Aylık arşivler: Nisan 2023

Dünyanın tarım ambarı gıda güvenliği için çalışıyor

Türkiye’nin organik ürün ihracatının yüzde 75’ini gerçekleştiren sürdürülebilirlikte öncü Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 7 Tarım Birliği, gıda güvenliği ve pestisitlerle ilgili çalışmalarına bir yenisini daha ekledi.

Saruhanlı ve Sarıgöl İlçesi Bağ Alanlarında Salkım Güvesi Zararlısına Karşı Biyoteknik Mücadele Yönteminin Uygulanması Projesi imza töreni gerçekleştirildi.

İhracatçı yılın 365 günü sahada üreticiyle bir arada

Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, “2 milyon 16 bin lira bütçeye sahip proje 4 bin 200 dekar alanda uygulanacaktır. Bu proje ile Salkım Güvesi mücadelesinde kimyasal tarım ilaçlarına gerek kalmadan, çevre dostu çiftleşmeyi engelleme metodunu uygulayarak aktif madde sayısını azaltmak ve gerek duyulmadıkça tarım ilacı kullanımını önlemek hedeflenmiştir. EİB ile gerçekleştirdiğimiz projelerle ihracatçılar ve üreticilerimiz ortak noktada buluşuyor. İhracatçı ve üreticinin kopukluğu giderilmiş oluyor. EİB ile uzun yıllardır iş birliği içindeyiz. Tüm Birlik Başkanlarımıza, Yönetim Kurulu üyelerimize, ihracatçılarımıza teşekkür ediyorum. Sahada yılın 365 günü bizimle bir aradalar. Bu özveri ve yakınlık sahada işimizi kolay kılıyor.” dedi.

Kaliteli ürün katma değeri de beraberinde getiriyor 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Türkiye 2022 yılında yüzde 15 artışla 34, 2 milyar dolarlık tarım ürünleri ihraç ederken, Ege İhracatçı Birlikleri yüzde 17 artışla 6 milyar 727 milyon dolarlık ihracatla Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatının yüzde 19’unu tek başına gerçekleştirerek Türkiye şampiyonu oldu. 10 milyar dolara ulaşmak için İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Üretimde devlet teşviklerine, tüm paydaşlarla iş birliğine ihtiyacımız var. Kaliteli ürün katma değeri de beraberinde getiriyor. Ürünlerimizin kalitesini, katma değerini, müşteri memnuniyetini artırmak, şeffaflık, izlenebilirlik için tarım ve dijitalleşmeyi birleştirip bütün paydaşlarımızla ülke menfaatlerini korumalıyız. En büyük ihraç pazarımız Avrupa Birliği’nde konumumuzu korumak, sürdürülebilir ve çevreci üretim yapabilmek için bu ekosistemi tüm sektörlerimizde kuruyoruz. Sürdürülebilir ihracat bu şekilde sağlanır. İl Tarım ve Orman Müdürlüklerimizin, üreticilerimizin gayreti bizi daha çok teşvik ediyor. Böylelikle hem müstahsil hem ihracatçı hem ülkemiz kazanıyor.” diye konuştu.

Ürünlerimizin katma değeri ne kadar yüksek olursa o kadar talep görüyor

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Türkiye’de tarım ürünleri ihracatında Ege Bölgesi lider konumda. Tarım ürünleri ihracatımız son 1 yıllık dönemde 7 milyar 98 milyon dolara ulaştı. Türkiye 34, 5 milyar dolar ihracat yaparken, Egeli ihracatçılarımız Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatının yüzde 21’ine imza attı. İhracat artışımızda organik ve katma değerli ürünlerin rolü büyük. Son 5 senedir kalıntı ile mücadele, gıda kayıpları ve eğitim faaliyetleri üzerine birçok proje gerçekleştirdik. Üreticilerimizin emeğini katma değerini yükseltmek bizim görevimiz. Ürünlerimizin katma değeri ne kadar yüksek olursa o kadar talep görüyor. Omuz omuza vererek tedarik zincirinin bütün aşamalarında istihdam yaratıyoruz.” yorumunda bulundu.

Organik üretim ilk kuru meyve sektörümüzde başladı

Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Türkiye’nin Ege sayesinde organik sektöründe 35 yıllık büyük bir deneyimi var. Ege’nin tarıma ve gıdaya bakışı tamamen sürdürülebilirlik üzerine kurulu. Organik üretim ilk kuru meyve sektörümüzde başladı. Kuru meyvede dünya lideri olmamızın nedeni 30-40 yıldır üniversitelerimizde, araştırma enstitülerimizle, ihracatçılarımızla, üreticilerimizle hep birlikte oluşturduğumuz altyapıdan kaynaklanıyor. Türkiye’deki sürdürülebilirlik ve organik tarımda koordinasyonu EİB yönetiyor. Bütün paydaşlarımızla işbirliği ile organik ihracatımızı 1 milyar dolara yükselteceğiz.” dedi.

Tarım ürünleri arasında en çok ihraç edilen üzüm ve mamulleri ihracatında hedef 1 milyar dolar 

Çekirdeksiz kuru üzüm, taze üzüm, şarap, pekmez, asma yaprağı, şıra, üzüm suyu ile yaklaşık 750 milyon dolar döviz getirisi sağlayan üzüm ve mamulleri ihracatının ortak projelerle 1 milyar dolara çıkması hedefleniyor.

İmza törenine Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Cengiz Balık, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Sadık Demircan katıldı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

QNB Finansbank 2023 yılının ilk çeyreğinde de Türkiye ekonomisinin büyümesine katkısını sürdürdü

Orta Doğu ve Afrika bölgesinin lider finansal kuruluşu ve Katar’ın en büyük bankası Qatar National Bank Q.P.S.C.’nin Türkiye’deki iştiraki QNB Finansbank, 2023 yılının ilk üç aylık dönemine ilişkin mali tablolarını açıkladı. QNB Finansbank Genel Müdürü Ömür Tan, banka olarak yılın ilk çeyreğinde öncelikle deprem bölgesindeki yaraların sarılması için çalıştıklarını ve destek verdiklerini söyledi. Tan, QNB Finansbank’ın önümüzdeki dönemde de  reel sektörün güçlenmesi için desteklerine devam edeceklerini  sözlerine ekledi. 

Ömür Tan, şu bilgileri verdi; “Banka olarak biz de yalnızca finansçılarımız için değil tüm depremzedeler için büyük bir yardım çalışması yürüttük. Bölgeye hızla malzeme gönderdik.  Çadırkent ve konteynerlerde kalan depremzede vatandaşlarımıza destek olmaya devam ediyoruz. Bölgede özellikle Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Malatya gibi depremden en çok etkilenen şehirlerde bankacılık hizmetlerini kesintisiz sunmak amacıyla  çalışmalarımızı hızlandırarak konteyner banka şubelerimizi devreye aldık. Banka olarak 3 yıl önce başlattığımız, şubelerimizin depreme dayanıklılığını kontrol ettiğimiz proje sayesinde, deprem bölgesindeki 50 şubemizde can kaybına neden olacak bir yıkım meydana gelmedi. 

Bankacılık; deprem bölgesindeki yaşamın, ticaretin, sosyal hayatın sürmesi için çok önemli bir sorumluluğu bize yüklüyor. Deprem bölgesindeki müşterilerimizin tüketici kredisi ve kredi kartı borçlarını faizsiz olarak erteledik. QNB Finansbank olarak depremzedeler için 350 milyon TL tutarında bir destek fonu ayırdık. Bu kapsamda AFAD’a deprem bölgesinin yeniden yapılanmasına destek vermek üzere 300 milyon TL nakdi bağış yaparken, 50 milyon TL’lik kısmını da depremden etkilenen çocuklarımız ve gençlerimiz için ayırdık. Bu fonun 36 milyon TL’sini çocuklarımızın eğitimlerini kesintisiz sürdürebilmeleri için bursa dönüştürdük. Oluşturduğumuz ‘QNB Finansbank Minik Eller Büyük Hayaller Eğitim Bursu’ ile Türk Eğitim Vakfı ve Türk Eğitim Derneği aracılığı ile depremzede 350 öğrenciye tüm eğitim hayatları boyunca desteği sağlanacak.”

Tan, sözlerine şöyle devam etti: “QNB Finansbank olarak doğru stratejiler belirleyerek karlılığımızı sürdürmeye devam ettik. Türk ekonomisine katkımızı 2023 yılının ilk çeyreğinde de hız kesmeden devam ettirdik. 31 Mart 2023 itibarıyla, net krediler 2022 yıl sonuna kıyasla özel bankalar ortalamasının üzerinde bir büyüme kaydederek yüzde 9 artışla 377 milyar 449 milyon TL’ye ulaşırken, aktif toplamı aynı dönemde yüzde 6 artışla 638 milyar 294 milyon TL’ye ulaştı. 31 Mart 2023 itibarıyla, müşteri mevduatı 2022 yıl sonuna kıyasla yüzde 10 büyüme kaydederek 421 milyar 793 milyon TL’ye yükseldi, 2022 yılı sonunda yüzde 60 seviyesinin üzerinde olan TL mevduatın toplam mevduat içindeki payı, 2023 yılının ilk üç aylık döneminin sonunda da yüzde 60 seviyesinin üzerinde gerçekleşti.  2023 yılının ilk üç aylık döneminde, net dönem kârımız  ise 6 milyar 633 milyon TL seviyesinde gerçekleşti.“

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

MUHAMMET YAKUT’UN ARKASINDAKİ SİYASİLER KİMLER? SEYHAN SOYLU BOMBAYI PATLATTI.

Seçime 16 gün kala siyaset sahnesinde sözler çatallaşıyor… Siyasiler, ittifaklar, rakipleriyle ilgili her detayı deşifre ederken, “bel altı” tabir edilen yöntemler de gündeme geliyor.

Sedat Peker’le başlayan, Cumhur İttifakının önemli isimlerine uzanan, bazı bürokratları töhmet altına bırakan açıklamalar silsilesinde bu kez Muhammet Yakut’un sözleri de taraf bulmaya çalıştı. İçinde gazetecilerin, köşe yazarlarının bulunduğu tartışmacılar 9. Videosunu yayınlayan Muhammet Yakut’un, henüz delille sabitlenmemiş iddialarını masaya yatırıyorlar.

Aktivist gazeteci Seyhan Soylu’nun da dâhil olduğu bu siyasi polemiklerde iddiacı Muhammet Yakut’u bu açıklamaya zorlayan sebepleri ya da kişileri tespit etme konusunda büyük bir yarış başladı. Önce Seyhan Soylu’nun işaret ettiği ardından gazeteci Serdar Akinan’ın desteklediği tespit, İstanbul savcılığı tarafından incelemeye değer bulunduğu için gazeteci Can Tanrıyar iki gün önce gözaltına alındı. İddia makamının ilk duruşmaya sunduğu iddialar ise bir medya figürü için ağırdı… Can Tanrıyar Muhammet Yakut’a bilgi belge sızdırmak göndermek bu yayınlara azmettirmekle iddiasıyla suçlanıyordu…  Seyhan Soylu paylaştığı videolarda Muhammet Yakut’a Can Tanrıyar’ın dolduruşuna geldiğini söylemesi de medyada haber olmuştu.  Aktivist gazeteci Seyhan Soylu Muhammet Yakut’un arkasında sadece can Tanrıyar’ın dışında başka kişilerin olduğu iddiasını sürdürürken bu kez siyaset ayağına değinerek bazılarını zımmen bazılarını da direkt adını söyleyerek siyasi yarışın başka bir yüzünü ortaya koydu… Seyhan Soylu’nun muhalefetten biri HDP li diğer ikisi CHP li olan  üç milletvekiliyle ilgili açıklaması siyasette yeni bir tartışmayı ateşleyecek… Sezgin Tanrıkulu ve Gürsel Tekin’in adının geçtiği bu görüşme iddiası siyasi tartışma programlarında büyük yankı yapacak…

İşte Seyhan Soylu’nun olay olan o paylaşımı açıklamaları…

 

‼️ OPERASYON HABERLERİN ARDINDAKİ SİYASET AYAĞINDA KİMLER VAR? 

CAN TANRIYAR MUHAMMED YAKUT İLİŞKİSİNİ ORTAYA KOYDUK

PEKİ, İKİLİNİN ARDINDAKİ SİYASETÇİLER KİM?

 

– Şimdi hadi canım yok ya! Pes doğrusu #cantanrıyar nasıl bir adammış dediğinizi duyar gibiyim

 

– 5 gün önce size #muhammetyakut  ‘u Can dolduruyor “Yaktın Adamı Can “ diyerek Muhammet’e belge,döküman adı altında iftiralar silsilesinin servisini Can yapıyor, bunlar tehlikeli oyunlar, devlet makamlarını küçük düşürücü sözler sarf edilirse bu durum hükümetin değil, önce milletin sonra devletin sorumluluğun da bunu yapmanız doğru değil büyük suç işliyorsunuz “ dedim.

 

Can’ın perde arkası olduğu, Muhammet Yakut ile organik bağı olduğu hem devletin kolluk görevlilerinin hemde soruşturmayı üstlenen savcılarımız tarafından tapılan tahkikatlar sonucu ortaya çıktı.

 

5 gün önce yanlış yoldasın Can bak gözaltına alınırsın devlet hesap sorar dedim.

Dediğim 4 gün sonra çıktı.

#CanTanrıyar gözaltına alındı.

Gözaltı süresi uzatılmazsa Yarın adliyeye saat 13:30 siralarında getirilir.

 

Can Tutuklanır mı?

 

Ben Savcı da değilim, Hâkim de.

Her #milliyetçi ,#vatansever #ulusalcı biri olarak bu durumdan rahatsız oldum.

 

Gerekli şikâyet ve ihbarlarda bulundum.

Bu ülke hepimizin.

#Laz, #Abaz ,#Kürt #Türk gibi bende #arnavut olarak Türkiye’nin önemli #devlet kurumlarını ve o makamlarda vatandaşın hizmetkârlığına soyunmuş bürokratlar, siyasetçiler, iş dünyasındaki muteber iş adamlarının Tanrıyar ‘ın kişisel ticari davasına alet olacak makamlar değildi bu makamlar.

 

– Resmen Halkı kin ve düşmanlığa sevk edecek, iftira ve karalama kampanyalarından ibaret haberlerden ibaretti.

 

– Her T.C vatandaşı, sorumlu bir gazeteci olarak bu durumdan rahatsız oldum

 

– Ve Can’ıda Muhammet’ide uyardım

 

– Muhammet beni görüntülü aradı konuştuk.

( Yayınlamayacağımın sözünü verdim. Yayınlamıyorum. )

– Görüşmemizde de aynı bu bağlamda sözleri kendisine ilettim

 

– Canın dolmuşuna biniyor Devleti hedef alma kardeşim “dedim

 

– Peki bu olayın siyasi kanadı varmıydı?

 

– Vardı

 

– #chp ‘li 2 #milletvekili ve bir #hdp vekil birde bağımsız

 

– Can’nın amacı aldığı paraları geri ödemesin diye Devleti ve Etdoğan’ı hedef aldılar

Yaktın Can Muhammed’i

 

LİNKLERi:   https://youtu.be/6G9G5tNkrNY

Wetransfer: https://we.tl/t-UOFKBOmrqb

Kalça Ağrısının 3 Önemli Nedeni!

Kalçada oluşan ağrı, hemen hepimizin hayatımız boyunca bir kez de olsa yaşadığı bir sorun. Ağrı oturup kalkarken, merdiven inip çıkarken, eğilirken ve spor yaparken genellikle daha yoğun hissediliyor. Sorun ilerledikçe gece uykudan uyandıracak şiddete de ulaşabiliyor. Kalça ağrısı sıklıkla egzersizleri hatalı uygulamak ya da ani hareket etmek gibi nedenlerden kaynaklanıyor ve birkaç günde kendiliğinden geçiyor. Ancak bazen önemli sağlık sorunlarının habercisi de olabiliyor. Ağrıya yol açan hastalıklara erken tanı konulması, ilerleyen süreçlerde ortaya çıkabilecek ciddi problemlerin önlenmesinde ve tedavi  başarısında kilit rol üstleniyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tuncay, bu nedenle kalça ağrısının asla ihmal edilmemesi gerektiğine dikkat çekerek, “Günümüzde geliştirilen teknikler ve edinilen tecrübeler sayesinde kalça ağrısına neden olan hastalıklar başarıyla tedavi edilebiliyor, bu sayede hastalar günlük yaşantılarına sorunsuz devam edebiliyorlar. Tedavinin başarısında ise hastalığa erken müdahale edilmesi çok önemli. Dolayısıyla ağrı birkaç gün içinde kendiliğinden veya basit ağrı kesici kullanımına rağmen kaybolmazsa zaman kaybetmeden hekime başvurulmalı” diyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tuncay, kalça ağrısına en sık yol açan 3 hastalığı anlattı; önemli uyarılarda bulundu. 

 

KALÇA KİREÇLENMESİ

Halk arasında ‘kalça kireçlenmesi’ olarak bilinen osteoartroz, kalça eklemini oluşturan kıkırdağın çeşitli nedenlerle aşınması ve alttaki kemiklerin deforme olmasıyla karakterize bir hastalık. Kalça kireçlenmesi belirtileri arasında hastayı en çok rahatsız eden durum kasık ve/veya kalça çevresinde   gelişen ağrı oluyor. Başlangıçta sadece belirli bir mesafe yürürken, araca binerken ya  da merdiven çıkarken var olan ağrı zamanla istirahat halindeyken de gelişebiliyor, kişiyi uyku sırasında uykudan uyandıracak şiddete ulaşabiliyor. Gündelik hayatta giderek artan hareket kısıtlılığına yol açması nedeniyle hasta merdiven çıkma, ayakkabı ve çorap giyme gibi ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelebiliyor. 

Nasıl tedavi ediliyor?

Kalça kireçlenmesi tedavisi konservatif (ameliyatsız) ve cerrahi olarak iki ana gruptan oluşuyor. İlaç ve fizik tedaviyi kapsayan konservatif yöntemler ağrıyı azaltmayı, cerrahi aşamaya kadar hareket açıklığını ve kas gücünü korumayı amaçlıyor. Cerrahi tedaviler de kemiği yeniden şekillendirici yöntemler olan kalça artroskopisi, osteotomi ve artroplasti (kalça protezi) şeklinde gruplara ayrılıyor. 

Kalça Protezi: Kalça kireçlenmesi tedavisinde uygulanan ve yüzyılın cerrahisi olarak ifade edilen kalça protezi ameliyatında yüzde 90’ların üzerinde başarılı sonuçlar elde ediliyor. Total kalça protezi, kalça ekleminin kireçlenmesi nedeniyle hasar görmüş eklemi yapay bir eklemle değiştirmek için uygulanan ameliyat yöntemine deniyor. Prof. Dr. İbrahim Tuncay, protez ameliyatları doğru yapıldığı takdirde, protezin hastada uzun yıllar şikayet oluşturmayan doğal bir eklem gibi işlev gördüğünü belirterek, “Günümüzde herhangi bir komplikasyon gelişmemiş hastalarda, kaliteli ve uygun protezler 20 yıldan fazla, hatta 30’lu yıllara kadar dayanabiliyor. Yumuşak doku iyileşme süreci olan ortalama 6 haftalık süreç sonunda çoğu hasta desteksiz ve hemen hemen hiç kısıtlamasız normal hayatlarına dönebiliyorlar” diyor. 

Son yıllarda başarıyla uygulanan robotik cerrahi de bu sürece çok önemli katkılar sağlıyor. Robotik cerrahinin en önemli özelliği; ameliyattan önce bilgisayar ortamında tasarlanması sayesinde kemik kesilerinin minimal hatayla yapılmasına ve protezlerin bölgeye ideal şekilde yerleşmelerine imkan sağlaması. Bu etkileri sayesinde normalde nadir de olsa kalçanın çıkması ve damar ile sinir lezyonu gibi erken dönem komplikasyonları minimal düzeye iniyor. Ayrıca protezin ideal pozisyonda yerleştirilmesi sayesinde homojen yük dağılımıyla protez aşınmaları ve gevşemeleri daha geç ortaya çıkıyor, böylece protez daha uzun ömürlü oluyor. Son yıllarda popülaritesi gittikçe artan robotik protez cerrahisinin de mükemmeliyetin beklendiği günümüzde, yakın zamanda, artroplastide olmazsa olmaz noktaya ulaşacağı öngörülüyor.

 

KALÇADA OSTEONEKROZ 

Vücudumuzda tüm organlar gibi kemik dokuları da kanla besleniyorlar. Yeterli miktarda kan ulaşmadığı durumlarda kemiğe ait doku ve hücreleri ölüyor, bunun sonucunda kemikte çökmeler oluşuyor. Bu dokunun ölmesi avasküler nekroz veya osteonekroz olarak adlandırılıyor. Uyluk kemiği (femur) başının gücünü kaybetmesi ve zamanla çökmesi kendini kalça çevresinde oluşan ‘ağrı’ ile belli ediyor. Ağrının en belirgin özelliği, kalça hareketleriyle artması ve bacak önünden dize doğru yayılması oluyor. Çökme nedeniyle kişide topallama sorunu baş gösterirken, ilerleyen dönemde gelişebilen kireçlenmeler eklem hareketlerinde ciddi kısıtlamaya neden olabiliyor. 

Nasıl tedavi ediliyor?

Kemiklerde çökme oluşmadan gerekli müdahalenin yapılması durumunda tedavinin başarı oranı artıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tuncay, tedavinin tamamen hasarlanmış alanın güncel durumuna göre planlandığını ifade ederek, “Tedavideki asıl amaç eklem yüzeyindeki çökmeye engel olabilmek. Erken dönemde tespit edildiğinde genellikle kan sulandırıcı gibi ilaç tedavileri, hiperbarik oksijen tedavisi ve fizik tedavi desteğiyle sorun çözülüyor. Bu yöntemlerden sonuç alınamazsa ve yapılan radyolojik değerlendirmelerde eklemde çökme veya öncesi bulgular varsa, cerrahi yöntemlere başvuruluyor” diyor. Tam çökme öncesi tabloda ‘core dekompresyon’ olarak adlandırılan operasyon yapılıyor. Bu operasyonda amaç uyluk kemiğinin başındaki beslenmeyi önleyen basıncı azaltmak, böylelikle başın tekrar kanlanmasını  sağlamak. Operasyona PRP, kemik iliği ve kök hücre gibi hücresel tedavi uygulamaları da eklenebiliyor. Bu tedavilerden fayda görmeyen hastalarda osteotomi denilen ve kemiğin yük binme alanını değiştiren operasyonlar uygulanabiliyor. Çökme gerçekleştiğinde ise tek seçenek olan ve hasta memnuniyetinin en yüksek olduğu total kalça protezi operasyonu yapılıyor. Bu tabloda hem erken dönemde minimal komplikasyon riskiyle ağrının tamamen ortadan kalkması gibi faydalar sunan hem de özellikle genç hastalarda görülen bu patolojide kullanılacak protezin ömrünün uzun olmasını sağlayan robotik uygulamalarını kullanmak önemli bir avantaj oluşturuyor. 

 

KALÇA SIKIŞMA SENDROMU (FEMOROASETABULAR IMPINGEMENT SENDROMU)

Kalça sıkışması; kalçada oluşan yapısal problemler nedeniyle, hareket sırasında, kalça eklemini oluşturan iki parçanın birbirine anormal teması sonucu ortaya çıkan bir hastalık. Hastalar genellikle pantolon giyerken, araca binerken veya bağdaş kurarken kalça çevresinde C şeklinde oluşan ağrıdan yakınıyorlar. Bu sendrom zamanında tanınmaz ve gerekli müdahale yapılmazsa eklemin geri dönüşümsüz hasarına, yani kalça kireçlenmesine neden olabiliyor. 

Nasıl tedavi ediliyor? 

Sendromun ilk dönemlerinde fizyoterapi yöntemlerinden faydalanılsa da kalça sıkışması sendromunun tedavisi cerrahi oluyor. Açık veya kapalı (artroskopik) metodlarla patolojinin her iki (uyluk başı ve kalça yuvası) tarafı yeniden şekillendiriliyor ve labrum, yani kalça ekleminin yapısında yer alan üçgen kesitli kıkırdak doku yırtıksa ve tamir edilebilecek türdeyse onarılıyor. Eğer onarılamayacak durumdaysa çıkarılıyor ya da başka bir dokuyla tekrar tamir ediliyor. Ameliyat sonrasında 4-6 hafta belirli hareketler kısıtlanıyor ve bir çift baston kullanılması öneriliyor. Ardından hasta hızlı bir şekilde normal hayata ve spora dönebiliyor. Başarılı bir operasyon sonrasında hastanın erken dönem kalça ağrıları kayboluyor ya da azalıyor ve uzun dönemde de kireçlenmeye gidiş süreci erteleniyor veya tamamen önleniyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gastroenterit yaşlı ve bağışıklığı zayıf kişilerde ağır seyredebilir

Gastrointestinal enfeksiyonların mide ve bağırsakları içeren gastrointestinal sistemi etkileyen bir grup tıbbi durum olduğunu söyleyen uzmanlar, en büyük nedeninin virüsler, bakteriler parazitler ve mantarlar olabileceğini söylüyor. Gastroenteritin karın ağrıları, bulantı, kusma ve ishal ile kendini belli ettiğini söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, hastalığın genellikle kendiliğinden geçtiğini ancak kişi yaşlıysa, immün sistemi zayıfsa ve fazla yorulmuşsa hastalığın biraz daha ağır seyredebileceğini söylüyor. Atamer, gastroenteritten korunabilmek için özellikle hijyen koşullarına dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer son dönemde gündemde olan gastroenterit hakkında bilgi verdi.

“En çok görülen gastroenterit nedeni viral olanlardır

Gastrointestinal enfeksiyonların mide ve bağırsakları içeren gastrointestinal sistemi etkileyen bir grup tıbbi durum olduğunu söyleyen Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Bunun en büyük nedeni genelde virüsler, bakteriler parazitler ve mantarlar olabilir. En çok görülen gastroenterit nedeni viral olanlardır. Viral olanlar içerisinde en çok çocuklarda rota virüsü, büyüklerde norovirüsü enfeksiyonlarına bağlı olabilir. Bunun dışında bakteriler olabilir. Nadir olarak mantarlar da gastroenterite neden olabilir.” dedi.

Karın ağrısı, bulantı, kusma ve ishal ile kendini belli eder

Gastroenterit oluşmasının en büyük nedeninin kirli gıda ve sıvı tüketilmesi olduğuna dikkat çeken Atamer, “Gastroenterite yakalanmış kişilerle yakın temas sonucunda da gastroenterit tablosu oluşabilmektedir. Gastroenterit dediğimiz durumda genelde karın ağrıları, bulantı, kusma ve ishal ile kendini belli eder.  Eğer klinik tablo ağırsa sıvı kaybına bağlı olarak da halsizlik, yorgunluk, baş dönmeleri, kas ağrıları, ateş gibi ek bulgular olabilir.” uyarısında bulundu.

Yaşlı ve bağışıklığı zayıf kişilerde ağır seyredebilir

Gastroenteritin genellikle kendiliğinden geçebilen bir hastalık olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aytaç Atamer, “Özellikle sıvı kaybı ne kadar fazla olursa şikâyet o kadar artmaktadır. Genellikle kendini sınırlayan 24-48 saat içinde giderek azalan bir durumdur. Ancak kişi yaşlıysa, immün sistemi zayıfsa, fazla yorulmuşsa ve yorgunsa hastalık biraz daha ağır seyredebilir. Genel olarak tedavisinde ishal engelleyici ilaçlar, antibiyotikler yer almakla birlikte en önemlisi ağızdan yeteri kadar sıvı almak klinik durumu ağırsa damardan sıvı tedavisi ile hastalık şikayetleri azalabilmektedir.” şeklinde konuştu.

Korunmak için hijyen koşullarına dikkat edilmeli

Gastroenteritten korunabilmek için özellikle hijyen koşullarına dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Aytaç Atamer sözlerini şöyle tamamladı:

“Temiz gıda alınmasına dikkat edilmeli, vücut direncini düşürecek durumlardan kaçınılmalı. Aşırı yorgunluk ve dikkatsizlik sonucunda hijyen koşulları yetersiz olunca da oluşabilir. Özellikle fazla gezen, fazla yerlere giden yedikleri gıdalara özen göstermeyen ve yorgunluk nedeniyle zayıflayan kişilerde daha fazla oluşmaktadır. Genellikle hastanede yatışa gerek kalmaz ancak çok ilerleyen vakalarda damarlardan sıvı vererek ilaç tedavisiyle tedavisi mümkün olan bir hastalıktır.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Erkeklerde Burun Estetiğinden Sonra Alınması Gereken 7 Önlem

Pek çok insan daha iyi hissetmek, toplumda kendine yer edinebilmek için fiziksel görünümünü değiştirmek istiyor. Burun estetiği de erkeklerde sık tercih edilen estetik operasyonlar arasında yer alıyor. Ancak burun estetiğinin yüz görüntüsünü başlı başına etkilediğinin unutulmaması gerekiyor. Kişiye göre güzelin değil, sanatsal açıdan bakılınca güzel görüntünün yakalanması ve sağlıklı bir şekilde nefes alınabilmesi büyük önem taşıyor. Memorial Antalya Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. İsmail Önder Uysal, erkeklerde burun estetiği hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı. 

 

Kadın ile erkek burun estetiği arasında farklar bulunuyor

 

Erkekler ve kadınlar arasında estetik görünüm açısından bazı farklar vardır. Erkekler genellikle ameliyat olduklarının anlaşılmasını istemez, estetik sonrasında dışarıdan bakıldığında doğuştan burunlarının şekliymiş gibi anlaşılmasını tercih eder. Kadınlardan farklı olarak erkekliğin maskülen yapısına uygun bir şekil isterler. Kadınlar daha dar, daha küçük bir burun isterken, erkekler daha iri ve daha düz inen bir burun ister. Ayrıca kadınlara göre burun uçları daha geniş ve burun kenarları daha yapılı olur. Erkekler estetik burun ameliyatı olduğunun anlaşılmasını istemedikleri için burun sırtının tam düzgün olmasındansa hafif çıkıntılı kalması tercih edilebilir. 

 

Erkeklerde de ideal yaş 22 

 

Günümüzde pek çok hasta 18 yaşını doldurur doldurmaz burun estetiği için başvurmaktadır ancak yüz kemiklerinin tamamen oturması 22 yaşı bulmaktadır. Bu nedenle erkeklerde veya kadınlarda burun estetiği ya da tüm estetik operasyonlar için 22 yaş idealdir. Ameliyat öncesinde hastanın tam olarak ne istediğinin anlaşılması, tüm açıların belirlenmesi, belirli formatlarda hazırlanması ve fotoğraflanması önemlidir. Tüm bunlar kayıt altında olmalı ve hastanın imzası alınmalıdır. 

 

Ameliyattan sonra 6 ay dikkatli olmak gerekiyor

 

Burun estetiği ameliyatından sonra kadın ve erkek hastaların dikkat etmesi gerekenler aynıdır. İlk geceden sonra hastanın 3 aylık dikkat etmesi gereken bir dönem başlar. İki hafta boyunca burun alçılarla desteklenir bu sayede oluşabilecek travmalardan korunur.  Bunun için içeriden ve dışarıdan buruna koyulan malzemelerle burun desteklenir. 6 ay kadar hastanın gözlük takmaması, güneşten korunması, yüze gelebilecek en ufak travmalardan bile korunması istenir. Burnun tamamen iyileşmesi 6 ayı bulmaktadır ve 6 aydan sonra normal hayata geçilir. 

 

Burun estetiğinden sonra bunlara dikkat edin;

  1. Crossfit ve koşu gibi yorucu aktivitelerden kaçının.
  2. Burnunuzda bandaj varken duş almak yerine banyo yapın.
  3. Burnunuzu sümkürmeyin.
  4. Kabızlığı önlemek için meyve ve sebzeler gibi yüksek lifli yiyecekler yiyin. Kabızlık, ödem yapabileceğinden ameliyat bölgesinde basınca neden olabilir.
  5. Çok gülümseme veya kahkaha atmak gibi aşırı yüz ifadelerinden kaçının.
  6. Üst dudağınızın hareketini sınırlamak için dişlerinizi nazikçe fırçalayın.
  7. Önden bağlanan giysiler giyin. Gömlek veya kazak gibi giysileri başınızın üzerine çekmeyin.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Pera Klasikleri'nden “Müzikal Portreler"

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, klasik müziğin güncel yorumcularını ağırladığı Pera Klasikleri konser serisinde bu ay, hem çağdaş Türk bestecilerin eserlerini hem de klasik batı müziğinden eserleri izleyiciyle buluşturan “Bir Nefesle Üç Yay” flütlü kuarteti konuk ediyor.

Çağ Erçağ, Anıl Acun Kıvrak, Esen Kıvrak ve Filip Kowalski’den oluşan topluluk, “Müzikal Portreler” temalı konserde Bach, Mozart, Piazzola ve Schubert eserlerini seslendirecek. 

Pera Müzesi Oryantalist Resim Koleksiyonu’ndan bir seçkiyi sanatseverlerle buluşturan Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar sergisinin yer aldığı salonda, 6 Mayıs Cumartesi akşamı 19.30’da gerçekleşecek konser, dinleyicileri tarihi ve büyülü müze atmosferinde müzikal bir yolculuğa çıkaracak.

Bir Nefesle Üç Yay
Çağ Erçağ (Viyolonsel)
Anıl Acun Kıvrak (Flüt)
Esen Kıvrak (Keman)
Filip Kowalski (Viyola)

Biletler Biletix’ten veya konser günü Pera Müzesi resepsiyonundan alınabilir. Pera Müzesi Dostları’na %50 indirim uygulanmaktadır. Yerler sınırlı ve numarasızdır. Konser arasız olup yaklaşık 1 saat sürmektedir. Etkinlik 7 yaş ve üzeri için katılımına uygundur. 7-12 yaş arasındaki dinleyiciler konsere bir yetişkinle eşliğinde katılabilir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kocaeli Güzel Sanatlar Lisesi'nden Büyük Başarı

Kartepe Belediyesi’nin desteği ile İzmir’de yapılan iki ayrı festivale katılarak başarı elde eden Kocaeli Güzel Sanatlar Lisesi “Çok Sesli Gençlik Korosu” büyük bir mutlulukla Kartepe’ye döndü.

 

 

Kartepe Belediyesi’nin desteği ile İzmir Uluslararası Çoksesli Korolar Festivali 2023 ve Mozart Akademi Polifonik Korolar Festivali’nde sahne alan Gülşah Tülek yönetimindeki Kocaeli Güzel Sanatlar Lisesi Çoksesli Gençlik Korosu, performanslarıyla herkesi etkiledi. 

 

BAŞARI ÖDÜLÜ KAZANDILAR

Kocaeli Güzel Sanatlar Lisesi, Jüride ünlü koro ve orkestra şefleri ile akademisyenlerin yer aldığı iki ayrı festivalde üstün başarı gösterdi. İzmit’li MANA grubunun albümlerinde yer verdiği “Kal” şarkısını koroya uyarlanmış haliyle seslendiren Kocaeli Güzel Sanatlar Lisesi Çocuk Korosu iki ayrı festivalde “Çalgı Eşlikli Eser” yorumlamada Başarı ödülü kazandı.

 

JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ

Sanatçı İlhan İrem’in “Boşver Arkadaş” şarkısını Gülşah Tülek’in polifonik düzenlemesi ve B.King’in “Stand By Me” şarkısını başarıyla seslendirerek Çağdaş Yapıt Yorumlamada başarı ödülünün yanı sıra Jüri Özel Ödülü kazandılar. Festivalde, ülke genelinden 90 koro katıldı.

 

KOCAMAN’A TEŞEKKÜR

Kartepe Belediye Başkanı Av.M.Mustafa Kocaman’a desteklerinden dolayı teşekkür eden Kocaeli Güzel Sanatlar Lisesi Okul Müdürü Dilek Çenteli “Öğrencilerimiz için çok önemli bir tecrübe oldu. Orada bir çok koroyu yakından gördüler. Kendilerini geliştirmede önemli bir tecrübe elde ettiler. Başkanımıza da eğitime ve gençlerimize sağladığı desteklerden ötürü çok teşekkür ediyoruz” açıklamasında bulundu.   

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İş teklifinin içinden siber saldırı çıktı

ESET araştırmacıları, Linux kullanıcılarını hedef alan yeni bir Lazarus Operasyonu olan DreamJob kampanyasını  keşfetti

ESET araştırmacıları, Kuzey Kore bağlantılı tehdit aktörü Lazarus’un DreamJob adı verilen kampanyasını keşfetti. ESET Research, Lazarus’un Linux kullanıcılarına yönelik sahte cazip iş teklifleriyle hedef aldığı kişilerin bilgisayarlarına sızmak için sosyal mühendislik tekniklerini kullandığı kampanya olan Dreamjob   kampanyasını, 3CX telefon sistemi tedarik zinciri saldırısıyla ilişkilendirdi.

ESET Research, yem olarak sahte bir HSBC iş teklifi sunan ZIP dosyasından son yüke kadar tüm zinciri yeniden oluşturmayı başardı: OpenDrive bulut depolama hesabı aracılığıyla dağıtılan SimplexTea Linux arka kapısı. Kuzey Kore bağlantılı bu büyük tehdit aktörü, operasyonun bir parçası olarak Linux kötü amaçlı yazılımını ilk kez kullanıyor. Bu yeni keşfedilen Linux kötü amaçlı yazılımıyla benzerlikler, 3CX tedarik zinciri saldırısının arkasında kötü bir üne sahip Kuzey Kore bağlantılı grubun olduğu teorisini destekliyor.

Lazarus etkinliklerini araştıran ESET araştırmacısı Peter Kálnai bu konuda şunları söyledi: “Bu keşif son 3CX tedarik zinciri saldırısının aslında Lazarus tarafından gerçekleştirildiğine dair inandırıcı kanıtlar sunuyor. Baştan beri bu durumdan şüpheleniliyor ve o zamandan beri birçok güvenlik araştırmacısı tarafından buna dikkat çekiliyordu.” 

3CX, birçok kuruluşa telefon sistemi hizmetleri sağlayan uluslararası bir VoIP yazılım geliştiricisi ve distribütörü. Web sitesine göre 3CX’in havacılık, sağlık ve konaklama dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde 600.000’den fazla müşterisi ve 12 milyon kullanıcısı var. Sistemlerini bir web tarayıcısı, mobil uygulama veya bir masaüstü uygulaması aracılığıyla kullanmak için istemci yazılımı sunuyor. Mart 2023’ün sonlarında, hem Windows hem de macOS için masaüstü uygulamasının yüklendiği tüm makinelerde, bir grup saldırganın rastgele kod indirip çalıştırmasını sağlayan kötü amaçlı kod olduğu keşfedildi. Güvenliği ihlal edilen 3CX yazılımı, bazı 3CX müşterilerine ilave olarak kötü amaçlı yazılım dağıtmak için harici tehdit aktörleri tarafından gerçekleştirilen bir tedarik zinciri saldırısında kullanıldı.

Kötü amaçlı bu kişiler bu saldırıları Aralık 2022 gibi çok önceki bir tarihte planlamışlardı. Bu, geçen yılın sonlarında 3CX ağında bir yer edindiklerini gösteriyor. Saldırının halka açıklanmasından birkaç gün önce, VirusTotal’a gizemli bir Linux indirici gönderildi. Bu indirici, Linux için yeni bir Lazarus arka kapısı olan SimplexTea’yi indirerek 3CX saldırısındaki yüklerle aynı Komuta ve Kontrol sunucusuna bağlanıyor.

Kálnai durumu şöyle açıklıyor: “Çeşitli BT altyapılarına dağıtılan bu güvenliği ihlal edilmiş yazılım, yıkıcı etkileri olabilecek her türlü yükün indirilmesine ve yürütülmesine olanak tanır. Bir tedarik zinciri saldırısının gizliliği, bu kötü amaçlı yazılım dağıtma yöntemini bir saldırgan için oldukça çekici hale getiriyor ve Lazarus bu tekniği zaten daha önce kullanmıştı. 

DreamJob Operasyonu, Lazarus’un sahte cazip iş teklifleriyle hedef aldığı kişilerin bilgisayarlarına sızmak için sosyal mühendislik tekniklerini kullandığı bir dizi kampanyanın adı. 20 Mart’ta Gürcistan’daki bir kullanıcı VirusTotal’a HSBC job offer.pdf.zip adlı bir ZIP arşivi gönderdi. Lazarus’un diğer DreamJob kampanyaları göz önüne alındığında, bu yük muhtemelen hedefe yönelik kimlik avı veya LinkedIn’deki doğrudan mesajlar aracılığıyla dağıtıldı. Arşiv tek bir dosya içeriyor: Go’da yazılmış ve HSBC job offer․pdf adlı yerel bir 64 bit Intel Linux ikili dosyası.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Klipsch Cinema 600 Soundbar ev sinema deneyimini yeniden tanımlıyor

Dünya çapında tanınan yüksek performanslı ses markası Klipsch, Dolby Audio™ teknolojisi, kablosuz subwoofer ve gelişmiş özelliklerle tasarladığı son ürünü Cinema 600 Soundbar ile olağanüstü ses performansı sunuyor.

Önde gelen premium ses şirketi Klipsch, ev sinema deneyimini geliştirmek için tasarladığı son teknoloji ürünü Cinema 600 Soundbar ile kullanıcılarına gerçek sinematik ses deneyimi yaşatıyor. 

Cinema 600 Soundbar, Dolby Audio™ teknolojisi sayesinde genişletilmiş ses alanı ve olağanüstü ses detayı sunuyor.  Ayrıca, 10 inçlik kablosuz subwoofer ile derin ve güçlü baslar yaratarak dinleyicilere sürükleyici bir ses deneyimiyle buluşturan Klipsch Cinema 600;  kullanıcıların TV, film ve müzik seslerini yepyeni bir seviyeye taşımasına olanak tanıyor. 

Klipsch’in ödüllü hoparlör teknolojisi sayesinde gerçek sinema sesini evlere taşıyan Cinema 600, şık ve minimalist tasarımıyla herhangi dekorasyona kolayca uyum sağlıyor. Bu yüksek performanslı soundbar, Klipsch’in yenilikçi ve kaliteli ürün yelpazesi içinde dikkatleri üzerine çekiyor. 

Neden Cinema 600 Soundbar’ı seçmelisiniz? 

Dolby Audio™ teknolojisi ile premium ses kalitesi: Cinema 600, Dolby Audio teknolojisi ile net ve gerçekçi sesi sunuyor. Bu sayede kullanıcılar film ve müzikleri çok daha zengin ve doyurucu bir şekilde dinleyebiliyor. 

10 inçlik kablosuz subwoofer ile sürükleyici bas deneyimi: 10 inçlik güçlü kablosuz subwoofer ile donatılan Cinema 600, derin ve güçlü baslarla dinleyicilere sürükleyici bir ses deneyimi sağlıyor.

Bluetooth® teknolojisi ile kablosuz müzik yayını: Cinema 600, Bluetooth teknolojisi sayesinde cep telefonu, tablet ve diğer cihazlardan kablosuz olarak müzik yayını yapılmasına olanak tanıyor.

HDMI-ARC bağlantısı ile kolay kurulum ve kullanım: Cinema 600, HDMI-ARC bağlantısı sayesinde TV ile kolayca bağlantı kuruyor ve kullanıcılara tek bir kabloyla sesi kontrol etme imkanı veriyor.

Entegre surround ses modları ile optimize edilmiş ses deneyimi: Klipsch Cinema 600, çeşitli surround ses modları sunarak filmler, TV şovları ve müzikler için optimize edilmiş sesi yaratıyor. Bu sayede, içerik türüne bağlı olarak en uygun ses ayarlarına kolayca erişilebiliyor.

Yüksek performanslı sürücüler ve Tractrix® Horn teknolojisi: Yüksek performanslı sürücüler ve Klipsch’in özel Tractrix® Horn teknolojisi ile donatılan Klipsch Cinema 600, kullanıcılarla olağanüstü ses detayı, netlik ve dinamik aralığı buluşturuyor.

Plug and Play kurulum: Cinema 600, kutudan çıkar çıkmaz hızla ve kolaylıkla kuruluyor. Bu sayede kullanıcılar ev sinema sistemini kısa sürede kullanmaya başlayabiliyor.

Uzaktan kumanda ve Klipsch Connect App: Cinema 600, kullanımı kolay bir uzaktan kumanda ve Klipsch Connect App ile teslim ediliyor. Bu sayede soundbar ve subwoofer rahatlıkla kontrol edebilir ve ses ayarları istenilen şekilde özelleştirilebiliyor. 

Yüksek kaliteli malzemeler ve işçilik: Yüksek kaliteli malzemeler ve işçilik ile üretilen Klipsch Cinema 600, bu sayede uzun süre dayanıklılık ve üst düzey performans sunuyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı