Aylık arşivler: Eylül 2024

Kronik öksürük ve ağır yük kaldırma kasık fıtığı sebebi

Kasık bölgesinde şişlik ve ağrı ile kendini gösteren, tedavi edilmediği takdirde bağırsak boğulmasına kadar gidebilen önemli bir hastalık olan kasık fıtığı orta ve ileri yaş grubunu daha çok etkiliyor.  Ağır yük kaldırma, kronik öksürük ve büyük abdest sırasında aşırı ıkınma gibi faktörlerin kasık fıtığı oluşumuna sebep olabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Erenoğlu, “Hastalık geçmiş yıllarda açık ameliyatlar ile tedavi edilse de günümüzde kapalı ya da laparoskopik yöntemler öncellikli olarak tercih ediliyor. Böylece hasta kısa sürede sosyal yaşamına ve iş hayatına dönebiliyor” dedi.

 

Karın içinde bulunan bağırsak ve omentum gibi organların, kasık bölgesindeki zayıf noktalardan karın dışına yer değiştirmesi şişlik ve ağrı ile kendisini gösteriyor. Genç yaşlarda görülen kasık fıtıklarının doğumsal nedenlerden meydana geldiğini, ileri yaş grubunda ise dokuların zamanla zayıflamalarının neden olarak gösterildiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Erenoğlu, “Karın içi basıncın artması, karın duvarında zayıf noktalar, aşırı kilo alımı veya kaybı, ağır kaldırma, kronik kabızlık ve sık ıkınma, kronik öksürük ve genetik faktörler kasık fıtığının başlıca nedenlerinden” diye konuştu.

 

Kasık fıtıklarının tedavisi cerrahi

Kasık fıtıklarının tanısının, ortaya çıkan şişlik nedeniyle oldukça kolay olduğunu söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Erenoğlu, “Ancak başlangıç aşamasındaki olgularda fiziki muayene ile tanı zor olabilir; bu durumda hastalık ultrasonografi ile ayırt edilebilir. Kasık fıtıkları, yer değiştiren bağırsak ve omentum gibi organların fıtık kesesi içerisinde kanlanmalarının bozulmasına neden olabildikleri için tedavileri önemli. Bağırsak tıkanması ve bağırsak beslenmesinin bozulması gibi yaşamsal yan etkileri nedeniyle hangi olguların acilen cerrahi tedavi gerektirdiği mutlaka deneyimli bir uzman tarafından değerlendirilip gerekli planlamalar yapılmalı” dedi. 

Kasık fıtıklarının tek tedavisinin cerrahi yöntem, yani ameliyat olduğunun altını çizen Prof. Dr. Cengiz Erenoğlu, “Kasık fıtıkları son yıllarda kapalı veya ‘laparoskopik’ yöntem ile ameliyat sayesinde daha az ağrılı olarak tedavi edilebiliyor. Bu yöntemde karın içerisinden kasık bölgesine yer değiştirmiş olan dokular ve organlar tekrar karın içerisine gönderiliyor ve oluşan açıklık dokulara uyumlu uygun malzemeler ile kapatılıyor” açıklamasında bulundu.

 

Hasta bir gecede taburcu olabiliyor

Laparoskopik yöntemde hastanın açık yönteme göre daha az ameliyat sonrası ağrıya ve küçük bir ameliyat kesisine maruz kaldığını belirten Prof. Dr. Erenoğlu, “Hastaların kısa sürede hem sosyal hem iş hayatına dönmelerini sağlayan ve hastanede genellikle bir gece kalmayı gerektiren bir yöntem olan laparoskopik kasık fıtığı ameliyatı sayesinde kasık fıtıkları başarılı bir şekilde tedavi edilebiliyor” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Güler Sabancı, Japonya’nın En Köklü Nişanlarından Biri Olan Altın Işıklar, Yükselen Güneş Nişanı’na Layık Görülen İlk Türk Kadın Oldu

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Japonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılında, Japonya Hükümeti tarafından “Altın Işıklar, Yükselen Güneş Nişanı ve Boyun Bağı” ile onurlandırıldı. 

Güler Sabancı, “Japonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılını kutladığımız bu anlamlı yılda, Altın Işıklar, Yükselen Güneş Nişanı’na layık görülmek benim için büyük onurdur. Japonya ile uzun yıllara dayanan, güçlü bağlarımızın bir sembolü olarak bu nişanı kabul ediyorum.” dedi.

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’ya, Japon kültürünün Türkiye’de tanıtılması ve Japonya ile Türkiye arasındaki ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesine yönelik katkılarından dolayı Japonya Hükümeti tarafından “Altın Işıklar, Yükselen Güneş Nişanı ve Boyun Bağı” verildi. 

 

Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleştirilen törende, Güler Sabancı’ya nişanı, Japonya’nın Türkiye Büyükelçisi KATSUMATA Takahiko takdim etti. 

 

Güler Sabancı, törende yaptığı konuşmada, “Japonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılını kutladığımız bu anlamlı yılda, Altın Işıklar, Yükselen Güneş Nişanı’na layık görülmek benim için büyük onurdur. Ailem ve Sabancı Topluluğu için de iki ülkeyi birbirine yakınlaştıran her adım daima çok büyük önem taşımıştır. Japonya ve Japon şirketleri ile geliştirdiğimiz ilişkinin temeli bundan neredeyse 50 yıl öncesine, rahmetli amcalarım Sakıp Sabancı ve Özdemir Sabancı’ya uzanıyor. Başta Sakıp Sabancı ve Özdemir Sabancı olmak üzere tüm Sabancı kardeşler Japon kültürüne, çalışma anlayışına ve disiplinine hayrandı” dedi.

 

Japon kültürünün kendisi için her zaman büyük bir ilham kaynağı olduğunu ifade eden
Güler Sabancı sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben de böyle bir iklimde, 45 yılı aşkın bir süredir çalışıyorum. İş hayatımda başta Bridgestone olmak üzere birçok Japon şirketiyle çalışma imkânım oldu. Onlardan öğrendiğim; birbirine saygı, birbirini iyi dinleme, takım çalışmasına verilen önem, başarı için kolektif karar almanın gücü ve ‘Kaizen’ yani sürekli iyileştirme felsefesi bu uzun çalışma hayatımın önemli kazanımları ve prensipleri olmuştur. Japonya ile uzun yıllara dayanan, güçlü bağlarımızın bir sembolü olarak bu nişanı kabul ediyorum” dedi.

 

Japonya’nın Türkiye Büyükelçisi KATSUMATA Takahiko, “Japonya ile Japon kültürüne duyduğu derin sevgi ve iki ülke arasındaki etkileşimlerin gelişmesine karşı güçlü bağlılığıyla, iki ülkenin dostluk ilişkilerinin ilerlemesine büyük katkı sağlayan Güler Sabancı’nın nişan ile taltif edilmesine, bizler de birer aile üyesi gibi sevindik. Ayrıca, 100. yıl dönümüne ulaşan Japonya-Türkiye ilişkilerinin, Sayın Güler Sabancı başta olmak üzere Türkiye ve Japonya’nın dostları ve destekçileriyle birlikte bundan sonra daha da gelişerek devam edeceğine inanıyorum. Sabancı Üniversitesi’nin bahar aylarında çiçeklerle dolan kampüsünde sıra sıra dizili Japon kiraz çiçeği yani sakura ağaçları meşhurdur fakat bugün Sayın Güler Sabancı ve Japonya’nın ilişkisinde yine büyük bir çiçek açtığını söyleyelim. Sayın Güler Sabancı’ya ve kendisinin çalışmalarını uzun yıllar boyunca destekleyen aile fertlerine, bu nişan için içten tebriklerimi yineliyorum” dedi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İklim Değişikliği Son Yirmi Yılda Migren Atakların Sıklaşmasına ve Şiddetinin Artmasına Neden Oldu

Kişinin hayat kalitesini derinden etkileyen migren konusunda yayınlanan bir makale ilginç verileri ortaya koyuyor. Yaklaşık 30 yıl boyunca ABD’de migrenli yetişkinler arasında yapılan 11 çalışmanın analiz edilmesiyle ortaya çıkan sonuçları değerlendiren makalede, son otuz yılda migren yaygınlığı sabit kalırken, özellikle son 20 yılda migrenin günlük aktiviteler üzerindeki etkisinin gittikçe daha kötü hale geldiğine dikkat çekildi. Nöroloji uzmanı Dr. Yüksel Dede konuyla ilgili yaptığı açıklamada, migrenin yaygınlığını değiştirmeden şiddetinin kötüleşmesini sağlayan etkenler arasında çevresel risk faktörlerinin çok önemli bir yeri olduğunu söyledi. Dr. Dede, yaşanan iklim değişikliklerinin migren hastalarının günlük yaşamını sürdüremeyecek noktaya getirebildiğine ve bu durumun da yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekti. 

 

 

Her geçen gün dünyamız için büyüyerek devam eden bir sorun olan iklim değişikliği çevreyle birlikte insan sağlığını da derinden etkiliyor. Özellikle bu konuda yapılan araştırmalar, hava kirliliği, artan sıcaklar ve değişen atmosferik basıncın migren hastaları üzerinde de olumsuz etkiler yarattığını ortaya koyuyor. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Yüksel Dede, hava koşullarına karşı hassas olan migren hastalarının bu küresel krizin gölgesinde yaşam kalitelerini korumak için yeni stratejiler geliştirmek zorunda kaldığını söyledi. 

 

KÖTÜLEŞEN HAVA KALİTESİ BAŞ AĞRISINI ARTIYOR

Konuyla ilgili uluslararası Headache Dergisinde yayınlanan bir makaleye işaret eden Dr. Dede, “Makalede, yaklaşık 30 yıl boyunca ABD’de migrenli yetişkinler arasında yapılan 11 çalışmanın analiz sonuçları yer alıyor. Buna göre, son otuz yılda migren yaygınlığı sabit kalırken migrenin kişinin günlük aktiviteleri üzerindeki etkisinin özellikle 2004 yılından bu yana gittikçe daha kötü hale geldiği ortaya konuyor. Bu sonucun ortaya çıkmasında çevresel faktörler en göze çarpan etken olarak karşımıza çıkıyor. Başka bir çalışma ise kötüleşen hava kalitesinin baş ağrısı nedeni ile acil servis başvuruları arasında makul bir ilişki olduğunu ortaya çıkardı.”

 

HASTALARIN İŞ VE OKUL HAYATI AKSIYOR

Dr. Yüksel Dede, iklim değişikliğinin migren hastalarının yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkilerken, hastaların işte ve okulda devamsızlık yapmalarına, günlük hayatta yerine getirdikleri işleri aksatmalarına, sosyal hayatta, iş hayatında ve hatta hobilerini yaparken zorlanmalarına neden olduğunun altını çizdi. 

 

HAVA DEĞİŞİKLİKLERİ BEYİN KİMYASALLARININ DENGESİNİ BOZUYOR

Aşırı hava olaylarının daha sık ve yoğun hale gelmesinin, migren ataklarının sıklığının ve şiddetinin artmasına neden olabileceğine işaret eden Dr. Dede, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hava ile ilgili migren tetikleyicileri arasında parlak gün ışığı, yüksek nem, aşırı sıcak veya soğuk bulunuyor. Orman yangınlarından kaynaklanan hava kirliliğinin migren tetikleyicisi olup olmadığı belirsiz olsa da havadaki bu değişikliklerin serotonin gibi beyindeki kimyasalları etkileyerek migreni tetikleyebileceğini ifade eden yayınlar var.”

 

OLUMSUZ HAVA KOŞULLARINA KARŞI MİGREN HASTALARI BU ÖNLEMLERİ ALABİLİR

Migren hastalarının olumsuz hava koşullarında alacakları bazı önlemlerle olası atakları önleyebileceklerini anlatan Dr. Yüksel Dede, şu önerilerde bulundu: 

“Örneğin hava durumunu takip ederek, eğer kendileri için tetikleyici bir faktörse yüksek sıcaklık, parlak ışık ve yüksek nem ortamlarından mümkünse kaçınabilirler. Hava kirliliğinin olduğu orman yangınları, yoğun trafik gibi ortamlara özellikle dikkat edip kaçınmaları gerekebilir. Hastaların kendilerini susuz bırakmamaları yeterli sıvı alımına dikkat etmeleri, özellikle aşırı sıcak ortamlarda bulunmamaları gerekir. Baş ağrısı günlüğü tutarken o günün hava koşulları ve iklim özelliklerini de not etmek kişinin baş ağrısını tetikleyici faktörlerini daha iyi tanımasına katkı sağlayacaktır. Özellikle seyahat ya da etkinlik planlanıyorsa mümkünse o günün hava koşullarını önceden takip ederek planlama yapmak da başka bir öneri olabilir.”

 

DÜZENLİ UYKU VE SAĞLIKLI BESLENME MİGRENLE YAŞAMIN OLMAZSA OLMAZI

Migrenli yaşamı kolaylaştırmak ve olası atakları önlemek için kişiye uygun tedavi planlaması yapılması gerektiğinin altını çizen Nöroloji Uzmanı Dr. Yüksel Dede, hastalara şu uyarılarda bulundu: “Migrenle yaşam, hastanın düzenli bir uyku ve beslenme düzenine sahip olmasını gerektirir. İleri düzeyde işlenmiş gıdalardan, tuzlu ve şekerli yiyeceklerden ve aynı zamanda uzun açlık sürelerinden kaçınmak kişiyi migrenden koruyacaktır. Migreni tetikleyebilecek bir faktör olan stresten uzak durma, nefes egzersizleri, meditasyon, yoga ve düzenli fiziksel aktivite migrenle başa çıkmada faydalı olacaktır.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Teknoloji bağımlısı çocukları bekleyen 4 önemli tehlike!

Acıbadem Beylikdüzü Cerrahi Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Yolar, günümüzde çocuklarda teknoloji bağımlılığına 3 – 6 yaş aralığında bile yaygın olarak rastlandığına dikkat çekerek, “Teknoloji bağımlılığının çok küçük yaşlarda görülmeye başlamasının sebepleri arasında ebeveynlerin iş veya diğer sorumlulukları  nedeniyle çocukların internet ortamında daha fazla zaman geçirmelerine izin vermeleri ilk sırada yer alıyor. Diğer bir önemli faktör ise eğlenerek eğitme metotlarının ekran başında kalma sürelerini artırmasıdır.” diyor. 

 Bağımlılığa karşı üç kural çok önemli! 

Çocuklarda teknoloji bağımlılığını önlemek için ebeveynlerin özellikle üç kurala çok dikkat etmeleri gerektiğine işaret eden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Yolar, “Almanız gereken ilk önlem, ekran süresini çocuğunuzun yaşına uygun olarak sınırlamak olmalı. Bu sınırları, uyku, ders çalışma ve sosyal etkinlikler için yeterli zaman bırakacak şekilde düzenlemelisiniz. Çocuğunuz 18 aylıktan küçükse ekrandan tamamen uzak tutmalısınız. 18 – 24 ay arasında ise süreyi sizin gözetiminizde 20 dakika; 2 – 5 yaş arasında ise maksimum bir saat ile sınırlandırın. Daha büyük yaşlardaysa yine mutlaka zaman sınırı oluşturun. Ebeveynler olarak teknoloji kullanımında çocuğunuza iyi bir rol model olmanız da çok önemlidir” diyor. Çocuğunuza cazip aktiviteler önermenizin de ikinci önemli kural olduğunu belirten Dr. Leyla Yolar, “Teknolojik cihazlar dışında zaman geçirmesini sağlamak için spor, dışarıda oyun oynama, resim ve müzik gibi çocuğunuzun ilgisine yönelik etkinlikler konusunda onu teşvik edin. Üçüncü kural ise çocuğunuzu sanal ortamda karşılaşabileceği zorbalıklar ve uzun süre ekran kullanımı nedeniyle gelişebilecek olan sağlık problemleriyle ilgili bilinçlendirmek olmalıdır” diyor.   

Teknoloji bağımlılığının artmasına paralel olarak çocuklarda göz hastalıkları, obezite, duruş bozuklukları ve ruhsal problemlerin daha yaygın görüldüğüne işaret eden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Yolar, ebeveynlere önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

GÖZ BOZUKLUKLARI

Uzun süre ekrana bakmak göz kaslarının normalden daha fazla çalışmalarına neden oluyor. Zira, gözler ekrana odaklandığında göz kasları sürekli olarak kasılıp gevşemek zorunda kalıyor ve bu durum göz yorgunluğuna yol açabiliyor. Gözlerde ağrı, yanma, batma, kuruluk, sulanma ve kaşıntı, bulanık görme ile sık göz kırpma, göz yorgunluğunun belirtileri arasında yer alıyor. Bu tablo da ileride miyopi gibi kalıcı göz sorunlarına veya fotofobi olarak adlandırılan aşırı ışık duyarlılığı ve parlak ortamlarda rahatsızlık hissine neden olabiliyor. 

Nasıl önlem almalıyız?

  • Bilgisayar ekranının göz hizasının biraz altında olmasına ve yaklaşık 60 cm uzaklıkta bulunmasına dikkat edin.
  • İyi bir aydınlatma sağlayın, örneğin aşırı parlak ışık veya karanlık ortamlardan kaçının.
  • Ekran filtreleri kullanın.
  • En az yılda bir kez olacak şekilde düzenli göz muayenelerini yaptırın.

POSTÜR BOZUKLUĞU

Çocukların dijital teknolojik cihazlarla erken yaşlarda tanışmaları ve onları kontrolsüz şekilde uzun süre kullanmaları postür bozukluğuna neden olabiliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Yolar, büyüme ve gelişimdeki hızdan dolayı omurgadaki değişmelerin en fazla okul çağında oluştuğunu vurgulayarak, “Cep telefonu, tablet ve bilgisayar kullanımı nedeniyle uzun süre hatalı pozisyonda kalmak; kaslarda gereksiz kasılmanın yanı sıra omuz, sırt ve boyun kaslarındaki spazmı tetikleyebiliyor. Ayrıca biyomekanik işlevlerin etkinliğini azaltabiliyor ve yumuşak dokuları zayıflatabiliyor. Bunların yanı sıra dirsek, el ile el bileğinde ağrıya ve bunun sonucunda hareket kısıtlılığına yol açabiliyor. Çok daha önemlisi devamlı öne doğru eğilmek ve uzun süre aynı pozisyonda kalmak ilerleyen zamanlarda omurgada kamburluğa neden olabiliyor” diyor.  

Nasıl önlem almalıyız? 

  • Ergonomik masa ve çalışma koltuğundan faydalanın.
  • Kambur duruşu önlemek için ortopedi hekimlerine danışarak bel ve sırt korseleri kullanabilirsiniz.
  • Her 30 dakikada bir mola verdirin ve kaslarını esnetmeye yönelik kısa bir yürüyüş veya pozisyon değiştirme gibi dinlenme egzersizleri yaptırın.

RUHSAL SORUNLAR

Teknoloji bağımlılığı çocukların ruhsal sağlıklarını da olumsuz yönde etkileyebiliyor.  Özellikle sanal oyun bağımlılığı olan çocuklarda; depresyon ile anksiyete, odaklanma problemleri, özgüven eksikliği, sosyal gelişimin gerilemesi, konuşma bozuklukları ve saldırgan davranışlarda bulunma gibi sorunlar sık görülüyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Yolar, 3-6 yaş aralığındaki çocukların ekrana 15-20 dakika odaklanmalarının yeterli olduğunu belirterek “İnternette bu sürenin aşılması zamanla çocuklarda dikkat eksikliğine yol açabiliyor. Fazla kullanım durumunda yüz yüze iletişim becerileri azalırken sosyal gelişimleri de zayıflayabiliyor. Ayrıca sanal ortamda karşılaşabilecekleri zorbalıklar yüzünden çocuklarda içe kapanıklık, yalnızlık hissine kapılma, depresyon veya anksiyete gibi ciddi sorunlar gelişebiliyor” diye konuşuyor. 

Nasıl önlem almalıyız?

Teknolojik araç kullanımında yaşına uygun kota ile sınır oluşturun ve buna uymaya özen gösterin. Zaman ve içerik konusunu mutlaka takip edin.  Çocuğunuzu internetten uzaklaştırmak için sosyal mecralar dışında da eğlenebileceği alternatif aktiviteler planlamanız faydalı olacaktır. Düzenli yapacağı fiziksel aktiviteler çocuğunuzun stresini azaltacak, ruhsal gelişimini olumlu yönde etkileyecektir. Dolayısıyla çocuğunuza ilgi duyduğu bir spor dalı, doğa yürüyüşleri veya arkadaşlarıyla birlikte sosyal becerilerinin de gelişeceği etkinlik önerilerinde bulunabilir, hobi edinmesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca aile içindeki iletişimi ve birlikte geçirdiğiniz zamanı artırmanız çocuğunuzun ruhsal ve zihinsel gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır.

OBEZİTE

Teknoloji bağımlılığının çocuklarda yol açtığı sorunlardan biri de çağımızın önemli bir hastalığı olan obezite. Ekran başında geçen sürenin artması nedeniyle fiziksel  aktivitenin azalması, psikososyal problemler ile uyku sorunlarının yaşanması, beslenme düzeninin bozulması ve reklamlara maruz kalma sonucunda sağlıksız besin tüketiminde artış gibi birçok faktör obezite açısından risk oluşturuyor.

Nasıl önlem almalıyız?

  • Günde en az bir saat egzersiz yapmasını sağlayın ve fiziksel aktivitesini arttırın.
  • Günlük aktiviteler ve yeme alışkanlıklarıyla ilgili sabit rutinler oluşturun.
  • Yatak odasında tablet, cep telefonu ve televizyon bulundurmayın.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hedef Yatırım Bankası, ilk finansman bonosu ihracını başarıyla tamamladı

2024 yılının başında faaliyetlerine başlayan Hedef Yatırım Bankası, ilk finansman bonosu ihracını başarıyla tamamladı. Hedef Holding Grubu şirketlerinden İnfo Yatırım Menkul Değerler aracılığıyla gerçekleşen 100 milyon TL nominal değerdeki ihraç, yaklaşık 2,4 kat talep alarak yüzde 53 yıllık basit faiz ile sonuçlandı.

 

Hedef Yatırım Bankası, faaliyete geçtiği 2024 yılına ilişkin büyüme hedefleri doğrultusunda ilk finansman bonosu ihracını başarıyla tamamladı. Sermaye piyasalarını bankacılık faaliyetlerine entegre etme hedefiyle yola çıkan Hedef Yatırım Bankası 9. ayındaki bu ihracında nominal değeri 100 milyon TL olan finansman bonosuna yaklaşık 2,4 kat talep aldı ve ihraç başarıyla tamamlandı.

 

Hedef Holding Grubu bünyesindeki İnfo Yatırım Menkul Değerler aracılığıyla 20-23 Eylül tarihleri arasında yapılan talep toplama sürecinin ardından gerçekleştirilen ihraçta, 183 gün vadeli iskontolu finansman bonolarının yıllık basit faizi yüzde 53 olarak belirlendi.

 

Bu ilk ihraç, Hedef Yatırım Bankası’nın büyüme stratejisi ve sermaye piyasalarındaki gücünü pekiştiren önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Banka, önümüzdeki dönemde de benzer ihraçlarla finansman kaynaklarını çeşitlendirmeye ve piyasadaki varlığını güçlendirmeye devam etmeyi hedefliyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Güney Afrika’daki uçuş ağını güçlendiren Emirates, Johannesburg’a dördüncü günlük seferini ekliyor

1 Eylül’de Dubai ile Johannesburg arasındaki ikinci günlük A380 seferinin başlatılmasının ardından açıklanan bu yeni sefer, havayolunun geniş global ağında Güney Afrika’nın önemini bir kez daha teyit etti.

Emirates’in 1 Mart 2025’ten itibaren düzenleyeceği dördüncü seferi, üç sınıflı ve 708 koltuklu Boeing 777-300ER ile Güney Afrika’nın en büyük ve en yoğun uluslararası havalimanında gerçekleştirilecek ve her gün hem tatil hem de iş amaçlı seyahat eden yolcular için yeni bir seçenek sunacak. EK767 sefer sayılı uçak Dubai’den 00:10’da hareket edecek ve 06:20’de Johannesburg’a ulaşacak. Dönüş uçuşu olan EK768 ise Johannesburg’dan saat 10:15’te kalkarak Dubai’ye saat 20:15’te ulaşacak. Böylece havayolunun programı, Johannesburg’dan sabah uçuşlarını da içerecek şekilde genişleyecek.

Emirates Başkan Yardımcısı ve Ticari İşler Direktörü Adnan Kazım, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Güney Afrika, Dubai üzerinden aktarma yapan hem tatil hem de iş amaçlı seyahat eden yolcular için uzun zamandır oldukça popüler bir uçuş noktası ve dördüncü günlük uçuş, Johannesburg’a gidiş ve dönüş için artan seyahat talebini daha iyi hizmet vererek karşılamamızı sağlıyor. Pandemiden önce Güney Afrika’ya sunduğumuz kapasiteyi, üç bölgede haftalık 49 uçuşla yeniden sağlayarak, bu yeni hizmetimizi güvence altına alma konusundaki ortaklıkları ve destekleri için Güney Afrika yetkililerine teşekkürlerimizi sunmak istiyoruz. Pazarda yaklaşık otuz yıldır sürdürdüğümüz faaliyetleri göz önünde bulundurduğumuzda, Güney Afrika ziyaretçilerini teşvik etmeye, hükümetin turizmi önde gelen ekonomik katkı sağlayıcı ve dönüşüm aracı haline getirme hedeflerini desteklemeye ve ülkeye daha fazla yatırım yapılmasını teşvik etmeye kararlıyız.”

Dördüncü günlük uçuş, Emirates’in 140’tan fazla uçuş noktasından oluşan global ağındaki bağlantıyı daha da destekleyerek Dubai, Tayland ve Hindistan’ın yanı sıra İngiltere, Fransa, Hollanda ve Almanya gibi Avrupa’nın önemli noktalarına yönelik sefer programlarını da optimize ediyor.

Emirates’in Johannesburg’daki genişletilmiş uçuş programından yararlanan yolcular, dört önemli ortakla yapılan kod paylaşımı ve hatlar arası anlaşmalar aracılığıyla Afrika’da 60 bölgesel noktaya daha ulaşabiliyor. Havayolunun tarihindeki en eski ortaklıklardan biri olarak öne çıkan Emirates ile South African Airways’in 1997 yılında yaptığı kod paylaşımı anlaşması, Johannesburg üzerinden 12 seyahat noktası da dahil olmak üzere Güney Afrika’daki üç bölgede tek biletle rahat bir seyahat olanağı sağlıyor. Emirates, Airlink ile yaptığı kod paylaşımı anlaşması ile daha fazla bağlantı sunarak 44 şehre daha ulaşım imkânı sunacak. Havayolunun Cemair ile yaptığı hatlar arası anlaşma ise Margate ve Plettenberg Bay gibi özel eğlence noktalarına erişim sağlıyor. Benzer şekilde FlySafair ile yapılan anlaşma da Port Elizabeth, East London ve George gibi iç hat noktalarına seyahat imkânı sunuyor. Bu ortaklıklar, Afrika genelindeki yolcuların Emirates’in dünya standartlarındaki ürün ve hizmetlerine daha fazla bağlantı olanağı sunmasını sağlarken, uluslararası yolcuların da Afrika’nın daha geniş bir bölümünü kolay bir şekilde keşfetmesine olanak tanıyor.

Boeing 777 ile düzenlenecek yeni günlük sefer, yolcu seyahatlerini artırmanın yanı sıra haftada 300 tonluk bir kargo kapasitesi sunarak Güney Afrika için kargo kapasitesini artıracak. Havayolunun kargo bölümü olan Emirates SkyCargo, taze meyve, sebze, soğutulmuş et, süt ürünleri, deniz ürünleri ve kesilmiş taze çiçekler gibi önemli malları taşıyarak ekonomiyi daha da canlandırıyor ve Güney Afrikalı işletmeleri global müşterileriyle hızlı, güvenilir ve verimli bir şekilde buluşturuyor. Yeni günlük sefer, havayolunun çok yönlü uzmanlaşmış ürün portföyü aracılığıyla Londra, Madrid, Kuveyt, Hong Kong ve Dubai gibi önemli noktalara mal taşımak için ek fırsatlar sağlıyor.

Emirates, Haziran 1995’te Johannesburg’a gerçekleştirdiği ilk uçuştan bu yana geçen son 29 yılda, Güney Afrika’daki havacılık, turizm ve ticaretinin uzun vadeli bir ortağı olarak kendini kanıtladı. O zamandan bu yana havayolu, operasyonlarını ölçeklendirdi, Afrika’daki uçuş noktaları ile Cape Town ve Durban’a olan frekanslarını artırarak Afrika’yı ziyaret eden 20 milyondan fazla yolcuya hizmet verdi. Emirates, amiral gemisi A380 ile ilk kez Ekim 2011’de Johannesburg’a servis vererek, havayolunun dünya standartlarındaki ürün ve hizmetlerini Güney Afrika’ya getirdi ve şu anda ikonik çift katlı uçağıyla Johannesburg’dan günde iki uçuş gerçekleştiriyor.

Emirates, Johannesburg ve Cape Town’da bulunan iki özel dinlenme salonu ile First Class ve Business Class’ta seyahat eden yolcularının yanı sıra belirli üyelik statülerindeki Skywards üyeleri için birinci sınıf ve konforlu bir deneyim sunuyor. Havayolu ayrıca üç uçuş noktasında da Özel Şoförlü Transfer Hizmeti sunarak, premium yolcular için hem lüks hem de konforlu bir ulaşım deneyimini sağlıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Novakid, İngiltere Merkezli EFL Uygulaması Lingumi’yi Satın Aldı

Novakid, İngiltere merkezli EFL uygulaması Lingumi’yi satın aldı. 2016’da kurulan ve Entrepreneur First ve LocalGlobe gibi üst düzey Avrupalı yatırımcılar tarafından desteklenen Lingumi, 2-6 yaş arası öğrenciler için yapay zeka destekli, etkileşimli dersler oluşturuyor. Anlaşma ile birlikte Novakid kullanıcıları, yapay zeka odaklı araçlar ve ana dili İngilizce olan öğretmenlerle canlı, çevrimiçi pratiği bir araya getiren bir öğrenme ekosistemini keşfedebilecekler.

 

4-12 yaş arası çocuklar için Avrupa standartlarında online İngilizce eğitimi veren ödüllü Novakid, İngiltere merkezli EFL uygulaması Lingumi’yi satın aldı. Bu ortaklık Novakid’e yüz binlerce kullanıcı kazandıracak ve yüksek kaliteli İngilizce eğitimini genç öğrenciler için erişilebilir hale getirme misyonunu büyütecek. Pahalı özel derslere uygun fiyatlı bir alternatif sunan uygulama, her yaştan öğrenciye, gelir durumu fark etmeksizin İngilizceyi öğrenmelerine olanak tanıyan etkileşimli ve akıllı bir platform sağlıyor.

 

2017 yılında kurulduğundan bu yana Novakid, 25 dakikalık öğrenme blokları ve deneyimli eğitmenlerle yenilikçi bir müfredat kullanarak çocuklar için çevrimiçi İngilizce dersleri sunmaktadır. Şirketin hızlı büyümesi, aralarında Owl Ventures ve Goodwater Capital’in de bulunduğu prestijli firmalardan 35 milyon dolarlık B Serisi yarırım almasına yol açtı ve şirket 2023’te kâr hedeflerine ulaştı. Novakid bugün 50’den fazla ülkede 70.000’den fazla aktif kullanıcıya sahip. 2016’da kurulan ve Entrepreneur First ve LocalGlobe gibi üst düzey Avrupalı yatırımcılar tarafından desteklenen Lingumi, 2-6 yaş arası öğrenciler için yapay zeka destekli, etkileşimli dersler oluşturuyor. Lingumi, İngilizce konuşma ve ses bilgisi kursları için 2 milyondan fazla kullanıcısı ve ödeme yapan müşterilerinin %70’inin 12 ay sonra hala ders alıyor olmasıyla Asya’da sessizce en popüler İngilizce öğrenme uygulamalarından biri haline geldi.

 

Lingumi’nin Satın Alınması, Novakid Platformundaki Öğrenciler İçin Yeni Kapılar Açıyor

 

Novakid CEO’su ve Kurucu Ortağı Max Azarov, “Lingumi’nin satın alınması, Novakid platformundaki öğrenciler için yeni kapılar açıyor. Öğrenciler yapay zeka odaklı araçlar ve ana dili İngilizce olan öğretmenlerle canlı, çevrimiçi pratiği bir araya getiren bir öğrenme ekosistemini keşfedebilecekler. Bu ortam, yaşlarına uygun oyun özellikleriyle zenginleştirilerek sorunsuz ve ilgi çekici bir deneyim sağlıyor. Öğrenicilere iki yaşından itibaren ücretsiz ve kaliteli İngilizce eğitime erişim sağlamak, dünya genelinde çok daha fazla çocuğa ulaşmamızı mümkün kılıyor.” dedi.

 

Lingumi Ekibi, Novakid’e Katılacak

 

Lingumi’nin CEO’su ve Kurucu Ortağı Toby Mather ile birlikte sekiz kişilik bir ekip, Novakid Junior adlı yeni bir bölümü yönetmek üzere anlaşmanın bir parçası olarak Novakid’e katılacak. Mevcut Lingumi müşterilerine yönelik hizmetler devam edecek ve Novakid müşterileri 2025’in başlarında Lingumi’nin teknoloji platformu kullanılarak oluşturulan yeni bir kendi kendine öğrenme ürünü almayı bekleyebilirler.

 

Özellikle bu satın alma, birebir özel dersler için aylık 100 dolardan fazla ödeme yapmak zorunda kalan aileler için evrensel anlamda uygun fiyatlı bir alternatif sunarak, her gelir seviyesinden insanların İngilizceyi ikinci dil olarak öğrenmesini sağlayacak. Novakid Kurucu Ortağı ve COO’su Dmitry Malin, “Yapay zekâ teknolojileri kullanarak kendi kendine öğrenme, giderek daha normal hale geliyor. İnsan eğitmenlerle geçirilen zamanın sağladığı sosyal faydalar eklendiğinde, bu gerçekten dönüştürücü bir teknoloji olarak karşımıza çıkıyor. Bu anlaşma, kendi kendine öğrenme ürünlerimizin gelişimini hızlandırarak müşteriler için daha fazla zaman ve maliyet açısından verimli öğrenme yolları açıyor.” dedi.

 

Öğrenciler İçin Erişilebilir ve Sonuç Odaklı Eğitim Sunmaya Odaklanılacak

 

Lingumi’nin teknolojisi Novakid’e, kendi kendine hizmet veren bir öğrenme oyunu platformu, İngilizce’de yapay zeka destekli ‘akıllı konuşmalar’ ve CEFR standartlarıyla uyumlu yüzlerce interaktif ders de dahil olmak üzere birçok yeni özellik getirecek. Ekip ayrıca daha genç öğrenciler için yeni bir freemium uygulaması geliştirecek.

 

Lingumi CEO’su Toby Mather, “Her zaman genç öğrencilerin kurslarımız aracılığıyla anlamlı bir İngilizce seviyesine ulaşmalarına yardımcı olmaya odaklandık. Onların ‘mezun olmaları’ için hiçbir zaman canlı bir öğretim platformumuz olmadı. Bu ortaklıkla birlikte, artık her yaştan, her beceriden ve ebeveynler için farklı fiyat noktalarından çocuklar için eksiksiz bir müfredat ve çeşitli ürünler sunuyoruz.” dedi.

 

Bu hamle Avrupa eğitim teknolojisi ekosistemi için çok önemli bir ana işaret ediyor. Pandeminin ardından birleşme ve satın almalar açısından sessiz geçen bir dönemin ardından Novakid’in Lingumi’yi satın alması, dünyanın dört bir yanındaki öğrenciler için erişilebilir, sonuç odaklı eğitim sunmaya yeniden odaklanılmasını sağladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

KAGİDER Sürdürülebilirlik Raporu’nu açıkladı: 22 yılda 80 proje ile yüzbinlerde kadına etki etti

2002 yılında kurulduğundan bu yana güçlenerek yolculuğuna devam eden KAGİDER, Sürdürülebilirlik Raporu’nu ilk kez yayınladı. Bugün Türkiye ekonomisinin %10’unu temsil eden derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu, bugüne kadar hayata geçirdikleri proje ve iş birlikleriyle iş dünyasındaki yüzbinlerce kadına etki ettiklerini açıkladı. 

 

Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), Sürdürülebilirlik Raporu’nu ilk kez yayınlayarak kamuoyuyla paylaştı. İstanbul Raffles Otel’de düzenlenen basın toplantısıyla ayrıntıları paylaşılan rapor; kadının sadece ekonomik olarak değil politik ve sosyal olarak da güçlenmesini hedefleyen derneğin, 2002 yılında kurulduğu tarihten itibaren faaliyetlerini, proje ve iş birliklerini, kısacası “KAGİDER ETKİSİ”ni gözler önüne serdi. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı kabul ettiği 25 Eylül 2015 tarihinin yıldönümünde gerçekleştirilen basın toplantısında KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu’nun yanı sıra yönetim kurulu üyeleri ile KAGİDER üyesi girişimci kadınlar da yer aldı. 

KAGİDER GÜÇLENİRKEN TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM DE YAŞANDI

Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlik ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki en önemli yol haritasını sunan küresel hedeflerine hizmet etmekten mutluluk duyduklarını belirten KAGİDER Başkanı Esra Bezircioğlu, 17 maddeden oluşan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan 9’una doğrudan katkı sunduklarını vurguladı ve “KAGİDER’in 22 yıllık yolculuğu, sadece bir sivil toplum kuruluşunun büyümesi değil, aynı zamanda bir toplumun köklü dönüşümünün hikayesidir. Bu süre zarfında KAGİDER, kadın girişimciliğini destekleyerek kadınların ekonomik hayatta daha görünür olmasını sağlamış ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanında önemli adımlar atmıştır” dedi.

110 MİLYAR DOLARLIK CİRO VE 250 BİN KİŞİLİK İSTİHDAM GÜCÜ VAR

22 yılda derneğin yarattığı etkiyi rakamlarla ortaya koyan Esra Bezircioğlu, bugün 46 farklı sektörden 500’ü aşkın üyesiyle birlikte 110 milyar dolarlık ciro ve 250 bin kişilik istihdam gücüne sahip bir dernek olarak Türkiye ekonomisinin %10’unu temsil ettiklerini söyledi.

Bugüne kadar hayata geçirdikleri projelerle sadece kadın girişimciliğini desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda iş dünyasında kadın çalışan oranlarını artırarak yüz binlerce kadının hayatına dokunduklarından söz eden Bezircioğlu, uluslararası platformlarda da etkin bir rol üstlendiklerini ifade etti ve “Dünyada kadın girişimcilerin güçlenmesi için global platformlarda sesimizi duyuruyor, Türk kadın girişimciler için dünya ekonomisine yön verecek bir yol haritası çiziyoruz. Özellikle bu yıl Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’nde Türkiye’yi temsil edecek genişleme aday ülke üyelerinden biri olarak seçilmenin yanı sıra, EBRD komitesine Türkiye’den seçilen tek dernek olduk. Bu rapordaki tüm bilgiler de 22 yıllık KAGİDER etkisinin dünyaya ve tüm Türkiye’ye yayıldığını gösteren en önemli kanıtıdır” diye konuştu.

ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE HEDEF BÜYÜTÜYORUZ

“Kadın, Toplum, Dünya ve Gelecek” odağında devam eden sürdürülebilirlik yolculuğunda kadının iş dünyasındaki yerini güçlendirmeyi, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı ve daha yaşanabilir bir dünya yaratmayı hedeflediklerini dile getiren Esra Bezircioğlu, “Bugün bu vizyonla, daha adil, eşit ve sürdürülebilir bir dünya için çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz” dedi.

Gelecek dönemdeki hedefleri arasında kadın girişimcilerin uluslararası arenada daha fazla temsil edilmesini sağlamanın da yer aldığını söyleyen Esra Bezircioğlu, sözlerini şöyle noktaladı: 

“Öncelikle, kadın girişimcilerin uluslararası arenada daha fazla temsil edilmesi için çaba harcayacağız. Bunun için uluslararası etkinliklere daha aktif katılacak, kadın girişimcileri uluslararası platformlarda daha görünür hale getirecek ve onların seslerini duyuracak etkinlikler düzenleyeceğiz. Uluslararası iş birliklerini güçlendirmek de önceliklerimiz arasında. Bu kapsamda, diğer uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri ve devletlerle daha sıkı iş birlikleri kuracak, ortak projeler geliştirecek ve bilgi paylaşımını artıracak çalışmalar yapacağız.”

KADIN GİRİŞİMCİLER SÜRDÜRÜLEBİLİR GELECEĞİN LİDERLERİ

KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesi Dilara Koçak da basın toplantısında yaptığı konuşmasında dernek olarak sürdürülebilirlik bilincini artırdıklarına dikkati çekerek, kadın girişimcilerin, sadece ekonomik büyümenin bir parçası değil, sürdürülebilir bir geleceğin inşasında aktif rol oynayan birer lider olduklarını vurguladı.

HAYATA GEÇEN PROJELER, KADIN İŞ GÜCÜNE GÜÇ VERİYOR

Sürdürülebilirlik Raporu’nun ayrıntılarını basın mensuplarıyla paylaşan KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesi Beyza Beyzade Berkol ise kuruluşundan itibaren önemli adımlar atarak, birçok projeyi hayata geçirdikleri söyledi ve bugüne kadar 162 paydaş şirket ile 80 projeyi hayata geçirdiklerini açıkladı. KAGİDER’in projeleri arasında kadın girişimcilerin dijitalleşme süreçlerine destek olmak, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda iş yapma fırsatları yaratmak, kadınların liderlik kapasitelerini geliştirmek gibi alanlarda çalışmalar bulunduğunu ileten Beyza Beyzade Berkol, şöyle konuştu:  

“Kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak fırsat eşitliği sağlamayı ve kadınların finansmana erişimini kolaylaştırmayı amaçlıyoruz. Kadınların liderlik pozisyonlarında daha fazla yer alması için çaba sarf ediyor ve Türkiye’de kadınların eşit temsili ve yaşam haklarının güvence altına alındığı bir gelecek hayal ediyoruz. Bu projeler ile kadınların ekonomik ve sosyal açıdan güçlenmelerine katkı sağlayarak toplumsal cinsiyet eşitliğine ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmayı hedefliyoruz.”

 

 

İŞTE KAGİDER SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORU’NDA DİKKAT ÇEKENLER: 

  • İYİ İŞLER ile gıda ve elektronik dışı organze perakendeye üretim veya satış yapan kadın girişimcilerin güçlenmesini sağladı. 7 yıldır devam eden proje kapsamında toplamda 486 saat eğitim verildi. Projeye 2000’in üzerinde kadın girişimci başvuruda bulundu. 150 kadın girişimci programı başarıyla tamamlayarak mezun oldu. Programa katılan firmaların yarattığı istihdam 2596’dır. Bu istihdam rakamı çerçevesinde kadın çalışan oranı %72, kadın yönetici oranı %67’dr.
  • Özel sektördeki başarılı kadın yetenek yönetimi örneklerinin paylaşılması ve bu alandaki fikir önderlerinin düzenli buluşmalarla karşılıklı görüş alışverişinde bulunmalarını sağlayan KADIN LİDERLİK PLATFORMU oluşturuldu. Kuruluşundan bu yana 454 şirket ve 760 kişi KLP’ye katıldı. Platformun web sitesinde 107 kaynak rapor paylaşıldı. Katılımcıların %100’ü platformdan faydalandığını belirtti.
  • Kadın istihdamını teşvik etmek ve iş yaşamında cinsiyet eşitliğini sağlamak amacıyla oluşturulan FIRSAT EŞİTLİĞİ MODEL SERTİFİKASI’nı bugüne kadar 25 farklı sektörden, 72 kurum almaya hak kazandı. 72 kurum da; yapıları, eylemler ve istihdam olguları ile toplumsal cinsiyet eşitliğine ve istihdamda kadın güçlenmesine duyarlı olduklarını ulusal ve uluslararası kamuoyu nezdinde tescil ettirdi.
  • Türkiye’deki kadınların ticari ve sosyal “girişimci ruhunu” ortaya çıkartarak, kadın girişimci sayısının gelişmiş ülkelerin seviyesine yükselmesine katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen “TÜRKİYE’NİN KADIN GİRİŞİMCİSİ YARIŞMASI” 17 yıldır gerçekleştiriliyor. Bugüne kadar Türkiye’nin dört bir yanından 45 binden fazla başvuru alındı. 104 binden fazla kişiye ulaşıldı. Garanti BBVA toplamda son 5 yılda 200 milyar lira finansal destek sağladı.
  • GELECEĞİN KADIN LİDERLERİ EĞİTİM PROGRAMI, işine, toplumuna ve çevresine farklılık getirecek genç kadınları topluma ve iş yaşamına hazırlamak, onların beceri ve duyarlılıklarını geliştirmek, donanımlarını artırmak amacıyla gerçekleştiriliyor. 14 yıldır devam eden programa bugüne kadar 20 binin üzerinde başvuru geldi, programdan 1750 genç kadın mezun oldu. Programdan mezun olanların %92’si bugün iş hayatında sağlam adımlarla kariyerlerinde ilerliyor. Mezunların %93’ü programın kendilerine kattıklarını başkalarıyla da paylaştıklarını söylüyor.
  • Tarım sektöründeki kadın girişimcilerin bilgi ve becerilerinin artırılması hedeflenen “TARIMDA KADIN GİRİŞİMCİ GELİŞTİRME VE HIZLANDIRMA PROGRAMI”na 4 yılda 870 başvuru yapıldı. Proje kapsamında 274 kadın girişimci tarım sektöründe alanında uzman kişiler ve rol model kadın girişimcilerle bir araya getirilerek desteklendi. Programa katılan 72 kadın girişimci mentorluk desteği aldı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

AASSM’de dopdolu ekim

İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM), ekim ayında dopdolu bir programla sanatseverlerle buluşuyor.

İzmirli sanatseverlerin adresi, ekim ayında da Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM) olacak. Bir ay boyunca konser, sinema gösterimi, sergi gibi birçok etkinliğe ev sahipliği yapacak AASSM, İzmirli sanatseverler için yine dopdolu bir program hazırladı.

“Can Dostlarımız için El Ele” konseri
Ekim ayı etkinlikleri, 1 Ekim’de saat 20.30’da AASSM Büyük Salon’da düzenlenecek Olten Filarmoni Orkestrası’nın “Can Dostlarımız için El Ele” konseri ile başlayacak. 2-9-16-23 Ekim tarihlerinde ise AASSM Müzik Kütüphanesi’nde saat 19.30’da Gündüz Öğüt ile Anlatılmayan Öyküler Yazım Atölyesi gerçekleştirilecek. Müzik ve edebiyatın birbirini besleyen ortak yönlerinin ele alınacağı, zaman zaman Gündüz Öğüt’ün keman dinletilerinin de yer alacağı atölyede Yaratıcı Yazarlık Teknikleri, Kısa Öykü Yazma Pratikleri, Ülkemiz ve Dünya Edebiyatından Öykü Okumaları, Dil Kurgu ve Kurmaca, Olay Örgüsü, Karakter Yaratmak, Zaman ve Mekan Tasarımı gibi yazmaya ve hayal kurmaya dair pek çok konu işlenecek. 

İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’ndan açılış konseri
İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın açılış konseri de 3 Ekim saat 20.00’de Büyük Salon’da düzenlenecek. 5 Ekim’de ise saat 20.00’de Kodaly Quartet konseri var. Dünyanın en köklü, en saygın ve en uzun soluklu beş oda müziği topluluğundan biri olan Kodály Quartet, 2023 yılında 57. yılını kutlamıştı.

Ruh Terapisi

Kazakistan’ın en tanınmış çellistlerinden Bagjan Oktabr, “Ruh Terapisi” konser programıyla, Büyük Salon’da 6 Ekim’de 17.00-20.30 saatleri arasında İzmirliler ile buluşacak. 7 Ekim saat 20.00’de de İzmir Senfoni Orkestrası Denizbank Konserleri programı var.

Piyano resitali
Emre Şen Piyano Resitali Küçük Salon’da 10 Ekim saat 20.00’de yapılacak. 11 Ekim’de İzmir Devlet Senfoni Orkestrası sahneye çıkacak, konser Büyük Salon’da saat 20.00’de başlayacak.

Filarmoni ve senfoni orkestraları sahne alacak
Olten Filarmoni Orkestrası, Büyük Salon’da 16 Ekim saat 20.30’da yeniden sahne alacak. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın bir diğer konseri ise 18 Ekim saat 20.00’de Büyük Salon’da yapılacak. 

Nükhet Duru ve Ahmet Baran geliyor

Nükhet Duru & Ahmet Baran konseri, 21 Ekim saat 20.30’da Büyük Salon’da düzenlenecek. Güçlü sesi ve yüksek enerjisi ile Nükhet Duru, dünyaca ünlü kanun virtüözü Ahmet Baran’ın sihirli parmakları eşliğinde dinleyenlere bambaşka bir deneyim yaşatacak.

23 Ekim saat 20.00’de ise Büyük Salon’da “Bir Cumhuriyet Şarkısı” adlı film gösterilecek. 1930’lu yıllarda genç bir cumhuriyet olan Türkiye’nin girdiği modernleşme sürecini konu edinen filmin yönetmenlik koltuğunda Yağız Alp Akaydın var.

Senfoni orkestraları sahneye çıkıyor
Ahmed Adnan Saygun Senfoni Orkestrası, Büyük Salon’da 28 Ekim saat 20.00’de Cumhuriyet Bayramı Özel Konseri ile sahne alacak. 31 Ekim’de ise Acn Türk Gençlik Senfoni Orkestrası konseri Büyük Salon’da saat 20.00’de gerçekleştirilecek.

Sergiler kasım ayına kadar sürecek
AASSM, ekim ayında başlayarak kasım ayına kadar sürecek sergilere de ev sahipliği yapacak. Bu kapsamda, 4 Ekim-4 Kasım tarihleri arasında “Kadın Anlatılarında Cumhuriyet” sergisi, Giriş Galeriler bölümünde ücretsiz sergilenecek. 15 Ekim-4 Kasım tarihleri arasında ise Esma’nın Büyüsü Tezhip sergisi, Alt Galeri bölümünde ücretsiz sergilenecek.

Ayrıntılı bilgi için kultursanat.izmir.bel.tr, aassm.org.tr ve izmir.art adresleri ziyaret edilebilir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Prime Video, Aldis Hodge’un Başrolde Olduğu CROSS Dizisinin Fragmanını ve İlk Görsellerini Yayınladı

Prime Video, Aldis Hodge’un Alex Cross karakterini canlandırdığı, merakla beklenen suç gerilim dizisi CROSS’un fragmanını ve ilk görsellerini yayınladı. İkinci sezon için de onay alan dizinin sekiz bölümden oluşan ilk sezonu, 14 Kasım’da dünya genelinde 240’tan fazla ülke ve bölgede yalnızca Prime Video’da gösterime girecek. 

 

James Patterson’ın çok satan Alex Cross kitap serisindeki karakterlere dayanan, karmaşık, çetrefilli ve heyecan verici gerilim dizisi CROSS’un yapımcılığını Ben Watkins üstlenirken; dizi Paramount Television Studios ve Skydance Television tarafından hazırlanıyor. 

 

Alex Cross, cinayetleri tespit etmek ve nihayetinde katilleri yakalamak için hem katillerin hem de kurbanlarının psikolojisine derinlemesine inebilme yeteneğine sahip bir dedektif ve adli psikologdur. Dizide başrolü üstlenen Hodge, aynı zamanda yapımcı olarak da görev alıyor. CROSS’un oyuncu kadrosunda Isaiah Mustafa, Juanita Jennings, Alona Tal, Samantha Walkes, Caleb Elijah, Melody Hurd, Jennifer Wigmore, Eloise Mumford ve Ryan Eggold yer alıyor. 

 

Watkins, Blue Monday Prodüksiyon bünyesinde baş yapımcı ve dizi sorumlusu olarak görev alıyor. Sam Ernst, Jim Dunn ve Craig Siebels de baş yapımcı olarak yer alırken, James Patterson, Bill Robinson ve Patrick Santa, James Patterson Entertainment adına baş yapımcı olarak katkıda bulunuyor. David Ellison, Dana Goldberg ve Bill Bost, Skydance Television adına baş yapımcı olarak görev yapıyor.

 

CROSS, Amazon MGM Studios, Paramount Television Studios ve Skydance Television tarafından üretiliyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı