Aylık arşivler: Nisan 2023

Uludağ Ekonomi Zirvesi 2023 = Hayat Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İcra Kurulu Başkanı M. Avni Kiğılı: “Türkiye'nin ilk dijital bankası Hayat Finans ile mikro girişimcilerin en büyük destekçisi olmayı hedefliyoruz”

Ekonomi, siyaset ve iş dünyasının değerli isimlerini bir araya getiren Uludağ Ekonomi Zirvesi (UEZ 2023) Hayat Holding’in ana sponsorluğunda başladı. Zirvenin açılış konuşmasını yapan Hayat Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İcra Kurulu Başkanı M. Avni Kiğılı, içinde bulunduğumuz çağda sürdürülebilir ekonomik büyüme için, finansmanın da aynı oranda hızlı ve erişilebilir olması gerektiğine değindi.

Hayat Finans ile “Sermayenin tabana yayılabilmesi ve mikro düzeyde finansmana erişim” sağlanacak 

Konuşmasında küresel politik ve ekonomik dalgalanmaların iş süreçlerine etkisinden bahseden M. Avni Kiğılı, çözümün iş süreçlerinin verimlilik esasıyla yönetiminde olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Küresel politik ve ekonomik dalgalanmalar, hammadde tedariğinden lojistiğe kadar tüm iş süreçlerini etkilemeye devam ediyor. Dengelerin bu kadar hassas olduğu bir dönemde iş süreçlerinin verimlilik esasıyla yönetimi her zaman olduğundan daha önemli. Dijitalleşen dünyanın getirdiği imkanlar, ihtiyacımız olan bu verimliliği sağlamakta en güçlü araçlardan biri. Ancak etkileşimin bu kadar yüksek olduğu bir dünyada, sürdürülebilir ekonomik büyüme için, finansmanın da aynı oranda hızlı ve erişilebilir olması gerekir.” 

Türkiye’nin ilk dijital bankasını kurduklarını belirten Kiğılı, “Hayat Holding olarak, yeni yatırım alanımız olan bankacılığa bu bakış açısı ile adım attık ve Türkiye’nin ilk dijital bankası olan Hayat Finans Katılım Bankası’nı kurduk. Kısa bir süre önce faaliyet iznini alan Hayat Finans, şubesiz ve sadece dijital kanallardan hizmet veren bir banka olacak. Finansal imkanlara erişimin kolay ve daha az maliyetli olduğu bu model ile geleceği şekillendirecek mikro girişimcilerin en güçlü destekçilerinden biri olmak istiyoruz” dedi.

M. Avni Kiğılı, konuşmasında deprem bölgesini kalkındırmak için iş dünyasının güçlerini birleştirmesi gerektiğini de belirterek “Yaşamın neredeyse sıfır noktasına geldiği 11 ilimizi kalkındırmak için, iş dünyası olarak güçlerimizi birleştirmeli, bölge için uzun vadeli, kalıcı çözümler üretmeliyiz.  Çünkü ‘tek dünya ortak gelecek’ demek, aslında kader birliği demek” dedi. 

Sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik parametrelerinin dünyamızın ortak geleceğini kurma yolundaki önemine dikkat çeken Hayat Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İcra Kurulu Başkanı M. Avni Kiğılı şöyle dedi: 

“Küresel ve yerel gündemin yoğun ve hızla değiştiği bir dönemdeyiz. Dünyamızın geleceği ve bizden sonraki nesillerin refah içinde yaşayabilmesi için zor bir sınav veriyoruz. Bu sınavı başarıyla tamamlamak için ise üretim ve tüketim gibi unsurlardan daha güçlü parametrelere odaklanmalıyız. O güçlü parametrelerin adı sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik. Daha kalabalık ve daha fazla ihtiyacı olan bir dünyayı yönetebilmenin en önemli adımı kaynak kullanımındaki israfı önlemekten geçiyor” dedi.

Hedefimiz 100. yılımızda karbon nötr bir şirket olmak… 

Hayat Holding’in kaynakların kullanımındaki israfı minimuma indirmek için attığı adımlara ve hedeflerine değinen M. Avni Kiğılı, “İş süreçlerimizde çevresel etkiyi azaltmak amacıyla yaptığımız tüm sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi ‘Hayata İyi Bakarız’ mottosu ile tanımlıyoruz. Bu mottonun ışığında bugüne kadar iş süreçlerimizde pek çok örnek uygulama gerçekleştirdik. Şirket olarak dünyanın en kıt kaynaklarından birinin su olduğundan hareketle, üretim süreçlerimizde kullanılan su miktarını en aza indirmek ve suyu kalite standartlarımıza uygun olarak yeniden kullanmak için özel mühendislik çözümlerini hayata geçiriyor, su tüketimimizi istikrarlı bir şekilde azaltıyoruz. Yer altı su kaynaklarını %50 daha az kullanıyor, atık su miktarını günden güne azaltıyoruz. 2023 yılı içerisinde ise yenilenebilir enerjideki üretim payımızı artıracak, güneş enerji santrallerimizi devreye alacağız. Tüm bu uygulamalar ile hedefimiz, 2037’de yani yüzüncü yılımızda karbon nötr bir şirket olmak” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dardanel'e Barselona Seafood Expo Global'de yoğun ilgi

Barselona’da gerçekleşen dünyanın en büyük deniz ürünleri fuarı Seafood Expo Global’e katılan Dardanel, fuarın en çok ilgi gören markalarından biri oldu. 29 ülkeye ihracat yapan firma, bir süre önce yeni pazarlara açılma hedefiyle bünyesine kattığı Yunan deniz ürünleri markası Kallimanis ürünlerini de sergiledi. Dardanel’in Çanakkale Boğazı’nda kendi çiftliklerinde ürettiği midyelerle hazırlanan Midye Dolma ürünü ise ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü.
 

Türkiye’nin balık ve deniz ürünleri uzmanı Dardanel, bünyesine kattığı marka ve ürünlerle 25-27 Nisan tarihleri arasında Barselona’da gerçekleşen dünyanın en büyük deniz ürünleri fuarı Seafood Expo Global’deki yerini aldı. Dardanel, geniş bir yelpazede sunduğu lezzetleriyle fuarın en çok ziyaret edilen stantlarından birine ev sahipliği yaptı. Marka aynı zamanda Dardanel Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Önen’in katılımıyla 150 ülkeden deniz ürünleri sektörünün profesyonelleriyle buluştu.

Dardanel Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Önen, fuara katılımlarıyla ilgili, “Girişimlerimiz, markalarımız, yatırımlarımız ve inovatif ürünlerimizle Dardanel markasını her yıl bir adım daha ileri taşıyoruz. 29 ülkeye ihracat yapan global bir Türk şirketi olarak dünyadaki en büyük deniz ürünleri üreticilerinden biri olmayı hedefliyoruz. Bu vizyonla dünya çapında büyük fuarlara katılmayı önemli buluyoruz. Bu yıl yine Barselona’da çok başarılı bir fuar süreci geçirdik. Bu başarımızı diğer fuarlara da taşımayı planlıyoruz. Mayıs ajandamızda İtalya’daki Tuttofood ve sonbaharda Köln’de düzenlenen Anuga fuarı bulunuyor” dedi.   2022 yılında 2021’e göre dolar bazında yüzde 35 büyüme gerçekleştirdiklerini belirten Önen, yakın gelecekte bu rakamı katlayarak büyütmeyi hedeflediklerini ifade etti.

Barselona’ya midye dolma çıkarması

Türkiye’nin sevilen sokak lezzeti midye dolmayı Barselona’ya taşıyan Dardanel, fuarın en dikkat çeken markalarından biri oldu. Ziyaretçilere, Dardanel’in Çanakkale Boğazı’ndaki yatırımı olan çiftlikte, Türkiye’de ilk kez kullanılan Batea üretim teknolojisiyle yetiştirilen midyelerle hazırlanmış Dardanel Midye Dolma ikram edildi. Mediterranean Mussels markasıyla sunulan ve bir Türk lezzeti olan midye dolma, yapılan tadımlarda ziyaretçilerden büyük beğeni topladı. Bir süre önce faaliyete geçen midye üretim çiftliğinden hasat edilen midyeler, Dardanel güvencesi ve lezzetiyle paketli ve donuk halde tüketicilerle buluşturuluyor. 

Dardanel fuarda, geniş ürün gamının yanı sıra global büyüme vizyonu çerçevesinde bünyesine kattığı Yunanistan’ın köklü deniz ürünleri markası Kallimanis ile de yer aldı ve bu marka altındaki ürünlerinin tanıtımını da gerçekleştirdi. 

Avrupa’da su ürünleri pazarının merkezi konumundaki Barselona, bu alanda birçok global etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en büyük deniz ürünleri fuarı olan Seafood Expo Global’e her yıl 29 bini aşkın alıcı, tedarikçi, medya mensubu ve sektör profesyoneli katılıyor. Yeni ürünlerin potansiyel alıcılarla buluştuğu fuar, deniz ürünleri endüstrisinin buluşma noktası niteliği taşıyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Innovation for Development (I4D) ve Hepsiburada partnerliğinde, ABD Büyükelçiliği Hibe Programı'nın katkısıyla hayata geçen “Dijital Çağda Güçlü Kadınlar Projesi" tamamlandı.

Innovation for Development (I4D) ve Hepsiburada’nın 2020 yılından bu yana kadın kooperatifleri ve kadın girişimcileri desteklemek üzere hayata geçirdiği projelerin dördüncüsü “Dijital Çağda Güçlü Kadınlar Projesi”nin kapanış toplantısı, projenin partnerleri ve yararlanacılarının katılımıyla 27 Nisan 2023’te gerçekleşti.

Göksemin Gökalp Özdemir’in sunumuyla ABD İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Fleur Cowan, Hepsiburada Kurumsal İletişim Direktörü Cem Tanır ve I4D Direktörü Doğan Çelik’in yaptığı açılış konuşmaları ile başlayan toplantıda “Dijital Çağda Güçlü Kadınlar Projesi”nde gerçekleştirilen faaliyetler, proje kapsamında hazırlanan rapor ve kadın kooperatifi ve kadın girişimciler için hazırlanan videolar paylaşıldı.

Bu projeyle beraber, şimdiye kadar 76 kadın kooperatifi ve 1400 üretici kadına ulaşan projelerde, 150 saat eğitim, 900 saat mentorluk hizmeti verildi. Dijital Çağda Güçlü Kadınlar Projesi’nin tamamlanmasıyla kadın kooperatifleri ve girişimcilere toplamda 12 milyon liralık kapsamlı bir fayda paketi sunulmuş oluyor. 

“Dijital Çağda Güçlü Kadınlar Projesi”, Türkiye’de faaliyet gösteren ve mülteci ortaklığı da bulunan 20 kadın kooperatifi ve girişimcinin dijitalleştirerek Hepsiburada platformu üzerinden tüketicilerle buluşturdu. Kadınların ekonomik güçlenmesinde kadın girişimciliğinin rolüne dikkat çeken proje kapsamında 20 kadın kooperatifi ve 250 kadın girişimci toplamda 30 saatlik kapsamlı bir eğitim ve 250 saatlik mentorluk desteğinin yanı sıra Hepsiburada kadın girişimci desteklerinden ve proje için belirlenecek ek destek paketinden (süresiz komisyon indirimi, süresiz ücretsiz kargo hizmeti, 500 adet ürünün ücretsiz fotoğraf çekimi, reklam ve tasarım desteği gibi…) yararlandı.

Ayrıca, proje kapsamındaki rapor çalışmasında kadın dostu satın alma pratikleri araştırılarak, kadın kooperatifleri ve girişimcilerin başta dijitalleşme olmak üzere farklı satış modelleri ve bu kapsamda yaşadıkları zorluklar incelendi.

Projenin kapanış toplantısına katılan ABD İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Fleur Cowan,

“ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu, Türkiye’nin farklı yerlerinde kadınların yönettiği küçük işletmeleri destekleyerek e-ticaret becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak üzere I4D ile iş birliği yapıyor. Amerika Birleşik Devletleri, girişimcileri ve bir yaratıcılık ve büyüme dinamosu olarak girişimciliği desteklemekte bir dünya lideri konumundadır. Ticaret ve istihdam yaratma, sağlıklı bir ekonominin temeli olmanın yanı sıra, ABD’nin başlıca önceliklerinden biridir. Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye, her iki ülkede de refah seviyesini yükseltmek için ikili ticareti arttırmaya yönelik çalışmalarına devam etmektedir.” dedi. 

Hepsiburada Kurumsal İletişim Direktörü Cem Tanır, 

“Hepsiburada olarak I4D’un destekçisi olmaktan ve birlikte gerçekleştirdiğimiz dördüncü proje olan “Dijital Çağda Güçlü Kadınlar Projesi” ile Türkiye’de kadın girişimcilere verdiğimiz desteği büyütmekten dolayı mutluyuz. 2017 yılından bu yana “Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü” (GKTG) programıyla 42 binden fazla girişimci kadın, 220 kadın kooperatifi Hepsiburada platformunda yer aldı. Bugüne kadar 31 milyondan fazla kadın girişimci ürünü satışa sunuldu. E-ticarette yer almak isteyen kadınları destekleyen ilk e-ticaret markası olarak, geçen 6 yıllık süreçte, binlerce kadının markalarını büyütmelerine, istihdama katkı sağlamalarına destek olarak elde ettikleri başarıları izlemekten gurur duruyoruz. 

“Dijital Çağda Güçlü Kadınlar Projesi” ile birlikte bugüne kadar destek verdiğimiz girişimci kadınlar ve kadın kooperatiflerine yüzlercesi daha eklendi. Bugün burada gerçekleştirdiğimiz etkinlikte projenin sonuçlarından ve proje katılımcılarının paylaştıkları deneyimlerden, projenin sağladığı faydalar sayesinde girişimci kadınlar ve kadın kooperatiflerinin e-ticarette de güçlenerek ülkemize katma değer yaratacağını ve Hepsiburada olarak doğru bir projeye imza attığımızı anlıyoruz.” dedi.

I4D Direktörü Doğan Çelik, 

“Ekonomik refahı artırmak, dijital ekonominin açığa çıkardığı avantajları ve yenilikçi uygulamaları kadınlar, gençler ve mülteciler için özel sektör ve paydaşlarımız ile birlikte yaygınlaştırmak önceliklerimizin başında geliyor. Bu güzel iş birliği ile ilham verici kadın girişimcilerin hikayesini memleketin her köşesinden girişimcilik serüvenine atılacak girişimci kadınların hanesine taşımaya niyetliyiz. Bu niyeti ete kemiğe büründürmemize katkı sağlayan proje ortaklarımız Amerika Büyükelçiliği ve Hepsiburada’ya minnetarlığımızı bu vesile ile bir kez daha teşekkür ediyoruz.” dedi.

2022 yılının Ağustos ayında başlayan “Dijital Çağda Güçlü Kadınlar Projesi”, 2023 Ocak ayı sonunda tamamlandı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Emlakjet, mart ayına yönelik emlak verilerini yayınladı: “Deprem sonrası gayrimenkul talebi Diyarbakır ve Ankara'ya yönelirken, satın almada beklenti kredi desteği oldu"

Çevrimiçi gayrimenkul platformu Emlakjet, 400 bine ulaşan satılık ve kiralık emlak ilanından oluşan veri tabanında gerçekleşen hareketler doğrultusunda mart ayı emlak verilerini yayınladı. Deprem felaketinin yaşandığı 6 Şubat sonrası ve devamında gözlemlenen emlak verileri kapsamında, en çok konut aranan illerde önceki dönemlere göre önemli değişimler tespit edildi. Mart ayında yüzde 800’e yakın artışla Diyarbakır en çok konut aranan il olurken, Diyarbakır’ı konut arayışındaki yüzde 700’e yakın artışla Ankara takip etti.

Özel araştırma dosyasında konut satın alma trendlerini inceleyen Emlakjet’in verilerine göre, konut satın almayı düşünenler işlemlerini 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek seçimler öncesinde yapmayı planlıyor. Araştırmaya katılanlar arasında ev alma planı olduğunu belirtenlerin yarısı, satın almayı planladıkları evin ödemesini kredi desteği ile yapmak istiyor.  

Ayda 80 milyon sayfa görüntülenme sayısı ve 20 milyon ziyaretçisi ile emlak seri ilan sektörünün öncü platformu Emlakjet, 400 bine ulaşan satılık ve kiralık emlak ilanından oluşan bir veri tabanında gerçekleşen hareketler doğrultusunda hazırladığı mart ayı emlak verilerini yayınladı. 

Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve 10 ili etkileyen deprem felaketinin ardından Emlakjet mart ayı verilerine göre en çok konut aranan illerde önceki dönemlere göre önemli değişimler tespit edildi. Şubat ayında konut arama hacimleri değerlendirildiğinde Kayseri en çok aranan il olmuştu. Mart ayı verilerine göre ise yüzde 800’e yakın artışla Diyarbakır en çok konut aranan il oldu. Diyarbakır’ı konut arayışındaki yüzde 700’e yakın artışla Ankara ve yüzde 600’e yakın artışla Adana ve Gaziantep takip etti. En çok arama yapılan üçüncü il olan Adana kiralık konut aylık fiyat değişiminde gözlemlenen artışın yanı sıra satılık arsa aylık fiyat değişimindeki önemli yükseliş ile öne çıktı. Kiralık konutlara talepte artış gözlemlenirken, konut arayanların yüzde 51’i kiralık yüzde 49’u ise satılık konut aradı. Ev tipine göre konut aramalarında deprem felaketinin ardından artan müstakil konut arayışı, konut aramaları içerisinde mart ayında yüzde 960 artış ile devam etti.

TÜİK verilerine göre Türkiye genelinde konut satışları mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21,4 azalarak 105 bin 476 olurken, ipotekli konut satışları mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,5 azalış göstererek 25 bin 262 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 24 olarak gerçekleşti. Bununla birlikte Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14,2 azalarak 32 bin 899 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 31,2 oldu. 

Araştırma verilerini değerlendiren Emlakjet CEO’su Tolga İdikat, “2023 yılının ilk çeyreğinde, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre konut satışları yüzde 21 azaldı. Mart ayında 100 bin adet bandında oldu. Emlakjet verilerine baktığımızda, mart ayında gayrimenkul aramaları içerisinde kiralık konut aramalarının geçtiğimiz dönemlere göre artarak yüzde 51, satılık konut aramalarının ise geçtiğimiz dönemlere göre azalarak yüzde 49 olduğunu görüyoruz. Artan satılık konut fiyatları ve yaşanılan deprem sonrasında kullanıcıların yönlerini satılık konutlardan kiralık konutlara yönelttiğini söyleyebiliriz. Yaşanılan deprem sonrasında kullanıcıların müstakil yaşam arayışı da devam etti. Konut aramaları içerisinde müstakil konut hacminin yüzde 900’den fazla olması talebin bir süre daha yüksek seyredeceğinin göstergesi oluyor.” dedi.

Fiyat değişimlerinde Diyarbakır ve Ankara dikkat çekiyor

Bu dört ildeki fiyat değişimlerine bakıldığında ise kiralık konut fiyat değişiminde Diyarbakır yüzde 50 artışla ilk sırada yer alırken, onu yüzde 22 artışla Adana takip etti. Satılık konut fiyat değişiminde ise Ankara yüzde 10’luk artışla birinci sırada yer aldı. Kiralık konut fiyat değişiminde ise Gaziantep yüzde 5 ve İstanbul yüzde 4’lük düşüş ile dikkat çekti. Emlakjet verilerine göre satılık arsa aylık fiyat değişiminde ise Adana yüzde 58 ve Gaziantep yüzde 33’lük artış ile öne çıktı.

Emlak aranan ilçeler bazında ise Ankara’nın Çankaya, Etimesgut ve Mamak ilçelerine yönelik aramalar ortalama yüzde 720 artış ile tüm Türkiye’deki ilçelere yönelik aramalar arasında dikkat çekerken, mart ayında yaşanan satılık konut fiyat değişiminde Ankara-Etimesgut yüzde 14, kiralık fiyat değişiminde Adana’nın Seyhan ilçesi yüzde 73 ve arsa fiyatlarındaki değişimde ise Gaziantep’in Şahinbey ilçesi yüzde 75’lik artış ile dikkat çekti. Öte yandan Konya’nın Selçuklu ilçesinde kiralık konut fiyat değişiminde yüzde 83’lük düşüş dikkat çekti. Bununla birlikte İstanbul Beylikdüzü’nde de kiralık konut fiyat değişiminde yüzde 4 ve arsa fiyat değişiminde ise yüzde 17’lik düşüş dikkatlerden kaçmadı. 

Müstakil ev trendi sürüyor

Emlakjet’in düzenli olarak gerçekleştirdiği ev tiplerine göre konut aramaları verilerinde ise, müstakil konut aramalarındaki yükseliş devam ediyor. Deprem felaketi sonrasında şubat ayında müstakil konut aramalarında yüzde 1521’lik artış gözlemlenmişti. Mart ayında da bu trend devam ederken, mart ayında müstakil konut aramaları gayrimenkul aramaları içerisinde geçen aya göre yüzde 960 arttı. Konut tipine göre aramalarda ikinci sırada ise yüzde 540’lık artış ile havuzlu konut yer alıyor.  

Konut satın almak isteyenler “kredi desteği”ne güveniyor

Emlakjet’in her ay gerçekleştirdiği özel araştırma dosyaları kapsamında mart ayında “Satılık Konutta Kullanıcıların Planları” değerlendirildi. Anket sonuçlarına göre Emlakjet kullanıcılarının yüzde 80’in ev satın almayı düşündüğünü belirtirken; satılık konut arama sebepleri arasında “yatırım” cevabı yüzde 23 ile en yüksek, “evlilik” ise yüzde 20 ile ikinci seçenek oldu. 

Konut satın almayı planlayanlar bu işlemi yüzde 62 oranında seçim öncesinde yapmayı planlarken, satın almayı planladıkları evin ödemesini ise yüzde 52 oranında “kredi desteğiyle” yapmayı planlıyor. Birikimleri ile ödemeyi planlayanların oranı yüzde 24 olurken, “mevcut evini satarak” ödemeyi planlayanlar ise yüzde 10 oranında tespit edildi. 

Emlakjet kullanıcılarının katıldığı anket sonuçlarını yorumlayan İdikat, “Gayrimenkul her dönemde güvenli bir yatırım olarak görülüyor. Bu yüzden yine satılık konut arama sebepleri arasında en yüksek oranı “yatırım” cevabında görüyoruz. Seçim döneminde belirsizlikler ve endişeler olsa da satın alma planı devam ediyor ve planı olanların yüzde 62’si seçimden önce evini almayı hedefliyor. Burada ödeme planlarındaki yüzde 52 ile en yüksek orana sahip “kredi desteği”, satın almada belirleyici olması ile dikkat çekiyor.” dedi. 

Emlakjet Prestige Plus Üyesi Buğra Özyurt yaptığı değerlendirmede, “Satılık ve kiralık konut taleplerinde artış yaşanıyor. Bunun birincil sebebinin yaşadığımız büyük depremden sonra evlerini kaybeden vatandaşların kiralık ve satılık konut talebindeki artış olduğunu söyleyebiliriz. Bunula birlikte; yaz dönemi ile turizm bölgelerinde satılık ve kiralık konutlara talebin artması, ev stoklarındaki azalış da talebi tetikliyor. Müstakil evde oturmak isteyenler yaz sezonunun da başlamasıyla yazlık bölgelere yöneliyor. Böylece konut fiyatlarında artış beklentisi oluşuyor. Seçim sonrasında belirsizlik ortamının azalması ile vatandaşların daha rahat konut/arsa satın alabilme imkanı bulunsa da seçim, konut fiyatlarını doğrudan olmasa da dolaylı olarak etkiliyor diyebiliriz. Ayrıca, deprem riski yüksek illerdeki vatandaşlar konutların depreme dayanıklılığından endişelendiği için konut dışı satışa yönelmiş durumda. Yatırım amacıyla arsa talepleri artıyor.” şeklinde konuştu.  

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

UEZ 2023'te yeni nesillere yönelik sosyal programlar ele alındı

UEZ 2023’ün “Sosyal Yatırım: Yeni Nesilleri Geleceğe Hazırlamak” oturumunda yeni nesillere, her yaştan gence, yeni mezun kitlelere yönelik “sosyal” programlar gerçekleştiren ve onları bilimden sanata, spora farklı alanlarda donatan saygın kurum ve kuruluşların neler yaptığı ve gelecek dönem planları ele alındı.

 

Moderatörlüğünü Genç Başarı Eğitim Vakfı Genel Müdürü Seçil Yıldırım Çelebi’nin üstlendiği oturuma Coca-Cola Türkiye Genel Müdürü Başak Karaca, Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran katıldı.

Seçil Yıldırım Çelebi: “Gençler için erken yaşta alınacak aksiyonlar ve sosyal yatırım çok değerli”

Genç Başarı Eğitim Vakfı Genel Müdürü Seçil Yıldırım Çelebi, “Gençler sadece istihdam olarak görülmekten ziyade sosyal alanlarda da güçlenmek istiyorlar. Gençlere bu doğrultuda yol göstermek oldukça önemli. Bugün gençlerle yapılan çalışmalara her yıl ortalama 20 bin genç dahil oluyor. Gençlere kariyer yolunu hiç düşündün mü diye sorulduğunda, bu gençlerin çok büyük bir yüzdesi, henüz ne yapacaklarını bilmiyor ve programların içine dahil olamıyorlar. İş yaşamı ile geleceklerine yön verecek programların içine girebilseler, ne olmak istediklerini keşfetmeye hemen başlıyorlar. Bir girişimcilik programına dahil olan gençlerin yüzde 85’i ‘Ben kariyer hedefimi koydum’ diyor. O yüzden, erken yaşta onlar için alınacak aksiyonlar ve gençler için sosyal yatırım çok değerli” dedi.

 

Başak Karaca: “Gençlerin anlayışı liyakat ve dirayet üzerine kurulu!”

Coca-Cola Türkiye Genel Müdürü Başak Karaca: “Yeni bir dünya düzeni temelleri atıldığında öyle bir sistem kurmalıyız ki planlar kendi kendine revize olabilmeli ve yetkinlikler sağlanabilmeli. Bu konuda gençlere büyük iş düşüyor, çünkü onlar daha farklı düşünüyorlar. Gençler küresel dünyada doğdular; hayal güçleri çok zengin ve yeniliklere hızla uyum sağlıyorlar. İş yaşam dengesinin önemli olduğunu düşünüyorlar ve şirketlerin performans beklentileri ve şirket geleceği hakkında bilgi sahibi olmak istiyorlar. Özetle gençler doğdukları sınırları kaldırmak istiyorlar. Biz yöneticilerden daha fazla yaratıcı ve yenilikçi olmamızı bekliyorlar. Stratejik disiplin artık çok daha önemli, çünkü o yolda her şey değişiyor ve o değişen yolda gittiğiniz yolu biliyorsunuz. Artık didaktik olarak her şeyi bildiğimiz bir çağda yaşamıyoruz. Önemli olan, gerçeklikle bağın koparılmaması ki dijital de bu anlamda çok önemli. Liyakat ve dirayet gençler için sadakatten daha önemli. Onların sadakat anlayışı gerçek bir dirayet ve liyakat üzerine kurulu ve ben bunu çok takdir ediyorum. Ben gençlerin bizden çok daha başarılı olacağını düşünüyorum” dedi.

 

Engin Aksoy: “Kodlama eğitimi, çocukların geleceğe güvenini 5 kat artırıyor!”

Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, “Teknolojiyi kullanarak gençlere eşit bir ortam sağlamalıyız. Kodlama eğitimi sonrasında çocuklarda geleceğe güvenin 5 kat arttığını gözlemliyoruz. Kapsayıcılık çatısı altında teknolojiyi kullanarak cinsiyet eşitliğini sağlamaya çalışıyoruz. Dünya ekonomisinde artık kadınlar da daha fazla pay alıyor. Türkiye ekonomisine baktığımızda, ülkemizin ekonomisini büyütmek istiyorsak, kadınların katılımını artırmalıyız. Bu sayede ekonominin yüzde 20 büyüyeceğini düşünüyoruz. Türkiye’de kadınları desteklemek için de teknolojiyi kullanarak okuryazarlık eğitimleri veriyoruz ve 20 ilde 15 bine yakın kadına ulaştık. Kadın çalışan sayısının az olduğu düşünülen alanlarda, teknoloji satış alanlarında, özel programlar yapıyoruz ve özellikle stajyerleri de bu alanlarda almaya çalışıyoruz. Bu programlarımız ile kadınlarımıza motivasyon sağlıyor, kendilerine güvenlerini artırıyoruz” dedi.

 

Hakan Aran: “Gençlerimize iyi imkân ve kaynakların olduğu bir gelecek bırakmalıyız!”

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, “Günümüzdeki sürdürülebilir kalkınma içerisinde odaklanmamız gereken dört ana başlık: Eğitim, hukuk, ekonomi ve kurumların yönetişimi. Eğitim, bunların içerisinde en öne çıkan konu. Eğitimin içerisindeki en büyük mesele ise eşitsizliklerin giderilmesi. Maalesef eğitime erişim fırsatı aynı değil. Güçleri birleştirerek daha fazla çocuğa ve gence dokunmamız gerekiyor. Bir araya gelerek, bizlerin anlatmasına gerek kalmadan, sonuçlarını gençlerin sergilediği bir düzen oluşturmalıyız. Bu yüzden özellikle kurumları görünmez olmaya itmemiz gerekiyor. Yaptıklarımızı onlardan etkilenen gençler anlatmalı. Gençler ifadelerin öznesi olsalar da nasıl bir gelecek kurulmalı kısmında nesneye de odaklanmalıyız. Gençlerimize iyi imkân ve kaynakların olduğu bir gelecek bırakmalıyız. Bu yüzden çevre, enerji ve kaynakların yönetilmesi de düşünülerek gençler için gelecekte var olmasını istediğimiz dünyayı daha iyi kurgulamalı ve yaratmalıyız. Gençlerin gelecekten beklentisi, umudu ve hayali olmalı. Gençlerimizin umutlarını yeşertmek, hayal kurmalarını sağlamak ve onlara rol model oluşturmak adına çalışmalar gerçekleştirmeliyiz” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İnci Akü, Japon Teknolojili Ağır Vasıta Ürünlerinin Garanti Süresini 2 Yıla Uzattı

Dünyanın enerji uzmanı İnci Akü, yük taşımacılığı yapan ağır vasıta ticari araçlarda kullanılan Formul A Taurus Heavy Duty, Maxim A Gorilla Heavy Duty ve EFB Pantera Heavy Duty serilerinin mevcut 1 yıllık garanti süresini 2 yıla uzattı.  

 

Akü sektörünün öncü şirketi İnci GS Yuasa’nın lokomotif markası İnci Akü, tüketici odaklı yaklaşımı ile müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak uygulamalar sunmaya devam ediyor. İnci Akü, üstün Japon teknolojisi ile geliştirilen İnci Akü Formul A Taurus Heavy Duty, İnci Akü Maxim A Gorilla Heavy Duty ve İnci Akü EFB Pantera Heavy Duty büyük akü serilerinin garanti sürelerini 2 yıla uzattı. 

 

İnci GS Yuasa Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü Gökçe Yılancıoğlu Tellici, yenilikçi ürünleri ile sektöre dinamizm katmaktan memnun olduklarını belirterek “Sunduğumuz tüm ürünlerde teknoloji ve inovasyonu odağımızda tutarken müşterilerimizin beklentilerini önceliğimize alıyoruz. İnci Akü olarak; Formul A Taurus Heavy Duty, Maxim A Gorilla Heavy Duty ve EFB Pantera Heavy Duty ürünlerimizi tasarlarken sürücülerin yüksek elektrik tüketicileri ve ilave donanımlara sahip de ağır vasıta araçlarda uzun çevrim ömrü ve zorlu yol şartlarında çalışan araçlarda yüksek titreşim direnci gibi aküden beklentilerini karşılamaya özen gösterdik. EVR (Extra Vibration Resistant) teknolojisine sahip yüksek performanslı akülerimizle, tüketicilerimizin güvenli bir yolculuk yapmalarını desteklemeyi amaçlıyoruz.  Bu kapsamda, ürünlerimizin 1 yıl olan garanti sürelerini 2 yıla uzattık. İnci GS Yuasa olarak bu uygulamamız ile hem tüketicilerimizin memnuniyetini sürdürmeyi hem de ağır vasıta araç segmentindeki kalitemizin ve iddiamızın altını çizmeyi hedefliyoruz.” dedi.

 

İnci Akü Formul A Taurus Heavy Duty, 2 kata kadar daha uzun ömrü* ve 10 kata kadar daha uzun süre titreşim direnci* ile en zorlu koşullara meydan okuyarak yolun başından sonuna kadar yüksek dayanıklılık vadediyor. Ağır vasıta araçların kesintisiz performans göstermesi için gereken enerjinin üretilmesini sağlayan ve maksimum gücün EVR teknolojisi ile buluştuğu Maxim A Gorilla, 2,5 kata kadar daha uzun ömrü* ile yoğun şehir trafiğinde dağıtım, taşıma ve ulaşım sağlayan araçlar için yolun başından sonuna kadar yüksek performans gösteriyor. Start-stop ve yüksek elektriksel donanıma sahip uzun yol araçları için özel olarak geliştirilen Pantera Heavy Duty, 2,5 kata kadar daha uzun ömrü* ve 60 kata kadar daha uzun süre titreşim direnci* ile ağır vasıta araç sürücülerine yolun başından sonuna kadar üstün performans ve güç sunuyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Uludağ Enerji ve Uludağ Üniversitesi Hatay İçin Birlik Oldu

Uludağ Enerji depremzedeler için geliştirdiği Hatay Yaşam ve Gelişim Kampüsü projesi için Uludağ Üniversitesi ile iş birliği protokolü imzaladı. 11 ili etkileyen depremde bölgeye hızla entegre olarak desteklerini aralıksız sürdüren Uludağ Enerji, Hatay’daki çocuk, genç ve yetişkinler için geliştirdiği projede psikolojik danışmanlık desteğini Uludağ Üniversitesi’nin yardımlarıyla sağlayacak.

6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve 11 ili etkileyen depremde bölgeye hızla entegre olarak yardımlarını bugüne kadar aralıksız sürdürmeye devam eden Uludağ Enerji, geliştirdiği Hatay Yaşam ve Gelişim Kampüsü projesi için Bursa Uludağ Üniversitesi ile iş birliği protokolü imzaladı. Hatay’daki çocuk, genç ve yetişkinlerde depremin sosyal etkilerini hafifleterek yaşama geri kazandırılmasını desteklemek için hazırlanan projede birçok atölye yer alıyor. Konteyner kentte yaşayan genç ve yetişkinler için meslek atölyelerinin yanı sıra çocuklar için oyun ve sanat atölyeleri ile psikolojik danışmanlık hizmetleri verilmesi planlanıyor. Uludağ Üniversitesi ile gerçekleştirilecek iş birliği kapsamında bölgedeki vatandaşların travmalarının azaltılması adına rehberlik ve psikolojik danışmanlık, okul öncesi eğitim ve psikolojik terapi hizmetleri üniversitenin desteğiyle sağlanacak.

“İnsana ve Topluma Hizmet Üniversitelerin Görevidir.”

İş birliği protokolünün imza toplantısında üniversitelerin 3 temel görevinden bahseden Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Saim Kılavuz, “Bu görevler; eğitim ve öğretimi sağlayarak ülkenin insan kaynağını oluşturmak, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle teknolojik kalkınmaya katlı sağlamak, insana ve topluma hizmettir. Bizler, deprem felaketinden etkilenen toplumun iyileştirilmesine ve daha sağlıklı hale gelmelerine destek olmak için bu projede Uludağ Enerji ile birlikte yer alacağız. Bu güzel ve kapsamlı çalışma için kendilerine teşekkür ediyor ve üniversitemiz adına da gurur duyuyoruz.” sözlerini kullandı.

“Ne Kadar Çok İnsan, O Kadar Başarı”

Bu dönemde birlik olmanın kritik önemine değinen Uludağ Enerji CEO’su İsmail Ergüneş, “Yaşadığımız deprem afeti bu ilkenin her bir bireyi için büyük bir imtihan oldu. Biz Uludağ Enerji olarak depremin ilk gününden itibaren bölgede yaraları sarmaya çalışıyoruz. Hem bu ülkenin vatandaşı hem de bu milletin bir ferdi olarak bu yükümlülüğün bilincindeyiz. Ben o bölgenin insanı olarak acı ve yıkımı tarif edemiyorum. Yıkılan sadece binalar değil tüm hayat oldu. Bu seferberlikte üniversitemizin yanımızda olması çok kıymetli. Alanında uzman hocalarımız akademik ve teknik deneyimleriyle projemize ivme kazandıracaktır. Bölgedeki yıkım ve tahribat göz önüne alındığında daha yapacak çok işimiz olduğunu biliyoruz. Ne kadar çok insanımıza temas edersek o kadar başardık diyebileceğiz.” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Osmangazi'den deprem bölgesinde sağlık taraması

Türkiye’yi derinden sarsan deprem felaketinin yaralarını sarmak için seferber olan kurumlardan biri olan Osmangazi Belediyesi, deprem bölgesine prefabrik konut inşaatı, aşevi ve ilaçlama temizlik hizmetlerinin yanı sıra sağlık taramasına da başladı. Osmangazi Belediyesi’nde görevli 1 doktor, 2 laborant, 1 psikolog, 1 hemşire ve 1 tıbbı sekreter ile oluşturulan geçici sağlık merkezinde depremzedelere hizmet vermeye başladı.

Osmangazi Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Dr. Sevcan Yaman ve sağlık ekibi Gaziantep’in depremden en çok etkilenen ilçelerinden biri olan İslahiye’de sağlık taramalarına başladı. Günlük ortalama 100 depremzedenin sağlık taramaları ve muayenelerini yapmayı hedefleyen sağlık ekibine vatandaşlar da ilgi gösterdi. Geçici konaklama merkezleri ve çadır kentlerde kalan çocuklar başta olmak üzere deprem mağduru vatandaşlar, genel sağlık kontrolünden geçiriliyor.

Asrın felaketinde belediye olarak ilk günden beri yardım çalışmalarına destek verdiklerini belirten Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, “Depremin ilk gününden itibaren enkaz altından hayat kurtarma ile başlayan çalışmalarımız, enkaz kaldırma, temizlik, ilaçlama, hasar tespiti, aşevi ve psikolojik destek hizmetleri ile devam etti. Bunun yanında İslahiye’de 100 hanelik Osmangazi Mahallesi kurma çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Belediyemizin uzman sağlık ekibi de deprem bölgesinde sağlık taraması gerçekleştiriyor. Depremzede vatandaşlarımızın saralarını sarmak için ihtiyaca göre çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Harran Üniversitesi Hastanesi Gün Geçtikçe Kadrosunu Güçlendiriyor

Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Tahir Güllüoğlu atandığı günden beri Üniversite Hastanesi’nde kapanan bölümlerin açılması ve ayrılan doktorların geri gelmesi için çalışmalar başlatmıştı.

Rektör Prof. Dr. Mehmet Tahir Güllüoğlu, geçtiğimiz bir ay içerisinde göreve başlayan doktorlara ilave olarak Sağlık Bakanlığının münhal kadrosunda yer alan üç uzman doktorun üniversite hastanesine geleceğinin müjdesini verdi.

Harran Üniversitesi Hastanesi’ne Sağlık Bakanlığınca doktorların ataması yapıldı

Rektör Güllüoğlu’nun başlatmış olduğu çalışmalar ve yapılan görüşmeler neticesinde alanlarında uzman 3 doktor, üniversite hastanesinde göreve başladılar.

Geçtiğimiz hafta içerisinde Şanlıurfa’ya gelen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen Rektör Prof. Dr. Mehmet Tahir Güllüoğlu, Harran Üniversitesi ile ilgili sorun ve sıkıntıları kendilerine arz etmişti.

Prof. Dr. Mehmet Tahir Güllüoğlu sonraki günlerde ise, Adalet Bakanı ve Şanlıurfa Milletvekili Adayı Bekir Bozdağ, Pekin Eski Büyükelçisi ve Şanlıurfa Milletvekili Adayı Abdülkadir Emin Önen ve Harran Üniversitesi Hastanesi Radyoloji Anabilim Dalı Başkanlığından ayrılarak Şanlıurfa Milletvekili Adayı olan Abdurrahim Dusak ile Üniversite Hastanesi hakkında görüşmeler gerçekleştirmişti.

Rektör Güllüoğlu’nun bu görüşmeleri sonuçlarını verdi. Harran Üniversitesi Hastanesi’ne Nefroloji, Yetişkin Yoğun Bakım ve Çocuk Yoğun Bakım bölümlerinde uzman doktorların atamaları gerçekleşti.

Harran Üniversitesi Hastanesine yapılan atamalar, Şanlıurfa’da vatandaşlar tarafından sevinçle karşılandı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Her Bel Ağrısı Fıtık Değildir

Bel ağrıları; herkes tarafından hayatın bir bölümünde hissedilen ağrılar arasındadır. Bel ağrısının en önemli nedenleri genellikle ağır kaldırma, yanlış duruş, kas zayıflığı gibi nedenlerden oluşur. 

Hayatı olumsuz yönde etkileyen bu ağrılarda ilk akla gelen bel fıtığı şüphesidir ve hastalar genellikle ameliyat korkusu nedeniyle erken dönem de doktora gitmeyerek ağrının daha da şiddetlenmesine neden olabilmektedir. Her ağrı bel fıtığını işaret etmez, erken dönemde ağrıların önüne geçmek doğru tanı ve tedavi ile mümkündür.

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Yiğit Kültür bel ağrısı yöntemleri hakkında bilgiler verirken, her bel ağrısının bel fıtığını işaret etmediğini tanı ve tedaviler ile ağrıların önüne geçilebileceğini söyledi. 

Bel ağrısının en sık sebebi nedir ve tedavi sürecinde nasıl ilerlenir?

Bel ağrısı toplumda acil servise başvuru nedenlerinin başında gelmektedir. Bu başvuruların büyük çoğunluğu mekanik ağrı karakterindedir ve altta yatan problemli bir durum yoktur. Mekanik ağrıların sebebi çoğunlukla omurga etrafındaki kas, ligaman ve bağların gerilmesi sonrasında oluşan yangı, enflamasyon ve ödemdir. Çeşitli travmalar, ağır yük kaldırma, fazla kilo, sigara kullanımı, hareketsizlik veya aşırı aktivite predispozan faktörlerdir. Çoğunlukla birkaç gün içinde ağrı azalmaya başlar ve en geç birkaç hafta içinde ağrı tamamen kaybolmaktadır. Bu durumlarda yatak istirahati çok fazla önerilmez çünkü ağrıya sebep olan sitokinlerin kan dolaşımı ile spontan olarak vücuttan uzaklaştırılması için standart bir aktivitenin devamı teşvik edilir. Uzun süreli korse kullanımı adele zayıflamasına sebep olabileceği için korsenin yaklaşık 1 hafta kullanımı genelde önerilir. Bu süreçte ağrının kontrolü için uygun topikal veya oral non-steroid ilaçlar yardımcı olabilir. 

Hangi durumlarda bel ağrısı problem yaratabilir ve ileri tetkik/tedavi edilmesi gerekir?

Bazı durumlarda bel ağrısının kaynağı sadece kas/adele/tendon gerilmesi-zedelenmesi olmayıp altta yatan ve incelenmesi gereken durumlar olabilir. Eğer kişinin ağrısı 4-5 haftadan uzun sürüyorsa, ağrının şiddeti azalma eğilimi göstermiyorsa, bel ağrısı kalçadan bacaklara vuruyorsa veya uyluk ile bacağın herhangi bir bölgesinde ağrı/uyuşma/karıncalanma eşlik ediyorsa, sistemik ateş varsa, idrar ve dışkı yapmada veya tutmada problemler oluyorsa, yakın ağır kaldırma, yanlış omurga cerrahı tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Her bel fıtığı ameliyat gerektirir mi? Ameliyat gerektiren bel fıtığı nasıl bir karakterdedir?

Yapılan bir çok çalışmada hiçbir şekilde bel ağrısı şikayeti olmayan hastalarda dahi çekilen emar (MR) görüntülerinde çok kez bel fıtığı tespit edildiği görülmüştür. Tabi ki de bu tarz fıtıklara yaklaşımda ameliyat ile tedavi gündeme gelmemektedir. Önemli olan mevcut fıtıkta problemli veya problem yaratmayan fıtık ayrımının yapılmasıdır. Eğer bel fıtığının kişide yarattığı ağrıda zamanla belirgin derece azalma yok ise, bel ağrısına eşlik eden bir kalça/uyluk/bacak ağrısı var ise, bacaklarda güç kaybı var ise ve kişinin ağrısı şiddetli ise mutlaka tetkik edilmeli, gerekli tanı-tedavi planlamaları yapılmalıdır. Birçok durumun tedavide aciliyet gerektirebileceği dikkate alınarak erken müdahale önem kazanabilmektedir.

Kanal daralması ve bel kayması nedir? Tanı ve tedavi süreci nasıldır?

Orta-ileri yaştaki hastalarda görülen kanal daralması ve bel kayması problemleri çoğunlukla omurganın dejeneratif (kireçlenme) süreçleri sonrasında meydana gelmektedir. Bu problemler çoğunlukla her iki omur arasındaki “intervertebral disk” yapılarındaki uzun vadede meydana gelen sıvı ve yükseklik kaybı sonrasında problemin omurların diğer bölgelerine yayılması sonrasında ilerleyici bir kısır döngüye sebep olarak kişinin günlük aktivitelerini, yaşamsal faaliyetlerini ve konforunu oldukça etkileyebilecek durumlara sebep olabilmektedir. Kanal daralması ve bel kaymasının yarattığı ağrı ve nörolojik durumlar sebebiyle kişinin günlük yürüme mesafesi azalabilmekte, hareket halindeyken olan ağrılar kişiyi oldukça rahatsız edebilmektedir. Her hastada mevcut problemin durumuna göre oluşan şikayet tablosu genellikle farklı ve kişiye özel olmaktadır. 

Omurga-bel problemlerinin değerlendirmesinde ilk aşamada muayene oldukça önem arz etmektedir. Bazı durumlarda kalça-diz gibi komşu eklemlerdeki problemler bel problemleri ile karışabilmekte iken detaylı bir fizik muayene ile bunun ayrımına tecrübeli bir hekim tarafından rahatlıkla varılabilmektedir. Sonrasında rahatsızlığın durumuna göre röntgen-dinamik röntgen- MR- tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinden faydalanılmaktadır. Ayrıca her hastada bu tetkiklerin uygulanma yöntemleri farklı olup hekimin radyoloji uzmanı ve teknisyenini bu konuda yönlendirmesi önemlidir. Omurgadan çıkan sinirlerde mevcut rahatsızlıktan kaynaklı bir bası varlığını tespit ve dökümante edebilmek amacıyla omurga problemlerinde yetkin bir Nöroloji uzmanı tarafından yapılacak EMG birçok durumda hekimin mevcut problemin kaynağına detaylı bir şekilde ulaşabilmesine yardımcı olabilmektedir. 

Her kanal daralması ve bel kayması ameliyat gerektirir mi? İleri yaşlı hastalarda bu problemlere yönelik cerrahi uygulanabilir mi?

Her kanal daralması ve bel kayması problemi cerrahi gerektirmemektedir. Birçok durumda cerrahi dışı yöntemlerden faydalanılabilmektedir. Bu tedaviler kilo verme, egzersiz, fizik tedavi ve görüntüleme yöntemleri eşliğinde omurgaya enjeksiyon uygulamalarını içermektedir. Ayrıca ameliyat gerektiren bazı durumlar “acil” kabul edilmekte ve uygulanmakta bazı durumlar ise ”görece acil” yani ilerleyen zamanda gelişebilecek nörolojik problemleri engellemek amacıyla mümkün olan en erken ve uygun zamanda cerrahinin planlanması şeklinde olup, bazı durumlarda da kişinin hayat kalitesini arttırmak, ağrılarını kontrol altına almak ve günlük aktivitesini daha iyi bir seviyeye ulaştırmak için cerrahi tedavi seçilmektedir. 

Omurga cerrahisi ameliyatlarının bu konuda yetkin bir ekip ile yapılmasında fayda vardır. Anestezi ekibi, nöromonitorizasyon ekibi, ameliyat hemşire ve personelleri ameliyatın birçok aşamasında önemli görevlere sahiptir. İleri yaştaki hastaların da ameliyatları omurga cerrahisinde tecrübeli bir anestezi ekibinin desteğiyle ve ameliyat sonrası ilk akşam gözlem altında tutulabilmek amacıyla tam kapsamlı yoğun bakım ünitesinin mevcudiyetiyle mümkün olabilmektedir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı