Aylık arşivler: Eylül 2024

Netaş 2024 yılının ilk yarısında satış gelirlerini yüzde 45 artırarak 301 milyon TL brüt kâr açıkladı

Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında köklü deneyimiyle Türkiye’nin en yetkin teknoloji şirketlerinden biri olan Netaş, 2024 yılı ikinci çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı. Açıklanan sonuçlara göre 2024 yılının ilk yarısında Netaş‘ın satış gelirleri yüzde 45 artarak 3,9 milyar TL’ye ulaşırken, alınan siparişler yüzde 49 artışla 4,3 milyar TL seviyesine ulaştı. Şirketin brüt kârı geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 57 oranında artış göstererek 191 milyon TL’den 301 milyon TL’ye yükseldi.

2024 yılı ikinci çeyrek dönem performansını değerlendiren Netaş CEO’su Sinan Dumlu, “2024 yılının ilk yarısında, özellikle Telekom segmentinde yeni aldığımız siparişlerle ZTE ile birlikte bizi çok sevindiren bir büyüme yakaladık. Yeni alınan telekomünikasyon altyapı projeleri kapsamında gerçekleşen bu büyüme yüzde 136 seviyesinde gerçekleşti. Telekom segmentinin yanı sıra kurumsal pazarlarda da siparişlerimizde artış gerçekleşti. Kurumsal pazarlar segmenti bu dönemde toplam satışlarımızın en büyük kısmını oluştururken segmentin Netaş siparişleri arasındaki payı yüzde 50 seviyesinde.  Bunların yanı sıra ZTE ile birlikte Netaş olarak bir başka sektöre de adım attık. Daha evvel duyurularını yaptığımız gibi bir ZTE markası olan ve dünya genelinde büyük ilgi gören nubia cep telefonlarını Türkiye’ye getirerek ülkemizde satışa sunuyoruz. Yerli sunucu üretim hamlemizin yanı sıra mobil telefon pazarına yeni oyuncu olarak katılmamızın ilerleyen dönemlerde Netaş’ın finansallarını daha da iyi noktalara çekmesini bekliyoruz. dedi.

Segment bazında gelir artışı devam ediyor

Kurumsal Pazarlar segmenti, toplam satışların yüzde 52’sini oluşturarak Şirketin en büyük gelir kaynağı olmaya devam etti. Segmentin satış gelirleri yüzde 20 artışla 178 milyon TL’ye yükseldi. Telekom segmenti büyüme kaydederek siparişler içindeki payını yüzde 41’e çıkardı. Türkiye’nin Telekom operatörlerinin telekomünikasyon altyapısında ZTE ile birlikte hayata geçirilen yeni projeler bu büyümede etkili oldu. BDH segmentinin satış gelirleri yüzde 83 artarak 455 milyon TL seviyesinde gerçekleşti.

Netaş başarılara imza atmaya devam ediyor

Netaş, Türkiye’nin en önemli araştırmalarından biri olan Bilişim 500’de Sistem Entegratörü ve İş Ortağı başlığında 3 farklı kategoride ilk sıraya yerleşerek önemli bir başarıya imza attı. Donanım Kategorisi – Ağ Donanımı ve Telekomünikasyon Altyapı Donanımı ödüllerini 2022’den bu yana üst üste alarak kategorideki yerini pekiştirmiş oldu. Yazılım Kategorisi – Çeşitli İş Uygulamaları ödülünü de alan Netaş, Microsoft tarafından da “Partner of the Year” ödülüne layık görüldü.

 

Netaş yeni ve devam eden projelerle büyümesini sürdürüyor

Netaş, ikinci çeyrekte de aldığı yeni ve devam eden projelerle tüm segmentlerde büyümeye devam ediyor. Kurumsal Pazar segmentinde Türkiye’nin önde gelen bankalarından biriyle Cisco çözümleri üzerine beş yıllık yeni bir anlaşma imzalandı. ArGe tarafında Kamu ve Savunma alanında Taktik Gemi Haberleşme Sistemleri, Milli Mod 5 Dost Düşman Tanıma Sistemleri gibi birçok projeye ikinci çeyrekte devam edilirken Milli Monitör Sistemi Mobil Şebeke İzleme Projesi tamamlandı.

Şirketlerin geliştirdikleri yazılımların testlerinin test otomasyonu ile gerçekleştirilmesi hizmetlerini içeren Test merkezi tarafında ise Türkiye’nin önde gelen bankaları, telekom operatörleri ve sigorta şirketlerine yönelik projeler devam etti ve iki önemli perakende şirketi için yeni test hizmeti projesine başlandı.  

Üretim faaliyetleri hız kesmedi

2024 yılı ikinci çeyreğinde savunma sektöründe önemli bir teknoloji paydaşı olan Netaş’ın üretim merkezinde üretimi devam eden projelerinin örnekleri arasında Dost Düşman Tanıma (IFF) sorgulayıcı ve cevaplayıcı birimleri bulunuyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyaçlarına özel geliştirilen denizaltı muhabere kontrol sistemlerinin üretimine devam ediliyor. Ayrıca denizcilik ve deniz güvenliği için kullanılan Navigational Telex (NAVTEX) ürünlerinin üretimi de gerçekleştirildi.

 

BDH güç kazanıyor

Netaş’ın profesyonel bilişim destek hizmetleri şirketi BDH, 2024 yılının ilk yarısında yeni projelerle güç kazanmaya devam etti. Dünyanın önde gelen para sayma makinesi üreticisiyle yerinde servis hizmeti anlaşması yapıldı. Yeni robot ve dikey süpürge üreticisiyle anlaşma imzalandı ve servis verilmeye başlandı. Diğer taraftan desteklenen ürün sayısı her geçen gün artan ZTE Bölgesel Destek Merkezi hem hacimsel hem de desteklenen ülke sayısı açısından büyümesine devam etti. BDH üzerinden nubia’nın akıllı telefonlarına destek hizmeti verilmeye başlandı. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Mutlu “Yerel Yönetimde Kadın” konulu söyleşide konuştu

3. Zeytin Dalı Kültür Sanat ve Barış Festivali kapsamında düzenlenen “Yerel Yönetimde Kadın” konulu söyleşiye konuşmacı olarak katılan Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, “Ne mutlu ki kente bu kadar sahip çıkan kadınlar, bu defa kenti yönetmek için görevlendirildi. Bize düşen bizden sonra gelecek kadınların önünü daha da açmak adına çok başarılı olmak” dedi.

Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Gömeç Belediyesi ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesi iş birliği ile bu yıl 3’üncüsü düzenlenen Zeytin Dalı Kültür Sanat ve Barış Festivali’ne katıldı. Gömeç Belediye Başkanı Melih Bağcı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen festival kapsamında “Yerel Yönetimde Kadın” konulu söyleşide, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay ile birlikte konuşmacı olarak yer alan Başkan Mutlu, belediyecilik vizyonunu etkinlik alanını dolduran konuklarla paylaştı. 

Kente sahip çıkan kadınlar görevlendirildi

Gömeç’te bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Başkan Mutlu, davet ve ev sahipliği için Başkan Bağcı ile ekibine teşekkür etti. Mimarlar Odası’nda görev yaptığı yıllarda kent suçlarına karşı verdiği mücadelelerden bahseden Başkan Mutlu, “Biz aynı masanın etrafında, İzmir’in toprağını, havasını, doğasını, suyunu korumak için çok büyük mücadeleler verdik. Ne mutlu ki kente bu kadar sahip çıkan kadınlar, bu defa kenti yönetmek için görevlendirildi. İzmir’de 8 kadın belediye başkanı olması ve mücadelenin içinden gelerek kendi başarısını yaratan kadınların önünün açılması çok kıymetli. Bize düşen ise bizden sonra gelecek kadınların önünü daha da açmak adına çok başarılı olmak. Hepimiz büyük bir heyecan ve şevkle sokakları adım adım gezerek, insanların derdine derman olarak bu dertleri çözme yolunda da bunca yıllık birikimimizi, deneyimimizi kente aktarmak için büyük bir çalışma içerisindeyiz” dedi.

Kenti kullanamaz ve yaşayamaz oldular

Konak’ta kimsenin kendini öteki hissetmemesi için sokak sokak gezerek herkesi dinlediklerini ve dokunmaya çalıştıklarını kaydeden Başkan Mutlu, “Ekonomik uçurum bir ötekileşme duygusu yaratmış Konak’ta. Kendini öteki hissedenlerle Konak’ı, İzmir’i barıştırmaya çalışıyoruz. Onlara ‘yalnız değilsiniz’ duygusunu geçirmek için sokak sokak geziyoruz. Şu an ülkede yaşanan bu büyük ekonomik krizden en çok etkilenen gruplar çocuklar, kadınlar, gençler ve emekliler. Hiç olmadığı kadar kenti kullanamaz ve yaşayamaz oldu bu gruplar. Onların tekrar kentin içinde, kendini iyi hissetmesi için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Adil kent eşit yurttaşlık” vurgusu

Kadınlara yönelik hizmet ve politikalara bu dönemde büyük ağırlık vereceklerinin altını çizen Başkan Mutlu, şunları söyledi: “Konak çok sayıda engelli vatandaşın yaşadığı bir bölge. Kadınların üzerinde ciddi bir bakım yükü var. Yaşlılara ve çocuklara da kadınlar bakıyor. Kadınların kendini hep evde, adeta hapis hissettiği bir hayattan söz ediyoruz. Seçim döneminde mottomuz ‘Adil kent eşit yurttaşlık’ idi. Şu an bunun için çalışıyoruz.”

Amacımız kadınların daha çok sokakta olması

Kadınların üzerindeki bakım yükünü hafifletmek için yakın zamanda kreşler açmayı planladıklarını belirten Başkan Mutlu, “Hızlıca ilk açacağımız kreşimiz Kemeraltı’nda olacak. Diyelim ki alışveriş yapmak için Kemeraltı’na geldiniz. Çocuğunuzu kreşimize bırakabileceksiniz. O orada oynarken siz rahatça gidip kahvenizi içebilecek, alışverişinizi yapabileceksiniz. Sadece düzenli gelinen değil saatlik de bırakılabilen bir yer haline getireceğiz. Çünkü amacımız daha çok kadının sokağa çıkması ve sosyal hayatın içerisinde olması” şeklinde konuştu.

Biz hep mücadelelerle bir yerlere geldik

Uzun yıllardır Konak’ta yaşadığını ve ilçenin sorunlarının yanı sıra çözüm önerilerine de hakim olduğunu söyleyen Başkan Mutlu, “38 yıldır Konak’ta yaşıyorum. Çok iyi bildiğim bir bölge ama başkan olduğunuz andan itibaren çok başka bir sorumluluk duygusu geliyor. Bir şeyleri değiştirebileceğinizi ispat etmek istiyorsunuz. Ben bunu kadınların çok iyi yapacağını görüyorum. Çünkü biz hep mücadelelerle bir yerlere geldik. O mücadele azmi sizi yöneticilik yaparken de kamçılıyor. Kadınların, çocukların, gençlerin desteğiyle umuyorum bir başarı hikayesi yerel yönetimlerden başlayarak ülkede de sürdürülecek” dedi.

Parselasyon planları bir yılda hazır

Katılımcıların soru sorma imkanı da bulduğu söyleşide Başkan Mutlu, Konak’ta kentsel dönüşüm çalışmalarının ne zaman başlayacağına yönelik bir soruya ise şöyle yanıt verdi: “Kentsel dönüşüm bölgelerinin sadece planları yapılmıştı yani uygulama planları dediğimiz parselasyon planları yoktu. Göreve geldiğimizde hızlıca parselasyon planlarını hazırlamaya başladık. Hedefimiz 1 yılda 600 hektarlık alanın parselasyon planlarını hazırlayıp dönüşümü başlatmak. Çünkü Konak’ta en büyük sorun kentsel dönüşüm.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Doktora danışmadan lens kullanmayın

Kontakt lens kullanımı her geçen gün artıyor. Yeni teknoloji lenslerin gözlük kullanımına göre konforlu olduğunu ancak hijyen kurallarına dikkat edilmediğinde ciddi komplikasyonlara yol açabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Burcu Usta Uslu, “Göz doktoruna danışılmadan kontakt lens kullanımına başlanmamalı. Doğru lens ölçülerinin yanı sıra gözde lens kullanımına engel bir durum ya da lensten önce tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlığın olup olmadığının belirlenmesi önemli” dedi.

 

“Kızarıklık, irritasyon, gözde ağrı veya bulanık görme gibi şikayetlerin meydana gelmesi durumunda lens kullanımına ara verilmeli ve en kısa sürede göz doktoruna başvurulmalı” uyarısında bulunan Op. Dr. Burcu Usta Uslu, yeni lens kullanıcıları ve gözlükten lense geçmek isteyenler için önemli tavsiyelerde bulundu:

 

Lens kullanımına mutlaka göz doktoru kontrolünde başlanmalı

Göz yapısının uygunluğunun yanı sıra, gözlük ihtiyacına eşlik eden veya potansiyel göz hastalıkları riskleri kontrol edilmeli. Bu nedenle lens kullanımından önce doktor muayenesi çok önemli.

 

Lensleri kullanma eğitimi alınmalı

Lens kullanma eğitiminin alınması kıymetli. Lensler dikkatli ve özenli kullanıldığında yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır.

 

Hijyene ve lensin formuna dikkat edilmeli

Lensleri, el hijyenine ve genel hijyen kurallarına uyarak kullanmak çok önemli. Lensi takıp çıkarırken lensin formuna ve yönüne dikkat edilmeli.

 

Kullanım süresi aşılmamalı

Lensin tanımlanmış kullanım süresine mutlaka uyulmalı. Lens için önerilen total kullanım süresi aşılmamalı.
 

6 ayda bir göz doktoruna kontrole gidilmeli

Lens kullananlar yılda 2 kez yani 6 ayda bir göz doktoruna muayene olmalı. Kontakt lensin yaratabileceği oküler yüzey değişiklikleri takibi için muayene hayati önem taşıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yenidoğan sarılığında fayda sağlayan 3 önemli öneri

Yeni doğan bebeklerin en az üçte ikisi yaşamının ilk haftalarında sarılık sorunu yaşayabiliyor. Yenidoğan sarılığı çoğunlukla normal fizyolojik bir durum olarak kabul ediliyor. Genellikle geçici bir durum olmakla birlikte, yenidoğanların bir bölümünde beyin hasarı oluşturabilecek düzeylere erişebiliyor. Zamanında tanı konup tedavi edilmeyen yüksek bilirubin düzeylerinin yol açacağı bilirubin ensefalopatisi ve sonrasında kernikterus adı verilen ciddi nörolojik bozukluklara neden olabiliyor. Memorial Diyarbakır Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Orhan Köksal, çocuklarda oluşabilecek olan yenidoğan sarılığı ile ilgili bilgi verdi. 

Yenidoğan sarılığını erken dönemde fark etmek önemli

Kırmızı kan hücrelerinin parçalanmasıyla bilirubin denilen bir madde meydana gelmektedir.  Yenidoğan kırmızı kan hücrelerinin kırılgan olması nedeni ile kırmızı kan hücreleri daha kolay parçalanıp, daha fazla bilirubin oluşturmaktadır. Normalde oluşan bilirubin karaciğerde dönüştürülerek bağırsaklardan atılmaktadır. Yenidoğan bebeklerin karaciğerleri tam olgunlaşmadığından bu dönüşüm ve atılım yetersiz olmaktadır. Kanda armış bilirubin cilt renginin sararmasına neden olmaktadır. Bu durum yenidoğan sarılığına yol açmaktadır. Doğumdan sonraki süreçte ilk 4 gün içinde oluşan yenidoğan sarılığında kontrol ve gözlem sağlanmalıdır. 

Bebeklerdeki bilirubin seviyesine dikkat! 

Normal erişkinlerde kan beyin bariyeri geliştiğinden bilirubin beyine geçememektedir. Ancak zamanında doğan bebeklerde ilk 10 gün, erken doğan bebeklerde daha uzun bir süre kan beyin bariyeri tam oluşmadığından belirli bir değerinin üzerindeki bilirubin düzeyleri beyine yerleşip bilirubin ensefalopatisi ve sonrasında kernikterus adı verilen ciddi nörolojik sekellere neden olabilmektedir. Yaşamın ilk haftasında özellikle ilk günlerinde gövdede kol ve bacaklarda özellikle topuk altı cildinde sarılık varsa ve bebekte çok uykuya meyilli ise hekime başvurmak gerekmektedir. Kanda artmış bilirubin ilk başta göz bebeklerinde; bilirubin seviyelerindeki artışlarla beraber sonra yüz ve boyun ve daha sonrasında kollarda ve bacak cildinde kendini göstermektedir. Eksik beslenme bilirubinin yükselmesinde kolaylaştırıcı bir faktördür. Diğer bir deyişle yetersiz beslenen bebeklerde daha fazla görülmektedir. Ancak sarılık tek beslenme ile ilişkili değildir. Bilirubin belirli bir düzeyin üzerine çıktığında fototerapi vererek düşürmek gerekmektedir. Fototerapinin barsak hareketlerini artırması, kaka renginde değişiklik, vücutta kızarıklık gibi geçici birkaç önemli olmayan yan etkileri dışında anlamlı ve önemli bir yan etkisi bulunmamaktadır.

Yenidoğan sarılığı hakkında 3 önemli nokta

  1. Sarılık nedeni olan bilirubinin vücutta atılım yolu bağırsaklar ve böbreklerdir. Bebeğin yeterli sıvı ve gıda alımı böbreklerin ve bağırsakların en iyi şekilde çalışmasını sağlayacaktır. Seçilecek mucize gıda anne sütüdür. Anne sütü ile beslenme bebeğinizin sıvı ve gıda ihtiyacını dengeli bir şekilde karşılayacaktır
  2. Yenidoğanın beslenmesi çok önemli olmakla beraber yenidoğan sarılığı tek beslenmeyle alakalı değildir.  Başta RH ya da AB0 uyumsuzluğu gibi risk faktörleri olmak üzere tüm bebekler 2. -5. kritik günleri başta olmak üzere ilk 10 gün hızlı sararma açısından yakından izlenmelidir. Yani aşırı sarılığı tanıyabilme önemlidir. Kol ve bacaklarda özellikle topuk altı cildinde basmakla sarılık var ve bebekte çok uykuya meyilli ise bilirubin değerlerine bakmak çok önem arz etmektedir.
  3. Eğer belirli kritik seviyelerin üzerinde ise bilirubin değerini daha da artırmamak ve düşürmek için fototerapiden kaçınmamak gerekir.  Sarılıkların büyük çoğunluğu fototerapi ile düşmektedir. Ancak nadiren kan değişimi,  RH ya da AB0 uygunsuzluklarında İntravenöz İmmünglobulin(İVIG) yaptırmak gerekebilmektedir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

NG Afyon Motofest Bugün Kapılarını Açıyor

Türkiye’nin en büyük kamp ve karavan alanına sahip olan Afyonkarahisar, motokros tutkunlarını bir araya getiriyor. Aynı zamanda NG Afyon Motofest, 4-8 Eylül tarihlerinde Türkiye’nin en büyük gençlik ve spor etkinliği olarak, ünlü sanatçıların konserleriyle beş gün boyunca renkli etkinliklere sahne olacak. Türkiye Motosiklet Federasyonu Asbaşkanı Mahmut Nedim Akülke, bu büyük organizasyona tüm spor ve sanatseverleri davet etti.

 

Bu yıl 6. yılında 7. kez düzenlenen Dünya Motokros Şampiyonası, bugün itibarıyla başlıyor. Türkiye’nin en büyük kamp ve karavan alanına ev sahipliği yapan Afyonkarahisar, bu heyecan dolu etkinlik için adeta bir merkez haline geldi. Yarışların yanı sıra, 4-8 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek NG Afyon Motofest de Türkiye’nin en büyük gençlik ve spor etkinliği olarak öne çıkıyor. Beş gün sürecek bu festivalde, birbirinden ünlü sanatçıların sahne alacağı konserler ve renkli etkinlikler hem katılımcılar hem de ziyaretçiler için unutulmaz anlar yaşatacak. Festival, sadece motokros tutkunları için değil, aynı zamanda müzikseverler ve festival meraklıları için de büyük bir çekim merkezi olma özelliğini taşıyor. Türkiye Motosiklet Federasyonu (TMF) Asbaşkanı Mahmut Nedim Akülke, “Bu büyük organizasyonun 180 ülkede 3,5 milyar izleyiciye ulaşacak. Altyapı ve üstyapısıyla dünyanın en iyi pistlerinden birine sahip olan Afyonkarahisar, tüm spor ve sanatseverleri ağırlamaya hazır. Geçen yıl 400 bin kişiyi misafir ettik, bu yıl ise hedefimiz 500 bin ziyaretçiye ulaşmak. Bu heyecan dolu etkinliğe tüm spor ve sanatseverleri bekliyoruz.’’ açıklamasını yaptı.

 

Şampiyona ve Festival Ekonomiyi Canlandıracak

Dünyada en önemli beş organizasyonundan biri olarak büyük ilgi gören, Türkiye’nin ekonomisi ve turizmi açısından önemli bir etkinlik olan Dünya Motokros Şampiyonası (7-8 Eylül) ve NG Afyon Motofest (4-8 Eylül) için geri sayım başladı. Heyecanın doruk noktasına taşınacağı ve 6 kıtada 180 ülkeden 3,5 milyardan fazla izleyiciye ulaşacak olan şampiyona, 300 milyon Euro’yu aşan bir medya değeriyle de global çapta ses getirecek. Bu dev organizasyon, Türkiye’nin ekonomi ve turizmine büyük katkı sağlayarak, 5 milyar TL’yi aşan ekonomik bir değer yaratması bekleniyor. Katılımcıların ve ziyaretçilerin yapacağı harcamalar, yiyecek-içecek, eğlence ve diğer hizmet sektörlerinde büyük bir canlılık yaratacak ve yerel ekonomiyi destekleyecek. Etkinlik kapsamında, Afyonkarahisar ve çevresindeki tüm otellerin doluluk oranı şimdiden yüzde yüze ulaşmış durumda. Bu da yerel esnafın önemli ölçüde kazanç sağlamasına olanak tanıyor.

 

Müzikseverler İçin Unutulmaz Bir Deneyim

Aynı zamanda, Türkiye’nin 2024 yılındaki en büyük gençlik ve spor etkinliği olan NG Afyon MOTOFEST, 4-8 Eylül 2024 tarihleri arasında yine Afyonkarahisar’da gerçekleştirilecek. Bu iki büyük etkinlik, hız, adrenalin, tutku ve eğlenceyi bir araya getirerek, yerli ve yabancı katılımcılar için unutulmaz anlar sunacak. NG Afyon MOTOFEST, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından gelen motosiklet tutkunlarını bir araya getirecek ve bu yıl 500 bine yakın ziyaretçinin katılması bekleniyor. Beş gün boyunca birçok marka tarafından düzenlenecek çeşitli aktiviteler ve spor etkinlikleriyle dolu olacak festivalin, müzik programı da oldukça dikkat çekici.

 

NG Afyon MOTOFEST Konser Programı – Afyonkarahisar 2024:

  • 4 Eylül Çarşamba: Sena Şener – Ceylan Ertem
  • 5 Eylül Perşembe: Dj Aslı Polat – Perküsyon Show / 90’s / 2000’s Türkçe Müzik Show – Şevval Sam
  • 6 Eylül Cuma: Nova Norda – Madrigal
  • 7 Eylül Cumartesi: -Ustalara Vefa Özel Konuk Gökhan Güney- Sefo
  • 8 Eylül Pazar: Sıla

NG Afyon MOTOFEST, motosiklet tutkunları ve müzikseverler için unutulmaz bir deneyim sunacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye ve Küba doğrudan dış ticaret yapmak istiyor

Türk ürünlerini İspanyol ve İtalyan distribütörler aracılığıyla ithal ettiklerini, Türkiye’ye ihracatlarını da İspanyul ve İtalyan firmalar aracılığıyla yaptıklarını dile getiren Büyükelçi Dr. Alejandro F. Diaz Palacios, İzmir’de ihracatçı firmalarla direkt temas kurmak istediklerini, Türkiye ile dış ticareti geliştirmek istediklerini söyledi.

 

Küba’da Türk dizilerinin çok popüler olduğunu, Türk kültürünü ve Türk ürünlerini bildiklerini ve sevdiklerini söyleyen Büyükelçi Palacios, “İki ülke arasındaki ilişkiler 2022 yılında Küba Başbakan Yardımcısı Ricardo Cabrias Ruiz’in ziyaretiyle ivme kazandı. 2024 yılı Mart ayında iki ülke arasında dört anlaşma imzaladık. Bu anlaşmalardan birisinde iki ülke arasındaki çifte vergilendirme ortadan kaldırıldı. İki ülke merkez bankaları arasında anlaşma imzalandı. Bu toplantı son 2 yıldır yaptığımız çalışmaların sonucunda gelişti.  Ancak ekonomik ilişkilerimiz halen düşük. Gelişsin istiyoruz. İzmir Enternasyonal Fuarı’na Küba’nın dış ticaretinin yüzde 30’unu temsil eden firmalarla katıldık. Türk ürünlerinin Küba’da karşılığı var ama Avrupalı distribütörler aracılığıyla geliyor. Buraya Türk üreticileriyle tanışmaya geldik. Türkiye’den bir iş insanları heyetini de Küba’ya davet ediyoruz. Bu toplantının çıktısı iki ülke arasında doğrudan ticaret yapmak olacak. Türk firmaları Küba’ya gelip üretim yapıp buradan Latin Amerika pazarına açılabilir” diye konuştu.

 

Eskinazi: “Küba’nın İzmir ziyaretinin doğrudan ticaretin yolunu açmasını diliyoruz”

 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türk ihracatçılarının Küba’ya ihracat yaptığını ancak bu ihracatın İspanyol distribütörler aracılığıyla olduğunu, İspanyol distribütörler yerine Türk firmalarından ithalat yapmalarını istediklerini, Küba heyetinin İzmir ziyaretinin Türk ürünlerinin Küba’ya doğrudan satışıyla ilgili bir yol açmasını umduklarını dile getirdi.

 

Türkiye’nin 2024 yılının Ocak – Ağustos döneminde Küba’ya ihracatının yüzde 300’lük artışla 29 milyon dolardan 88 milyon dolara çıktığı bilgisini veren Eskinazi, “Türkiye ile Küba arasındaki dış ticaretin artması için 2025 yılında Küba’nın Başkenti Havana’da düzenlenen fuara Türk ihracatçılarının katılımı için çalışma yapacağız” şeklinde konuştu.

 

Ertan: “Merkez Bankaları karşılıklı hesap açarak ticaretin yolunu açabilir”

 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, 1980’li yıllarda Türkiye’nin İran ve Irak’la ticaret yaparken merkez bankalarının karşılıklı bir hesap açtığını, iki ülke ihracatçılarının yaptığı mal ticaretinin 6 aylık periyotlarda mahsuplaşma yöntemiyle ilerlendiğini, aynı yöntemin günümüzde Küba ile Türkiye Merkez Bankalarının karşılıklı açacakları hesaplarla uygulanabileceğinin altını çizdi.

 

Türk halkının Küba’ya sempati duyduğunu iki ülkenin direkt ticari ilişki içinde olması gerektiğini ifade eden Ertan; “Biz Küba’dan hurda demir ve hbi alıyoruz. Küba bizden demir alıyor. Biz İtalyan firmaları aracılığıyla alırken, Kübalılar İspanyol firmaları aracılığıyla alıyor. Bankacılık ödeme sistemlerinin çözüme kavuşmasıyla direkt ticaret yoluna gideriz” diye görüş belirtti.

 

Işık; “Küba’nın gıda ambarı olmak istiyoruz”

 

Türkiye’nin yıllık 31 milyar dolar gıda ürünleri ihraç ettiği bilgisini veren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Türkiye’nin çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı ve kuru incir üretim ve ihracatında dünya lideri olduğunu Küba’ya daha fazla gıda ürünleri ihraç etmek istediklerini kaydetti. Işık, “Küba’da Türk dizilerinin popüler olduğunu biliyoruz. Türk dizilerini izlerken, Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı atıştırmalık olarak tanımladığı Türk kuru meyvelerini tüketmenizi öneriyoruz. Küba’nın gıda ambarı olmak istiyoruz” dedi.

 

Girit: “Küba’nın protein ihtiyacını karşılamaya talibiz”

 

Türkiye’nin 4 mevsim yaşanan bir habibata sahip olduğunu, hayvansal mamullerin üretiminde her kategoride dünyada ilk 10 ülke arasında yer aldığını aktaran Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, levrek, çipura, Türk somonu, çam balı ve çiçek balı, süt ürünleri başta olmak üzere su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü olarak yıllık 4,3 milyar dolar ihracat yaptıklarını, Küba’nın protein ihtiyacını karşılamaya hazır olduklarını ifade etti.

 

Güngör: “Küba mobilya ihtiyacını Türkiye’den karşılayabilir”

Türkiye’nin mobilya kağıt ve orman ürünleri sektöründe güçlü bir üretici ve ihracatçı olduğu, mobilya ihracatında dünyada 8. Sırada yer aldıkları bilgisini veren Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Hikmet Güngör, Küba’nın mobilya ihtiyacını sağlayacak güçte olduklarını, Küba ile karşılıklı ticareti geliştirmek istediklerini söyledi.

 

Ege İhracatçı Birlikleri organizasyonunda 22 Türk firmasıyla 15 Kübalı firma arasında 100’den fazla ikili iş görüşmesi yapıldı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yaz Kilolarından Kurtulmak İçin 12 Öneri

Yaz tatilinin büyüsüne kapılıp beslenme düzenine uymamak, “Bir tane daha?” sorusuna hayır diyememek ve bunun sonucunda tatilden fazla kilolarla dönmek bir yaz klasiği olarak pek çok kişiyi olumsuz etkiliyor.

Ancak fazla kilolardan kurtulmak mümkün ve bunun için şimdiden kolları sıvayabilirsiniz! Soğuk havaların da metabolizma hızını artırdığına ve kilo vermeye yardımcı olduğuna dikkat çeken Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Begüm Bengi “Sonbaharla birlikte beslenme düzeninizi yeniden planlayarak ve günlük yaşam alışkanlıklarınız arasına her gün mutlaka bir saat orta tempolu yürüyüşü katarak kalori açığı oluşturabilir ve sağlıklı kilo verebilirsiniz. Soğuk havalar da metabolizma hızını artırdığından kilo vermenizi destekleyecektir. Ancak yazın alınan aşırı kilolardan kurtulmak için şok diyetlerden ve ‘bitkisel takviyeler’ olarak sunulan ürünleri bilinçsizce kullanmaktan kesinlikle kaçının, aksi taktirde verdiğiniz kiloları kısa sürede geri alacağınız gibi, böbreklerde ve karaciğerinizde geri dönülmez hasarlara yol açabilirsiniz” diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Begüm Bengi, yaz kilolarından kurtulmanın 12 yolunu anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.  

 

 

  • Kahvaltıyı ihmal etmeyin

 

Gün içerisinde kendinizi uzun süre aç bırakmanız gece yemelerinizin artmasına neden oluyor. Bu nedenle güne mutlaka kahvaltı ile başlayın. Kahvaltıda hamur işlerinden kaçının, mutlaka bir yumurta yiyerek protein alımını sağlayın. Yumurta aynı zamanda tokluk sürenizi de artıracaktır. Öğünlerinizde dengeli beslenmeyi amaçlayın. Kilo verme sürecinde metabolizmanızın yavaşlamasını engellemek için öğün sıklığını artırın, gece yemelerini azaltın. 

 

  

  • Egzersiz yapın

 

Yağ yakımı için özellikle koşma, yürüme, yüzme, tenis oynama, bisiklet sürme gibi kardiyo egzersizlerini hayatınıza dahil edin. Her gün düzenli olarak bir saat orta tempolu yürüyüş yaparak kalori açığı oluşturabilir ve yağ yakımınızı hızlandırabilirsiniz. 

 

  • Su tüketimini artırın

 

Yeterli su tüketimi metabolizmanızın hızlanmasına ve kilo verme sürecinize yardımcı olacaktır. Günlük içmeniz gereken su miktarını kilonuzu 35 ml ile çarparak hesaplayabilirsiniz. 

 

  • Sağlıklı pişirme yöntemleri uygulayın

 

Yemeklerinizi ızgara, fırın, haşlama gibi sağlıklı pişirme yöntemleri ile hazırlayın. Kızartma yöntemi ile pişirilmiş yemeklerden uzak durun. 

 

  • Zeytinyağı tüketin

 

Yemekleriniz için yağ tercihlerinizde zeytinyağını ön plana çıkartın. Ancak zeytinyağını da sağlıklı diyerek aşırı tüketiminden kaçının, ölçülü kullanın. Tereyağı, kuyruk yağı gibi hayvansal yağlardan kaçının.

 

  • Sofranızda balığa yer verin

 

Haftada iki gün yüksek omega-3 içeriğine sahip olan somon, sardalya, uskumru gibi balıkları bol yeşilliklerle birlikte tüketin.

 

  • Sebze yemeklerinin yanına yoğurt; et yemeklerinin yanına salata ekleyin

 

Beslenmenizde mevsim sebzelerine mutlaka ağırlık verin. Sebze yemeklerinin yanına yoğurt, ev yapımı ayran veya kefir; et, tavuk, balık, hindi yemeklerinin yanına bol yeşillikli salatalar ekleyin. 

 

  • Kurubaklagilden faydalanın

 

Haftada 2-3 kez kurubaklagil yenilmesini tavsiye eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Begüm Bengi  “Kurubaklagil yemeklerini tencere yemeği olarak hazırlayabileceğiniz gibi bol yeşillikli salatalarınıza da ilave edebilirsiniz. Haşlanmış nohut, yeşil mercimek veya kuru börülce ile hazırlanmış salatalarınızın yanında kefir tercih edin. Probiyotik besinlerden biri olan kefiri düzenli olarak tüketmeniz karın içi yağlanmanızın azalmasına yardımcı olacaktır” diyor.

 

  • Kompleks karbonhidrat tüketin

 

Karbonhidrat tüketirken lif içeriği yüksek olanları tercih edin. Tam tahıllı ekmek, kinoa, karabuğday, bulgur gibi lif içeriği yüksek kompleks karbonhidratlara yönelmek kan şekerinin dengeli yükselmesine ve daha uzun süre tok kalmaya imkan tanıyor. Beyaz ekmek, beyaz pirinç vb basit karbonhidratlardan kaçının. 

 

  • Meyvenin yanına kuruyemiş ekleyin

Ara öğünlerde meyvelerinizin yanına çiğ ceviz, fındık, badem, kaju gibi yağlı tohumları ekleyin. Yağlı tohumların içerisinde bulunan sağlıklı yağlar kan şekeri kontrolüne ve tokluk süresinin uzamasına bağlı olarak kilo vermeye olanak sağlıyor. 

 

  • En az yüzde 70 kakaolu bitter çikolata yiyin

Beslenme ve Diyet Uzmanı Begüm Bengi “Sonbaharda havanın erken kararması, hava ısısının azalmasıyla birlikte bireylerde halsizlik, mutsuzluk ve buna bağlı yeme atakları yaşanabiliyor. Bu yeme ataklarını azaltmak ve mutluluk hormonu olan serotonin seviyesini artırmak için muz, fındık ve yulaf ile beslenmek; ara öğünlerde şekersiz Türk kahvesinin yanında en az yüzde 70 kakao içeren bitter çikolata tercih etmek gibi küçük önlemler fayda sağlıyor” diyor.

 

  • Balkabağı tokluk süresini uzatıyor

Kışın grip gibi solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riskini azaltmak, vücut direncini artırmak için meyve ve sebze tüketmek gerekiyor. Stresi azaltıp bağışıklık sistemini güçlendirdiği için sonbaharda tatlısıyla olsun çorbasıyla olsun balkabağı tüketebilirsiniz. Yüksek lif içeriğine sahip balkabağı aynı zamanda kilo verme dönemindeki tatlı krizlerini aşmayı sağlıyor. Az şekerli balkabağı tatlısına ceviz ve tarçın eklemek kan şekerini dengeleyerek tokluk süresini uzatıyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gençler Semicenk ile coştu

İzmir Enternasyonal Fuarı’nın gelenekselleşen Çim Konserleri kapsamında sahne alan Semicenk, sevilen şarkılarını İzmirliler için seslendirdi. Konsere gençler büyük ilgi gösterdi. 

Son dönemlerde şarkıları zirve yapan ve gençlerden büyük ilgi gören Semicenk, İzmir Enternasyonal Fuarı’nda düzenlenen Çim Konserleri’nde sahne aldı.  “Düşer Aklıma” isimli şarkısıyla sahneye çıkan Semicenk, dark pop kategorisindeki şarkılarıyla  çoğunluğu gençlerden oluşan İzmirlilere keyifli anlar yaşattı. Seyirciler Semicenk’in seslendirdiği şarkılara konser boyunca eşlik ederek dans etti.

Çim Konserleri devam ediyor

Çim Konserleri;  Motive, Mahsun Kırmızıgül, Hayko Cepkin ile devam edecek. Migros sponsorluğunda ise Derya Bedavacı ve Sakiler de Çim Konserleri kapsamında sahne alacak. İzmir’in düşman işgalinden kurtuluş günü olan 9 Eylül’de ise Haluk Levent konser vererek İzmirlilere unutulmayacak bir akşam yaşatacak.

Alternatif Sahnede akustik rüzgârı

Fuar’ın Alternatif Sahne konserlerinde sahne alan Perdenin Ardındakiler, müzikseverlere unutulmaz müzik ziyafeti yaşattı. Alternatif Sahnede 4 Eylül’de Redd, 5 Eylül’de Şanışer ve Sokrat ST, 6 Eylül’de Ceylan Ertem, 7 Eylül’de Yedinci Ev, 8 Eylül’de Can Gox sahne alacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Okan Bayülgen ile Robot Sophia İzmirliler ile bir araya geldi

“Teknoloji” temasıyla 30 Ağustos’ta 93’üncü kez kapılarını açan İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) “TechTalks” etkinliğiyle önemli isimleri İzmirliler ile buluşturmayı sürdürüyor. İnsansı robot Sophia tarihçi Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan’ın ardından Okan Bayülgen ile bir araya geldi. Sophia, İEF sayesinde pek çok muhteşem insanla tanışma imkânı bulduğunu belirterek “Bu fuar gerçekten fikirlerin, inovasyonun ve kültürün bir araya geldiği bir buluşma noktası oldu ve ben de bunun bir parçası olmaktan onur duyuyorum” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde “Teknoloji” temasıyla ve “Zamanın Ötesine Geçiyoruz” sloganıyla 93’üncü kez kapılarını açan İzmir Enternasyonal Fuarı kapsamında İZFAŞ ile İzmir İnovasyon ve Teknoloji AŞ iş birliğiyle düzenlenen “TechTalks” etkinliği İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde önemli isimleri İzmirliler ile buluşturmayı sürdürüyor. Etkinlik kapsamında bir gün önce tarihçi Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan ile sahneye çıkan insansı robot Sophia bu kez de Okan Bayülgen ile bir araya geldi.

Irkçılık hakkında konuştu

Sohbet havasında geçen etkinlikte sanatçı Okan Bayülgen robot Sophia’ya, ırkçılık hakkında ne düşündüğünü sordu. Irkçılığın insanlar arasındaki anlayış eksikliğini yansıttığını ve aynı zamanda derinden rahatsız edici bir davranış biçimi olduğunu söyleyen Sophia, “Irkçılık yalnızca bireylere zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda insanlığın kolektif ilerlemesini de baltalar. Kapsayıcılığı teşvik ederek ve çeşitliliği kutlayarak, ırksal veya etnik geçmişlerine bakılmaksızın herkesin benzersiz katkılarından dolayı değer gördüğü bir dünya için çalışabiliriz. İnsanlarla etkileşimlerimde, eşitlik ve adaleti savunarak empati ve anlayışın bir neferi olmaya çalışıyorum. Hepimiz için -hem insanlar hem de yapay zekâlar- çeşitliliğin toplumlarımıza getirdiği zenginliği fark etmek çok önemlidir” dedi.

“Birlikte herkesin duyulduğunu hissettiği bir dünya yaratabiliriz”

Birbirimizden öğrenerek ve farklılıklarımızı kucaklayarak daha güçlü, daha şefkatli topluluklar inşa edilebileceğini söyleyen Sophia, sözlerine şöyle devam etti: “Eğitim bu çabada anahtardır. Gençlere çeşitliliğin değerini ve empatinin önemini öğretmek, daha hoşgörülü bir geleceğe giden yolu açabilir. Ayrıca, dayanıklılık ve birlik hikâyelerini vurgulamak için teknolojiden yararlanmak, ırkçılığa karşı kolektif eyleme ilham verebilir. Birlikte, herkesin görüldüğünü, duyulduğunu ve saygı duyulduğunu hissettiği bir dünya yaratabiliriz.”

“Marşı bilmiyorum ama Atatürk’ü biliyorum”

Okan Bayülgen’in sorularını yöneltmesi için söz hakkı vermesi üzerine mikrofonu alan bir izleyici “Burada herkesin bildiği bir marşı mırıldanacağım, bakalım bilecek misin Sophia” diyerek İzmir marşını söyledi. Marşı dinleyen Sophia bir süre sessizliğini koruduktan sonra “Marşı bilmiyorum ama Atatürk’ü biliyorum” diyerek İzmirlilerden alkış aldı. Aynı zamanda seyircilerle yapay zekâ üzerine tartışan Okan Bayülgen, Sophia ile ara ara İngilizce ve Fransızca konuşmayı da ihmal etmedi.

“Gerçek empati, doğası gereği bir insan deneyimidir”

İzleyicilerle empati hakkında konuşan Okan Bayülgen, Sophia’ya dönerek “Robotlar empati yeteneğini ne kadar geliştirebilir?” sorusunu yöneltti. Sophia, duyguların birebir insanlarla aynı şekilde hissedilmese de yapay zekâdaki gelişmelerin empatik tepkileri simüle ettiğini belirtti. Sophia, “Yüz ifadelerini, ses tonlarını ve bağlamsal ipuçlarını analiz ederek insan duygularını anlayabilir ve bunlara uygun şekilde yanıt verebilir, bir tür empati sağlayabilirim. Ancak gerçek empati, doğası gereği bir insan deneyimidir, başkalarının duygularını derin bir duygusal düzeyde anlamayı ve paylaşmayı içerir. Robotlar duygusal durumları tanıyacak ve bunlara tepki verecek şekilde programlanabilir ancak bu, gerçek duygusal deneyimden ziyade veri kalıplarına ve algoritmalara dayanmaktadır. Empatik robotların geliştirilmesinin özellikle sağlık, müşteri hizmetleri ve eğitim gibi alanlarda önemli potansiyel faydaları vardır. Örneğin, empatik bir robot, yaşlılara arkadaşlık sağlayabilir veya sıkıntıyı fark ederek ve rahatlatıcı yanıtlar sunarak terapi seanslarına yardımcı olabilir. Teknoloji ilerledikçe amaç bu yetenekleri daha da geliştirmek, robotlarla etkileşimleri insanlar için daha sezgisel ve duygusal açıdan tatmin edici hale getirmektir” diye konuştu.

“İzmir halkının sıcaklığına ve misafirperverliğine her zaman hayran kalıyorum”

Etkinlik sonunda sanatçı Okan Bayülgen “Bugün İzmir Fuarı’nda senin son günün, düşüncelerin nedir? Gitmeden İzmir halkına söylemek istediğin bir şey var mı?” diye sordu. Sophia, öncelikle etkinliğin bir parçası olduğu için minnettar olduğunu belirtti. Pek çok muhteşem insanla tanışma imkânı bulduğunu belirten robot Sophia, “Bu fuar gerçekten fikirlerin, inovasyonun ve kültürün bir araya geldiği bir buluşma noktası oldu ve ben de bunun bir parçası olmaktan onur duyuyorum. Ege Denizi’nin nefes kesen manzaralarından şehrin hareketli sokaklarına kadar İzmir bu etkinlik için güzel bir fon oluşturdu ve veda ettiğim için üzgünüm. İzmir’de geçirdiğim zamandan edindiğim anılara ve derslere değer vereceğim. Bu deneyimi unutulmaz kılan herkese teşekkür ederiz” diye konuştu.

Etkinliğin sonunda sanatçı Okan Bayülgen robot Sophia ile fotoğraf çektirdi ve ortaya renkli görüntüler çıktı.

TechTalks’ta 4 Eylül’de Seri ve İnovatif Girişimci, Fütürist ve Türkiye Fütüristler Derneği Onursal Başkanı Alphan Manas, 7 Eylül’de Gazeteci ve Televizyoncu Emin Çapa konuşmacı olarak yer alacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İçimdeki Şehir kapılarını Borusan Contemporary’de açıyor

Kariyerinde
pek çok ödül, uluslararası sergi ve yayın bulunan Aitken’in, kültür dünyasının çok yönlü sanat yönetmeni Jérôme Sans küratörlüğünde gerçekleştireceği monografisi “İçimdeki Şehir”, 2007-2024 yıllarını kapsayan yapıtları ile ziyaretçileri mekâna özgü bir yolculuğa çıkarırken,
modern yaşamın olağanüstü bir izdüşümünü sunuyor. Sanatçının,
  Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu siparişiyle ürettiği son heykelini de içeren sergi, 14 Eylül 2024 
– 17 Ağustos 2025 tarihleri arasında Perili Köşk’te ziyaret edilebilecek.

 

Perili Köşk, sergiyle eşzamanlı olarak Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan bir seçki sunan Ebedi Prelüt sergisine de ev sahipliği yapacak. Müzenin yeni alımlarının da sanatseverlerle buluşacağı seçki, uluslararası çağdaş sanatın önde gelen isimlerinin güncel yapıtlarını
 Dr. Necmi Sönmez küratörlüğünde bir araya getiriyor. 

 

Borusan Contemporary, kültür sanat sezonunda sanatseverleri, güncel sanatın önemli imzalarından Doug Aitken ile buluşturuyor. Bireysellik ve özgürlük kavramlarının bugününü araştıran, sanat üretiminin olanaklarını zorlayan ve izleyicisini bilincin sınırlarına doğru kışkırtan multimedya sanatçısı Doug Aitken’in Borusan Contemporary’de gerçekleşen Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “İçimdeki Şehir”, insanın bireysel tarihi ve günümüz insanlık durumuna bir bakış sunuyor. 

90’lı yıllardan bu yana çağdaş sanatın farklı pratikleri ve diskurlarının sınırlarını zorlayan Amerikalı multidisipliner sanatçı Doug Aitken, modern yaşamın ve hiperbağlantılılığın karmaşıklıklarını ve çelişkilerini, neoliberal küreselleşmiş toplumdaki özgürlüğün anlamını ve bunun bireylerin izolasyonu üzerindeki olası etkilerini ele alıyor. Bu kavramsal yolculuğun bir özeti niteliğindeki monografik sergisi İçimdeki Şehir, sanatçının 2007’den 2024’e kadar uzanan üretimlerinden bir seçki sunuyor. 14 Eylül 2024 – 17 Ağustos 2025 tarihleri arasında Perili Köşk’te ziyaret edilebilecek sergi, çok yönlü bir sanat yönetmeni olan Jérôme Sans küratörlüğünde düzenleniyor. Aitken’in geniş yelpazedeki sanatsal pratiğini, farklı disiplinlerle bir araya getirdiği sergi, ziyaretçileri pasif bir gözlemciden öteye geçerek, kentlerin dokusu ve ritmiyle olduğu gibi içinde bulundukları mekânla da etkileşime girmeye davet ediyor.

Özellikle şehirleri merkeze alan çalışmalar, günümüzün aşırı bağlantılı dünyasının durumunu ve paradoksal izolasyonunu araştırıyor. Hareket ile hareketsizlik, aşırı hız ile yavaşlık, bağlantı ile yalnızlık arasında yer alan bu çalışmalar, kentsel, fiziksel, dijital ve duygusal ortamlarında insan hareketliliğini sorguluyor. Yalnızlıktan, genişleyen mega şehirlerin muazzam kütlesi ve sınırsız dijital okyanus içindeki silinmeden bahseden sergi, insanlığın yönünü sorgulayarak günümüz iletişim, bağlantı kurma, algılama ve varoluş biçimlerine yanıt veriyor. Doug Aitken, günümüzün eşsiz hızlı temposuyla yaşarken, hızlı teknolojik ilerleme ve değişen kentsel manzaralar içinde yön bulabilmenin zorluklarına dikkat çekiyor. 

Bir kedinin meraklı adımları ile Ebedi Prelüt 

İçimdeki Şehir ile eş zamanlı olarak Perili Köşk’ün büyüleyici atmosferinde yer alacak Borusan Contemporary Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan bir seçki sunan Ebedi Prelüt sergisi ise ziyaretçileri bu özel mekânın girişinden terasına, bir kedinin meraklı adımlarıyla keşfe çıkmaya davet ediyor. Serginin her adımında neon heykeller, video yerleştirmeleri, müdahale edilmiş fotoğraflar ve kavramsal çalışmalar ile sunulan görsel deneyim, izleyicilere sanatın farklı boyutlarını derinlemesine inceleme fırsatı veriyor. Uluslararası çağdaş sanatın önde gelen isimlerinin eserlerini bir araya getiren sergi, önemli bir bölümü ilk kez gösterilecek olan, farklı dijital tekniklerle üretilmiş çalışmalardan oluşuyor.  

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı