih edilen yöntemlerdir. Bacak damarlarında kullanılmakta olan stentler günümüzde gelişimini hala sürdürmektedir. Bunun en önemli sebebi bacak damarlarının çok uzun yapıda olmaları, ilaç kaplı stentlerin henüz bu bölgede kullanılmıyor olmasıdır. Stentlerin henüz tam olarak kullanılmamasının nedeni ise eklem bölgelerinde damarların sürekli kıvrılma ve bükülmeye maruz kalması nedeniyle stentlerin işlevlerinin bozulmasına sebep olmasıdır. Ancak özellikle diz altı bölgesinde koroner stentlerin kullanılabilmesi dolaşım sorununun giderilmesinde yeni imkanları doğurmuştur. Bacak damar tıkanıklığı olan hastalar, yapılan stent işlemi sonrası hem aynı gün taburcu olarak evine gitmenin hem de herhangi bir uzuv kaybı yaşamamanın konforunu yaşamaktadır. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kocaeli Büyükşehir çocukları sevdikleri yazarlarla buluşturdu

Çocuk edebiyatının sevilen yazarları Kütüphane Haftası’nda minik okurlarına yazarlık serüvenlerini ve okumanın önemini anlattı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kütüphane Haftası’nda minik okurlarını Türk edebiyatının son dönemdeki en sevilen çocuk yazarlarıyla buluşturdu. 2021 Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatçı dalında ödül alan yazar Tuğba Coşkuner, çocukların Kocaeli Kitap Fuarı’ndan yakından tanıdıkları Melih Tuğtağ ve Merve Gülcemal birer gün ara ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Halk Kütüphanesi’ne konuk oldu. Sevilen yazarlar ilgiyle izlenen söyleşilerinde okumanın ve kitapların insan hayatındaki önemine dikkat çekti.

İLK KONUK TUĞBA COŞKUNER

İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile ortaklaşa gerçekleştirilen Kütüphane Haftası etkinliği kapsamındaki söyleşilerin ilk konuğu Tuğba Coşkuner oldu. Evli olduğunu ve üç kedisiyle yaşadığını söyleyen Coşkuner, “Ben aynı zamanda bir matematik öğretmeniyim. Ve çocuk kitapları yazıyorum. Siz de bir gün yazar olmak isteyebilirsiniz. Bir kitabın nasıl yazılığını ve basım sürecini sizinle paylaşmak isterim” dedi. Coşkuner, söyleşinde kitabı yazdıktan sonra eserin basım sürecindeki evrelerini anlattı. İnteraktif söyleşide Tuğba Coşkuner neşeli ve sempatik anlatımıyla çocukların gönüllerine taht kurdu.

MELİH TUĞTAĞ YAZARLIK SERÜVENİNİ ANLATTI

Çocuklar ertesi gün de sevilen yazar Melih Tuğtağ ile Halk Kütüphanesi’nde buluştu. Tuğtağ, söyleşisinde ağırlıklı olarak çocuklardan gelen yazarlıkla ilgili soruları yanıtladı. Tuğtağ, “Yazar olmak nasıl bir duygu” şeklindeki soruya, “Benim babam mont diken biri. Kimse ona ‘sen çok güzel mont dikiyorsun” deyip, o aldıkları montları imzalatmadı. Ama ben kitap yazıyorum ve sizler okuyorsunuz. Sonra sizlerle buluşup, sohbet edip, kitaplarımı imzalıyorum. Bu çok güzel bir duygu” dedi. Söyleşide mühendisliği bıraktıktan sonra nasıl yazar olmaya karar verdiğini anlatan Melih Tuğtağ, “Ben sabit bir hayatı seviyordum. Masanın başından kalkmadan yazmaya devam edebiliyorum. O nedenle kendinizi iyi tanımanız gerekiyor. Havalı, çok para kazandıran meslek diye bakmamak lazım. Sizin karakterinize ne uygunsa o mesleği seçin” diyerek önemli bir tavsiyede bulundu.

MERVE GÜLCEMAL NEŞE KAYNAĞI OLDU

Kütüphane Haftası kapsamında gerçekleştirilen etkinliğin son konuğu çocukların kitaplarını severek okuduğu Merve Gülcemal oldu. Gülcemal, sempatik konuşma üslubuyla nasıl yazmaya başladığını anlattı. Yazar olmak gibi bir hayalinin hiçbir zaman olmadığını söyleyen Gülcemal, “Annem ve babam bana ‘bildiğin bütün iyilikleri etrafına anlat’ derlerdi. Yazmaya da böyle başladım” şeklinde konuştu. Söyleşide kitapların ve okumanın önemine vurgu yapan yazar, kendi çocuklarından örnekler verdi. Evlatlarının kitapları çok sevdiğini söyleyen Merve Gülcemal, “Çocuklarım 3 yaşına kadar hiçbir şekilde tablet, telefon görmediler. Onun yerine kitaplarla arkadaş oldular. Çocuklarıma istediğim kitabı bulamadığım da ilk kitabımı yazmaya karar verdim” dedi. Merve Gülcemal, söyleşide çocuklara kendi kitaplarından seçtiği masalları anlattı.

YAZARLARDAN BÜYÜKŞEHİR’E TEŞEKKÜR

Öte yandan üç gün boyunca Kocaelili minik okurlarıyla buluşarak, sohbet imkanı bulan sevilen yazarlar, onlar için kitaplarını imzaladı. Coşkuner, Tuğtağ ve Gülcemal, Kütüphane Haftası’nda kendilerini çocuk okurlarıyla buluşturduğu için Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı