Yeşil Finansman Çerçevesi’nin hazırlanma ve yayınlanma sürecinde ING Grubu sürdürülebilirlik danışmanı olarak yer aldı. Rönesans Holding ve TotalEnergies ortaklığındaki Rönesans Enerji, yayınladığı Yeşil Finansman Çerçevesi’nin sağladığı yenilenebilir enerjiyi destekleyen yeşil finansman araçlarına daha rahat erişim fırsatlarıyla yatırımlarını hızlandırarak Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’na göre hedeflenen yeşil enerji yatırımlarının yaklaşık yüzde 7 ile 10’unu gerçekleştirmeyi hedefliyor. 

Rönesans Holding şirketlerinin ilk yeşil finansman çerçevesi olma özelliği de taşıyan Rönesans Enerji’nin Yeşil Finansman Çerçevesi’nin hazırlanma ve yayınlanma sürecinde ING Grubu sürdürülebilirlik danışmanı olarak yer aldı. Çerçeve, Uluslararası Sermaye Piyasası Birliği’nin (ICMA) Yeşil Tahvil İlkeleri’ne, Kredi Piyasası Birliği’nin (LMA), Kredi Sendikasyon ve Ticaret Birliği’nin (LSTA) ve Asya-Pasifik Kredi Piyasası Birliği’nin (APLMA) Yeşil Kredi İlkeleri’ne ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Yeşil Borçlanma Aracı, Sürdürülebilir Borçlanma Aracı, Yeşil Kira Sertifikası, Sürdürülebilir Kira Sertifikası Rehberi’ne uyumluluğuyla hem ulusal hem de uluslararası piyasalardaki yeşil borçlanma işlemlerinde kullanılabilecek. Rönesans Enerji’nin Yeşil Finansman Çerçevesi, SPK’nın Yeşil Borçlanma Aracı, Sürdürülebilir Borçlanma Aracı, Yeşil Kira Sertifikası, Sürdürülebilir Kira Sertifikası Rehberi uyumluluğuna içeriğinde ilk yer veren çerçevelerden biri oldu. Rönesans Enerji Yeşil Finansman Çerçevesi, bu özelliğiyle SPK Rehberi’nin tanınırlığına katkıda bulunmasıyla da dikkat çekiyor.

İçerdiği birçok uygunluk kriteriyle Türkiye enerji üretim sektöründeki en geniş kapsama sahip çerçevelerden biri olan Yeşil Finansman Çerçevesi, içerisinde hidroelektrik, rüzgâr ve güneş gibi genel yenilenebilir enerji kaynaklarına ek olarak biyoenerji ve jeotermal gibi diğer yenilenebilir kaynakları ve elektrik depolama sistemlerini de uygunluk kapsamına alıyor. Geleceğe yönelik hazırlık için yeşil hidrojen üretimi ve hidrojen depolama teknolojilerinin de uygunluk kapsamına alındığı ve bu özelliğiyle Türkiye’de hidrojen teknolojilerini kapsayan ilk çerçeveler arasına giren Yeşil Finansman Çerçevesi’nin tüm teknoloji ve kriterleri İkinci Taraf Görüşü (SPO) olarak ISS Corporate Solutions tarafından değerlendirildi ve tamamı pozitif değerlendirilerek, standartlara uygunluğu da teyit edildi.

YEŞİL FİNANSMANA ÇOK DAHA RAHAT ULAŞACAĞIZ

Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, Rönesans Enerji’nin Yeşil Finansman Çerçevesi ile Türkiye enerji sektöründe ilklerden birine imza attıklarını söyledi. Söz konusu çerçevenin sektördeki ilk yeşil finansman çerçevelerinden biri olduğunu hatırlatan Ilıcak Kayaalp, “Daha iyi, daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için çalışıyor ve faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerde ‘örnek’ oluşturmak hedefiyle, kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz” dedi.

Rönesans Holding’in en güçlü kaslarından birinin yabancı ortaklıklar ve yabancı finansman yaratma gücü olduğunu ifade eden İpek Ilıcak Kayaalp, şunları söyledi: “Yatırımlarımızı uygun şartlarda finanse edebilmek için tüm dünyadan 40 farklı yabancı banka ile aktif olarak çalışıyoruz. Bugüne kadar yurtdışında kazandığımız gelirler ile Türkiye’ye yaptığımız 8 milyar Euroluk yatırımın yüzde 90’dan fazlasını da bu bankalar ile birlikte yaptık. Yabancı kreditörlerin ilk olarak baktığı ESG raporunu Rönesans Enerji geçen yıl almıştı. Yayınladığımız Yeşil Finansman Çerçevesi ile yenilenebilir enerjiyi destekleyen yeşil finansman araçlarına çok daha rahat ulaşacağız ve Türkiye’nin sürdürülebilir geleceğine katkıda bulunmaya devam edeceğiz.”

HEDEFİMİZ TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK 3 YEŞİL ENERJİ ŞİRKETİNDEN BİRİ OLMAK

Rönesans Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Enerji Grup Başkanı Emre Hatem, yayınladıkları Yeşil Finansman Çerçevesi ile Rönesans Enerji’nin Türkiye’nin en büyük 3 yeşil enerji şirketinden biri olma hedefine emin adımlarla ilerlediğini söyledi. Emre Hatem, “Rönesans Enerji kurulduğu günden bu yana sadece yeşil enerjiye yatırım yaptı ve önümüzdeki dönemde de yüzde 100 yeşil enerji portföyü ile büyümeye devam edecek. Rönesans Enerji olarak 2028 yılına kadar 2.000 MW’lık yeşil enerji yatırımı yapmayı planlıyoruz. İnşa halinde olan ve geliştirmekte olduğumuz mevcut projelerimizi devreye alarak ilk etapta 2026 sonunda 700 MW’ın üzerinde bir kurulu güce ulaşmayı hedefliyoruz. Beş yıl içinde de Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’na göre hedeflenen yeşil enerji yatırımlarının yaklaşık yüzde 7 ile 10’unu Rönesans Enerji olarak gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu. 

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ STRATEJİK ÖNCELİKLERİMİZ ARASINDA KONUMLUYORUZ

ING Grubu Borç Sermaye Piyasaları Türkiye ve Orta Doğu’dan Sorumlu Başkanı Bas Bittink sürdürülebilirlik danışmanlığının ING Grubu tarafından yürütüldüğü Yeşil Finansman Çerçevesi’ne dair şu açıklamada bulundu: “ING Grubu olarak müşterilerimizin sürdürülebilir bir gelecek inşa etmelerine destek olmak için çalışıyor ve Rönesans Enerji ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliğinden gurur duyuyoruz. Oluşturulan Yeşil Finansman Çerçevesi ve İkinci Taraf Görüşü bölgedeki başarılı örnek uygulamalardan biri olarak konumlanıyor ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörüne daha fazla özel finansman sağlanmasına destek olacak.”

ING Türkiye Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Akay ise konuyla ilgili, “ING Grubu olarak sürdürülebilirliği stratejik önceliklerimiz arasında konumluyor ve 30 yılı aşkın süredir bu alanda aktif çalışmalar yürütüyoruz. ING Grubu olarak yenilenebilir enerjiye yönelik finansmanımızı 2025 yılına kadar üç katına çıkararak yıllık 7,5 milyar Euro’ya ulaşmayı hedeflediğimizi geçen senenin sonunda duyurduk. Yeşil dönüşümün kolektif bir çaba ve eylem gerektirdiğine inanıyor, sürdürülebilir finansmanda uluslararası uzmanlığımızdan ve güçlü küresel ağımızdan faydalanarak Türkiye’nin yeşil dönüşüm yolculuğuna katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda, hazırlanma ve yayınlanma sürecinde ING Grubu’nun sürdürülebilirlik danışmanı olarak yer aldığı Rönesans Enerji’nin Yeşil Finansman Çerçevesi’nin ülkemizdeki enerji sektörünün dönüşümü ve bu dönüşüm için gereken finansmanın yaratılması için önemli bir adım olacağına inanıyoruz. ING Grubu olarak Rönesans Holding ve TotalEnergies ortaklığındaki Rönesans Enerji’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına ve dolayısıyla Türkiye’nin sürdürülebilirlik yol haritasına katkı sağlayacak bu değerli iş birliğinde yer almaktan mutluluk duyuyoruz” diye aktardı. 

Finansal yatırımları çevresel sürdürülebilirliği teşvik eden projelere yönlendirmeyi amaçlayan kapsamlı yönergeler bütünü olan Yeşil Finans Çerçevesi; yatırımların ‘yeşil’ olarak kabul edilebilmesi için gerekli kriterleri ve standartları tanımlar. Yeşil Tahvil İlkeleri veya AB Sürdürülebilir Faaliyetler Taksonomisi gibi tanınmış çerçevelerle uyum sağlar. Çerçeve, sera gazı emisyonlarını azaltmak, kaynak verimliliğini artırmak ve sürdürülebilir kalkınmayı ilerletmek gibi belirli çevresel hedeflere odaklanır. Ayrıca, yatırımların yeşil kriterlere uyduğunu ve ölçülebilir çevresel faydalar sağladığını garanti altına almak için titiz raporlama ve açıklama gereklilikleri aracılığıyla şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlar.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Solunum egzersizleri ile akciğer kapasitesini artırmak için triflo kullanıldığını belirten Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Prof. Dr. Anış Arıboğan, “Özellikle ameliyatların ardından veya kronik akciğer problemi olan hastalarda, hava yollarında kapanma, hava keseciklerinde ödem ve enfeksiyon olabilir. Triflo egzersizleri ile bunları açarsınız ve sekresyonları, balgamı, mukus içeriği dışarı atarsınız.” dedi. KOAH ve kronik bronşitli astımlı hastalarda akciğer kapasitesinin kapanmaya yatkın olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Anış Arıboğan, bu kişilerin trifloyu bir ilaç gibi yanında bulunması gerektiğini söyledi ve “Sürekli kullandığımız bir organı aslında nasıl yanlış ve yetersiz kullandığımızı triflo kullanımının ardından fark ediyoruz.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Prof. Dr. Anış Arıboğan, özellikle ameliyatların ardından hastalara önerilen triflo hakkında bilgi verdi ve işlevini anlattı.

Basit ama efektif…

Triflonun, solunum egzersizi ile akciğer kapasitesini artırmak için kullanılan bir rehabilitasyon aracı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Anış Arıboğan, “Özellikle kronik akciğer hastalığı olanlarda, genel anestezi uygulanan operasyonlardan ve cerrahi operasyonlardan sonra, genel anestezi uygulanan olgularda ve yapay solunum cihazından çıkarılmış yoğun bakım hastalarında akciğer kapasitesini artırmak, sekresyonları azaltmak, akciğerde kapanmayı önlemek için geliştirilmiş basit bir düzenektir. Ancak son derece efektif bir yöntemdir. 3 tane akciğer kapasitesini gösteren ölçülü sütundan oluşur ve bunların içinde de birer tane top yer almaktadır.” dedi.

“Alınan oksijenin artması vücut sağlığı ve iyileşme için önemli”

Triflonun iki taraflı kullanabileceğini dile getiren Prof. Dr. Anış Arıboğan, “Orijinal hali ile nefes çekere kullanılırken ters çevirdiğimizde de nefes vererek kullanılabilir. Böylece akciğerin hem soluk alma hem de soluk verme fonksiyonu üzerinde rahatlıkla egzersiz yapılmasını sağlar.” dedi.

Akciğer kapasitesini artırmanın vücuda alınan oksijeni artırmak anlamına geldiğini dikkat çeken Prof. Dr. Anış Arıboğan, alınan oksijenin artmasının vücut sağlığı ve iyileşme için çok önemli olduğunu vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kronik akciğer problemi olan hastalarda, hava yollarında kapanma, hava keseciklerinde ödem ve enfeksiyon olabilir. Triflo egzersizleri ile bunları açarsınız ve sekresyonları, balgamı, mukus içeriği dışarı atarsınız. Bunun en iyi örneğini Covid-19 salgını sırasında gördük, akciğer kapasitesini artırmak amacıyla birçok hastanın solunum cihazına girmediği bildirildi.” 

Aşırı ve bilinçsiz kullanımı olumsuzluklara neden olabilir

Triflonun özellikle erişkinler için üretildiğini dile getiren Prof. Dr. Anış Arıboğan, “Çocuk hastalarda da akciğer kapasitesine dikkat ederek, bir üst sınır koyarak egzersiz yaptırılabilir.” dedi.

Triflodaki ilk sütunun 600, ikincinin 900, üçüncünün de 1200 cc’lik bir akciğer kapasitesini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Anış Arıboğan, bu egzersizin nasıl yapılacağını şöyle anlattı:

“3 sütun ve 3 balondan oluşan cihazın dışındaki üfleme aparatına ağzınızı koyarak nefesinizi çekmeye başlarsınız. İlk hedef mavi topu yukarı kaldırmaktır. Eğer kapasiteniz yeterli ise ikinci topu da yukarı çekebilirsiniz. Üçüncü topu da yukarı çekebiliyorsanız bu, akciğerin içerisine 1200 mililitrelik bir hava hareketi sağlandığı anlamına gelir. Günlük yaşantımızda ‘derin nefes al’ komutunun uygulanmasının rakamsal karşılığı bilinmediği için pek etkin olduğu söylenemez. Ancak bir hedef belirlendiğinde ve bu uygulama yapıldığında işlemin başarısını ve sonucu olumlu anlamda etkilemektedir.

Trifloyu günde 3-5 kere kullanmak yeterlidir. Çünkü aşırı uygulama halinde karbondioksit değeri düşeceği için kişilerde baygınlık hali, bilinç bulanıklığı, kafa karışıklığı, yorgunluk, halsizlik, tansiyonda düşme olabilir.”

“Hastalar bir ilaç gibi sürekli yanında bulundurmalı”

Ameliyat sonrası durumlarda triflonun daha sık önerildiğini, bir-iki saatte bir hemşire eşliğinde uygulanabileceğini dile getiren Prof. Dr. Anış Arıboğan, “Ameliyat sırasında özellikle uzun ameliyatlarda hasta yattığı için, akciğer ve kalp ameliyatlarında da direkt akciğer organı ile çalışıldığı için akciğer yapısı kapanmaktadır. Zaten anestezi ve ameliyat sonrası durumda en sık rastlanan akciğer problemi atelektazi dediğimiz akciğerin bölge olarak yapışması ve kapanmasıdır. Bu durumun iyi yönetilmediği durumlarda özellikle yaşlı hastalarda, uzun cerrahi müdahale geçiren hastalarda, obezlerde zatürreye kadar gidebilen akciğer problemlerine neden olabilir. Bunlar hastanın erken ayağa kalkmasını ve yara iyileşmesini de etkileyebilir. Bu anlamda triflo özellikle postoperatif dönemde ısrarla ilk günden sonra tavsiye edilmektedir.” dedi.

Kronik akciğer problemi olan KOAH ve kronik bronşitli astımlı hastalarda akciğer kapasitesinin kapanmaya yatkın olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Anış Arıboğan, “Bu kişilerde hava yollarını ve hava keseciklerini açık tutmak, daha da önemlisi onların içinde biriken mukus sekresyonu, balgamı ve gerektiğinde bakteri ile yüklü olan kirli materyali akciğerden dışarı atabilmek, hava yollarını temiz tutabilmek ve oksijen değişimini iyileştirmek için sürekli kullanılan, bir ilaç gibi hastanın yanında bulunması gereken bir preparat olarak düşünebiliriz.” şeklinde konuştu.

“Akciğerlerimizi yanlış ve yetersiz kullandığımızı triflo ile fark ediyoruz”

Fizyolojik olarak nefes almanın kısa, nefes vermenin de uzun olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Anış Arıboğan, “Bu süre eşit de olabilir ancak, nefes alma kısa ve nefes vermenin uzun olması önerilir.” dedi.

Nefes alma sırasında diyafram kullanımının çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Anış Arıboğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“İnterkostal kasları kullanmak, karnı yukarı doğru çekmek önemlidir. Tercihen ağız kapalı olarak tüm burun kapasitesi ile solunum gerçekleştirilmeli. Elinizi karnınıza koyduğunuzda bir çiçek koklar gibi kendinizi öne çekerek, yukarı çekilmesi ile nefes alınmalı ve yavaşça verilmeli. Bu durumu yaşantımızda uygulama ve gerçekleştirmek zor olabilir. Ancak triflo eşliğinde gerçekleştirdiğimizde bir anda kendimizi doğru nefes alımında buluruz. Çünkü bir hedef belirliyorsunuz ve bunu artırmaya çalışıyorsunuz. Sürekli kullandığımız bir organı aslında nasıl yanlış ve yetersiz kullandığımızı triflo kullanımının ardından fark ediyoruz.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Marmara’nın incisi Avşa Adası, Eylül ayında yoğun talep görüyor. 13-14-15 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek Coğrafi İşaretli Ada Karası üzüm hasadı günleri, yaz sezonunu uzatırken, hem otelleri dolduruyor hem de esnafın yüzünü güldürüyor.

Ada Karası Hasat Etkinlikleri kapsamında düzenlenecek olan söyleşilere gastronomi dünyasından birçok ünlü isim katılım gösterecek. Üzümün bin bir haliyle ele alınacağı bu etkinliklerde, bağ turizminden sağlığa, tarihsel geçmişten geleceğe kadar uzanan renkli söyleşiler, konserler ve tadımlar yer alacak.

Bağcılık ve turizm ilişkisi çerçevesinde fırsatlar üzerine, Türsab Gastronomi İhtisas Komitesi ev sahipliğinde düzenlenen panele Erdal Çeri ve Şebnem Urgancıoğlu katılıyor. 

Türkiye’nin Miras Bağlarını Koruma ve Sürdürme Projesi kapsamında Sabiha Apaydın ve Görkem Gürbüzatik, Levon Bağış’ın katılımıyla önemli konular tartışılacak.

14 Eylül’de öğleden sonra bağlarda düzenlenecek konserlerle başlayan etkinlikler, akşam saatlerinde tüm ada halkının davetli olduğu Avşa İskele Meydanı’nda Marmara Adalar Belediyesi’nin ikramı olan ızgara sardalya ve müzik şöleni ile taçlanacak.

Avşa Adası, bu özel etkinliklerle Eylül ayını dolu dolu yaşarken, misafirlerine unutulmaz anılar biriktirme fırsatı sunuyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı