Aylık arşivler: Mart 2024

Samsung yeni microSD kartları sayesinde gelecekteki bellek teknolojileri için yüksek performans ve kapasite sunuyor

Samsung Electronics, mevcut arayüzden dört kat hızlı olan, sektörün ilk 256GB SD Express microSD kartını tanıttı. Samsung ayrıca, en yeni V-NAND teknolojisiyle donatılan 1TB UHS-1 microSD kartının seri üretimine başladı.   

Gelişmiş bellek teknolojilerinde alanında öncü olan Samsung Electronics, saniyede 800 megabayta (MB/s) varan sıralı okuma hızına sahip 256 gigabaytlık (GB) SD Express microSD ve 1 terabaytlık (TB) UHS-1 microSD kartların seri üretimine geçtiğini duyurdu. Samsung, yeni nesil microSD kart serisiyle geleceğin mobil bilgi işleminin ve cihazda sunulan yapay zeka uygulamalarının gerektirdiği farklılaştırılmış bellek çözümlerini sunacak.

Samsung Electronics Bellek Markaları İş Birimi Ekibi Başkan Yardımcısı Hangu Sohn şunları söyledi: “Samsung, iki yeni microSD kartıyla, mobil bilişimde ve cihaz üzerinde sunulan yapay zekada artan talepleri karşılamak için etkili çözümler getiriyor. Küçük boyutlarına rağmen bu kartlar, kullanıcıların günümüzün ve geleceğin zorlayıcı uygulamalarından daha fazla yararlanmasına yardımcı olacak SSD benzeri güçlü performansa ve yüksek kapasiteye sahip.”

Sektörün ilk SD Express microSD kartı, 800 MB/s maksimum hıza çıkıyor

Sektörde ilk kez SD Express arayüzünü temel alan yüksek performanslı yeni bir microSD kart tanıtan Samsung’un bu adımı, özel bir ürün geliştirmek üzere gerçekleştirilen başarılı iş birliğinin ürünü olarak öne çıkıyor.

Düşük güç tüketen tasarımının yanı sıra yüksek performans ve termal yönetimi sağlayacak şekilde optimize edilen yazılım teknolojisi sayesinde, Samsung’un SD Express microSD kartı, küçük bir boyutta SSD’lere eşdeğer performans sunuyor. UHS-1 arayüzüne dayalı geleneksel microSD kartların okuma hızları 104MB/s ile sınırlıyken, SD Express bu hızı 985MB/s’ye çıkarmayı başardı. Bu değer, ilk kez ticari bir microSD kartta yakalandı.

Samsung’un SD Express microSD kartının sıralı okuma hızı ise 800MB/s’ye kadar çıkabiliyor. SATA SSD’lerden (560 MB/s’ye kadar) 1,4 kat daha hızlı olan SD Express microSD, geleneksel UHS-1 bellek kartlardan (200 MB/s’ye kadar) dört kattan daha hızlı çalışıyor. Bu değerler, PC’lerde ve mobil cihazlarda kullanılanlar da dahil olmak üzere, çeşitli uygulamalarda gelişmiş bilgi işlemlerinin yapılmasına olanak tanıyor. Küçük boyutuyla istikrarlı performans ve güvenilir çalışma sunan Dynamic Thermal Guard (DTG) teknolojisi, uzun süreli kullanımlarda bile SD Express microSD kartın optimum sıcaklığını koruyor.

1TB UHS-1 microSD kart, en yeni 1Tb V-NAND teknolojisiyle geliştirildi 

Samsung’un yeni 1TB microSD kartı, microSD formu içerisinde şirketin 8. nesil 1 terabit (TB) V-NAND çözümünün sekiz katmanını bir araya getirerek daha önce sadece SSD’lerde mümkün olan yüksek kapasiteli mimariyi hayata geçirmeyi başardı. Sektörün en zorlu testlerinden geçen yeni 1TB microSD kart, aşırı sıcaklığa ve düşmeye dayanıklı tasarımının yanında su, aşınma, X-ray ve manyetik alan koruması gibi özellikleriyle zorlu ortamlarda bile güvenle kullanılabiliyor.

256GB SD Express microSD kart bu yılın sonlarına doğru, 1TB UHS-1 microSD kart ise bu yılın üçüncü çeyreğinde satışa sunulması bekleniyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

MEXT'te düzenlenen Microsoft Copilot 365 etkinliğinde Microsoft Türkiye yöneticileri yapay zeka uygulamalarını anlattı

Microsoft Türkiye’nin MEXT Teknoloji Merkezi’nde düzenlediği “Microsoft Copilot 365 ile Yapay Zeka Uygulamaları” başlıklı etkinlikte Copilot’un kullanım alanları, sorumlu yapay zeka, yaratıcı yapay zeka, veri güvenliği ve regülasyonlar gibi konular masaya yatırıldı. Microsoft Türkiye yöneticilerinin yapay zeka konusunda detaylı sunumlar gerçekleştirdiği organizasyonda Copilot kullanmaya başlayan müşterilerin deneyimlerine de yer verildi.

Microsoft Türkiye’nin MEXT Teknoloji Merkezi’nde düzenlediği “Microsoft Copilot 365 ile Yapay Zeka Uygulamaları” başlıklı etkinlikte Microsoft yöneticileri ve Microsoft müşterileri bir araya geldi. Etkinlik kapsamında Microsoft Copilot’un gündelik iş hayatında hangi işler için kullanılabileceği demolar eşliğinde anlatılırken; sorumlu yapay zeka, yaratıcı yapay zeka, veri güvenliği ve regülasyonlar gibi konularla ilgili de detaylı bilgi paylaşımında bulunuldu.

Açılış konuşmasında Microsoft’un yapay zeka üzerine çalışmalarını hızlandırdığı ve OpenAI ile iş birliğine gittiği dönemden bugüne kadar gelişen süreci değerlendiren Microsoft Türkiye Müşteri Deneyiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç, 2015 yılında bir genel yapay zeka şirketi olarak kurulan OpenAI’ın 2019’da Microsoft’tan destek istediğini ve bunun sonucunda OpenAI’a Azure üzerinde özel bir alan açıldığını anlatırken Microsoft’un veri merkezlerinin işleyişi hakkında da bilgi verdi. Yantaç, “GitHub Copilot’ı ChatGPT’den biraz önce bireysel kullanıcılara açmıştık, hemen arkasından kurumsal kullanıcılara da açtık ve inanılmaz bir talep geldi. Ve neticede GitHub yazılımcıların hayatında %46’ya varan bir performans artışı ve %55’e varan bir verimlilik artışı sağladı. Uygulamanın ismi neden otopilot değil de Copilot diye soracak olursanız cevabı çok basit; biz bu teknolojinin sizin işinizi elinizden almasını değil; işinizi yaparken size destek olmasını istiyoruz. Bu anlayışla geliştirilen GitHub Copilot, Türkiye’de yazılım evlerinde çok yoğun şekilde kullanılan bir mekanizmaya dönüştü” dedi.

Copilot for Microsoft 365 / İş yerindeki yapay zeka asistanınız” başlıklı bir sunum yapan Microsoft Kıdemli Modern Çalışma Uzmanı Anıl Türeli ise Microsoft uygulamalarıyla entegre çalışan Copilot’un hangi sektörlerde ne şekilde kullanılabileceğini ve kurumların üretkenliğine ve verimliliğine nasıl katkı sağladığını anlattı. Türeli, kullanıcıların kendi Copilot’larını oluşturmasına imkan tanıyan Microsoft Copilot Dashboard hakkında da bilgi verdi.

İş yerindeki kişisel yapay zeka asistanınız: Microsoft Copilot 365

Copilot’un PowerPoint, Excel, Outlook, Teams ve Word gibi Microsoft programlarıyla nasıl entegre bir şekilde çalıştığını gösteren ve hem yazılı hem görsel materyal üretimiyle ilgili birer demo yapan Microsoft Teknoloji Merkezi Teknik Çözüm Mimarı Mustafa Aşıroğlu, Copilot gündelik hayatımızda iş yükümüzün ciddi bir kısmını üzerimizden alabilecek kapasiteye sahip. Örneğin sabah kalktığınızda ilk iş olarak maillere bakıyorsunuz ve onlarca mailin birikmiş olduğunu görüyorsunuz. Copilot’a doğru komutları verdiğinizde tüm maillerinizi sizin için tarıyor; kimden geldiğine göre önem sırasına koyuyor; uzun bir mail zincirinde yazanları ya da giremediğiniz / yarısında çıkmak zorunda kaldığınız bir toplantıda konuşulanları sizin için özetliyor. Sizin için mail yanıtlıyor; mailin samimiyet tonunu bile seçmenizi mümkün kılan seçenekler sunuyor. Kısacası hiçbir detayı kaçırmamanız için tam anlamıyla kişisel bir asistan gibi çalışıyor. Tüm bu komutları bulunduğunuz ortama göre yazılı ya da sözlü olarak verebiliyorsunuz” dedi. OpenAI’ın DALL-E altyapısını kullanan Microsoft Bing üzerinden görsel üretme sürecini de anlatan Aşıroğlu, yakın zamanda Copilot’a Türkçe dil desteğinin geleceğini de duyurdu. 

Etkinliğin müşteri paneli bölümüne konuk olan Enerjisa Üretim Dijital İş Berkay Kurtaran ise Copilot’un erken erişim programına katılan şirketler arasında olmaktan mutluluk duyduklarını ve yapay zeka kullanımına çok hızlı adapte olduklarını belirtti. Kurtaran, “Bugün Enerjisa Üretim olarak 300’ün üstünde lisansımız var. Öncesinde ChatGPT’yi de bireysel bazda kullanıyorduk ancak Copilot ile başka bir boyuta geçtik. Örneğin GitHub Copilot, developer tarafında inanılmaz bir ivme kazandırdı. Yapay zeka kullanırken tek amacımız iş yükünü azaltmak değil; aynı zamanda çalışanlarımız kendi yaratıcılıklarını ortaya koyabilecekleri use case’ler de yaratsınlar istiyoruz” dedi. 

Microsoft Türkiye ve Adriyatik Bölgesinden Sorumlu Hukuk Direktörü Oğuzhan Arslan ise Microsoft’un sorumlu yapay zeka yaklaşımından ve müşterilerine sunduğu telif hakkı taahhütlerinden bahsettiği bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye’de henüz yapay zekaya özgü bir regülasyon olmadığını ifade eden Arslan, bu noktada müşterilerine rehberlik ettiklerini ve yapay zeka etki analizinin nasıl yapılması gerektiği konusunda yönlendirici araçlarını müşterileriyle ücretsiz şekilde paylaştıklarını belirtti. Arslan, Copilot’a girilen verilerin kesinlikle OpenAI ile paylaşılmadığını; bunun yanında Copilot üzerinden elde edilen çıktıların herhangi bir fikri mülkiyet ihlaline yol açması durumunda Microsoft’un tüm sorumluluğu üstlendiğini de sözlerine ekledi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ağır Sınav, 5 Mart'ta Diablo IV'e geliyor

Diablo 4’te Ağır Sınav’ın 5 Mart’ta geleceği duyuruldu.  Ayrıca Yapılar Sezonu için birçok sınıf dengesi güncellemesinin yanı sıra Kan Sezonu’ndan bazı güncellenmiş vampir güçlerinin de geri dönüşünü içeren sezon ortası güncellemesi hakkında da bilgiler verildi. 

AĞIR SINAV

  • 5 Mart’ta gelecek olan Ağır Sınav, aynı sınıftaki oyuncuları en yüksek sıralama için birbirleriyle karşı karşıya getiren doğrusal olmayan, sabit bir Zindandır. 4. Dünya Kademesinde Gea Kul’daki güneybatı limanına seyahat ederek Sezonluk Diyar’da Ağır Sınav’a erişim kazanılacak.
  • Ağır Sınav, her hafta Salı günü saat TSİ 19.00’da sona erecek ve yenisi TSİ 21.15’te ortaya çıkacak.
  • İblisleri katlederek, sandıkları açarak ve etkinlikleri tamamlayarak Kudret Senetleri kazanılacak. Sütunlar, Ağır Sınav’ın dört bir yanına dağıtılmıştır ve her Canavar öldürmeden kazanılan Senet sayısını artırabilir.
  • Her haftaki son puan, Liderlik Panolarında yer almaya hak kazanmak için kullanılan Mühürler kazanılmasını sağlayacak. Kazanılabilecek dört kademe bulunuyor: Kanlı Mührü, Sarsılmaz Mührü, Sağlam İradeli Mührü, Layık Mührü.
  • Haftalık sıfırlamanın ardından kesin olarak bir Kadim Efsanevi veren ve kademesi, ödüllendirilen Zulaya bağlı olarak artan Sınama Zulaları kazanılabilir. Layık Mührünü kazanmak, en arzulanan hazineleri kazandıracak.
  • Liderlik Panoları; Sınıfa, Grup boyutuna, Normale ve Aşırı Zora göre ayrılır.  Herhangi bir basamakta İlk 100’e girenler bir Fatihin Arması Binek Ganimeti kazanır. Herhangi bir Liderlik Panosunda İlk 10’a girmek, adını ve karakterini Kadimler Salonu’nda ölümsüzleştirir.

Diablo IV ile ilgili her şey için resmî web sitesini ziyaret edebilir, ayrıca Gamespress’te basın materyallerini bulabilirsiniz. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Nadir Hastalıklar Federasyonu, Dünya Nadir Hastalıklar Günü Dolayısıyla Şubat Ayında Nadir Yaşamların Yaşadıkları Zorluklara Dikkat Çekti

Şubat 2024’te nadir hasta dernekleri tarafından, nadir yaşamlara yönelik sorunlara akılcı, pratik, kalıcı çözümler üretmek ve bu çözümlerin hayata geçirilmesini sağlamak amacı ile Nadir Hastalıklar Federasyonu (NHF) kuruldu.

 

Federasyonda;

  • Ataksi Telenjiektazi ile Yaşam Derneği,
  • Albinizm Derneği,
  • PKU Aile Derneği,
  • Pulmoner Hipertansiyon ve Skleroderma Hasta Derneği,
  • Sistinozis Hastaları Derneği,
  • Tay Sachs ve Sandhoff Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
  • Williams Sendromu Derneği olmak üzere 7 dernek yer alıyor.

NHF’nun Nadir Hastalıklar Günü vesilesi ile yaptığı basın açıklamasında federasyonun amaçları, çalışma alanları, vizyonuna değinildi. Bu kapsamda Nadir Hastalıklar Federasyonu’nun en temel misyonu; Türkiye’de ve dünyada fark edilmeyen nadir yaşamlara dikkat çekmek, nadir hastalığa sahip bireylerin, yüksek yararlarına yönelik çalışmalar gerçekleştirmek; onları, ortak bir çatı altında eşit ve adil olarak temsil etmek.

Nadir Hastalıklar Federasyonu’nun en temel çalışma alanları; Taşıyıcılık Taraması, Erken Tanı, Erken Tedavi, Tedaviye erişim, İlaca Erişim, Organ Bağışı, Görünmez Engellilik, Ayrımcılık, Eğitim ve İstihdam, Sosyal Haklara Erişim Toplumsal Farkındalık konularıdır.

 

Nadir Hastalıklar Federasyonu Başkanı Deniz Yılmaz Atakay yapılan basın açıklamasında federasyonun amaçlarını şöyle özetledi; “Nadir Hastalıklar Ağı’nı kurarken vizyonumuz bu oluşumu bir federasyon kimliğine taşıyarak nadir hastalıklarla ilgili daha etkin ve kapsamlı çalışmaları yürütebilmekti. Şubat 2024 itibariyle bu vizyonumuzu gerçekleştirmiş olmaktan mutluyuz.

 

Federasyon olarak amaçlarımız:

  • Nadir hastalıklara ilişkin yasal mevzuatların düzenlenmesinde aktif rol almak
  • Tüm nadir bireylerin toplum tarafından görünürlüğünü sağlamak amacıyla farkındalık çalışmaları yapmak.
  • Haklarını korumak ve hak ihlallerini ortadan kaldırmaya yönelik çözümler üretmek
  • Kamu kurum, kuruluşları ile özel sektör arasında işbirliğine dayalı faaliyetler yürütmek.
  • İnsan ve hasta hakları temelinde öz savunuculuk bilincini geliştirmektir.

Nadir Hastalıklar Federasyonu olarak bu yıl da Dünya Nadir Hastalıklar Günü vesilesiyle nadir yaşamların temel sorunlardan olan Sağlığa Erişim, Sağlık Harcamalarındaki Pahalılık ve Görünmez Engellilik konularına dikkat çekmek istiyoruz.”

 

Sağlığa Erişim Her Bireyin Temel Haklarından

Federasyon Başkanı Atakay sözlerine şöyle devam etti: “Sağlığa erişim ülkemiz mevzuatlarında ve uluslararası sözleşmelerde düzenlenen en önemli insan hakkıdır. Nadir hastalığa sahip bir bireyin ülkemizde tanı aldıktan sonra doğru ve güncel tedaviyi alması en doğal hakkıdır. Çünkü nadir hastalıklar çoğunlukla çocuklar başta olmak üzere, bireylerin ölümüne sebebiyet vermektedir. Her ne kadar Nadir Hastaların, sağlığa erişim süreçleri ile ilgili olumlu haberler duyulsa da bu erişimin zorlu bir hukuk mücadelesi ile elde edildiği bir gerçektir. Ülkemizde bireyler, sağlığa erişebilmek için idari mercilere ve mahkemelere başvurmak zorunda kalıyor.  Oysa sağlığa erişim hakkının hukuki dayanağı, başta insan hakkı sözleşmeleri olmak üzere ulusal ve uluslararası mevzuatlardır. Nadir hastaların sağlığa erişebilmeleri için özellikle Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 55. Madde bağlamında yükümlülüklerin hatırlatılarak mevuzatların düzenlenmesi- uygulanması ve “Nadir Hastalıklar Ulusal Eylem Planı”nın sağlam bir hukuk temelinin üzerine kurularak hayata geçirilmesi gerekmektedir.”

 

Sağlık Harcamalarındaki Pahalılık Nadir Yaşamları Zorlaştırıyor

Nadir Hastalığa sahip bireylerin, sağlık harcamalarına ilişkin yıllık giderlerinin diğer bireylere oranla 6 katı yüksek olduğuna dikkat çeken Deniz Yılmaz Atakay; “Yoksulluk sınırında olan hanelerin; katkı paylarının, muayene ücretlerinin yanı sıra hayat boyu kullanmak zorunda oldukları özel besinden tıbbi cihaza kadar pek çok alanda gereksinim malzemelerinin temini için çok büyük bedeller ödediği tespitidir. Bu nedenle Nadir Yaşamların ekonomisine ve sağlığına katkı sağlamak için özel ve yaşamsal gereksinimlerine “vergi muafiyeti” uygulanması elzemdir.” dedi.

 

Her Engel Görünür Değildir

Federasyon Başkanı Atakay son olarak her engelin görünür olmadığını belirterek sözlerine şunları ekledi; “Nadir hastalığa sahip bireylerin görünmez engeli olabilmektedir. İç organlara yansıyan birtakım nadir hastalıklarda mevcut olan görünmez engellilik, ülkemizde bir “engel türü” olarak kabul edilememektedir. Görünmez engele sahip hastalar, sağlığa erişim bakımından elzem olan “sağlık/engelli raporlarını” almak için çok uğraş vermektedir. Oysa her engel dışta ve görünür olmayabilir çünkü bazı nadir hastalıklarda ve sendromlarda, fizyolojik, anatomik problemler sadece iç organları etkileyebilmektedir. Bu nedenle, bireyler sağlık/engelli raporu alırken bu durumu doktorlara her seferinde açıklama mecburiyeti hissetmektedir.  Bu sorunun çözümü, ilgili tüm sağlık sistemine ve hiyerarşisine bir “farkındalık çalışması” yapılarak, engellerin “görünmez” de olabileceği bilincinin aşılanmasıdır.”

 

Nadir hastalıklar, 2000’de 1 ya da daha az sıklıkta görülen, çoğu ilerleyici, metabolik, kronik ve bazıları ölümcül olabilen hastalıklardır. Literatürde yaklaşık 8000 nadir hastalık tanımlanmıştır ve bu hastalıkların %80’i genetik geçişlidir. Hastaların yaklaşık %50’sini çocuklar oluşturmaktadır. Nadir hastalıkların %95’inde henüz bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Bu nedenle 5 yaşına gelmeden hayatını kaybeden nadir hastaların oranı %30’dur.

Nadir hastalıklar Türkiye’de her 16 kişiden 1’inde görülürken; Türkiye’de 5 milyon, dünyada yaklaşık 350 milyon kişi nadir bir hastalığa sahiptir. Her bir hastalığın kendine ait bir özelliği vardır. Bu özelliği dolayısıyla özel bakım ve tedavi yöntemlerine, ilaçlara, sarf malzemelere, özel besinlere ve tıbbi cihazlara gereksinim duyulmaktadır.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

'EXTREMOPHYTE' deneyine ait materyaller Ege Üniversitesine ulaştı

Türkiye’nin insanlı ilk uzay bilim misyonu kapsamında uzaya giden Alper Gezeravcı’nın gerçekleştirdiği 13 deneyden biri olan ‘EXTREMOPHYTE’  deneyine ait materyaller, Uluslararası Uzay İstasyonundan Ege Üniversitesine ulaştırıldı. Tuz Gölü’nde yetişen Schrenkiella parvula isimli halofit bitkinin uzay ortamına karşı verdiği fizyolojik ve moleküler tepkilerin araştırıldığı deney kapsamında üniversiteye ulaşan materyaller, Egeli bilim insanları tarafından incelenecek. Deney sonucu oluşturulacak rapor, gelecekte uzay tarımı yapılması konusuna da ışık tutacak.

Bu önemli deneye ev sahipliği yapmanın heyecanını yaşadıklarını belirten Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin  ‘Milli Uzay Programı’ kapsamında ilk kez bir astronotumuz uzaya gönderildi. Astronotumuz Alper Gezaravcı 21 gün boyunca uzayda kaldı ve orada TÜBİTAK onaylı 13 farklı deney gerçekleştirdi. Yürütücülüğünü Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Doç. Dr. Rengin Özgür Uzilday’ın yaptığı, Doç. Dr. Barış Uzilday ve Prof. Dr. İsmail Türkan’ın da araştırma ekibinde yer aldığı ‘Ekstrem Halofit olan Schrenkiella parvula’nın Tuz Stresine Verdiği Yanıtların Uzay Ortamında Araştırılması- EXTREMOPHYTE’ deneyi, Gezeravcı’nın uzaydaki ilk deneyi oldu. Uzayda tarımın yapılabileceğine dair ilk deney oldu. Tüm dünyanın gözü üniversitemizde gerçekleştirilen bu deneylerin sonucunda olacak. Yerkürenin tarımsal alanları sınırlı. İnsan nüfusu artıyor. Küresel ısınma çok fazla. Çevre kirliliği tüm dünyanın gündeminde. Dolayısıyla yeni keşiflere ihtiyaç var. Bu keşiflerin arasında Mars ve Ay da yer alıyor. Bunlar gelecekte tüm insanlığın gündeminde olacak. Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümüne gelen uzayda denenmiş materyaller öğretim üyelerimiz tarafından takip edilecek. Uzayda tarımın başlangıcı adına da önem taşıyan deney sonuçları, üniversitemizce kamuoyuyla paylaşılacak. İlklerin üniversitesi olan Üniversitemiz  bir ilke daha imza atmanın bahtiyarlığı yaşıyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Milli Uzay Programı ile bilimin ışığında ‘Türkiye Yüzyıl’ını Türk bilim yüzyılı yapmak için daha çok çalışacağız” dedi.

“Uzayda tarımı başlattık”

Proje Yürütücüsü Doç. Dr. Rengin Özgür Uzilday, “Alper Gezeravcı, uzay istasyonuna ilk gittiği gün deneyimizi kurmuştu.  10 günlük bir büyümenin sonrasında Türkiye’den giden tohumlar,  ilk kez uluslararası uzay istasyonunda  yetiştirilmiş oldu. Böylelikle Türkiye’ de ilk uzay tarımını da başlatmış olduk. Yetişen öneklerimiz, Astronotumuz Alper Gezeravcı tarafından hasat edildikten sonra bir fiksatif solüsyonun içine yerleştirildi. O solüsyon içerisinde yer çekimsiz ortam koşullarını tamamen sabitledik. Daha sonra Uluslararası Uzay İstasyonu’nda eksi 80 derecede depolandı ve geldiği kapsülde yine aynı koşullarda Dünya’ya getirildi. En sonunda da Axiom-Space araçlığı ile bizlere kargo yoluyla ulaştırıldı. Alper Gezeravcı’ya deneyimizin tamamlanma sürecinde gösterdiği emek için teşekkür ediyoruz” dedi.

“Tarihi bir ana tanıklık ediyoruz”

Tarihi bir ana tanıklık ettiklerini belirten Doç. Dr. Barış Uzilday, “Tarihi bir ana tanıklık ettiğimiz için çok heyecanlıyız. Ülkemizin uzayda yetiştirdiği ilk bitkinin örnekleri kuru buz içerisinde bize ulaştı. Araştırmamızın pek çok farklı yönü var. İlk olarak halofit bir bitkinin kullanılması önemli. Bu bitki aynı zamanda ağır metal ve düşük sıcaklık dereceleri gibi farklı streslere tolerans gösteriyor. Bitkimiz, ileride Ay veya Mars’ta tarım yapılmasına ve oradaki toprağın ıslah edilmesine öncülük edecek. Bundan sonraki aşamada bitkimizin öncelikle RNA’larını izole edeceğiz. Yerçekimsiz ortamda ve tuz koşulunda hangi genlerin ortaya çıktığını inceleyeceğiz. Çünkü bu koşullara bitkilerin adapte olmaları için farklı mekanizmalar var. Bu mekanizmalardan hangilerinin aktifleştiğini anlayabilirsek, ileride bunu tarım bitkilerine aktarma olasılığımız da olacak. Böylelikle uzayda daha ileriki zamanda kurulacak kolonilerde tarım yapmamızı kolaylaştıracak, ortama daha iyi uyum sağlamış bitkilileri yetiştirmemize olanak sağlayacak” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Göz tansiyonu görme kaybına yol açmadan önlem alın

Glokom yani halk arasında bilinen adıyla göz tansiyonu, gerekli tedaviler uygulanmadığı veya geç kalındığı takdirde kalıcı görme kaybına yol açabilecek kadar önemli bir göz hastalığı. Glokomun erken evrelerde pek belirti vermediğini paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Çoğu glokom türü ağrıya sebep olmaz hatta görme kaybına kadar hiçbir belirti vermez. Düzenli göz muayenesi kalıcı görme kaybı oluşmadan önce glokomu tespit etmenin tek yolu” açıklamasında bulundu.

Glokomun, göz içindeki sıvı basıncının normalin çok üstü seviyelere çıkması sonucu göz sinirlerinin zarar görmesi olarak tanımlandığını açıklayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “40’lı yaşlarda olma, ailede glokom hikayesinin bulunması, gözde odaklanma sorunu olması, kortizon kullanımı, ince kornea yapısı, dolaşım bozuklukları, diyabet, hipertansiyon ve migren gibi etmenler glokom rahatsızlığına zemin hazırlıyor” uyarısında bulundu.

Tedavide geç kalınırsa görme kaybı geri alınamıyor

Glokom yani göz tansiyonunun tedavisinin, hastanın durumuna ve hastalığın seviyesine bağlı olarak değiştiğini vurgulayan Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Şartlara göre farklılık göstermekle birlikte en genelgeçer tedavi seçenekleri; ilaç, lazer ve cerrahidir. Bazı durumlarda bu seçeneklerden tek biri seçilmez ve birlikte uygulanır. Tedavinin temel amacı hastalığın ilerlemesini durdurmak ve hastayı görme kaybından korumaktır. Dolayısıyla tedaviye geç kalındığı taktirde gerçekleşmiş görme kayıpları geri alınamaz” dedi.

Damla işe yaramazsa cerrahiye başvuruluyor 

Glokom hastalığının en yaygın tedavi yönteminin ilaç yani göz damlası olduğunu söyleyen Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Burada amaç yüksek olan göz içi basıncını düşürerek görme sinirlerine gelecek zararını engellemektir. Göz damlası kullanmak süreklilik ve disiplin halinde uygulanırsa işe yarayacak bir tedavi yöntemidir, dolayısıyla hastaların konunun önemini ve ciddiyetini doğru anlamaları için bu konuda eğitilmeleri ve iyice tembihlenmeleri gerekiyor. İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı, ilaç tedavisine rağmen ilerleme gösteren durumlarda ise cerrahi yönteme başvurulabiliyor” şeklinde konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Musıki Eğitim Vakfı'nın “Canan Okuyor" Konseri Sanatseverlere Unutulmaz Bir Musıki Gecesi Yaşattı

Türk müziğinin seçkin temsilcilerinden, klasik Türk müziğini layıkıyla yaşatmak için kıymetli çalışmalar yürüten Musıki Eğitim Vakfı, yeni bir konser düzenledi. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleşen “Canan Okuyor” konseri ile müzikseverler yeniden klasik ve neoklasik Türk müziğinin eşsiz eserleri ile buluştu.   Orkestra Şefi Hulusi Yücebıyık’ın yönetiminde gerçekleşen konser müzikseverlere unutulmaz bir sanat şöleni yaşattı.  

Konserin repertuarında bulunan, Ali Rıza Avni Beye ait bir acemaşiran şarkısından esinlenerek “Canan Okuyor” ismini alan konserde ayrıca daha birçok kıymetli eser müzikseverlerle Musiki Eğitim Vakfı Korosunun, sazendelerinin ve solistlerinin icralarıyla buluştu. 

Ünlü Bestekâr Amir Ateş ve Ayten Yavaşça “Canan Okuyor” konserinde sanatseverlerle buluştu…

Musıki Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen konserin özel davetlileri arasında Amir Ateş ve Ayten Yavaşça da yer aldı. Türk Sanat Müziği ve Türk Tasavvuf Müziği alanındaki eserleriyle tanınan, Türk Musıkisinin değerli ismi, bestekâr Amir Ateş ile Türk Müziği sanatçısı, icracı ve bestekâr Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca’nın eşi Ayten Yavaşca konser sonunda sahnede ağırlandılar. Musıki Eğitim Vakfı Başkanı sanatçı Fikret Erkaya, Ateş ve Yavaşça’ya katılımları için teşekkürlerini sundu.      

Genç Yetenek Ahmet Yağmur Kucur “Canan Okuyor” Konserinde Gazel ile mest etti…

Musıki Eğitim Vakfı’nın küçüklükten bugüne yetiştirdiği genç yetenekleri arasında öne çıkan Ahmet Yağmur Kucur solo performansı ile konserde yer aldı. Genç yaşına rağmen Klasik Türk Müziği alanında önemli başarılara imza atan, Musiki Eğitim Vakfı’nın yetiştirdiği değerli bir yetenek olan Kucur, 2019 yılında da Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nun Gençlik temalı konserinde konuk solist olarak tanbur çaldı. Aynı sene Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca danışmanlığında Pera Müzesi’nde düzenlenen Cumhuriyet Döneminde Yetişen Bestekârlar temalı konserde sesiyle ve tanburuyla konuk solist olarak büyük ilgi topladı. 

Farklı mecralarda konserlerine ve müzik alanındaki araştırmalarına devam eden Ahmet Yağmur Kucur Musıki Eğitim Vakfı’nın “Canan Okuyor” konserinde Nihavend makamında güftesi Yahya Kemal Beyatlı’ya ait “Aheste Çek Kürekleri Mehtap Uyanmasın’’ isimli gazeli seslendirdi. 

Sadece müzik değil, aynı zamanda bir kültür buluşması niteliği taşıyan Musıki Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen konser eşsiz eserler ve muazzam atmosferiyle çok özel bir gece oldu. Musıki Eğitim Vakfı’nın 42 yıldır süregelen sanat serüvenine yeni bir sayfa ekleyen “Canan Okuyor” konseri, Türk müziğine gönül veren sanatseverlere unutulmaz anlar yaşatarak, geceyi bir müzik şölenine dönüştürdü. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Muay Thai ve kick boks sporcusundan Başkan Topaloğlu'na ziyaret

Muay Thai ve kick boks sporcusu Dilara Sultan Arpacı, Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu’na nezaket ziyaretinde bulundu.

2019 yılında Muay Thai Gençler Avrupa Şampiyonluğu, 2023’de Büyükler U23 Muay Thai Avrupa ikinciliği, 2023’de Kick Boks Dünya Kupası’nda ikinciliği bulunan Dilara Sultan Arpacı, başarıdan başarıya koşuyor.

Başarılı sporcu, kendisine verdiği desteklerden dolayı Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu’nu ziyaret etti.

Başkan Topaloğlu, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Dilara Sultan Arpacı kızımız çok başarılı bir sporcu.  Daha önce 16- 17 yaş arası 51 kiloda Muay Thai Avrupa şampiyonu olan kızımızı daha önce meclis kararıyla 25 tam altınla ödüllendirmiştik. Kendisine olan desteğimiz artarak devam ediyor. Başarılarının devamını dilerim.” dedi.

Arpacı, bu yıl Macaristan’da düzenlenecek olan Ünilig Dünya Kick Boks Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil edecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türk Telekom'dan IBM iş birliği ile dijital dönüşüm hamlesi!

Türkiye’nin lider iletişim ve bilgi teknolojileri şirketi Türk Telekom, dijital dönüşüm vizyonu kapsamında; IBM iş birliği ile içerik yönetim altyapısına entegre ettiği çözümle, yeni nesil teknolojileri iş süreçlerine uygulamayı sürdürdüğünü GSMA Mobil Dünya Kongresi’nde duyurdu. 

Türkiye’nin lider iletişim ve bilgi teknolojileri şirketi Türk Telekom, dijital dönüşüm alanındaki öncü yaklaşımına yönelik çalışmalarına devam ediyor. İçerik yönetim altyapısına IBM Cloud Pak® for Business Automation uygulamasını entegre eden Türk Telekom, yeni nesil teknolojileri iş süreçlerinde de uygulamayı sürdürdü. 

Red Hat OpenShift mimarisine uyumlu IBM Cloud Pak® for Business Automation, kullanıcılara genişletilebilir ve ölçeklenebilir bir ortamla birlikte gelişmiş dinamik içerik yönetimi de sağlıyor. Bu kapsamda; esnek bir yapı oluşturmak ve sistemi bulut platformunda taşınabilir hale getirmek amacıyla, IBM iş ortağı AKSIS ile çalışan Türk Telekom, mobil telekomünikasyon hizmetlerini  dijital ortamda yürüterek, hızlandırmak adına tasarlanan IBM Cloud Pak® for Business Automation’ı kullanmak üzere mevcut Filenet ve çevre sistemlerini güncelledi. Erişim sürelerini milisaniye seviyelerinde koruyarak operasyonlarında yüzde 99,95 operasyonel mükemmellik seviyesine ulaşan Türk Telekom, yüzde 70’e varan iyileşmeye ulaşmanın yolunu açtı. Cloud uyumlu yapıya geçen sistemin taşıma çalışmaları devam ediyor. 

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal konuyla ilgili şunları söyledi: “Sadece bir telekomünikasyon şirketi olmanın ötesinde, Türkiye’nin dijital dönüşümünü de öncülük ediyoruz. Dijitalleşme sürecini kültürel bir dönüşüm olarak görüyoruz. Bu sebeple, bireylerden kurumlara kadar herkesin dijitalleşme süreçlerine uçtan uca katkı sağlıyoruz. Bu kültürel değişimin lokomotifi bir şirket olarak, bugüne kadar Türkiye’nin dijital dönüşümünü sahiplenerek, yön veren bir kuruluş olduk. Bu kapsamda; dijitalleşmeye yönelik çalışmalarımıza bir yenisini ekledik. İş süreçlerimizde başlayan dijitalleşmeyi her geçen gün yeni kanallara taşıyarak, müşterilerimize de farklı deneyimler sunuyoruz. Ürünlerimizle, projelerimizle, Ar-Ge çalışmalarımız ve yatırımlarımızla başta kendi müşterilerimiz olmak üzere, hayatın her alanına ve her noktasına dokunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bugüne kadar ürettiğimiz çözüm ve hizmetlerimizi üstlendiğimiz misyon ile daha ileriye taşıyarak, sektörümüz ve müşterilerimiz için kalıcı değer yaratmayı sürdüreceğiz.”

IBM Global Telekom Endüstrisi Başkan Yardımcısı Craig Wilson ise, “IBM Ekosistem ortağı AKSIS ile birlikte şirketin operasyonel mükemmelliğini daha ileri seviyeye taşımayı hedefledik. Bu bağlamda, IBM ve Red Hat’in bulut uyumlu iş otomasyon çözümlerini sunarak Türk Telekom ile işbirliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu işbirliği, gelişen dijital ortamda yeniliği teşvik eden ileri teknoloji çözümler sunma taahhüdümüzü temsil ediyor.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Anadolu Efes'te üst düzey iki atama

2022 yılından bu yana Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapan Onur Altürk, Bira Grubu Başkanı ve Anadolu Efes CEO’su olarak atandı. Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürlüğünü ise Tugay Keskin devraldı.

Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürlüğünü yürüten Onur Altürk, Bira Grubu Başkanı ve Anadolu Efes CEO’su olarak atandı. Şubat sonunda görevden ayrılan Can Çaka’nın yerine atanan Onur Altürk, 1 Mart 2024 itibarıyla yeni görevine başladı. Coca-Cola İçecek’te Müşteri ve Ticari Operasyonlar Direktörü olarak görev alan Tugay Keskin ise aynı tarih itibarıyla Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürü olarak görevi devraldı.

Onur Altürk konuyla ilgili şunları paylaştı: “Bira Grubu Başkanı ve Anadolu Efes CEO’su olarak atanmış olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyorum. Bu yeni görevimde, şirketimizin büyüme ve başarı yolculuğunda daha da ileriye gitmek için kararlılıkla çalışmalarımı sürdüreceğim. Tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte öncelikli hedefimiz Anadolu Efes’in global arenada rekabet gücünü daha da artırmak, yenilikçi ve sürdürülebilir büyüme stratejileriyle çalışmalarımıza yön vermek olacak. Bununla birlikte operasyonlarımızın olduğu tüm ülkelerde gezegenimize ve topluma artı değer katacak projeler üretmeye devam edeceğiz.”

Tugay Keskin, “Anadolu Efes’in Türkiye Genel Müdürü olmaktan heyecan ve mutluluk duyuyorum. Ekibimizle birlikte, tüketici odaklılığımız ve inovasyonu öncelik alan vizyonumuzla içinde bulunduğumuz sektörün sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamaya devam edeceğiz. 55 yıllık köklü bir kurum olan Anadolu Efes’in başarısını daha da artırmak için çalışacağız” dedi.

2022 yılından bu yana Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürlüğünü yürüten Onur Altürk, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden mezun olup 1998 yılında Turkcell’de kariyerine başladı. Anadolu Efes ailesine katılmadan önce 12 yıl boyunca PepsiCo’da farklı pozisyonlarda görev alan Onur Altürk’ün, Hızlı Tüketim Ürünleri sektöründe 20 yıla yakın tecrübesi bulunuyor.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Tugay Keskin ise 1993 yılında Coca-Cola İçecek’te kariyerine başladı ve 30 yılı aşkın süre boyunca farklı üst düzey pozisyonlarda yöneticilik yaptı. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı